Ana içeriğe atla

2019 Ocak ELAE Sonuçları

15 Ocak ELAE sonuçları ile ilgili açıklamalar aşağıdaki gibidir:

SL (Satisfactory in the ELAE): 15 Ocak 2019 ELAE’de yeterli başarıyı sağlayan ve 2018-2019 Bahar  döneminde fakültelerine Freshman statüsünde başlamaya hak kazanan öğrencilerimizi gösterir.

EL: (Exempt from the ELAE): 15 Ocak 2019 ELAE’den muaf olan öğrencileri gösterir. Bu öğrencilerimiz 2018-2019 Akademik Yılı Bahar Dönemi’nde  fakültelerine başlamaya hak kazanmışlardır.

UL (Unsatisfactory in the ELAE): 15 Ocak 2019 ELAE’de yeterli başarıyı gösteremeyen adayları gösterir.

NA (Non-attendance): Sınava katılmayan adayları gösterir. NA notu, “UL” notu gibi değerlendirilir.

Not Baremleri aşağıdaki gibidir:

   SL not baremleri

UL not baremleri

A-SL:85-100 
B-SL:75-84 
C-SL:65-74

D-UL:55-64 
E-UL:45-54 
F-UL: 0-44

 

15 Ocak 2019 ELAE’ ye giren lisansüstü adaylar, sınav sonuçlarını bağlı bulundukları enstitülerden öğreneceklerdir.

Beklemeli veya Dışarıda Hazırlanan Statüsünde olan öğrencilerden TGY’ye devam etmek isteyenlere 18 Ocak 2019 Cuma günü saat 10:00’da Seviye Belirleme Sınavı yapılacaktır. Sınava katılmak isteyen öğrencilerin 17 Ocak 2019 Perşembe (yarın) günü saat 12:00’ye kadar Diller Okulu idari ile iletişime geçmeleri gerekmektedir.

ELAE sonucunuzu görmek için tıklayınız.

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

Sabancı Üniversitesi'nde Yeni Yönetim Dönemi

Üniversitemizin yeni yönetim dönemi, rektörümüz Prof. Dr. Yusuf Leblebici ve beraberinde üç Rektör Yardımcısının atanmaları ile başlamış bulunuyor. Eğitim Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Cem Güneri; Araştırma Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Mehmet Yıldız ve Kurumsallaşma ve Toplumsal Katkı Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Fuat Keyman; rektörümüz ile birlikte üniversitenin yeni dönemdeki atılımlarını yönetecek ve koordine edecekler.

Prof. Dr. Mehmet Yıldız, Prof. Dr. Yusuf Leblebici, Prof. Dr. Cem Güneri, Prof. Dr. Fuat Keyman

Eğitim Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Cem Güneri;

  •     Üniversitenin eğitim politikalarının ve  odak alanlarının belirlenmesi  ve
  •     Kaynakların dağıtımı konularında üniversite üst yönetimi ile birlikte çalışacak,
  •     Üniversitenin fakülteleri ve enstitüler arası eğitim koordinasyonunun saglanmasi,
  •     Üniversitenin lisans, lisans üstü ve sürdürülebilir eğitim programlarının kaliteli olarak oluşturulması ve  sürdürülmesi,
  •     Öğrenci işlerinin  yürütülmesi ve öğrencilerle ilişkiler,
  •     Akademik  hedeflere ulaşmak ve gerekli kaliteli insan kaynağının sağlanması

konularından sorumlu olacak.

Araştırma Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Mehmet Yıldız;

  •     Üniversitenin araştırma politikalarının ve  odak alanlarının belirlenmesi  ve
  •     Kaynakların dağıtımı konularında üniversite üst yönetimi ile birlikte çalışacak,
  •     Araştırma hedeflerinin fakülte ve merkezlerde uygulanmasının koordine edilmesi.
  •     Üniversitenin araştırma projeleri hacmini ve kalitesini artırmak için gerekli adımların atılması,
  •     Akademik hedeflere ulaşmak için  gerekli kaliteli insan kaynağının sağlanması

konularından sorumlu olacak.

Kurumsallaşma ve Toplumsal Katkı Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Fuat Keyman ise;

  •     Üniversitenin birimlerinin (fakülteler, merkezler) ve süreçlerinin birbiri ile uyumlu ve şeffaf şekilde kurgulanması ve bunun hayata geçirilmesi için gerekli kurumsal altyapının oluşturulması,
  •     IPM, ERG, SU-GENDER merkezlerinin tek bir çatı altından koordinasyonu, bu merkezlerdeki araştırma çalışmaları ile graduate programlar arasındaki koordinasyon,
  •     EDU + Profesyonellere Yönelik Programların (Sabancı Üniversitesi  bünyesinde ve yeni yapılanma altında) koordinasyonu,
  •     Üniversitenin küresel standartlara uygun ve stratejik hedefler doğrultusunda akademik ve yönetsel gelişmesine ve politikalarının oluşturulmasına katkıda bulunulması,
  •     Üniversitenin ulusal ve uluslararası platformlarda temsiliyetine katkıda bulunulması; üniversitenin marka değerini, tanınırlığını, ilişkilerini geliştirme alanlarında Uluslararası İlişkiler Ofisi'nin koordinasyonu

konularından sorumlu olacak.

