Ana içeriğe atla

Yaratıcı Reklam Dijital Teknolojiyle Buluşursa

Bu haber Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı 2006 Mezunu Sıla Nur Işık'ın 19 Kasım 2018 tarihinde, "Kaitlin Zhang Branding" adlı blogda yayımlanan röportajından alıntıdır.

Sıla Nur Işık'ın kurucularından olduğu yaratıcı danışmanlık şirketi Mind The Ad, yenilikçi teknoloji çözümleri kullanarak yaratıcılığı güçlendiriyor ve müşteri satış sunumlarını zenginleştiriyor. Misyonu, yaratıcı alan içinde global anlayış ve sektörlerarası bağlantıları buluşturarak, ajanslar ve teknoloji tabanlı girişim ekosistemleri arasında işbirliği oluşturmak. Sıla ile bir marka için teknolojiyi, yurtdışı seyahatleri sayesinde dijital pazarlamaya dair global anlayış edinmesini ve bir kadın girişimci olarak motivasyonlarını konuştuk.

Bize şirketin Mind The Ad'den söz eder misin?

Mind The Ad, reklam ajanslarını dünyadaki en heyecan verici dijital teknolojilerle buluşturan yaratıcı bir danışmanlık şirketi. Ajansları dünyanın dört bir köşesindeki startup şirketlerle buluşturarak, marka deneyimi dediğimiz şeyin sınırlarını zorlayan, gerçek anlamda benzersiz kampanya fikirleri oluşmasını sağlıyoruz. Ajanslar için bu satış sunumları, tanıtımlar ve portfolyoları farklılaştıracak, özel tasarlanmış dijital teknoloji çözümleri anlamına geliyor. Startup şirketlerin de seslerini hak ettikleri gibi duyurabilmelerini sağlıyoruz.

Sana göre dijital teknoloji, marka oluşturma ve pazarlamada nasıl bir rol oynuyor?

Yaratıcı fikirlerin her yerde karşımıza çıkabileceğine inanıyorum; yaratıcı sektörün en parlak beyinlerinin eserleri, teknoloji, yetenek ve girişimci ruhla birleştiğinde ise sihir kendisini gösteriyor. Yapay zeka, arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulamalarını içeren yaratıcı örneklere her gün yenileri ekleniyor, dijital otomasyon ve optimizasyon araçları sayesinde kampanya uygulamasında verimlilik sağlanıyor. Ayrıca tüketiciler dijital teknolojiye eskisine göre çok daha fazla maruz kaldıkları için bir beklenti ekonomisi doğuyor. Dolayısıyla markaların, tüketicilerin taleplerini karşılayabilmek için dünyadaki teknoloji yeniliklerini çok daha yakından takip etmesi gerekiyor.

Şirketinin ilham kaynağı neydi?

Marka oluşturarak, ürün iyileştirerek ve insanların hedeflerine ulaşmalarına destek vererek geçirdiğim on yılı aşkın zamanda, çeşitli pazarlama ve işletme disiplinlerinde deneyim kazandım, lider markalara projeler uyguladım ve startup şirketlerin dijital ürün ve hizmetlerini iyileştirmelerine destek verdim. Mind The Ad'i Londra ve İstanbul'da yaratıcı dijital ajans olarak 5 yıl süreyle işlettim. İlk kez 2015 yılında ajansa startup'lar getirdim. Çok iyi tepkiler aldığım için yeni bir fırsat düşünmeye başladım: Dünya çapında yenilikçi teknolojileri keşfedecek ve en iyi yaptığımız iş olan yaratıcı sorun çözme ile buluşturacaktım. Ajans dünyası ile teknoloji şirketleri arasında büyük bir kopukluk var.

İki tarafta da geniş deneyimim olduğu için, Mind The Ad'in hizmetlerini yeniden kurguladım ve yaratıcı danışmanlık hizmetlerini dünyanın en parlak startup'larıyla buluşturmayı kendime görev ve tutku edindim. Perakende teşhir ünitesi olarak dijital multitouch masalardan, tweet ile çalışan otomatlara kadar şaşırtıcı teknolojilerle dolu bir portföy oluşturdum.

Yurtdışı seyahatlerinde, işini büyütmeni sağlayan neler öğrendin?

Londra ve İstanbul ofislerimizde aynı anda pek çok proje yürütürken, global trendler ilgimi çekti. İlk Remote Year programına başvuru yapan 25.000 kişi arasından seçildim ve Avrupa, Asya ve Güney Amerika'da 12 ülkeye seyahat ettim.

