Ana içeriğe atla

Mor Sertifika Programı Adana, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa Buluşması

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi  (SU Gender) tarafından yürütülen Mor Sertifika Programı Mezun Öğretmenleri Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’da bir araya geldi. SU Gender ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) işbirliğiyle düzenlenen Oyunlarla Toplumsal Cinsiyet Atölyelerinde kutu oyunları aktivitesi bu kez Adana’da gerçekleştirildi.

  

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından yürütülen, Mor Sertifika Programı (MSP) kapsamında Türkiye genelindeki eğitim ve buluşmalar devam ediyor.

Mor Sertifika Programı Mezun Öğretmenler Buluşmaları

Kahramanmaraş’ta 35 katılımcı ile 17 Ocak 2019 ve Şanlıurfa’da 20 katılımcı ile 18 Ocak 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen MSP Mezun Öğretmenler Buluşmalarında, Mor Sertifika Programı'na dair genel bilgiler katılımcılar ile paylaşıldı. Buluşmada On Yılın Hikayesi belgesel gösterimi ve Mor Sertifika Programı’na daha önce katılmış öğretmenler tarafından deneyim aktarımı sunumları da yapıldı.

Oyunlarla Toplumsal Cinsiyet Atölyeleri

Adana’da ise Sabancı İlkokulu'nda 60 ilkokul 4. sınıf öğrencisi ile 15 Ocak 2019 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) ile işbirliği halinde Oyunlarla Toplumsal Cinsiyet Atölyeleri “kutu oyunları” aktivitesi düzenlendi. Aynı tarihte, Adana'daki sivil toplum kuruluşları temsilcileri davet edilerek, 15 kişinin katılımıyla kutu oyunları ve toplumsal cinsiyet temel kavramlar atölyesi düzenlendi.

Politika Kulübü'nün Paris Programı

Sabancı Üniversitesi Politika Kulübü geçtiğimiz hafta Paris'te önemli isimlerle biraraya geldi. Kulübün programı 14 Ocak Pazartesi günü Paris Büyükelçiliği Programı ile başladı.

Türkiye Cumhuriyeti Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa ile birlikte yaklaşık 2 saat süren programda Sayın Musa, Türkiye-Fransa ilişkilerinin Kanuni Sultan Süleyman dönemine dayanan tarihi yönüne, dış politikanın istihbarat ile bağına ve güncel Fransa-Türkiye ilişkilerine değinirken Türk öğrencilerin Fransa’da daha çok yer almasını da önemsediklerini vurguladı. 


Program 15 Ocak Salı günü Fransa Dışişleri Bakanlığı ile devam etti...

Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda Joseph Richard ile görüşen öğrenciler AB ekseninde Fransa - Türkiye ilişkilerine dair karşılıklı soru cevap yaptıktan sonra Dışişleri Bakanlığı binasını gezme fırsatı buldu. Program Türkiye Cumhuriyeti OECD Daimi Büyükelçisi Erdem Başçı ile devam etti. Sayın Başçı OECD’nin küresel olarak konumlandığı pozisyonu ve işlevlerini anlattıktan sonra özellikle uluslararası vergi sözleşmeleri ve iklim değişiklikleri noktasında yapılan çalışmalara değindi. OECD’nin ardından Paris TÜSİAD Temsilcisi Didem Bora ile program devam etti. TÜSİAD’ın yapısı ve işlevlerine değinen Bora karşılıklı soru cevap noktasında Fransa’nın siyasi tablosu hakkında bir şablon çizerken sarı yelekliler olayını da detaylarıyla aktardı. Yoğun bir şekilde devam eden Salı günü programında TÜSİAD’ın ardından Uluslararası Para Fonu (IMF) Avrupa Ofisini ziyaret edildi. IMF’de öğrencilere yapılan çalışmalar hakkında detaylı bir sunum gerçekleştirildi. Salı gününün son programı ise Fransa’da bulunan önemli düşünce kuruluşlarından biri olan IFRI’de Türkiye çalışmalarıyla tanınan Dorothee Schmid ile gerçekleştirilen söyleşi oldu. Schmid ile birlikte özellikle Türkiye’nin güncel siyasi meseleleri ele alındı. 

16 Ocak Çarşamba günü program Strasburg’da devam etti...

2008’den beri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’yi temsilen yargıç olarak görev yapan Işıl Karakaş ile görüşen öğrenciler Türkiye’nin ve diğer ülkelerin Avrupa nezdindeki hukuki vakalarını ve yapılan başvuru sayılarını birinci ağızdan dinleme fırsatı buldular. Öğrenciler Sayın Karakaş ile görüşme yaptıktan sonra Avrupa Parlamento’suna geçtiler. Avrupa Parlamentosu’nda Andre De Munter ve Avrupa Parlementosu Sosyalist ve Demokratlar Başkanı Miltiadis Kyrkos ile Türkiye’deki siyasi gündemi tartışma ve Avrupa Parlamentosu’nda devam eden yasa görüşmelerini izleme fırsatı buldular. 

