Ana içeriğe atla

6. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü

Değişen Dünya Düzeninde Türk Dış Politikası İçin Yeni Yönelimler: Sorunlar ve Fırsatlar

Yarışma, sosyal bilimlerde özel olarak günümüz Türkiye’si üzerine çalışan tüm araştırmacılara açıktır. Yarışmaya gönderilen makalelerin, Türkiye’nin iktidar değişimleri ve kaymalarının şekillendirdiği değişken dünya politikası zemininde dış politikasını konumlandırması ve yeniden değerlendirmesi ile ilgili sorunları ve güçlükleri irdelemesi istenmektedir. Yazarlar özellikle Türkiye’nin yeni geliştirilen ve Türkiye’nin dünya politikasındaki geleneksel konumunun değişmesini ya da gözden geçirilmesini sağlayabilecek olan proaktif dış politikasının yararları ve güçlükleri üzerinde durmalıdır.

Başvuru için son tarih 31 Mart 2011’dir.
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde birinciye 20.000 USD, ikinciye 10.000 USD ve üçüncüye 5.000 USD nakit ödül verilmektedir.  Kazananları bağımsız ve uluslararası bir jüri belirleyecektir.

Yarışmaya katılım şartları:
• Tüm eserler yeni ve özgün eserler olmalı, daha önce herhangi bir mecrada yayımlanmamış olmalıdır.

• Makaleler, başlıkları, kaynakçası ve sonnotları dahil yaklaşık 13.000 kelime olmalıdır.  (Referanslar sonnot şeklinde gösterilmelidir.)

• Makalenin içine yerleştirilmiş 500 kelimelik bir özet ve başvuru sahibinin kısa özgeçmişi de gönderilmelidir.

• Başvurular İngilizce olarak ve Word dosyası halinde aşağıdaki adrese gönderilmelidir:

http://award.sabanciuniv.edu/submityourentry/
Ayrıntılı bilgi için: http://award.sabanciuniv.edu

Mekatronik Mühendisliği 4.Sınıf Lisans Öğrencisi Ebru Demir’in araştırma konusundaki başarısı

4. Sınıf Öğrencisinin Bildirileri ASME International Mechanical Engineering Conference & Exposition (IMECE) Konferansı’nda:

Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği lisans 4. Sınıf öğrencisi Ebru Demir’in SÜ öğretim üyesi Dr. Ali Koşar ve SÜ öğrencisi arkadaşları Muhsincan Şeşen, Nazlı Kaplan, Evrim Kurtoğlu, ve Hadi Çağdaş Erk ile hazırladığı iki bildiri en geniş katılımlı Makine Mühendisliği konferanslarından biri olan IMECE 2010’a kabul edilmiştir. "Jet Impingement Cooling of Nanostructured Plates” ve "The Effect of Micro Pin-Fin Shape on the Heat Transfer Performance of Micro Pin-Fin Heat Sinks" başlıklı bildiriler Ebru Demir tarafından konferansın düzenlendiği Kanada’nın Vancouver şehrinde 18 Kasım 2010 tarihinde başarıyla sunulmuş ve geniş ilgi uyandırmıştır. Bu bildiriler konferans bildiri kitabında da yayınlanacaktır. Ebru Demir‘in ayrıca konferansın bünyesinde düzenlenen nanoteknoloji üzerinde en son gelişmeler ve üst düzey araştırmaların sergilendiği geniş katılımlı ASME Society-Wide Micro & Nano Technology Forum’da poster sunumu da başarıyla gerçekleşmiştir.



"Bir Mezun, Bir Öğrenci" Öğrenci Danışmanlığı'nı Biliyor musunuz?

Mezunlarımızın gönüllü olarak öğrencilere akademik veya iş alanında rehberlik ederek kazanımlarını paylaşmaları amacı ile SÜMED tarafından, 2003 yılında Öğrenci Danışmanlığı uygulaması başlatıldı. Öğrenci Birliği işbirliğinde 2009 yılında başlayan ve her yıl daha da büyüyen sistem ile 2003-2010 yılları arasında 72 mezun destek verdi.  37 mezun ise gönüllü olarak destek olmak için halen beklemekte. 122 öğrenci ise Öğrenci Danışmanlığı’ndan yararlandı.

Öğrenci Danışmanlığıyla ilgili öğrenci ve mezunlarımızın görüşlerini aldık;

Zeynep Erdemir - Manufacturing Systems and Industrial Engineering Student



Programa dahil olmaya nasıl karar verdiniz?
Bir SU mezununun deneyimleri dinledikten sonra, alacagim tavsiyeler dogrultusunda gelecekteki kararlarimi vermenin benim icin faydali olacagini dusundum.

Daha çok hangi konularda öğrenci/mezun ile çalışıyorsunuz?
Mezun danismanim Tunc Acarkan akademik alanda bana yardimci oldu.

