Ana içeriğe atla

SSM'de Koleksiyon Buluşmaları

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi “Koleksiyon Buluşmaları”na ev sahipliği yapıyor.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Atlı Köşk’ün bir “ev-müze” olarak ev sahipliği yaptığı koleksiyonlarının anlatılacağı ve Sabancı ailesinin yaşam mekânlarının gezileceği “Koleksiyon Buluşmaları”na ev sahipliği yapıyor.

Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyon yöneticilerinin katılımıyla düzenlenecek ve üç farklı konuda gerçekleşecek toplantılarda müzenin konservasyon uzmanları eşliğinde kültürel mirası koruma uygulamaları anlatılarak sanatseverlere koleksiyonları yakından inceleme fırsatı sunulacak. “Koleksiyon Buluşmaları”nın ilki 21 Ocak Perşembe günü saat 15:00’da Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirilecek.

koleksiyon bulusmalari

Kitap Sanatları Buluşması

Sakıp Sabancı tarafından titizlikle bir araya getirilen Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu’nda bulunan ve benzerleri Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi koleksiyonlarında yer alan Osmanlı kitap sanatı eserleri, koleksiyon yöneticisi Ayşe Aldemir Kilercik’le birlikte teknolojik uygulamalar eşliğinde gezilecek. Buluşmada, kitap sanatları teriminin anlamı, kitap tasarımının Osmanlı dönemindeki örnekleri üzerinden irdelenerek, uzmanları dışında yaygın olarak bilinmeyen bu kıymetli ve köklü sanatın geçmişten bugüne hikâyesi konuşulacak.

Ev Müze Buluşması

‘Ev Müze Buluşması’nda Sakıp Sabancı Müzesi’nin ilgi ve merak odağı olan, Sakıp Sabancı ailesinin yıllar boyu ikamet ettiği mekânlar ve köşk odaları, koleksiyon yöneticisi Hüma Arslaner eşliğinde gezilecek. Bir yaşam alanından müzeye dönüştürülen mekânlarda öngörülen müzecilik uygulamalarından bahsedilerek, Hıdiv Ailesi’nden Sabancı Ailesi’ne geçen köşkün yaşam mekânları, dekorasyonu ve mobilyalarıyla yüzyıllık bir geçmişten bahsedilecek. Buluşmada, Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonlarında yer alan resim ve heykellerle birlikte SSM’nin özel bir koleksiyondan uluslararası bir müzeye dönüşüm süreci irdelenecek.

Kültürel Miras Buluşması

Sakıp Sabancı Müzesi’nin koleksiyonları ve misafir ettiği eserleri korumak için uygulanan çeşitli yöntemlerin irdeleneceği buluşmada Konservatör Nurçin Kural Özgörüş, kıymetli eserlerin korunmasında sıcaklık ve nem dengelerinin kontrolü, aydınlatma, vitrin düzenlemesi, esere temas eden malzemelerin özellikleri gibi konuların önemine değinecek. Nurçin Kural Özgörüş müzedeki tecrübelerini uluslararası konservasyon standartlarına dayandırarak anlatırken, katılımcılar Atlı Köşk’teki Aile Odaları’nda ve Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu sergi salonlarındaki koruma önlemlerini de yakından inceleme fırsatı bulacak.

2015 - 2016 Bahar Dönemi Yurt Ücretleri ve Ödemeleri

2015-2016 Akademik Yılı Bahar Dönemi'nde yurtlarımızda kalacak olan lisans ve lisansüstü öğrencilerimizin, yurt ücretleri aşağıda listelenmiş olup, bu tutarların 18 Ocak 2016 - 22 Ocak 2016 tarihleri arasında '815 firma kodlu' ATS (Abone Tahsilat Sistemi) ile Akbank Şubelerine ödenmesi gerekmektedir. Bu sistemde Akbank Şubeleri'nde, önce öğrenci numaranızı (örn. 00012345), adınızı, soyadınızı bildirmeniz halinde, ödemekle yükümlü olduğunuz tutar, bilgisayarda görüntülenmekte ve nakit olarak talep edilmektedir. Öğrenim ücreti taksitlendirilmesi için açtırılmış bulunan Artı Para hesaplarının, yurt ödemeleri için kullanılması hiç bir şekilde mümkün değildir.

