Ana içeriğe atla

Doktora tezinizi 3 dakika içinde anlatabilir misiniz?

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi doktora öğrencilerininin  tezlerini üç dakika içinde tek bir slayt eşliğinde dinleyicilere aktaracakları “Three Minute Thesis (3MT®)” yarışmasına başvurular başladı. 18 Nisan tarihine kadar başvuruların kabul edileceği “Three Minute Thesis” yarışması, 8 Mayıs Çarşamba günü Sabancı Üniversitesi Sinema Salonu’nda gerçekleşecek.  

Three Minute Thesis yarışması

Sabancı Üniversitesi, Avustralya’nın Queensland Üniversitesi tarafından geliştirilen Three Minute Thesis yarışmasına ev sahipliği yapıyor. Katılımcıların akademik, sunum ve iletişim becerilerinin gelişimine katkı sağlamayı amaçlayan “Three Minute Thesis (3MT®)” yarışmasında, doktora öğrencileri tezlerini üç dakika içinde tek bir slayt eşliğinde dinleyicilere aktarıyor.

Three Minute Thesis (3MT®)” yarışması

Bu sene sadece Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi doktora öğrencilerine açık olacak Three Minute Thesis yarışmasının birincisi 3000 ₺ikincisi 2000 ₺’lik  para ödülünün sahibi olacak.

Yarışmanın kazananları beş jüri üyesi tarafından kavrama ve içerik, birleştirme ve aktarma gibi kriterler göz önünde bulundurularak belirlenecek. Yarışmanın bir de izleyiciler tarafından seçilecek bir “izleyici kazananı” olacak.

18 Nisan tarihine kadar başvuruların kabul edileceği “Three Minute Thesis” yarışması 8 Mayıs Çarşamba günü Sabancı Üniversitesi Sinema Salonu’nda gerçekleşecek.  

Yarışma hakkında daha fazla bilgi almak ve katılım koşullarını öğrenmek için 3MT Awards sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Tüm dünyadan kazanan Three Minute Thesis yarışmacılarına ait videoları izlemek için tıklayın

3MT Thesis poster

The Future Seminar Series devam ediyor

The Future Seminar Series, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Albert Levi'nin "Using Human Body as Cryptographic Key" konulu semineri ile devam ediyor.

The Future Seminar Series - Albert Levi

"Using Human Body as Cryptographic Keykonulu seminer 17 Nisan 2019, Çarşamba günü saat 12:40'ta Sinema Salonu'nda gerçekleşecek. 

FUTURE Seminar Series

The Future Seminar Series'in 2018-2019 güz dönemi programı aşağıdaki gibidir: 

17 Nisan 2019 – Albert Levi – Using Human Body as Cryptographic Key

15 Mayıs 2019 – Andrew Berry – Hunting for the Genes that Makes Humans Human

Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.  

Mobilitenin Geleceği

Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörlüğü (ALP), Sanayi İşbirlikleri ve Teknoloji Lisanslama Ofisi (ILO) ile Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen 'connect4tech meetups - Future of Mobility' etkinliği 17 Nisan 2019 Çarşamba günü SUNUM Fuaye alanında gerçekleşecek.

connect4tech meetups - Future of Mobility

connect4tech platformunun hedefi, teknoloji geliştiren firmalar ile araştırmacılar ve startupları biraraya getirmek, yeni işbirliklerin oluşmasını sağlayarak, paydaşlar arasında inovasyon sinerjisi oluşturmak. Farklı dikey alanlarda düzenlediğimiz etkinlikler (meetups) ile paydaşlarımızı biraraya getiriyor.

Bu kapsamda, 7. etkinlik 'Future of Mobility - Mobilitenin Geleceği' dikeyinde farklı bir formatta gerçekleşecek. Yeni teknolojiler ve sosyal eğilimlerin etkisiyle yeniden şekillenen ulaşım ve otomotiv sektöründeki aktif firmalar, araştırmacılar ve girişimciler; Circle7 konsepti ile 7 dakikalık teknoloji sunumlarını yaparak katılımcılarla yeni işbirlikleri oluşturmaya çalışacaklar. Ayrıca panel oturumunda; elektrikli araçlar, ileri malzemeler, otonom araçlar, araç-içi teknolojiler, mikromobilite ve yeni iş modelleri gibi konuları tartışılacak. 

Ar-Ge işbirliği ve teknoloji ticarileştirme alanlarında aktif çalışmalarda bulunan paydaşlar ile tanışma imkanı da bulabileceğiniz etkinliğe tüm Sabancı Üniversitesi mensupları davetlidir.  

Connect4Tech - Meetups! ücretsiz bir etkinliktir, ancak aşağıdaki linkten kayıt olmanız gerekmektedir. Etkinlik dili Türkçe'dir. 

Tarih: 17 Nisan 2019, Çarşamba / 09.00-16.15
Yer: Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM)/Tuzla, Istanbul

İletişim: usi@sabanciuniv.edu

Program ve Kayıt: https://www.connect4tech.org/future-of-mobility

Subject-Based Discussions devam ediyor

Subject-Based Discussions 16 Nisan Salı günü Demet Kurtoğlu Taşdelen'in "Performative Philosophy: The Meeting of Philosophical Exploration and Movement" konulu semineri ile devam ediyor.

Demet Kurtoğlu Taşdelen

"Performative Philosophy: The Meeting of Philosophical Exploration and Movement"  konulu seminer 16 Nisan 2019 Salı günü saat 13.40'ta SSBF G022'de gerçekleşecek. 

Subject-Based Discussions

Subject-Based Discussions'ın 2018-2019 bahar dönemi programı aşağıdaki gibidir:

16 Nisan 2019 – Demet Kurtoğlu Taşdelen – Performative Philosophy: The Meeting of Philosophical Exploration and Movement

7 Mayıs 2019 – Junko Kanero – Learning Language with Human and Robot Tutors

Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.   

Mezunumuz Rezzan Hasoğlu dünya çapındaki 6 tasarımcıdan biri seçildi

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı (VAVCD) Programı Yüksek Lisans 2015 mezunumuz Rezzan Hasoğlu dünyanın her yerinden tasarımcıların başvurduğu Lexus Tasarım Yarışması’nda finalist 6 kişiden biri oldu.

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Mezunumuz Rezzan Hasoğlu

Lexus Tasarım Yarışması bu yıl dünyanın her yerinden 1550’den fazla tasarımcıdan başvuru aldı. Yarışmaya başvuran tasarımcılar kendi alanlarında dünya çapında otorite olan 4 kişilik bir jüri tarafından değerlendirildi. Aralarında Rezzan Hasoğlu’nun da olduğu 6 finalist New York’ta uluslararası alanda tasarım konusunda otorite olan 4 mentor ile tanışma ve birlikte çalışma imkanına sahip oldu. Söz konusu mentorlerin danışmanlığından da yararlanarak iyi bir bütçe ile finale kalan çalışmalarının prototipini ürettiler. Sonuç olarak da ürettikleri prototiplerini 9 – 14 Nisan tarihleri arasında yapılan Milano Tasarım Haftası’nda sergileme hakkını kazandılar.  

