Ana içeriğe atla

Rapor: "Türkiye'de Sağlık"

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Uluslararası Sosyal Saha Çalışmaları Programı (International Social Survey Program-ISSP) kapsamında, “Türkiye’de Sağlık” başlıklı bir rapor hazırladılar.

Dünyada ve Türkiye'de 2011 yılında International Social Survey Program (ISSP) tarafından yürütülen Sağlık konulu toplumbilim çalışması 45 ülkeyi kapsıyor. 2011 yılının Ekim - Aralık ayları arasında saha araştırması tamamlanan çalışmada 2011 yılı için Türkiye genelinde yapılmış olan alan taramasının genel sonuçları bu raporda sunuluyor. Sağlık konusundaki toplumsal yaklaşım, beklenti ve değerlerin araştırıldığı alan taramasında elde edilen bulgular bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı.

“Türkiye'de Sağlık: Toplumbilimsel bir Değerlendirme” başlıklı çalışmadaki bulguların sunumu ve araştırmanın değerlendirmesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu tarafından, 12 Haziran Salı günü gerçekleştirilen toplantıda yapıldı.

“Türkiye'de Sağlık: Toplumbilimsel bir Değerlendirme”

Kısa Özet
Dünyada ve Türkiye'de 2011 yılında International Social Survey Program (ISSP) tarafından yürütülen Sağlık konulu toplumbilim çalışması 45 ülkeyi kapsamaktadır. 2011 yılının Ekim - Aralık ayları arasında saha araştırması tamamlanan bu çalışmada 2011 yılı için Türkiye genelinde 1559 denekle yapılmış olan alan taramasının (field survey) genel sonuçları bu raporda sunulmaktadır. Araştırma Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi ve Koç Üniversitesi tarafından desteklenmiştir.



Sağlık konusundaki toplumsal yaklaşım, beklenti ve değerleri araştırdığımız bu alan taramasında elde ettiğimiz bulgular sağlık ve eğitim gibi esenlik ve aydınlanma değerlerine sıkı sıkıya bağlı değerlere olan talebin ekonomik ve terör kaynaklı beklentiler ve talepler kadar yoğun bir biçimde hissedilmediğini ve önem sırasında öncelik taşımadığını göstermiştir. Sağlık temel bir esenlik kaygısı olmakla birlikte öncelikli bir sorun alanı teşkil etmemektedir. Genç nüfus yapısının sağlık sorunlarının öne çıkarılmamasının başlıca nedeni olduğu düşünülebilir. Ancak bu genç nüfusun sağlık değilse de eğitimi ön plana çıkarması beklenebilirdi. Örneklem geneline bu beklentinin yansımamasının en temel nedeni yaklaşık beşte birlik kesimin bekâr olmasıdır. Evli ve okul çağında çocuk sahibi olan kesim için sorun önceliklerinin değişmesi şaşırtıcı değildir. 

İkinci olarak belirtmek istediğimiz sonuç toplumun çoğunluğunun (%60) mertebesinde kendisini mutlu hissettiği ve daha yüksek oranda (%70 - 75) mertebesinde de sağlıklı hissettiği verilen yanıtlardan anlaşılmaktadır. Kendini mutlu görenlerin oranı son birkaç yılda artmış görünmektedir. Genel sağlık hissiyatının yüksekliği de yine genç nüfusa bağlıdır. Ayrıca belirtmek isteriz ki sosyal refah kurumları olan eğitim ve sağlık sistemlerine duyulan güven çok yaygınmış gibi durmaktadır (%10 güven duymadığını belirtmektedir). Ancak, doktorlara, hastane ve kinliklere, diğer sağlık personeline ve sağlık sisteminin çeşitli işlevlerinden duyulan memnuniyet sorgulandığında bu durumun bir miktar da olsa değiştiği ve memnuniyetin duyulan güvenle paralel gitmediği anlaşılmaktadır. Örneğin, sağlık sistemimizin yeterli olduğunu düşünenlerin oranının %35 olması, çeşitli konularda değişiklik yapılmasına vurgu yapanların oranının %50 ve üzerinde seyrettiği anlaşıldığından sağlık sisteminin genel görüntüsündeki olumlu algı yerini daha eleştirel bir manzaraya bırakmaktadır.

Üçüncü olarak belirtmek istediğimiz bulgumuz değerlendirmelerdeki memnuniyetsizlik içeren gözleme karşın deneklerimizin üçte ikisinin gelecekte sağlık sistemimizin alacağı görüntü hakkındaki beklentisinin olumlu olduğudur. Zaten çoğunluk bugün sağlık sisteminin gereğinden fazla kullanıldığını belirten yanıtlar vermişlerdir. Buna karşılık doktorların hastalara karşı olan tutumundan, hastalıkla mücadelelerinde yeterince bilgi paylaşmamalarından ve özellikle farklı tedavi yollarını onlara önermemelerinden müştekidirler. Burada önemli olan geniş halk kitlesinin sağlık sisteminin genel gidişatını olumlu bulması ve gelecekte de bu gelişimin devam edeceği beklentisini taşımasıdır.

Dördüncü olarak saptamış olduğumuz bulgu sağlık hizmetinden yararlanmanın Türkiye’de tüm yaşayanlara vatandaşlık durumu ve yaşantı biçimleri ne olursa olsun kamu kaynaklarından sağlanması gerektiğini düşünenlerin oranının üç denekten ikisinin pek altına düşmemesidir. Üstelik daha iyi sağlık hizmeti temin etmek için daha fazla vergi vermeye de büyük çoğunluk eğilimli değilmiş gibi görünmektedirler. Deneklerimizin devlet, belediye, işveren ve benzeri başkalarının sağlık hizmetlerini teminde daha fazla rol oynaması gerektiğini vurgulamakta olduklarını düşünülebileceğimiz yanıtlara ulaşmış bulunuyoruz. Devletin sadece bazı temel sağlık hizmetlerini vermekle yetinmesi fikri de çoğunluk tarafından desteklenmemektedir. Bu yanıtlar mali yetenekleri olanların daha fazla para ödeyerek kendilerine ve çocuklarına daha iyi sağlık hizmeti temin etmelerini de adaletli olarak bulmadıklarıyla birleştiğinde, sanki serbest piyasa esaslı sosyal refah hizmeti temini fikri genel kabul görmüyormuş gibi bir manzara ortaya çıkmaktadır.

Beşinci olarak belirtmek isteyeceğimiz bulgumuz çağdaş tıp ve geleneksel tıp karşılaştırmasıdır. Çağdaş tıbba olan inanç geleneksel tedavi yöntemlerine olan inançtan fazla olmakla birlikte, geleneksel tıbbın işe yaradığını düşünen geniş bir azınlık varmış gibi görünmektedir. Geleneksel tıbbın çağdaş tıptan daha başarılı olduğunu düşünen oranının %22 olduğu görülmektedir. Ancak, davranışı sorduğumuzda, tedavi için sadece deneklerin %10 kadarı geleneksel tıp yöntemlerine başvurduklarını ifade etmişlerdir. Geleneksel tedavi yöntemlerinin ancak çağdaş tıp uygulamalarının sınırlı başarı elde ettiği veya başarısız kaldığı durumlarda düşünülen bir çare olduğu sonucunu akla getiren bu yanıtlar, ülkemizde çağdaş tıp uygulamasının öncelikli ve geniş kabul gören bir duruma ulaştığı sonucuna varmamızı sağlamaktadır.