Yukarıda belirtilen ödeme tarihleri Güz Dönemi’nde yurtta kalıp, Bahar Dönemi’nde kalmaya devam edecek öğrenciler içindir.

Bahar Dönemi’nden itibaren yurtta kalmak isteyen öğrencilerimiz; yurt yerleşim sonuçlarına 27.01.2016 tarihinde bannerweb.sabanciuniv.edu adresinden ulaşabilecek olup, ödeme tarihleri 27.01.2016 – 29.01.2016 tarihleri arasında olacaktır.

Yurtlar, ara dönem tatilinde açık olacaktır.

İyi tatiller,

Yurtlar Yönetimi

2015 - 2016 Akademik Yılı Bahar Dönemi Yurt Ücretleri / Kişi başı (KDV dahil)

Lisans Öğrencileri:

4 kişilik study oda       1.900 TL

4 kişilik oda                2.900 TL

2 kişilik oda                4.250 TL

Lisansüstü Öğrencileri:

2 kişilik oda                4.250 TL

1 kişilik oda                5.500 TL

Studio oda (F-G Blok)    5.750 TL

İlk defa yurtta kalacak öğrenciler bir defaya mahsus olmak üzere, 850 TL depozito ücreti ödeyecektir.

Moda Editörlüğünden Girişimciliğe: Ece Candan

Röportaj: SUmoda

Moda Editörlüğünden Girişimciliğe: Moda Dünyasının Güçlü Kadını Ece CANDAN

Hoş bir  kafede  bir  araya  geldiğimiz  İstanbul  Entourage’ın  kurucu  ortağı  ve  kreatif  direktörü  Ece  Candan’la  üniversite  yıllarından Vogue’a  oradan  kendi  şirketini  kurmaya  uzanan  hayatı  üzerine çok  keyifli  bir  sohbet  gerçekleştirdik.  Kariyerinden  ve yaptıklarından  yola  çıkarak  tahmin  ettiğimizden  çok  daha  genç  bir  kadınla  karşılaştık.  Dakikalar geçtikçe şaşkınlığımız geçti, taşlar yerine oturdu, çünkü o, bir hayata birden fazla hayat sığdırarak yaşamış bir kadın.



''Bir şeyi istiyorsan onun sana gelmesini beklemeyeceksin sen ona gideceksin'' diyor. Onun hırsı, başarısı size ilham kaynağı olacak! Karşınızda ilham alacağınız güçlü, sofistike bir kadın, röportajın başından sonuna kadar her hareketiyle büyüleyen Ece Candan!

Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz? Ece Candan kimdir?

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Medya ve İletişim Sistemleri mezunuyum. Kariyerimi aslında dergicilik üzerine kurdum. Uzun yıllar Marie Claire ve Vogue dergisinde moda editörlüğü yaptım. Şimdi kendi kreatif ajansım olan İstanbul Entourage’a sahibim.


Ama sektörün aslında üniversite yıllarınızın başlangıcından beri içindesiniz. Bize biraz o yıllardan bahseder misiniz?

Üniversite yıllarım her yaz ve kış tatili olmak üzere stajlarla geçti diyebilirim. Arabasına atlayıp sürekli staja giden kız!(gülüyor) İlk stajım Esquire dergisindeydi. Bana ilk olarak ‘’50 ünlüye sorduk neleri seksi buluyorsun ‘’ diye bir dosya konusu verdiler. Tek tek ara sor, cevapları al, deşifre et oldukça zorluydu. Meğer sınıyorlarmış beni. Onun altından başarıyla kalkınca 2. Ay kapak röportajını bana verdiler. (benim şaşkın bakışlarım üzerine gülüyor) Evet Esquire çok keyifliydi, fakat aklım hep televizyondaydı. Haber spikeri olmak istiyordum. Sonraki stajım Cnn Türk’teydi. Stajın 10. Gününde haberin hiç bana göre olmadığını anladım. Haliyle sonrasında staj için şu an sahip olduğum gibi kreatif  bir ajansı tercih ettim. Baktılar çalışkan,istekli, azimli de bir kızım, biz sana maddi olarak bir şey veremiyoruz diyerek beni bir dergiye yönlendirdiler. Önerdikleri dergi bir başka erkek dergisi olunca, bu alanda devam etmek istemediğimden emin oldum ve işi yokuşa sürdüm. Londra’ya St. Martins’e styling eğitimi almaya gittim. Döndüğümde, Marie Claire’in moda editörü arayışıyla ilgili bir yarışma düzenlediği haberini aldım. Yarışmaya girdim, 100 kişi içinden 1. seçildim, kısa bir staj döneminin ardından  artık Marie Claire’in alışveriş editörüydüm. Böylece iş hayatım başladı.


