Ana içeriğe atla

2. Havacılık Kalite Sistemi Semineri ve Sertifikasyon Eğitimi Başlıyor

İstanbul Havacılık Sektörü Yenilikçi İşbirliği Platformu Projesi kapsamında, 28 Ağustos 2015 Cuma günü İTÜ Ayazağa Kampüsü Maslak, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, TAV Konferans Salonu’nda Havacilik Kalite Sistemi Semineri ve Sertifikasyon Eğitimi gerçekleştirilecek.


Sabancı Üniversitesi tarafından yürütülen ve İstanbul Teknik Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Teknopark İstanbul ve İstanbul Sanayi Odası’nın paydaşları olduğu İstanbul Havacılık Sektörü Yenilikçi İşbirliği Platformu Projesi kapsamında, havacılık ve uzay sektörünün getirdiği yeni açılımlar doğrultusunda, bilgi, teknoloji ve yenileşim ruhu ile donatılmış girişimci ruhlu araştırmacılar yetiştirilmesi, yeni girişimci kuruluşların tetiklenmesi, bu amaçlara yönelik katma değeri yüksek üretim için işbirliği fırsatlarının oluşturulması, ve sonuçta ekonomik canlılığın artırılması yoluyla İstanbul bölgesinin havacılık sektöründeki rekabetçi gücünün artırılmasını hedeflemektedir. 

Eğitim kontenjan kısıtı olduğundan katılım 80 kişi ile sınırlıdır. 

Kayıt yaptıran ilk 80 kişi eğitime katılma hakkı kazanacaktır.

Eğitime ücretsiz kayıt için tıklayınız.

İstanbul Havacilik Sektörü Yenilikçi İşbirliği Platformu Projesi

2. Havacilik Kalite Sistemi Semineri Ve Sertifikasyon Eğitimi Programı

  • 10:00 - 10:30 Onaylı bir Havacılık Firması: TUSAŞ Ersin Türkmen – TUSAŞ
  • 10:30 - 12:30 ISO 9000 ve AS 9100 Havacılık Kalite Yönetimi - Ersin Türkmen – TUSAŞ
  • Yemek Arası
  • 13:30- 15:00 Üretim Organizasyonu Onayı (POA) Ersin Türkmen - TUSAŞ
  • Ara
  • 15:30-17:00 Tasarım Organizasyonu Onayı (DOA) Segah Özdemir - TUSAŞ

Tarih: 28 Ağustos 2015, Cuma

Yer: İTÜ Ayazağa Kampüsü Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, TAV Konferans Salonu

Eğitimin Amaçları: 

• Havacılık Kalite Yönetim Sistemleri ve belgelendirme süreci hakkında farkındalık

• Süreç Yönetimi  ve standardın gereklerini anlamak 

• Onay kuruluşları ile iletişim ve başvurular

• Üretim Organizasyon Onayı (POA) konusunda farkındalık

• Tasarım Organizasyon Onayı (DOA) konusunda farkındalık

Proje hakkında bilgi ve sorularınız için iletişim: isthp@sabanciuniv.edu 

TUGFO İstanbul Konserinde Bayram Havası Estirdi

Sabancı Vakfı’nın Desteklediği Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, İstanbul Konserinde Müzikseverlere Bayram Havası Yaşattı


Orkestra, Berlin Senatosu’nun Besteci ve Piyanist Sinem Altan’dan Sipariş Ettiği “Hafriyat” İsimli Eserinin Türkiye Prömiyerini Yaptı

Sabancı Vakfı’nın, kuruluşunun gerçekleşmesini sağladığı ve 7 yıldır Ana Destekçisi olduğu Şef Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası (TUGFO) 18 Ağustos Salı akşamı Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde müzikseverlerle buluştu. Bu yılki teması “bayram ve panayır” olan Orkestra, Mussorgski’den Dvorak’a uzanan muhteşem bir seçkiyle tam bir bayram havası estirdi.

 Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında en prestijli konser salonlarında ve festivallerde, dünyaca ünlü solistlere eşlik eden genç müzisyenler, bu yılın Avrupa turnesinin ardından gerçekleştirdiği İstanbul konserinde de dinleyiciler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.

Besteci ve piyanist Sinem Altan’ın, Berlin Senatosu’nun siparişi üzerine hazırladığı  “Hafriyat” isimli eserin Türkiye prömiyerinin de TUGFO tarafından gerçekleştirildiği konserde; Mussorgski’nin “Soroçinski Panayırı” Prelüdü, Dvorak’ın “Slav Dansları op.46”, Dubussy’nin “İbéria” ve Stravinski’nin “Petruşka” eserleri dinleyiciyle buluştu.

