Sabancı Üniversitesi - Bilim Akademisi Yapay Öğrenme Yaz Okulu 2021

Sabancı Üniversitesi - Bilim Akademisi Yapay Öğrenme Yaz Okulu 2021

Sabancı Üniversitesi Veri Analitiği Araştırma ve Uygulama Merkezi (VERİM) ve Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Programı tarafından Bilim Akademisi şemsiyesi altında lisanüstü öğrenciler ve araştırmacılar için tasarlanan Sabancı Üniversitesi - Bilim Akademisi Yapay Öğrenme Yaz Okulu, yurt içi ve yurt dışından çok iyi araştırmacıların katkılarıyla 23-25 Haziran 2021 tarihleri arasında çevrim içi olarak gerçekleşecektir.

Sabancı Üniversitesi - Bilim Akademisi Yapay Öğrenme Yaz Okulu

"Ağlarda Öğrenme ve Performansın Ötesi" temasında düzenlenecek olan yaz okulunda, ağlarda öğrenme konusundaki gelişmelere ek olarak, yapay öğrenme algoritmaları için açıklanabilirlik, etik, hesap verebilirlik ve önyargı alt-temaları ele alınacak ve ana konuşmaları Virgina Üniversitesi’nden Prof. Yanjun Qi ile  ETH Üniversitesi’den Prof. Karsten Borgwardt yapacaktır.

Etkinlik çoğunlukla Türkçe gerçekleşirken, bazı İngilizce sunumlar da olacaktır. Yapay Öğrenme Yaz Okulu programı hakkında detaylı bilgi edinmek ve kayıt olmak için lütfen tıklayın.

İnanç Adagideli’nin makalesi Physical Review Letters dergisine kapak seçildi

İnanç Adagideli’nin makalesi Physical Review Letters dergisine kapak seçildi

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi İnanç Adagideli’nin "Deconfinement of Majorana Vortex Modes Produces a Superconducting Landau Level" başlıklı makalesi Physical Review Letters dergisi Haziran 2021, 122. sayısı için dergi kapağı olarak seçildi. 

Makale Hakkında

 Majoranalar yok olmaya karşı direniyor

Yoğun madde fiziğinde Majoranalar, kendi karşıt parçacığı olan tekil parçacıklar gibi davranan ve topluluk halinde hareket eden parçacıklar (bu örnekte elektronlar) olarak tanımlanıyor. Majoranalar, keşfedildiklerinde, gürültüye dirençli kuantum bilgisayarlar üretmek için kullanılabilir. Majoranaları ilginç yapan özellikleri, yani aynı zamanda kendi karşıt parçacıkları olmaları, elektrik yüküne sahip olmamaları, sıfır spin ve sıfır enerjiye sahip olmaları, Majoranaların tespit edilmesini de çok zorlaştırıyor.
Majoranaların tespit edilmesini çok zorlaştıran başka bir şey de genellikle ulaşılması zor yerlere saklanmaları; örneğin Majoranaların, bir topolojik yalıtkanın bir süper iletken üzerine yerleştirildiği hibrit bir yapıda var olduğu öngörülmüştü. Bir süre önce, Liang Fu ve Charles Kane, Majoranaların bu tür bir heteroyapının manyetik bir alana yerleştirilmesi halinde ortaya çıkacağını öngördü. Süperiletkenler manyetik alanları itiyor; bu yüzden manyetik alan çizgileri, süperiletken materyalden, süperiletkenliğin azaldığı ve vorteks çekirdeği adı verilen minik bölgeler yaratarak geçebiliyor. İşte Majoranalar bu vorteks çekirdeklerinin içinde saklanıyor.
Sabancı Üniversitesi ve Leiden Üniversitesi teorisyenleri Fu-Kane materyallerini daha ileri düzeyde analiz etmeye karar verip Majoranaların üstüne süper akım üflenerek “saklandiklari yerlerden” çıkarılıp çıkarılmayacağını sordu. Bunun Majoranaların vorteks çekirdeklerindeki evlerinden çıkıp birbirleriyle bir araya gelmelerine neden olduğu ortaya çıktı. Kendileri kendi karşıt parçacıkları olan Majoranalar birbirini yok edebiliyor. Fakat şaşırtıcı bir şekilde, geçtiğimiz hafta Physical Review Letters dergisinde yayınlanan makaleye göre, Majoranalar yok olmaya karşı direniyor. Physical Review Letters’ın bu haftaki kapağında  Majoranaların ortaya çıktığı durumun yüksek yoğunluklu profili yer alıyor.

Mezunumuz, Homeward Bound’un liderlik programına seçilen ilk Türk bilim insanı

Mezunumuz, Homeward Bound’un liderlik programına seçilen ilk Türk bilim insanı

Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik anadal, Kimya yandal 2016 mezunumuz Meltem Bayrak, liderlikte cinsiyet eşitliğine dikkat çekmeyi ve STEMM (Science, Technology, Engineering, Maths, Medicine) alanındaki kadınların dünyanın geleceğini biçimlendiren karar ve politikalardaki etkisini artırmayı hedefleyen Homeward Bound liderlik programına Türkiye’den seçilen ilk Türk bilim insanı oldu.

