Ana içeriğe atla

Türkiye’nin Geleceği Bilgi Gençliği..!

Genç Türkiye Zirvesi, “Türkiye’nin Geleceği, Bilgi Gençliği” sloganı ile Türk ve Dünya gençliğinin geleceğine yön vermeye devam ediyor.

Bu yıl 4. sü düzenlenecek Genç Türkiye Zirvesi, Yıldız Teknik Üniversitesi öncülüğünde 6 – 8 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Geleceği Bugünün Gençleri Şekillendirecek!

Türkiye’nin 100. yıl hedeflerine ulaşması için etkin bir platform oluşturan Genç Türkiye Zirvesi, Yıldız Teknik Üniversitesi öncülüğünde Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi stratejik ortaklığı ile gerçekleştirilecektir.
Organizasyon ve marka sahibi olan İnfoloji firması; “geleceği bugünün gençlerinin şekillendireceğine” inanan genç ve dinamik ekibi ile Zirve’yi düzenleniyor.

Genç Türkiye Zirvesi 2016’daki oturum başlıkları ise şu şekilde:
•    Güçlü Yarınlar İçin Bilgi Toplumu
•    Bilgi Ekonomisi ve Bütünsel Kalkınma
•    4. Sanayi Devrimi Dünyayı Nasıl Değiştirecek?
•    Türkiye’nin Yeniden İnşası: Bilgi Toplumuna Dönüşüm
•    Teknoloji ve İnovasyon Odaklı Yeni Nesil Üniversiteler
•    Bilgi Teknolojileri ve Dijital Gelecek
•    Başarının Yeni Paradigması: Tasarım Odaklı Düşünme
 
GTZ Akademi Ödülleri Sahiplerini Bulacak

Tiyatrodan edebiyata, teknolojiden sosyal sorumluğa kadar 19 farklı kategoride verilecek GTZ Akademi Ödülleri ile kendi alanlarında unutulmaz izler bırakmış saygıdeğer şahsiyetler ve vizyoner gençler biraraya gelecek. Siz de bu heyecanlı ödül töreni için oylamaya katılmak istiyorsanız www.gencturkiyezirvesi.org adresinden kategoriler hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz.

GTZ Gençlik Fuarı’na Büyük İlgi Bekleniyor.

Bu yıl bir ilke daha imza atan Zirve kapsamında düzenlenecek GTZ Gençlik Fuarı ile gençlere değer katmayı hedefleyen şirketler; ürün ve hizmetlerini sergileme fırsatı bulacaklar.
Birbirinden değerli konuşmacıların Türkiye’nin dört bir yanından ve 165 ülkeden gelecek gençlerle ortak akıl oluşturacağı Zirve’nin son gününde ise İstanbul’un tarihi ve kültürel güzellikleri Zirve ekibiyle beraber keşfedilecek. Genç Türkiye Zirvesi, her sene olduğu gibi bu sene de unutulmaz bir kapanışla gençlere bir sonraki seneye kadar veda edecek.
Geleceğin vizyoner gençleri, GTZ Gençlik Fuarı’nı ziyaret etmeyi unutmayın!

Detaylı bilgi ve ön kayıt için: www.gencturkiyezirvesi.org


Hocalarımıza 3 Soru: Ali Koşar

"Hocalarımıza 3 Soru" cevap aramaya kaldığı yerden devam ediyor. Sıradaki isim MDBF öğretim üyelerimizden Ali Koşar. Ali Hocamızın cevapları da şöyle oldu :)

Derste veya ders dışında öğrencilerle yaşadığınız sizi şaşırtan, eğlenceli veya anlamlı bir anı/anektod paylaşmak ister misiniz?

