Ana içeriğe atla

Sabancı Üniversitesi’nde 8 Mart Etkinlikleri

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Mart ayı boyunca sürecek etkinlikler düzenliyor. Bu yılki teması “Toplumsal Cinsiyet, Kent, Mekan” olarak belirlenen etkinlikler kapsamında, bilgi yarışması, film gösterimleri, panel ve söyleşiler gerçekleşecek.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Etkinlikleri

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin ilk etkinliği 6 Mart 2019, Çarşamba günü, 12:00 – 13:00 saatleri arasında Yemekhane’de Feminist Trivia Bilgi Yarışması olarak yapılacak. Türkçe ve İngilizce yapılacak yarışma sonunda kazananlara çeşitli hediyeler verilecek. Aynı gün 13:30 – 15:30 saatleri arasında Sinema Salonu’nda National Geographic’in kampüste güvenli alanları konu edinen “Aşırılıklar Çağı” adlı belgesel gösterimi ve ardından konuyla ilgili forum gerçekleşecek.

Etkinlik dizisinin ikinci etkinliği 9 Mart 2019, Cumartesi günü gerçekleşecek. “Şehri Birlikte Yürümek: Feminist Pedagojiler” başlıklı etkinlik kapsamında 10:00 – 12:00 arasında “Cins Adımlar Kadıköy Yürüyüşü” yapılacak. (Kayıt için: cinsadimlar@sabanciuniv.edu)

Ardından, 14:30 – 18:30 saatleri arasında, Karaköy Minerva Palas’ta iki oturumdan oluşan panele geçilecek. Ayşe Gül Altınay’ın tartışmacılığını yapacağı ilk oturumda Andrea Petö, Margarida Queirós, Alexandra Luis, Linda Unger konuşmacı olacak ve Budapeşte, Lizbon, Bochum gibi kentlerde düzenledikleri yürüyüş deneyimlerini aktaracaklar. İkinci oturumun tartışmacılığını Sema Semih üstlenecek. İstanbul’daki yürüyüşleri konu alan panelde, Aylin Vartanyan, Nazlı Tümerdem, Serkan Taycan, Hazal Özalkan konuşmacı olacaklar. Son olarak, Kristen Sarah Biehl’in kolaylaştırıcı olacağı oturumda günün değerlendirmesi yapılacak. Cins Adımlar yürüyüşü İngilizce yapılırken, ardından gerçekleşecek panelde Türkçe-İngilizce simultane Çeviri yapılacak.

15 Mart 2019, Cuma günü 10.00-13.00 saatleri arasında Minerva Palas’ta “Mekânın Cinsiyeti: Minerva’da Atölye” başlıklı bir atölye çalışması yapılacak (Atölyeye katılım için: sugender@sabanciuniv.edu). Ardından 14.30-16.30 saatleri arasında düzenlenecek “Toplumsal Cinsiyet ve Kent” başlıklı panele geçilecek. Aslı İkizoğlu’nun kolaylaştırıcılığındaki panelde; Ceren Lordoğlu, Selda Tuncer, İclal Ayşe Küçükkırca ve Burcu Hatiboğlu konuşmacı olacaklar.

Mart ayının son etkinliği, 21 Mart 2019 Perşembe akşamı, 18:00 – 20:00 saatleri arasında, Studyo X’te gerçekleşecek. Columbia Global Centers | Istanbul, Hrant Dink Vakfı ve Friedrich-Ebert-Stiftung ortaklığında düzenlenecek Hafızayı Taşıyan Kadınlar: Vatansız Figürler başlıklı panel gerçekleşecek. Aylin Vartanyan ve Ayşe Gül Altınay’ın tartışmacılığındaki panelin konuşmacısı Marianne Hirsch olacak. Etkinlikte Türkçe-İngilizce Simultane Çeviri yapılacak.  


SU Gender Mart 2019

Toplumsal Cinsiyet, Kent, Mekân

Tarih & Saat

Etkinlik Adı

Yer

6 Mart Çarşamba

12.00-13.00  

 

13.30-15.30

      KAMPÜSTE GÜVENLİ ALANLAR

 

  •   Feminist Trivia – Bilgi Yarışması

 

 

·         Belgesel gösterimi ve Söyleşi

“Aşırılıklar Çağı”, National Georgraphic

 

Üniversite Merkezi

Yemekhane

 

 

Sinema Salonu



9 Mart Cumartesi

 

 

10.00-12.00

 

 

14.30-18.30                    

ŞEHRİ BİRLİKTE YÜRÜMEK: FEMİNİST PEDAGOJİLER*

WALKING THE CITY TOGETHER: FEMINIST PEDAGOGIES

 

         ·         Cins Adımlar Kadıköy Yürüyüşü (İngilizce)

*Kayıt için: cinsadimlar@sabanciuniv.edu

 

          ·          I. OTURUM / SESSION I

Andrea Petö, Margarida Queirós, Alexandra Luis, Linda Unger

            Tartışmacı/Discussant: Ayşe Gül Altınay

 

II. OTURUM/  SESSION ıı

Aylin Vartanyan, Nazlı Tümerdem, Serkan Taycan, Hazal Özalkan

Tartışmacı/ Discussant: Sema Semih

 

            ·         Hasat/ Harvesting: Kristen Sarah Biehl

 

 

 

 

Kadıköy

 

