Subject-Based Discussions 9 Nisan Salı günü Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ayşecan Terzioğlu'nun "Social Science Perspectives on Human Body" konulu semineri ile başlıyor.
"Social Science Perspectives on Human Body" konulu seminer 9 Nisan 2019 Salı günü saat 12.40'ta MDBF L063'de gerçekleşecek.
Subject-Based Discussions'ın 2018-2019 bahar dönemi programı aşağıdaki gibidir:
9 Nisan 2019 – Ayşecan Terzioğlu – Social Science Perspectives on Human Body
16 Nisan 2019 – Demet Kurtoğlu Taşdelen – Performative Philosophy: The Meeting of Philosophical Exploration and Movement
7 Mayıs 2019 – Junko Kanero – Learning Language with Human and Robot Tutors
Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.
Sabancı Üniversitesi, iş dünyasının öncü uygulamalarından olan arama çalışmalarını, bir ilki gerçekleştirerek Arama Kürsüsü ile akademik boyuta taşıyacak.
Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Oğuz Babüroğlu’nun başkanlığında çalışmalarını yürütecek Arama Kürsüsü’nün tanıtımı iş dünyasından temsilcilerin katılımıyla yapıldı.
“Yeni dönemde büyük atılımlar içinde olacağız”
Toplantının açılış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ve Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı. Yusuf Leblebici Sabancı Üniversitesi’nin yeni dönemde büyük atılımlar içinde olacağını söyledi. “Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olmakla yetinmeyeceğiz, dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olma yolunda adımlar atacağız” dedi. Eylem Araştırması alanındaki Arama Kürsüsü’nün bu adımlardan biri olduğunun altını çizen Leblebici, Oğuz Babüroğlu’nun Arama Kürsüsü ile tecrübelerini öğretim üyeleri, öğrenciler ve iş dünyası ile paylaşarak yeni çığırlar açacağını ifade etti.
“İlk mottomuz arama konferansında oluştu”
Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi’nin arama konferansı ile kurulan ilk üniversite olduğunun altını çizdi. Yapılan ilk arama konferansında üniversitenin mottosu “Birlikte yaratmak ve birlikte geliştirmek”in de oluştuğunu söyledi.
Oğuz Babüroğlu Arama Kürsüsü’nü ve hedeflerini anlattı
Arama Kürsüsü hakkında bilgi veren Oğuz Babüroğlu konuşmasına “arama” kavramını açıklayarak başladı. Oğuz Babüroğlu aramanın; bir paradigma, eylem araştırması yaklaşımı, metodoloji ve katılımlı danışmanlık uygulaması olduğunu söyledi. ‘Arama’da bir nedensellik ve bilimsel yaklaşım olduğunu da sözlerine ekledi. Aramanın birlikte yapmakla olacağına vurgu yapan Babüroğlu, aramanın var olan akılların harmanlamasını ortak akıl mekanizmaları ile sağladığını dile getirdi.
Eylem araştırmasının yöneylem araştırmasından farkına değinen Babüroğlu, “Eylem araştırması daha davranışsal, birlikte hareket etmeye yönelik, yüz yüze olan bir modellemedir. Diyalog yaklaşımı ile gerçeği döndürür ve faydalı bilgiyi üretir” dedi.
Babüroğlu aramanın; strateji geliştirme, gelecek senaryoları, yönetişim, organizasyon geliştirme, inovasyon tasarımı, kültür yönetimi ve sektörel işbirliği ile ortak çıkar formülü tasarımı konularında danışmanlık sunduğunu da sözlerine ekledi. Oğuz Babüroğlu bugüne kadarki deneyimlerinden akademik yansıtmaları olduğunu söylerken, Arama Kürsüsü ile bunları yayına dönüştürmeyi hızlandıracaklarını da belirtti.
İş dünyası ve üniversite arasında köprü olacak Sabancı Üniversitesi Arama Kürsüsü’nün hedeflerinin; Türkiye'de yapılan eylem araştırması projelerinin akademik boyutunu desteklemek ve geliştirmek için doktora öğrencileri yetiştirmek, üniversite - sanayi iş birliği ile “sanayi doktorası” yaklaşımı oluşturarak çalışan yöneticilerin dönüşümleri eylem araştırmasıyla yapabilmesini sağlamak, Sabancı Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde bu yaklaşım ile çalışan veya çalışmak isteyen diğer öğretim üyelerinin iş birliğini ve bu doktora programına katkısını sağlamak ve eylem araştırması alanında faaliyet gösteren uluslararası platformlarda kurumlar ve akademisyenlerle etkin iş birliği oluşturmak olduğunu söyledi. Eylem araştırmasında olduğu gibi faydalı bilgi üretmeye odaklanan, akademik boyuta sahip çıkmak istediklerinin altını çizdi. Akademik dünyanın disiplin getirdiğini ve üretilen bilgiyi konumlandırdığını ifade etti.
Oğuz Babüroğlu, kürsü bünyesinde bir doktora programı açılacağı bilgisini verdi. Şirket çalışanlarının, yöneticilerin ve tepe yönetim adaylarının doktora öğrencisi olabileceklerini söyledi. Gelecekte iş dünyasını çok boyutlu ve karmaşık bir dönüşümün beklediğini vurgulayan Babüroğlu, “Devlet kurumlarına, yerel yönetime, özel sektör şirketlerine, STK’lara dönüşüm yönetimi için gerekli bilgiyi üretme konusunda akademik bir program arıyorduk. Bu programın da eylem araştırması alanında eşzamanlı yürüyen bir proje etrafında örülen doktora düzeyinde bir program olacağını düşünüyoruz” dedi.