Bildiğiniz gibi geçen dönemin ilk haftalarında kar tatili gibi nedenlerden dolayı bayağı bir ders iptal olmuştu. Buna bir dersimin ders saatlerinde yapmış olduğum değişiklik de eklenince dönem ortasına gelmemize rağmen halen ders saatlerimin zamanları kafamda oturmamıştı. Oluşan karışıklıktan dolayı 2:40'ta olan bir dersim 3:40 olarak aklımda kalmış. O gün saat 2:40’ı geçmesine rağmen ben hala ofisimde çalışmaya devam ediyordum. Sağ olsun dersimi alan bir grup öğrenci ofisime gelip 'Hocam biz sınıfa geldik ama sizi göremedik. Size birşey olmasından endişe ettik, size bir bakmak için geldik' dediler. Normalde bildiğiniz üzere ögretim üyesi 10-15 dakika gelmeyince sınıf kayboluyor. Benim durumum farklı gelişti. Öğrenciler beni merak etmişler, bizzat beni aramışlar. 
Sorumlu ve arkadaşça tavırları beni o an çok duygulandırmıştı. Tabii  hemen sınıfa inip derse başladık. Geldiğimde sınıfın tamamına yakınının bulunması da beni daha da motive etmişti ve duygulandırmıştı. Okulda geçirdiğim 8 senenin en anlamlı anılarından biriydi.


Biraz da öğrencileri çekiştirelim. "Bunun için de mail atılır mı yahu" dediğiniz durumlar oldu mu hiç, isim vermeden bizimle paylaşır mısınız? :)
Bir öğrencim: 'Ben derse çalışamadım. Bundan dolayı bu haftaki sınavınıza girmek istemiyorum lütfen beni bu sınavdan muaf tutun. Telafi sınavını almak istiyorum. Rapor da alıp size durumu hiç anlatmayabilirdim. Ama size dürüst davranmak istedim Hocam. Bundan dolayı beni muaf tutun lütfen.' diye mail atmıştı. Alacağı cevabı bildiği için gereksiz bir maildi. Kendisine bu maili hiç almadığımı farz et ve git raporunu al cevabını verdim :)

Peki son olarak sizden objektif bir tavsiye alalım, gizli bir karışımınız olsa öğrencilerinize bir tutam ne katmak isterdiniz?
Ben bir tutam savaşçı kişilik katardım. Öğrencilerimi çok severim. Her birinin benim için ayrı değeri var. Eleştirel açıdan bakarsam hemen her birinde gözlemlediğim karşılaştıkları zor bir durum karşısında savaşmıyorlar, zaten yapamam deyip çaba göstermiyorlar ve mücadeleyi kolayca bırakıyorlar. Savaşçı kişiliklerinin olması ve zorluk derecesi yüksek sorunlarla mücadele etmeleri kendilerini ve kariyerlerini geliştirme, kişiliklerini bulma ve saygı görme adına son derece önemli diye düşünüyorum.


Doğayı Kurtarmak

Yazı: Neslihan Kandolu / Sabancı Üniversitesi

“Bilim adamları uyarıyor!” diye başlayan cümlelere yavaş yavaş tepkisizleştiğimiz şu günlerde, böyle bir başlığı olan yazının dikkat çekmesini ve okunmasını sağlamak oldukça zor diye düşünüyorum; fakat üzerinde yaşadığımız yeryüzünün “küresel ısınma” hastalığından kurtulabilmesi için biz insanlara ihtiyacı olduğu da çok açık. Yüzyıllardır sahibi olduğumuz doğayı malesef pek tasarruflu kullanamadık, onun kendine has dengesine zarar verdik. Herkes derin derin düşünüyor, acaba ne yapabiliriz diye. Konferanslar düzenliyoruz, zirveler düzenliyoruz, bilim insanları toplanıyor ve her gün yeni bir şey bulmak için uğraşıyor. Peki, biz kendi evimizde, günlük yaşantımızda ne yapıyoruz? Dünya'yı hasta eden biz insanlar, aynı zaman da onun doktoru olabilecek miyiz? 

Konu çevreciliğe gelince ağaçları kesmemek, onları korumak gibi algılanıyor; evet, doğru aslında, ama sadece bundan ibaret midir? Hava kirliliği oranının had safhada olduğu ve sadece 2010 yılında Türkiye'de ölen 28 294 kişinin (OECD, 2014) ölüm sebebinin hava kirliliği kaynaklı olduğu göz önünde bulundurulursa biz insanların ağaçlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu söyleyebilirim -bir de hava filtrelerine ve daha az fosil yakıta. 

