Ana içeriğe atla

SUdergi'yi Değerlendirelim – SUdergi Anketi

Üniversitemiz üyeleri arasında bilgi ve fikir alışverişini güçlendirmek amacıyla yayınlanan üniversitemizin yarı popüler kültür dergisi SUdergi’ye fikirlerinizle katkıda bulunabilirsiniz. Dergimizin içerik, tasarım ve ele alınan konuları hakkındaki görüşlerinizi aşağıdaki linkte belirtilen ankete katılarak bizlerle paylaşabilirsiniz.

Anketimize katılarak bizlerle paylaştığınız görüşlerinize, Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanlarının katkıları ile hazırlanan SUdergi’nin 10.sayısındaki “Okurdan” köşesinde yer verilecektir.

SUdergi değerlendirme anketine katılmak için lüften tıklayınız.  

SSBF öğrencilerinin 'Debi'si bu yıl Karaköy İletişim Merkezi’nde

Sabancı Üniversitesi Karaköy İletişim Merkezi ilk defa bir öğrenci sergisine evsahipliği yapıyor.

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF), Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı öğrencilerinin çalışmalarından oluşan “Debi” başlıklı sergi, 20 Ekim - 20 Aralık 2010 tarihleri arasında, Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Han’da görülebilecek.



Sergide, Sabancı Üniversitesi VA/VACD programı öğrencilerinin resimden, heykele, multimedyadan, yerleştirmeye çeşitli işleri yer alacak.

Sabancı Üniversitesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Programı kapsamında lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin iki sömestr süresince ürettikleri işlerin yer aldığı Flow Debi/2010 sergisi 20 Ekim 2010 tarihinde Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Han’da açılıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen sergi 20 Aralık 2010 tarihine kadar görülebilecek.

Sergide, resim, heykel, yerleştirmeden multimedya uygulamalarına kadar (fotoğraf, ses, 3D, video vs) 2009-2010 akademik döneminde üretilen öğrenci işlerinden seçkiler yer alıyor. Flow Debi/2010 sergisi; Sabancı Üniversitesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Programı kapsamında üretilen işleri kavrama fırsatı sunarken, öğrencilerin yaratıcı eylemlerinin sonuçlarını kapsıyor.

Flow Debi/2010 sergisi öğrencilerin eğitimleri esnasında geliştirdikleri fikirler ve işlerin ileriye dönük potansiyeline dikkat çekiyor. Sergilenen işlerin bazıları sanat eserleri ve akademik tebliğler olarak önemli uluslararası ortamlarda sergilenen, sunulan çalışmalardan oluşuyor. Sergi; yaratıcı sektörün geleceği hakkında yeni neslin ürettiği yeni fikirlerle ve Sabancı Üniversitesi, VA/VCD programındaki usta profesyonellerin yetiştirdiği yeteneklerle tanışma fırsatı sunuyor.

Sergi; güzel sanatlar, tasarım ya da herhangi başka bir yaratı alanındaki durağan bir tatbikatın analizi olarak algılanmaktan daha çok; sanat eserlerine, projelere ve fikirlere göz atmak, öğrencilerin ve ürettikleri işlerin gelecekteki olası açılımlarını düşlemek için tasarlanan bir yapay an seçimi olarak da tanımlanabilir. Diğer bir deyişle; sergi izleyiciyi, geliştirilen fikirler, ulusal / uluslararası kültürel girişimler, öğrencilerin tarihsel ve kültürel değişikliklere gösterdikleri eleştirel tepkilerin birlikte akışından oluşan güçlü bir debiyle karşı karşıya bırakıyor.

Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinin; geleneksel olarak ayrıştırılmış disiplinler arasındaki sınırları kıran, yenilikçi düşünceye zemin oluşturan akışkan etkileşime yol açan, sanat ve tasarımda özgün yaklaşımları teşvik eden interdisipliner yaklaşımlarının öğrencilerin sergilenen yaratıcı işlerinde etkisi görülüyor.

Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı, güncel sorunlara çağdaş çözümler arayan ve yeni düşünce biçimleri üreten bir ortam yaratıyor. 

Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı; kavramlar, mesnetli fikirler ve yenilikçi araştırma / tasarım / sanatsal ifade zeminleri sağlayabilmek için sürdürülen özlü yaratı süreçlerinin dinamizmiyle oluşan kuvvetli bir debiyi hedefliyor.

Sabancı Üniversitesi Okuma Kulübü “Yukichi Fukuzawa’nın Özyaşam Öyküsü”nü tartıştı

Sabancı Üniversitesi Rektörü A. Nihat Berker’in evsahipliğinde düzenlenen Okuma Kulübü’nün ilk etkinliğinde, modern Japonya’nın kurucusu, filozof, yenilikçi, özeğitmen ve eğitmen “Yukichi Fukuzawa’nın Özyaşam Öyküsü” kitabı katılımcılar tarafından tartışıldı.

Toplantıda sırasıyla, Japonya Başkonsolosluğu Başkonsolos Vekili Kenji Ashida, Türk Japon Vakfı Başkanı C. Tayyar Sadıklar, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Halil Berktay ve Meltem Müftüler Baç ile Sabancı Üniversitesi Rektörü A. Nihat Berker söz aldılar.

Katılımcılara Türkçe seslenen Japonya Başkonsolosluğu Başkonsolos Vekili Kenji Ashida, Fukuzawa’nın modern Japonya’nın kuruluşuna katkılarına değindi. Okuma Kulübü’nün bu etkinliğinin iki kültür arasında bir köprü oluşturduğunu ifade eden Kenji Ashida, Sabancı Üniversitesi’nde gerçekleşecek Japonya ile ilgili benzer çalışmalara katkıda bulunmayı arzu ettiklerini belirterek sözlerine son verdi.

Türk Japon Vakfı Başkanı C. Tayyar Sadıklar, Japon halkının kültürel özelliklerinden söz ederken, Vakfın gerçekleştirdiği çalışmalara da değindi. Vakfın, iki taraflı ilişkilerin sürdürülmesi amacıyla kurulduğunu ifade eden Sadıklar, Sabancı Grubu’nun Türk – Japon ilişkilerinin gelişmesindeki rolünden de bahsetti.

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Halil Berktay konuşmasında dönemin Japonya’sındaki toplumsal, siyasal ve ekonomik yapıyı ele aldı. Berktay, 19. yüzyılın batı medeniyetinin daha doğuda kalan Osmanlı, Rusya ve Japonya üzerindeki etkilerini dile getirdi.

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Meltem Müftüler Baç ise kitaptan çıkardığı notları dinleyiciler ile paylaştı. Meltem Müftüler Baç, dönemin Japonya’sının eğitim sistemi, kadının anne ve eş olarak konumu, toplumsal eşitlik dağılımı gibi konularda görüşlerini aktardı.

Son olarak söz alan Sabancı Üniversitesi Rektörü A. Nihat Berker,  Fukuzawa’nın güçlü bir insan olduğunu ve kitap boyunca da bunu kanıtladığını söyledi. Rektör Berker, Fukuzawa’nın eğitimin gücüne inandığını dile getirdi.

Konuşmaların ardından, moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Rektörü A. Nihat Berker’in üstlendiği tartışma bölümünde Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri, çalışanları ve öğrencileri “Yukichi Fukuzawa’nın Özyaşam Öyküsü” kitabını, Japonya ve eğitim sistemi ile ilgili düşüncelerini paylaştı.

Fukuzawa'nın kurucusu olduğu Keio Üniversitesi SU Okuma Kulübü etkinliğini haber yaparak duyurmuştur.

Okumak için tıklayınız.

SÜFOK’un “Tersane” Sergisi Tomtom Fun Aid’de Ziyaretçilerini Ağırlıyor

Sabancı Üniversitesi Fotoğraf Kulübü SÜFOK “Tersane” adlı fotoğraf sergisi ile Tomtom Fun Aid’de Tuzla Tersanelerine bir pencere aralıyor…

Sabancı Üniversitesi Fotoğraf Kulübü’nün (SÜFOK) bir  kentsel dönüşüm projesi olan Tomtom Fun Aid’in katkılarıyla düzenlediği ‘Tersane’  adlı fotoğraf sergisi, Tomtom Fun Aid’de 23 Ekim – 20 Kasım tarihleri arasında fotoğraf severlerle buluşacak...