Eylem araştırması dönemini Türkiye'de başlatmak istediklerini vurgulayan Babüroğlu, bunun da bir dönüşüm projesi olduğunu söylerken, toplumun dönüşümün yönetimi yetkinliği açısından önemli bir eşik atlatılacağını belirtti.
Doktora programının yöneticilere yönelik olmasının sebebini, akıl yürütme kapasitesini geliştirmek, bunu işbirliği ve takım çalışması içinde yapabilmek, ortak akıl ortamlarını geliştirmek olduğunu ifade etti. Sabancı Üniversitesi’nin yenilikçi ve girişimci genleriyle dünyada ilk kez böyle bir doktora programı başlattığını sözlerine ekledi. Öğrencilerin şirketlerinin bir dönüşüm projesi ile doktora programına katılacaklarını söyleyen Babüroğlu, programın şirketler için avantajlarını şöyle açıkladı:
Doktora programı, bir yandan şirketlerin dönüşüm projelerinin akademik bilgiye dayanılarak yapılmasını bir yandan da akademik bilginin üretimi sürecini destekleyecek.
Tepe yönetim adayları, akıl yürütme kapasitesini geliştirme, akıl yönetimini işbirliği ve takım içerisinde yapabilme, ortak akıl ortamlarını ve programlarını geliştirme yetkinliği kazanacaklar.
Şirketlerin geleceğin tepe yöneticilerini yetiştirmelerini ve şirket içindeki Değişim Yönetimi yetkinliğini güçlendirmelerini destekleyecek.
Sabancı Üniversitesi’nde zeytin ve zeytinyağıyla ilgilenen insanları bir araya getirmek, ulusal ve uluslararası ağlarla iletişime geçirerek doyurucu sohbetlerin, yaratıcı fikirlerin, olası işbirliklerinin yeşerdiği bir platform oluşturmak amacıyla, 12 Nisan Cuma günü "Kampüste Zeytin Günü" programı yapılacak. Akademi, toplum ve üreticileri bir araya getirerek ekonomi, ekoloji, toplum sağlığı ve belki de en önemlisi toplum eğitiminde ilerleme ve yeniliklere katalizör olmak amacıyla düzenlenen programa tüm Sabancı Üniversitesi mensupları davetlidir.
KAMPÜSTE ZEYTİN GÜNÜ
12 NİSAN CUMA
Serüvenine 2010’da Yeni Foça’da başlayan Ege’de Atölye Zeytin Programlarının küçük bir örneği 12 Nisan’da Sabancı Üniversitesi kampüsünde yapılacak. Programın amacı kampüste zeytinyağı sevenleri, sağlığına düşkünleri, topluma dokunan disiplinler ve kültürler arası eğitim nasıl olmalı diye düşünenleri bir araya getirmek. Zevkli, yaratıcı, toplumsal ihtiyaca yönelik projeler için katalizör olmak.
Son yüzyılda Akdeniz’den dünyaya yayılan zeytinyağı en popüler lüks tüketim gıdalarından biri haline geldi. İlaç olma yolunda ilerliyor. Toplum sağlığı açısından devlet politikalarına dahil ediliyor. Türkiye’de zeytinle iç içe yaşıyoruz. Dünyanın dördüncü büyük üreticisiyiz ama nüfusun büyük bir bölümü zeytin bitkisinin tarihsel, ekonomik ve kültürel öneminin pek de farkında sayılmaz. Türkiye’de kişi başı yıllık zeytinyağı tüketimi komşu Yunanistan’ın neredeyse 20’de biri. İstanbul’da her sabah zeytin ağaçlarının yanından geçiyor, her öğünde zeytinyağı tüketiyor, temizlik ve kozmetik için zeytin ürünlerinden faydalanıyoruz. Peki bu inanılmaz bitkinin hayatımıza yaptığı katkının farkında mıyız? Ürettiğimiz ve tükettiğimiz zeytinin ve zeytinyağının kalitesini nostaljiyle karışık duygusallığa kapılmadan değerlendirebiliyor muyuz?
Bu tür sorular ve tartışmalar ilginizi çekiyorsa 12 Nisan Cuma günü saat 10:00’da Fasshane Lounge’da (eski SULounge) zeytin ve zeytinyağı sunumuna katılabilir, yemekte sohbete devam edebilir, yağ tadabilir, öğleden sonra kampüste yeni kurulan zeytinlikte fidan dikimine gelebilirsiniz. Aktif çalışmalara katılım, malzemelerle sınırlıdır. Başvuruyla kabul edilen aktif katılımcıların arasında öğretim üyeleri, öğrenciler ve tadım konusunda yetkin butik üreticiler bulunuyor. Program detaylarını MySU Etkinlik sayfasından görebilirsiniz.
