Ana içeriğe atla

Terrance Odean, CEF seminerinde dikkat olgusunun yatırımcıların piyasadaki işlemlerine etkisini değerlendirdi

Akbank’ın kurucu sponsoru olduğu Sabancı Üniversitesi Finans Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance - CEF), pandemi döneminde başlattığı online seminer serisinde finans alanının önemli ismi University of California, Berkeley’den Prof. Dr. Terrance Odean’ı konuk etti.

Terrance Odean

29 Temmuz 2021, Perşembe günü düzenlenen “Yatırımcı Dikkati, İşlemler ve Varlık Fiyatları” başlıklı seminer seminerde  Odean, bireysel yatırımcıların işlemlerine yönelik değerlendirmelerde bulundu:

Bireysel yatırımcılar birçok davranışsal hata yapma potansiyeline sahiptir. Bu hataların varlık fiyatlarına olan etkisinin bir örneği dikkat olgusunun bireysel yatırımcıların işlemleri üzerindeki tesiridir. Bireysel yatırımcılar dikkatlerini çeken varlıklarda daha çok alım pozisyonuna geçerler ve bu sürü davranışı söz konusu varlıkların fiyatlarını yukarı çeker. Ancak bu kısa dönemli fiyat sıçramaları daha sonra tersine döner. Bireysel yatırımcıların dikkatini şekillendiren en önemli etken sosyal medya dahil olmak üzere çeşitli medya kanallarıdır. Bireysel yatırımcılar dikkatlerini çeken varlıklara dayalı işlemlerden ortalamada zarar ederler ve bu durum daha az varlıklı ve daha az tecrübeli yatırımcılar için daha baskındır. Robinhood gibi bir fintek aracısından elde edilen veriler, uygulamayı kullananların dikkat olgusu üzerinden daha fazla işlem yaptığını ve bu kullanıcıların yoğun alımda bulunduğu varlıkların gelecekte negatif getiri elde ettiğini göstermektedir.

UC Berkeley’deki Haas İşletme Okulu'nda Rudd Aile Vakfı Finans Grubu Profesörü olan Odean, aynı zamanda Financial Planning Review'in danışman editörü, Journal of Investment Consulting yayın danışma kurulu üyesi, Russell Sage Behavioral Economics Yuvarlak Masa üyesi ve Wall Street Journal uzman panelistidir.

Moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Yiğit Atılgan’ın gerçekleştirdiği ve Terrance Odean’ın konuk olduğu semineri aşağıda izleyebilirsiniz:

Mezunumuz Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’ne Kıdemli Üye olarak seçildi

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Toplumsal ve Siyasal Bilimler Programı 2006 lisans, Siyaset Bilimi Programı 2007 yüksek lisans mezunumuz Sibel Oktay, Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’ne Kıdemli Üye olarak seçildi. 

Sibel Oktay

Şu anda Illinois Üniversitesi Springfield Kampüsü’nde Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı olarak görev yapan mezunumuz Sibel Oktay, Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’ne kamuoyu ve dış politika kıdemli üyesi olarak seçilmesiyle birlikte, ABD’nin önde gelen akademisyenlerinden oluşan seçkin bir grubuna katılmış oldu. 

Siyaset bilimi alanındaki doktorasını 2014’te Syracuse Üniversitesi’nde tamamlayan mezunumuz Sibel Oktay, Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’nde anket araştırma ekibiyle daha yakından çalışarak ABD’nin dış politikasıyla ilgili acil sorulara cevap vermeye yönelik yeni anketler geliştirecek, araştırma raporları hazırlayacak, politika analizleri ve yorumları sunacak. 

Küresel politika ve fikir araştırmaları konularındaki çalışmalarıyla yaklaşık bir asırdır ABD’deki akademisyenleri ve politikacıları bilgilendiren dünyaca ünlü bir düşünce kuruluşu olan Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’ne katılmaktan dolayı çok mutlu olduğunu dile getiren Oktay “Konsey’in yönetimi tarafından seçilerek üyeliğe davet edilen akademisyenlerin kayda değer bir başarı ve yayın geçmişinin olması ve Konsey’in misyonuna, programlarına ve hedeflerine uygun bir araştırma gündemlerinin olması bekleniyor.” dedi. 

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Toplumsal ve Siyasal Bilimler Programı 2006 lisans, Siyaset Bilimi Programı 2007 yüksek lisans mezunumuz  Sibel Oktay ile gazeteSU olarak yaptığımız röportajı aşağıdan okuyabilirsiniz. 

Sabancı Üniversitesi'nde 2006 yılında lisans ve 2007 yılında yüksek lisans eğitiminizi tamamladınız. O günlere geri dönmemiz gerekirse lisans ve yüksek lisans programı tercihlerinize hangi kriterleri göz önünde bulundurarak karar verdiniz? Sabancı Üniversitesi'ndeki eğitim yıllarınızdan unutamadığınız, kariyerinize yön veren anılarınız var mı?

