Ana içeriğe atla

Mezunumuz Görkem Soyumer'den sürdürülebilir enerji girişimi

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Programı 2011 lisans mezunumuz Görkem Soyumer'den global ölçekte sürdürülebilir enerji girişimi.


Malzeme Bilimi ve Mühendisliği programı 2011 lisans mezunumuz Görkem Soyumer, İsviçre'de Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne'daki (EPFL) lisansüstü çalışmaları için yaptığı çalışmalara dayanan Enerwhere adlı bir start-up şirket kurdu.  

İsviçre Elektronik ve Mikroteknoloji Merkezi'nin Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki biriminde yüksek lisans tezi için yürüttüğü araştırmalar kapsamında, Ortadoğu'nun ilk güneş enerjisi ve dizel karma yakıtlı akıllı şebekelerinden birini geliştirdi.

Halihazırda Yenilik Mühendisi olarak görev yapan Görkem, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği derecesiyle neler yapılabileceğine dair mükemmel bir örnek olan şirketinin faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi için lütfen tıklayın: http://enerwhere.com/

Selim Balcısoy'a IBM'den 'Global Faculty Award'

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyemiz Selim Balcısoy’un Büyük Verilerden Anlatı Üretilmesi için Görsel Keşif Aracı konusunda yaptığı araştırmalar IBM tarafından Global Faculty Award’a layık görüldü. Bu ödül her sene az sayıda bilim insanına yaptıkları araştırmaların etki ve kalitesi değerlendirilerek verilmektedir.  

Kendisine aldığı ödül ve araştırmaları hakkında bilgi almak üzere birkaç soru yönelttik:

Hangi konular üzerine çalışmalar yürütüyorsunuz?

Akademik çalışmalarımı son yıllarda büyük verilerin görselleştirilmesi, görsel analiz ve artırılmış gerçeklilik alanlarında sürdürüyorum. Bu sene özellikle büyük verilerden hikaye anlatımı ve fiziksel veri gösterimi konularında çalışmalarda bulunuyorum.

Kısaca ödül aldığınız projenizden bahsedebilir misiniz?

Ödülü aldığım proje fikri ilk olarak geçen sene Proje 102 öğrencileri ve mezuniyet projelerini yapan bir öğrenci ekibi ile yaptığım bir çalışmadan ortaya çıktı. Bu çalışmaların sonuçlarını tek bir başlık altında toparlayınca IBM’e Visual Exploratory Tool for Narrative Generation for Big Data proje ile başvurdum. 

Projenin Türkçe isimi 'Büyük verilerden hikaye anlatımı üretimi için görsel keşifsel araç'. Bu projenin amacı uzun metinlerden (örnek: Roman) hikaye üretmek için metnin içinde gelen ana kişileri, zaman, yer ve kişiler arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmayı yaparken Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk ve 80 Günde Devri Alem, Jules Verne eserlerini inceledik.

İlk olarak Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi kitabını Proje 102 öğrencilerine (yaklaşık 35 ogrenci) okutup onlara bu konuda Infografikler hazırlamalarını istedim. Aşağıdaki foto örneklerden en iyisi diyebiliriz, (Masumiyet Müzesi) ayrıca tüm çalışmalara buradan ulaşabilirsiniz.

Bitirme projesi yapan gruplarım ile de benzer infografiklerin nasıl otomatik veya yarı otomatik üretilebileceği üzerine araştırmalar yaptık. Bu çalışmalar sonucunda bir grup öğrenci ile yaptığımız akademik bildiri bu konuda dünyanın en prestijli konferansı olan IEEE VAST 2014’de Poster olarak kabul edildi. Konferans Kasım ayında Paris’de gerçekleşti ve öğrenciler ile bu konferansa katıldık. 

Bu yayın için büyük bir özveri ile çalışan Erk Ediz Akyigit, Tugkan Cengiz ve Onur Burak Yildirim’a özellikle teşekkür ediyorum. Çalışmanın video sunumunu buradan izleyebilirsiniz. Bu da örnek ekran görüntüsü:

Yukardaki çalışmaları Ekim ayında IBM Research’in Almaden Araştırma Merkezinde ve CMU’nun Menlo Park kampüsünde iki seminerde sundum. Bu konuda önümüzdeki dönemde TUBITAK ve H2020 projeleri hazırlıyorum. Ayrıca aynı öğrenci ekibi ile daha kapsamlı bir yayını dergi makalesi olarak hazırlıyoruz.

Aldığınız ödülün çalışmalarınıza katkısını değerlendiebilir misiniz?

