Bilgi Merkezi'ne Cebinizden Ulaşın

Bilgi Bilimi alanında dünyadaki yeniliklerin ülkemizdeki öncüsü olan Bilgi Merkezi, kullanıcılarına yeni bir hizmeti daha sunuyor. Bu bağlamda, dünyadaki önemli üniversite kütüphane ve bilgi merkezlerinin kullandığı ve web uyumlu akıllı cep telefonları üzerinden online hizmet ve olanaklarına erişmeyi sağlayan “Airpac” adlı ürünü Türkiye’de ilk defa "ICpac"markasıyla kullanıcılarının hizmete sunuyor.

"ICpac" ile kullanıcılar Bilgi Merkezi kataloğunu tarayabilir; “Bilgi Merkezi Hesabım”a erişebilir; istek formlarını doldurabilir; oda rezervasyonu yapabilir; haber ve etkinlikler, çalışma saatleri ve iletişim bilgilerine ulaşabilirler.

"ICpac"e erişmek için kullanıcılar cihazlarının 'browser'ındaki adres kısmına http://www.sabanciuniv.edu/bm/m/ adresini yazarak bağlanabilirler

Ayrıca Bilgi Merkezi’nin abone olduğu mobil uyumlu veritabanları listesine de Bilgi Merkezi web sayfasından erişebilirler.

Kullanıcılar, "ICpac" ile ilgili tüm görüş ve düşüncelerini reference@sabanciuniv.edu adresinden, BM Blog’dan, Facebook’da “Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi” grubundan, Twitter’da “SU_BilgiMerkezi”nden ve 483 92 27-28-29 no’lu telefonlardan ulaştırabilirler.

 

Sabancı Üniversitesi ve Citibank üniversite öğrencileri ile STK'ları ortak bir programda buluşturuyor

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri ve Citibank; “Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Staj Programı” için işbirliği yaparak, Citi Vakfı’nın 30 yıldır ABD’de sürdürdüğü programı Türkiye’de üçüncü kez uyguluyor.

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP) ve Citibank  işbirliğinde gerçekleşen proje ile Türk Sivil Toplum Kuruluşları’na insan kaynağı desteği sağlamanın yanı sıra, Türkiye'deki gençlere içinde yaşadıkları topluma katkıda bulunmaları konusunda teşvik etmek amaçlanıyor.


Yaz tatillerinde STK deneyimi kazanan öğrenciler ayrıca uzun vadede STK’ların gelişmesine de katkıda bulunuyor. Programa başvuranların ilgisi, taahhüdü ve deneyimleri bu staj programına kabul edilmenin temel kriterleri arasında yer alıyor. Staj sürecinde STK iş ve süreçlerini yakından tanıyan öğrenciler, program ile STK’larda kariyer şansı da yakalayabiliyor.


39 üniversiteden 333 öğrenci başvurdu
Bu yıl 3. kez uygulanan STK staj programına, çok kısa sürede toplanan başvurularda 39 farklı üniversiteden toplam 333 öğrenci başvurdu, 88 öğrenci de programa kabul edildi. Hangi STK’larda staj yapmak istediğini belirtme şansına sahip olan öğrenciler, eşleştirmeler sonucunda işbirliği yapılan 25 STK arasından tercih ettiği 3 STK’dan birinde bir ay staj yapmaya hak kazandı.


Temmuz ayından Eylül ayına kadar üç ay süresince devam eden program sonunda stajını başarı ile tamamlayan öğrencilere ayrıca bir katılım sertifikası verilecek.


Bu yıl üçüncü kez uygulanıyor
Türkiye ve dünyadan çeşitli üniversitelerden şimdiye kadar 880 başvuru alan program, Türkiye’de üçüncü kez uygulanıyor. Türkiye, ABD’den sonra programın ilk uygulandığı ülkeler arasında yer alıyor. Program kapsamında şimdiye kadar 275 öğrenci yaklaşık 30 STK’nın çalışmalarında stajer olarak yer aldı. Öğrencilerin STK işleyişini görmeleri ve STK’larda kariyer imkanı bulmalarına olanak sağlayan proje önümüzdeki yıllarda da uygulanmaya devam edecek.


Türkiye Programın ABD dışında ilk uygulandığı ülkelerden biri
Konu ile ilgili açıklama yapan Citibank Türkiye Kurumsal İletişim Koordinatörü Nevnihal Çiftçi : " Citi Vakfı 30 yıldan bu yana Amerika'da “STK Staj Programı”nı destekliyor. Bu     programın Amerika dışında ilk kez uygulandığı ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Günümüzde iş dünyasının liderleri artık yönettikleri firmaların sadece finansal başarıları değil topluma olan katkılarından da birinci dereceden sorumlu. Ülkemizde geleceğin işkadınları ve işadamlarının sosyal sorumluluk ve STK’ların önemi konusunda genç yaşlarda tecrübe kazanması büyük önem taşıyor.  STK Staj Programı STK'lara ihtiyaç duydukları insan kaynağı açısından destek olmayı amaçlarken, aynı zamanda da geleceğin liderlerinin STK’ları yakından tanımasına da fırsat sağlıyor." dedi.
Sabancı Üniversitesi'nde programın planlaması ve yönetiminden sorumlu olan Zeynep Bahar yaptığı açıklamada: "Yerel STK'ların karşılaştığı zorluklardan biri de insan kaynağı geliştirme konusudur. Programın Türk üniversite öğrencilerine STK'ların toplum içindeki rolüne ilgi uyandırma ve liderlik yeteneklerini geliştirme imkânı sunmasından dolayı memnuniyet duymaktayım" dedi. 

Sabancı Üniversitesi, 2 Bin Fikirden 60'ını İşe Dönüştürüyor

Sabancı Üniversitesi nano teknolojiye ve teknoloji şirketlerine yatırım yapıyor.

Sabancı Üniversitesi (S.Ü) yeni düşünceleri, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin araştırmacı yönlerini ve girişimci yeteneklerini ortak teknoloji şirketleri kurarak ekonomik değer üretme çabalarına hız verdi. Şu ana kadar öğrencilerden, mezunlardan ve öğretim üyelerinden 2 binin üzerinde iş fikri geldiği ve bunlardan 60’ının şirketleşme aşamasında olduğu bildirildi.

Kuruluşuna ortak olarak yenilikçi ve yaratıcı girişimleri destekleyen Sabancı Üniversitesi şimdiye kadar 16 şirkete ortak olduğunu ve bunların 4’ünden 90 kat ile 20 kat arasında değişen oranlarda değer yaratarak çıktığını açıkladı. Sabancı Üniversitesi akıllı dünyanın akıllı ürünlerini üretmeyi hedefleyen projelerin geliştirileceği ve 50 milyon TL’lik bir yatırımla gerçekleştirilecek nano teknoloji merkezinin yapımına da hız verdi. Tüm Türkiye’ye hizmet vermesi planlanan nanoteknoloji merkezinin Mayıs 2011’de hizmete girmesi planlanıyor.

“FİZİKTE MÜMKÜN OLMASA DA SABANCI’DA BİR KOYUP, BEŞ ALMAK MÜMKÜN”

Sabancı Üniversitesi’ne ABD'deki dünyanın en büyük ve en saygın araştırma enstitüsü MIT öğretim üyeliğinden ayrılarak Türkiye’ye gelen, İTÜ ve Koç Üniversitesi’nde görev aldıktan sonra Sabancı Üniversitesi’ne geçen ve bir yıldır Üniversitenin Rektörü olan fizikçi Prof.Dr. Nihat Berker, araştırmacı ve girişimci öğrenci yetiştirmeyi amaçladıklarını belirterek “Öğrencilerin araştırmacı ve girişimci duygularla eğitim alması çok önemli. Bunu biz icat etmedik. 1969 yılında MIT’te Amerikalılar bunu keşfetti ve böylece tüm dünyada araştırmacılığa ve mucitliğe yeni bir ivme kazandırdılar. Sabancı’da da biz bu yolculuğa şimdi hız kazandırmaya çalışıyoruz” dedi.

