Ana içeriğe atla

Mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile girişimi Indoora üzerine

Röportaj: Şule Yalçın / Mezun İlişkileri ve Kariyer Geliştirme Yöneticisi

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Lisans (2004), Yüksek Lisans (2006), Doktora (2012) mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile GPS teknolojisinin çalışmadığı iç mekanlar için yüksek hassasiyetli konumlama teknolojisi ve servislerini sağladığı girişimi Indoora üzerine konuştuk.


Bize biraz girişiminiz Indoora’dan bahseder misin?

İndoora, ortaklarının tamamı Sabancı Üniversiteli olan bir girişim. Görkem Erinç (FENS ’04), Ahmet Teoman Naskali (FENS ’06, FENS ’12) ve Oktar Özgen (FENS ’06) İndoora’nın diğer kurucu ortakları. 2014 yılında Görkem ve Oktar’ın Amerika’dan Türkiye’ye geri dönüşü sonrası beraber çalışmaya başladık. İndoora olarak, GPS teknolojisinin çalışmadığı iç mekanlar için yüksek hassasiyetli konumlama teknolojisi ve servisleri sağlıyoruz. Teknolojimizi Google Maps’in iç mekanlarda çalışan versiyonu olarak düşünebilirsiniz. Akıllı telefonlar üzerinden kullanıcının yaklaşık 2m altı hassasiyetle konum tespitini yapabilen bir teknoloji geliştirdik. Teknolojimiz hassasiyet ve tutarlılık açısından Dünya’daki önde gelen firmaların teknolojileriyle rekabet edebilecek seviyede. 2 yılı aşkın süredir Tübitak tarafından da desteklenen yoğun Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda ürün ve servislerimizi piyasaya sunmaya başladık. Geçtiğimiz yıl Teknopark İstanbul tarafından “Yılın Kuluçka Şirketi” seçildik. İlk müşterimiz de Teknopark İstanbul. Bizim geliştirdiğimiz Teknopark İstanbul mobil uygulaması yayında ve teknolojimizi de bu uygulama üzerinden sunmaya önümüzdeki aylarda başlayacağız. 2016 yılı başında Türkiye’nin en büyük fuar merkezi olan Tüyap ile 3 yıllık bir sözleşme imzaladık. Ekim ayında da Tüyap için geliştirdiğimiz MyTüyap uygulaması canlıya çıktı. Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuarlarda bu uygulama üzerinden teknoloji ve servislerimizi fuar ziyaretçilerine sunmaya başladık. Bunlara ek olarak Türkiye’de ve yurt dışında THY, Porsche, Volkswagen, Messe Berlin gibi farklı firmalar ile teknolojinin farklı uygulama alanları konusunda görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Havaalanları, fuar merkezleri, alışveriş merkezleri, hastaneler, üniversiteler ve müzeler gibi büyük ölçekli mekanlar teknoloji ve servislerimizin etkin bir şekilde kullanılabileceği alanların başında geliyor.

 

Foto: Şule Yalçın ile Emrah Deniz Kunt Skype görüşmesi yaparken

Bu ekip nasıl bir araya geldi?

Görkem ile 1999 yılında Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencileri olarak lisans eğitimimize başladığımızdan beri süren bir arkadaşlığımız var. İlk olarak bu fikir hakkında konuşmaya başladığımızda hala Amerika’daydı ve doktorasını tamamlıyordu. Ben de bir şekilde geri dönüp Türkiye’de bu fikri hayata geçirmek konusunda kendisini ikna ettim. Teoman ile yüksek lisans ve doktoramızı Sabancı’da beraber yaptık. Öncesinde beraber bir şirket kurmuşluğumuz da var. Oktar ile Görkem doktoralarını Amerika’da beraber tamamladılar. Birbirini uzun süredir tanıyan kişiler olarak aynı fikre de inanmamız aslında büyük bir şans oldu ve güçlü bir ekip kurduk.

Teknolojinizi biraz daha detaylı anlatabilir misin? Biz bu teknolojiyi nasıl kullanabiliriz mesela?

