Ana içeriğe atla

Çocuklar dedelerinin oyuncaklarını restore etti

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nin yürüttüğü ‘Kültürel Mirası Koruma ve Gençlerin Aktif Katılımı’ projesi kapsamında, ilköğretim öğrencileri alanında uzman dünyaca ünlü bilim insanlarının katıldığı Doğu Akdeniz Restorasyon ve Konservasyon kongresinde, dedelerinin tarihi oyuncaklarını restore etmeyi öğrendi.

Sabancı Üniversitesi öğrencileri, ilköğretim öğrencileri ile birlikte Uluslararası Tarih ve Sanat Eserlerini Koruma Enstitüsü IIC’nin, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ve Sabancı Holding işbirliğinde bu yıl ilk kez İstanbul’da gerçekleştirdiği ‘Doğu Akdeniz Restorasyon ve Konservasyon Kongresi’nde 20 – 21 Eylül tarihlerinde restorasyon atölyesi düzenlediler.

Sabancı Center’da gerçekleşen ve restorasyon alanında dünyaca ünlü bilim adamlarının katıldığı kongrede, Erol Türker İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi 10 ilköğretim öğrencisi seramik, deri, ahşap gibi malzemelerden yapılan 15 adet tarihi osmanlı oyuncaklarının reprediksiyonlarını önce drama ve oyunlarla kırıp sonra restore ettiler. Yaşları 9 ile 10 arasında değişen çocuklar, dedelerinin oyuncaklarını restore ederek kendilerinden sonraki nesile oyun kültürünü aktardılar. Kongre üyelerinin ve yaklaşık 300 ziyaretçinin izlediği çalışma ile ilköğretim öğrencilerinin kültürel mirasın korunması için bilinçli, korumacı yaklaşımların geliştirilmesi amaçlandı.

‘Kültürel Mirası Koruma ve Gençlerin Aktif Katılımı’ projesi Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri ile Kültür Bakanlığı Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı işbirliğinde bir yıldır uygulanıyor. Projede Sabancı Üniversitesi öğrencileri kültürel mirası koruma bilincini oluşturmaya yönelik çalışmaları ilköğretim öğrencileri ile birlikte gerçekleştiriyor. Projenin pilot uygulamaları Mardin, Sinop, Antakya, Ardahan ve İstanbul gibi 5 ilde 75 gençle, 10 okul ve 2000 ilköğretim öğrencisi ile gerçekleşti.

Proje Süpervizörü, Sabancı Üniversitesi öğrencisi Muhterem Balcı gerçekleşen çalışma ile ilgili görüşlerini şu şekilde ifade etti: “Konrede yaptığımız atölye çalışmasının en güzel bölümü uzmanların kendi alanlarında bir malzemeyi restore etmek için bire bir çocuklarla birlikte çalışması oldu. Seramik restorasyonu uzmanı veya kağıt ya da tahta uzmanı, ben yardım ederim diyerek çocuklarla ortak çalışmaları çok etkileyici oldu. Ek olarak uzmanların kendilerinin restorasyon yapması değil anlatarak çocuklara yaptırmaları etkiyi arttırdı. Katılımcılardan biri başka ülkerlerde daha büyük çocuklarla bu kadar etkili çalışamadıklarını tekniğimizi merak edip öğrenmek istediklerini ifade ettiler.”

Kemal Derviş Konuşmasına Davetlisiniz! 08 Ekim 2010

Sabancı Üniversitesi Mezunları Derneği (SÜMED) SU Ailesini
" * IBO "Konferansı'na davet ediyor!"

Konuşmacı: Kemal Derviş
Tarih: 8 Ekim 2010
Yer: Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, the Seed, Emirgan
Saat:17.00-18.30
İletişim için: Ayşe Turhan sumed2@sabanciuniv.edu


" *IBO , Uluslararası Danışma Kurulu Konferansı"

23. IIC Konferansı bu yıl İstanbul'da düzenlenecek

23. Uluslararası Tarih ve Sanat Eserlerini Koruma Enstitüsü (IIC - International Institute for Conservation of Historic and Artistic Works) Kongresi, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi işbirliğinde ilk kez İstanbul'da düzenlenecek.

IIC'nin, iki yılda bir düzenlediği kongrenin Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nin iş birliğiyle 20-24 Eylül tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirilecek.


