Ana içeriğe atla

Hakan Orbay anısına araştırma ödülü

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi tarafından, Hakan Orbay anısına bu yıl ilk defa düzenlenecek araştırma ödülüne başvurular 15 Mayıs 2014 tarihine kadar devam edecek. Her yıl düzenlenmesi planlanan Makale Ödülü ile finans ve mikro iktisat alanlarındaki genç araştırmacıların özgün çalışmalar üretmesini desteklemek amaçlanıyor.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi, 2011 yılında vefat eden öğretim üyesi Hakan Orbay anısına bir araştırma ödülü düzenliyor. 

Makale ödülü, finans ve mikro iktisat alanlarındaki kuramsal ve uygulamalı tüm çalışmalara açık olmakla beraber, firma kuramı, kontrat ve teşvik kuramları, şirket finansmanı ve kurumsal yönetişim alanlarındaki kuramsal ve/veya uygulamalı çalışmalar ile gelişmekte olan ülke piyasalarını anlamaya yönelik araştırmaların desteklenmesini amaçlıyor.

Her yıl düzenlenmesi planlanan araştırma ödülüne 15 Mayıs 2014 tarihine kadar başvuru yapılabilecek. 

Ödülün jürisini; Doğuş Üniversitesi Öğretim Üyesi Benan Zeki Orbay, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesin’den Öğretim Üyeleri Eren İnci ve İzak Atiyas, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Koray Deniz Şimşek, Melsa Ararat, Nakiye Boyacıgiller ve Özgür Demirtaş oluşturuyor. Makale Ödülü, 15 Eylül 2014’te düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.

Araştırma Ödülü’ne katılım şartları:

• Araştırmacılar Türkçe veya İngilizce olarak hazırladıkları makaleleri ile başvurabilecekler. 

• Yalnızca henüz yayımlanmamış özgün makaleler ödül için değerlendirilmeye alınacak. Makalenin, değerlendirilmek üzere bir dergiye gönderilmiş olması başvuru için engel teşkil etmemektedir. 

• Ödülü kazananların, ödülü kazanan makalelerinin yayımlanacak versiyonlarında bu ödülü aldıklarını belirtmeleri ve ödülü alan çalışmayı yapılacak olan ödül töreninde sunmaları beklenmektedir. 

• Makale Ödülü’ne 40 yaşından gün almamış araştırmacılar katılabilecekler.

Daha fazla bilgi ve başvuru için: orbayaward@sabanciuniv.edu

Kültürel Çalışmalar

Kültürel Çalışmalar araştırma görevlisi kadrosu bilim sınavı sonuçları
By Faculty of Arts and Social Sciences  |  05 March 2014

Kültürel Çalışmalar araştırma görevlisi kadrosu için 19 Şubat tarihinde yapılan bilim sınavının sonucu için tıklayınız.

Sabancı Üniversitesi İETT Seferleri Başladı!

Üniversitemizin çalışmaları ve talepleri üzerine İETT, "Kartal Metro - Sabancı Üniversitesi" seferleri başladı.


132T hatlı İETT araçları kampüs kalkış saatinde shuttle alanından hareket edecek. 132T, Kartal Metro - Sabancı Üniversitesi hattı tek biletli, normal hat olarak yolcu taşıyacak olup seferler yalnız hafta içi yapılacak.

HAT: 132T -Tek biletli normal hat.

Kartal Metro'dan Sabancı Üniversitesi'ne;

    07:40

    14:35

    16:20

Sabancı Üniversitesi'nden Kartal Metro'ya;

    08:40

    15:45

    17:45

SU Öğrenci Birliği Türkiye’nin Avrupa Öğrenci Birliği Komisyonunda

Türkiye Öğrenci Konseyi, Avrupa Öğrenci Konseyine tam üyelik elde edebilmek için, kendi bünyesinde bir Avrupa Öğrenci Konseyi Komisyonu kurmuştur. Bu komisyona ise Öğrenci Birliğimizden, Çağlar GENÇ (Başkan), Melis YAZICIOĞLU (Genel Sekreter), Mert ÇULHA, Ömer MUTÇALI ve Umut Alihan DİKEL Yönetim Kurulu üyeleri olarak seçilmiştir. Türkiyenin bu kritik adaylık sürecine liderlik edecek Öğrenci Birliğimizi tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

#su2014 dileklerinizi paylaşın...

