Ana içeriğe atla

Kara Delikler Gerçekten Karanlık

Kara delikler, ışık yaymayan ve yakın çevresindeki maddeye hükmeden gizemli yapılar olarak hayatımızda yer alıyor. Kendi ışığı ile gözlenemeyen kara deliklerin varlığı bugüne kadar dolaylı yollarla anlaşılmaktaydı. Olay Ufku Teleskobu (Event Horizon Telescope) adlı projenin ilk sonuçları 10  Nisan 2019 çarşamba günü paylaşıldı ve dünya çapında geniş yankı buldu. Bu önemli gelişmeyi takip eden milyonlarca kişiden olan Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Ersin Göğüş ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji programı 2. sınıf öğrencisi İklim Keleşoğlu izlenimlerini gazeteSU için aktardılar.

Ersin Göğüş:

Bilim adına muhteşem bir gelişmeye tanıklık ediyoruz. Öncelikle kara deliklerin karanlık bölümünü ilk kez gözlüyoruz. Elde edilen sonuçla Einstein’in kütle çekim kuramına yeni bir kanıt eklenmiş oldu. Gözlenen devasa kara delik dünyaya 55 milyon ışık yılı yani 500,000,000,000,000,000,000 km uzaklıkta. Onca mesafeden bir kara deliğin resmini elde ediyor olmamız yeni gözlem teknikleri ve veri bilimi için de çok önemli başarı. Paylaşılan resim bana 50 yıl önce Ay yüzeyine ayak basan Neil Armstrong’un cümlesini hatırlattı; insan için küçük ancak insanlık için büyük adım. Gelişen gözlem ve veri teknolojileri ile önümüzdeki yıllarda kara delikleri daha yakından tanıyacağız.

İklim Keleşoğlu:

Carl Sagan, dünyamızın makro ölçekte ne kadar minik olduğunu gösterdiği bir fotoğrafta ona “Soluk Mavi Nokta” demişti. Ondan 29 yıl sonra bugün, Dünya’dan çok uzaktaki bu “bulanık kara delik” fotoğrafı ile bilim tarihinde geliştirilmiş bazı teorilerin doğrulandığı somut bir delil elde edilmiş oldu. Eşzamanlı olarak farklı noktalarda yapılan basın toplantılarında projenin amacından ve neden önemli olduğundan bahsedildi. Pek çok bilim insanının ortak vurgusu ise bu projenin farklı milletlerden oluşmuş bağımsız gruplar ile yapıldığıydı. Verdikleri mesajda, politik çıkarlardan bağımsız, bilimin merkeze oturtulması, uluslararası olması ve gereken desteğin verilmesi çağrısında bulundular. Gökbilim alanında çalışanların deneyimlerine göre pek çoğu şu konuda hemfikirler: Dünya’dan, yani hayali sınırlarla kaplı bu gezegenden uzaklaştıkça, gözlerinin önünde küçülen bu küreye baktıklarında tüm insanlığı bir ve bütün görüyorlar. Bu toplantıda da vurgulanan, farklı milletlerin ortak amaç için birlikte çalışması ve bilimin her anlamda sınır tanımazlığının, örnek alınması gereken bir yaklaşım olduğuydu. Carl Sagan’ın dediği gibi, “Anlaşılmazlığımızın içinde, tüm bu muazzamlıkta, yardım için hiçbir ipucu başka bir yerden gelmeyecek; bizi kendimizden kurtarmak için.” 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Ersin Göğüş 10 Nisan 2019 Çarşamba günü NTV "Bana Söz Ver" programında Simge Fıstıkoğlu'nun kara delik hakkındaki sorularını yanıtladı. Yayın kaydına aşağıdan ulaşabilirsiniz.  

Biyoteknolojik Ürün Geliştirmede Dev İşbirliği

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ile Merck’ten Biyoteknolojik Ürün Geliştirmede Dev İşbirliği

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ile Merck, biyoteknolojik ürün geliştirme alanında ülkemize önemli bir Ar-Ge ve uygulama birimini kazandırıyor. “SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi” hayata geçiyor.

Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara, 

Bu işbirliği ile Türkiye, modern laboratuvar altyapısına ve donanımına sahip yeni bir biyoteknoloji Ar-Ge ve uygulama birimine kavuştu. Burada yapılacak çalışmalar, Türkiye’nin ilaç araştırma geliştirme alanında önemli merkezleri, üretim tesisleri olan bir ülke konumuna gelmesine katkı sağlayacaktır. Dünyanın en eski ilaç ve kimya şirketi olarak 351 sene önce kurulan ve bugün önde gelen bilim ve teknoloji şirketleri arasında yer alan Merck tarafından SUNUM işbirliğinde kurulan Merck & SUNUM Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi’nin açılışı 11 Nisan 2019 tarihinde özel bir törenle Sabancı Üniversitesi’nde gerçekleşti. Açılış törenine Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer, SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara, Merck Proses Çözümleri Avrupa Bölge Grup Başkanı Ron Bunschoten’in yanı sıra SUNUM Direktörü Fazilet Vardar Sukan ve Sabancı Üniversitesi akademisyenleri, Merck üst düzey yöneticileri, kamu ve endüstrinin önemli kurum ve kuruluşları ile sektörden birçok isim katıldı. 

SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi ile Türkiye, biyoteknolojik ürün proses geliştirme konusunda modern bir laboratuvar altyapısına kavuşuyor. Bu sayede, ülkemizde biyoteknolojik ürünlerin araştırma ve geliştirmesine katkı sağlanıyor ve akademik tabanlı iş gücünün oluşturulması hedefleniyor. Biyoteknolojik ürünler, bir canlı hücresine ait genin, diğer bir canlı hücresine naklini mümkün kılan "rekombinant DNA teknolojisi" sayesinde üretiliyor. Bu teknoloji, vücudun kendi ürettiği doğal protein ve hormonların laboratuvar ortamında hücre kültürleri tarafından üretilmesini sağlıyor. Bu şekilde üretilen insan vücuduna uyumlu moleküller biyoteknolojik ürünler olarak adlandırılıyor. 

351 yıllık tarihiyle ilaç ve yaşam bilimleri sektörlerinde dünyanın en köklü şirketi olan Merck, bilimi odağına alarak, araştırma ve geliştirme yoğun yatırımları ile bu sektörlerde yenilikçi çözümler sunuyor. Biyoteknolojik ürün geliştirme konusunda yaptığı çalışmalarla yeni moleküller keşfederek hastaların ve tıbbın hizmetine sunuyor.

Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında sağlık alanında yenilikçi ve ileri teknolojiyi kullanarak 23.3 milyar dolarlık bir değer yaratmak hedefleniyor. Yol haritasında araştırma geliştirme yatırımlarının arttırılması, yetişmiş insan kaynağının oluşturulması ve biyoteknolojik üretim merkezlerinin sayılarının arttırılması yer alıyor. Bu proje sayesinde Türkiye’ye Merck’in sağladığı bilgi transferi ile ilaç ve etken madde araştırma geliştirme alanında önemli merkezleri, üretim tesisleri ve yetişmiş akademisyenleri bulunan bir ülke olma vizyonumuz destekleniyor. Türk bilim insanlarının ve ülkemizdeki ilaç şirketlerinin biyoteknolojik ilaç keşfi için çalışmalarda bulunabilecekleri bir merkez oluşturuluyor. 

Doktora öğrencilerine burs

SUNUM&MERCK arasında yapılan işbirliği kapsamında, iki kurum tarafından ortak bir çalışma grubu oluşturuluyor ve Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Programı’ndan belirlenecek doktora öğrencilerine burs imkanı sağlanıyor. Bu sayede yakın gelecekte Türkiye’nin ihtiyaç duyacağı yetişmiş insan kaynağının oluşmasına destek veriliyor. 

Misyonumuz “Birlikte Yaratmak ve Geliştirmek”

SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi açılış töreninde konuşan Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, "Sabancı Üniversitesi’nde merkezlerimizin varlığı, yürütülen çalışmalar ve fakültelerimiz ile olan işbirlikleri, daima öncelikli konularımız arasında yer aldı. Bilginin ve teknolojinin geliştirilmesine sürdürülebilir katkı sağlamayı hedefleyen üniversitemiz, “Birlikte Yaratmak ve Geliştirmek” misyonu çerçevesinde, sanayi ile yaptığı yerel ve uluslararası işbirlikleriyle gücüne güç katıyor. Bu ay açıklanan Times Higher Education 2019 Dünya Üniversiteler Etki Sıralaması “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı” kategorisinde Türkiye’den sıralamaya giren üniversiteler arasında birinci olmamız sanayi işbirliklerine verdiğimiz önemin bir göstergesi. Bugün yine bu işbirliklerinin uluslararası boyutlarda devam etmesinin mutluluğunu yaşıyoruz. Dünyanın en köklü şirketleri arasında yer alan Merck’in Sabancı Üniversitesi’nin altyapı ve insan gücüne olan güveni bizlere gurur veriyor. Mühendislik alanındaki AR-GE gücümüzü Merck ile birleştirerek, sağlık ve tıp alanındaki bilimsel iş birliklerimize bir yenisini daha ekliyoruz.” dedi.

Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici

Leblebici, SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi’nin Türkiye’de yerleşik ilaç ve etken madde üreticilerinin, eğitim ve geliştirme çalışmaları yapabilmeleri, ihtiyaç olan gelişmiş ve akademik tabanlı iş gücünün oluşturulmasına yönelik faaliyetlerin koordine edilebileceği bir birim olacağının altını çizerken, bu birimin sağlık ve tıp alanında öncü fikir ve buluşların kaynağı olacağına inandıklarını dile getirdi. Sözlerine “Bu işbirliğinin bir başka önemli çıktısı da Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Programı’ndan belirlenecek doktora öğrencilerine burs imkanı verilmesi olacak. Öğretim üyelerimiz ve araştırmacılarımızın interdisipliner bir yaklaşımla sürdürdüğü çalışmalar ile Sabancı Üniversitesi merkezleri ve fakülteleriyle bir mükemmeliyet ve cazibe merkezi olmaya devam edecek” şeklinde devam etti. 

Türkiye’de biyoteknolojik ilaç araştırma ve geliştirilmesine katkı

Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara,

2019 yılında Türkiye’de 21. resmi kuruluş yılını kutlayan Merck’in ürünleri ile ülkemizin tanışması 1900’lü yılların başına kadar uzanıyor. Ülkemize değer katan projeler yaratmaya odaklandıklarına dikkat çeken Merck Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şehram Zayer , “Biyoteknolojik ilaç araştırma ve geliştirme çalışmalarına katkı sağlayacak bu merkezin, ülkemizin saygın ve öncü üniversitelerinden Sabancı Üniversitesi ve SÜ Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ile işbirliği içinde açılışını gerçekleştirmekten büyük gurur duyuyoruz. Türkiye’nin 2023 vizyonu oldukça net bir şekilde sağlık alanında araştırma ve geliştirmeye odaklanmayı, yerli ve yabancı yatırımın katkılarıyla değer yaratan bir ekosistemin oluşmasını hedefliyor. Bu amaca ulaşmak için katkıda bulunmaktan Merck Türkiye olarak çok mutluyuz” dedi. Bu çalışmaları gerçekleştirecek yetişmiş akademisyenlerin önemine dikkat çeken Zayer “Bu projenin ülkemize pek çok alanda katkıları olacak. Bu merkezde araştırmacılar biyoteknolojik ürün proses geliştirme, üretim ve saflaştırma üzerinde çalışabilecek. Ülkemizdeki biyoteknolojik ürün araştırma merkezlerinin, GMP (İyi üretim uygulamaları) sertifikası alması Merck’in sağlayacağı bilgi transferi sayesinde desteklenecek. Bunun sonucunda Türkiye’de biyoteknolojik ilaç üretimi yapan merkezlerin sayısının artacağını ön görüyoruz. Projenin en önemli katkılarından birisi de bu alanda hali hazırda çalışmalar yapmakta olan çok değerli akademisyenler ile birlikte, araştırma ve geliştirme çalışmalarında yer alacak genç bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.” şeklinde sözlerine devam etti.

Gelişmiş ve akademik tabanlı iş gücü

SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara törende yapmış olduğu konuşmasında SUNUM’un “Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun” kapsamında Türkiye’de yeterlik kararı verilen 4 merkezden biri olduğunun ve kuruluşundan bu yana olan birikimini öncelikli olarak nano malzemeler, yaşam bilimleri, gıda, tarım, su, çevre ve enerji konularına yoğunlaştırdıklarını vurguladı. SUNUM’un araştırma, eğitim ve inovasyon faaliyetlerinin merkezinde yer aldığını belirten Kara, ulusal ve uluslararası boyutta nitelikli araştırmacı kadrosu ve üniversite-sanayi arasındaki köprü vazifesi ile yükseköğretim kurumlarında faaliyet gösteren tematik araştırma merkezleri arasında örnek bir merkez olduklarının altını çizdi. 