Kampüste Zeytin Günü Programı
10:00
Kampüs Merkezi
Buluşma
10:15-11:30 *
Fasshane Lounge *
Zeytin ve Zeytinyağı Sunum *
11:30-12:00
Fasshane Lounge
Kimyasal & Duyusal Analizler
12:10- 13:00 *
Yemekhane
Yemek ve tadım*
13:00-13:30 *
Bahçe *
Fidan Dikimi *
13:30-14:00
SUNUM
Lab ziyareti
14:00-15:00
FENS Lounge
Grup çalışması
(saatler değişebilir, * işaretli yerler genel katılımına açıktır)
Nelerden bahsedilecek
•Tarih boyunca zeytin meyvesinin medeniyetlerin yükseliş ve çöküşünde yeri
•Kampüsteki zeytin ağaçları ve yeni fidan dikimi
•Zeytinyağı örnekleri arasında kimyasal ve duyusal analiz yoluyla uluslararası standartlara göre iyiden kötüye kalite sınıflandırması•Zeytinyağı örneğinde kalite ve aslına uygunluk kavramları, bunların birey ve toplum refahı için önemi•Zeytinyağının ve Akdeniz diyetinin sağlığa faydalarıyla ilgili bilinenler
Volkswagen DIESELGATE'i ortaya çıkaran, Uluslararası Temiz Taşımacılık Konseyi (ICCT) Direktörü Dr. Peter Mock, İPM–Sabancı Üniversitesi–Stiftung Mercator Girişimi’nin düzenlediği çalıştayda konuştu:
Türk Vergi Sistemi çok kuvvetli ama şu anda emisyonların azaltılması için teşvik içermiyor
(ICCT) Bilim Kurulu Üyesi Murat Şenzeybek ve Uluslararası Temiz Taşımacılık Konseyi (ICCT) Direktörü Dr. Peter Mock
Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren politika araştırma merkezi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Türkiye-Avrupa arasındaki akademik, politik ve sosyal bağları güçlendirmeyi hedefleyen İPM–Sabancı Üniversitesi–Stiftung Mercator Girişimi, “Türkiye'de Binek Otomobillerden Kaynaklanan Emisyonların Azaltılması: Vergilendirme Politikalarının Rolü” konulu çalıştaya ev sahipliği yaptı. Çalıştaya konuşmacı olarak katılan “Volkswagen DIESELGATE'i ortaya çıkaran, Uluslararası Temiz Taşımacılık Konseyi (ICCT) Direktörü Dr. Peter Mock, “Türk vergi sisteminin şu anda emisyonların azaltılması için teşvik içermediğini söyledi
Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren politika araştırma merkezi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Türkiye-Avrupa arasındaki akademik, politik ve sosyal bağları güçlendirmeyi hedefleyen İPM–Sabancı Üniversitesi–Stiftung Mercator Girişimi,“Türkiye'de Binek Otomobillerden Kaynaklanan Emisyonların Azaltılması: Vergilendirme Politikalarının Rolü” konulu çalıştaya ev sahipliği yaptı. Çalıştaya; dünya çapında yankı uyandıran “Volkswagen DIESELGATE' konusunu ortaya çıkaran, Uluslararası Temiz Taşımacılık Konseyi (ICCT) Direktörü Dr. Peter Mock da konuşmacı olarak katıldı.
3 Nisan Çarşamba günü Sabancı Üniversitesi Minerva Han’da İPM Kıdemli Uzmanı Dr. Ümit Şahin’in açılış konuşmasıyla başlayan çalıştaya (ICCT) Direktörü Dr. Mock’un yanısıra (ICCT) Bilim Kurulu Üyesi Murat Şenzeybek ve Alman Çevre Bakanlığı’ndan Mareike Welke de katıldı.
Çalıştayda, Türkiye'de binek araç pazarının mevcut yapısı ve sadece elektrikli araçlarla sınırlı olmayan bir çerçevede emisyon seviyeleri ile düşük emisyon seviyeli araçların payının arttırılmasına yardımcı olabilecek politika seçeneklerine genel bir bakış sunularak araç vergilendirme politikaları vurgulandı. Ayrıca, yakıt tüketimi ve karbondioksit (CO2) emisyonlarının yanı sıra azot oksit (NOx) gibi hava kirletici emisyonlara da değinildi.
Fosil yakıtlı araçları 2030’lara doğru yavaş yavaş kullanımdan çıkarmak gerekiyor
Çalıştayın açılışında konuşan Ümit Şahin, şunları söyledi: “Son yayınlanan IPCC Raporu’ndan, 2030 gibi erken bir sürede 1,5 derece daha sıcak bir dünyaya gittiğimizi biliyoruz. Taşımacılık emisyonları, uluslararası deniz depoları ve uluslararası havacılık hariç, tüm sera gazlarının %14'ünü ve fosil yakıtlardan kaynaklanan %20'sini C02 emisyonunu oluşturmaktadır. Karayolu taşımacılığından kaynaklanan emisyonların azaltılmasının, özellikle hafif yolun, enerji sektörüyle birlikte en kolay ve en düşük maliyetli emisyon azaltma yollarından biri olduğunu biliyoruz. Ve küresel iklim eylemi için önceliklerden biri olmalıdır.”
Her yıl hava kirliliği ile ilgili sağlık sorunları nedeniyle 7 milyon insanın hayatını kaybettiğine dikkat çeken Ümit Şahin, “Burada ilk sırada dizel araçlar suçludur. Oxford Üniversitesi’nin açıkladığı çalışma sonucuna göre dizel araçlar, elektrikli araçların 20 katı ve benzinli araçların 5 katı kadar hastalığa sebep oluyor” dedi.
