Ana içeriğe atla

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz!

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü bir dizi etkinlikle kutluyor.

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu’nun kutlama etkinlikleri 4 Mart 2014, Salı günü saat 19:00’da Sinema Salonu’nda sahnelenecek “Evim! Güzel Evim!” isimli oyunla başlayacak. Ebru Nihan Celkan tarafından yazılan ve yönetilen oyunda; Yalan Dünya dizisinin Servet Hanım’ı Füsun Demirel, Burcu Çelik, Özge Erdem ve Fatih Özkan rol alıyor. Oyunun ardından oyuncuların ve yönetmenin katılımıyla söyleşi düzenlenecek.

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu’nun gelenekselleşen bilgi yarışması bu yıl 5 Mart 2014, Çarşamba günü saat 12.30da Yemekhane’de gerçekleşecek.

Etkinlikler kapsamında bir dizi panel ve konferanslar da düzenleyen Forum’un ilk konferansı “Dünden Bugüne Kadınlar” başlığını taşıyor. 6 Mart 2014, Perşembe günü saat 13:00’da, Sinema Salonu’nda gerçekleşecek etkinliğin konuşmacısı KAMER’den Nebahat Akkoç olacak. Aynı gün, Karaköy Minerva Palas’ta “Ortadoğu, Kadınlar ve Barış” başlıklı bir panel düzenlenecek. Saat 17:00’de başlayacak panelde; KAMER'den Nebahat Akkoç; University of London, School of Oriental and African Studies'den Nadje Al-Ali; Barış İçin Kadın Girişimi'nden Hilal Alkan ve The Hebrew University of Jerusalem'den Nadera Shalhoub-Kevorkian panelist olacaklar. Karaköy’deki panele kampüsten servis ulaşımı da olacak.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ise Karaköy Minerva Palas’ta saat 16:00’da, University of London, School of Oriental and African Studies'den Nadje Al-Ali’nin konuşmacı olacağı “(Karşı) Devrimler ve Toplumsal Cinsiyet: Mısır ve Irak Üzerine Düşünmek” başlıklı konferans düzenlenecek.

Marka Pratikleri Platformu'nun ilk etkinliği

Sabancı Üniversitesi ve Reklamcılık Vakfı marka ekonomisinin ülkemizdeki gelişimini desteklemek üzere Marka Pratikleri Platformu ilk etkinliğini 7 Mart 2014, Cuma günü, Karaköy Minerva Palas’ta düzenliyor.


Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nihat Berker ve Reklamcılık Vakfı Başkanı Haluk Sicimoğlu’nun evsahipliğinde düzenlenecek etkinlik, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin ve Haluk Sicimoğlu’nun açış konuşmaları ile başlayacak. Ardından Georgia State University Öğretim Üyesi, uluslararası markalar konusunda dünyanın önde gelen akademisyenlerinden, Journal of International Business Studies Decade Award 2014 sahibi Tamer Çavuşgil söz alacak. Tamer Çavuşgil,“Born Global” başlıklı bir konuşma yapacak. 

Tamer Çavuşgil’in konuşmasının ardından panele geçilecek. Panele Platform’un Practice Brand’i Procter&Gamble’dan CMO Oya Canbaş; Stratejik Ortağı olan Hürriyet Gazetesi’nden Ekonomi Şefi Levent Sefer, Brand Finance Türkiye Temsilcisi Muhterem İlgüner ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi - EDU Direktör’ü Dr.Cüneyt Evirgen katılacak. Panelde, marka ekonomisinin önemi ile marka ekonomisinin dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri üzerinde durulacak. 

Tamer Çavuşgil kimdir?

Georgia State Universtiy Fuller E. Callaway Professorial Chair öğretim üyesi, Center for International Business Education and Research (CIBER) Direktörü Tamer Çavuşgil, Leeds University Business School’da da misafir öğretim üyesidir. 

Firmaların uluslararasılaşması, küresel strateji, gelişen pazarlar ve sınırlar ötesi ticarette satıcı – alıcı ilişkileri üzerine çalışan Çavuşgil son zamanlarda hızlı değişen ekonomilerde orta sınıfın dönüşümünü araştırıyor.

Tamer Çavuşgil’in sayıları bir düzineyi aşan kitapları ve 190’dan daha fazla hakemli dergide yayınlanmış makalesi bulunuyor. Çavuşgil, Amerikan Pazarlama Derneği tarafından yayınlanan Journal of International Marketing ve Emerald Group Publishing tarafından yayınlanan Advances in International Marketing dergilerinin de kurucu editörüdür. Aralarında Journal of International Business Studies’in de bulunduğu birçok derginin de yayın kurulu üyesidir.

Academy of International Business’ın üyesi ve başkan yardımcısı olan Çavuşgil, American Marketing Association’ın yönetim kurulu üyesidir. 