Rezzan Hasoğlu Arenophile projesi

Rezzan Hasoğlu’nun “Arenophile” başlıklı projesi doğada bol miktarda bulunan ancak yaygın kullanılmayan çöl kumuna yeni bir kullanım aramaktır. Bu proje çöl kumunu zararlı olmayan bağlayıcılarla araştırma ve deneylerle birleştirmeyi ve bu kompozit malzemelerle yeni ürünler tasarlamayı hedefliyor.

Rezzan Hasoğlu Arenophile projesi 2

Bu sürecin sonunda iki çeşit ürün ortaya çıkmış: çöl kumuyla birleştirilen cam fayanslar ve seramik fayanslar. Günümüzde deniz kumu inşaat ve cam sektöründe yoğunlukla kullanılıyor. Rezzan Hasoğlu’nun tasarladığı çöl kumuyla birleşmiş kompozit malzemelerle üretilen bu ürünler de bu sektörler için uygun olacak. İmalat süreci el üretimiyle olduğu için ürünün dokusal özellikleri ortaya çıkarılarak ürünün kullanıcılar tarafından dokunmasıyla bir etkileşim kurulması sağlanıyor.

Rezzan Hasoğlu 2015 yılında Sabancı Üniversitesi SSBF VAVCD Programından yüksek lisansını aldıktan sonra Londra’da Royal College of Art’da ikinci yüksek lisansını yaptı. Londra’da “Studio Sahil” tasarım ofisini kurdu. Rezzan Hasoğlu el üretimiyle ürünlerini tasarlarken dijital programları da üretim süreciyle birleştirmekte.

Doğadaki oluşumları ve kültürel mirastan ilham aldıklarını farklı malzemelerle somut nesnelere dönüştüren Hasoğlu, ürünlerini cam, seramik, metal ve ahşap gibi çeşitli malzemeleri yenilikçi üretim teknikleri oluşturarak tasarlıyor ve zanaatkarla iş birliği içerisinde üretiyor.

Full Figure sade ve şık çizgisiyle göz alıyor

‘Girişimcilik Ekosisteminde Sabancılılar’ söyleşimizde bu ay hazır giyim sektöründe başarılı bir girişim kuran Selin Çizmeci’yi konuk ediyoruz.

Selin Çizmeci, Full Figure markası ile 40+ beden kadınlara, yüksek kalitede kumaşlar ve dikişlerle hazırlanan sade ve şık kıyafetler sunuyor. Nişantaşı’nda bulunan showroom’a girdiğinizde sade ama bir o kadar da şık ve asil tasarımlar gözünüze çarpıyor. Kreasyonlarla bütünlük sağlayacak şekilde tasarlanan atölye ve showroom içeri girdiğiniz sizi cezbediyor.

Selin Çizmeci

Röportaj: Mariam Öcal

Selin markanin isminin evrensel olmasını istediği için Full Figure’de karar kıldığını söylüyor. Full Figure Türkçe’ye çevrildiğinde ‘balıketli’ anlamına geliyor ancak Selin insanların ‘balıketli’ dendiği zaman hoşlanmadıklarını bu nedenle Full Figure ismini tercih ettiğini söylüyor.

Full Figure’ün internet satışları şu an için yurt içi ile sınırlı. Ancak yurt dışı taleplerini karşılamak için gerekli tüm altyapı çalışmaları da tamamlandığını da öğreniyoruz.  

“Sabancı Üniversitesi’nin itibarı iş bulmakta etkili oldu”

Selin, Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencilerinden. 2001 yılında girdiği Sabancı Üniversitesi’nden 2005 yılında, Ekonomi Programı’ndan mezun olmuş. 10 yıl kadar kurumsal firmalarda çalışan Selin, Sabancı Üniversitesi’nin itibarının iş bulmasında etkili olduğunun altını çiziyor.

“Sabancı Üniversitesi vizyonu genişletmeye uygun bir okul”

Sabancı Üniversitesi’ni seçmesini “Üniversite tercihlerim sırasında bir hocam Sabancı Üniversitesi’nin çok iyi, özgürlükçü bir üniversite olduğuna ve birçok imkânı bulunduğuna dair bana çok ısrar etti. Hiç pişman olmadım” şeklinde anlatıyor.

Sabancı Üniversitesi’ni not konusunda hakkaniyetli olarak tanımlayan Selin, öğrenim gördüğü programın dışından, istediği dersleri alabilmenin de avantaj olduğunu söylüyor. Sabancı Üniversitesi’nin özgürlükçü yapısı sayesinde vizyonu genişletmeye uygun bir okul olduğunu sözlerine ekliyor.

Selin, Sabancı Üniversitesi’nin Akran Danışmanlık Programı’nın sunduğu yardımlaşmanın faydalarına da değiniyor. Başarısız olduğu derslerde bu programdan yararlandığını, kendisinin de bu programda ders verdiğini ifade ediyor. Bu sistem sayesinde kendisi ile aynı sınıfta ve aynı programda olmayan insanlarla tanıştığını ve arkadaş olduğunu belirtiyor.

“Kendi sevdiği şeylerin pazarlamasının nasıl olacağını düşünerek yola çıkmış”

Selin, çalışma hayatına Reckitt Benckiser’de pazarlama bölümünde başlamış. Ondan sonra gıda sektörüne geçerek Ülker’de çalışmış. Son olarak Colgate’de çalışan Selin 10 senelik bir kurumsal hayat tecrübesi kazanmış. Kendi sevdiği şeyleri pazarlamanın nasıl olacağını düşünürken, moda dünyasında 40+ bedende bir açık olduğunu görmüş ve bu alana odaklanmaya karar vermiş.

Bu yolda ilerlemek isteyen Selin, LaSalle’de iki yıl süren tasarım eğitimi almış. Bu arada bir çocuk sahibi de olmuş. Zaten girişimcilik fikri, çocuk sahibi olma fikriyle birlikte gelişmiş. Oğlu kreşe başladıktan sonra kendi işini kurmak için çalışmalara başlamış ve Nisan 2018’de Full Figure’u hayata geçirmiş. Full Figure ABD’ye ve Ortadoğu pazarına büyük beden satış yapan bir marka haline gelmiş. Selin, Türkiye’de de bilinirliği artırmak için halkla ilişkiler çalışmalarına devam ettiklerini de sözlerine ekliyor.