17 Ocak Perşembe günü program Fransa Ulusal Meclisi ziyaretiyle başladı.

Mecliste Türkiye-Fransa Dostluk Grubu Başkanı Stephane Teste ile Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkiler üzerine karşılıklı sohbet gerçekleştirildi. Daha sonra mecliste devam etmekte olan yasa görüşmeleri izlendi ve kısa bir meclis turu gerçekleştirildi. Ardından program UNESCO ziyareti ile devam etti. UNESCO Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Altay Cengizer ile Türkiye’nin UNESCO’da ki konumu ve UNESCO’nun küresel anlamda yaptığı çalışmalar üzerine fikir alışverişinde bulunuldu. 

18 Ocak Cuma günü Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’dan küresel enerji kaynakları ve enerji üzerinde yapılan çalışmaları dinleyen öğrenciler bu ziyaret ile kurum ziyaretlerini tamamladı.

Kısa bir Paris gezisi ile programı tamamlayan Sabancı Üniversitesi Politika Kulübü öğrencileri 19 Ocak Cumartesi günü yurda dönüş yaptı.

Türkiye’den birinci sırada yer alan üniversite: Sabancı Üniversitesi

Hızlı Gelişen Ekonomilerdeki En İyi Üniversiteler sıralamasında Türkiye’den birinci sırada yer alan üniversite Sabancı Üniversitesi

Times Higher Education (THE) Hızlı Gelişen Ekonomilerdeki En İyi Üniversiteler Sıralaması 2019 sonuçları açıklandı. Söz konusu sıralama kapsamında THE'nin belirlediği 43 ülkedeki 442 üniversite değerlendirmeye alınıyor.

Sabancı Üniversitesi THE Hızlı Gelişen Ekonomilerdeki En İyi Üniversiteler Sıralamasına 20. basamaktan girerek, Türkiye’den sıralamaya giren 23 üniversite arasında birinci sırada yer aldı.

Hızlı Gelişen Ekonomilerdeki En İyi Üniversiteler Sıralaması’nın metodolojisi Dünya Üniversiteler Sıralamasında olduğu gibi Eğitim, Araştırma, Atıf, Uluslararası Görünüm ve Sanayi Gelirleri olarak saptanan 5 ana başlık altında 13 göstergeden oluşuyor. Söz konusu sıralamanın belirleyici özelliği ise hızlı gelişen ekonomilerdeki en iyi üniversiteleri kapsaması nedeni ile “Sanayi Geliri” ve “Uluslararası Görünüm” başlıklarının ağırlığının Dünya Üniversiteler Sıralaması’na göre daha yüksek olması.

THE Hızlı Gelişen Ekonomilerdeki En İyi Üniversiteler 2019 Sıralamasında yer alan Türkiye üniversitelerinden, Sabancı 20., Koç 26., Bilkent ve Boğaziçi 71., İTÜ 74., Hacettepe 99., ODTÜ 114., Eskişehir Anadolu 172. sırada yer aldı. Akdeniz, Erciyes, Gebze Teknik ve İstanbul Üniversiteleri 201-250 aralığında, Atılım, Bahçeşehir, Çukurova ve İzmir Yüksek Teknoloji Üniversiteleri 251-300 aralığında, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi 301-350  aralığında, Ankara, Dokuz Eylül, Gazi, Marmara, Ondokuz Mayıs ve Yeditepe Üniversiteleri ise 351+ aralığında yer aldı.

THE Hızlı Gelişen Ekonomilerdeki En İyi Üniversiteler Sıralamasının tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz.

 

Mezunumuz Ahu Gümrah Parry, Manchester Üniversitesi’nde kendi laboratuvarını kurdu

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2008 doktora mezunumuz Ahu Gümrah Parry, 2019 yılında ilk kez verilen BP (British Petrol) - ICAM Dame Kathleen Lonsdale Fellowship ödülüne layık görüldü.

Manchester Üniversitesi’nde (The University of Manchester) Öğretim Üyeliği görevine başlayan mezunumuz bu ödülle kazandığı 1 milyon Pound'luk araştırma fonu ile akıllı materyaller, sensörler, biomedikal implantlar gibi farklı alanlarda kullanılabilecek malzemeler geliştirecek. Ahu ile ödüle giden hikayesini ve çalışmalarını konuştuk.

Röportaj: Şule Yalçın ve Melek Sarı

Ahu Gümrah Parry

Sabancı Üniversitesi'nden sonra neler yaptın Ahu, hikayeni dinleyebilir miyiz?

Sabancı Üniversitesi’nden sonra Cambridge'e gittim, orada malzeme bilimi bölümünde endüstriyel bir projede çalışırken Schlumberger Faculty for the Future programının fonuna başvurdum. Bu program kapsamında; belli ülkelerden doğa bilimleri ve mühendislik alanında çalışmalara devam eden kadın araştırmacılara doktora veya post-doc (doktora-sonrası araştırmacı) için fon veriliyor. Türkiye, Brezilya, Afrika ve Orta Asya ülkeleri gibi gelişmekte olan ülkeler önceliklendiriliyor. Ben de bu fonu aldım. Bizden bu fonu Harvard’da post-doc yaparken Özge de (Akbulut) almıştı. Bu fon benim için önemli bir adım oldu. Çünkü ben artık kendi düşüncelerimi geliştirebilecek ve projelerimi bağımsızca yapabilecek hale gelmiştim.

