Ana içeriğe atla

MİLRES kamuoyuna tanıtıldı

Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçeli sivil AR-GE projesi MİLRES

Sabancı Üniversitesi’nin Proje Yöneticisi ve Mekanik Sistemler sorumlusu olduğu Milli Rüzgar Enerji Sistemleri (MİLRES) projesi, düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna tanıtıldı. 


İstanbul Ulaşım AŞ’de gerçekleştirilen toplantıya Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Rektör Nihat Berker, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Yusuf Menceloğlu, SUNUM Direktörü Volkan Özgüz’ün yanı sıra projenin diğer ortakları TUSAŞ/TAİ, İstanbul Ulaşım AŞ, TÜBİTAK MAM ve İTÜ’den yetkililer katıldı. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi MİLRES Proje Yöneticisi Mahmut Akşit yaptığı sunum ile MİLRES projesi hakkında bilgi verdi. 


Toplantıda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık: "Rüzgar enerjisi, Türkiye'de hızla gelişen bir konu ama maalesef teknolojiyi tamamen ithal ediyoruz. Teknolojiyi üreten olmak Türkiye'nin en önemli hedeflerinden biri. Türkiye'nin en fazla ihtiyaç duyduğu alan olan enerjide özellikle dışa bağımlılığı azaltacak yatırımlar Türkiye için öncelikli stratejik yatırımlardır.” dedi.  Türkiye'deki enerji ihtiyacının hızlı şekilde arttığına, ülkenin yenilenebilir enerji alanına yoğun yatırım yaptığına işaret eden Işık, “bu yüzden bu projeyi önemsiyoruz. Burada önemli olan üretilen prototipin yüzde 90'ından fazlasının yerli üretim olması." dedi.

Bakan Işık, bu teknolojinin yerlileşmesi ile yaklaşık 15 milyar dolarlık bir dövizin Türkiye'de kalmasının sağlanacağını dile getirerek, "Proje ile doğrudan 100 bin kişilik, dolaylı olarak da 250 bin kişilik bir istihdam sağlanacak" diye konuştu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da bugüne kadar yerlileşme ve yerli üretimle alakalı yaptıkları her protokolün faydalı sonuçlar getirdiğini belirterek, bunun Türkiye'nin sanayisi açısından son derece önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin dünyadan, enerji sektörünün de ekonomiden daha hızlı büyüdüğüne dikkati çeken Yıldız, "Çünkü büyümek zorunda. Hal böyle olunca hem büyümenin hem de değişimin doğru yönetilmesi lazım. Yerli kaynaklarımızdan, bunların yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan yapılıyor olması lazım" dedi.

Bakan Yıldız, şu anda işletme halinde yaklaşık 4 bin megavatlık, inşa halinde ise 2 bin megavatlık rüzgar santrali bulunduğu bilgisini vererek, şunları kaydetti:

"Bizim, işletme giderlerini düşürürken, yatırım maliyetlerini cari açığı olumsuz etkileyecek şekilde bir eylemde bulunmamamız lazım. Geçenlerde yatırımcımızın siyasi istikrara duyduğu güvenin, enerji sektör politika ve stratejilerine duyduğu güvenin bir eseri olarak rüzgarla alakalı 3 bin megavatlık arza çıktık, 43-44 bin megavatlık talep geldi. Bu hem ülkemizin siyasi istikrarına hem de enerji sektörüyle alakalı yapılanmaya çok önemli bir destek anlamına geliyor. İş bununla bitmeyecek bu gelişecek, büyüyecek."

Hem özel sektörün hem de akademisyenlerin bu pazarın yerli kaynaklarla doldurulmasına mutlaka katkıda bulunmaları gerektiğini vurgulayan Yıldız, "Bir traktör yaklaşık 5 bin parçadan, binek araba 10 bin 200 civarında parçadan, nükleer güç santrali ise 515 bin parçadan oluşuyor. Bunların hepsini biz yapacağız. İsterse 10 yıl, isterse 20 yıl sürsün ama sonuçta bir genç kardeşim bizim yaşlarımıza geldiğinde artık bütün bunların hepsi yerli kaynaklardan yapılmış olacak" diye konuştu.

MİLRES Projesi

Açılışta MİLRES Proje Yöneticisi Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Akşit MİLRES hakkında bilgi içeren bir sunum yaptı. Akşit'in verdiği bilgiye göre, Temmuz 2011’de başlayan MİLRES Projesi, müşteri kurumu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olan ve TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (1007 Programı) tarafından tamamen yerli imkanlarla desteklenen, başladığı tarih itibariyle Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçeli sivil Ar-Ge projesi. Proje için öngörülen bütçe 55 milyon TL. İlk aşama için TÜBİTAK tarafından 2 yıl ve 10 milyon TL onaylandı. Daha sonra süre eklenerek bütçe 11.5 milyon TL olarak revize edildi. Bu miktarın 3.832.469 TL'si Sabancı Üniversitesi'nin kullanımına tahsis edildi.

Proje ortakları ve görev paylaşımı şu şekilde: Sabancı Üniversitesi "Proje Yönetimi, Mekanik Sistemler" ana iş paketinden, TUSAŞ/TAİ "Türbin Kanatları" ana iş paketinden, İstanbul Ulaşım AŞ "Kontrol ve Elektronik Sistemler" ana iş paketinden, TÜBİTAK MAM "Generatör ve Elektrik Sistemleri", İstanbul Teknik Üniversitesi ise "Rüzgar Analizi ve Yapı Sistemleri" ana iş paketinden sorumlu bulunuyor. 

