Liderlik yapacakları projeleri pizza yaparak seçtiler

Liderlik yapacakları projeleri pizza yaparak seçtiler

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri (CIP), 2010'un ilk ALL-CIP'sini Karaköy Minerva Han'da 3 Ekim Pazar günü gerçekleştirdi. CIP Projeleri’nde takım lideri ve danışmanı olan tüm Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin biraraya geldiği ve 2010-2011 eğitim-öğretim yılında yürütülecek projelerin tanıtıldı ilk toplantıda, CIPciler tüm bir seneyi keyifli etkinliklerle planladılar.



100 kişinin katılımıyla gerçekleşen etkinlik, Psikolog Deniz Doğruöz'ün İletişim ve Geri Bildirim Teknikleri eğitimiyle başladı.

Öğrenciler bir yıl boyunca liderlik yapacakları projeleri pizza yaparak seçtiler.



Öğrenciler günü takımlar halinde gerçekleştirdikleri pizza atölyesi ile sonlandırdılar. 100 öğrenci kendi grubuyla beraber yiyecekleri pizzaları tasarlayıp hazırladılar. Daha sonra hepberaber pizzalar keyifli sohbetler eşliğinde yendi...

Yol Ayrımında Türkiye

Yol Ayrımında Türkiye

Prof. Dr. Selim Çetiner
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi


YÖK Başkanı Sayın Yusuf Ziya Özcan “ABD ve İsrail'in ürettiği GDO'lu ürünlerle 20 yıl içinde bir milleti yok edebileceğini “ söylemiş. Basında yer alan haberlere göre Sayın Başkan: “Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı, yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail'den geliyor. Bir Türk aydını olarak bazen gerçekten kendimi çok küçük hissediyorum. Yani biz ihtiyacımız olan domates tohumunu bu ülkede üretemez miyiz? Evvelden atalarımız bu tohumları kendileri üretip, yıllarca bu üretimin devamını sağlamışlar. Biz niye yapmıyoruz? Tohumculukla ilgili bir araştırma enstitümüz olsa, buna birkaç üniversitemiz öncülük etse fena mı olur? Sonunun ne olacağı da belli değil. Bu domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye bir şey var, içine bir genetik mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. Böyle şeylerle, zamanla bir milleti yok edebilirsiniz. Öyle bir şeyler yerleştirirler ki 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Öyle tehlikeler de var.” diyor.

Türkiye’nin tohumculukta istenilen seviyede olmadığı saptamasına katılıyoruz. Ancak, atalarımızın tohumlarını kendilerinin üretip, bu üretimi yıllarca devam ettirdikleri saptaması son yıllarda ortaya çıkan “amatör tarımcılar kültünün” kulağa hoş gelen ancak günümüz gerçekleriyle örtüşmeyen masallarından birisi. Domatesin içine genetik program koyarak bir milleti yok etme iddiası da teknoloji karşıtlarının bu konularda bilgi sahibi olmayan insanlarımızı korkutarak, bu konudaki tartışmayı bilimden uzak tutma sloganlarından birisi.

Türkiye 1986 yılında serbest bırakılan tohumculuk sektörü sayesinde modern çeşitler ve hibrit tohumlarla tanışmış ve bu şekilde hızla aratan nüfusunu beslemede sıkıntıya düşmemiştir. Modern ıslah yöntemleriyle elde edilen bu çeşitler birim alana verimi artırarak çiftçilerimizin refah seviyelerinin de artmasına yardımcı olmuştur. Bu süreçte, Türkiye’de tohumculuğun yeterince geliştirilmediği doğrudur. Bunun en önemli nedeni, bu konudaki politikaların ve Ar-Ge süreçlerinin yeterince desteklenmemiş olmasıdır. Geçtiğimiz yıllarda özel sektör girişimleriyle  tohumculuk sektöründe önemli atılımların olduğu, hatta bazı hibrit çeşitlerde ihracatın başladığı da unutulmamalıdır.

Artık tüm dünyanın kabul ettiği üzere tarımsal üretim ile gıda güvencesi ve buna bağlı ekonomik ve politik istikrar için hükümetlerin en üst düzeyde tutarlı politikalar üretmesi gerekmektedir.