 

Minerva Palas

15 Mart Cuma

 

10.00-13.00

 

 

 

 

 

 

14.30-16.30



 

 

  • Atölye: Mekânın Cinsiyeti: Minerva’da Bir Atölye

 

Kolaylaştırıcılar: Gül Köksal, Emre Özyetiş, Burak Acıl, Pelin Kaydan

 

*Kayıt için: sugender@sabanciuniv.edu

 

  • Panel: Toplumsal Cinsiyet ve Kent

 

Konuşmacılar: Ceren Lordoğlu, Selda Tuncer, İclal Ayşe Küçükkırca, Burcu Hatiboğlu

           

Kolaylaştırıcı: Aslı İkizoğlu

 

 

Minerva Palas

 

21 Mart Perşembe

 

18.00-20.00

HAFIZAYI TAŞIYAN KADINLAR: VATANSIZ FİGÜRLER

WOMEN CARRYING MEMORY: STATELESS FIGURES*

Konuşmacı/ Speaker: Marianne Hirsch

Tartışmacılar/ Discussants: Aylin Vartanyan, Ayşe Gül Altınay

Columbia Global Centers | Istanbul, Hrant Dink Vakfı ve FES ile birlikte düzenlenecektir.

Studio X

 

*Panelde Türkçe-İngilizce simultane çeviri sağlanacaktır/ There will be Turkish-English simultaneous translation throughout the panel.

 

 



Alex Wong’dan “İklim Değişikliğinin Estetiği: Kaybolan Beyaz” sergisi

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı Öğretim Üyesi Alex Wong’un “İklim Değişikliğinin Estetiği: Kaybolan Beyaz” başlıklı sergisi SSBF Galeri’de açıldı.  

Sergide Alex Wong’un 2015 yılından günümüze kadar -20 ile -40 santigrat derecede, Sibirya, Baykal Gölü bölgesi, Rusya, Güney ve Doğu Kuzey Çin, Grönland ve İzlanda gibi son derece sert kış koşullarının olduğu buzullu bölgelerde, kutuplarda, yılın tamamında buzlar altındaki toprakta yaşanan bölgelerde çektiği fotoğrafları ve videoları yer alıyor.  

Alex Wong yıllar süren bu çalışmasında çektiği fotoğraflarda, iklim değişikliği ve bundan kaynaklanan aşırı hava durumu davranışlarının yarattığı estetiği çarpıcı ve şiirsel bir görsellik içinde gösteriyor.  

Alex Wong “İklim Değişikliğinin Estetiği: Kaybolan Beyaz” sergisi ile ilgili olarak şunları dile getiriyor:

“Daha önce, sis ve sis oluşumunu (2009-2014) Himalaya sınırlarında kavramsal ve mecazi bir konu olarak sınır ülkelerinin kimliğinin ikilemini vurgulayarak araştırdım. İçerme ve dışlama düşünceleri, bir topluluk içindeki kimlik ve sınır bölgeleri arasındaki ilişkiyi, sınırsız sınır bölgeleri olasılığının yanı sıra açıkça tanımlamak zor. Bu bölgedeki yüksek irtifa ve aşırı durum nedeniyle, zorlu, dostça olmayan ama ilgi çekici Kaybolan Beyaz serisini keşfetmeme yol açtı. 2015 ten beri yakın zamana kadar eksi Santigrat sıcaklığının (-20’den -40’a) altındaki konuyu ve durumu yakalamaya devam ediyorum. Çalışmalarımı, tanık olmak, belgelemek ve ilham vermek amacıyla epik bir anlam çizen bir sinema kompozisyonunda görselleştirmek ve yorumlamak istiyorum. Öte yandan, çoğu fotoğrafçı ideal fotografik sonuçlar elde etmek için havayı önemli faktörlerinin ve değerlendirmelerinin bir parçası olarak alır. Bununla birlikte, benim yaklaşımım havayı kullanmak ve sanatsal araştırma konusu olarak sürekli değişen fenomenler olarak irdelemek. 

İnsan aktiviteleri sıcaklık düştüğünde yavaşlar. Soğuk algınlığı, samimiyetsizlik ve aşırı hava koşulları insanları uzak tutar ve onu sert ve düşmanca ama garip bir şekilde güzel bulurum. Bu benim varlığımı sürdürebilir, ancak nadiren misafirperverdir. Daha önce mümkün olmayan epik bir sinema ve kompozisyon olan geleneksel fotoğrafçılıktan zaten iyi tanıdığımız manzarayı yakalamak için yeni bir bakış açısı getirdiğime inanıyorum. Buz gibi kar ve buz örtüsüyle derin sessizlik sonsuzluğa benziyor. Bu nedenle, bu büyülü beyaz boşluğun çoğu kayıtsız olarak gelir ve gider; kaybolur.” 

Alex Wong’un 50 eserinden oluşan “İklim Değişikliğinin Estetiği: Kaybolan Beyaz” sergisi

6 – 22 Mart 2019 tarihleri arasında SSBF Sanat Galerisi’nde gezilebilir.


BM Söyleşileri başlıyor

Bilgi Merkezi tarafından düzenlenen "BM Söyleşileri" başlıyor. Bilim, kültür, sanat ve bir çok farklı alanda çok değerli kişileri ağırlayacak olan BM Söyleşileri'nin ilk konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Emre Erdem olacak.