Daha net olması için size bir örnekle anlatayım. Bir alışveriş merkezine gittiğinizde hangi mağaza hangi katta ve nerede, bulunduğum noktadan oraya nasıl giderim hepimizin sorduğu sorular arasındadır. Bizim sunduğumuz teknolojiyi kullanan uygulamayı açtığınızda nasıl Google Maps GPS teknolojisini kullanarak dışarıda sizin konumunuzu belirliyorsa biz de teknolojimizle iç mekanda sizin konumunuzu tespit edip size telefondaki harita arayüzümüzde gösteriyoruz. Sonrasında gitmek istediğiniz yeri seçtiğinizde size adım adım yol tarifi sunuyoruz. Bu kısmı aynı Google Maps gibi. Ama daha hassas ve iç mekanlarda çalışan versiyonu. Buna ek olarak mekan içerisinde bir mağazaya girdiniz ve ayakkabı reyonunda karar vermeye çalışıyorsunuz. Bir süredir orada zaman geçirdiğinizi tespit ederek size alım sürenizi kısaltmak için fırsat sunabiliyoruz. Ya da diyelim ki AVM’ye girdiğinizde bir mağazanın önünden geçerken mağaza sizi indirimleri konusunda bilgilendirmek istiyor. Siz o tanımlanmış alana girdiğiniz anda size anlık bildirimlerle reklam, fırsat ya da bilgilendirme sunabiliyoruz. Bunun gibi örneklendirmeler farklı mekanlar için çeşitlendirilebilir. Müzelerdeki Audio Guide sistemlerini bizim teknolojimizi kullanan bir uygulama üzerinden de sunabilirsiniz mesela. Eserin yanına geldiğinizde ekranınızda direk olarak eserle ilgili bilgileri okuyabilirsiniz ya da dinleyebilirsiniz. Bir de uygulamayı kullanan kişilerin mekan içerisindeki hareketlerini kaydedebildiğimiz için mekan ya da mağaza sahiplerine de önemli analitik veriler sağlayabiliyoruz. Zaman ve konuma bağlı ziyaretçi yoğunluğu, hareket profilleri ve mekanın en yoğun bölgeleri gibi çok önemli veriler elde etmek mümkün olabiliyor. Hatta uygulama üzerinden edinilen bilgilerle müşteri segmentasyonu yaparak bu verileri daha değerli hale de getirebilirsiniz. 20-30 yaş aralığı mekan içerisinde nasıl bir davranış sergiliyor gibi. Bunu da daha detaylandırmak mümkün tabi.

Geçtiğimiz aylarda Startupbootcamp Berlin’e kabul aldığınız haberini aldık, bize biraz detay verebilir misin bu konuda?

Startupbootcamp, Startup ekosisteminde Dünya’nın önde gelen hızlandırıcı (accelerator) programlarından bir tanesi. Farklı ülke ve şehirlerde, farklı pazarları hedefleyen programları bulunuyor. Bu programlarda amaç Dünya’da kendi odak konularıyla alakalı girişimleri bulmak, bunların içinden her yıl 10 ekibi seçerek program sponsoru şirketlerle işbirliği yapmalarını sağlamak, 3 aylık program boyunca konularında uzman mentörler ile buluşturup yoğun bir eğitim programı sunmak ve bu süreçte girişimleri önde gelen yatırımcılarla buluşturmak. Ayrıca hedeflediğiniz ülkelere hızlı bir şekilde açılmanızı sağlayan önemli oluşumlar bunlar. Biz de Avrupa’ya açılmak için Startupbootcamp Berlin (Smart Transportation and Energy) ve Startupbootcamp Londra’ya (IoT – Connected Devices) başvurduk. Berlin’de başvuru yapan 288 girişim arasından Londra’da ise 400 girişim arasından ilk 20’ye girerek finale kaldık. Çok zorlu bir karar süreci sonrası Berlin’de karar kıldık ve Temmuz ayı başında Berlin’de finale katıldık. Finalde Airbus, Cisco, HERE, Kuehne+Nagel, Mercedes-Benz ve VINCI gibi program sponsorları tarafından programa katılacak 10 girişim arasına seçildik. Ağustos sonunda 3 aylık programa katılmak üzere Berlin’e geldik ve çok yoğun bir program içerisinde çalışmalarımızı sürdüyoruz. 