Orkestra, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ni tıklım tıklım dolduran izleyicilerin yoğun ilgisi üzerine, Anadolu’ya özgü müzikal motifleri çok sesli müzik anlayışına göre sunan Ulvi Cemal Erkin’in “Köçekçe”si ile bis yaptı. 14-28 yaş arası 83 genç müzisyenden oluşan orkestra, muhteşem performansıyla klasik müzik tutkunlarından tam not aldı.

TUGFO performansıyla Avrupalıların gönlünü fethetti

Türkiye’deki tüm konservatuarlardan sınavla seçilen 83 başarılı genç müzisyenden oluşan Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, 20 Temmuz – 6 Ağustos arasında katıldığı Sabancı Üniversitesi’ndeki üç haftalık yoğun kamp döneminin ardından Avrupa turnesine çıktı.

İlk konserini 8 Ağustos’ta Macaristan’ın Budapeşte kentinde; Wagner, Liszt, Bartok gibi önemli bestecilerin konser verdiği tarihi salon Vigado’da gerçekleştiren orkestra, daha sonra yine Macaristan’ın Eger kentinde “Osmanlı’nın İzi” temalı konseri ve 10 Ağustos’ta da Pecs kentindeki konserinde müzikseverlerle buluştu.

TUGFO, Avrupa turnesine 12 Ağustos’ta Slovakya’nın Bratislava ve 14 Ağustos’ta Çek Cumhuriyeti’nin Prag kentlerindeki en prestijli salonlarda gerçekleştirdiği konserlerle devam etti.

16 Ağustos’ta Berlin Young Euro Classic Festivali’nde verdiği konserde besteci ve piyanist Sinem Altan’ın Berlin Senatosu’nun siparişi üzerine hazırladığı, “Hafriyat” isimli eserinin dünya prömiyerini yapan TUGFO’nun genç müzisyenleri burada da performanslarıyla göz doldurdu. 

30 bine yakın dinleyiciyle buluşan dünyanın en önemli klasik müzik festivallerinden birisi olan Young Euro Classic Festivaline her yıl özel olarak davet edilen TUGFO, bu yıl ayrıca Avrupa Ulusal Gençlik Orkestraları Federasyonu’na (EFNYO) tam üye olarak kabul edilerek önemli bir başarı daha elde etti.

Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, yurt dışı turnelerinde konserlerini izlemeye gelenlerin ötesinde bir dinleyici kitlesine, önde gelen klasik müzik radyoları tarafından kaydedilip yayınlanan konserleri ile ulaşıyor. Geçtiğimiz senelerdeki turnelerde Bayerischer Rundfunk ve Deutsche Welle’de yayınlanan konserlerden sonra bu yıl Slovak Radyosu konser kaydını dinleyici ile paylaştı.

2 Eylül 2015 ELAE

2 Eylül 2015 tarihinde yapılacak olan ELAE’ye girecek olan öğrenci grupları:

    2014-2015 Akademik Yılı Diller Okulu Yaz Okulu’nda öğrenim görmüş olan öğrenciler (Dilekçe vermelerine gerek yoktur.)
    Sınava girmek için dilekçe ile başvuruda bulunan beklemeli/dışarıda hazırlanan öğrenciler  
    Fakülteler tarafından belirlenen lisansüstü adaylar
    Türkçe eğitim yapan üniversitelerden yatay geçiş başvurusunda bulunan lisans öğrencileri

2 Eylül 2015 ELAE’ ye girecek öğrencilerimizin listesi 1 Eylül 2015 Salı gününden itibaren Diller Okulu Direktörlüğü panolarından duyurulacaktır.

Sınav yeri saatleri aşağıdaki gibidir:

WRITING & LISTENING         09.30 – 12:00

READING                                13:15 – 15:00

SINAV YERİ                             YBF 1099

SINAV TARİHİ                         2 Eylül 2015, Çarşamba

Sınava yanınızda SU kimliğinizi, kalem, silgi vb. getirmeniz gerektiğini önemle hatırlatırız.

Ayrıca sınava gelirken cep telefonlarınızı sınav salonuna getirmemenizi rica ederiz, yanınızda getirdiğiniz cep telefonları sınav gözetmenleri tarafından toplanacaktır.

Kimlik kontrollerinin yapılabilmesi ve sınava zamanında başlanması için, sınavdan 30 dakika önce, sınav salonu önünde hazır bulunmanız gerekmektedir.

TGY öğrencileri için sınav sonuçları, 4 Eylül 2015, Cuma günü saat 19:00’ dan itibaren SU web sitesinde yayınlanacak sorgulama ekranından ve Diller Okulu binası kapılarına asılacak listeler ile duyurulacaktır.