Rektör Yardımcılarının kısa özgeçmişlerine buradan ulaşabilirsiniz. Tüm yönetim kademesine yeni dönemde başarılar!

Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2018 Raporu Yayınlandı

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Formu tarafından hayata geçirilen Bağımsız Kadın Direktörler Projesi kapsamındaki “Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2018 Raporu” yayınlandı.

Raporun önsözlerini Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve IFC Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Direktörü Wiebke Schloemer kaleme aldılar.

Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2018 Raporu

Sabancı Üniversitesi, Kurumsal Yönetim Forumu 2012 yılından beri yönetim kurulları ile ilgili verileri toplamakta ve raporlamakta. Yönetim kurulunda yer alan direktörler, profesyonel ve kontrol eden  ailelerle ilişkili olarak sınıflandırılıyor. Bu sınıflandırma ile profesyonel kadınların cam tavan etkisini kırabilme olasılığının takip edilmesi amaçlanıyor.

2018 raporu, BIST şirketlerinin yönetim kurulları açısından cinsiyet eşitliği konusunda mevcut durumunu ve projenin başladığı 2012 yılından beri seyreden altı yıllık eğilimi ortaya koyuyor.

Raporda BIST’e kayıtlı 403 şirket üzerinde yapılan çalışma aktarıldı.

Öne Çıkan Bulgular

  • 2018 yılında BIST’e kayıtlı şirket sayısı 403 oldu.  2018 yılına yapılan pay sahipleri genel kurullarında 403 şirketin yönetim kurullarına 2768 direktör atandı. Bu direktörlerin 817’si şirketler tarafından bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak beyan edildi. Bağımsızların oranı son yıllardan farklılık göstermeyerek yaklaşık olarak yasaların öngördüğü oran olan %30’da kaldı.
  • Tüm BIST şirketleri içinde 159 şirket, BIST-100 içinde 34 şirket hala tamamı erkeklerden oluşan kurullar tarafından yönetiliyor. 2012-2018 yılları arasında yönetim kurullarında en az bir kadın üyesi olan şirketlerin oranında yavaş ama olumlu bir değişim gerçekleşti, 2018 yılında yönetim kurularının tamamı erkek olan şirketlerin oranı ilk defa yüzde 40’ın altına düştü.
  • 2017’de BIST yönetim kurullarına 421 kadın üye seçildi. 2018 yılında BIST yönetim kurullarına seçilen 421 kadın üyeden 222’si (%53) icracı olmayan ancak bağımsız olmayan üye, 131’i (%31) bağımsız üye ve sadece 68’i (%16) icracı üye oldu.
  • 2018 yılında BIST Yönetim Kurullarında yer alan kadınların oranı %13,9’dan %15,2’ye çıkarak %9,4 oranında arttı. BIST-100 şirketlerindeki artış oranı ise %7,6 ile geriden geldi. Yine de bu artış oranları 2012’den bu yana kaydedilen en yüksek artış oranları oldu.
  • Yüzde 30 Kulübü Türkiye kampanyası BIST-100 şirketlerine odaklanmış ve bağımsız üyelerin seçiminde kadınlara ağırlık verilmesini önermişti. Bu odaklanmanın sonucunda BIST-100 şirketlerinde bağımsızlar arasında kadın üye oranı %8,4’ten %16,6’ya çıkarak %98 oranında arttı. Bu artış tüm BİST şirketleri için %32,2 oldu.
  • 2012’den itibaren kadın üyeler arasında şirketin hâkim pay sahibi ailelerin üyeleri giderek azalırken profesyonel kadın oranı arttı. 2018’de 421 kadının %45,6’sı hâkim pay sahibi ailelerin üyeleri arasından seçildi. Cam tavanı kırarak yönetim kurullarına seçilen 230 kadın BIST şirketleri yönetim kurulu üyeliklerinin sadece %8,3’ünü oluşturdu. Bu oran 2012’deki %5,1 oranına kıyasla %63 artışa karşılık gelmekte.
  • SPK’nın önerdiği minimum kadın üye oranı olan %25’i yakalayan 105 şirket tüm şirketlerin sadece %26’sı.
  • En az 3 kadın üyesi olan 42 şirket tüm şirketlerin sadece %10,4’ünü oluşturdu. 361 şirket henüz toplumsal cinsiyet çeşitliliğinin etkin fayda sağlayacağı bu eşiği aşabilmiş değil.
  • Sonuç olarak kadın üye oranlarındaki artış başlangıç oranı çok düşük olduğu için tatmin edici değil.  İcracı kadın üye oranlarındaki azalma ise altyapısal sorunlara işaret etmekte.
  • BIST-100 şirketlerindeki bağımsızlar arasında kadın üye oranındaki artış hedef koymanın, odaklanmanın ve akran baskısının işe yaradığını göstermekte.

 

Rapora ulaşmak için tıklayınız.

 

Yedi Proje TÜBİTAK Desteği Kazandı

TÜBİTAK’ın 1001 programı kapsamında Sabancı Üniversitesi’nden 7 proje destek kazandı. TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında, yeni bilgiler üretilmesi, bilimsel yorumların yapılması veya teknolojik problemlerin çözümlenmesi için bilimsel esaslara uygun olan projeler destekleniyor.