Kendisinin de MIT’te okuduğunu ve yıllarca bu okulda öğretim üyeliği yaptıktan sonra Türkiye’ye geldiğini ifade eden Prof.Berker “ Sabancı Üniversitesi de araştırmayı her şeyin üzerinde görüyor. Sabancı’nın başından beri böyle bir yanı olduğu için bugün Sabancı’da rektörüm. Ben fizikçiyim. Fizikte bir koyup beş almak mümkün değil ama Sabancı’da eğitimde bunu sağlayabiliyoruz. Gerçek hayatın problemleri üzerinde kafa yorup araştırmacı bir niteliğe sahip olduğunuzda sorunun yüzde 60’ını daha baştan çözmüş oluyorsunuz” diye konuştu.

"MEZUNLARIMIZIN YÜZDE 90’ I İLK YILDA İŞ SAHİBİ"

Bir üniversiteden memnuniyetin ölçülmesinde üç kriter olduğunun altını çizen Prof. Berker bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:

“ Mezuniyetten bir yıl sonra sizden çıkan öğrenciler iş bulabiliyor mu? Bizim mezunlarımızın yüzde 90’ı mezuniyetlerinin birinci yılında iş bulduklarını söylüyorlar. Türkiye’de bu yaş grubundaki işsizliğe bakarsak yüzde 90’lık oran gerçekten müthiş bir rakam. İkinci konu da mezuniyetten beş yıl sonraki memnuniyet testi. Bizim mezunlarımızın yüzde 90’ı beş yıl sonrasında Sabancı’da okuyup mezun olduklarından mutlu olduklarını ifade ediyorlar. Bu da müthiş bir rakam. Üçüncü sayımız da öğretim üyeleri ve üniversiteler arasında araştırmacılık konusundaki rekabetle ilgili. Burada bütün dünya ile rekabet ediyoruz. Sabancı üniversitesi öğretim üyesi başına düşen araştırma sayısında birinci. En yakın üniversiteden iki misli daha yukarıdayız. S.Ü’de öğretim üyesine başına yılda 15 bin Euro araştırma bütçesi düşüyor.”

“SABANCI ARAŞTIRMA PROJELERİNE HEM AB’ DEN HEM TÜBİTAK’TAN BÜYÜK DESTEK VAR”

Sabancı Üniversitesi’nin hem Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı’ndan hem de TÜBİTAK’tan sağlanan fonlardan ve hibe programlarından alınan kaynaklarda da önde olduğunu vurgulayan Prof. Berker, “AB 7. Çerçeve Programı kapsamında en fazla fonu Sabancı Üniversitesi aldı. 2009 sonunda bu rakam 5.6 milyon Euro’ya ulaştı. Sabancı Üniversitesi Araştırma Fonu büyüklüğü ise 62 milyon TL’ye yükseldi. 2004-2009 döneminde bu fon kapsamındaki projelerin sponsorlarına bakıldığında yüzde 29’unun AB tarafından yüzde 37’sinin TÜBİTAK ve yüzde 7’sinin de DPT tarafından finanse edildiği görülüyor. Sadece 2009 yılında ise projelerin yüzde 50’sine AB’den destek gelirken TÜBİTAK da yüzde 21’ini finansal olarak destekledi. Bir vakıf üniversitesi olarak bunlar müthiş bir performansa işaret ediyor” diye konuştu.

“SADECE YAYIN YAPMAYI DEĞİL, ARAŞTIRMALARI EKONOMİK DEĞERE DÖNÜŞTÜRMEYİ AMAÇLIYORUZ”

Sabancı Üniversitesi’nde araştırma değer zinciri olarak adlandırdıkları bir modelin uygulandığını belirten Prof.Dr. Berker, bu konuda şu görüşleri dile getirdi:

“Araştırma değer zinciri dediğimiz şeye ekonomi perspektifinden bakıldığında çok önemli değerlerden söz ediyoruz. Bu açıdan üniversiteler fikri mülkiyetin, yani yeniliğin üretildiği veya başkalarının ortaya çıkardığı yeniliğin bilindiği kurumlardır. Ve bu toplumla olan ilişkilerde de çok önemlidir. İyi bir üniversite bilimin üst noktalarında araştırma yapmak zorundadır. Bu araştırmaların sonuçları ortaya çıkmaya başladığı zaman bunu bir şekilde toplumla paylaşırsınız ve ekonominin kullanımına sunarsınız. Uzun yıllar akademik hayat hep şöyle zorlanmıştır; Yayın yapmazsanız yok olursunuz, dolayısıyla hep yayın yapma şeklinde şekillenmiştir akademik hayat. Ama son 10 yıllar içinde biliyoruz ki evet yayın yapılmalıdır, ancak yayın tek başına ekonomik katkı açısından yeterli olmayabilir. Dolayısıyla biz araştırmalarımızın ekonomik değer olarak topluma geri dönmesini destekliyoruz.”

“16 ŞİRKETE ORTAK OLDUK, 90 KAT. 20 KAT DEĞER YARATARAK ÇIKTIK”

Sabancı Üniversitesi tarafından kurulan İnovent isimli şirket hakkında bilgi veren S.Ü.Araştırma ve Lisansüstü Politikaları Direktörü Cemil Arıkan ise, şu ana kadar İnovent’e 2 bine yakın iş fikri ve planı geldiğini belirterek “Bunların 60’ının şirketleşebileceğini gördük. Şimdi bunların kaynak meselesinin halledilmesi gerekiyor.Patent söz konusu ise patent başvurularının yapılması ve patentin alınması gerekiyor. Şimdiye kadar çok sayıda patent başvurusuna ve bu sürecin yönetilmesine aracılık ettik ve çalışmalarımız da artarak sürüyor. Sabancı fikri mülkiyetlerin alınması korunması ve bu projelerin yatırıma dönüşmesinde Türkiye’de öncülük yapmaya kararlı. Bu konuda diğer üniversitelerle iş birliği halindeyiz. Bize gelen diğer üniversitelerle yaptığımız görüşmelerde bu çabalarımızı ve bilgilerimizi onlarla da hiçbir şey saklamadan paylaştık. Bu konuda diğer üniversiteler için de bir yol açabilirsek mutlu oluruz. Sabancı olarak sadece bizde değil Türkiye’deki başka üniversitelerde de ortaya çıkan fikri mülkiyetlere de sahip çıkmak ve ekonomik değere dönüşmesine katkı yapmak isteriz. Dünyada patentlerin değere dönen sayısı çok yüksek değildir. Biz ise merkez olarak bu sayıyı arttırmaya çalışıyoruz. Bir öğretim üyesi şirket kurma niyetine girmeye başladığında biz üniversite olarak devreye giriyor ve bu süreci yönetiyoruz.”

S.Ü’nün yüzde 100 hissesine sahip olduğu İnovent ile şu ana kadar 16 şirkete ortak olarak katıldıklarını, bu şirket içinde Sabancı’dan mezun kişilerin de, öğretim üyelerinin de ve dışarıdan kişilerin de olduğunu belirten Cemil Arıkan, “Biz bu şirketlere uzun süre kalalım, problemlerine ortak olalım ve ticari kar edelim diye girmiyoruz. Tümüyle girişimciliği destekleyelim, patent alma aşamasından, yatırımların finans kaynaklarının teminine kadar bir dizi zor süreçte yanlarında olalım ve sonuçta da Türkiye için ekonomik değer ve istihdam yaratalım diye giriyoruz. Bu şirketler belirli bir noktaya gelince de çıkıyoruz. Her ne kadar ticari yaklaşmasak da bu şirketlerin birinden 90 kat, bir başkasından 20 kat, diğer ikisinden de 2 kat değer yaratarak çıktık” dedi.