Bir dijital gezgin olarak 90'dan fazla girişimci ve startup'la, 5 kuluçka/hızlandırma şirketiyle (Google Launchpad, Start-up Malaysia, Start-up Chile, Start-up Peru ve Wayra) bağlantı kurdum, sayısız şirket sunumu yaptım ve dünyanın dört bir yanındaki startup'lara marka oluşturma ve dijital danışmanlık hizmeti verdim.

Farklı ülkelerde çalışmak, zorluklarına karşın bana bilgi, beceri ve yetenek kazandırdı, daha geniş bir pazara hitap etmemi sağladı ve kültürler arası iletişim becerimi çok geliştirdi. İşimi bir üst düzeye taşıyacak güven, güvenilirlik ve deneyimi sağladı.

Birleşik Krallık'taki teknoloji sektörü hakkında ne düşünüyorsun?

Bir yenilikçilik merkezi ve kendi başına bir küresel marka olarak Birleşik Krallık, uluslararası yeteneklere ve iletişim ağlarına ulaşma kapasitesine sahip. Londra ise, insanlara becerilerini dünyaya pazarlamak için mükemmel fırsatlar sunan, geliştirdiği yenilikleri deneme imkanı veren bir şehir. Global bir mükemmeliyet merkezi olarak işletme alanında da başarısını kanıtlamış. Her gün yeni fikirlerin ortaya atıldığı bir ortamda, bu özellikleri ve hızıyla Birleşik Krallık, bu işe neden girdiğimi ve yaratıcılığıma neyin ilham verdiğini bana hatırlatıyor.

Yeni başlayan kadın girişimcilere ne öneriler verirsin?

“Karayı gözden kaybedemeyenler okyanusu geçemez”  diye bir söz vardır ve hayatımdaki önemi büyüktür; ne zaman karşıma yeni bir engel çıksa, döner aklıma gelir. Kadın girişimcilerin cesur, meraklı ve açık fikirli olmaları çok önemli çünkü dünyayı ancak birlikte daha küçük ve daha güzel bir yer yapabiliriz.

 

"Bu Gençlikte İŞ Var!” yarışması başvuruları için son gün 3 Aralık

TÜSİAD tarafından, Türkiye’nin büyümesi ve kalkınmasında aktif rol oynayacak, vizyoner üniversite öğrencilerine, iş dünyasının deneyimlerini sunma amacıyla düzenlenen “TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!” yarışması için son başvuru tarihi 3 Aralık 2018.

Katılımcıların başvuru sırasında 30 yaşından gün almamış olmaları ve yurtiçi ya da yurtdışında bir üniversitenin ön lisans, lisans veya lisansüstü bölümüne kayıtlı olmaları gerekiyor.

Detaylı bilgi ve başvuru için www.bugenclikteisvar.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Şirin Tekeli Ödülleri Sahiplerini Buluyor

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından düzenlenen Şirin Tekeli Araştırma Ödülü Konferansı ve Ödül Töreni 1 Aralık 2018, Cumartesi günü Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek. SU Gender tarafından geçen sene başlatılan Şirin Tekeli Araştırma Ödülü'nün ilk konferansı olma özelliğini taşıyan bu buluşmada 2017 yılında ödül almaya hak kazananlar araştırma çıktılarını sunarken bu sene ödül almaya hak kazananlar konferans sonundaki ödül töreninde açıklanacak.

Bugüne kadar birçok araştırmacının, akademisyenin ve aktivistin yoluna ışık tutan; demokrasi, akademik özgürlük, toplumsal cinsiyet eşitliği ve feminizm alanlarında öncü çalışmalar yapmış olan Şirin Tekeli’nin bıraktığı zengin mirasın yaşaması, paylaşılması ve çeşitlenmesine katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirilen Şirin Tekeli Araştırma Ödülü, Türkiye’de toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemeyi ve teşvik etmeyi amaçlıyor.

Şirin Tekeli Araştırma Ödülü’ne başvurular, doktora öğrencileri ile doktora derecesini tamamlamasının üzerinden en fazla 15 yıl geçmiş tüm araştırmacılara açık gerçekleşmiştir.  Gönderilen araştırma önerileri, üniversiteler arası bir seçici kurul tarafından uluslararası akademik kriterler temel alınarak değerlendirildi. 2018 Seçici Kurulu’nda Yeşim Arat, Fatmagül Berktay, Sibel Irzık, Deniz Kandiyoti ve Ayşe Öncü yer aldı.

Başvurular değerlendirilirken önerilecek olan araştırma konusunun Türkiye’de toplumsal cinsiyet odaklı ve özgün olması kriter olarak belirlendi.