Marka Pratikleri Platformu hakkında:

Marka Pratikleri Platformu adı altında yürütülecek etkinliklerle işletmeler – markalar, bürokrasi, yerel yönetimler nezdinde marka ekonomisinin öneminin vurgulanacağı, markalaşmanın ülkemize sağlayacağı katma değerin çok paydaşlı bir çatı altında yürütülecek etkinliklerle ortaya koyulacak. Marka Pratikleri Platformu marka ekonomisine hizmet edecek insan kaynağının gelişimi için çalışmalar yapacak.

Mezunumuz Tankut Aykut'un Galerisi ‘Karakter’le Açıldı

Kültürel Çalışmalar programı 2008 mezunumuz Tankut Aykut kendi sanat galerisini 'Karakterler' sergisi ile açtı. 

Tankut Aykut Galeri, açılışını Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı 2009 mezunumuz Elif Gül Tirben küratörlüğündeki ‘Karakter’ adlı karma sergiyle yaptı. 

Karakter hangi durumlarda belirgin hale gelir; alışkanlıklarda mı saklıdır, olağandışı olaylara verilen tepkilerde mi? Beden, karakteri yansıtan bir yüzey midir, yoksa bedenin kendi karakteri var mıdır? Kullandığımız dil karakterimizi yansıtır mı? Karakter kader midir? Toplumun, devletin ya da bir ormanın karakterinden bahsettiğimizde neyi kastederiz? 

Antik Yunanca, nakşetme/damgalama/oyma anlamına gelen kharassein fiilinden türeyen kharaktēr kelimesi, ilk olarak, “dağlama demiri”, “damga”, “işaret”, “iz” anlamında kullanılıyor. Kelimeye, “sembol”, “harf”, “yazı stili” gibi somut anlamların yanında, zaman içinde, “ayırt edici, tanımlayıcı özelliklerin tümü”, “bir hikayenin parçası olan varlık”, “sıradışı özellikleri olan birey” gibi sembolik anlamlar yükleniyor. 

Karakterin bir iz ya da bir damga gibi belirgin hale gelmesini ve okunabilirliğini sağlayan ise tutum ve davranışların tekrarlar sayesinde seçilebilir hale gelmesi ve başkalarının tutum ve davranışlarıyla kıyaslandığında fark edilmesi. Sergi, bu anlamda, toplumsal bir arka plan sayesinde görünür hale gelen kişiye özgü örüntüler; karakterler üzerine bir düşünce pratiği sunuyor. 

Sevgi Aka’nın sergide yer alan iki kitabı, 15.11.11 ve 13.3.13, sanatçının bu iki farklı günde, iki farklı coğrafyada, iki farklı dilde gün boyunca kullandığı kelimelerin alfabetik listesinden oluşuyor. Farklı diller kullanarak farklı sistemlerin parçası haline gelen sanatçının kelime seçimleri, karakterin akışkanlığını, dilin öznelliği ve anonimliği üzerinden gözlemlemek için bir imkan sunuyor. 

Bora Başkan, beyaz yakalıların gündelik yaşamından seçtiği anları kurguladığı Pist I ve II’de  zamanın ve mekanın belirleyiciliği üzerinde duruyor. Başkan’a göre “bireyin karakteri, tek bir bütün olarak algılanmak istiyor. Ancak, karakter tekilliğini korumaya çalıştıkça mekan kişinin ayaklarının altından kayıyor. Zaman ise onu çevreleyen bir piste dönüşüyor.” 

Şer-Paz, Fatma Belkıs ve Onur Gökmen’in şirketleşme ile sanat üretimi arasındaki benzerlikleri kullanarak sanatçı rollerini tekrar ürettikleri bir “işletme”. Şirket Olarak Burun Olarak Şirket ise sanatçıların 2012’de Şer-paz’ı kurdukları zamandan beri üzerinde çalıştıkları bir proje. Şer-paz’ın “sözde” hayali ihracat için yurtdışına gönderdiği çuvalların içinden çıkan burunların sahipleri, sanatçıların gözünde, “yaptığı işe imzasını atmak isteyen bir girişimciyi betimliyor.” 

Murat Durusoy’un Unutmamak için Portreler serisi, yakın tarihimize damgasını vuran toplumsal olaylardaki ana karakterlerin televizyonda yakalanmış görüntülerinden oluşuyor. Manipüle edilerek değiştirilmiş hayalsi imgeler, kabus gibi üzerimize çöken, toplumsal travmalara yol açan olayları hafızamızdan geri çağırırken, yaşadığımız toplumun karakterini de ortaya koyuyor. 

Merve Ertufan, Eskiz isimli çalışmasında, insanları algılama ve değerlendirme süreçlerimizin güvenilirliğini sorguluyor. Sanatçı, illüstratör Gökhan Okur’dan kendi illüstrasyonunu yapmasını istiyor. Eskiz seansının kaydı, gözlemleyen-gözlemlenen ve betimleyen-betimlenen kişi konumlarında uzun süre yer almanın getirdiği halleri ortaya koyuyor. Seans, "çok da akan bir suratın var, bütün çizgiler birbirine akıp kayboluyor" gibi sıra dışı yorumlarla ilerlerken, günlük hayatta saniyelik yaşanan ve unutulan algılama ve kaydetme anlarının dinamiklerini yansıtıyor.