Projenin birinci aşamasında 9 değişik üniversiteden ve kurumdan 20’si Sabancı Üniversitesi’nden olmak üzere 98 araştırmacı ile 13’ü Sabancı Üniversitesi’nden olmak üzere 23 lisansüstü öğrenci görev alıyor. MİLRES Projesi'nde tüm bileşenlerin üretimi, montajları ve yer testleri tamamlanırken, Haziran ayı içerisinde saha kurulumu yani bir tane 500kW gücünde prototip türbin kurulumu yapılarak devreye alınacak. Projenin 2. aşamasında ise 2.5MW gücünde yine bir adet türbin kurulacak. Bu türbinler Terkos gölünün kıyısındaki İSKİ tesislerinin arazisine kurulacak ve bu tesisteki pompa istasyonunu besleyecek

Projede endüstriyel ölçekte 2,5 MW gücünde rüzgar türbinlerinin tamamen özgün ve yerli teknoloji ile geliştirilmesi ve prototipinin üretilmesi hedefleniyor.

Projeyle, tasarımı ve teknolojisi Türkiye'ye ait, özgün ve dünya standartlarında rekabetçi bir rüzgar sanayinin kurulması için gereken altyapıyı oluşturmak, uzun dönemde toplam 40 Gigavat rüzgar enerjisi kapasitesi kurulumu için yurt dışına çıkması beklenen toplam 40 milyar dolar civarındaki kaynağın yüzde 25'inin yerli türbin teknolojileri ile karşılanıp 10 milyar dolar ulusal kaynağın yurt dışına çıkmasını önlemek, Türkiye'de rüzgar türbini alt sistemlerinin üretim ve test altyapısının geliştirilmesi, Türk sanayici ve işçilerine iş olanaklarının sağlanması, bu alanda işgücünün de yetiştirilmesiyle, yerli üretimin canlandırılması ve benzer pazarlara ihracat potansiyelini değerlendirmek, rüzgar santralleri için; kule, kanat, jeneratör ve ilgili güç elektroniği sistemlerini geliştirmek amaçlanıyor.

Sabancı Üniversitesi ve MIT Media Lab’den “Büyük Veri”de Ortaklık

Türkiye’nin ilk ve tek “Behavioral Analytics & Visualization Lab”i

Sabancı Üniversitesi ve dünyanın önde gelen üniversitelerinden MIT işbirliğiyle Behavioral Analytics & Visualization Lab kuruldu. 

Türkiye’de ilk ve tek olan laboratuvarda büyük veri analitiği ile ilgili çalışmalar yürütülecek.

Sabancı Üniversitesi dünyanın önde gelen üniversitelerinden MIT ile yaptığı stratejik ortaklığına bir yenisini daha ekliyor. Yapılan yeni işbirliği kapsamında Sabancı Üniversitesi bünyesinde Behavioral Analytics & Visualization Lab kuruldu. Türkiye’de ilk ve tek olan laboratuvarla ilgili tanıtım toplantısı 25 Mayıs 2015, Pazartesi günü Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşti.

Laboratuvarın tanıtım toplantısının açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker gerçekleştirdi. Ardından MIT Media Lab kurucularından ve Dünya Ekonomik Forumu Büyük Veri Girişimi Eş Başkanı Prof. Alex Pentland bir konuşma yaparak konuşmasında “Büyük Veri Analitiği ve İşbirliğinin Önemi”nden söz etti. Prof. Pentland sözlerine 1995 yılında MIT’de başlatılan giyilebilir teknoloji çalışmalarını anlatarak başladı. Bu çalışmalardan elde edilen verilere ve bugün kullanılan bazı teknolojilerin o zamandan tasarlandığına dikkat çekti. Prof. Pentland, bu teknolojiler sayesinde büyük verinin toplandığını belirtirken, büyük verinin kullanım alanlarını sağlıktan giyime uzanan geniş bir yelpazede örnekler vererek anlattı. Bu alanda yapılan çalışmalar sayesinde elde edilen verilerin insanların, hem iş hayatında hem de sosyal hayatlarında işbirlikleri kurmalarını ve daha fazla sosyalleşmelerine destek olduğunun altını çizdi. 

Son olarak laboratuvar direktörleri Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burçin Bozkaya ve Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Balcısoy laboratuvar etkinlikleri hakkında bilgi verdiler. 

Doç. Dr. Burçin Bozkaya, Büyük Veri Analitiği’nin son yıllarda önemi ve yaygınlığı giderek artan bir araştırma alanı olduğunu ve çok farklı sektör ve uygulamalardan elde edilen büyük veritabanlarının farklı amaçlar için analiz edilerek bireylere ve topluma faydalı çıktılar haline dönüştürülebildiğini söyledi. Örneğin bir arama motorunda “grip” sözcüğü ile yapılan aramanın sonuçlarına bakarak hastalığın hangi bölgelerde ne hızla yayılmakta olduğunu tespit etme, kişilerin bilgilendirilme ve aşı ihtiyacını ve ayrıca tedavi için kaynak kullanımını bu sayede en doğru şekilde gerçekleştirme gibi kazanımlar elde edilebileceğini belirtti. Yine örneğin bir Facebook kullanıcısının sosyal ortamdaki paylaşımları ve davranışlarının analizi ile bu kişinin hayatında mezun olma, evlilik, işe girme, işini kaybetme gibi önemli bir değişiklik olup olmadığını tespit etme ve bu bilgiyi de bu kişiye hayatını kolaylaştırıcı imkanlar sunma amaçlı kullanabilme potansiyelinin olduğuna işaret etti.