Altıncı olarak, sağlıklı yaşamı tehdit eden sigara tiryakiliği, alkolizm, hareketsizlik gibi olguların, alkol dışında oldukça yaygın olduğu görülmektedir. Deneklerimizin %85 kadarı hayatlarında hiç alkol kullanmadıklarını ifade etmişlerdir. Ulusal istatistiklerden bildiğimiz kadarıyla alkol tüketimi ülkemizde Avrupa, Kuzey Amerika ve Okyanusya ölçülerinde olmadığı halde deneklerimizin ifade ettiği kadar düşük düzeyde olup olmadığını saptamamız mümkün değildir. Sigara tiryakiliği ise on denekten dördünü aşan bir ölçüdedir. Altı denekten birisi kadar da (%17) eskiden sigara içmiş olduğunu fakat artık bıraktığını belirtmiştir. Sağlıklı yaşam için öngörülen bir diğer uygulama olan taze sebze ve meyve tüketiminin de yaygın olduğu göze çarpmaktadır. Sonuç olarak kendince kronik hastalığı olanların dört denekten birisi düzeyinde olup, sosyal hayatı engelleyen ölçüde sağlık sorunları olanların da oranı dört denekten birisi seviyesindedir. Bu oranlar yine genç nüfus yapısının bir yansıması olarak düşük görülebilir ancak yine hatırda tutulmalıdır ki burada raporlanan kişilerin sadece öznel değerlendirmeleridir.

Son olarak belirtmek istediğimiz bulgu sağlık sigortası konusundaki uygulama ve buna yönelik tutumlardır. Sadece altı denekten birisi kadarı (%15) sigortasız olduğunu 2011 sonu itibarıyla belirtmiştir. Geri kalanların sigortası olmakla birlikte sigortalı hakları konusundaki bilgilerin en az dört denekten birisi tarafından bilinmediği görülmektedir. Bununla birlikte dörtte üç civarındaki bir çoğunluğun sigortadan elde ettikleri hizmetlerden genellikle memnun olduklarını da saptamış bulunuyoruz.

Sosyal refah beklentisinin temel olarak kamusal bir olgu olduğu, geniş bir çerçeveye ve bireylerin ödeme gücü, yaşı, yaşantısı, vatandaşlık durumları v.b. dikkate alınmadan kaliteli olarak verilmesi temel bir talep, beklenti ve değer olarak toplumda yerleşmiş gibi görünmektedir. Bu konuda hizmet bedellerinin hizmeti satın alanlar tarafından paylaşılması, hizmetin özelleştirilmesi, ödeme gücü olanlara daha kapsamlı ve kaliteli olarak sunulması gibi liberal piyasa ekonomisi uygulamalarının genel kabul görmediği genel sonucuna ulaşmış bulunduğumuzu da okurlarımızla paylaşmak isteriz.

VACD'11 Sevil Kaynak ve VACD'10 Sinan Tuncay'a "Altın Kelebek"

Mezunlarımız Altın Kelebek En İyi Klip Ödülünü de Kazandı!

Mezunlarımız Sevil Kaynak (VACD'11) ve Sinan Tuncay (VACD'10), Sezen Aksu'nun Vay şarkısına çektikleri kliple Altın Kelebek en iyi klip ödülünü de kazandı.

Mezunlarımızı içtenlikle kutluyoruz.



Mezunlar Ofisi
alumni@sabanciuniv.edu
http://alumni.sabanciuniv.edu
02164839352

2012 Mezuniyet Töreni/Yükümlülük Kontrolleri ve Diploma İşlemleri

Sevgili Öğrencilerimiz,

Mezuniyete hak kazanmak için program gereklerinizi tamamladıysanız, 23 Haziran 2012 Cumartesi saat 19: 00'da yapılacak olan Mezuniyet Törenine katılmak ve diplomanızı alabilmeniz için yapmanız gereken işlemler aşağıda sıralanmıştır. Mezuniyet işlemlerinizi imzalamanız gereken önemli evraklar olduğundan, ŞAHSEN yapmanız gerektiğini önemle hatırlatırız.

 GÜZ DÖNEMİ SONUNDA MEZUN OLAN  ÖĞRENCİLER

 YÜKÜMLÜLÜK KONTROLLERİNİN YAPILMASI

Diğer birim ve Fakülte yükümlülüklerinin yapılması

Diploma ücretinin ödenmesi

Diploma ücreti dekontu ve Mezuniyet Formunun Öğrenci Kaynaklarına teslimi, Diploma Defterinin imzalanması

CÜPPELERİN VE TÖREN DAVETİYERİNİN FAKÜLTELERDEN TESLİM ALINMASI

TÖREN SIRASINDA DİPLOMANIZI ALABİLMEK İÇİN

TÖREN GENEL PROVASI (22 Haziran 2012)

YAZ DÖNEMİ SONUNDA MEZUN OLANLAR
********************** ************************** ***********************

GÜZ DÖNEMİ SONUNDA MEZUN OLAN  ÖĞRENCİLER

Törene katılmak isteyen güz Dönemi sonunda mezun olan öğrenciler de cüppelerini bağlı bulundukları Fakültelerden almalı ve Tören provasına katılmalıdır.

YÜKÜMLÜLÜK KONTROLÜNÜN YAPILMASI

Diğer Birim ve Fakülte yükümlülüklerinin yapılması
Mezun durumda olduğunuz için yükümlülük kontrollerinizi web üzerinden yapabilirsiniz. Yükümlülük durumunuzu incelemek için lütfen tıklayınız. Yükümlülüğünüzün olması durumunda, yapmanız gerekenler ve birimlerde yardım alabileceğiniz kişilerin isimleri şöyledir.

Bilgi Merkezi: Almış olduğunuz tüm materyalleri iade etmiş olmanız gerekmektedir. Zamanında iade edilmeyen materyaller için ceza bedelini de ödemeniz gerekir. Bu birimle ilgili yükümlülük takibiniz için Ödünç Verme bölümü  ile görüşebilirsiniz.

Bilgi Teknolojisi: Dizüstü bilgisayarınız ile ilgili yapılması gerekenleri öğrenmek için lütfen ilgili bağlantıyı tıklayınız.

Mali İşler: Üniversiteye karşı finansal yükümlülüklerinizi tamamlamış olmanız gerekir. Fakülteye ait kullandığınız telefonun faturasını ödemek de finansal bir yükümlülüktür. Mali konularda yükümlülüğünüz olması durumunda, bilgi için Mümin Özkan (483 9056) veya Aytekin Fidan (483 90 72) ile görüşebilirsiniz.

Üniversite Hizmetleri: Akhayat kartınızı Sağlık Merkezi’nden Nilgün Ordu’ya, Yurtlarda kalıyorsanız yurtlardan ilişkinizi kesmek için Şeyda Harmacıoğlu'na ( 483 99 09); teslim etmeniz gerekmektedir.