Sibel Horada, Boşlukları Doldurun adlı çalışmasında, dört ünlü resme ismini vermiş ana kadın karakteri, ait oldukları resimlerden ve dolayısı ile izleyicinin bakışından eksiltiyor. Kartpostal formatında çoğaltılarak yayılmaya devam eden resimler böylece, basit bir jest vasıtası ile resimlerdeki temsil üzerine düşünmemizi sağlıyor. 

Schopenhauer’in “insan her şeyin içinde ve her şeyde öncelikle kendini tadar"  sözünden yola çıkan Reysi Kamhi, karakteri bir mahkumiyet hali olarak ele alıyor. Sanatçı, Zamansallık ve Vanitas serilerinden seçtiği resimleriyle, kendi karakterini, kristaller, taşlar gibi oluşumu binlerce yıl alan doğal nesnelerin ve formların mahkumiyetindeki manzaralar ve soyut gökyüzü tasvirleri arasındaki geçişlerle ifade diyor. 

Komet’in, Kuş Olma Halleri adlı asamblaj heykeli bu serginin esin kaynağı. Üç küçük hazır nesne ve bir tutam ipten ibaret bu absürd karakter, yaşadığımız dünya giderek absürdleşirken içimize atıp söyleyemediklerimizi mütevazi varlığıyla kibarca dile getiriyor. 

Aslı Narin, * serisinde, kendi vücudundaki benleri fotoğraflayarak bir yıldız takımları haritasıyla eşleştiriyor. Sürekli sayısı artan benler, karakteri belirleyen yıldızlar gibi bedeni şekillendiriyor. 

Elif Süsler’in Samimiyet adlı video kolajı, haberler, talk-showlar, reality showlar ve benzeri formatta televizyon programlarını sunan veya bu programlara katılan kişilerin nefes alma duraklarından oluşuyor. Sanatçı, televizyonda gördüğü bu kişilerle bir ilişki kurabilmek için onlarda içten bir hareket arıyor. Süsler’e göre “nefes alma durakları ve rastlantısal olarak araya karışan ünlemler, kelime ve ifade tekrarları arasında en samimi olanlar.” 

Tuba Yalçınkaya’nın çizimlerinde tekrar eden bir tema olarak karşımıza çıkan, sanatçının zihinsel coğrafyasının bir izdüşümü olan orman, bu sergide, Orman II ile yaşadığımız ülkenin karakterini yansıtan tehditkar bir yaşam alanına dönüşüyor. Ormanın toprak zemindeki büyük girdaba rağmen dimdik ayakta duran, üçgen bayraklarla donatılmış ağaçlar, ormanın karakterine dair işaretler veriyor. 

“Türk Ekonomisinde Trendler ve Gelişen İhtiyaçlar”a Bakış

Sabancı Üniversitesi MBA Kulübü, 1 Mart 2014, Cumartesi günü 6. Finans Sohbetleri’ni düzenledi. Borsa İstanbul (BİST) Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinliğin başlığı “Gelişen Trendler ve Türkiye Ekonomisinin İhtiyaçları”ydı. 


Konferansta, Notus Portföy Yönetimi Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Murat Sağman “Makro Ekonomi ve Piyasalarla İlgili Son Gelişmeler”, AkPortföy Satış ve Pazarlama, Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ertunç Tümen “Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)”, Garanti Portföy Kurumsal İş Geliştirme, Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Tolga Macit Güsar “Türkiye’de Portfolyo Yönetimi”, Bank Asya Hazine, Finansal Kurumlar, Yatırımcı İlişkileri Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Eğriboyun “İslami Bankacılık” başlıklı konuşma yaptılar. Konuşmacılar tasarrufun önemine vurgu yaptılar.

Ana sponsorluğunu Garanti Portföy, destek sponsorluklarını Red Bull, Nestle ve etkinlik.com.tr, mekan sponsorluğunu da BİST üstlendi.

Artık tüm Türkiye’nin önceliği demokratik, nitelikli ve eşitlikçi bir eğitim olmalı

3 Mart 2014, İstanbul - Eğitim Reformu Girişimi (ERG), TBMM Genel Kurulu’nda onaylanan Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın ardından başta Bakanlar Kurulu’nda imza için bekleyen Ulusal Öğretmen Stratejisi’nin ivedilikle uygulamaya alınması olmak üzere daha demokratik, nitelikli ve eşitlikçi bir eğitim için atılması gereken adımlara ve bu adımları daha fazla geciktirmenin risklerine dikkat çekiyor. 