Sabancı Center'da yapılacak 23. IIC Kongresi'nde "Kültürel Mirası Koruma ve Doğu Akdeniz" konusunun ele alınacağı ve dünyanın en eski ve köklü uygarlıklarının doğum yeri olan Doğu Akdeniz'e ait kültür mirasının korunmasının tartışılacak.

Kongrede bildiri sunacak uluslararası uzmanlar, Doğu Akdeniz topraklarını kültür mirası açısından dünyanın en zengin bölgelerinden biri yapan eserlerin, arkeolojik alanların, sıra dışı mimari örneklerin bakımı ve korunmasıyla ilgili fikir sunacak.

40'ın üzerinde konuşmacının katılacağı kongrede, 'sit alanı ve kent konservasyonu yönetimi', 'dokumalar, heykel, deri ve el yazmalarının korunması ve araştırılması' konuları ele alınacak. Toplantıda ayrıca, 'iç mekan resimleri, dekoratif yüzeyler, mozaik, duvar ve mezar resimleri konservasyonu', 'konservasyon tarihi ve tekniklerinin incelenmesi' konuları da anlatılacak. Uygulamaları ve bu alandaki ileri teknolojiyi karşılaştıracak konuşmacılar, gelişmeleri paylaşarak, Doğu Akdeniz'in eşsiz kültürel mirasının korunmasına dikkati çekecek.

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer konuyla ilgili; "Tarihsel değerlerin, geleceğin yaratılmasındaki büyük önemi tartışılamaz. Bu birikimin, gelecek nesillere aktarılabilmesi ise ancak kültürel mirasın korunmasıyla gerçekleştirilebilir. Özellikle hükümetlere ve yerel yönetimlere bu konuda çok iş düşüyor. Zira günümüzde artık gelişen teknoloji, her alanda olduğu gibi, kültürel mirasın korunmasında da yeni yöntem ve uygulamaların hayata geçmesine olanak tanıyor. Bu kongrenin, alanında dünya çapındaki uzmanları bir araya getirerek, kültürel mirasın önemine ve tüm yönleriyle korunmasına dikkati çekeceğine inanıyorum" dedi.

1950 yılında kurulan ve tüm dünyadaki tarihi eserlerin ve sanat eserlerinin korunması için gerekli yöntem ve çalışma standartlarının uygulanmasını teşvik eden, uluslararası bağımsız bir kuruluş olan IIC, iki yılda bir, belirli konular üzerine yoğunlaşan uluslararası kongreler düzenliyor, bugüne kadar, aralarında Roma, Londra, New York, Washington, Paris ve Kyoto'nun da bulunduğu büyük şehirlerde kongreler gerçekleştirdi.

Penguenler İsyanda

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. In justo elit, lacinia non facilisis vitae, posuere at orci. In aliquet congue arcu vitae iaculis. Morbi ut lobortis dui. Aenean vitae ligula felis, a aliquam enim. Suspendisse potenti. Ut vel velit sem, eget venenatis dui. Praesent consectetur ligula vulputate odio feugiat elementum. Ut molestie mattis tempus. Cras dapibus tortor ac arcu blandit et blandit massa adipiscing. Curabitur ligula nisi, tristique in gravida euismod, consectetur eget libero. Vivamus facilisis varius massa, at blandit nisl mattis eget.

Mauris placerat, leo nec sagittis tristique, tortor dui commodo orci, at aliquet felis augue vel justo. Nullam quis euismod diam. Maecenas mattis tincidunt velit, in gravida leo tincidunt sed. In felis enim, laoreet eu iaculis nec, aliquet quis libero. Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient

SUdergi'nin Son Sayısını Gördünüz mü?

SUdergi'nin 9. sayısı çıktı!

Sudergi'nin 9. sayısının kapak konusunu, toplumsal cinsiyet, kadın hakları ve kadın araştırmaları alanında çalışmalar yapan "Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu" oluşturuyor.

SUdergi bu sayısında da üniversitemize dair birçok yeni haber, makale ve konu başlıkları ile okurlarına zengin bir içerik sunuyor. 

SUdergi’nin yeni sayısına Üniversite Merkezi’nden ve online olarak buradan ulaşabilirsiniz.