Tüm bu analizler yapılırken kişiye ait verinin güvenliğinin en üst düzeyde ele alınması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Bozkaya, veritabanları her ne kadar anonim hale getirilse de mekansal ve zamansal detaylar dahil olduğunda kişilerin kimliklerinin tekrar açığa çıkabileceğini, Laboratuvar çalışmaları ve çalışmaların yayınlanması esnasında bu konunun en yüksek önem derecesinde gündemde tutulacağını ifade etti.

Doç. Dr. Selim Balcısoy, verilerin görselleştirilmesi çerçevesinde geliştirilen sanal İstanbul masasını sundu. Doç. Dr. Balcısoy, veri görselleştirmelerinin amacının; görme duyusunu uyararak, insanlara karmaşık veriler hakkında anlam çıkarmada yardım etmek olduğunu söyledi.  Bunu sağlamak için bugüne kadar geleneksel bilgisayar etkileşim yaklaşımları ile karmaşık verilerin analizinin çözümü için araştırmalar yapıldığını, ancak özellikle ortaklaşa çalışma ve uzun süreli kullanıcı eğitimi almadan analize başlama konularında ciddi sorunlar olduğunu belirtti. Doç. Dr. Balcısoy, insanların doğumlarından itibaren etraflarındaki dünya ile fare ve klavye kullanma güdüsüne değil, dokunarak inceleme ve öğrenme güdüsüne sahip olduklarının fakat geleneksel bilgisayar etkileşimler teknikleri ve görselleştirmeler bu ihtiyacı tam anlamıyla karşılayamadığının altını çizdi.

Doç. Dr. Selim Balcısoy “Yapılan araştırmaları incelediğimizde uzamsal ekranlar üzerinde yapılan çalışmalar ile fiziksel görselleştirmelerinde rastlanan farklı kısıtlamaların ve etkileşim sorunlarının çözülebileceğini belirledik. Bunun için bir veri görselleştirme sistemi inşa ederek üç boyutlu yazıcıdan çıkan pasif veya aktif fiziksel görselleştirmenin üzerine bir projektörden görüntüler yansıtılmaktadır. İstanbul masası bu çalışmaların ilk örneklerinden biridir. Bu çalışma ve araştırma ortamı sayesinde fiziksel görselleştirmeler üzerinde etkileşim araştırmaları yapmaktayız. Bu araştırmaların sonucunda fiziksel görselleştirmelerin uzamsal ekranlar ile beraber etkileşimli olarak çalışarak kullanıcıların karmaşık ve yoğun verileri hızlı ve verimli olarak ortaklaşa analiz edebilecekleri bir sistem yaratılmıştır. Literatüre baktığımızda benzer bir sistem olmadığını, özellikle veri analizine odaklanan fiziksel görselleştirme çözümleri konusunda ciddi bir boşluk olduğunu tespit ettik” dedi. İstanbul masasının finans, telekom ve şehir planlaması alanında karar vericiler, analistler ve diğer paydaşları aynı veri etrafında buluşturan önemli bir veri manalandırma ve analiz aracı olacağını öngördüklerini ifade etti.

Behavioral Analytics & Visualization Lab Hakkında

Büyük Veri’nin analizi günümüzde giderek önem ve yaygınlık kazanan bir alandır. Laboratuvarın kurulumu öncesinde Sabancı Üniversitesi, MIT Media Lab ve finans sektörünün lider firmalarının işbirliği ile bu doğrultuda bazı çalışmalar gerçekleştirildi. Bu çalışmaların olumlu sonuçlar üretmesi üzerine yeni ve daha kapsamlı bir Lab bünyesinde araştırmaların devam edilmesine karar verildi. Özellikle finans, telekom, perakende, araştırma, sağlık sektörleri için Büyük Veri çok önemli.  Bir firma, gerek kendi sağlayacağı Büyük Veri üzerinde yapılan araştırma sonuçlarından, gerekse farklı bir sektörden gelen verilerin analizi ile elde edilecek sonuçlardan faydalanabilir.  Ayrıca bu sonuçları yeni iş modellerine, ürün ve servislerine dönüştürmesi de mümkündür.  

Laboratuvarda MIT Media Lab Human Dynamics Group öğretim üyeleri ve araştırmacıları ile birlikte yakın çalışarak araştırmalar yürütülecek. Human Dynamics Group, insanların günlük hayattaki ve sosyal ortamlardaki davranışlarını farklı kaynaklardan toplanabilen ‘Büyük Veri’nin analizi ile açıklamaya çalışmakta ve sözkonusu davranışları tahmin etmeye yönelik matematiksel modeller ve teknikler geliştirmeyle ilgileniyor. Bu konular aynı zamanda yeni kurulan laboratuvarın da ilgi ve çalışma alanları arasında yer almakta olup ek olarak “veri görselleştirme”, yani “karmaşık ilişkisel veritabanlarını görselleştirme” yoluyla anlamlaştırma üzerine de çalışmalar yürütülecek.