“Volkswagen DIESELGATE'i ortaya çıkaran, Uluslararası Temiz Taşımacılık Konseyi (ICCT) Direktörü Dr. Peter Mock, Türk Vergi Sistemi’nin çok kuvvetli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Türkiye’de az emisyonlu araçlar için münferit teşvikler yapılıyor ancak genel bir iyileşme için daha yaygın bir uygulama daha uygun olabilir. Türk Vergi Sistemi çok kuvvetli, bu avantaj az emisyon üreten araçların daha az vergilendirmesi ve çok üretenlerin de çok vergilendirmesi şeklinde kurgulanabilir. Çünkü vergi sisteminin şu andaki hali karbondioksit (CO2) emisyonlarının azaltılması için bir teşvik içermiyor. Diğer taraftan, tüketici bakımından da daha az emisyon daha az yakıt tüketimi anlamına geldiğinden daha ekonomik olmaktadır. Bugün sadece hibrit veya elektrikli araçlarda değil benzinli araçlar için de az emisyon mümkündür. Dolayısıyla uygulamanın yaygınlaştırılması mümkündür.”
Avrupa’da Bonus/Malus Sisteminin Tanıtımı Artıyor
Birçok AB üye ülkesi yeni araçlar için olabilecek vergi sistemleri için primlerin yeni elektrikli araç satın alımında verildiği “bonusmalus” u tanıttığını vurgulayan Peter Mock, bu tanıtımdan sonra İsveç’te elektrikli araç satışlarının arttığını vurguladı. Mock, çalıştayda şu konulara vurgu yaptı:
Taşımacılık, CO2 azaltımı açısından diğer sektörlerin gerisinde kalıyor.
AB düzeyindeki zorunlu araç CO2 standartları, 2030 yılına kadar emisyonların azaltılmasına yardımcı olacaktır.
Paris Anlaşması’nı yerine getirmek için AB üye devlet düzeyinde ilave önlemler alınması
gerekiyor.
Birçok AB üye ülkesi, araba vergilendirme sistemleri gibi “bonus-malus” u tanıtıyor.
Türkiye güçlü bir araç vergi sistemine sahip, ancak şu anda CO2 için geçerli değil.
Küresel olarak, şehirler tarafından kullanılan düşük / sıfır emisyonlu araçlara doğru kaymaya
tanık oluyoruz.
CO2Araç standartları iklim hedeflerimizi karşılamak için yeterli değil ek önlemler gerekli
2017'den beri, Murat Şenzeybek, ICCT'nin Türkiye taşıt pazarı analizlerine liderlik ediyor. Çalışmalarının odak noktası, Türkiye'deki taşıt vergilendirme sisteminin düşük ve sıfır emisyonlu araçlara geçişi desteklemek için nasıl potansiyel olarak uyarlanabileceği konusudur. Temelde iki yıl süren araştırma projesi, İstanbul Politikalar Merkezi - Sabancı Üniversitesi - Stiftung Mercator Girişimi tarafından finanse ediliyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Hakkında
İstanbul Politikalar Merkez (İPM) demokratikleşmeden iklim değişikliğine, transatlantik ilişkilerden çatışma analizi ve çözümüne kadar, önemli siyasal ve sosyal konularda uzmanlığa sahip, çalışmalarını küresel düzeyde sürdüren bir politika araştırma kuruluşudur. İPM araştırma çalışmalarını üç ana başlık altında yürütmektedir:
2001 yılından bu yana İPM, karar alıcılara, kanaat önderlerine ve paydaşlara uzmanlık alanına giren konularda tarafsız analiz ve yenilikçi politika önerilerinde bulunmaktadır.
#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Berna Beyhan oldu.
"Öğrencilerimizin girişimcilik fikriyle ve girişimci olabilecekleri
birtakım yeteneklerle gelişmelerini ve buradan bu şekilde çıkmalarını istiyoruz"
Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Berna Beyhan
MÜ-ED: Merhaba, yüksek lisans için University of Oslo’yu seçmeye nasıl karar verdiniz?
BB: Aslında benim çalıştığım alan itibariyle biraz orayı seçmek istedim. Çünkü ben daha çok teknoloji üzerine çalışıyorum, teknolojik yeniliklerin toplum ve ekonomi üzerine etkilerine merakım vardı ve o konuda çalışmak istiyordum. İskandinav ülkeleri ve özellikle Oslo’da gittiğim üniversitede böyle özelleşmiş bir enstitü vardı. Orayı seçmiş olmamın nedeni o enstitüye gitmek istememdi. Dolayısıyla biraz konu bazlı bir seçim yapmış oldum.
MÜ-ED: Çalışma alanınızı belirlemenizde neler etkili oldu?
BB: Aslında biraz merak etkili oldu, çünkü ben zaten bilime ve teknolojiye her zaman çok meraklıydım ama onun biraz daha sosyal taraflarına; bilim, teknoloji nasıl üretiliyor, bunların ekonomik ve toplumsal etkileri neler ve bu toplumsal ilişkilerden toplum nasıl etkileniyor, aslında onun üzerine çalışmak istiyordum. Dolayısıyla genel olarak hem masterda hem doktorada bunlar üzerine odaklandım. Şu anda girişimcilik üzerine çalışıyorum, daha doğrusu teknolojik ve akademik girişimcilik üzerine çalışıyorum. Aslında girişimcilik de bunun en önemli parçalarından bir tanesi çünkü girişimciler sayesinde bilimsel ve teknolojik değişimler bir şekilde topluma uyarlanmaya çalışılıyor. Merakım ve ilgi alanımın devamı olarak en sonunda girişimcilik özellikle teknolojik girişimcilik, akademik girişimcilik ve teknolojiyi ticarileştirme gibi kısımlara odaklanmaya başlamış oldum.