S.O: SPS 101 ve özellikle yakın siyaset tarihiyle alakalı SPS 102 en favori derslerimdi. SPS 102’de o dönem Meltem Müftüler-Baç hocamızın verdiği Uluslararası İlişkiler modülü o kadar ilgimi çekmişti ki ikinci senemde hemen siyaset bilimi/uluslararası ilişkiler dersleri almaya karar verdim. Alanımı o zaman seçtim, zamanla daha da çok sevdim ve yüksek lisans ve doktora derecelerimi de bu alanda aldım.

Sabancı’daki yıllarımdan unutamadığım, hala rüyalarıma giren çok anım var! Ama en değerlisi, bugün dahi akıl hocam, rol modelim kabul ettiğim pek çok hocamla çalışma, onlardan ders alma şansına erişmiş olmak. Meltem Müftüler-Baç, Ahmet Evin, Sabri Sayarı, ve Bahri Yılmaz. Kariyerime yön veren onların ışığı oldu.  

“Sabancı’nın en iyi özelliklerinden biri öğrencilerin hocalarla beraber araştırma yapma sansı bulması (lisans yıllarında bile!)” 

Şu anda lisans eğitimine devam eden veya yeni mezun olacak olan öğrencilerimize neler önerirsiniz?

S.O: Sabancı’nın ilk iki sene formasyonu zor, fakat ilgi alanlarımızı anlamamız açısından son derece faydalı. Öğrencilere tavsiyem, ilk iki sene kendi iç seslerine kulak versinler ve hangi konulara ilgi duyduklarını düşünsünler. Sabancı’nın en iyi özelliklerinden biri öğrencilerin hocalarla beraber araştırma yapma sansı bulması (lisans yıllarında bile!) Öğrenci arkadaşlar bu fırsattan mümkün olduğunca faydalansınlar. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okuyan arkadaşlara özel tavsiyem: araştırma yöntemi derslerinizi ciddiye alin.  Bu dersler zor, biliyorum (ben de zorlanmıştım.) Fakat akademik kariyere devam etseniz de etmeseniz de bu derslerde edindiğiniz bilgi ve beceriler hayat boyu işinize çok yarayacak! 

“Sabancı’da aldığımız eğitim dünya standartlarında ve hatta bence kimi acılardan bu standardın da ötesinde!”

Eklemek istedikleriniz var mı?

S.O: Sabancı’da aldığımız eğitim dünya standartlarında ve hatta bence kimi acılardan bu standardın da ötesinde! Yeniden üniversiteye başlamam gerekse, hiç tereddütsüz Sabancı’yı seçerdim. Bugünlere gelmemde emeği gecen bütün hocalarıma candan teşekkür ederim. 

Mezunumuz tarafından hazırlanan yüksek lisans tezi “En İyi Tez Ödülü”ne layık görüldü

Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik Programı 2018 Mezunumuz İpek Efe, yüksek lisans eğitimini ETH Zürih Üniversitesi’nin Malzeme Bilimi programında tamamladı. Malzeme Bilimi alanında hazırlamış olduğu yüksek lisans tezi ile “En İyi Tez Ödülü”ne layık görülen İpek Efe, doktora çalışmasına ETH Zürih Üniversitesi’nde devam ediyor. 

İpek Efe

İpek Efe ile program tercihi, Sabancı Üniversitesi’ndeki lisans yılları, en iyi tez ödülüne layık görülen araştırması ve hedefleri üzerine yaptığımız röportajı aşağıda okuyabilirsiniz.

Sabancı Üniversitesi’nde Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik Programında okumaya ne zaman ve nasıl karar verdin? 

İ.E: Sabancı üniversitesi ile ilk olarak 11. sınıfta tanıştım. Sabancı tanıtım ekibi ve malzeme bilimi programından sevgili Mehmet Ali Gülgün hocam Eskişehir’e, lisem Gelişim Koleji’ne tanıtım için gelmişlerdi. O zamana kadar ne Sabancı’yı duymuştum ne de malzeme bilimi nedir biliyordum. Mehmet Ali hoca Sabancı’da yaptıkları çalışmalardan ve araştırmalardan bahsetmişti, çok etkilenmiştim ve bu sayede malzeme bilimini internetten araştırmaya başladım.

"Sabancı’nın da Türkiye’de malzeme bilimi okumak için en iyi üniversite olduğuna karar verdim."

Malzeme biliminin ilgilendiği konular çok ilgimi çekmişti ve lisede de en çok sevdiğim dersler kimya ve fizik olduğu için bu bölümün bana uygun olabileceğini düşündüm ve Sabancı’nın da Türkiye’de malzeme bilimi okumak için en iyi üniversite olduğuna karar verdim. Tabii Sabancı’daki bölüm seçme özgürlüğü sayesinde bu kararı vermem kolay oldu. Sabancı’da ilk senemden sonra da bu bölümü istediğime emin oldum. Bunda 1. Sınıfta Cleva Ow-Yang hoca ile yaptığım PROJ101 projesi ve üst dönem malzeme bilimi öğrencileri ile yaptığım sohbetler etkili oldu.    