“Tersane” adlı fotoğraf sergisi, son yıllarda artan iş kazaları nedeniyle sıkça gündeme gelen Tuzla tersanelerine endüstriyel fotoğraf bakışıyla yaklaşıyor. İş güvenliği ve gizlilik nedenleriyle ziyaretçilere kapılarını kapalı tutan Tuzla Tersaneleri’ne bir pencere aralayan çalışma, İstanbul’un yeni eğlence ve kültür-sanat ve merkezi haline gelen Tomtom Fun Aid’de bir açık hava sergisi olarak, akıllardaki soruları bir nebze olsun yanıtlamaya çalışıyor. Tersanede aktif çalışma süreci içinde çekilen fotoğraflara yansıyan görüntüler, gemi yapım ve bakım endüstrisini incelerken, insanoğlunun denizlerdeki egemen duruşunun altındaki paslanmış ve tuzlu suya yenik düşmüş gerçeklerine de dikkat çekiyor. Sahadaki çalışanlara ait portrelere de yer veren sergi, bilinmeyenleri tüm açıklığı ve farklı bir bakış açısıyla sunuyor.

‘Tersane’ fotoğraf sergisi:
Yer: Tomtom Fun Aid, Tomtom Mahallesi, Akarsu, Acara, Tosbağa Sokak Galatasaray/İstanbul
Tarih: 23 Ekim - 20 Kasım 2010
Açılış kokteyli: 23 Ekim Cumartesi Saat 19:30 / Tomtom Fun Aid -  We* Lounge

Çoğulculuk Çelişkileri: Tören Estetiği ve Türkiye'de Aleviliğin Uyanışı

2009 Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri'nde birincilik ödülü alan Kabir Tambar'ın makalesine Comparative Studies in Society and History dergisi yer verdi.

Vermont Üniversitesi’nden genç bir araştırmacı olan Kabir Tambar “Çoğulculuk Çelişkileri: Tören Estetiği ve Türkiye'de Aleviliğin Uyanışı" başlıklı makalesi ile ödül almıştı.

Comparative Studies in Society and History dergisinde yayınlanan makaleyi okumak için tıklayınız.

6000 YIL ÖNCEKİ YILDIZ DEPREMİ NASIL BUGÜNÜN GÜNCEL HABERİ OLUR?

Öğretim Üyemiz Ersin Göğüş’ün nötron yıldızları üzerine yaptığı çalışma hakkındaki makelesi dünyanın en prestijli bilim dergilerinden Science’da yayınlandı.

Göğüş’ün de aralarında bulunduğu bir uluslararası ekibin yaptığı çalışma sayesinde, dış manyetik alanı göreceli olarak düşük olan bir nötron yıldızının X ve gama ışınları patlamaları meydana getirebileceği gözlemlendi. Bu buluş, yıldızın içindeki manyetik alanın, (patlama yaratabilecek düzeyde olmayan) dış manyetik alandan çok daha şiddetli olabileceğini ortaya koyuyor. Yeryüzünde elde edilen en güçlü manyetik alanlardan birinin MR cihazı olduğu ve nötron yıldızlarının manyetik alanının bir MR cihazınınkinden yaklaşık 100 milyar kat fazla olduğu düşünüldüğünde, bilim adamlarının bu keşifleri neden bu kadar çok önemsediklerini anlayabiliriz. Bilim adamları için birer doğal laboratuar olarak kabul edilebilecek bu yıldızlardaki patlamalar sayesinde, doğada yüksek düzeydeki manyetik alanların madde ile nasıl etkileştiği gözlemlenebiliyor.