Her ne kadar kötüleşen bir tabloyla karşı karşıya olsak da, umut kırıntılarını içimize serpen gelişmeler de var, hem de hiç beklemediğimiz ülkelerden bile. 

Mesela, Uruguay elektriğinin yüzde 94.5'ini alternatif enerji kaynaklarından üretmeyi başardığını duyurdu geçtiğimiz ay (The Guardian, 2015), üstelik Paris İklim Konferansı'nda Avrupalı devletler kara kara, nasıl daha fazla enerji tasarrufu yapabiliriz diye düşünüp bir çare bulmaya çalışırken..

Ayrıca, Danimarka da talebinden çok daha fazla enerjiyi rüzgardan elde etmeyi başardı. Talebinden çok daha fazlası derken, enerji ihtiyacının yaklaşık %140'ını rüzgar enerjisi kullanarak elde etti, bu enerjiyle kendi ihtiyacını karşıladı; hatta bunun üstüne Almanya, Norveç ve İsveç'e de enerji sağladı (Onedio, 2015). 

Bunlar çok güzel haberler; ek olarak da birkaç tane ilgimi çeken doğa dostu icatlar paylaşayım sizinle.

Çevreci E-Shower

E-shower

Hollandalı 3 kişinin girişimciliğini üstlendiği “The Hamwells e-Shower”, duş esnasında harcanan suyu filtreleyerek tekrardan kullanılabilir hale getiren eşsiz bir teknolojiye sahip duş sistemi. Ara ara su giderini kapatıp, kurtarılan suya UV ışınları göndererek bakterileri ve mikropları öldürüyor ve bir takım filtrelerle partikülleri uzaklaştırıp kullanılmış suyu “temiz su”ya çeviriyor. Bu cihazla aynı suyu 7 defaya kadar depo edip kullanabiliyorsunuz. (N'olmuş, 2015) 

Mumla Odayı Isıtmak

Egloo

“Nasıl olabilir?” diyorsunuz ama ilginç ve basit bir icat olan Egloo ile bunu başabilirsiniz aslında. Doğal gaz gibi masraflı ya da kömür gibi çevreyi kirleten bir ısınma cihazı olmadığı çok açık, yani gerçekten çevreci bir buluş. Mantığı da çok basit: bu cihaz iç içe geçmiş iki kubbe ve bir izgaradan oluşuyor. Bunların arasına üç adet mum koyuyorsunuz ve beş dakika sonra da Egloo da terracottadan yapılmış kubbeler yardımıyla, mumun yaydığı ısıyı dengeli bir biçimde odaya yayıyor. Marco Zagaria'nın icadı olan Egloo, yirmi metre karelik bir odayı sadece üç küçük mum yardımıyla 5 saat boyunca sıcak tutabiliyor. (Homeli, 2014)

Water Drop

Water Drop

Tasarımıyla doldurması, taşıması ve tekrar kullanımı kolay olan bu özel torbalarla, duşa girdiğinizde suyun ısınmasını beklerken o suyun boşa akıp gitmesine hiç gerek yok. Suyun ısınmasını beklerken sadece bir duşunuzda ortalama 4,5 litre suyun boşa akmasına sebep olursunuz, ki bunu yıllık olarak düşünürseniz gerçekten çok fazla su boşa akmış oluyor. Bu suyu kurtarabilir, daha sonra çeşitli amaçlar için kullanabilirsiniz -mesela temizlik yapabilir, çiçeklerinizi sulayabilir, evcil hayvanınızı besleyebilirsiniz. Üstelik bu torbalar içeriğindeki "termoplastik poliüretan" sayesinde oldukça uzun ömürlü; yani tekrar tekrar kullanabiliyorsunuz. (N'olmuş, 2016)

