Ana içeriğe atla

Doğa İçin Harekete Geç ve Öğren

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Biyomühendislik öğrencimiz Serra Örey, "Doğa İçin Harekete Geç ve Öğren" isimli projesiyle Akçansa Biyoçeşitlilik Proje Yarışmasında üçüncü oldu.


Akçansa’nın, üniversite öğrencileri tarafından maden sahalarının biyolojik değerini artırmayı amaçlayan projeler üretilmesi ve öğrencilerin bu yöndeki farkındalıklarının artırılması amacıyla düzenlediği Biyoçeşitlilik Proje Yarışması’nın kazananları belli oldu.

8 üniversiteden toplam 15 projenin katıldığı yarışmanın birincisi Ege Üniversitesi’nden Cemal Onur Alpay ve Hülya Karadoğan olurken, ikinciliği Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Habib Güçlü, Mustafa Tokoğlu ve Onur Vardar kazandı. Üçüncülüğü öğrencimiz Serra Örey alırken, mansiyon ödülü Hacettepe Üniversitesi’nden Sevda Cengiz’e verildi.

Akçansa’nın ortağı HeidelbergCement’in faaliyet gösterdiği ülkelerde uzun yıllardır düzenlediği, bu yıl ise Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen Biyoçeşitlilik Proje Yarışması’nın sonuçları, 24 Kasım Pazartesi günü Wyndham Grand İstanbul Levent’te düzenlenen ödül töreninde açıklandı.

Telefon dinlemelerini önleyen kılıf

Üretim Sistemleri Mühendisliği, 2011, Lisans Mezunumuz Civan Sözkesen geliştirdiği telefon dinlemelerini önleyen kılıf ile CNN Türk'te yer aldı.

Sahibi olduğu Funika Holding bünyesinde geliştiilen telefon kılıfı Türkiye'de ilk niteliği taşıyor ve cep telefonunun sinyalini kesip dinlenmesini engelliyor. Civan Sözkesen ve ekibi şimdi de ortam dinlemelerini engelleyen çadır yapmaya hazırlanıyor. 

Röportajı izlemek için tıklayınız.

Bilinçli misiniz?

HIV / AIDS Bilinçlendirme Semineri:

Türkiye'de 7000 kişi AIDS ile mücadele ediyor. Toplumu HIV'den, bununla yaşayanları da önyargılardan ancak hep birlikte koruyabiliriz. 

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP) herkesi bu mücadeleye destek olmaya davet ediyor.

Hiv / Aids Bilinçlendirme Semineri

Tarih: 2 Aralık

Saat: 12:40

Yer: Sinema Salonu

Ali Koşar’ın Makalesi Nanoscale and Microscale Thermophysical Engineering'in Kapağında

Ali Koşar’ın makalesi Nanoscale and Microscale Thermophysical Engineering dergisinde kapak makalesi olarak basıldı.


Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Ali Koşar’ın ‘THE EFFECT OF NANOSTRUCTURE DISTRIBUTION ON SUBCOOLED BOILING HEAT TRANSFER ENHANCEMENT OVER NANOSTRUCTURED PLATES INTEGRATED INTO A RECTANGULAR CHANNEL’ başlıklı makalesi Mikro-ve Nano Boyutta Isı Transferi konusunda önde gelen dergilerden Nanoscale and Microscale Thermophysical Engineering dergisinin en son sayısında kapak makalesi olarak basılmıştır.  

Çalışma nanoyapıların konfigürasyonlarının kaynama işi transferine etkisini incelemektedir.  Elde edilen ümit verici sonuçlar, nanoyapılı yüzeyli soğucutu kanalların konvansiyonel yüzey değiştirme yöntemlerinin kullanılamadığı durumlarda işlevselliğini kanıtlamaktadırlar.

İlgili araştırma Ali Koşar’ın önderliğinde lisansüstü öğrencileri Türker İzci ve Ebru Demir’in yardımları ve University of Arkansas, Little Rock’tan Karabacak grubuyla yakın işbirliği sonucu gerçekleşmiştir.

