Ana içeriğe atla

Sanata Nano Dokunuşlar

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM), bilimsel aktiviteleri kapsamında popüler bilim konularının yer alacağı bir seminer serisi başlattı.

Nano Open Seminer Serisi” olarak adlandırılan seminerlerin ilki 16 Kasım 2018 Cuma günü SUNUM Araştırmacısı Feray Bakan tarafından “Sanata Nano Dokunuşlar” konusunda gerçekleşti.

  

Seminerde bilim ve teknolojinin getirdiği imkânların birlikte kullanılmasının, tarihi eser değeri taşıyan sanat eserlerinin detaylı bir şekilde teşhis edilmesine olanak tanıdığını belirten Bakan,

“Bu interdisipliner yaklaşımdan Konservasyon Bilimi olarak adlandırılan, sanat eserlerinin restorasyon çalışmalarına hassas ve doğru bir bilimsel yaklaşımın sergilenmesine olanak tanıyan yeni bir bilim dalı ortaya çıkmıştır” dedi.

 

Yapmış oldukları çalışmalar kapsamında bir eserin tarihinin, eserde kullanılan malzemelerin, eser üzerinde daha önce yapılmış restorasyon çalışmalarının olup olmadığı ileri görüntüleme ve spekroskopik teknikler kullanılarak tespit edilebildiklerini dile getiren Bakan, örnek uygulama çalışmalarını katılımcılar ile paylaştı. 

The Future Seminer Serisi devam ediyor

The Future Seminer Serisi 5 Aralık 2018 Çarşamba günü Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Erhan Budak'ın "Industry 4.0 and Process Twins" konulu semineri ile devam ediyor.

"Industry 4.0 and Process Twins" konulu seminer 5 Aralık 2018 Çarşamba günü saat 12.40'ta FASS G022'de gerçekleşecek. 

The FUTURE Seminer Serisi doğa bilimleri (fizik, kimya ve biyoloji) ve teknoloji alanında devam etmekte olan araştırmaları ve son gelişmeleri inceler ve tartışır.

The FUTURE Seminer Serisi'nin 2018-2019 güz dönemi programı aşağıdaki gibidir:

19 Aralık 2018 – Andrew Berry, Harvard University – Tangling the Tree of Life: Horizontal Genetic Transfer in the History of Life

*Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.  

Öğretim Üyemiz Eren İnci’ye TÜBİTAK Teşvik Ödülü

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Eren İnci TÜBİTAK Bilim, Özel, Hizmet ve Teşvik 2018 Yılı Ödülleri kapsamında Teşvik Ödülü’nü almaya hak kazandı. 

Söz konusu ödül Eren İnci’ye, Sosyal Bilimler alanında “Kent ekonomisi alanında araç park yerlerinin ekonomik analizi konusundaki uluslararası düzeyde üstün nitelikli çalışmaları” nedeniyle veriliyor.

TÜBİTAK Bilim, Özel, Hizmet ve Teşvik Ödülleri” bilimsel ve teknolojik alanlarda araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek, bilim insanlarının, araştırıcıların yetiştirilmeleri ve geliştirilmeleri için olanaklar sağlamak amacıyla veriliyor.

Öğretim Üyemizi başarısından dolayı tebrik ediyoruz. 

16. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı Başvuruları İçin Son Tarih 7 Aralık

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından düzenlenen, örgün ve yaygın eğitimde çalışan herkesin başvurularına açık olan 16. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı, 13 Nisan 2019 Cumartesi günü Sabancı Üniversitesinin Tuzla’daki yerleşkesinde düzenlenecek. 

 

ERG, eğitimde iyi örneklerin peşine düşmüş herkesin Merak Edenler olduğuna inanıyor. Bu inanıştan yola çıkarak bu yıl merakı yeşertmek ve canlı tutmak için yaşamı bir okula çeviren herkesi konferansa başvurmaya davet ediyor. 

Son Başvuru Tarihi 7 Aralık

Eğitimcilerin ve bu alanda çalışan herkesin iyi örnekleri kutladığı bir festival olarak görülen konferansın başvuruları, 7 Aralık 2018, saat 17.00’a kadar egitimdeiyiornekler.org üzerinden yapılabilecek.

Konferansa başvuruda bulunmak, katılmak, beslenmek ve paylaşmak için gereken tüm detaylar çağrı mektubunda görülebilir.   

Konferans ile ilgili detaylar ERG’nin sosyal medya hesaplarından ve www.egitimdeiyiornekler.org adresinden takip edilebilir. 

16. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı'nın çağrı mektubuna buraya tıklayarak ulaşılabilir. 

Kıdemli öğrenci ve seri girişimci: Bartu Baran

‘Girişimcilik Ekosisteminde Sabancılılar’da, Ototrink’in kurucusu ve seri girişimci Bartu Baran ile sohbet ettik.

Röportaj: Mariam Öcal

Bartu Baran kendisini kıdemli öğrenci olarak tanıtıyor. Sabancı Üniversitesi’ne 2001 yılında Ensdüstri Mühendisliği Programı’ndan girmiş. Sonra Siyasal Bilimler Programı’na devam etmiş ama onu da sevmemiş. Daha sonra Ekonomi Programı’na geçmiş ve en sonunda 2007’de Yönetim Bilimleri’nden mezun olmuş. Yönetim Bilimleri’ni sevme sebebini doğru dersleri alması olarak açıklıyor. Yönetim Bilimleri’nde genel olarak proje bazlı dersler almış, pazarlama ve inovasyonla ilgili projeler geliştirmiş.

Uçak korkusu nedeniyle Sabiha Gökçen Havalimanı’nda çalıştı

Bartu’nun otomotiv sektörüne giriş hikayesi çok ilginç. Bartu uçaklardan çok korkuyormuş. O nedenle de üniversiteden mezun olduğunda havacılık sektörüne girip çalışmaya karar vermiş. Üstüne üstlük bakım tarafına… Bartu “Çünkü uçakların hani bakımları nasıl yapılıyor? Uçağa binmeden önce etrafında dolanan adamlar ne iş yapar? Uçakta arkadan gelen ses ne işe yarar? O makine nedir? gibi konuları öğrenebilmek için 2,5 sene Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Bakım Hangarı’nda MyTechnic'te çalıştım” diyor. Havacılık, özelliklede bakım çok niş bir sektör olduğu için sıkılmış. Böylelikle sektör değişikliği yapmaya karar veren Bartu, o sırada Renault’dan gelen teklifi kabul ederek, ürün ve marka yöneticisi olarak çalışmaya başlamış.

İlk girişim reklamyorumla.com

İçinde girişimcilik kıvılcımı olan Bartu, Renault’da çalışırken bir arkadaşı ile reklamyorumla.com isimli bir girişim kurmuş. İlk girişimi olan reklamyorumla.com’da online fokus gruplar oluşturmayı hedeflemişler. Burada tüketicilere reklamları yorumlatıp, firmalara geri bildirim vermeyi amaçlamışlar. O dönemde yatırımcı bulmak gibi konularda bilgi sahibi olmadıkları için projeyi rafa kaldırmışlar.

Renault’dan sonra bir 6 ay kadar kurumsal hayata ara vermiş. Firmalara danışmanlık yapmış. Sonra Arabam.com’da çalışmaya başlamış. Sahibinden.com’a gelir getiren ürünlerden sorumlu müdür olarak işe girmiş. Ardından da otomotiv sektörünü Bartu’ya bağlamışlar. Doğan Grubu Bartu’nun başarısı üzerine onu Sahibinden.com’dan Arabam.com’a genel müdür olarak transfer etmiş.

“Ototrink pazar yerine benziyor”

Bartu, Ototrink’i bir pazar yerine benzetiyor. Ototrink’in mecut otomobil satış sitelerinden farklı olduğunu savunan Bartu, “Bizimkisi aslında bizde bireysel arabasını satmaya yardımcı oluyoruz, ama asıl çıkış noktamız; hem bireysellere güvenli bir sistem sunalım, evet 3-5 bin piyasanın altında olabilir belki, ama en azından hani risk de almaz, sekreteryasıyla uğraşmaz, güvenli olur, ekspertiz raporlu olur, piyasa fiyatına çok yakın olur, hem de kurumsalların araç bulma problemine de bir çözüm olalım diye Ototrink’i biz bulduk ve ortaya çıkardık” diye devam ediyor.

Bartu Baran, Ototrink’i hem teknolojiyi hem de otomotiv sektörünü izleyen bir girişim olarak tanımlıyor. Teknoloji olmadan Ototrink’e tek başına otomotiv sitesi demenin doğru olmayacağını sözlerine ekliyor. 

