Ana içeriğe atla

SGM'de Sanat Dolu Aralık Programı

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM) sanatseverlere Aralık ayında da renkli ve keyifli bir program sunuyor.

Tiyatroadam’ın alıştığınız şenlikli tarzını konuşturduğu yeni oyunu ''MEÇHUL PAŞA'', efsanevi mizah gazetesi Markopaşa’nın masalsı günlüğünü tutan hınzır bir ortaoyunu ile perdemizi açıyoruz.

Ülkenin en iyi eğitim almış tecrübeli müzisyenleri tarafından kurulmuş, yenilikçi bir orkestra.. Sinema Senfoni Orkestrası ile sizi güzel bir müzik yolculuğuna çıkarmak istiyor, ''YENİ YIL KONSERİ'' ne bekliyoruz.

İngiliz yazar George Orwell'in 1949 yılında yayınlanan ve kısa sürede kült mertebesine erişmiş eseri ''1984'', duayen oyuncuların yorumu ile

 ''1984 -  BÜYÜK GÖZALTI'' isimli oyunla tekrar hayat bulup seyircisiyle buluşuyor.

Sevenleriyle yeniden buluşmaya hazırlanan kadim grup ''YENİ TÜRKÜ'', çiçeği burnunda şarkılarının yanında hatıralara kızıl bir sarmaşık gibi uzanan klasikleriyle de seslenecek  SGM sahnesinden..

CIP'nin düzenlediği ve yaklaşık 2000 kişinin katılacağı ''KIŞ GÜNEŞİ'' şenliğine, Sabancı Üniversitesi’nin tüm çalışanlarının çocukları da davetlidir.

Stephen King’in ölümsüz eseri, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi filmi, “ESARETİN BEDELİ” (The Shawshank Redemption) Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu tarafından Türkiye’de ilk kez sahneleniyor, bekliyoruz..

 

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Aralık ayı programına web sitemizden ulaşabilir, bizi sosyal medya adreslerimizden takip edebilirsiniz.

 

SGM ARALIK 2018 PROGRAMI

 

06 Aralık        MEÇHUL PAŞA (TİYATROADAM)

13 Aralık        YENİ YIL KONSERİ (BOĞAZİÇİ ODA ORKESTRASI)

18 Aralık        1984 - BÜYÜK GÖZALTI (PERDECİ OYUNCULARI)

20 Aralık        YENİ TÜRKÜ (KONSER)

23 Aralık        KIŞ GÜNEŞİ (CIP)

25 Aralık        ESARETİN BEDELİ (ÇOLPAN İLHAN & SADRİ ALIŞIK TİYATROSU )

 

Birbirinden keyifli bu etkinlikerin biletlerini hafta içi hergün Akbank karşısındaki  "SGM Gişe"den ya da biletix kanalından temin edebilirsiniz.

Bilet satışlarımız; 26.11.2018 Pazartesi günü 12:00'de başladı!

Bilet Fiyatlar

SU Öğrenci: 12,5 TL

SU Çalışan:  25 TL

Tam:             35 TL

Öğretmenlerin kapısı her zaman açık

#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Kıvılcım Döğerlioğlu Demir oldu.

"Öğrencilere araştırma projelerinde çalışmalarını tavsiye ediyorum"

Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Kıvılcım Döğerlioğlu Demir

Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Kıvılcım Döğerlioğlu Demir

MÜ-ED: Merhaba, Siyasal bilimlerden sonra MBA yapmaya nasıl karar verdiniz?

KDD: ODTÜ'de Siyaset Bölümü’nde okudum. Siyaset Bilimi bana çok teorik gelmişti. Biraz uygulamalı bir şey istedim, o yüzden MBA yapmaya karar verdim.

MÜ-ED: Amerika'ya gidişiniz nasıl oldu? Sonrasında eğitiminize devam etmenizi sağlayan neydi?                    

KDD: Amerika’ya MBA yapmaya gittim. Master yaparken orada bir hocayla çalışma fırsatı buldum, o da beni pazarlama alanına yönlendirdi. Böylece doktora yapmaya karar verdim.

"Gözlemlerim araştırmalarımı etkiliyor"

MÜ-ED: Yaptığını işe günlük hayattan gözlemleriniz de yardımcı oluyor mu?

KDD: Tabii ki. Tüketici davranışları tamamen zaten bununla ilgili. Bizler de tüketiciyiz, bu yüzden gözlemlerim araştırmalarımı etkiliyor.  