Mezunumuz Alper Yılmaz'ın Unutulmaz Müzik Performansı

Toplumsal ve Siyasal Bilimler, 2011, Lisans Mezunumuz Alper Yılmaz "O Ses Türkiye" elemelerinde elde ettiği başarı ile Mazhar-Özkan takımında yarışacak.

Alper Yılmaz'ın 24 Kasım 2014 tarihinde yayınlanan programda yer alan performansı: 

Avrupa İşletmeler Ağı’nda AR-GE ve inovasyona katkı sağlıyoruz

Sabancı Üniversitesi - İSO - KOSGEB'in oluşturuduğu Avrupa İşletmeler Ağı, İstanbul Bölgesi Konsorsiyumu Bölgenin Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesinin Gelişimine Katkı Sağlayacak.

Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen Avrupa İşletmeler Ağı İstanbul projesine İSO ve KOSGEB ile birlikte başvuran Sabancı Üniversitesi 100 üzerinden 89,5 gibi çok yüksek bir puanla 2015-2020 yılları arasında geçerli olmak üzere, gelecek 6 yıl için desteklenmeye hak kazandı. Sabancı Üniversitesi Avrupa İşletmeler Ağı projesinde İstanbul bölgesindeki tüm üniversitelerle koordinasyon içinde Ar-Ge işbirlikleri ve teknoloji transferi konusunda bölgeye hizmet verecektir. 

AB Komisyonu tarafından desteklenen Avrupa İşletmeler Ağı hizmetleri İstanbul ve Trakya bölgesinde 2009-2014 yılları arasında Sabancı Üniversitesi, İstanbul Sanayi Odası, KOSGEB Anadolu Yakası Hizmet Müdürlüğü ve KOSGEB Boğaziçi Hizmet Müdürlüğü’nün oluşturduğu konsorsiyum ile sağlandı. Bu süre içinde uluslararası işbirlikleri, teknoloji transferi ve işbirlikçi Ar-Ge projelerine katılımı artırma alanlarında çok sayıda KOBİ’ye destek olan Sabancı Üniversitesi, KOBİ’lerle sağladığı sürdürülebilir iletişim ile üniversite-sanayi işbirliği ekosisteminin gelişmesine yardımcı oldu.

Avrupa İşletmeler Ağı, KOBİ’ler başta olmak üzere, tüm işletmelerin uluslararası işbirlikleri gerçekleştirmelerini ve rekabet edebilirlik düzeylerini artırmalarını amaçlayan bir Avrupa Birliği projesi.

Proje kapsamında, yabancı bir ortak ile işbirliği gerçekleştirmek ya da inovasyon çalışmaları ile rekabet edebilirliğini artırmak isteyen KOBİ’lere hem Avrupa Birliği ve ticari işbirlikleri, hem de Avrupa Birliği Ar-Ge ve İnovasyon programları ve teknoloji transfer mekanizmaları hakkında ücretsiz bilgilendirme ve yönlendirme desteği sağlanıyor. 

Gelecek altı yıl için Avrupa Birliği’ne sunulan proje teklifinin olumlu değerlendirilmesi ile aynı konsorsiyum (Sabancı Üniversitesi, İstanbul Sanayi Odası, KOSGEB Anadolu Yakası Hizmet Müdürlüğü, KOSGEB Boğaziçi Hizmet Müdürlüğü) İstanbul bölgesinde 2015-2020 tarihleri arasında Avrupa İşletmeler Ağı projesini yürütmeye hak kazandı. BU nedenle Sabancı Üniversitesi geçmiş dönemden edinilen bilgi ve tecrübe ile yeni dönemde de, bölgesindeki sanayi kuruluşları ve üniversitelerin Avrupa Birliği’nin Ar-Ge ve İnovasyon programı olan Horizon 2020’ye katılım oranlarını yükseltmek için Avrupa İşletmeler Ağı kapsamında sağladığı desteğe devam edecek.

Mütevazı ve doğal bir kişilik: Bahri Yılmaz

Bahri Yılmaz: “Göçmen (muhacir) olmanın ekonomik ve sosyal sıkıntılarını iyi bilirim. Tüm mal varlığınızı ve çevrenizi oralarda bırakarak, yeni bir düzen kurmanın güçlüğünü ailemle birlikte yaşayarak öğrendim.”


