Sabancı Üniversitesi Ekonomi ve İşletme Kulübü tarafından düzenlenen Büyük Buluşma’19: Game Changers, 13 Nisan Cumartesi Sakıp Sabancı Müzesi “the Seed” Oditoryumu'nda gerçekleşecek.
Game Changers kavramı son yıllarda hayatımıza yeni girmiş bir kavramdır. Bu kavram adından da anlaşılacağı üzeri mevcut düzeni veya durumu önemli ölçüde değiştiren yeni bir unsur veya faktör için kullanılır. Büyük Buluşma’19: Game Changersiçerisinde bu kavramı şimdiye kadar kendi alanlarında büyük değişikliklere yol açmış şirketleri ve gelecekte kendi alanlarını değiştirmek için çabalayan şirketleri inceleyeceğiz.
Oturumlar arasında, modern mimarisiyle temamızla bütünleşen the Seed'i keşfederken, çeşitli ikramlar eşliğinde sürpriz hediyeler kazanma, Sakıp Sabancı Müzesi’ni gezme ve konuşmacılarımızla tanışma fırsatı bulacaksınız.
"Büyük Buluşma’19: Game Changers"da neler konuşulacak
E-spor
Kripto Paralar
FinTech Robo Advisory
E-Ticaret
Dijital Perakende
Paylaşım Ekonomisi
*ve daha fazlası
"Büyük Buluşma’19: Game Changers" Konuşmacıları
Alper Afşin Özdemir - Türkiye E-Spor Federasyonu Kurucu Başkanı
Burak Ertaş - sahibinden.com CEO
Ahmet Onur - Kolektif House Kurucu Ortak & CEO
Özgür Güneri - BtcTürk CEO
Osman Burak Arslanpay - Öneriver Kurucu Ortak
Hazal Alyağut - Starbucks Türkiye Marka Müdürü
Oğuz Kartal - IBM iX, Head of Design Studio
Gökhan Eker - Bilgi Teknolojileri Mimari ve Temel Bankacılık Uygulama Geliştirme Bölüm Başkanı
*ve daha fazlası
Etkinliklerimizden haberdar olmak için Ekonomi ve İşletme Kulübü'nü takip etmeyi unutmayın!
#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Temel Geliştirme Direktörü Zehra Sayers oldu.
"Sabancı’nın düşünme hakkı ve zamanı vermesi bence çok büyük bir fırsat"
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Temel Geliştirme Direktörü Zehra Sayers
MÜ-ED: Merhaba, lisansınızı fizik alanında okuduktan sonra biyofizik alanına yönelmeye nasıl karar verdiniz?
ZS: Lisansımı her şeye pozitif bilimi kullanarak cevap verebilmek için fizik alanında yaptım ve bu eğitim sırasında da gördüm ki aslında fizik bile her şeye kesin cevaplar veremiyor. O yüzden çok sevdiğim diğer bir alan olan biyolojiye de yönelebilirim diye düşündüm, çünkü başta biyolojiyi o yüzden seçmemiştim. Biyolojide çok karmaşık sorulara cevap bulmak mümkün değil. Onun için ben basit şeylerle ilgilenen fiziğe yöneleyim demiştim. Fakat sonra anladım ki ne fizik ne biyoloji göründüğü gibi değil. Ama ikisi de çok sevdiğim bir alan, o yüzden bunları birleştirmeyi istedim.
MÜ-ED: Doktora ve sonrasındaki kariyer sürecinizde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
ZS: Çok ciddi zorluklarla karşılaşmadım aslında. Bu soruya çok heyecan verici bir cevap veremeyeceğim. Oldukça standart bir yol izledim. Tabii annelikle iş hayatını birleştirmek o kadar kolay olmadı. Ama onun dışında profesyonel hayat açısından pek zorlukla karşılaşmadım.
"Günümüzde karşılaştığımız sorular, aşmamız gereken zorluklar
genelde interdisipliner bir yaklaşım gerektiriyor"
MÜ-ED: Üniversitemizin mühendislik ve doğa bilimleri fakültesi kurucu üyelerinden olarak interdisipliner yapının mühendislik öğrencilerine kattıkları hakkında neler düşünüyorsunuz?
