Ana içeriğe atla

Melsa Ararat BKD Projesini anlattı

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve Bağımsız Kadın Direktörler Projesi Direktörü Melsa Ararat, European Professional Women’s Network’ün 20 Kasım 2013, Çarşamba günü gerçekleşen lansman toplantısında projesi anlattı. 


Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve Bağımsız Kadın Direktörler Projesi Direktörü Melsa Ararat, İsveç Konsolosluğu’nun finansal ve Egon Zehnder International Türkiye ofisinin stratejik desteği ile yürütülen “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi”ni European Professional Women’s Network’ün lansman toplantısında anlattı. 

The Sofa Hotel’de gerçekleşen ve 200 civarında kadın yöneticinin katıldığı toplantıda konuşan Melsa Ararat projenin yanı sıra “Bağımsız Kadın Direktörler Türkiye 2013” raporu hakkında da bilgi verdi.

“Bağımsız Kadın Direktörler Proje Raporu”

BIST şirketlerinin tamamını kapsayan araştırma sonuçlarına göre 2012 yılında yönetim kurullarında yüzde 11.5 olan kadın direktör oranı. 2013 yılında fazla bir değişiklik göstermeyerek yüzde 11.7 oldu. Rapor bu hızla yönetim kurullarında yüzde 25 oranında kadın temsiline ulaşmanın 44 yıl süreceğine işaret ediyor.

Rapora göre kadın üye oranında önemli bir artış görülmezken aynı dönemde bağımsız üye sayısında  yüzde 23.5 artış olduğu ve BİST şirketlerinde  bağımsız üye oranının yüzde 27.7’ye çıktığı ve  bağımsız direktörler arasında kadın direktör oranının da artarak yüzde 7.7’den yüzde 8.8’e yükseldi. Toplamda kadın üye oranında artış olmaz iken bağımsız üyeler arasında kadın üye oranında artış olması projenin etkisine işaret ediyor. 

Raporda BİST şirketlerinin yüzde 44.5’inin yönetim kurullarında hiç kadın üye bulunmadığına dikkat çekiliyor. Genel olarak olumlu bir değişim gözlemlense de gelişme oranı 2012 yılına göre sadece yüzde 4.9. Göstergeler, bu iyileşme hızıyla bütün BİST şirketlerinde en az bir kadın direktör olması için 13 yıl geçmesi gerektiğini gösteriyor. Kadın üye bulunduran şirketlerin yüzde 66’sında yönetim kurulunda sadece  bir kadın üye bulunuyor. Yönetim kurullarında üç kadın üye bulunan şirketlerin oranı ise yalnızca yüzde 0.5. Bu  resim kadınların yönetim kurullarında etkin olması için araştırmaların öngördüğü ‘en az üç kadın üye’ eşiğinden çok uzak.

Yönetim kurulu komitelerinde yer alan toplam üyelerin sadece yüzde 8.5’i kadın. Denetleme komitesinde kadın direktör oranı yüzde 8.2 iken, erkek direktör oranı yüzde 91.8. Kurumsal yönetim komitesinde kadın direktör oranı yüzde 7 iken, erkek direktör oranı yüzde 93. 

2008 ve 2013 yılları arasında BIST-100 şirketleri bazında  yapılan karşılaştırmada ise 2008’de yüzde 8.63 olan yönetim kurullarında kadın direktör oranının 2013’te ancak yüzde 11.25’e yükseldiği görünüyor. 

Hedef bütün şirketlerin kadınlarla güçlendirilmiş yönetim kurulları

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu, İsveç Konsolosluğu’nun finansal ve Egon Zehnder International Turkiye ofisinin stratejik desteği ile yürüttüğü “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi” ile kadınların yönetim kurullarındaki konumunun güçlendirilmesini ve bu yolla yönetim kurullarının daha etkin çalışmasını hedefliyor. ‘Global Board Ready Women’ inisiyatifinin de kurucu üyesi olan proje kapsamında yönetim kurulunda görev almaya hazır nitelikte kadın direktör adaylarından oluşan veritabanı sürekli güncellenmekte, yönetim kurullarında kadın direktörlere yer vermek isteyen şirketlere adaylar önerilmektedir. 

Proje kapsamında, 2015 dönemi genel kurullarının sonuna kadar BIST şirketleri yönetim kurullarında kadın direktör oranının yüzde 25’e ulaşması, Türkiye’de yönetim kurulunda kadın direktör bulunmayan şirket kalmaması, yönetim kurullarının kadın üyelerle güçlendirilmesi hedefleniyor.