PROGRAM

Tarih: 1 Aralık 2018, Cumartesi

Saat: 10.30

Yer: Minerva Palas

Şirin Tekeli Hakkında:

Haziran 2017’de aramızdan ayrılan Şirin Tekeli, arkasında çok zengin bir miras bıraktı. 1978 yılında alanında bir ilk olarak İstanbul Üniversitesi’nde yazdığı doçentlik tezi Kadınlar ve Siyasal-Toplumsal Hayat (İletişim, 1982) ve Türkiye’de feminist kadın çalışmalarının ilk disiplinlerarası derlemelerinden olan 80'ler Türkiye'sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar (İletişim, 1990) kitaplarının yanı sıra, 1980’lerin başında Somut gazetesinde yazdığı ilk feminist yazılar, Fransızca ve İngilizce’den çevirdiği 20’den fazla kadın ve demokrasi odaklı kitap ve uluslararası akademik dergi ve derlemelere yazdığı makalelerle Şirin Tekeli, kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının Türkiye’de ve Türkçe’de kurulmasına ve yerleşmesine öncülük etti.

Şirin Tekeli aynı zamanda sivil toplumun, feminist hareketin ve toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının kurumsallaşması ve güçlenmesi yolunda atılan pek çok adımın öncüsü ve itici gücü oldu. 1985-1990 arasında Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) uygulanmasını talep eden dilekçe kampanyası, Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü, Kâriye Şenliği, Mor İğne Kampanyası ve Medeni Kanun reform çalışmalarında aktif rol oynadı. 1986’da İnsan Hakları Derneği’nin, 1989’da İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın, 1990’da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın, 1993’te Türkiye Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin, 1997’de Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği’nin (KA-DER) ve Winpeace – Türk ve Yunan Kadınları Barış Girişimi’nin kurucuları arasında yer aldı.

Nano Open Seminer Serisi’nin yeni konuğu Ersin Göğüş

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi 30 Kasım 2018, Cuma günü Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ersin Göğüş’ün “Yaşam Nano Boyutta Başlar” konulu semineri ile devam ediyor. 

“Yaşam Nano Boyutta Başlar” konulu semineri 30 Kasım 2018, Cuma günü saat 11.00’da SUNUM Fuaye alanında gerçekleşecek. 

Seminerde Ersin Göğüş, yaşamın temel bileşenlerine yakından bakmamızı ve sonrasında yaşamın Dünya’da gelişimini inceleyip, dünya dışında yaşamın izlerini sürmemizi sağlayacak. 

Seminere tüm Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları davetlidir.

Patent Information Conference’da yer aldık

Araştırma ve Lisansüstü Politikaları Direktörlüğü (ALP), Sanayi İşbirlikleri ve Teknoloji Lisanslama Ofisi’nde (İLO) Sınai Mülkiyet Hakları ve Lisanslama Sorumlusu olarak görev yapan Mustafa Çakır, 14-15 Kasım 2018 tarihlerinde European Patent Office (EPO) tarafından Brüksel’de düzenlenen Patent Information Conference etkinliğinde Sabancı Üniversitesi’ni temsil etti.

EPO tarafından düzenlenen en prestijli etkinliklerden biri olan Patent Information Conference’da, 100 milyondan fazla patent dokümanı içeren ve herkesin ücretsiz bir şekilde patent araştırması yapmasına imkân sağlayan araştırma veri tabanı Espacenet’in yeni tasarımı ve yepyeni özelliklerini içeren beta versiyonu da tanıtıldı.

Dünyanın her yerinden patent veri analiz firmaları ve eğitimcilerinin katılım sağladığı Patent Information Conference’da Mustafa Çakır, EPO tarafından iletilen talep üzerine Espacenet Beta versiyonu için hazırladığı kullanıcı raporunu ve teknik izlenimlerini aktardı. 20. yılını kutlayan veritabanı Espacenet’in yeni sitesini test ederek,  yenilenen arayüz tasarımı ve özellikleri üzerine teknik değerlendirme hazırlayan Çakır, hazırladığı vaka sunumunu EPO’dan Johannes Schaaf ile birlikte konferans katılımcıları ile paylaştı.

EPO Patent Information Conference programı hakkında bilgi için tıklayın:  https://www.epo.org/learning-events/events/conferences/pi-conference/programme.html#tues 

2018 yılında halka açık şirketlerde kadın yönetim kurulu üyesi oranı arttı

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından 6.sı düzenlenen Türkiye Kadın Direktörler Konferansı, 27 Kasım 2018, Salı günü “Yönetim Kurullarında ve İşte Dönüşüm” başlığıyla, Zorlu Holding ve Zorlu PSM’nin sponsorluğunda gerçekleşti. 

Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2018 Raporu’nun sunulan konferansta, “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” ödülleri sahiplerini buldu. Doğuş Otomotiv, Ford Otomotiv, Tat Gıda, TAV Havalimanları Holding ve Tekfen Holding ödül alan kurumlar oldu.