Staj önemli yani.

Tabii, staj çok önemli , stajda neyi isteyip neyi istemediğinizi anlıyorsunuz. Bugünkü network’ümün çoğunu da o zaman yaptığım stajlara borçluyum.


''Ailemle hayatımda yalnızca bir şey için tartıştım; eğitim için. Ortaokulda Cambridge Üniversitesi Türk Koleji açacakmış, duydum, nasıl çalışıyorum ama, bir sürü sınavlar sınavlar, en son mülakat, onu da geçtim. Babam dedi ki yok yollamayacağım seni.''


İstanbul Entourage çok başarılı bir kreatif ajans, bu başarının altında o günlerinizin etkisi var mı?


3,5 yıl Marie Claire’de çalıştım. Orada çalışırken çok fazla seyahat ettim. Moda haftalarına, markalarla lansmanlara gittim. Gustomu ve vizyonumu oldukça geliştirdim. Çekimlerde bulundum, klip ve kampanya stylingleri yaptım. Daha sonra Vogue’un start-up ekibinde yer aldım. Bir dergi nasıl çıkarılır, o derginin çıkma aşamasındaki sancılar nedir; hepsini yaşayarak öğrendim. Marie Claire’de lisans, Vogue’da yüksek lisans yaptım diyebilirim. (gülüyor) Bunların hepsinin elbette bana katkısı çok büyük.

''Çocukluk hayalim balerin olmaktı,çok küçük yaşta eğitime başladım. Belediye konservatuvarından ve özel bale okulundan mezunum, bale hocasıyım da aynı zamanda. Mimar Sinan’ın 2. elemesini anatomik bir rahatsızlığım sebebiyle geçemedim. Ama her şeyin bir nedeni varmış diyorum şimdi.''

Moda dünyasında yer almanız, buna karar vermeniz nasıl gerçekleşti? Çocukluğunuzdan beri ilgili miydiniz?

Ben hiçbir zaman moda editörü olacağım gibi bir düşünceye sahip değildim aslında. Ama çocuklar masallarla büyür ben annemin dergileriyle büyüdüm ve gün geldi o eve dergi alan kişi ben olmaya başladım. Artık benim aldığım dergiler okunuyordu. Çok dergi, kitap okuduğum için bir şekilde moda olmasa bile iletişim sektöründe bir iş yapacağımı biliyordum.

Moda dünyası çok renkli ve güzel görünüyor, pamuk şeker gibi..Ama elbette ki zorlukları da var.Bu sektörün zorlukları sizce neler?

Yani moda dünyası şöyle çok zor; gerçekten çok renkli, reklam öbeği çok bu yüzden herkesin içinde olmak istediği bir dünya. Rekabet çok. Bir de modada iki kere iki dört diye bir şey yok, senin için güzel olan benim için çirkin olabilir. Tamamen zevk üzerine kurulu olduğu için daha da acımasız. Katı kurallar olmadığı için herkes birbirini daha kolay eleştirebiliyor.

''Düşmek bence hiç önemli değil. Önemli olan düştükten sonra ne kadar hızlı kalktığın.''


Peki, sizin hiç düştüğünüz oldu mu?

Tabii ki oldu. Hayatta kimse vazgeçilmez değildir, benim de vazgeçilmez olmadığım zamanlar oldu ya da sistemin beni bazı şeylere zorladığı zamanlar oldu. Ama kendi gücümden neler yaratabileceğimi gördüm. Önemli olan ben nerde hata yaptım ya da hatamı nasıl avantaja çevirebilirim.

''Jack London’ın şu sözü çok sevidiğim bir söz: Yemek vaktinde köpeklerin arasına karışmayı bilen bir kurt bazı tecrübeleri edinmiş bir kurttur.''