Cambridge sonrası neler oldu?

Onun devamında İsviçre Fribourg’a Adolphe Merkle Enstitüsü’ne gittim. Orada da yine benzer çalışmalar yaptım.

Bu arada bir bebeğim oldu ve sonrasında aile düzenimizi koruyabilmak için İngiltere’ye geri döndük. İngiltere’de Imperial College’da Teaching Fellow olarak çalışmaya başladım. Yani öğretim görevlisi oldum. Bu görevde idari ve öğretim işlerim daha fazla olduğu için araştırmalarıma çok kısıtlı zaman ayırabiliyordum. O dönemde, BP-ICAM fon çağrısı açmıştı, Malzeme Bilimleri ya da Kimyasal Sistemler üzerine çalışan ve ailevi görevlerinden dolayı zamanlarını esnek kullanmak isteyen araştırmacıları hedefleyen bir fon geliştirmişlerdi. Ben de hazırladığım projeyi BP-ICAM ile paylaştım. BP Fonuna başvuruda bulunabilmek için, yazdığınız projenin uygulanması için size evsahipliği yapacak bir üniversite ile işbirliği içerisinde olmanız gerekiyor. Bu nedenle, eş zamanlı olarak Manchester Üniversitesi ile de görüşmelere başladım. Ve geçtiğimiz sene bu zamanlarda, Manchester Üniversitesi'ni de yanıma alarak BP’nin başvurusunu gönderdim.

Neden BP Fonu?

BP-ICAM Dame Kathleen Lonsdale Fellowship fonu özellikle ailevi sebeplerden dolayı zamanını esnek bir şekilde kullanmak isteyen kadın araştırmacılara destek vermek üzere tasarlanmış. Bu çok az görülen bir fırsat. Özellikle kadın araştırmacıların kariyerlerinde ilerlemelerine destek olması açısından da çok özel bir program. İngiltere’de (ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde) mühendislik ve doğa bilimlerinde kadın ve erkek akademisyen oranlarına bakınca çok göze batan bir tablo var. Fen bilimlerinde fakülte oranlarına baktığınız zaman yüzde 80 erkek, yüzde 20 kadın, profesörlük düzeyine geldiğiniz zaman kadın oranı yüzde 10’a kadar düşüyor. İşte bu yüzden BP bu fonu eşitlik ve çeşitlilik teması altında açtı ve iki kadın araştırmacıya böyle bir imkan tanınmış oldu.

Fon tutarı ne kadar?

5 yıllık tüm masraf ve bilimsel ekipmanlar için harcamalar dahil 1 milyon pound’a yaklaşacak tutarda.

Bu fonu bu yıl sadece sen mi kazandın?

Aslında BP-ICAM sadece bir ödül vermek üzere çağrı açmıştı. Ancak, 100’e yakın başvuru içerisinden 2 adayın başvurusunu BP çok beğendi. Bunlardan birisi benim projem diğeri ise Lisa Joss adında bir araştırmacının projesiydi. Ne tesadüftür ki diğer araştırmacının işbirliği yaptığı üniversite de Manchester'dı. Bunun üzerine Manchester Üniversitesi Dekanlığı'na; “Biz sizin işbirliğinde olduğunuz iki araştırmacının da projesini çok beğendik, birini biz desteklesek, diğerini de siz destekler misiniz?” şeklinde teklif etmişler. Manchester da bu teklifi kabul etmiş ve iki kadın araştırmacıya da bu güzel imkan sunulmuş oldu.

Manchester böyle bir fonu verebileceğini mi söyledi?

Evet. Çünkü Manchester’da da o dönemde BP’nin amacına benzer bir fon açılmıştı ve o fonu buraya aktarmış oldular.

Doğadan aldığımız ilhamla hem ucuz ve hem de yenilenebilir malzemeleri en yeni teknolojik uygulamalar için üreteceğiz.

Araştırma fikrin nedir peki?

“Bio inspired materials” yani doğadan ilham almak… Ben, kelebeklere, böceklere ve bazı bitkilere bakıyorum. Onlardan önce biyolojik malzemeyi alıyorum ve inceliyorum. Sonra, nasıl bir nano yapı yapmışlar, ona bakıyorum. Ondan sonra bunu en iyi ve en doğal nasıl taklit edebiliriz diye düşünüyorum. Su bazlı prosesler geliştirerek, çevreye zararlı polimerler kullanmadan taklit etmeye çalışıyorum. Ondan sonra da üzerine ne gibi fonksiyonlar katabiliriz bunun üzerine düşünüyorum.

Şu anda ilham aldığım şey tamamen bu. Biz doğada malzemenin nasıl oluştuğunu yeni keşfetmeye başladık ve yaptığımız keşifler bize doğanın mühendisliğini öğretiyor. Çünkü doğa en ucuz ve en çok bulunabilir malzemeleri en yüksek kalitede üretiyor. Bir bitkiyi düşünün, fotosentez yapıyor, rengi var aynı zamanda, çevresiyle iletişim kuruyor, sensör haline geliyor. Rengini değiştiriyor, şeklini değiştiriyor, çiçeklerini görüyorsunuz, güneşi takip ediyor, kısacası her şeyi yapabiliyor.