Rapor sonuçlarına göre;

  • Kadın yönetim kurulu üyesi oranı 2017 yılındaki düşüşten sonra tekrar iyileşmeye başlayarak %15,2’ye yükseldi. 
  • 2018 yılında yönetim kurullarının tamamı erkeklerden oluşan şirketlerin oranı ilk defa %40’ın altına düştü. 
  • 2012’den itibaren kadın üyeler arasında şirketin hâkim pay sahibi ailelerin üyeleri giderek azalırken profesyonel kadın oranı arttı. Cam tavanı kırarak yönetim kurullarına seçilen 230 kadın BIST şirketleri yönetim kurulu üyeliklerinin %8,3’ünü oluşturdu.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun düzenlediği Türkiye Kadın Direktörler Konferansı serisinin altıncısı 27 Kasım 2018, Salı günü Zorlu Holding ve Zorlu PSM’nin sponsorluğunda Zorlu PSM’de gerçekleşti.

Bu yıl “Yönetim Kurullarında ve İşte Dönüşüm” temasıyla düzenlenen konferansın açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şirin Tekinay yaptı.

Şirin Tekinay konuşmasında “Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden birinin Cinsiyet Eşitliği olduğunu göz önüne alarak iş gücündeki kadın katılımını sağlamanın yolu, üst yönetimde, karar merciinde kadınların olmasından geçiyor" dedi.

AFFECT (American Female Finance Committee of the American Finance Association – Amerikan Finans Birliği Kadın Finans Komitesi) Başkanı ve University of Oxford, Saïd Business School Öğretim Üyesi Renee Adams ana tema konuşmacısı oldu.

Renee Adams konuşmasında yönetim kurullarında cinsiyet eşitliği politikalarını ele aldı. Cinsiyet eşitliği politikaları ile ilgili akademik araştırmaların yeterli olmadığına değinen Adams daha fazla akademik araştırma yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Renee Adams “Kadınların yönetim kurullarındaki temsiliyeti çoğu insanın düşündüğünün aksine çok düşük. Kadınların yönetim kurullarındaki temsiliyeti ülkeden ülkeye de büyük farklılıklar gösteriyor. Bu sorun sadece iş dünyası ile ilgili değil, bu ülkeler düzeyindeki faktörlerle ilgili” dedi.

Konuşmasında kendi araştırması hakkında bilgi veren Adams, 16 Avrupa Birliği ülkesi, ABD, Birleşik Krallık ve Japonya karşılaştırmasını aktardı. Ülke düzeyindeki faktörlerin önemine değinen Adams, “Ülkeler genelinde cinsiyet eşitliği, kültür ve kotalar önemlidir” diyerek devam etti.

Adams konuşmasını sonlandırırken, “Yönetim kurullarındaki çeşitliliğin daha iyi ölçülmesi gerekiyor. Potansiyel politika hedeflerinin daha açık olması gerekiyor. Kotalar tek başlarına yeterli değil. İş dünyasının politika yapıcılarla işbirliği yapması gerekiyor” dedi.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat “Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2018” raporunu sundu. Melsa Ararat “Dünyada ve Türkiye’de yönetim kurullarında kadın oranında gözlemlenen artışlar yeterli değil. Daha önemlisi şirketlerin tepe yönetiminde kadın oranı ve kadın CEO oranı çok düşük kalmaya devam ediyor. Türkiye’de aileleri temsil eden kadın CEO’lar hariç tutulursa profesyonel kadın CEO oranının sadece yüzde 2 olduğu görülür. Bu tablonun önemli sebeplerinden birisi toplumun kadınlardan bekledikleri ile mevcut iş ortamının gereklerinin uyuşmaması. Katılımcı ve kapsayıcı bir ekonomi kadınların ücretsiz emeği üzerine kurulamaz. Bu sene yönetim kurullarına seçilen 421 kadını kutluyor, şirketlerinde her aşamada kadınların kalıcı olarak dengeli temsilini sağlayacak politikaların benimsenmesi için harekete geçmelerini ve toplumun diğer kurumlarına örnek olmalarını diliyorum” dedi.

Fotoğraf (Soldan Sağa): Ahmet C. Dördüncü, Ayşegül İldeniz, Aslı Başgöz, Karina Litvack, Lisa Katharine King, Niki Beattie

Rapor sunumunun ardından Çok Katmanlı Çeşitlilik ve Yönetim Kurullarının Etkinliği başlıklı panele geçildi. White & Case Türkiye Kurucu Ortağı Aslı Başgöz’ün yönetimindeki panelde; International Paper Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet C. Dördüncü, Zorlu Enerji ve Vestel Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül İldeniz, ENI Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Karina Litvack, Ford Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Katharine King ve Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Niki Beattie yer aldı.