MÜ-ED: Sizce tüketici davranışları ve teknolojik gelişmeler pazarlamanın geleceğini nasıl etkiler? Dijitalleşmeyle birlikle kişiselleştirilmiş pazarlama yükselişe geçer mi?    

KDD: Tabii, geçti bile. Google’da arama yapıyorsunuz, mesela bir laptop arıyorsunuz. Laptoplar geliyor sonra facebookta bir şey yapıyorsunuz, o laptoplar tekrar karşınıza geliyor. Bu bir retargeting örneği. Bir taraftan (biraz özel hayatımıza girmiş olduğu için) bazı tüketiciler bundan memnun değil, ama bizim için bir sürü çalışma alanı çıkıyor.       

"İstatistikten korkmayın çünkü veriyi anlamak ve yorumlamak çok önemli"                               

MÜ-ED: İşletme okuyan lisans öğrencileri için tavsiyeleriniz nelerdir?

KDD: Kendilerini ayırt etsinler. İstatistikten korkmasınlar çünkü veriyi anlamak ve yorumlamak çok önemli.

MÜ-ED: Peki sizce lisans öğrencileri mezun olduktan hemen sonra mı yoksa bir süre çalıştıktan sonra mı yüksek lisans yapmalılar?

KDD: Bizim alanlarımızda çalışmak ve deneyim kazanmak çok önemli. Master yaparken mutlaka kendi deneyimlerimizi çalışmalarımıza katılıyorsunuz.  

MÜ-ED: Sabancı Üniversitesi’ne gelişiniz nasıl oldu?

KDD: Doktoramı aldıktan sonra artık ülkemde olmak istedim. Sabancı Üniversitesi de benim için en iyi adres oldu.

MÜ-ED: İkinci dönem hangi dersleri veriyorsunuz?

KDD: Pazarlamaya giriş, Marketing 301 ve Professional MBA derslerini veriyorum.

MÜ-ED: Marketing’e giriş dersi olan Marketing 301’i anlatabilir misiniz?

KDD: Tüm alanlara dokunduğu için bu giriş dersini almak önemli. Marketing, pricing, research, digital gibi tüm konulardan biraz bahsediyoruz. O yüzden bir tanıtım gibi, 301’in çok faydası olduğunu düşünüyorum.

MÜ-ED: Profesyonel MBA hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

KDD: MBA ile executive MBA arasında bir program. Genelde 5-6 senelik deneyimi olan orta düzey yönetici seviyesinde olan arkadaşlarımızın tercih ettiği bir program. Çok iyi bir seçimden gelen bir grupla birlikte işletmenin hemen hemen her dersi alıyorsunuz. Bu çok faydalı ve de alınan eğitimle birlikte ders aldığınız kişiler de iyi bir seçimden sonra geldiği için onlardan da çok fazla şey öğreniyorsunuz. Executive MBA gibi değil, (Executive MBA’de Amerika’ya gidiyorsunuz.) 1 senede bitiriyorsunuz bu programı. Bizim bu programlarda da yurt dışı bağlantısı kurma çalışmalarımız var. Genelde bir yurt dışı planı koyuyoruz. Executive MBA’den farklı olarak daha çok kariyerinde atlama yapmak isteyen orta düzey yöneticilerin geldiği program.

"Hem akademik anlamda hem kariyerle ilgili

sorular sorabilmek için çoğu öğretmenin kapısı her zaman açık."   

MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?

KDD: Türkiye'de ne yazık ki seçeneklerimiz zaten çok az. Sabancı Üniversitesi’nde hocalara her an gidip soru sorabiliyorsunuz. Hem akademik anlamda hem kariyerle ilgili sorular sorabilmek için çoğu öğretmenin kapısı her zaman açık.   

MÜ-ED: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

KDD: Hocalarıyla ilişkilerini koparmasınlar. Okudukları bölümde de öyle. Bir sıkıntı olduğunda gelsin sorsun, illa son dakikayı beklemesinler. O hata her zaman yapılıyor. Biz de lisansta yapmışızdır, ama onu yapmamak gerekiyor. Aklına bir şey takılıyorsa hemen o anda çözmeye çalışsınlar.

Bir de mezun olduktan sonra da ilişkiyi hiç kesmesinler. Çünkü benim öyle görüştüğüm öğrencilerim de var. Bence karşılıklı olarak birbirimizden çok şey öğreniyoruz. Sonrasında da iletişim bitmemeli, çekinmesinler.

