Ana içeriğe atla

Türkiye Sera Gazı Emisyonlarını Azaltarak da Büyümeye Devam Edebilir!

“Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri” raporu, Türkiye'nin ekonomik büyümesini devam ettirerek sera gazı emisyonlarını azaltabileceğini ortaya koyuyor. 


WWF-Türkiye ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi işbirliğiyle hazırlanan “Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri” raporu, Türkiye'nin karbon emisyonlarını azaltabileceğini, bunu yaparken ise ekonomik büyümenin devamının mümkün olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre, emisyon azaltım politikalarının uygulanmasında gecikilmesi halinde, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede üzerine düşen katkıyı yerine getirmesi için “eksi” büyüme oranlarına katlanması gerekebilir.  

Türkiye, iklim değişikliğine yol açan sera gazı emisyonları konusunda tarihsel ve güncel olarak en büyük kirleticiler arasında yer almıyor. Ancak 1990'dan bu yana sera gazı emisyonlarını yüzde 110,4 oranında artırdı. 30 Eylül 2015 tarihinde BM'ye sunulan ulusal katkı metnine  (INDC) göre bu artışın hızlanarak devam ettirilmesi öngörülüyor. 

WWF-Türkiye ve İstanbul Politikalar Merkezi işbirliğiyle, Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erinç Yeldan ve ODTÜ'den Doç. Dr. Ebru Voyvoda tarafından gerçekleştirilen analiz, Türkiye için başka bir seçeneğin olduğunu ortaya koyuyor ve üç kritik soruya cevap arıyor: 

1. Türkiye'nin 2°C hedefi kapsamında belirlemesi gereken emisyon azaltım hedefi ne olabilir?

2. Gerekli emisyon azaltımını gerçekleştirebilmek için nasıl bir politikalar paketi uygulanabilir?

3. Söz konusu politikaların makroekonomik göstergeler üzerinde nasıl bir etkisi olabilir? Bunları uygulamanın ve uygulamamanın maliyeti nedir?

Türkiye 2030 yılında karbon emisyonlarını, yüksek büyüme tahminleri içeren senaryoya göre yüzde 40, gerçekçi büyüme tahminine dayanan senaryoya göre ise yüzde 23 oranında azaltabilir. Bu sayede, ekonominin karbon emisyonu yoğunluğunda da (yıllık CO2 emisyonu/GSYH) yüzde 20 oranında bir düşüş sağlamak mümkün.

Senaryoları tasarlarken yapılan varsayımların önemine dikkat çeken Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Dr. Ümit Şahin, “Türkiye ulusal katkı beyanında sera gazı emisyonlarında artıştan azaltım hedefi belirledi. Benzer yolu izleyen ülkelerin katkıları değerlendirilirken, referans senaryoların ne derece gerçekçi olduğunun göz önüne alınması gerekiyor. Bu analiz ile Türkiye'nin resmi ulusal katkı beyanı arasındaki temel farklardan birisi bu.Raporda gerçekçi büyüme tahminlerine dayandırdığımız, emisyon azaltımına ilişkin herhangi bir ek politika önlemi öngörmeyen senaryo  çerçevesinde 2030 yılında ulaşılacak emisyonların, Türkiye'nin emisyon azaltım taahhütünün yüzde 15 altında olabileceğini görüyoruz. Bu, Türkiye'nin ulusal katkı beyanının gerçekçi varsayımlara dayandırılmadığı anlamına gelebilir” dedi. Şahin, “Ülkelerin emisyon azaltımı hedeflerini bilimsel çalışmalarla belirlemeleri ve gerekli politika araçlarının ekonomi üzerindeki etkilerini ölçmeleri son derece önemli. Bu çalışmalarda ilgili bütün tarafların, kamu kurum ve kuruluşlarının, akademisyenlerin ve uzmanların, iş çevrelerinin ve sivil toplumun katkısının alınması da hayati önem taşıyor. Ancak farklı yöntemlerle yapılan çok sayıda analizden gerekli sonuçların süzülmesi yoluyla yaratıcı, gerçekçi, uygulanabilir ve işe yarar politikaların benimsenmesi mümkün olabilir” diye ekledi.

Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları raporu, başka noktalarda da Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'e sunduğu ulusal katkı beyanından ayrılıyor. Türkiye'nin ulusal katkısında, 2030 yılına kadar sera gazı emisyon artışının, emisyon azaltım senaryosu altında bile 1990-2013 dönemine göre yüzde 25 oranında hızlanarak devam edeceği belirtiliyor. Bu, 2030 yılına gelindiğinde kişi başına düşen emisyonların Japonya, Almanya, İngiltere ve Avrupa Birliği ortalamasını aşacağı anlamına geliyor. Araştırmaya göre ise, Türkiye’nin 2°C hedefi içinde payına düşen sorumluluğu yerine getirebilmesi için yıllık CO2 emisyonlarının 2020’ye kadar 390 MtCO2 düzeyinde zirve noktaya ulaşması, bu tarihten sonra da kademeli bir düşüşle, 2030 yılında 340 MtCO2 seviyesine (2010 yılı değerine) geri çekilmesi gerekiyor. 