Dünya, Güneş ve Ay’ın yer aldığı Samanyolu Galaksisi’nde yüz milyarı aşkın yıldız bulunuyor. Bu kadar çok sayıdaki yıldıza karşılık, bilinen Samanyolu Galaksisi’nde 2 bin civarında nötron var. Maddenin en yoğun halde bulunduğu yapılar olan nötron yıldızlarının çok kuvvetli manyetik alanları var. Bu yıldızların, manyetik alanları en düşük olanlarının bile çekim gücü güneşten 10 bin kat daha fazla. Geçtiğimiz Mart ayına kadar, astrofizikçiler tarafından keşfedilen 6 tane bu türde nötron yıldızı vardı. Evrendeki en kuvvetli mıknatıslar olan nötron yıldızlarındaki patlamalar saniyenin onda biri kadar sürüyor. Bu kadar kısa sürede, güneşin neredeyse bir yılda yaydığına eşit miktarda eşit enerji yayıyor. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Ersin Göğüş’ün liderliğindeki bir ekip, geçtiğimiz Mart ayında, tüm bu özelliklere sahip 7. nötron yıldızını keşfetmişti. Göğüş ve ekibi, şimdi de 6 bin ışık yılı mesafede olduğu tahmin edilen bir nötron yıldızındaki X ve gama ışınlarını NASA tarafından kabul görmüş gözlem projeleri kapsamında gözlemliyor.

SURALP'e Basın Büyük İlgi Gösterdi

Dün ilk kez basının karşısına çıkan "Türkiye'nin İlk İnsansı Robotu" SURALP'e ilgi büyüktü. SURALP'in şimdiye kadar yazılı basında 35, TV'de  33 adet haberi kaydedildi.

Aşağıdaki örnek haberlerin yanı sıra SURALP ile ilgili tüm haberleri Medyada SU'dan görebilirsiniz.

Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendislerinin Büyük Başarısı! Türkiye’nin İlk İnsansı Robotu: “SURALP”

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Kemalettin Erbatur liderliğindeki bir ekip tarafından Türkiye’nin ilk insansı robotu geliştirildi.



SURALP (Sabancı Üniversitesi Robot Araştırmaları Laboratuar Platformu) adını taşıyan Türkiye’nin ilk insansı robotu  kamuoyuna tanıtıldı.

Türkiye’nin İlk Yürüyen İnsansı Robotu: SURALP (Sabancı Üniversitesi Robot Araştırmaları Laboratuvar Platformu)
Dünyada insansı robotlar üzerindeki araştırmalar kırk yılı aşkın bir süre önce başladı ve 1990’ların ortalarından sonra hızlandı. İnsansı robotun iki bacak üzerinde yürümesi insanın yaşadığı ortamlarda engelleri aşabilmesi açısından bir avantaj teşkil ediyor. İnsan şeklindeki robotun insanlar tarafından sosyal bir varlık olarak algılanmasının insana benzemeyen robotlarla karşılaştırıldığında daha kolay olacağı kabul ediliyor. Bu tespitler robot biliminin bu alanında gittikçe yoğunlaşan araştırmaları motive ediyor. Dünyada insansı robot konusuyla ilgili birçok başarılı araştırma yapılmış ve etkileyici sonuçlar alınmış durumda. Bununla birlikte, insanların insansı robotları kendi yaşama ortamlarında güvenli şekilde kullanmalarının sağlanabilmesi için kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Birçok eklemi içeren, yapısı itibarı ile dengesini kolaylıkla kaybedebilen iki bacaklı robotun güvenilir şekilde yürümesinin sağlanması zor bir kontrol problemini oluşturuyor. Değişken zemin eğimleri ve düzensizlikleri bu problemin çözümünü bir kat daha güçleştiriyor. İnsansı robotların insanın yardımcıları olarak işlevsel olabilmeleri için yürümenin yanında elleri vasıtasıyla çevre ile etkileşebilmeleri, nesneleri tutabilmeleri, itebilmeleri, taşıyabilmeleri, onların yerlerini değiştirebilmeleri de gerekiyor. Bu etkileşim, temas için kuvvet kontrolü tekniklerini, nesnelere yönelmek için ise kameralar yardımı ile görsel kontrolü önemli kılıyor.

Bu doğrultuda, Sabancı Üniversitesi’nde ülkemiz için gurur kaynağı olacak nitelikte bir insansı robot araştırması sürdürülüyor. Bir çok evreyi içeren bu çalışmanın önemli bir sonucu Türkiye’nin ilk insansı robotu SURALP’ın tasarım ve imali oldu.