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Emre Erdem

6 Mart 2019 Çarşamba günü saat 15.00'te BM 2046 numaralı odada gerçekleşecek olan söyleşide Emre Erdem, "Dijital Devrim, Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Elektrikli Arabaların Geleceği" başlıklı bir sunum yapacak. 

Söyleşiye tüm Sabancı Üniversitesi mensupları davetlidir. 

İlham veren kadınlardan geleceğe mektuplar

Aylık ekonomi dergisi Platin, Mart sayısını Türkiye’nin ilham veren kadınlarına ayırdı. Türkiye’nin ilham veren 100 kadınından geleceğe mektuplar derginin Mart sayısında yayınlandı.

Melsa Ararat

Akademisyen mektupları arasında  yer alan Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat geleceğe dair mesajında  şunları söyledi:    “İşinizi anlamlı bulmuyorsanız, iş ya da meslek değiştirin. Biricikliğinize saygı duyulmayan ortamlardan uzak durun Şehir, ülke değiştirmekten korkmayın. Yeniden başlayın. Aşık olun mutlaka. Aşk bir başkası aracılığıyla hayatı değiştirmektir. Ama sevdikleriniz, pranganız olmasın." dedi.

Sabancı Üniversitesi öğrencilere kendilerini birçok alanda geliştirebilecekleri bir ortam sağlanıyor

#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Güvenç Şahin oldu.

"Sabancı Üniversitesi öğrencilere kendilerini birçok alanda geliştirebilecekleri bir ortam sağlanıyor" 

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Güvenç ŞahinMühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Güvenç Şahin

"Karmaşık problemlerle uğraşmayı, bir probleme farklı bakış açıları getirmeyi seviyorlarsa ve problemin birçok boyutunu görebiliyorlarsa endüstri mühendisliği onlar için doğru bir mühendislik alanı"

MÜ-ED: Merhaba, lisans eğitiminizde endüstri mühendisliğini seçmenizde ne etkili oldu? Endüstri mühendisliğini seçmek isteyen öğrenciler için bölüm hakkında bilgi verir misiniz?

GŞ: Aslında mühendis olmak istediğimi biliyordum, ama endüstri mühendisliğiyle ilgili tam bir bilgim olmasa da; birçok sistemin bir arada değerlendirildiği tasarımların endüstri mühendisliğinin konusu olduğu için seçtiğimi hatırlıyorum. Tabi o yıllar eskide kaldı. Seçmek isteyen arkadaşlar ilgi alanlarının neler olduğunu biliyor ve karmaşık problemlerle uğraşmayı, bir probleme farklı bakış açıları getirmeyi seviyorlarsa ve problemin birçok boyutunu görebiliyorlarsa endüstri mühendisliği onlar için doğru bir mühendislik alanı.

MÜ-ED: Doktoranızı Amerika’da yapmaya nasıl karar verdiniz? Kabul alma sürecini ve zorluklarını anlatır mısınız?

GŞ: Doktoramı Amerika’da yapmaya iten sebep aslında doktora sonunda tekrar Türkiye’ye gelip öğretim görevlisi olma isteğimdi. Şimdiki kadar belki doktora programları güçlü değil diye düşünüyorduk veya güçlü olsalar da Türkiye’de doktorası olan bir öğretim görevlisinin iş bulması zor olabiliyordu. O yüzden bu hedefi göz önünde bulundurarak Amerika’ya gitmeye karar verdim. Çok bir zorluk yaşadığımı düşünmüyorum açıkçası. Seçim aşaması benim için kolaydı, doktora aşamasında ise çok çalışmak bir zorluksa, evet çok çalıştım.

MÜ-ED: Amerika’daki yaşamınız nasıldı? Kaç sene orada kaldınız?

GŞ: 4 sene orada kaldım. Benim üniversitem, sadece o üniversite için kurulmuş bir şehirdeydi. Yani o yüzden gelişmiş bir şehirdeydi. Ve evet orada olmanın bir amacı vardı. Daha çok, harika eğlenceli bir hayat geçirilen bir yer değildi. Ama biz tabi orada o kadar çok entegre olamadığımız için, o yüzden hep böyle inek doktora öğrencisi olarak kaldık :)

MÜ-ED: Şu anki çalışma alanınıza nasıl karar verdiniz?

GŞ: Şahsen çok düşünerek karar vermedim çünkü doktoraya başladığımda çalışabileceğim birkaç alan vardı. Ya demiryolları planlaması ve problemleri üzerine çalışabilecektim, ya da sağlık sektöründeki bazı problemler ve optimizasyonu üstünde çalışacaktım. Ama zaten trenleri çok sevdiğim için ikisi arası çalışma yaparken çok fazla zorlanmamıştım. Bu yüzden doktoramı yaparken aslında bir şekilde ulaşım planlaması problemlerine eğilmiş oldum, ama bizim alanımızda çalıştığımız problemler değişiyor. Ben mesela ulaştırma ve lojistik üstüne çalışıyorum ama son yıllarda örneğin elektrik yapılarındaki bazı optimizasyon problemleri üzerine çalışıyorum. Bu birazcık problemlerin ne kadar güncel olduğuna bağlı hem de zaman zaman biz de çalıştığımız problemleri değiştirmek istiyoruz. Yeni motivasyonlar eklemek istiyoruz yaptığımız işe, ama başlangıçtaki biraz tesadüftü. Bu tesadüf beni daha çok ulaştırma planlama sektöründe çalışmaya itti.