Ne üzerine kullanılacak bunlar?

Öncelikle biyomimetik yapısal renkler (fotonik yapılar) konusuna eğileceğim. Bu sensör geliştirmek için müthiş bir platform, çünkü renk değişimini gözümüzle fark ederiz herhangi bir elektronik okuyucu olmadan kimyasal ve mekanik değişimleri tanımlayabiliriz. Son çalışmam doğal malzemeleri kullanarak renk değiştiren ilaç kapsülü geliştirme üzerine, ilacın süresi geçtiği zaman renk değiştiriyor, bu tarz yenilikler katıyoruz. Onun dışında optik hologramlar üretebiliriz, paraların üzerindeki renkli güvenlik şeritlerini ekonomik bir şekilde üretebiliriz.

İlaç kapsülü, güvenlik araçları dediniz daha farklı kullanım alanları olacak mı?

Işık ve maddenin etkileşiminin olduğu her yerde kullanılabilecek malzemeler... Mesela, güneş panellerinin şu anda verimleri çok düşük, yüzde 10, yüzde 20 civarında. Ama böyle malzemelerle kapladığınız zaman verimlerini 2-3 kat artırabiliyorsunuz.

Maliyetler de azalacak mı peki?

Evet, maliyet azalacak, ben selüloz kullanıyorum, selüloz da doğada var… Yani düşük maliyetli ve bitmez tükenmez bir kaynak.

Bu ilham verici, keyifli röportaj için çok teşekkür ederiz Ahu...

Ahu Gümrah Parry ve Şule Yalçın

Hülya Uçansu: Festivaller, İstanbul için bir vaha oldu

İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisi"nin Ocak ayı konuğu Hülya Uçansu: Festivaller, İstanbul için bir vaha oldu


Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin İstanbul kültür-sanat hayatının şekillenmesinde etkin rol oynamış aktörlerle izleyicileri buluşturan "İstanbul Perspektifleri" söyleşi serisinin dördüncüsüne Uluslararası İstanbul Film Festivali Eski Direktörü (1983-2006) Hülya Uçansu konuk oldu. Uçansu, Türk sinema dünyasının gelişimi ve son yıllarını değerlendirdi

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, İstanbul kültür-sanat hayatının şekillenmesinde etkin rol oynamış aktörlerle izleyicileri buluşturan "İstanbul Perspektifleri" başlıklı söyleşi serisi devam ediyor. Söyleşi serisinin dördüncüsü, “Şehrin Şenlik Hali” temasıyla Uluslararası İstanbul Film Festivali Eski Direktörü (1983-2006) Hülya Uçansu’nun katılımıyla gerçekleşti.

2018-2019 döneminde her ay gerçekleşecek söyleşi serisinde, İstanbul’un kültürel dokusunun 1980’lerden bu yana nasıl şekillendiğini ve dönüştüğünü öznel hikayeler üzerinden anlamlandırabilmeyi mümkün kılacak bir tartışma platformu yaratmak amaçlanıyor. Söyleşilerde; kentin kültürel dokusunun dönüşümü, mimarlık, görsel sanatlar, sanat piyasası, festival kültürü, sahne sanatları boyutlarını içeren farklı perspektiflerden ele alınıyor.

Bir dönüşümün eşiğindeyiz

Asuman Suner’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, Hülya Uçansu, sinema tarihinin 30’lu, 50’li, 70’li ve 80’li yıllarından örneklerden başlayarak değişim tarihinden bahsetti:

“Toplumsal baskının en yoğun hissedildiği 70’li yıllarda dahi Türkiye’de yaşayan insanlar dünyanın 40 ülkesinden gelen hayatları görmeye başladılar ve festivaller İstanbul için bir vaha oldu. Bir ülkeyi uluslararası standartlara taşıyan temel taşlarından birisinin sinema gibi sanat unsurlarına verilen önemdir.”

Değişimin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Uçansu, on yıl öncesine kıyasla daha iyimser düşündüğünü; gençler ile teknolojinin birlikteliğiyle doğru bilginin paylaşılmasının umut verdiğini ifade etti. Beyoğlu’nun 80’lerde terkedilmiş bir çehreye bürünmüşken sonrasında nasıl canlandıysa bugün de böyle farklı bir dönem yaşandığını belirtti.

-

İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi Gaziantep’te

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından hayata geçirilen ve UNFPA ve Sabancı Vakfı’nın desteği ve TÜSİAD’ın işbirliğiyle yürütülen "İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı" projesi, Gaziantep’te Gaziantep Ticaret Borsası’nın (GTB) işbirliğinde uygulamaya konulacak.


GTB’yi ziyaret eden, İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesi yöneticisi Sevda Alkan ve UNFPA Toplumsal Cinsiyet Programı Koordinatörü Meltem Ağduk, Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı ve Genel Sekreter Özgür Bayram’la görüşerek projenin işleyişi hakkında bilgiler verdi.

