Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi, MGMT418 Fundamentals of Family Business dersi sonrasında, aile işletmeleri konusuna ilgi duyan öğrenciler ve mezunlar, bu konuda daha fazla çaba göstermek için bir araya gelerek “Family Business Special Interest Group”u kurdular.
Toplantılarının fasilitasyonunu Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yusuf Soner’in üstlendiği "Family Business Special Interest Group", önümüzdeki günlerde “Aile İşletmelerinde Vergi Planlama ve Aile Ofisi Uygulamaları” konulu bir hukuk bürosu ziyaretinde bulunacak.
Aile işletmeleri dersine gösterilen ilgi ve dersin başarılı geçmesinden dolayı, önümüzdeki yıl Succession konulu bir ders de açılacak.
Yusuf Soner “Aile Şirketleri konusunda kendini geliştirmek isteyen öğrenci ve mezunlarımızı da aramızda görmek istiyoruz” dedi.
Sabancı Üniversitesi 13 Mart Çarşamba günü enerji depolama sistemleri ve enerji çözümleri alanlarında ülkemizin önde gelen kuruluşları arasında yer alan ASPİLSAN Enerji A.Ş.'den gelen Genel Müdür Sayın Ferhat Özsoy’un da aralarında bulunduğu üst düzey yönetim temsilcilerini ağırladı.
ASPİLSAN Genel Müdürü Ferhat Özsoy ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici
Rektörümüz Prof. Dr. Yusuf Leblebici ve Araştırmadan Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Yıldız’ın katılımıyla gerçekleşen toplantıda, ASPİLSAN ekibine, üniversitenin araştırma çalışmaları hakkında kapsamlı bir brifing verildi. Toplantının ardından laboratuvar gezisi ile devam eden programda kendilerine, SUNUM ve MDBF bünyesinde yapılan çalışmalar hakkında ilgili öğretim üyelerimiz tarafından bilgi verildi.
ASPİLSAN Genel Müdürü Sayın Ferhat Özsoy, bu ziyaretin üniversitemiz ile ASPİLSAN arasında yakın gelecekte çok daha yoğun bir işbirliğinin oluşturulması için ilk adım olduğunu belirterek, kapsamlı bir işbirliği protokolünün hazırlanmasına başlandığını da vurguladı.
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi doktora mezunu Gül Demirtaş’ın OECD Kurumsal Yönetim ve Kurumsal Finansman Bölümü ile ortak projesinin ilk makalesi olan “Geleneksel Olmayan Para Politikaları Döneminde Şirket Tahvilleri Piyasası” (Corporate Bond Markets in a Time of Unconventional Monetary Policy) 25 Şubat 2019 tarihinde yayımlandı.
Makaleye göre, tahvillerin şirket finansmanındaki rolü son yıllarda dikkat çekici biçimde arttı. Finansal olmayan şirketlerce ihraç edilen tahvillerin yarattığı toplam küresel borç stoku 2018 yılı sonunda rekor düzeye ulaşarak 13 trilyon ABD dolarına yaklaştı. Bu tutar, reel olarak 2008 finansal krizi öncesindeki stokun iki katına eşit. Finansal olmayan şirketler, kriz öncesinde yılda ortalama 864 milyar dolar tutarında tahvil ihraç ederken, 2008-2018 aralığında yıllık ortalama ihraç tutarı 1,7 trilyon dolar olarak gerçekleşti.
2018 yılı sonu itibariyle şirket tahvili kaynaklı küresel borç stokunun %79’unu oluşturan gelişmiş ülke şirketleri, 2008’den 2018’e tahvil hacimlerini %70 oranında arttırarak, 5,97 trilyon dolardan 10,17 trilyon dolara yükseltti.
Özellikle Çin’in şirket tahvilleri piyasasındaki hızlı genişleme dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerdeki şirketlerin tahvil stoku on yıl öncesine göre %395 oranında bir artışla, 2018 sonu itibariyle 2,78 trilyon dolara vardı. 2008 krizi öncesinde oldukça düşük düzeyde tahvil ihraç eden Çin şirketleri, 2016 yılında 590 milyar dolar tutarında ihraçta bulunarak dünya çapında ikinci sıraya yükseldi.