SUdergi editörlerine ulaşmak ve görüşlerinizi paylaşmak için tıklayınız

Bilgi Merkezi'ne Cebinizden Ulaşın

Bilgi Bilimi alanında dünyadaki yeniliklerin ülkemizdeki öncüsü olan Bilgi Merkezi, kullanıcılarına yeni bir hizmeti daha sunuyor. Bu bağlamda, dünyadaki önemli üniversite kütüphane ve bilgi merkezlerinin kullandığı ve web uyumlu akıllı cep telefonları üzerinden online hizmet ve olanaklarına erişmeyi sağlayan “Airpac” adlı ürünü Türkiye’de ilk defa "ICpac"markasıyla kullanıcılarının hizmete sunuyor.

"ICpac" ile kullanıcılar Bilgi Merkezi kataloğunu tarayabilir; “Bilgi Merkezi Hesabım”a erişebilir; istek formlarını doldurabilir; oda rezervasyonu yapabilir; haber ve etkinlikler, çalışma saatleri ve iletişim bilgilerine ulaşabilirler.

"ICpac"e erişmek için kullanıcılar cihazlarının 'browser'ındaki adres kısmına http://www.sabanciuniv.edu/bm/m/ adresini yazarak bağlanabilirler

Ayrıca Bilgi Merkezi’nin abone olduğu mobil uyumlu veritabanları listesine de Bilgi Merkezi web sayfasından erişebilirler.

Kullanıcılar, "ICpac" ile ilgili tüm görüş ve düşüncelerini reference@sabanciuniv.edu adresinden, BM Blog’dan, Facebook’da “Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi” grubundan, Twitter’da “SU_BilgiMerkezi”nden ve 483 92 27-28-29 no’lu telefonlardan ulaştırabilirler.

 

Sabancı Üniversitesi ve Citibank üniversite öğrencileri ile STK'ları ortak bir programda buluşturuyor

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri ve Citibank; “Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Staj Programı” için işbirliği yaparak, Citi Vakfı’nın 30 yıldır ABD’de sürdürdüğü programı Türkiye’de üçüncü kez uyguluyor.

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP) ve Citibank  işbirliğinde gerçekleşen proje ile Türk Sivil Toplum Kuruluşları’na insan kaynağı desteği sağlamanın yanı sıra, Türkiye'deki gençlere içinde yaşadıkları topluma katkıda bulunmaları konusunda teşvik etmek amaçlanıyor.


Yaz tatillerinde STK deneyimi kazanan öğrenciler ayrıca uzun vadede STK’ların gelişmesine de katkıda bulunuyor. Programa başvuranların ilgisi, taahhüdü ve deneyimleri bu staj programına kabul edilmenin temel kriterleri arasında yer alıyor. Staj sürecinde STK iş ve süreçlerini yakından tanıyan öğrenciler, program ile STK’larda kariyer şansı da yakalayabiliyor.


39 üniversiteden 333 öğrenci başvurdu
Bu yıl 3. kez uygulanan STK staj programına, çok kısa sürede toplanan başvurularda 39 farklı üniversiteden toplam 333 öğrenci başvurdu, 88 öğrenci de programa kabul edildi. Hangi STK’larda staj yapmak istediğini belirtme şansına sahip olan öğrenciler, eşleştirmeler sonucunda işbirliği yapılan 25 STK arasından tercih ettiği 3 STK’dan birinde bir ay staj yapmaya hak kazandı.


Temmuz ayından Eylül ayına kadar üç ay süresince devam eden program sonunda stajını başarı ile tamamlayan öğrencilere ayrıca bir katılım sertifikası verilecek.


Bu yıl üçüncü kez uygulanıyor
Türkiye ve dünyadan çeşitli üniversitelerden şimdiye kadar 880 başvuru alan program, Türkiye’de üçüncü kez uygulanıyor. Türkiye, ABD’den sonra programın ilk uygulandığı ülkeler arasında yer alıyor. Program kapsamında şimdiye kadar 275 öğrenci yaklaşık 30 STK’nın çalışmalarında stajer olarak yer aldı. Öğrencilerin STK işleyişini görmeleri ve STK’larda kariyer imkanı bulmalarına olanak sağlayan proje önümüzdeki yıllarda da uygulanmaya devam edecek.