Bu ufuk açıcı keyifli sohbet için teşekkürler Emrah...

 

 

Lise Rehber Öğretmenleri ile üniversite dersleri

5- 6 Kasım tarihlerinde, 2011 yılından itibaren Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okullarına katılan öğrencilerin öğretmenlerinden oluşan bir grup rehber öğretmen, üniversite derslerinden oluşan 2 günlük özel bir programa katılarak, lise  öğrencilerinin yaz okulu dersleri hakkında  bilgi sahibi oldular.


2 günlük program kapsamında rehber öğretmenler, Devrim Gözüaçık’tan Moleküler Biyoloji, Gen Mühendisliği ve Nano Tıp, Ersin Göğüş’ten Astrofizik ve Diğer Yıldızların Gezegenleri, Meltem Müftüler-Baç’tan Uluslararası İlişkiler: Türkiye, Avrupa ve Amerika,  Fuat Keyman’dan Küreselleşen Dünyada Türkiye: Kurum ve Bireyler için Tehlike ve Fırsatlar, Bahattin Koç’tan Tıp Bilimlerinde Yüksek Teknoloji: Organ Tasarımı ve Yapımı, Zeynep Yelçe’den Bir Büyükkentin Tarihi: Konstantinopolis/İstanbul, derslerini de içeren, farklı alanlardan toplam 16 ders dinledi.

İstanbul,  İzmir, Ankara, Bursa, Eskişehir, Muğla ve Sakarya'dan gelen toplam 28 öğretmenle gerçekleştirilen programda ayrıca liseler ve üniversitemiz arasında oluşturulabilecek programlar, projeler ve etkinlikler hakkında da görüş alışverişi yapıldı.

Program sertifika töreninin ardından Pazar günü sona erdi.

 

Mezunumuz Canan Dağdeviren Medikal Yenilikte Dünya Birincisi Oldu

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren başarılarına bir yenisini daha ekledi. Canan, dünyanın en büyük gençlik sivil toplum örgütünden biri olan, Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (Junior Chamber International-JCI) tarafından Medikal Yenilik Alanında, “Giyilebilir kalp pili” buluşuyla Dünya 1.si seçildi. Canan Dağdeviren 2 Kasım’da Kanada’da düzenlenen törenle birincilik ödülünü aldı.

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

Canan Dağdeviren aldığı bilim ödülleri ile Türkiye’nin gururu olmaya devam ediyor.

Dünyanın 3.büyük, aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin desteklediği sivil toplum örgütlerinden birisi olan JCI (Junior Chamber International) tarafından 1981 yılından bu yana düzenlenen, “Ten Outstanding Young Persons of the World’ün 2015 yarışının sonuçları belli oldu. Yarışmaya Türkiye’yi temsilen katılan mezunumuz Canan Dağdeviren ve Mehmet Z. Baykara ipi göğüsleyerek dünya birinciliği koltuğuna oturdu.

Mezunumuz Dr. Canan Dağdeviren, 28 yaşında icat ettiği ‘giyilebilir kalp pili’nden sonra şimdi de kanserin peşine düştü. Dağdeviren “Meme kanserinin tedavisi için bir cihaz ve kolonoskopide kullanılacak bir aparat geliştireceğim. Çalışmalarım sürüyor” diyor.

Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk bilim insanı mezunumuz Dr. Canan Dağdeviren, dedesinin 28 yaşında kalp yetmezliğinden ölmesinin kendisini etkilediğini, bundan dolayı onun öldüğü yaşa gelinceye kadar kalp hastaları için bir şeyler yapmaya karar verdiğini söyledi. MIT Technology Review dergisinin geçen yıl derlediği ‘35 Yaş Altı 35 Yenilikçi’ ile Forbes dergisinin ‘30 Yaşından Küçük 30 Bilim İnsanı” listelerinde yer alan Dağdeviren, ‘giyilebilir kalp pili’ni icat ederek tarihe geçti.

Haber kaynağı: DSN Haber Ajansı

The Red pill or the Blue pill?