Hazırlık evresi
Sabancı Üniversitesi’nin yürüyen insansı robotlar üzerindeki araştırmaları, 2001 yılında, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Programı öğretim üyesi Doç. Dr. Kemalettin Erbatur’un Japonya’daki Yokohama Milli Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak yaptığı çalışmalarla başladı. 2002 yılında yurda dönüşünden sonra, Erbatur, insan boyut ve yapısında bir robotun Türkiye’de tasarım ve imalini hedefledi. İnsansı robot araştırmaları, Prof. Dr. Asif Şabanoviç’in koordinatörlüğündeki Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Programı’nın ana çalışma konularından biri olarak benimsendi. 2002-2006 yılları boyunca bir hazırlık evresi yaşandı. Bu süreçte Erbatur ve öğrencileri robotun imalinde kullanılacak çok çeşitli malzeme, algılayıcı, motor ve mekanik parçaları belirleyerek tedarik ettiler. Erbatur’un geliştirdiği ve dünyada çok az sayıda benzeri olan üç boyutlu bir insansı robot simülasyon programının kullanılması ile çeşitli iki bacaklı robot yürüyüşü kontrol yöntemlerinin elde edilmesi de bu dönemde gerçekleşti.

TÜBİTAK Projesi
Çalışmaların deneysel safhasına 2006 yılında TÜBİTAK tarafından mali olarak desteklenen ve Doç. Dr. Kemalettin Erbatur tarafından yürütülen 106E040 numaralı Araştırma Projesi kapsamında geçildi. Bu projede, eğimli zemin üzerinde yürüyüş ve çevre ile etkileşim problemleri üzerinde teorik ve deneysel olarak çalışılabilmesine yönelik bir insansı robotun tasarımı, imali ve kontrol yöntemleri geliştirilerek robota uygulanması amaçlandı. Ön tasarımı yapılan bacakların mukavemet analizinde yürüme simülasyonlarından alınan kuvvet ve moment isterleri kullanıldı. Kontrol donanımını taşıyan bir gövde ve iki bacaktan oluşan bir robot (bacak modülü) 2007 yılında imal edildi. Bacak modülü ile gerçekleştirilen yürüme deneylerine paralel olarak, kolların, ellerin, bel eklemine sahip yeni bir gövdenin ve kameralar için hareketli bir platform özelliği taşıyan baş ve boyun sisteminin tasarım ve imali sürdü. Bu şekilde 2008 yılının sonunda tamamlanan insan boyutlarındaki robota SURALP (Sabancı Üniversitesi Robot Araştırmaları Laboratuvar Platformu) adı verildi.

SURALP, kollarında, bacaklarında, boynunda ve gövdesinde olmak üzere toplamda 29 serbestlik derecesine sahip. Yürüme ve çevre ile etkileşim fonksiyonlarının geliştirilmesine 106E040 numaralı TÜBİTAK projesinin 2009 yılında başarı ile sona ermesinden sonra da devam edildi. Robot eğimi değişen yüzeyler üzerinde yürüyebiliyor, dengesi bozulduğunda elleri ile duvardan destek alabiliyor, kamera ve kuvvet algılayıcılarını kullanarak tuttuğu cisimlerin yerini değiştirebiliyor.

Dünyada kabul gördü
Doç. Dr. Erbatur ve ekibi SURALP’ın tasarım ayrıntılarını, üzerinde geliştirilen yürüme ve çevre ile etkileşim yöntemlerini sundukları birçok uluslararası bilimsel yayına imza attılar. SURALP dünyada en önde gelen insansı robotlardan biri olarak gösteriliyor. İnsansı robot çalışmalarının kilometre taşlarından biri olarak kabul ediliyor

Türk robot bilimine çağ atlatan proje

SURALP’ın tasarım ve imalatının, yürüme ve hareket etmeyi sağlayan teorik alt yapının Türk bilim adamları tarafından gerçekleştirilmesi ülkemizin robot teknolojisi açısından büyük önem taşıyor. Dünyada tam insan yapısında robot üretebilen ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Japonya ve Kore bu ülkeler arasında başı çekiyorlar. ABD ve İspanya’nın tam insan yapısında robotları yeni yeni ortaya çıkıyor. Türkiye SURALP ile bu ülkelerin arasına girdi. Doç Dr. Erbatur 2001 yılında insansı robot çalışmalarına başladığında Türkiye insansı robot teknolojisinin 30 yıl gerisindeydi. Bu fark SURALP’ın Türkiye’de tasarım ve imalinden sonra 10 yıla indi. Bu gelişme ile Türkiye, insansı robot çalışmalarında en hızlı ilerleyen ülkelerden biri oldu.