2013-2014 Akademik Yılı Bahar Dönemi Özel Öğrenci Başvuruları

Lisans, Yüksek Lisans veya Doktora diplomasına sahip ya da Sabancı Üniversitesi dışındaki bir yükseköğretim kurumunda halen kayıtlı olan öğrenciler, Sabancı Üniversitesi tarafından sunulan derslere "özel öğrenci" olarak katılmak üzere başvuruda bulunabilirler. Özel öğrenci statüsünde başvuran adayların öncelikle ilgili Enstitünün İngilizce seviyesine ilişkin belirlediği kıstasları yerine getirmiş olması gerekir. 

Özel öğrenci olarak başvurunun kabul edilmesi, herhangi bir diploma programına kabul edilmek anlamına gelmemektedir. Özel öğrenciler, Sabancı Üniversitesi öğrencisi sayılmazlar ve öğrencilik haklarından yararlanamazlar. 

Sabancı Üniversitesi’nden özel öğrenci olarak ders alan öğrencilere talep etmeleri durumunda kayıtlı oldukları dersleri ve bu derslerden aldıkları notları gösteren transkript verilir. 


2013-2014 Akademik Yılı Bahar Dönemi Özel Öğrenci Başvuru Koşulları 

  

Başvuru Adresi: 
Sabancı Üniversitesi 
Öğrenci Kaynakları Birimi 
34956 Orhanlı-Tuzla 
İSTANBUL 
Tel: 0216 483 90 93 
Faks: 0216 483 90 73 
E-posta: studentinfo@sabanciuniv.edu

E-mail: studentinfo@sabanciuniv.edu

2013-2014 Bahar Dönemi Marka Pratiği Yüksek Lisans Başvuruları

2013-2014 Bahar Dönemi Marka Pratiği Yüksek Lisans Başvuruları
By Student Resources  |  25 December 2013

2013-2014 Akademik Yılı Bahar Dönemi için Marka Pratiği Yüksek Lisans programına öğrenci alınacaktır. 


Son Başvuru: 
Başvurular için son tarih 04 Şubat 2014’tür.  
Elektronik Başvuru İçin:   https://admission.sabanciuniv.edu 

Marka Pratiği Yüksek Lisans Programına Başvuru İçin Gerekli Belgeler ve Adaylarda Aranan Özellikler;

1. On-Line Başvuru Formu: Online başvuru formu doldurulmalıdır.

Başvuru dosyasına tamamlanmış online başvurunun bir çıktısı eklenmelidir.

Diğer maddelerde yer alan belgeler posta yoluyla veya elden ayrıca ulaştırılır.

2. Resmi Transkript: İlgili yükseköğretim kurumunun Öğrenci İşleri tarafından hazırlanmış, adayın aldığı tüm dersleri ve notlarını gösteren resmi belgenin kapalı zarf içinde sunulması gerekmektedir.

3. İki adet Referans Mektubu: On-line sisteme yüklenmeli ve/veya kapalı zarf içerisinde sunulmalıdır. Mektup örneği

4. Bir adet Vesikalık Fotoğraf

5.Marka Pratiği Yüksek Lisans programımızda ALES ve eşdeğer sınav sonuç belgeleri şartı aranmamaktadır.

6. İngilizce Yeterlilik Sınav Sonuç Belgesi: Aşağıda sağlanması gereken asgari puanları ve geçerlilik süreleri belirtilen belgelerden herhangi biri sunulmalıdır. Bu belgelerin başvuru sırasında fotokopileri kabul edilmekle birlikte, kayıt sırasında orijinalleri istenecektir.

 TOEFL: Internet-based test (IBT) en az 72; Computer-based test (CBT) için en az 198 puan , Paper-based test (PBT) en az 531 puan. 

IELTS: En az 4.0 puan, KPDS: En az 60 puan, ÜDS: En az 60 puan, YDS: En az 60 puan

 Bu sınavların geçerlilik süreleri şöyledir: TOEFL 2 yıl, IELTS 2 yıl, KPDS, ÜDS ve YDS 3 yıl.