Avusturalya’nın Ulusal Bilim Kurumu CSIRO’da (The Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation) gıda bilimi alanında doktora projesini sürdürmekte olan mezunumuz Meltem Bayrak, bilim kadınları için hazırlanan ve iklim değişikliği konusuna odaklanan küresel liderlik programı Homeward Bound’a seçilen 100 bilim insanı arasında yer alıyor.

Gıda sektörünün küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen iş kollarından biri olması sebebiyle, çevreye duyarlı üretim konusundaki araştırmaların hayati bir rolü olduğuna inanan Meltem Bayrak, Homeward Bound programının gıda güvenliği ve gıda sürdürülebilirliğine ilişkin yenilikçi yaklaşımlar geliştirmede büyük katkılar sağlayacağına inanıyor. 

Mezunumuz Meltem Bayrak ile lisans eğitimi süresince yaptıkları, mezun olduktan sonraki çalışmaları ve Homeward Bound programı hakkında konuştuk. Röportajımızı aşağıdan okuyabilirsiniz.

Öncelikle tebrik ederiz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Sabancı Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programında okumaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz? Şu anda neler yapıyorsunuz?

M.B: Üniversiteye girişte seçmek istediğim alandan emindim. Fakat bunun yanında bir çok farklı konuyu da öğrenmek istiyordum. Nitelikli bir Biyomühendislik eğitimi için gerekli olan, eğitim ve araştırma faaliyetlerindeki disiplinler arası yaklaşım, laboratuvar altyapısı ve akademik kadro, Sabancı Üniversitesi tercihimi kolaylaştırdı. Saint Benoît Fransız Lisesi’ni tamamladıktan sonra, Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik (Kimya yandal) programından 2016 yılında mezun oldum.

Ardından, Melbourne’de gıda bilimi üzerine yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Şu anda, Melbourne CSIRO’da gıda bilimi alanında doktora çalışmamı sürdürmekteyim.

Lisans eğitimime sığdırdığım deneyimler, seçtiğim yolda beni daha da cesaretlendirdi”

Lisans eğitimiz boyunca sizi ve kariyer adımlarınızı etkileyen kararlar/kişiler oldu mu?

M.B: Üniversite hayatım hem dersler hem de kulüp faaliyetleri bakımından çok verimli geçti. Dersini aldığım ya da yollarımızın kesiştiği çok değerli öğretim üyeleri oldu. Özellikle bölüm öğretim üyelerinden Prof. Dr. Uğur Sezerman'ın laboratuvar araştırmalarına başlama ve kodlama öğrenme sürecimde emeği çoktur. Daha laboratuvar dersleri başlamadan kendimi laboratuvarda bulmak, beni büyük ölçüde motive etti ve dersleri takip etmemi kolaylaştırdı.


Özellikle farklı çalışma ortamlarında bulunmak ve dolayısıyla farklı bilimsel yaklaşımlarla karşılaşmak lisans sonrası kariyerimde bana çok yardımcı oldu. Araştırma yapmanın keyfini Erasmus programı kapsamında, yaklaşık 1,5 yıl boyunca, İsveç ve Fransa’da devam ettirdim. Erasmus maceram diğer öğrencilere kıyasla daha uzun sürdü ve biyoloji dalında çok keyif aldığım dersler alma şansım oldu. Bunun dışında, Fransa'da Erasmus yaparken bir yandan da derslerimin kapsamının dışında olan bir bitki laboratuvarında çalıştım. Bitirme projemde de bitki genetiği üzerine yoğunlaştım. Bu süreçte bir de Fransa'nın ulusal sağlık araştırma kuruluşu INSERM’de moleküler patoloji laboratuvarında staj yapma fırsatım oldu. Staj süpervizörüm Doç. Dr. Umut Şahin, doktora başvurularıma desteği ve akademik yönlendirmeleriyle benim için etkili oldu. Lisans eğitimime sığdırdığım bütün bu deneyimler, seçtiğim yolda beni daha da cesaretlendirdi.

Bunun dışında, Türkiye'nin biyolojik zenginliğini korumaya yönelik çalışmalarına ve görüşlerine çok saygı duyduğum Prof. Dr. Neşe Bilgin'in de yönlendirmeleriyle kariyer adımlarımı etkileyen önemli kişilerden biri olduğunu belirtmek isterim.

Sabancı Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra yaptığınız çalışmalardan kısaca bahseder misiniz?

M.B: Sabancı Üniversitesi’nden sonra, University of Melbourne’de gıda bilimi üzerine yüksek lisans derecemi tamamladım.

Projemde ekşi maya laktik asit bakterilerinin toksik gluten peptitlerini hidrolize etme kapasiteleri üzerine çalışmalar gerçekleştirdim. Bu sırada bir İstanbul ziyaretimde de Türkiye'nin ilk maya fabrikası Pakmaya’da staj yaparak mayanın üretimini ve endüstrideki yerini de daha geniş bir perspektiften görmüş oldum. Fakat henüz araştırmanın tadına doyamadığım icin doktora programına başvurdum ve Avustralya'nın Ulusal Bilim Kuruluşu CSIRO’nun, RMIT University ve INRAE (Fransa) ile bir işbirliği projesine burslu kabul aldım.  