Verimli kaynak kullanımı maliyeti düşürdü
Doç. Dr. Kemalettin Erbatur ve ekibinin başarısının çarpıcı yanlarından biri de SURALP’ın yurt dışındaki benzerlerinden çok daha düşük maliyetle ve çok daha sınırlı bir kadro ile gerçekleştirilmiş olması. Honda 1990’ların sonunda P2 adını verdiği insansı robotu tanıttığında 100 milyon dolar ve 200 adam/yıllık emeğin robot için harcandığı belirtiliyordu. SURALP için yapılan tüm harcamalar ise bir milyon doları geçmiyor.

Çekirdek ekibin büyük başarısı
Kemalettin Erbatur, SURALP’in tasarım ve imali boyunca 10 yüksek lisans ve doktora öğrencisi ile çalıştı. TÜBİTAK projesi sırasında Sabancı Üniversitesi Mekatronik Programı’ndan dört öğretim üyesi de projeye destek verdi. Mekanik sistemin üretiminde Sabancı Üniversitesi teknisyenleri görev aldı. Yurt dışında insansı robotlar üzerinde çalışan kurumlar araştırmacı sayısı açısından çok daha geniş ekiplere sahipler. Bu da Sabancı Üniversitesi’ndeki çekirdek ekibin büyük başarısını bir kez daha gözler önüne seriyor.

SURALP’ın tasarım, imal ve kontrol sistemi geliştirilmesine 2002-2010 yılları arasında katkıda bulunan Sabancı Üniversiteliler:
Doç. Dr. Kemalettin Erbatur-İnsansı Robot Araştırma Ekibi Lideri
Dr. Özkan Bebek: Yüksek.Lisans Öğrencisi 2002-2003
Dr. Yasser Elkahlout: Yüksek.Lisans Öğrencisi 2002-2003
Ozan Ayhan: Yüksek.Lisans Öğrencisi 2003-2004
Okan Kurt: Yüksek Lisans Öğrencisi 2004-2006
Utku Seven: Yüksek Lisans Öğrencisi 2005-2007, Doktora Öğrencisi 2007-…
Evrim Taşkıran: Yüksek Lisans Öğrencisi 2007-2009
Özer Koca: Yüksek Lisans Öğrencisi 2007-2009
Metin Yılmaz: Yüksek Lisans Öğrencisi 2008-2010
Kaan Can Fidan: Yüksek Lisans Öğrencisi 2010-…
Tunç Akbaş: Yüksek Lisans Öğrencisi 2010-…



2006-2009 yılları arasında 106E040 nolu TÜBİTAK Projesi çerçevesinde Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Programı öğretim üyeleri Prof. Dr. Asif Şabanoviç, Doç Dr. Mustafa Ünel, Yrd. Doç. Dr. Güllü Kızıltaş ve Yrd. Doç Ahmet Onat da projeye araştırmacı olarak destek verdiler.

Sabancı Üniversitesi tekniker ve teknisyen kadrosundan Mehmet Güler, Süleyman Tutkun, İlker Sevgen ve Umut Demir de çok sayıdaki robot parçalarının üretiminde çalıştılar.

Araştırmalarda görev alan lisansüstü öğrenciler bu zor projede kazandıkları tecrübelerin de yardımıyla çeşitli uzmanlıklarda ön plana çıkıyorlar. Örneğin doktora öğrencisi Utku Seven mekanik tasarım programlarının kullanımında Türkiye çapında seminerler verecek derinlikte uzmanlığa sahip.  Araştırmanın ilk yıllarında bulunarak mezun olan öğrenciler arasında çeşitli üniversitelerin akademisyen kadrolarında yer alanlar ve firmaların araştırma-geliştirme bölümlerinde çalışanlar çoğunlukta. Evrim Taşkıran Avrupa'nın önde gelen insansı robot araştırma gruplarının birinde çeşitli projelerde çalışıyor.