ZS: Bunun için bir röportaj daha yapmamız gerekecek, çünkü bu gerçekten çok derin ve geniş bir konu kısaca şunu söyleyebilirim; günümüzde karşılaştığımız sorular, aşmamız gereken zorluklar genelde interdisipliner bir yaklaşım gerektiriyor. Bir tek alandan bunları çözmemiz o kadar kolay olmuyor. O yüzden disiplinler arası bir perspektif geliştirmek, bilgiyi o yönde genişletmek bence çok önemli. Dediğim gibi günümüzün zor sorularına yanıtlar ararken interdisipliner çalışmak zorunda kalıyoruz.
"Temel geliştirme programı bizim lise eğitimimizin üstüne öğrencileri
biraz da düşünmeye, sorgulamaya yönlendiren bir program"
MÜ-ED: Temel geliştirme direktörü olarak üniversitemizdeki temel geliştirme yılından ve öğrencilere kattıklarından bahsedebilir misiniz?
ZS: Bu her zaman biraz tartışmalı bir konu oluyor, öğrencilerle bizim aramızda. Öğrenciler bazen neden birinci yılda temel geliştirme dediğimiz programı uyguladığımızı anlamıyorlar. Ama Sabancı Üniversitesi'ni diğer üniversitelerden ayırt eden en önemli özellik, öğrencilerin üniversiteye girdikten sonra meslek alanlarını, kendilerini geliştirmek istedikleri alanları seçebilmeleri. O yüzden de temel geliştirmenin birinci amacı aslında öğrencileri hangi ortamdan, liseden, alandan gelirlerse gelsinler homojen hale getirmek ve istedikleri konuya yönelebilmelerini sağlamak; bu yüzden temel geliştirme programı var. Yani öğrencileri aynı seviyeye getirmek ve onlara farklı alanlardan tatlar tattırarak daha sonra kendi ilgi alanlarının hangi yönde olduğuna daha kolay karar verebilmelerini sağlamak için temel geliştirme programı var. Bana kalırsa, temel geliştirme programı bizim lise eğitimimizin üstüne öğrencileri biraz da düşünmeye, sorgulamaya yönlendiren bir program.
MÜ-ED: Orta doğudaki SESAME projesinden bahsedebilir misiniz?
ZS: Ortadoğu’daki SESAME Projesi Ürdün’de gerçekleşti. Burada bir uluslararası synchrotron radyasyonu laboratuvarı kurduk. Bir ağız dolusu laf söyledim… Bu, ne işe yarıyor? Synchrotron laboratuvarı synchrotron ışını üretiyor. Bu ışınım beyaz ışık. Çok çok çok kuvvetli bir beyaz ışık ve o ışığı kullanarak siz büyük ölçekli bir mikroskop yapıyorsunuz diye düşünebilirsiniz. Ve bu mikroskopla da atomik düzeyden daha yüksek ölçeklere kadar malzemenin yapısını anlamaya çalışabilirsiniz. Bu malzeme bir hücre olabilir, bir protein olabilir, bir arkeolojik kalıntı, mesela bir testinin parçası olabilir, çimento olabilir, bir motor parçası, metal olabilir veya yeni geliştirilmiş bir nano-malzeme olabilir. Bunun yapısını anlamak bize onun özellikleri ve nasıl çalıştığı hakkında bilgi veriyor. Dolayısıyla burada, mesela arkeologlar bir seramiğin analizini yapabiliyorlar. O seramiğe zarar vermeden onun hangi elementleri içerdiğini, renginin nereden geldiğini araştırabiliyorlar. Bir biyolog bir hücre içerisindeki moleküllere bakabiliyor. Bir nano-malzemeci yeni geliştirilmiş bir pil malzemesinin yapısını araştırabiliyor.