Sabancı Üniversitesi’nde aktif bir lisans eğitimin oldu. Bu süre zarfında yaptığın sosyal ve akademik çalışmalardan, yer aldığın projelerden bahseder misin? 

İ.E: Benim için üniversite hayatımı eşsiz bir deneyime çeviren en önemli faktör yer aldığım sosyal aktiviteler diyebilirim. İlk iki senemde bir parçası olduğum SUOyuncuları ile çeşitli oyunlar sergiledik ve tiyatro festivallerini katıldık, aynı zamanda Münazara Kulübü ile birçok üniversitenin münazara turnuvalarına katılma imkânımız oldu. Bu iki kulübün hem entelektüel hem de kişisel gelişimime katkısı çok büyük oldu. Bunların dışında AstroSU (Astronomi Topluluğu) ile kampüste astronomi etkinlikleri düzenleyip, RadyoSU kapsamında “Teachers are Human” radyo programını yürüttük. Ve tabii ki 4 sene boyunca içinde bulunduğum Toplumsal Duyarlılık Projeleri ile okul-çocuk, sürdürülebilirlik, kültürel miras gibi alanlarda proje yapma imkânım oldu. Bütün bu projeler hem farklı bakış açıları kazanmamı hem de iletişim becerilerimi geliştirmemi sağladı. Tabii ki sosyal aktivitelerin en önemli getirisi bana hala görüşmeyi sürdürdüğüm, hayat boyu devam edecek arkadaşlıklar kazandırmaları oldu.

Akademik olarak 1. Sınıfın ikinci döneminden itibaren laboratuvarda bir araştırma projesinin parçası olma fırsatı yakaladım. 1. Sınıfta Cleva Ow-Yang hocamın süpervizörlüğünde transparan güneş pilleri üzerine, sonraki senelerde ise uzun-ışımalı fosfor tozu sentezi üzerine olan projesinde yer aldım. Bitirme projem geçirimli elektron mikroskobu ile elde ettiğimiz görüntülerdeki ve verilerdeki gizlenmiş detayların hesaplamalı tekniklerden yararlanılarak açığa çıkarılması üzerineydi. 

Bunlara ek olarak, 2. Sınıfın yazından itibaren her yaz farklı bir araştırma enstitüsünde araştırma stajı yaptım. Listelememem gerekirse, University of Erlangen-Nürnberg’te atom prob tomografisi (APT), CERN’de radyoaktif atomlardan faydalanarak malzemelerin elektromanyetik özelliklerinin araştırılması ve Barselona Malzeme Bilimi Enstitüsü’nde de termoelektrik malzemeler üzerine olan projelere katıldım. 

Araştırma projelerimin dışında, NS101-102 ve Termodinamik derslerinde asistanlık yapma fırsatım oldu. Bu eğlenceli asistanlık deneyimlerim bana çeşitli öğretim tekniklerini öğrenmemde ve geliştirmemde katkı sağladı.  

Lisans eğitimini tamamladıktan sonra nasıl bir yol çizdin? Yüksek lisans eğitimine devam etme kararı alırken seni etkilen faktörler oldu mu? Yüksek lisans eğitimi nerede ve hangi programda tamamladın? Bu tercihlerinin özel bir nedeni oldu mu? 

İ.E: Lisans eğitimimi tamamladıktan sonra, öğrenimime yüksek lisans yaparak devam etmek istedim. Bu kararı almamdaki en önemli faktör, lisans hayatım boyunca içinde bulunduğum araştırmalardan keyif almam ve malzeme bilimi ile ilgili daha çok şey öğrenme isteğim oldu. Yüksek lisans eğitimimi ETH Zürich Üniversitesi’nin Malzeme Bilimi programında tamamladım. ETH Zürich’i tercih etme sebeplerim arasında ilgilendiğim konular üzerine araştırma yapan gruplarının olması, programın farklı alanlarda ders seçenekleri sunması, yüksek lisans programının araştırmaya büyük önem vermesi, üniversitenin araştırmaya ayırdığı büyük fonlar yer aldı. Bunların dışında ETH Zürich’ in yüksek lisans bursu programına kabul almam da bu kararı finansal olarak kolaylaştırdı. Tabii ki, İsviçre’nin harika doğasından da bahsetmemek olmaz.

CERN’deki stajım sırasında İsviçre’deki hayatı biraz deneyimleme fırsatım olmuştu ve doğayla iç içe bu hayat tarzından bir hayli keyif almıştım.   

Yüksek Lisans tezin malzeme bilimi alanında en iyi tez seçildi. Tez çalışmandan bahseder misin?