Ahmet Cemal Dördüncü “Son 2 yıldır başkanlığını yürütmekte olduğum Yüzde 30 Kulüp olarak hedefimiz 2025 yılına kadar Borsa İstanbul’da işlem göre şirketlerin yönetim kurullarında kadın üye oranını yüzde 30’a çıkarmak. Bu yıl rakamların yükselmesi son derece olumlu bir gelişme olmasına rağmen maalesef yeterli değil. Kadınların yönetim kurullarında temsili için kamu, özel sektör ve STK’ların birlikte çalışması gerekiyor. Şu an bizde tavsiye niteliğinde olan kadın üye kotasını zorunlu hale getirmek önemli bir fark yaratacaktır. Aynı şekilde iş dünyasının da bu konuya ilişkin daha somut adımlar atması lazım. Kadınların hayata daha katılımcı olduğu ülkelerin ekonomik anlamda da daha gelişmiş olmasının tesadüf olmadığını hepimizin görmesi gerekiyor.” dedi.

Ayşegül İldeniz çeşitliliğin yönetim kurullarına farklı bakış açıları kazandırdığını söyledi. İldeniz “Gücün, paranın ve bilginin demokratikleştiği bir dünyada yaşıyoruz. Müşterimiz kim? diye baktığımızda her insanın hikayesinin birbirlerinden farklı olduğunu görüyoruz. Temel sorun bu farklı insanları yönetim kurulunda da temsil etmek ve orada buluşturmak. Yönetim kurulu kültürü günden güne değişiyor; eski iş yapma modelleri artık işe yaramıyor. Bunu aşmanın tek yolu farklılıkları olan insanları bir araya getirmek. Çeşitlilik için de farklı adaylara eşit şartlar ve olanaklar tanınmalı. Sadece yönetim kurullarında değil tüm kademelerde, yönetimde eşitliği benimsemeliyiz. Yetenek yönetimi üzerinden, eşit fırsatlar sunmalıyız.” dedi.

Karina Litvack kurumsal sürdürülebilirlik için çeşitliliğin önemine değindi.

Lisa Katharine King kendi şirketinin yönetim kurulunun ortaklıktan dolayı doğal olarak çeşitliliğe sahip olduğunu söyledi. İki ortağın farklı bakış açıları ve düşünce sistemlerini beraberinde getirdiğini sözlerine ekledi. King, kadınların şirket içinde yükselmesinin önemine değindi. Kadınların şirket içinde yukarıya çıkmasını sağlayan yolun oluşturulması gerektiğini belirtti.

Niki Beattie, çeşitliliğin yönetim kurullarına uluslararası bakış açısı getirdiğini söyledi. Farklı ülkelerde yönetim kurulu üyeliği yaptığını belirten Beattie, ülke düzeyinde faktörlerin farklılıklarına değindi. Beattie, kadınların iş gücüne katılımının önemine vurgu yaptı.

Konferansın sonunda, “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” ödülleri de Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Şirin Tekinay’ın katılımıyla sahiplerini buldu. Ford Otomotiv ve TAV Havalimanları yönetim kurullarındaki kadın sayısını en çok artıran şirketler olarak Özel Ödül’e layık görüldüler. Ford Otomotiv adına Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Katharine King ve TAV Havalimanları adına CFO Burcu Geriş ödüllerini teslim aldılar.

Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulları Endeksi’nde sırasıyla Doğuş Otomotiv, Tat Gıda ve Tekfen Holding ilk üçte yer aldı.  Doğuş Otomotiv adına Strateji Grup Başkanı Özlem Denizmen, Tat Gıda adına CEO Arzu Aslan Kesimer ve Tekfen Holding adına Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gigin teslim aldılar. 

Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2018 Raporu

Sabancı Üniversitesi, Kurumsal Yönetim Forumu 2012 yılından beri yönetim kurulları ile ilgili verileri toplamakta ve raporlamakta. Yönetim kurulunda yer alan direktörler, profesyonel ve kontrol eden  ailelerle ilişkili olarak sınıflandırılıyor. Bu sınıflandırma ile profesyonel kadınların cam tavan etkisini kırabilme olasılığının takip edilmesi amaçlanıyor.

2018 raporu, BIST şirketlerinin yönetim kurulları açısından cinsiyet eşitliği konusunda mevcut durumunu ve projenin başladığı 2012 yılından beri seyreden altı yıllık eğilimi ortaya koyuyor.

Raporda BIST’e kayıtlı 403 şirket üzerinde yapılan çalışma aktarıldı.