Sabancı Behavioral Analytics & Visualization Lab bünyesinde yürütülecek büyük veri analitiği çalışmaları, insanların, sosyal grupların ve tüketicilerin farklı ortamlardaki hareketlerini matematiksel model ve ilişkilerle açıklayacak. Bu çalışmalardan elde edilecek model ve bulgular, ilgili grupların, sektör analistlerinin ve yöneticilerinin yeni iş modelleri geliştirmelerine yönelik demo ve prototipler oluşturma potansiyeline sahip olacak. Elde edilecek sonuçların iş dünyasında uygulanması mümkün olabilecek. Ayrıca temel araştırma düzeyinde akademik dünyayı yakından ilgilendirecek bulgu ve sonuçların elde edilmesi de mümkün olabilecek.

Laboratuvarda Sabancı Üniversitesi ve MIT öğretim üyelerinin yönetim ve danışmanlığında yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile doktora sonrası araştırmacıların çalışması planlanıyor. Laboratuvar stratejik ortakların sağlayacağı farklı kaynaklardan gelecek veriler üzerinde çeşitli araştırma projeleri üretecek.  Bu kapsamda öğrencilerin master ve doktora tezlerini yazabileceği araştırma çalışmaları gerçekleştirmelerini bekleniyor.

Bahattin Koç'a Elginkan Vakfı Teknoloji Ödülü

Yapay doku/organ tasarımı, doku ve organın canlı hücreler kullanılarak 3B biyoyazıcı ile üretimi konusundaki çalışmaları ile Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyemiz Bahattin Koç, Elginkan Vakfı tarafından Türk kültürü ve teknoloji alanlarında yapılan araştırmaları ortaya çıkarmak ve teşvik etmek amacıyla verilen “Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri” 2015 sahipleri arasında yer aldı.

Elginkan Vakfı Ödülleri Sahiplerini Buldu

Elginkan Vakfı tarafından Türk kültürü ve teknoloji alanlarında yapılan araştırmaları ortaya çıkarmak ve teşvik etmek amacıyla verilen Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl 9’uncusu düzenlenen ödül töreninde Teknoloji Dalı’nda 3B Biyoyazıcı ile yapay doku ve organ üreten öğretim üyemiz Doç. Dr. Bahattin Koç ödül sahiplerinden biri oldu.

Dünyada ilk kez 3B biyoyazıcıyla canlı hücreler kullanarak aort damarı dokusu üretildi

Bahattin Koç ve öğrencileri Can Küçükgül, Saime Burçe Özler, Forough Hafezi'den oluşan ekip hastanın kendi normal hücrelerini veya kök hücrelerini kullanarak, gereken doku hatta organının bire bir kopyasını üretmek amacıyla yola çıktı. Canlı hücreler kullanarak üç boyutlu biyo-basım yöntemiyle yapay doku üreten ekibin başarısı ile ileriki dönemde doku veya organın hastanın vücudu tarafından reddedilme riski ortadan kalkacak.

Elginkan Vakfı “Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri” hakkında ayrıntılı bilgi almak için tıklayınız

Rektörümüz CNN Türk'te Türkiye Birinciliğimizi Anlattı

Rektörümüz Nihat Berker CNN Türk'te canlı olarak yayınlanan ve sunuculuğunu Mirgün Cabas'ın yaptığı Her Şey programına konuk oldu. 

Programda Rektörümüz Times Higher Education sıralamasındaki Türkiye birinciliğimizden konuştu. 

İzlemek için tıklayınız:



2015-2016 Güz Dönemi Yurt Başvuruları

Güz Dönemi Başvuruları

2015 - 2016 Akademik Yılında yurtlarımızdan yararlanmak isteyen lisans ve lisansüstü öğrencilerimizin başvurularına ait bilgiler aşağıda detaylandırılmıştır.

  • Başvuru formuna erişim için, öncelikle öğrenci bilgi sistemine (bannerweb.sabanciuniv.edu) girmeniz gerekmektedir.
  • Başvurular 27.07.2015 tarihi, saat 10:00'da başlayıp, 24.08.2015 tarihi, saat 22:00'da sona erecektir.
  • Başvurular sadece online ortamda alınacak olup, yerleşim sonuçları 04.09.2015 tarihinde, saat 14:00’dan itibaren öğrenci bilgi sisteminden (bannerweb.sabanciuniv.edu) öğrenilebilecektir.
  • Oda arkadaşı/arkadaşları tercihlerinizi yaparken önemle dikkat etmeniz gereken; arkadaşınızın/arkadaşlarınızın da sizi seçmelerini sağlamaktır. Aksi taktirde sistem; tek taraflı tercihleri göz önünde bulundurmayarak, sizleri farklı odalara atayacaktır.
  • Online başvuru süresince son ana kadar tercihlerinizde güncelleme yapabilir ve başvurunuzu iptal edebilirsiniz.
  • Yurt başvurusu yapan ve yerleştirilen, ancak geçerli bir mazeret belirtmeksizin ayrılmak isteyen öğrencilerin, kayıtlı öğrenci ise; önümüzdeki dönemler için, yurt başvuru formuna erişimi engellenecektir..