Gıda bilimi alanında çalışmalarınıza devam etmeye ne zaman karar verdiniz, şu anda neler yapıyorsunuz?

M.B: Sabancı lisans bitirme projemde yerli bir üzüm türü olan Hasandede’nin genetiği üzerine çalışırken gıda araştırmalarının bende daha kişisel sempati yarattığını fark ettim. Özellikle genetik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirlik ile ilgili yapılan araştırmalar bana rehber oldu. Laboratuvarda deney yapmak da aslında bana mutfakta yemek yapmayı anımsatıyor. Değişik ‘tarif’leri hiç bıkmadan deneyip en doğrusunu bulmaktan keyif alıyorum. Bu fikirden yola çıkarak, gıda bilimi alanında dünyada neler yapılıyor diye araştırmaya başladım ve Avustralya'ya gıda bilimi okumak için geldim. Doktora projemde sindirimin gıdanın yapısına olan etkisini, gıda yapılarının kişiye özel tasarlanması (personalised nutrition) amacıyla inceliyorum. Aynı zamanda Avustralya'nın Nükleer Bilim ve Teknoloji Kuruluşundan (ANSTO) ek burs alarak, projemin çok büyük bir kısmında gıdanın yapısını nötronlarla inceliyorum.

Homeward Bound STEMM liderlik programına seçilen 100 bilim insanı arasında yer alıyorsunuz. Biraz programı ve amaçlarını anlatabilir misiniz?

M.B: Homeward Bound, bilim kadınları için iklim değişikliği konusuna odaklanan küresel bir liderlik programıdır. Amacı STEMM (Science, Technology, Engineering, Maths, Medicine) alanındaki kadınların dünyanın geleceğini biçimlendiren karar ve politikalardaki etkisini artırmaktır. Homeward Bound STEMM’deki etkili kadınlar arasında küresel bir işbirliği sağlayarak liderlik masasında çeşitlilik olmasını amaçlıyor. Bu 12 aylık küresel liderlik girişimine katılmak üzere seçilen 100 kadından biri de benim. Bununla birlikte, bu programa seçilen ilk Türk kadını olduğumu da gururla belirtmek isterim. Başvuru kriterleri açıkça belirtilmemekle birlikte, panel her yaştan ve her alandan politika ve kararları küresel düzeyde etkileyen bir lider olma kapasitesine sahip kadınları seçmeyi amaçlıyor. Başvurular iIk aşamada bilim insanları, psikologlar, liderlik koçları, stratejistler ve akademisyenlerden oluşan bağımsız bir panel tarafından; sonrasında Homeward Bound liderlik ekibi tarafından değerlendiriliyor.

Programı ilgiyle takip ediyordum ve projelerinin geleceğimiz adına alınmış kararlardaki olumlu etkisini gözlemliyordum. Benim programa, programın da bana katkı sağlayacağını düşünerek, programa başvurdum.

“Gıda güvenliği ve gıda sürdürülebilirliğine ilişkin yenilikçi yaklaşım geliştirmede Homeward Bound programının bana hem kişisel, hem de STEMM çerçevesinde bir kadın lider olarak büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum”

Bu programda yer almanın sizin için öneminden ve program dahilinde ve sonrasında yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz?

M.B: Bir gıda bilimcisi olmanın yanında aynı zamanda da bir gıda sürdürülebilirliği ve güvenliği savunucusuyum. Gıda sektörünün küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen iş kollarından biri olması sebebiyle, çevreye duyarlı üretim konusundaki araştırmaların hayati bir rolü olduğuna inanıyorum. Yeniliği ve yeni teknolojileri desteklemek, tüketicileri bilinçli seçimler yapabilmeleri için bilgilendirmek, iyileştirilmiş kaynak yönetimi için dünyanın bütünsel bir yaklaşıma, genişletilmiş altyapıya ve yeni hükümet politikalarına ihtiyacı var. Homeward Bound’un bu bağlamda, gıda güvenliği ve gıda sürdürülebilirliğine ilişkin yenilikçi yaklaşım geliştirmede bana hem kişisel, hem de STEMM çerçevesinde bir kadın lider olarak büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum.

Son olarak, Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programında okuyan ve okumak isteyen öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

M.B: Daha ilk seneden, öğretim üyeleriyle konuşup, derslerin kapsamının dışında ilgilerini çeken bir proje yapmalarını öneririm. Ne kadar erken başlasalar o kadar iyi olur. Üniversite’nin tüm fırsatlarından yararlanmak çok önemli. Bunun yanında, bilim giderek daha disiplinlerarası bir hal alıyor bu yüzden onlara farklı alanlardan da ders almalarını öneririm. Bu bilgi çeşitliliğinden karşılarına farklı fırsatlar çıkabilir.

Eklemek istedikleriniz var mı?