Daha farklı neler yapılması gerekir?
Mezun danismanlarin konusmaci olarak katildigi, farkli alanlarda konularin ele alindigi seminerler duzenlenebilir. Ogrenciler seminer konusu ile ilgili bilgiye sahip olmanin yaninda, sormak istedikleri sorulari bu seminerlerde mezunlara yoneltebilirler.

Ne gibi faydalarını gördünüz? Görüşleriniz nelerdir?
Mezun danismanimin akademik tavsiyeleri benim icin faydali oldu. Bilgi edinmek istedigim bir konuda kendisi haricinde baska mezunlarla da iletisime gecmemi yardimci oldu.

’06 FENS - M.Tunç Acarkan



Programa dahil olmaya nasıl karar verdiniz?
SUMED duyurusunu okuduğumda mevcut öğrencilere yardım etmek istedim. Zaten okul zamanlarımda akran danışmanlık yapıyor, bundan çok zevk alıyordum. Bunu mezun olduktan sonra da devam ettirmek istedim.

Daha çok hangi konularda öğrenci/mezun ile çalışıyorsunuz?
Her konuda. kariyer, iş fırsatları, akademik, tecrübe paylaşımı, sosyal aktiviteler etc.

Daha farklı neler yapılması gerekir?
Öğrencileri daha aktif katılım sağlanmalı.

Ne gibi faydalarını gördünüz? Görüşleriniz nelerdir?
Müthiş bir sosyal çevre ve iletişim yeteneği yüksek, doğru insanlara ulaşabiliyorsunuz. Öğrenciler profesyönel hayatta sizin ihtiyacınız olan kişiler olabilir. Bunun dışında mentor'luk aranılan bir özellik ve bu konuda müthiş tecrübeler elde ediyoruz.

Burada en önemli husus danışmanlık alan öğrenci mezun olduktan sonra da aynı şekilde Öğrenci Danışmanı olarak rehberlik yapacağını kabul etmesini beklemekteyiz.

Daha detaylı bilgi için:
http://alumni.sabanciuniv.edu/tr/?destekol/ogrenci_danismanligi.php
sumed2@sabanciuniv.edu  
ALO SUMED 0216 483 9497          

Öğrenci Birliği Seçimleri Sonuçlandı!

Öğrenci Birliği 2010-2012 Seçimlerinde 844 öğrenci oy kullandı. Oyların sonucunda kazanan adaylar şöyle:

YÜRÜTME KURULU
Sıra Oy  Ad Soyad
1    265    Ozan Demirer
2    253    Sevgi C.Şairoğlu
3    249    Orçun Göl
4    247    Emir Adıbelli
5    243    N.Berk Öztürk

DENETLEME KURULU
Sıra Oy   Ad Soyad
1    359    Berk Eskili
2    262    Bahri Üstünel
3    252    Nazlı Çaşur

AKADEMİK DEĞERLENDİRME VE KALİTE GELİŞTİRME KURULU SÖZCÜSÜ
Sıra         Ad Soyad
1         Sinan Cantürk

BAGEM DANIŞMA KURULU KONUSÖZCÜSÜ
Sıra    Ad Soyad

1         Murat Kahraman

BİLGİ MERKEZİ DANIŞMA KURULU KONU SÖZCÜSÜ
Sıra    Ad Soyad

1         Yusuf Doğan

DERS PROGRAMLAMA KOMİTESİ KONU SÖZCÜSÜ
Sıra   Ad Soyad
1       Seda Karaca

ÖDÜL KOMİTESİ KONU SÖZCÜSÜ
Sıra  Oy  Ad Soyad

1    210    Dilara Naibi
2    176    Ahmet Emre Bayraktar

ÖĞRENCİ ETKİNLİKLERİ KOMİTESİ KONU SÖZCÜSÜ
Sıra   Ad Soyad

1        Murat Mustafa Tunç

SPOR DANIŞMA KURULU KONU SÖZCÜSÜ
Sıra  Ad Soyad
1       Mehmet Albayrak

TANITIM KOMİTESİ KONU SÖZCÜSÜ
Sıra     Ad Soyad

1         Bengisu Yılmaz

WEB KOMİTESİ KONU SÖZCÜSÜ
Sıra         Ad Soyad

1         Gokhan Alcan

YABANCI ÖĞRENCİLER KONU SÖZCÜSÜ
Sıra   Oy   Ad Soyad
1    179    Mete Sevinç

Çiftdillilik Ülkemiz İçin Bir Avantaja Dönüştürülebilir

Prof. Dr. Tosun Terzioğlu: “Eğitim Reformu Girişimi (ERG) “Herkes için Kaliteli Eğitim”i savunuyor. Kaliteli eğitimi herkese ulaştırmada en önemli darboğaz dildir.”