“50 MİLYON TL YATIRIMLA YAPILAN NANO TEKNOLOJİ MERKEZİ MAYIS 2011 DE AÇILIYOR”

Sabancı Üniversitesi’nin 27 milyon TL’si iç kaynaklarca olmak üzere toplam 50 milyon TL’lik bir yatırımla üniversite kampüsü içinde nanoteknoloji merkezi yapmakta olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Berker “ Şimdi bütün dünya bizim oyun sahamız. Türkiye’den araştırmacılar ve bilim adamları yanı sıra, Silikon Vadisi’nden de Moğolistan’dan ya da Yeni Zelanda’dan da gidip uzman getirebiliriz. Nano teknoloji merkezimiz ticarileşmeye ve ekonomik değer yaratmaya yönelik konularda çalışacak. Yani daha çok makale yazılıp daha çok konferansa katılalım amacından ziyade, ticarileşmeye yönelik çabalar öne çıkacak. Tabi ki her ticarileşmeye yönelik proje başarılı olsa çok daha güzel olur. Ve tabi ki özel teşebbüsten çok sayıda kişiyle de beraber çalışacağız. Yönetim kurulumuz özel teşebbüsten kişilerce oluşacak. Türkiye'den başka araştırmacılar da gelip burada çalışabilecekler. Bunu çok önemsiyoruz. Nanoteknoloji merkezimiz Mayıs 2011’de açılacak” diye konuştu.

“NE İŞ YAPIYORSAN COŞKU VE MÜKEMMELLİKLE YAPACAKSIN”

DPT’nin S.Ü Nanoteknoloji merkezindeki tüm teçhizat yatırımlarını finanse edeceğini, Sabancı’nın da bina ve diğer altyapı yatırımlarını karşılayacağını vurgulayan Berker, ‘DPT’yi nasıl ikna ettiniz’ sorusuna, “DPT son zamanlarda bu konularda çok iyi gidiyor, bize güveniyor. DPT üniversiteler arasında en fazla proje desteğini de bize verdi. Kamuda bu ciddi bir düşünce değişikliği anlamına geliyor. Konu nanoteknolojiyle ilgili olunca bu destek tabiî ki çok daha anlamlı hale geliyor” yanıtını verdi. Nanoteknoloji ile Sabancı Üniversitesi’nin Türkiye'de teknolojinin ufuklarını zorladığı yönünde bir düşünce oluştuğuna ve bundan da mutlu olduklarına değinen Prof. Berker, “Fransız bir yazarın sözüydü: Hayatta ne yaparsan coşkuyla ve mükemmellikle yapacaksın diye. Biz buna inanıyoruz. Hem coşku önemli hem de mükemmellik önemli. Birisi olmadan öteki olmaz. Hem kulakların kızaracak hem de elin çalışacak” dedi.

“NANOTEKNOLOJİDE AKILLI ÇİMENTO, AKILLI GIDALAR VE ORGAN ÜRETİMİ YAPILACAK”

Prof. Dr Berker, nano teknoloji merkezinden beklentileri konusunda söz ederken şunları aktardı:

“Şimdi atomları üst üste koyarak her şeyi inşa edebilecek bir yere geliyoruz. Birçok örnek proje var. Örneğin akıllı çimento üzerinde duruyoruz. Daha dayanıklı ve daha hafif çimento nasıl yapılabilir. Patates, buğday gibi gıda tarafında bir dizi proje var. Ayrıca nano teknoloji ile organ üretimi fikri söz konusu. Örneğin bir kalp kası yapabilmek. Mesela şimdi araştırmacılarımız çok yoğun bir şekilde tekstili inceliyorlar. Tekstildeki örgülerin kalpteki örgülere çok benzediğini gördüler. Bütün bunları yapabilmek için parçacık düzeyinde bu süreçleri başarabilmek ve atom düzeyde kontroller yapabilmek önemli. Bütün bunlar disiplinler arası ortak çalışmayı gerektiriyor. Bizim şu anda mühendislik fakültesindeki öğretim üyelerimizin yüzde 50’den fazlası doğrudan nano teknolojiyle çalışma yapıyor. Merkezimiz açıldığında nano teknolojiyle ilgili Türkiye’de herkes için burası ortak bir düşünce ve üretim platformu haline gelecek. Sabancı bu işe kendini adamış durumda. Yeni projeler karşısında risk almayı seven bir akademik yaklaşım olduğu için ben de buradayım.”

ANKA Haber Ajansı'nın Rektörümüz Nihat Berker ve ALP Direktörümüz Cemil Arıkan ile yaptığı röportaj

EARIE 2010'a Sabancı Üniversitesi ev sahipliği yapacak

Türk Akademisyenler Kanada'da seçim sistemi için model oluşturdu

Kanada Yöneylem Araştırması Derneği (Canadian Operational Research Society – CORS) tarafından düzenlenen Uygulama Ödülü Yarışması’nda, Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Burçin Bozkaya ve Özyeğin Üniversitesi Rektörü Erhan Erkut’un bulunduğu ekip Kanada’nın Edmonton şehrinin belediye meclisi üyeleri seçimi ile ilgili projeleriyle birincilik kazandı. Birinciliğe layık görülen çalışma, Edmonton Belediye Meclisi tarafından yasalaştırılarak 18 Ekim 2010 tarihindeki seçimlerde kullanılmak üzere yürürlüğe girdi.

Özyeğin Üniversitesi Rektörü Erhan Erkut, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burçin Bozkaya, HEC Montreal Öğretim Üyesi Prof. Gilbert Laporte ve Alberta Üniversitesi’nden Daniel Haight’dan oluşan ekip, Kanada Yöneylem Araştırması Derneği (Canadian Operational Research Society – CORS) tarafından düzenlenen Uygulama Ödülü Yarışması’nda, Kanada’nın Edmonton şehrindeki belediye meclisi seçimleri ile ilgili projeleri ile birincilik ödülüne layık görüldüler. 1982 yılından bu yana düzenlenen yarışmada Kanada’da gerçekleştirilen yöneylem araştırması uygulama projeleri yarıştı. Yarışmada birinci olan proje, Dr. Burçin Bozkaya’nın, Prof. Erhan Erkut ve Prof. Gilbert Laporte danışmanlığında hazırladığı doktora tezi baz alınarak geliştirildi.

Özyeğin Üniversitesi Rektörü Erhan Erkut kazanılan ödülle ilgili olarak, “Bir doktora tezi çalışmasının tersine beyin göçü ile Türkiye’ye dönen akademisyenler tarafından gerçek yaşama uygulanması ve uluslararası alanda karar verme sürecini etkilemesi çok sevindirici.  Bu başarı uygulamalı eğitim programları tezinin doğruluğunu destekliyor.  Bilgisayar destekli seçim bölgesi belirleme projemiz işletme ve endüstri mühendisliği programlarında öğretilen yöneylem araştırmasının uygulama alanlarının ne kadar geniş olduğunu bir kere daha vurguluyor.  Projenin iki Türk üniversitesi ve iki Kanada üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilmiş olması da sevindirici.” şeklinde konuştu

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burçin Bozkaya, “2009 yılında Edmonton Belediyesi için yaptığımız projede mevcut durumda ikişer üyenin seçildiği 6 seçim bölgesinin tek üyenin seçildiği 12 bölgeye çıkarılması üzerine bir çalışma yaptık. Yöneylem araştırması ve coğrafi bilgi sistemleri metotları kullanarak ortaya çıkardığımız seçim bölge planı, 22 Temmuz 2009 tarihinde Belediye Meclisi tarafından yasalaştırılarak 18 Ekim 2010 tarihindeki seçimlerde kullanılmak üzere yürürlüğe girdi.” dedi.


Sistem, ticari uygulamalar için de kullanılabilir

2010 seçimleri için iki haftalık bir sürede seçim bölgelerini güncellemeyi ve toplam süreyi de kısaltarak, işgücü ve çıktıları daha etkin kullanmayı amaçlayan Edmonton Belediyesi, proje ekibiyle temas kurdu. Kanada’nın diğer şehirlerinde ve benzer seçim sistemine sahip ülkelerde de uygulanabilecek çalışma kapsamında geliştirilen Karar Destek Sistemi’nin dağıtım alanı ve mağazalar için pazar bölgesi belirleme gibi ticari uygulamaları da sözkonusu.


Kanada Yöneylem Araştırması Derneği Uygulama Ödülü Yarışması

Uygulama Ödülü Yarışması, yöneylem araştırması teknikleri kullanılarak geliştirilen model, süreç, algoritma ve sistemlerin, gerçek hayatta firma ve kurumların süreç ve maliyet verimliliklerini arttırmak üzere etkin bir şekilde kullanıldığı vaka çalışmalarının yarıştığı bir etkinliktir.