Fakülte Dekanlığı: Kullandığınız oda anahtarlarının teslimi gibi konularda aşağıdaki ilgililerle görüşebilirsiniz:
Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi: Viket Galimidi (483 92 31), Sumru Şatır (483 92 65)
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi: Zuhal Bakkal ( 483 95 70), Ayşegül Uzbilek (483 95 05)
Sinem Bozkurt (483 95 71) Merve Kırmızıgül (483 9691)
Yönetim Bilimleri Fakültesi
: Işıl İnoğlu (483 96 56), Neyir Özdemir (483 9671)

Diploma ücretinin ödenmesi: 
75 TL tutarındaki Diploma ücretini Akbank Kampus Şubesi 9999 no.lu hesaba yatırınız. Makbuza açıklama olarak: “Diploma ücreti-öğrenci numarası-ad-soyad” bilgilerinizi lütfen yazdırınız.
(IBAN NO: TR53 0004 6007 1388 8000 0099 99)

Diploma ücreti dekontu ve Mezuniyet Formunun Öğrenci Kaynaklarına teslimi, Diploma Defterinin imzalanması:
Yukarıda belirtilen Öğrenci Kaynakları Birimi hariç tüm yükümlülüklerinizi tamamladıktan sonra ("YOK"olmasıdan sonra) Mezuniyet Formu ve Dekont ile birlikte Öğrenci Kaynakları Birimine başvurmalısınız. Bu aşamadan sonra Tüm Yükümlülükleriniz tamamlanmış olacaktır.

“İç Web--Öğrenci Kaynakları--Formlar--Öğrenciler için”  linki altında bulunan "Lisans/Lisansüstü Mezuniyet Formu"nu doldurup imzalayarak, diploma ücretini yatırdığınızı belgeleyen makbuz ile birlikte Öğrenci Kaynakları Birimi'nden aşağıda isimleri bulunan ilgililere teslim ediniz.
Ferhan Tuğçe Timuçin (MDBF Lisans öğrencileri, 483 90 63/ G033 numaralı oda)
Özden Aydın (MDBF Lisans öğrencileri, 483 90 32/ G033 numaralı oda)  
Müjgan Baysal (SSBF Lisans öğrencileri, 483 90 66/ G033 numaralı oda)
Berna Atalay (FBE-SBE Lisansüstü öğrenciler, 483 90 98/G033 numaralı oda)

Önemli Not: Yükümlülük kontrolleriniz için Öğrenci Kaynakları'na geldiğinizde Diploma Defterini imzalamayı unutmayınız!

 CÜPPE DAĞITIMI
 Tören sırasında tüm öğrenciler Üniversite tarafından dağıtılan cübbe ve kepleri giyeceklerdir. Cübbe ve keplerinizi 07 Haziran - 22  Haziran 2012 tarihleri arasında, Cübbe ve Kep Alım Formu'nu (http://alumni.sabanciuniv.edu/cubbe-ve-kep-teslim) doldurarak  kayıtlı bulunduğunuz Fakülte/Enstitüden teslim alabilirsiniz. Cübbe ve kep teslimiyle ilgili kurallar formda yer almaktadır, dikkatle okumanızı rica ederiz.
Cübbe Teslim Odaları: MDBF: 2019 / SSBF: 2065 / YBF: 1079)

 UNUTMAYINIZ! Cüppesiz, Tören provasına, Kapanış Konferansına ve Mezuniyet Törenine katılım mümkün değildir.

Tören Davetiyeleri
Mezun adaylarımızın törene katılımı için davetiyeye gerek yoktur. Her mezun adayımızın davetlileri için 3 davetiye (davetiyeler ikişer kişiliktir) düşünülmüştür. Davetiyelerinizi Fakülte İdari Asistanlarından temin edebilirsiniz.

TÖREN SIRASINDA DİPLOMANIZI ALABİLMEK İÇİN,
Yukarıda anlatılan işlemleri en geç  18 Haziran Pzt. akşamı saat 17.00’a kadar tamamlamanız  ve 22 Haziran Cuma günü saat 09:00’da yapılacak Genel Prova’ya katılarak isminizi törene kaydettirmeniz gerekmektedir.  Herhangi bir nedenle bu işlemleri belirtilen tarihe kadar tamamlayamayan öğrenciler, tören sırasında diplomalarını alamayacaktır. Gerekli işlemleri tamamlayamayan öğrenciler mezuniyet törenini takiben en erken 1 hafta içinde, diplomalarını Öğrenci Kaynakları Birimi'nden alabileceklerdir.

TÖREN PROVASI

Törende yer alacak mezunlarımızın 22 Haziran 2012 Cuma günü  saat 09:00’da Amfitiyatroda yapılacak Genel Provada, cüppeleriyle hazır bulunmaları ve Amfitiyatro arka kapısında kurulacak olan kayıt masalarında Öğrenci Kaynakları Birimi tarafından oluşturulacak “Tören Katılım Listeleri” kayıt yaptırmaları gereğini ayrıca hatırlatmak istiyoruz. Tören katılım listelerine imza atmayan öğrencilerimizin törene katılmaları mümkün değildir. Lütfen tören katılım kayıtları için yanınızda bir kimlik bulundurunuz ve bir başkasının yerine listelere kesinlikle imza atmayınız. Tören Provası sonunda cüppelerinizle toplu mezuniyet fotoğraf çekileceğini de hatırlatmak
isteriz.

YAZ DÖNEMİ SONUNDA MEZUN OLMAYA ADAY ÖĞRENCİLERİMİZ: (LİSANS, YÜKSEK LİSANS ( IT, ve MIF programı öğrencileri dahil))

Yaz dönemi sonunda mezun olmaya aday öğrencilerimiz de isterlerse mezuniyet törenine katılabilecektir. Bu öğrencilerimiz de cüppelerini yukarıda belirtilen tarihlerde Fakülte’lerden temin edebileceklerdir. Bu öğrencilerimiz, şayet Mezuniyet Törenine katılmak istiyorlarsa, 22 Haziran'daki Genel Provaya katılıp, isimlerini “Tören Katılım Listesi”ne kaydettirmeleri gerekir.

Not: Yaz Dönemi sonunda mezun olacak adaylarımız Yükümlülük kontrolü ve İlişki Kesme İşlemlerini Ağustos ayının son haftasından itibaren yapabileceklerdir. Bununla ilgili ayrıca bir duyuru atılacaktır.

Sevgilerimizle,  
Öğrenci Kaynakları Birimi

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri 7. kez sahiplerini buldu

Ödüller “Küresel Krizlerde Türkiye Ekonomisinin Performansı”na verildi

 

Sabancı Üniversitesi tarafından, Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”, 8 Haziran Cuma akşamı düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Araştırmaların, gelecekte yaşanabilecek krizlere karşı oluşturulacak politikalara katkıda bulunmasını ümit ediyoruz” dedi.

 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü kapsamında bu yıl ilk defa “İslam Sanatı ve Kültürü Jüri Özel Ödülü” verildi. Ödüle, yaşamı boyunca Türk ve İslam sanatına sağladığı katkılar nedeniyle, geçtiğimiz yıl vefat eden bilim insanı Oleg Grabar layık görüldü.

