Yönetim Bilimleri Fakültesi’ne bağlı ARAMA Kürsüsü, Eylem Araştırması Doktora Programı kapsamında düzenlediği Open Class serisinin yeni dersini 14 Haziran 2021, Pazartesi günü saat 19.00’da gerçekleştirecek.
ARAMA Kürsüsü Başkanı Oğuz Babüroğlu ve Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Yarı Zamanlı Öğretim Üyesi Hilal Elver’in ev sahipliğinde gerçekleşek olan Open Class’ın konuşmacısı Sürdürülebilirlik ve İklim Aksiyon Lideri Duygu Erten olacak.
Sabancı Üniversitesi’nin lise öğrencilerine yönelik tatil döneminde sunduğu Lise Yaz Okulları için 2021 Yaz Dönemi kayıtları 20 Haziran, Pazar günü tamamlanacak. Program kapsamında Sabancı Üniversitesi çalışanları, öğrencileri ve mezunlarının kardeş ve çocuklarına %20, Sabancı Grubu çalışanlarının çocuklarına da %15 indirim sağlanacak.
28 Haziran – 20 Ağustos 2021 tarihleri arasında 2 haftalık 3 farklı dönemde gerçekleştirilecek Lise Yaz Okulu, İngilizce Dil Okulu ve Uygulamalı Nanoteknoloji Yaz Okulu online eğitimleri ile öğrenciler yaz tatillerinde eğlenceli bir gelişim imkanı yakalarken, üniversite hayatına ilk adımı atmış olacaklar.
Lise Yaz Okulu’nda öğrenciler, mühendislik ve doğa bilimleri, sosyal bilimler, sanat, yönetim, başarı ve meslek dahil olmak üzere 40'tan fazla üniversite dersi arasından seçim yapabilecek ve kişisel gelişim seminerleri ile üniversite tanıtımı etkinlikleriyle farklı alanlarda bilgilenecekler. Öğrenciler, 2 haftalık eğitim programında en az 2 en fazla 4 farklı ders üzerine eğitim alacaklar.
13-16 yaş aralığındaki öğrencilerin başvurabileceği Sabancı Üniversitesi Online İngilizce Dil Okulu’nda öğrenciler İngilizceyi eğlenceli aktivitelerle öğrenecekler. Sabancı Üniversitesi Diller Okulu Öğretim Görevlileri tarafından verilecek yoğun dil eğitiminde öğrenciler program öncesi seviyelerine göre tespit edilmiş online sınıflarda eğitim alacaklar.
Nanoteknolojiyle ilgili güncel gelişmeler ve uygulamalar hakkında bir farkındalık yaratmayı ve gençlerin gelecekteki meslek seçimlerinde yönlendirici olmayı hedefleyen Online Uygulamalı Nanoteknoloji Yaz Okulu’nda ise öğrenciler Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (SUNUM) uzmanlık ve liderliğinden faydalanabilecek. Ayrıca online verilecek teorik derslerin yanı sıra program sonrasında öğrenciler randevu ile laboratuvar çalışmaları için Sabancı Üniversitesi kampüsünü ziyaret edebilecekler.
Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulları ile ilgili detaylı bilgi için liseyazokulu.sabanciuniv.edu adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sürdürülebilirlik konusunda farkındalık oluşturma misyonuyla başlatılan Küresel Umut Festivali kapsamında düzenlenen Sürdürülebilir Hikayeler Webinar Serisi “Karbon Nötr Gelecek” başlığıyla devam etti. Webinar’ın ikinci bölümünde Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu - CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) Direktörü Bora Şekip Güray konuşmacı olarak yer aldı.
Turkuvaz Medya Grubu ve yeni ekonomi dergisi InBusiness öncülüğünde gerçekleşen webinar’da değerlendirmelerde bulunan Mirhan Köroğlu Göğüş,iklim değişikliğine şirketlerin yaklaşımları konusuna dikkat çekti. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu çatısı altında 2010 yılından beri CDP’nin Türkiye ayağını oluşturduklarını ifade eden Göğüş, “Sadece iklim değişikliği değil, su yönetimi konusunda da şirketlerin duyarlılığının arttığını görüyoruz. Özellikle son 10 yıldır, şirketler değişikliğe gitmek zorunda kaldı. Bu dönüşümü hızlı gerçekleştiren şirketler için iklim değişikliği bir kriz olmaktan çıkıp, fırsat unsuru olarak görüldü” dedi.