MÜ-ED: İstanbul’a dönüşünüz nasıl oldu?

GŞ: Ben zaten hiç yurt dışında yaşayacağımı düşünmedim, öyle bir şey yoktu aklımda. Şu anda doktora yapıyor olsam, Türkiye’ye koşarak gelmezdim. Şu anda öğrenci olsam ve gitme gibi bir planım olsa, planımın devamını Türkiye’ye döneyim diye düşünerek yapmam. Ama o zaman giderken biraz hayal gibiydi. Gideceğim doktoramı yapacağım. Ondan sonra da Türkiye’deki güzel okullardan birinde hoca olacağım motivasyonuyla doktora yaptığım için doktoramı bitirirken de başvuru yaptığım asıl yerler Türkiye’deydi. Türkiye’deki okullar olmazsa diye Amerika’ya başvuru yapıyordum.

MÜ-ED: Sizce İstanbul’daki toplu taşıma sistemleri ne kadar etkili?

GŞ: İstanbul’daki toplu taşıma sistemleri çok etkili ve etkin değil. Çünkü burada planlama yapılırken farklı bakış açısıyla planlama yapılamıyor maalesef. Biraz ekleyerek, sonradan üstüne ek yapılarak, yeni işler yapılıyor veya yeni sistemler ekleniyor. Baştan daha çok master bakış açısıyla bu plan yapılsa, daha etkin bir planlama ve ulaşım sistemi oluşabilir. Yine de şehrimizin büyüklüğüne bakacak olursak, birçok zorluğa rağmen belki de hani şu anda en azından birden fazla sistemin entegre olmasına çalışan bir sistem var, ama en büyük eksiklik işte planlama sistem sırasında yapılmadığı için entegrasyonu biraz zor oluyor.

MÜ-ED: Bu dönem hangi dersleri veriyorsunuz?

GŞ: Bu dönem ENS 208,Introduction to Industrial Engineering dersini veriyorum. Birçok öğrencinin acaba endüstri mühendisliği seçeyim mi yoksa seçmeyim mi diye düşündüğü, karar vermek için aldığı bir ders aynı zamanda. Geçen dönem bu dersi vermeye başladım. İkinci dönemim oluyor bu derste ve dersin içeriği ve veriliş şeklinde büyük değişiklikler yaptık. 1. Sınıf öğrencilerimizin aynı NS dersinde yaptıkları gibi interactive learning and teaching saatleri de uyguluyoruz.

"Bir bilgisayar bilimcisi ya da mühendisi kadar, programlama alanında kendilerini geliştirmeseler de kendi oluşturdukları tasarımları bilgisayar ortamında uygulayabilecekleri yetenekleri edinmeleri gerekiyor."

MÜ-ED: Endüstri Mühendisliği öğrencilerine kendilerini geliştirmeleri için neler önerirsiniz?

GŞ: Bizim yeni 208 dersinde çok aşılamaya çalıştığımız bir şey ve çoğu öğrencimizin korktuğu, iyi bir bilgisayar kullanıcısı olmaktan öte, iyi bir algoritma tasarımcısı ve bu çözüm yöntemlerini bilgisayarları kullanarak uygulamaya geçirebilen mühendisler olmaları gerektiğini düşünmeliler. Bu yeni dersimizde bunun üzerinde çok duruyoruz. Her şeyden önce bilmeleri gereken şey, bir bilgisayar bilimcisi ya da mühendisi kadar, programlama alanında kendilerini geliştirmeseler de kendi oluşturdukları tasarımları bilgisayar ortamında uygulayabilecekleri yetenekleri edinmeleri gerekiyor. Bu konuda kendilerini geliştirmeleri iyi olur.

MÜ-ED: Sizce yüksek lisans yapmak isteyen öğrenciler hemen mezun olduktan sonra mı yapmalı, yoksa önce iş deneyimi mi kazanmalılar?

GŞ: Bunun cevabı iki unsura göre değişir. Hangi alanda yapmak istedikleri ve ne amaçla yapmak istedikleri. Birinci soruya cevaben, eğer zaten lisans alanları ile ilgili daha uzmanlaşmak, özelleşmek istedikleri belli bir konu varsa, bence bu durumda lisans eğitiminin hemen ardından olmalı. Çünkü ders çalışma alışkanlıklarımızı, üniversitede geliştirdiğimiz alışkanlıkları kaybetmemiz lazım. Çabuk adapte olmamız lazım. Ama örneğin, MBA dediğimiz ya da işletme dediğimiz alanda yapmak istiyorlarsa, lisans eğitimi bu alanda olmayıp kendilerine öyle bir yetenek kazandırmak istiyorlarsa ve bu eğitimin amacı akademik amaçlı olmayacaksa, bence piyasada çalıştıktan sonra yüksek lisans eğitimine yönelebilirler.

Sabancı Üniversitesi öğrencilere kendilerini birçok alanda geliştirebilecekleri bir ortam sağlanıyor 

MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?