“Büyük resmi göremezseniz gündelik işler içinde kaybolursunuz”

Üniversite eğitiminin vizyon katıcı olduğunun altını çizen Selin, “O vizyonu aldıktan sonra gittiğiniz iş yerlerinde gündelik hayatı öğreniyorsunuz. Ama kitaplardaki bilgiyi almazsanız büyük resmi göremezsiniz, gündelik işler içinde kaybolursunuz. Dolayısıyla o büyük resmi okulda öğrendiğiniz için günlük yaptığınız işin neye hizmet ettiğini daha iyi anlıyorsunuz. Bu da kendi işinizi kurduğunuzda sayılara daha hakim olmanız belki de bu işi daha sürdürülebilir hale getirebilmeniz için önemli” diyor.

Selin “Kendi işinizi kurduğunuz zaman belli bir iş planı yapabilmek, kendinize hedefler koyabilmek, insanlara hedefler koyabilmek bunların hepsi tabi ki Sabancı Üniversitesi’nde kazandığımız, proje yönetimleriyle öğrendiğimiz şeyler, o yüzden üniversitenin etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum” diyerek devam ediyor.

“Kurumsal hayatta kimse vazgeçilmez değildir”

Selin üniversitedeyken girişimci olmayı hiç düşünmemiş. Hatta kendi işini kurma fikrine delilik olarak baktığını da itiraf ediyor. Selin, “Kurumsal hayatta yükseldikçe sorumluluğunuz çok artıyor. Sonunda madem bu kadar stresi çekiyorum bari kendi işim olsaydı demeye başlıyorsunuz. Kurumsal hayatta ne olursa olsun, hangi pozisyonda olursanız olun siz gittiğiniz zaman yeriniz doldurulabilir. Bu da kurumsal hayatın acı tarafı, hiç kimse vazgeçilmez değil.” diyor.

Ailede herkesin girişimci ve kendi işinin sahibi insanlar olduğunu belirten Selin, kurumsaldan ayrılmaya karar verdiğinde herkesin “oh sonunda” dediğini ifade ediyor.

Kadın olmanın çalışma hayatında birçok yükü olduğuna dikkat çekerken, kadınların verimlerinin düşmemesi için daha çok çalıştıklarını söylüyor. Fırsatı olanların kendi işini yapmalarının güzel bir şey olduğunu da sözlerine ekliyor.

“Girişimci olmadan önce kurumsal hayatta tecrübe kazanılmalı”

Selin, girişimci olmadan önce kurumsal hayatta çalışıp tecrübe kazanmanın önemine inananlardan. Öğrenciyken yaz tatillerinde aile işinde çalışmış. Orada ihracat - ithalat, muhasebe vb. konularda edindiği tecrübenin şu anki işinde çok yararlı olduğunu belirtiyor. “Ne olursa olsun kendi hesabınızı kendinizin kontrol etmeniz lazım, çünkü altına imzanızı atıyorsunuz, yani günün sonunda siz sorumlusunuz.” diyor.

Girişimcilikte farklı bir fikre sahip olmanın önemine dikkat çeken Selin, gerçekten farklı bir fikir olduğuna inandığı için bu fikri hayata geçirmeye karar vermiş.

Mağazalarda tasarımların 36 beden üzerinden sergilendiğini söyleyen Selin, ”34 bedene göre tasarlanmış bir kıyafeti 44 bedene uyarladığınızda maalesef modelde ve kalıpta çok belirgin bozulmalar oluyor.” diyor.

Seri üretim açısından bakıldığında, 40+ beden kıyafetlerde daha fazla kumaş harcanıyor. Bu da fiyatta rekabetçi olabilmek için düşük kalitede kumaşların kullanılmasını beraberinde getiriyor. Selin ise Full Figure’de kumaş kalitesinden asla ödün vermek istemediğinin altını çiziyor. “Benim segmentim biraz daha yüksek bir segment. Özel hizmet vermem sebebiyle kumaşlarımın kalitesi yüksek olmalı. Biz zaten niş bir kitleye hizmet veriyoruz.” diyerek devam ediyor.

Full Figure’e internet satış sitelerinden mini koleksiyon talepleri gelmiş ancak ürünlerin ulaşılabilir olması için fiyat aralığının daha düşük olması gerekiyor. Bu nedenle de daha düşük kalite kumaş kullanılması gerekiyor. Selin, kaliteden ödün vermek istemediği için şimdilik bu tekliflere çok sıcak bakmıyor.

Tüketicilerin hızlı tüketime ve hızlı tasarım çıkmasına alıştıklarını söyleyen Selin, Full Figure’de evladiyelik kumaş kullanıldığının ve dikiş kalitesinin çok yüksek olduğunun altını çiziyor. Özetle Full Figure’deki ürünlerin hızlı tüketime hizmet etmediğini önemle vurguluyor. Ancak, Full Figure ve zincir mağazalar arasındaki kumaş kalitesi ve buna bağlı olarak fiyat farkının sebeplerini anlatmak konusunda bazen zorlandığını da belirtiyor. Müşteriden gelen bütün soruları büyük bir sabırla yanıtlamaya özen gösterdiğini de sözlerine ekliyor.

“İş dünyasından geldiğim için tasarıma bakış açım farklı”

Full Figure, Nişantaşı’ndaki butik haricinde internet üzerinden de satış yapıyor. Konsinye satışa sıcak bakmadığını söyleyen Selin, bunun konsinye satışta para dönüşünün yavaş olması şeklinde açıklıyor. Paranın hızlı dönüşü nedeniyle de ihracat yapmayı tercih ettiğini söylüyor. Bazı tasarımcıların isimlerinin duyulması için konsinye satışa yönediklerini, ancak bu paranın dönüşünün geç olması veya neredeyse hiç olmaması nedeniyle maddi sıkıntı yaşadıklarını sözlerine ekliyor. Yurtdışındaki tasarımcıların markalarının şirket gibi yönetilmesinden dolayı başarıya ulaştıklarını söylüyor. Kendisinin de iş dünyasından gelmesinden dolayı bakış açısının daha farklı olduğunu belirtiyor.

Çevresindekilerden ‘hobini yapıyorsun’ cümlesini sıklıkla duyduğunu söyleyen Selin, “Hobi noktasında başlıyorsun, ama bu artık senin işin. İşin muhasebesine bakmak, satın almasını yapmak hobi değil.” diyor.