SESAME’nin bir özelliği de; bu uluslararası bir laboratuvar dedik ama o uluslar normalde birbirleriyle çok yakın çalışan ve iyi geçinen uluslar değiller. Bu ülkeler Türkiye, İsrail, Pakistan, Ürdün, Mısır ve Filistin, İran ve Güney Kıbrıs’ı içeriyor. Ve bu laboratuvar içinde de bu ülkelerden bilim insanları birlikte çalışabiliyorlar. Bu bizim için çok önemli. Çünkü birbirlerini tanıyorlar, birbirleriyle çalışmayı öğreniyorlar, birbirlerine güvenmeyi öğreniyorlar. Aradaki ilişkileri düzeltmek için ufak ufak adımlar atılabiliyor.
MÜ-ED: Öncelikle geçen sene aldığınız Rammal Ödülü ve bu sene aldığınız Science Diplomacy Ödülü için sizi tebrik ederiz. Bu kapsamda yaptığınız çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
ZS: Teşekkür ederim. Rammal Ödülü hem bilimsel çalışmalar için hem de Ortadoğu’daki bu laboratuvarın kurulmasındaki katkılar için verildi. Aynı şekilde bu Amerikan Bilimde İlerleme Derneği tarafından verilen Bilim ve Diplomasi Ödülü de aynı şekilde; SESAME’deki çalışmalarımız için verildi. Bu ikinci ödülü 5 arkadaşımla birlikte paylaştım. SESAME’nin kurulmasına ve onun bugün çalışır hale gelmesi için yaptığımız çalışmalara verilen ödüller bunlar. Bu laboratuvarın kurulması için birçok insan çalıştı, yalnız ben değil ve onu geliştiren, onu şu anda fonksiyonel hale getiren insanlar hala orada çalışıyorlar. Bu onların da emeğinin karşılığı bence.
"Sabancı’nın düşünme hakkı ve zamanı vermesi bence çok büyük bir fırsat"
MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?
ZS: Ben neden Sabancı’ya geldim? Benim için çok kolay. Yeni bir üniversite kuruluyordu ve buna katkı vermek, yeni programlar başlatmak ve öğrencilerle çalışmak insanın hayatında karşısına çıkacak bir fırsat değil. Yeni bir konseptle kurulan yeni bir üniversite dolayısıyla Sabancı’ya gelmek benim için çok cazip bir fikirdi. Peki öğrenciler neden Sabancı’yı tercih etmeli derseniz, onun da cevabı basit. İlk sebep hocalarının kalitesi bir yana öğrencileri de çok kaliteli. Bu yüzden iyi bir ortam var Sabancı’da. İyi bir üniversiteye gitmek herkesin isteyeceği bir şeydir. İkincisinin sebebi de en az birincisi kadar önemli; öğrencinin seçim hakkının olması. Siz buraya geldiğiniz zaman tahminen neden geldiğinizi biliyordunuz ama buraya gelip de daha seçimini yapamamış insanlar var. Bazen başta düşündüğünüz fikir de yanlış olabiliyor, sonradan yanlış gelebiliyor ‘yok benim alanım başka şekildeymiş’ şeklinde fark edebiliyorsunuz. Bu yüzden Sabancı’nın bu düşünme hakkı ve zamanı vermesi bence çok büyük bir fırsat, o yüzden Sabancı Üniversitesi seçilir.