İstanbul Maratonu ile SU Burs Fonuna kaynak yaratıldı!

İstanbul Maratonu'nda SU Burs Fonuna 740 TL kaynak yaratıldı!

Sabancı Üniversiteliler, İstanbul Maratonu'nda Burs Fonu yararına yardıma koştular. Yardıma koşanları destekleyen bağışçılar, 740 TL kaynağın yaratılmasını sağladılar. Bu kaynağın 600 TL si bir öğrencinin iki aylık nakit ihtiyaç bursunu karşılayacak, artan 140 TL si ise başka bir öğrencimizin bursuna destek olacak!

İstanbul Maratonuna SU Burs Fonu yararına katılanlar:

Hülya Adak 

Aysun Mutlu

Mehmet Aral Cihangiroğlu 

Fatma Onat

Ahmet Onat

Ali Onat

Zeynep Onat

Ayla Gürleyen 

Ali Kanıbelli 

Kerem Özgen

Can Kartoğlu 

Gürkan Soykan

Elçin Kaya 

Gizem Torunlar

Fulya Kaya 

Gülekşen Ulusoy

Ahmet Kenan 

Melis Yazıcıoğlu

Beril Kırcı 

Yiğitcan Yıldız

İstanbul Maratonuna SU Burs Fonu yararına katılanları destekleyen bağışçılar:

Zeliha Yaşar Algül 

Ayşe Selen Erkut Kayış

Salih Arıman 

Fatma Onat

Cem Berksun 

Zeynep İskenderoğlu Önel

Ayla Gürleyen 

Gülekşen  Ulusoy

Serhat Gürleyen 

Diğer fotoğraflar için tıklayınız.

Maraton geride kaldı, ama Burs Fonu ve desteklenmeyi bekleyen öğrencilerimiz sizin katkılarınızı halen kabul ediyor. Bağış yapmak için tıklayınız.

'The Family' ile BM Film Gecesi

Bilgi Merkezi sizleri film izlemeye davet ediyor!

19. “BM Film Gecesi”, The Family filmi ile 11 Aralık'ta SGM'de. 

Tarih: 11 Aralık 2013, Çarşamba

Saat: 20:00

Yer: SGM

Filmin Adı:  The Family (Malavita: Belalı Tanık)

Filmin Konusu: Manzoni ailesinin kökenleri, aslında kötü şöhretli bir mafya geleneğine dayanmaktadır. Fransa'nın Normandy bölgesine, tanık koruma programı çerçevesinde yerleştirilen Manzoniler, Black soyadını alırlar ama yeni çevrelerine alışmakta "biraz" zorluk çekerler. Anne Maggie kasabanın merkezini talan ederken, kardeş Blake'ler okulda gizlice terör estirirler; Fred Blake adını alan Giovanni Manzoni ise her şeyi kontrol altında tutmaya çalışırken elinden 'kazalar' çıkar! Bu yüzden de Manzoni ailesini beladan uzak tutma görevine atanan Ajan Stansfield'ın görevi bir hayli zorludur.

Yönetmen: Luc Besson

Senaryo:  Luc Besson, Michael Caleo

Oyuncular: Robert De Niro, Michelle Pfeiffer, Dianna Agron, Tommy Lee Jones

Filmin Türü: Komedi, Aksiyon

Filmin Süresi:  111 dk.

*Filmin gösterimi başladıktan sonra gelen izleyiciler balkon bölümüne alınacaktır.

** Film sonrasında Gösteri Merkezi’nden Kadıköy ve Taksim Shuttle’larının olduğu alana ring seferi düzenlenecektir.

Daha fazla bilgi için: 

E-posta: reference@sabanciuniv.edu 

Telefon: 0216 483 92 27

İnovatif girişimler için SUCOOL

Sabancı Üniversitesi SUCOOL Programı Başvurulara Açıldı


İnovasyon bazlı girişimleri destekleyen bir ön kuluçka merkezi olan SUCOOL, Sabancı Üniversitesi’nde başlatıldı. Türkiye’nin en inovatif ve girişimci üniversitesi seçilen Sabancı Üniversitesi’nin, MIT ve Singapur Üniversitesi işbirliğiyle başlattığı inovatif girişimleri mentorluk, eğitim, iş geliştirme ve ofis alanıyla destekleyen SUCOOL’a, teknoloji tabanlı tüm girişimciler başvurabiliyor.

Kasım ayında proje başvuruları toplanıp Aralık ayında 5 ile 10 arası proje desteklenmeye başlanacak.