Elekrikli Otomobiller için Şarj Eden Yollar

Şarj Eden yol

Elektrikli otomobillerin ilk kullanımı 19. yy.'da oldu aslında, tarihçesi çok eskilere dayanıyor; fakat geliştirilmesi ve yaygınlaşması pek mümkün olmadı 20. yy'ın sonlarına kadar. 2004'te Tesla Motors adlı bir otomobil firması bunu geliştirmeye karar verdi ve 21. yy.'ın ilk çevreci elektrikli otomobilini 2008 yılında müşteriye sundu ve diğer otomobil firmaları da kendi elektrikli, çevreci modellerini üretmeye başladılar. Günümüzde elektrikli araçlar ülkemizde de çok küçük bir kesim tarafından kullanılmakta, yani henüz yaygınlaşmış değil. Özellikle petrol fiyatlarının düşüşü, şu aralar elekrikli araç piyasasını küresel anlamda biraz arka plana itmiş durumda. 

Bütün bunlara rağmen İngiltere'de, elektrikli araç kullanımını teşvik etmek için otomobili kullanım sırasında şarj eden yollar yapılıyor. Bu “yeşil yol” olarak görünen sarj şeritlerinin, elektrikli araç piyasasını hem ülke içinde hem de ülke dışında -diğer ülkelere örnek olarak- canlandırması hedefleniyor.

Fakat elektrikli araçlar ile ilgili daha ilginç bir haber ise Türkiye'den (Evet!). Murat Orhon adında bir girişimci, 3 bin TL'ye aldığı 1990 model benzinli Fiat 126 Bis'i yüzde yüz elektrikle çalışan bir çevreci araca dönüştürdü. Küçük ve hafif olması, ayrıca direksiyon ve fren sisteminde çok köklü değişikliklere gerek olmaması; yani bu dönüşüme uygun bir araç olması Orhon'un işini kolaylaştırmış ve maliyetini düşürmüş. Biraz mühendislikle, eski püskü diyebileceğimiz bir arabayı gelecek vaad eden -bir nevi el yapımı- elektrikli araca dönüştürmeyi başaran Murat Orhon'un bu çalışması gerçekten takdire şayan. (CNNtech, 2015)

      

Tabi herkesten elektrikli araç yapmasını bekleyemeyiz; fakat bu düşünce yapısı, bu çevreci anlayış bile umudumuzu pekiştirmeye ve bir şeyler yapılmasına öncülük etmeye yeter. Hala bazı şeyleri geri kazanmak için şansımız var, önemli olan bunu elimizden kaçırmamak için elimizden geleni yapmak aslında. Biz öğrencilerin, geleceğin girişimcileri, iş adamları, bilim insanları olarak vizyonumuzu belirlerken bunlar gibi haberleri, gelişmeleri dikkate almamız gerektiğini ve insanın doğasız var olamayacağını, onunla mutualist yaşamamız gerektiğini göz önünde bulundurarak tasarımların, planların ve yatırımların yapılması gerektiğini düşünüyorum. 

Nice Orhon'ların olması dileğiyle.

Neslihan Kandolu 

Hocalarımıza 3 Soru: Hakan Erdem ve Alpay Filiztekin

Yeni döneme başlarken biz de kaldığımız yerden röportajlarımıza devam ediyoruz! Bu hafta Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi hocalarımızdan Hakan Erdem ve Alpay Filiztekin'den alıyoruz cevapları, herkese keyifli okumalar!

Sorularımızı yine hatırlayalım

1- Derste veya ders dışında öğrencilerle yaşadığınız sizi şaşırtan, eğlenceli veya anlamlı bir anı/anektod paylaşmak ister misiniz?

2- Biraz da öğrencileri çekiştirelim. "Bunun için de mail atılır mı yahu" dediğiniz durumlar oldu mu, isim vermeden tabii ki bizimle paylaşır mısınız? :)

3- Peki son olarak sizden objektif bir tavsiye alalım, gizli bir karışımınız olsa öğrencilerinize bir tutam ne katmak isterdiniz?