 

 

Sabancı Üniversitesi tarafından ihdas edilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”

8 Haziran Cuma akşamı Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi - the Seed’de, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker’in ev sahipliğinde gerçekleşen törenle 7. kez verildi.  

 

Ödül töreninin açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı. Jüri adına söz alan Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktörü İzak Atiyas jüri gerekçeli kararını açıkladı. Ardından, birincilik ödülünün sahipleri Florin Misch ve Atılım Seymen birer konuşma yaptılar. 

 

Bu yılki konusuKüresel Krizlerde Türkiye Ekonomisinin Performansıolarak belirlenen ödülde birinciliğe “Son Ekonomik Krizde Countercyclical Para Politikasının Türkiye’deki Etkinliği: Bir Doğal Deneyden Kanıtlar”  adlı çalışmalarıyla, Almanya'nın Mannheim kentinde bulunan Center for European Economic Research’te araştırmacı olarak görev yapan Florian Misch ve Atılım Seymen layık görüldü.

Yarışmanın ikincilik ödülünü ise "Türkiye’de Küresel Krizde Ticaret ve Cironun Mikro Ölçekte Evrimi”  başlıklı çalışmaları ile İtalya'daki Universita Politecnica delle Marche'de görevli olan Alessina Le Turco ve Daniella Maggioni kazandılar.

 

 

Birinci olan makale 2009 krizini inceliyor

Makale, Türkiye’de 2009 yılında ekonominin daralmasına karşı genişleyici bir önlem olarak bazı dayanıklı mallar üzerindeki katma değer vergisi ile özel tüketim vergisi azaltılmasının etkisini araştırıyor. Bunun için de bu politikadan faydalanan ve faydalanmayan şirketlerin performanslarını karşılaştırıyor. Elde edilen bulgulara göre, vergi indiriminden faydalanan şirketlerin satış büyüme oranları diğerlerine göre daha yüksek olduğu, yani bu maliye politikası araçları hedeflerine uygun sonuçlar doğurduğu sonucuna varılıyor.  Yazarlar bu bulgulardan kalkınarak geçici vergi indirimlerinin talebi canlandırarak ekonomik daralmanın azalmasına olumlu bir katkıda bulunmuş olabileceği sonucuna ulaşıyorlar.  

 

 

Krizin Türkiye’deki firmalar üzerindeki etkisi

İkincilik ödülüne layık görülen makale, kriz döneminde uluslararası ticarette yaşanan çöküşün Türkiye’deki imalat sanayi firmalarına etkisini firma düzeyinde veriler kullanarak inceliyor.  Makale, “Türkiye’de uluslararası ticaretin kriz döneminde kriz öncesi yıllara göre azalmasının temelinde mevcut firmaların mevcut ürünlerinde meydana gelen değişiklikler mi yatmaktadır yoksa firmaların ve ürünlerin piyasaya eklenmesi veya piyasadan çıkması mı daha önemli olmuştur?” sorusunu ele alıyor.  Makalede elde edilen sonuçlara göre ithalatın azalmasında firmaların veya ürünlerin piyasadan çekilmesi daha önemli bir rol oynuyor. Buna karşılık imalat sanayi ihracatının azalmasının arkasında ise mevcut firmaların mevcut ürünlerinde meydana gelen düşüşler yatıyor. Makalede hangi tür firmaların krize karşı daha dayanıklı oldukları konusunda da bazı bulgular da yer alıyor.  Buna göre, kendi ürünlerini ihraç eden firmalar ihracata aracılık eden yani üretici firmalardan mal alıp bunları ihraç eden firmalara göre krize karşı daha dayanıklı olduğu sonucuna varılıyor.  Genel kanının aksine, yabancı yatırım içeren firmalar, yerli firmalara göre krize karşı daha dayanıklı olmadıkları görülüyor. Genel olarak makale, krizin Türkiye’deki firmalar üzerindeki etkisini anlamak için firmaların uluslararası üretim ağlarındaki konumunu incelemenin önemli olduğunu ortaya koyuyor.  

 

 

İslam Sanatı ve Kültürü Jüri Özel Ödülü merhum Oleg Grabar’a

Bu yıl ilk defa verilen “İslam Sanatı ve Kültürü Jüri Özel Ödülü”ne Harvard Üniversitesi’nin ilk “Ağa Han İslam Sanatı ve Mimarisi” kürsüsü sahibi, Emeritus Öğretim Üyesi,  geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Oleg Grabar layık görüldü. Oleg Grabar’ın ödülü Türk ve İslam sanatı ve kültürü alanında çalışmaların sürdürülmesi için kurulan “Oleg Grabar Memorial Found”a verildi. 

 

İslam sanatının hemen tüm alanlarında yazdığı kitap ve makalelerinde sadece özgün bilgileri aktarmakla yetinmeyen Oleg Grabar, farklı yönlerden yaklaşarak İslam sanatını objelere odaklı geleneksel anlatım yerine, fikir ve bağlamlarıyla inceledi. Ufuk açan vizyonu yayınlarının evrenselliğine yansırken, bu farklı yaklaşım İslam sanatı ve mimarlığının uzmanı olmayan kişilerin bile ilgisini bu alana yöneltmeyi başardı. Bugün bu alanın başyapıtları olan kitap ve makaleleri, katıldığı konferans ve verdiği sayısız bildiri; küratörlüğünü yaptığı sergiler ve belgesel filmler; katıldığı ve yönettiği arkeolojik kazılar; üyesi olduğu prestijli akademik kurumlar ve çıkmasına önayak olduğu saygın yayın organları, bu büyük bilim insanının yaşamının sonuna kadar süren verimliliğini belgeliyor. Yetiştirdiği ve bugün her biri dünyanın en saygın eğitim kurumlarında öğretim üyesi, müzelerinde müdür veya baş küratör olan yetmişi aşkın doktora öğrencisi de onun bu misyonunu, günümüzün saygın bilim insanları olarak sürdürüyor. 

 

Koordinatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Direktörü Nazan Ölçer’in üstlendiği “İslam Sanatı ve Kültürü Jüri Özel Ödülü”nün jürisinde,  Prof. Dr. Doris Behrens-Abouseif (Londra Üniversitesi, SOAS), Doç. Dr. Tülay Artan (Sabancı Üniversitesi), Prof. Dr. François Déroche (Sorbonne Üniversitesi), Dr. Dorothea Duda (Viyana-Avusturya Bilimler Akademisi), Prof. Dr. Gönül Öney (Ege Üniversitesi), Prof. Dr. Priscilla Soucek (New York Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü) ve Prof. Dr. Zeren Tanındı (Sabancı Üniversitesi) yer aldı.