Başvuru sırasında İngilizce Yeterlilik Sınav sonuç belgesini temin edemeyen adaylar programa kabul edildikleri takdirde Sabancı Üniversitesi İngilizce Dil Ölçme Sınavı'nda (ELAE) yeterli başarıyı göstermeleri koşulu ile kabul edilirler. Sınavda başarısız olan veya sınava katılmayan adayların, lisansüstü programa devam edebilmek için yabancı dil hazırlık sınıfını başarı ile tamamlamaları gerekir. Yabancı dil hazırlık sınıfında başarısız olmaları durumunda Lisansüstü programa kayıt hakkını kaybederler.

Sabancı Üniversitesi mezunları, mezuniyetlerini takiben 2 yıl içinde kabul edildikleri takdirde, İngilizce Yeterlilikten muaf tutulurlar.

8. Niyet Mektubu (Statement of Purpose)

9. Mezuniyet Dereceleri:

Lisans diploması fotokopisi

  • Yüksek lisans programına başvuru için lisans derecesi gerekmektedir. Başvuru aşamasında mezun olunan alanlarla ilgili bir kısıtlama yoktur.
  • Halen bir yükseköğrenim programına kayıtlı adayların öğrenimlerini en geç, başvuru yaptıkları dönemin üniversiteye ilk kayıtları için ilân edilen süre sonuna kadar tamamlamaları gerekmektedir.

Başvuru:

Başvurular internet üzerinden, http://admission.sabanciuniv.edu/ adresinden yapılacaktır. Başvuru belgeleri (resmi sınav sonuç belgeleri, transkript,, vb.) hem online sistemine yüklenecek hem de Sabancı Üniversitesi Öğrenci Kaynakları Birimi'ne elden teslim edilecek ya da posta ile aşağıdaki adrese gönderilecektir. Başvuru dosyasına tamamlanmış online başvurunun bir çıktısı eklenmelidir. Posta ile gönderilen belgelerin, son başvuru tarihinden önce Üniversitemize ulaşması gerekmektedir. E-posta ile yapılan başvurular değerlendirilememektedir.


Önemli Uyarı! Başvuru belgelerinizin, değerlendirme öncesi veya sonrasında iadesi mümkün olmadığından, başvuru sırasında; ALES/GRE, TOEFL veya eşdeğeri sınav başvuru ya da sonuç belgelerinizin veya gerek gördüğünüz diğer belgelerin orijinallerini muhafaza etmeniz ve başvuruyu bu belgelerin kopyaları ile yapmanız sizin için yararlı olacaktır. Ancak, kabul edilmeniz

 

 Adres:

Sabancı Üniversitesi 

Öğrenci Kaynakları Birimi,

Orta Mahalle, Üniversite Cd. No:27,

Tuzla, 34956 Istanbul 

 

Başvuru işlemleri ile ilgili sorular için :

Tel: (0216) 483 9093, E-posta: studentinfo@sabanciuniv.edu

 

Akademik konulardaki sorular için :

Ayşegül Molu  aysegul-edu@sabanciuniv.edu
Sevgi Tuncel    sevgi.tuncel@rd.org.tr

Dünyaya 3-5 kere de gelsem her seferinde yine ekonomi okurdum

Kemal Derviş: “Üniversite, belki de en sevdiğim bir ortam.  Üniversitede olduğum yılları büyük bir zevkle hatırlıyorum. Seçtiğim daldan çok memnunum. Ekonomi çok ilginç bir ihtisas, bir uğraşı alanı. Dünyaya 3-5 kere de gelsem her seferinde yine ekonomi okurdum.”  

“… ve kendi öğretmenlerimi de büyük sevgiyle anıyorum, çok tatlı ilkokul öğretmenlerim olmuştur. Öğretmenlik yapmak, gençlerle bir arada olmak belki de hayattaki en güzel, insanı en mutlu edebilecek meslek.”


Kemal Derviş yaklaşık beş yıldır Sabancı Üniversitesi’nin Uluslararası Danışma Kurulu (UDK) Üyesi. Pozitif kişiliği, profesyonelliği, güler yüzü, neşesi ve doğal nezaketinden ötürü Kemal Bey ile çalışmak insana şevk veriyor. Ekim ayındaki UDK toplantısı sırasında görüşme fırsatı bulduğumuz Kemal Derviş, 2013 yılının son konuğu oldu. 