2012’den bu yana gerçekleştirilen köklü, ancak eğitimde eşitliğe ve niteliğe yeteri kadar odaklanmayan değişikliklerin, başta çocuklar olmak üzere eğitimin paydaşlarının başlıca sorunlarına yanıt verme potansiyeli düşük görünüyor. Daha fazla gecikmeden, Türkiye’de herkes için kaliteli eğitim sağlanmasına yönelik eğitim politikalarının orta erimli bir plan içinde ve birbirlerini besleyecek biçimde oluşturulmaları ve uygulanmaları gerekir. Bu politikaların, bütüncül ve katılımcı bir stratejiyle, öğrenci odaklı, eğitimde kaliteyi yükseltici ve eşitsizlikleri azaltmayı hedefleyen biçimde yapılması çok önemlidir. Ayrıca, yeni yasanın halihazırda devam eden birçok proje ve programı aksatmaması ve Bakanlık bünyesinde bilgi ve deneyim birikiminin kayba uğramaması için dikkatli olunmalıdır.

Özellikle Kasım 2011’de ilk taslağı tamamlanan Ulusal Öğretmen Stratejisi Belgesi’nin iki yıl sonra hala uygulamaya geçmemiş olması, eğitimin niteliğini artırma gayretlerini sekteye uğratmaktadır. Stratejinin, öğretmenlerin ve eğitim fakültelerinin desteği sağlanarak yaşama geçirilmesi eğitim gündeminin en öncelikli konularından biri olmalıdır. Ek olarak, Öğretmen Yeterlikleri, Okul Temelli Mesleki Gelişim ve İlköğretim Kurumları Standartları gibi Türkiye'de eğitimin niteliğinin yükseltilmesine katkı sağlama potansiyeli yüksek proje ve programların hızla tamamlanması ve çocukların öğrenme sürecine somut ve gözlemlenebilir katkı sağlaması kritik önemdedir.

Türkiye’de eğitimde herkese daha demokratik bir ortamda nitelikli eğitim sunamadığımız ve eğitimin mevcut eşitsizliklerle mücadele gücünü artıramadığımız sürece, yalnızca çocukların en temel hak ve ihtiyaçlarına cevap verememekle kalmıyor, geleceğimiz için çok ciddi sosyal ve ekonomik riskler oluşturuyoruz. Eğitimin giderek derinleşen siyasi kutuplaşma girdabından kurtarılması ve ulusal bir uzlaşmanın sağlanması amacıyla girişimlerin başlaması çok önemli. ERG’nin karar vericilerden beklentisi, eğitimin acil sorunlarına yönelik politikaların veri temelli ve katılımcı süreçlerde geliştirilerek etkili olarak uygulanmasını sağlamasıdır. Kamuoyunun da bu süreçte herkes için kaliteli eğitim talebini sürekli ve daha güçlü bir sesle yenilemesi ve gündemde tutması çok önemli ve gerekli olacaktır. 

ERG, Haziran 2011 seçimleri sonrasında tüm milletvekilleriyle Türkiye Eğitim Sisteminin Öncelikli Sorunları dosyasını paylaşmış ve bazı bakanlar ve partilerin grup yöneticileri ile görüşmeler yaparak sorunları yüz yüze dile getirmişti. Bu dosyada ERG, 1) Tüm çocukların eğitimde haklarını koruma altına alan demokratik bir eğitim ortamının eksikliğine, 2) Eğitimde eşitsizliklere, 3) Okula giden çocukların öğrenme düzeylerinin düşüklüğüne, 4) Ortaöğretimin gençleri kaybettiğine ve 5) Eğitime ayrılan kamu kaynaklarının herkese kaliteli eğitim verilmesi için yeterli olmadığına dikkat çekmişti.

Eğitim Reformu Girişimi hakkında;

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Türkiye’de eğitim politikalarının iyileştirilmesine yönelik araştırma, savunu ve eğitim çalışmalarını “herkes için kaliteli eğitim” vizyonu doğrultusunda sürdürüyor. 2003’te Sabancı Üniversitesi bünyesinde yaşama geçen ERG, eğitim politikalarının yapım ve uygulama süreçlerinin katılımcı ve veri temelli bir çerçevede gelişmesi için çalışmaktadır. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın ev sahipliğini yapan ERG her yıl yayımladığı Eğitim İzleme Raporları ile eğitimde yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor ve kamuoyuyla paylaşıyor. ERG; Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Aydın Doğan Vakfı, Bahçeşehir Üniversitesi, Borusan Kocabıyık Vakfı, Elginkan Vakfı, Enerji-Su, Enka Vakfı, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Kadir Has Vakfı, Mehmet Zorlu Vakfı, MV Holding, Nafi Güral Eğitim Vakfı, Sabancı Üniversitesi, The Marmara Collection, Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği, Türkiye Vodafone Vakfı, Vehbi Koç Vakfı ve Yapı Merkezi tarafından destekleniyor.

erg.sabanciuniv.edu

Mezunumuz Ozan Yalçın'ın çalışmaları Nanotechnology dergisinde

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Lisans mezunumuz Ozan Yalçın ve ekibinin hetero-nanokristaller üzerine yaptığı çalışma bilimsel bir yayın olan "Nanotechnology" dergisinin kapak konusu olarak yayınlandı.