SUCOOL Ön Kuluçka Merkezi Programı dört aşamadan oluşuyor:

Girişimciler, Aralık – Şubat aylarında gerçekleştirilecek SUKur eğitim ve mentorluk döneminde, doğru pazara, doğru ürünü, doğru ekip ve doğru işmodeliyle kurgulamayı öğreniyorlar. 

Mart-Mayıs aylarındaki SUYap döneminde ise oluşturulan planı mentorların destekleriyle uygulamaya geçiriyor ve planı öğrendikleriyle geliştiriyorlar.

Haziran ayındaki SUSat döneminde ise geldikleri aşamayla ilgili ekosisteme ve yatırımcılara sunum yapıyorlar.

Programın son aşamasında seçilen bir proje MIT Üniversitesi’nin,  diğer bir proje de Singapur Üniversitesi’nin Girişimcilik Kamp ve Yarışmaları’nda Türkiye’yi temsil etmeye hak kazanıyorlar, bu eğitimlerin sonunda uluslararası yatırımcılara sunum yapıp ödüller için yarışıyorlar.  2013 yazında Singapur Üniversitesi ve MIT’ye giden  takımlar 15bin değerinde dolar ödüllerle geri döndüler.  

Türkiye’nin önde gelen ve genişleyen SUCOOL mentor havuzu arasında 212 Yatırım Fonu’ndan Ali Karabey, Numan Numanbayraktaroglu, Dilek Dayındarlı; Cloudarena CEO’su Arden Argopyan, Vistek CEO’su Aytül Erçil, Venturro CEO’su Burak Yaman, 3TS Fon Başkan Yardımcısı Elbruz Yılmaz, GEDS CEO’su Gülay Ozkan, Turkishwin kurucusu Melek Pulatkonak, Yemeksepeti CIO’su Melih Ödemiş, Procter & Gamble Bruksel Arge Yöneticileri’nden Merih Pasin, İnovent CEO’su Ömer Hızıroğlu, PEAK Games CEO’su Sidar Şahin yer almaktadır.

Sabancı Üniversitesi öğrencileri, araştırma görevlileri ve mezunlarının yer aldığı ekiplere katılım önceliği tanınan SUCOOL dışarıdan başvurulara da açık.  Programda pazarda bir ihtiyacı karşılayan, mevcut ürün ve hizmetlerden daha iyi modeller sunan, büyük pazarları ve sürdürülebilir iş modellerini hedefleyen proje ve ekipler destekleniyor.  Bir ekip, iş modeli ve yol haritası olması, ürün ve müşteri taraflarında aşama kaydedilmiş olması aranan diğer kriterleri oluşturuyor. 

Global Girişimcilik Haftası kapsamında SUCOOL’u katılımcılara tanıtmak amacıyla toplantılar düzenlendi:

Bunlardan biri, 19 Kasım Salı 18:30-21:30 saatleri arasında Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde, diğeri ise 21 Kasım Perşembe 19:00-22:00 saatleri arasında Sabancı Üniversitesi’nin Karaköy’deki binasında gerçekleştirildi.

Daha detaylı bilgi için: sucool.sabanciuniv.edu 

Sabancı Üniversitesi Bilim ve Kültür Akademisi başlıyor

Çok yönlü entelektüel zenginliği arayan yetişkinler için: Sabancı Üniversitesi Bilim ve Kültür Akademisi başlıyor

Uzayda ve evrende neler olup bittiğini; girişimcilikte başarının sırlarını; kuantumun temel kavramlarını; bilimin girişimcilik ruhu ile geniş kitlelere nasıl hizmet ettiğini; beynin çalışma prensiplerini, bakma ve görmenin neden farklı olduğunu; algılamanın bilimsel ve nörolojik temellerini; dünya ekonomisinin ne olduğunu ve siyasal ve örgütsel yapısı ile dinamiklerinin nasıl şekillendiğini merak edenler için Sabancı Üniversitesi Bilim ve Kültür Akademisi kapılarını açıyor.

Sabancı Üniversitesi, sanattan ekonomiye, astrofizikten müziğe çok yönlü entelektüel zenginliği arayan yetişkinleri, Minerva Palas’ta Bilim ve Kültür Akademisi’ne davet ediyor. Sabancı Üniversitesi Bilim ve Kültür Akademisi, her biri yedişer farklı dersten oluşan, derslerin Türkçe olarak işlendiği, çok geniş bir yelpazede merak edilen konuları biraraya getiren iki dönemden oluşuyor.