"Öğrencilere araştırma projelerinde çalışmalarını tavsiye ediyorum"

Bir de öğrencilere araştırma projelerinde çalışmalarını tavsiye ediyorum. Bunu birçok hoca söylüyordur tabi ama ben de tekrarlayayım. Araştırma projelerinde arkadaşlarımız gelsin çalışsın. Hemen her zaman 3-4 tane proje aynı anda gidiyor, makaleler yazmaya çalışıyoruz, deneyler yapıyoruz. Ben kendi alanımda tüketici davranışı üzerine çalışıyorum. O yüzden bu alanda çalışma yapmak isteyenler gelsin konuşsunlar benimle. Mutlaka bir parçası onlara uygun olacaktır.

Mesela beraber bir deney dizayn edebiliriz, data toplarken yardımcı olabilirler. Bu süreçlerde yer almak mezun olduklarında cvleri için, referans isteyebilmeleri için de çok önemli olacaktır.  Referans isterken elinizde malzeme bulunabilmesi için, yani pratik olarak düşündüğünüzde, gelin şimdiden biraz çalışın, projelerde yer alın ki hocalarınıza da bir malzeme verin, yazacak bir şeyler verin. Ama benimle birlikte çalışırsan ve seni görürsem yazabileceğim şeyler artar. Telefon ettiklerinde mesela bazen, zor durumda kalıyorum çünkü hatırlamıyorum. O yüzden birlikte vakit geçirip, proje yapın ki, bize de malzeme olsun biz de onları anlatalım, paylaşalım. İşe girerken çok faydalı böyle şeyler. Genel bir referansa göre böyle spesifik şeylerin çok faydası var. Ya da işte master, doktora programına başvuruyorlar. Orada da önemli bir şey. O yüzden projelerde çalışmak lazım.

Akademisyene Sor: Kıvılcım Döğerlioğlu Demir

Kıvılcım Döğerlioğlu Kimdir?

Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Kıvılcım Döğerlioğlu hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın. 

#AkademisyeneSor nedir?

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü Mesajı

Sabancı Üniversitesi Aile İçi Şiddeti Önleme ve Destek Komitesi (AİŞ) ile Cinsel Tacize Karşı Önlem ve Destek Çalışmaları Komitesi 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, tüm Sabancı Üniversitesi mensupları ile aşağıdaki mesajı paylaştı.


Komiteler ayrıca, kampüsün çeşitli noktalarına konuyla ilgili bilgi broşürleri ve afişler yerleştirdiler.

AİŞ ve CTÖ Komitelerinin Mesajı

Kadın, erkek ve tüm cinsiyetlerin eşitliği başta olmak üzere, kadınların cinsiyet temelli hiçbir ayrımcılık görmemesi, evrensel insan haklarındandır. Kadına yönelik şiddet, en yaygın insan hakları ihlallerinden biridir ve kadınları yaşamlarının her alanında etkilemektedir.

Kadına yönelik fiziksel ya da psikolojik olarak zarar veren, güç, baskı ve tehdit içeren her türlü tutum ve davranış şiddet olarak kabul edilmektedir. Şiddet, her zaman fiziksel olmayabilir; psikolojik, ekonomik, cinsel şiddet ve cinsiyete yönelik ayrımcılık da kadına yönelik şiddet kapsamına girmektedir. Şiddetin örnekleri ses yükseltmekten vurmaya, çalışmaya izin vermemekten zorla para almaya, yıkıcı eleştiriden hakarete ve aşağılamaya, cinsel içerikli şakadan istemsiz cinsel ilişkiye zorlamaya kadar uzanır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı araştırmalar, dünyada her 3 kadından 1’nin hayatı boyunca fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını göstermektedir. Dünyada yaşayan milyarlarca ve Türkiye’de yaşayan milyonlarca kadın, çeşitli türde şiddete uğramaktadır. Türkiye’de yaşayan her 10 kadından 4’ü fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını belirtmektedir. 

Eğitim düzeyine bakıldığında, araştırma sonuçları beyaz yakalı kadınların %75’inin hayatlarında en az bir kez, şiddetin en az bir türüne maruz kaldığını göstermiştir. 

Bütün bunlarla birlikte, dünyada ve ülkemizde şiddete karşı farkındalık günden güne artmaktadır. Sabancı Üniversitesi AİŞ* ve CTÖ** Komiteleri olarak, tüm öğrencilerimiz ve çalışanlarımız için eşitlikçi, sağlıklı, güvenli ve pozitif bir öğrenme, çalışma ve yaşama ortamı sağlanmasını amaç ediniyor ve bunun için çalışıyoruz. Bu amaçla, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve sona ermesi için üzerimize düşen tüm görevleri yapmaya hazır olduğumuzu bildirmek ve herkesi kadına yönelik şiddetin önlenmesinde aktif rol almaya davet etmek isteriz.