 Öne Çıkan Bulgular

  • 2018 yılında BIST’e kayıtlı şirket sayısı 403 oldu.  2018 yılına yapılan pay sahipleri genel kurullarında 403 şirketin yönetim kurullarına 2768 direktör atandı. Bu direktörlerin 817’si şirketler tarafından bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak beyan edildi. Bağımsızların oranı son yıllardan farklılık göstermeyerek yaklaşık olarak yasaların öngördüğü oran olan %30’da kaldı.
  • Tüm BIST şirketleri içinde 159 şirket, BIST-100 içinde 34 şirket hala tamamı erkeklerden oluşan kurullar tarafından yönetiliyor. 2012-2018 yılları arasında yönetim kurullarında en az bir kadın üyesi olan şirketlerin oranında yavaş ama olumlu bir değişim gerçekleşti, 2018 yılında yönetim kurularının tamamı erkek olan şirketlerin oranı ilk defa yüzde 40’ın altına düştü.
  • 2017’de BIST yönetim kurullarına 421 kadın üye seçildi. 2018 yılında BIST yönetim kurullarına seçilen 421 kadın üyeden 222’si (%53) icracı olmayan ancak bağımsız olmayan üye, 131’i (%31) bağımsız üye ve sadece 68’i (%16) icracı üye oldu.
  • 2018 yılında BIST Yönetim Kurullarında yer alan kadınların oranı %13,9’dan %15,2’ye çıkarak %9,4 oranında arttı. BIST-100 şirketlerindeki artış oranı ise %7,6 ile geriden geldi. Yine de bu artış oranları 2012’den bu yana kaydedilen en yüksek artış oranları oldu.
  • Yüzde 30 Kulübü Türkiye kampanyası BIST-100 şirketlerine odaklanmış ve bağımsız üyelerin seçiminde kadınlara ağırlık verilmesini önermişti. Bu odaklanmanın sonucunda BIST-100 şirketlerinde bağımsızlar arasında kadın üye oranı %8,4’ten %16,6’ya çıkarak %98 oranında arttı. Bu artış tüm BİST şirketleri için %32,2 oldu.
  • 2012’den itibaren kadın üyeler arasında şirketin hâkim pay sahibi ailelerin üyeleri giderek azalırken profesyonel kadın oranı arttı. 2018’de 421 kadının %45,6’sı hâkim pay sahibi ailelerin üyeleri arasından seçildi. Cam tavanı kırarak yönetim kurullarına seçilen 230 kadın BIST şirketleri yönetim kurulu üyeliklerinin sadece %8,3’ünü oluşturdu. Bu oran 2012’deki %5,1 oranına kıyasla %63 artışa karşılık gelmekte.
  • SPK’nın önerdiği minimum kadın üye oranı olan %25’i yakalayan 105 şirket tüm şirketlerin sadece %26’sı.
  • En az 3 kadın üyesi olan 42 şirket tüm şirketlerin sadece %10,4’ünü oluşturdu. 361 şirket henüz toplumsal cinsiyet çeşitliliğinin etkin fayda sağlayacağı bu eşiği aşabilmiş değil.
  • Sonuç olarak kadın üye oranlarındaki artış başlangıç oranı çok düşük olduğu için tatmin edici değil.  İcracı kadın üye oranlarındaki azalma ise altyapısal sorunlara işaret etmekte.
  • BIST-100 şirketlerindeki bağımsızlar arasında kadın üye oranındaki artış hedef koymanın, odaklanmanın ve akran baskısının işe yaradığını göstermekte.

İstanbul Perspektifleri’nin yeni konuğu Uğur Tanyeli

İstanbul Politikalar Merkezi, Ekim 2018 itibariyle İstanbul kültür-sanat hayatının şekillenmesinde etkin rol oynamış aktörlerle izleyicileri biraraya getiren “İstanbul Perspektifleri” başlıklı aylık söyleşi serisini başlattı. “İstanbul Perspektifleri”nin ikinci konuğu Uğur Tanyeli oluyor.

2018-2019 döneminde her ayın son Perşembe günü gerçekleşecek söyleşi serisinin amacı, İstanbul’un kültürel dokusunun 1980’lerden bu yana nasıl şekillendiğini ve dönüştüğünü öznel hikayeler üzerinden anlamlandırabilmeyi mümkün kılacak bir tartışma platformu yaratmaktır. Kentin kültürel dokusunun dönüşümü, mimarlık, görsel sanatlar, sanat piyasası, festival kültürü, sahne sanatları boyutlarını içeren farklı perspektiflerden ele alınacaktır. Bu çerçevede katılımcılara, farklı kuşaklara ve kimliklere sahip bireyler olarak kent mekânını ve kentin kültür-sanat hayatının farklı dönemlerini nasıl deneyimlediklerine; kendi uzmanlık alanlarının kentin geçirdiği dönüşümle nasıl eklemlendiğine; kentin fiziksel ve kültürel dokusunun dönüşümünü nasıl değerlendirdiklerine ilişkin sorular yöneltilecektir.