Makaleye göre, kurumsal borç piyasasındaki riskler ve kırılganlıklar da kriz öncesi döneme göre önemli farklılıklar gösteriyor. Yatırım yapılabilir seviyedeki tahvillerin en düşük kaliteye sahip olanlarının toplamdaki payı tarihsel bir rekor olan %54’e yükseldi. Aynı zamanda, tahvil yatırımcılarının hakları belirgin bir ölçüde zayıfladı ve bu, piyasalarda yaşanabilecek herhangi bir olumsuzluğun etkilerini arttırabilir. 2008’dekine benzer bir finansal şok yaşanması halinde bir yıl içinde 500 milyar dolar değerinde şirket tahvilinin yatırım yapılamaz seviyeye düşmesi beklenebilir ve bu durum ilgili piyasadaki yatırımcılarca sindirilmesi zor olan satışlara neden olabilecektir.
Makale bu arka plan çerçevesinde, küresel ekonomik büyümeye ilişkin endişelere de değiniyor. Ekonomide gerileme olması durumunda, yüksek borçluluğa sahip şirketler borçlarını ödemekte zorlanabilir ve bu, yatırımın azalması ve temerrüt oranlarının artması yoluyla, ekonomik gerilemenin etkilerini büyütebilir. Önde gelen merkez bankalarının olağanüstü politika araçlarının kullanımını değiştirmeye başlamış olduğu bu dönemde, parasal politikaların gelecekte çizeceği yön şirket tahvilleri piyasasının dinamiklerini etkilemeye devam edecektir. OECD’in 2019 Kamu Borçlanma Raporu’na göre, hükümetlerin tahvil piyasasından yapacağı brüt borçlanmanın da 2019 yılında yeni bir rekor kırması bekleniyor.
Bu alanlarda yaşanacak herhangi bir gelişme, finansal olmayan şirketlerin önümüzdeki üç yıl içinde 4 trilyon dolar tutarında tahvil borcunu geri ödemesi veya refinanse etmesi gereken bir dönemde gerçekleşecek.
Amsterdam ve Londra'da bulunan mezunlarımız, gelenekselleşen mezunlar buluşmasında biraraya geldi.
Rektörümüz Yusuf Leblebici, Rektör Yardımcımız Cem Güneri, bazı öğretim üyelerimiz ve idari çalışanlarımızın katıldığı buluşmalarda keyifli anlar fotoğraf karelerine de yansıdı.
Amsterdam Mezunlar Buluşması 9 Mart 2019 Cumartesi günü, yoğun bir katılımla gerçekleşti. Amsterdam ve çevresindeki 71 mezunumuz buluştu. Amsterdam buluşmasında etkinliğin organizasyonuna mezunlarımız Engin Dörttepe '04 ve Sinem Yücel '07 öncülük etti.
Amsterdam mezunlar buluşmasının fotoğraflarına ulaşmak için lütfen tıklayınız
Londra Mezunlar Buluşması ise 10 Mart 2019 Pazar günü gerçekleştirdi. Mezunlarımız Ege Siva '10 ve Elif Damla Özer'11'in organizasyonunda öncülük ettiği etkinliğe Londra ve çevresindeki 77 mezunumuz biraraya geldi.
Londra mezunlar buluşmasının fotoğraflarına ulaşmak için lütfen tıklayınız
Sabancı Üniversitesi, EDU tarafından Sabancı Holding işbirliğiyle, bütünsel bir bakış açısıyla mühendislerin profesyonel becerilerini geliştirmeye yönelik tasarlanan Sanayi Liderleri Programı, Sabancı Holding İK Grup Başkanı Hakan Timur, Sanayi Grup Başkanı Cenk Alper ve EDU Direktörü Dr. Cüneyt Evirgen’in katıldığı oryantasyon seansı ile başladı. Programda 9 farklı grup şirketinden, 21 katılımcı yer alıyor.
Sanayi Liderleri Programı, 9 aya yayılacak şekilde toplam 10 modül, 2 mükemmellik ziyareti ve paylaşım oturumlarından oluşuyor. Program, toplam 35 farklı konu başlığında, Gündüz Ulusoy’un mentorluğu, Kemal Kılıç’ın koordinatörlüğünde sürdürülecek.