Baktığınızda onca emekten sonra şu an geldiğiniz nokta sizi tatmin ediyor mu?

Artık kendi şirketim ve ekibim var. Yeri geliyor bir çekime stylistimizi yolluyoruz, aynı gün içinde başka bir firmanın kurumsal kimliği için çözüm ortağımız olan grafik tasarımcımızla çalışıyoruz. Sonrasında ise gelip burada seninle röportaj yapıyorum. Anlaşılacağı gibi oldukça yoğun bir tempo, fakat bir o kadar da keyifli.








Fuat Keyman'dan Ders

Sabancı Üniversitesi Münazara Kulübünün 23 Aralık Çarşamba günü düzenlediği panelde, öğrenciler İPM (İstanbul Politikalar Merkezi) Direktörü Fuat Keyman'ı ağırladı.

Fuat Keyman "Yeni bir boyut kazanan Türkiye - Rusya ilişkileri ve son dönemde Türkiye ve batıdaki terör olayları" konusundaki değerlendirmelerini öğrencilerle paylaştı. Konuşmasında yakın zamanda gittiği Diyarbakır ile ilgili izlenimlerinden de bahseden Keyman'ın aynı dönemde Radikal gazetesinde yayımlanan yazısını buradan okuyabilirsiniz.

Fuat Keyman

İPM (İstanbul Politikalar Merkezi) Direktörü Fuat Keyman

Türkiye’nin İlk Büyük Veri Laboratuvarı’nın Analitik Ortağı SAS

Sabancı Üniversitesi ve Massachusetts Institute of Technology (MIT)’nin birlikte kurduğu, Akbank’ın stratejik ortaklığı ile güçlenen Türkiye’nin ilk ve tek Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı’na önemli bir destek de dünya analitik lideri SAS’tan geldi. Bünyesindeki çalışmalardan elde edilecek model ve bulgularla, ilgili grupların, sektör analistlerinin ve yöneticilerinin yeni iş modelleri geliştirmelerine yönelik demo ve prototipler oluşturma potansiyeline de sahip olacak Laboratuvar’a sponsor olan SAS, global uzmanlığını tüm süreçlerde paylaşarak bu önemli projenin başarısı için katkı sunacak.

Endüstrinin ve iş dünyasının ihtiyaçlarını da adresleyecek büyük veri analitiği çalışmaları yürütecek olan, Türkiye’nin ilk ve tek Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı, Sabancı Üniversitesi ve MIT işbirliğiyle, Akbank’ın stratejik ortaklığında kısa bir süre önce kurulmuştu. Laboratuvar’a önemli bir destek de dünya analitik lideri SAS’tan geldi. SAS, analitik yazılımlarını ve global uzmanlığını paylaşarak projenin başarısı için önemli katkılar sunacak.

Laboratuvarda MIT Media Lab Human Dynamics Group öğretim üyeleri ve araştırmacıları ile birlikte yakın çalışarak araştırmalar yürütülecek. Human Dynamics Group, insanların günlük hayattaki ve sosyal ortamlardaki davranışlarını farklı kaynaklardan toplanabilen ‘Büyük Veri’nin analizi ile açıklamaya çalışmakta ve sözkonusu davranışları tahmin etmeye yönelik matematiksel modeller ve teknikler geliştirmeyle ilgileniyor. Bu konular aynı zamanda yeni kurulan laboratuvarın da ilgi ve çalışma alanları arasında yer almakta olup ek olarak “veri görselleştirme”, yani “karmaşık ilişkisel veritabanlarını görselleştirme” yoluyla anlamlaştırma üzerine de çalışmalar yürütülecek. Çalışmaların endüstrinin ve iş dünyasının ihtiyaçları ile paralel olarak yürütülmesi hedefleniyor.