GŞ: Yani bu soruya hem bir öğretim üyesi olarak hem de bir öğrenci gözüyle bakmak gerekir. Ben tabi burada hiç öğrenci olmadığım için o soruyu ne kadar iyi cevaplayabilirim bilmiyorum. Ama Sabancı Üniversitesi dediğimizde herhalde hem öğretim üyeleri, akademisyenler hem de öğrenciler için akla gelen ilk şey bence özgürlük. Yani buradaki bizim daha çok liberal program dediğimiz yani öğrencilerimizin her ne kadar bazı kısıtlamalar olsa da birçok dersi seçebileceği kendilerini birçok alanda geliştirebilecekleri bir ortam sağlanıyor öğrencilere. Bir taraftan da akademisyenlere içinde aslında bunun paralelinde bir özgürlük var. Bu birazcık çok savunduğumuz interdisipliner yaklaşım açısının da getirdiği bir özgürlük. Kendimizi çalışacağımız konularda çok kısıtlamak zorunda hissetmiyoruz. Asıl öğrencilerimiz derslerini seçerken kendilerini geliştirecekleri alanlar belirlerken çok kısıtlı olmadıklarını hissetsinler istiyoruz. Bizlerde aslında çok kısıtlı değiliz. O yüzden bence ilk akla gelen şey burada sağlanan özgürlük ortamı ya da şunu söyleyelim: " Özgürlükçü yaklaşım diyelim." Bu hem öğrenciler için hem de öğretim üyeleri için geçerli diye düşünüyorum.

Akademisyene Sor: Güvenç Şahin

Güvenç Şahin Kimdir?

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Güvenç Şahin hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın. 

#AkademisyeneSor nedir?

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.


Farklı programlardan dersler alabilmek başarısına katkı sağladı

Sabancı Üniversitesi mezunları üretimden hizmet sektörüne birçok alanda girişimci olarak sektörlerine imza atıyorlar. Girişimcilik ekosistemindeki Sabancılılar serimizde Gilhan Etiket ve Zeta Etiket’in kurucusu Gözde İlhan konuğumuz oldu.

Üretim Sistemleri Mühendisliği Programı 2011 mezunu Gözde İlhan

Röportaj: Mariam Öcal

Gilhan Etiket bünyesinde baskı etiket yaparken, Zeta Etiket bünyesinde de dokuma etiketi yapıyor.   Aynı zamanda kıyafetlerin dışında takılı olan markanın yazdığı ve fiyat etiketinin yapıştırıldığı karton etiketi matbaa firmalarında yaptırıp satıyor. Gözde, Sabancı Üniversitesi’nden mezun olmaktan gurur duyduğunu her fırsatta dile getiriyor.

“Girişimci olmadan önce altı ay boyunca düşündüm”

Gözde 2011 yılında Üretim Sistemleri Mühendisliği Programı’ndan mezun olmuş. Çalışma hayatına KPMG firmasında IT Audit departmanında başlamış, sora sektör değiştirerek Coca-Cola İçecek’te satış temsilcisi ve Eti’de satış sistemleri ve iş çözümleri geliştirme mühendisi olarak çalışmış. Kurumsal hayat tecrübem 3 yıl süren Gözde, çalıştığım firmaları ve pozisyonları sevse de kurumsal hayatta çalışma şekli, mesailere kalıp karşılığını madden ve manevi olarak alamama, bir üst pozisyona geçmek için birbirinin ayağını kaydırmak isteyen iş arkadaşları gibi tecrübelerden sonra daha mutlu olabileceği bir iş alternatifi düşünmeye başlamış.

Gilhan Etiket ve Zeta Etiket öncesi bir girişimi bulunmayan Gözde, üniversitedeyken arkadaşlarıyla kendi işlerini yapabilecekleri bir iş fikrini bulmaya çalıştıklarını söylüyor. Ancak buldukları konularda tecrübeleri olmadığı veya o işin eğitimi almadıkları için bir girişim denemeleri olmamış. Gözde, “Kurumsal hayatta çalışıyorken de aynı anda başka bir iş fikriyle ilgilenebilecek zaman yaratamamıştım” diyor.

Girişimci olmadan önce altı ay boyunca düşündüğünü söyleyen Gözde, “Kurumsal hayatı bırakırsam ve kurduğum işte başarısız olursam tekrar dönebilir miyim, mühendislikten mezun oldum Bursa’ya dönüp böyle bir işte çalışmak beni köreltir mi, tek başıma altından kalkabilir miyim gibi çok fazla sorum vardı. Artılar eksiler tablolarını yapıp durdum” diye devam ediyor.

Baba işinden yola çıkarak kurulan girişim

Girişimcilik Gözde’nin ailesinden geliyor. Gözde’nin babası da dokuma etiket üretimi yapan Zetaş Etiket’in kurucu ortağıymış. Çevresinden büyük destek gördüğünü sözlerine ekleyen Gözde “Bütün çevrem destekçiydi. İşinden mutsuz olan çok fazla arkadaşım var ve herkes kendi işinde kendi kuralları kendi saatleriyle çalışmak istiyor. Birilerinin kendi işinde başarılı olmasını görmek ve cesaret etmek istiyorlar” diyor.

Gilhan Etiket, Zeta Etiket

Gözde girişimine babasının dokuma etiket üretimi yapmasından yola çıkmış ve “Ben de aynı müşterilere baskı etiket de satabilirim, hatta başka müşteriler bulup onlara dokuma etiketi Zetaş’tan alıp satabilirim” demiş.