Hakan Erdem

Hakan Erdem

1- HIST 191'de beklenmedik bir yoklama aldığımda, ilk on beş dakikadan sonra gelenleri yoklamaya dahil etmeyeceğimi söylemiştim. Süre bittikten ve bütün kağıtları topladıktan sonra nefes nefese bir öğrenci geldi. "Geç kaldınız" deyince "Ama hocam arkadaşım mesaj atar atmaz yurttan çıktım, anca geldim" dedi.

2- Yine yoklamayı kaçıran, yoklama alındığında sınıfta olmayan bir öğrencim yazıp yoklamanın herhangi bir telafisi olup olmadığını sordu.

3- Kendilerinin 25 sene sonraki hallerinden küçük bir tutam...

Alpay Filiztekin

  Alpay Filiztekin

  2-Bu dönem çok önemli bir şey olmadı doğrusu ama ikinciye vereceğim cevap klasik, “Sınavda ne soracaksınız?”, “Curve kaç?” gibi mailler.  

  3- Biraz merak, gerisi kendiliğinden gelir zaten.

Axalta Boya Sistemleri Burs Programı

Axalta Boya Sistemleri, İstanbul Sabancı Üniversitesi'nde öğrenim gören ve 2015-2016 akademik yılında Axalta Bursunu almaya hak kazanan ilk MBA öğrencisini duyurdu.



Üniversitede öğrenim gören yerli ve yabancı öğrencilere liyakate dayalı olarak verilen Axalta Bursu, MBA programında kullanılmak üzere 2015 yılı sonunda Carolin Höfner'e verildi. Höfner halihazırda Almanya'nın Esslingen şehrindeki Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nde Renk ve Boyalar alanında Kimya Mühendisliği lisans eğitimine devam ediyor.

Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi Axalta İnsan Kaynakları Müdürü Kolja Hosch, "Carolin gibi daha önce yaptığı stajlar sayesinde boya endüstrisinde bilgi ve deneyim kazanmış bir öğrencinin eğitimine devam etmesine yardımcı olabilmekten dolayı mutluyuz. Bu burs MBA öğrencilerinin akademik çalışmalarına sürdürebilmesini ve iş tecrübesi edinmesini hedefleyen girişimlere imza atan Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi'yle yürüttüğümüz ortak programın bir parçasıdır" şeklinde konuştu.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Mesleki Programlar Direktörü Yusuf Soner ise "Axalta Bursu öğrencilerin eğitim masraflarına yenik düşmemesini sağlayan ve öğrencilere eğitimlerini tamamlamaya yönelik muhteşem bir fırsat sunan bir burstur. Bu fırsatı iyi değerlendirdiği için Carolin'i tebrik ediyoruz" dedi.

Sabancı Üniversitesi'nde verilen bu burs Axalta'nın gençlere geleceğin iş dünyasının taleplerini karşılayabilme yetisi kazandırmak amacıyla tüm dünyadan akademik kuruluşlarla ortaklaşa hareket ettiği birçok küresel eğitim projesinden sadece birisidir.

Hocalarımıza 3 Soru: Albert Levi ve Mehmet Ali Gülgün

"Hocalarımıza 3 Soru" yazı dizisi kaldığı yerden devam ediyor. Bu hafta Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nden iki hocamızın, Albert Levi ve Mehmet Ali Gülgün hocalarımızın hem eğlenceli hem de kıymetli cevaplarını alıyoruz. 

Albert Levi

Bu dönem derste veya ders dışında öğrencilerle yaşadığınız sizi şaşırtan, eğlenceli veya anlamlı bir anı/anektod      paylaşmak ister misiniz?

 Bu dönem değil ama seneler önce dersin ortasında bir öğrenci sevgilisine ilan-ı aşk etmişti. Hem de bir balon patlatıp içindeki gül  yapraklarını sınıfın ortasına dökerek...

Biraz da öğrencileri çekiştirelim. "Bunun için de mail atılır mı yahu" dediğiniz durumlar oldu mu, isim vermeden tabi ki?