Kanada Yöneylem Araştırması Derneği tarafından 1982 yılından bu yana düzenlenen yarışmaya, yöneylem araştırma teknikleri üzerine çalışan her akademisyen, öğrenci veya profesyonel son iki yıl içinde tamamlanmış, uygulanmış ve sonuçları projenin hayata geçirildiği kurum üzerinde net ve ölçülebilir bir şekilde ifade edilebilen bir proje ile katılabiliyor. Projenin uygulandığı  firmanın bir mektup ile bu çalışmayı ve katkılarını teyit etmesi gerekiyor.

Seçim kriterleri arasında; yöneylem araştırması literatüründe yer alan zor problemler kategorisinde bir uygulama olması, analiz ve uygulamanın kalitesi ve ilgili kurumda başarıyla uygulanmış olması, uygulama sonucunda firma veya kuruma süreç verimliliği veya kar/maliyet kazanımları alanında ölçülebilir önemli bir katkısı olması, yazılı bir rapor ve sözlü sunum yapılması ve projenin tüm aşamalarıyla hem kazanımlar hem de karşılaşılan zorluklar bakımından detaylı olarak değerlendirilmesi yer alıyor.

Sabancı Üniversitesi Başarılı Öğrencilerini MIT'ye Götürüyor

sertifika

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker, Sabancı Üniversitesi'nin başarılı birinci sınıf öğrencilerini "Sabancı Üniversitesi - Massachusetts Institute of Technology Birinci Sınıf Öğrencileri Bursu" Programı kapsamında, gelecek bahar tatilinde bir haftalığına ABD'nin önde gelen üniversitelerinden MIT'ye götürecek

Sabancı Üniversitesi-MIT Birinci Sınıf Öğrencileri Burs programı çerçevesinde, Sabancı Üniversitesi'nde İngilizce, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Matematik, İnsan ve Toplum derslerinin her birinden en yüksek notu alan toplam 4 öğrenci, gelecek bahar tatilinde bir haftalığına MIT'yi ziyaret edecekler. Bu ziyaret sırasında, önceden belirlemiş oldukları 20 saatlik MIT derslerini dinleyici olarak izleyecek, çeşitli kampüs etkinliklerine katılacaklar. Program çerçevesinde, ayrıca, MIT yöneticileri, öğretim üyeleri ve öğrencileriyle buluşmalar düzenlenecek. Öğrenciler, ayrıca Boston'un kültürel olanaklarından da yararlanacaklar. Museum of Fine Arts, Museum of Science gibi müzeleri görme, NBA basketbol maçlarını izleme imkanı bulacaklar.

Programın sonunda, MIT'de düzenlenecek olan törende, SU-MIT Birinci Sınıf Bursiyerlerine, sertifikaları verilecek.

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Berker: "Bu tür programlar, öğrencilerimize, yüksek öğrenim hayatlarının başından itibaren farklı akademik ve kültürel ortamları tanıma fırsatı veriyor. Öğrencilerimiz, MIT'de son altı yıldır uygulanan bu program sayesinde, ortak proje ağının bir parçası oluyor. Öğrenim gören yaşıtlarıyla ve ilgilendikleri konularda çalışan akademisyenlerle tanışma fırsatı buluyorlar. Öğrencilerin her birinden, döndüklerinden sonra üç hafta içinde, deneyimlerini içeren ve SÜ / MIT eğitim süreçlerini karşılaştıran ayrıntılı bir rapor istiyoruz. Bu raporlar, SÜ web ortamında genel erişime açılıyor" dedi.

Ardahanlı çocuklar Sabancı Üniversitesi öğrencileri ile kendilerini keşfedecekler

Sabancı Üniversitesi’nin “Toplumsal Duyarlılık Projeleri” kapsamında gerçekleştirdiği geleneksel “Kendini Keşfet Projeleri” yaz tatili projesi, 24 Temmuz- 6 Ağustos tarihleri arasında ilk kez Ardahan’da uygulanacak.

Bugüne kadar Van, Şanlıurfa, Diyarbakır, Siirt,  Giresun, Dikili, Antakya, Ayvalık, Sinop ve Mardin’de gerçekleştirilen proje ilk kez Ardahan’da uygulanacak. Ardahan’daki çalışmalar sonucunda 200 ilköğretim öğrencisine ulaşmak,  onların yaratıcılıklarını ve özgüvenlerini geliştirmek hedefleniyor.


Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında 10 yıldır gerçekleştirdikleri “Kendini Keşfet Projesi” bu kez Ardahan’da keşfe başlıyor. Daha önce Siirt,  Van, Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Giresun, Dikili, Antakya, Ayvalık, Sinop ve Mardin’de, özellikle sosyo-ekonomik durumu çocuklarını geliştirmeye yeterli olmayan ailelerin çocukları ile gerçekleştirilen çalışmalar 24 Temmuz- 6 Ağustos 2010 tarihleri arasında Ardahan’da düzenlenecek.

Ardahan Valiliği, Ardahan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Ardahan Lisesi Yurdu işbirliği ve  projenin gerçekleşeceği Merkez Zekiye ve Cemal Vatan  İlköğretim Okulu idaresinin ilgi ve desteği ile gerçekleştirilecek çalışmaların ana hedefi, çocukların çeşitli alanlardaki yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olurken, özgüvenlerini, yaratıcılıklarını ve iletişim becerilerini geliştirmelerine de olanak sağlamak. 

Proje kapsamında 200 çocuk ile çalışılacak

Ardahan’da hayata geçirilen projede, diğer  “Kendini Keşfet” projelerinde olduğu gibi 8-13 yaş arası çocukların kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak, özgüvenlerini ve yaratıcılıklarını arttırmak amaçlanıyor. Bu doğrultuda, gönüllüler tarafından öğrencilere sanatsal beceriler, eğitsel drama, müzik ve sayısal beceriler gibi çeşitli aktiviteler yaptırılacak. Proje kapsamında, Ardahan merkezde bulunan Merkez Zekiye ve Cemal Vatan  İlköğretim Okulu’nun çevresindeki mahallelerde ikamet eden 175 çocukla çalışılması planlanıyor. Projede Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra; California, İstanbul, Gazi, Acıbadem, üniversitelerinden toplam 14 öğrenci de gönüllü olarak görev alacaklar.


Ardahanlı çocuklar kültürlerine sahip çıkacak…

Bu sene farklı olarak ilk kez çocuklarla, Sabancı Üniversitesi tarafından bu yıl hayata geçirilen “Kültürel Mirası Koruma ve Gençlerin Aktif Katılımı” projesi kapsamında kültürel varlıkları koruma ve bu bilinci oluşturmaya da yönelik çalışmalar da gerçekleştirilecek. Çalışmalar kapsamında öğrenciler yaşadıkları il hakkında daha geniş bilgi sahibi olurken tarihi eserlerini daha yakından tanıma fırsatı bularak eserlerin kültürün aktarılmasındaki önemini kavrayacaklar.

Kendini Keşfet Projesi on yıldır düzenleniyor
Toplumsal Duyarlık Projeleri, akademik yıl içerisinde devam eden projelerin yanı sıra yarıyıl ve yaz tatillerinde de İstanbul dışında "Kendini Keşfet" başlığı altında yürütüyor.

Kendini Keşfet Projeleri, 2000 yılından bu yana Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin katılımı ile Mardin, Van, Şanlıurfa, Siirt, Diyarbakır, Giresun, İzmir-Dikili, Balıkesir- Ayvalık, Antakya ve Sinop’ta uygulandı. 2010 yaz döneminde Sinop ve Mardin’de uygulanan proje şimdi Ardahan’da uygulanacak. Kendini Keşfet Projeleri’ne Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra diğer üniversitelerden öğrenciler de başvurabiliyor ve gönüllü olarak katılabiliyorlar.

Sabancı Üniversitesi bu yıl 834 yeni mezun verdi

2010

Sabancı Üniversitesi, 11. lisansüstü ve 8. lisans eğitimi mezunlarını törenle verdi.