Baskı etiket yapan birçok firma olduğunu belirten Gözde, o firmaların etiket fiyatlarının daha uygun olduğunu ancak kalitelerinin daha düşük olduğunu sözlerine ekliyor. Gözde biraz daha pahalı bir makinayla daha kaliteli etiket üretmeye başlamış. Farklı müşterileri hedeflemiş. Zetaş’ın müşteri portföyünde bulunan ve kaliteli ürünler üreten firmalarla baskı etiket için iletişime geçmiş. Başlarda 1 etiket çizimi için 3-4 saat harcadığını ve büyük müşteri bulabilmek için istenmeyen az adetli çok uğraştırıcı siparişleri aldığını söyleyen Gözde “Acil denen siparişlerde makinanın başında kendim çalıştım. Aylar geçtikçe hepsi yerine oturdu. Etiket çizimi 15-20 dakikaya indi. Uğraştırıcı siparişler ve acil yetiştirdiklerim sayesinde o firmalar iyi siparişlerini de bana vermeye başladı” diyerek sözlerine devam ediyor.

Gilhan Etiket ve Zeta Etiket şu anda çok geniş bir müşteri portföyüne sahip. Gözde “Tekstil ürünlerinden, araba koltuklarındaki airbag etiketlerine, havlulardan çarşaflara, okul armalarından ayakkabıların iç tabanında bulunan etiketlere kadar yapıyoruz. Biraz daha büyük etiket şeklinde düşünürseniz kitap ayraçları bile yapıyoruz” diyor.

Gözde’nin babası, onun iş kurmasından iki yıl sonra ortağından ayrılmış. Ortağı da emekli olup işi bırakmış. Bunun üzerine dokuma etiket yapmak için Zeta Etiket adında yeni bir firma kurmuşlar.

“Girişimi Bursa’da kurmanın çok artısı oldu”

Gözde girişimini Bursa’da kurmanın kendisine çok artısı olduğunu ifade ediyor. Bursalı olan ve üniversiteye kadar Bursa’da yaşayan Gözde, Bursa’nın tekstilin başkenti olduğunu söylüyor. Yaptığı iş dolayısıyla üreticilere yakın olmasını gerektiğinin önemine değinen Gözde, “Üretimler genelde acil olarak ilerlediği için firmalara yakın olup ürünleri hızlı teslim edebiliyor olmam benim için büyük avantaj” diyor.

Gilhan Etiket Tesis, Zeta Etiket Tesis

Gözde kendi girişimini kurmaya karar verdiğinde KOSGEB’in genç girişimcileri desteklediğini öğrenmiş. Kursa katılmış, iş planımı sunmuş ve KOSGEB’den hem hibe hem de 0 faizli kredi desteği almış. Kursun çok faydalı olduğunu dile getiren Gözde “Kendimi piyasada nasıl konumlandırmam gerektiğini, rakiplerime karşı ne avantajlarım olacağını ve nasıl ön plana çıkarabileceğimi, ne kadar süre sonra kar etmeye başlayabileceğimin hesaplarını eğitim süresince hazırlamıştım” diyor.

“Birkaç yıllık kurumsal hayat tecrübesi bence önemli”

Girişimci olmak isteyenlere önerilerde bulunan Gözde, kurulması düşünülen işin olabilecek bütün sonuçlarının planlanması gerektiğini savunuyor. “SWOT analizi yapıp, ilk 1 yılda hayal edilen seviyeye gelinemezse hayal kırıklığı olmaması gerekiyor. Kurulacak işin sektörüne göre değişebilir bu diyeceğim ama öncesinde birkaç yıllık kurumsal hayat tecrübesi bence önemli. Çalışan bakış açısını görebilmek, büyük firmalarda işlerin nasıl işlediğini izlemek, kendi işiniz olduğunda ise sabahlara kadar çalışsanız bile kendiniz için çalıştığınızı görebilmek için çok iyi olacağını düşünüyorum” diyerek devam ediyor.

“İyi ki farklı programlardan dersler almışım”

Sabancı Üniversitesi mezunu olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Gözde, Sabancı Üniversitesi mezunu olmanın özellikle kurumsal hayatta çok güzel kapılar açtığının altını çiziyor. Gözde, “Okurken farklı farklı programlardan seçmeli dersler almıştım. İyi ki öyle yapmışım her konudan biraz biraz anlarken buldum kendimi. Şuan çalıştığım işin çok teknik tarafı var. Onları öğreten bir kurs da bulunmuyor. Çizim programını okulda öğrendiğim programlara çok benzediği için kendim çözdüm. Makine hakkında çıkan sorunlardan, muhasebe kayıtlarımı nasıl tutsam, nasıl karlılık ve stok takibi hazırlayabilirim kısmına kadar hep okulda öğrendiğim bilgileri kullandım. Kişisel hayatımda ise hala Sabancı Üniversite’sinden tanıştığım arkadaşlarım en yakın arkadaşlarım. Okulda katılmış olduğum SUDOSK, SUSS gibi kulüplerde edindiğim hobilerimi hala devam ettiriyorum” diyor.

 

SSM’de, “Avangard Eserlerden Performanslar”

Rus Avangard sanatçılarının eserlerinin yeniden yorumlandığı performansta “Tahtakurusu”

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisi kapsamında Şubat ayından beri yeni bir etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor.