SAS Türkiye Genel Müdürü Hakan Erdemli konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu projenin bizim için çok kritik 2 önemi var. Birincisi, çıkaracağı işlerin kalitesine ve katkısına çok inandığımız bu laboratuvarın endüstrinin ve iş dünyasının ihtiyaçlarını adresleyecek çalışmalar yapacak olmasından dolayı büyük heyecan duyuyoruz. İkinci önemi ise şu: İş dünyasında önemi giderek artan ve daha da artacak olan veri ve analitiğin üniversitelerde ele alınması, öğrencilerin iş dünyasına atılmadan bu vizyonu elde etmeleri SAS’ın tüm dünyada desteklediği bir girişim. Her iki alanda da birlikte çok iyi işler çıkaracağımıza olan inancımız tam.”

Laboratuvar direktörlerinden Doç. Dr. Burçin Bozkaya Büyük Veri Analitiği’nin dünyada giderek önemi ve uygulama alanları artan bir konu olduğuna, bu girişimin de Türkiye’de akademi ve iş dünyası işbirliğinin bu alandaki ilk ve en kuvvetli örneği olduğuna dikkat çekti. Dr. Bozkaya, büyük veri üreten ve analiz ihtiyacı içinde bulunan firmaların Lab bünyesinde yürütülecek araştırma çalışmalarını SAS’ın sunduğu bu destekle daha da etkin bir şekilde gerçekleştirebileceklerini söyledi ve araştırma yanı sıra Sabancı Üniversitesi’nin lisanstan doktoraya kadar olan tüm iş ve veri analitiği eğitim programlarında da SAS’ın desteğini almaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti.

Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı Hakkında
Büyük Veri’nin analizi günümüzde giderek önem ve yaygınlık kazanan bir alandır. Laboratuvarın kurulumu öncesinde Sabancı Üniversitesi, MIT Media Lab ve finans sektörünün lider firmalarının işbirliği ile bu doğrultuda bazı çalışmalar gerçekleştirildi. Bu çalışmaların olumlu sonuçlar üretmesi üzerine yeni ve daha kapsamlı bir laboratuvar bünyesinde araştırmaların devam edilmesine karar verildi.

Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı’nda, MIT Media Lab Human Dynamics Group öğretim üyeleri ve araştırmacıları ile birlikte yakın çalışarak araştırmalar yürütülecek.

Laboratuvar bünyesinde yürütülecek büyük veri analitiği çalışmaları, insanların, sosyal grupların ve tüketicilerin farklı ortamlardaki hareketlerini matematiksel model ve ilişkilerle açıklayacak. Bu çalışmalardan elde edilecek model ve bulgular, ilgili grupların, sektör analistlerinin ve yöneticilerinin yeni iş modelleri geliştirmelerine yönelik demo ve prototipler oluşturma potansiyeline sahip olacak. Elde edilecek sonuçların iş dünyasında uygulanması mümkün olabilecek. Ayrıca temel araştırma düzeyinde akademik dünyayı yakından ilgilendirecek bulgu ve sonuçların elde edilmesi de mümkün olabilecek.

SAS Hakkında
SAS, iş analitiği yazılım ve servislerinde dünya lideri ve iş zekası alanında en büyük bağımsız çözüm sağlayıcıdır. SAS, 75000’den fazla kurulumda, yaratıcı çözümleriyle müşterilerinin performanslarını geliştirmelerine yardımcı olmakta ve daha doğru, hızlı karar vermelerini sağlayarak onlar için değer yaratmaktadır. Kısaca SAS, 1976’dan bu yana dünyanın dört bir tarafındaki müşterilerini ‘BiLMENiN GüCü’ ile tanıştırmaktadır.

2016 Ocak ELAE Sonuçları

13 Ocak ELAE sonuçları ile ilgili açıklamalar aşağıdaki gibidir:

SL (Satisfactory in the ELAE): 13 Ocak 2016 ELAE’de yeterli başarıyı sağlayan ve 2015-2016 Bahar  döneminde fakültelerine Freshman statüsünde başlamaya hak kazanan öğrencilerimizi gösterir.

EL: (Exempt from the ELAE): 13 Ocak2016 ELAE’den muaf olan öğrencileri gösterir. Bu öğrencilerimiz 2015-2016 Akademik Yılı Bahar Dönemi’nde  fakültelerine başlamaya hak kazanmışlardır.

UL (Unsatisfactory in the ELAE): 13 Ocak 2016 ELAE’de yeterli başarıyı gösteremeyen adayları gösterir.