Çarşamba Sohbetlerinin yeni konuğu Bahri Yılmaz. İlk öğrencilerine 15 yıl önce kapılarını açan okulumuzda 1998 yılından beri Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi olan Bahri Bey, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nde onursal bir atama olan; seçkin bir akademik kariyere sahip, üniversite ve toplum için üstün hizmette bulunmuş öğretim üyelerine verilen “Emeritus Öğretim Üyesi” unvanına da sahip.

40 yıllık başarılı kariyerine rağmen egosu yüksek olmayan, mütevazı, güler yüzlü, hoş sohbet, herkesle rahat iletişim kurabilen Bahri Beyin bu söyleşide anlattıklarını ilginç bulacağınızı düşünüyorum. Bugün okuyacağınız ilk bölümde Sabancı Üniversitesinde geçirdiği 16 yıllık anılarını, konuk öğretim üyeliği yaptığı Cambridge ve Harvard üniversitelerindeki izlenimlerinden yola çıkarak “dünya üniversitesi” olmak için nelerin gerektiğine ilişkin düşüncelerini okuyacaksınız. Gelecek hafta ise Türkiye’yi temsil ettiği “Uluslararası Holokost Nazi Altınları Komisyonu”nundaki heyecanlı çalışmalarını öğreneceksiniz. 

Biz sizinle hemşehriyiz Bahri Bey, benim babam ile aynı topraklardansınız. 

Evet, ailem ve ben Bulgaristan göçmeniyiz. 

Babamdan da çok duyduğum ve genellikle Bulgaristan’dan göç edenlerin kullandığı şekliyle “muhacir”likten söz etsek? 

Bu söz bizim evde de çok geçerdi. Evet Bulgaristan göçmeniyiz. Bir başka deyişle, "Elveda Rumeli" dizisinin son oyuncuları ve Osmanlının Balkanlardaki insan varlığının geriye kalan bir bölümünden. Bu nedenle de göçmen (muhacir) olmanın ekonomik ve sosyal sıkıntılarını iyi bilirim. Tüm mal varlığınızı ve çevrenizi oralarda bırakarak, yeni bir düzen kurmanın güçlüğünü ailemle birlikte yaşayarak öğrendim. Rumeli tarihi ve anıları ile birlikte büyüdüm. Bu nedenle de, "suyun öbür tarafı"na yaptığım seyahatler her zaman beni duygulandırır ve keyif verir.

Bahri Bey sizi 15 yıldır tanıyorum, 1998’de Sabancı Üniversitesi’ne girmişsiniz, Üniversitenin ilk kadrolarındansınız…

Evet, ilk grup üyelerinden birisi sayılırım. Aslında Sabancı Üniversitesi ile ilişkim 1996’daki arama konferansıyla başladı. O sırada Bilkent’te öğretim üyesiydim. Bu arama konferansları değişik üniversitelerden değişik akademik alanlardan gelen birçok akademisyenin katılımıyla belirli aralıklarla üniversitenin kurulduğu tarihe kadar devam etti.   Ben ise 1 Haziran 1998’de Sabancı Üniversitesi’nde şimdiki Karaköy İletişim Merkezi’nde göreve başladım.  

Sabancı Üniversitesi’nde 16 yılı doldurdunuz yani

Evet, aralıksız 16 yıl. 

Eşiniz Ayşe Yılmaz da Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi

Evet, biz karı koca Bilkent Üniversitesi’nden birlikte transfer olduk Sabancı’ya. İkimiz de 16 yıldır burada ders veriyoruz.

Çalışma alanınız ekonomi.

Evet. 

İstanbul Üniversitesi’ni 1966 yılında bitirmişsiniz, yüksek lisans ve doktorayı da Almanya’da Bonn Üniversitesi’nde ekonomi alanında yapmış ve 1973’te bitirmişsiniz. Sonrasını sizden dinlesek? 