26 Haziran Cumartesi günü, Sabancı Üniversitesi Kampusu'nda düzenlenen Mezuniyet Töreni'nde, 24 doktora, 211 yüksek lisans ve 599 lisans olmak üzere toplam 834 öğrenci diplomasını aldı. Sabancı Üniversitesi bu yıl; Türkiye, ABD, Almanya, Filistin, Hindistan, Litvanya, Lübnan, Mısır, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna olmak üzere 11 ülkeden öğrenci mezun etti.

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin geleceği için, birlik beraberlik içinde, akılla ve sağduyuyla çözüm üretmeye ihtiyacı var" dedi.

Mezunlar bu yıl son derslerinde Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı Prof. Dr. Talat Halman'ı dinlediler. Prof. Dr. Halman, "Bilim Cenneti Yaratmak" konulu bir konuşma yaptı.

Sabancı Üniversitesi, 26 Haziran 2010 Cumartesi günü, lisansüstünde 11. dönem, lisans programlarında 8. dönem mezunlarını verdi. Mezunlar diplomalarını, üniversitenin Tuzla'daki kampüsünde gerçekleşen ve yaklaşık 5 bini aşkın kişinin katıldığı törenle aldılar. Törende, fakülte birincilik ödülleri de sahiplerini buldu. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Birincisi Adrian Aycan Çorum, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Birincisi Murat Alp Çelik, Yönetim Bilimleri Fakültesi Birincisi ise Cansın Tanışman oldu.

Törende, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker'in yanı sıra, lisansüstü mezunları adına Cevdet Hançer ve lisans mezunları adına Onur Okudan birer konuşma yaptılar. Ayrıca SÜMED (Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği) Başkan Yardımcısı Metin Tabalu bir konuşma gerçekleştirdi.

Mezuniyet törenine ayrıca, Sabancı Üniversitesi'nin, Sabancı Ailesi ve Sabancı Vakfı haricindeki en önemli bağışçılarından Yousef Jameel de katıldı. Yousef Jaamel, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde okuyan, araştırma odaklı 22 lisansüstü öğrenciyi tam burs vererek destekliyor. Bu öğrencilerden 14'ü nanoteknolojiden biomühendisliğe, mekatronikten mikrosistemlere pek çok alanda doktoralarını yapıyorlar. Bu öğrencilerden 8'i araştırmalarını Perdue, Northeastern, Delft, Baylor College of Medicin ve Bilkent gibi seçkin üniversitelerde sürdürüyorlar.

"Türkiye'nin geleceği için, birlik beraberlik içinde, akılla ve sağduyuyla çözüm üretmeye ihtiyacı var"

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı konuşmasına "Son günlerde ülkemizde yaşanan çok üzücü olayları düşününce hepimizin umuda ne kadar ihtiyacı olduğunu daha iyi anlıyoruz" diyerek başladı. Şiddetin hiçbir şeyin çözümü olmadığının altını çizen Güler Sabancı, "Yaşamını yitirenler bizim gençlerimiz, ağlayanların tümü de bizim ailelerimiz" dedi. Türkiye'nin geleceği için birlik beraberlik içinde, akılla ve sağduyuyla çözüm üretmeye çok ihtiyacı olduğunu vurgulayan Güler Sabancı, burada, bu kadar genç insanı bir arada görmenin geleceğe dair umutlarını çoğalttığını ifade etti.

Sabancı, kurumların da insanlar gibi, doğup büyüyüp olgunluk çağına ulaştıklarını söylerken, ölümsüzleşen kurumların değişime, gelişmelere ayak uydurabilen, kendini yenileyen, geleceğe uzanabilen kurumlar olduğunu vurguladı. Geçtiğimiz yıl Sabancı Üniversitesi'ndeki rektör değişimine değinen Güler Sabancı, henüz genç bir üniversite olan Sabancı Üniversitesi'nin gelişim çizgisi doğrultusunda yeni bir döneme girdiğini ifade etti.

"Sabancı Üniversitesi özgün ve öncü olmayı kendine temel seçim olarak belirledi"

Geçtiğimiz haftalarda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katılımıyla, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin temellerini attıklarını hatırlatan Güler Sabancı, dünyada bilim ve teknolojinin bugün geldiği nokta olan nanoteknoloji alanında, tüm yaşamımızı etkileyecek uygulamaları içeren araştırmalar yapıldığının altını çizdi. Temel atma töreni sırasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Sabancı Üniversitesi hakkındaki "öncülük ettiniz ve yüksek öğrenimde sınırları zorladınız" sözlerini hatırlatarak, Sabancı Üniversitesi'nin özgün ve öncü olmayı kendine temel seçim olarak belirlediğini ifade etti.

Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi'nin gelecek 10 yıl için hedeflerini açıkladı

Sabancı Üniversitesi'nin kuruluşundan itibaren bölümsüz bir üniversite yapısı ile disiplinlerarası araştırmayı teşvik eden bir alt yapı oluşturduğunu söyleyen Güler Sabancı, bu yıl göreve başlayan yeni Mütevelli Heyeti ve yeni rektörle gelecek 10 yılın hedeflerini şöyle sıraladı:

· Nanoteknoloji araştırma ve uygulamalarında etkin ve başarılı bir mükemmellik merkezi olmak,
· Uluslararası araştırma fonlarından daha fazla yararlanmak,
· Global sorunlar üzerine yaptığımız araştırmaları çoğaltmak,
· Uluslararası araştırma kurumlarıyla ve saygın üniversiteler ile yeni işbirlikleri geliştirmek,
· Uluslararası öğretim üyesi ve öğrencilerimizin sayısını artırmak.

Sabancı Üniversitesi'ni daha fazla "uluslararasılaştırmak" istediklerini belirten Güler Sabancı, uzun vadedeki vizyonlarını "bir dünya üniversitesi" olmak diye belirlediklerini ifade etti.

Global bir dünyada yaşamanın etkilerini her geçen gün hem iş hayatında hem de özel hayatta hissettiğimizi ifade eden Güler Sabancı, "İletişimde zaman ve lokasyon kısıtlamaları hiç kalmadı. Günümüzde, her anlamda başarılı olmak için özellikle geleceğimiz olan gençlerimizin; üst düzeyde erişim becerisine sahip, çoklu kültürlerle iç içe sorunsuz yaşayabilmeleri, özgür düşünebilen, ön yargısız davranabilen, birbirlerinin farklılıklarından çatışmalar değil, kendileri ve tüm insanlık için değer yaratabilen bireyler olarak yetişebilmelerini çok önemsiyoruz" dedi.

Güler Sabancı yeni mezunlara yaşamla ilgili öğütler verdi

Güler Sabancı mezunlara okul sonrasındaki hayatları için de öğütler verdi. Sabancı, öğrencilere mezuniyetten sonraki hayatlarında da öğrenmeye, ilerlemeye, zaman zaman hayal kırıklığı yaşamaya, başarı ve başarısızlıkla karşılaşmaya devam edeceklerini, çelişkiler yaşayabileceklerini, zaman zaman zor seçimlerle karşı karşıya kalabileceklerini söyledi. Güler Sabancı "İşte o zaman üniversitenizi ve size verilmeye çalışılan "evrensel değerleri" hatırlayın; insan hakları, kadın erkek eşitliği, özgür düşünce ve bireye saygı gibi. Burada öğrendiklerinizi, tanıdığınız örnek kişileri, kazandığınız değerleri hatırlayın. Ve yolunuza güvenle devam edin." diyerek öğütlerde bulundu.

Üç bilim insanına "Emeritus Profesörlük" unvanı veriliyor

Topluma ve Sabancı Üniversitesi'ne uzun yıllar çok değerli katkılarını sunmuş bazı bilim insanlarına bu yıl ilk kez "Emeritus profesörlük" unvanı verdiklerini söyleyen Güler Sabancı, bir üniversitede alınabilecek en yüksek onursal unvan olan "Emeritus" unvanını, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyemiz Prof. Dr. Şerif Mardin aldığını belirtirken, Sabancı Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nun ve İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder'in de bu unvanı alacaklarını müjdeledi.