Lisansüstü öğrenciler, sınav sonuçlarını bağlı bulundukları fakültelerden öğreneceklerdir.

Sınav sonuçları, sözlü yanıtlamalardan doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla, telefonda kesinlikle açıklanmamaktadır.

ELAE sınavları için mazeret sınavları düzenlenmez.  

ELAE sınavı ile ilgili detaylı bilgiye ve örnek sınavlara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Sınava girecek tüm öğrencilerimizin bu linkte verilen bilgileri kontrol etmelerini öneririz:

http://sl.sabanciuniv.edu/students/elae

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

Mezunumuz Canan Dağdeviren MIT Technology Review’un 35 Yaş Altı Mucitler Listesinde

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren bilim hayatına yeni bir başarı ile devam ediyor. Canan, MIT Technology Review’un her yıl derlediği 35 Yaş Altı Mucitler listesinde yer aldı.

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

"Harvard Üniversitesi'ne de "Genç Akademi Üyesi" olarak kabul edilen ilk Türk olan mezunumuz Dr. Canan Dağdeviren, geçtiğimiz aylarda cilt kanserinin teşhisini kolaylaştıracak, dövme gibi vücuda yapıştırılabilen ve 10 saniyeden daha az sürede sonuç veren cihaz geliştirmişti."

 MIT Technology Review her yıl derlediği 35 Yaş Altı Mucitler listesini açıkladı. Global basın organı, çalışmalarıyla dünyayı dönüştürme potansiyelini barındıran olağanüstü yetenekli teknoloji araştırmacılarını on yılı aşkın süredir ödüllendiriyor. Sabancı Üniversitesi 2009 mezunu Canan Dağdeviren, nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine çalışmalarıyla listede mucit olarak yer aldı.

Dr. Dağdeviren tarafından geliştirilen esnek nano-jeneratörler, iç organ hareketlerinden kaynaklanan hareket enerjisini elektrik enerjisine dönüştürerek tıbbi cihazlara enerji veriyor. Yeni bir biyo-uyumlu piezoelektrik mekanik enerji toplayıcı (PZT MEH) sınıfı olan bu cihazlar, son derece düşük bükülme direnciyle yumuşak ve esnek oldukları için, kalp ve diğer yumuşak dokuların yüzeyine kaplanarak uyum sağlayabiliyor. Cihaz kalp kasının ritmik hareketleri sırasında bükülüp düzeldiğinde düşük ve sürekli akım üreterek kalp ritmi düzenleyicisi gibi cihazların gerektirdiği elektrik enerjisini sağlayabiliyor. Bu teknoloji, implant tıbbi cihazların pil ömrünü uzatabilecek, hatta pil değiştirilmesi ihtiyacını tamamen ortadan kaldırabilecek olduğu için, cerrahi müdahalelerin ve bununla bağlantılı komplikasyonların oluşturduğu riskleri hafifletiyor. 

Derginin genel yayın müdürü Jason Pontin, konuyla ilgili şunları söyledi: "Geçtiğimiz yıllarda çalışmaları insanlığın gittiği yönde derin etkilere yol açmış genç mucitleri ödüllendirmekte büyük başarılar kaydettik. Daha önce ödül kazananlar arasında Google kurucuları Larry Page ve Sergey Brin, Facebook kurucularından Mark Zuckerberg ve Apple'ın baş tasarımcısı Jonathan Ive yer alıyor. Seçtiğimiz kişilerden ve elde ettikleri farklı başarılardan gurur duyuyoruz ve bu saygın listeye Canan Dağdeviren'i de eklemiş olmaktan çok memnunuz.”

Bu yılki listede yer alanlar www.technologyreview.com web sitesinde duyurulacak ve derginin 1 Eylül'de yayımlanacak Eylül/Ekim sayısında da yer bulacak. Listedeki mucitler 2-4 Kasım tarihlerinde Cambridge, Massachusetts'te düzenlenecek EmTech MIT konferansına katılacaklar (www.EmTechMIT.com). 

MIT Technology Review hakkında

MIT tarafından çıkarılan MIT Technology Review dergisi, iş dünyasının önde gelenleri, yenilikçiler, düşünce önderleri gibi milyonlarca kişiye, ödüllü teknolojilerle ilgili içerikleri çeşitli platformlarda, 147 ülkede altı dilde sunar. www.technologyreview.com adresinde okuyucular günlük haber ve analizlere ulaşabilirken, ödüllü MIT Technology Review dergisi 1899'dan bu yana teknoloji yayınlarının çıtasını belirlemektedir. Şirket ilgi çekici canlı etkinliklerin yanı sıra global girişimcilik örgütü MIT Enterprise Forum'un da yöneticiliğini yürütmektedir.