Prof. Dr. Üstün Ergüder: “Önceliğimiz birinci dili Türkçeden farklı çocuklar için neyin yararlı olduğunu öğrenmek olmalı. Bir yandan kapsamlı araştırma ve hazırlık süreçleri olmaksızın atılacak acele adımlardan kaçınırken, öte yandan farklı dillere saygının güçlendirilmesine ve çocukların günlük okul yaşamlarını iyileştirmeye dönük adımları hızla atmaya başlamalıyız.”

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde çalışmalarını sürdüren Eğitim Reformu Girişimi (ERG), “Türkiye’de Çiftdillilik ve Eğitim: Sürdürülebilir Çözümler için Atılması Gereken Adımlar” başlıklı politika notunu 8 Aralık 2010’da kamuoyuyla paylaştı.

Toplantıda sunulan politika notunun, Dr. Müge Ayan Ceyhan ve Dilara Koçbaş’ın ERG için hazırladığı Çiftdillilik ve Eğitim raporu ve Türkiye’de ve yurt dışında yapılmış çalışmaların yanı sıra Ekim 2009-Kasım 2010 döneminde ERG tarafından düzenlenen ve ağırlıklı olarak akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerini bir araya getiren toplantılardaki tartışmaları dayanak aldığı ifade edildi.

Açış konuşmasında ERG Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, Türkiye’de anadilinde eğitim talepleri etrafında gelişen tartışmaların çoğu zaman siyasal kutuplaşmaya dayalı ve ilgili hakların yasal düzeyde tanınmasıyla sınırlı kaldığını ifade etti. Bu tartışmalarda konunun birincil muhatabı olan çocukların gelişimi için neyin yararlı olduğunun gözden kaçtığını belirten Ergüder, önceliğin çocukların eğitime erişimleri, aldıkları eğitimin kalitesi ve çocukların eğitim sürecinde neler yaşadığına verilmesi gerektiğini ekledi.

Prof. Dr. Üstün Ergüder sözlerine şöyle devam etti: “Geçtiğimiz aylarda bu konuda basına yansıyan tartışmalardaki kavram karmaşası dikkatimizi çekti. Bu karmaşa bize böylesi çetrefil bir konuya çözüm ararken öncelikle ihtiyacımız olanın araştırma, öğrenme ve soğukkanlılıkla tartışma olduğunu bir kez daha gösterdi. Örneğin, anadilinde eğitim taleplerini Türkiye’de resmi dilin değişmesi olarak yorumlayanlar olduğunu gördük ki bu hem tamamen farklı bir konu hem de çözümsüzlüğe katkıda bulunuyor. Öte yandan, resmi dilin tartışmalarda yer alması gereken nokta şu: Birinci dili ne olursa olsun tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının resmi dil olan Türkçeyi iyi öğrenmesini sağlamak devletin temel bir görevi. Ancak bunu çocukların birinci dillerini yok saymadan yapmak da mümkün. Özetle, konunun pek çok boyutu var ve kestirme çözümlerden kaçınmamız gerekiyor.”

Politika notunda vurgulanan başlıca noktaları dile getiren ERG Proje Uzmanı Işık Tüzün öncelikle, çalışmada “çiftdillilik ve eğitim” ve bu bağlamda kullanılan “birinci dil” ve “ikinci dil” kavramlarını benimseyerek uluslararası dilbilim, eğitimbilim ve psikoloji yazınıyla uyum sağladıklarını ifade etti. Tüzün böylece “anadili eğitimi/öğretimi” ve “anadilinde eğitim” gibi sınırlı iki modelden daha fazlasını tartışmaya olanak bulduklarını ekledi.

ERG notunda, araştırmaların birinci dili Türkçeden farklı çocukların eğitime erişim, devam ve eğitimde başarı açısından yaşadığı sorunlara işaret ettiğini belirtiyor. Ayrıca çiftdil gelişiminin çocuk açısından yararlarına değiniliyor; doğru pedagojik koşullar altında çocuğun birinci ve ikinci dilinin birbirini destekleyebileceği, bir dili diğerine tercih etmek gerekmediği ifade ediliyor. Çiftdillilik ve Eğitim raporunda yazarların, çiftdilliliğin değil, bu potansiyeli değerlendirecek ve her çocuk için kaliteli bir eğitim ortamı yaratacak politikaların bulunmamasının çocuk açısından engelleyici olduğu sonucuna vardığının altı çiziliyor. Politika notunda ek olarak sürdürülebilir çözümler için atılması gereken adımlar özetleniyor.