Bu ödül öncelikle çok ciddi bir motivasyon sağladı. Yaptığınız çalışmaların, özellikle lisans öğrencileri ile yaptığınız araştırmaların böyle bir ödüle altyapı oluşturan projeleri desteklemesi okulumuzun lisans öğrencileri ile araştırma hedefinin ne kadar gerçekci olduğunu göstermektedir. Gelecek senelerde de lisans öğrencileri ile benzer geniş kapsamlı ve yüksek etkili projeler yapmak için beni motive etmiştir.

MBA öğrencimiz Kamil Majeed’in uluslararası başarısı

Sabancı Üniversitesi MBA öğrencisi Kamil Majeed, Global Compact LEAD Sempozyumu kapsamında düzenlenen, “Geleceğin Şirketi” konulu PRME LEAD Video Makale Yarışması’nda farklı ülkelerden 27 başvuru arasından seçilerek 1. oldu. PRME Şampiyonu okullara açık olan yarışmaya Türkiye’den sadece Sabancı Üniversitesi katıldı.


Sabancı Üniversitesi MBA öğrencisi Kamil Majeed, Global Compact LEAD Sempozyumu kapsamında düzenlenen PRME LEAD Video Makale Yarışması’nın birincisi oldu. Kamil Majeed ödül olarak, 23-25 Haziran 2015 tarihlerinde NewYork’ta düzenlenecek 15. Global Compact kurulum yıl dönümü ve 4. PRME Global Forum'una davet edilmeye hak kazandı. Ayrıca seçilen videolar toplantıda katılımcılara gösterilecek.

PRME şampiyonu okulların MBA öğrencileri “Geleceğin Şirketi” konulu bir video makale yarışmasına davet edildi. Türkiye’den sadece Sabancı Üniversitesi MBA öğrencisi Kamil Majeed’in katıldığı yarışmaya, farklı ülkelerden 27 başvuru geldi. 

Kamil Majeed hazırladığı çalışma ile ilgili olarak “Kendi anlayışıma göre şirketlerin doğasından ve karlarını maksimize etmeye yönelik temel hedeflerinden yola çıkarak gelecekteki şirketerin vizyonunu çizmeye çalıştım.  Yapmaya çalıştığım şirket doğasının pratik anlayışına uygun olarak bu vizyonu belirlerken güncel teknoloji ve ürün eğilimleri ile bilgi ekonomisinin yaygınlığını da göz önüne alarak çözüm önermekti. Amacına uygun kalarak toplum için makro düzeyde katma değer yaratıcı etkisiyle, çizmeye çalıştığım vizyon hem toplum hem de şirketler için bir kazan-kazan durumu yaratıyor” dedi

İngilizce olarak hazırlanan, 90 saniyelik videoların yarıştığı yarışmanın jürisinde; Ole Hansen (Global Compact LEAD Başkanı), Jonas Haertle (PRME Sekreterya Başkanı), Oliver Laasch (Center for Responsible Management Education – CRME kurucusu ve Manchester Business School'da Araştırma Görevlisi), Divya Singhal (Goa Isntitute of Management Genel Yönetim Bölümünde Doçent) yer aldı.

PRME Şampiyonları Hakkında

Eylül 2013 yılında başlatılan bu yeni liderlik grubu, sürdürülebilir kalkınma sorunları ele alan yükseköğretimin rolünü vurgulayan, sorumlu yönetim ve liderlik eğitimini bir sonraki düzeye taşımak için çalışıyor. 2007 yılında PRME girişiminin kuruluşundan bu yana, 21. yüzyılda iş ve toplum tarafından karşılaşılan karmaşık talepleri yönetme yeteneğine sahip yeni nesil iş liderlerini yetiştirmek için yönetim eğitiminin nasıl adapte edileceği üzerinde tartışmalar artmaktadır. Sürdürülebilirlik konularının eğitime dahil edilmesi konusunda, küresel odaklı yönetim programlarının çoğu anlaşmaya varırken, değişimin nasıl yapılacağı konusunda hala bir çok soru işaretleri bulunmaktadır. PRME Şampiyonları grubu işte bu soruların yanıtlanması için çalışacaklar.

PRME Şampiyonu kurumlarının temsilcileri, sorumlu yönetim eğitimini hayata geçirerek paylaşılan engelleri aşmak için birlikte çalışmak, geliştirmek ve uygulamak üzere iddialı bir taahhütte bulundular. Bu grup ayrıca, BM Küresel İlkeleri katılımcı şirketleriyle birlikte diğer Birleşmiş milletler kuruluşları, fonlar ve programlar ile PRME'nin daha aktif olarak birlikte çalışmasını sağlamayı da görev edinmiştir.  PRME Şampiyon Katılımcıları (PDF) tam listeyi görmek için.