Kemal Bey ile üniversite hayatına ve eğitime bakışını, Sabancı Üniversitesi ile neredeyse yirmi yıl öncesine dayanan geçmişini, Avrupa Birliği ve dünyanın süper ekonomilerini ve Türkiye’nin konumuna ilişkin değerlendirmelerini konuştuk.  Ders niteliğindeki bu söyleşinin ilk bölümünü bu hafta, ikinci bölümünü ise haftaya okuyabileceksiniz.


Çarşamba Sohbetine hoşgeldiniz Kemal Bey. İlk sorum çok kısa: Üniversiteyle ilişkiniz nedir?

Üniversite, belki de en sevdiğim bir ortam. Üniversitede olduğum yılları büyük bir zevkle hatırlıyorum. Lisans ve yükseklisansımı Londra İktisat Okulunda, London School of Economics’te yaptım. Bu seçimimden ötürü mutlu bir insanım. Bana “Kemal, bir daha dünyaya gelsen ve üniversiteye gitsen ne okursun?”  diye sorsanız, bu soruya cevabım yine ekonomi olur. Seçtiğim daldan çok memnunum. Ekonomi çok ilginç bir ihtisas, bir uğraşı alanı. 

Ama tabii herkes için bu öyle olmuyor, bazı öğrenciler aslında sonradan çok başka bir ilgi alanını keşfediyorlar. Dolayısıyla sanıyorum ilgi alanının seçiminde öğrencilere biraz zaman tanımak, Sabancı Üniversitesi’nin de yaptığı gibi esnekliği yüksek tutmak son derece iyi bir şey. Çünkü insan en değerli, en verimli yıllarını üniversite öğretiminde geçiriyor. Ondan sonra esas ilgisinin çok farklı bir alanda olduğunu keşfederse biraz zor oluyor. Onun için iyi düşünmek, ona göre seçim yapmak önemli. 

Ben şanslıyım o bakımdan, dediğim gibi, 3, 4, 5 kere de dünyaya gelsem 3, 4, 5 kere iktisat okurdum. Belki tek yanlı bir tarafı var ama diğer mesleklere büyük saygım var tabii. Bir tıp doktoru mesela müthiş bir şey, insanların hayatına direkt yardımcı olmak, kurtarmak. Bir mimar, eseri görünüyor, elle tutuluyor. Bir hukukçu, hukuk çok önemli tabii, hukuk düzeni, hukuk devletinde yaşayabilmek. Mühendis, tabii mühendis olmadan teknoloji gelişmez. Yani her alanda çok ilginç meslekler var ama, ben şahsen ekonomiyi çok seviyorum, ekonominin tarihini seviyorum, tarihsel açıdan bakmayı da seviyorum, matematiksel modelleri de çalışmayı seviyorum.

Daha sonra, doktorayı Amerika’da Princeton’da büyüme modelleri üzerine yaptım. Birçok yerde ders verdim. Hem doktora döneminde asistan olarak, ondan sonra Hacettepe’de, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde uzunca bir süre, Princeton’da sonra yeniden öğretim üyesi olarak. Bir ara tatillerimi birleştirip Bilkent’e geldim ve 5 ay Bilkent’te misafir öğretim üyesi oldum. Ve şimdi de her ne kadar zorunlu gidip gelmeler yüzünden ders veremiyorsam da Sabancı Üniversitesi’nin çok çeşitli faaliyetlerine katılabilmek, hem eğitim, hem araştırma düzeyinde deneyimlerimi üniversitelilerle paylaşmak hoş oluyor. 

İstanbul Politikalar Merkezi büyüyen, gücünü göstermeye başlayan bir araştırma kurumu oldu, orada çalışmak da hoşuma gidiyor.

Dolayısıyla, üniversiteyle bağlantım hayat boyunca pek kopmadı. Amerika’da da Columbia Üniversitesi’nde 6 tane ders veriyorum, yani 6 tane lecture (konferans/konuşma) veriyorum, o da dünya ekonomisi üzerine. Oradaki öğrenciler de çok ilginç. Geçen sene yükseklisans dersinde 22 farklı ülkeden gelen 35 öğrenci vardı yani çok renkli uluslararası bir öğrenci profili.

Gençlerle ilişkiniz gayet sıcak. Görebildiğim kadarıyla son derece yoğun temponuzun arasında koştururken bile bir genç gelip de bir şey sormak istediği zaman, durup hemen dikkatinizi ona veriyorsunuz. Öğretmenliği seviyorsunuz. Bu duruma birkaç kere şahit oldum, gençlerle konuşurken gözleriniz parlıyor. 