Sabancılıların "NANOGRAFEN" Girişimi

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2007 Yüksek Lisans ve 2011 Doktora Mezunumuz ve SUNUM Araştırmacılarından Dr. Burcu Saner Okan, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu ve Inovent A.Ş. ortaklığı ile hayata geçen NANOGRAFEN girişimi ile ekonomik, iyi kalitede ve yüksek miktarlarda grafen üretilebilecek.


NANOGRAFEN Dr. Burcu Saner Okan, Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu ve Inovent A.Ş. ortaklığı ile Gebze Organize Sanayi Bölgesi Teknopark’ta 2014 yılında kuruldu. NANOGRAFEN grafeni ekonomik, iyi kalitede ve yüksek miktarlarda üreterek enerji, havacılık, otomotiv, yapı-inşaat gibi birçok alanda kullanılabilecek grafen katkılı prototip ürünler hazırlıyor. Dr. Saner Okan ve Prof. Dr. Menceloğlu tarafından geliştirilen geri dönüşüme dayalı teknik ile karbonca zenginleştirilmiş atıklar katma değeri yüksek grafen tabanlı malzemelere dönüştürülüyor. Farklı özelliklerde ve derecelerde geliştirilen grafen ürünleri termoset ve termoplastik polimerlerde katkı malzemesi olarak kullanılıyor. Yapılan denemeler sonucunda kompozitlerin mukavmetlerinde %40’lara kadar artış sağlanmış ve ısı dayanımları da arttırılmıştır. Üretilen katma değeri yüksek grafen malzemeleri birçok sektörün hem niş hem de komodite ürünlerinde kullanım imkanı bulabilecek.

Firma ayrıca 2014 yılında almış olduğu Tübitak 1512 Girişimcilik Aşamalı Destek Programı’nın 2. Aşaması’nı başarı ile tamamladı. Proje kapsamında çıkan prototip ürünler Roketsan A. Ş., Kordsa Global A. Ş. ve Arçelik A. Ş. gibi büyük firmaların ilgisini çekmiş olup ürün satışı yapılmaya da başlandı. Ayrıca, Yazgan Yenilenebilir Enerji ve Endüstriyel Kimya Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti. yatırım desteği ile Tubitak 1512’nin 3. Aşaması 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı kapsamında sunduğu proje önerisi değerlendirme aşamasında. 

Bu yılki Türkiye Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Rehberi için Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nden 4 adet proje seçildi. Bu projelerden bir tanesi Nanografen'in  Tubitak 1512  Aşamalı Girişimcilik Programı kapsamında tamamlamış olduğu "Plastik endüstrisi için grafen nanotabakaların büyük ölçekli üretim koşullarının belirlenmesi ve pilot üretimi" başlıklı projesidir.

Bu gelişmeler doğrultusunda Inovent A. Ş. alınan yönetim kurulu kararı ile NANOGRAFEN’e yatırım yapmıştır.

NANOGRAFEN ile ilgili Burcu Saner Okan'ın;

Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan görüşleri için tıklayınız

Derin Ekonomi dergisinde yayımlanan görüşleri için tıklayınız

NANOGRAFEN web sayfası: www.nanografen.com.tr

Hikmet Budak Montana Eyalet Üniversitesi Bitki Bilimleri Kürsüsü'ne atandı

Tahıl genetiği alanında dünyada sayılı bilim insanları arasında yer alan Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyemiz Hikmet Budak, Montana Eyalet Üniversitesi Bitki Bilimleri Kürsüsü başkanı oldu.


Üniversitemizin Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde genetik ve genom araştırmaları yürüten ekibin başında yer alan ve tahıl genetiğinde dünyanın sayılı uzmanlarından olan Budak, Montana Eyalet Üniversitesi'nin yeni kurulan Montana Bitki Bilimleri Kürsüsü'ndeki görevine ocak ayında başlayacak.

Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 6. yılında

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından, akademisyen ve aktivist Dicle Koğacıoğlu anısına düzenlenen “Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü”nün altıncısı için başvurular başladı. Yarışmaya 19 Ekim 2015 tarihine kadar başvuru yapılabilecek.

Dicle Koğacıoğlu makale ödülü-sabacı üniversitesi

2010 yılından itibaren Dicle Koğacıoglu anısına her yıl tekrarlanan ve Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ile Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından gerçeklestirilen yarışma, Türkiye toplumu ve kültürü üzerine toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemeyi ve genç araştırmacıları teşvik etmeyi hedefliyor.