The Future Seminar Series, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ersin Göğüş'ün "Mission to Mars: Are You Ready?" konulu semineri ile devam ediyor.
Mission to Mars: Are You Ready? konulu seminer 13 Mart 2019, Çarşamba günü saat 13:40'ta Sinema Salonu'nda gerçekleşecek.
The Future Seminar Series'in 2018-2019 güz dönemi programı aşağıdaki gibidir:
27 Şubat 2019 – Emre Erdem – Social Impacts of Renewable Energy Technologies
13 Mart 2019 – Ersin Göğüş – Mission to Mars: Are You Ready?
20 Mart 2019 – Tuğçe Yüksel – Electric Mobility: Shaping the Sustainable Future
27 Mart 2019 – Meltem Elitaş – Antibiotics in the Past, Present and Future: Friends or Foes?
3 Nisan 2019 – Christopher Mayack – The Evolution of Social Behavior in Bees
17 Nisan 2019 – Albert Levi – Using Human Body as Cryptographic Key
15 Mayıs 2019 – Andrew Berry – Hunting for the Genes that Makes Humans Human
Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.
#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burak Gökgür oldu.
"Eğer bir insan sinerjiyi, hareketi, hayatla iç içe olmayı, aynı zamanda kendini geliştirmeyi, daha önce de söylediğim gibi bu interdisiplinar yapıyı seviyorsa, hayattan hem keyif almayı hem öğrenmeyi istiyorsa, bunlar için Sabancı Üniversitesi tek adres diyebilirim"
Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burak Gökgür
MÜ-ED: Merhaba, şu anki çalışma alanınıza sizi yönlendiren ne oldu?
BG: Doktoradaki hocalarım oldu. Danışmanım bana böyle bir alan olduğunu, perakende operasyonları olduğunu söyledi. Ben de bunlardan bir haberdim, araştırmaya başladım. Esasında tamamen içinde olduğumuz bir dünya olduğunu fark ettim. Yani kampüsün içindeki Şok'a girdiğiniz zaman bile, o raflarda gördüğünüz fiyatları, indirimleri esasında ayarlayan ve kararlarını veren bizler oluyoruz. Böyle bir dünyanın bizle beraber olması da beni bu alana teşvik etti.
MÜ-ED: Sabancı Üniversitesi'ne gelişiniz nasıl oldu?
BG: Ben doktoradan geçen sene mezun oldum. Esasında dünyanın her tarafına başvurdum ve başka teklifler de aldım fakat Sabancı Üniversitesi bir dünya üniversitesi. O yüzden Sabancı Üniversitesi'ni tercih ettim diyebilirim.
MÜ-ED: Sabancı Üniversitesi'ne katıldıktan sonra üniversite veya kampüsle ilgili öğrenip şaşırdığınız bir şey var mıydı?
BG: İsimlere şaşırdım. SU hep kullanılıyor, ilginç ve güzel geldi. Kütüphanenin bilgi merkezi olmasına şaşırdım. Öğrenci işlerinin ÖK olmasına şaşırdım. Sevdiğim bir şey var, burada herkes iç içe. Öğrenciler ve fakülte iç içe. Bu sinerji üniversitede güzel bir şey.
MÜ-ED: Sizce yönetim bilimlerini işletmeden ayıran nedir?
BG: Bunun Türkçe'ye çevrilmesinden kaynaklı bir durum olduğunu düşünüyorum. Çünkü, yurtdışına baktığımız zaman bu management gibi bölümlerin hepsinin endüstri mühendisliği metotlarını, yöntemlerini, işletme problemlerini uygulama gibi bir durum oluyor. Türkiye'de ise en başta endüstri mühendisliği adı altında mekândan çıkıyor. Yurtdışında ise bu tamamen perakende, işletme tarafında. Burada ayıran kısmı şöyle söyleyebilirim; biz biraz daha operasyonel, daha mikro düzeyde bakıyoruz bu programlara. Ama genel çerçeveyi düşünürsek burada finans, pazarlama, birçok şey var. Bunlar daha uzun, stratejik kararlar alırlarken, biz daha çok kısa dönemli ya da operasyonel kararlar almayı sağlıyoruz.
MÜ-ED: Endüstri Mühendisliği ve Yönetim Bilimleri hangi noktalarda kesişir, sizce endüstri mühendisliği okuyanlar bu alana yönelebilir mi?