Mezunumuz Canan Dağdeviren Türkiye'den Harvard'a seçilen ilk 'Genç Akademi Üyesi' oldu

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren başarıları arasına bir yenisini daha ekledi. Canan en yüksek oy ile Harvard Üniversitesi'nin Genç Akademi Üyesi (Junior Fellow of Harvard) seçildi. Bu ödülü Türkiye’den kazanan ilk kişi olan Dr. Dağdeviren, Senior Fellow’lar tarafından verilen en yüksek oyu aldı.

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

Dr. Canan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi Society of Fellows tarafından Junior Fellow of Harvard, Genç Akademi Üyesi, seçildi. Bu üç yıllık ödül, Cambridge, Massachusetts’te (ABD) disiplinlerarası araştırmaları teşvik etmek amacıyla veriliyor. Bu ödülü Türkiye’den kazanan ilk kişi olan Dr. Dağdeviren, Senior Fellow’lar tarafından verilen en yüksek oyu aldı.

1933 yılında kurulan Harvard Society of Fellows, kariyerlerinin başında Harvard Üniversitesi tarafından olağanüstü akademik potansiyelleri nedeniyle seçilen, bireysel gelişimlerini ve entelektüel işbirliklerini arttırmak için önemli akademik ve entelektüel fırsatlardan yararlanan bir araştırmacılar topluluğudur.  

Üyelik ömür boyudur. Topluluğun önde gelen üyeleri arasında felsefeci W. V. Quine, Jf '36; davranış bilimci B. F. Skinner, Jf '36; iki Nobel ödüllü John Bardeen, Jf '38; ekonomist Paul Samuelson, Jf '40; tarihçi Arthur M. Schlesinger, Jr., Jf '43; başkanlık danışmanı McGeorge Bundy, Jf '48; tarihçi ve bilim felsefecisi Thomas Kuhn, Jf '51; dilbilimci Noam Chomsky, Jf '55; biyolog E. O. Wilson, Jf '56; bilişsel bilimler uzmanı Marvin Minsky, Jf '57; eski Harvard dekanı ve ekonomist Henry Rosovsky, Jf '57; felsefeci Saul Kripke, Jf '66; Fields Madaylası ödüllü teorik fizikçi Ed Witten, Jf '81; ve yazar, eleştirmen ve editör Leon Wieseltier, Jf '82 sayılabilir.

https://harvardmagazine.com/1998/11/genius.html

Canan'ın daha önce TEDx'te yaptığı ilham verici konuşması:

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

TGC Sedat Simavi Ödülleri'ni kazananlar belli oldu

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) kurucu başkanı adına düzenlenen Sedat Simavi Ödülleri’ne bu yıl değer görülen gazeteci, sanatçı,  yazın, spor ve bilim insanları belli oldu. 9 dalda verilen ödüller 12 Aralık tarihindeki törenle sahiplerini buldu.

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyelerimizden Devrim Gözüaçık ve İnanç Adagideli çalışmaları ile bu yıl ödüllendirilen isimler arasındaydı. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyelerimiz Devrim Gözüaçık'a 'Sağlık Bilimleri Büyük Ödülü' ve İnanç Adagideli'ye 'Fen Bilimleri Övgüye Değer Ödülü' verildi.

Sağlık Bilimleri Ödülü dalında Devrim Gözüaçık'a Seçici Kurul tarafından “Mikro RNA 181A, Açlık ve Rapamisin Tarafından Uyarılan Otofajiyi ATG5’i Hedefleyerek Düzenliyor” adlı çalışmasıyla Büyük Ödül verildi.


Fen Bilimleri Ödülü dalında İnanç Adagideli Seçici Kurul tarafından  “Elektron Saçılımının Topolojik Özelliklere Etkisi: Düzensizlik ve Süperörgülerden Majorana Fermiyonları” adlı eseri ile Övgüye Değer görüldü.


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) 2014 Sedat Simavi Ödülleri’ne değer görülen sanatçı, gazeteci, yazın, spor ve bilim insanlarına ödülleri takdim edildi.

11 Aralık 1953’de yaşamını yitiren TGC kurucu başkanı Sedat Simavi adına 38 yıldan bu yana sürdürülen ödüller; gazetecilik, radyo, televizyon, edebiyat, sosyal bilimler, fen bilimleri, sağlık bilimleri, görsel sanatlar ve spor alanlarında veriliyor.

ÖDÜLLERİ KAZANANLAR VE ESERLERİ

GAZETECİLİK ÖDÜLÜ: Güngör URAS

Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan  “En Büyük 10’a Girecekken En Kırılgan 5’teyiz”  başlıklı dizisi ve Milliyet - Dünya Gazetelerindeki “Olayların İçinden” köşesi ekonomi yazılarıyla.

Seçici Kurul ayrıca, Bünyamin AYGÜN’ü Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan “Kara Köleler” başlıklı yazı dizisi nedeniyle övgüye değer gördü.