Üniversitemizin çeşitli yerlerinde bulunan afiş ve görsellerde; destek almak için her türlü bilgiyi bulabilirsiniz. 

Şiddetin herhangi bir türüne maruz kalıyorsanız yalnız değilsiniz. 

Başvuru adreslerimiz; 

ais-komite@sabanciuniv.edu

ct-komite@sabanciuniv.edu

 

*Aile İçi Şiddeti Önleme ve Destek Komitesi

**Cinsel Tacize Karşı Önlem ve Destek Çalışmaları Komitesi

Elektronik Mühendisliği doktora öğrencileri ve öğretim üyemizin başarısı

Elektronik Mühendisliği doktora öğrencileri Hasan Azgın, Ercan Kalalı ve Fakülte Üyesi İlker Hamzaoğlu 2017 yılında IEEE Transactions on Consumer Electronics dergisinde en iyi 3. makaleyi yayınladıkları için IEEE Consumer Electronics Society Chester Sall ödülünü aldılar. 


Ödül 11-13 Ocak 2019’da Las Vegas, NV, ABD de yapılacak IEEE International Consumer Electronics konferansındaki ödül yemeğinde verilecek. 

Hasan Azgin, Ercan Kalali, Ilker Hamzaoglu
A Computation and Energy Reduction Technique for HEVC Intra Prediction
IEEE Transactions on Consumer Electronics, vol. 63(1), February 2017, pp 36-43.
DOI: 10.1109/TCE.2017.014728

Çinli Sanatçı Bao Lihui SSBF Galeri’de: Uzaktaki Bulutlar

Sabancı Üniversitesi Çinli fotoğraf sanatçısı Bao Lihui’yi ağırlıyor. Bao Lihui’nin fotoğrafları Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Galeri’de sergilenecek. “Uzaktaki Bulutlar” başlıklı fotoğraf sergisinin Küratörlüğünü SSBF Öğretim Üyesi Alex Wong yapıyor. 23 Kasım 14:30’da açılacak sergi 14 Aralık tarihine kadar gezilebilecek. Bao Lihui serginin açılış günü saat 15:30’da bir konuşma da yapacak. 

Çin’in güneybatısında yer alan Yunnan eyaletinin başkenti Kunming’de doğan Bao Lihui, Dali Uluslararası fotoğraf festivali sanat yönetmenliği, Yunnan fotoğrafçılık kuruluşu kurul başkanlığı, Yunnan foto gazetecilik topluluğu vekilliği ve genel sekreterliği ve ‘mystery’ fotoğraf magazini kuruculuğu ve editörlüğü gibi birçok görev yapıyor. Küratörlük de yapan Bao Lihui aynı zamanda profesyonel fotoğrafçı. Yılda bir verilen Çin Golden Awards ödüllerinde ve yine yılda bir düzenlenen Çin yerel fotoğraf yarışmasında jüri üyeliği yapan Bao Lihui, ayrıca Çin fotoğrafçılar kuruluşu küratöryel komite üyesi ve Çin fotoğrafçılar derneği delege genel sekreterliği de yapıyor.  

Bao Lihui “Uzaktaki Bulutlar” sergisine ilişkin şunları söylüyor: “Fotoğraf  serisinde, Yunnan’da belirli kültürel geçmişe sahip insanlari hedefledim. Bu bireylerin ve onların hayatlarında, büyük desenler değil de minik ışık noktaları olduğunu gözlemledim. Küçük, somut, canlı, karmaşık, gerçek ve dereceli olabilir. Bu dünya, din ve insalıkla ilgili.”

Yunnan, Çin’de uzak bir eyalet olmakla beraber, en çok etnik azınlıkları barındırdığı bilinen yerleşim yeri. Yunnan, çoklu etnik grup, din ve kültürel formdan oluşan insanlarla dolu bir dünya. İnsanlar bu gizemli platoyu adlandırmak için ‘bulutların güneyi” ismini uygun görmüşler.  

Güneye giden göç ile birlikte birçok etnik grup ve farklı kültürler bir araya gelip birleşmiş ve daha sonra Yunnan’ın kapalı kızıl topraklarında evrilmiş. Aynı zamanda, bu sihirli topraklar tamamen farklı kültürleri korumuş ve insanlara renkli bir görüntü sunmuş. Bu renkli gelenekler ve farklı etnik grupların gelenekleri, Yunnan’ı adeta yaşayan bir tarih müzesi haline getirmiş.  