Öğretmenlikten gelen bir şey. Aslında ben lise ve ortaokul, hatta ilkokul öğretmenlerini de çok takdir ediyorum. Ve kendi öğretmenlerimi de büyük sevgiyle anıyorum, çok tatlı ilkokul öğretmenlerim olmuştur. Öğretmenlik yapmak, gençlerle bir arada olmak belki de hayattaki en güzel, insanı en mutlu edebilecek meslek.

Peki hayatınızı, hayata bakışınızı etkileyen bir öğretmeniniz oldu mu? 

Çok oldu, ama belki de en başta aklımda kalan Melahat Hanımdı. Büyükada  Devlet İlkokulunda, öğrencileri çok seven, çok da ciddi çalıştıran heyecanlı bir Atatürkçü öğretmenimizdi Melahat Hanım. Her zaman sevgiyle anıyorum kendisini. Bana birçok şeyi öğretmiştir. Bütün ayrıntıları hatırlamam mümkün değil ama, Melahat Hanım benim hayatımda olumlu etkisi olmuş olan ve her zaman hatırladığım biridir. 

Sabancı Üniversitesi’ni ilk olarak ne zaman duydunuz? 

Arama toplantısında. Sanıyorum ilk arama toplantısıydı, ona katıldım. Üniversite daha bir tasarı halindeydi, yani karar verilmişti ama eğitim sistemi ve kurumun yapısına ilişkin çalışmalar Güler Hanımın başkanlığında yapılıyordu. 

1995 yılı Ağustos ayında yapılan toplantıdan söz ediyorsunuz sanırım. 

Evet o tarihteki arama toplantısında. Dolayısıyla üniversiteyle en başından ilişkim var.

Üniversitenin kuruluşunda bir şekilde katkınız var diyebiliriz. 

Arama toplantısında vardım ve tabii çok heyecanla katıldım, güzel bir toplantı olmuştu. O zamandan bu yana bağımız bir şekilde devam etti. Hatta, Bakan olmadan önce üniversiteyle daha formel bir ilişki olsun mu diye üniversite yönetimiyle konuşmuştuk, ama ondan sonra Bakan oluverdik, o konu da kaldı. 

Klasik eğitimde öğrenciler sınıfta oturuyor, öğretmen ders anlatıyor. Aynı mekanda bir arada oluyorlar.  Ama şimdi artık bilgiye her şekilde ulaşmak mümkün. Dünya geneline baktığımızda eski sistem artık geçerliliğini yitiriyor mu? 

Bunu Danışma Kurulunda da tartıştık bu yılki toplantımızda. Çok ciddi bir devrim karşısındayız, teknoloji devrimi. Bunu tahlil edenler, araştıranlar var. Eğitim ve öğrenim artık eskisi gibi olmayacak. Bu kesin. Ama bazı konularda ciddi fikir ayrılıkları var. Örneğin, bazı gençler bir taraftan televizyon seyrediyor, bir taraftan bilgisayar veya IPad’lerinde bir internet sitesinden öbürüne geçiyor, bir yandan da matematik ödevi yapıyor. Klasik anlayışta bu mümkün değil, bu üç eylemi birden yapmak biraz zor. Eğitimcilerin o konuda fikir ayrılıkları var. Bazıları diyor ki, evet, beyin buna alışabiliyor ve artık yeni beyinler, yani bunu sık sık yapanlar hakikaten iki veya üç işi birden yapabiliyor. Ben hala buna ikna olmuş değilim, yani şahsen beni bu konuda henüz kimse ikna edemedi. Ama şunu da kabul etmem lazım: İnsan beyni gelişmekte olan bir şey. Yani birtakım yeni teknolojiler insanın beynini de değiştirebilir. Ben bir şeyi okurken, aynı zamanda televizyon seyredemiyorum. Televizyon açık olabilir, hiç dikkatimi çekmez, sesi de düşük olur, o zaman kitap okurum veya iktisat hesaplarına dalmış olabilirim. Ama hem televizyonda haberleri seyretmek, hem de ciddi bir kitabı okumak, bunları bir arada yapamam.

Ben de gördüm, bazı çocuklar yapabiliyorlar.