Bu doğrultuda bir dönüşümün başlatılması için raporda “İklim Politikası Paketi” adı verilen senaryo altında üç politika tedbiri tanımlanıyor: (i) Karbon vergisi toplanması; (ii) Bu vergilerin yenilenebilir yatırım fonu vasıtasıyla yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretmek için kullanılması; (iii) Enerji verimliliğinde teknolojik gelişme ve piyasa şartlarına bağlı artışlar. Bulgular, bu emisyon azaltımı tedbirlerinin yenilenebilir enerji kaynaklarının payının fosil yakıtlar aleyhine artırılmasını mümkün kılabileceğini ortaya koyuyor. Bu değişim ile referans senaryoya göre karbon emisyonlarında yüzde 23, kömür ithalatında yüzde 25, doğal gaz ithalatında ise yüzde 35 oranında düşüş sağlanacağı öngörülüyor.

Böyle bir dönüşümün ve kazanımların bir maliyeti var. Analiz sonuçlarına göre, 2020’ye kadar olan dönemde GSYH artışının yüzde 4 yerine yüzde 3,3 düzeyinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Ancak 2025 yılından sonra senaryolar arasındaki büyüme hızları arasındaki fark azalarak 2030 yılında yok oluyor. 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman, “Emisyon azaltım politikalarının hemen devreye girmesiyle milli gelirin artış hızında bir miktar düşüş yaşansa da, ekonomik büyümeyi muhafaza etmek mümkün. Bu da “yeşil büyüme” yaklaşımının Türkiye için de geçerli ve uygulanabilir olduğu şeklinde yorumlanabilir” dedi.

Analiz sonuçlarına göre İklim Politikası Paketi'nde yer alan araçlar, 2020 yılına kadar emisyon seyrini 2°C hedefiyle paralel bir yörüngede tutmak için yeterli. Hedefi tam olarak yakalayabilmek için endüstri, ulaştırma, atık yönetimi ve enerji verimliliği gibi alanlarda sektörel analiz ve  çalışmaların yapılması, emisyon azaltım potansiyelinin yakalanması gerekiyor.  Zamanlama çok kritik. Analiz, emisyon azaltım önlemlerinin uygulanmasının ertelenmesi halinde, Türkiye'nin 2°C hedefi çerçevesindeki sorumluluğunu yerine getirmek için 2024 yılından sonra “eksi” büyüme oranlarına katlanmak zorunda kalabileceğini ortaya koyuyor.  

Türkiye'nin bir rol ayrımında olduğunu belirten ve Türkiye'nin önündeki fırsatların altını çizen WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, “Bu analiz, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için derhal harekete geçmesi gerektiğini gösteriyor. Yaklaşık 40 gün sonra düzenlenecek ve Türkiye'nin ev sahipliği yapacağı G20 Zirvesi, bunun ilk adımı olabilir. G20'den ve ülkemizden iki beklentimiz var. Birincisi, Paris'teki iklim zirvesine güçlü bir mesajın iletilmesi. 2050 yılında %100 yenilenebilir enerjiye geçiş hedefi, oldukça kuvvetli bir niyet beyanı olabilir. İkinci beklentimiz ise, Türkiye'nin gerek G20 içinde, gerekse ülke içinde fosil yakıt teşviklerine son verilmesi için gerekli adımları atması. Bunlar, hem enerji altyapısında dönüşüm, hem de enerji piyasalarının etkinlik ve sürdürülebilirliğinin  sağlanması için kritik adımlar” dedi. 

Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri” raporuna ulaşmak için: http://bit.ly/1VEft2A 

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! diyor

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!, üniversite öğrencilerinin ekip halinde katılarak iyi iş fikirleri ile başvurdukları, ön elemeyi geçen ekiplerin TÜSİAD Üye Rehberleri ile birlikte fikirlerini geliştirme ve iş planı hazırlama imkanı elde ettikleri bir fikir yarışmasıdır.

Yarışmaya başvurmak için http://www.bugenclikteisvar.com/

Sabancı Vakfı’nın Ana Desteği ile G(irls)20 Zirvesi

Sabancı Vakfı’nın Ana Destekçisi Olduğu G(irls)20 Zirvesi İstanbul’da Düzenlendi

Zirvede Açılış Konuşmasını Yapan Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: “Kadınlar ‘Ayrıcalık’ Değil, Hakları Olan ‘Eşitliği’ İstiyor.”