19. Yüzyılın sonları, 20. Yüzyılın başlarında, hristiyanlığın tanıtılması ile bu topraklar gitgide artan bir kültürel fizyon göstermiş. Hristiyanlığın Yunnan’da yayılması ve büyümesine dayanarak, dünya politik yapısını, Çin’in politik sitemini ve insan ile insan evriminin tarihi karakteristiklerini bir araya getirdiğine varılabilir.

Kampüsümüz "Ultimate Frisbee Antrenörlük Eğitimi"ne ev sahipliği yaptı

Sabancı Üniversitesi Ultimate Frisbee Kulübü önderliğinde kampüsümüz "Frizbi Projesi" kapsamında 16 - 18 Kasım 2018 tarihlerinde Türkiye’de ilk kez gerçekleşen ve uluslararası antrenörlük eğitimi olan "Ultimate Frisbee Antrenörlük Eğitimi"ne ev sahipliği yaptı. Katılımcılarına kendi takımlarını ve komünitelerini ileriye taşıyabilecek teknik bilgiler, teorik ve pratik uygulamalarla verildi.  

Temel amacı katılımcılarına teorik ve pratik uygulamalarla takımlarını ileriye taşıyabilecekleri teknik bilgileri vermek olan Ultimate Frisbee Antrenörlük eğitimi "Train the Trainer" (TtT) bu yıl Sabancı Üniversitesi ev sahipliğinde Türkiye'de ilk kez düzenlendi.

Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinin öğrencilerinden ve mezunlarından oluşan, Yurtdışı ve Türkiye’den toplam 50 katılımcı sporun ve takımlarının gelişimini desteklemek ve koçluk yapmayı ögrenmek için Sabancı Üniversitesinde biraraya geldi. Etkinlik European Ultomate Federation (EUF) ve Türkiye'deki Ultimate Frisbee kuruluşu olan ve organizasyonu yürüten Oyunun Ruhu Derneği (ORD) işbirliği ile gerçekleşti. Normalde her yıl Avrupa’da gerçekleşirken bu eğitim, bu yıl Can Paçacıoğlu sayesinde ilk kez Türkiye’de gerçekleşmiş oldu.

Eğitim, EUF başkanı ve İtalya milli takım koçu gibi önemli takımlar tarafından verildi. 2020'de ikincisi gerçekleşmesi planlanan eğitim, ülkemizde bu sporun gelişmesine ve Türkiye'nin Avrupa sahnesinde de yer almasına büyük katkıda bulunuyor.

 

Şerif Kaynar: Pamuk Prenses’ten Daha Beyaz Olmalısınız

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi yüksek lisans programları mezunları ve öğrencileri, 20 Kasım 2018, Salı akşamı, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde bir araya geldi.

Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Nihat Kasap ve Yüksek Lisans Programları Direktörü Yusuf Soner’in açılış konuşmasının ardından, Korn Ferry Türkiye Başkanı Şerif Kaynar bir konuşma yaptı. Şerif Kaynar, 22 yıldır yaptığı beyin avcılığında edindiği tecrübeleri aktardı.

Kaynar, konuşmasına etik değerlerin önemine vurgu yaparak başladı. İş hayatında şeffaflığın önemini “Pamuk Prenses’ten daha beyaz olmalısınız, hep doğruyu söyleyin. Dünyada bütün başarılı olmuş yöneticilerin etik olduğunu gördüm” sözleriyle anlattı. Dünyada çok büyük şirketlerin etik olmayan yöneticiler yüzünden battığını sözlerine ekledi.

Şerif Kaynar en iyilerden oluşan ekiple çalışmanın hem yöneticinin hem de şirketin ileri gitmeni için kaçınılmaz olduğunu vurguladı. İş hayatında cömertliğe değinen Kaynar, cömertliğin sadece maddi olarak kısıtlı olmadığını, altında çalışanlara destek, zaman ve ilgi vermenin de cömertlik olduğunu söyledi.

Hayatta her zaman kendinizi sıfırdan yaratmaya hazır olun

Mezunlara sürekli öğrenmeye devam etmeleri tavsiyesinde bulunan Kaynar, “Hayatta her zaman kendinizi sıfırdan yaratmaya hazır olmalısınız. İnsanların hayatlarında her zaman ileri gitmek yok. Biz her zaman ileriye gitmek istiyoruz ancak bazen geriye ve yana gitmeliyiz” dedi. Bir yöneticide aradığı en önemli özelliğin öğrenme kabiliyeti olduğunun altını çizen Kaynar, “Bizim yaptığımız iş devamlı değişiyor. Siz eğer kendinizi öğrenmeye kapatırsanız ileriye gidemezsiniz” diyerek devam etti.