Doktoradan sonra Cambridge Üniversitesi, Wolfson College’a doktora üstü çalışmalarımı yürütmek üzere gittim. 1,5 yıl orada kaldım. Sonra Türkiye’ye döndüm. Yurtdışında devlet bursu ile okuduğum için (O zamanlar böyle bir devlet bursu vardı.) Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde mecburi hizmetimi tamamlamak üzere akademisyen olarak çalışmaya başladım. Daha sonra Alexander von Humbolt bursu ile gittiğim Münster Üniversitesi’nde  bir yıl çalıştıktan sonra  Münih Üniversitesi’nde 1991 yılına kadar öğretim üyeliğine  devam ettim. 1991 – 1998 yılları arasında ise Bilkent Üniversitesi’nde akademik çalışmalarımı sürdürdüm. 1998 yılından beri de Sabancı Üniversitesinin bir üyesiyim..

Bir dönem Türkiye - AB ilişkilerinde Hükümete danışmanlık da yaptınız sanırım.

Evet, 1997–2002 yılları arasında AB ile ilişkiler konusunda Başbakanlık Danışmanı olarak Bülent Ecevit ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’le birlikte çalıştım.  

AB çevreleri ile yoğun çalışan bir akademisyensiniz, sizi iyi tanıyorlar,  değil mi?

Evet, AB ile ilgili epey eskiye dayanan bir geçmişim var. 2002 yılında Jean Monnet Chair ödülünü aldığımdan beri bu konu çalışma alanlarımdan biri. 2010 yılında Avrupa Birliği Akdeniz ülkeleri ilişkileriyle ilgili AB’nin Danışman Kuruluna seçildim. Yani AB ile ilişkilerim son derece yoğun. 

Şimdi ilgi alanlarınız nedir? 

Aslında benim çalışma alanım uluslararası iktisat, AB ilişkileri, bir de iktisadi düşünce tarihi. Bu konularla ilgili dersler veriyorum. Bu aralar ise, yeni kalkınmakta olan ülkeler ve Çin üzerine çalışmalarımı yoğunlaştırdım.

Sabancı Üniversitesi’nin ilk yıllarını siz de yaşadınız, o günler ile ilgili anılarınızı paylaşır mısınız?

Sabancı Üniversitesi ile ilişkimin 1996’da arama konferansı ile başladığını söylemiştim. 1998’de buraya geldiğimde Üniversite kuruluş yıllarındaydı ve kampus inşaat halindeydi. Hatta ilk Rektörlük mangal partisi şimdiki Rektörlük Evinin yakınındaki ormanlığın oradaki küçük kulübenin yakınında yapıldı. Sadece şimdiki binaların temellerinin atılmakta olduğu geniş bir arazi o zamanlar hiç de şimdiki yerleşkemizi andıracak izler taşımıyordu. Bu mangal partisi sadece benim değil o günkü ilk çalışanlar grubunun belleğinde de güzel ve samimi bir anı olarak hep kalacak. Başlangıçta Karaköy’deydik, daha sonra buraya, inşaatını tamamlanmış olan Bilgi Merkezi’ne tüm akademik birimler olarak yerleştik. Yani Sabancı Üniversitesinin nerdeyse inşaat sürecinin her aşamasına tanıklık ettim denebilir. Tabii çok heyecanlı bir başlangıçtı. Özellikle Sakıp Bey’in ve Güler Hanım’ın üniversite için yaptıklarını hiçbir zaman unutamam. Gerçekten Sakıp Bey’in bu kadar işin içinde olması, ciddi bir zamanını vermesinden şu anlaşılıyor ki: Sabancı Üniversitesinin kuruluşuna tabii aile hep birlikte karar verdi ama bu işi en çok savunanlardan bir tanesi Sakıp Bey. Sakıp Bey hep annesinin kendisinin üniversite fikrini desteklediğini söylemişti. 

Öyle mi?

Tabii. “Anneme sordum” demişti hatta annesinin her şeyini verebileceğini, yani her türlü maddi katkıda bulunabileceğini söylediğini söylemişti Sakıp Bey, yani annesinden onay almışlar. Ondan sonra Güler Hanım da Sakıp Bey adına, aile adına başından beri katkıda bulunmuştur. Arama konferanslarına da katılarak gelişmeleri bizzat kendisi izlemiştir. Üniversitenin bugünkü konumuna gelmesinde ve gelişmesinde çok büyük katkıları olmuş ve “Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı” olarak katkıda bulunmaya da devam ediyor. 