C2B ve B2B olarak hizmet veren Ototrink’te çalışan üç farklı yazılım bulunuyor. Birincisi araçlarını satmak isteyen kişilerin gördüğü arayüz. İkincisi, yönetim ve ekspertiz panelleri. Üçüncüsü de, sadece galericilerin, yani bizim özel kurumsal üyelerin gördüğü bir açık artırma sistemi. Yani, bireysel alıcılar bu arayüzü göremiyorlar. Bartu’nun Ototrink’te teknoloji olduğunu söylemesinin sebebi olan bu arayüzlerin her biri ayrı bir alt yazılım alt tabanında çalışıyormuş.

Bireysel kullanıcıların gördüğü ara yüzde, belli bir algoritmayla araçlara; markasına, modeline ve kilometresine göre bir fiyat aralığı belirleniyor. Bunun üzerinden araçlarını satışa çıkaranlar, Ototrink’in anlaşmalı olduğu en yakın ekspertiz şubesine yönlendiriliyor ve ücretsiz ekspertiz hizmeti sunuluyor. Ekspertiz ücretini Ototrink yükleniyor ancak bireysel kullanıcılara bu rapor verilmiyor. Ekspertiz sonucunu alıcı konumundaki kurumsal üyeler görebiliyor.

Ekspertizi tamamlanan araç, Ototrink üzerinden açık artırma yöntemi ile satışa çıkarılıyor. Galericiler bu sırada araca bir fiyat biçiyorlar, gelen en yüksek fiyatı da aracını satmak isteyen kişiye iletiliyor. Satıcının fiyatı kabul etmesi durumunda aracın satılmasına aracılık ediyorlar.

Bartu fiyat belirleme sisteminin farkını şöyle açıklıyor: “Uzun süreler Sahibinden.com, Arabam.com gibi birçok internet sitesinde çalıştım. İnsanların piyasa fiyatını belirlemeden yoksun olduklarını öğrendim. Aslında pazarı satıcı değil alıcı belirler. Ototrink, tamamen aslında bu mantık üzerinden gidilmiş bir sistem. “Aslında fiyatı zaten o arabayı alıp satacak bir kurumsal şirket fiyatlandırıyor.” Bartu, Ototrink’te satıcıların parasını güvenilir bir şekilde nakit olarak aldığını sözlerine ekliyor.

Bartu “Burada güzel olan, aslında aracın fiyatını piyasanın kendisinin belirlemesi” ve bir önceki girişimi Tapu.com’da da benzer bir mantık ile hareket ettiklerini söylüyor. Bartu, Tapu.com’da 2.5 yıl kadar çalışmış ve hala hisseleri varmış. Tapu.com’da, Ototrink’ten farklı olarak kurumsallardan alıp bireyler açık artırmayla satış yapıyorlarmış.

‘İkinci el otomobilde asıl kaynak bireysel satıcılar’


Ototrink’in benzer platformlardan farkı burada ortaya çıkıyor. Diğer platformlarda genel olarak filolardan araç alıp galericilere satıyorlar ancak Ototrink kişilerin kendi araçlarını satışa çıkarıyor. Bartu, filolardan çıkan araçların genelde daha uygun fiyatlı ve kolay alımlı araçlar olduğunu söylüyor. Bireylere ikna etmenin ise daha zor olduğunun altını çiziyor. Bu nedenle de diğer platformların bu iş modelini tercih etmediklerini söylüyor.

Bartu “Kimse bireysele yönelmedi hâlbuki asıl kaynak bireysel, yani inanılmaz bir araç sayısı var Türkiye’de 21 milyondan biraz daha fazla bir araç var işte bunun yaklaşık 13 milyonu bireysel binek araç” diye devam ediyor.

‘Yabancı yatırımcı Türkiye pazarını ve kültürünü bilmeli’

Türkiye dışında pek çok ülkede faaliyet gösteren FCG Group, 4.4 milyon dolar civarında bir yatırım yaparak şirketin yüzde 80’nini satın almış. FCG Group’un bütün ülkelerde ekspertiz şubeleri kendi şirketlerine aitmiş. Diğer ülkelerde uyguladıkları stratejiyi Türkiye’de de aynen uygulamak istemişler. Türkiye’nin de diğer ülkelerdeki gibi bir operasyon ekibi sayısına ulaşmasını istemişler. Türkiye’de o dönem kurulan 48 kişilik ekibi az bulmuşlar.

Yatırımcının ülke kültürünü bilmesi gerektiğine vurgu yapan Bartu, FCG Grup’un hatalarından birinin de farklı şehirlerde ekspertiz merkezleri açmak söylüyor ve kurulum, eleman maliyetlerinin firmaya yük getirdiğini söyledi.