Projenin temel amacının iş dünyasında çalışan kadınların aile içinde maruz kaldıkları şiddete karşı, iş yerlerinde destek mekanizmalarının oluşturulması olduğunu kaydeden Alkan, şirketlerin yönetimsel yeteneklerini kullanarak aile içi şiddeti en asgari seviyeye çekecek uygulamaları yaygınlaştırabileceklerini söyledi.

Aile içi şiddetin, etkileri açısından iş yerlerinde sıkça gözlemlenen ve çalışma hayatının her alanını etkileyen bir sorun olduğuna dikkati çeken Alkan, şunları kaydetti:

"Türkiye’de 2016-2018 yılları arasında 51 şirket projeye dahil olarak aile içi şiddetle mücadele kapsamında bir resmi şirket politikası benimsemişlerdir. Çalışanlar ve yöneticiler şiddete maruz kalan kadınlara yönelik kişisel öğüt vermek yerine, şirketin bu konuda oluşturduğu resmi politika ve yönergelerin yol göstericiliğinde hareket etmesi gerekmekte. Bu bağlamda Gaziantep’te projemize dahil olacak şirketlerin insan kaynaklarına ve çalışanlarına ücretiz eğitimler vererek bu konuda resmi şirket politikalarını oluşturmalarına katkı sunmayı hedefliyoruz."

Gaziantep'te eğitim faaliyetleri düzenlenecek

Alkan, Türkiye genelinde 2016 yılında 17 şirketin projeye dahil olduğunu, 2017'de projenin İstanbul dışında İzmir, Antalya ve Bursa’da yaygınlaştırılmasının sağlandığını belirterek, "Bu sene GTB’nin iş birliği ve destekleriyle pilot il olarak sanayi şehri Gaziantep’te toplumsal duyarlılığı ve bilinçlenmeyi artırıcı eğitim faaliyetleri sürdürmeyi planlıyoruz." dedi.

Meltem Ağduk da proje kapsamında 20 şirketten bin 715 çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen "Yakın İlişkide Şiddetin Beyaz Yakalı Çalışanlara ve İşletmeye Etkisi" konulu araştırma raporunun sonuçları hakkında açıklamalarda bulundu.

Ağduk, çoğunluğu üniversite mezunu beyaz yakalı kadınların yüzde 75’inin geçmişte aile içi şiddetin en az bir türüne maruz kaldığını, şiddet gören kadınların yüzde 16’sının ekonomik nedenlerle ilişkisini bitiremediğini, erkeklerin ise yüzde 36’sının eşine veya birlikte olduğu kişiye en az bir kere şiddetin bir türünü kapsayan davranışta bulunduğu kabul ettiğini ifade etti.

GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı ise toplum yararına olan ve özellikle iş yaşamında kadınları öznesine alan uluslararası bir projede yer almaktan mutluluk duyduklarını belirterek, aile içi şiddete karşı sürdürülen mücadelenin iş dünyasında kurumsal hale dönüştürülerek toplumun her alanına yayılması gerektiğini söyledi.

Borsalarının 61 yıldır üyelerine ve tarım sektörünün gelişimine yönelik öncü faaliyetler icra ettiğini, bunların yanı sıra var olduğu şehre karşı da sosyal sorumluluklarını her zaman yerine getirme gayreti içerisinde olduğunu dile getiren Akıncı, "Ülkemiz ve insanlarımızın refahı için her alanda en ön saflarda mücadele etmeyi kendine görev addeden bir kurumuz. Toplumumuzun temel taşını oluşturan kadınlarımıza yönelik gerçekleştirilen böylesi özel bir projeye  Gaziantep’te katkı sunmaya çalışacağız." diye konuştu.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü Başvuruları

Sabancı Üniversitesi tarafından her yıl düzenlenen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nün 2019 yılı konusu “Küresel Karmaşa ve Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasi Kavramlarını Yeniden Düşünmek” olarak belirlendi. Ödülün son başvuru tarihi 29 Ocak 2019.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü kapsamında belirlenen temaya en değerli katkıyı yapan bir kişiye Jüri Özel Ödülü verilecek.

Makale kategorisinde ise 45 yaşının altında üç  genç araştırmacıya ödül verilecek. Makale Ödülleri ve Jüri Özel Ödülü sahiplerini uluslararası ve bağımsız bir jüri belirleyecek.

Ödül Teması

Zbigniew Brzezinski, 1993'te yayımlanan Out of Control, Global Turmoil on the Eve of the 21st Century [Kontroldan Çıkmış Dünya (Yirmibirinci Yüzyılın Arifesinde Dünya Çapında Karmaşa)] başlıklı kitabında "yakın tarihimizin merkezi olgusu" olarak "süreksizlik" kavramını öne sürmüştü.