M.B: İklim değişikliğinin gıda güvenliği gibi bir sorunu beraberinde getirdiğini ve besinlere erişimimizin etkileneceğini çoğumuz biliyoruz. Bu temel besin kaynaklarımızın azaldığı tabloda, gıda üretiminin her basamağı iklim değişikliğinden etkilenmekte. Sistemsel sorunları azaltmak için, aldığımız kararların doğaya verdiği zararı hesaba katmanın hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilirlik ve biyolojik çeşitliliğin korunması biz tüketicilerin talepleri doğrultusunda şekillenecektir. Sabancı Üniversitesi’ndeki sosyal ve bilimsel olanakları bu yönde azami verimlilikte kullanmalarını tavsiye ediyorum.

SU Gender'ın uluslararası konferansı akademisyen, feminist aktivistler ve STK’ları bir araya getirdi

SU Gender'ın uluslararası konferansı akademisyen, feminist aktivistler ve STK’ları bir araya getirdi

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından düzenlenen “Feminist Bakış Açısıyla Siyasal Alan: Teori, Politika ve Savunuculuk” başlıklı konferans 3-5 Haziran tarihlerinde çevrimiçi olarak gerçekleşti. Konferans; toplumsal cinsiyet ve feminist siyaset felsefesi alanlarında çalışan akademisyenleri, aktivistleri ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirerek bir uluslararası tartışma platformu oluşturulması amacıyla düzenlendi. 

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Meltem Müftüler-Baç, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Pandeminin etkisiyle eşitsizliklerin daha da arttığını, hatta mevcut eşitsizliklerin daha da karmaşık hale geldiğini belirterek, “İş gücüne katılımda özellikle birincil bakım hizmeti veren kadınlar pandemide çok büyük zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Yapısal adaletsizlikler, eşitsizlikler son aylarda daha da derinleşti” dedi. 

SU Gender Direktörü Hülya Adak ise “Pandemi dönemi birçok sorunu ve eşitsizlikleri ortaya koydu. SU Gender için ise feminist dayanışmanın dijital platformlar ve ağlar aracılığıyla önemli şekillerde derinleştirilebileceği ve çoğaltılabileceğini gösterdi,” dedi. Eğitim programlarımız da mekan sınırı ve sağlıkla ilgili kaygılar olmaksızın dijital ortamlarda büyüdü ve yaygınlaştı. SU Gender’ın pandemi dönemi dahil olduğu feminist ağlar arasında Columbia University Women and Gender in Global Affairs (WGGA) ağı ve Berlin Özgür Üniversitesi’nin Margherita von Brentano Zentrum’u sayan Adak bu dayanışma imkanları sayesinde ortak konferanslar düzenlediklerini, konuşmacılar çağırdıklarını, kütüphane verileri ve kaynaklarını paylaştıklarını ve farklı üniversitelerde öğrenciler için tez danışmanlıkları yürüttüklerini söyledi. Ayrıca Türkiye ve yurtdışı üniversiteleriyle ortak olarak Cinsel Taciz ve Cinsiyete Dayalı Şiddet webinarlarını yürüttüklerini ve bu sayede hem dijital şiddet gibi yeni alanlar üzerine akademik ve aktivist çalışmalarda öncü bir merkez ve platform olduklarını açıkladı. Pandemi dönemi yeni mücadele biçimlerini mümkün kılmak için bu webinarların ve ortak eylem planlarının çok önemli olduğunu ifade etti. İstanbul Sözleşmesi’nin sorgulandığı 2020’nin yaz aylarında, SU Gender’ın yürüttüğü sosyal medya çalışmalarının uluslararası ve ulusal platformlarda bu sözleşmenin önemine ve koruduğu kadın, LGBTQI+ ve azınlık haklarına vurgu yaptıklarına dikkat çektiğini ifade etti. Pandemi dönemi 5 AB Ufuk 2020 projesine dahil olduklarını açıklayan Adak, konuların pandemi dönemi eşitsizlikler, göç, toplumsal cinsiyet ve iklim gibi tematik odakları olduğunu, ayrıca kazandıkları Marie Curie doktora sonrası burslarla merkezin büyümesini ve kapasitesini geliştirmesini sağladıklarını açıkladı. COVID 19 dönemi Sabancı Üniversitesi’nin Cinsiyet Eşitliği Eylem Planının yayınlandığını, yepyeni kurulan programlarla aktivistlere, lise öğretmenlerine ve iş dünyasına eğitim ve danışmanlık yaptıklarını belirten Adak pandemi dönemi bizim için “salt hayatta kalma mücadelesi değil, yeni ufuklara açılma ve büyüme imkanı sundu” dedi.” 