Derslerin Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından verileceği programın ilk dönemi, 23 Kasım 2013 – 11 Ocak 2014 tarihleri arasında, ikinci dönemi ise 8 Şubat – 29 Mart 2014 tarihlerinde her Cumartesi günü saat 10:00 -13:00 arasında, Minerva Palas’ta gerçekleşecek. Derslerin dili Türkçe olacak. 

Programın birinci döneminde sırasıyla; Ahmet Öncü “Toplum, Ekonomi ve Politika”, Özge Akbulut “Bilim, Girişimcilik ve Halka Hizmet”,  Ersin Göğüş “Astrofizik ve Evren ve Öte-Gezegenler”, Volkan Özgüz “Beyin, Bilim ve Sihir”, Çağla Aydın ve Mehmet Çakmak “Günlük Yaşamda Psikoloji ve Felsefe”, Filiz Ali, Sena Arcak ve Fulya Çelikel “Modern Sanatın, 20. Yüzyıl Müziğinin ve Operanın Büyük Eserleri” ve Sondan Durukanoğlu Feyiz “Su: Fizik, Nanofizik, Kimya ve Jeopolitiği” derslerini verecek.

İkinci dönemde ise; Doğan Üçok “Jeopolitik Enerji ve Amerika İçi / Dışı Kaya Gazı”, Devrim Gözüaçık “Moleküler Biyoloji, Gen Mühendisliği ve Nano Tıp”, Mustafa Ünel “Fabrikadan Gökyüzüne Robotlar”, Ziya Boyacıgiller “Girişimcilik: Örnekler ve Trendler”, Hülya Adak, Berrak Nil Boya ve Elif Süsler “Batı Sanatının, Klasik Müziğin ve Tiyatronun Büyük Eserleri”, Zeynep Yelçe “Bir Kentin Tarihi: Konstantinapolis / İstanbul”, Nihat Berker ve Volkan Özgüz“Kuantum Mekanik ve Nano Bilim” derslerini verecekler. 

Herkese açık bir kişisel gelişim programı olan Sabancı Üniversitesi Bilim ve Kültür Akademisi’nde katılımcılardan dönem başına 1.500 TL olarak alınacak katılım ücretinin tamamı, Sabancı Üniversitesi Öğrenci İhtiyaç Burs Fonu’na aktarılacak.

Program

I. Dönem Programı 

23 Kasım 2013 -11 Ocak 2014

Cumartesi Günleri, 10:00-11:20 ve 11:40-13:00

II. Dönem Programı

8 Şubat - 29 Mart 2013

Cumartesi Günleri, 10:00-11:20 ve 11:40-13:00

Ayrıntılı bilgi için tıklayınız

Yönetim kurulları kadınlarla daha güçlü

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun hayata geçirdiği “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi” kapsamında ilk Türkiye Kadın Direktörler Konferansı 14 Kasım 2013, Perşembe günü Conrad Otel’de düzenlendi. 

Global Board Ready Women inisiyatifi Kurucu Ortağı ve Global Telecom’s Women Network Başkanı Bridget P. Cosgrave’ın konuşmacı olduğu konferansın sonunda Türkiye’nin ilk “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödülleri” de İsveç Başkonsolosu Jens Odlander’in katılımıyla sahiplerini buldu. Konferansta ayrıca, önsözünü Sermaye Piyasaları Kurulu (SPK) Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş’ın kaleme aldığı “2013 Bağımsız Kadın Direktörler Proje Raporu” da açıklandı. 

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu, İsveç Konsolosluğu’nun finansal ve Egon Zehnder International Türkiye ofisinin stratejik desteği ile yürüttüğü “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi” kapsamında düzenlenen Birinci Türkiye Kadın Direktörler Konferansı 14 Kasım 2013, Perşembe günü Conrad Otel’de gerçekleşti. 

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Füsun Ülengin’in hoş geldiniz konuşmasının ardından açılış konuşmasını Türkiye’nin ilk profesyonel kadın direktörlerinden Doğan Holding Yönetim Kurulu Üyesi İmre Barmanbek yaptı. 

“Üst yönetimde yüksek oranda kadın bulunan şirketler daha yüksek örgütsel  ve finansal performans elde ediyor”

Avrupa Komisyonu Adalet, Temel Haklar ve Vatandaşlıktan sorumlu Başkan Yardımcısı Viviane Reding yolladığı video mesajında kadınların karar verici mevkilere yükselmekte hala ciddi engellerle karşılaştığını söyledi.  