Türkiye Programın ABD dışında ilk uygulandığı ülkelerden biri
Konu ile ilgili açıklama yapan Citibank Türkiye Kurumsal İletişim Koordinatörü Nevnihal Çiftçi : " Citi Vakfı 30 yıldan bu yana Amerika'da “STK Staj Programı”nı destekliyor. Bu     programın Amerika dışında ilk kez uygulandığı ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Günümüzde iş dünyasının liderleri artık yönettikleri firmaların sadece finansal başarıları değil topluma olan katkılarından da birinci dereceden sorumlu. Ülkemizde geleceğin işkadınları ve işadamlarının sosyal sorumluluk ve STK’ların önemi konusunda genç yaşlarda tecrübe kazanması büyük önem taşıyor.  STK Staj Programı STK'lara ihtiyaç duydukları insan kaynağı açısından destek olmayı amaçlarken, aynı zamanda da geleceğin liderlerinin STK’ları yakından tanımasına da fırsat sağlıyor." dedi.
Sabancı Üniversitesi'nde programın planlaması ve yönetiminden sorumlu olan Zeynep Bahar yaptığı açıklamada: "Yerel STK'ların karşılaştığı zorluklardan biri de insan kaynağı geliştirme konusudur. Programın Türk üniversite öğrencilerine STK'ların toplum içindeki rolüne ilgi uyandırma ve liderlik yeteneklerini geliştirme imkânı sunmasından dolayı memnuniyet duymaktayım" dedi. 

Sabancı Üniversitesi, 2 Bin Fikirden 60'ını İşe Dönüştürüyor

Sabancı Üniversitesi nano teknolojiye ve teknoloji şirketlerine yatırım yapıyor.

Sabancı Üniversitesi (S.Ü) yeni düşünceleri, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin araştırmacı yönlerini ve girişimci yeteneklerini ortak teknoloji şirketleri kurarak ekonomik değer üretme çabalarına hız verdi. Şu ana kadar öğrencilerden, mezunlardan ve öğretim üyelerinden 2 binin üzerinde iş fikri geldiği ve bunlardan 60’ının şirketleşme aşamasında olduğu bildirildi.

Kuruluşuna ortak olarak yenilikçi ve yaratıcı girişimleri destekleyen Sabancı Üniversitesi şimdiye kadar 16 şirkete ortak olduğunu ve bunların 4’ünden 90 kat ile 20 kat arasında değişen oranlarda değer yaratarak çıktığını açıkladı. Sabancı Üniversitesi akıllı dünyanın akıllı ürünlerini üretmeyi hedefleyen projelerin geliştirileceği ve 50 milyon TL’lik bir yatırımla gerçekleştirilecek nano teknoloji merkezinin yapımına da hız verdi. Tüm Türkiye’ye hizmet vermesi planlanan nanoteknoloji merkezinin Mayıs 2011’de hizmete girmesi planlanıyor.

“FİZİKTE MÜMKÜN OLMASA DA SABANCI’DA BİR KOYUP, BEŞ ALMAK MÜMKÜN”

Sabancı Üniversitesi’ne ABD'deki dünyanın en büyük ve en saygın araştırma enstitüsü MIT öğretim üyeliğinden ayrılarak Türkiye’ye gelen, İTÜ ve Koç Üniversitesi’nde görev aldıktan sonra Sabancı Üniversitesi’ne geçen ve bir yıldır Üniversitenin Rektörü olan fizikçi Prof.Dr. Nihat Berker, araştırmacı ve girişimci öğrenci yetiştirmeyi amaçladıklarını belirterek “Öğrencilerin araştırmacı ve girişimci duygularla eğitim alması çok önemli. Bunu biz icat etmedik. 1969 yılında MIT’te Amerikalılar bunu keşfetti ve böylece tüm dünyada araştırmacılığa ve mucitliğe yeni bir ivme kazandırdılar. Sabancı’da da biz bu yolculuğa şimdi hız kazandırmaya çalışıyoruz” dedi.

Kendisinin de MIT’te okuduğunu ve yıllarca bu okulda öğretim üyeliği yaptıktan sonra Türkiye’ye geldiğini ifade eden Prof.Berker “ Sabancı Üniversitesi de araştırmayı her şeyin üzerinde görüyor. Sabancı’nın başından beri böyle bir yanı olduğu için bugün Sabancı’da rektörüm. Ben fizikçiyim. Fizikte bir koyup beş almak mümkün değil ama Sabancı’da eğitimde bunu sağlayabiliyoruz. Gerçek hayatın problemleri üzerinde kafa yorup araştırmacı bir niteliğe sahip olduğunuzda sorunun yüzde 60’ını daha baştan çözmüş oluyorsunuz” diye konuştu.