"Sabancı Üniversitesi'nde öğrenciler hocalarla yakın bir ilişki kurup,
onlarla birlikte çalışma ve onlardan farklı şeyler öğrenme fırsatı edinebiliyorlar"
MÜ-ED: Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
ZS: Ben iki şey söylemek istiyorum aslında. Bunlardan bir tanesi Sabancı’daki hoca, öğrenci ilişkisi. Tabi isteyen öğrenciler için, herkes için değil ama bu isteyen öğrenciler hocalarla yakın bir ilişki kurup onlarla birlikte çalışma ve onlardan farklı şeyler öğrenme fırsatı edinebiliyorlar. Bence bu çok önemli. Hocalar için de öğrencilerini bu kadar yakın hissetmek önemli öğrenciler için de öyle. İkincisi bu disiplinler arası yaklaşım, bu her üniversitede olan bir şey değil. Bu bence çok önemli bir perspektif getiriyor: hem disiplinler arası yaklaşım hem 1. Sınıf dersleri. Bunu çoğu zaman öğrenciler iş hayatın atıldığında ve mezun oldukları zaman anlıyorlar. Başkalarıyla iletişim halinde olduklarında etkileştiklerinde fark ediyorlar ki kendi perspektif ve dünya görüşleri çok daha geniş ve çok daha bilgililer bu yüzden bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Buradan şuna da geçebilirim; Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programı hakkında fazla bir şey söylemedim ama Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programı çok interdisipliner bir program bu açıdan Türkiye’de tek program diyebilirim. Hem hocalarımızın yetiştiği alan hem yapılan program açısından Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programı çok interdisipliner ve geleceğe yönelik yetiştiren bir program.
Akademisyene Sor: Zehra Sayers
Zehra Sayers kimdir?
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Temel Geliştirme Direktörü Zehra Sayers hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın.
#AkademisyeneSor nedir?
Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.
Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’yı aramızdan ayrılışının onbeşinci yılında, vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri” ile anıyoruz.
Türkiye’nin sosyal bilimler alanında verilen ilk uluslararası akademik ödülü
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti, Türkiye’de sosyal bilim alanında saygın araştırmaları teşvik etmek, dünyada Türkiye hakkında entelektüel merak uyandıracak seçkin araştırma örnekleri çıkarmak amacıyla, 2006 yılında “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”nü ihdas etti. Makale ödüllerinin yanı sıra, 2012 yılından bu yana, Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyetinde işaret ettiği sosyal bilim alanlarına yaşamı boyunca büyük katkılarda bulunmuş bir kişi, “Jüri Özel Ödülü” ile ödüllendirilmektedir.
Türkiye için bir ilk olan Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü, geçtiğimiz 14 yıl süresince, sosyoloji, ekonomi, tarih, siyaset bilimi gibi farklı sosyal bilim disiplinlerinde Türkiye araştırmalarına öncülük etmiş, ışık tutmuştur. Ödüle, 2006 yılından bu yana 31 ülkeden 390'ı aşan başvuru olmuştur.
Her biri bağımsız ve kendi alanının en yetkin uzmanlarından oluşan uluslararası bir jüri tarafından verilen araştırma ödülleri, Türkiye’de sosyal bilim alanında bundan sonra yapılacak araştırmalar için de sağlam bir temel oluşturmaktadır.
2015 yılından itibaren, Sakıp Sabancı’yı sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında üretilen özgün eserlerle anma geleneğini oluşturmak amacıyla ödül töreniyle anma etkinliğini tek çatı altında toplanmıştır.
“Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri" Hakkında
Dünden bugüne Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri hakkında detaylı bilgilere, ödül web sitesinden ve ödül kitapçığındanulaşabilirsiniz.
Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’yı vefatının onbeşinci yılında, vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri” ile anıyoruz.
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü ve Anma Töreni, Sakıp Sabancı Ailesi ve Sabancı Üniversitesi evsahipliğinde, 10 Nisan 2019, Çarşamba akşamı, saat 19:00’da, Sabancı Center’da gerçekleşecek.
Türk ve İslam Sanatı, Türkiye’nin tarihi, ekonomisi, sosyolojisi gibi alanlarda verilenödül bu yıl“Küresel Karmaşa ve Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasi Kavramlarını Yeniden Düşünmek” konusunda verilecek.
Törenin açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yapacak. Uluslararası alanda tanınan yerli ve yabancı öğretim üyelerinden oluşan jüri adına Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Jüri Başkanı Meltem Müftüler Baç ile ödül sahipleri söz alacak.