Konferansın konuk konuşmacısı University of Chicago Charles E. Merriam Siyaset Bilimi Üstün Hizmet ve Kadın Çalışmaları Profesörü Linda Zerilli, A.B.D’deki feminist hareketin tarihini dönemleştirme aracı olarak kullanılan dalgalar metaforuna eleştirel bir şekilde yaklaşan konuşmasında Batı feminizminin siyasi tarihine ve bu tarihin radikal demokrasi perspektifiyle alternatif şekillerde nasıl düşünülebileceğine değindi. Dalgalar metaforunun feministlerin kendilerinden önceki öncü kadınların referansıyla yürümelerine olanak tanıdığını anlatan Zerilli, geçmişe ilişkin bu duygunun aslında günümüz eylemlerine ilişkin bir kaynak oluşturduğunu ifade etti ancak geçmiş, günümüz ve gelecek arasında gelişimsel bir çizgi olmadığını hatırlamak gerektiğini vurgulayarak, parçalı anlatılara odaklanan feminist bellek çalışmalarına işaret etti. Zerilli, Hanna Arent’e göre, feminist tarih çok önemlidir ama eylemimiz için bugün önemli olmalıdır ve bitmemiş özgürlük projesine katkıda bulunmalıdır” dedi. Zerilli, ulusal tarih yazımında kadınların olmadığına dikkat çekti. 

Konferansın ikinci gününde ise feminist bakım/özen etiği alanının öncülerinden, University of Minnesota Emeritus Siyaset Felsefesi Profesörü Joan Tronto açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Joan Tronto, “Servet Bakımının Ötesinde: Özenli Demokrasiye Giden Yolda Demokratik Bakım/Özen”başlıklı konuşmasında, bakımı odağına alan ekonomik bakış açılarının ve demokratik kurumların önemine değindi. Dünyanın sadece iklim krizi değil demografik bir kriz yaşadığına, yoksul ve zengin ülkeler arasında bir eşitsizlik olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:

Yaşadığımız krizlerle başa çıkmak mümkün, çaresi küresel demokratik eylemlerdir. Ancak çoğu insan politik hayattan çok uzak duruyor. Dünyanın her yerinde insanların demokratik hayata bağlılıkları eskisinden daha az. Çünkü demokratik bir ülkenin vatandaşı olmak demek ciddi seçimler yapmak, bilgili olmak anlamına geliyor. Bu noktada servet bakımı üzerinde durmak gerekiyor. Servet bakımı, ekonomik politikaları biçimlendiriyor. Yapılan her şeyin merkezinde var. Dengesizlikler olduğu için maddi eşitsizlikler doğal görünmeye başlıyor ve herkes tarafından kabul edilir hale geliyor ve kamu da buna destek olur. Servet bakımı pandemi ile iyice derinleşti. Son bir buçuk yıl içinde bazı insanlar çok büyük servetler elde etti. Dünyanın farklı yerlerinde ABD gibi zengin ülkeler sağlık personeline kişisel bakım ekipmanı veremediler, çalışanlar torbalara sarıldı. Zenginlik var ama sağlıkçılara ekipman için fon sağlanamadı. Servet kötü bir şey değil tabii ki. Ama servet tek bir bireye ait olduğunda, sınır tanımadığında, doğal çevreyi sömürmesinde sınır koymadığında sorun haline geliyor. Yaşamımız boyunca hem bakım veren hem bakım alanlarız. Bunların sınırları olduğunu görmemiz gerekiyor. Buna sorumluluk etiği deniliyor.” 

Bakım ekonomisinin bakım siyasetini de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Joan Tronto, “Bakım merkezde olmalı ve ekonomiyi bunun etrafında örgütlememiz gerekiyor. Tam demokratik katılım sağlayamayan evde çalışanlar için bu devrim henüz tamamlanmış değil. Birincisi, demokratik bakım dediğimizde, sorumlulukların toplumda nasıl adil dağıtılacağı önemli oluyor. İkincisi, bakım sorumluluklarımızı yeniden örgütlememiz ve düzenlememiz gerekiyor. Üçüncü olarak her zaman demokratik yöntemlerle bakım çözümlere varmamız gerekiyor. Her türlü bakım ilişkisinde bir eşitsizlik olabilir ama eşit fırsat ve bakım koşullarının hem bakım veren hem bakım alan kişi için ortaya konması ve demokratik olarak sağlanması gerekiyor” dedi. 

KONFERANS PANELLER İLE DEVAM ETTİ

Konferansın ikinci günü İstanbul Üniversitesi’nden Fatmagül Berktay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Feminist Aktivizm ve Direniş” başlıklı panelde Fulden İbrahimhakkıoğlu (Orta Doğu Teknik Üniversitesi), Mona Lilja (University of Gothenburg) ve  Neha Kagal (ActionAid UK) konuşmacı olarak yer aldı. 

Serpil Sancar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “İktidar, Politika, Savunuculuk” başlıklı panelde ise Simten Coşar (University of Pittsburgh), Berfu Şeker (Yeni Çözümler Derneği) ve İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu) katıldı. 

“Feminist Bakım Etiği, Bakım Siyaseti ve Pratikleri” konulu panel Boğaziçi Üniversitesi’nden Yeşim Arat moderatörlüğünde gerçekleşti. Panelde Özge İzdeş (İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa), Kanchana Mahadevan (University of Mumbai), Inge Van Nistelrooij (Radboud University Nijmegen), Aslı İkizoğlu (Sabancı Üniversitesi) panelist olarar yer aldılar. 