ERG Yürütme Kurulu Üyesi ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tosun Terzioğlu bu adımlar arasında, toplumda farklı dillerin eşit saygı görmesini sağlayacak çalışmaların da olması gerektiğinin altını çizdi ve çocuğun evinde konuşulan dile toplumda verilen değerin olumlu yönde değişebileceğini belirtti. Bu amaçla kısa dönemde yaşama geçirilebilecek öneriler arasında şunlar sayıldı: Çiftdilliliğe ilişkin yanlış algıları kıracak bilgilendirme çalışmaları yapılması, Türkiye’de konuşulan dillerin üniversitelerde araştırılması ve geliştirilmesi ve Türkiye edebiyatına katkı sunmuş farklı etnik kökenlerden sahip isimlere müfredatta yer verilmesi. Tosun Terzioğlu, ERG’nin “Herkes için Kaliteli Eğitim”i savunduğunu belirterek, kaliteli eğitimi herkese ulaştırmada birçok darboğaz olduğunu, en önemli darboğazın ise dil olduğunu vurguladı.

Eğitimde çiftdilliliğe ilişkin politika geliştirme süreçlerinde Türkçede yetkinlik kazandırma yoluyla eğitime erişimi ve ders başarısını artırmaktan fazlası amaçlanmalıdır. Çocuğun hem resmi dilde hem birinci dilinde yetkinlik kazanması, ileri kademelerde de kaliteli eğitime erişimi ve eğitim yaşamı sonrasında sosyoekonomik hareketliliği göz ardı edilemeyecek amaçlardır. Öte yandan bu amaçların arasında, çocuğun özgüveninin güçlendirilmesi ve ailesiyle iletişiminin korunması, velilerin eğitim süreçlerine etkin katılımı, kültürlerarası saygı ve öğrenmenin desteklenmesi ve Türkiye’de konuşulan tüm dillerin yaşatılması da yer almalıdır.

Kapsamlı araştırma ve planlama süreçleri izlenmeden atılacak adımlardan kaçınılmalıdır. Yasal güvencelere kapsamlı bir araştırma ve hazırlık süreci eşlik etmediği ve eğitim sisteminin dil dışındaki bileşenleri güçlendirilmediği takdirde, uygulanacak her türlü modelin başarısız olma riski olacaktır.

Geliştirilecek politikalar ve modellerin farklı grupların gereksinimlerine yanıt verebilmesini olanaklı kılacak araştırmalar acilen başlatılmalıdır. ERG toplantılarında öne çıkan araştırma soruları şunlardır:
• Türkiye’deki mevcut çiftdilli eğitim deneyimlerinden çıkan dersler nelerdir?
• Türkiye’de hangi diller, kaç kişi tarafından konuşuluyor? Farklı diller kimler tarafından, nerede, ne amaçla kullanılıyor?
• Farklı dil gruplarının demografik özellikleri nelerdir? Bu gruplar açısından eğitime erişim, eğitime devam ve eğitimde başarı istatistikleri nasıldır?
• Türkiye’de konuşulan diller toplumun farklı kesimleri tarafından nasıl algılanıyor? Belirli dillerin özelliklerine ilişkin toplumda yanlış inanışlara yaygın olarak rastlanıyor mu?
• Birinci dilleri Türkçeden farklı çocuklar ve ailelerin birinci dil, ikinci dil ve hatta üçüncü dil edinimine ilişkin tutum ve talepleri nasıldır? Bu taleplerin altında hangi gerekçeler yatıyor?
• Eğitim sürecinde rol oynayan farklı grupların -çocuklar, aileler ve topluluklar, öğretmenler, idareciler ve müfredatı geliştirenler- birinci ve ikinci dil becerilerinin düzeyi nasıldır?
• Eğitim sürecinde rolü olan farklı grupların konuya ilişkin geliştirdiği stratejiler ve etkileri nelerdir?

Araştırmaları, planlama çalışmalarını ve geniş çaplı yasal reformları beklemeden atılabilecek adımlar vardır. Bunlar, birinci dili Türkçeden farklı çocukların gündelik okul yaşamlarında karşılaştıkları olumsuzlukları azaltmak adına vakit kaybetmeden yaşama geçirilmelidir. Bu açıdan kilit roller oynayabilecek öğretmenlerin çocuk yararına desteklenmesi için ilk aşamada öneriler:
• Öğretmenlerin Türkiye’deki farklı dil grupları ve farklı bölgelerdeki kültürel ve sosyoekonomik yapıya ilişkin bilgilendirilmesi
• Öğretmenlerin, çocuğa hak sahibi bir birey olarak yaklaşmasını sağlamak için hizmet-öncesi ve hizmet-içi eğitimlerin güçlendirilmesi
• Belirli bölgelerde ve belirli gruplarla deneyimi olan öğretmenler ile genç öğretmenler arasında paylaşım platformları oluşturulması
• Eğitim fakültelerinde başta Kürtçe olmak üzere Türkiye’de konuşulan farklı dilleri öğrenme olanağı sağlanması
• Öğretmenlere birinci dili Türkçeden farklı olanlara Türkçe öğretme ve bu süreçte çocukların birinci dillerini bir kaynak olarak kullanma konusunda ek beceriler kazandırılması
• Belirli bölgelerde birinci dili kolaylaştırıcı rol oynayabilecek öğretmenlerin daha çok görevlendirilmesi