Covid-19’a rağmen şirketler CDP raporlamalarına devam ediyor
CDP’nin çağrılarına cevap veren şirketlerin sayısında artış yaşandığını belirten Göğüş şu şekilde konuştu: Türkiye’den yanıt veren şirketlerin her geçen sene CDP aracılığıyla yatırımcılara ve tüm paydaşlarına çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde açıklamaya devam ettiklerini görüyoruz. Aynı zamanda raporlamalarının kalitesini de arttırıp uzun vadeli hedefler koymaya başladılar. CDP’nin çağrılarına cevap veren ve vermeyenler arasında da ciddi performans farklılıkları ortaya çıktı. Covid-19 salgınına rağmen hem dünyada hem de Türkiye’de şirketlerin CDP raporlamalarına devam ettiğini gördük. Dünyada 9 bin 600 şirket CDP raporlaması yaptı. Türkiye’den de 60 şirket CDP raporlamasına yanıt verdi.
Webinar’da konuşmacı olan IICEC Direktörü Bora Şekip Güray, Türkiye’nin enerji alanında nasıl fırsatlar yaratabileceği ve temiz enerji ağırlıklı bir gelecek için nasıl bir yol çizilmesi konularında değerlendirmelerde bulundu. IICEC tarafından modelleme altyapısı ve senaryo analizi yaklaşımı gerçekleştirilmiş Turkey Energy Outlook çalışmasının güvenli ve temiz enerji odaklı bulguları ve önerilerini de aktaran Güray, çalışmanın, 2040 yılından önce enerjidenkaynaklı toplam emisyonların zirve noktasına ulaşabileceğini, r karbon yoğunluğu olarak bakılırsa dageçtiğimiz yıla göre 3’te 1 oranında bir azalmanın yine aynı vadede gerçekleştirilebileceğini, teknolojik gelişmeler ve temiz enerjide artan farkındalık ile birlikte bunların ötesinde kazanımlara ulaşılabileceğini belirtti.
Türkiye’nin çok önemli temiz enerji potansiyeli var
Daha temiz bir enerji geleceğinde yol haritasının neler olması gerektiği konusunda bilgi veren ve elektrikli araçlar, hidrojen, karbon yoğunluğunu azaltma odaklı diğer teknolojiler ve enerji verimliliğinin önemini vurgulayan Güray, şunları söyledi: “Hepimizin bildiği gibi bizi Batımızdaki ülkelerden ayıran bir unsur bizim gelişmekte olan bir enerji ekonomisi olmamız. Enerji talebinde büyüme potansiyeli var. Bu durum dönüşüm için zorluklar oluştursa da aynı zamanda bir fırsat. Türkiye’nin çok önemli temiz enerji potansiyeli var. Kişibaşı elektrik tüketiminde gelişmiş ülkelerin yarısı seviyesindeyiz.Özellikle elektrifikasyon Türkiye’de çok önemli bir trend. Enerjinin geleceği elektrifikasyonun etrafında şekillenecek.”
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi kapsamında düzenlenen “Marmara Denizi'nde Neler Oluyor? Kirlilik, Isınma ve Müsilaj Sorunu” başlıklı toplantıda, Marmara Denizi’nde yaşanan gelişmeler ele alındı. Toplantıya katılan uzmanlar, Marmara Denizi’ndeki yıkımın bir iç denizin ölümü olduğu ve bu tür çevresel felaketlerin beklenmedik yeni salgınlara yol açabileceği uyarısında bulundu.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi kapsamında “Marmara Denizi'nde Neler Oluyor? Kirlilik, Isınma ve Müsilaj Sorunu” başlıklı toplantı yapıldı. Moderatörlüğünü İPM Araştırma ve Akademik İlişkiler Koordinatörü Senem Aydın Düzgit’in yaptığı webinar’ın konuşmacıları Sevinç-Erdal İnönü Vakfı tarafından yürütülen MAREM (Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi) Proje Lideri Levent Artüz ve İPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin oldu. Webinarda son dönemde Marmara Denizi'nde yaşanan önemli gelişmeler ele alındı.
“Marmara Denizi’nde bir denizin ölümüne tanıklık ediyoruz” diyen Senem Aydın Düzgit, “Bu durumun nedenleri biraz küresel ısınma ama çoğunlukla insanların yönetim yanlışları, hataları veya bile bile yapılan politikalar olabilir belki de” dedi.