NA (Non-attendance): Sınava katılmayan adayları gösterir. NA notu, “UL” notu gibi değerlendirilir.

Not Baremleri aşağıdaki gibidir:

 

SL not baremleri

 

UL not baremleri

  A-SL:85-100
  B-SL:75-84
  C-SL:65-74

  D-UL:55-64
  E-UL:45-54
  F-UL: 0-44

13 Ocak 2016 ELAE’ ye giren lisansüstü adaylar, sınav sonuçlarını bağlı bulundukları fakültelerden öğreneceklerdir.

Beklemeli veya Dışarıda Hazırlanan Statüsünde olan öğrencilerden TGY’ye devam etmek isteyenlere 18 Ocak 2016 Pazartesi günü saat 09:00’da Seviye Belirleme Sınavı yapılacaktır. Sınava katılmak isteyen öğrencilerin 15 Ocak 2016 Cuma günü saat 16:00’ya kadar Diller Okulu idari ile iletişime geçmeleri gerekmektedir.

ELAE sonucunuzu görmek için tıklayınız.

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü


Green Store Proje Yarışması Başlıyor!

Unilever ve WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) işbirliğinde üniversiterarası "Green Store" proje yarışmasının 2.si için başvurular başladı.

Green Store, inşa ederken ve yürütürken sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen malzemelerin kullanıldığı çevre dostu bir dükkandır. Öğrenciler, kampüslerinde kendi dizaynları ile tasarlayıp ve hayata geçirdikleri "Green Store" projeleri ile gerçek satış deneyimi yaşarken aynı zamanda üniversitelerini temsilen yarışacak.

Mağazadan elde edilen gelirin tamamı ise, ihtiyacı olan öğrencilere tahsis edilmek üzere SÜ Burs Fonuna aktarılacak. Geçtiğimiz yıl, SÜ öğrencilerinden oluşan Mondo Verde ekibi 7.246 TL’lik satış cirosu ile 2.846 TL net kar elde ederek hem birinci oldular hem de burs fonumuza çok büyük bir katkı sağladılar.

Son başvuru tarihi 15 Şubat!

Detaylı bilgi için http://www.projectgreenstore.com/

Geçen yıl düzenlenen Green Store Proje yarışmasının birincileri öğrencilerimizden oluşan SU Green Store ekibi olmuştu.

Bahri Yılmaz'a Alexander von Humboldt Desteği

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyemiz Bahri Yılmaz'a, Alexander von Humboldt Vakfı tarafından, misafir öğretim üyesi olarak 4 ay süre ile Berlin'de yerleşik "German Institute for International and Security (SWP)" kurumunda araştırma yapmak üzere destek sağlandı.

Bahri Yılmaz'ın araştırma konusu: "Ekonomik Kalkınma ve Kurumlar: Türkiye neden başarısız oldu?"

Paris İklim Zirvesi Ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü

“Enerji teknolojileri ile sağlanacak gelişmelerle, enerji sektörünü iklim değişikliğinin “nedeni” değil “çözümü” olma noktasına getirebiliriz”.

“Paris İklim Zirvesi Ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü” toplantısı yapıldı. Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol World Energy Outlook 2015 raporunu sundu

TÜSİAD ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) işbirliğiyle, "Paris İklim Zirvesi Ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü" başlıklı bir toplantı düzenlendi. 

Toplantının açılış konuşmaları, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes tarafından yapıldı. 


Güler Sabancı konuşmasında, “Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanında yapılması gereken atılımın yanı sıra; enerji teknolojileri ile sağlanacak gelişmelerle, enerji sektörünü iklim değişikliğinin “nedeni” değil “çözümü” olma noktasına getirebiliriz. Tüm dünya ülkelerinin, birlikte hareket ederek, enerji sektöründe sürdürülebilirliği sağlayacak dönüşümün üzerinde çalışmaları gerekiyor. Sürdürülebilir bir dünyayı ancak bu şekilde gelecek nesillere aktarabiliriz. 