Ayrıca, yasal bir dayanağı olmasa da bazı okullarda uygulanan Türkçe dışındaki dillerde konuşma yasaklarının önlenmesi konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın etkin bir rol üstlenmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, bir dilin öğrenilmesinin diğer bir dili öğrenirken destek mi engel mi teşkil ettiği, önemli bir bölümü eğitim politikaları tarafından biçimlendirilebilecek birçok farklı etmene bağlıdır. Çiftdilliliğin psikolojik, eğitsel ve toplumsal avantajları göz önünde bulundurulduğunda, birinci ya da ikinci dili eğitimde kullanmayan eğitim modelleri dikkatle değerlendirilmelidir.

Sabancı Üniversitesi Avrupa’nın en iyi 200 üniversitesinden biri

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker:
Sabancı Üniversitesi bünyesindeki oluşumlar, evsahipliğini üstlendiğimiz uluslararası organizasyonlar, öğrenci ve mezunlarımızın başarıları prestijli listelerde yer almamızı sağlıyor. Ayrıca, 2000 yılından bu yana yürütülen yüzlerce araştırma projesi için değişik kaynaklardan sağlanan fon miktarı yaklaşık 50 milyon TL’nin üzerinde olan Sabancı Üniversitesi’nin Türkiye’deki üniversiteler arasında, öğretim üyesi başına düşen AB proje araştırma bütçesinde lider olması da dikkat çekici.

Sabancı Üniversitesi, QS Listesi’nde* Avrupa’nın da en iyi 200 üniversitesi arasına girdi.  İlk onunda ağırlıklı olarak İngiliz üniversitelerinin yer aldığı listede bulunan üniversiteler, “Akran Görüşü”, “Mezun İşverenleri Görüşü”, “Öğretim Üyesi Başına Düşen Öğrenci Oranı”, “Öğretim Üyesi Başına Atıf Sayısı”, “Yabancı Öğretim Üyesi Oranı” ve “Yabancı Öğrenci Oranı” kategorilerine göre puanlandılar.

Sabancı Üniversitesi, ODTÜ’de oluşturulan ve danışma kurulunda 7 eski rektörün yer aldığı University Ranking by Academic Performance** (URAP) laboratuarında yürütülen çalışma sonucunda da vakıf üniversiteleri arasında 2., tüm üniversiteler arasında da 11. sırada yer aldı. URAP tarafından yürütülen ve Türkiye’den 125 üniversitenin akademik performanslarına göre yapılan sıralamada, YÖK, ÖSYM, ISI Web of Science, Google Scholar gibi açık ve güvenilir kaynaklardan alan ve yayın sayısı, kişi başına düşen yayın sayısı, atıf sayısı, kişi başına düşen atıf sayısı, Google Scholar yayın sayısı, kişi başına Google Scholar yayın sayısı, doktora öğrenci sayısı, doktora öğrenci oranı, kişi başına düşen öğrenci sayısı gibi tamamen bilimsel üretkenliğe dayanan veriler kullanıldı.

Sabancı Üniversitesi dünyanın en iyi 2000 üniversitesi arasında
Sabancı Üniversitesi, URAP tarafından düzenlenen “Uluslararası Akademik Performansa Göre Sıralama Sempozyumu”nda oluşturulan listede de “Dünyanın En İyi 2000 Üniversitesi” *** listesinde de yer aldı. Sıralama sistemi oluşturulurken 2 bin 500 yükseköğrenim kurumu hakkında performans verileri toplandı ve her kuruma açıklanan kriterlere göre gösterdiği performans doğrultusunda puan verildi. Değerlendirmeye alınan 2 bin 500 kurum arasından 2000’i puanlandırılarak sıralamaya dahil edildi.URAP sıralaması, mevcut sıralama sistemleri içerisinde en geniş kapsamlı sıralamalardan biri olarak nitelendiriliyor.

“Dünya ve Avrupa sıralamalarında daha üst sıralarda yer almayı hedefliyoruz”
Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker dünya ve Avrupa sıralamaları ile ilgili olarak“Sabancı Üniversitesi eğitime başladığı 1999-2000 akademik yılından itibaren Türkiye’de yüksek öğrenime yeni bir soluk getirdi. On yıl gibi kısa bir sürede Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen üniversitelerinden biri olmayı başardık. QS sıralamasında, Avrupa’nın en iyi 200 üniversitesi arasında yer alıyoruz. Önümüzdeki yıllarda dünya ve Avrupa sıralamalarında daha da üst sıralarda yer alacağımıza inanıyoruz” dedi.