SUNUM Yönetim Kurulu Başkanı Alpagut Kara

Kara konuşmasına şu şekilde devam etti: “Global Sağlık Hizmetleri ve Yaşam Bilimleri sektörünün öncü tedarikçilerinden biri olan MERCK’ten aldığımız destek ve ev sahibi kuruluş olan Sabancı Üniversitesi’nin de geçmişten gelen gücünü ve yakın işbirliğini yanımızda hissederek anlaşmamızı imzaladık. “SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi” bünyesinde sadece Türkiye’de biyoteknolojik ilaç ve etken madde araştırma ve geliştirme faaliyetleri yapılmayacak, eğitim faaliyetleri de gerçekleştirilerek doktora öğrencilerine burs verilecektir. Ayrıca, bu birim sayesinde sektörün dikkati SUNUM üzerine yoğunlaşacak ve ülkemizin ihtiyacı olan gelişmiş ve akademik tabanlı iş gücüne de ciddi bir katkı sağlanacaktır.” 

Açılış törenini konuşmalarıın ardından yapılan imza töreni ve SUNUM&MERCK Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi tanıtım turu ile noktalandı.

Büyük Buluşma'19: Game Changers

Sabancı Üniversitesi Ekonomi ve İşletme Kulübü tarafından düzenlenen Büyük Buluşma’19: Game Changers, 13 Nisan Cumartesi Sakıp Sabancı Müzesi “the Seed” Oditoryumu'nda gerçekleşecek. 

Büyük Buluşma'10: Game Changers

Game Changers kavramı son yıllarda hayatımıza yeni girmiş bir kavramdır. Bu kavram adından da anlaşılacağı üzeri mevcut düzeni veya durumu önemli ölçüde değiştiren yeni bir unsur veya faktör için kullanılır. Büyük Buluşma’19: Game Changers içerisinde bu kavramı şimdiye kadar kendi alanlarında büyük değişikliklere yol açmış şirketleri ve gelecekte kendi alanlarını değiştirmek için çabalayan şirketleri inceleyeceğiz.

Oturumlar arasında, modern mimarisiyle temamızla bütünleşen the Seed'i keşfederken, çeşitli ikramlar eşliğinde sürpriz hediyeler kazanma, Sakıp Sabancı Müzesi’ni gezme ve konuşmacılarımızla tanışma fırsatı bulacaksınız.

"Büyük Buluşma’19: Game Changers"da neler konuşulacak

  • E-spor
  • Kripto Paralar
  • FinTech Robo Advisory
  • E-Ticaret
  • Dijital Perakende
  • Paylaşım Ekonomisi

    *ve daha fazlası

 "Büyük Buluşma’19: Game Changers" Konuşmacıları

  • Alper Afşin Özdemir - Türkiye E-Spor Federasyonu Kurucu Başkanı
  • Burak Ertaş - sahibinden.com CEO
  • Ahmet Onur - Kolektif House Kurucu Ortak & CEO
  • Özgür Güneri - BtcTürk CEO
  • Osman Burak Arslanpay - Öneriver Kurucu Ortak
  • Hazal Alyağut - Starbucks Türkiye Marka Müdürü
  • Oğuz Kartal - IBM iX, Head of Design Studio
  • Gökhan Eker - Bilgi Teknolojileri Mimari ve Temel Bankacılık Uygulama Geliştirme Bölüm Başkanı

*ve daha fazlası

Etkinliklerimizden haberdar olmak için Ekonomi ve İşletme Kulübü'nü takip etmeyi unutmayın!

Temel geliştirme programı öğrencileri düşünmeye, sorgulamaya yönlendiren bir program

#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Temel Geliştirme Direktörü Zehra Sayers oldu.

"Sabancı’nın düşünme hakkı ve zamanı vermesi bence çok büyük bir fırsat"

Zehra Sayers

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Temel Geliştirme Direktörü Zehra Sayers 

MÜ-ED: Merhaba, lisansınızı fizik alanında okuduktan sonra biyofizik alanına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

ZS: Lisansımı her şeye pozitif bilimi kullanarak cevap verebilmek için fizik alanında yaptım ve bu eğitim sırasında da gördüm ki aslında fizik bile her şeye kesin cevaplar veremiyor. O yüzden çok sevdiğim diğer bir alan olan biyolojiye de yönelebilirim diye düşündüm, çünkü başta biyolojiyi o yüzden seçmemiştim. Biyolojide çok karmaşık sorulara cevap bulmak mümkün değil. Onun için ben basit şeylerle ilgilenen fiziğe yöneleyim demiştim. Fakat sonra anladım ki ne fizik ne biyoloji göründüğü gibi değil. Ama ikisi de çok sevdiğim bir alan, o yüzden bunları birleştirmeyi istedim.   