Günümüz dünyasında ise yükselme eğilimi gösteren otoriterlik, 20. yüzyılda otoriter rejimlerinin işlediği insanlık suçlarına dair öğrenildiği varsayılan çıkarımların üzerine gölge düşürüyor. Uluslararası örgütler üzerinden küresel yönetim fikri, piyasaların egemenliği ve sosyal adaleti, barış tahayyüllerini tehlikeye düşüren ulusal engellerin altında kalıyor.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından savaşları önlemek, insan haklarını, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savunma amaçları ile kurulmuş uluslararası örgütler ise son on yılda etkilerini yitiriyor. Avrupa Anayasası ve Brexit referandum sonuçları, Avrupa Birliği'nin istikrarının ve dayanıklılığının sorgulanmasına yol açtı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'nin Kıbrıs gibi sorunlara çözüm getirme çalışmaları beklenen sonuçları doğurmadı. Avrupa Konseyi'nin özellikle Venedik Komisyonu üzerinden yürütülen demokratikleşme tavsiyeleri, üye ülke liderleri arasında bile destek görmekte zorlanıyor. Siyasi liderler ve bazı analistler, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün yetersiz kaldığını beyan ediyor.  Küresel dönüşüm ve uluslararası sistemin geleceği ise şu sorulara göre şekillenecek görünüyor:

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nde bu yıl; “Uluslararası örgütler gerçekten bir çöküş sürecinde mi? Uluslararası ilişkilerde çok taraflılığın hala yeri var mı, yoksa uluslararası sistem bir hegemonyaya doğru mu yöneliyor? Uluslararası örgütlerin küresel güvenlik, ekonomi ve demokrasi sorunlarına etkin müdahale etmesi mümkün müdür? Son olarak, Türkiye'nin bu süreksizlik ve küresel karmaşa döneminde önündeki yeni güçlükler nelerdir?” sorularına ilişkin özgün ve kapsamlı analiz içeren makaleler değerlendirmeye tabi tutulacak.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü Hakkında:

- Tüm başvurular, daha önce yayımlanmamış yeni ve özgün eserler olmalıdır.  Eserlerde birden çok yazarın imzası bulunabilir.

- Makaleler akademik yayın formatında ve uzunluğunda olmalıdır (kaynakça dahil çift satır aralıklı 25 ila 35 sayfa).

- Makalede 500 kelimelik bir özet ve başvuru sahibinin (sahiplerinin) kısa özgeçmişi yer almalıdır.

- Makaleler İngilizce olarak, Word belgesi formatında aşağıdaki adrese mesaj ekinde gönderilmelidir: award.sabanciuniv.edu

- Makale kategorisinde, 45 yaşından genç üç araştırmacıya ödül verilecektir. Uluslararası ve bağımsız jüri tarafından başvurular arasından üç makale belirlenecek ve her makaleye 10.000 USD tutarında ödül verilecektir.

- Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü kapsamında, belirlenen temaya en değerli katkıyı yapan bir kişiye 25.000 USD tutarındaki Jüri Özel Ödülü verilecektir. Jüri Özel Ödülü sahibini aynı jüri belirleyecektir.

Daha fazla bilgi için: award.sabanciuniv.edu


EDU’dan, İş Dünyasında İleriye Taşıyacak Eğitimler

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi EDU, açık eğitim programlarına, Şubat ayında Veri Analitiği ve Big Data, Değişen Tüketici Trendlerinin İşimize Etkileri, Kurumsal İletişim Uzmanlığı Sertifika Programı, Stratejik Pazarlama Yönetimi, Finansçı Olmayanlar İçin Finans, Belirsiz Pazarda Satış ve İşte Liderlik Sertifika Programı eğitimleri ile devam ediyor.

Veri Analitiği ve Big Data

7 Şubat 2019, Perşembe günü Mövenpick Otel’de düzenlenecek programda, veriden katma değer yaratmak için yapılması gerekenleri, bir kurumsal yol haritası üzerinden katılımcılara aktarılıyor.

Değişen Tükeci Trendlerinin İşimize Etkileri

Eğitimi, global trendlere ve tüketici davranışlarına ışık tutarken; bunun sunduğumuz ürün, marka ya da hizmetlere nasıl değer katabileceğini çok farklı ülkelerden ve sektörlerden çeşitli örneklerle gösteriyor.

7 Şubat 2019, Perşembe günü Dedeman, Beşiktaş’ta düzenlenecek eğitim, her gün değişen ve değişim hızı gittikçe artan dünyamızda her birimizin işini ve yaşayışını etkileyen makro trendler konusunda gündemi yakalamak, tüketici davranışları boyutunu değerlendirmek ve iş dünyasına olan etkilerini farklı sektörlerden örneklerle keşfetmek üzerine tasarlanmış olan eğitim beş ana başlık üzerinden tasarlandı.

Eğitim kapsamında makro trendler ve tüketici davranışlarına etkisi konusu üzerinde durulacak. Bu kapsamda; Dijitalleşen Tüketici, Kentleşen ve Göç Eden Dünya, Hızlanan Hayat Temposu, Gelişen Orta Sınıf ama Artan Gelir Uçurumu, Yaşlanan Nüfus, Muhalifleşen Gençlik, Belirsizleşen Gelecek, Trendlerin Ürün ve Servislere Etkisi, Trendlerin Fiyatlara Etkisi, Trendlerin İletişim Dünyasına Etkisi, Trendlerin Dağıtım / Satış Kanallarına Etkisi: e-ticaret, m-ticaret, a-ticaret konuları işlenecek.