 
Rektör Berker, “Sabancı Üniversitesi, akademisyenlerinin başarılı makalelerinin yanı sıra diğer toplumsal ve küresel girişim çalışmalarıyla da dikkat çekiyor. İstanbul Politikalar Merkezi, uygulamaya yönelik Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, kuruluşuna başladığımız Uluslararası İstanbul Enerji ve İklim Merkezi gibi oluşumlar, evsahipliğini üstlendiğimiz uluslararası organizasyonlar, öğrencilerimizin ve mezunlarımızın dünyada başarıları, bu tür prestijli listelerde yer almamızı sağlıyor” dedi. Rektör Berker, 2000 yılından bu yana yürütülen yüzlerce araştırma projesi için değişik kaynaklardan sağlanan fon miktarı yaklaşık 50 milyon TL’nin üzerinde olan Sabancı Üniversitesi’nin Türkiye’deki üniversiteler arasında, öğretim üyesi başına düşen AB proje araştırma bütçesinde lider olmasının da dikkat çekici olduğunun altını çizdi.

URAP’ın uluslararası akademik platformda Türkiye’nin varlığını güçlendirmek adına önemli bir çalışma olduğunu vurgulayan Rektör Berker, bu sayede Türkiye’deki üniversiteler arasında hem verimli işbirliklerinin, hem şeffaf rekabetin güçleneceğini, bunun da Sabancı Üniversite ve TÜSİAD’ın beraber yönettikleri Rekabet Forumun felsefesini yansıttığını belirtti.

* Top 200 European Universities 2010, Ağustos 2010
** University Ranking by Academic Performance (URAP), Tüm Üniversiteler Genel Tablosu ve Vakıf Üniversiteleri Genel Sıralaması, Ekim 2010
*** URAP “Dünyanın En İyi 2000 Üniversitesi Sıralaması”, Aralık 2010

Rektörümüz Nihat Berker Bizleri Film İzlemeye Davet Ediyor.

7. BM Film Gecesi yine yepyeni bir film "New York'ta Beş Minare" ile bizleri keyifli bir gecede biraraya getirecek.

Nihat Berker film öncesi, film arası ve sonrasında sizlerle SGM'de buluşacak.

Gösterim sırasında patlamış mısır ve meşrubat da ikram edilecek.

Şimdiden iyi seyirler...

Tarih: 14 Aralık 2010
Saat: 20:00
Yer: SGM

Filmin Adı: New York'ta Beş Minare
Filmin Konusu: Kırmızı bültenle aranan ve ismi fenomene dönüşen radikal dinci bir örgütün lideri Deccal kod adlı suçlunun Amerika'da yakalandığı bilgisi gelir. Teşkilatın en başarılı iki polisi Amerika'ya suçluyu teslim almaya giderler. Bundan sonrası kolay gibi görünür; ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir. İstanbul, New York, Bitlis üçgeninde geçen hikaye, yakın dönemin Türkiye'sini sorgularken, 11 Eylül sonrası Amerika ve dünyanın İslam ile olan paranoyasının altını çizecektir.
Yönetmen: Mahsun Kırmızıgül
Senaryo: Mahsun Kırmızıgül
Oyuncular: Haluk Bilginer, Engin Altan Düzyatan, Ali Sürmeli, Danny Glover, Mahsun Kırmızıgül, Onur Ünsal, Salih Kalyon, Robert Patrick, Zafer Ergin, Gina Gershon, Hüseyin Avni Danyal, Mustafa Sandal
Filmin Türü: Aksiyon
Filmin süresi: 110 dakika
Resmi sitesi: http://www.newyorktabesminare.com

* Film gösterimi başladıktan sonra gelen izleyiciler balkon bölümüne alınacaktır.

** Film sonrasında Gösteri Merkezi'nden Shuttle'ların olduğu alana ring seferi düzenlenecektir.

Daha fazla bilgi için:
E-posta: reference@sabanciuniv.edu
Telefon: 0216 483 92 27-28

Görevlerini Devrederken…

2009 – 2010 Öğrenci Birliği ile görevlerini devretmelerine sayılı günler kala Sabancı Üniversitesi’nde “Öğrenci Birliği” oluşumu üzerine sohbet ettik.

“Öğrenci Birliği” oluşumu size ne ifade ediyor?
GÖRKEM TÜRK- Benim için Öğrenci Birliği en temel, en kısa ifade şekliyle, yönetimle öğrenci arasındaki köprü olma görevini sağlayan, yeri geldi mi kendi başına projeler üretip öğrenciye ve yönetime sunan bağımsız bir oluşumdur. Bunun dışında, okul dışındaki ortamlarda da Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin temsili sesi olduğunu düşünüyorum. Yani kampus içinde yönetimle öğrenci arasındaki köprü, okul dışında ise resmi ortamlarda, platformlarda, diğer öğrenci konseyleri düzeyinde Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin temsilcisi.

CAN YILMAZ-  Görkem’in söylediklerine ek olarak Sabancı Üniversitesinin öğrenci değerini yükseltecek projeleri hayata geçirmek olarak ifade edebilirim.