Bağımsız Kadın Direktörler gibi girişimler, kadınların zorlukların üstesinden gelmesine yardımcı olur, şirketler dünyasına eşitlik getirir. Burada bulunmamın sebebi sizlerin, büyük bir coşkuyla desteklediğim, Global Board Ready Women Projesi’nin bir üyesi olmanız. Benim projem ve sizin projeniz tüm dünyada cam tavanları kırarak, kadınların yüksek mevkilere gelmesini sağlayacak” diyerek sözlerine son verdi.

Konferansın ana tema konuşmacısı Global Board Ready Women Kurucu Ortağı ve Global Telecom’s Women Network Başkanı Bridget P. Cosgrave konuşmasında Avrupa’daki şirketlerin yönetim kurullarındaki kadın direktör oranları hakkında bilgi verdi. 

“Bağımsız Kadın Direktörler Proje Raporu”

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Bağımsız Kadın Direktörler Projesi Direktörü Melsa Ararat Sabancı Üniversitesi tarafından hazırlanan “Bağımsız Kadın Direktörler Türkiye 2013” raporunu sundu. Melsa Ararat ‘Yönetim Kurullarında kadın oranının artması ekonomik kararların toplumsal etkilerinin dikkate alınmasını sağlayarak iş dünyasının kaybettiği toplumsal güveni tekrar kazanmasına ve işyerlerinin insanlaşmasına katkıda bulunacaktır’ dedi. 

Türkiye’nin “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu”na sahip şirketleri

Konferansta bu yıl ilk defa “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödülleri” de İsveç Başkonsolosu Jens Odlander tarafından sahiplerine sunuldu..Turcas Petrol, Türk Tuborg, Martı Otel İşletmeleri, Logo Yazılım ve Hürriyet Gazetecilik ödüle layık görüldüler. Ödül, Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Melsa Ararat, Işın Güler ve Özgecan Koçak tarafından tasarlanan  endeks hesaplamalarına dayandırıldı. Endeks  “Yönetim Kurullarında Kadın Üye Oranı”, “Yönetim Kurullarında Bağımsız Kadın Üye Oranı”, “Komisyonlarda Kadın Üye Oranı” ve “Yönetim Kurullarında Başkan, Başkan Yardımcısı Olarak Kadın Oranı”ı ve en az üç kadın üye eşiğinin yakalanıp yakalanmdığını dikkate almakta. Ödülleri Turcas Petrol adına ödülü Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Aksoy, Martı Otel İşletmeleri adına Yönetim Kurulu Başkanı Pakize  Oya Narin, Logo Yazılım adına Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Tekbulut, Hürriyet Gazetecilik adına ğst yönetim ekibinden  Gönül Birkiye ve Türk Tuborg adına  üst yönetim ekibinden Ayşe Keskinel teslim aldılar.

Konferans, TAV, Migros ve Doğan Holding Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Tayfun Bayazıt’ın “Yönetim Kurullarına Aday Gösterme Sürecinde En İyi Uygulamalar” başlıklı konuşması ile sona erdi. 

SGM'de Son Tango

Son Tango

İstanbul Devlet Tiyatrosu

19 Kasım 2013 - 20:00

Yazan: Özcan Özer 

Yöneten: Murat Sarı 

 

Bir şey daha var ! 

Bir aşk... Kavuşulmasa da, aşk... Başka yollara gitse de, aşk... Aşk işte! Dansın kalbinin anlattığı ayrılıklar da aşk...

Maria, fakir ama idealist Pedro’yu sevmektedir. Bu sevgisine karşılık da bulan Maria’nın trajik hatası,  aşk’a özgü bir kızgınlıkla Pedro’ya ders vermek ve Jose’yle evlenmek olur. Tutku ve aşk dansı tango’nun ruhunun vücut bulduğu Maria ve Pedro’nun hayatlarında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Tüm yaşananlardan sonra sağlam kalan tek şey, birbirlerine duydukları sevgi, yalpalamalarına rağmen kulaklarına “yapacakları bir işin daha var olduğunu” fısıldar.

İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçılarının orkestra eşliğinde sahneleyecekleri keyifli bir oyun. 

Kemal İnan'la farklı boyutları ile 'Teknolojik İşlevsizlik'

Dördüncü SU Okuma Kulübü Etkinliği, Emeritus Öğretim Üyemiz ve Kurucu Dekanımız Kemal İnan'ın, teknolojik gelişmelerin insan üzerindeki etkilerine dair çok çarpıcı bir konuyu irdeleyen kitabı "Teknolojik İşlevsizlik: Kitle Üretiminden Yaratıcı Tasarım" isimli kitabı üzerine gerçekleşti.