 

Araştırmaların, gelecekte yaşanabilecek krizlere karşı oluşturulacak politikalara katkıda bulunmasını ümit ediyoruz”

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü töreninde konuşma yapan Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı; “Türkiye’nin krize karşı dayanıklılığını veya kırılganlığını hangi etkenler belirliyor?”, “Şirketler ve aileler krizden nasıl etkilendiler?”, “Ne tür kamu politikaları krizin etkisini azaltabilir ve büyümeye geçişi kolaylaştırabilir?” sorularına cevap arayan araştırmaların gelecekte yaşanabilecek krizlere karşı oluşturulacak politikalara katkıda bulunmasını ümit ediyoruz” dedi. 

 

Bu sene, geçmiş yıllardan farklı olarak, “İslam Sanatı ve Kültürü Jüri Özel Ödülü”nün de takdim edileceğini belirten Sabancı,  Bu özel ödül için de, tıpkı, araştırma ödüllerinde olduğu gibi, alanında dünyanın sayılı uzmanları arasında olan bağımsız ve uluslararası bir jüri oluşturuldu. İslam sanatı ve kültürü alanında çok önemli çalışmalara imza atmış çok değerli bir kişiye bugün bu ödülü olmaktan ayrıca büyük mutluluk duyuyorum” dedi.

 

Dereceye girenler ödüllerini, merhum Sakıp Sabancı’nın eşi Türkan Sabancı, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker’den aldılar. 

 

Gecenin sunuculuğunu ünlü oyuncu Meltem Cumbul üstlendi.

 

2012 ÖDÜLLERİNİ KAZANAN MAKALELER HAKKINDA

 

Ödüle bu yıl Türkiye ile birlikte ABD, Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu’dan olmak üzere toplam 20 başvuru yapıldı. Ödülün bu yılki jürisinde; Prof. Dr. İzak Atiyas (Sabancı Üniversitesi), Prof. Dr. Hasan Ersel (Sabancı Üniversitesi), Prof. Dr. Jeffrey Nugent (University of Southern California, L.A), Prof. Dr. Ziya Öniş (Koç Üniversitesi) ve Prof. Dr. Dani Rodrik (Harvard Üniversitesi) yer aldı.


Kapitalizmin Türleri

Sabancı Üniversitesi ve İstanbul Politikalar Merkezi’nin düzenlediği “Gelişen Piyasalarda Kapitalizmin Türleri” başlıklı çalıştay 9-10 Haziranda Sabancı Üniversitesi’nin Karaköy Minerva Han'da yapıldı.



Çalıştay kapsamında genel olarak gelişen piyasaların ekonomi politiği tartışıldı, BRICS grubundaki ülkeler (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika), Türkiye, Doğu ve Güney Avrupa ülkelerinde oluşan farklı kapitalizm türleriyle, bu ülkelerin küresel piyasalarla ilişkisi incelendi. Bu ülkelerde piyasa ekonomilerinin farklı kurumlar ve mekanizmalar tarafından farklı biçimlerde şekillenmesi, bu süreçte süreklilik ve değişimin bir arada yer alması, küresel finansal kriz bağlamında bu ülkelerin gelişmiş ülkelerden daha iyi performans sergilemeleri çalıştayda tartışılan konu başlıklarından bazıları oldu.  

Çalıştay kapsamında 10 Haziran Pazar günü 10:30’da Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş “Günümüzde Küresel Ekonomi” başlıklı bir konuşma yaptı, bu konuşmanın ardından Prof. Şevket Pamuk’un moderatörlük yaptığı bir tartışma gerçekleştirildi.

Çalıştayda Kemal Derviş’in yanı sıra 10 ayrı konuşmacı yer aldı: Renato Boschi (Institute of Social and Political Studies – UERJ/ INCT-PPED, Brezilya), Uwe Becker (University of Amsterdam, Netherlands), Michael Witt (INSEAD, Singapur), Surajit Mazumdar (Ambedkar University, Hindistan), Alexandra Vasileva (Free University, Almanya), Vivien Schmidt (Boston University, ABD),  Jan Drahokoupil (University of Mannheim, Almanya), Ana Maria Evans (Institute of Social Science –University of Lisbon, Portekiz), Nicoli Nattrass (University of Cape Town, South Africa) ve Işık Özel (Sabancı Üniversitesi).

Ayrıca, Boğaziçi, Bahçeşehir, Koç Üniversiteleri ve London School of Economics’ten çeşitli akademisyenler farklı oturumlarda moderatörlük ve oturum başkanlığı yaptı.

Ödüllü makaleler

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti, 2005 yılında, Türkiye’ye dair araştırmaları teşvik etmek, Türkiye’nin çağdaş dünyadaki rolüyle ilgili entelektüel merak uyandırmak, yeni ve nitelikli araştırmaları desteklemek amacıyla, bir uluslararası araştırma ödülü oluşturmayı ve duyurmayı kararlaştırdı. “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti ile hayata geçti. Ödül, Merhum Sabancı’nın vasiyeti doğrultusunda, Türk ve İslam Sanatı, Türkiye’nin Tarihi, Ekonomisi, Sosyolojisi gibi alanları kapsıyor.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü bu yıl 7. kez sahiplerine veriliyor. Geçtiğimiz altı yılda birincilikle ödüllendirilmiş konusunda en iyi makaleler ve sahipleri şunlar:

2006’daki ilk araştırma ödülünün konusu, “Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Ortamı: Politikalarda Sorunlar ve Yeni Açılım Fırsatları” olarak belirlenmişti. Sunulan makaleler yedi kişilik bir bağımsız kurul tarafından değerlendirildi.  Ödülü, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü öğretim üyelerinden Lerna K. Yanık, “Köprü, Kavşak ve ‘Tampon Bölge’ Kavramlarından Öteye: Türkiye’nin Gelecekteki Uluslararası Rolünü Tanımlamak” başlıklı çalışmasıyla kazandı.

2007’deki araştırma ödülünün konusu ise “Balkanlar ve Ortadoğu’da Osmanlı Mirasına Dair Algılama” olarak belirlendi.  Yarışmaya sunulan makalelerin dokuz kişilik uluslararası jüri tarafından değerlendirilmesinin ardından ödülü, Columbia Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Christine Philliou, “Algılama Paradoksu: Osmanlı Geçmişini, ‘Ulusal Bugün’ Gözüyle  Yorumlamak” adlı çalışmasıyla kazandı.

2008 yılı konusu “Bugünkü Türkiye'nin Kültürü, Kurumları ve Değerlerinde Osmanlı Mirası” olarak belirlenen yarışmada katılımcılar, günümüz Türkiye’sinin kültürü ve/veya kurumları ve/veya değerlerinde Osmanlı mirasının yansımalarını incelediler.  Yarışmanın birincilik ödülünü Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Tarihi Bölümü, Osmanlı Tarihi Öğretim Üyesi Amy Singer “Hayırseverliğin Devamlılığı” başlıklı makalesi ile kazandı.

2009 yılı konusu “Günümüzde Türk Toplumu ve Siyasetinde Çoğulculuk” olarak belirlendi. Yarışmada birincilik ödülünü, Vermont Üniversitesi Öğretim Üyesi Kabir Tambar, “Çoğulculuk Çelişkileri: Tören Estetiği ve Türkiye'de Aleviliğin Uyanışı" başlıklı makalesi ile kazandı.