KAAN KARAKEBEN- Ayrıca yeni neler üretilebilir, Sabancı’daki hayatımıza daha nasıl katkı yapılabilir, sorunlarımıza nasıl çözümler bulunabiliri sorgulamaktır.

Öğrenci Birliği’nin sizin ifade ettiğiniz şekilde diğer öğrenciler tarafından da böyle bilindiğini düşünüyor musunuz? Genel olarak öğrenciler Öğrenci Birliği’nin hangi parçasını daha çok biliyorlar, hangi parçasını bilmiyorlar?
Bu öğrenciden öğrenciye değişen bir olgu. Eğer öğrenci okulda gerçekten sosyalse, okulunu havasını kokluyorsa Öğrenci Birliği’nin nelerle uğraştığını biliyordur.

Bazen de Öğrenci Birliği Call Center gibi görülebiliyor yani sürekli şikayetlerin bize gelmesi; bu durum da şimdiye kadar oluşmuş yanlış misyon yüklenmesine sebep olmuş.

Bu yanlış misyon yükleme neden oluşmuş olabilir?
Gelecek seçim kaygısıyla kimseyi kırmamaya çalışma olabilir. Sonuçta küçük bir kampüste yaşıyoruz, insanları kıramıyorsun, biz de arkasından koşturuyoruz, ama bir noktadan sonra nüfus da arttıkça dur demekte fayda var.

Mesele gelen şikayet sayısı artınca asıl sıkıntı oluşmaya başlıyor. Bir de tersi bir durum da var; okulda ters giden her şeyi Öğrenci Birliği’ne mâl etme gibi. Yani Öğrenci Birliği’nin sınırlarını kavrama noktasında problemler olabilir. Yani Öğrenci Birliği’nin gücü ne? bunları gerçekten anlatamıyoruz galiba. Öğrenci Birliği zamlara karşı bir şey yapmadı diye suçlanabilir, ama zamlar için Öğrenci Birliği suçlanamaz yani, bu ayrımı yapmak gerekiyor.

Belki de Öğrenci Birliği’ni biraz da olduğundan daha güçlü görüyor olabilirler. Bizim de fiyatların belirlenmesinde bir irademiz, bir fikrimiz, bir oy hakkımız varmış gibi düşünülüyor.

Siz öğrencilerin temsilcisisiniz, böyle bakınca biraz da doğal değil mi?
Tabii ki doğal, ama sınırları bilmek çok önemli. Biz de bu tip yetkilerimizin olmasını çok isteriz , keşke verilse… Bu tek yönlü değil çift yönlü bir hareket. Bir karar verilecekse ya da bir şekilde ses çıkartılacaksa, Öğrenci Birliği’nin de öğrencilerin desteklerini beklemesi son derece doğal. Eğer öğrenciler Öğrenci Birliği’nden hareket bekleyip Öğrenci Birliği’ne destek vermezse, o zaman zaten bir yere varamayacağız.

Öğrenciler ve Öğrenci Birliği arasında bir kopukluk mu var?
Öğrenci Birliği’ne katılım çok fazla değil. Yani belki de bizim okulun genel yapısı böyledir. Birçok söyleşi oluyor, birçok etkinlik oluyor, ama katılımlara baktığınız zaman son derece aşağı seviyelerde kalıyor. Derslerimizin yoğunluğu olabilir, bilgisayar kullanımları olabilir bilemiyorum ama katılım eksikliği, sosyal hayattan kopukluk var.

Öğrenci Birliği’nin yasal sorumlulukları nedir? Bu sistem nasıl işliyor ve aslında nasıl işlemeli sizce?
Aslında YÖK okul içi sorumluluklarımıza pek karışmıyor, ulusal düzeyde okulumuzun temsil hakkını devam ettirmemizi söylüyor. Biz bunların ötesine geçiyoruz, aylık Rektörlük toplantıları, farklı birçok projeyi hayata geçirmek gibi. Sabancı Üniversitesinde zaten her öğrencinin yönetime birebir ulaşma şansı var veya operasyonel firmalara birebir ulaşma şansı.

Sabancı Üniversitesi Öğrenci Birliği’nin şöyle bir hareket çerçevesi var; mesela bir söyleşi yapılacak veya bir parti veya bir etkinlik yapılacaksa, bunu kulüplere yönlendirip onların, bunu yapmasını öneriyoruz. Ama diğer üniversitelere baktığınız zaman öğrenci birlikleri şenlikler organize ediyor, partiler organize ediyor. Aslında bu biraz popülariteyi artırıyor. Hatta bazı okullarda öğrenci dekanlığı var, kulüplerin hepsi öğrenci birliğine bağlı. Bizim tek gücümüz öğrencinin düşündüğünü yansıtabilmek. Popülerliği az, ama daha ciddi aktiviteler peşinde koşan bir öğrenci birliğiyiz. Bu değiştirilebilir mi? Açıkçası biz şu anki sistemden belli orana kadar memnunuz. Sonuçta öğrenci kulüplerine karışmak, parti yapmak da istemiyoruz, Öğrenci Birliği’nin ciddiyetini korumak istiyoruz. Gücümüzü ve popüleritemizi de okulun Öğrenci Birliği’ne sunduğu ayrıcalıklarla kazanmak istiyoruz. Yaptığımız projelere sahip çıkmaları, mütevelli heyetiyle buluşturmaları ve bizi dış platformda ön plana çıkarmaları gibi.