BG: Lisans alanında farklılar doğru, çünkü endüstri mühendisliğinde matematik altyapısı daha güçlü bir eğitim veriliyor. İşletmede ise o kadar detaya inilmiyor. Ben de çok bilmiyorum, dışarıdan bir gözlem olarak söylüyorum bunu, çünkü lisans ve yüksek lisansımı endüstri mühendisliği üzerine yaptım. Doktorada ve ilerleyen zamanlarda ise kesişiyor tabi ki çünkü endüstri mühendisliği de işletmenin bir problemine, bir departmanına bakıyor. Bakılan problem olarak çok farklı olduğunu düşünmüyorum ama bakılan perspektif açısından oldukça farklı olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi işin içine bir operasyon katıldığında endüstri mühendisliğine ihtiyaç var. Yani detayına inersek; talep planlama, fiyatlandırma politikası gibi konularda matematik işine giriyor ve bir endüstri mühendisliğine ihtiyaç oluyor. Ne yazık ki sadece işletme görmüş birisi için sıkıntı olabiliyor bu konuda. Ama temelde perspektif farkı dışında çok da bir fark görmüyorum.
"MGMT201 dersi bir işletme ya da yönetim bilimleri fakültesi
öğrencisinin uzun dönemde izleyeceği yolun kısa bir özeti"
MÜ-ED: MGMT 201 dersinden bahsedebilir misiniz?
BG: MGMT201 dersi bir işletme ya da yönetim bilimleri fakültesi öğrencisinin uzun dönemde izleyeceği yolun kısa bir özeti gibi oluyor. Çünkü öğrenciler burada pazarlama, finans, operasyon başlıkları altında belirli bazı konuları görüyorlar. Ve bu da çok introductory (giriş) seviyesinde oluyor. Daha sonra bu öğrendikleri “nedir? Ne değildir?” özet bilgiler çerçevesinde bir ders projesi geliştiriyorlar. Bu bir startup projesi ya da merak ettikleri bir fizibilite projesi olabilir. Bu şekilde hem bu fakülte ne oluyor diye biraz terminoloji öğreniyorlar, hem de bir ısındırma dersi diyebiliriz.
MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?
BG: Eğer bir insan sinerjiyi, hareketi, hayatla iç içe olmayı, aynı zamanda kendini geliştirmeyi, daha önce de söylediğim gibi bu interdisiplinar yapıyı seviyorsa, hayattan hem keyif almayı hem öğrenmeyi istiyorsa, çok klasik bir cümle oldu ama bunlar için Sabancı Üniversitesi tek adres diyebilirim.
"Neden sorusunu zoraki soruyorsanız akademisyenlik biraz
zor ve sıkıcı. Çünkü sektör ile akademik hayat baya farklı."
MÜ-ED: Akademisyen olmaya nasıl karar verdiniz?
BG: Ben akademisyen olmaya çok erken karar verdim. Üniversitenin ikinci sınıfında bizim zorunlu stajımız vardı. Bu stajda da gördüm ki, hatta derste de kendime çok kez soruyordum, şimdi çok şey öğreniyoruz evet ama dışarıda dünya böyle değil. Kurulu bir sistem var, biz bu sisteme girip bir tool olacağız. Biz bu kullandıklarımızı, gördüklerimizi kullanamayacağız. Ve ondan sonra dedim ki neden akademisyen olmuyorum ki? Zorunlu stajdan sonra bir de opsiyonel staj yapıp başka da hiç staj yapmadan sektör kariyerini hiç düşünmeden akademik kariyerime devam etmeye karar verdim. Hatta stajlarım bittikten sonra yaz okulunda gönüllü olarak asistanlık yapmaya başladım ki bu konuda biraz tecrübe kazanayım diye. O yüzden hiçbir sektör kariyerim olmadan akademisyen olmaya genç yaşta karar verdim diyebilirim. Buradaki en önemli şey “Neden?” sorusunu cevaplarken keyif almak. Neden sorusunu zoraki soruyorsanız akademisyenlik biraz zor ve sıkıcı. Çünkü sektör ile akademik hayat baya farklı. Sektöre bakıldığında dışarıdan daha hareketli görünüyor ama akademik hayatta da neden sorusunu keyifli bir şekilde sorabiliyorsanız gayet güzel bir şey.