2010 yılında konusu ““Avrupa Birliği’nin Yönetişimi ve Kültürel Çeşitlilik: Türkiye’nin Katılımının Etkileri” olarak belirlenen yarışmada birinciliğe  “Türkiye’nin Öteki Kültürel Çeşitlilik Tartışması: AB İçin Dersler” başlıklı makalesi ile Delaware Üniversitesi’nde (ABD) doktora öğrencisi olan Juliette Tolay layık görüldü.

2011 yılı konusu “Değişen Dünya Düzeninde Türk Dış Politikası İçin Yeni Yönelimler: Sorunlar ve Fırsatlar” olarak belirlenen ödülde birinciliğe “Türkiye’nin Yakın Çevresiyle İlişkisi: Türkiye’deki Dış Politika Dönüşümüne Sentezci ve Çok Boyutlu Bir Bakış”  başlıklı makalesiyle Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Kemal Kirişci layık görüldü.

Üniversite Sanayi İşbirliği

Üniversite - Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu (ÜSİMP) 5. Ulusal Kongresi Sabancı Üniversitesi evsahipliğinde İstanbul’da

Sabancı Üniversitesi 21-22 Haziran tarihlerinde Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu (ÜSİMP)’in 5. Ulusal Kongresine evsahipliği yapıyor.

Kongrenin açılışı 21 Haziran tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan Aslan, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük katılımlarıyla gerçekleştirilecek.

Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde yapılacak ve iki gün sürecek ÜSİMP 5. Ulusal Kongresine yurtiçi ve yurtdışından, akademi ve sanayi dünyasından çok sayıda kişi katılacak. Kongrenin bu yılki ana teması "Üniversite Sanayi İşbirliği Sürecinin Yönetimi" olarak belirlendi. 
Üniversitelerde; eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerinin yanında yeni teknoloji üretilmesine, üretilen bu teknolojilerin topluma aktarılmasının teşvik edilmesine ve üniversitelerde teknoloji transfer mekanizmalarının geliştirilmesine ve sanayi sektörünün teknoloji ithal eden ve kullanan bir yapıdan, teknoloji üreten ve ihraç eden, üniversiteler ile etkin bir işbirliği içinde olan ve rekabet gücü yüksek bir yapıya dönüştürülmesine, katkıda bulunmak amacı ile 2007 yılında çalışmalarına başlayan ÜSİMP, 5. Ulusal Kongresi’ni Sabancı Üniversitesi, TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu ve İstanbul Sanayi Odası’nın işbirliği ile düzenleniyor.

Üniversite sanayi işbirliği süreci konusunda önemli çalışmalarda bulunan ulusal ve uluslararası düzeyde konuşmacıların deneyim paylaşımında bulunacağı Kongrede "Üniversite Sanayi İşbirliği Sürecinin Yönetimi" ana teması; "Stratejik AR-GE Yönetimi Süreçleri", "Entelektüel Varlık Yönetimi", "Arayüzlerin Rolü ve Yönetimi", "Üniversite Sanayi İşbirliğinde Performans Yönetimi" ve "Üniversite Sanayi İşbirliğinde Kamu Yönetiminin Rolü" alt temaları ile birlikte uluslararası boyutta ve somut öneriler getirmesi amacıyla derinlemesine tartışılacak.

ÜSİMP 5. Ulusal Kongresi kapsamında “Teknoloji Yol Haritası Eğitimi” ve “Temel Fikri Mülkiyet Hakları (FM) ve Lisans Süreçleri Eğitimi” de gerçekleştirilecek; katılımcıların katkılarını sunabilmeleri için Poster Bildiri Oturumu düzenlenecek.

"Üniversitede Yenilikçiliğin ve Girişimciliğin Tetiklenmesi Amacıyla Politika Araçlarının Geliştirilmesi"ne katkı sağlamak amaçlanıyor.

Günümüz bilgi temelli toplum yapısı içinde, sanayi kuruluşları  için üniversitelerde üretilen yeni bilginin ve yeni teknolojilerin ortaya çıkarılması, üniversite-sanayi işbirliği sonucunda oluşan bilginin ve teknoloji transferinin inovasyon sürecini hızlandırması ve iş sonuçlarına olumlu yönde etkiler doğurması sebebi ile önemini artırmakta.

Bugüne kadar üniversite sanayi işbirliğinin yaygınlaştırılarak Türkiye’nin rekabetine katkı sağlaması için öneriler geliştirilmesi amacıyla dört ulusal kongre düzenleyen ÜSİMP, 5. Ulusal Kongresini; üniversitelerin, sanayinin, sivil toplum kuruluşlarının, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin katılımı ile AR-GE ve Yenilik Ekosistemin tüm aktörlerini bir araya getirerek gerçekleştirecek.
ÜSİMP 5. Ulusal Kongresi ile Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 27 Aralık 2011 tarihindeki 23. toplantısında alınan “Üniversitede Yenilikçiliğin ve Girişimciliğin Tetiklenmesi Amacıyla Politika Araçlarının Geliştirilmesi” kararının sürdürülebilir gelişimine katkı sağlamak hedefleniyor.
Üniversite, sanayi, kamu ve sivil toplum kuruluşları ve  konuyla ilgili tüm paydaşlar 5. ÜSİMP Ulusal Kongresi’ne davet edildi.

Kongre ile ilgili detaylı bilgiye www.usimpkongre2012.org adresinden ulaşılabilir.

ERG, Eğitim İzleme Raporu 2011’in ana bulgularını kamuoyuyla paylaştı

“Türkiye halen, kalite ve eşitliği önceliklendiren, katılımcı bir süreçte ve veriler temelinde oluşturulmuş, bütüncül bir eğitim stratejisine sahip değil.”



Eğitim Reformu Girişimi (ERG), her yıl hazırladığı Eğitim İzleme Raporları’nın beşincisini tamamladı. Rapor, Türkiye’de eğitimde aynı anda ve çok farklı alanlarda değişim gayretlerinin başladığını ve sürdüğünü, ancak bütüncül bir eğitim stratejisi eksikliği ve buna paralel olarak uygulamadaki sorunlar yüzünden eğitim sisteminin öncelikli sorunları olan kalite ve eşitlik alanlarında ilerleme olmadığını vurguluyor.

Eğitim Reformu Girişimi Eğitim İzleme Raporu 2011’in ana bulgularını kamuoyuyla paylaştı. Eğitimde 2011’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren ve 2012’de yasalaşarak zorunlu eğitimin süresini, yapısını ve içeriğini değiştiren düzenlemeleri kısaca irdeleyen rapor, 6 Haziran 2012 Çarşamba günü Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Han'da ERG Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder ve ERG Koordinatörü Batuhan Aydagül’ün katılımıyla kamuoyuyla paylaşıldı. Eğitim İzleme Raporu 2011’in önsözü çocuk hakları perspektifinden okullarda güvenlik ve afet zamanlarında eğitim konusu üzerine Prof. Dr. Tomris Türmen tarafından kaleme alındı. Prof. Dr. Yüksel Kavak tarafından kaleme alınan raporun sonsözü ise eğitim politikası yapım süreçlerinde veri kullanımının önemini eğitim sisteminde son dönemde yaşanan gelişmeler çerçevesinde ele alıyor.