İ.E: Yüksek lisans sırasında yaptığım çalışmaların bir bölümü çok özel bir malzeme olan Bizmut Ferrit (BiFeO3, bismuth ferrite) malzemesine odaklanıyordu. Bu malzeme, multiferroik malzemeler dediğimiz bir malzeme grubuna ait. Multiferroik malzemelerin özel bir alt sınıfı olan bu malzemelerin manyetik ve elektrik özellikleri birbiri ile eşleşmiş durumda. Bu sayede malzemenin elektrik özeliklerini manyetik alan kullanarak ve manyetik özelliklerini elektrik alan kullanarak kontrol edebiliyoruz. Bizmut ferrit’in çok özel olmasının sebebi bu eşleşmeyi büyük bir ölçekte ve oda sıcaklığında gösteren bilinen tek malzeme olması. Bu bizmut ferriti uygulamalarda kullanımı acısından çok elverişli bir hale getiriyor. Bu malzemenin umut verici kullanım alanları öncelikle elektronik cihazlar. Günümüzde elektronik cihazların içindeki parçalar, kartlar ve çipler her geçen gün daha küçük ve yoğun olarak üretiliyor/ tasarlanıyor. Ama bu parçalar küçüldükçe ve yoğunlaştıkça artık yaygın olarak kullanılan malzemelerin (mesela silikon gibi yarı iletkenler, ya da yaygın manyetik malzemeler) limitlerine ulaşıyoruz ve hem bilgi depolama kapasitesi sorunu hem de ısınma sebebiyle enerji kaybı sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Bu yüzden artık birim alanda daha fazla bilgi depolama kapasitesine sahip ve bunu yaparken de enerji kaybının minimum olacağı malzemelere ihtiyacımız var. Multiferroik bizmut ferrit, bu probleme çözüm olabilecek çok umut vadedici sonuçlara sahip. Fonksiyonel özelliklerinin hem elektrik hem de manyetik alan ile kontrol edilebilmesi hem bilgi depolama kapasitesini arttırıyor hem de daha verimli enerji kullanımı sağlıyor. Ama bu malzemenin elektronik cihazlara entegresinde en zayıf noktası kullanıldıkça bir süre sonra bu özelliklerinin azalması ve en sonunda kaybolması (yorgunluk).


Yüksek lisans tezim hem deneysel hem de hesaplamalı yöntemleri birleştiren bir çalışmaydı. Deneysel kısmında, bahsettiğim bizmut ferrit malzemesini ince film halinde sentezleyerek, özelliklerini en ideal noktaya ulaştırmaya ve bu özellikleri en uzun sure korumasını sağlamaya çalıştım. Deneylerimin yanında, tamamlayıcı bir faktör olarak, aynı malzemeyi bu sefer yoğunluk fonksiyonları teorisi (density functional theory)’ ne dayanan hesaplama teknikleri ile atomik olarak simüle ettim. Simülasyonlarımda özellikle bu malzemenin farklı metallerle beraber entegresinde elektronik özelliklerinin nasıl etkilendiğini inceledim. Sonuç olarak, hem bu malzemenin sentezindeki önemli parametrelerin belirlenmesi hem de elektronik cihazlara entegresi için gerekli olan koşullarda atomik yapısının ve özelliklerinin nasıl etkilendiği ile ilgili veriler elde ettim. 

Tez araştırmam dışında, yaptığım diğer bir projede de yine aynı bizmut ferrit malzemesinin bu sefer suyu parçalarına (water splitting) ayırmak amacıyla kullanılmasının mümkün olup olmadığını araştırdık. Çalışmalarımızı yine aynı yöntemi ile gerçekleştirdik ve çalışmamız sonucunda bu malzemenin piezoelektrik özelliklerinin üzerine adsorbe olan su parçacıklarını ayırmak için elverişli olduğu sonucuna ulaştık. Bu ileride hidrojen enerjisi için ihtiyacımız olan hidrojen üretimini verimli bir şekilde yapmamızı sağlayacak bir teknolojide kullanılabilir. 

Referanslar: 

  • Efe, N. A. Spaldin and C. Gattinoni, The Journal of Chemical Physics, 2021, 154, 024702.
  • N. A. Spaldin, I. Efe, M. D. Rossell and C. Gattinoni, The Journal of Chemical Physics, 2021, 154, 154702. 

Bundan sonrası için hedeflerin neler?

İ.E: Nisan ayı itibari ile yine ETH Zürih Üniversitesi’nde malzeme bilimi alanında doktora eğitimime başladım. Doktora çalışmamda metal-oksit malzemelerin ince film olarak üretilmesinde ve kristal yapılarının doğrusal olmayan optik yöntemleri ile incelenmesi üzerine yapacağım. Şu an için doktora sonrasında akademide kalıp araştırmalarıma devam etme planlarım var ama tabii gelecek neler gösterir çok belli olmaz. Akademik çalışmalarımın yanında gelecekte bilim ve toplumun kesişim noktasında bulunan toplumsal çalışmalarda yer almayı da çok isterim.  