Delft University of Technology'de doktora eğitimine devam eden Anıl Ozan Yalçın, çalışmasını şu şekilde özetliyor:

"Manyetik ve yarı-iletken malzemelerin, nano boyuta geçildiği zaman degişen özellikleri malzeme biliminin önemli konularından birini oluşturmaktadır. Bu boyuttaki malzemelerin karakterizasyonu için çoğunlukla geçirimli (taramalı) elektron mikroskobu kullanılmakta ve nanokristal sentez tekniklerinin gelişimiyle hetero-nanokristaller de üretilebilmektedir. 

Örneğin çekirdek/kabuk nanokristallerinde, bir kristal (çekirdek) farklı bir kristal (kabuk) tarafından kaplanmaktadır. Bu tarz hetero-nanokristaller malzeme özelliklerinin manipulasyonu için yeni bir metod olarak kullanılmaktadır. Hetero-nanokristaller genel olarak sıcaklıkla stabilitelerini kaybetmektedir. Ben de çalışmalarımı, hetero-nanokristallerin sıcaklıkla olan değişimlerinin atomik düzeyde incelenmesi üzerine sürdürüyorum. 

Deneylerimi geçirimli elektron mikroskobu içinde “in-situ” (Latince ‘yerinde’) olarak yapıyorum. Grubumuzca geliştirilen teknikler ile bu deneyleri videoya alma imkanımız oluyor ve bu da degişimlerin mekanizmasının anlaşılması için çok önemli. İlgili yayında kullanılan üzerinde çalıştığımız malzeme FexO/CoFe2O4 çekirdek/kabuk nanokristalleri. Bu malzemeyi ilginç yapan çekirdeğin antiferromanyetik ve kabuğun da ferromanyetik olması. Sıcaklıkla beraber hetero-nanokristal farklı bir konfigurasyona kavuşuyor ve bu konfigurasyonun ilk duruma gore farklı manyetik özellikleri göstermesi bekleniyor."

 

Mezunumuz Nil Ar ile girişimcilik üzerine

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Uluslararası Çalışmalar 2013 lisans mezunumuz Nil Ar ile mezuniyetinin ardından gerçekleştirdiği çalışmalar ile hayata geçirdiği online satış girişimini konuştuk.


Sabancı Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra neler yaptın, çalışmalarından kısaca bahsedebilir misin? 

Mezun olur olmaz babamla birlikte çalışmaya başladım. Mağazalarımızda gözlük, saat ve optik perakende ve toptan satış yapıyoruz. En baştan online satıştı hayalim ve işleri daha da büyütmek istiyordum.

Kendi girişimin sonucunda online satış siteni kurduğunu duyduk. Süreç nasıl gelişti anlatabilir misin?

Ağustos ayında çalışmalara başladım, ekibimi kurdum. Temmuz ayında Instagram'da pilot çalışma olarak fancywatches adında bir hesap açtım. Buradan bir çok satış yaptım. Şuanda 3000'e yakın takipçim var. Böylece internet sitem için çalışırken bir yandan fancywatches adıyla bir çok insana ulaştım ki site açılır açılmaz müşteri potansiyelim olsun. Sosyal medyayı iyi kullanabilmek e-ticaretin vazgeçilmez kuralı. Eylül ayında Yorktrade'de e-ticaret uzmanlığı sertifika programına başvurdum. Kasım ayında oradan mezun oldum ve şuan tüm dünya'da geçerli e-ticaret uzmanlık sertifikam var. Rakip analizi yaptım, bu işi yapan bir çok kişiyle tanıştım görüştüm ve tüketicinin beklentilerine yönelik bir site kurmayı planladım. PR ajansıyla anlaştım, çalışmalarımıza öncelikli olarak kurumsal logo tasarımıyla başladık. 

Sitenden biraz bahsedecek olursak...

Güneş Saat & Gözlük için Esra İnceefe, Aslıhan Arslan, Candan Aktaş gibi tasarımcılarla anlaştım ve Daniel Wellington saatlerinin bayiliğini aldım ki Türkiye'de sadece 3 yer satabiliyor bu saatleri. (Mağazalarımızda bu saatin satışı yok sadece online satışım mevcut) Daniel Wellington saatlerinin distributörü MEYSAAT ve genç girişimci olduğum için sahibi Fatih bey beni kırmadı. Ofisime mini stüdyo kurdum tüm ürün fotoğrafları bana ait. Bankalarla anlaştım, kargoyla anlaştım. Sitede yaklaşık 7000 kalem ürün mevcut ve hepsi de depomda hazır bir şekilde son tüketiciyle buluşmayı bekliyor. Sitede tasarım ürünlerinin yanı sıra esas olarak saat ve gözlük satıyorum. Gözlük ve saat markası olarak 35 markam var. (Prada, Dolce Gabbana, Swarovski, Oakley, Miu Miu, Seiko, DKNY, Raymond Weil, Michael Kors bunlardan bazıları) İlk site açmak istediğimde beni bu kadar zorlu bir sürecin beklediğini düşünmüyordum. Gerçekten çok emek verdim ve sabahlara kadar çalıştım. Yasal işlemlerden tutun ürünlerin girilmesi bile gerçekten emek istiyor.