Buna genel bir cevap vereyim. Öğrenci sorduğu soruyu bana değil de aynen Google’a yazsa karşısına çıkacak ilk 5 link içinde cevabı bulabileceği durumlar .

Peki son olarak sizden objektif bir tavsiye alalım, gizli bir karışımınız olsa öğrencilerinize bir tutam ne katmak isterdiniz?

Kesinlikle "araştırma ruhu"

Mehmet Ali Gülgün

   

Mehmet Ali Gülgün: Benim yalnızca 3. soruya bir cevap niteliğinde önemli bir tavsiyem olacak: Zamanı değerli kullanmak.

Sabancı Üniversitesi ilk 10’da

Times Higher Education (THE), 2015-2016 Dünyanın En İyi Üniversiteleri sıralamasında yer alan, öğrenci sayısı beşbinin altında olan ve sanat ve beşeri bilimler, tıp ve sağlık, mühendislik ve teknoloji, fizik bilimleri, yaşam bilimleri ve sosyal bilimler alanlarının en az 4'ünde eğitim ve araştırma faaliyetlerini yürüten “Dünyanın En İyi Küçük Üniversiteleri 2016” sıralamasını açıkladı. Buna göre Sabancı Üniversitesi beşbinin altında öğrencisi olan dünyanın en iyi 20 üniversitesi içinde 10. sırada yer aldı.


Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker THE sıralaması ile ilgili olarak: "THE Editörünün de belirttiği gibi, üniversite performansında ölçek ve odaklanmanın bağlantılı önemi, öğrencilere, topluma ve bilime verilen hizmetler açısından çok büyüktür.  Bu bağlamda, dünyada 10. olarak, uluslararası sıralamalarda geçen yılın başarılarını devam ettirmekten çok mutluyuz." dedi.

Times Higher Education Baş Editörü Phil Baty listedeki Türk üniversitelerinin durumunu şu sözlerle açıkladı: “Üniversitelerde boyut önemli. Bazı öğrenciler için büyük üniversiteler daha iyi, kimileri küçüklerin daha doğru bir tercih olduğunu düşünüyor. Küçük üniversiteler potansiyel olarak daha samimi bir ortam sunuyor, öğrenciler bu kurumlarda daha fazla destek görüyor. Büyük üniversitelerde star profesörler olabilir ancak onlar çoğu zaman meşgul olurlar. Küçük üniversitelerde öğrenciler kendilerini daha fazla, bir topluluğun üyesi gibi hisseder. Türk yükseköğretim kurumları “Dünyanın En İyi Küçük Üniversiteleri” sıralamasında oldukça iyi bir temsil elde etti. California Teknoloji Enstitüsü’nün yanı sıra, Türk üniversiteleri bölgeleri fark etmeksizin küçük üniversitelerin sunabileceği kadar iyi olanaklara sahip.”

Dünyanın çeşitli ülkelerinden 20 üniversitenin yer aldığı sıralamada birinci ABD’den California Institute of Technology, ikinci ve üçüncü Fransa’dan École Normale Supérieure ve École Polytechnique, dördüncü Güney Kore’den Pohang University of Science and Technology, beşinci Fransa’dan École Normale Supérieure de Lyon, altıncı İsveç’den Swedish University of Agricultural Sciences, yedinci ABD’den Oregon Health and Science University, sekizinci Türkiye’den Koç Üniversitesi, dokuzuncu ABD’den University of Alaska Fairbanks ve onuncu Türkiye’den Sabancı Üniversitesi oldu. 10 – 20 sıra arasındaki üniversiteler de sırasıyla İsviçre, Japonya (3 üniversite), Tayvan, Hindistan (2 üniversite), ABD (2 üniversite) ve Rusya’dan oldu..

Türk iş dünyası Rekabet Kongresi’nde buluştu

TÜRKONFED, SEDEFED ve TÜSİAD - Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu işbirliğiyle Türk iş dünyası Rekabet Kongresi’nde buluştu

Bu yıl 10’uncu kez düzenlenen Rekabet Kongresi’nin ana temasını “Rekabet Gücü, Girdi İthalatı Politikaları ve Akıllı Düzenlemeler” konusu oluşturdu. 