Öğrenci Birliği seçimlerinde oy kullananların oranı ne?
En fazla 2009’da katılım oldu, yaklaşık 1.200 civarında öğrenci oy kullandı. Bizim seçimimizde de yaklaşık 800 kişi oy kullandı ki biz tek gruptuk.

Sizden sonra gelecek yeni Öğrenci Birliği’ne, haleflerinize, ne önerirsiniz?

Öğrenciyle yönetim arasındaki dengeyi çok iyi kurmaları lazım, süreçleri germektense daha diplomatik olmalı her zaman. Bir şeyin peşine düşmeden önce ne kadar işe yararlı diye düşünmeliler. Örnek projeler yapmak çok önemli mesela. Halihazırda Öğrenci Birliği geleneği olarak, bizden önce de yapılan projeleri de devam ettirmeliler bu projeler sürekli artarak ilerlemişler bugüne kadar.

Son olarak kendilerine hayırlı olsun dedikten sonra başarılar diliyoruz. Her zaman tecrübelerimiz paylaşmaya hazır olduğumuzu da belirtmek isteriz.



CIP Kermesinde Pazartesi ve Çarşamba Ekolojik Pazar Kurulacak

6 ve 8 Aralık’ta Ekolojik ( organik ) ürünler Buğday Derneği, Umul Ekolojik Yaşam ve CIP ortaklığı ile Geleneksel CIP Kermes’inde 11.00-15.00 saatler arasında Sabancı Üniversitesi öğrencileri ve personeli ile buluşuyor…  

Ekolojik ürün insanı sever…   

* Hiçbir aşamada sağlığa zararlı kimyasallar, katkı maddeleri ve işlem görmeden üretilir.
* Konvansiyonelürüne kıyaslabesin değeri daha fazladır.   

Ekolojik ürün doğayı sever…

* Toprak ve suyu kimyasal atıklarla kirletmez.
* Topraktaki faydalı canlılara zarar vermez
* Su tasarrufu sağlar
*  Küresel ısınmayla mücadelede etkilidir.   

Ekolojik ürün kontrollü ve sertifikalı üründür…


* Kanun ve yönetmeliğe tabidir.
* Her aşaması kayıt altına alınan, izlenebilir ve sertifikalı/belgeli ürünlerdir.

%100 Ekolojik Pazarlar nerelerde var?

Her Cuma Bakırköy %100 Ekolojik Pazar (Airport AVM bahçesi) Her Cumartesi Şişli (Bomonti) ve Beylikdüzü (Beylik Pazarı) Her Pazar Kartal %100 Ekolojik Pazar (Kartal Meydanı) Her Salı ve Cumartesi Samsun %100 Ekolojik Pazar (İlkadım Belediyesi) 

%100 Ekolojik Pazarlar, Buğday Derneği ve yerel belediyeler işbirliğiyle kurulur ve denetlenir.  

www.bugday.org

Unisporfest'10 Bugün İstanbul'da Başlıyor

Spor Festivaline İstanbul'daki 25 Üniversiteden futbol, basketbol ve voleybol takımları katılacak.

İstanbul'daki 25 üniversitenin katılımıyla düzenlenecek Üniversitelerarası Spor Festivali (Unisporfest'10), 6 Aralık Pazartesi günü başlayacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre, Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Gençlik Meclisi ve Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu ile Spor A.Ş'nin katkılarıyla gerçekleştirilen organizasyonda, üniversite takımları futbol, voleybol ve basketbol branşlarında mücadele edecek.

Basketbol müsabakaları 6 Aralık'ta Fatih Spor Kompleksi'nde, futbol müsabakaları 7 Aralık'ta Mimar Sinan Stadı'nda, voleybol müsabakaları 13 Aralık'ta Cemal Kamacı Spor Kompleksi'nde başlayacak.
Ödül töreni, 28 Aralık Salı günü Fatih Spor Kompleksi'nde basketbol branşı final maçının ardından gerçekleştirilecek.

Unisporfest'10'a katılacak okullar şunlar:
Beykent Üniversitesi, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu, Boğaziçi Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi, Fatih Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Gelişim Meslek Yüksekokulu, Hava Harp Okulu, Işık Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Arel Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Kavram Meslek Yüksek Okulu, Koç Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, Okan Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi.


Abone ol