Sitenin diğer e-ticaret sitelerinden farklı olmasını istedim dolayısıyla tasarımım diğerlerinden daha farklı. İlerleyen zamanda ekibimle bir çok hedefimiz var. Örneğin, sitenin içinde moda blogu açıp farklı kombinler yapmak en yakın hedefimiz. Herşeyi kendi imkanlarımla yapmak istiyorum dolayısıyla bireysel olarak ekonomimi güçlendirdikten sonra kendi gözlük markamı yaratmak ikinci hayalim. Sitenin en önemli özelliği gözlük ve saatlerin indirimli olması yani bir bakıma kendi mağazalarımızın outlet'ini oluşturdum. Hayatta her zaman hedefleri olan biri oldum. İş hayatındaki ilk hedefime şuanda ulaştım. 

Girişimci öğrencilerimize önerilerin veya söylemek istediklerin var mı?

Girişimci öğrencilere en değerli önerim egolarını bir kenara bırakıp sadece çalışmaya odaklanmalarıdır. Sitemi Aralığın sonunda açtım ve sabah 8.30'da işe başlayıp sabaha karşı 05.30'da bitirdiğim günler oldu. Çalışmaya başladığım ilk zamanlar mağazanın ofice boy'u gibiydim. Başkalarının yapması gereken işleri bile üstüme alıyordum ki daha çok şey öğreneyim diye... Ama o sayede çok kısa bir sürede çok fazla şey öğrendim ve kendimi her geçen gün gerek eğitimlere katılarak gerek trend'i takip ederek geliştirmeye çalışıyorum.  

Eğer birşeyi yönetmek ve en iyi şekilde yapmak istiyorsanız onun bünyesinde barınan herşey hakkında bilginiz olmalı. Örneğin şuanda saat pili değiştirmeyi ve bakla çıkarmayı biliyorum (: Sürekli okumayı, mütemadiyen çalışmayı programım gereği alışkanlık edinmiştim zaten. O yüzden bunları yapmak ve emek harcamak bana zor gelmedi. Sabancı'nın bana kattığı en büyük şeylerden biri çalışma disiplinidir. Bu konuda bana çok emeği geçen Meltem Müftüler-Baç'a ayrıca teşekkürlerimi sizin aracılığınızla iletmek isterim.

İPM'den Sinema-Siyaset Buluşmaları

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi sizleri 27 Şubat 2014, Perşembe günü, saat 17.30’da gerşekleşecek “İstanbul'da Modernliğin Ayarsız Zamanı: 11'e 10 Kala (2009)” başlıklı "Sinema-Siyaset Buluşmaları"na davet ediyor.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, 2013 yılı Eylül ayından itibaren "Sinema-Siyaset Buluşmaları" başlıklı aylık toplantılar serisi düzenlemektedir.

“Sinema-Siyaset Buluşmaları” serisinin amacı, film yönetmenleriyle, sosyal bilimler alanında çalışan akademisyenleri bir araya getirerek, günümüz Türkiye siyasetini tanımlayan meselelerin sinemayla birlikte tartışılabileceği bir platform oluşturmaktır.

Sizleri 27 Şubat 2014, Perşembe günü, saat 17.30’da gerşekleşecek “İstanbul'da Modernliğin Ayarsız Zamanı: 11'e 10 Kala (2009)” başlıklı altıncı buluşmaya davet ediyoruz.

LCV için: Gülcihan Çiğdem, gcigdem@sabanciuniv.edu, 212 292 4939, dahili 1417.

Not: Etkinlikte film gösterimi yapılmayacaktır.

Gündem: Eğitim’de Kırılganlık Çağında Risk Zekası konuşuldu

Tosun Terzioğlu ve BAGEM tarafından düzenlenen Gündem: Eğitim’de 19 Şubat 2013, Çarşamba günü Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Çağrı Haksöz ve Yankı Yazgan “Kırılganlık Çağında Risk Zekası” başlığını taşıyan seminerde konuşmacı oldular.


Çağrı Haksöz konuşmasında, sağlam, dirençli, öğrenebilen, kendine güvenli bir organizasyon oluşturma üzerinde durdu. Organizasyonların bireyler ve takımlardan oluştuğuna vurgu yapan Haksöz, “Kırılganlığı oluşturan bireylerin kendi zekalarıdır” dedi. 2013 yılında yayınlanan “Risk Zekası ve Tedarik Çağrı Haksöz konuşmasında I-Quartet isimli modele değindi.  Modelin kapsayıcı, sorgulayıcı / irdeleyici, doğaçlayıcı ve marifetli olmak üzere dört rolden oluştuğunu söyleyen Haksöz bu rolleri şöyle tanımladı:

Kapsayıcı – Birbirine bağlı tedarik zincir ağlarını orkestre etmek;

Sorgulayıcı / İrdeleyici – Öğrenmek, aktif olarak öğrenmek, hatalardan ve başarılardan öğrenmek;

Doğaçlayıcı – Sağlamlık için yaratıcı, çeşitli, esnek doğaçlama, belli bir format içinde yaratıcı olmak

Marifetli – Akıllı risk almak, risk alırken kötü sonuçlara karşı korunmak, iyi sonuçlara açık olmak

Yankı Yazgan konuşmasında beynin yapısından ve duyguların öneminden bahsetti. Kararlarımızı etkileme gücü en yüksek duygular hakkında bilgi veren Yazgan, yapılan araştırmalarda insanların kendileri için önemli – değerli birşeyle karşılaştıklarında beyinlerinin korku, endişe, risk bölgelerinin aktifleştiğini söyledi. 