Evet bunu yapabilenler var. Gençler belki beyinlerini alıştırabiliyor, yani beyinlerde yeni bir esneklik gelişiyor, bir alışma meselesi. Dolayısıyla, bu olamaz demiyorum; bu bir.

İkincisi: Sınıfta olup olmama meselesi. Hiç kuşkusuz müthiş bir imkan var artık; Hong Kong Üniversitesi’nde, Tokyo Üniversitesi’nde verilen bir dersi Türkiye’de Sabancı Üniversitesi’nde olan bir öğrenci takip edebilecek. Aynı şekilde Hong Kong’daki ya da Berlin’deki Alman veya Çinli öğrenci de Sabancı Üniversitesi’nin bir hocasının dersini dinleyebilecek. Bu tabii çok büyük bir imkan, 20 yıl önce düşünülmesi bile imkansız olan, yeni bir imkan. Bu sanıyorum eğitime yepyeni bir boyut katacak ve güçlendirecek, birçok hocadan, birçok perspektiften ders alabileceksiniz.  

Tabii aşırıya da kaçmamak kaydıyla. Örneğin, bir öğrenciyi düşünelim, evinde yaşıyor, annesinin, babasının evinde diyelim veya kendi evinde, bütün derslerini internet üzerinden alıyor, dünyanın en iyi hocalarına ulaşabiliyor, dünyanın en önemli makalelerini istediği anda bilgisayarında okuyabiliyor, fakat başka öğrencilerle veya birebir bir öğretmenle hiçbir bireysel ilişkisi yok, hiçbir zaman bir araya gelmiyor. Bana göre bu şartlar altında öğrenci iyi bir eğitim almış olmaz. Eğitimin önemli bir parçası, öğrencinin arkadaşlarıyla ya da öğretmeni ile konuşup, tartışarak fikir alışverişinde bulunması, soru sorabilmesidir. 

Ekonomiden bir örnek vereyim: Cari açık Türkiye’de yüksek, dışarıdan gelen sermayeye ihtiyacımız var. Türk Lirası’nın değerini korumak için faizi artıralım denilebilir. Peki ama faizi artırdığımızda sıcak para daha fazla gelecek, daha fazla gelince cari açığımız daha çok büyüyecek, çünkü TL değerlenecek, ihracat düşecek, ithalat artacak. Bu faiz artışıyla Türk ekonomisini daha da kırılgan bir hale getirmiş olacağız. Bu durumda ne yapılmalı, faizi düşürmek mi lazım? Düşürürsek bu kez de sermaye kaçar, yine sorun olur. Bu konuda bizi biraz daha bilgilendirin, sorunu biraz daha açalım, aramızda tartışalım, konuşalım diyebilmeniz lazım eğitimcinize. Bunu sanal olmayan bir ortamda yapmanın bence çok yararı var.

İnsanların yakın olmalarının, bazen birbirlerine dokunabilmeleri, birbirlerinin yüz ifadesini görmelerinin eğitim için çok önemli olduğu kanısındayım. Dolayısıyla, evet, e-eğitim çok önemli, eğitime o boyutları katmamız lazım, ama eğitimin klasik unsurlarını yani sınıf, arkadaş, öğrenci topluluğu, öğretmen, öğretmen-öğrenci ilişkisini ortadan kaldırmak bence olmaz, olmamalı ve olmayacak.

Her şeyden soyutlanmış bir insanın tek başına bir mekanda bulunarak sanal ortamda aldığı eğitim yeterli olmaz sanırım.

Ama işte böyle birtakım sorular çıkıyor, bazı gençler saatlerce bilgisayarın önünden kalkmıyor. Dolayısıyla, bunu bir şekilde idare etmek, bazı kıstaslar ve yöntemler getirmek gerekecek. Bir eğitimcinin aynı zamanda bir sivil toplum lideri gibi olması, bence çok önemli.

Eğitimde dil ne kadar önemli; Türkçe mi olmalı, İngilizce mi olmalı, nasıl olmalı?


Dil konusu gerçekten önemli ve dünyada da gündemde. Aslında genç yaşta öğrenilen diller kolay öğreniliyor. Ben kendi tecrübemden biliyorum, Almancayı, Fransızcayı, İngilizceyi neredeyse hiçbir çaba sarf etmeden öğrendim. Fransızcayı okulda çok erken öğrendim. Annem bana Almancayı evde öğretti. 17 yaşımdan önce dört dil konuşabilmek hayatımda müthiş bir servet oldu. 