Yurt ücreti ve ödeme bilgileri:

2015-2016 Akademik Yılı Güz Dönemi'nde yurtlarımızda kalacak olan öğrencilerimizin, yurt ücretleri hatırlatma amaçlı aşağıda listelenmiş olup, bu tutarların 04.09.2015-11.09.2015 tarihleri arasında ödenmesi gerekmektedir.

Yurt Ücretleri (Eylül 2015 - Haziran 2016) / Kişi başı (KDV dahil)

Lisans öğrencileri        1. Dönem        2. Dönem        Yıllık toplam

4 kişilik                            2.900 TL        2.900 TL            5.800 TL

2 kişilik                            4.250 TL        4.250 TL            8.500 TL

Lisansüstü öğrencileri    1. Dönem        2. Dönem        Yıllık toplam

2 kişilik                            4.250 TL        4.250 TL            8.500 TL

1 kişilik                            5.500 TL        5.500 TL           11.000 TL

Studio                             5.750 TL        5.750 TL            11.500 TL

Depozito 850 TL (Lisans&Lisansüstü öğrencileri, girişte bir defaya mahsus)

Kaçıranlar için Maskeli Kedi'nin Geveze sohbeti

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisi, SUch as Blog bloggerı, Maskeli Kedi kitabının yazarı Bengüsu Özcan bu sabah Virgin Radyo'da Geveze'nin konuğu oldu. 

Kaydı dinlemek için tıklayınız.

Scripta şimdi mobilde!

Sabancı Üniversitelilerin yeni tablet dergisi Scripta şimdi de mobilde!

Scriptanın birbirinden ilginç konu ve konuklarına mobil rahatlığı ile göz atın!

Üniversitemizin tablet dergisi Scripta şimdi de mobilde! IOS uyumlu akıllı telefonunuza Apple Store’dan Scripta'yı ücretsiz olarak indirebilirsiniz.

Yaratıcı ekip içinde yer almak isteyenler scripta@sabanciuniv.edu adresine e-posta gönderebilirler.

Scripta Hakkında

Scripta; Sabancı Üniversitesinin tek dijital / tablet dergisidir. Üniversitemiz bireyleri arasında bilgi ve fikir alışverişini güçlendirmek, topluluk üyelerini birbirlerinden ‘haberdar’ etmek amacıyla yayınlanan, yarı popüler kültür dergisi türünde, Sabancı Üniversitesi’nin iç iletişim yayınıdır. Scripta, evrensel yayın ilkeleri ve Sabancı Üniversitesi’nin temel prensip ve felsefelerine bağlı kalarak yayın yapmaktadır.

Dergide, ele alınan konular; kültür, sanat, tarih, ekonomi, mühendislik, çevre, edebiyat, spor, mezunlardan haberler vb. çok farklı ve çeşitli olmakla birlikte tüm haber-yazı-röportaj-deneme v.b. içerik bir biçimiyle üniversite ve üniversite topluluğuyla ilişkilidir.

Scripta içerikleri; Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri, mezunları ve çalışanları tarafından oluşturulur.

Scripta her akademik dönemde birer kez, İngilizce ve Türkçe olarak Appstore üzerinden tablet ve mobil olarak yayımlanmaktadır.

 

‘Güneş Günü’ 14. yılında!

Sabancı Üniversitesi ‘Güneş Günü’ 14. yılında yine yüzlerce çocuk, genç, engelli ve yaşlıyı kampüsünde bir araya getirdi.


Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri tarafından geleneksel olarak her yıl düzenlenen Güneş Günü etkinliği 14. yılının gururu ile 17 Mayıs Pazar günü 2000 çocuk, yaşlı ve engelli ile kutlandı. Her katılımcı grubu için özel hazırlanmış birbirinden renkli etkinliklerle Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde unutulmaz bir gün yaşandı. 

2015 Güneş Günü foto galerisi için tıklayın

Güneş Günü etkinliğinde Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında uygulanan projelerde sene boyunca birlikte çalışılan ilköğretim okulu öğrencileri, çocuk yuvalarında risk altında ve korunmaya muhtaç çocuklar, engelliler, darülacezelerdeki yaşlılar, Sabancı Üniversitesi’ndeki üniversite öğrencileri ile bir araya gelerek önümüzdeki yıla kadar birbirlerine veda ettiler.

17 Mayıs Pazar günü Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde tüm gün boyunca devam eden etkinlikte; 600 kişilik Sabancı Üniversitesi öğrencileri, kampüsün çim alanlarında birbirinden heyecanlı ve eğlenceli oyunlar, Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde tiyatro ve dans gösterileri, unutulmaya yüz tutmuş sanatımız Karagöz-Hacivat gölge oyunu ve daha birçok renkli aktiviteyle çocuk, yaşlı, engelli olmak üzere; tüm davetlilere keyifli anlar yaşattı. 

Intertech, Socar, Ülker ve Balparmak firmalarının desteği ile konuklara günün anısına tshirt’ler hediye edildi ve yiyecek-içecek ikramı yapıldı.

Kampüsümüzde bahar fotoğrafları

Zengin bitki çeşitliliği ile kampüsümüzde baharı yaşamak ayrı bir keyif. Sakuralarımızın çiçeklendiği dönemde çekilen kampüs fotoğrafları Sabancı Üniversitesi facebook hesabında yayınlandı. 