"MEZUNLARIMIZIN YÜZDE 90’ I İLK YILDA İŞ SAHİBİ"

Bir üniversiteden memnuniyetin ölçülmesinde üç kriter olduğunun altını çizen Prof. Berker bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:

“ Mezuniyetten bir yıl sonra sizden çıkan öğrenciler iş bulabiliyor mu? Bizim mezunlarımızın yüzde 90’ı mezuniyetlerinin birinci yılında iş bulduklarını söylüyorlar. Türkiye’de bu yaş grubundaki işsizliğe bakarsak yüzde 90’lık oran gerçekten müthiş bir rakam. İkinci konu da mezuniyetten beş yıl sonraki memnuniyet testi. Bizim mezunlarımızın yüzde 90’ı beş yıl sonrasında Sabancı’da okuyup mezun olduklarından mutlu olduklarını ifade ediyorlar. Bu da müthiş bir rakam. Üçüncü sayımız da öğretim üyeleri ve üniversiteler arasında araştırmacılık konusundaki rekabetle ilgili. Burada bütün dünya ile rekabet ediyoruz. Sabancı üniversitesi öğretim üyesi başına düşen araştırma sayısında birinci. En yakın üniversiteden iki misli daha yukarıdayız. S.Ü’de öğretim üyesine başına yılda 15 bin Euro araştırma bütçesi düşüyor.”

“SABANCI ARAŞTIRMA PROJELERİNE HEM AB’ DEN HEM TÜBİTAK’TAN BÜYÜK DESTEK VAR”

Sabancı Üniversitesi’nin hem Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı’ndan hem de TÜBİTAK’tan sağlanan fonlardan ve hibe programlarından alınan kaynaklarda da önde olduğunu vurgulayan Prof. Berker, “AB 7. Çerçeve Programı kapsamında en fazla fonu Sabancı Üniversitesi aldı. 2009 sonunda bu rakam 5.6 milyon Euro’ya ulaştı. Sabancı Üniversitesi Araştırma Fonu büyüklüğü ise 62 milyon TL’ye yükseldi. 2004-2009 döneminde bu fon kapsamındaki projelerin sponsorlarına bakıldığında yüzde 29’unun AB tarafından yüzde 37’sinin TÜBİTAK ve yüzde 7’sinin de DPT tarafından finanse edildiği görülüyor. Sadece 2009 yılında ise projelerin yüzde 50’sine AB’den destek gelirken TÜBİTAK da yüzde 21’ini finansal olarak destekledi. Bir vakıf üniversitesi olarak bunlar müthiş bir performansa işaret ediyor” diye konuştu.

“SADECE YAYIN YAPMAYI DEĞİL, ARAŞTIRMALARI EKONOMİK DEĞERE DÖNÜŞTÜRMEYİ AMAÇLIYORUZ”

Sabancı Üniversitesi’nde araştırma değer zinciri olarak adlandırdıkları bir modelin uygulandığını belirten Prof.Dr. Berker, bu konuda şu görüşleri dile getirdi:

“Araştırma değer zinciri dediğimiz şeye ekonomi perspektifinden bakıldığında çok önemli değerlerden söz ediyoruz. Bu açıdan üniversiteler fikri mülkiyetin, yani yeniliğin üretildiği veya başkalarının ortaya çıkardığı yeniliğin bilindiği kurumlardır. Ve bu toplumla olan ilişkilerde de çok önemlidir. İyi bir üniversite bilimin üst noktalarında araştırma yapmak zorundadır. Bu araştırmaların sonuçları ortaya çıkmaya başladığı zaman bunu bir şekilde toplumla paylaşırsınız ve ekonominin kullanımına sunarsınız. Uzun yıllar akademik hayat hep şöyle zorlanmıştır; Yayın yapmazsanız yok olursunuz, dolayısıyla hep yayın yapma şeklinde şekillenmiştir akademik hayat. Ama son 10 yıllar içinde biliyoruz ki evet yayın yapılmalıdır, ancak yayın tek başına ekonomik katkı açısından yeterli olmayabilir. Dolayısıyla biz araştırmalarımızın ekonomik değer olarak topluma geri dönmesini destekliyoruz.”