Bir toplantıda size çok özenerek baktığımı hatırlıyorum. Bir iki yıl önce sanırım TÜSİAD’ın bir toplantısında, Fransızca konferans veriyordunuz, sonra arada Almanca konuşmanız gerekti, sonra döndünüz İngilizce konuştunuz ve hepsini son derece akıcı bir şekilde konuştunuz. Etkileyiciydi gerçekten.

İşte o genç yaşta öğrenince oluyor. Ondan sonra daha ileri bir yaşta Arapça öğrenmeye çalıştım, başaramadım. İspanyolca öğrenmeye çalıştım, başaramadım. Fransızcaya çok benzediği için birazcık anlıyorum ama konuşamıyorum. Yaş ilerledikçe insan hafızasında hızlı bir kapasite düşüşü oluyor. Bu nedenle, dilleri gençken öğrenmekte büyük yarar var. Şimdi dil konusunda 3 tane önemli noktanın altını çizmek istiyorum.

Bir; insanın dili kendi kültürünün, aidiyetinin önemli bir unsuru. Dolayısıyla, hangi kültürden ve aidiyetten geliniyorsa o dili bilmek ve mümkün olduğunca iyi kullanabilmek çok önemli. Yani bir İtalyan Amerika’da yaşasa bile İtalyancayı iyi bilmeli. Türkçemize de her zaman büyük önem vermeliyiz. 

İkinci bir nokta; artık İngilizce bir dünya dili oldu. Bugün üniversite çağında olanlar için İngilizceyi bilmeden dünyada birçok şeyi takip etmek zor. Dolayısıyla, kişinin kendi ana diliyle birlikte mutlaka bir an önce İngilizceyi iyi öğrenmesi, iyi kullanabilmesi 21. yüzyıl dünyasında çok önemli. Çin’de de önemli, Rusya’da da, Arap ülkelerinde de, Türkiye’de de, Güney Amerika’da da… 

Üçüncü unsur; ne kadar dil biliyorsanız o kadar insanla çok yakın ilişki kurabiliyorsunuz. Türkiye’de Kürtçeyi tartışıyoruz. Kürtçenin çeşitleri var tabii ama, temelde bir Kürt dili var, Kürt aidiyeti de var. Bunu nihayet kabul ettik. Türkiye için önemli bir ilerleme. Dünyada bu konuda farklı deneyimler, farklı örnekler var. Kanada’da kendilerini İngiliz Kanadalı olarak kabul edenlerin yanı sıra Fransız Kanadalı olarak kabul edenler de var. İspanya’da, İsviçre’de ve daha birçok ülkede, tarihten, coğrafyadan gelen birkaç dil mevcut. Yani her ülke sadece bir dille yetinmiyor, başka diller de kullanılıyor, bunu kabul etmek lazım. Dengeyi çok iyi kurmak gerekiyor. Belki en güzel çözüm bir ülkede önemli olan dilleri mümkün olduğu kadar o ülkenin tüm vatandaşlarının konuşmasıdır.Yanılmıyorsam İsviçre’de iki İsviçre dilini bilmek liseden mezun olmak için şart.

Türkçe çok önemli bir dünya dili. Türkiye’de önemli olması doğal ama dünyada da önemli. Orta Asya’nın birçok bölgesinde Türkçeye yakın diller konuşuluyor, Azerbaycan’da Türkçe konuşuluyor. Türkiye kökenli vatandaşların kullandığı ve kullanmaya devam edeceği bir dil olduğu için,Türkçe artık Avrupa’da da önemli.

Aynı zamanda, madem ki Kürtçe Türkiye’mizde önemli bir dil ve Kürtçe diller Anadolu’da uzun zamandır önemli bir yer tutuyor, bu durumda bence sadece Kürt kökenli vatandaşların değil, Kürt kökenli olmayan vatandaşların da Kürtçeyi öğrenmelerinde büyük yarar var. Nasıl ki Alman İsviçreli, Fransızcayı öğreniyorsa, İzmir’de, Manisa’da belki Boşnak kökenli veyahut Yörük kökenli bir Türk vatandaşının da merak edip Kürtçeyi öğrenmesi bence çok yararlı olur. 