Türkiye’nin en büyük sakura koleksiyonu

Sabancı Üniversitesi’ne 2007 - 2009 yılları arasında Komatsu tarafından 2600 adet farklı türlerde sakura fidanı bağışlandı. Çok narin olan ve yetişmesi emek gerektiren bu fidanların1500 tanesi yoğun çabalar sonucunda ağaca dönüştü. Sakuralarımız, Japonya’nın Kyoto şehrinde olduğu gibi Mart sonu, Nisan başında çiçek açıyor. Türkiye’deki en büyük sakura koleksiyonu Sabancı Üniversitesi kampüsünde bulunuyor.

Sakura nedir?

Latince adı Prunus Serrulata olan "Japon Süs Kirazı" ya da Japonca adıyla Sakura, Japonya'da her yıl, Ocak ayında Okinawa'da açmaya başlıyor. Ardından, Mart sonu ve Nisan başında Tokyo ve Kyoto'da açan sakuralar, en son Japonya'nın en kuzeyinde, Hokkaido'da boy gösteriyorlar. Çiçek açmış sakuraların altında piknik yapma geleneği, yani "hanami", Japonya'da yüzyıllardır sürdürülüyor.

Japon kültüründe sakuralar, renkleri ve uzaktan görünüşlerinden ötürü bulutlara benzetiliyor. Bunun yanı sıra, olağanüstü güzellikleri ve kısa ömürlü oluşlarından ötürü "yaşamın kısalığını, geçiciliğini"de sembolize ediyor. İkinci dünya savaşı sırasında halkı motive etmek sakura analojisi kullanılmış. İlk kamikaze birliğinin içinde "Yamazakura", yani "vahşi kiraz çiçeği" adlı bir birim olduğu söylenir. Ölen savaşçıların ruhunun kiraz çiçeklerinde yeniden vücut bulduklarına inanılır.

6. IICEC Uluslararası Enerji Forumu Yapıldı

G-20 Antalya Zirvesi Yolunda, Küresel Enerji Güvenliğinin bugünü ve yarınının tartışıldığı 6. IICEC Uluslararası Enerji Forumu’nda konuşan Güler Sabancı:

- “IICEC’in, Türkiye’nin enerji ithalatını incelediği raporunun, yeni kurulacak hükümete yol göstermesini bekliyoruz”

- “Paris Zirvesi, iklim değişikliği açısından Dünya için kritik önemde”

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından gerçekleştirilen 6. IICEC Uluslararası Enerji Forumu, ‘G-20 Antalya Zirvesi Yolunda: Küresel Enerji Güvenliğinin Bugünü ve Yarını’ başlığıyla düzenlendi. 

Zirvenin açılış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “G20 ve B20 zirveleri, Kasım ayında Antalya'da Türkiye’nin başkanlığında düzenlenecek. Bu ev sahipliği, bize, dünya için önemli konularda ilave fırsatlar ve sorumluluklar getiriyor” dedi.

IICEC Yönlendirme Kurulu Fahri Başkanı ve Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Dr. Fatih Birol, “Paris’ten enerji dünyasına sinyal bekliyoruz. Enerji verimliliği, güneş enerjisi ve nükleer enerji konusunda daha fazla yatırım yapılmalı; yatırımcıların daha fazla yatırım için önü açılmalı” dedi.

İstanbul, 15 Mayıs 2015 - Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen IICEC Uluslararası Enerji Forumu’nun 6.’sı, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve IICEC Yönlendirme Kurulu Fahri Başkanı Dr. Fatih Birol’un ev sahipliğinde İstanbul Conrad Otel’de gerçekleşti. 

IICEC’in geçen altı yılda, enerji ve iklim gibi çok önemli iki konuda fikir ve görüş alışverişinin en önemli entelektüel liderlik platformu olarak kendisini kanıtladığını belirten Güler Sabancı, “Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi-IICEC tarafından düzenlenen bu üst düzey hükümet, endüstri ve akademi forumu, Türkiye ve bölgenin enerji sektörü için eşsiz bir etkinliktir. IICEC’in hedefi, üniversiteler, endüstri ve kamu sektörünü bir platformda bir araya getirerek politika tavsiyeleri sunmaktır. IICEC'in ‘enerjinin kutup yıldızı’ olarak rolünün, giderek genişleyen ağı ve entelektüel liderliği ile pekişeceğine tüm kalbimle güveniyorum” dedi. 

“ IICEC raporunun yeni kurulacak hükümete yol göstermesini bekliyoruz”

IICEC’in ilk raporunu hazırlayarak Türkiye'nin enerji ithalatını masaya yatırdığını vurgulayan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Sabancı, yeni kurulacak hükümete yol göstermesini diledikleri rapor hakkında şunları söyledi:

“Türkiye'nin artan enerji talebine karşı yerli enerji kaynakları yetersiz kalmakta ve ülkemiz net ithalatçı konumunu sürdürmektedir. İthalatımızda dolayısıyla cari açığımızda önemli paya sahip olan enerjiye ilişkin bu raporun, 2023 hedefleri göz önüne alındığında zamanında yapılmış bir değerlendirme olduğunu düşünüyorum. IICEC raporu şuna işaret etmektedir: Enerji fiyatlarında yakın zamanda meydana gelen düşüş ithalat yükünü hafifletiyor gibi görünse de bu durum geçicidir ve enerji fiyatlarının bu düzeyde kalmaması beklenmektedir. Enerji fiyatları arttığında ithalat yükü de artacağından, gereken yapısal önlemler alınmazsa sorunun katlanarak artması muhtemeldir. İthalat bağımlılığının artması, Türkiye'nin enerji güvenliğine ilişkin riskleri de şiddetlendirmektedir. Olağan gidişat senaryolarına göre, Türkiye'nin enerji ithalat faturası 2023'e kadar ikiye katlanabilir. Dolayısıyla bu dönemde petrol fiyatlarının düşüklüğünü fırsat olarak görüp, Türkiye'nin enerjide ithalat bağımlılığını azaltmak, yapısal önlemleri almak yararlı olacaktır.”

“G20 ve B20 ev sahipliği, bize Dünya için önemli konularda ilave fırsatlar ve sorumluluklar getiriyor”

Kasım ayında Antalya’da düzenlenecek G-20 ve B-20 zirvelerinin Türkiye’ye Dünya için önemli konularda ilave fırsatlar ve sorumluluklar da getirdiğini vurgulayan Sabancı, “Dünya enerji sistemi, büyük çeşitlilik gösteren fırsatlar ve güçlükler barındırıyor. Bu dinamik enerji ortamında, gündemin ilk sırasındaki yerini koruyan bir konu var: Enerji güvenliği yani ‘enerji kaynaklarının makul bir fiyata sürekli olarak bulunabilmesi’. Biz de bu yılki Forum'a ‘Antalya G-20 Zirvesine Doğru: Bugün ve Gelecekte Global Enerji Güvenliği’ başlığını verdik. Uzun vadeli enerji güvenliği, ekonomik gelişmeler ve çevre ihtiyaçlarına uygun olarak zamanında yapılacak enerji yatırımlarını kapsıyor. 

Öte yandan kısa vadeli enerji güvenliği, enerji sisteminin arz-talep dengesindeki ani değişikliklere hızlı tepki verebilme kabiliyetini içeriyor. Bu bağlamda çok boyutlu bir konu olan enerji güvenliği, jeopolitikten strateji yatırımlarına, enerji ağlarından acil durum müdahalesine kadar çeşitli alanlarda etkili stratejiler gerektiriyor” şeklinde konuştu.

“İklim değişikliği global bir tehdittir, global çözümler gerektirir”

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konvansiyonu’nun Paris'te toplanarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin hafifletilmesi ve uyum konularında yapılacak çalışmaların çerçevesini çizen bir anlaşma imzalanacağına dikkat çeken Güler Sabancı, “Paris Konferansı, gelecek kuşaklara bırakacağımız dünyamızın nasıl olacağını belirlemekte büyük rol oynayacaktır. İklim değişikliği, tüm sınırların ötesinde global bir tehdittir. Bu nedenle de global çözümler gerektirir. Dünyada halen 1,3 milyardan fazla insanın enerjiye güvenilir erişimi yok! Bu global sorunun giderilebilmesi yolunda, enerji yatırımları ve ‘herkes için enerjiye erişim’, G-20'nin enerji gündeminde önemli yer tutuyor. B-20 topluluğu ise enerji uygulamalarının geçmişini değerlendirerek, daha sürdürülebilir enerji ticaretine yönelik tavsiyelerde bulunacak. B-20 Ticaret Görev Gücü’nün Eşbaşkanı olarak, G-20 ve B-20 zirvelerinin global enerji sorunlarına etkili çözümler getireceğine inancım tam” şeklinde konuştu.

Sabancı, 29 üye ülkenin oybirliği ile Uluslararası Enerji Ajansı'nın İcra Direktörü seçilen IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol’u kutladı ve yeni görevinde başarılar diledi. Sabancı, “Uluslararası Enerji Ajansı'nın, 1 Eylül tarihinden itibaren Dr. Birol'un liderliğinde, dünyada daha güvenli, daha güvenilir, verimli, sürdürülebilir ve rekabetçi bir enerji geleceği için oluşturulan stratejilere önemli katkılarda bulunacağına inancım tam” diye konuştu.

Dr. Fatih Birol: “Antalya’da alınacak kararlar dünya için yön çizecek”

IICEC Yönlendirme Kurulu Fahri Başkanı ve Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Dr. Fatih Birol ise konuşmasında G-20 üyelerinin profilini çizdi. Toplamda küresel ekonominin yüzde 80’ini oluşturan, dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlasının yaşadığı G-20’nin enerji tüketiminin yüzde 80’ini yaptığına dikkat çeken Dr. Birol, enerji yatırımlarının dörtte üçünün de bu ülkeler tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Karbondioksit emisyonlarının yüzde 80’inden fazlasının da yine G-20 tarafından yapıldığını kaydeden Dr. Birol, “Bu yıl Antalya’da alınacak kararlar, çizilecek yön küresel ekonomiye önemli etki edebilir. Türkiye bu yıl önemli bir kavram geliştirdi; ‘kapsayıcılık’… Bu, tüm dünya için bütünsel bir yaklaşım getiriyor. Dünyanın az gelişmiş bölgelerini unutmadığımızı gösteriyor” dedi.