MÜ-ED: Doktora ve sonrasındaki kariyer sürecinizde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

ZS: Çok ciddi zorluklarla karşılaşmadım aslında. Bu soruya çok heyecan verici bir cevap veremeyeceğim. Oldukça standart bir yol izledim. Tabii annelikle iş hayatını birleştirmek o kadar kolay olmadı. Ama onun dışında profesyonel hayat açısından pek zorlukla karşılaşmadım.

"Günümüzde karşılaştığımız sorular, aşmamız gereken zorluklar

genelde interdisipliner bir yaklaşım gerektiriyor"

MÜ-ED: Üniversitemizin mühendislik ve doğa bilimleri fakültesi kurucu üyelerinden olarak interdisipliner yapının mühendislik öğrencilerine kattıkları hakkında neler düşünüyorsunuz?

ZS: Bunun için bir röportaj daha yapmamız gerekecek, çünkü bu gerçekten çok derin ve geniş bir konu kısaca şunu söyleyebilirim; günümüzde karşılaştığımız sorular, aşmamız gereken zorluklar genelde interdisipliner bir yaklaşım gerektiriyor. Bir tek alandan bunları çözmemiz o kadar kolay olmuyor. O yüzden disiplinler arası bir perspektif geliştirmek, bilgiyi o yönde genişletmek bence çok önemli. Dediğim gibi günümüzün zor sorularına yanıtlar ararken interdisipliner çalışmak zorunda kalıyoruz.     

"Temel geliştirme programı bizim lise eğitimimizin üstüne öğrencileri

biraz da düşünmeye, sorgulamaya yönlendiren bir program"

MÜ-ED: Temel geliştirme direktörü olarak üniversitemizdeki temel geliştirme yılından ve öğrencilere kattıklarından bahsedebilir misiniz?

ZS: Bu her zaman biraz tartışmalı bir konu oluyor, öğrencilerle bizim aramızda. Öğrenciler bazen neden birinci yılda temel geliştirme dediğimiz programı uyguladığımızı anlamıyorlar. Ama Sabancı Üniversitesi'ni diğer üniversitelerden ayırt eden en önemli özellik, öğrencilerin üniversiteye girdikten sonra meslek alanlarını, kendilerini geliştirmek istedikleri alanları seçebilmeleri. O yüzden de temel geliştirmenin birinci amacı aslında öğrencileri hangi ortamdan, liseden, alandan gelirlerse gelsinler homojen hale getirmek ve istedikleri konuya yönelebilmelerini sağlamak; bu yüzden temel geliştirme programı var. Yani öğrencileri aynı seviyeye getirmek ve onlara farklı alanlardan tatlar tattırarak daha sonra kendi ilgi alanlarının hangi yönde olduğuna daha kolay karar verebilmelerini sağlamak için temel geliştirme programı var. Bana kalırsa, temel geliştirme programı bizim lise eğitimimizin üstüne öğrencileri biraz da düşünmeye, sorgulamaya yönlendiren bir program.

MÜ-ED: Orta doğudaki SESAME projesinden bahsedebilir misiniz?

ZS: Ortadoğu’daki SESAME Projesi Ürdün’de gerçekleşti. Burada bir uluslararası synchrotron radyasyonu laboratuvarı kurduk. Bir ağız dolusu laf söyledim… Bu, ne işe yarıyor? Synchrotron laboratuvarı synchrotron ışını üretiyor. Bu ışınım beyaz ışık. Çok çok çok kuvvetli bir beyaz ışık ve o ışığı kullanarak siz büyük ölçekli bir mikroskop yapıyorsunuz diye düşünebilirsiniz. Ve bu mikroskopla da atomik düzeyden daha yüksek ölçeklere kadar malzemenin yapısını anlamaya çalışabilirsiniz. Bu malzeme bir hücre olabilir, bir protein olabilir, bir arkeolojik kalıntı, mesela bir testinin parçası olabilir, çimento olabilir, bir motor parçası, metal olabilir veya yeni geliştirilmiş bir nano-malzeme olabilir. Bunun yapısını anlamak bize onun özellikleri ve nasıl çalıştığı hakkında bilgi veriyor. Dolayısıyla burada, mesela arkeologlar bir seramiğin analizini yapabiliyorlar. O seramiğe zarar vermeden onun hangi elementleri içerdiğini, renginin nereden geldiğini araştırabiliyorlar. Bir biyolog bir hücre içerisindeki moleküllere bakabiliyor. Bir nano-malzemeci yeni geliştirilmiş bir pil malzemesinin yapısını araştırabiliyor.