TÜBİTAK Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı (1001) kapsamında 2018 yılı 2. Dönemi başvurularından desteklenmesine karar verilen projelerimiz:

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyeleri Dr. Bahattin Koç’un yürütücü, Dr. Batu Erman’ın danışman olduğu “Hidrojel-destekli 3B biyobasım yöntemi ile kişiye özgü damar greftlerin gelişirilmesi” başlıklı proje.

Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) Araştırmacıları Dr. Bekir Dızman’ın yürütücü, Dr. Serkan Ünal’ın araştırmacı, MDBF Öğretim Üyeleri Dr. Mehmet Yıldız ve Dr. Yusuf Menceloğlu’nun danışman olduğu “Polioksazolin-amin bazlı termal geciktirici katalizör sistemlerin hazırlanması ve tek bileşenli epoksi reçineler ile kullanılması, bu sistemlerin reçinelerin kürlenme özellikleri üzerine etkilerinin araştırılması ve tek bileşenli epoksi reçinesi ve karbon fiber içeren prepregler hazırlanması” başlıklı proje.

MDBF Öğretim Üyeleri Dr. Erkay Savaş’ın yürütücü, Dr. Erdinç Öztürk’ün araştırmacı olduğu “Kafes-Temelli İleri Kriptografik Yapıtaşlarının Gerçeklenmesi ve Mahremiyet-Korumalı Uygulamalarda Kullanılması” başlıklı proje.

MDBF Öğretim Üyeleri Dr. İbrahim Tekin’in yürütücü, Dr. Murat Kaya Yapıcı’nın danışman olduğu “5G mobil telefonlar için örüntü yönü döndürülebilen anten dizisi ve SPDT MEMS anahtarlı örüntü oluşturma ağı entegrasyonu” başlıklı proje.

MDBF Öğretim Üyeleri Dr. Nihat Gökhan Göğüş’ün yürütücü, Dr. Turgay Bayraktar’ın araştırmacı olduğu “Möbius Değişmez ve Dirichlet Analitik Fonksiyon Uzayları, Bileşke Operatörler ve Carleson Ölçüleri” başlıklı proje.

MDBF Öğretim Üyeleri Dr. Yaşar Gürbüz’ün yürütücü, Dr. Ömer Ceylan’ın araştırmacı olduğu “mm-dalga Radar ve Geniş Bantlı İletişim Uygulamaları için 2-GSPS 8-bit Asenkron Ayrık Zamanlı Ardışık Yaklaşımlı Örneksel Sayısal Çevirici (ADC)” başlıklı proje.

Temel Geliştirme Programı (TGP) Öğretim Görevlileri Dr. Yuki Kaneko’nun yürütücü, Dr. Aslıhan Muazzez Ünsal’ın araştırmacı olduğu “Fermi/GBM Verileri ile Tetiklememiş Geçici Gama Isını Olaylarının Derinlemesine Araştırılması ve İncelenmesi” başlıklı proje.

Mutlu Olmanın Ekonomisi

İPM İklim Kafe Konuşmaları,  “Ekonomik Büyüme Mutluluk Getiriyor mu? Mutlu Olmanın Ekonomisi” ile devam etti

 “Ekonomik büyüme mutluluk getirmediği gibi ekolojik borcumuzu da artırıyor”

 Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) iki ayda bir gerçekleştirdiği İklim Kafe Konuşmaları’nın Ocak ayı buluşmasına, İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Ahmet Atıl Aşıcı konuşmacı olarak katıldı. “Ekonomik Büyüme Mutluluk Getiriyor mu? Mutlu Olmanın Ekonomisibaşlıklı toplantıda, araştırmacı ekibin hesapladığı Türkiye Dirlik Endeksi ve Türkiye Mutluluk Ağacı’na ilişkin sonuçlar aktarıldı.


Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) iki ayda bir gerçekleştirdiği İklim Değişikliği alanında çalışan araştırmacı ve akademisyenlerin, bu alandaki çalışmalarını masaya yatıran İklim Kafe Konuşmaları serisinin Ocak ayı buluşması yapıldı. 

İklim değişikliğiyle ilgili çeşitli konuları, politikadan atmosfer bilimlerine, ekonomiden psikolojiye kadar disiplinler arası bir ortamda tartışmak üzere bir araya gelinen İklim Kafe Konuşmalarının Ocak ayı buluşmasında İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Ahmet Atıl Aşıcı, “Ekonomik Büyüme Mutluluk Getiriyor mu? Mutlu Olmanın Ekonomisi başlıklı bir sunum yaptı. 

Araştırmacının Türkiye verisiyle çizdiği Türkiye Mutluluk Ağacı’nda mutluluğa ve mutsuzluğa götüren faktör bileşimleri sunulup, katılımcılara web tabanlı bir uygulama üzerinden anket yapılarak ağaçtaki yerleri bildirilmiştir.  Böylelikle benzer şartlara sahip olan insanlara kıyasla mutluluklarını nasıl arttırabilecekleri hususunda birtakım gözlemler paylaşılmıştır. 