Konuşmasında saygılı olmanın önemine de vurgu yapan Kaynar, “Herkes üst mevkidekilere saygılıdır. Ama siz altınızdakilere, tedarikçilerinize saygılı olun. Rakiplerinize saygılı olun çünkü onlar pazarı büyütüyorlar” diyerek devam etti.

Sevilen insanlar daha başarılı olur

Yöneticilerde gördüğü bir noktanın da şans olduğunu belirten Kaynar, “Hepinizin tepesinden şans füzeleri geçiyor. Arada bir elinizi kaldırıp o füzeleri yakalamanız lazım” diye tavsiyede bulundu. Bununla beraber sevilen insanların daha başarılı olduğunu belirten Şerif Kaynar, “Sevilmeye gülümsemekle başlayabilirsiniz. İnsanlar gülümseyen kişileri daha çok seviyor. Bilgiyi paylaşan, kapısı açık, egosu düşük insanlar daha çok seviyor” dedi. İş hayatında ilerlemede network’ün de önemli bir nokta olduğunu belirten Kaynar, network’ten müthiş fırsatlar çıkacağının altını çizdi.

Liderlik ruhunun her kişi doğduğu anda içinde olduğunu söyleyen Kaynar, “Bunu geliştirmek sizin elinizde. Artık her pozisyonda liderlik ruhu aranıyor” diyerek devam etti.

Hayal gücünüzü geliştirin

Hayal gücünün yapılan her işin daha iyi yapılmasını sağladığını belirten Kaynar, hayal gücünü geliştirmek için iki yol olduğunu söyledi. Bunlardan ilkinin kitap okumak ikincisinin ise seyahat etmek olduğunu dile getirdi.  

Yöneticilerde aradığı diğer bir özelliğin de uzlaşma kültürü olduğunu dile getiren Kaynar, başarılı yöneticilerde uzlaşma kültürünün çok gelişmiş olduğunu gördüğünü sözlerine ekledi. Uzlaşma kültürünün aileden başlayarak öğrenilmesi gereken bir konu olduğunun da altını çizdi.

Şirketlerin artık dünya vatandaşı çalışanlar ve yöneticiler aradıklarını ifaden eden Kaynar, dinleyicilere kendilerini bu yönde geliştirmeleri tavsiyesinde bulundu.

Hayatın ‘satış becerisi’nden oluştuğunu söyleyen Kaynar, “Kendinizi satmayı bilmeniz gerekir” dedi. “Dünyanın en iyi beyin cerrahı olsanız bile satış beceriniz yoksa hiç hastanız olmaz” diyerek örnek verdi.

Anlattıklarının hepsini özetleyen tek kelimenin güven olduğunu söyleşen Kaynar, “İnsanlar güvendiği kişilerle iş yaparlar. Güveni kazanmak zordur, kaybetmek kolaydır” uyarısında bulundu.

Kaynar, kadınların üst yönetimde olmasına çok önem verdiği konular arasında olduğunu da sözlerine ekledi. Şirketi aracılığıyla uluslararası şirketlerin üst yönetimine getirilen başarılı kadın yöneticilerden örnekler verdi.

Şerif Kaynar konuşmasının ardından öğrenciler ve mezunlardan gelen soruları yanıtladı.

Sunparadise’ın desteğiyle düzenlenen buluşma kokteyl ile devam etti.

Yönetim Kurullarında ve İşte Dönüşüm

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından 6.sı düzenlenecek Türkiye Kadın Direktörler Konferansı, 27 Kasım 2018, Salı günü “Yönetim Kurullarında ve İşte Dönüşüm” başlığıyla Zorlu PSM’de gerçekleşecek.


Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun düzenlediği Türkiye Kadın Direktörler Konferansı serisinin altıncısı 27 Kasım 2018, Salı günü Zorlu PSM’de gerçekleşecek. Bu yıl “Yönetim Kurullarında ve İşte Dönüşüm” temasıyla düzenlenecek konferansın açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şirin yapacak.

AFFECT (American Female Finance Committee of the American Finance Association – Amerikan Finans Birliği Kadın Finans Komitesi) Başkanı ve University of Oxford, Saïd Business School Öğretim Üyesi Renee Adams’ın ana tema konuşmacısı olacağı konferansta, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat “Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2018” raporunu sunacak.