Sizleri 29 Kasım 2018Perşembe günü, saat 17.00’de gerşekleşecek ve Mimar, Mimarlık Tarihçisi, Öğretim Üyesi Uğur Tanyeli’yi ağırlayacağımız “İstanbul, Yakın Plan: Mimarlığın ve Kentin Son On Yılı”başlıklı ikinci buluşmaya davet ediyoruz.

İSTANBUL PERSPEKTİFLERİ SÖYLEŞİ SERİSİ
“İstanbul, Yakın Plan: Mimarlığın ve Kentin Son On Yılı”

Katılımcı: Uğur Tanyeli, Mimar, Mimarlık Tarihçisi, Öğretim Üyesi
Moderatör: Asuman Suner
Tarih: 29 Kasım 2018, Perşembe
Saat: 17:00-19:00
Yer: İstanbul Politikalar Merkezi, Minerva Han, Karaköy

Katılım için lütfen tıklayınız.

“Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” Sergisi SSM’de devam ediyor

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Rus Avangardı‘nın sanat ve tasarımını 500’den fazla eserle temsil eden kapsamlı “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, Sabancı Üniversitesi akademisyenleri, çalışanları ve öğrencilerine ücretsizdir.

Sabancı Holding katkılarıyla 18 Ekim 2018’de kapılarını açan ve 1 Nisan 2019 tarihine kadar devam edecek “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisi, 20. yüzyılın başında, Rusya ve dünya tarihinin dönüm noktalarıyla ivme kazanan ve şekillenen Rus Avangardı’nın sanat tarihindeki zengin yerini kapsamlı bir seçkiyle yansıtıyor.

Sabancı Üniversitesi SSM’de gerçekleştirilen sergide,  gelişim çizgisiyle ve Batı sanatının avangard akımlarıyla kurduğu farklı ilişkiyle özgün bir konuma sahip olan Rus Avangardı, dönemini yansıtan 500’ün üzerinde eserle temsil ediliyor. Sanat yönetimi, Sabancı Üniversitesi SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer tarafından yapılan sergi, Selanik Devlet Çağdaş Sanat Müzesi ve George Costakis Koleksiyonu Yöneticisi Maria Tsantsanoglou’nun küratörlüğünde gerçekleştiriliyor. Rus Avangardı’nın izlediği yolu 1900’lerden 1930’ların sonuna kadar takip eden sergi Kazimir Maleviç, Vladimir Tatlin, Vasili Kandinski, Olga Rosanova, Liubov Popova gibi, dönemin belirleyici isimlerinin eserlerini bir araya getiriyor.

Günümüzde yüzü dünyaya dönük en kapsamlı Rus Avangardı koleksiyonlarından ve arşivlerinden olan, Selanik Devlet Çağdaş Sanat Müzesi’nin ev sahipliği yaptığı George Costakis Koleksiyonu, 375 eserle “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisinin temelini oluşturuyor. Sergide, Avrupa’nın tanınmış özel koleksiyonlarından ve Devrim sonrası porselen koleksiyonuyla öne çıkan Rusya Dekoratif, Uygulamalı ve Halk Sanatları Müzesi’nden ödünç alınan eserler de yer alıyor. Desenler, porselen ve metal objeler ile dantel ve elbise tasarımlarının yer aldığı bu seçki, Rus Avangardı’nın hayatı yeniden düzenlemeye yönelik idealinin kapsamını ve halk sanatıyla ilişkisinin tarihini gözler önüne seriyor. Rus Avangardı’nın dönemin kültürel atmosferinde yol açtığı dönüştürücü etki, eserlerin yanı sıra görkemli konstrüksiyonlarla ve yeniden canlandırmalarla da yansıtılıyor. Birçok sanat tarihçisinin Rus Avangardı’nın keşfedildiği yer olarak işaret ettiği tiyatro sahne tasarımları da Sabancı Üniversitesi SSM’de yeniden hayat buluyor.

“Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisi kapsamında yayınlanan katalog, tarihçi Prof. Dr. Halil Berktay, serginin küratörü Maria Tsantsanoglou, Royal Academy of Arts eski Sergiler Yöneticisi Norman Rosenthal, Münster, Picasso Müzesi’nin yöneticisi Markus Müller, Selanik Çağdaş Sanat Müzesi Yönetim Kurulu üyesi ve George Costakis’in kızı Aleki Costakis ile Rusya Dekoratif, Uygulamalı ve Halk Sanatları Müzesi ekibinin kaleme aldığı ve Rus Avangardı’nı mümkün kılan kültürel ortamı, çeşitliliği, siyasi iklimi konu alan metinlerle konuya dair temel kaynaklardan biri olacak.