Sunum beraberinde yaptığı konuşmada Ahmet Atıl Aşıcı, şunları söyledi: 

“Baskın iktisat öğretisi ekonomi büyürken, yani kişi başına düşen gelir artarken mutluluğun da otomatik olarak artacağını ileri sürmektedir.  Ancak bilimsel çalışmalar tam böyle demiyor. Düşük gelirli ülkelerde (gelir adil biçimde paylaşıldığı sürece) ekonomik büyüme fiziksel şartları iyileştirdiği, eğitime ve sağlık hizmetlerine erişimi arttırdığı için mutluluğu da arttırabilirken, belirli bir gelir düzeyinden sonra gelir artışı mutluluk getirmeyebiliyor. Bir başka deyişle, geliriniz artarken ve daha çok tüketirken, bunu sosyal hayatınızdan, hobilerinizden ve sağlığınızdan feragat ederek yapmanız gerekiyorsa, gelirinizdeki artış sizi daha mutlu etmiyor. O zaman insanın aklına bu ekonomik büyüme çılgınlığı neden sorusu geliyor. Mutlu etmeyen bu ekonomik büyüme uğruna iklim değişiyor, ekolojik borç artıyor, gezegenimiz tahrip oluyor, gelecek kuşakların ve diğer canlıların hakları ellerinden alınıyor” 

2013-2017 arası bu yana kişi başı gelir %79 artmışken ekolojik borcun ve ekonomik kırılganlığın da arttığının vurgulandığı toplantıda, Türkiye’nin Çin’den daha az büyümesine rağmen ekonomik kırılganlığının Çin’den fazla olduğu ifade edildi. Diğer taraftan, ekonomik büyümeden ziyade adil vergilerle gelir adaletinin sağlanmasının daha mutlu bir toplum yaratacağı belirtildi.

Türkiye Dirlik Endeksi Düşüşte

Ahmet Atıl Aşıcı konuşmasının devamında; 2004-1014 dönemini gelir ve iş memnuniyeti, psikolojik iyi-oluş (umut), sağlık memnuniyeti, kamu hizmetlerinden memnuniyet, güvenlik memnuniyeti ile toplumsal ilişki memnuniyeti olmak üzere toplamda altı boyutu kapsayarak hazırlanan Türkiye Dirlik Endeksi’nin ise kişi başına gelir artışı olmasına rağmen düştüğünü belirtti.

Ayrıca Aşıcı, 2003-2017 verileri incelendiğinde de büyümeye rağmen, halkın yarısından fazlasının haneye giren gelirden memnun olmadığını, umutlarının hep uzun vadeye ötelendiğini, asayiş ve sağlık hizmetlerinden yüksek memnuniyet duyulduğunu, eğitim ve adli hizmetlerde artan memnuniyetsizlik olduğunu, güvenlik konusunda evlerin güvenli, sokakların güvensiz bulunduğunu, toplumsal ilişkilerde de en çok arkadaşlardan memnun olunduğuna işaret etti.

Türkiye Mutluluk Ağacı: Bütünsel olarak ne kadar mutluyuz

Aşıcı, TÜİK’in 2013 yılında 196 bin kişiyle yapılan ankette «Hayatınızı bir bütün olarak düşündüğünüzde ne kadar mutlusunuz?»  sorusunun cevabını belirleyen 300’e yakın soruyla çizilen 72 Yapraklı Türkiye Mutluluk Ağacı’nda insanların 6 adet  «Çok Mutlu», 7 adet «Mutlu», 14 adet «Orta», 19 adet «Mutsuz», 26 adet «Çok Mutsuz» yaprakta yoğunlaşmış olduğunu belirtti.

Türkiye’ye dair bir mutluluk reçetesi verilmek gerekirse şu şekilde olabileceği ifade edildi.

  1. 1.      Umutlu + Gelirinden şikayetçi olmayan + Sağlık ve Sosyal hayatından memnun + Evde Güvenli hissedenler
  2. 2.      Çok umutlu + Gelirinden şikayetçi olmayanlar
  3. 3.      Umutlu + Evliliğinden çok memnun olanlar

Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı Hakkında

1992-1996 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği Bölümü'nde lisansını, 1997-1999 yılları arasında   Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü'nde yüksek lisansını ve  2000-2007 yılları arasında ise Cenevre Üniversitesi'nde  İktisat doktorasını tamamlamıştır. 

Çalışma alanları arasında, Uluslararası Finansal Mimari, Finansal Krizler, Büyüme-Doğa Baskısı İlişkisi ve Büyüme-Mutluluk İlişkisi bulunmaktadır. 2007 yılında Kahire'de düzenlenen ERF Konferans’ında  En iyi Makroiktisat Makalesi Ödülü'nü kazanmıştır. Halen İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Mühendisliği Bölümü'nde Doçent Doktor olarak görev yapmaktadır.

Ayrılana kadar kurucusu olduğu Yeşiller Partisi ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin uluslararası ilişkilerden sorumlu sekreterlik görevini yürütmüş, 2011-2015 yılları arasında Avrupa Yeşil Partisi Balkan Ağı eş sözcülüğü görevinde bulunmuştur.