MAREM Proje Lideri Levent Artüz, Marmara Denizi’nin bugünkü durumuna gelmesinde 1980’lerde başlanan yanlış projeler ve özellikle 2000’lerden sonra bu gidişatın hızlanmasının payı olduğuna dikkat çekti. Konu ile ilgili Levent Artüz, şunları söyledi:
“Haliç’in temizlenmesi projesi kapsamında 1989 yılında arıtma ve taşıma projeleri olmadan, alt akıntılar taşıyıcı bant olarak kullanılarak kirli suyun Karadeniz’e boşaltılması projesi başlatıldı. Oysa bu akıntının sadece yüzde 10’unun, sadece Karadeniz’e geçtiği biliniyordu. Bunun olmayacağı biliniyordu ama bu fikirde diretildi. Sonra ne oldu? 1989’da balık ölümleri yaşandı. Tüm deniz canlılarını bu dönemde kaybettik. Balıkların boğularak ölmesi olarak bu olay literatüre geçti. Marmara Denizi’nde büyük bir katliam oldu. Tür çeşitliliği kayboldu. 90’lardan itibaren Marmara’da deniz analarından adacıklar oluşmaya başladı. Kılıç balığı, orkinos gibi ciddi ekonomik değere ve ekosistem için önemli olan balıkların avcılığı ortadan kalktı. Diğer balıklarda boy küçülmeleri oldu. Arıtmadan yapılan deşarjlardan dolayı Marmara Denizi bulanıklaşmaya başladı. Küresel ısınma Karadeniz’de 1 dereceyken Marmara 2.5 – 3 derece ısındı. Bu ısınma böyle devam ediyor.”
2007 yılında bugünküne benzer bir müsilajla karşılaştıklarını söyleyen Levent Artüz, “Yapısı biraz daha farklıydı ama bu kadar yaygınlaşmadığı için çok ilgi odağı olmadı. 2011’den itibaren istilacı türleri görmeye başladık. 2017’de artık Marmara mikroplastik kirliliğinde dünya ikinciliğine yükseldi. Sonunda 2021’de bugün yaşadığımız olayla karşılaştık” dedi.
Levent Artüz, felaketin göz göre geldiğine dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
“1989’da birinci fazda tür çeşitliliğini erozyona uğrattık. Kirliliğin ikinci fazında ise tür çeşitliliğinin azaldığı ortamda mevcut türlerde artış oldu. Rekabet şartlarının değişmesinden dolayı mevcut türler arttı. Bu türlerden biri aradan sıyrılıp akla hayale gelmeyen kısa sürede bollaşıyor, sonra kırıma uğrayıp ölüyor. Bu tür ölünce hücre içi sıvıları ortama yayıldı. Bu sıvılar sudan farklı yoğunluğa sahip olduğu için bir bölümü çalkalanıp yüzdü, bir bölümü ortamdaki katı atıkları içine alarak derinlere indi. 1272 metrelerde bile müsilaja rastlıyoruz.”
İPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin de bilim insanlarının bu konuda yıllardır yaptıkları uyarılara rağmen sorunun son bir aydır gündeme geldiğini, Çevre Bakanlığı’nın da bir haftadır harekete geçtiğini belirterek, “Çevre sorunları gözümüzün önünde görebileceğimiz bir düzeye ve görünürlüğe ulaştığında ve sosyal medyada konuşulunca yetkililer acil bir durum olduğunu fark ediyor. Bu, en önemli sorunumuz bence. Felaket görüntüleri olmasaydı, Marmara Denizi’nin dibi müsilaj kaplı olsaydı, yine bir şey yapılmayacaktı. Bu durum, çarpıcı görüntüler ve infial yaratan bir durum olmadan çevre meselesini konuşmadığımızı ve devletin de bu konuda harekete geçme konusunda acelesinin olmadığını gösteriyor” dedi.