Prof. Dr. Üstün Ergüder basın toplantısını açarken yaptığı konuşmada, eğitimi katılımcı ve veri temelli bir çerçevede izleme çalışmalarının, ERG’nin kamuoyu ve kamu nezdinde objektif ve güvenilir bir kurum algısını güçlendirdiğini ve bunun kendileri için çok değerli olduğunu ifade etti. ERG Direktörü ayrıca, eğitim tartışmalarının gündemde bu denli yoğun biçimde yer aldığı ve değişimin fazlasıyla hızlı olduğu bir dönemde, ERG’nin kamuoyuna sürekli ve güncel bilgiler sunabilmesinde geçmiş izleme çalışmalarının önemli katkısı olduğunu ekledi. Eğitim İzleme Raporları’nın ERG’nin izleme görevini yerine getirmesinde kilit bir belge olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ergüder, “çoğu paydaşlar nezdindeki bu olumlu algı ve zaman içinde giderek artan bilgi birikimimiz ERG’nin Milli Eğitim Bakanlığı’yla ilişkisini ‘eleştirel dost’ olarak sürdürmesini sağlıyor. Bu ilişki zorunlu eğitimle ilgili yeni kanunun çıkması sürecinde önemli bir gerilim testini atlattı” dedi. Yasa teklifi TBMM’deyken teklifin olası risklerine işaret eden verileri tüm milletvekilleriyle paylaştıklarını ve kamuoyunu da bu yönde bilgilendirdiklerini hatırlatan Prof. Dr. Ergüder, yasa yürürlüğe girdikten sonra bu düzenlemelerin olası risklerini en aza indirmeye ve mümkün olduğu kadar iyi uygulanmalarına katkı yapmaya çalıştıklarını belirtti.

Prof. Dr. Ergüder’in altını çizdiği diğer bir nokta, başta TBMM ve MEB olmak üzere kamu tarafından eğitime ilişkin sürdürülen çalışmalarda çocuğun yararına öncelik verilmesi ihtiyacıydı. Eğitimin içeriğine ilişkin geçtiğimiz dönemde atılan adımların hem olumlu hem riskli yanları olduğunu belirten ERG Direktörü sözlerine “eğitimin içeriğiyle ilgili olumlu gelişmeler, özellikle din ve eğitim ekseninde getirilen yeni düzenlemelerden etkilenmemeli ve öğrencilerin eleştirel düşünen, temel yetkinliklere sahip ve haklarının bilincinde ve haklarını savunabilen bireyler olarak yetişmesi eğitimde başlıca önceliklerden olmalı” diyerek devam etti.

ERG Koordinatörü Batuhan Aydagül ise eğitimde 2011’de yaşanan değişikliklere ilişkin raporda öne çıkan çeşitli olumlu ve olumsuz noktalara değindi.  Aydagül, (1) bütüncül bir eğitim stratejisi eksikliğini; (2) kaynaştırma eğitiminden hizmetiçi eğitime, okulöncesinden meslek eğitime geniş bir yelpazede karşılaşılan uygulama sorunlarını ve (3) eğitimin çıktılarını düzenli olarak izlemeye ve yapılanları değerlendirmeye ilişkin bir mekanizmanın olmamasını eleştirdiklerini ifade etti. Öte yandan, (1) başta demokratik vatandaşlık ve insan hakları eğitimi ve ders kitaplarında toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında olmak üzere, eğitimin içeriğine dair olumlu gelişmeleri; (2) öğretmen politikalarına yönelik bütüncül bir strateji geliştirme gayretlerini ve (3) MEB’i yeniden yapılandırma sürecinin başlamış olmasını orta ve uzun vadede Türkiye’de eğitimin niteliğini ve etkililiğini artırabilecek adımlar olarak gördüklerini de ekledi.

ERG içinde Eğitim İzleme Raporu 2011’in koordinasyonunu yürüten Betül Keleş’in sunumunda ise şu bulgular yer aldı:

• Farklı kademelerde eşzamanlı olarak sürdürülen girişimlerin gerektirdiği bütçenin nasıl karşılanacağı belirsizliğini korumaya devam ediyor. Orta Vadeli Plan’da eğitime ayrılan payın eğitime bir yandan erişimi artırırken diğer yandan niteliği artırmaya yetmesi olanaklı görülmüyor.
• Okulöncesi eğitime erişimde 36-72 ve 48-72 ay yaş gruplarında yaygınlaşma oldukça yavaş seyrederken, 60-72 ay yaş grubunda 58 ilde net okullulaşma oranlarında düşüş yaşandı. Bu durum, okulöncesi eğitimi yaygınlaştırma çalışmalarının acilen gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor.
• İlk ve ortaöğretime erişimi değerlendirirken, okullulaşma oranları kadar devamsızlık, sınıf tekrarı ve okuldan diplomasız ayrılma oranları ve okulu terk oranlarının da incelenmesi gerekiyor. Ancak, bu veriler bu yıl MEB tarafından paylaşılmadığı için Eğitim İzleme Raporu 2011’de bu alanda kapsamlı bir değerlendirmeye yer verilemiyor.
• Kaynaştırma eğitimine erişim genel olarak artmakla birlikte, ortaöğretimde akranlarıyla birlikte eğitim alan özel gereksinimli çocukların sayısı çok düşüktür. Ayrıca, ilköğretimde kaynaştırma eğitimi alan her 100 erkek çocuğa karşılık 64 kız çocuk bulunuyor ve bu rakam ortaöğretimde 61’e düşüyor. Bu durum, özel gereksinimli kız öğrencilerin, eğitime erişimde daha derin ve çok katmanlı eşitsizliklerle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor.
• Bölgeler arasında öğretmen başına düşen öğrenci sayısının daha eşitlikçi bir görünüm kazanması ile beraber, öğrencilerin başarısında artış görülüyor. Öte yandan, atama sonrasında görece az deneyimli ve kentli öğretmenlerin Türkiye’nin doğusunda görevlendirilmesi, okullarda öğretim süreçlerinin aksamasına neden olan uygulamalarla ve öğrenci ve öğretmen devamsızlığı ile ilişkili görünüyor.
• Hem mevcut öğretmenlerin mesleki statüsü ve çalışma koşulları hem de eğitim fakültesi mezunu bireylerin atama beklentileri 2011’de de sıkça kamuoyu gündemine geldi. Öğretmenlerin mesleklerinin itibarsızlaştırıldığına, öğretmen adaylarının ise MEB’in kadro açmak yerine ücretli öğretmen çalıştırmayı tercih ettiğine yönelik iddialarının Bakanlık üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğu gözlemleniyor.
• Eğitimde yasal ve yapısal değişiklikler kamuoyu gündeminde daha çok yer alsa da,  2011’de eğitimin içeriğine ilişkin çeşitli gelişmelere de ev sahipliği etti. 2011-2012’de 8. sınıflar için zorunlu olan Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi dersinin geçmişteki benzer uygulamalara göre oldukça ileri olduğu görülürken, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersinin yeni içeriğinin dersi yeterince nesnel, tarafsız ve çoğulcu kılamadığı saptandı.
• Yeni yasayla ortaokul ve liselerde sunulması düzenlenen seçmeli din derslerinin, ayrımcılık yasağı, çocuğun düşünce, din ve vicdan özgürlüğü ve çocuğun katılım hakkını ihlal etmemesi için titiz bir planlama süreci ve MEB’in her tür ayrımcı yaklaşıma “sıfır tolerans” göstermesi gerekiyor.
• 2011 Genel Seçimleri’nin bir sonucu da “her öğrenciye bir tablet” verilmesinin Fatih (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) Projesi’ne eklenmesi oldu. MEB, Cumhuriyet tarihinin en yüksek yatırımlı eğitim projelerinden birini nasıl başarıyla uygulayacağını bulmaya çalışıyor. Şu haliyle sadece bir “teknoloji projesi” olan Fatih’in etkili ve dönüştürücü bir “öğrenme projesine” dönmesi mümkün ancak o da nitelikli içerikler geliştirilmesi ve bunun da ötesinde, eğitimde bir paradigma değişikliği gerektiriyor.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü bu akşam sahiplerini bulacak