RADYO ÖDÜLÜ: Ercan TANER – Mert AYDIN

NTV Radyo’da yayınlanan “Ateş Arabaları: 2. Dünya Savaşı ve Futbol” adlı ortak radyo programıyla.

Seçici Kurul ayrıca, Gamze SOFUOĞLU – Kürşat CEYLAN’ı NTV Radyo’da yayınlanan “Başka Bi Gözle: Koku” adlı ortak radyo programı nedeniyle övgüye değer gördü.

TELEVİZYON ÖDÜLÜ: Kenan ŞENER – Serdar EKEYILMAZ

CNN TÜRK’te yayınlanan “Soma’da Acı Gerçekler” adlı ortak televizyon haber programıyla.

Seçici Kurul ayrıca, Zühre SARAL GÖKAĞAÇ’ı TRT’de yayınlanan “Bir Ada İki Göç” adlı televizyon belgeseli nedeniyle övgüye değer gördü.

EDEBİYAT ÖDÜLÜ: Murat GÜLSOY

“Gölgeler ve Hayaller Şehrinde” adlı romanıyla.

SOSYAL BİLİMLER ÖDÜLÜ: Prof. Dr. Cem BEHAR

“Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1494-2008)” Osmanlı İstanbulu’nda Kasap İlyas Mahallesi” adlı eseriyle.

Seçici Kurul Ayrıca, Altan ÖYMEN’i “…  Ve İhtilal” adlı eseri nedeniyle övgüye değer gördü.

FEN BİLİMLERİ ÖDÜLÜ: Doç. Dr. Hamza YEŞİLYURT

“Ramanujan’ın Rogers-Ramanujan Fonksiyonları İçin Verilmiş Olduğu Bazı Eşitliklerin Basit İspatları” adlı eseriyle.

Seçici Kurul ayrıca, Doç. Dr. İnanç ADAGİDELİ’ yi  “Elektron Saçılımının Topolojik Özelliklere Etkisi: Düzensizlik ve Süperörgülerden Majorana Fermiyonları” adlı eseri nedeniyle övgüye değer gördü.

SAĞLIK BİLİMLERİ ÖDÜLÜ: Doç. Dr. Devrim GÖZÜAÇIK

“Mikro RNA 181A, Açlık ve Rapamisin Tarafından Uyarılan Otofajiyi ATG5’i Hedefleyerek Düzenliyor” adlı çalışmasıyla.

Seçici Kurul ayrıca, Doç. Dr. Tamer Tevfik ÖNDER’i “Kromotin Modifikasyonu Gerçekleştiren Enzimlerin Yeniden Programlama Üzerindeki Etkileri” başlıklı çalışması nedeniyle övgüye değer gördü.

GÖRSEL SANATLAR ÖDÜLÜ: Onay AKBAŞ

"Galeri Artist ve Arete Sanat Galerisi "Dalga" Resim Sergisi" ile .

SPOR ÖDÜLÜ: Galatasaray Odeabank Kadın Basketbol Takımı

“Avrupa Kadınlar Ligi Şampiyonu” olması nedeniyle.

Seçici Kurul ayrıca, Ümit Milli Erkek Basketbol Takımı’nı “Avrupa Basketbol Şampiyonu” olması nedeniyle övgüye değer gördü. 

TGC KURUCU BAŞKANI SEDAT SİMAVİ’NİN ÖZ GEÇMİŞİ

(1896 – 1953)

Öncü çalışmaları ile adını yayın tarihine yazdıran Sedat Simavi,1896 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Hamdi Simavi Bey, annesi Sultan Abdulhamit sadrazamlarından Saffet Paşa’nın torunu Aliye Hanım’dır. Sedat Simavi, babasının görevli olduğu Samsun'da ilk Fransızca derslerini aldı. Kadıköy Saint-Joseph Fransız Okulu'nda başladığı öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı (1912), Okul sıralarında ilk karikatürleri yayınlanmaya başlandı. 1.Dünya Savaşı patlak verince Hadımköy'deki birliğine katıldı. 1916'da Şeker Bayramı'nın birinci günü "HANDE" adındaki haftalık dergiyle yayın hayatına atıldı. 1917'de Müdafaa-i Milliye Cemiyeti adına ilk defa konulu bir film çevirdi. “PENÇE”, “CASUS” ve “ALEMDAR VAKASI” filmleri böyle doğdu. İstanbul’un çeşitli semtlerinde başarı ile oynadı. “DİKEN” ve “İNCİ” dergilerini de bu arada yayımlamıştı.  Sedat Simavi, günlük gazete idealine 21.7.1920'de “DERSAADET” ile kavuştu. Gazete, Sevr Muahedesi'nin yarattığı karamsarlığa karşı yapıcı bir ruh aşılıyordu. Onu “PAYİTAHT”, “GÜLERYÜZ” izledi. 15 Mart 1933'te yayın hayatına atılan haftalık “YEDİGÜN” ile 18 yıl en çok satan dergiyi çıkarma başarısına sahip oldu. Gazetecilerin dayanışmalarını ve bağımsızlıklarını sağlamak amacıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kurulmasında öncü oldu. Cemiyetin 1 numaralı Şeref Rozeti’ni taşıdı ve ilk başkanlığa seçildi. Sedat Simavi, 1 Mayıs 1948'te Türkiye'nin en büyük tirajlı gazetesi “HÜRRİYET” i yayımlamaya başladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı iken Üniversitede Gazetecilik Kürsüsü’nün kurulması için de ilk yazılı başvuruyu yaptı. Sedat Simavi'nin mücadeleli hayatı 11 Aralık 1953'te son buldu.