“Kurumsal hayatta edindiği tecrübe girişimcilikte yardımcı olmuş”

Selin’in markasının bilinirliğinin artmasında çevresi etkili olmuş. Ağızdan ağıza tanıtım ve halkla ilişkiler desteğiyle marka daha bilinir hale gelmiş. Selin, daha önce kurumsal hayatta edindiği tecrübenin markasının tanıtım çalışmalarında çok etkili olduğunu söylüyor. “Kurumsal hayatta her zaman kurşun atmaktansa, belli dönemlerde doğru kurşunları atmanın daha doğru olduğunu öğrendik.” diye devam ediyor. Bu nedenle girişim kurmadan önce kurumsal hayatta çalışıp, tecrübe kazanmanın önemli olduğunu bir kez daha dile getiriyor.

Selin’in markası ile ilgili zorlandığı noktalardan biri de büyük beden manken bulmakmış. Çekim yapmak için büyük beden mankenleri yurt dışından getiriyorlarmış. Sektörün 34 bedene odaklanması konusunda serzenişte bulunan Selin, sektörün insanlara ulaşmak açısından zor ve dikkatli konuşulması gereken bir sektör olduğunun altını çiziyor.

“Hatalarım gelecekte yapabileceğim büyük hataların önüne geçti”

Selin bir girişimci olarak hata yaptığı noktalar olduğunu da açık yüreklilikle söylüyor. Ama bu hatalardan ders çıkarmayı bilmiş. Yaptığı ufak hatalar ile gelecekte yapacağı büyük hataların önüne geçtiğini söylüyor. Motivasyonu yüksek tutmak gerektiğine de vurgu yapıyor. Selin “Motivasyonunuzu yüksek tutmanız gerekiyor, çünkü hiçbir şey çabalamadan olmuyor.

Ekibin önemine dikkat çeken Selin, hataların yapılabileceğini bu nedenle her şeyi iki gözün kontrol etmesi gerektiğini söylüyor. Ürünleri müşteriye teslim edilmeden önce tekrar kontrol ettiğini söyleyen Selin, insanların birbirlerinin işlerini kontrol etmesi gerektiğine özellikle vurgu yapıyor.

“Elbiseyi taşımak insanların duruşuyla alakalıdır”

Full Figure

 Bir elbiseyi taşımanın, sahip olunan elbise bedeni ile değil, insanların duruşlarıyla ve kıyafet içinde rahat etmeleriyle alakalı olduğunu söyleyen Selin, “Çok güzel bir kadına içinde rahat etmediği bir elbiseyi giydirdiğiniz zaman bile çaktırmadan şurasını-burasını çekiştirdiğini görebiliyorsunuz. O da insanların duruşunda bir şey yaratıyor, karşı tarafa bir negatif sinyal veriyor aslında. Ama bir büyük bedene kendi içinde rahat ettiği, gerçekten mutlu olduğu bir kıyafet giydirdiğinizde o daha özgüvenli durabilir. Dolayısıyla zaten biz insanlara şık ve içinde rahat ettiği kıyafetleri giydirme taraftarıyız. Bence hepsi dediğim gibi, önce kendi bedeninde rahat olmak, sonra da giydiği kıyafette rahat ve özgüvenli olmakla alakalı” diyor.

Full Figure markası randevu ile çalışan bir showrom’a sahip. Selin mutlaka bütün randevularda bulunuyormuş. Müşterilerin beğendikleri modeller üzerinden kartelalar açılarak renk vs. alternatifler sunuluyormuş. Müşterilerin Full Figure tasarımlarından seçtikleri modeller üzerinde istedikleri ufak tefek değişiklikleri yapıyorlarmış. Maksimum iki prova sonrasında da müşterilere ürünlerini gönderiyorlarmış.

Full Figure’un showroom’unda 44 beden giysiler sergileniyor. Her bir müşteri için özel dikim yapılıyor. Full Figure’ün gardroplarını yaptığı müşteriler de oluyormuş. İnternet alışverişlerinde de tüketiciler sadece, kıyafetin boyu, kolunun uzunluğu konusunda değişiklik isteyebiliyormuş.

“Daha fazla kitleye ulaşabileceğim, tasarımsal fark yaratabileceğim ürünleri tercih ediyorum”

Kreasyon hazırlığında bahar – yaz kreasyonunun kendisi için daha zorlayıcı olduğunu söyleyen Selin, “Yaz kıyafetlerinde büyük bedenler tasarımlar yapabilmek oldukça incelikli bir iş. Ben 40 ve üzeri bedene sahip insanların gardroplarındaki renksizliğin markamla beraber sona ermesini amaçladım. Şu anki ilkbahar-yaz koleksiyonumuz gökkuşağının renklerinden ilham alınarak tasarlandı. Renk kullanmaktan hiç korkmadım. Full Figure kadını kendi değerinin farkında olan, şehirli, sosyal ve cesaretli bir kadın. Yeni koleksiyon da tamamen bu duruşu yansıtıyor. ‘

Full Figure’da smart casual ve kokteyl elbiseleri mevcut ancak abiye elbise bulunmuyor. Full Figure tasarımları düz, sade ama şık tasarımlar sunuyor. Selin istisnai olarak, Full Figure’ün tarzını kabul eden bazı müşterilerine abiyeler dikmiş.

Girişimcilere tavsiyeler

Selin girişimci olmak isteyenlere şu tavsiyelerde bulunuyor:

  • Gerçekten fark yaratabileceğiniz bir alan bulduğunuza emin olun,  var olmak istediğiniz sektörde olmasa bile mutlaka tecrübe kazanın.
  • A’dan Z’ye her şeye hakim olabileceğinizden emin olun, bunun için de gereken zaman yatırımına hazır olun.
  • Ne olursa olsun fikri bulduğunuz zaman tescillerini alın, bu konuda pinti davranmayın. 

Moda sektörüne gireceklere de şu tavsiyelerde bulunuyor:

  • Tasarımcı olmak güzel, havalı, hoş, ama bence önemli olan iş insanı olabilmek.
  • Sırf tasarımcı olabilmek, bir başkasının yanında çalışmıyorsanız para getirmiyor. Sizi belli bir zaman ön plana çıkarmaya yeter, ama maddi olarak mutlu etmez. O yüzden öncelikle mutlaka bir iş insanı kimliği sonra tasarımcı kimliği taşımak gerekiyor.
  • Parayı yönetmeyi, kullanmayı, sahip olmayı, harcamayı bilmiyorsanız her işin sonu hüzün olur.
  • Hayallere kapılabilirsiniz, ama o hayalleri nasıl yöneteceğinizi bilmeniz gerekiyor. Sırf hayaller, sırf tasarım yapmak, sırf çok zeki olmak, çok farklı şeyleri üretebilmek yetmez.
  • Bir ortağınız olabilir, ama unutmayın ki ortağı iyi seçmek ve kontrol etmek lazım.