Kitabı, Bilgi Merkezi'nden temin ederek okuyan, sorularına cevap bulmak ve görüşlerini dile getirmek isteyen öğrenci, çalışan ve akademisyelerimiz, Rektörümüz Nihat Berker moderatörlüğünde, kitabın yazarı Kemal İnan ile 13 Kasım 2013, Çarşamba günü biraraya geldi.  

Etkinlik Rektörümüz Nihat Berker'in açılış konuşmasının ardından sözü devralan Kemal İnan; kitabın hazırlık aşamasından bahsetti. İnan konuşmasına 'bir paradoks olarak teknolojik gelişme insanlığın en büyük başarısı aynı zamanda en büyük belası olabilir mi?' sorusu etrafında devam etti. 1800'lerden günümüze uzanan sanayi toplumlarının dönüşümü ve varolan problemleri üzerine değinen İnan: "Demografi yerine üretkenliği arttırmak gerekiyor. Nüfusun artışı yerine varolan nüfusun üretkenliğin arttırmak daha önemlidir. dedi.

Mezunumuz Melis Bilen'le Eurovizyon yolculuğu üzerine

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Üretim Sistemleri Mühendisliği 2008 mezunumuz Melis Bilen'in adını sık sık başarılı müzik çalışmaları ile duyuyoruz. Son olarak İsviçre adına Eurovizyon Şarkı Yarışması'na gönderdiği şarkıları ile adından söz ettiren Melis, Türkiye'de müzisyen olmayı ve Eurovizyon yolculuğunu anlattı:


Yıllardır müzik çalışmaları ile adını duyuyoruz Melis. Kısaca devam eden çalışmalarından bahseder misin? 

Şu ana kadar 6 promo albüm çalışması yaptım. İnternette 120 kadar bestemi yayınladım. Bir yapımcıyla çalışmıyorum. Albümlerimi satmıyorum. Sahne aldığım gecelerde dağıttırıyorum. Şirket lansmanı, açılışlar, festivaller, kongreler gibi organizaysonlarda sahne alıyorum. Ayrıca ürün, lansman ve radio jingle’ları yazıyor ve seslendiriyorum. 

Bu aralar bizi gururlandıran bir gelişme olarak İsviçre adına Eurovizyon adayı olduğun haberlerini aldık. Bu süreçten bahseder misin? 

İsviçre Eurovision temsiliyeti için seçeceği besteyi dış ülkelerden müzisyenlerin katılımına açtığını duyurdu. Bunun üzerine ben de 5 şarkı yazıp gönderdim. İsviçre basınında da oldukça büyük ilgi gördü. İsviçre en son birinciliğini bundan 25 sene evvel bir Türk bestecisinin (Atilla Şereftuğ) bestelediği ve Celine Dion’un seslendirdiği bir parçayla almıştı. O yıldan beri birincilik alamaması ve son 2 yıldır da yarı finali geçememesi sanırım onları böyle bir karara itti. Bence de mantıklı bir karar.

Neden 5 şarkıyla katılmak istedin?

Farklı tarzlara hitap edebilmek için. Elektronik rnb, dubstep, pop-rock, latin-pop, rnb-hiphop tarzlarında 5 şarkı yaptım, hepsi de güncel dünya soundlarında. Eurovision’un tarzına gidebilecek, coşturacak, kolay akılda kalacak, 3 dakikalık şarkılar, biliyorsunuz Eurovision şarkıları 3dk olmak zorunda. Böylece beğeniler için alternatif oluşturmuş oldum. 

Bundan sonraki aşama ne olacak?

Şu anda internet oylamaları devam ediyor. 18 Kasım’a kadar da devam edecek. Bu linkten isteyenler oy verebilir. 

Oylama bitiminde 9 aday seçilecek, ve 30 Kasım’da İsviçre’de jüri karşısına çıkacağız.

Bizimle senin için en özel şarkını paylaşabilir misin? (video yayınlayabiliyoruz?)

Asında özel parçalarım o kadar çok ki, her birinin ayrı bir hikayesi ve yaşanmışlığı var.

Sadece birini seçeyim o halde. Tek enstrümanla ve tek seferde canlı çalınmış akustik bir kayıt. Bu şarkı içimi huzurla kaplıyor. Umarım sizlerin de öyle olur : )

Sabancı'da yolu müzikten geçecek arkadaşlara nasıl bir yol izlemelerini önerirsin?

Bu soru o kadar zor ve komplike ki aslında. Keşke bu ülkede bu işin makul bir yolu olsa. 