Sergi süresince gerçekleştirilecek film gösterimleri, edebiyat etkinlikleri, çocuklar ve yetişkinlere yönelik atölye çalışmalarıyla, Rus Avangardı’nın farklı disiplinlerdeki üretimi derinlemesine ele alınacak.

“Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisi hakkında detaylı bilgi için Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nin web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Albert Levi'ye "Bilgisayar Mühendisliği Bilim Ödülü" Verildi

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Programı Öğretim Üyemiz Albert Levi, Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından, “Prof. Dr. Aydın Köksal Ödülleri” kapsamında bilişimci bilim insanlarını onore etmek için verilen “Bilgisayar Mühendisliği Bilim Ödülü”nün sahibi oldu. 

Albert Levi, bu ödüle Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı alanına yaptığı katkılar gözönünde bulundurularak seçici jüri tarafından layık görüldü.

Türkiye bilişimine yön veren TBD, bu yıl 35’incisini düzenlediği Ulusal Bilişim Kurultayı’nda (BİLİŞİM2018); bilişimin isim babası ve TBD’nin Kurucu Başkanı Prof. Dr. Aydın Köksal adına 21-22 Kasım 2018 tarihlerinde bilim insanlarının ve bilişimcilerin katıldığı “Prof. Dr. Aydın Köksal Ödülleri” töreni düzenledi. Ödül; Bilgisayar Mühendisliği Bilim Ödülü, Özgün Yerli Yazılım Ödülü ve Yazılım Dışsatım Ödülü olmak üzere üç kategoride verildi.

Prof. Dr. Aydın Köksal Ödülleri Bilgisayar Mühendisliği Bilim Ödülü

Özgün bildiri, makale ya da kitap olarak yayımlanmış yapıtlarıyla akademisyenler, araştırmacılar ile üniversite ve endüstri kuruluşlarının Ar-Ge bölümlerinde çalışan bilim insanları ve çalışanların değerlendirilip ödüllendirildiği bir kategoridir. Yapıtlarda seçilen konuya göre bilimsel/teknik içerik, bilimsel/ teknik/ toplumsal katkı, nitelikli bilimsel sunuş ve bilim dili olarak Türkçenin nitelikli kullanımı değerlendirilmektedir.

Prof. Dr. Albert Levi Kimdir?

Prof. Dr. Albert Levi, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden 1991 yılında lisans, 1993 yılında yüksek lisans ve 1999 yılında ise doktora derecelerini aldı.  1999  - 2002 yılları arasında A.B.D. Oregon Eyalet Üniversitesi, Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, Bilgi Güvenliği Laboratuvarı'nda doktora sonrası araştırmalarda bulundu ve aynı bölümde ziyaretçi öğretim üyesi olarak ders verdi.

2002 yılından itibaren Sabancı Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Programı'nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 2008 yılında doçentliğe, 2015 yılında ise profesörlüğe yükseltilmiştir. 2017-18 akademik yılında ziyaretçi profesör olarak Dalhousie Üniversitesi, Halifax, Kanada'da görev yapmıştır. Dr. Levi'nin araştırma alanları genel olarak bilgi ve ağ güvenliğidir. Birçok akademik ve endüstriyel projede görev alan Dr. Levi'nin 100'ün üzerinde indeksli dergi ve hakemli konferans yayını vardır. Birçok uluslararası sempozyum ve konferansın organizasyonunda görev almıştır ve Oxford Üniversitesi yayınları tarafından yayımlanan "The Computer Journal" ve Elsevier tarafından yayınlanan "Computer Networks" dergilerinin editörler kurulu üyesidir. 

The Future Seminer Serisi devam ediyor

The Future Seminer Serisi 28 Kasım 2018 Çarşamba günü Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Kamer Kaya'nın "Blockchain" konulu semineri ile devam ediyor.

 "Blockchain" konulu seminer 28 Kasım 2018 Çarşamba günü saat 12.40'ta FASS G022'de gerçekleşecek. 

The FUTURE Seminer Serisi doğa bilimleri (fizik, kimya ve biyoloji) ve teknoloji alanında devam etmekte olan araştırmaları ve son gelişmeleri inceler ve tartışır.

The FUTURE Seminer Serisi'nin 2018-2019 güz dönemi programı aşağıdaki gibidir:                                                      

5 Aralık 2018 – Erhan Budak – Industry 4.0 and Process Twins

19 Aralık 2018 – Andrew Berry, Harvard University – Tangling the Tree of Life: Horizontal Genetic Transfer in the History of Life

*Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.  

Abone ol