Bartu “Türkiye’de ekspertiz işi yapan firmalarla anlaşıp ekspertiz yaptıralım. Böylelikle birçok maliyetten kurtuluruz dedim. Onlar kendi markaları altında olmasını istediler ve 11 tane yer açtık. Türkiye pazarına hakim olmaması ve ekonomik koşullar nedeniyle, FCG Group sonunda pazardan çıkmaya karar verdi” diyor. Bartu ekspertiz için artık Oto Rapor’la çalıştıklarını sözlerine ekliyor. Bartu’nun stratejik ortak arayışları da devam ediyor.

‘Döviz kurundaki hareketlilik ikinci el pazarını etkiledi’

Döviz kurundaki hareketlilik ikinci el otomobil pazarını da etkilemiş. Sıfır araçların fiyatlarında artış olunca, ikinci elde de fiyatların artacağı algısı oluşmuş ancak ikinci el araçlarda fiyat çok artmamış. İnsanların araç alımlarını durdurduklarını söyleyen Bartu, aracını satmak isteyen çok insan olduğunu ancak alıcı olmadığını belirtiyor. “Çok kişi bize satmak amacıyla araba getiriyor, ama alıcı olmadığı için yılı kapatamıyoruz. Biz özellikle girişimci olarak iki türlü çok etkileniyoruz. Birincisi, yatırımcımız gitti. İkincisi de yeni yatırımcı çok zor bulunuyor” diyerek devam ediyor.

Ailenin tek girişimcisi

Girişimcilik aslında Bartu’nun ailesine uzak bir konu. Bartu’nun babası avukat ve annesi evhanımı. Bartu girişimci olmaya karar verdiğinde ailesi ile sıkıntılı bir süreç yaşamış, çünkü Arabam.com’da genel müdürlük yapmış, Doğan Grubu’nun en genç genel müdürlerinden biriymiş. Hürriyet’in e-business dediği, yani Hürriyet Emlak, Hürriyet Oto, Yenibiris.com, ekolay.net, işte yakala.com vs gibi pek çok alanda yönetici olarak çalışmış. Maaşı ve konumu çok iyi bir insan olarak işini Tapu.com için bırakma kararı alması ailesinin tepkisine neden olmuş.

Girişimciliğin fedakârlık kısmına vurgu yapan Bartu, gelirinin neredeyse yarıya indiğini, pek çok hakkından fedakârlık etmek zorunda kaldığını söylüyor. Bununla beraber, Tapu.com’un kendisi için güzel bir serüven olduğunu ve kendisine başka kapılar açtığını belirtiyor. Bartu, ailesinin artık kendisine ‘iyi yapmışsın’ dediğini de sözlerine ekliyor.

Yeni girişim yolda

Sohbetimizde Bartu’nun yeni bir girişimin hazırlık aşamasında olduğunu öğreniyoruz. Bartu yeni bir takı markası oluşturma çalışmaları içinde olduğunu söylüyor. Yurtdışı pazara hitap eden ürünler sunmayı hedefliyor.

Bartu’nun yeni girişimi teknoloji üzerine olmadığı için girişimcilik kavramı üzerine de konuşuyoruz. Bartu “Ekosistemde girişimci dendiği anda teknolojik bir startup olması zorunluluğu var. Bence klasik bir işte bile, bir farklı bir şey yapıyorsanız bir inovasyonunuz varsa ve bir probleme veya bir duyguya dokunabiliyorsanız niye o zaman girişimcisiniz. Türkiye’de şöyle bir sıkıntı var: İşte bir tane dönerci tuttuysa yanında boş verse ikinci dönerci de gidiyor, onun yanına üçüncü dönerci de gidiyor, ondan sonra ya iş kalıyor hepsi batıyor” diyor. Yurtdışındaki girişimcilik algısı ile ilgili de bir startup olmasanız bile bir kafe açtığınızda, bir butik açtığınızda girişimci olarak sayıldığınızı sözlerine ekliyor.

Kendi yeni girişiminde değinen Bartu, “Benim inovatif fikirlerim var, onları uygulayacağım” diye devam ediyor.