İklim Kafe Konuşmaları Hakkında

İklim Kafe Konuşmaları, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi tarafından 2017-2018 öğretim yılında organize edilmeye başlandı. Bugüne kadar yapılan 5 buluşma boyunca 200 kişiyi ağırlayan etkinlik 2018-2019 öğretim yılı için de 5 buluşma hedefiyle başladı. 

İklim değişikliği alanında çalışan araştırmacı ve akademisyenler, iki ayda bir bu alandaki çalışmalarını özel bir konu çerçevesinde masaya yatırıyor. İklim Kafe Konuşmaları'nda iklim değişikliğiyle ilgili çeşitli konuları, politikadan atmosfer bilimlerine, ekonomiden psikolojiye kadar disiplinler arası bir ortamda tartışmak üzere bir araya geliniyor.

Kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız

#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali oldu.

"Ne kadar çok ders alırsanız alın, kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız"

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali

MÜ-ED: Merhaba, Türkiye’de moleküler biyoloji ve genetik okuduktan sonra doktoradaki çalışma alanınıza nasıl karar verdiniz? 

OA: Doktoraya gittiğim zaman henüz karar vermemiştim. Doktoranın ilk senesinde benim programıma özel, birçok programda da uygulanan rotasyonlar vardı. Rotasyonlarda belli laboratuvarlara girip, yapacağınız işi sevip sevemeyeceğinize dair denemeler yapıyorsunuz. Ben de onu üçer ay farklı laboratuvarda çalışarak denedim. Aslında en sevdiğim işin hesaplamalı biyoloji ve biyoinformatik alanı olduğuna karar verdim. Yoksa öncesinde doktoraya giderken belirlememiştim. 

"Önemli olan bence kişinin almak istediği derslere ve

farklı derslere yönelmesi eğer öyle yaparsanız

yan dal yapmış gibi olursunuz"

MÜ-ED: Bilgisayar yan dalını yapmaya nasıl karar verdiniz, size ne gibi katkıları oldu? 

OA: Bu üniversitenin sağladığı bir programdı. Doktora öğrencileri için bilgisayar biliminden bir yan dal yapma imkânı söz konusuydu. Aslında birçok üniversitede bu yan dalı resmi olmayan şekillerde dersleri o taraftan alıp yapabilirsiniz. Birazcık gereklilik olduğu için, siz kendinizi de o dersleri almaya zorluyorsunuz. Açıkçası yan dal sadece bir resmiyet kazandırıyor. CV’nizde yan dal olarak gözüküyor ama yan dal yapmak bana açıkçası o kadar da gerekli gelmiyor. Önemli olan bence kişinin almak istediği derslere ve farklı derslere yönelmesi. Eğer öyle yaparsanız yan dal yapmış gibi olursunuz. Bana ekstra katkısı oldu mu? Mutlaka oldu. Özellikle istatistik ve programlama alanında dersler aldım. Ne olursa olsun kendinizi geliştirmeniz gerekir. O dersler size sadece bir yol açıyor. 

"Aziz Sancar’ın laboratuvarında biyoinformatikçi olarak çalıştım"

MÜ-ED: Doktora sonrasında farklı laboratuvarlarda yaptığınız araştırmalarınızdan bahsedebilir misiniz? 

OA: Doktora sonrasında kısa bir süre Oak Ridge Uluslararası Laboratuvarı’nda yaklaşık 8-9 ay civarında çalıştım. Sonrasında Kuzey Carolina Üniversitesi’nde biyokimya laboratuvarı olan Aziz Sancar’ın laboratuvarında biyoinformatikçi olarak çalıştım. Aziz Sancar’ın ürettiği dizi veri setleri vardı. O dizi veri setlerinin analizini yapacak bir hesaplamalı biyoloji alanında bir post-doc pozisyonu açmıştı. Yani hesaplamalı biyoloji bilen birine ihtiyacı vardı ve bu pozisyon için başvuruda bulunmuştum. O şekilde oraya giderek DNA hasarı ve onarımı üzerine çalıştım. Hala da araştırmalarımızdaki ilgi alanlarından DNA ve onarım önemli bir yer tutmaktadır. 

MÜ-ED: Genom biliminden biraz bahsedebilir misiniz? 

OA: Benim doktora programının adı da genom bilimi ve teknolojisidir. Bunu bilerek seçtim, çünkü genom bilimi son zamanlarda dikkat çeken önemli bir konu olmuştu. Artık genom düzeyinde çalışmalar yapmaya başladık, genomun bir kısmı yerinde daha geniş çaplı analizler yapabiliyoruz, günümüz teknolojileri buna el veriyor. Yani moleküler biyoloji teknikleri artık çok değişti, artık daha veri setleri birikmeye başladı. Bu veri setleri birikimi genom bütünlüğünde yapılan çalışmalarla ortaya çıktı. Aslında genom bilimi dediğimiz; yapılan moleküler biyoloji çalışmalarını daha genom düzeyinde, küçük bir noktaya odaklanmış değil de daha geniş çaplı şekilde yapılan analizlerdir. Biliyorsunuz hepimizin hücresinde genom vardır, bu genomu olduğu gibi analiz etmeye çalışıyoruz. Genom bilimi genel anlamıyla budur. 