Akademisyene Sor: Burak Gökgür
Burak Gökgür kimdir?
Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burak Gökgür hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın.
#AkademisyeneSor nedir?
Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, TÜSİAD’ın iş birliği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı’nın desteği ile hayata geçirilen İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi’nin (BADV) pilot şirketlerinden Vodafone, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel Aile İçi Şiddetle Mücadele Politikalarını çalışanlarına duyurmak üzere Red Minutes etkinliği düzenledi.
Vodafone Konferans Salonu’nda, 6 Mart 2019, Çarşamba günü düzenlenen etkinlikte Vodafone İnsan Kaynakları Direktörü Bülent Bayram moderatörlüğünde bir panel düzenlendi. Panelde Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu, Kadının Güçlendirilmesi Projeleri Yöneticisi Sevda Alkan da konuşmacı oldu.
İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi hakkında bilgi veren Sevda Alkan, 2014 yılında 20 şirketin çalışanlarına yönelik anket çalışmasıyla başlayan projenin, ilk yılında 17 şirketin gönüllü olduğunu ve 2019 itibari ile Vodafone dahil 52 şirkete ulaştıklarını söyledi. Alkan, projenin İstanbul’da sınırlı kalmadığını Bursa, Antalya, İzmir gibi illere yayıldığını ve organize sanayi bölgelerinin de projeye dahil edildiğini belirtirken şirketlerin aile içi şiddetle mücadele politikalarını oluşturmalarının ve çalışanların şiddetle mücadele konusunda farkındalığının arttırılmasının öneminden bahsetti.
Panelde ayrıca UNFPA’den Elif Elçi Çarıkçı ve UNFPA Sözcüsü Edis Görgülü de konuşmacı oldular.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Mart ayı boyunca sürecek etkinlikler düzenliyor.
Bu yılki teması “Toplumsal Cinsiyet, Kent, Mekan” olarak belirlenen etkinlikler kapsamında, 9 Mart 2019, Cumartesi günü “Şehri Birlikte Yürümek: Feminist Pedagojiler” başlıklı etkinlik düzenlendi. “Cins Adımlar Kadıköy Yürüyüşü”nün ardından Karaköy Minerva Palas’ta iki oturumdan oluşan panele geçildi.
İlk oturumun tartışmacılığını SU Gender Direktörü Ayşe Gül Altınay yaptı. Ayşe Gül Altınay, Cins Adımlar’ın tasarımında, 2005-2007 yılları arasında düzenlenen yürüyüşlerin, Bochum’da ve Budapeşte’de katıldığı yürüyüşlerin ilham kaynağı olduğunu söyledi. ilk oturumda Andrea Petö, Margarida Queirós, Alexandra Luis, Linda Unger konuşmacı oldular ve Budapeşte, Lizbon, Bochum gibi kentlerde düzenledikleri yürüyüş deneyimlerini aktardılar.
İkinci oturumun tartışmacılığını Cins Adımlar Programı Koordinatörü Sema Semih üstlendi. İstanbul’daki yürüyüşleri konu alan panelde, Aylin Vartanyan bir metot olarak yürümeyi incelerken, Nazlı Tümerdem İstanbul Walkabouts projesini, Serkan Taycan İki Deniz Arasında projesini ve Hazal Özkalkan Karakutu’da düzenledikleri hafıza yürüyüşlerini aktardı.
Etkinlik, Kristen Sarah Biehl’in kolaylaştırıcılığı olduğu “Hasat” oturumu ile sona erdi. Oturumda günün değerlendirmesi yapıldı
Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Mart ayı gösterilerinin bilet satışları devam ediyor.
IMIS
02 - 03 Mart 2019, Cumartesi-Pazar
10:00-17:00
IMIS (International Management and Industrial Engineering Summit), Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Kulübü (IES) önderliğinde gerçekleştirilen Sabancı Üniversitesi'nin en kapsamlı kariyer etkinliği.