Rapor sunumunun ardından Çok Katmanlı Çeşitlilik  ve Yönetim Kurullarının Etkinliği başlıklı panele geçilecek. White& Case Türkiye Kurucu Ortağı Aslı Başgöz’ün yönetimindeki panelde; International Paper Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet C. Dördüncü,  Zorlu Enerji ve Vestel Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül İldeniz, ENI Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Karina Litvack, Ford Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Katharine King ve Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Niki Beattie yer alacak.

Konferansın sonunda, Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu ödülleri de sahiplerini bulacak.

Program:

Tarih: 27 Kasım 2018

Saat: 16:00 – 20:00

Yer: Zorlu PSM, Meydan Fuaye

16:00 – 16:30 - Kayıt

16:30 – 18:30

  • Açılış

Şirin Tekinay (Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı)

  • Ana Tema Konuşması

Renee Adams (AFFECT* Başkanı, University of Oxford, Saïd Business School)

  • Rapor Sunumu “Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın, 2018”

Melsa Ararat (Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü)

  • Panel: Çok Katmanlı Çeşitlilik ve Yönetim Kurullarının Etkinliği

Moderatör: Aslı Başgöz (White& Case Türkiye Kurucu Ortağı)

Panel Katılımcıları :

  • Ahmet C. Dördüncü (International Paper Bağımsız Yönetim Kurulu üyesi ve 30% Kulübü Türkiye Başkanı)
  • Ayşegül İldeniz (Zorlu Enerji ve Vestel Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi)
  • Karina Litvack (ENI Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi)
  • Lisa Katharine King (Ford Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi)
  • Niki Beattie (Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı)
  • Ödül Töreni: “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu”

18:30-20:00 Kokteyl ve Networking

Not: Türkçe ve İngilizce simültane tercüme hizmeti verilecektir.

 

Genç Mor Sertifika Programı Öğretmen Adaylarıyla İzmir'de Buluştu

Genç Mor Sertifika Programı kapsamında düzenlenen ​Toplumsal Cinsiyet Sertifika Programı 15-18 Kasım’da İzmir’de yapıldı. Sabancı Vakfı’nın desteğiyle, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi (SEÇBİR) ortaklığındaki programa başvurular arasından seçilen 14 öğretmen adayı katıldı.

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi (SEÇBİR) ortaklığında Genç Mor Sertifika Programı kapsamında düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Sertifika Programı 15-18 Kasım’da İzmir’de gerçekleştirildi.

Celal Bayar Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi eğitim fakültelerinden 14 öğretmen sertifika aldığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi amacıyla düzenlenen programa, sosyolojiden psikolojiye, edebiyattan medyaya farklı alanlardan akademisyen ve uzmanlar katkı sundu. Program kapsamında ayrıca Mor Sertifika Programı Belgesel Gösterimi de İzmir Sanat Oditoryum Salonu’nda yapıldı.

Eğitimin tüm kademesinde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”

Mor Sertifika Programı'nın, Sabancı Vakfı'nın desteğiyle 11 yıldır sürdürülen programın amacı öğretmenlere toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı yaratmak. 2018 yılına geldiğimizde de toplamda 17 ilde 3 bin 500'den fazla öğretmene ulaşıldı. Öğretmenlere kendi ders içi pratiklerinde veya kendi derslerinde gerek bireysel gerek mesleki anlamda kendilerini geliştirecek toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili farkındalıklar kazanılması için çalışmalar yapıldı. 2016 yılından bu yana Mor Sertifika Programını daha da genişleterek; sadece lise öğretmenleriyle değil öğretmen adayları, sivil toplum kuruluşları, ilkokul, ortaokul seviyesindeki öğrencilerle temas kurulmaya başlandı. Dolayısıyla eğitimin tüm kademesinde toplumsal cinsiyet eşitliğini kazandırmak için çalışma, proje ve etkinlik ilgi alanına girdi. Mor Dosya için akademisyenler ve öğretmenler bir araya gelip 4 farklı alan toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı eğitim materyalleri üretti. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik, edebiyat, fen-teknoloji- matematik ve sosyal bilimler olmak üzere toplam dört alan var. Bu dört farklı alandan toplam 17 materyal üretildi. Materyallerin özelliği öğretmenlerin hem müfredatta çok rahat bir şekilde kullanabileceği, hem de müfredata alternatif toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda öğrencilerde birtakım duyarlılıklar yaratabilecek materyaller olmaları. Eğitim fakültesi öğrencileri de projenin içine dahil edilmeye çalışılıyor.