Girişimci adayları önce kurumsal hayatta yer almalı


Girişimciliğin çok kolay olmadığını söyleyen Bartu, üniversiteden mezun olduğunda aklında fikirler olduğunu ancak hemen girişimci olmadığını söylüyor. Bartu’ya göre, herkesin önce bir işe girip çalışması, üretmeyi, yönetmeyi, iş takip etmeyi vb görmeleri gerekiyor. Girişimlerin ancak yüzde 5’inin hayatta kaldığını belirten Bartu, hayatta kalan girişimlerin çoğunun da belli yerlerde çalışıp sonra iş kurmuş insanların girişimleri olduğunu sözlerine ekliyor. Bartu henüz üniversitedeyken, kurumsal bir firmada çalışmadan girişimini kuran Enes Molu’yu başarılı bulduğunu söylüyor. Enes’in aile şirketinde çalışmasının ve orada lüks tüketim sektörünü öğrenmesinin başarısında etkili olduğunu sözlerine ekliyor.

Bartu “Bir fikir yaparken ana biraz bakmak gerekiyor. Bir de girişimciler girişimlerine çocuğu gibi bağlanıyor. Sen girişimcisin, bir tane varsa fikrini ürettin, büyüttün, geliştirdiysen sat, başka bir tane daha oluşturmaya çalış” diyor ve “Statup’ı değerinde satabilmek bence bir başarı. Startup’ın başındaki insanın ölmemesini sağlamak lazım. En azından fikir yaşasın, yani şirket yaşasın” diyerek devam ediyor.

Girişimcilerin sabırlı olmaları gerektiğini ifade eden Bartu, “Sabırlı olmak lazım, sürekli denemek lazım, böyle bir yapınız varsa bir kere bu işlere başlamanız lazım, eziyet çekmeyi göze almanız lazım” diye devam ediyor.

Yatırımcı arayan girişimlere öneriler

Yatırımcı arayan girişimcilere de önerilerde bulunan Bartu, “Ülkemizde ‘Benim fikrim çok orijinal acaba çalınır mı?’endiseşi var. Yatırımcının fikri çalmak gibi bir düşüncesi hiçbir zaman yok. Yatırımcının parası var ve girişimci para için bu insanlara gidiyor” şeklinde devam etti.

Girişim fikrinin bir problemi çözmesi gerektiğine değinen Bartu, yatırımcıyı 4 dakika içinde ikna etmek gerektiğinin altını çiziyor.  Bartu “Doğru bir ekibin olduğunu, o ekibin bu işin ehli olduğunu ya da yapabilecek sinerjiye ve isteğe sahip olduğu, know-how’a sahip olduğunu anlatmak gerekiyor. Yatırımcılar ekibe ve fikre yatırım yapıyorlar. Bu ikisi çok önemli” dedi.

Sektör ve pazar analizinin önemine vurgu yapan Bartu, Ototrink’in başarısının temelinde, işe başlamadan önce pazarı çok iyi analiz etmek yattığını söylüyor. Reklamda doğru zamanda doğru mecrada olmanın önemli olduğunu, iş süreçlerinde de şeffaflığın asıl olduğunu belirtiyor. Ototrink’in pazarlama çalışmaları kapsamında online ve offline mecraları kullanmışlar. Offline’da tuvaletlerde reklam çalışmaları yapmışlar ve dolmuşları giydirmişler. Online’da ise Google reklamlarından çok iyi dönüş aldıklarını söylüyor.

Kurumsal hayatta ve girişimcilikte Sabancı Üniversitesi mezunu olmanın avantajını yaşadım

Sabancı Üniversitesi mezunu olmanın kendisine, hem kurumsal hayatta hem de girişimcilikte çok avantajını yaşadığını söyleyen Bartu, kurumsal hayatta işe girişlerde Sabancı Üniversitesi mezunu olmanın bir artısı olduğunu belirtiyor. Girişimci olarak da “Sabancı Üniversitesi’nde çok fazla proje yapmaya yönlendirildim. Çok fazla proje geliştirmek, normal hayatta beni girişimci olmaya yöneltti, çünkü proje yapmak hoşuma gidiyor, masa başında oturup da dosyalar arasında kaybolmak yerine, bir şey üretmeye çalışmak bana Sabancı Üniversitesi’nin aşıladığı en büyük şey. O yüzden Sabancı Üniversiteli olmanın bana hem girişimciliğim açısından, hem de önceki kurumsal hayat tecrübelerim açısından tabi ki de çok faydası oldu” diyerek sözlerine son veriyor.