Kongrenin ana konuşmacısı ise Dünya Ekonomik Forumu İdari Direktörü & Yönetim Kurulu Üyesi, Almanya’nın önceki dönem Ekonomi ve Teknoloji Bakanı, Şansölye Yardımcısı Dr. Philipp Rösler’di. 

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) üyesi Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) tarafından 2005 yılından bugüne düzenlenen Rekabet Kongresi bu yıl 10’uncu kez kapılarını girişimcilere ve iş dünyasına açtı. TÜRKONFED, SEDEFED ve TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu işbirliği ile 28 Ocak 2016 tarihinde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirilen 10. Rekabet Kongresi’nin ana temasını “Rekabet Gücü, Girdi İthalatı Politikaları ve Akıllı Düzenlemeler” konusu oluşturdu.

Bu yıl düzenlenen kongrenin ana konuğu&konuşmacısı ise Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) İdari Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi, Almanya’nın önceki dönem Ekonomi ve Teknoloji Bakanı ve Şansölye Yardımcısı Dr. Philipp Rösler’di. Kongrenin açılış konuşmaları Sabancı Üniversitesi Rektörü & REF Üst Kurul Eşbaşkanı Prof. Dr. Nihat Berker, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Sefa Targıt, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şükrü Ünlütürk ve TİM Yönetim Kurulu Üyesi Murat Akyüz tarafından gerçekleştirildi. 

Sabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker, “Hayat rekabettir, iyi bir hayat anlamlı bir rekabettir.  Rekabet, kendi kendini ölçmenin yoludur, genç ve zinde kalmanın yoludur.” diye sözlerine başlayarak, “Anlamlı rekabet: bilgi, şeffaflık, dürüstlük ve fair-play içinde olur.  Çok çalışmakla kazanılır, rakiplerin yorulup yavaşlayınca devam etmekle.  Bütün bunlar olmazsa, anlamsız bir döğüş, yalan yanlış bir paketleme, yıkılacak bir iskambil kulesidir.  ‘Rekabet ediyorum’ demek ve kazanmak gerekir.  Bir çocuk, doğduğu andan itibaren etrafıyla rekabet eder.  Daha sonra, kişi kendi kendisiyle rekabet eder, arkadan gelenlerle arayı açmak için.” diye devam etti. 

Kongrenin açılışında konuşan TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, ekonomik başarının anahtarlarından birinin de ülkelerin küresel alanda rekabet gücünü ortaya koyabilmesine bağlı olduğunu söyledi. Kadooğlu, “Bu rekabetin de ölçülebilmesinin önemi büyüktür. Rekabet ölçümlerinde dikkate alınan en temel iki özellikten ilki Türkiye’yi diğer ülkelerle kıyaslamak, diğeri ise büyüklüğü değil kaliteyi ölçmektir. TÜRKONFED’de gerek konfederasyon olarak gerekse de üye federasyonlarıyla uluslararası arenada rekabet gücünün artırılmasına dönük çalışmalar yapmaktadır” dedi.

Kongrede ara girdilerin dış ticaretinde yüksek katma değerli üretimin nasıl desteklenebileceği tartışılırken, ara girdi tedarik politikalarının sektörler içindeki yerli ve yabancı firmalar ile olan rekabeti nasıl etkilediği de ele alındı. Aynı zamanda ara girdilerin ithalat politikaları, inovasyon, standartlara adaptasyon ve yüksek katma-değerli üretimi ne ölçüde desteklediği temel sorunlar olarak tartışıldı. Kongre, 10’uncu yılında da iş dünyasını, kamu kesimini, akademisyenleri ve STK’ları daha rekabetçi olmak adına somut adımlar atmaya yönlendiren, ihtiyaç duyulan akıllı regülasyonlar seviyesindeki politika araçlarını belirlemede önemli bir rol oynuyor.