“16 ŞİRKETE ORTAK OLDUK, 90 KAT. 20 KAT DEĞER YARATARAK ÇIKTIK”

Sabancı Üniversitesi tarafından kurulan İnovent isimli şirket hakkında bilgi veren S.Ü.Araştırma ve Lisansüstü Politikaları Direktörü Cemil Arıkan ise, şu ana kadar İnovent’e 2 bine yakın iş fikri ve planı geldiğini belirterek “Bunların 60’ının şirketleşebileceğini gördük. Şimdi bunların kaynak meselesinin halledilmesi gerekiyor.Patent söz konusu ise patent başvurularının yapılması ve patentin alınması gerekiyor. Şimdiye kadar çok sayıda patent başvurusuna ve bu sürecin yönetilmesine aracılık ettik ve çalışmalarımız da artarak sürüyor. Sabancı fikri mülkiyetlerin alınması korunması ve bu projelerin yatırıma dönüşmesinde Türkiye’de öncülük yapmaya kararlı. Bu konuda diğer üniversitelerle iş birliği halindeyiz. Bize gelen diğer üniversitelerle yaptığımız görüşmelerde bu çabalarımızı ve bilgilerimizi onlarla da hiçbir şey saklamadan paylaştık. Bu konuda diğer üniversiteler için de bir yol açabilirsek mutlu oluruz. Sabancı olarak sadece bizde değil Türkiye’deki başka üniversitelerde de ortaya çıkan fikri mülkiyetlere de sahip çıkmak ve ekonomik değere dönüşmesine katkı yapmak isteriz. Dünyada patentlerin değere dönen sayısı çok yüksek değildir. Biz ise merkez olarak bu sayıyı arttırmaya çalışıyoruz. Bir öğretim üyesi şirket kurma niyetine girmeye başladığında biz üniversite olarak devreye giriyor ve bu süreci yönetiyoruz.”

S.Ü’nün yüzde 100 hissesine sahip olduğu İnovent ile şu ana kadar 16 şirkete ortak olarak katıldıklarını, bu şirket içinde Sabancı’dan mezun kişilerin de, öğretim üyelerinin de ve dışarıdan kişilerin de olduğunu belirten Cemil Arıkan, “Biz bu şirketlere uzun süre kalalım, problemlerine ortak olalım ve ticari kar edelim diye girmiyoruz. Tümüyle girişimciliği destekleyelim, patent alma aşamasından, yatırımların finans kaynaklarının teminine kadar bir dizi zor süreçte yanlarında olalım ve sonuçta da Türkiye için ekonomik değer ve istihdam yaratalım diye giriyoruz. Bu şirketler belirli bir noktaya gelince de çıkıyoruz. Her ne kadar ticari yaklaşmasak da bu şirketlerin birinden 90 kat, bir başkasından 20 kat, diğer ikisinden de 2 kat değer yaratarak çıktık” dedi.

“50 MİLYON TL YATIRIMLA YAPILAN NANO TEKNOLOJİ MERKEZİ MAYIS 2011 DE AÇILIYOR”

Sabancı Üniversitesi’nin 27 milyon TL’si iç kaynaklarca olmak üzere toplam 50 milyon TL’lik bir yatırımla üniversite kampüsü içinde nanoteknoloji merkezi yapmakta olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Berker “ Şimdi bütün dünya bizim oyun sahamız. Türkiye’den araştırmacılar ve bilim adamları yanı sıra, Silikon Vadisi’nden de Moğolistan’dan ya da Yeni Zelanda’dan da gidip uzman getirebiliriz. Nano teknoloji merkezimiz ticarileşmeye ve ekonomik değer yaratmaya yönelik konularda çalışacak. Yani daha çok makale yazılıp daha çok konferansa katılalım amacından ziyade, ticarileşmeye yönelik çabalar öne çıkacak. Tabi ki her ticarileşmeye yönelik proje başarılı olsa çok daha güzel olur. Ve tabi ki özel teşebbüsten çok sayıda kişiyle de beraber çalışacağız. Yönetim kurulumuz özel teşebbüsten kişilerce oluşacak. Türkiye'den başka araştırmacılar da gelip burada çalışabilecekler. Bunu çok önemsiyoruz. Nanoteknoloji merkezimiz Mayıs 2011’de açılacak” diye konuştu.