Önce çok iç açıcı olmayan işin gerçek yüzünü anlatayım. Sonra kişisel tavsiyemi vereyim.

Müziğin Türkiye’de kolay bir yolu yok. Genelde izlenen yol, bir yapımcıya birkaç demo şarkınızı götürüp, ilgilenip ilgilenmediğini sormanız, ki yapımcılar ekonomik kriz nedeniyle ellerini ceplerine atmıyor, yeni şarkıcılara yatırım yapmıyor. Dolayısıyla sizi ya geri çevirecektir, ya da hiç randevu vermeyecektir. Yahut direkt açık konuşacaktır. Albümünüzün ve kliplerinizin bütçesini sizin karşılamanızı, eğer albümünüz onların deyimiyle “tutarsa” o zaman kardan belli bir pay alabileceğinizi söyleyecektir. Tutmak diye bir şey de yok. Şarkınızın pek çok tv kanalında devamlı döndürülebilmesi için zaten yüksek fiyatlar ya da tanıdık ilişkileri gerektiriyor.  

Dünyanın en güzel şarkısını da yapsanız kanallar onu kafanıza sokmak üzere günde 50 defa döndürmedi mi, o şarkı heba olup gider. Ayrıca insanlar beğendikleri şarkıları album satın alarak değil internetten ücretsiz indiriyor. Şarkıcılar albümden ya da şarkı satışından değil, aldıkları işlerden para kazanabiliyorlar (sahne performanslarından). İş alabilmeniz için kendinizi tanıtmış olmanız şart. Tanıtabilmeniz için sizi basın aracılığıyla lanse edebilecek sağlam bir basın danışmanınızın olması, ya da yapımcınızın basın ilişkilerinin kuvvetli olması ve bunu sizin için kullanmayı kabul etmiş olması gerekiyor. Basın danışmanları yüksek meblalar isteyip karşılığında söz verdikleri programlara çıkarmayabiliyorlar. Yapımcılar artık yeni şarkıcıya yatırım yapacaklarına varolan tanınmış şarkıcıların üzerinden kazanabilecekleri kadar kazanmaya çalışıyorlar. Yani programlara onları çıkarıyorlar, müzik kanallarında bilinen isimlerin kliplerini döndürüyorlar. (Ya da kesenin ağzını açmış isimlerin.) Bu onlara daha karlı geliyor. Sonuçta siz yeni bir şarkıcı olarak elinizde albümünüz, içinizde hevesiniz ve sesinizde yeteneğinizle adım dahi atamıyorsunuz.

Ayrıca bu ülkede popüler olmayan hiçbir şey dinlenmiyor. Bu işin gerçek yüzü. Dünyanın en baba parçası bile eğer meşhur edilmemişse, boy boy gazetelerde çıkmayıp, her müzik kanalında göze sokulmadıysa o şarkı tutmaz. Öte yandan, kalitesi düşük, güzel denemeyecek bir parça her gün her girdiğiniz ortamda çalarsa zamanla kafalara kazınır. Ve hit olur. Hit olmak, ya da tutmak Türkiye’de şarkının güzelliğiyle değil, onun promote edilmesiyle ilgili bir şeydir.

Benim tavsiyem ise, imkanınız varsa yutdışına gidip müzik yapmanızdır. Orada tutunmak da elbet çok zordur. Fakat ciddi bir yetenek gördüklerinde desteklerler, aşağı çekmezler. Hakkını verirler. Yahut bu ülkede yapacaksanız, kendi kitlenizi kendiniz yaratmanızdır. Kendi bütçenizi biraz zorlayarak, müziklerinizi ve kliplerinizi üretip hayranlarınızla paylaşmak ve zaman içinde iş almaya başlamak. Bu uzun ve zahmetli bir yoldur. Fakat en azından temiz bir yoldur. 

Müziğe girecek herkese şimdiden Allah kolaylık versin diyorum :) Yolları açık, şansları bol olsun.

Kasa Galeri'de İşgal Ediyorum

Sanatçılar: John Craig Freeman, Mark Skwarek, Tamiko Thiel, Will Pappenheimer (Prof. Nicholas Mirzoeff'in katılımıyla) 

Museum of Contemporary Cuts işbirliği ile gerçekleşen Kasa Galeri’nin yeni sergisi İşgal Ediyorum, içinde bulunduğumuz çevrenin estetik ve kültürel anlayışlarını yeniden tanımlamak adına yola çıkıyor. Sergideki çalışmalar, 'müdahaleci sanat' ve 'artırılmış gerçeklik' sanatındaki güncel trendleri, kentsel ve sosyo-politik peysaj bağlamında araştırıyor, analiz ediyor ve sorguluyor. 