- Güler Sabancı:Çalışmalarımızla Kız Çocuklarının Eğitim Hakkına Erişmesine Öncelik verdik.

- Sabancı:Bireyin Hak ve Özgürlüklerinin Öncelikli Olduğu, Sağlıklı İşleyen Bir Demokrasinin Olmadığı Bir Ortamda Toplumsal Kalkınma Sürdürülebilir Olamaz.

- Sabancı:Basın Özgürlüğü Sağlıklı Bir Demokrasinin Olmazsa Olmazıdır

Sabancı Vakfı’nın ana destekçisi olduğu G(irls)20 2015 Zirvesinin açılışı İstanbul’da gerçekleşti. Odak noktası kadının işgücüne katılımını artırmak olan zirvede genç kadınlardan oluşan uluslararası G(irls)20 Heyeti de yer aldı. Zirveye adını veren G(irls)20 heyeti G(20) liderlerini, 2025 yılına gelindiğinde 100 milyonun üzerinde kadının işgücüne dahil edilmesi yönünde verdikleri taahhüdü yerine getirmeye davet edecek.

“En büyük engel, kadınla erkeğin eşit olarak algılanmaması”

Zirvede açılış konuşmasını yapan Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, 21. yüzyılın kadınların yüzyılı olduğunu söyleyerek “Bugün kadının ekonomik hayata katılımının önündeki en büyük engel, kadınla erkeğin eşit olarak algılanmamasıdır. Toplumdaki bu algıyı kırmadığımız sürece eğitimde, politikada, iş hayatında kadını göremeyiz. Kadının ekonomik hayata katılımı için kadınla erkeğin eşit olması gerekiyor. Bu bir ayrıcalık değil, haktır. Kadınlar ‘ayrıcalık’ değil ‘eşitlik’ istiyor. İşte bu nedenle Sabancı Vakfı’nda yaptığımız çalışmalarda ‘meselenin köklerine inmeye’ gayret ediyoruz.”  dedi.

Sabancı Vakfı’nda özellikle son 10 yıldır kadınlara ve kız çocuklarına çok daha odaklı çalıştıklarını dile getiren Sabancı, “Konuyla ilgili Kamu, yerel yönetim ve STK’ların içinde bulunduğu çalışmalar yaptık. Bunlardan biri Birleşmiş Milletler Ortak Programı. Birleşmiş Milletler kuruluşlarıyla işbirliği içinde 10 yıl boyunca iki ortak program yürüttük. Bu kadar ortağın bir arada bulunduğu çalışmalar genelde kolay olmuyor. Ancak toplumsal gelişme için birlikte çalışmaya mecburuz. Ortak programlarımız kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin yerelde yaygınlaşması ve yerel hizmetlerin bu duyarlılıkla uygulanması için çalıştık.” dedi.

Güler Sabancı, Sabancı Vakfı’nın desteklediği projelerden biri olan ve sanat aracılığıyla Türkiye’nin her köşesine ulaşarak erken yaşta evlilikler sorunu ile ilgili farkındalık uyandıran “Kız Leyla” şarkısına da dikkat çekerek; “Erken yaşta ve zorla evlilikler, bugün sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu. Erken yaşta evliliği önlemek minimize etmek, en azından 18 yaşa gelip kendi hukuki haklarına sahip olması anlamına gelir. Hiç değilse bunu başarmamız gerekiyor.” dedi.

 

“Toplumsal gelişme, kadının topluma eşit katılımıyla mümkün”

Vakfın kadın alanında verdiği desteklere değinen Sabancı, “Yürüttüğümüz tüm bu çalışmalarla kız çocuklarının eğitim hakkına erişmesine, kadının ekonomik hayattaki yerinin güçlenmesine, politikada ve toplumun her alanında söz sahibi olmasına katkıda bulunduk. Toplumsal gelişmenin, kadının topluma eşit katılımıyla mümkün olduğuna inanıyorum.” dedi.

Sabancı “Toplumsal ve ekonomik kalkınma için kadın ve erkeğin eşit olduğu bir dünya hayalimiz var. Bu hayal ışığını gösteriyor. Artık çok yukarıda ve uzakta değil. Kadının iş gücüne katılımının sağlanması için temelde kız çocuklarının eğitimine devam etmesini sağlamalıyız ve tüm dünyada kadının toplum içindeki rolünü desteklemeli ve geliştirmeliyiz. Bütün araştırmalar ve geliştirmeler, içinde yaşadığımız dünya, iletişimimiz birbirimize cesaret veriyor. Kat ettiğimiz yola bakıyorum. Girls 20’ye bakıyorum. 6 yılda kat ettiğimiz yolu önümüzdeki 6 ayda aşacağımıza inanıyorum. Birbirimizle paylaşmalıyız, paylaştıkça çoğalırız.” dedi.