Üniversite seçim yolculuğuna yeni çıkacak, başvuru-kabul ve tercih sürecine girecek öğrencilere neler tavsiye edersin?

İ.E: Öncelikle bu çok zor dönemde kolaylıklar, başarılar ve bol şanslar diliyorum. Tercih döneminde olanlara, seçmek istedikleri üniversite ve bölümü iyice araştırmaları ve bu kapsamda bu bölümlerde okuyan öğrencilerle, ders veren profesörlerle iletişime geçmekten hiç çekinmemelerini tavsiye ederim. Mümkün olan her kaynaktan bilgi topladıktan sonra da tercihlerini kimsenin etkisi altında kalmadan tamamen kendi bilgileri ve hislerinden faydalanarak yapmalarını öneririm. Böylelikle bu karar ve sonuç olduğu gelecek tamamen onların ürünü olur. Kararlarının tek sorumlusu olmanın da insanı daha güçlü, özgüvenli ve mutlu yaptığına inanıyorum.  

Ve son olarak Sabancı’ya dair özlediklerin nelerdir?

İ.E: Sabancı’ya dair her şeyi özlüyorum ama en çok özlediklerim tabii ki kampüsümüzün o eşsiz aile ortamı. Kulüp etkinlerinde rol almayı, arkadaşlarımla yemekhanede uzun uzun kahvaltılar yapmayı, akşam yemekleri yemeyi, yurtlardan dersliklere gidene kadar 10-15 kişi görüp hepsiyle ayaküstü sohbet etmeyi, IC’de sabahlamayı ve hocalarımla olan o samimi ilişkiyi gerçekten çok özlüyorum. 

Eklemek istediklerin var mı?

İ.E: Sabancı’da şu anda okuyan öğrencilerden, umarım ki COVID yakında izin verdiğinde, Sabancı’daki bu eşsiz hayatın tadını benim için de doya doya çıkarmalarını diliyorum! 

Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik programı ve diğer lisans programlarımız hakkında ek bilgilere, öğretim üyelerimiz ve mezunlarımızla gerçekleştirdiğimiz webinar kayıtlarından ulaşabilirsiniz. 

Araştırmacımız Nihal Öztolan Erol’un Projesine TÜBİTAK 1002 Desteği

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Doktora Sonrası Araştırmacısı Nihal Öztolan Erol’un yürütücüsü olduğu proje, TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek Programı kapsamında destek almaya hak kazandı.

Nihal Öztolan

Nihal Öztolan Erol’un projesi “Arabidopsis thaliana’da azot kullanım etkinliğini sağlayan genlerin moleküler genetik yöntemler ile araştırılması” başlığını taşıyor. Projede, azotlu gübrelerin doğaya verdiği tahribatın ortadan kaldırılması hedefleniyor.

1 yıl sürecek projede Wageningen Üniversitesi’nden Mark GM Aarts ve Maarten Koornneef ve Sabancı Üniversitesi’nden Selim Çetiner danışmanlık desteği verecekler.

Projenin önemine değinen ve detayları hakkında bilgi veren Nihal Öztolan Erol şunları söyledi: “Azot, bitkiler için temel makro elementlerden biridir. Bitkiler topraktaki azotu, azot sabitleyen mikroorganizmalar sayesinde kökleriyle alır ve tüm organlarına dağıtırlar. Yeterli miktarda azot bulunan toprakta yetişen bitkiler sağlıklı bir şekilde büyür, gelişir, ürer ve hayat döngülerini tamamlar. Ancak azotun eksik olduğu topraklarda, bu durum farklıdır. Bitkinin büyüyüp gelişmesi ve verimliliği önemli oranda düşer. Tarımda bu gibi durumların üstesinden gelmek için azotlu gübreler kullanılır ancak azotlu gübrelerin doğaya verdiği tahribat günümüzde yer altı su kaynaklarının kirlenmesi, deniz ölümleri, azot döngüsünün bozulması gibi sorunlarla karşı karşıya kalmamıza sebep olur. Bütün bu negatif etkileri ortadan kaldırmak için bitkilerdeki azot kullanım etkinliğinin artması çok önemlidir. Düşük azotlu ortamda sağlıklı bir şekilde büyüyüp, gelişip, üreyebilen bitkilerin elde edilmesi ile bitkilerde azot kullanım etkinliğini artırmış oluruz. Sabancı Üniversitesi MDBF Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programında yürütülecek olan bu proje, azotlu gübrelerin doğaya verdiği tahribatı ortadan kaldırmasına yardımcı olurken bitkilerdeki azot kullanım etkinliğinin artmasını sağlayan temel bilim çalışmalardan biri olacak.”