“NE İŞ YAPIYORSAN COŞKU VE MÜKEMMELLİKLE YAPACAKSIN”

DPT’nin S.Ü Nanoteknoloji merkezindeki tüm teçhizat yatırımlarını finanse edeceğini, Sabancı’nın da bina ve diğer altyapı yatırımlarını karşılayacağını vurgulayan Berker, ‘DPT’yi nasıl ikna ettiniz’ sorusuna, “DPT son zamanlarda bu konularda çok iyi gidiyor, bize güveniyor. DPT üniversiteler arasında en fazla proje desteğini de bize verdi. Kamuda bu ciddi bir düşünce değişikliği anlamına geliyor. Konu nanoteknolojiyle ilgili olunca bu destek tabiî ki çok daha anlamlı hale geliyor” yanıtını verdi. Nanoteknoloji ile Sabancı Üniversitesi’nin Türkiye'de teknolojinin ufuklarını zorladığı yönünde bir düşünce oluştuğuna ve bundan da mutlu olduklarına değinen Prof. Berker, “Fransız bir yazarın sözüydü: Hayatta ne yaparsan coşkuyla ve mükemmellikle yapacaksın diye. Biz buna inanıyoruz. Hem coşku önemli hem de mükemmellik önemli. Birisi olmadan öteki olmaz. Hem kulakların kızaracak hem de elin çalışacak” dedi.

“NANOTEKNOLOJİDE AKILLI ÇİMENTO, AKILLI GIDALAR VE ORGAN ÜRETİMİ YAPILACAK”

Prof. Dr Berker, nano teknoloji merkezinden beklentileri konusunda söz ederken şunları aktardı:

“Şimdi atomları üst üste koyarak her şeyi inşa edebilecek bir yere geliyoruz. Birçok örnek proje var. Örneğin akıllı çimento üzerinde duruyoruz. Daha dayanıklı ve daha hafif çimento nasıl yapılabilir. Patates, buğday gibi gıda tarafında bir dizi proje var. Ayrıca nano teknoloji ile organ üretimi fikri söz konusu. Örneğin bir kalp kası yapabilmek. Mesela şimdi araştırmacılarımız çok yoğun bir şekilde tekstili inceliyorlar. Tekstildeki örgülerin kalpteki örgülere çok benzediğini gördüler. Bütün bunları yapabilmek için parçacık düzeyinde bu süreçleri başarabilmek ve atom düzeyde kontroller yapabilmek önemli. Bütün bunlar disiplinler arası ortak çalışmayı gerektiriyor. Bizim şu anda mühendislik fakültesindeki öğretim üyelerimizin yüzde 50’den fazlası doğrudan nano teknolojiyle çalışma yapıyor. Merkezimiz açıldığında nano teknolojiyle ilgili Türkiye’de herkes için burası ortak bir düşünce ve üretim platformu haline gelecek. Sabancı bu işe kendini adamış durumda. Yeni projeler karşısında risk almayı seven bir akademik yaklaşım olduğu için ben de buradayım.”

ANKA Haber Ajansı'nın Rektörümüz Nihat Berker ve ALP Direktörümüz Cemil Arıkan ile yaptığı röportaj

EARIE 2010'a Sabancı Üniversitesi ev sahipliği yapacak

 

EARIE 2010

Hyatt Regency, 2-4 Eylül 2010

Avrupa Sanayi İktisadı Araştırmaları Derneği (EARIE) 37. Konferansı, 2-4 Eylül 2010'da İstanbul'da yapılacaktır. Konferansa Sabancı Üniversitesi ev sahipliği yapacaktır.

 

 
 Konferans web sitesi: www.earie2010.org

Türk Akademisyenler Kanada'da seçim sistemi için model oluşturdu

Kanada Yöneylem Araştırması Derneği (Canadian Operational Research Society – CORS) tarafından düzenlenen Uygulama Ödülü Yarışması’nda, Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Burçin Bozkaya ve Özyeğin Üniversitesi Rektörü Erhan Erkut’un bulunduğu ekip Kanada’nın Edmonton şehrinin belediye meclisi üyeleri seçimi ile ilgili projeleriyle birincilik kazandı. Birinciliğe layık görülen çalışma, Edmonton Belediye Meclisi tarafından yasalaştırılarak 18 Ekim 2010 tarihindeki seçimlerde kullanılmak üzere yürürlüğe girdi.