Akademik kariyerinizi kaç yıldır sürdürüyorsunuz? 

Öğretim üyesi olarak başlangıç yılım 1975, demek ki neredeyse 40 yıl olmuş.

40 yıllık bir akademik geçmişin neredeyse yarısı Sabancı Üniversitesinde geçmiştir diyebiliriz, değil mi? 

Evet yarısı burada geçti. Bu zaman zarfında her geçen gün ve yıl üniversitemizin sadece Türkiye’nin değil Dünya’nın da seçkin eğitim kurumları arasında yer alması için diğer meslektaşlarım gibi ben de gayret ettim. Gerek akademik araştırmalarımızla olsun gerek akademik duruşumuzla olsun üniversitemizin vizyonuna ve kimliğine katkıda bulunmaktayız.  Çünkü bir üniversiteyi yaşatan o üniversitenin kültürüdür, kimliğidir. Üniversitede yalnız dersler, yani bir bilgi aktarımı olmuyor, aynı zamanda üniversitenin vermek istediği kültürü de öğreniyor öğrenciler. Bir üniversiteyi yüksek okuldan ayıran en önemli unsur bu kültür meselesidir bana göre. Sabancı Üniversitesinin de şimdiye kadar kendi kimliği ve kültürü oluşmuştur. Zaman içersinde daha da gelişeceğini düşünüyorum. 

Son derece köklü kurumlar olan Cambridge ve Harvard gibi dünya çapındaki üniversitelerde bulundunuz, konuk öğretim üyeliği yaptınız. Buradan yola çıkarak üniversite kültürü ve evrensel değerlere ilişkin görüşlerinizi söyler misiniz?  

Küreselleşme ortamında aşağı yukarı bütün üniversitelerde öğrenciler aynı ders kitaplarını okuyor ve benzer kaynakları kullanıyor. Sabancı Üniversitesi’ndeki ders kitapları ile Harvard, Cambridge veya Oxford’da okutulan ders kitapları aynı. Cambridge’in farklılıklarından biri kurumsal kültürü. Bütün sistem gelenekler üzerine kurulmuş. 800 yıllık bir birikim var. O birikimi bugün de devam ettiriyorlar. Çağımız seçkinci üniversitelerin çağı. Nerede olursa olsun en iyi öğrencileri bulacaksınız, onlara burs vereceksiniz. En iyi araştırmacı ve akademisyenleri istihdam edeceksiniz. En iyi fiziksel koşulları sağlayacaksınız. Öğrencilerinize, eğitimin ötesinde bazı sosyal becerileri vereceksiniz. Sosyal beceriler çok önemli. İş dünyası masaya oturduğu zaman, yalnız işinden söz eden değil, şarap içmekten tutun da tarihten politikadan, doğadan, çevreden, edebiyattan söz eden sosyal yönü güçlü insanlar arıyor. 

Bana göre bir üniversitenin dünya üniversitesi olabilmesi için, öncelikle uluslararası düzeyde rekabet için gerekli donanıma sahip olması, kurumsal kültürünü oluşturması, karşılaştırmalı üstünlüğünü önce Türkiye’de, daha sonra bölgede ve uzun dönemde de uluslararası eğitim kurumları arasında kabul ettirmesi gerekir. Bunlara ekleyebileceğim bir diğer nokta da; maddi kaynaklarını büyük ölçüde üniversitenin kendisinin yaratabilmesinin yollarını sağlaması lazım. 

Bahri Bey, tek çocuğunuz mu var? 

 Evet. Bir kızım var, o da hukukçu.

Hukukçu, Türkiye’de mi? 

Şimdi Fransa’da uluslararası bir kuruluşta çalışıyor 

Devam edecek

Sabancı Üniversitesi’nden Global Girişimcilik Haftası etkinlikleri

Sabancı Üniversitesi, tüm dünyada 17-23 Kasım 2014 tarihleri arasında kutlanan Global Girişimcilik Haftası’na çeşitli etkinliklerle katıldı. 