Öğretim Üyemiz Ali Koşar ve Öğrencisi Abdolali Khalili Sadaghiani’ye En iyi Makale Ödülü

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyemiz Ali Koşar ve Lisansüstü Öğrencisi Abdolali Khalili Sadaghiani’ye En iyi Makale Ödülü 


Ali Koşar ve Lisansüstü Öğrencisi Abdolali Khalili Sadaghiani’nin ‘Numerical investigation of slip flow across micro/nano pin fins’ başlıklı makalesi IMECE (International Mechanical Engineering Congress and Exposition) 2014- ASME (American Society of Mechanical Engineers) MEMS (Microelectromechanical Systems) Organizasyon Komitesi tarafından en iyi makale seçildi.  

IMECE ABD’de düzenlenen en büyük Makine Mühendisliği Konferansı olarak görülmektedir. Bu ödül ayrıca ASME MEMS Organizasyonu Genel Toplantısı’nda sunulacak. ASME MEMS Organizasyonu üstün nitekli araştırma faaliyetlerini her sene ödüllerle teşvik etmektedir. Bu sene IMECE’nin MEMS Bölümü’ne 120’yi aşkın makale gönderildi. 

Trans X İstanbul Akademik Galası yapıldı

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri ve İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği ortaklığı ile 10 Aralık 2014 Dünya İnsan Hakları gününde "TRANS X ISTANBUL" filminin akademik galası gerçekleşti.


Sinema Salonu’nda gerçekleşen film gösteriminin ardından, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu Direktörü Sibel Irzık moderatörlüğünde, film ekibinin katıldığı soru-cevap bölümüne geçildi. 

Geçen sene İstanbul Film Festivali kapsamında ilk gösterimi gerçekleştirilen TRANS X ISTANBUL bir bireyi merkezine alan belge filmi olmasının yanı sıra Türkiye’deki trans* bireylerin insan haklarını konu alan çok yönlü bir projenin parçasıdır.

Filmin yönetmeni Maria Binder katılımcılara filmin yapım süreci hakkında bilgi verdi. Trans X İstanbul filmi ekibi, filmin 8 ildeki gösterimlerindeki deneyimlerini paylaştılarve bu illerde aldıkları bildirimleri katılımcılarla paylaştılar. Filmin ana karakteri Ebru Kırancı yaptığı konuşmada “Bu film görünmeyenlerin görünür olmasını sağladı” dedi. Söyleşiye İstanbul LGBTT Istanbul Derneği gönüllülerinden Deniz Tunç da katıldı. 

Yakın İlişkide Şiddetin Beyaz Yakalı Kadın Çalışanlara ve İşletmeye Etkisi Araştırma Raporu

Aile içi şiddet kadınların iş hayatlarını olumsuz etkiliyor. Çalışan kadınlar eşlerinden şiddet görmeye devam ediyor.


Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından hayata geçirilen İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (Business Against Domestic Violance -BADV) Projesi kapsamında, “Yakın İlişkide Şiddetin Beyaz Yakalı Kadın Çalışanlara ve İşletmeye Etkisi Araştırma Raporu” hazırlandı.

Rapora ulaşmak ve incelemek için lütfen tıklayın.

Detaylı anket sonuçları için lütfen tıklayın

9 Aralık 2014, Salı günü yapılan toplantı ile lansmanı yapılan rapora göre;

• Çoğunluğu üniversite mezunu beyaz yakalı kadın çalışanların yüzde 75’i en az bir kez şiddetin bir türüne maruz kalmış. Çalışan kadınların yüzde 40’ı psikolojik-duygusal şiddete, yüzde 35’i sosyal şiddete, yüzde 17’si ekonomik şiddete ve yüzde 8’i fiziksel şiddete maruz kalıyor.

• Şiddete rağmen ilişkiye devam edilmesinin nedeni ekonomik gerekçeler (%84) olarak algılanıyor. Şiddet gören kadınların yüzde 16’sı bu nedenden ötürü ilişkisini devam ettirdiğini kabul ediyor. Çalışanların yüzde 35’i kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamada maddi gelirini yetersiz buluyor.