SESAME’nin bir özelliği de; bu uluslararası bir laboratuvar dedik ama o uluslar normalde birbirleriyle çok yakın çalışan ve iyi geçinen uluslar değiller. Bu ülkeler Türkiye, İsrail, Pakistan, Ürdün, Mısır ve Filistin, İran ve Güney Kıbrıs’ı içeriyor. Ve bu laboratuvar içinde de bu ülkelerden bilim insanları birlikte çalışabiliyorlar. Bu bizim için çok önemli. Çünkü birbirlerini tanıyorlar, birbirleriyle çalışmayı öğreniyorlar, birbirlerine güvenmeyi öğreniyorlar. Aradaki ilişkileri düzeltmek için ufak ufak adımlar atılabiliyor.

MÜ-ED: Öncelikle geçen sene aldığınız Rammal Ödülü ve bu sene aldığınız Science Diplomacy Ödülü için sizi tebrik ederiz. Bu kapsamda yaptığınız çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?

ZS: Teşekkür ederim. Rammal Ödülü hem bilimsel çalışmalar için hem de Ortadoğu’daki bu laboratuvarın kurulmasındaki katkılar için verildi. Aynı şekilde bu Amerikan Bilimde İlerleme Derneği tarafından verilen Bilim ve Diplomasi Ödülü de aynı şekilde; SESAME’deki çalışmalarımız için verildi. Bu ikinci ödülü 5 arkadaşımla birlikte paylaştım. SESAME’nin kurulmasına ve onun bugün çalışır hale gelmesi için yaptığımız çalışmalara verilen ödüller bunlar. Bu laboratuvarın kurulması için birçok insan çalıştı, yalnız ben değil ve onu geliştiren, onu şu anda fonksiyonel hale getiren insanlar hala orada çalışıyorlar. Bu onların da emeğinin karşılığı bence.

"Sabancı’nın düşünme hakkı ve zamanı vermesi bence çok büyük bir fırsat"

MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?

ZS: Ben neden Sabancı’ya geldim? Benim için çok kolay. Yeni bir üniversite kuruluyordu ve buna katkı vermek, yeni programlar başlatmak ve öğrencilerle çalışmak insanın hayatında karşısına çıkacak bir fırsat değil. Yeni bir konseptle kurulan yeni bir üniversite dolayısıyla Sabancı’ya gelmek benim için çok cazip bir fikirdi. Peki öğrenciler neden Sabancı’yı tercih etmeli derseniz, onun da cevabı basit. İlk sebep hocalarının kalitesi bir yana öğrencileri de çok kaliteli. Bu yüzden iyi bir ortam var Sabancı’da. İyi bir üniversiteye gitmek herkesin isteyeceği bir şeydir. İkincisinin sebebi de en az birincisi kadar önemli; öğrencinin seçim hakkının olması. Siz buraya geldiğiniz zaman tahminen neden geldiğinizi biliyordunuz ama buraya gelip de daha seçimini yapamamış insanlar var. Bazen başta düşündüğünüz fikir de yanlış olabiliyor, sonradan yanlış gelebiliyor ‘yok benim alanım başka şekildeymiş’ şeklinde fark edebiliyorsunuz. Bu yüzden Sabancı’nın bu düşünme hakkı ve zamanı vermesi bence çok büyük bir fırsat, o yüzden Sabancı Üniversitesi seçilir.

"Sabancı Üniversitesi'nde öğrenciler hocalarla yakın bir ilişki kurup,

onlarla birlikte çalışma ve onlardan farklı şeyler öğrenme fırsatı edinebiliyorlar"

MÜ-ED: Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

ZS: Ben iki şey söylemek istiyorum aslında. Bunlardan bir tanesi Sabancı’daki hoca, öğrenci ilişkisi. Tabi isteyen öğrenciler için, herkes için değil ama bu isteyen öğrenciler hocalarla yakın bir ilişki kurup onlarla birlikte çalışma ve onlardan farklı şeyler öğrenme fırsatı edinebiliyorlar. Bence bu çok önemli. Hocalar için de öğrencilerini bu kadar yakın hissetmek önemli öğrenciler için de öyle. İkincisi bu disiplinler arası yaklaşım, bu her üniversitede olan bir şey değil. Bu bence çok önemli bir perspektif getiriyor: hem disiplinler arası yaklaşım hem 1. Sınıf dersleri. Bunu çoğu zaman öğrenciler iş hayatın atıldığında ve mezun oldukları zaman anlıyorlar. Başkalarıyla iletişim halinde olduklarında etkileştiklerinde fark ediyorlar ki kendi perspektif ve dünya görüşleri çok daha geniş ve çok daha bilgililer bu yüzden bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Buradan şuna da geçebilirim; Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programı hakkında fazla bir şey söylemedim ama Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programı çok interdisipliner bir program bu açıdan Türkiye’de tek program diyebilirim. Hem hocalarımızın yetiştiği alan hem yapılan program açısından Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programı çok interdisipliner ve geleceğe yönelik yetiştiren bir program.