Her sene farklı bir tema çerçevesinde gerçekleştirilen iki günlük etkinlikte katılımcılar iş hayatından tanınmış, başarılı isimlerle bir araya getiriliyor. Sektöründe lider şirketlerden üst düzey konuşmacılar ve ünlü konuklar başarı hikayelerini izleyenlerle paylaşarak, onlara hayatlarındaki riskleri yönetme konusunda rehber olacaklar.
-
"MAZHAR ALANSON" konseri
05 Mart 2019
20:00
SGM’de Mart ayının ilk konseri yılların sanatçısı Maazhar Alanson’dan. Şarkıcı, gitarist, söz yazarı ve oyuncu, MFÖ grubunun vokalisti Mazhar Alanson, solo performası ile Gösteri Merkezi'nde sevenleri ile buluşacak. ''Söz Müzik Mazhar Alanson'', ''Türk Lokumu Tatl Rüyalar'', ''Herşey Çok Güzel Olacak'' gibi solo albümleri bulunan, 70'lerden bu yana müzikte kilometre taşı olan, 3 neslin sevdiği ve dinlediği, pek çok ödülün sahibi sanatçımızın konseri ile bahara muhteşem bir merhaba!
-
"IVANOV" tiyatro oyunu
07 Mart 2019
20:00
Toplumsal yaşantının dışında kalmış ve bunalıma sürüklenmiş, oldukları yerde 'dönüp duran' aydınlar, küçük burjuvalar... İnsanın kendine acımasının, kendi dertlerine gömülmesinin onu yalnızlığa ve yok oluşa sürüklemesi. Tiyatro DasDas'ın güncel yorumunda Çehov'un bütün oyunlarında bulunan bu ortak temalardan 'kendine acıma' ve 'kendi yok oluşunu hazırlama' temaları ön plana çıkıyor. Günümüz insanı belki de Çehov'un Moskovalı Hamlet'im dediği Ivanov'undan ve diğer karakterlerinden daha da fazla üzüntüyle kuşatılmış durumda, daha güçsüz. Oysa "üzüntü insanı zeki kılmaz. Üzülünce hapı yutmuşsunuz demektir. İşte bu yüzdendir ki, iktidarlar yönetenlerin üzüntülerine ihtiyaç duyarlar."
-
"HUNİLİLER" tiyatro oyunu
14 Mart 2019
20:00
Yiğit Özgür’ün Hunililer’i akıl hastası değildir. Akıl gitmiş, ama geriye özgürlük, utanmazlık, merak, vicdan, masumiyet ve… saçmalık kalmıştır. “Şöyle beyaz entarili, çıplak sayılacak kadar takısız taklavatsız, ne yapsalar hoş görülebilecek, ne söyleseler alınganlık yapılamayacak karakterler olsun istedim” gibi şeyler demişti bana Yiğit. Bunlar sahneye çıksalar “normal” seyirci karşısında n’aparlardı acaba? İşte bu sorunun cevabı, Ezel Akay'ın yönettiği, Aysa Prodüksiyon yapımı Hunililer oyununda.
-
"BROTHERS TRİO" konseri
21 Mart 2019
20:00
Özcan Yılmaz (keman) Burak Kayan (viyola) ve Burak Ayrancı’ (viyolonsel) den oluşan, Brothers Trio klasik müzik enstrümanlarıyla geçmişten günümüze, birbirinden farklı tarzlarda popüler eserleri büyük bir ustalıkla icra ediyor. Brothers Trio, bu yönüyle diğer alışılagelmiş trio ve kuartetlerden ayrılarak, her yaştan her nesilden izleyiciye hitap ediyor.
-
"ROMEO VE JULIET" tiyatro oyunu
27 Mart 2019
20:00
William Shakespeare’in en ünlü ve en çok oynanan oyunlarından biri olan Romeo ve Juliet oyunu sahne, film, müzik ve opera mekanlarına defalarca adapte oldu. Bu defa, Polonya- Rzeszow Maska Tiyatrosu'nun yorumu SGM’de izlenebilecek.
Bilet Fiyatları:
Sabancı Üniversitesi Öğrenci: 12.50 TL.
Sabancı Üniversitesi Çalışan: 25 TL
Tam: 35 TL
Birbirinden keyifli bu etkinliklerin biletleri hafta içi Akbank karşısındaki "SGM Gişe"den ya da biletix kanalından temin edilebilir.