MÜ-ED: European Molecular Biology Organisation’dan yerleşim desteği ödülü aldığınız için öncelikle tebrik ederiz. Hangi projeniz ile bu ödülü almaya hak kazandığınızdan bahsedebilir misiniz? 

OA: Bu proje G-Protein HD reseptörlerle alakalı bir proje. Kısaca GPCR deniyor. Bu GPCR’lar aslında çok ilgi çeken reseptörlerdir. Eczaneye gidip aldığınız bir ilacın bu reseptörleri hedefleme olasılığı %35’tir.Yani birçok ilaç bu reseptörleri hedefler ve bu açıdan farmakolojide geniş bir yer tutar. Biz bu reseptörleri ailesinin, ki insandaki en büyük reseptör ailesidir ve 800 taneden fazla GPCR proteini söz konudur, evrimsel geçmişini araştırmaya yönelik bir proje sunmuştuk. Bu ailenin evrimsel geçmişini ortaya çıkardığımızda, bu fonksiyonu ile ilgili daha fazla bilgiye sahip olacağız. Bu protein kanserler ve genetik hastalıklarda rol alıyor. Mutasyonların bu proteinler üzerindeki etkilerini ve bunun kanser ve diğer genetik hastalıklarla ilişkisini tespit etmeye çalışacağız. 

"Öğrencilere tavsiyem, mezun olduktan sonra değil de

mezun olmadan bir sene önce karar vermeleri

ve iyi planlama yapmalarıdır" 

MÜ-ED: Moleküler biyoloji ve genetik alanındaki lisans öğrencilerine tavsiyeleriniz nelerdir? Mezun olduktan sonra Türkiye’de ne gibi alanlarda çalışabilirler? 

OA: Türkiye'de gelişmekte olan start-uplar var. Yani henüz yeni yeni başlıyoruz aslında bu alana. Çünkü hem kişiselleştirilmiş tıp, hem ilaç şirketleri, ilaç üretimi üzerine çalışan birçok girişim söz konusu. Bu girişimlerin sayısı Türkiye'de artmaya başladı. Dolayısıyla iş imkânı eskiye göre daha fazla Türkiye'de. Yurtdışında ilgi çok fazla. Yurtdışına gitmek isteyen öğrenciler bence bunun hazırlığını önceden yapmalı. Ben öyle yapmıştım. İster akademi olsun ister endüstri olsun, ona göre bir hazırlık süreci geçirmeleri gerekiyor. Bence en önemlisi iyi planlamak ve ne istenildiğine önceden karar vermektir. Benim tavsiyem, mezun olduktan sonra değil de mezun olmadan bir sene önce karar vermeleri ve iyi planlama yapmalarıdır. Bu şekilde istediğimiz yerlere gidebiliriz diye düşünüyorum. İster akademi olsun ister endüstri iki tarafın da önü açık ve eski göre daha fazla imkân var. 

MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi? 

OA: Sabancı Üniversitesi; birincisi araştırma anlamında vizyon sahibi, ikinci olarak da akademik özgürlük. Araştırmacılar, hocalar, istedikleri alanlarda kısıtlama olmaksızın ilerleyebilirler. 

MÜ-ED: Araştırmalarınıza burada mı devam edeceksiniz, gelecek ile ilgili planlarınız neler? 

OA: Bu uzun süreli bir plandı. Ben yurtdışına gitmeden önceden de dönmek üzere bir plan yapmıştım. İyi bir üniversitede araştırmalarıma devam etmek üzere plan yapmıştım. Bu hayalimi gerçekleştirdiğim için memnunum. Daha uzun süreler burada kalmayı planlıyorum. 

"Ne kadar çok ders alırsanız alın,

kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız"

MÜ-ED: Lisans öğrencilerini asistan olarak alıyor musunuz? Öğrencilere biyoinformatik alanıyla ilgili ne gibi tavsiyeleriniz olur? 

OA: Lisans öğrencilerini de asistan olarak alıyoruz. Ayrıca, biyoenformatiğe ilgi duyanların aslında şimdiden kendini geliştirmesi iyi olabilir. Lisans seviyesinde hazırlanmalı. Bu alanda çalışmak isteyenler bilgisayar mühendisliğinden dersler alabilirler. Ancak işin sonunda kişinin kendini geliştirmesi önemlidir. Ne kadar çok ders alırsanız alın, kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız. Bunun için de derslerden sonra bir biyoinfromatik laboratuvarına girip kendilerini geliştirsinler. Mutlaka bir programlama dili öğrenmeliler. 

MÜ-ED: Genetikte sağlık alanında ilerlemek için tıp eğitimi şart mı sizce? 

OA: Tıp eğitimi çok değerli, ancak tıp eğitimi olmadan da genetik alanında çalışmalar yaparak bu alana katkı sağlanabilir. Mutlaka tıp okunması gerekir diye bir şey söylemek doğru olmaz. Örneğin biyokimya alanında eğitimini almış, tıp alanında büyük başarılara imza atmış, buluşlar yapmış bilim insanları var. Dolayısıyla böyle bir zorunluluk yok, ancak muhakkak tıptan alınan birikim de değerlidir.

 Akademisyene Sor: Ogün Adebali

Ogün Adebali Kimdir?

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın. 