Yankı Yazgan, bir risk ile karşılaştığımızda en güçlü duygu, düşünce ve davranışın neye alıştıysak onu yapmak olduğunu söyledi. Yazgan, alışkanlıkları ve otomatik hareketler şöyle açıkladı:

1) Hemen yapmak – Hemen yapmamak

Dinleme aşamasındaki insanla kendini birşeyi yapmamaya zorlayan insan beyni arasında kan akışı farkı bulunuyor. Bu nedenle hemen yapma eğilimi daha yüksek oluyor

2) Herkesin yaptığını yapmak

Araştırmalar herkesin yaptığını yapmadığımızda fiziksel acıya benzeyen bir acı çektiğimizi gösteriyor. İnsanların ancak yüzde 25’i herkesin yaptığını yapmıyor. 

Yankı Yazgan “Herkesin beyni başka. Bu yapının nasıl kullanıldığını herkesin kendi yaşam öyküsü belirliyor” dedi. 

Yazgan son olarak “Riskle ilgili algımızı güven sağlayıcı ortamlar destekliyor. Otomatik hareketlere de doğaçlama hareketlere yol açıyor” dedi.

2013-2014 Bahar Dönemi Merkezi Yerleştirme Puanı ile Yatay Geçiş

2013-2014 Bahar Dönemi Merkezi Yerleştirme Puanı ile Yatay Geçiş
By Student Resources  |  25 February 2014

YÖK'ün " Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans Ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal İle Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmelik " ile ilgili 1 Eylül 2013 Tarih ve 28772 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ek maddeler uyarınca 10 Mart 2014 Tarihine kadar Kurumlararası yatay geçiş başvurusu alınacaktır.

Öğrencinin kayıt olduğu yıldaki merkezi yerleştirme puanlarının, başka bir diploma programının girdiği yıldaki taban puanına eşit veya yüksek olması gerekir.


YATAY GEÇİŞ YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ

21 Eylül 2013 CUMARTESİResmî GazeteSayı : 28772

YÖNETMELİK
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından:

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA ÖNLİSANS VE LİSANS DÜZEYİNDEKİ PROGRAMLAR ARASINDA GEÇİŞ, ÇİFT ANADAL, YAN DAL İLE KURUMLAR ARASI KREDİ TRANSFERİ YAPILMASI ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 24/4/2010 tarihli ve 27561 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Önceki Hali :  (3) İkinci fıkradaki başarı şartını sağlayamayan ancak merkezi yerleştirme puanı geçiş yapmak istediği diploma programının taban puanına eşit veya yüksek olan adaylar yatay geçiş başvurusu yapabilir. Bu şekilde başvuran adayların başvuruları sadece ikinci fıkraya göre başvuran adayların yerleştirmesi bittikten sonra boş kalan kontenjan olması halinde değerlendirilir.
Sonraki Hali : (3) İkinci fıkradaki başarı şartını sağlayamayan ancak merkezi yerleştirme puanı geçiş yapmak istediği diploma programının taban puanına eşit veya yüksek olan adaylar yatay geçiş başvurusu yapabilir. 

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğe aşağıda ek maddeler eklenmiştir.
“Merkezi yerleştirme puanıyla yatay geçiş
EK MADDE 1 – (1) Öğrencinin kayıt olduğu yıldaki merkezi yerleştirme puanı, geçmek istediği üniversitenin diploma programının girdiği yıldaki taban puanına eşit veya yüksek olması durumunda, hazırlık sınıfı da dahil olmak üzere yatay geçiş için eğitim öğretim döneminin başlamasından itibaren en geç bir ay içinde başvuru yapabilir ve bu durumdaki adayların başvuruları yükseköğretim kurumlarının ilgili kurulları tarafından değerlendirilerek ilgili yıl için söz konusu diploma programının ÖSYM Kılavuzunda öngörülen öğrenci kontenjanının %10’unu geçmemek şartıyla yatay geçişleri kabul edilir. Başvurunun kontenjandan fazla olduğu durumlarda ÖSYS puanı en yüksek adaydan başlanarak sıralanarak kontenjan kadar adayın yatay geçişi kabul edilir.
Özel durumlarda yatay geçiş
EK MADDE 2 – (1) Şiddet olayları ve insani kriz nedeniyle eğitim öğretimin sürdürülemez olduğu Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edilen ülkelerde öğrenim gören öğrenciler Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına yatay geçiş başvurusu yapabilirler. Bu konuya ilişkin usul ve esaslar Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir.”