“Hızlı Balık Yavaş Balığı Yer”

10. Rekabet Kongresi’nin ana konuğu ve konuşmacısı Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) İdari Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi, Almanya’nın önceki dönem Ekonomi ve Teknoloji Bakanı ve Şansölye Yardımcısı Dr. Philipp Rösler de gelişen dünyada yaşanan durumu şöyle özetledi: “Günümüzde artık büyük balık küçük balığı yemiyor. Hızlı balık yavaş balığı yiyor. Türkiye ve AB zaten iyi bir partner ama bu vize diyaloğunun olumlu sonuçlanması ile Avrupa sadece iyi bir partner olduğunu değil, iyi bir dost olduğunu göstermeli. Verimliliğinizi artırmak istiyorsanız, hızınızı artırmalısınız. Eğer verimliğinizi ve hızınızı artırmak istiyorsanız doğru yerdesiniz.”

Ayrıca ACT Econ Rekabet ve Düzenleme Ortağı Dr.M. Fevzi Toksoy, kongre öncesi düzenlenen iki çalıştayda ele alınan konularla ilgili sektörel dernek temsilcilerinin görüşlerini içeren bir bildiriyi katılımcılarla paylaştı. Sektörel kuruluşların üst düzeyde katılımıyla gerçekleşen panelin moderatörlüğünü de Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Timur Erk yaptı.

'En büyük güneş sistemi' bulundu

Gökbilimciler, şimdiye kadar bilinen en büyük güneş sistemini buldu.

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, bu sistemde bağlı bulunduğu yıldızın etrafındaki yörüngesini tamamlaması yaklaşık bir milyon yıl süren dev bir gezegen yer alıyor.

Gezegenin yörüngesi, dünyanın bağlı olduğu güneş sistemindeki gezegenlerden Plüton'un yörüngesinden 140 kat daha geniş çapta.

2MASS J2126-8140 adı verilen gezegenin kütlesi de Jüpiter'inkinden 12 ila 15 kat daha büyük.

Günün gökbilim görüntüsünü gazeteSU'da da yer alan Bulutsu.org'dan takip edebilirsiniz. Bulutsu.org içerikleri Sabancı Üniversitesi Astronomi Kulübü öğrencileri tarafından güncelleniyor.

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Dr. Simon Murphy, "böyle düşük kütleli bir gezegenin bağlı bulunduğu yıldıza bu kadar uzak olması çok şaşırtıcı" diyor.

"Bunun, bizim güneş sistemimizde olduğu gibi toz ve gaz bulutundan oluşmuş olması mümkün değil."

Yeni güneş sisteminin boyutları, daha önce bulunan gezegen-yıldız eşleşmelerinden yaklaşık üç kat daha büyük.

Araştırmacıların yeni güneş sistemini dünyanın civarındaki 'yaşı genç' yıldızları incelerken buldukları belirtiliyor.

Dünyadan 100 ışık yılı uzaktaki gezegenleri inceleyen araştırmacılar, bunlardan ikisinin aynı yönde hareket ettiğini ve aynı sistemin parçası olduğunu tespit etmişler.

Dr. Murphy, yeni güneş sisteminin 10 ila 45 milyon yıl önce, kendilerini aynı yöne iten bir gaz kütlesinden oluşmuş olabileceği yorumunu yapıyor.

Kaynak: BBC Türkçe


Enerji Verimliliği Proje Yarışması

Schneider Electric, "Enerji Verimliliği Proje Yarışması" ile üniversite öğrencilerinin öğrenmeye, bağlanmaya, yaratmaya ve dünyada gerçek bir değişiklik yapmaya davet ediyor.

Öğrenciler, daha yeşil, daha akıllı şehirler için enerji verimliliği çözümlerini yaratıp yarışacak. En iyi 12 takım, Eylül ayında Paris’e davet edilecek ve endüstri liderlerinin önünde yapacakları sunumun sonunda kazanan takım bir Dünya Turu kazanacak ve Schneider Electric’te kariyer fırsatı yakalayacak.

Ön kayıt ve başvuru adresi: www.gogreeninthecity.com 

Abone ol