Raith Micrograph Award 2021 Special Edition yarışmasında Türkiye’den 2 ödül

Raith firması tarafından uluslararası katılım ile organize edilen, Raith Micrograph Award 2021 Special Edition yarışmasında; Dr. Mehmet Selim HANAY’ın yürütücülüğünde Bilkent UNAM ve Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) kolaborasyonuyla, nanofabrikasyon süreçleri SUNUM Nanofabrikasyon Takım Lideri Dr. Cenk YANIK tarafından gerçekleştirilen 'Full Electrostatic Control of Nanomechanical Buckling Device' isimli çalışma, komite tarafından 2. seçilmiştir.

Cenk Yanık

Ayrıca Dr. Cenk YANIK’ın nanofabrikasyon üretim sürecinde kritik katkılarının bulunduğu 'Doubly-clamped beam NEMS device' isimli bir diğer kolaboratif çalışma da Onur ödülüne layık görülmüştür. Bir çok ülkeden katılımın gerçekleştiği yarışmada Türkiye adresli iki güzide kurumun bulunması oldukça gurur ve umut vericidir.

Dr. Cenk YANIK’ı üstün katkılarından dolayı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

CEF Seminerlerinin Konuğu UC Berkeley’den Prof. Dr. Terrance Odean

Akbank’ın kurucu sponsoru olduğu Sabancı Üniversitesi Finans Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance - CEF), pandemi döneminde başlattığı online seminer serisini finans alanının önemli isimleriyle sürdürüyor.

CEF_Odean

29 Temmuz 2021, Perşembe günü düzenlenecek ve CEF YouTube kanalından 19.00 itibarıyla yayınlanacak “Yatırımcı Dikkati, İşlemler ve Varlık Fiyatları” başlıklı seminerin konuğu University of California, Berkeley’den Prof. Dr. Terrance Odean. Moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Yiğit Atılgan’ın gerçekleştireceği etkinliğin dili İngilizcedir.

Terrance Odean, UC Berkeley’deki Haas İşletme Okulu'nda Rudd Aile Vakfı finans profesörüdür. Odean, Financial Planning Review dergisinin danışman editörü, Journal of Investment Consulting dergisinin danışma kurulu üyesi, Russell Sage Behavioral Economics Yuvarlak Masa üyesi ve Wall Street Journal uzman panelistidir. Odean, 2016 yılında, yatırım alanındaki önemli araştırmaları için CFA Enstitüsü tarafından James R. Vertin Ödülü’ne layık görülmüştür. Terrance Odean ayrıca, Review of Financial Studies'de editör ve yardımcı editör, Journal of Finance'te yardımcı editör, Management Science'ın özel bir sayısında ortak editör, Journal of Behavioral Finance'de yardımcı editör, UC Berkeley bünyesindeki Deneysel Sosyal Bilimler Laboratuvarı’nda direktör, Russell Investments’ta akademik danışma kurulu üyesi, Viyana Ekonomi ve İşletme Üniversitesi'nde WU Gutmann Merkezi’nde akademik danışma kurulu üyesi, Norveç'teki Stavanger Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi, Haas’ta finans grubunun başkanı ve Willis H. Booth finans ve bankacılık profesörü görevlerinde bulundu.

CEF seminerleriyle ilgili detaylı bilgiye https://cef.sabanciuniv.edu/ adresinden ulaşabilir, Prof. Dr. Terrance Odean seminerini takip etmek için burayı tıklayabilirsiniz.

Geleceğin Teknolojileri için Fonlara Erişim - EIC Bilgi Günü

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM), 28 Temmuz 2021 Çarşamba günü 'Geleceğin Teknolojileri için Fonlara Erişim - EIC Bilgi Günü' etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Açılış konuşmasını TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal'ın yapacağı ve European Commission uzmanlarının konuşmalarının yer alacağı etkinliğe kayıt olmak için lütfen tıklayın. 

GazeteSU e-posta gönderimi 2021 yaz uygulaması

Akademik yıl boyunca gazeteSU içeriklerinden derlenerek haftaiçi 5 gün iletilen gazeteSU e-posta gönderimi, 27 Temmuz – 13 Eylül 2021 tarihleri arasında Salı ve Perşembe günleri olmak üzere haftada 2 gün yapılacaktır.

Yaz dönemi boyunca üniversite ile ilgili haber ve duyuruları, günlük olarak gazeteSU anasayfasından takip etmeye devam edebilirsiniz.


Mekatronik Mühendisliği Doktora Öğrencimize Konferans Katılım Bursu

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MBDF) lisans ve yüksek lisans mezunu, Mekatronik Mühendisliği doktora öğrencisi Rana Altay'ın, MDBF/SUNUM öğretim üyesi Ali Koşar ve Murat Kaya Yapıcı ile hazırladığı "A HYBRID SPIRAL MICROFLUIDIC PLATFORM FOR SEPARATION OF CIRCULATING TUMOR CELLS” başlıklı çalışması alanında en iyi konferanslardan olan 25th International Conference on Miniaturized Systems for Chemistry and Life Sciences (MicroTAS 2021) konferansına kabul edildi. 