Türkiye de artan nüfusunun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak, tarımsal üretimini artıracak modern biyoteknoloji dahil her türlü teknolojiyi öncelikle araştırıp, AB ve dünya normlarını objektif olarak temel kıstaslar arasına alıp uygun olanları geliştirecek önlemler almak durumundadır. Bunun başında da 26 Eylül 2010 tarihinde yürürlüğe giren ve her zaman övündüğümüz gen kaynaklarımızı ekonomik faydaya çevirmede mutlak gerekli olan modern biyoteknolojik araştırmaları neredeyse yapılamaz hale getiren, AB müktesebatı ve dünya normlarıyla açıkça çelişen Biyogüvenlik Yasasının bir an önce değiştirilmesi gerekmektedir. Ancak, bu şekilde tohumda dışa bağımlı olmaktan kurtulabiliriz. Bilimi durduran, dünya biliminin kurumsal otoritelerinin ortak görüşünü hiçe sayan yasakçı bir yaklaşım rasyonel değildir ve Türkiye’yi ithal tarım ürünlerine esas bağımlı kılacak tutum da budur.

Özetle, YÖK Başkanı olarak Sayın Özcan, komplo teorileriyle düşünmenin sefaletinden kurtulamayan grupların ürettiği teknoloji karşıtı söylemlere itibar etmemeli, onun yerine bilimsel verilerin ışığında araştırma yapacak üniversite ve enstitülerin çalışmalarına bir dizi engel getiren Biyogüvenlik Yasası’nın düzeltilmesine öncülük etmelidir. Bu konuda kamuoyu önünde bilimi esas alan tartışmaların gerçekleştirilmesine büyük ihtiyaç duyulmaktadır.





Murat Germen ve öğrencilerinin fotoğrafları Photokina 2010 Fuarı'nda sergilendi.

Murat Germen ve öğrencilerinin fotoğrafları Photokina 2010 Fuarı'nda sergilendi.

Dünyanın en büyük fotoğraf fuarı olması ile tanınan, açılışı milyonlarca kişi tarafından merakla beklenen Photokina Fuarı, son birkaç seferdir başlattığı "Academy Meets Photokina" adlı yan etkinlik ile dünyadan çeşitli fotoğraf okullarına öğrenci işlerini paylaşma imkanı sağlıyor.

Hangi okulların işlerinin sergileneceği başvuru ve seçim yöntemi ile belirlenen etkinliğe bu sene; Polonya, Portekiz, İngiltere, Avusturya, Finlandiya, Çek Cumhuriyeti, Almanya ve Türkiye'den fotoğraf okulları seçildi. Türkiye’den okulumuz  VACD programından Murat Germen'in VA328 ve VA329 kodlu fotoğraf derslerinde üretilen öğrenci işleri sergilenmeye değer görüldü. Murat Germen ve dersin asistanı VACD MA mezunu Murat Durusoy sergiyi açmak ve program ile dersler hakkında sunum yapmak üzere Köln, Almanya'daydılar.

Sergi ile ilgili Murat Germen görüşlerini şöyle ifade etti: Bu sergide 25 öğrencimizin 44 adet çalışması sergilendi, bunlardan 5'i exchange öğrencisiydi. Photokina Fuarı’na Türkiye'den bir tek biz katıldık ve sergiye dahil edilmemiz seçim ile gerçekleşti. Standımız diğer standlara nazaran 5 ila 10'da biri oranında bir bütçe ile yapılmış olmasına karşın en çok ilgi gören standlardan birisi oldu. İşi sergilenen öğrenci adedi olarak en demokratik üniversite bizdik… Ders ve program hakkındaki sunumumuz ise gayet olumlu geçti; "Academy Meets Photokina" etkinliğinin koordinatörü Simon Schwinge sunumdan sonra görüştüğümüzde sergimizle ilgili hayli olumlu cümleler sarfetti: "Sizin sunum en başarılısı oldu, genelde çok sayıda dinleyici ile başlayıp dinleyici kaybı yaşarken sizinkin de az sayıda izleyici ile başlayıp sayının arttığına şahit olduk. Derslerde kullanılan metodoloji ve eğitim sürecinin detaylı açılımı akademik açıdan çok faydalı oldu.” dedi.

Oryantasyon 2010’un ardından…

Oryantasyon 2010’un ardından…

Yeni öğrencilerin Sabancı Üniversitesi ile ilk tanışmalarını yaşadıkları Oryantasyon 2010, 24 Eylül Cuma günü Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde gerçekleşti. Yaklaşık 500 veli ve öğrencinin katıldığı Oryantasyon 2010 bir şenlik havasında geçti.