The Red pill or the Blue pill? A review of the latest Sabanci seminar held by International Relations and Diplomacy Club's (IRDC) on the U.S Presidential Elections for 2016

By: Mohammad Mohsin Hussain / Political Science, Masters Student

With the U.S entering a new political phase in a few days, the atmosphere is tense both at home and abroad, as many wonder as to which candidate will win the most powerful seat in the country; that being the seat in the oval office. Since both remaining candidates, namely Donald Trump and Hillary Clinton represent two very different ‘Americas’ in ideological terms, whomsoever of these wins the presidency will determine the future of the world order as we know (or don’t know) it. To represent the tension in analogous terms; selecting either candidate would be akin to choosing between either the red pill or the blue pill from the Matrix; a choice that is, understandably, difficult to make.

Last week, this very ‘tension’ contextualized in the U.S presidential elections was highlighted, discussed and debated at a panel hosted between professors’ Ersin Kalaycıoğlu, Emre Erol and Emre Hatipoğlu, who being experts in their field (i.e. political science) were able to offer their rich understanding of the topic at hand.

The panel was commenced by Ersin Hocam, who first discussed the U.S political system, imparting to his audience information about how these elections were held. Additionally, Ersin Hocam also provided quantitative and qualitative research, trying to account for the narrowing down of the U.S election to two extremes; the liberal yet corrupt Hillary and the republican non-politician Donald Trump. By sensitizing the audience to how each ideological camp (i.e. liberal and republican) viewed each other’s candidate, Ersin Hocam highlighted how political party and the individual candidate were considered by their supporters.

Afterwards, Emre Erol offered his insights into Trump’s foreign policy goals, arguing that Trump viewed the world in transactional terms; for Trump, the world could be bought and sold to the highest bidder, thereby implying that any country who wanted the U.S’ help would only receive said help if they were able to pay U.S for it. Building up on Emre Erol’s views, Emre Hatipoglu discussed the uncertainty in which future of the U.S and the world was enshrouded; we could not tell what would happen if either candidate came to power, because we were yet to see how the game would play out with either candidate’s presidency in the longer run.

Depending on which pill the U.S citizens take, the future of both U.S politics and international politics will be affected by the choice.

  

Scripta'nın yeni sayısı yayında!

Tablet dergimiz SCRIPTA dördüncü sayısı ile okunmaya hazır! Dünyanın farklı yerlerinden gelmiş konuları, keyifli sohbetlerin edildiği ilgi çekici konukları ile Scripta yeni sayısında da okurlarına keyifli anlar yaşatacak. 

Scripta'yı App Store ve Google Play üzerinden tablet ve telefonlarınıza indirip okuyabilirsiniz.

Scripta'nın Editörü Elif Gülez yeni sayı için şöyle diyor:

"Sevgili Okurlar,

Yeni bir akademik yıla yeni sayıyla başlamak ne güzel!

Bu sayımızda iki tane röportajımız var. Birinde sizi, Amerika’daki uzun bir aşçılık eğitimi ve çalışma döneminin ardından İstanbul’a dönerek kendi “bakery”si NİNO’yu açan, Yönetim Bilimleri Mezunumuz Sinan Büdeyri ile bir araya getiriyoruz. Diğerinde, Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Mezunumuz, Koff Animasyon’un kurucusu Gökhan Okur’la tanıştırıyoruz.

FACES köşesinin bu sayımızdaki konuğu, MDBF Öğretim Üyemiz, matematikçi Cem Güneri

Bir başka yazı, öğrencimiz Bengüsu Özcan’ın değişim programı çerçevesinde gittiği HongKong izlenimlerini içeriyor. 

Üniversiteye bu yıl başlayan öğrencilerimizi de unutmadık. Öğrencilerimiz Eylül Yurdakul ve Atakan Demir, onlar için bir rehber hazırladı.

Bilinmeyen Şehir’de, İspanya’nın Mallorca Adası’na yaptığım ziyaretten bavuluma sığanları getirdim sizlere. 

Bu sayımızda da, her sayımızda olduğu gibi, mezunlarımıza dair kısa notları derledik.

Umarız severek okursunuz.