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü kapsamında belirlenen temaya en değerli katkıyı yapan bir kişiye Jüri Özel Ödülü verilecek. Makale kategorisinde 45 yaşının altında üç araştırmacıya ödül verilecek. Makale Ödülleri ve Jüri Özel Ödülü sahiplerini uluslararası ve bağımsız bir jüri belirledi. Jüri özel ödülü de bu yıl sekizinci kez sahibini bulacak.
“Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü” hakkında detaylı bilgi için https://award.sabanciuniv.edu/adresini ziyaret ediniz.
Bilim Akademisi, Genç Bilim İnsanları Ödül Programı "BAGEP"in 2019 yılı sonuçlarını açıkladı. Bu kapsamda Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesinden (MDBF) dört, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesinden (SSBF) üç Öğretim Üyesi ödüle layık görüldü.
MDBF Öğretim Üyeleri Eralp Demir makine mühendisliği, Ogün Adebali biyoloji, Özge Akbulut malzeme bilimleri mühendisliği, Turgay Bayraktar matematik, SSBF Öğretim Üyeleri Ahmet Faik Kurtulmuş felsefe, Hakkı Yazıcı ekonomi ve Mustafa Oğuz Afacan ise ekonomi alanında Bilim Akademisi 2019 BAGEP Ödülünü alacak.
Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları Ödül Programı’nın (BAGEP) amacı, en iyi genç akademisyenlerin belirlenmeleri, ödüllendirilmeleri, yeni araştırmalar için desteklenmeleri, gençlerin bilimsel çalışmalar yapmaya teşvik edilmeleri ve iyi örneklerin ödüllendirilmesi olarak belirtiliyor.
Bilim Akademisi tarafından, 40 yaşını doldurmamış bilim insanlarına verilen BAGEP Ödülü kapsamında, ödül kazanan genç akademisyenlere araştırmalarını desteklemek amacıyla iki yıl süreyle yılda 15.000 TL destek veriliyor.
Öğretim üyelerimiz ödüllerini 26 Nisan Cuma günü düzenlenecek bir törenle alacak.
Sabancı Üniversitesi THE 2019 Dünya Üniversiteler Etki Sıralamasında “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”da Türkiye’deki üniversiteler arasında birinci sırada yer aldı.
Times Higher Education (THE) yeni bir sıralamaya imza attı. THE'nın, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine dünya üniversitelerinin toplumsal ve ekonomik etkisini değerlendirmeyi hedefleyen “Dünya Üniversiteler Etki Sıralaması”nın ilki açıklandı.
Bu yıl ilk kez yapılan “2019 THE Üniversiteler Etki Sıralaması”nda 76 ülkeden 450’den fazla üniversite değerlendirmeye alındı. Sabancı Üniversitesi söz konusu sıralamada 201–300bandında yer aldı. Sabancı Üniversitesi, değerlendirildiği hedeflerden “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”da 41. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında ise 1. sırada; “İklim Eylemi”nde 67. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında ise 2. sırada; “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”nde 101-200 bandında yer aldı.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, her biri birbiriyle bağlantılı olan 17 hedeften oluşuyor. THE, “2019 Üniversiteler Etki Sıralaması” için 17 hedeften 11’ini sürece dahil etti. Sabancı Üniversitesi, değerlendirildiği hedeflerden “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”da 41. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında 1. sırada; “İklim Eylemi”nde 67. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında 2. sırada; “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”nde 101-200 bandında yer aldı.
THE’dan Phil Baty konu ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“İlk kez bu yıl yapılan “Üniversiteler Etki Sıralaması”nda Sabancı Üniversitesi’nin katılması ve 201-300 bandında yer alması önemli bir başarıdır. Sabancı Üniversitesi’nin öğretim, araştırma ve bilgi transferiyle Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni destekleme kararlılığını belgelemesinin yanı sıra, bu hedeflerin üniversitenin iç işleyişinde, politika ve prosedürlerinde benimsenmiş olduğunu ve yapılan çalışmalarla kanıtlandığını göstermektedir. Bu doğrultuda, Sabancı Üniversitesi söz konusu sıralamanın ilkine katılmış olması nedeniyle “kurucu katılımcı” özelliğini de kazanmıştır.”