Occupy Wall Street / Wall Street'i İşgal Et protestoları sırasında bir adamın elindeki pankartta şu slogan yazıyordu: “Kapitalistler için Sosyalizm Yok." İşgal sürecinde "Huzur İçinde Uyu Amerikan Rüyası" veya oldukça şık giyimli bir kadının tuttuğu pankartta "Kurumlar Sosyopat İnsanlardır" gibi sloganlara da rastlandı. Görsel kültür üzerine çalışan ve harekete katılan teorisyen Nicholas Mirzoeff de, kişisel bloğunda yayınladığı etkileyici makalesi "Neden İşgal Ediyorum"da, bu hareket içindeki yerini ve harekete ilişkin görüşlerini yazdı. (Nicholas Mirzoeff, “Why I Occupy,” Public Culture 24, no. 3 (2012): 451-456.)

Wall Street'i İşgal Et hareketi her ne kadar dikkatleri üzerine çekmiş olsa da, beklendiği ölçüde dönüştürücü bir etki yaratamadı. Ne var ki, politik arenadaki katılım eksikliğinden ve bunun bir sonucu olarak post-devletin çağdaş temsilinde yer alan demokrasi kavramının aşınmasından doğan genel bir memnuniyetsizliği ortaya koymayı başardı.

Bugün, Wall Street'i İşgal Et hareketinin bıraktığı sosyal ve politik miras nedir? Bunun da ötesinde, sanatın politik aktivizm içerisinde oynadığı rol nedir? Artırılmış Gerçeklik, İşgal hareketinin öne çıkardığı gündeme müdahil oluyor mu? Artırılmış Gerçeklik sanatı, kurumsal kontrolleri aşmakta ne kadar başarılı oluyor? Bu sanat pratiği, bürokratik kurumların otokratik ve merkezi onayı olmadan varolabilir mi?

NYU Stehinhardt'ın tanınan akademisyeni Nicholas Mirzoeff'in "Neden İşgal Ediyorum" adlı makalesinden yola çıkan bu sergide, Artırılmış Gerçeklik çalışmaları, canlı müdaheleler, Wall Street'teki işgal sırasında yaşanan eski olaylara ilişkin belgeler seyirciyle buluşuyor. Sergi, Mark Skwarek ( Artrrılmış Gerçeklik etkinliklerinin organizatörü), John Craig Freeman, Will Pappenheimer ve Tamiko Thiel'in çalışmalarına yer veriyor.

İşgal Ediyorum sergisi, kentsel peysajı katmanlı yapıların oluşmasına fırsat tanıyan, teknolojik olarak gelişmiş bir toplumun, kamusal alanda sanat, politika ve müdaheleler ile ilgili meselelerini analiz edebilme imkanı sağlayacak panellere de ev sahipliği yapacak. Bu katmanlar artık yerelleşmiş değil aksine gittikçe küreselleşen, geleneksel ve belki de modası geçmiş ulus-devlet sınırlarının dışında ve ötesinde yer alan müdahelelerin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.

İşgal Ediyorum, Museum of Contemporary Cuts (MoCC)'da seyirciyle buluşan Jackpot sergisi ile eş zamanlı olarak gerçekleşecek. Jackpot ve İşgal Ediyorum etkinlikleri MoCC, Kasa Galeri, OCR, Goldsmiths, NYU Steinhardt ve Royal College of Art işbirliğiyle düzenlenmektedir.

Baş Küratör: Lanfranco Aceti. Küratörler: Pat Badani, Nicholas Mirzoeff ve Marquard Smith. Etkinlik Yöneticisi: Çağlar Çetin.

Sergi tarihleri: 15 Kasım – 31 Aralık, 2013.

Adres: Kasa Galeri Bankalar Cad. No: 2, Karaköy, Istanbul.

Ziyaret saatleri: 10:00 – 17:00 (Pazar hariç)

Açılış Etkinliği: 15 Kasım, saat 17.00

* Lütfen yerleştirmeleri görmek için akıllı telefon ve iPad'lerinizi yanınızda getirin.


Kasa Galeri’yi web’de takip edin: 

Websitesi: http://kasagaleri.sabanciuniv.edu

Facebook: https://www.facebook.com/pages/Kasa-Galeri/77695156678

Twitter: http://www.twitter.com/kasagaleri


Abone ol