Ödülleri 2014 yılı için birinciye 3000, ikinciye 1500, üçüncüye 1000 TL olarak belirlenen yarışmaya, tüm sosyal ve beşeri bilimler yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile son iki yıl içinde bu alanlarda yüksek lisans derecesi almış araştırmacılar katılabilirler.

Yarışmaya katılan makaleler anonim olarak, üniversitelerarası bir seçici kurul tarafından değerlendirilecek. Sınırlı sayıda yarışma katılımcısı çalışmalarını sunmak üzere bir günlük bir konferansa davet edilecek, ödüller bu konferans sonunda duyurulacak.

Başvuru Koşulları:

  • Yarışmaya katılacak makaleler daha önce yayımlanmamış, yeni ve özgün olmalıdır.
  • Makaleler, başlık, dipnotlar ve referanslar dâhil 6000 kelimeyi aşmamalı, dipnotlar sayfa altına değil makale sonuna eklenmeli, makalenin dili Türkçe olmalıdır.
  • Makaleyle birlikte 500 kelimelik bir özet ve başvuru sahibinin özgeçmişi sunulmalıdır.
  • Başvuru sahibinin adı, soyadı, kurumu, yazışma ve e-posta adresiyle diğer iletişim bilgileri açıkça belirtilmelidir.
  • Makale, özet, özgeçmiş ve iletişim bilgileri Word dosyası olarak kogaciogluodulu@sabanciuniv.edu adresine iletilmelidir.
  • Son başvuru tarihi 19 Ekim 2015'tir.

AB ile karşılıklı ticaret 10 milyar Avro artabilir

Sabancı Üniversitesi yürütücülüğünde, UND için yapılan araştırmaya göre  AB ile karşılıklı ticaretin 10 milyar Euro artabileceği öngörüldü.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin başkanlığındaki; Doğuş Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan bir ekip Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) için bir çalışma gerçekleştiriyor.


Çalışma ile kotaların Türkiyenin ihracatına olumsuz etkisinin ortaya konulması amaçlanıyor. Bu bağlamda ilk aşamada salt ikili kotaları ele alıp bir çekim modeli yapıldı. Araştırma bu haliyle bile Türkiye’nin kotalardan doğan mali kaybını ortaya koydu. Daha sonra TÜBİTAK 3001 projesine basvuru yapıldı ve proje kabul edildi. Proje kapsamında salt ikili kotaları değil tüm transit kotaları da dikkate alan çok ayrıntılı bir çalışma yapılıyor. Sabancı Üniversitesi’nin TÜBİTAK projesinin yürütücüsü olduğunun altını çizen Füsun Ülengin çalışma ile ilgili olarak “AB’de her iki nokta arasında Türkiye’nin kota olmasaydı en fazla yapabileceği mal akışı ile kotalar nedeni her iki nokta arasında gerçektieştirebildiği mal akışını belirliyoruz. Şu anda bu aşamayı bitirdik. Bir sonraki aşamada bulunan bu değerleri çekim modeline koyup ihtaracat ile ilgili tahminlerimizi yapacağız. Ayrıca tüm nakliyeci firmalar ile de rotaların ayrıntılı maliyet analizini yaptık. Çekim modelinden elde edilen bulguları simülasyon modeli ile irdeleyip kotalar nedeni ile toplam kaybımızın tam olarak ne olduğunu ortaya koyacağız” dedi.

UND Başkanı Çetin Nuhoğlu da “Sabancı Üniversitesi ile yaptığımızı araştırmaya göre AB karşılıklı ticaretin 10 milyar Avro artabileceğini öngörüyoruz” dedi. Kotalar nedeniyle Türklerin yapamadığı taşımacılığı Bulgaristan, Romanya ve Polonyalı nakliyecilerin yaptığını kaydeden Nuhoğlu, tam serbestleşme halinde Türkiye’nin yaklaşık 200 milyon Euro’luk da ilave hizmet ihracatı yapabileceğini kaydetti.

Çalışmanın ilk aşaması Transport Policy dergisinde gecen sene yayınlandı ve en çok atıfta bulunulan makaleler arasına girdi.

Hakan Baş’la ‘’Girişimcilik’’ ve ‘’Moda’’ üzerine

Röportaj: SUmoda Kulübü

SUmoda, Sabancı Üniversitesi Moda Kulübü olarak Lidyana.com’un CEO’su, Türkiye’nin başarılı ve genç iş  adamlarından biri olan Hakan Baş’la "Girişimcilik" ve "Moda" üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

Başlangıçta ilk etkinliğimiz olduğu için biraz heyecanlıydık ancak heyecanımız Hakan Bey’in rahat enerjisiyle yatıştı ve ortaya keyifli bir sohbet çıktı.