Bir sonraki adım Full Figure’ü dışarıya göstermek

Full Figure Nişantaşı’nda bir apartmanın dördüncü katında bulunuyor. Bu nedenle yoldan geçen insanlar butiğin içini, özellikle oraya gitmeden göremiyorlar. Selin butiğin tasarımı sırasında bir mood board çalışması yapmış. Aklındakileri mimar bir arkadaşı ile paylaşmış ortaya Full Figure’ün sade ve şık tasarımı ortaya çıkmış. Selin’in şimdiki hedefi ise Full Figure showroom’unda daha fazla insana ulaşmak.

 

 

Jüri Özel Ödülü: Joseph S. Nye, Jr.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’ne Harvard Üniversitesi’nden Joseph S. Nye, Jr. layık görüldü.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kazananlarının katılımı ile, 11 Nisan Perşembe günü saat 09:00'da üniversite merkezi sinema salonunda “Küresel Karmaşa ve Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasi Kavramlarını Yeniden Düşünmek” konulu panel gerçekleştirilecektir.

Tüm Sabancı Üniversitesi mensupları panele davetlidir. 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Sahiplerini Buldu

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın aramızdan ayrılışının onbeşinci yılında, vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri” sahiplerini buldu. 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri'nde Jüri Özel Ödülü'ne Harvard Üniversitesi'nden Joseph S. Nye, Jr layık görüldü.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: 

Sakıp Bey, toplumun her alanda gelişmesi gerektiğine inanır ve “sosyal bilimlerin” de bu konuya katkısını çok önemserdi.

Sakıp Sabancı Araştırma Ödülleri, Türkiye’de sosyal bilimler alanında verilen ilk uluslararası ödüldür.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Jüri Özel Ödülü Sahibi Joseph S. Nye, Jr:

 Yumuşak güç istediğinizi çekim yoluyla elde etmektir.

Yumuşak güç bir ülkenin kültüründen, ideallerinden veya politikalarından kaynaklanabilir.

Türkiye’nin geleceğinde yumuşak gücün rolü çok önemli

Sakıp Sabancı Uluslararı Araştırma Ödülleri Töreni 2019

Soldan Sağa: Yusuf Leblebici, Sevil Sabancı, Güler Sabancı, Joseph S. Nye, Jr., Cosette Creamer, Kerim Can Kavaklı, Meltem Müftüler-Baç, Fuat Keyman, Özgür Kıbrıs

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri”, Sakıp Sabancı Ailesi ve Sabancı Üniversitesi ev sahipliğinde, 10 Nisan 2019, Çarşamba akşamı, Sabancı Center’da gerçekleşen törenle sahiplerini buldu.

“Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, iyi eğitimli, önyargılarından arınmış, dünya vatandaşı olan bireyler yetiştirmeyi hedefledik”

Güler Sabancı 

Törenin açış konuşmasını, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı.

Güler Sabancı, Sakıp Sabancı ile beraber Sabancı Üniversitesi’ni tasarlarken; fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, iyi eğitimli, önyargılarından arınmış, dünya vatandaşı olan bireyler yetiştirmeyi hedeflediklerinin altını çizdi. Bu bireylerin insanlığa, bilime, topluma, ülkemize fayda sağlayan, yaşama artı değer katan insanlar olacağına her zaman inandıklarını söyledi. “Bugün dünyanın her noktasında bulunan, başarılarıyla öne çıkan mezunlarımıza baktığımızda, bu hedeflerimiz doğrultusunda doğru yolda olduğumuzu görmek beni memnun ediyor; mutlaka Sakıp Bey’i de mutlu ederdi.” diyerek devam etti.

“Sabancı Üniversitesi’nin sadece Türkiye’nin değil dünyanın en iyileri arasında yer almasını hedefledik”

Güler Sabancı, “Üniversitemizin bugün, dünya sıralamalarında ülkemizi başarıyla temsil etmesinden gurur duyuyoruz.” dedi.

Sakıp Sabancı’nın toplumun her alanda gelişmesi gerektiğine inandığına ve “sosyal bilimlerin” de bu konuda katkısını çok önemsediğine dikkat çeken Güler Sabancı, “Dünyanın içinden geçtiği küresel karmaşalara bakarak, dönemi anlama ihtiyacımız arttıkça ve buna bağlı olarak da sosyal bilimlere verilen önem arttıkça onun ne kadar “ileri görüşlü” olduğunu bir kez daha anlıyoruz.” dedi.

“Columbia Üniversitesi’nde kurulan Sakıp Sabancı Türkiye Çalışmaları Merkezi, Sakıp Sabancı’nın vizyoununun ve önem verdiği değerlerin önemli bir sembolü”

Güler Sabancı, Sakıp Sabancı’nın yapılan her işin uluslararası boyutu ve etkisi olmasını istediğini söylerken, bunu yaparken de en iyilerle işbirliği içinde olunması konusunda özellikle yönlendirdiğini ifade etti. “Dr.h.c. Dilek Sabancı ve Sevil Sabancı’nın cömert ve cesur girişimleriyle Columbia Üniversitesi’nde Sakıp Sabancı Türkiye Çalışmaları Merkezi açıldı. Bu merkezin, Sakıp Bey’in vizyonunu ve önem verdiği değerleri özetleyen önemli bir sembol olduğunu düşünüyorum.” dedi

Güler Sabancı, Sakıp Sabancı’nın uluslararası nitelikli ve sosyal bilimler içerikli çalışmalara verdiği önemi gösteren ve “daima en iyilerle işbirliği yapın” tavsiyesine uygun olarak Columbia Üniversitesi’nde çok anlamlı bir yapı ortaya çıktığını söyledi. “Sakıp Bey’in ismini Columbia Üniversitesi’nde tam da onun istediği şekilde yaşatacağımıza inanıyoruz.” diyerek devam etti.

Türkiye’de sosyal bilimler alanında verilen ilk uluslararası ödül

Güler Sabancı, ödülün jürisi, süreçleri ve katılımcılarıyla uluslararası standartta olduğunu ve bu yönleriyle, Sakıp Sabancı’nın adına yakıştığına inandıklarını dile getirerek, Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nin, bundan sonra da araştırmacılara yeni ufuklar açmasını temenni etti. Sabancı, 2020 ödül konusunun “Ekonomi ve Geleceğin Türkiyesi: Sürdürülebilir Çevre, Ulaşım ve Enerji” olduğunu açıkladı.

Jüri Özel Ödülü’nün sahibi Joseph S. Nye, Jr. oldu

Joseph S. Nye, Jr

Dünyanın önde gelen uluslararası ilişkiler kuramcılarından biri olan Prof. Joseph S. Nye, Jr.  Harvard Üniversitesi Üstün Hizmet Emeritus Öğretim Üyesidir. Bill Clinton’ın ABD Başkanlığı (1993-2001) döneminde, Ulusal İstihbarat Konseyi Başkanı ve Uluslararası Güvenlikten Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yapmıştır.