Üniversiteler Etki Sıralaması, bugüne kadar oluşturulan sıralama sistemlerindeki yalnızca veri bazlı yaklaşıma ek olarak; üniversitenin politikaları, uygulamaları, faaliyetleri, verinin niteliğine bağlı olarak kamuoyu ile paylaşılması, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile bağlantılı bazı hizmetlerin ücretsiz olarak sağlanması ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile doğrudan bağlantılı olarak yürütülen çalışmalara odaklanmış.
Sabancı Üniversitesi’nin “THE 2019 Üniversiteler Etki Sıralaması”nda gerçekleştirdiği performansta üniversitenin merkezlerinden “Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender)”, “İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)” ve “Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu”nun gerçekleştirdiği çalışmaların etkisi oldu.
Subject-Based Discussions 9 Nisan Salı günü Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ayşecan Terzioğlu'nun "Social Science Perspectives on Human Body" konulu semineri ile başlıyor.
"Social Science Perspectives on Human Body" konulu seminer 9 Nisan 2019 Salı günü saat 12.40'ta MDBF L063'de gerçekleşecek.
Subject-Based Discussions'ın 2018-2019 bahar dönemi programı aşağıdaki gibidir:
9 Nisan 2019 – Ayşecan Terzioğlu – Social Science Perspectives on Human Body
16 Nisan 2019 – Demet Kurtoğlu Taşdelen – Performative Philosophy: The Meeting of Philosophical Exploration and Movement
7 Mayıs 2019 – Junko Kanero – Learning Language with Human and Robot Tutors
Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.
Sabancı Üniversitesi, iş dünyasının öncü uygulamalarından olan arama çalışmalarını, bir ilki gerçekleştirerek Arama Kürsüsü ile akademik boyuta taşıyacak.
Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Oğuz Babüroğlu’nun başkanlığında çalışmalarını yürütecek Arama Kürsüsü’nün tanıtımı iş dünyasından temsilcilerin katılımıyla yapıldı.
“Yeni dönemde büyük atılımlar içinde olacağız”
Toplantının açılış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ve Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı. Yusuf Leblebici Sabancı Üniversitesi’nin yeni dönemde büyük atılımlar içinde olacağını söyledi. “Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olmakla yetinmeyeceğiz, dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olma yolunda adımlar atacağız” dedi. Eylem Araştırması alanındaki Arama Kürsüsü’nün bu adımlardan biri olduğunun altını çizen Leblebici, Oğuz Babüroğlu’nun Arama Kürsüsü ile tecrübelerini öğretim üyeleri, öğrenciler ve iş dünyası ile paylaşarak yeni çığırlar açacağını ifade etti.
“İlk mottomuz arama konferansında oluştu”
Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi’nin arama konferansı ile kurulan ilk üniversite olduğunun altını çizdi. Yapılan ilk arama konferansında üniversitenin mottosu “Birlikte yaratmak ve birlikte geliştirmek”in de oluştuğunu söyledi.
Oğuz Babüroğlu Arama Kürsüsü’nü ve hedeflerini anlattı
Arama Kürsüsü hakkında bilgi veren Oğuz Babüroğlu konuşmasına “arama” kavramını açıklayarak başladı. Oğuz Babüroğlu aramanın; bir paradigma, eylem araştırması yaklaşımı, metodoloji ve katılımlı danışmanlık uygulaması olduğunu söyledi. ‘Arama’da bir nedensellik ve bilimsel yaklaşım olduğunu da sözlerine ekledi. Aramanın birlikte yapmakla olacağına vurgu yapan Babüroğlu, aramanın var olan akılların harmanlamasını ortak akıl mekanizmaları ile sağladığını dile getirdi.
Eylem araştırmasının yöneylem araştırmasından farkına değinen Babüroğlu, “Eylem araştırması daha davranışsal, birlikte hareket etmeye yönelik, yüz yüze olan bir modellemedir. Diyalog yaklaşımı ile gerçeği döndürür ve faydalı bilgiyi üretir” dedi.