Özyeğin Üniversitesi Rektörü Erhan Erkut, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burçin Bozkaya, HEC Montreal Öğretim Üyesi Prof. Gilbert Laporte ve Alberta Üniversitesi’nden Daniel Haight’dan oluşan ekip, Kanada Yöneylem Araştırması Derneği (Canadian Operational Research Society – CORS) tarafından düzenlenen Uygulama Ödülü Yarışması’nda, Kanada’nın Edmonton şehrindeki belediye meclisi seçimleri ile ilgili projeleri ile birincilik ödülüne layık görüldüler. 1982 yılından bu yana düzenlenen yarışmada Kanada’da gerçekleştirilen yöneylem araştırması uygulama projeleri yarıştı. Yarışmada birinci olan proje, Dr. Burçin Bozkaya’nın, Prof. Erhan Erkut ve Prof. Gilbert Laporte danışmanlığında hazırladığı doktora tezi baz alınarak geliştirildi.

Özyeğin Üniversitesi Rektörü Erhan Erkut kazanılan ödülle ilgili olarak, “Bir doktora tezi çalışmasının tersine beyin göçü ile Türkiye’ye dönen akademisyenler tarafından gerçek yaşama uygulanması ve uluslararası alanda karar verme sürecini etkilemesi çok sevindirici.  Bu başarı uygulamalı eğitim programları tezinin doğruluğunu destekliyor.  Bilgisayar destekli seçim bölgesi belirleme projemiz işletme ve endüstri mühendisliği programlarında öğretilen yöneylem araştırmasının uygulama alanlarının ne kadar geniş olduğunu bir kere daha vurguluyor.  Projenin iki Türk üniversitesi ve iki Kanada üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilmiş olması da sevindirici.” şeklinde konuştu

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burçin Bozkaya, “2009 yılında Edmonton Belediyesi için yaptığımız projede mevcut durumda ikişer üyenin seçildiği 6 seçim bölgesinin tek üyenin seçildiği 12 bölgeye çıkarılması üzerine bir çalışma yaptık. Yöneylem araştırması ve coğrafi bilgi sistemleri metotları kullanarak ortaya çıkardığımız seçim bölge planı, 22 Temmuz 2009 tarihinde Belediye Meclisi tarafından yasalaştırılarak 18 Ekim 2010 tarihindeki seçimlerde kullanılmak üzere yürürlüğe girdi.” dedi.


Sistem, ticari uygulamalar için de kullanılabilir

2010 seçimleri için iki haftalık bir sürede seçim bölgelerini güncellemeyi ve toplam süreyi de kısaltarak, işgücü ve çıktıları daha etkin kullanmayı amaçlayan Edmonton Belediyesi, proje ekibiyle temas kurdu. Kanada’nın diğer şehirlerinde ve benzer seçim sistemine sahip ülkelerde de uygulanabilecek çalışma kapsamında geliştirilen Karar Destek Sistemi’nin dağıtım alanı ve mağazalar için pazar bölgesi belirleme gibi ticari uygulamaları da sözkonusu.


Kanada Yöneylem Araştırması Derneği Uygulama Ödülü Yarışması

Uygulama Ödülü Yarışması, yöneylem araştırması teknikleri kullanılarak geliştirilen model, süreç, algoritma ve sistemlerin, gerçek hayatta firma ve kurumların süreç ve maliyet verimliliklerini arttırmak üzere etkin bir şekilde kullanıldığı vaka çalışmalarının yarıştığı bir etkinliktir.

Kanada Yöneylem Araştırması Derneği tarafından 1982 yılından bu yana düzenlenen yarışmaya, yöneylem araştırma teknikleri üzerine çalışan her akademisyen, öğrenci veya profesyonel son iki yıl içinde tamamlanmış, uygulanmış ve sonuçları projenin hayata geçirildiği kurum üzerinde net ve ölçülebilir bir şekilde ifade edilebilen bir proje ile katılabiliyor. Projenin uygulandığı  firmanın bir mektup ile bu çalışmayı ve katkılarını teyit etmesi gerekiyor.

Seçim kriterleri arasında; yöneylem araştırması literatüründe yer alan zor problemler kategorisinde bir uygulama olması, analiz ve uygulamanın kalitesi ve ilgili kurumda başarıyla uygulanmış olması, uygulama sonucunda firma veya kuruma süreç verimliliği veya kar/maliyet kazanımları alanında ölçülebilir önemli bir katkısı olması, yazılı bir rapor ve sözlü sunum yapılması ve projenin tüm aşamalarıyla hem kazanımlar hem de karşılaşılan zorluklar bakımından detaylı olarak değerlendirilmesi yer alıyor.

Abone ol