"Yaratıcılık ve dışarıdan bilgi toplamak, bu bilgiyi analiz edebilecek
birtakım bilişsel yetenekler geliştirmek girişimciliğin en önemli noktası"
MÜ-ED: Girişimcilik fikri olan lisans öğrencilerine nasıl tavsiyeler verebilirsiniz?
BB: İlk olarak girişimcilik fikirlerini diğerleriyle paylaşmalarını, çünkü ben bunu derslerimde de sürekli vurguluyorum, girişimcilik aslında dışarıdan aldığınız bilgiye çok bağlı bir şey ve dışarıyla ne kadar çok iletişim halinde olursanız, yani kendiniz ve kendi gruplarınız dışında, içinde bulunduğunuz ortam dışında farklı insanlara müşterilere ya da bu konuda teknik çalışan kişilere ne kadar çok danışırsanız o kadar girişimci olma şansınız olabilir. Zaten girişimcilikte de buna alertness deniyor, dışarıdan gelen bilgiye karşı onu alabilecek durumda olmanız gerekiyor. Dolayısıyla fikirlerini öncelikli olarak paylaşmalarını belki yakın arkadaşlarıyla, belki diğer insanlarla, belki bu alandaki diğer insanlar ve müşterilerle ya da potansiyel müşteri olabileceklerini düşündükleri kişilerle paylaşmaları çok önemli. Çünkü ancak o zaman fikirlerinin geçerliliği olup olmadığının farkına varabilirler, bu çok önemli. İkincisi de daha yaratıcı olabilirler bu sayede. Yaratıcılık ve dışarıdan bilgi toplamak, bu bilgiyi analiz edebilecek birtakım bilişsel yetenekler geliştirmek girişimciliğin en önemli noktası diyebilirim. O yüzden bu konuda dışarıya açık olmalarını özellikle öneriyorum.
MÜ-ED: Sizce kurumsal şirketlerde çalışanlar MBA yapmalı mı?
BB: Evet, yapmalı diye düşünüyorum. Çünkü biraz önce bahsettiğim şeyden aslında kaynaklanıyor, yenilik yapabilmenin, daha yaratıcı olabilmenin, inovasyonun temelinde her zaman şeyi görüyoruz; dışarıdaki bilgiye açık olabilmek ya da bulunduğunuz kutunun dışında düşünebilmek aslında başka insanları, teorileri, bakış açılarını anlayabilmek. Dolayısıyla kurumsal hayatta insanlar bir süre sonra o şirketlerin dışına çok fazla çıkamıyorlar. Çünkü her şirketin kendi kuralları, bilgi alt yapısı, kendine göre birtakım değerleri var ve o değerlerinin dışına çıkıp ya da gündelik hayatının o rutininin dışına çıkıp da aslında farklı bir şeyler yaratamıyorlar. Bir süre sonra yaratıcılık, yenilik yapma tarafları körelmeye başlıyor. Dolayısıyla kurumsal şirkette çalışanlar aslında bir MBA programına katılarak hem dersler dolayısıyla yeni akademik bilgilere ulaşabilirler, hem de başka insanlarla, başka şirketlerden ya da başka altyapıdan gelen insanlarla karşılaşarak kendi yaratıcılık ve yenilik yapma kabiliyetlerini ve motivasyonlarını geliştirebilirler. O yüzden MBA yapmanın bence girişimcilik ve yenilikçilik açısından bakarsak da böyle bir avantajı olabilir, kurumsal şirketlerde çalışanlar için.
"Öğrencilerimizin girişimcilik fikriyle ve girişimci olabilecekleri
birtakım yeteneklerle gelişmelerini ve buradan bu şekilde çıkmalarını istiyoruz"
MÜ-ED: Okulumuzda yönetim bilimleri fakültesinde verdiğiniz girişimcilik derslerinden bahsedebilir misiniz?
BB: Bizim fakültemizde aslında girişimcilik alanında çok fazla ders var, 4 tane ders veriyoruz şu anda. Onun dışında yine girişimcilikle alakalı başka derslerimiz de var, girişimcilik yan dal programımız var. Zaten Sabancı Üniversitesi TÜBİTAK tarafından belirlenen Türkiye’nin en girişimci ve yenilikçi üniversitelerinin arasında da son birkaç yıldır birinci geliyor. Bunda en önemli etkenlerden bir tanesi bizim girişimcilik alanında verdiğimiz dersler ve bunun sonucunda öğrencilerimizin daha fazla girişimcilik aktivitelerinde bulunmaya başlamaları. Dolayısıyla bizim için hem girişimcilik hem YBF açısından da girişimcilik çok önemli. Öğrencilerimizin girişimcilik fikriyle ve girişimci olabilecekleri birtakım yeteneklerle gelişmelerini ve buradan bu şekilde çıkmalarını istiyoruz. Dediğim gibi çok fazla girişimcilik dersi var fakültemizde, bu dersler sadece yönetim fakültesi öğrencilerine açık değil, diğer fakültelerden öğrenciler de bu dersleri alabiliyorlar. Ya da girişimcilik yan dal programımıza kaydolabiliyorlar. Çünkü bakıldığında özellikle son dönemlerde yeni bir kariyer yönü olarak ortaya çıkmaya başladı. Gençler arasında girişimci olmak isteyenlerin de sayısı çok fazla. Biz de bu anlamda öğrencilerimizi derslerle desteklemeye ve ders dışı birtakım faaliyetlerle desteklemeye çalışıyoruz.