Dil bir zenginlik kaynağıdır, diğer insanları çok daha yakından tanıyabilme aracıdır. Ne kadar öğrenirseniz, ne kadar genç yaşta bunu yaparsanız hayatta hem o kadar mutlu olursunuz, hem de çalışmalarınızda başarılı olursunuz.

Dolayısıyla, eğitimde bir sürü dil olmasında fayda var diyorsunuz.

Evet. Tabii ki bir devletin çoğu zaman bir tek resmi dili  vardır.  Ama bazen bir devletin iki eğitim dili olabilir hatta üç eğitim dili de olabilir. Bu, ülkeden ülkeye göre değişir. Hatta zaman içinde de değişip en uygun şeklini alabilir. 

Devam edecek…

SSM Koleksiyonları Artık Dijital Ortamda!

S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyon ve arşivleri, DigitalSSM ile dünyaya açılıyor

Dünyanın dört bir yanından akademisyen ve araştırmacıların, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin koleksiyon ve arşivlerine erişmesini mümkün kılan DigitalSSM projesi tamamlandı.

Proje kapsamında, SSM’nin dijital ortama aktarılan Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu, Resim Koleksiyonu, Abidin Dino Arşivi ve Emirgan Arşivi’ne ait tüm bilgiler, digisu.sabanciuniv.edu adresinde kullanıma açıldı. Sakıp Sabancı Müzesi’nin Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi’yle ortak gerçekleştirdiği, Türkiye’nin kültürel mirasına büyük katkı sağlaması beklenen projede; koleksiyon ve arşivlere ait bilgiler, 77.000’den fazla yüksek çözünürlüklü görsel ile destekleniyor.

DigitalSSM; yurtiçi ve yurtdışından akademisyenler, araştırmacılar, müzeciler, Türk ve İslam sanatına ilgi duyanlar, koleksiyonerler, sanat tarihi ve tarih öğrencileri için önemli bir kaynak oluşturuyor. Tarama ve arşivleme işlemi uluslararası standartlara göre yapılan, Türkçe ve İngilizce hazırlanan sitede, gelişmiş arama yapılabilen CONTENTdm yazılımı kullanılıyor. Çoklu dil özelliğine sahip ve farklı dosya formatlarını destekleyen kullanıcı dostu yazılım sayesinde, anahtar kelimelerle tüm arşiv taranabiliyor.

Sabancı Üniversitesi Azerbaycan Milli Eğitim Bakanlığı’ndaydı

Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Hasan Mandal, Uluslararası İlişkiler Ofisi Yetkilisi Ebru Koç ve Sabancı Üniversitesi Azerbaycan temsilcileri 20 Aralık 2013, Cuma günü Azerbaycan Milli Eğitim Bakanı Mikayıl Cabbarov ile görüştüler. Görüşmeye ayrıca Azerbaycan Milli Eğitim Bakanlığı Uluslararası İşbirlikleri Birimi Yöneticisi Mukhtar Mammadov ve Bakanlık görevlilerinden Nezrin Bağırova da katıldı.


Görüşmede Azerbaycan Milli Eğitim Bakanlığı ve Sabancı Üniversitesi arasında gerçekleştirilebilecek işbirlikleri üzerinde duruldu. Rektör Yardımcısı Hasan Mandal Sabancı Üniversitesi olarak Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Bursları Listesi’nde yer almak istediklerini belirtirken, üniversitenin özgün eğitim-öğretim süreçleri, programları, akademik kadrosu, araştırma altyapısı (nanoteknoloji laboratuarımız vs) ve uluslararasılaşma politikaları açısından bu listede yer alabilecek donanıma sahip olduğunun bir kez daha altını çizdi.

Rektör Yardımcısı Hasan Mandal Sabancı Üniversitesi’nin Türkiye’de özellikle 2011 yılı sonrasında çok daha fazla gündeme gelen 3. Nesil Üniversite modeli (Yenilikçi ve Girişimci) konusunda da, Türkiye’nin öncü üniversitesi olduğunun altını çizdi.

Azerbaycan Milli Eğitim Bakanı Mikayıl Cabbarov, Sabancı Üniversitesi’nin ön planda olduğu alanlarda potansiyel işbirliklerini değerlendireceklerini vurguladı. 

Abone ol