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilen ve bu yıl 7. kez düzenlenen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”, Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör A. Nihat Berker’in evsahipliğinde, 8 Haziran Cuma akşamı, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi the Seed’de gerçekleşecek törenle sahiplerini bulacak.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü web sitesi için tıklayınız

Canlı yayınla ödül törenini izlemek için tıklayınız



Sabancı Üniversitesi tarafından düzenlenen, Türk ve İslam Sanatı, Türkiye’nin tarihi, ekonomisi, sosyolojisi gibi alanlarda verilen ödülün bu seneki araştırma konusu “Küresel Krizlerde Türkiye Ekonomisinin Performası” olarak belirlendi.

Törende, uluslararası alanda tanınan yerli ve yabancı uzmanlardan oluşan jüri adına Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktörü İzak Atiyas söz alacak. Bu yıl ilk defa verilecek özel ödülü de Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Direktörü Nazan Ölçer anlatacak. Gecenin sunuculuğunu ise ünlü oyuncu Meltem Cumbul üstlenecek.

Program
Tarih: 8 Haziran 2012, Cuma
Saat: 19:15 Karşılama
         19:30 Ödül Töreni
         20:30 İkram
Yer:   Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, the Seed Salonu

Kasa'da yeni sergi: İkon

Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri’nin yeni sergisi İkon’da sanatçı Jeffrey Baykal-Rollins’in işleri sergilenecek. Sergi Leonardo Electronic Almanac, Goldsmiths College, FACT Liverpool, Westminster University ve The New School Medya Çalışmaları Yüksek Lisans Programı isbirliği ile gerçekleşiyor.



Sanatçı Jeffrey Baykal-Rollins’in yeni çizim ve enstalasyonlarının sergileneceği İkon’un açılış gecesinde, Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Han’da bir performans da gerçekleşecek.

Sergi, her biri hem dini hem din dışı ikonik imgelerin taşıdığı gücü inceleyen, birbirine bağlı üç ayrı bölümden oluşuyor: İkon, İkonostaz ve İkonoklast.

İkon, sanatçının Arap Baharı’nın çeşitli liderlerinin konuşmalarını kullanarak yapacağı bir performans. Performansta sanatçı, liderlerin konuşmalarından aldığı parçalarla, günümüzde gerçekleşen köklü siyasal değişiklikler üzerine şiirsel bir söylem örüyor.

İkonostaz, gerçekliğin sembolik hiyerarşiyle oluşturulmasını inceleyen karakalem çizim enstalasyonu.

İkonoklast, sanatçının 1 Mayıs günü İstanbul’un duvarlarından topladığı posterleri yakması sonucunda ortaya çıkan, gündelik sosyal ve siyasi hayatın ikonik imgelerini katmanlar oluşturan ve aynı zamanda bu imgeleri deforme eden çizimler.

İkon birbirine bağlı bu üç bölümle kültür, siyaset ve din arasındaki sınırı bulanıklaştıran simgelerin nasıl kullanıldığını sorguluyor. Sergi aynı zamanda, hem imge yaratan hem de varolan dogma ve geleneklere meydan okuyan sanatçının toplum içindeki çift yönlü rolünün karmaşıklığını inceliyor.

İkon Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri’de 6 Haziran – 8 Temmuz 2012 tarihleri arasında gerçekleşecek. Açılış kokteyli 6 Haziran saat 19:00’da.

Sergi, Baş Küratörler Lanfranco Aceti (Kasa Galeri Direktörü/ Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi) ve Christiane Paul (The New School/ Whitney Museum American Art) ile Kasa Galeri Küratörü Özden Şahin (Sabancı Üniversitesi) ve Vince Dziekan’dan (Monash University) oluşan ekibin ortak küratörlüğünde gerçekleşiyor.

“Karmaşık toplumsal değişimlerin gerçekleştiği günümüzde, sanatçı bize medya kontrolü altında olan ve bir hayli politize söylemler aracılığıyla ‘ikonik’ değişim olarak sunulan imgeler ile aramızdaki ilişkiyi keşfedip anlama fırsatı sunuyor” diye sözlerine başlayan Kasa Galeri Direktörü Lanfranco Aceti, “Kasa Galeri Küratörü Özden Şahin, insanları günümüzün toplumsal ve siyasi değişimleri üzerine düşünmeye iten heyecan verici bir serginin küratörlüğünü yaptı.” dedi

Sanatçı Biyografisi

Santa Barbara, California’da doğan Jeffrey Baykal-Rollins, lisansını School of the Art Institute of Chicago ve İskoçya’da Glasgow School of Art’da resim ve fotoğraf bölümlerinde, yüksek lisansını University of California, Santa Barbara’da tamamlamıştır. Baykal-Rollins eserlerinde çizim, resim, fotoğraf, video, enstalasyon, performans, film ve şiir gibi birçok medya kullanmaktadır. Istanbul’da bulunan performans sanatı ve toplumsal heykel kolektifi olan “Silsila”nın direktörüdür. Baykal-Rollins’in eserleri birçok kere uluslararası sergilerde yer almış, onlarca kitabın kapağında kullanılmış ve Türk sinema filmi “Küçük Kıyamet”te gösterilmiştir. Daha önceden University of California’da güzel sanatlar bölümünde öğretim üyesi olan sanatçı şu anda Boğaziçi Üniversitesi’nde intermedya ve Robert Kolej’de görsel sanatlar dersleri vermektedir. Baykal-Rollins, Istanbul’da eşi ve iki çocuğuyla yaşamaktadır.

Sergi Tarihleri: 6 Haziran – 8 Temmuz 2012
Açılış Kokteyli: 6 Haziran 2012 saat 19:00
Adres: Kasa Galeri Sabancı Üniversitesi Minerva Han Bankalar Caddesi No: 2 Karaköy İstanbul

Kasa Galeri’yi takip etmek için:


Web sitesi: http://kasagaleri.sabanciuniv.edu
Facebook: https://www.facebook.com/pages/Kasa-Galeri/77695156678
Twitter: http://www.twitter.com/kasagaleri

Abone ol