“Avangard Eserlerden Performanslar” tiyatro oyuncusu Serhat Kılıç 

Emre Koyuncuoğlu’nun küratörlüğünde, “Avangard Eserlerden Performanslar” isimli etkinlik serisinde, Rus Avangard dönemi sanatçılarının eserleri sanatseverlerle buluşturuluyor.

“Avangard Eserlerden Performanslar”, tiyatro oyuncusu Serhat Kılıç’ın, Vladimir Mayakovsky’nin oyunu Tahtakurusu’ndan bir bölüm okuyacağı etkinlikle devam ediyor. Dönemin Sovyetler Birliği’nin hicvedildiği ve futurist bir tarzda yazılan oyun, 1966 yılında Sabiha Serim tarafından yapılan Türkçe çevirisinden 9 Mart Cumartesi saat 17:00’de okunacak.

* Etkinliklere katılım, müze biletiyle ücretsizdir.

Ayrıntılı bilgi için; www.sakipsabancimuzesi.org 

Serhat Kılıç kimdir?

Ankara’da doğdu. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü yüksek şeref öğrencisi olarak bitirdi. 1999-2000’de Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı ve Diyarbakır Şehir Tiyatroları’nda sahne ve oyunculuk dersleri verdi. 2005’te Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda reji üzerine yüksek lisans eğitimini tamamlayarak Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak ders vermeye başladı. 2008’de Devlet Tiyatroları’ndaki görevinden istifa ederek çalışmalarını İstanbul’da sürdürdü.

2010’da Zülfü Livaneli’nin yönettiği Veda filminde rol aldı. 2014’te Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filminde İmam Hamdi karakterini canlandırdı. Bu filmdeki performansıyla 47. SİYAD ödülleri, en iyi yardımcı erkek oyuncu performansı dalında adaylığa layık görüldü. Aynı rolle 20. Sadri Alışık Sinema Oyuncu Ödülleri Seçici Kurul Üstün Performans Ödülü’nü kazandı. Sonsuz (yön.: Murat Çetinkaya), Nokta(yön.: Derviş Zaim), Robinson ve Cuma (yön.: Gürcan Yurt) oynadığı diğer filmlerdendir.

Sabancı Üniversitesi, EMBA Consortium for Global Innovation'a evsahipliği yaptı

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi, EMBA (Executive MBA) Programı’nın da üyesi olduğu EMBA Consortium for Global Innovation’ın toplantısına evsahipliği yaptı.

EMBA Consortium for Global Innovation

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde, 25-26 Şubat 2019 tarihlerinde düzenlenen toplantıda 10 ülkeden 11 üniversitenin temsilcileri bir araya geldi. Temsilciler, öncelikle kendi okullarını tanıttılar ve EMBA programlarının içeriği hakkında bilgi verdiler.

Toplantının ilk gününde 2018 değerlendirmesi ve 2019 hedefleri ele alındı. Toplantıda ayrıca okulların uyguladıkları iyi örnekler üzerinden deneyim paylaşımı yapılırken, programlara eklenmesi muhtemel olan yeni dersler üzerinde de duruldu. Ayrıca, program kapsamında uygulanabilecek kültürel etkinlikler, mezun ilişkileri ve risk yönetimi de ele alındı.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve EMBA Program Koordinatörü Ahmet Esen "EMBA Konsorsiyumu’nun, Sabancı Üniversitesi'nin ve konsorsiyuma dünyanın dört tarafından katılan saygın üniversitelerin uluslararası bilinirliğini ve saygınlığını arttıran ve akademik seviyelerinin altını çizen önemli bir akademik ve kültürel değişim programı olduğu kuvvetli bir şekilde teyit edildi" dedi.

EMBA Consortium for Global Innovation hakkında

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi EMBA Programı’nın uluslararası iş birliklerinden biri olan EMBA Consortium çerçevesinde öğrenciler, 11 okul içinden seçtikleri bir okula 1 haftalık ziyarette bulunuyor ve katıldıkları program çerçevesinde o ülkenin tarihini, kültürünü ve iş yaşamını tanıma fırsatı buluyorlar.

Konsorsiyumda; Sabancı Üniversitesi’nin yanı sıra, Bologna Business School (Bologna, İtalya), COPPEAD Graduate School of Business (Rio de Janerio, Brezilya), Cranfield School of Management (Cranfield, Birleşik Krallık), ESAN Business School (Lima, Peru), The Alvah H. Chapman, Jr., Graduate School of Business (Miami, ABD), Indian Institute of Management (Ahmedabad, Hindistan), Keio Business School (Yokohama, Japonya), The Moscow International Higher Business School (Moskova, Rusya), The Lucas Graduate School of Business (California, ABD) ve University of Stellenbosch Business School (Cape Town, Güney Afrika) yer alıyor.

Teachers Are Human'ın yeni konuğu Emre Erdem

Sevilerek dinlenen ve birbirinden değerli öğretim üyelerinin konuk olduğu Teachers Are Human'ın 6 Mart 2019 Çarşamba günü gerçekleşecek programına Emre Erdem konuk oluyor!

6 Mart 2019 Çarşamba akşamı saat 20.00'de yayınımızı dinleyebilir, hocamıza sorularınız varsa bunları RadyoSU'nun internet sitesindeki "Sesini Duyur" köşesinden sorabilirsiniz.