Öğrenciler ve veliler Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde gerçekleşen sunumların aralarında göl kenarında kurulan öğrenci kulüpleri ve çeşitli birimlerin standlarından da detaylı bilgiler aldılar. Sabancı Üniversitesi Öğrenci Birliği tarafından yapılan ‘Hoşgeldiniz’ konuşması ile başlayan oryantasyon programı, Sabancı Üniversitesi Genel Sekreteri Haluk Bal’ın sunumu ve kampüste ‘hayatı kolaylaştıran birimler’in tanıtımı  ile devam etti. Gösteri Merkezi bahçesinde düzenlenen açık hava konseriyle keyifli bir son bulan oryantasyonda, öğrenciler üniversiteleri ile ilk etkileşimlerini gerçekleştirdiler.

Oryantasyon’nun ardından görüşlerini aldığımız veliler ve öğrencilerimiz, duygularını şöyle ifade ettiler:


“Sabancı Üniversitesi her şeyiyle çok farklı”
Mürsel – Emel Kaya (veli)

Oğlumuz Ege Kaya, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ni kazandı. Endüstri Mühendisi olmak istiyor. Az önce eşime de bahsettiğim üzere, diğer vakıf üniversitelerini de gezdik, Sabancı Üniversitesi her şeyiyle çok farklı. Yani içerideki sunumlardan buradaki organizasyona kadar her şey dört dörtlük. “Bu da olsaydı” diyebileceğimiz bir şey çıkmadı.

Sabancı Üniversitesi öğrencilerin ilk tercihleri arasındaydı

“Çok mutluyum, umarım dört yıl boyunca da mutlu olurum”
İnanç Pastırmacı


Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Fakültesi’ne kaydoldum ancak ilk yıl olduğu için henüz bir programda değilim. Sabancı Üniversitesi ilk tercihlerim arasında yer alıyordu ve kazandım. Çok mutluyum, umarım dört yıl boyunca da çok mutlu olurum. Oryantasyon etkinliği çok güzel, keşke bugün lap-top’ları da alabilseydik. Bir an önce şifremi istiyorum.

“Bir an önce başlamak istiyorum”
Gözde Görde


Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ne kaydoldum. Endüstri Mühendisi olmak istiyorum. Sabancı Üniversitesi tercihlerim arasında 3. sıradaydı. Burada olduğum için çok memnunum. Ortamı çok beğendim. Bir an önce başlamak istiyorum. Şimdiden Yelken Kulübü’ne kaydoldum.

“Sabancı Üniversitesi’nin kampüsü çok güzel, laboratuar imkanları çok geniş”
Semih Boynu


Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ne kaydoldum. Elektronik mühendisi olmayı düşünüyorum ama zamanla değişebilir. Sabancı Üniversitesi’ni daha önce gezmiştim. kampüsü çok güzel, laboratuar imkanları çok geniş. Oryantasyon için hazırlanmış sunumlar güzeldi, ancak güne yayılmış olması sıkıntı yaratabiliyor. Yine de çok güzel bir etkinlik.

“Burada olmaktan memnunum”
Orhan Genç

Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Fakültesi’ne kaydoldum. Ekonomide kalmayı hedefliyorum ancak değişebilir, bilemiyorum. Sabancı Üniversitesi’ni daha önce de gezmiştim, tercihlerim arasında ilk sıradaydı. Burada olmaktan memnunum.

“Ortamı çok beğendim, her şey çok güzel”
İrem Önay


Henüz bir program seçmedim. Burada olmaktan çok memnunum. Sabancı Üniversitesi tercihlerim arasında 3. sıradaydı. Ortamı çok beğendim, her şey çok güzel.

Röportajlar: Mariam Öcal

Rektörümüz Nihat Berker'in Mesajı

Sevgili Sabancı Üniversitesi Ailesi

Diğerlerinin yanına yaklaşamayacağı güçte bir bilgisayar var:  Bu bilgisayar, hepimizin taşıdığı beyin, ve bu gücünün sırrı, sinyal taşıyan her hücrenin 10,000 diğer hücreye doğrudan bağlantılı olması ve taşıdığı sinyaller bazında kendi yapısını devamlı yenilemesi.  Demek ki iç iletişim ve yenilenme çok önemli.  Yenilenmiş gazeteSU bizim iletişimimizi daha da güçlendirecek.