Geleceğin öğretmen adayı olan Eğitim Fakültesi Öğrencileri için toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok özel bir program olan Genç Mor Sertifika’da öğretmen adayları yoğun bir eğitim alıyor. Programdaki konular şu başlıklar halinde; Gruplar arası ilişkiler ve ayrımcılığın sosyal psikolojik boyutu, Ayrımcılıkla mücadele için stratejiler, Cinsiyet ile ilgili temel kavramlar, Cinsiyete dayalı ayrımcılık, Medya ve toplumsal cinsiyet, Kadın hareketi tarihi, Siyaset ve toplumsal cinsiyet, Hukuk ve toplumsal cinsiyet, Psikoloji ve toplumsal cinsiyet, Eğitimde cinsiyet temsilleri olarak özetlenebilir.  Programa farklı branşlardan katılan eğitim fakültesi öğrencileri hem yeni kavram ve teorilerle karşılaşıyor hem de grup arkadaşlarıyla birlikte ders içi etkinlikler geliştiriyorlar. 

Disleksik çocukların eğitimini destekleyen mobil uygulama

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Doktora Öğrencisi Günet Eroğlu, okul hayatında ve öğrenmede güçlük çeken disleksik çocuklara yönelik  “Auto Train Brain” isimli mobil uygulamayı geliştirdi.

Disleksi Vakfı tarafından da desteklenen “Auto Train Brain” uygulaması için Klinik Araştırma Etik Kurul Onayı alındı.

 

Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Doktora öğrencisi Günet Eroğlu, disleksik çocuklara yönelik nörogeribildirime dayalı mobil telefon uygulaması geliştirdi. Günet Eroğlu, kendi yaşam tecrübesinden yola çıkarak tasarladığı ve geliştirdiği yazılım konusundaki doktora çalışmasını Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Selim Balcısoy ve Öğretim Üyesi Müjdat Çetin danışmanlığında yürütüyor. 

“Auto Train Brain” adlı mobil uygulama, özgül öğrenme güçlüğünün bir alt grubu olan ve ilaçla tedavisi henüz mümkün olmayan disleksinin etkilerini azaltıyor ve çocukların okul başarısının artmasında yardımcı oluyor. 

Uygulama disleksik çocukların okuma hızını artırıyor ve hata oranları düşüyor

“Auto Train Brain” adlı mobil uygulama, çocukları görsel ve işitsel oyunlarla destekliyor ve kendi beyin sinyallerini kendilerine geri besleyerek (nörogeribildirim) iyileştiriyor. 1000’den fazla sağlıklı ve 17 disleksik kişi üzerinde test edilen mobil uygulamada elde edilen bulgulara göre, birinci kullanımdan itibaren beynin önemli parametrelerinde iyileşme, 20’nin üzerinde kullanımdan itibaren disleksik çocukların bilişsel performanslarında artış gözleniyor. 

60 Disleksik Çocuğa Ücretsiz Klinik Araştırma Fırsatı

Auto Train Brain uygulaması için, Klinik Araştırma Etik Kurul Onayı alındı. Kasım ayında başlayacak olan Klinik Araştırma’ya 7-10 yaş arası 60 disleksik çocuk katılabilecek. Disleksik çocuklara, eğitim öncesinde Disleksi Vakfı tarafından Türkiye'ye getirilen ve özgül öğrenme güçlüğünü teşhise yarayan TILLS adlı bir psikometrik test uygulanacak ve bu çocuklar 2 ay içerisinde 60 seans Auto Train Brain seansı alacak. Eğitimin tamamlanmasının ardından 6 ay sonra TILLS testi yenilenerek çocuklarda Auto Train Brain eğitiminden kaynaklanan bilişsel performans artışı izlenecektir. Bu çalışma, gönüllü disleksik çocuklar ve aileleri için ücretsizdir. 

Disleksi Vakfı’ndan destek

Auto Train Brain uygulaması aynı zamanda Disleksi Vakfı tarafından da destekleniyor. Uygulama vakfa özel eğitim için gelen disleksik çocuklara ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Auto Train Brain uygulaması Aralık ayında gerçekleşecek Disleksi Kongresi’nde ayrıca kitlelere tanıtılacaktır. 1-7 Kasım haftası aynı zamanda Disleksi Farkındalık Haftası olarak bilinmektedir.

Sabancı Üniversitesi Sanayi İşbirlikleri ve Teknoloji Lisanslama Ofisi (İLO) ile patent başvurusu yapılan “Auto Train Brain” mobil uygulaması, Google Play Store'dan ve App Store'dan indirilebilir.

Detaylı bilgi ve kayıt için: http://www.healthmobilesoftware.com  

Abone ol