Konferansın üçüncü günü yapılan Maltepe Üniversitesi’nden Hülya Şimga moderatörlüğündeki “Geleceğe Feminist Bakış” konulu panelin konuşmacıları ise Gaia Giuliani (University of Coimbra), Sophie Smith (University of Oxford), Semiha Arı (Eşitsizlik Çalışmaları Güney Merkezi), Şehnaz Kıymaz (Women's Major Group (WMG) idi.   

“Ulusaşırı Feminizm ve Dayanışma” paneli de Sabancı Üniversitesi’nden Ayşe Gül Altınay moderatörlüğünde yapıldı. Panel, Sumi Madhok (London School of Economics Coloniality), Selin Çağatay (University of Gothenburg), Ayşe Dursun (University of Vienna), Jo Littler (City, University of London) katılımıyla gerçekleşti. 

Konferans, Zeynep Gülru Göker, Begüm Acar ve Aslı Aygüneş’in birlikte yönettiği bir kapanış forumuyla sona erdi. Forumda, katılımcılar konferans boyunca konuşulan temalar üzerine derinlemesine tartışma imkanı buldu. 

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Rezal Khairi Ahmad

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Rezal Khairi Ahmad

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi, 16 Haziran 2021 Çarşamba günü Dr. Rezal Khairi Ahmad'ın “Developing and Commercializing Nanotechnology via International Collaborations" konulu semineri ile devam ediyor. 

*Seminere tüm Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları davetlidir.  

Yayın linki kayıt yaptıranlara etkinlik öncesinde iletilecektir.
Kayıt için lütfen tıklayınız.

16-17 Haziran 2021 ELAE Zoom Odası Bilgileri

16-17 Haziran 2021 ELAE Zoom Odası Bilgileri

16-17 Haziran 2021 ELAE’ye girebilecek öğrenci grupları:

  • “Beklemeli / Dışarıda Hazırlanan” statüde olan ve dilekçe ile Diller Okulu Direktörlüğü’ne başvuran öğrenciler*
  • TGY’de 2. akademik yılını okumakta olan ve surveymonkey üzerinden Diller Okulu Direktörlüğü’ne başvuran öğrenciler
  • Enstitüler tarafından belirlenen lisansüstü adaylar

Online Yazma ve Konuşma Sınavları Tarih ve Saatleri:

Yazma Sınavı: 16 Haziran 2021, Çarşamba günü saat 10:00 – 10:45

YAZMA SINAVI ZOOM oda bilgisi için tıklayınız. 

YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİLERİ: Üniversiteye başvuru sırasında vermiş olduğunuz mail adresi ile sorgulama yapınız

Temel Geliştirme Yılı Öğrencileri: Lütfen okul numaranızı girerek sorgulama yapınız.

Öğrencilerin sınava girişte sorun yaşamamaları için sınav öncesinde SUCourse+ üzerinde deneme sınavı açılacak olup, öğrencilerimizin bu oturum üzerinden sisteme deneme girişi yapmaları gerekmektedir. Yüksek Lisans adaylarının SUCourse+ sınav kullanıcı adı ve şifresi üniversiteye başvuru sırasında vermiş oldukları mail adreslerine gönderilmiştir.

Sınav ile ilgili teknik sıkıntı yaşamanız durumunda basak.tezcan@sabanciuniv.edu dan yardım alabilirsiniz. Deneme sınavına erişim 16 Haziran 2021 Çarşamba günü saat 07.00’de (Türkiye saati) kapatılacaktır.

Öğrenciler aynı kullanıcı adı ve parola ile 16 Haziran 2021 Çarşamba günü saat 10.00’da SUCourse+ üzerinden ELAE Writing’e ulaşacaklardır.

Yazma sınavına hem Zoom hem de üniversite sistemi (SUCourse+) üzerinden eş zamanlı bağlanılması gerekmektedir. Öğrencilerin sınavda not alabilmek için 1 boş A4 dosya kağıdı ve 1 kalem yanlarında bulundurmaları gerekmektedir.

Yazma sınavına girecek öğrencilerimizin, kimlik kontrollerinin zamanında yapılabilmesi için sınavdan yarım saat önce Zoom sınav odasına giriş yaparak hazır bulunmaları, resimli resmi kimliklerini (nüfus cüzdanı, pasaport vb.) yanlarında bulundurmaları önemle hatırlatılır.

Konuşma Sınavı16 Haziran veya 17 Haziran 2021 Çarşamba veya Perşembe günü her bir öğrenci için 20’şer dakikalık dilimler halinde yapılacaktır.

KONUŞMA SINAVI ZOOM oda bilgisi ve diğer detaylar için tıklayınız. 

YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİLERİ: Üniversiteye başvuru sırasında vermiş olduğunuz mail adresi ile sorgulama yapınız

Temel Geliştirme Yılı Öğrencileri: Lütfen okul numaranızı girerek sorgulama yapınız.

 Konuşma sınavının birinci bölümündeki ilk sorusu için 1 dakikalık düşünme kısmında kullanmak üzere 1 adet boş A4 kağıdı ve 1 kalem bulundurabilirsiniz.

Konuşma sınavına girecek öğrencilerimizin, kimlik kontrollerinin zamanında yapılabilmesi için sınavdan 5 dakika önce Zoom sınav odasına giriş yaparak hazır bulunmaları, resimli resmi kimliklerini (nüfus cüzdanı, pasaport vb.) yanlarında bulundurmaları önemle hatırlatılır.