• Erkeklerin ise yüzde 40’ı eşine veya birlikte olduğu kişiye kötü davrandığını kabul ediyor. Üniversite mezunu erkeklerde (%37,5) eşine veya birlikte olduğu kişiye şiddetin bir türünü içeren kötü davranışta bulunduğunu kabul ederken bu oran lise mezunu erkeklerde (%24,5).

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu, ekonomik ve toplumsal sorunlara piyasalar ve şirketler aracılığı ile çözüm geliştirme çabalarına bir yenisini ekledi. Forum şirketlerin yönetimsel ve örgütsel kapasitelerini kullanarak çalışan kadınların yakın ilişkide karşı karşıya kaldıkları şiddete karşı harekete geçmelerini amaçlayan bir proje tasarladı.

Hollanda Hükümeti’nin Matra Fonu’nun ve UNFPA’nın fon desteğiyle yürütülen İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (Business Against Domestic Violance -BADV) Projesi kapsamında, 9 Aralık Salı günü, Sabancı Center’da düzenlenecek toplantı ile “Yakın İlişkide Şiddetin Beyaz Yakalı Kadın Çalışanlara ve İşletmeye Etkisi Araştırma Raporu” kamuoyu ile paylaşıldı.

Toplantının açılış konuşmasını Hollanda Başkonsolosu Robert Schuddeboom yaptı. Ana tema konuşmalarını UNFPA Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Zeynep Başarankut Kan ve Hürriyet Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı Danışmanı Emel Armutçu gerçekleştirdi.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat “Yakın İlişkide Şiddetin Beyaz Yakalı Kadın Çalışanlara ve İşletmeye Etkisi Araştırma Raporu” sunumunu gerçekleştirdi. Melsa Ararat 19 gönüllü şirketin katılımı ile tamamlanan, kadın çalışanların ve şirketlerin aile içi şiddet konusundaki farkındalıklarını, kadın çalışanların yakın ilişkilerinde şiddete maruz kalma durumlarını ve şirketlerin bu konudaki tutumlarını araştıran çalışmanın sonuçlarını aktardı. Toplantının kapanış konuşmasını da KAMER Vakfı Başkanı Sayın Nebahat Akkoç gerçekleştirdi.

Hollanda Başkonsolosu Robert Schuddeboom konuşmasında kadına yönelik şiddetin tüm dünyada büyük bir problem olduğunun altını çizdi. Robert Schuddeboom “Şiddet kurbanlarının küçük düşme korkusuyla yaşananları anlatamayacağı bir dünyayı hoş göremeyiz. Kadınların başlarını kaldıramayıp, haklarını arayamadıkları, şiddet faillerinin cezalanmadığı bir dünyayı hoş göremeyiz. Politik, sosyal, ekonomik ve cinsiyet anlamında kadın erkek eşitliği şiddetle mücadelenin önemli bir unsurudur. İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi’nin, kadın hakları, aile içi şiddet konularında daha iyi bir farkındalık yarattığına inanıyoruz. Bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.

“Cinsiyete dayalı şiddet direkt insan haklarına saldırıdır”

UNFPA Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Zeynep Başarankut Kan cinsiyete dayalı şiddetin direkt insan haklarına saldırı olduğunu belirterek sözlerine başladı. Zeynep Başarankut Kan, “Kadınlar, eğitim durumları ve iş hayatındaki konumları fark etmeksizin fiziksel ve duygusal şiddete maruz kalıyorlar. Kültürel normlar nedeniyle de bu konuda konuşmaya veya yardım istemeye korkuyorlar. UNFPA olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleme ve hayatın her alanında kadına yönelik şiddeti önleme konularında çalışıyoruz. Bu sebeplerle iş hayatı da bizim odak alanımızda bulunuyor. Bu kapsamda UNFPA, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet çalışmalarının kapsamını genişletti. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından gerçekleştirilen projeyi duyduğumuz zaman bu konuda tam destek vermek konusunda hiç tereddüt etmedik” dedi.

“Böyle bir başlık 10 yıl önce hayal gibi bir şeydi”

Hürriyet Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı Danışmanı Emel Armutçu, Sabancı Üniversitesi’nin girişimiyle iş dünyasında aile içi şiddet konulu bir araştırma yapılmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Emel Armutçu, “Böyle bir başlık yaklaşık 10 yıl önce hayal gibi bir şeydi. Ortada ciddi bir problem vardı ama kimse konuşmuyordu. Türkiye’de şirket yönetimlerinin bu sorunu ciddiye alarak, insan kaynağına yönelik çalışmalar gerçekleştirmeleri şart. Şimdi sorsanız işverenler kendilerinde böyle bir sorun olmadığını söyleyecekler ama çok iyi biliyoruz ki böyle bir sorun var. Gelişmiş ülkelerde şirketler çoktandır bu soruna karşı ittifak oluşturuyorlar” dedi.