Kurumsal İletişim Uzmanlığı Sertifika Programı

9 Şubat 2019 tarihinde başlayacak ve 11 hafta sürecek Kurumsal İletişim Uzmanlığı Sertifika Programı Point Hotel, Barbaros’ta düzenlenecek. Kurumsal iletişim sektörünün öncülerinden Suat Özyaprak koordinatörlüğünde eğitim programı gerçekleşecek. Sabancı Üniversitesi, kurumsal iletişim sektörüne yetkin ve donanımlı biçimde hazırlanmak, kariyerinde gerçek bir ilerleme kaydetmek isteyen katılımcılar için sektörün duayenleri ile işbirliği içinde, yeni ve yaratıcı bir iletişim programı sunuyor.

İnsan ve Sonuç Odaklı İşbirliği Yönetimi

11-12 Şubat 2019 tarihlerinde Sabancı Üniversitesi Kampüsü’nde gerçekleşecek, İnsan ve Sonuç Odaklı İşbirliği Yönetimi, binlerce kişiye katkı sağlamış uluslararası İnteractifs® öğretisi temelinde yılların yönetim deneyimiyle ülkemiz yönetici ve çalışanları için oluşturuldu.

Program kişinin, işini ve kendini nasıl daha doğal, daha güçlü, daha farklı yönetip, daha etkin sonuçlar elde edebileceğini keşfettirmeyi amaçlıyor. Profesyonel iş hayatının deneyimlerinin paylaşımı ve güncel örneklerle, hem iş hem de özel yaşamın her alanında kolaylıkla uygulanabilecek, sürdürülebilir kazanımlar sağlıyor.

Programda sınıf içinde etkileşimli; video destekli uygulama ve canlandırmalarla, grup halinde farkındalık yaratılıyor. Konular hayatın içinden somut örnekler sunularak keyifli bir yaklaşımla paylaşılıyor. Programda her katılımcının, iş ve ekip yönetme becerisini geliştirme konusunda bilinçli bir doğallık ve yalınlık kazanıp aşama kaydetmesini sağlamak amaçlanıyor.

Program, paylaşılan tecrübelerin daha iyi benimsenmesini sağlamak adına, katılımcılara özel birebir koçluk çalışması ile tamamlanıyor. Bu sayede katılımcılar kendi kişisel örneklerinde nasıl etkinlik kazandığını deneyimleyip pekiştirebiliyor.

Stratejik Pazarlama Yönetimi Eğitimi

15-16 Şubat 2019 tarihlerinde Dedeman, Beşiktaş’ta düzenlenecek Stratejik Pazarlama Yönetimi Eğitimi, stratejik yönetim konusuna 360 derece bir bakış açısı getirip, stratejiyi oluşturan tüm öğeleri bütünsel olarak incelerken oldukça teorik olabilecek bir konuyu farklı zamanlardan, farklı sektörlerden ve farklı ülkelerden sayısız örnekle ve bir vaka çalışması ile  pratik, uygulanabilir bir boyuta indirgiyor.  Böylelikle katılımcıların sunduğu ürün, marka ya da hizmetin bütünsel stratejik bir bakış açısıyla yönetilmesini sağlayıp; rekabete karşı değer kazandıracak alt yapıyı oluşturmayı hedefliyor.

Eğitim kapsamında; Stratejinin Temelleri, Durum Analizi, Stratejik Ürün / Marka Yönetimi, Fiyatlandırma Stratejileri, Dağıtım ve Kanal Stratejileri, İletişim Stratejileri, Büyüme Stratejileri ve Örnek Olay Çalışması ile Stratejik Plana Giriş alt başlıkları üzerinde durulacak.

Belirsiz Pazarda Satış Eğitimi

16-17 Şubat 2019 tarihlerinde Point Hotel, Barbaros’ta gerçekleşecek programda; kanıtlanmış yöntem, süreç ve becerileri göstererek, katılımcıları kendi şirketlerinde yeni stratejiler yaratmaları konusunda teşvik etmek amaçlanıyor.

Program sonunda katılımcıların; belirsiz ekonomik ortamlarda pazarı tanımak, satış ve satış yönetimi arasındaki farklar, satış yöneticisinin rollerini anlamak ve proaktif yönetim konularında kendilerini geliştirmeleri hedefleniyor.

İşte Liderlik Sertifika Programı

Üç modülden oluşan İşte Liderlik Sertifika Programı eğitimleri, 16-17 Şubat-20 Mart, 26-27 Nisan-1 Haziran, 29-30 Haziran-27 Temmuz 2019 tarihlerinde Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde düzenlenecek. 

Ömer Uzun tarafından verilecek eğitim programı, yöneticilerin hem kendilerindeki hem de ekiplerindeki potansiyeli açığa çıkarmayı ve liderlik becerilerini geliştirmeyi; böylelikle çalışan memnuniyeti ve performansı yüksek ekiplere dönüştürmeyi hedefleyen yenilikçi ve yaratıcı bir programdır. 