 

Akıllı Rehabilitasyon Robotları Girişimine Teknoloji Ödülü Verildi

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyelerimiz Esra Erdem ve Volkan Patoğlu'nun bilişsel robotik ve insan makina etkileşim laboratuvarlarında geliştirdikleri teknolojileri insanların hayat kalitesini arttıran medikal ürünlere dönüştürmeye yönelik girişimi Interact Medikal Teknolojileri A.Ş., AssistOn Rehabilitasyon Sistemleri başlıklı projeleri ile TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından değerlendirilen 13. Teknoloji Ödülleri'nde, Mikro Ölçekli Firma-Ürün kategorisinde Jüri Özel Ödülü’nü aldı.


Ülkemizde yeni teknoloji, yenilikçi ürün, veya süreç geliştirilmesini özendirmek amacıyla TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından oluşturulan Teknoloji Ödülleri’nin 13’üncüsü, düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Bu yıl alınan başvurular arasından yapılan değerlendirmeler sonucunda, finalde 8 kategoride 45 finalist proje yarıştı. 

Esra Erdem ve Volkan Patoğlu’nun, Mikro Ölçekli Firma-Ürün Kategorisi-Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen teknolojisi AssistOn Rehabilitasyon Sistemleri robotik ve yapay zekâ teknolojilerini sinerjik bir yaklaşım ile bütünleştirerek, tedavi etkinliğini arttırarak hastaların iyileşme sürecini hızlandırmakta ve tedavi maliyetlerini düşürerek tedaviye erişimi kolaylaştırmaktadır.

https://tusiad.org/tr/basin-bultenleri/item/10161-13-teknoloji-odulleri-sahiplerini-buldu

Interact Medikal Teknolojileri A.Ş. hakkında detaylı bilgi için:  http://interact-technologies.com/

Yaratıcı Reklam Dijital Teknolojiyle Buluşursa

Bu haber Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı 2006 Mezunu Sıla Nur Işık'ın 19 Kasım 2018 tarihinde, "Kaitlin Zhang Branding" adlı blogda yayımlanan röportajından alıntıdır.

Sıla Nur Işık'ın kurucularından olduğu yaratıcı danışmanlık şirketi Mind The Ad, yenilikçi teknoloji çözümleri kullanarak yaratıcılığı güçlendiriyor ve müşteri satış sunumlarını zenginleştiriyor. Misyonu, yaratıcı alan içinde global anlayış ve sektörlerarası bağlantıları buluşturarak, ajanslar ve teknoloji tabanlı girişim ekosistemleri arasında işbirliği oluşturmak. Sıla ile bir marka için teknolojiyi, yurtdışı seyahatleri sayesinde dijital pazarlamaya dair global anlayış edinmesini ve bir kadın girişimci olarak motivasyonlarını konuştuk.

Bize şirketin Mind The Ad'den söz eder misin?

Mind The Ad, reklam ajanslarını dünyadaki en heyecan verici dijital teknolojilerle buluşturan yaratıcı bir danışmanlık şirketi. Ajansları dünyanın dört bir köşesindeki startup şirketlerle buluşturarak, marka deneyimi dediğimiz şeyin sınırlarını zorlayan, gerçek anlamda benzersiz kampanya fikirleri oluşmasını sağlıyoruz. Ajanslar için bu satış sunumları, tanıtımlar ve portfolyoları farklılaştıracak, özel tasarlanmış dijital teknoloji çözümleri anlamına geliyor. Startup şirketlerin de seslerini hak ettikleri gibi duyurabilmelerini sağlıyoruz.

Sana göre dijital teknoloji, marka oluşturma ve pazarlamada nasıl bir rol oynuyor?

Yaratıcı fikirlerin her yerde karşımıza çıkabileceğine inanıyorum; yaratıcı sektörün en parlak beyinlerinin eserleri, teknoloji, yetenek ve girişimci ruhla birleştiğinde ise sihir kendisini gösteriyor. Yapay zeka, arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulamalarını içeren yaratıcı örneklere her gün yenileri ekleniyor, dijital otomasyon ve optimizasyon araçları sayesinde kampanya uygulamasında verimlilik sağlanıyor. Ayrıca tüketiciler dijital teknolojiye eskisine göre çok daha fazla maruz kaldıkları için bir beklenti ekonomisi doğuyor. Dolayısıyla markaların, tüketicilerin taleplerini karşılayabilmek için dünyadaki teknoloji yeniliklerini çok daha yakından takip etmesi gerekiyor.

Şirketinin ilham kaynağı neydi?