Konuşma sınavına bilgisayar kullanarak yalnızca Zoom üzerinden bağlanılması gerekmektedir. Bu sınava SUCourse+ üzerinden bağlanılmayacaktır.

SUCourse+’a giriş ve diğer detaylar için tıklayınız.

Önemli: ELAE’ye giriş ile ilgili öğrenci bilgilendirme dosyasına erişmek için tıklayınız.

Teknik bir aksaklık olması durumunda sınav başlangıç ve bitiş saatleri belirtilenden daha geç olabilecektir.

ELAE, uzaktan yapılacağından öğrencilerin sınava girebilmeleri için internet bağlantısı, sorunsuz çalışan ve çalışır durumda kamera, mikrofon ve hoparlörü olan bir bilgisayara ihtiyaçları vardır.

ELAE sonuçları, 21 Haziran, 2021 Pazartesi günü saat 21:00’den itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

Lisansüstü adayları sınav sonuçlarını bağlı bulundukları enstitülerden öğrenebileceklerdir.

Sınav sonuçları, sözlü yanıtlamalardan doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla telefonda kesinlikle açıklanmamaktadır. 

ELAE sınavları için mazeret sınavları düzenlenmez.  

ELAE sonuçları harf notu olarak şu şekilde açıklanır:

SL - İngilizce Dil Ölçme Sınavında Yeterli,

UL - İngilizce Dil Ölçme Sınavında Yetersiz; 

NA - Sınava girmedi / UL gibi işlem görür

Prosedürlerimiz gereği rakamsal not kesinlikle açıklanmaz.

Yazma ve konuşma sınavı sonuçları SL ve UL harf notları şu şekilde baremlere ayrılır:

SL – Yeterli*:  A-SL, B-SL, C-SL,

EL -  ELAE’den muaf olan öğrencileri gösterir

UL - Yetersiz: D-UL, E-UL, F-UL,

NA - Sınava girmeyen/ UL gibi değerlendirilir,

Not baremi aşağıdaki gibidir:

A

SL

85 - 100

B

SL

75 - 84

C

SL

65 - 74

D

UL

55 - 64

E

UL

45 - 54

F

UL

0 -  44


* Öğrencilerin sınavda başarılı sayılabilmeleri için sınav ortalama notunun en az %65 olması ve hem yazma hem de konuşma sınavlarının her birinden en az %47,5 almış olmaları gerekmektedir.

ELAE sınavı ile ilgili detaylı bilgiye ve örnek sınavlara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Sınava girecek tüm öğrencilerimizin bu linkte verilen bilgileri kontrol etmelerini öneririz.

https://sl.sabanciuniv.edu/students/elae/assessment-exam

 

Sınav ile ilgili her türlü sorunuz için 0216 483 91 50 no’lu numaradan Diller Okulu ile iletişime geçebilirsiniz.

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

Ali Koşar'a µFIP Öne Çıkan Araştırmacı Ödülü

Ali Koşar'a µFIP Öne Çıkan Araştırmacı Ödülü

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi, SUNUM Araştırmacısı, EFSUN Merkezi Eş Direktörü Ali Koşar, 2021 micro Flow and Interfacial Phenomena (µFIP) Konferansı’nda " µFIP Öne Çıkan Araştırmacı Ödülü"ne mikro ısı alıcı ve mikroakışkan cihazlarda tek fazlı ve faz değişimli akışlar ve ısı transferi konularında bilime ve mühendisliğe katkılarından dolayı layık görüldü.

Ali Koşar

µFIP'in bilimsel amacı, faz değişimi ve tek fazlı ısı transferi, çok fazlı akış, biyo-kimya, biyo-medikal mühendislik ve mikro akış uygulamaları arasında mikrokanal akışlarının veya mikro ölçekli yüzey fenomenlerinin (örn. damlacıklar, ince filmler, vb.) birleştirici etkisiyle köprü kurmaktır.

Bu ödül, mini, mikro ve nano ölçekte akış veya arayüzeysel taşıma fenomenleri alanında önemli araştırma geçmişine sahip ve vizyonu, liderliği ve/veya hizmeti ile konferans kapsamıyla ilgili bir alanı geliştirmede etkili olan bir kişiyi onurlandırmaktadır.

İstanbul Politikalar Merkezi’nden “Salgın ve Toplum” webinar serisi “NATO Zirvesi Işığında Biden-Erdoğan Görüşmesi”

İstanbul Politikalar Merkezi’nden “Salgın ve Toplum” webinar serisi “NATO Zirvesi Işığında Biden-Erdoğan Görüşmesi”

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, koronavirüs salgını sebebiyle bu süreçte karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmak, olası ortak zeminleri analiz etmek ve akademik araştırmalarla desteklenen fikir alışverişi için başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi devam ediyor.

salgın_ve_toplum_15Haziran

15 Haziran Salı saat 15.00'te yapılacak webinar toplantısının bu bölümünün başlığı “NATO Zirvesi Işığında Biden-Erdoğan Görüşmesi”. Bu bölümün konuşmacıları Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İPM Direktörü Fuat Keyman, İPM Kıdemli Uzmanı Evren Balta ve Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan olacak.