Birlikte yaratmak ve geliştirmek… Üniversitemizin kuruluşundan beri, temel felsefelerimizden biri. Bu felsefemizi yaşamak ve yaşatmak için birbirimizden daha fazla haberdar olmamız, Üniversite içindeki her türlü gelişmeyi yakından takip edebilmemiz ve sinerjilenmemiz, katılmamız çok önemli. İşte yenilenmiş gazeteSU bize bu doğrultuda yeni imkanlar sağlayacak.

Hepimizi gazeteSU’yu izlemeye, konu ve yazı olarak katkıda bulunmaya davet ederim.

    Sevgilerimle,

    Nihat Berker

Çocuklar dedelerinin oyuncaklarını restore etti

Çocuklar dedelerinin oyuncaklarını restore etti

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nin yürüttüğü ‘Kültürel Mirası Koruma ve Gençlerin Aktif Katılımı’ projesi kapsamında, ilköğretim öğrencileri alanında uzman dünyaca ünlü bilim insanlarının katıldığı Doğu Akdeniz Restorasyon ve Konservasyon kongresinde, dedelerinin tarihi oyuncaklarını restore etmeyi öğrendi.

Sabancı Üniversitesi öğrencileri, ilköğretim öğrencileri ile birlikte Uluslararası Tarih ve Sanat Eserlerini Koruma Enstitüsü IIC’nin, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ve Sabancı Holding işbirliğinde bu yıl ilk kez İstanbul’da gerçekleştirdiği ‘Doğu Akdeniz Restorasyon ve Konservasyon Kongresi’nde 20 – 21 Eylül tarihlerinde restorasyon atölyesi düzenlediler.

Sabancı Center’da gerçekleşen ve restorasyon alanında dünyaca ünlü bilim adamlarının katıldığı kongrede, Erol Türker İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi 10 ilköğretim öğrencisi seramik, deri, ahşap gibi malzemelerden yapılan 15 adet tarihi osmanlı oyuncaklarının reprediksiyonlarını önce drama ve oyunlarla kırıp sonra restore ettiler. Yaşları 9 ile 10 arasında değişen çocuklar, dedelerinin oyuncaklarını restore ederek kendilerinden sonraki nesile oyun kültürünü aktardılar. Kongre üyelerinin ve yaklaşık 300 ziyaretçinin izlediği çalışma ile ilköğretim öğrencilerinin kültürel mirasın korunması için bilinçli, korumacı yaklaşımların geliştirilmesi amaçlandı.

‘Kültürel Mirası Koruma ve Gençlerin Aktif Katılımı’ projesi Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri ile Kültür Bakanlığı Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı işbirliğinde bir yıldır uygulanıyor. Projede Sabancı Üniversitesi öğrencileri kültürel mirası koruma bilincini oluşturmaya yönelik çalışmaları ilköğretim öğrencileri ile birlikte gerçekleştiriyor. Projenin pilot uygulamaları Mardin, Sinop, Antakya, Ardahan ve İstanbul gibi 5 ilde 75 gençle, 10 okul ve 2000 ilköğretim öğrencisi ile gerçekleşti.

Proje Süpervizörü, Sabancı Üniversitesi öğrencisi Muhterem Balcı gerçekleşen çalışma ile ilgili görüşlerini şu şekilde ifade etti: “Konrede yaptığımız atölye çalışmasının en güzel bölümü uzmanların kendi alanlarında bir malzemeyi restore etmek için bire bir çocuklarla birlikte çalışması oldu. Seramik restorasyonu uzmanı veya kağıt ya da tahta uzmanı, ben yardım ederim diyerek çocuklarla ortak çalışmaları çok etkileyici oldu. Ek olarak uzmanların kendilerinin restorasyon yapması değil anlatarak çocuklara yaptırmaları etkiyi arttırdı. Katılımcılardan biri başka ülkerlerde daha büyük çocuklarla bu kadar etkili çalışamadıklarını tekniğimizi merak edip öğrenmek istediklerini ifade ettiler.”

23. IIC Konferansı bu yıl İstanbul'da düzenlenecek

23. Uluslararası Tarih ve Sanat Eserlerini Koruma Enstitüsü (IIC - International Institute for Conservation of Historic and Artistic Works) Kongresi, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi işbirliğinde ilk kez İstanbul'da düzenlenecek.