“Kadına yönelik şiddetin merhamet ve dini duygular ön plana çıkarılarak çözülebileceğine inanmıyorum”

Nebahat Akkoç konuşmasına KAMER Vakfı’nın çalışmalarını anlatarak başladı. Akkoç konuşmasında kadına yönelik şiddetin tanımını yaparken, bunun doğurduğu sonuçları ve buna karşı yapılabilecekleri ele aldı. 27 ilde gerçekleştirdikleri farkındalık grup çalışmalarının sonuçlarını da konuşmasında paylaşan Nebahat Akkoç, kadına yönelik şiddetin merhamet ve dini duygular ön plana çıkarılarak çözülebileceğine inanmadığını, kadına yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali olduğunun vurgulanması gerektiğini anlattı.

Araştırma Sonuçları

Bu araştırma ile kadınların aile içinde veya birlikte oldukları kişiler tarafından uğradıkları şiddetin çalışma ortamına ve çalışma hayatına etkisinin ortaya konması amaçlandı. Raporlama 1715 çalışanın verdiği cevaplar temel alınarak gerçekleştirildi.

Katılımcı profili ortalama 35 yaşında, üniversite mezunu ve çoğunlukla (%62) evli bireylerden oluşuyor. Kadın ve erkeklerin temsil oranları neredeyse eşit. Bakmakla yükümlü olunan kişiler yine çekirdek aile mensupları, çoğunlukla çocuklar (%45) ve eşler (%35). Cevap verenlerin ortalama geliri 3500 TL. Ankete katılan kadınların % 30’dan fazlası yönetici konumunda.

Kadınlar son beş yıldır farklı sıklıkta ve türde şiddete maruz kalıyor

Çalışan kadınlar son beş yıl içerisinde eşlerinden veya birlikte olduğu kişilerden farklı sıklıklarda ve türlerde şiddet içeren davranışlara maruz kalmış. Şiddet gören çalışan kadınlar arasında sosyal şiddet (%40)  ön planda. Psikolojik şiddet ikinci(%35), ekonomik şiddet üçüncü (%35)  ve fiziksel şiddet (%8)  içeren davranışlar ise dördüncü sırada yer alıyor. Boşanmış çalışan kadınlarda bu dört farklı şiddet türlerine uğrama sıklığı evli ve hiç evlenmemiş kadınlardan daha fazla. Öte yandan çalışan kadınların bir bölümü maruz kaldıkları davranışları şiddet olarak nitelendirmiyor veya bu davranışın şiddet olduğunu bilmiyor!

Şiddete dair deneyim en çok arkadaş ve komşularla paylaşılıyor. Ancak; şiddete uğramış bireylerin yaklaşık %30’u bu durumu kimseyle paylaşmadığını ifade ediyor. Kadınlarda şiddetin iş yaşamına etkisi en çok keyifsizlik (%54) ve yorgunluk hissi (%36) ile ortaya çıkıyor.  Şiddet gören çalışan kadınların %30’u şiddet gördüğü için geçici olarak evini terk etmek zorunda kalıyor.

Ekonomi ve şiddet arasındaki bağlantı son derece güçlü

Şiddetin en çok ekonomik nedenlerle (%79) ortaya çıktığı düşünülüyor. Şiddete rağmen ilişkiye devam edilmesinin nedeni ekonomik gerekçeler (%84) olarak algılanıyor. Şiddet gören kadınların %16’sı bu nedenden ötürü ilişkisini devam ettirdiğini kabul ediyor. Çalışanların %35’i kendinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamada maddi gelirini yetersiz buluyor. Şiddete yol açan ekonomik gerekçeleri bu durumun beslediği söylenebilir. Her 10 katılımcıdan sadece 3’ü kadınların gerçekten isterlerse şiddet içeren ilişkiyi bitirebileceklerini düşünüyor. Kadın ve erkeklerin bu konudaki yaklaşımları benzer.

Şiddet gören kadının iş yaşamı etkilenir

Katılımcıların neredeyse tamamı (%99) eşinden veya partnerinden şiddet gören kadının iş yaşamının etkileneceğini düşünüyor. Çalışanların çoğu işteki stresin aile yaşantısına olumsuz etkilerini yaşıyor.

Çalışanların %70’i son bir yıl içinde en az bir kez işten kaynaklanan stres nedeniyle ailesine karşı olan görevlerini yerine getirmekte zorlandığını ifade ediyor.