Robotun Yapısı
SURALP, insanla orantılı olarak tasarlanarak imal edildi. Robotun bacaklarında ve kollarında 6’şar eklem bulunmakta. Boyun iki ekleme sahip. Üst gövdeye konumlandırılmış bir de bel eklemi bulunuyor. Tek serbestlik dereceli el mekanizması doğrusal bir şekilde açılıp kapanıyor. Ana üretim malzemesi olarak uçak sanayinde kullanılan 7000 serisi alüminyum kullanıldı. Kayış-kasnak mekanizmaları doğru akım motorlarında oluşan dönel hareketi eklemlerdeki redüktörlere iletiyorlar. Robotun algılama sistemi çeşitli konum, eğim, kuvvet ve moment algılayıcılarını ve kameraları içeriyor. SURALP’ın, kontrol elektroniği sırtına yerleştirilmiş. Yürüme ve diğer hareket fonksiyonları, bu donanım üzerinde çalışan kontrol ve algılama algoritmaları ile sağlanıyor.

SAYILARLA SURALP
Boy    1644 mm
Ağırlığık    114 kg
Üst bacak uzunluğu    280 mm
Alt bacak uzunluğu    270 mm
Bilek-taban mesafesi    122.6 mm
Taban ölçüleri    240 mm x 140 mm
Üst kol uzunluğu    219 mm
Alt kol uzunluğu    255.5 mm

Robot hakkında daha ayrıntılı bilgi www.suralp.com sitesinde bulunabilir.



   

Wieslaw Zaremba, Bene Merito madalyasıyla ödüllendirildi

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, 6 Ekim'de yapılan bir törenle altı Polonya vatandaşını, Polonya kültürünü uluslararası alanda tanıttıkları ve güçlendirdikleri için Bene Merito madalyalarıyla ödüllendirdi.

Bakan Sikorski, Polonya Büyükelçiliği’nde yapılan törende, “Ankara’da Polonya’yı tanıtan ve Türkiye gibi önemli bir ülkenin Polonya’ya karşı dostluk duygularını pekiştiren vatandaşlarımız olduğu için çok mutluyum,” dedi.

Madalya alan kişiler şöyle: Ankara Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi, piyanist Maria Nowotna; aynı üniversitenin grafik tasarım bölümü öğretim üyesi Profesör Marek Brzozowski; Konya Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi, müzisyen Anatol Jagoda; Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü öğretim üyesi Mariusz Sladczyk; Bilkent Üniversitesi Caz Bölümü Direktörü, piyanist ve besteci Janusz Szprot  ve Sabancı Üniversitesi Resim Bölümü öğretim üyesi Wieslaw Zaremba.

Kaynak: PAP haber ajansı, Varşova, 7 Ekim 2010 1447 gmt

İlk Tarih Semineri

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden 2010 - 2011 akademik yılının ilk tarih semineri, Illinois Urbana-Champaign Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Mahir Şaul tarafından 12 Ekim Salı günü verilecek.  Seminer, SSBF binası G049 numaralı salonda saat 15.40’ta başlayacak.

Lisans derecesi Robert College/Boğaziçi Üniversitesi’nden 1975 yılında alan Mahir Şaul, doktorasını Indiana Üniversitesi’nde Antropoloji dalında tamamladı (1982).  Çalışmaları sırasında ilgisini Ortadoğu’dan Batı Afrika’ya çeviren Şaul, incelemelerine o dönemki adı Yukarı Volta olan Burkina Faso ile başladı.  Patrick Royer ile yazdığı ve Volta-Bani bölgesinde sömürgecilik karşıtı isyana yakın okuma niteliğindeki West African Challenge to Empire adlı kitabı, 2002 yılında Kraliyet Antropoloji Birliği’nin Amaury Talbot Ödülü’nü kazandı.  Şaul ayrıca 2004 yılında Afrika Antropolojisi Derneği’nin Önde Gelen Afrika Uzmanı ödülünü de kazandı.  Şaul halen İstanbul’da özel bir araştırma projesi yürütmektedir.

Profesör Şaul’un konuşması “Batı Afrika’nın Akdeniz, İslam ve Osmanlı Dünyası ile Tarihi Bağları: Kişisel İzlenimler” başlığı altında olacaktır.  Konuşmadan sonra soru ve tartışma oturumu yapılacaktır.

Abone ol