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Hakan BAŞ kimdir?

Beni tanıyın :) 1983 doğumluyum. Üsküdar Amerikan Lisesi, Cornell Üniversitesi ekonomi bölümü mezunuyum. Sonrasında Yale’da MBA eğitimi aldım. Cornell’le Yale arasında üç yıl Bank of America, Raymond James ve Merrill Lynch’de yatırım bankacılığı yaptım. 2010’da Yale’den mezun olduktan sonra Türkiye’ye döndüm. Yirmi günlük bir garanti bankası deneyimi sonrasında kurumsal hayatta yapamayacağımı anlayıp yirminci günde istifa edip, Peakgames’in kurucu ortağı oldum. 2011 Mart'ta Krombera, 2012 Şubatta Lidyana’yı kurduk. Daha sonrasında Anibera, Probera ve Berabera animasyon, prodüksiyon ve pr ajansını kurduk.bHepsinin kurucu ortağıyım. Bunun dışında eski milli rekortmen yüzücüyüm ve Türkiye Girişimcilik Vakfı kurucu yönetim kurulu üyesiyim. Aynı zamanda Fenerbahçe Kongre üyesiyim :)

Peki, Lidyana nasıl kuruldu? Co-founding bir e-ticaret şirketi olduğunu biliyoruz, kuruculardan bir tanesi de Arda Turan ve bu yönüyle dikkat çekiyor.

2010’da Peak Games’le dijital tarafa geçtim. Peak Games’ten sonra Krombera dijital pazarlama şirketiyle ticaretin artık geleneksel taraftan bu tarafa kaydığını farkedip e-ticaret alanına yönelmeye karar verdik. "Celebrity  Endorsement" yani ünlüleri kullanarak pr ve pazarlama yapalım, çevremizi kullanalım dedik. Arda’nın o anlamda zaten çok büyük etkisi var. Kurucu ortaklarımız arasında da Sina Afra (Markafoni kurucusu), Nevzat Aydın (Yemek Sepeti kurucusu), Arda Turan, iki tane de büyük ailenin bizim yaşıtımız fertleri var Saffet Ulusoy ve İsmet Öztanık. Hem tedarikçi hem celebrity anlamında bize çok büyük faydaları oldu, hem de üçüncü part yani lojistik firması, yazılım firması... İşte kiminle çalışacaksak onların network'u bize çok büyük fayda sağladı. Takı sitesi olarak başladık. Takı sitesi olarak başlamamızın sebeplerinden biri moda tarafında ayakkabı ve kıyafet alanında çok güçlü oyuncular vardı. Onlarla ilk başta rekabet etmemiz zor diye takıyı seçtik. Takıda algısı yüksek yerlerden başladık. Yani sattığımız markalar Tiffany, Kısmet by Milka, Cem Lokmanhekim gibi hep designer markalar.Dolayısıyla kitlemiz de hep gelir düzeyi yüksek kesim oldu. Marka algısı yukarıda konumlandı. Lidyana’dan alışveriş yapmak ‘trend’ haline geldi. Daha sonrasında baktık işler iyi gidiyor; çünkü çok ciddi bir geri dönüş aldık yaptığımız pr aktivitelerinden dolayı, biz de takının dışına çıkmaya karar verdik. Önce saat ve güneş gözlüğüyle başladık sonra kozmetik ve en son giyim-kıyafet satmaya başladık. Şu anda Lidyana’nın %13ü takı, diğer asıl kısımlar giyim ve ayakkabıdan oluşuyor.

"Yirmi günlük bir Garanti Bankası deneyimi sonrasında kurumsal hayatta yapamayacağımı anlayıp yirminci günde istifa edip, Peakgames’in kurucu ortağı oldum."


Lidyana şu anda alışveriş siteleri arasında iyi bir tanesi. Peki alışveriş siteleri içerisinde öncesiyle bugün arasında kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Örneğin siz Lidyana’yı kurduğunuz dönemlerde zaten top noktada olan Markafoni, Trendyol gibi siteler vardı. Şimdi siz de onlarla birlikte anılmaya başlandınız.