Sabancı Üniversitesi, Türkiye’de 17-23 Kasım 2014 tarihlerinde kutlanacak “Global Girişimcilik Haftası”na çeşitli toplantılar ve “Sosyal Etki Günü” ile katıldı. Sabancı Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen etkinlikler Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu tarafından yürütüldü.

Global Girişimcilik Haftası etkinlikleri kapsamında ilk olarak Karaköy Minerva Palas’ta, 18 Kasım 2014 Salı “SUCool & Founder Institute Tanıtımı” ve “Nasıl Girişimci Olunur” başlıklı panel gerçekleşti. Toplantıda Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu Direktörü Kutlu Kazancı, Founder Institute programı hakkında katılımcılara bilgi verirken, “yalın girişimcilik”in ana çizgilerini anlattı.

19 Kasım 2014, Çarşamba günü Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde “SUCool Tanıtımı” düzenlendi. Etkinlikte Alibaba.com'un ilk yıllarını anlatan "Crocodile in the Yangtze" belgeselinin gösterimine filmin yönetmeni ve Alibaba.com'un eski CEO'su katılarak soruları cevapladı.

Global Girişimcilik Haftası kapsamında Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu 20 Kasım 2014, Perşembe günü Sabancı Center’da “Sosyal Etki Konferansı” düzenledi. Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu’nun JPMorgan Vakfı desteğiyle gerçekleştirdiği Sosyal Yatırım Programı kapsamında gerçekleşecek etkinlikte, Sosyal Yatırım Programı’na katılanlar arasından seçilen ve "SYP Ödülleri"ni alan girişimciler sunum yaptılar. Etkinlikte Türkiye'den bir sosyal yatırım duyurulacak ve sosyal girişimcilik ve yatırımcılık panelleri düzenlendi ve seçilen beş sosyal girişimciye toplamda 80 bin TL’lik ödül verildi.

Global Girişimcilik Haftası kapsamında son olarak, 21 Kasım 2014, Cuma günü, Teknopark İstanbul’da Sabancı Üniversitesi ve Teknopark İstanbul işbirliği ile “Girişimciler İçin Satış, Pazarlama ve Sosyal Medya Eğitimi” düzenlendi. Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu Direktörü Kutlu Kazancı girişimcilere satış ve pazarlama strtajileri konusunda bilgi verdi. Sosyal medya eğitimini ise Teknopark İstanbul’dan Gökhan Çelebi verdi.

Grafen Projesi ile CNN Türk'te 'Yeni Ufuklar' Programındaydık

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Öğretim Üyemiz Selmiye Alkan Gürsel’in Grafen Projesini anlattığı söyleşisi CNN Türk “Yeni Ufuklar” programında 25 - 26 Ekim 2014, Cumartesi ve Pazar günü yayımlandı.

Programı izlemek için tıklayınız


Grafen Projesinde Son Gelişmeler Değerlendirildi

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Öğretim Üyelerimizden, Selmiye Alkan Gürsel, 20-21 Ekim tarihinde Dresden’de düzenlenenen Graphene Flagship-Graphene Connect çalıştayında davetli konuşmacı olarak "Graphene for Fuel Cells: Low Pt Fuel Cells" başlıklı bir sunum yaptı.


Graphene Flagship-Graphene Connect çalıştaylarının amacı, Graphene Flagship kapsamında grafen konusunda yapılan üstün nitelikli çalışmaları, Flagship dışında bu konuda çalışmalar yapan diğer araştırmacılara ve Sanayi temsilcilerine sunarak, yeni iş birlikleri ve ortak projeler geliştirme imkanları yaratmaktır.

Dr. Gürsel, bu sunumunda Graphene Flagship Projesi kapsamında, grafen esaslı yakıt pili elektrotları konusunda gerçekleştirdikleri çalışmaları ve elde ettikleri başarılı ve umut verici sonuçları paylaşmıştır. 

Dr. Gürsel ayrıca, çalıştayın "How Graphene Serve for Fuel Cell and Photovoltaics’’ bölümünü yakıt pili alanında çalışan bir endüstri temsilcisi ile birlikte yönetmiştir. 

Grafen Projesi ile CNN Türk'te 'Yeni Ufuklar' Programındaydık

Abone ol