Marka oluşturarak, ürün iyileştirerek ve insanların hedeflerine ulaşmalarına destek vererek geçirdiğim on yılı aşkın zamanda, çeşitli pazarlama ve işletme disiplinlerinde deneyim kazandım, lider markalara projeler uyguladım ve startup şirketlerin dijital ürün ve hizmetlerini iyileştirmelerine destek verdim. Mind The Ad'i Londra ve İstanbul'da yaratıcı dijital ajans olarak 5 yıl süreyle işlettim. İlk kez 2015 yılında ajansa startup'lar getirdim. Çok iyi tepkiler aldığım için yeni bir fırsat düşünmeye başladım: Dünya çapında yenilikçi teknolojileri keşfedecek ve en iyi yaptığımız iş olan yaratıcı sorun çözme ile buluşturacaktım. Ajans dünyası ile teknoloji şirketleri arasında büyük bir kopukluk var.

İki tarafta da geniş deneyimim olduğu için, Mind The Ad'in hizmetlerini yeniden kurguladım ve yaratıcı danışmanlık hizmetlerini dünyanın en parlak startup'larıyla buluşturmayı kendime görev ve tutku edindim. Perakende teşhir ünitesi olarak dijital multitouch masalardan, tweet ile çalışan otomatlara kadar şaşırtıcı teknolojilerle dolu bir portföy oluşturdum.

Yurtdışı seyahatlerinde, işini büyütmeni sağlayan neler öğrendin?

Londra ve İstanbul ofislerimizde aynı anda pek çok proje yürütürken, global trendler ilgimi çekti. İlk Remote Year programına başvuru yapan 25.000 kişi arasından seçildim ve Avrupa, Asya ve Güney Amerika'da 12 ülkeye seyahat ettim.

Bir dijital gezgin olarak 90'dan fazla girişimci ve startup'la, 5 kuluçka/hızlandırma şirketiyle (Google Launchpad, Start-up Malaysia, Start-up Chile, Start-up Peru ve Wayra) bağlantı kurdum, sayısız şirket sunumu yaptım ve dünyanın dört bir yanındaki startup'lara marka oluşturma ve dijital danışmanlık hizmeti verdim.

Farklı ülkelerde çalışmak, zorluklarına karşın bana bilgi, beceri ve yetenek kazandırdı, daha geniş bir pazara hitap etmemi sağladı ve kültürler arası iletişim becerimi çok geliştirdi. İşimi bir üst düzeye taşıyacak güven, güvenilirlik ve deneyimi sağladı.

Birleşik Krallık'taki teknoloji sektörü hakkında ne düşünüyorsun?

Bir yenilikçilik merkezi ve kendi başına bir küresel marka olarak Birleşik Krallık, uluslararası yeteneklere ve iletişim ağlarına ulaşma kapasitesine sahip. Londra ise, insanlara becerilerini dünyaya pazarlamak için mükemmel fırsatlar sunan, geliştirdiği yenilikleri deneme imkanı veren bir şehir. Global bir mükemmeliyet merkezi olarak işletme alanında da başarısını kanıtlamış. Her gün yeni fikirlerin ortaya atıldığı bir ortamda, bu özellikleri ve hızıyla Birleşik Krallık, bu işe neden girdiğimi ve yaratıcılığıma neyin ilham verdiğini bana hatırlatıyor.

Yeni başlayan kadın girişimcilere ne öneriler verirsin?

“Karayı gözden kaybedemeyenler okyanusu geçemez”  diye bir söz vardır ve hayatımdaki önemi büyüktür; ne zaman karşıma yeni bir engel çıksa, döner aklıma gelir. Kadın girişimcilerin cesur, meraklı ve açık fikirli olmaları çok önemli çünkü dünyayı ancak birlikte daha küçük ve daha güzel bir yer yapabiliriz.

 

"Bu Gençlikte İŞ Var!” yarışması başvuruları için son gün 3 Aralık

TÜSİAD tarafından, Türkiye’nin büyümesi ve kalkınmasında aktif rol oynayacak, vizyoner üniversite öğrencilerine, iş dünyasının deneyimlerini sunma amacıyla düzenlenen “TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!” yarışması için son başvuru tarihi 3 Aralık 2018.

Katılımcıların başvuru sırasında 30 yaşından gün almamış olmaları ve yurtiçi ya da yurtdışında bir üniversitenin ön lisans, lisans veya lisansüstü bölümüne kayıtlı olmaları gerekiyor.