“İstediğinizi çekim yoluyla elde etmek anlamına gelen yumuşak güç bir ülkenin kültüründen, ideallerinden veya politikalarından kaynaklanabilir”

Joseph S. Nye, Jr. “Bir güçten bahsettiğimizde genellikle başkalarının bizim istediklerimizi yapmalarını bekliyoruz. Bunu, kendi fikrimizi cazip kılarak, onlarla karşılıklı bir ilişki geliştirerek yapmak daha önemli diye düşündüm. Aslında bunu çoğumuz yapıyoruz. Ben de bunun adını yumuşak güç koydum. Yumuşak güç, etkili bir dış politika için ihtiyacımız olan şeydir. Diplomasi, uzlaşma sağlayabilmektidir. Bunun altında dünya siyasetinde nüfuz sahibi olmak için zorlama ve yaptırımlar yerine, başkalarının tercihlerini değiştirme fikri yatar. Bence istediğinizi zorla veya bedel ödeyerek değil, çekim yoluyla elde etmek anlamına gelen yumuşak güç bir ülkenin kültüründen, ideallerinden veya politikalarından kaynaklanabilir.” dedi.

Nye, “Türkiye’nin geleceğinde yumuşak gücün önemli bir rol oynayacağını düşünüyorum. Türkiye’nin yumuşak güç yaklaşımına ve kendi geleceğini planlarken yumuşak güçten faydalanmaya geri dönmesi önemli. Türkiye’deki kültürün ve üniversitelerin bu yumuşak güce çok önemli katkılar yapacağına inanıyorum. Sabancı Üniversitesi ve diğer üniversiteler gerçekten akademik özgürlük ve entelektüel dürüstlüğü koruması açısından önemli çalışmalar yapıyor. Bunlar gelecekte Türkiye’nin yumuşak gücüne çok önemli katkılar vermeye devam edecek. Türkiye gelecekte kendi yumuşak gücünü kullanarak çok önemli şeyler yapabilir ve çok önemli etkiler yaratabilir. İnanıyorum ki Türkiye’yi çok güzel bir gelecek bekliyor.” diyerek sözlerine son verdi.

Makale Ödülleri üç genç araştırmacıya verildi

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülleri”ne ise; 

  • “Dünya Ticaret Örgütü’nde Yargının Duyarlılığı” başlıklı makalesiyle Minnesota Üniversitesi’nden Cosette D. Creamer
  • “Çin'in Yükselişi Küresel Yönetimi Zayıflatır mı? Kaçakçılıkla Mücadele Rejiminden Kanıtlar” başlıklı makalesiyle Bocconi Üniversitesi’nden Kerim Can Kavaklı
  • “Duvarların Dünyası” başlıklı makalesiyle Georgetown Üniversitesi’nden Moria Paz layık görüldü.

Ödülün bu yılki jüri başkanı Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Meltem Müftüler-Baç da gerekçeli kararlarını açıkladı.

Konuşmaların ardından, Joseph S. Nye, Jr. Jüri Özel Ödülünü; Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ve Ödülün bu yılki Jüri Başkanı Meltem Müftüler-Baç’dan aldı. Makale ödülleri sahipleri ise ödüllerini Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Sevil Sabancı ile Rektör Yardımcısı ve İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman’dan aldı.

14 yılda 31 ülkeden 390’ı aşan başvuru

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri, Sabancı Üniversitesi tarafından merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine “Türkiye’nin tarihi, ekonomisi, sosyolojisi” konularında ihdas edilmiş, 14 yıldır düzenlenen bir ödül programıdır. Sabancı Üniversitesi bünyesinde, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ile İstanbul Politikalar Merkezi liderliğinde yürütülüyor. Yarışmaya başvuran makalelerin değerlendirmesi bağımsız ve uluslararası bir jüri tarafından yapılıyor. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında son 14 yılda Türkiye’nin ekonomisinden dış politikasına, tarihinden toplumsal dinamiklerine kadar çeşitli konularda çalışmalar ödüllendirildi. Tüm dünyadan büyük ilgi gören ve 14 yıldır verilen ödüle, 31 ülkeden 390’ı aşan başvuru oldu.

Ödül Jürisi

Bu yılki ödülün jüri başkanlığı görevini Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi Meltem Müftüler-Baç üstlendi.

Uluslararası jüride; Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman, Sabancı Üniversitesi SSBF Dekanı Özgür Kıbrıs, Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi Ayşe Kadıoğlu, Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, School of Advanced International Studies, Johns Hopkins Üniversitesi’nden Erik Jones ve Wright University of Pennsylvania’dan William Burke yer aldı.

Joseph S. Nye, Jr.  Hakkında

Harvard Üniversitesi Kennedy Yönetim Fakültesi'nin eski dekanı ve Üstün Hizmet Emeritus Öğretim Üyesidir.  Lisans derecesini Princeton Üniversitesi'nden birincilikle kazanmasının ardından Rhodes Bursu ile Oxford Üniversitesi'nde eğitim görmüş ve Harvard'da siyaset bilimi üzerine doktora yaptı. Uluslararası Güvenlik İlişkilerinden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcılığı, Ulusal İstihbarat Konseyi Başkanlığı ve Dışişleri Müsteşar Vekilliği görevlerinde bulundu.  The Powers to Lead, The Future of Power ve Presidential Leadership and the Creation of the American Era gibi kitapları yazdı. Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi, Britanya Akademisi ve Amerikan Diplomasi Akademisi üyesidir.  Uluslararası ilişkiler üzerine çalışan akademisyenler arasında yapılan bir ankette Amerikan dış politikasının en nüfuzlu akademisyeni seçilen Joseph S. Nye, Jr., 2011'de de Foreign Policy tarafından dünyanın en etkili 100 düşünüründen biri olarak gösterildi. 2014 yılında Japonya devleti tarafından Doğan Güneş Nişanı ile taltif edildi.  

"Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ve Anma Töreni" canlı yayın kaydını izlemek için lütfen tıklayın.

Kara Delikler Gerçekten Karanlık

Kara delikler, ışık yaymayan ve yakın çevresindeki maddeye hükmeden gizemli yapılar olarak hayatımızda yer alıyor. Kendi ışığı ile gözlenemeyen kara deliklerin varlığı bugüne kadar dolaylı yollarla anlaşılmaktaydı. Olay Ufku Teleskobu (Event Horizon Telescope) adlı projenin ilk sonuçları 10  Nisan 2019 çarşamba günü paylaşıldı ve dünya çapında geniş yankı buldu. Bu önemli gelişmeyi takip eden milyonlarca kişiden olan Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Ersin Göğüş ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji programı 2. sınıf öğrencisi İklim Keleşoğlu izlenimlerini gazeteSU için aktardılar.