Onlar ayrı ligdeler. Yani Markafoni, Trendyol falan onlar "private shopping" sitesi yani eski sezon ürünlerini %90’lara varan inkontularla satan outlett mağazalar, bizimki yeni sezon ürünlerini full-prise satan bir yapı. Onların kendi aralarında aslında konumlandırılmaları lazım. Hacimleri bizden çok daha yüksek ama iş modelleri olarak bizimki çok daha sağlıklı çünkü mancımız daha yüksek ve hem tedarikçi hem müşteri tarafında algı konumlandırması çok önemli çünkü zamanında 2009’da hatırlıyorum private shopping siteleri bir tane Converse’i 20 TL’ye satıyorlardı. Sonra Converse ertesi sezon bu ürünü kendi mağazasında 200 liraya satmaya çalışıyor. İnsanların kafasındaki Converse imajı- ki çok trendti Converse Türkiye’de- bir anda yerlebir oldu. Bence en büyük sebeplerinden biri bu. Markalar için başta iyiydi tabii; yani depoda ellerinde kalmış ürünler, yer açmaları gerekiyor kendilerine yani stok maliyeti boşu boşuna, ama bir yerden sonra stokları bitti. Yani oraya verebilmek için yeni üretmeye başladılar. Bizim iş modelimiz sürdürülebilir bir model yani yeni sezon ürünü, sezonda üretiliyor ve bize satılıyor. Aynı fiyata satılıyor. Bizim kendimizi konumlandırmamız bu yüzden Markafoni, Trendyol, Limango’dansa Modagram işte Markafoni’nin  Enmoda’sı , Çiçek Sepeti’nin  Mizu’suyla olabilir. Tabi aynı model dememin tek sebebi sezon ürününü sezon fiyatına satması. Onun dışında biz LC WAİKİKİ, DEFACTO satmayız mesela, takıyı zaten domine ettik. Takıların %50si de sadece Lidyana’da olan markalar. Çoğu ya yerli ya yabancı tasarımcı ürünü ya da revaçta markalar.

"Lidyana’da herkes bana takım kaptanı gibi bakıyor yani patronluk değil, hepimiz aynı tayfadayız."

Ben size özel bir soru soracağım. Bir konuşmanızı okudum Üsküdar Amerikan Lisesi mezuniyet konuşmanızı, orda eski yüzücü olduğunuzdan bahsetmişsiniz ve antrenman zamanlarınızı anlatmışsınız. Genç yaşta bu kadar başarılı olmanız acaba o zamanki işte saat 5’te kalkıp okuldan önce antrenman yapmanıza vs. disiplinine mi bağlı?

Yani o disipline eden bir şey yani sporculuğun getirdiği bir şey var; takım oyunu... Bir de ben takım kaptanıydım; liderlik. Yani on üç yaşında milli takım kaptanı olarak yarışa gitmek, öteki çocuklar matematik çalışırken oley 80 aldım derken, senin milli takım formasını giyip Almanya’da ülkeni temsil eden takıma kaptanlık yapıyorsun yani çok çok farklı bir sorumluluk ve bana takım oyununu çok çok iyi öğretti. Yani aslında yüzme bireysel bir spor olarak geçiyor ama sonuçta takım olarak şampiyon oluyorsun, yarış yapıyorsun. Orda hem takım arkadaşlarımızlar ilişkiler, hem hocayla ilişkiler kurmayı öğreniyorsun. Hayatta en önemli şey zaten ilişki. Şirket kurduğun zaman yatırımcınla ilişkin, çalışanlarla  ilişkin, tedarikçiyle ilişkin ve müşteriyle ilişkin var. Tedarikçini memnun tutman lazım ki ürün al, mancın yüksek olsun, geç öde. Yatırımcınla ilişkinin iyi lazım ki ortaya para koysun, çalışanınla iyi olsun ki çalışsın adam. Bir de üçüncü partner var tabii lojistik firmasıdır vs. onlarla da iyi olması lazım. Geçmişime bakıldığında okul arkadaşlarımdan ziyade yüzme arkadaşlarımla olan ilişkimi hatırlıyorum – yani kampa gidiyorsun, sabah 4’e kadar berabersin, gece 5’te berabersin; o çok bizi yakınlaştıran, kaynaştıran bir şey- Bir şirketin kurulmasında, start-up’ta da takım oyunu çok önemlidir. Ben de bunun faydasını çok gördüm yani disiplin açısından takım oyunu açısından. 

"Celebrity Endorsement’’ şirketisiniz. Gerçekten çok iyi isimlerle çalışıyorsunuz, bu nasıl başladı? Bir yerden başlayınca devamı mı geldi?