Babüroğlu aramanın; strateji geliştirme, gelecek senaryoları, yönetişim, organizasyon geliştirme, inovasyon tasarımı, kültür yönetimi ve sektörel işbirliği ile ortak çıkar formülü tasarımı konularında danışmanlık sunduğunu da sözlerine ekledi. Oğuz Babüroğlu bugüne kadarki deneyimlerinden akademik yansıtmaları olduğunu söylerken, Arama Kürsüsü ile bunları yayına dönüştürmeyi hızlandıracaklarını da belirtti.
İş dünyası ve üniversite arasında köprü olacak Sabancı Üniversitesi Arama Kürsüsü’nün hedeflerinin; Türkiye'de yapılan eylem araştırması projelerinin akademik boyutunu desteklemek ve geliştirmek için doktora öğrencileri yetiştirmek, üniversite - sanayi iş birliği ile “sanayi doktorası” yaklaşımı oluşturarak çalışan yöneticilerin dönüşümleri eylem araştırmasıyla yapabilmesini sağlamak, Sabancı Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde bu yaklaşım ile çalışan veya çalışmak isteyen diğer öğretim üyelerinin iş birliğini ve bu doktora programına katkısını sağlamak ve eylem araştırması alanında faaliyet gösteren uluslararası platformlarda kurumlar ve akademisyenlerle etkin iş birliği oluşturmak olduğunu söyledi. Eylem araştırmasında olduğu gibi faydalı bilgi üretmeye odaklanan, akademik boyuta sahip çıkmak istediklerinin altını çizdi. Akademik dünyanın disiplin getirdiğini ve üretilen bilgiyi konumlandırdığını ifade etti.
Oğuz Babüroğlu, kürsü bünyesinde bir doktora programı açılacağı bilgisini verdi. Şirket çalışanlarının, yöneticilerin ve tepe yönetim adaylarının doktora öğrencisi olabileceklerini söyledi. Gelecekte iş dünyasını çok boyutlu ve karmaşık bir dönüşümün beklediğini vurgulayan Babüroğlu, “Devlet kurumlarına, yerel yönetime, özel sektör şirketlerine, STK’lara dönüşüm yönetimi için gerekli bilgiyi üretme konusunda akademik bir program arıyorduk. Bu programın da eylem araştırması alanında eşzamanlı yürüyen bir proje etrafında örülen doktora düzeyinde bir program olacağını düşünüyoruz” dedi.
Eylem araştırması dönemini Türkiye'de başlatmak istediklerini vurgulayan Babüroğlu, bunun da bir dönüşüm projesi olduğunu söylerken, toplumun dönüşümün yönetimi yetkinliği açısından önemli bir eşik atlatılacağını belirtti.
Doktora programının yöneticilere yönelik olmasının sebebini, akıl yürütme kapasitesini geliştirmek, bunu işbirliği ve takım çalışması içinde yapabilmek, ortak akıl ortamlarını geliştirmek olduğunu ifade etti. Sabancı Üniversitesi’nin yenilikçi ve girişimci genleriyle dünyada ilk kez böyle bir doktora programı başlattığını sözlerine ekledi. Öğrencilerin şirketlerinin bir dönüşüm projesi ile doktora programına katılacaklarını söyleyen Babüroğlu, programın şirketler için avantajlarını şöyle açıkladı:
Doktora programı, bir yandan şirketlerin dönüşüm projelerinin akademik bilgiye dayanılarak yapılmasını bir yandan da akademik bilginin üretimi sürecini destekleyecek.
Tepe yönetim adayları, akıl yürütme kapasitesini geliştirme, akıl yönetimini işbirliği ve takım içerisinde yapabilme, ortak akıl ortamlarını ve programlarını geliştirme yetkinliği kazanacaklar.
Şirketlerin geleceğin tepe yöneticilerini yetiştirmelerini ve şirket içindeki Değişim Yönetimi yetkinliğini güçlendirmelerini destekleyecek.