Dağıtımda 2016-2020 yıllarını kapsayan yeni tarife döneminin esasları belirlendi. Liberalleşme ve serbest piyasadan vazgeçemeyiz. Perakende liberalleşmesinde, arzu edilen seviyede olmamakla birlikte bazı gelişmeler kaydedildi. Önümüzdeki günlerde liberalleşme adımlarını hızlandırarak daha ileriye taşımalı, tüketicinin lehine olan bir piyasaya daha fazla işlerlik kazandırmalıyız. Bunu sağlamak üzere, enerji piyasalarımızda düzenleyici çerçeveyi; piyasanın rekabetçiliğini, şeffaflığını ve öngörülebilirliğini artıracak şekilde güçlendirmeliyiz. İçinde bulunduğumuz arz fazlası ve düşük enerji fiyatları dönemini, bu yönde cesaretli adımlar atmak için bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz.” dedi. 

Cansen Başaran-Symes ise konuşmasında, “Geçtiğimiz sene, “World Energy Outlook 2014” Rapor tanıtımı toplantısında TÜSİAD olarak “düşük enerji fiyatlarının rehavetine kapılmamalı, enerji piyasasının serbestleşmesine yönelik düzenlemeleri hayata geçirmeli; düşük karbon teknolojilerine geçişi ve enerji verimliliği yatırımlarını hızlandırmalıyız” demiştik. Düşük karbon ekonomisine geçişte önemli bir role sahip olan yenilenebilir enerji kaynakları aynı zamanda enerji güvenliğimiz açısından da önemli bir fırsat sunmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarımızın değerlendirilmesi hususunda son yıllarda önemli bir ivme yakaladık. Bu sürecin artarak devam ettirilmesiyle, kullanılan ekipmanın tümünün ülkemizde üretilmesi aşamasına da geçebileceğimizi düşünüyorum. Ekipman imalatının yaratacağı üretim, istihdam ve ihracat olanakları sanayimize ve ekonomimize de son derece önemli katkı sağlayacaktır. Ülkemizin yüksek yenilenebilir enerji potansiyelinden azami düzeyde faydalanmak için yatırımları destekleyici politikaların devam ettirilmesi ve yatırım ortamını iyileştirici tedbirlerin alınması sürece kayda değer bir ivme kazandıracaktır. 

Serbest ve şeffaf enerji piyasalarının verimli yatırımları ve verimli enerji tüketimini teşvik edeceğine inanıyor; bu yatırımların ülkemizin daha düşük karbonlu bir enerji sistemine geçişini de sağlayacağını biliyoruz. Enerji sektöründeki bu dönüşümün, sanayimizle birlikte eşgüdümlü bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini her fırsatta savunuyoruz. Ancak bu şekilde büyüme zorunluluklarımızın çevresel sorumluluklarımız ile uyumlu olmasını sağlayabiliriz.” dedi.

Açılış konuşmalarının ardından Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol “World Energy Outlook 2015” raporunun tanıtımını yaptı.

Birol, enerji sektöründe öngörülebilirliğin daha önce hiç bu kadar düşük olmadığını dile getirdi. Fatih Birol, öngörülebilirliğin düşük olmasının dört nedeni olduğunu aktararak, şöyle konuştu: “İlki, jeopolitik durum. Dünyanın en önemli petrol üreticilerinin olduğu Ortadoğu bölgesinde ciddi sorunlar var. Yarın düzeleceğine ilişkin olumlu işaret görmüyorum. Rusya gibi diğer üretici ülkelerde de jeopolitik sorunlar ciddi. İkinci etken ekonomik büyüme. Yıllardır dünya ekonomisinin büyümesini sağlayan BRICS ülkelerinde durum pek iç açıcı değil. Paris anlaşması üçüncü etken, tarihte ilk defa tüm dünya ülkeleri bir metin üzerinde anlaştı ama bilinmeyen şu, gerçekten anlaşma önemli değişiklik yaratacak mı? Son olarak düşük enerji fiyatlarının nasıl gelişeceği konusundaki belirsizlikler öngörülebilirliği düşürüyor.” dedi. Fatih Birol ayrıca “Enerji fiyatlarındaki belirsizlik çok büyük bir soru işareti. 2015 ve 2016 da üst üste iki yıl enerji fiyatlarında düşüş oldu ve devam edecek.  2016 yılında İran’a olan yaptırımlar kaldırılırsa enerji fiyatlarında aşağıya doğru düşüş devam edebilir. Düşük fiyatlar elbette bizim gibi enerjisi ağırlıklı olarak ithalata dayalı ülkeler için iyi ama rehavete kapılmamalıyız.” dedi. 