Kadınlarda şiddetin etkisi en çok keyifsizlik(%54) ve yorgunluk hissi (%36) ile ortaya çıkıyor. İşe odaklanamama, dikkatsizlik diğer sık görülen etkiler arasında. Devamsızlık (%3) veya geç kalma (%4) nadir görülüyor. Aile içi şiddete maruz kalmak nedeniyle işini kaybetmek çalışan kadınlarda çok sık rastlanan bir durum değil.

Şiddet konusunda işyerinden destek alma fikri yaygın değil. Şiddet vakalarında destek alınması önerilen kurumlar arasında sosyal hizmet uzmanları ve kadın kuruluşları (%70) en önde geliyor. Şiddete uğrama durumunda en az başvurulan kişiler arasında şirketin insan kaynakları (%2,2) var. En çok başvurulan kişiler iş dışındaki arkadaşlar ve komşular (%43) oluyor. Kadınların yaklaşık yarısı (%45) şiddete uğrarsa bunu işyerindeki yöneticileriyle paylaşmaktan utanacağını söylüyor.

Çalışanların yaklaşık ¼’ü şiddete uğradığını düşündüğü iş arkadaşının performansında değişiklik olduğunu fark ediyor. Şiddet gören iş arkadaşında durgunluk ve depresyon (%28) işyerinde en çok gözlemlenen belirti.

Erkeklerde durum nedir?

Erkeklerin yaklaşık yüzde 40’ı birlikte olduğu kişiye veya eşine şiddet unsuru içeren kötü ve kırıcı davranışta bulunduğunu kabul ediyor. Üniversite mezunu erkeklerde (%37,5) eşine veya birlikte olduğu kişiye kötü davranışta bulunmuş olma durumunun lise mezunu erkeklerden (%24,5) daha yüksek olduğu göze çarpıyor. Erkeklerin yarısı yakın ilişkide bulunduğu kişiye kötü davrandığında kendisini kötü hissediyor.  Bunu sürekli yaşıyor olma durumu hiç evlenmemiş erkeklerde (%16,8) evli erkeklere  (%10,8) göre daha yüksek oranda. Genç erkeklerde uyguladıkları şiddetin etkisine dair farkındalık daha yüksek.

Erkeklerin yaklaşık yarısı bir konu üzerinde tartıştığında birlikte olduğu kişiye en az bir kere kötü davranmış. Yemek yapmama, habersiz dışarı çıkma ve cinsel ilişkiyi reddetme erkekler için kötü davranışlarının gerekçesi olabiliyor.

ERG Eğitimde İyi Örneklerinizi Bekliyor

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından düzenlenen 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı için başvurular başladı. 


Eğitimcilerin gün boyunca etkileşimde bulunacakları, örgün ve yaygın eğitim çerçevesinde iyi örnek uygulamalarını paylaşacakları 12. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı için başvuru tarihi 5 Ocak 2015 tarihinde sona erecek. 

ERG, aşağıdaki başvuru alanlarında yenilikçi ve iyi örnek uygulaması/ders materyallerini 

5 Ocak 2015’e kadar bekliyor.

• Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik Alanında Yenilikçi Uygulamalar ve Materyaller

• Dil Öğretimi ve Eğitimi 

• Sanatsal ve Sportif Etkinlikler

• Erken Çocukluk Eğitimi

• Okullarda Katılımcı Karar Alma Süreçleri

• Psikolojik Danışma ve Rehberlik

• Eğitimde Ayrımcılıkla Mücadele

ERG tarafından 2004’ten bu yana her yıl düzenlenen ve 11 Nisan 2015’de 12.si gerçekleştirilecek Eğitimde İyi Örnekler Konferansları, öğretmenler başta olmak üzere eğitimin tüm paydaşlarını bir araya getirmeye ve yeni öğrenme ortamlarının oluşmasına katkı sağlamaya devam ediyor.  

Konferans ile ilgili bilgileri www.egitimdeiyiornekler.org adresindeki web sitesinden izleyebilirsiniz.

Fransız Müziği Flüt ve Piyano Konseri

Fransız Müziği Flüt ve Piyano başlığı altında sunduğumuz konserde Türkiye’nin yetiştirdiği 2 önemli sanatçı bir araya geliyor. Yurtiçinde ve yurtdışında kazandığı üstün başarılarla önemli bir kariyere imza atan flüt sanatçısı Nihan Atalay ve yine başarılı konsertist kimliğinin yanı sıra eğitmenliğiyle de seçkinleşen piyanist Metin Ülkü bu özel konser çerçevesinde dinleyicileri 20. Yüzyıl başına doğru bir yolculuğa çıkartacak.

SGM’de verecekleri konserde;  Debussy, Gaubert, Dukas, Fauré ve Hue’den eserler yorumlayacaklar. Sanatçılar hakkında bilgi ve detaylı program için lütfen tıklayın. 

Süre ara dahil 80 dakika.

Abone ol