İklim değişikliğinin, insan kaynaklığı olduğuna dikkat çeken Ümit Şahin, şöyle konuştu:
“Biz Marmara Denizi’nde yaşanan çevre yıkımına ‘denize giremiyoruz, kokuyor, görüntü kirliliği var, balık yiyemiyoruz’ diye kendimizce bakıyoruz. Oysa 40 yıldır ciddi bir ekolojik yıkım yaşanıyor. Bütün canlılar ortadan kalkıyor ama biz doğanın haklarına saygı göstermediğimiz, ekosisteme yaşam hakkını tanımadığımız için bu meseleleri son noktada gelindiğinde çözmeye çalışıyoruz. Sera gazlarıyla atmosferi atık deposuna çevirmekle, Marmara Denizi’ni sanayi ve evsel atıklarıyla çöplüğe dönüştürmek aynı. Denizler ısınsa bile Marmara Denizi’ni atık çukuruna çevirmeseydik bu olayla karşılaşma ihtimalimiz çok daha düşük olacaktı. Küresel ısınma tetikleyici olsa da bunun asıl kaynağı insan.”
Çevre Bakanlığı’nın açıkladığı Eylem Planı’nı da değerlendiren Ümit Şahin, “Marmara Denizi’nin koruma alanı ilan edilmesi önemli ama bunun nasıl yapılacağı, ne kadar finansman gerekeceği ve süresi belli değil. Kanal İstanbul’un getireceği yeni nüfus da kirliliği artıracaktır” dedi. Levent Artüz de Eylem Planı’nda ilk kez Marmara’nın kirletildiğinin konsesus olarak ortaya konulmasının önemli olduğunu belirterek, Marmara Denizi’nin koruma alanına ilişkin hukuksal altyapının acilen ortaya konulması gerektiğini söyledi. Artüz, “Marmara Denizi 1989’da öldü. Bundan ders çıkartıp benzer projelerden vazgeçmeliyiz” dedi.
Salgın ve Toplum - "Marmara Denizi'nde Neler Oluyor? Kirlilik, Isınma ve Müsilaj Sorunu" webinar’ının kaydı IPM YouTube sayfasına yüklenmiştir, Aşağıda izleyebilirsiniz.
Sabancı Üniversitesi, dünyanın en prestijli üniversite sıralamaları arasında gösterilen Quacquarelli Symonds (QS) Dünya Üniversiteler Sıralaması’nda 541-550 bandında yer aldı.
Londra merkezli yükseköğrenim derecelendirme kuruluşu QS “Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2022”yi açıkladı. Sabancı Üniversitesi dünyanın en prestijli üniversite sıralamaları arasında kabul edilen QS Dünya Üniversiteler Sıralaması’nda 541-550 bandında yer aldı. Sıralamada Türkiye’den 21 üniversite bulunuyor. Sabancı Üniversitesi, Türk Üniversiteleri arasında geçtiğimiz yıl olduğu gibi 2. sırada yer alıyor.
Genel sıralamada ise ilk 3’te Massachusetts Institute of Technology (ABD), Oxford Üniversitesi (İngiltere) ve Stanford Üniversitesi (ABD) yer aldı.
Dünyadan 1673 üniversitenin değerlendirildiği ve 1300 üniversitenin dahil edildiği QS sıralamasında; Akademik itibar % 40, İşveren itibarı % 10, Öğrenci Sayısı / Akademik Personel Sayısı % 20, Atıf Sayısı / Akademik Personel Sayısı % 20, Uluslararası Akademik Personel Sayısı / Akademik Personel Sayısı % 5 ve Uluslararası Öğrenci Sayısı / Öğrenci Sayısı % 5 olmak üzere altı gösterge ile değerlendiriliyor.
Sabancı Üniversitesi Nano Tanı İçin Fonksiyonel Yüzeyler ve Arayüzler Mükemmeliyet Merkezi (EFSUN) tarafından düzenlenen “2021 En İyi Makale Ödülü” için başvurular devam ediyor.
Genç bilim insanlarını teşvik amacıyla düzenlenen makale yarışmasına, son üç sene (2018-2021) içerisinde yayınlanan Fonksiyonel Yüzeyler ve Arayüzler alanındaki yüksek etkili makaleler ile başvurabilirsiniz. Son başvuru tarihi 6 Ağustos 2021.
Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF), University of California, Berkeley ile bir akademik işbirliği anlaşması imzaladı.
Bu anlaşmayla birlikte Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Ayşe Özil ve Berkeley Tarih Bölümü’nde Osmanlı Tarihi alanında önde gelen bir tarihçi olan ve aynı zamanda Berkeley’de Avrupa Çalışmaları Enstitüsü ve Ortadoğu Çalışmaları Merkezi üyesi olan Christine Philliou birlikte çalışacak. Söz konusu işbirliği kapsamında ortak araştırma projeleri, çalıştaylar, sempozyumlar ve seminerler düzenlenecek. Ayrıca öğretim üyeleri, lisansüstü öğrenciler ve doktora sonrası çalışmalar düzeyindeki akademisyenler dahil olmak üzere araştırmacı değişim programı hayata geçirilecek.