Güler Sabancı "değişimin öncüsü" olan bir üniversite kurulmasını sağlayan desteklerinden dolayı Sabancı Ailesi ve Sabancı Vakfı'na teşekkür ederken, bıraktığı fonla pek çok öğrenciye burs sağlayan Sakıp Sabancı'yı rahmet ve şükran ile andı.

Güler Sabancı, son olarak, Sabancı Grubu ve Sabancı Ailesi dışında, Sabancı Üniversitesi'nin en büyük bağışçılarından biri olan Yousef Jameel'e teşekkürlerini sundu.

nihatb

"Sabancı Üniversitesi dünyanın önde gelen üniversitelerinden biridir"

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker mezuniyet töreninde yaptığı konuşmaya, bir üniversitenin varlığının sebebinin, öğrencilerine ve topluma hizmet olduğunu belirterek başladı. Prof. Dr. Berker, öğrencileri yetiştirirken, toplumla tamamen iç içe olma, toplumsal gereksinimleri ve fırsatları algılama ve her konuda toplumsal diyaloğun önünü açma gerekliliğinin altını çizdi. Sabancı Üniversitesi'nin bütün bu yönlerden dünyanın önde gelen üniversitelerinden biri olduğu kaydetti.

Konuşmasında geçtiğimiz haftalarda temelleri atılan Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'ne de değinen Prof. Dr. Berker, "Nanoteknoloji merkezi tasarladık ve büyük bir hızla faaliyete geçiriyoruz. Bu süreçte, nanobilimin hemen uygulamaya yönelik olması gerektiğini anladık ve ilan ettik" dedi. Sabancı Üniversitesi'ndeki bilim insanlarının çalışmalarından da söz eden Prof. Dr. Nihat Berker, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ersin Göğüş liderliğindeki bir bilim ekibinin, dünyadan 40 bin ışık yılı uzakta, patlama özelliğine ve manyetik enerjiye sahip, evrenin 7. nötron yıldızını keşfettiğini belirtti.

Gürsel Sönmez Ödülleri 4 mezuna verildi

Mezuniyet töreninde, 2006 yılında vefat eden Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Gürsel Sönmez anısına düzenlenen ödüller de sahiplerine verildi. Bu yıl Dr. Gürsel Sönmez  Araştırma Ödülü'ne; Endüstri Mühendisliği Doktora Program'ından Lütfi Taner Tunç, Elektronik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi Doktora Programı'ndan Erdem Öztürk, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Yüksek Lisans Programı'ndan Taner Aytun ve Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı'ndan Abdulkadir Akın layık görüldü.

Keplerin atılmasının ardından öğrenciler, Ayhan Sicimoğlu'nun canlı müziği ve dans gösterisiyle keyifli dakikalar yaşadılar. Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı danslara katılarak öğrencilerin mezuniyet sevincini paylaştı.

"Türkiye'nin adını dünyaya duyuracak olan müstesna, dünyanın ilk 10 üniversitesi arasına girebilecek üniversitelere ihtiyacımız var"
Sabancı Üniversitesi'nin geleneksel olarak mezuniyet töreninden bir gün önce mezuniyet sınıfına yönelik düzenlediği "Akademik Yıl Kapanış Konferansı"nın bu yılki konuşmacısı, Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı Prof. Dr. Talat Halman oldu.

Öğrencilere mezuniyetlerinden önceki son derslerini veren Prof. Dr. Halman, üniversitelerin gündelik gerçekleri tanıyan, durmadan araştıran, bulan, sorgulayan, icat eden kurumlar olması gerektiğini hatırlattı. Prof. Dr. Halman, icat etmeyen üniversitenin mekanik bir varlık olduğunu ifade etti.

Cumhuriyet dönemine kadar Türk kültürünün temel direklerinin edebiyat, mimari, tasavvuf, çeşitli görsel sanatlar ve musiki olduğunu anlatan Prof. Dr. Halman, şunları söyledi: "Cumhuriyetin kuruluşundan sonra başlayan fen ve müspet bilimler hamleleri, Türkiye'yi sanayileşmiş ülkelerin bilimsel yaratıcılığı ile boy ölçüşebilecek bir dinamizme kavuşturmuştur. 21. yüzyılda yepyeni bir fen, icat ve teknoloji çağı olarak gelişmek bakımından umut verici bir başlangıç yapılmıştır. Belli başlı birkaç Türk üniversitesi bu odakta olağanüstü değerli ve özgün araştırmalara yönelmiş bulunuyor. Bunlar arasında İstanbul, ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, Sabancı, Bilkent ve Koç üniversiteleri sayılabilir. Gelecek on yıllar, Türkiye'de önemli bir fen, tıp, müspet bilimler ve teknoloji çığırı açmaya aday olacaktır. Özellikle genetik ve nanoteknoloji alanlarında Türkiye, dünya çapında buluşlarla bilimsel rüştünü ispat edecektir. Üniversitelerimizi bekleyen ve gerçekleşme vaadinde bulunan büyük görev, bilim cenneti yaratmak diye adlandırılabilecek bir idealden kaynaklanmaktadır."

Türkiye'de bir bilim cenneti yaratmak yolunda milli çaba gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Halman, bu konuda üniversitelerin rolüne işaret ederek, "Türkiye'nin adını dünyaya duyuracak olan müstesna, dünyanın ilk 10 üniversitesi arasına girebilecek üniversitelere ihtiyacımız var" dedi.

ERG, bu yıl ortaöğretimde değişimin aciliyetine ve önemine odaklanan Eğitim İzleme Raporu 2009'u paylaştı

Eğitim Reformu Girişimi: “Ortaöğretim reformu, gençlerin beklentileri ve gereksinimleri doğrultusunda acilen gerçekleştirilmeli”



Eğitim Reformu Girişimi (ERG), her yıl hazırladığı Eğitim İzleme Raporları’nın üçüncüsünü tamamladı. Sunuş yazısı Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, önsözü İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Nurhan Yentürk ve sonsözü Gürkaynak Yurttaşlık Enstitüsü Eşbaşkanı Prof. Dr. İpek Gürkaynak tarafından kaleme alınan raporda, eğitimde özellikle 2009’da yaşanan belli başlı değişim ve gelişmeler ve bunlara yol açan politikalar değerlendiriliyor.

Eğitim Reformu Girişimi “Eğitim İzleme Raporu 2009”u sonuçlandırdı. Eğitimizde ortaya çıkan değişim ve gelişmeleri, bu değişimlere yol açan politikaları değerlendirerek daha görünür kılmak ve kamuoyunun eğitim politikaları hakkındaki bilgi kaynaklarını genişletmeyi hedefleyen ve bu yıl üçüncüsü hazırlanan rapor, 17 Haziran 2010 Perşembe günü Sabancı Üniversitesi Karaköy İletişim Merkezi’nde kamuoyu ile paylaşıldı.

Gerek reformların izlenmesi gerekse kamuoyu ve karar alıcıların bilgilendirilmesi açısından önemli bir kaynak olması hedeflenen raporun sunumu ERG Koordinatör Yardımcısı Batuhan Aydagül tarafından gerçekleştirildi. Açış konuşmasını ERG Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder’in gerçekleştirdiği toplantıya ERG Yürütme Kurulu Üyeleri Aydın Doğan Vakfı Genel Müdürü Candan Fetvacı da katıldı.

Prof. Dr. Üstün Ergüder: “Gençlerimizin çoğunu ya ortaöğretimi terk etmiş ya da vasıfsız lise diplomalarına sahip bireyler olarak umutsuz bir yetişkinliğe uğurluyoruz, bu Türkiye için çok ciddi bir risk unsurudur”.