Akademisyene Sor: Zehra Sayers

 

Zehra Sayers kimdir?

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Temel Geliştirme Direktörü Zehra Sayers hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın.

#AkademisyeneSor nedir?

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

Sevgi ve Saygıyla Anıyoruz

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’yı aramızdan ayrılışının onbeşinci yılında, vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri” ile anıyoruz. 

Geçmişten Bugüne Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri

Türkiye’nin sosyal bilimler alanında verilen ilk uluslararası akademik ödülü


Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti, Türkiye’de sosyal bilim alanında saygın araştırmaları teşvik etmek, dünyada Türkiye hakkında entelektüel merak uyandıracak seçkin araştırma örnekleri çıkarmak amacıyla, 2006 yılında “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”nü ihdas etti. Makale ödüllerinin yanı sıra, 2012 yılından bu yana, Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyetinde işaret ettiği sosyal bilim alanlarına yaşamı boyunca büyük katkılarda bulunmuş bir kişi, “Jüri Özel Ödülü” ile ödüllendirilmektedir.

Türkiye için bir ilk olan Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü, geçtiğimiz 14 yıl süresince, sosyoloji, ekonomi, tarih, siyaset bilimi gibi farklı sosyal bilim disiplinlerinde Türkiye araştırmalarına öncülük etmiş, ışık tutmuştur. Ödüle, 2006 yılından bu yana 31 ülkeden 390'ı aşan başvuru olmuştur.

Her biri bağımsız ve kendi alanının en yetkin uzmanlarından oluşan uluslararası bir jüri tarafından verilen araştırma ödülleri, Türkiye’de sosyal bilim alanında bundan sonra yapılacak araştırmalar için de sağlam bir temel oluşturmaktadır.

2015 yılından itibaren, Sakıp Sabancı’yı sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında üretilen özgün eserlerle anma geleneğini oluşturmak amacıyla ödül töreniyle anma etkinliğini tek çatı altında toplanmıştır.

 Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü

“Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri" Hakkında

Dünden bugüne Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri hakkında detaylı bilgilere, ödül web sitesinden ve  ödül kitapçığından ulaşabilirsiniz.

Sakıp Sabancı’yı Uluslararası Araştırma Ödülü ile Anıyoruz

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’yı vefatının onbeşinci yılında, vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri” ile anıyoruz. 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü ve Anma Töreni, Sakıp Sabancı Ailesi ve Sabancı Üniversitesi evsahipliğinde, 10 Nisan 2019, Çarşamba akşamı, saat 19:00’da, Sabancı Center’da gerçekleşecek.

Türk ve İslam Sanatı, Türkiye’nin tarihi, ekonomisi, sosyolojisi gibi alanlarda verilen ödül bu yıl “Küresel Karmaşa ve Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasi Kavramlarını Yeniden Düşünmek” konusunda verilecek.

Törenin açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yapacak. Uluslararası alanda tanınan yerli ve yabancı öğretim üyelerinden oluşan jüri adına Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Jüri Başkanı Meltem Müftüler Baç ile ödül sahipleri söz alacak.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü kapsamında belirlenen temaya en değerli katkıyı yapan bir kişiye Jüri Özel Ödülü verilecek. Makale kategorisinde 45 yaşının altında üç araştırmacıya ödül verilecek. Makale Ödülleri ve Jüri Özel Ödülü sahiplerini uluslararası ve bağımsız bir jüri belirledi. Jüri özel ödülü de bu yıl sekizinci kez sahibini bulacak.

“Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü” hakkında detaylı bilgi için https://award.sabanciuniv.edu/ adresini ziyaret ediniz. 

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyelerine 2019 Yılı Bilim Akademisi BAGEP Ödülü

Bilim Akademisi, Genç Bilim İnsanları Ödül Programı "BAGEP"in 2019 yılı sonuçlarını açıkladı. Bu kapsamda Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesinden (MDBF) dört, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesinden (SSBF) üç Öğretim Üyesi ödüle layık görüldü.