Ersin Göğüş:

Bilim adına muhteşem bir gelişmeye tanıklık ediyoruz. Öncelikle kara deliklerin karanlık bölümünü ilk kez gözlüyoruz. Elde edilen sonuçla Einstein’in kütle çekim kuramına yeni bir kanıt eklenmiş oldu. Gözlenen devasa kara delik dünyaya 55 milyon ışık yılı yani 500,000,000,000,000,000,000 km uzaklıkta. Onca mesafeden bir kara deliğin resmini elde ediyor olmamız yeni gözlem teknikleri ve veri bilimi için de çok önemli başarı. Paylaşılan resim bana 50 yıl önce Ay yüzeyine ayak basan Neil Armstrong’un cümlesini hatırlattı; insan için küçük ancak insanlık için büyük adım. Gelişen gözlem ve veri teknolojileri ile önümüzdeki yıllarda kara delikleri daha yakından tanıyacağız.

İklim Keleşoğlu:

Carl Sagan, dünyamızın makro ölçekte ne kadar minik olduğunu gösterdiği bir fotoğrafta ona “Soluk Mavi Nokta” demişti. Ondan 29 yıl sonra bugün, Dünya’dan çok uzaktaki bu “bulanık kara delik” fotoğrafı ile bilim tarihinde geliştirilmiş bazı teorilerin doğrulandığı somut bir delil elde edilmiş oldu. Eşzamanlı olarak farklı noktalarda yapılan basın toplantılarında projenin amacından ve neden önemli olduğundan bahsedildi. Pek çok bilim insanının ortak vurgusu ise bu projenin farklı milletlerden oluşmuş bağımsız gruplar ile yapıldığıydı. Verdikleri mesajda, politik çıkarlardan bağımsız, bilimin merkeze oturtulması, uluslararası olması ve gereken desteğin verilmesi çağrısında bulundular. Gökbilim alanında çalışanların deneyimlerine göre pek çoğu şu konuda hemfikirler: Dünya’dan, yani hayali sınırlarla kaplı bu gezegenden uzaklaştıkça, gözlerinin önünde küçülen bu küreye baktıklarında tüm insanlığı bir ve bütün görüyorlar. Bu toplantıda da vurgulanan, farklı milletlerin ortak amaç için birlikte çalışması ve bilimin her anlamda sınır tanımazlığının, örnek alınması gereken bir yaklaşım olduğuydu. Carl Sagan’ın dediği gibi, “Anlaşılmazlığımızın içinde, tüm bu muazzamlıkta, yardım için hiçbir ipucu başka bir yerden gelmeyecek; bizi kendimizden kurtarmak için.” 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Ersin Göğüş 10 Nisan 2019 Çarşamba günü NTV "Bana Söz Ver" programında Simge Fıstıkoğlu'nun kara delik hakkındaki sorularını yanıtladı. Yayın kaydına aşağıdan ulaşabilirsiniz.  

Biyoteknolojik Ürün Geliştirmede Dev İşbirliği

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ile Merck’ten Biyoteknolojik Ürün Geliştirmede Dev İşbirliği

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ile Merck, biyoteknolojik ürün geliştirme alanında ülkemize önemli bir Ar-Ge ve uygulama birimini kazandırıyor. “SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi” hayata geçiyor.

Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara, 

Bu işbirliği ile Türkiye, modern laboratuvar altyapısına ve donanımına sahip yeni bir biyoteknoloji Ar-Ge ve uygulama birimine kavuştu. Burada yapılacak çalışmalar, Türkiye’nin ilaç araştırma geliştirme alanında önemli merkezleri, üretim tesisleri olan bir ülke konumuna gelmesine katkı sağlayacaktır. Dünyanın en eski ilaç ve kimya şirketi olarak 351 sene önce kurulan ve bugün önde gelen bilim ve teknoloji şirketleri arasında yer alan Merck tarafından SUNUM işbirliğinde kurulan Merck & SUNUM Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi’nin açılışı 11 Nisan 2019 tarihinde özel bir törenle Sabancı Üniversitesi’nde gerçekleşti. Açılış törenine Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer, SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara, Merck Proses Çözümleri Avrupa Bölge Grup Başkanı Ron Bunschoten’in yanı sıra SUNUM Direktörü Fazilet Vardar Sukan ve Sabancı Üniversitesi akademisyenleri, Merck üst düzey yöneticileri, kamu ve endüstrinin önemli kurum ve kuruluşları ile sektörden birçok isim katıldı. 

SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi ile Türkiye, biyoteknolojik ürün proses geliştirme konusunda modern bir laboratuvar altyapısına kavuşuyor. Bu sayede, ülkemizde biyoteknolojik ürünlerin araştırma ve geliştirmesine katkı sağlanıyor ve akademik tabanlı iş gücünün oluşturulması hedefleniyor. Biyoteknolojik ürünler, bir canlı hücresine ait genin, diğer bir canlı hücresine naklini mümkün kılan "rekombinant DNA teknolojisi" sayesinde üretiliyor. Bu teknoloji, vücudun kendi ürettiği doğal protein ve hormonların laboratuvar ortamında hücre kültürleri tarafından üretilmesini sağlıyor. Bu şekilde üretilen insan vücuduna uyumlu moleküller biyoteknolojik ürünler olarak adlandırılıyor. 

351 yıllık tarihiyle ilaç ve yaşam bilimleri sektörlerinde dünyanın en köklü şirketi olan Merck, bilimi odağına alarak, araştırma ve geliştirme yoğun yatırımları ile bu sektörlerde yenilikçi çözümler sunuyor. Biyoteknolojik ürün geliştirme konusunda yaptığı çalışmalarla yeni moleküller keşfederek hastaların ve tıbbın hizmetine sunuyor.

Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında sağlık alanında yenilikçi ve ileri teknolojiyi kullanarak 23.3 milyar dolarlık bir değer yaratmak hedefleniyor. Yol haritasında araştırma geliştirme yatırımlarının arttırılması, yetişmiş insan kaynağının oluşturulması ve biyoteknolojik üretim merkezlerinin sayılarının arttırılması yer alıyor. Bu proje sayesinde Türkiye’ye Merck’in sağladığı bilgi transferi ile ilaç ve etken madde araştırma geliştirme alanında önemli merkezleri, üretim tesisleri ve yetişmiş akademisyenleri bulunan bir ülke olma vizyonumuz destekleniyor. Türk bilim insanlarının ve ülkemizdeki ilaç şirketlerinin biyoteknolojik ilaç keşfi için çalışmalarda bulunabilecekleri bir merkez oluşturuluyor. 