MÜ-ED: Akademik kariyerinize Sabancı Üniversitesi’nde devam etmenizdeki etmenler nelerdir?
BB: Sabancı Üniversitesi ülkemizin en yenilikçi üniversitelerinden biri. Bunu sadece TUBİTAK bize söylediği için değil, üniversitede olduğumuz için de biliyoruz. Bir kere eğitim sistemi çok farklı, dolayısıyla öğrencilerin bakış açıları da farklı oluyor. Aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’ndeki tüm akademisyenlerin buna göre daha özgürlükçü ve yeni şeyler keşfetmeye daha yakın oluyor. O yüzden seçtim. İnterdisipliner yapısı sadece eğitimle, derslerle ilgili değil aynı zamanda akademisyenler için de büyük avantajlar sağlıyor. Fakülteler arası derslerin geliştirilmesi ve bu konuda akademisyenlerin teşvik edilmesi, aynı zamanda öğretim üyeleri ve fakülteler arasında işbirliğinin desteklenmesi benim kararımda en önemli etkenlerden biriydi. Dolayısıyla bu interdisipliner yapı ve özgürlükçü yapı sadece öğrenciler değil aynı zaman akademisyenleri de etkileyen ve onlar için uygun bir ortam sağlayan bir yapı. Bu da üniversitemizi yenilikçi ve özgürlükçü bir hale getiriyor.
"Öğrenciler bu disiplinlerarası ortamdan çok fayda sağlayabiliyor"
MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?
BB: Öğrenciler açısından bakmak gerekirse biraz önce bahsettiğim şeyler burada da geçerli. Öğrenciler için program seçebilme özgürlüğü çok önemli bence. 18 yaşınızda vermiş olduğunuz bir kararı ömür boyu taşıyor olmak çok zor. Sabancı Üniversitesi bu anlamda avantaj sağlıyor; kendilerini tanımaları, kendilerinin neye meraklı olduklarını, neyi istediklerini, ileride ne yapmak istediklerine karar verip program seçmelerini sağlamak bence üniversitemizin sağlamış olduğu en önemli avantaj. Bu da daha özgürlükçü bir yapının oluşmasına olanak sağlıyor. Öğrenciler bu disiplinlerarası ortamdan çok fayda sağlayabiliyor. Aynı zamanda farklı fakültelerden ders seçebilmeden tutun da yan dallara kadar bir takım avantajlarla aslında geliştirmiş oluyorlar.
Akademisyene Sor: Berna Beyhan
Berna Beyhan kimdir?
Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Berna Beyhan hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın.
#AkademisyeneSor nedir?
Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor.
#AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), 8 Nisan 2019, Pazartesi günü Sabancı Üniversitesi’nde “STEM & Gender” başlıklı bir buluşma düzenliyor.
Açılış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ve Eski Rektör Vekili ve Yardımcısı, 2018 AAAS Bilim ve Diplomasi Ödülü ve 2017 Rammal Ödülü sahibi Zehra Sayers yapacak.
Buluşmada; Türkiye’den ve dünyadan STEM alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik iyi örnekler, STEM alanında özellikle karar verici pozisyonunda kadınların sayısını artırmak için yapılabilecek çalışmalar, STEM alanında sanat ve yaratıcılığın rolü ve Sabancı Üniversitesi’nde STEM alanından toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için yapılabilecek çalışmaların ele alınacak. Ayrıca SU Gender’ın Avrupa Birliği Ufuk 2020 Programı’nın “Science with and for Society” (Toplumla ve Toplum İçin Bilim) programı çerçevesinde başlayan “Gender Equality Actions in Research Institutions to traNsform Gender Roles” (GEARING-Roles) projesi ile ilgili de bilgi verilecek.
SSBF G022’de, 10:30 – 12:00 saatleri arasında gerçekleşecek konferansa tüm Sabancı Üniversitesi mensupları davetlidir.
Not: Konferans dili İngilizce olup, çeviri yapılmayacaktır.
Program:
Tarih: 8 Nisan 2019, Pazartesi
Yer: SSBF G022
Saat: 10:30 – 12:00
Açılış Konuşmaları
Yusuf Leblebici, Sabancı Üniversitesi Rektörü
Zehra Sayers, Sabancı Üniversitesi Eski Rektör Vekili ve Yardımcısı, 2018 AAAS Bilim ve Diplomasi Ödülü ile 2017 Rammal Ödülü sahibi
GEARING-Roles Sunumu
Ayşe Gül Altinay and Zeynep Gülru Göker, GEARING-Roles (Gender Equality Actions in Research Organizations to TraNsform Gender Roles), SU Gender
STEM & Toplumsal Cinsiyet Yuvarlak Masa Tartışması
Moderatör: Emine Süphan Bakkal
Berrin Yanıkoğlu, Veri Analizi Mükemmeliyet Merkezi Direktörü
Canan Atılgan, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı
Fazilet Vardar Sukan, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Direktörü
Şirin Tekinay, Küresel Mühendislik Fakülteleri Dekanları Konseyi Üyesi ve Sabancı Üniversitesi Eski Rektör Yardımcısı Zehra Sayers, Sabancı Üniversitesi Eski Rektör Vekili ve Yardımcısı, 2018 AAAS Bilim ve Diplomasi Ödülü ile 2017 Rammal Ödülü sahibi
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisine kapsamlı bir etkinlik programıyla veda ediyor.