Sizi nasıl dinleyebilirim?

Bizlere radyosu.sabanciuniv.edu, TuneIn, PowerApp, mySU ve RadyoSU mobil uygulaması üzerinden ulaşabilirsiniz. Sesini duyur köşesine soru göndermek için ilk seçeneği tercih edin lütfen.


Mezunumuza "IEEE Türkiye Doktora Tez Ödülü" Verildi

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektronik Mühendisliği Programı 2013 Yüksek Lisans ve 2018 Doktora Mezunumuz Ercan Kalalı, "Düşük Enerjili Görüntü İşleme ve Sıkıştırma Donanım Tasarımları" başlıklı doktora teziyle IEEE (The Institute of Electrical and Electronics Engineers / Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü) Türkiye Doktora Tez Ödülü’ne layık görüldü.


Ercan Kalalı, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi İlker Hamzaoğlu danışmanlığında yapmış olduğu doktora çalışmasını 2018 yılında tamamladı. Düşük Enerjili Görüntü İşleme ve Sıkıştırma Donanım Tasarımları başlıklı doktora teziyle IEEE Türkiye Doktora Tez Ödülünü almaya hak kazandı. Ödül 11 Şubat 2019 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi SDKM’de yapılan törenle Kalalı'ya takdim edildi. 

IEEE Türkiye Doktora Tezi Ödülü Nedir?

IEEE Türkiye Doktora Tezi Ödülü, doktorasını Türkiye’deki bir üniversitede IEEE (The Institute of Electrical and Electronics Engineers) faaliyet alanlarından birinde son iki yıl içerisinde tamamlamış ve üstün nitelikli doktora tezi ile gelecek vaat eden genç bilim insanlarına verilir.

Mezunumuz Ercan Kalalı'ya tezindeki teknik detayları merak edenler ve bu alandaki çalışmaları takip edenler için sorularımızı yönelttik:

"Düşük Enerjili Görüntü İşleme ve Sıkıştırma Donanım Tasarımları" tezi hangi çalışmaları içerir?

Bu tez kapsamında, 2B orta değer filtresi (2D median filter), Gauss bulanıklığı (Gaussian Blur) ve görüntü keskinleştirme (image sharpening) algoritmaları için yeniden uyarlanabilir (adaptive) 2B sayısal görüntü işleme algoritması önerilmiştir. Önerilen algoritma sayesinde görüntü kalitesini düşürmeden düşük enerjili görüntü işleme donanımları tasarlanmıştır. Ayrıca, 2013 yılında ITU(International Telecommunication Union)/ISO(International Organization of Standardization) ortaklığıyla standard haline getirilen ve hala güncel video sıkıştırma standardı olma özelliğini koruyan HEVC/H.265 (High Efficiency Video Coding) standardının alt parçaları olan çerçeve içi öngörü (intra prediction), kesirli aradeğerleme (fractional interpolation), ayrık kosinüs dönüşümü (Discrete Cosine Transform - DCT) ve ters ayrık kosinüs dönüşümü (Inverse DCT) algoritmaları için düşük enerjili donanım mimarileri tasarlanmıştır.

Uygulama alanları nedir? Biraz somut örnek ve detay anlatmak mümkün mü?

Cisco Visual Networking Index'e göre 2021 yılında internet trafiğinin 83%'lük kısmının video içeriklerinden oluşması beklenmektedir. Bunun yanı sıra, mobil cihazlar, televizyonlar ve insansız hava araçları gibi birçok ticari üründe yüksek çözünürlüklü (4K/8K) videoların kullanımının artırılması, verimli video işleme ve daha iyi video sıkıştırma algoritmaları tasarlama gereksinimini artırmaktadır. Bu gereksinimler, sayısal video işleme ve sıkıştırma algoritmalarının hesaplama karmaşıklığını artırmaktadır. Bu nedenle, özellikle taşınabilir tüketici elektroniği ürünleri için, sayısal video işleme ve sıkıştırma algoritmalarının hesaplama karmaşıklıkları ile sayısal video işleme ve sıkıştırma donanımlarının enerji tüketimlerini, görsel kaliteyi düşürmeden, azaltmak gerekmektedir.

Çalışmalarınız devam edecek mi? Bundan sonraki planlarınız nelerdir?

ITU/ISO ortaklığı, Versatile Video Coding (VVC) ismini verdikleri yeni bir video sıkıştırma standardı üzerinde çalışmaktadır. 2020 ortalarında standard haline gelmesi beklenen ve özellikle 360 video sıkıştırma üzerine yoğunlaşan VVC standardının insansız hava araçları, otonom arabalar ve sanal gerçeklik gibi birçok teknololik üründe yoğun bir şekilde kullanılması beklenmektedir. 360 video'nun hesaplama karmaşıklığının 2B video sıkıştırma algoritmalarına göre çok yüksek olması ve bu teknolojinin yoğunlukla taşınabilir cihazlarda kullanılacak olması, düşük enerjili VVC donanım tasarımlarının önemini daha da artırmaktadır. Bu sebeple, yakın gelecekte VVC algoritmalarnın hesaplama karmaşıklığını azaltmak amacıyla yeni teknikler geliştirmek ve düşük enerjili yüksek performanslı VVC donanımları tasarlamak üzerine çalışmayı planlıyorum.  

Abone ol