Petrol piyasalarında iki görüş olduğuna dikkati çeken Birol, “İlki 30-40 doların yeni normal olduğu, ikincisi ise fiyatların yakın zamanda yukarı çıkacağı ve pazarda yeniden denge sağlanacağı şeklinde. Ben, fiyatların uzun süre 30-40 dolar ya da daha düşük düzeyde kalacağını düşünmüyorum” diye konuştu. 

Fatih Birol, Paris’teki iklim konferansının güzel bir ilk adım olduğunu ve enerji sektörüne önemli sinyal gönderdiğini de dile getirdi.

Yenilenebilir enerji artık romantik bir hikaye değil

Paris’teki toplantının dünyada inovasyona yapılan yatırımları artıracağını savunan Birol, “Paris’te 20 ülke enerjiyle ilgili AR-GE yatırımlarını beş yılda ikiye katlama taahhüdü verdi. Yatırım yapılması temiz enerji teknolojilerinin maliyetinin düşmesine neden olacak” diye konuştu. Birol şöyle devam etti:  “Dünyada maliyetler düştükçe, yenilenebilir yatırımları artacak ve üçte ikisi gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olacak. Gelecek 5 yılda dünya elektrik sektörü yatırımlarında her 10 doların 6,5 doları yenilenebilir enerjiye gidecek. Paris, enerji sektörüne önemli sinyal gönderiyor, atılan adımlar takip edilip izlenecek. Dünyada geçen yıl devreye giren santrallerin yüzde 50’si yenilenebilirdi. Diğer yüzde 50’lik kısım ise kömür, doğalgaz, nükleer ve petrol santrallerdi. Bu, yenilenebilirin romantik bir hikaye değil gerçek bir iş sektörü olduğunun rakamlarla ispatıdır.”

“Hindistan’ın Çin’in nöbetini alacağını düşünüyoruz”

Birol, Hindistan’ın yakın zamanda enerji talebi konusunda Çin’den nöbeti devralacağını kaydederek, “Çin’in dünya enerji talebi büyümesini dikte etmesinin sonuna gelindi. Enerji talebindeki büyümesi yavaşlıyor. Hindistan ise ekonomi ve enerjide ciddi adımlar attı. Ülkenin dünya enerji merkezine geldiğini görüyoruz. Kömür talebinde en büyük pay buradan gelecek, güneş enerjisinde de önemli adımlar atmaya devam edecek. Bu alanda Çinden sonra en büyük ikinci ülke konuma yakın zamanda gelecek" diye konuştu.

Çin’deki kömür talebi en yüksek noktasında. Talep ABD ve AB’de düşüyor. Hindistan ve Doğu Asya’da ise yükseliyor. Dünya taleplerinde ciddi düşüşler var.  Gelişmiş ülkelerin enerji tüketimleri azalıyor. Ekonomide doyum oldu. Enerji daha verimli kullanılıyor. Çin için çok önemli bir enerji hikayesinin sonuna geldik. 

Çin ekonomisi ve enerji talebi hemen hemen paralel gidiyor. Enerji talebinde yavaşlama var. Çin hükümeti ekonomiyi dengeye oturtma kararı aldı. Serbest ekonomiye geçiş için çok ciddi çalışmalar var.  Çin talebi yavaşlıyor. Enerji verimliliği için çok ciddi çalışmalar yürütüyorlar.  Çin’de yenilenebilir enerjide yapılan yatırımlar tüm dünyada yapılana eşit. Çin’in bunu yapmasındaki esas itici güç iklim değişikliği ve şehirlerdeki hava kirliliği.

Hindistan da  ekonomi ve enerjide çok ciddi adımlar attı. Paris’te daha adil bir anlaşma çıkmasına da yardımcı oldu. 240 milyon insanın hala elektrik erişimi yok. Nüfus ise 10 yılda Çin’i geçecek. Kömür talebindeki en büyük pay Hindistan’a ait. Petrol talebinde de en büyük pay Hindistan’ın. Güneş enerjisinde de büyük atılım yapıyor.

Abone ol