Rana Altay

Sabancı Üniversitesi doktora öğrencisi Rana Altay, Chemical and Biological Microsystems Society in Palm Springs, CA, USA komitesi tarafından konferansa katılımı için burs kazanan öğrenci olarak ilan edildi. 

Bu çalışma, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) alt yapısı ile Nano Tanı İçin Fonksiyonel Yüzeyler ve Arayüzler Mükemmeliyet Merkezi (EFSUN) bünyesinde yapılan disiplinlerarası araştırmalara güzel bir örnektir.

Garanti BBVA İklim Endeksi hayata geçti

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun yürütücülüğünü üstlendiği CDP Türkiye ve Borsa İstanbul iş birliğiyle oluşturulan Garanti BBVA İklim Endeksi, Borsa İstanbul’da gerçekleşen gong töreniyle hayata geçirildi. 

Garanti BBVA İklim Endeksi

Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun, Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Kurucu Direktörü ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat, Garanti BBVA Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı Koordinatörü Tufan Cömert

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun yürütücülüğünü üstlendiği CDP Türkiye ve Borsa İstanbul iş birliği ile oluşturulan Garanti BBVA İklim Endeksi, sürdürülebilir finans pazarını geliştirmek ve şirketlerin iklim riskleri ile fırsatları konusundaki şeffaflıklarını artırmak için teşvik etmeyi hedefliyor. 

Garanti BBVA İklim Endeksi, Borsa İstanbul’da işlem gören ve iklim değişikliğiyle mücadele alanında şirketlerin raporlama yaptığı CDP kapsamında iyi performans gösteren şirketleri öne çıkaracak. Bunun sonucunda, Türkiye’de sürdürülebilirlik ve iklim finansmanı için baz oluşturabilecek metodolojisi dünyaca kabul gören ve güvenilir bir endeks oluşturulacak. Ayrıca, iklim değişikliği konusundaki risklerini ve fırsatlarını şeffaf bir şekilde beyan ederek endekse dahil olan şirketlerin paylarından oluşan portföyün fiyat ve getiri performansı ölçülecek. 

Garanti BBVA İklim Endeksi’nin hesaplanması, sürekliliğinin sağlanması ve endeks verilerinin veri dağıtım kuruluşları aracılığıyla yayımlanması işlemleri Borsa İstanbul tarafından gerçekleştirilecek. Endeksin yatırım dünyasını, Borsa İstanbul’da işlem gören CDP İklim Değişikliği raporlamasındaki en güncel skoru B- ve üzeri şirketler oluşturuyor. Yılda bir kere güncellenecek endeks içerisinde yer alan hisse senetlerinin bu alandaki ağırlığı fiili dolaşımdaki payların piyasa değerine göre belirlenirken, hisse seçim sürecinde likidite kuralı da uygulanıyor. Endekse son 6 aylık dönemde günlük ortalama işlem hacmi en az 10 milyon TL ve üzeri olan hisse senetleri dahil ediliyor. 

Melsa Ararat

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Kurucu Direktörü ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat, endekse dair şunları söyledi: “CDP, 110 trilyon dolar varlığı yöneten 590 küresel yatırımcı adına şirketleri iklim değişikliği, su güvenliği ve ormansızlaşma üzerindeki etkilerini yatırımcılara açıklamaya davet ediyor. 2020 yılında küresel piyasaların toplam değerinin %50’sinden fazlasını temsil eden 9600 şirket CDP soru setlerini kullanarak raporlama yaptı. Bu rakam 5 sene öncesine göre %70 artışı temsil ediyor. Son yıllarda ise tüm dünyada, doğrudan doğruya CDP verilerini kullanan endeksler ve fonlar artarken, CDP verilerini kullanan diğer çevresel ve sosyal etkileri de dikkate alan endeksler ve yatırım fonları da giderek yaygınlaşmakta. Bugün ise, CDP’nin Türkiye operasyonunun 10 yıllık hayalini gerçekleştiriyoruz. CDP tarafından şirketlere verilen iklim değişikliği derecelendirme notlarını kullanan ve Türkiye’de finansal sermayenin, iklim değişikliğini dikkate alan şirketlere aktarılmasına aracılık edecek bir yatırım endeksini lanse ediyoruz. İnanıyoruz ki, bu endeks sayesinde, Türkiye’nin iklim değişikliğine dayanıklı, emisyonlarını bilimin öngördüğü hedeflere uygun olarak azaltmayı ve nihayet sıfırlamayı amaçlayan şirketleri, uluslararası kurumsal yatırımcıların radarına girecek ve Türkiye’ye ek yabancı sermaye gelmesine vesile olacaklar. Bu endeksin ayrıca, yerel kurumsal yatırımcıların da konuya olan ilgisini çekeceğini ve henüz iklim değişikliği stratejilerini açıklamamış şirketleri de özendireceğini ümit ediyoruz.” 

Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun da, Garanti BBVA İklim Endeksine ilişkin şunları söyledi: “Borsa İstanbul, Garanti BBVA ve CDP Türkiye iş birliği ile gerçekleştirilen bu ortak projede, Borsa İstanbul olarak yer almaktan gurur duyuyoruz. Borsa İstanbul olarak bu endeksin hesaplanması, sürekliliğinin sağlanması ve yayınlanması hizmetini veriyoruz. Gösterge niteliğindeki bu endeksin oluşturacağı yatırım fırsatlarından ötürü heyecan duyuyoruz. Garanti BBVA ve CDP Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir kalkınma konularında, inovatif yaklaşımlar ve yenilikçi finansman modelleri sunan öncü kurumlarımızdır. Sürdürülebilir finansmana katkı sağlayacak bu endeksin oluşturulmasında emeği geçen, başta Garanti BBVA ve CDP Türkiye olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Garanti BBVA İklim Endeksinin sermaye piyasalarına hayırlı olmasını diliyorum.” 

Endeksle ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, “Garanti BBVA olarak, ‘Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz’ mottosuyla her geçen gün daha güçlü adımlarla ilerlediğimiz iklim değişikliğiyle mücadele yolunda Türkiye’de yeni bir ilke daha imza atmaktan büyük gurur duyuyoruz. Garanti BBVA İklim Endeksi’ni, iki ana iş stratejimizden biri olan “iklim değişikliğine karşı mücadele” hedefimizi göz önünde bulundurarak bankamız, CDP Türkiye ve Borsa İstanbul ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir yıldan kısa süre içerisinde tamamladık. Garanti BBVA olarak Türkiye’deki yenilenebilir enerji finansmanına bugüne kadar 5,6 milyar dolar üzerinde bir katkı sağladık, sürdürülebilir finans piyasasına katkımız ise 810 milyon dolar üzerinde. Garanti BBVA İklim Endeksi ile sürdürülebilir finans çalışmalarımızı bir yenisini daha ekliyoruz ve Türkiye özel sektörünün şeffaf iklim değişikliği performansı, iklim risklerinin fırsatlara dönüştürülmesi ve yerel yatırımcıların iklim değişikliği algısını geliştirmeleri için bir mihenk taşı olmasını temenni ediyoruz. Garanti BBVA olarak, iklim değişikliğine karşı ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçişi süresinde, özel sektör, devlet organları ve sivil toplum kuruluşlarıyla Türkiye’nin ilklerini gerçekleştirmek üzere çalışmaya devam edeceğiz.” dedi. 

Garanti BBVA’nın sürdürülebilir finansa yönelik çalışmaları hakkında da bilgi veren Ebru Dildar Edin sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece son 60 yılda insanlık olarak atmosfere 100ppm CO2 saldık. Bu oran, 10.000 yıldan daha uzun bir süre önce son buzul çağının sonuna doğru meydana geldiği gibi, önceki doğal artışlardan 100 kat daha hızlı. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ndeki bilim danışmanları, limitlerin, 2 derece için 475 ppm veya 1,5 derece için 425 ppm’den fazla olmayan bir atmosferik CO2 konsantrasyonu anlamına geldiğini tahmin ediyorlar. Eğer 1,5 derece hedefine ulaşabilmeyi hala düşünüyorsak geriye sadece küresel olarak 6 ppm’lik bir bütçemiz kaldı. Kısacası artık bir dönüm noktasının eşiğindeyiz ve bu eşikteyken bir sonraki adımın doğru yönde olduğundan emin olmamız gerek. İklim aciliyeti açısından iş dünyası olarak sorumluluğu üstlenmemiz ve iklim hareketini tüm tabana yaymak için uzlaşmacı fırsatlar sunan, teknolojiyi arkasına alan inovatif girişimlerle yeni bir iyileşme dönemi yaratmamız gereken bir dönemdeyiz. Yenilenebilir enerji yatırımları, enerji verimliliği uygulamaları ve döngüsel ekonomi gibi birçok farklı inovatif yaklaşım milyonlarca yeni iş alanı yaratırken, Dünya Bankası tarafından bu alanlardaki yatırımların yılda en az 700 milyar dolar tutarına ulaşacağı öngörülüyor. Garanti BBVA’nın iklim değişikliğine karşı finans sektörünü dönüştüren rolü, 15 yıl önce kendi iş stratejisini değiştirmenin çok ötesinde bir vizyonla başladı. Bugüne kadar sürdürülebilir kalkınmaya sağladığımız 51 milyar TL’yi aşan katkıyla hem dünyanın ihtiyacı olan yeşil ve sosyal iyileşmeye katkıda bulunduk hem de sürdürülebilir finans piyasasını yerel ekonomimizdeki aktörlerden biri haline getirdik.” 

Abone ol