Hepinize güzel bir yıl dileriz…"

Grafen Türkiye Konferansının üçüncüsü gerçekleşti

Bu yıl TÜBİTAK MAM ve Sabancı Üniversitesi önderliğinde 3.sü düzenlenen “Laboratuvardan Endüstriye Yeni Gelişen 2 Boyutlu Malzemeler ve Grafen Konferansı” 20-21 Ekim tarihlerinde Hilton Kozyatağı Otel’de yüksek bir katılımla gerçekleşti.


Açılış konuşmalarını konferans başkanı Doç. Dr. Bahadır Tunaboylu adına TÜBİTAK MAM’dan Doç. Dr. Murat Makaracı ve konferansın diğer eş başkanları Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi dekanı Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu ve UC Riverside’dan Prof. Dr. Cengiz Özkan yaptı.

Konferansın genel akışı şu şekilde gerçekleşti: Grafen ve ilgili iki boyutlu malzemelerin sentezinden, kompozit üretimi, enerji, elektronik, biyoteknolojik uygulamaları ve endüstriyelleşmesi üzerine konuşmalar yapıldı. Konferansın ilk günü karbon nano malzemelerin ticarileşmesi konusunda tanınmış değerli bilim adamlarından Tsinghua Universitesi’nden Prof. Fei Wei genel bir konuşma yaptı. Daha sonra KAIST’tan Prof. Seokwoo Jeon ve  Sungkyunkwan Universitesi’nden Prof. Jae-Young Choi konuştu. Türkiye’nin seçilen alanlarda yol haritasını belirlenmek için hem endüstriden hem de akademiden kişilerin katıldığı bir panel de düzenlendi.

Konferansın ikinci günü ise poster ödül töreni de gerçekleşti. Birincilik ödülü İTÜ’den Duygu Ağaoğulları’na, 2.lik ödülü TOBB Üniversitesi’nden Doğukan Şenyıldız’a ve 3.lük ödülü ise Sabancı Ünivesitesi’nden Jamal Seyyed Monfared Zanjani’ye verilmiştir.  

Grafen Türkiye 2016 Konferansı’nın organizasyonunda TÜBİTAK MAM’dan Dr. İbrahim Bekar, Doç. Dr. Nevin Taşaltın, Doç. Dr. İlke Gürol, Dr. Elif Parlak ve Sabancı Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Burcu Saner Okan aktif olarak yer almışlardır. 

Önümüzdeki yıl, 4. Grafen Türkiye Konferansı 2017'nin Sabancı Üniversitesi Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nde yapılmasına da karar verildi. Ayrıca grafen ve ilgili malzemelerin Türkiye pazarında yerini alabilmesi için firmaların, üniversitelerin ve kalkınma ajansların katılacağı “Grafen Kümelenmesi” oluşturulmasına da karar verildi. 

Osman Hamdi Bey tablolarının anatomisi çözülüyor

Bank of America Merrill Lynch’in, dünya çapında yürüttüğü “Sanatı Koruma Projesi” kapsamında, Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonunda yer alan Osman Hamdi Bey’e ait altı tablonun konservasyon ve bilimsel araştırma çalışmalarına başlandı.

Gerçekleştirilen projenin bilimsel danışmanlığını Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Resim ve Çağdaş Sanat Konservasyon Uzmanı ve Danimarka Güzel Sanatlar Akademisi mensubu Filiz Kuvvetli üstleniyor. Projenin bilim komitesini ise Filiz Kuvvetli’nin yanı sıra Getty Konservasyon Enstitüsü Kimya Uzmanı Lynn Lee, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendislik Programı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Ali Gülgün, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi SUNUM’da görev yapan Dr. Meltem Sezen ve Dr. Feray Bakan oluşturuyor.

Bank of America Merrill Lynch tarafından dünya çapında hayata geçirilen “Sanatı Koruma Projesi” kapsamında, Türkiye’den, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonunda yer alan Osman Hamdi Bey tablolarının konservasyon ve araştırma çalışmalarının yürütüldüğü bir proje gerçekleştiriliyor. Proje kapsamında Türk sanat tarihinin önemli sanatçılarından Osman Hamdi Bey’in altı tablosu, kullanılan teknik ve malzeme bakımından titizlikle inceleniyor. S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan ve proje kapsamında incelenen diğer Osman Hamdi Bey tabloları ise “Kuran Okuyan Adam”, “Camii”, “Kokana Despina”, “Naile Hanım’ın Portresi” ve “Beyaz Vazoda Çiçekler”. Araştırma sonrasında eserler 2017’nin ilk yarısında açılması beklenen Osman Hamdi Bey sergisi ile sanatseverlerle buluşacak.