6-7 Nisan tarihlerinde ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisi kapsamındaki Rus Avangardı akımının zengin üretiminden ilham alan kapanış programı, 6 Nisan Cumartesi tüm gün SSM’de.
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Sabancı Holding’in katkılarıyla ev sahipliği yaptığı ve süresi 7 Nisan Pazar gününe kadar uzatılan “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisini kapsamlı bir kapanış programıyla uğurluyor.
Rus Avangardı akımının Türkiye’deki en kapsamlı sergisi olan ve ziyarete açıldığı 18 Ekim 2018’den bu yana sanatseverler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan sergi kapsamında, 6 Nisan Cumartesi günü, Rus Avangardı’nın sanatı her alana yaymak felsefesinden esinle hazırlanan ve meditatif yoga, küratörlü sergi turu, konferans ve konserden oluşan bir etkinlik dizisi gerçekleştirilecek.
Program, Cihangir Yoga eğitmenleri eşliğindeki yoga seansıyla saat 09.00’da başlayacak. Serginin yıldızlarla kaplı Kozmizm bölümünde gerçekleşecek seans, ressam ve müzisyen Mikhail Matiushin’in öncüsü olduğu avangard akım “Organik Kültür Okulu” sanatçılarının, eserlerini yaratırken duyularını zenginleştirmek amacıyla uyguladıkları meditatif yöntemlerden ilhamla, yoga pratiğini ritimle birleştirecek.
10.30’da serginin küratörlüğünü üstlenen ve eserlerin büyük bir kısmının ödünç alındığı MOMus – Modern Sanat Müzesi – Costakis Koleksiyonu’nun Müdürü Dr. Maria Tsantsanoglou’nun eşliğinde bir sergi turu düzenlenecek.
Etkinlik, Tsantsanoglou’nun saat 14.00’te MOMus Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Andreas Takis ile birlikte vereceği konferansla devam edecek. Tsantsanoglou’nun, 1917 Ekim Devrimi sonrası dönemde Rus Avangardı’nda sanat eğitimindeki yeni yaklaşımları aktaracağı konferansta, Takis de Fütürizm akımı üzerinden sanat ve siyaset ilişkisini ele alacak.
Günün sonuncu etkinliğinde ise yeni nesil Yunan müzisyenlerinin öne çıkan temsilcilerinden Yorgos Kandylidis (keman), Christos Grimpos (çello) ve Nikos Zafranast (piyano) tarafından kurulan Transcription Ensemble topluluğu, saat 16.30’da özel bir konser verecek. Bu kapsamda, Rus besteciler Aleksandr Scriabin, Paul Juon, Sergey Prokofiev ve Dmitry Shostakovich’in 20. yüzyılın ilk yarısında bestelenmiş ya da transkripsiyonu yapılmış eserleri yorumlanacak. Çoğunluğunu avangard eserlerin oluşturduğu seçki, dönemin müzik anlayışının deneysel unsurlarını dinleyicilere sunacak ve Rus Avangard sanatçı ve okullarının zengin üretiminin müzikteki yansımalarına bir pencere açacak.
Sakıp Sabancı Müzesi, “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisini son kez ziyaret etmek isteyenlere 6-7 Nisan tarihlerinde kapılarını ücretsiz olarak açacak.
Etkinlik Programı:
09.00 – 10.00: Cihangir Yoga eğitmenleri eşliğinde meditatif yoga
10.30 – 11.30: Küratör Dr. Maria Tsantsanoglou rehberliğinde sergi turu
14.00 – 15.30: Konferans
Dr. Maria Tsantsanoglou – “Devrim Sonrası Rusya’da (1917-1927) Sanat Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar”
Prof. Andreas Takis - “Fütürizmin Halleri: Estetize Edilen Siyasetten, Sanatı Siyasileştirmeye”
16.30 – 18.00: Konser
Transcription Ensemble (Rus bestecilerin, 20. yüzyılın ilk yarısından eserleri)
Küratörlü sergi turu İngilizce gerçekleştirilecektir.
Konferansların dili İngilizcedir, Türkçeye simultane tercüme yapılacaktır.
Sabancı Üniversitesi Mezunları Derneği Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen İlham Veren Liderler Konferansı'nda Odgers Berndtson Yönetim Kurulu Başkanı Baroness Virginia Bottemley, “21 Yüzyıl Zorlukları: Üniversiteler, Politika ve İş Hayatı” başlıklı bir konuşma yapacak. 5 Nisan 2019 Cuma günü saat 17:30'da Sakıp Sabancı Müzesi, the Seed'de gerçekleşecek İlham Veren Liderler Konferansı'na tüm Sabancı Üniversitesi mensupları davetlidir.