Yönetim ve liderlik sorumluluğu olanlar veya bu sorumluluğa hazırlanacak bireyler için tasarlanan program, iş hayatı başta olmak üzere hayatın her alanında liderlik ile ilgili öğrendiğiniz teorik bilgileri, uygulamalar ve grup koçluklarıyla gerçek hayata taşıyarak gelişimi desteklemeyi hedefliyor.

Finansçı Olmayanlar İçin Finans

Finansçı Olmayanlar İçin Finans Eğitimi 21-22-23 Şubat 2019 tarihlerinde Dedeman, Beşiktaş’ta gerçekleşecek.

Bu eğitimde katılımcıların finansal işlemlerin yansıtıldığı tabloları nasıl yorumlayacağı, analizi ve uygulamaları ele alınacak; direk finans yönetimi ile ilgili olmasa da her yöneticinin finansal okur yazarlığının geliştirilmesi ve şirketin sonuçlarına yansıyacak kendi alan kararları içindeki hareketlerinin mali tablolar içindeki yerinin bütünsel olarak gözlemlenebilmesi amaçlanıyor.

Mezunumuzun girişimi Türkiye’den en yüksek fiyatla satılan ilk teknoloji şirketi oldu

Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Programı 2004 mezunu Sezgin Küçükkaraaslan’ın kurucu ortağı olduğu OpsGenie, teknoloji devi Atlassian (NASDAQ: TEAM) tarafından 295 milyon dolara satın alındı. OpsGenie Türkiye'den satılan bu ölçekteki ilk teknoloji firması oldu.


4000’e yakın müşterisi bulunan OpsGenie 2012 yılında Ankara’da kuruldu. OpsGenie mühendisleri yazılım ve web sitesi kesintilerini karşı uyarıyor, yanıt verme süresini azaltmak için dijital kesintiler olduğunda doğru ekipleri uyarmaya yardımcı olan bir yazılım satıyor.

OpsGenie, web sitelerinde veya herhangi bir programda meyadana gelen problemi, tanımlanan takımlardaki nöbetçilere SMS, telefonla arama vb. gibi çeşitli bildirimlerle haber veriyor. Eğer bildiri bir kişiye ulaşmazsa, yedek kişiye veya tüm takıma haber veriliyor. Tüm bunları yaparken bu süreç içerisinde olan monitoring (NewRelic, Nagios etc), ticketing (Jira, Zendesk etc), collaboration (Slack, HipChat etc.) araçlarının koordinasyonlarını da sağlıyor. Sorun çözüldüğünde de ilgili kişilere sorunun çözüldüğüne dair gerekli güncellemelerin iletilmesi, sorunun çözümü sırasında yaşanan sürecin raporlanması gibi aşamalarda da kullanıcılarımıza yardım ediyor.

OpsGenie’nin alarm sistemi, çalışanlar ve müşterilerle çalışmama süresi konusunda iletişim kuran Atlassian’ın Statuspage ürününün yanı sıra, Atlassian’ın BT çalışanlarının kesintileri takip etmesine ve aksama süresini en aza indirmesine yardımcı olan yeni bilgi teknolojisi hizmet yönetimi ürünü Jira Ops ile birlikte çalışacak. Jira Ops, BT çalışanlarının ağ kesintileri gibi şeyleri izlemelerine, sorunu çözmeleri için doğru kişileri uyarmalarına ve Slack’da koordine etmeleri için bir sohbet odası başlatmalarına yardımcı olacak.

Yazılım mühendislerine yönelik ürünler geliştiren bir firma olan Atlassian’ın Jira, Confluence, Bitbucket gibi birçok ürünü bulunuyor. Son dönemde ise IT pazarına, yani işin operasyonel tarafında çalışan ekiplere yönelik bir açılım yapmak isteyen şirket, hem bu aileyi genişletmek hem de OpsGenie'nin pazar hakkındaki know-how'ından faydalanmak adına böyle bir satın almayı gerçekleştirdi.

 

Gıda Güvenliği ve Nanoteknoloji

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) Araştırmacısı Hayriye Ünal’ın yürütücülüğünde, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yusuf Menceloğlu ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Fevzi Çakmak Cebeci ile Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) Araştırmacısı Serkan Ünal’ın danışmanlığında TÜBİTAK ARDEB 1003 projesi kapsamında gıdaların raf ömrünü uzatan nano-kil katkılı gıda ambalaj teknolojisi geliştirildi.

Hayriye Ünal’ın araştırmaları gıda güvenilirliğine katkıda bulunacak nanomalzemelerin geliştirilmesi konusunda yoğunlaşmaktadır. Antimikrobiyal/antibiyofilm özellikli nanomalzeme ve yüzeyler; doğal antimikrobiyel ajanların kontrollü salınımını gerçekleştiren nanoyapılar; ışık ile aktive olan fonksiyonel yüzeyler ve raf ömrünü uzatma özelliğine sahip aktif gıda ambalajları geliştirilmesi konularında çalışmaları bulunmaktadır.

Konuyla ilgili hazırlanan videoyu izleyerek ve posteri inceleyerek detaylı bilgiye buradan da ulaşabilirsiniz:

Abone ol