Prof. Dr. Üstün Ergüder konuşmasında bu yıl Eğitim İzleme Raporu’nun gençlere ve ortaöğretime odaklandığını belirtti ve bu alanda değişimin aciliyetine ve önemine dikkat çekti. Türkiye’nin genç nüfusunun yurt içinde ve yurt dışında bir avantaj olarak görüldüğünü ifade eden Prof. Ergüder, “ancak Türkiye’nin özellikle 15–19 yaş grubundaki gençlerin yarısı eğitime devam ediyor ve her üç gençten biri ise ne okuyor ne çalışıyor” dedi. Ergüder: “Bildiğiniz gibi ERG Milli Eğitim Bakanlığı’na ‘eleştirel bir dost’ olarak yaklaşıyor ve Eğitim İzleme Raporları’nda bu yaklaşımı sürdürüyor. Dolayısıyla raporlarda hem olumlu gelişmelere hem de daha fazla gelişme gereken alanlara dikkat çekiyoruz. Ancak, bir sivil toplum kuruluşu olarak eğitimimiz hakkında belirlediğimiz acil konuları Milli Eğitim Bakanlığı ve kamuoyun ile paylaşmayı ve bu alanda çözüm önerilerine ve çalışmalarına katkıda bulunmayı önceliklendiriyoruz” dedi.
Eğitim Raporu 2009, geçen yıl eğitimde yaşanan belli başlı gelişmeleri değerlendiriyor.

Sunuş yazısı Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, önsözü Prof. Dr. Nurhan Yentürk ve sonsözü Prof. Dr. İpek Gürkaynak tarafından kaleme alınan raporda, eğitimde son yıllarda ve özellikle 2009’da yaşanan belli başlı gelişmeler değerlendiriliyor.

Prof. Dr. Yentürk raporun önsözünde gençlerin farklılaşan beklentilerine değiniyor ve “Gençler sosyal ya da etnik köken, cinsiyet veya bölgesel eşitsizlikler nedeniyle homojen değil farklı. Çeşitli farklılıklara sahip gençlerin toplumsal hayata katılımının güçlendirilmesi için ortaöğretim süresince bu farklılıkları dikkate alan çabalar gerekiyor. Farklılıkların dikkate alınmaması ise okulu erken bırakma nedenlerinden birini oluşturuyor, sosyal dışlanmayı pekiştiriyor” diyor.

Prof. Dr. Gürkaynak ise, raporun sonsözünde, tüm eğitim camiasının yanıtlaması gereken sorular soruyor: “Ortaöğretim kurumlarında, gençlerimize, homofobiden, ksenofobiden, ötekileştirmeden, zorbalıktan, toplumsal cinsiyet ayrımcılığından ve başka her türlü kalıpyargıdan, önyargıdan, keyfi güç kullanımından arınmış ortamlar yaratabiliyor muyuz? (...) Gençlerin birer birey olarak güçlendirilmeleri, eleştirel düşünme becerisi edinmeleri, vb. meseleler, okulun asli görevleri arasında mı ya da eğitim dünyasının bileşenleri tarafından kabul görmüş, benimsenmiş hedefler mi?”

Rapordan bazı bulgular
·    15-19 yaş arasındaki erkeklerin % 26’sı ve kızların % 50’si ne okuyor ne de çalışıyor. Bu ortalamaları sırasıyla % 8 ve % 9 olan OECD ülkeleri arasında açık ara en yüksek rakam.
·    Ortaöğretime erişimde derin bölgesel eşitsizlikler mevcut: Doğu Marmara’da 14-17 yaş arasındaki gençlerin % 78’i bir liseye kayıtlıyken, bu oran Güneydoğu Anadolu’da % 44’e düşüyor.
·    Ailevi özellikler, özellikle genç kızların ortaöğretime erişiminde belirleyici rol oynuyor. Babası okuryazar olmayan genç kızların % 17’si ortaöğretime katılabilirken, yükseköğretim mezunu olanların % 94’ü erişebiliyor.
·    Genç erkeklerin ortaöğretimde okulu terk olasılığı çok yüksek. 2008-2009’da ortaöğretime kayıtlı erkek öğrencilerin % 15’i okulu terk etmiş. Bu oran meslek liselerinde % 23’e kadar yükseliyor.
·    2008-2009’da 360.000’den fazla genç, ortaöğretim okullarını terk etti. Bu, okulların açık olduğu her gün 2000’den fazla gencin okulu terk ettiğini gösteriyor.
·    2008’de öğrenci başına genel ortaöğretimde 2273 TL, mesleki ve teknik ortaöğretimde 2937 TL harcarken, 2010’da sırasıyla 2051 ve 2188 TL harcamayı planlıyoruz. Düşüş, ortaöğretimin gerekli kaynaklar ayrılmadan dört yıla çıkarılmasından ve yaygınlaştırılmaya çalışılmasından kaynaklanıyor.
·    Öğrenci başına harcamada iller arasında eşitsizlikler mevcut: 2009’da genel ortaöğretimde öğrenci başına kamu harcaması, İstanbul’da 1379 TL iken Amasya’da 3508 TL.
·    Okul öncesi eğitime erişimde atılım sürüyor. 2009-2010’da, 2008-2009’a göre 175.000 daha fazla çocuk okul öncesi eğitimden yararlandı. 60-72 ay yaş grubunda artık her beş çocuktan üçü okullu.

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (SU-NUM) temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katılımıyla gerçekleştirildi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: "Sabancı Üniversitesi özgün sistemi ile üniversitelerarası rekabetin gelişmesine büyük katkı sağladı" dedi.

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: "Ülkemizin hızla ilerleyen teknoloji trenini yakalayabilmesi için nanoteknoloji alanında gelişmesi şart" dedi.

Sabancı Vakfı ve DPT desteğiyle 2009 yılında kuruluş çalışmaları başlayan Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katılımıyla gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi'nin Tuzla'daki kampusünde, 11 Haziran 2010 tarihinde gerçekleşen törenin evsahipliğini Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker yaptı. Törene ayrıca, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ve DPT Müsteşarı Kemal Mağdenoğlu da katıldı.

sunum2

SU-NUM'un temellerinin atılması vesilesiyle düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Rektör Prof. Dr. Nihat Berker, SU-NUM Direktörü Dr. Volkan Özgüz ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz konuşma yaptılar.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül temel atma töreninde yaptığı konuşmada üniversitelerarasındaki rakabete değinirken, Sabancı Üniversitesi'nin özgün sistemi ile üniversiteler arasındaki rekabetin gelişmesine büyük katkıda bulunduğunu ifade etti. Türkiye'nin teknoloji transfer eden değil, teknoloji üreten bir ülke olması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül; üniversitelerin de sadece eğitim veren değil bilim ve teknoloji üreten, patent geliştiren yerel ve yabancı fonlardan yararlanan ve proje geliştiren kurumlar olması gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, bu çerçevede Sabancı Üniversitesi'nin başarılarından gurur duyduğunu ifade etti. Sözlerini: "Nanoteknoloji alanında böyle seçkin bir üniversitede böyle bir merkezin açılması çok önemli. Bu da gösteriyor ki bu alanda başka ülkelerle aynı anda yatırım yapıyoruz, doğru zamanı kaçırarak arkadan takip etmiyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.

Güler Sabancı: "İnovasyona ve teknolojiye yapılan bu yatırım, ülkemizin rekabet gücünü artıracak"
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi'nin kuruluşundan itibaren disiplinlerarası araştırmaya müsait alt yapısı ile belli boyutlarda nanoteknoloji araştırmaları yapıldığının altını çizdi. Sabancı, üniversitenin elde ettiği birikim ve yetkinliği temel alarak; Türkiye'nin ve bölgemizin ilk disiplinlerarası nanoteknoloji araştırma ve uygulama merkezinin kurulması çalışmalarına 2009 yılında başladıklarını belirtti.