Ayşe Özil ve uluslararası akademisyenlerden oluşan bir ekip, 19. Yüzyıl İstanbul’undaki sosyal ve kültürel çeşitlilik konusunda Christine Philliou koordinasyonunda yürütülmekte olan bir proje üzerinde kısa süre önce çalışmaya başlamıştı. Bu işbirliğiyle, Berkeley bünyesinde “Osmanlı ve Modern Türkiye Çalışmaları Girişimi” ve “Modern Yunan ve Helenistik Çalışmaları Programı” olmak üzere iki ortak merkezin kurulması projesinin de hayata geçmesi bekleniyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Türkiye’deki hava kirliliği sorununun kaynakları ve çözümlerinin tartışılacağı bir webinar düzenliyor.
"Hava Kirliliği ve Sağlık Faturası: Sorunlar ve Çözümler" başlıklı webinar 10 Haziran 2021 Perşembe günü, 15.00 - 16.30 saatleri arasında gerçekleşecek. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL), Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilecek toplantıda ülkemizdeki hava kirliliği sorununun kaynakları ve çözümleri tartışılacak.
Açılış konuşmasının yanı sıra moderatörlüğünü İPM İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin’in yapacağı toplantıda TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, Sağlık ve Çevre Birliği Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal, Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Buket Atlı ve İPM Direktörü Dursun Baş yer alacak.
Toplantda, Ahmet Dursun Kahraman, “Türkiye 2020 Hava Kirliliği Raporu”nu, Funda Gacal, “Türkiye’de Kronik Kömür Kirliliği Raporu”nu, Buket Atlı’nın, “Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor 2020”yi, Dursun Baş ise “Türkiye’de Yenilenebilir Enerjiyle Sağlığın İyileştirilmesi ve Sağlık Sistemi Üzerindeki Yükün Azaltılması Raporu”nu değerlendirecek.
"Hava Kirliliği ve Sağlık Faturası: Sorunlar ve Çözümler" webinarı programı şu şekilde:
Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi, 9 Haziran 2021 Çarşamba günü Prof. Dr. Şener Oktik'in “Nanotechnology in Photovoltaic Energy Conversion" konulu semineri ile devam ediyor.
*Seminere tüm Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları davetlidir.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) tarafından düzenlenen “Mühendisliğin Biyolojide ve Tıpta Uygulamaları” serisinin yedinci webinarı MDBF Öğretim Üyesi Nur Mustafaoğlu tarafından "Brain Targeting Systems" konusunda gerçekleşecek.
Temel bilimler ve mühendisliğin en yenilikçi ve etkili uygulamalarından biyomedikal cihazlar, mikrofabrikasyon araçları, uygun kod çözümleme, sıvı biyopsi, biyokoruma teknolojileri ve beyin hedefleme sistemleri gibi önemli konular ele alınacağı “Mühendisliğin Biyolojide ve Tıpta Uygulamaları” seminerinin 2020-2021 Bahar Dönemi programı aşağıdaki gibidir:
3 Mart 2021 - Erkin Şeker - Nanoporous Gold: From an Ancient Material to Biomedical Devices
17 Mart 2021 - Meltem Elitaş - Microfabricated Tools for Quantitative Biology
31 Mart 2021 - Canan Dağdeviren- What is Conformable Decoding?
14 Nisan 2021 - Arul Jayaraman - Microbial Tryptophan Metabolites and Gut Health
28 Nisan 2021 - Sunitha Nagrath - Enabling Technologies for Implementing Liquid Biopsy: CTCs to EVs
26 Mayıs 2021 - Rebecca Sandlin - Biopreservation Technologies for Global Health
9 Haziran 2021 - Nur Mustafaoğlu - Brain Targeting Systems
Seminerler bu link üzerinden tüm Sabancı Üniversitesi lisans, lisanüstü öğrencileri ve öğretim üyelerinin katılımına açıktır.
Mühendisliğin Biyolojide ve Tıpta Uygulamaları” seminer serisi 2020-2021 Güz dönemi seminerlerinin video kayıtlarına buradan ulaşabilirsiniz.