Konuşmasında Afrika’daki enerji yetersizliğine vurgu yapan ve dikkat çekici rakamlar paylaşan Dr. Birol, sözlerine şöyle devam etti: “Afrika, doğalgaz ve petrol anlamında çok büyük enerji kaynaklarına sahip. Dünyada yeni petrol keşiflerinin yüzde 30’u Sahra Altı Afrika’da gerçekleşiyor. Kömür hala önemli bir enerji kaynağı. Afrika'da yılın 330 günü güneş enerjisinden faydalanmak mümkün. Fakat yine Afrika’da, yaklaşık 45 ülke arasından sadece 4 ülke, vatandaşlarının yüzde 50’sine yani her 2 kişiden 1’ine elektrik verebiliyor. Afrika’daki toplam 800 milyon kişinin enerji tüketimi sadece New York’taki tüketime eşit. Bu, ciddi bir küresel sorun. İnsanlara enerjinin ulaştırılması, bunun için de daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Türkiye, bu yıl Sahra Altı Afrika’ya yatırım yapılması konusunu gündeme taşıdı.”

“Enerji fiyatlarındaki düşüş, orta ve üst gelirlilere yaradı”

Fosil yakıtlara tüm dünyada uygulanan sübvansiyonların önemli bir sorun teşkil ettiğini dile getiren Dr. Fatih Birol, “Dünyada 500 milyar dolarlık toplam sübvansiyon, petrol ve doğalgaz fiyatlarını aşağıya çekiyor. Fakat bu sübvansiyonlar, karbondioksit emisyonunu artırıyor. İlk önceleri düşük fiyatların yoksul insanlar için iyi olacağını düşünmüştük ancak 500 milyar doların yüzde 8’i en düşük gelir düzeyindeki yüzde 20’lik kesime gitti. Bu destekten asıl orta ve üst düzey fayda sağlıyor. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde orta ve üst düzey daha fazla enerji tüketiyor. Dolayısıyla fosil yakıtlarla ilgili sübvansiyonların devre dışı bırakılması için çalışmalar yapılıyor” şeklinde konuştu.

Kömürün ucuz enerji kaynağı olması nedeniyle hala dünyada kömürle çalışan pek çok santral yapılacağına dikkati çeken Dr. Birol, bunların verimliliği yüksek santraller olmasının iklim değişikliğine olumlu katkı yapacağını söyledi. 

Dr. Birol: “Paris’ten enerji dünyasına sinyal bekliyoruz”

Enerji sektörünün karbondioksit emisyonlarının %80'ini oluşturduğunu belirten Dr. Birol, “Enerji sektöründeki bu sorunu çözmeden, iklim değişikliğiyle ilgili ciddi adımlar atmak da imkansız. Son 100 yıl içinde kömür, petrol ve doğalgaz kullanımı ciddi oranda artış gösterdi. Doğanın bize verdiği bütçenin yarısını kullandık. Araştırmalar gösteriyor ki, 2040 yılına geldiğimizde dünyanın bize sunduğu bütçenin tamamını harcamış olacağız. O tarihten sonra bambaşka bir dünyada yaşamaya alışacağız. Dolayısıyla Paris'te gerçekleşecek 2015 İklim Zirvesi'nden enerji dünyasına sinyal bekliyoruz. Enerji verimliliği, güneş enerjisi ve nükleer enerji konusunda daha fazla yatırım yapılmalı; yatırımcıların daha fazla yatırım için önü açılmalı…” şeklinde konuştu.

Dünyada enerji sektörüne yön verenler 6. kez İstanbul’da buluştu

Hükümetlerin ve enerji sektörünün paydaşlarını İstanbul’da buluşturan 6. IICEC Uluslararası Enerji Forumu’nda son siyasi gelişmelerin paralelinde Avrupa, Türkiye ve Ortadoğu’daki petrol, doğalgaz ve elektrik yatırımlarının mevcut durumu ve geleceği tartışıldı. 

Bu yıl ‘G-20 Antalya Zirvesi Yolunda: Küresel Enerji Güvenliğinin Bugünü ve Yarını’ başlığıyla düzenlenen forum, Kasım ayında Antalya’da gerçekleşecek olan G-20 Zirvesi gündeminde öne çıkacak olan enerji tartışmalarına temel hazırlayacak bir platform oldu.

Japonya Başbakanı Başdanışmanı Eiichi Hasegawa ve Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanı Başdanışmanı Melanie Kenderdine’nin gerçekleştirdiği konuşmaların ardından, forum kapsamında ‘Enerji Güvenliği: Hükümetlerin G-20’den beklentileri’ ve ‘İş dünyasının B-20’den Beklentileri’ başlıklı iki panel düzenlendi. 

IICEC’in, daha güvenli, sürdürülebilir bir küresel enerji geleceği için 2010 yılından bu yana geleneksel olarak düzenlediği forumun diğer öne çıkan konukları arasında; Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Gabor Kiss, İsviçre Enerji Bakanı Dr. Walter Steinmann, İspanya Danıştay Üyesi Ana Palacio, Ukrayna’nın Ankara Büyükleçisi Dr. Sergiy Korsunskiy, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran–Symes, E.ON SE CEO’su Dr. Johannes Teyssen, GE Başkan Yardımcısı John G. Rice ve EWE AG CEO’su Dr. Werner Brinker yer aldı.

Abone ol