Başvuru için gerekli belgeler:

 

Başvuru için Gerekli Belgeler: 
Tüm belgelerin Türkçe ya da İngilizce dillerinde hazırlanmış resmi belgeler olması gerekir. Farklı dillerde hazırlanmış belgelerin orijinal kopyalarının yanısıra noter tasdikli Türkçe ya da İngilizce tercümelerinin eklenmesi gerekir. 

1. Başvuru Formu ve Başvuru Ücreti : Birden fazla program için başvuran adayların tek bir Başvuru Formu doldurmaları gerekmektedir. Formun başvuru yapılan her bir program için fotokopi ile çoğaltılması ve herbir başvuru formu için ayrı olmak üzere 275TL tutarındaki başvuru ücretinin Akbank Sabancı Üniversitesi Şubesi 30727 no'lu (IBAN NO: TR87 0004 6007 1388 8000 0307 27)  hesaba yatırılıp dekontunun başvuru formuna eklenmesi gerekmektedir (başvuru ücreti iade edilmemektedir).2. sınıfa başvuran adayların başvuru formunda öğrenim görmek istedikleri diploma programının bağlı olduğu program paketini belirtmeleri gerekir; bu adaylar kabul edilip öğrenime başladıktan sonra 2.sınıfın sonunda programı kesinleştirilecektir. 

2. Sınav Sonuç Belgesi : Yurtiçindeki yükseköğretim kurumlarından, KKTC'den yada ÖSYM kılavuzunda yer alan ülkelerde bulunan yükseköğretim kurumlarından başvuran adaylar için ayrılacağı kuruma yerleştirme işleminde kullanılan ÖSYS ve LYS belgesinin fotokopisi, 

3. Transkript : Adayın kayıtlı olduğu yükseköğretim kurumunun Öğrenci İşleri tarafından hazırlanmış (tercihen kapalı zarf içinde), alınan tüm dersleri, notları ve not ortalamalarını gösteren resmi belge. Transkriptte, öğrenci değerlendirme sistemi ile ilgili açıklayıcı bilgilerin bulunmaması halinde bu bilgilerin bulunduğu onaylı bir belgenin eklenmesi gerekir. 

4. Ayrıntılı Ders Tanım ve İçerik Bilgileri : Adayın transkriptinde belirtilen derslerin ayrıntılı tanımlarını ve içerik / müfredat / syllabus bilgilerini içeren belgeler. Ayrıca, yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından yapılan başvurularda, kurumu tanıtan katalog veya benzeri belgelerin eklenmesi yararlıdır. 

5. İngilizce Dil Yeterliliği: Üniversite tarafından eşdeğerliliği kabul edilen ulusal ve/veya uluslararası yabancı dil sınavlarının birinden yine Üniversitece belirlenen düzeyde başarılı olduğunu gösteren belge (Geçerli belgeler için tıklayınız) veya adayın kayıtlı olduğu yükseköğretim kurumunun Öğrenci İşleri tarafından hazırlanmış (tercihen kapalı zarf içinde), programın eğitim dilini belirtir resmi belge (Eğitim dili tamamıyla İngilizce olan kurumlardan başvurdan adaylar için-hazırlık sınıfında okuyan adaylar hariç). Bu bilgi transkriptte belirtilmişse ayrıca belge istenmez.

6. Öğrenci Belgesi : Adayın kayıtlı olduğu yükseköğretim kurumunun Öğrenci İşleri tarafından hazırlanmış, adayın başvuru sırasında halen kurumun kayıtlı öğrencisi olduğunu gösterir belge (transkript üzerinde yapılan açıklama da kabul edilir) 

7. Disiplin Durum Belgesi : Yurtiçindeki yükseköğretim kurumlarından başvuran adayların ayrılacağı kurumun Öğrenci İşleri tarafından hazırlanan (tercihen kapalı zarf içinde), öğrencinin disiplin durumunu belirtir resmi belge. 

8. Referans Mektubu : En az iki adet, tercihen üç adet referans mektubu (kapalı zarf içinde). Mektup örneği Başvuru Formu ile birliktedir. 

9. Lise Diploması : Yurtiçindeki liselerden mezun olanların lise diplomasının onaylı fotokopisini başvuru belgelerine eklemeleri faydalıdır.Yurtdışındaki liselerden mezun olan adaylar için ek olarak lise diplomalarının noter tasdikli Türkçe tercümelerini ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden temin ettikleri Lise Diploma Denklik belgeleri. 

Yatay geçiş kabul edilen öğrencilerin daha önce almış oldukları derslerden hangilerinin sayılacağını ve geçiş yaptıkları programdaki hangi derslere karşılık geleceği Fakülte Kurulu kararında belirtir.

 

Başvuru Adresi: 
Sabancı Üniversitesi 
Öğrenci Kaynakları Birimi 
34956 Orhanlı-Tuzla 
İSTANBUL 
Tel : 0216 483 90 92 
Faks : 0216 483 90 73 
E-posta : studentinfo@sabanciuniv.edu

Abone ol