Projeye, öncelikle DPT tarafından destek görmesi ve Sabancı Vakfı'nın da katkılarıyla 50 milyon TL'lik yatırım yapıldığını vurgulayan Güler Sabancı, merkezin kuruluş çalışmalarının başlamasının ardından geçtiğimiz Haziran ayında bir arama konferansı gerçekleştirdiklerini ve dünyanın dört bir yanından bu işin uzmanlarını üniversitede bir araya getirerek dünyadaki örnekleri incelediklerini ifade etti. Güler Sabancı: "Üniversitemizde, bir yandan öğretim üyelerimizin nanoteknolojiyle ilgili çalışmaları devam ederken, merkezimizin inşaatının en kısa sürede tamamlanmasını hedefliyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, disiplinlerarası yapısıyla çığır açan buluşları tetikleyen bir araştırma alanı olan nanoteknolojide ilerlemek için vakit kaybetmememiz gerekiyor. Türk sanayinin bu alanda, hızla ürüne dönüştürülmeye yönelik çalışmalara ihtiyacı var. Biz de Sabancı Üniversitesi olarak hızlıca sonuca ulaşacak çalışmaları destekliyoruz" dedi. Ülkemizin hızla ilerleyen teknoloji trenini yakalayabilmesi için nanoteknoloji alanında gelişmesinin şart olduğunu belirten Sabancı, inovasyona ve teknolojiye yapılan bu yatırımın ülkemizin rekabet gücünün artmasına da büyük katkıda bulunacağına inandığını ifade etti.

sunum1

Prof. Dr. Nihat Berker: "Bir nanoteknoloji merkezi, eskinin akademik sonuçlarını almak için için değil, toplumsal uygulamaya yönelik ürünler keşfetmek için kurulur"
Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker, Diderot'nun "Hayatta toplu iğne imal ediyorsan bile, bunu coşku ve mükemmeliyetçilikle yapacaksın" şeklindeki sözlerini hatırlatarak: " Biz, topluiğne başının milyonda biri boyunda gereçler yapacağız. Coşkumuz ve mükemmeliyetçiliğimiz tam yerinde" dedi. Berker, bir nanoteknoloji merkezinin, eskinin standart akademik sonuçları için kurulmaması gerektiğini ifade ederek: "Nanoteknoloji Merkezi, hem toplumsal uygulamaya yönelik ürünler keşfetmek, hem de bu üretimi lanse edip denemek için kurulur" dedi. Sabancı Üniversitesi'nin ana temasının toplumla iç içe çalışmak, gelişmek ve geliştirmek olduğunun altını çizen Berker, SU-NUM'un bir "bina-aygıt" olduğunu, bu bina-aygıtta bütün dünyadan araştırmacıların yanı sıra lisans ve lisansüstü öğrencilerinin beraber çalışacağını belirtti.

Volkan Özgüz: "On milyarlarca dolarlık dünya pazarında rekabet gücüne kavuşacağız"
Temel atma töreni öncesinde, SU-NUM Direktörü Dr. Volkan Özgüz, dünyada ve Türkiye'de nanoteknoloji ve SU-NUM hakkında bilgi verdi. Nanoteknolojiyi, atomlarla oynamanın bilimi ve mühendisliği olarak tanımlayan Özgüz, dünyada nanoteknoloji pazarının büyüklüğünün on milyarlarca dolara ulaştığını, bu alanda başarılı olmanın ön koşulunun da disiplinlerarası çalışmalar yürütmekten geçtiğini belirtti. Özgüz, merkezin disiplinlerararası çalışmalara dayanan vizyon ve yapılanması sayesinde, uluslararası rekabet gücüne sahip olacağının altını çizdi.

Merkez toplam 7000 metrekare alana kuruluyor, yenilikçi binalar çevre dostu, en az seviyede enerji tüketecek ve en az seviyede atık salacak
SU-NUM binası hakkında da bilgi veren Özgüz: "Binamız, hem çevresiyle hem de var olan altyapı ile uyumlu, yüksek yapı teknolojileri ile yapılmış, cevre dostu olarak en az seviyede enerji tüketen, en az seviyede atık salan yenilikçi bir merkez olacaktır. Binamız toplam yaklaşık 7000 metrekare içinde, 1300 metrekare laboratuarlar, 800 metre kare civarında bir temiz oda, ve 2400 metre kare ofis ve ortak kullanıma açık alanlardan oluşuyor. Merkez ayrıca yeşil binalarla ilgili Amerika'dan LEED ve Avrupa'dan BREEM sertifikalarına aynı anda sahip olan Türkiye'deki ilk bina olma özelliğini taşıyor" dedi.

Teçhizatın bir bölümü Türkiye'de ilk kez kullanılacak, 12 ayrı disiplinlerarası laboratuar kuruluyor
SU-NUM Direktörü Volkan Özgüz, merkezde kullanılacak teçhizatla ilgili olarak: "Merkezimizdeki techizatın bir bölümü Türkiye de ilk kez kullanılacak. Geri kalanı bu alandaki en iyi teçhizatlar. Atom ve atomlararası boyutlarda görüntüleme yapabilen elektron mikroskopları, değişik hücrelerin DNA'larını hızlı şekilde analiz edebilecek cihazlar ve bir-iki atom kalınlığında metal veya yarı-iletken katmanlar oluşturabilen sistemler aynı binada yan yana yer alacak. Merkez 12 ayrı disiplinlerarası laboratuardan oluşuyor" dedi.

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi SU-NUM hakkında
Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) ve Sabancı Vakfı'nın desteğiyle 50 milyon TL'nin üzerinde bir yatırımla kuruluyor. Sabanci Üniversitesi'nin "birlikte çalışmak ve geliştirmek" vizyonu, ve alanında öncü, yaratıcı, ve yenilikçi felsefesi, merkezinde temel çalışma kuralıdır. Merkezde, Sabancı Üniversitesinin bölümsüz yapısına uygun olarak, nanoteknoloji alanında çığır açabilecek araştırmalar, ülkemizin önceliklerine göre seçilmiş uygulama alanlarında, sanayinin ihtiyaçlarına odaklanmış, nanoteknolojinin fizik, elektronik, mekatronik, malzeme, kimya ve biyoloji gibi çeşitli alanlarında disiplinerarası çalışmalar yürütülecek. Bu alanlarda, yapı malzemeleri, çevre (su temizliği, atık yönetimi), gıda ve ziraat, moleküler biyoloji, nano-biyoloji, nano-tıp ve tıbbi malzemeler, elektronik ve enerji gibi konularda sanayi ve diğer araştırma kuruluşları ile ortak uygulama-geliştirme projeleri yapılması planlanıyor. Merkez sayesinde, üniversitenin ileri teknolojiye dayalı fikri mülkiyet portföyünün gelişmesi söz konusu olacak. Merkez bu vizyonu ile, ve bu vizyonu sağlayacak alt yapısı ve insan kaynaklarıyla uluslararası çapta rekabet edebilecek bir mükemmellik merkezi olacak.

Yüksek yapı teknolojisi ile inşa edilen Merkez, üç katta yaklaşık 7 bin 140 metrekarelik bir alanı kapsayacak. Merkez binası içinde 800 metre kare temiz oda, toplam 1400 metrekare özel amaçlı laboratualar, 2400 metrekare ofisler ve diğer çalışma alanları var. Merkez, çevre dostu, enerjiyi etkin biçimde kullanan, öncü bir yapı olacak. Merkez ayrıca yeşil binalarla ilgili ABD'den LEED (ABD) ve Avrupa'dan BREEM (İngiltere) sertifikalarına aynı anda sahip olan Türkiye'deki ilk bina olma özelliğini taşıyor.

Sabancı Üniversitesi'nin Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF), kuruluşundan itibaren mikro ve nanoteknoloji alanlarında ilerleme vizyonunu taşımaktaydı. Bu nedenle, Fakülte'nin bugüne kadarki insan kaynakları ve altyapı yatırımında bu alanlara büyük önem verildi. Sabancı Üniversitesi'ndeki MDBF Öğretim Üyelerinin %45'i doğrudan nanoteknoloji ile ilgili bilim insanlarından oluşuyor. Ayrıca, lisansüstü öğrencilerinin %40'ı bu konularda çalışıyor. Yaklaşık 30 öğretim üyesinin 1,5 yıl süren çalışmaları sonucunda ortaya çıkan proje DPT ve Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti tarafından onaylandı.

Merkezin, 2011 yılının Nisan ayında kullanıma açılması hedefleniyor. Merkez tam olarak faaliyete geçtikten bir kaç yıl içinde sonra 20-24 kadar doğrudan personeli olacak. Ayrıca 40 kadar öğretim üyesi ve araştırıcı ile 60-80 kadar yüksek lisans öğrencisinin merkezi kullanması planlanıyor. Merkezin yönetimi uluslararası alanda ortak yürütmeye ve bilgi alış-verişine dayalı olacak. Merkez Sabancı Üniversitesi dışından kullanıma ve sanayi, üniversite ve diğer araştırma kurumlarının işbirliğine ve ortak çalışmalarına açık olacak.

Abone ol