Osman Hamdi Bey'in en değerli eseri 'Kaplumbağa Terbiyecisi' adlı tuval üstü yağlı boya tablosunun biri Pera Müzesi'nde, diğer ise Belma Simavi koleksiyonunda yer alıyor. 

X-RAY TEKNOLOJİSİYLE İNCELENECEK

Konservatörlerin resimler üzerindeki onarım çalışmalarını yapmaya başlamadan önceki araştırma sürecinde, sanatçı tarafından kullanılmış malzeme ve tekniklerin incelenmesi, eser üzerinde daha önce yapılan onarımlar ve yüzeyde görülemeyen hasarlar hakkında bilgi sağlıyor. Konservatörler tarafından sıklıkla kullanılan X-Radyoloji tekniğiyle, X-Ray ışınının farklı yoğunluklardaki materyallerin içinden geçerek çıplak gözün tespit edemediği bilgiler ortaya çıkarılıyor. Resimde kullanılan materyallerin çoğu, atomik yapısına göre değişiklik göstermek üzere, X-Ray ışığında geçirgen olma özelliği taşıyor. Böylece bu işlemle, resmin ilk aşamasından itibaren geçirdiği aşamalar izlenebiliyor. Hem sanatçının tuval üzerinde yaptığı değişiklikler hem de resim üzerinde sonradan yapılan onarımlar görülebiliyor.

'Arzuhalci'

ARZUHALCİ KURŞUN BARINDIRAN PİGMENTLE YAPILMIŞ

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan bir zaman aralığında kültür ve sanat hayatına yaptığı eşsiz katkılarıyla bilinen Osman Hamdi Bey imzalı “Arzuhalci” eserinin X-Ray taramasında sanatçının tuval üzerinde kullandığı teknik, fırça hareketleri ve kademeli olarak eserde yaptığı değişiklikler açıkça görülüyor. Resimde daha açık renkte görünen kısımlar, sanatçının içinde kurşun barındıran pigment kullandığı bölgeleri ifade ediyor.

'Kur'an Okuyan Adam'

"TOPLUMSAL ZENGİNLİĞE KATKI"

Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Banu Başar, proje hakkında şunları söyledi: “Dünya çapında yürüttüğümüz Sanatı Koruma Projesi ile bir yandan sanat eserlerinin korunmasını amaçlarken; bir yandan da toplumların kültürel zenginliğine ve eğitimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bu sayede farklı kültürler ve gelenekler arasında uyum ve karşılıklı saygı ortamı oluşturmayı hedefliyoruz. Bu sebeple Sabancı Müzesi ile Osman Hamdi Bey koleksiyonunun korunması amacıyla yaptığımız işbirliği bizim için bir gurur kaynağı. Bu çalışmanın gelecek nesillerin eğitimine ve sanata olan ilgisine katkıda bulunacağını düşünüyoruz.”

'Ab-ı Hayat Çeşmesi'

Bank of America Merrill Lynch Sanat Eserleri Koruma projesi kapsamında dünya genelinde kâr amacı gütmeyen müzelere yapılan bağışlar sayesinde, tarihsel veya kültürel öneme sahip ve yok olma tehlikesi altındaki eserlerin korunması sağlanıyor. Şirket, programın hayata geçirildiği 2010 yılından bu yana, 29 farklı ülkedeki müzelerde gerçekleşen 100’den fazla koruma projesine kaynak sağladı.

Bu eserler arasında Londra’da, Society of Antiquaries’de yer alan Magna Carta’nın 2 kopyası, Gustave Courbet’in Paris Orsay Müzesi koleksiyonundaki görkemli tablosu “L’Atelier du peintre” (Sanatçının Stüdyosu), Pablo Picasso’nun New York Guggenheim Müzesi’nde sergilenen “Ütü Yapan Kadın” tablosu, Kan Eitoku’nun Tokyo Ulusal Müzesi’nde yer alan ve Japon Hükümeti tarafından ulusal hazine kapsamına alınan 16’ıncı yüzyıldan kalma sekiz katlı paneli ile Johannesburg, Wits Sanat Müzesi’nde yer alan Gerard Sekoto imzalı bir resim koleksiyonu bulunuyor.