#AkademisyeneSor nedir?

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

SUPER Programı Öğrencileri Sertifikalarını Aldı

Sabancı Üniversitesi Bireysel Akademik ve Gelişim Merkezi (BAGEM) tarafından düzenlenen, öğrencilerin üniversite yaşamına uyum sürecini hızlandırmak ve akademik becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla başlatılan SUPER Programı’nın 2018 Güz Dönemi sona erdi. 


Dönem sonunda 150 kayıtlı Diller Okulu öğrencisi arasından sertifika almaya hak kazanan öğrenciler 9 Ocak 2019 Çarşamba günü gerçekleştirilen kapanış toplantısında sertifikalarını aldılar.

Pilot program olarak güz döneminde başlatılan ve gönüllü katılımı temel alan SUPER Programı’nın amacı; yeni girişli öğrencilerin üniversite yaşamına uyumunu kolaylaştırmak, Sabancı Üniversitesi kültürünü ve değerlerini tanıtmak, kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak ve akademik becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak.

SUPER Programı’nın 2018 Güz Dönemi planında; zaman yönetimi, hedef belirleme, karar verme gibi konularda interaktif atölye çalışmaları; psikolojik dayanıklılık, cinsel sağlık ve flört şiddeti alanlarında seminerler; son olarak da Mentör ve BADA görüşmeleri yer aldı.

SUPER Programı; Bahar 2019 Dönemi’nde de açılacak olup, kontenjan 100 kişi ile sınırlı olacaktır. Kayıt için başvuru sırasına göre öncelik verilecektir. 2019 Bahar Dönemi SUPER Programı hakkında detaylı bilgi, dönemin ilk haftasında tüm Diller Okulu Öğrencileri ile paylaşılacaktır.

Liderlerle Buluşmaların bu yılki ilk konuğu Neriman Ülsever

Sabancı Üniversitesi Executive MBA Programı kapsamında düzenlenen Liderlerle Buluşmalar Serisi’nde 2019’un ilk konuğu Sabancı Holding eski İnsan Kaynakları Grup Başkanı, İtalyan Autogrill Yönetim Kurulu Üyesi ve Tekfen Holding Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Neriman Ülsever olacak.


Neriman Ülsever, 12 Ocak 2019, Cumartesi günü YBF G013-G014 numaralı sınıfta "21. Yüzyılda Liderlik" başlıklı bir konuşma yapacak.

Neriman Ülsever

1951, Bursa doğumlu Neriman Ülsever, Boğaziçi Üniversitesi’nden 1975 yılında mezun olmuştur.

Profesyonel hayatına THY A.O.’da başlayan ve artan sorumluluklarla kariyerine devam eden Ülsever, 1986-1994 yılları arasında bankacılık, üretim ve perakende sektörleri olmak üzere çeşitli alanlarda üst düzey yönetici pozisyonlarında görev almıştır.

1994 yılında insan kaynakları alanına yönelen Ülsever, insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı konularında ihtisaslaşmıştır. Indesit Company'nin Türkiye pazarına girdiği 1995 yılından itibaren grupta ve uluslararası platformlarda çeşitli görevler üstlenen Ülsever, 1999-2002 yılları arasında İsviçre'de Doğu Avrupa ve Uluslararası Pazarlar İK Dırektörlüğü, 2001-2004 yılları arasında Fransa'da Batı Avrupa Pazarları İK Direktörlüğü sorumluluğunu da üstlenmiştir. 2004-2006 yılları arasında İtalya'da Global Ticari Örgüt İK Direktörü olarak görev yapan Ülsever, 2006-2010 yılları arasında yine İtalya'da Indesit Company Grubu Global İK Direktörlüğü ve icra Kurulu üyeliği sorumluluğunu üstlenmiştir. 1996 yılında Indesit Türkiye'nin Yönetim Kurulu Üyesi olan Ülsever, 2011-2015 tarihleri arasında Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev almıştır.

2011-2016 tarihleri arasında Sabancı Holding İnsan Kaynakları Grup Başkanı olarak çalışmasının yanı sıra; 2012-2016 yılları arasında Kordsa Global ve Temsa Global şirketlerinde Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, Aksigorta, Carrefoursa, Avivasa ve Teknosa şirketlerinde Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini de yerine getirmiştir. Halen İtalyan Autogrill S.P.A. Yönetim Kurulu Üyeliğine devam eden Neriman Ülsever, 23 Mart 2017 tarihi itibariyle Tekfen Holding Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi görevini üstlenmiştir.

2018-2019 Akademik Yılı Bahar Dönemi Özel Öğrenci Başvuruları

Lisans, Yüksek Lisans veya Doktora diplomasına sahip ya da Sabancı Üniversitesi dışındaki bir yükseköğretim kurumunda halen kayıtlı olan öğrenciler, Sabancı Üniversitesi tarafından sunulan derslere "özel öğrenci" olarak katılmak üzere başvuruda bulunabilirler.

  • Lisans seviyesinden ders almak için bir yükseköğretim kurumunda kayıtlı öğrenci olmak,
  • Lisansüstü seviyesinden ders almak için bir yükseköğretim kurumunda öğrenci olmak veya bir yükseköğretim kurumu mezunu olmak gerekir.