2019 BAGEP Ödülleri Kazanan Öğretim Üyelerimiz

MDBF Öğretim Üyeleri Eralp Demir makine mühendisliği, Ogün Adebali biyoloji, Özge Akbulut malzeme bilimleri mühendisliği, Turgay Bayraktar matematik, SSBF Öğretim Üyeleri Ahmet Faik Kurtulmuş felsefe, Hakkı Yazıcı ekonomi ve Mustafa Oğuz Afacan ise ekonomi alanında Bilim Akademisi 2019 BAGEP Ödülünü alacak.

Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları Ödül Programı’nın (BAGEP) amacı, en iyi genç akademisyenlerin belirlenmeleri, ödüllendirilmeleri, yeni araştırmalar için desteklenmeleri, gençlerin bilimsel çalışmalar yapmaya teşvik edilmeleri ve iyi örneklerin ödüllendirilmesi olarak belirtiliyor.

Bilim Akademisi tarafından, 40 yaşını doldurmamış bilim insanlarına verilen BAGEP Ödülü kapsamında, ödül kazanan genç akademisyenlere araştırmalarını desteklemek amacıyla iki yıl süreyle yılda 15.000 TL destek veriliyor.

Öğretim üyelerimiz ödüllerini 26 Nisan Cuma günü düzenlenecek bir törenle alacak.

Sabancı Üniversitesi "Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”da Türkiye’den birinci sırada yer aldı

Times Higher Education’dan yeni bir sıralama

Sabancı Üniversitesi THE 2019 Dünya Üniversiteler Etki Sıralamasında “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”da Türkiye’deki üniversiteler arasında birinci sırada yer aldı.

Times Higher Education (THE) yeni bir sıralamaya imza attı. THE'nın, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine dünya üniversitelerinin toplumsal ve ekonomik etkisini değerlendirmeyi hedefleyen “Dünya Üniversiteler Etki Sıralaması”nın  ilki açıklandı. 

Bu yıl ilk kez yapılan “2019 THE Üniversiteler Etki Sıralaması”nda 76 ülkeden 450’den fazla üniversite değerlendirmeye alındı. Sabancı Üniversitesi söz konusu sıralamada 201–300 bandında yer aldı. Sabancı Üniversitesi, değerlendirildiği hedeflerden “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”da 41. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında ise 1. sırada; “İklim Eylemi”nde 67. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında ise 2. sırada; “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”nde 101-200 bandında yer aldı.

THE Dünya Üniversiteler Etki Sıralaması

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, her biri birbiriyle bağlantılı olan 17 hedeften oluşuyor. THE, “2019 Üniversiteler Etki Sıralaması” için 17 hedeften 11’ini sürece dahil etti. Sabancı Üniversitesi, değerlendirildiği hedeflerden “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”da 41. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında 1. sırada; “İklim Eylemi”nde 67. sırada, Türkiye’deki üniversiteler arasında 2. sırada; “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”nde 101-200 bandında yer aldı.

 THE’dan Phil Baty konu ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

“İlk kez bu yıl yapılan “Üniversiteler Etki Sıralaması”nda Sabancı Üniversitesi’nin katılması ve 201-300 bandında yer alması önemli bir başarıdır. Sabancı Üniversitesi’nin öğretim, araştırma ve bilgi transferiyle Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni destekleme kararlılığını belgelemesinin yanı sıra, bu hedeflerin üniversitenin iç işleyişinde, politika ve prosedürlerinde benimsenmiş olduğunu ve yapılan çalışmalarla kanıtlandığını göstermektedir. Bu doğrultuda, Sabancı Üniversitesi söz konusu sıralamanın ilkine katılmış olması nedeniyle “kurucu katılımcı” özelliğini de kazanmıştır.”

Üniversiteler Etki Sıralaması, bugüne kadar oluşturulan sıralama sistemlerindeki yalnızca veri bazlı yaklaşıma ek olarak; üniversitenin politikaları, uygulamaları, faaliyetleri, verinin niteliğine bağlı olarak kamuoyu ile paylaşılması, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile bağlantılı bazı hizmetlerin ücretsiz olarak sağlanması ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile doğrudan bağlantılı olarak yürütülen çalışmalara odaklanmış.

Sabancı Üniversitesi’nin “THE 2019 Üniversiteler Etki Sıralaması”nda gerçekleştirdiği performansta üniversitenin merkezlerinden “Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender)”, “İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)” ve “Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu”nun gerçekleştirdiği çalışmaların etkisi oldu. 

Abone ol