URARTU MÜCEVHERLERİ DE KORUMA ALTINDA

Program kapsamında, Osman Hamdi Bey’in eserlerinin yanı sıra Türkiye’den geçtiğimiz yıllarda koruma altına alınan başka eserler de bulunuyor. İstanbul Rezan Has Müzesi’nde sergilenen ve MÖ 9-7’inci yüzyıllar arasına tarihlenen Urartu Mücevherleri koleksiyonu proje kapsamında korunmaya alındı. Ayrıca, yine İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi bünyesinde yer alan 8’inci yüzyıl Emevi dönemi bir Kur’an’ın restorasyonu da bu kapsamda gerçekleşen çalışmalar arasında yer alıyor.

Haber kaynağı: NTV

Tophane Gibisi Yok

2015/16 Mercator-İPM Araştırmacısı Defne Kadıoğlu Polat'ın " "Tophane Gibisi Yok": İstanbul'da Soylulaştırma Üzerine Vaka Çalışması" adlı raporu yayımlandı. 

 

İstanbul'un Tophane semtinde yapılan saha çalışmalarına dayanan rapor, soylulaştırmanın semt sakinleri üzerindeki etkisini inceliyor.  Tophane'nin sakinleri için ne anlam ifade ettiği, semtin sosyal dokusunun soylulaştırmadan nasıl etkilendiği, yeni orta ve üst sınıf sakinlerin yanı sıra turistlerin de Tophane'ye gelişi üzerine ne tür sosyal dışlama ve çatışmaların yaşandığı gibi konulara değinen rapor, sakinlerin yerel yönetim ve hükümet ile ilişkilerini de irdeliyor.

Rapor için lütfen tıklayınız.

Raporun linki: http://ipc.sabanciuniv.edu/en/publication/there-is-nothing-quite-like-to...

Upcoming US Elections

Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Kulübü yaklaşan ABD seçimleri üzerine bir panel düzenliyor. Panelde katılımcılar Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyelerimiz Ersin Kalaycıoğlu, Emre Hatipoğlu ve Emre Erol'un değerlendirmelerini dinleyecek. 

Panel 3 Kasım Çarşamba günü saat 17.30'da FASS G049'da gerçekleşecek.

İngilizce gerçekleşecek panele tüm Sabancı Üniversiteliler davetlidir.

--------

International Relations and Diplomacy Club's first event is on upcoming US Elections. Professors from Sabancı University Ersin Kalaycıoğlu, Emre Hatipoğlu and Emre Erol will be with participants. Event is on November 3, Thursday at 17:30 in FASS G049. 

EDU, Hexagon Studio Yönetici Geliştirme Programı’nda 2. Grup Mezuniyeti

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU ve Hexagon Studio Holding işbirliği ile gerçekleştirilen Hexagon Studio Yönetici Geliştirme Programı, 24 Ekim 2016, Pazartesi günü Sabancı Üniversitesi Tuzla kampüsünde düzenlenen sertifika töreniyle ikinci grup mezunlarını verdi.

Sertifika törenine Hexagon Studio Genel Müdürü Tolga Doğancıoğlu’nun yanı sıra birçok üst düzey yönetici katıldı.

Farklı birimlerde görev alan ve 14 kişiden oluşan proje ve takım liderleri grubunun katıldığı eğitimler  Ocak 2016 – Ekim 2016 tarihleri arasında gerçekleşti. Her ay bir modülün ele alındığı Yönetici Geliştirme Programı’nın amacı ortak bir dil oluşturmak; Strateji, Pazarlama, Liderlik, İnsan Kaynakları ve Finans konularına odaklanarak Hexagon Studio proje liderleri ve takım liderlerinin gelişimini desteklemektir.

Hexagon Studio ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU, programın tasarım aşaması dâhil yaklaşık 2 yıldır işbirliği yapıyorlar. Uzun dönemli olan bu işbirliği her yıl gelişerek devam ediyor.

Abone ol