IIC'nin, iki yılda bir düzenlediği kongrenin Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nin iş birliğiyle 20-24 Eylül tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirilecek.


Sabancı Center'da yapılacak 23. IIC Kongresi'nde "Kültürel Mirası Koruma ve Doğu Akdeniz" konusunun ele alınacağı ve dünyanın en eski ve köklü uygarlıklarının doğum yeri olan Doğu Akdeniz'e ait kültür mirasının korunmasının tartışılacak.

Kongrede bildiri sunacak uluslararası uzmanlar, Doğu Akdeniz topraklarını kültür mirası açısından dünyanın en zengin bölgelerinden biri yapan eserlerin, arkeolojik alanların, sıra dışı mimari örneklerin bakımı ve korunmasıyla ilgili fikir sunacak.

40'ın üzerinde konuşmacının katılacağı kongrede, 'sit alanı ve kent konservasyonu yönetimi', 'dokumalar, heykel, deri ve el yazmalarının korunması ve araştırılması' konuları ele alınacak. Toplantıda ayrıca, 'iç mekan resimleri, dekoratif yüzeyler, mozaik, duvar ve mezar resimleri konservasyonu', 'konservasyon tarihi ve tekniklerinin incelenmesi' konuları da anlatılacak. Uygulamaları ve bu alandaki ileri teknolojiyi karşılaştıracak konuşmacılar, gelişmeleri paylaşarak, Doğu Akdeniz'in eşsiz kültürel mirasının korunmasına dikkati çekecek.

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer konuyla ilgili; "Tarihsel değerlerin, geleceğin yaratılmasındaki büyük önemi tartışılamaz. Bu birikimin, gelecek nesillere aktarılabilmesi ise ancak kültürel mirasın korunmasıyla gerçekleştirilebilir. Özellikle hükümetlere ve yerel yönetimlere bu konuda çok iş düşüyor. Zira günümüzde artık gelişen teknoloji, her alanda olduğu gibi, kültürel mirasın korunmasında da yeni yöntem ve uygulamaların hayata geçmesine olanak tanıyor. Bu kongrenin, alanında dünya çapındaki uzmanları bir araya getirerek, kültürel mirasın önemine ve tüm yönleriyle korunmasına dikkati çekeceğine inanıyorum" dedi.

1950 yılında kurulan ve tüm dünyadaki tarihi eserlerin ve sanat eserlerinin korunması için gerekli yöntem ve çalışma standartlarının uygulanmasını teşvik eden, uluslararası bağımsız bir kuruluş olan IIC, iki yılda bir, belirli konular üzerine yoğunlaşan uluslararası kongreler düzenliyor, bugüne kadar, aralarında Roma, Londra, New York, Washington, Paris ve Kyoto'nun da bulunduğu büyük şehirlerde kongreler gerçekleştirdi.

Penguenler İsyanda

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. In justo elit, lacinia non facilisis vitae, posuere at orci. In aliquet congue arcu vitae iaculis. Morbi ut lobortis dui. Aenean vitae ligula felis, a aliquam enim. Suspendisse potenti. Ut vel velit sem, eget venenatis dui. Praesent consectetur ligula vulputate odio feugiat elementum. Ut molestie mattis tempus. Cras dapibus tortor ac arcu blandit et blandit massa adipiscing. Curabitur ligula nisi, tristique in gravida euismod, consectetur eget libero. Vivamus facilisis varius massa, at blandit nisl mattis eget.

Mauris placerat, leo nec sagittis tristique, tortor dui commodo orci, at aliquet felis augue vel justo. Nullam quis euismod diam. Maecenas mattis tincidunt velit, in gravida leo tincidunt sed. In felis enim, laoreet eu iaculis nec, aliquet quis libero. Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient

SUdergi'nin Son Sayısını Gördünüz mü?

SUdergi'nin 9. sayısı çıktı!

Sudergi'nin 9. sayısının kapak konusunu, toplumsal cinsiyet, kadın hakları ve kadın araştırmaları alanında çalışmalar yapan "Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu" oluşturuyor.

SUdergi bu sayısında da üniversitemize dair birçok yeni haber, makale ve konu başlıkları ile okurlarına zengin bir içerik sunuyor. 

SUdergi’nin yeni sayısına Üniversite Merkezi’nden ve online olarak buradan ulaşabilirsiniz.

SUdergi editörlerine ulaşmak ve görüşlerinizi paylaşmak için tıklayınız

Abone ol