Detaylı bilgi ve başvuru için www.bugenclikteisvar.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Şirin Tekeli Ödülleri Sahiplerini Buluyor

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından düzenlenen Şirin Tekeli Araştırma Ödülü Konferansı ve Ödül Töreni 1 Aralık 2018, Cumartesi günü Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek. SU Gender tarafından geçen sene başlatılan Şirin Tekeli Araştırma Ödülü'nün ilk konferansı olma özelliğini taşıyan bu buluşmada 2017 yılında ödül almaya hak kazananlar araştırma çıktılarını sunarken bu sene ödül almaya hak kazananlar konferans sonundaki ödül töreninde açıklanacak.

Bugüne kadar birçok araştırmacının, akademisyenin ve aktivistin yoluna ışık tutan; demokrasi, akademik özgürlük, toplumsal cinsiyet eşitliği ve feminizm alanlarında öncü çalışmalar yapmış olan Şirin Tekeli’nin bıraktığı zengin mirasın yaşaması, paylaşılması ve çeşitlenmesine katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirilen Şirin Tekeli Araştırma Ödülü, Türkiye’de toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemeyi ve teşvik etmeyi amaçlıyor.

Şirin Tekeli Araştırma Ödülü’ne başvurular, doktora öğrencileri ile doktora derecesini tamamlamasının üzerinden en fazla 15 yıl geçmiş tüm araştırmacılara açık gerçekleşmiştir.  Gönderilen araştırma önerileri, üniversiteler arası bir seçici kurul tarafından uluslararası akademik kriterler temel alınarak değerlendirildi. 2018 Seçici Kurulu’nda Yeşim Arat, Fatmagül Berktay, Sibel Irzık, Deniz Kandiyoti ve Ayşe Öncü yer aldı.

Başvurular değerlendirilirken önerilecek olan araştırma konusunun Türkiye’de toplumsal cinsiyet odaklı ve özgün olması kriter olarak belirlendi.

PROGRAM

Tarih: 1 Aralık 2018, Cumartesi

Saat: 10.30

Yer: Minerva Palas

Şirin Tekeli Hakkında:

Haziran 2017’de aramızdan ayrılan Şirin Tekeli, arkasında çok zengin bir miras bıraktı. 1978 yılında alanında bir ilk olarak İstanbul Üniversitesi’nde yazdığı doçentlik tezi Kadınlar ve Siyasal-Toplumsal Hayat (İletişim, 1982) ve Türkiye’de feminist kadın çalışmalarının ilk disiplinlerarası derlemelerinden olan 80'ler Türkiye'sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar (İletişim, 1990) kitaplarının yanı sıra, 1980’lerin başında Somut gazetesinde yazdığı ilk feminist yazılar, Fransızca ve İngilizce’den çevirdiği 20’den fazla kadın ve demokrasi odaklı kitap ve uluslararası akademik dergi ve derlemelere yazdığı makalelerle Şirin Tekeli, kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının Türkiye’de ve Türkçe’de kurulmasına ve yerleşmesine öncülük etti.

Şirin Tekeli aynı zamanda sivil toplumun, feminist hareketin ve toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının kurumsallaşması ve güçlenmesi yolunda atılan pek çok adımın öncüsü ve itici gücü oldu. 1985-1990 arasında Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) uygulanmasını talep eden dilekçe kampanyası, Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü, Kâriye Şenliği, Mor İğne Kampanyası ve Medeni Kanun reform çalışmalarında aktif rol oynadı. 1986’da İnsan Hakları Derneği’nin, 1989’da İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın, 1990’da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın, 1993’te Türkiye Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin, 1997’de Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği’nin (KA-DER) ve Winpeace – Türk ve Yunan Kadınları Barış Girişimi’nin kurucuları arasında yer aldı.

Nano Open Seminer Serisi’nin yeni konuğu Ersin Göğüş

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi 30 Kasım 2018, Cuma günü Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ersin Göğüş’ün “Yaşam Nano Boyutta Başlar” konulu semineri ile devam ediyor. 

“Yaşam Nano Boyutta Başlar” konulu semineri 30 Kasım 2018, Cuma günü saat 11.00’da SUNUM Fuaye alanında gerçekleşecek. 

Seminerde Ersin Göğüş, yaşamın temel bileşenlerine yakından bakmamızı ve sonrasında yaşamın Dünya’da gelişimini inceleyip, dünya dışında yaşamın izlerini sürmemizi sağlayacak. 

Seminere tüm Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları davetlidir.

Abone ol