Salgın ve Toplum webinarına bekliyoruz.

15 Haziran Salı 15:00

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2001 yılından bu yana küreselleşmenin çoklu krizlerinin tartışılması amacıyla iklim değişikliğinden kutuplaşmaya, göçten çatışma çözümüne, demokratikleşmeden transatlantik ilişkilere kadar birçok alandaki soru ve sorunları ele almak amacıyla nitelikli ve kanıta dayalı araştırmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar ışığında akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve öğrencilere yönelik bir tartışma platformu sağlamak, topluma ve karar alıcılara sağlam politika önerileri sunmak için bağımsız çalışmalar yürütüyor.

Kayıt linki: https://event.webinarjam.com/register/172/xyqz4hp2

ArTiS Atölyesi’nin yeni konuğu Souheil El Hakim

ArTiS Atölyesi’nin yeni konuğu Souheil El Hakim

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi işbirliği ile düzenlenen ArTiS (Araştırma Ticarileştirme Stratejileri) Atölyesi’nin onuncu teorik dersinin konuğu Dr. Souheil El Hakim oluyor. “Communication with Investors and VCs (Or Successful Pitching)” başlığında düzenlenecek olan ArTiS Atölyesi, 15 Haziran 2021 Salı günü, saat 16.00’da gerçekleşecek.   


ArTiS Atölye çalışmasının programı teorik ve uygulamalı iki bölümden oluşmaktadır. Yurtdışından konusunda önde gelen uzmanlar tarafından haftada 1 saat çevrimiçi teorik dersler İngilizce olarak verilecek.

Herkesin katılımına açık olarak gerçekleşecek olan teorik derslere kayıt olmak için lütfen tıklayın.

Araştırma sonuçlarının çıktısı olan buluşun yeni bir bakış açısı ile değerlendirilmesi ve araştırmacının deneyimleri dışındaki uygulamalar ve pazarların incelenme becerilerinin kazandırılmasını hedefleyen ArTiS Atölyesi’nin teorik dersleri 15 Haziran 2021 tarihine kadar devam edecek. 

Commercialization of Research Outputs: Theory and Practice – ArTiS Atölyesi

TEORİK DERSLER

06 Nisan 2021 - Entrepreneurship: Opportunities and Risks - Prof. Dr. Susanne Durst - Tallinn University of Technology, Estonia

13 Nisan 2021 - Business Development Models and Processes - Ms. Mary Alcantara– Accelerator-in-Residence, INPUT Hungary

20 Nisan 2021 - Innovation and Measuring Innovation Success - Prof. Dr. Helena Forsman – SUNUM (Visiting Researcher), Finland 

27 Nisan 2021 - Novelty Search: What is new? - Mr. Bjorn Jurgens – EU IP Helpdesk & IDEA, Spain

04 Mayıs 2021 - Evaluation of Ideas; Business Model Canvas - Doç. Dr. Pelin Demirel – Imperial College London, England

18 Mayıs 2021 - How to Use Patents as a Venture Idea? - Ms. Pia Bijork – European Patent Office, Germany

25 Mayıs 2021 - Access to finance: Available funds for innovative ideas - Assoc. Prof. Dr. Serdal Temel – SUNUM (Visiting Researcher), Turkey

01 Haziran 2021 - Market Research - Ms. Gail Onat – Bıçakçılar Tıbbi Cihazlar, Turkey

08 Haziran 2021 - Creating Start-ups: Why and When? - Dr. Victor Scholten – Delft University of Technology, Netherlands

15 Haziran 2021 - Communication with Investors and VCs (Or Successful Pitching) - Dr. Souheil El Hakim – Bıçakçılar Tıbbi Cihazlar, Turkey 

Detaylı bilgi için sunum.sabanciuniv.edu adresini ziyaret edebilir, sorularınızı artis.sunum@sabanciuniv.edu adresine iletebilirsiniz. 

Yogaseverler her çarşamba SSM'de buluşuyor

Yogaseverler her çarşamba SSM'de buluşuyor

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin (SSM) her yıl Cihangir Yoga işbirliğiyle düzenlediği ve yoga severler tarafından büyük bir ilgiyle takip edilen Müzede Yoga etkinlikleri başladı.

SSM’nin geleneksel yaz etkinlikleri arasındaki yerini alan ve düzenlenmeye başladığı günden bu yana 20 bine yakın yoga severi ağırlayan “Müzede Yoga”, daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Boğaz manzarasına karşı gerçekleştiriliyor.

Cihangir Yoga eğitmenleri eşliğinde her seviyeden katılımcıya açık ve ücretsiz olacak etkinlik, yaz boyunca her çarşamba 07.00 - 08.00 saatleri arasında düzenleniyor.

Sosyal mesafe kuralları gereği katılımcı sayısının 50 olarak belirlendiği Müzede Yoga derslerine her Salı saat 11.00’de  SSM’nin web sitesi üzerinden kayıt yapılabiliyor.

Abone ol