Doktora öğrencilerine burs

SUNUM&MERCK arasında yapılan işbirliği kapsamında, iki kurum tarafından ortak bir çalışma grubu oluşturuluyor ve Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Programı’ndan belirlenecek doktora öğrencilerine burs imkanı sağlanıyor. Bu sayede yakın gelecekte Türkiye’nin ihtiyaç duyacağı yetişmiş insan kaynağının oluşmasına destek veriliyor. 

Misyonumuz “Birlikte Yaratmak ve Geliştirmek”

SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi açılış töreninde konuşan Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, "Sabancı Üniversitesi’nde merkezlerimizin varlığı, yürütülen çalışmalar ve fakültelerimiz ile olan işbirlikleri, daima öncelikli konularımız arasında yer aldı. Bilginin ve teknolojinin geliştirilmesine sürdürülebilir katkı sağlamayı hedefleyen üniversitemiz, “Birlikte Yaratmak ve Geliştirmek” misyonu çerçevesinde, sanayi ile yaptığı yerel ve uluslararası işbirlikleriyle gücüne güç katıyor. Bu ay açıklanan Times Higher Education 2019 Dünya Üniversiteler Etki Sıralaması “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı” kategorisinde Türkiye’den sıralamaya giren üniversiteler arasında birinci olmamız sanayi işbirliklerine verdiğimiz önemin bir göstergesi. Bugün yine bu işbirliklerinin uluslararası boyutlarda devam etmesinin mutluluğunu yaşıyoruz. Dünyanın en köklü şirketleri arasında yer alan Merck’in Sabancı Üniversitesi’nin altyapı ve insan gücüne olan güveni bizlere gurur veriyor. Mühendislik alanındaki AR-GE gücümüzü Merck ile birleştirerek, sağlık ve tıp alanındaki bilimsel iş birliklerimize bir yenisini daha ekliyoruz.” dedi.

Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici

Leblebici, SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi’nin Türkiye’de yerleşik ilaç ve etken madde üreticilerinin, eğitim ve geliştirme çalışmaları yapabilmeleri, ihtiyaç olan gelişmiş ve akademik tabanlı iş gücünün oluşturulmasına yönelik faaliyetlerin koordine edilebileceği bir birim olacağının altını çizerken, bu birimin sağlık ve tıp alanında öncü fikir ve buluşların kaynağı olacağına inandıklarını dile getirdi. Sözlerine “Bu işbirliğinin bir başka önemli çıktısı da Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Programı’ndan belirlenecek doktora öğrencilerine burs imkanı verilmesi olacak. Öğretim üyelerimiz ve araştırmacılarımızın interdisipliner bir yaklaşımla sürdürdüğü çalışmalar ile Sabancı Üniversitesi merkezleri ve fakülteleriyle bir mükemmeliyet ve cazibe merkezi olmaya devam edecek” şeklinde devam etti. 

Türkiye’de biyoteknolojik ilaç araştırma ve geliştirilmesine katkı

Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara,

2019 yılında Türkiye’de 21. resmi kuruluş yılını kutlayan Merck’in ürünleri ile ülkemizin tanışması 1900’lü yılların başına kadar uzanıyor. Ülkemize değer katan projeler yaratmaya odaklandıklarına dikkat çeken Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer , “Biyoteknolojik ilaç araştırma ve geliştirme çalışmalarına katkı sağlayacak bu merkezin, ülkemizin saygın ve öncü üniversitelerinden Sabancı Üniversitesi ve SÜ Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ile işbirliği içinde açılışını gerçekleştirmekten büyük gurur duyuyoruz. Türkiye’nin 2023 vizyonu oldukça net bir şekilde sağlık alanında araştırma ve geliştirmeye odaklanmayı, yerli ve yabancı yatırımın katkılarıyla değer yaratan bir ekosistemin oluşmasını hedefliyor. Bu amaca ulaşmak için katkıda bulunmaktan Merck Türkiye olarak çok mutluyuz” dedi. Bu çalışmaları gerçekleştirecek yetişmiş akademisyenlerin önemine dikkat çeken Zayer “Bu projenin ülkemize pek çok alanda katkıları olacak. Bu merkezde araştırmacılar biyoteknolojik ürün proses geliştirme, üretim ve saflaştırma üzerinde çalışabilecek. Ülkemizdeki biyoteknolojik ürün araştırma merkezlerinin, GMP (İyi üretim uygulamaları) sertifikası alması Merck’in sağlayacağı bilgi transferi sayesinde desteklenecek. Bunun sonucunda Türkiye’de biyoteknolojik ilaç üretimi yapan merkezlerin sayısının artacağını ön görüyoruz. Projenin en önemli katkılarından birisi de bu alanda hali hazırda çalışmalar yapmakta olan çok değerli akademisyenler ile birlikte, araştırma ve geliştirme çalışmalarında yer alacak genç bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.” şeklinde sözlerine devam etti.

Gelişmiş ve akademik tabanlı iş gücü

SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara törende yapmış olduğu konuşmasında SUNUM’un “Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun” kapsamında Türkiye’de yeterlik kararı verilen 4 merkezden biri olduğunun ve kuruluşundan bu yana olan birikimini öncelikli olarak nano malzemeler, yaşam bilimleri, gıda, tarım, su, çevre ve enerji konularına yoğunlaştırdıklarını vurguladı. SUNUM’un araştırma, eğitim ve inovasyon faaliyetlerinin merkezinde yer aldığını belirten Kara, ulusal ve uluslararası boyutta nitelikli araştırmacı kadrosu ve üniversite-sanayi arasındaki köprü vazifesi ile yükseköğretim kurumlarında faaliyet gösteren tematik araştırma merkezleri arasında örnek bir merkez olduklarının altını çizdi. 

SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara

Kara konuşmasına şu şekilde devam etti: “Global Sağlık Hizmetleri ve Yaşam Bilimleri sektörünün öncü tedarikçilerinden biri olan MERCK’ten aldığımız destek ve ev sahibi kuruluş olan Sabancı Üniversitesi’nin de geçmişten gelen gücünü ve yakın işbirliğini yanımızda hissederek anlaşmamızı imzaladık. “SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi” bünyesinde sadece Türkiye’de biyoteknolojik ilaç ve etken madde araştırma ve geliştirme faaliyetleri yapılmayacak, eğitim faaliyetleri de gerçekleştirilerek doktora öğrencilerine burs verilecektir. Ayrıca, bu birim sayesinde sektörün dikkati SUNUM üzerine yoğunlaşacak ve ülkemizin ihtiyacı olan gelişmiş ve akademik tabanlı iş gücüne de ciddi bir katkı sağlanacaktır.” 

Açılış törenini konuşmalarıın ardından yapılan imza töreni ve SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi tanıtım turu ile noktalandı.

Abone ol