Arda’nın olması, Saffet’in olması bunda önemli tabii. Arda’nın eski kız arkadaşı Sinem Kobal’dı, Sinem’le çalışıyorduk. Burcu Esmersoy Saffet’in arkadaşıydı, onunla çalışıyorduk. Şebnem Çapa vs. sosyetik isimlerle çalıştık, onlar benim çok yakın ablalarım gibi. Tabii onlar referans noktası oluyor bir kere. Gidiyorsun Tuğba Ünsal’a diyorsun ki o zaman bak Burcu’yla yaptık güzel oldu, seninle de yapalım... öyle öyle... Buse (Terim) benim çok eski arkadaşım onunla yaptık ki Buse’yle Lidyana birbirini büyütmüştür. Yani toparlamak gerekirse siz düzgün projeyle giderseniz herkes sizinle çalışmak ister zaten, kim olduğu çok da önemli değil.

SUmoda kimdir?

SUmoda, Sabancı Üniversitesi Moda Kulübü adı altında, 2015 Mart ayında açılmış, çok yeni bir kulüp olmasına rağmen emsallerinden daha inovatif ve kariyer odaklı duruşuyla 300 aktif üyeli, Türkiye'nin en aktif üniversite moda kulüplerinden biri oldu.

Kulüp üyeleri kampüs içinde ve dışında moda odaklı workshoplar, söyleşiler, defilelere ve İstanbul Fashion Week'e katılımlar, moda dünyasının farklı alanlarından önemli isimlerle röportajlar gerçekleştiriyor. Hem yayınsal hem faaliyetsel olarak varlığını sürdüren bir kulüp olan SUmoda'nın en büyük özelliği her ne tarza ve ilgi alanına sahip olursa olsun, üyesi olan, modaya ilgi duyan herkesin kendine yer bulabildiği kapısı herkese ve her yeni fikre açık bir kulüp olmasıdır.

Kulül etkinliklerini aynı zamanda sosyal medyadan Facebook ve instagram sayfalarından takip edebileceğiniz SUmoda, kurucu yönetim kurulu ve renkli üyeleriyle başarısına başarı katarak yoluna devam ediyor.

#ucuzfikrinyahnisi Sabancı Executive MBA öğrencilerine birincilik getirdi

Sabancı Üniversitesi Executive MBA öğrencileri Gökhan Çelebi, Selcen Mülazımoğlu ve İsmail Sincik’ten oluşan takım DuPont’un inovatif fikirleri keşfetmek ve desteklemek amacıyla hayata geçirilen #ucuzfikrinyahnisi isimli üniversiteler arası yarışmada birinci oldu

Sabancı Ünivresitesi Executive MBA (EMBA) öğrencileri Gökhan Çelebi, Selcen Mülazımoğlu ve İsmail Sincik, küresel pazara birinci sınıf, yenilikçi ürünler, malzemeler ve hizmetler sunan bilim şirketi DuPont’un üniversiteler arası düzenlediği #ucuzfikrinyahnisi isimli yarışmasında birinciliği elde ettiler.

Sabancı Üniversitesi Executive MBA takımı ödüllerini DuPont Türkiye İnovasyon Merkezi’nde düzenlenen törende DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık’tan aldılar. Yarışmada birinci olan Gökhan Çelebi, Selcen Mülazımoğlu ve İsmail Sincik Cenevre/İsviçre’de bulunan DuPont Avrupa Merkez Ofisi’ne ve Meyrin /İsviçre’de bulunan DuPont Avrupa Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi’ne iki günlük ziyaret ile iPad ödülü kazandı.

DuPont’un inovatif yaklaşımı kapsamında hayata geçirilen yarışmada, üniversitelerde bölüm ayırt etmeksizin okuyan tüm lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin “Türkiye’de kırsal bölgelerde sürdürülebilir gıda ve tarım çözümleri” konulu projeleri değerlendirildi. 

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin “DuPont tarafından düzenlenen bu önemli inovasyon yarışmasında, ülkemizdeki kırsal bölgelerde sürdürülebilir gıda ve tarım çözümleri hakkındaki yenilikçi fikirleri ile birinci olmaya hak kazanan değerli Executive MBA öğrencilerimizi gönülden tebrik ediyorum” dedi.

Ödül töreninde konuşma yapan DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık “İki yüzyılı aşkın deneyimiyle bilimde dünya lideri bir şirket olarak, inovatif fikirleri içtenlikle destekliyoruz. Geçtiğimiz yıl yarışmanın ilkini Sabancı Üniversitesi iş birliği ile gerçekleştirmiştik. Bu yıl farklı üniversitelerden katılımlar oldu. Öğrencilerle buluşmaktan ve onların projelerini dinlemekten büyük mutluluk duyduk. Önümüzdeki dönemde inovatif fikirleri destekleyen yarışmalar düzenlemeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Abone ol