 Özel öğrenci statüsünde başvuran adayların öncelikle ilgili Enstitünün İngilizce seviyesine ilişkin belirlediği kıstasları yerine getirmiş olması gerekir.

Özel öğrenci olarak başvurunun kabul edilmesi, herhangi bir diploma programına kabul edilmek anlamına gelmemektedir. Özel öğrenciler, Sabancı Üniversitesi öğrencisi sayılmazlar ve öğrencilik haklarından yararlanamazlar.

Sabancı Üniversitesi’nden özel öğrenci olarak ders alan öğrencilere talep etmeleri durumunda kayıtlı oldukları dersleri ve bu derslerden aldıkları notları gösteren transkript verilir.

2018-2019 Akademik Yılı Bahar Dönemi Özel Öğrenci Başvuru Koşulları

SUOyuncuları "Düşler Bahçesi" ile bu kez Nevşehir, Niğde ve Mersin’de

Sabancı Üniversitesi Tiyatro Kulübü öğrencileri SUOyuncuları, “Düşler Bahçesi” adlı çocuk oyununu bu kez Nevşehir, Niğde ve Mersinli çocuklar için sahneliyor.  2011’den bu yana toplumsal duyarlılık bilincini tiyatro ile birleştiren Sabancı Üniversitesi öğrencileri bu yıl 14-17 Ocak 2019 tarihleri arasında Nevşehir, Niğde ve Mersin’de tiyatroya erişimi kısıtlı olan çocuklar için sahne alacak. 

                                                                                               

Sabancı Üniversitesi Tiyatro Kulübü "SUOyuncuları" 2011 yılından bu yana toplumsal duyarlılık projesi olarak çocukları tiyatro ile buluşturmak, tiyatroyu sevdirmek, ilkokul çağındaki çocukların sosyal ve kültürel farkındalıklarını sanat yolu ile arttırmak amacıyla farklı illerde çocuk oyunları sahneliyor. İlkokullarda ücretsiz gösterimlerle gerçekleşen proje bu yıl "Düşler Bahçesi" adlı oyun ile devam ediyor. Sabancı Üniversitesi öğrencileri 14 -17 Ocak 2019 tarihleri arasında Nevşehir, Niğde ve Mersin’de tiyatroya erişimi kısıtlı olan çocuklar için sahne alacak.

SUOyuncuları "Düşler Bahçesi" oyunu ile çocuklara her geçen gün insanlar tarafından kirletilmeye devam edilen dünyamızın ne denli zarar gördüğünü ve onu korumak için neler yapılabileceğini göstermeyi amaçlıyorlar. Aynı zamanda dostluk ve yardımlaşma temalarını da işliyorlar. SUOyuncularının başka bir amacı ise, üniversite öğrencilerinin Türkiye'nin farklı coğrafyalarına yönelik farkındalığını arttırmak ve öğrencilerin toplumsal sorumluluk bilincini kazanmasını sağlamak.

SUOyuncuları turne kapsamında, Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Niğde İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü destekleriyle, daha önce tiyatroyla tanışma imkanı bulamamış 2000 çocuğa ulaşmayı amaçlıyorlar.

Oyun ücretsizdir

Oyun Takvimi

14 Ocak 2019 Pazartesi – Nevşehir

15 Ocak 2019 Salı - Niğde

16 Ocak 2019 Çarşamba - Mersin

17 Ocak 2019 Perşembe - Mersin

Oyunun Künyesi 

Oyunun adı: Düşler Bahçesi

Yazarı: Savaş Özdemir

Konusu: İki sevimli meymenetsiz böcük:Kırt Kırt ile Cırt Cırt da sebzeler yetişmediği için aç kalmışlardır ve çok mutsuzdurlar. Bir süre neden doğanın bu hale geldiğini tartışırlar ve sürekli birbirleriyle didişirler. O kadar sevimlidirler ki onlara kızamayız ve aslında o kadar doğru bilgiler aktarırlar ki onlara geveze diyemeyiz.Nihayet, tabiat ana Çiftçi kızın ve annesinin yakarışını duyar ve sebzeleri olgunlaştırır. Büyülü bir atmosferle sebzeler canlanırlar. Çiftçi kız ve annesi ile tanışırlar onlara yardım etmek için tabiat ana tarafından gönderildiklerini söylerler. Sebzelerin çiftlikte yeşerdiğini gören Kırt Kırt ve Cırt Cırt karınlarını doyurmak için harekete geçer. Buna karşılık Çiftçi Kız ve sebzelerimiz de Kırt Kırt ve Cırt Cırt ile mücadele etmek için bir plan yaparlar ve eğlenceli şekilde devam eden çekişme insanların, böceklerin ve sebzelerin hep birlikte şarkı söylemeleriyle sona erer.

Yönetmen: Gülnaz Erol, Duygusu Güneş

Yardımcı Yönetmen: Begüm Çelik

Oyuncular: Begüm Çelik, Samet Aktaş, Sinem Başar, Tuğrul Ağrikli, İrem Duman, Gülnaz Erol, Duygusu Güneş, Mısra Karallı

Işık-Ses: İdil Erdoğan, Emre Kaygısız

Abone ol