Tarih: 05 Nisan 2019
Yer: Sakıp Sabancı Müzesi, the Seed
Kayıt: 17:30 Saat: 18:00
Katılım için LCV gereklidir.
Katılım bilginizi 0216 483 94 45 numaralı telefona yada sumed@sumed.org.tr e-posta adresine iletebilirsiniz. Kampüsten katılım sağlamak isteyen Sabancı Üniversitesi mensupları için saat 16.00'da YBF otoparkındanservis kalkacaktır.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet ve Edebiyat Söyleşileri” 2019 Bahar Programı’nda “Sinema ve Edebiyat” başlığıyla sürüyor. 6 Nisan – 8 Haziran 2019 arasında düzenlenecek söyleşilerde romanlar, sinema ve TV uyarlamaları, “toplumsal cinsiyet” perspektifiyle ele alınacak. Başvuru için son tarih 5 Nisan 2019, Cuma.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin (SU Gender), toplumsal cinsiyet tartışmalarına katkı sağlamak üzere düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet ve Edebiyat Söyleşileri” devam ediyor. 6 Mart 2019 – 8 Mayıs 2019 tarihleri arasında Minerva Palas’ta gerçekleşecek söyleşilerde, edebiyat tarihinde önemli yeri bulunan sinema ve televizyona uyarlanmış bazı romanların da dahil olduğu bir seçki ile, toplumsal cinsiyet kavramının eserlerde ne şekilde konumlandığını incelenecek. Daha sonra bu yapıtların sinema ve TV uyarlamalarından bazılarını ele alarak aynı okumaları görsel malzemeye uyarlanmış hallerinde gözlemleme ve tartışma olanağı bulunacak.
TOPLUMSAL CİNSİYET ESERLERDE NASIL KONUMLANIYOR?
On hafta boyunca, Türk ve dünya sinema ve edebiyat tarihinin tanınmış eserleri incelenecek.
Söyleşiler; Sabancı Üniversitesi’nden ve farklı kurumlardan akademisyenlerin sunumlarıyla gerçekleştirilecek. Söyleşiye konu olan eserlerde, toplumsal cinsiyetin nasıl konumlandığı, rollerinin nasıl kurgulandığı ve hangi alt metin ve söylemlerle derinleştirildiği üzerinde durulacak.
Bu yapıtların sinema ve TV uyarlamalarının da ele alınacağı seminerlerde, katılımcılar, söz konusu eserlerin görsel malzemeye uyarlanmış hallerini de toplumsal cinsiyet merceğiyle masaya yatırma fırsatı bulunacak.
Toplumsal Cinsiyet ve Edebiyat Söyleşileri 2019 Bahar Programı şöyle:
Yer: Sabancı Üniversitesi Minerva Palas, Bankalar Caddesi No:2 Karaköy
Saat: 10:00 - 13:00
06.04.2019 Esen Kunt, İstanbul Kültür Üniversitesi
Uyuyan Güzel (Masal); (Film) Yönetmen: Julia Leigh
14.04.2019 Esen Kunt, İstanbul Kültür Üniversitesi
Tuzun Bedeli (Kitap) Yazar: Patricia Highsmith, Carol (Film) Yönetmen:
Todd Haynes
20.04.2019 Hülya Adak, Sabancı Üniversitesi
Öfke (Kitap) Yazar: Philip Roth, Indignation (Film) Yönetmen: James
Schamus
27.04.2019 Murat Akser, Ulster Üniversitesi
Gurbet Kuşları (Kitap) Yazar: Orhan Kemal, Gurbet Kuşları (Film)
Collaboration Space'ın birbirinden farklı konularda gerçekleştirdiği eğitimler Nisan ayında da devam ediyor.
Collaboration Space Nisan Ayı Eğitim Programı
CoSpace Genel Kullanım ve Güvenlik Eğitimi
4 Nisan, 9 Nisan, 19 Nisan, 30 Nisan 2019
Saat: 13.00
Genel alan tanıtımı ve sonrasında bulunan makine ve cihaz üzerindeki uyarı işaretlerinin anlam ve önemi, temel iş sağlığı ve güvenliği hakkında bilgilendirme içeren bir eğitim.
3D Print eğitiminde katılımcıların 3D Printing teknolojisi hakkında bilgilenerek, 3D modelleme yazılımlarda ürettikleri modelleri, 3D baskıya hazır hale getirmeyi ve 3D yazıcılarda üretmeyi öğrenmeleri amaçlanmaktadır.
Bir çok çeşit projenin alt yapısını oluşturan elektronik devrelerin yapımında kullanılan lehim yapma konusunda temel bir eğitim pratik ile desteklenip düzgün lehim yapmanın püf noktalarının öğretilecektir.
Bu eğitimde CoSpace bünyesinde bulunan atölyedeki talaşlı imalat aletlerin kullanımı ve güvenliği uygulamalı olarak gösterilecek, eğitim sonunda başarılı katılımcılar atölyeye giriş izni alacaklardır. Uygulamalı eğitim olacağından her bir seans 2 kontenjan ile sınırlıdır.
Bu workshopta Arduino yazılımının kurulumunu yaptıktan sonra Arduino ve Arduino ile birlikte kullanılabilecek komponentlerden bazılarinı tanıyacak ardindan baslangıç projeleri uygulayarak öğreninlen bilgileri pekiştirip önumuzdeki workshoplara zemin hazırlayacağız.