Sabancı, “Toplumsal kalkınmanın bir diğer önemli unsuru ise demokrasi ve özgürlükler meselesidir. Bireyin hak ve özgürlüklerinin öncelikli olduğu, sağlıklı işleyen bir demokrasinin olmadığı bir ortamda toplumsal kalkınma sürdürülebilir olamaz. Toplumsal kalkınma ve sağlıklı bir demokrasi için basın özgürlüğü, olmazsa olmazdır.” dedi.

G(irls)20 Zirvesi’nde Türkiye’den ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen konuşmacılar bir araya geldi. Katılımcılar arasında OECD, Carlson-Rezidor, Dünya Ekonomik Forumu, FBI, Korn Ferry, IFC, RMK Classic ve diğer kurumlardan liderler de vardı.

Küresel zirvenin odaklandığı konular arasında “bugünkü ve gelecek kuşaklara ait kadınları sürdürülebilir ve adil olarak ücretlendirilen işler için hazırlama”, “istihdamın önündeki kültürel, sosyal ve politik engeller” ve “kadınlar için iş yaratabildiği kanıtlanan en iyi uygulamalar” gibi başlıklar yer alıyor.

SGM 2015-2016 sanat sezonu açıldı!

Anadolu Yakası’nın en büyük sanat merkezi olan Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM), 2015-2016 sanat sezonuna perdelerini açtı. SGM’nin Ekim ayı programını kaçırmayın!


SGM,  Sabancı Üniversitesi (SU) Oyuncuları tarafından sahnelenen “Azizname”, Tiyatrokare tarafından sahnelenen “Fosforlu”, Ali Poyrazoğlu tarafından sahnelenen “Ödünç Yaşamlar”,  Tiyatro İstanbul tarafından sahnelenen “İstibdat Kumpanyası” oyunlarına ev sahipliği yapacak. 

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi Ekim programına yenilenen web sitesinden ulaşabilirsiniz.

8 Ekim 2015 FOSFORLU - TİYATROKARE

13 Ekim 2015 ÖDÜNÇ YAŞAMLAR - ALİ POYRAZOĞLU

20 Ekim 2015 İSTİBDAT KUMPANYASI - TİYATRO İSTANBUL

26 Ekim 2015 BOĞAZİÇİ ODA ORKESTRASI - KONSER

Dünyanın En İyi 400 Üniversitesi İçindeyiz

Times Higher Education (THE)  2015-2016 Dünyanın En İyi Üniversiteleri sıralamasını açıkladı. Bu yıl ilk kez 800 üniversitenin değerlendirmeye alındığı sıralamada Sabancı Üniversitesi 351-400 bandında yer aldı.  


Times Higher Education 2015-2016 Dünyanın En İyi Üniversiteleri sıralaması açıklandı. Söz konusu sıralamada bu yıl Türkiye’den 11 üniversite yer aldı. Bu yıl sıralamada yer alan Türk Üniversiteleri ve başarı sıralamaları şöyle: Koç Üniversitesi 251 – 300 bandında; Sabancı Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi 351 – 400 bandında; Boğaziçi, ODTÜ ve İTÜ 501 – 600 bandında; Ankara, Erciyes, Hacettepe, İstanbul ve Yıldız Üniversiteleri de 601 - 800 bandında yer aldı.

Bu yıl THE Dünyanın En İyi Üniversiteleri sıralaması için 88 ülkeden 1126 üniversite değerlendirildi ve sıralamaya giren ilk 800 üniversite içerisinde 70 farklı ülkeden üniversite yer aldı. Böylelikle 29 ülke bu yılki sıralamaya ilk kez dahil edildi. 

THE Sıralama Editörü Phil Baty konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede: “Son on yılda araştırmaya ayırdığı bütçeyi iki katına çıkaran Türkiye, üniversiteler ve araştırmaya yatırım yapmaya devam ederse sıralamada yer alan Asya ülkeleri ile rekabet edebilir. Geçmiş yıllarda Türkiye’de bazı üniversiteler özellikle fizik alanında yapılan deneylerdeki varlıkları ile konumlarını yükseltiyordu. Bu yıl bu alandaki makalelerin sıralamaya etkisinin azaltılması  Türkiye’deki bazı üniversitelerin puan kaybına yol açtı.” dedi.  Ayrıca geçen yıllardan farklı olarak üniversitelerin makale sayısı ve atıf oranlarının yer aldığı veri tabanı Web of Science yerine Türk üniversitelerinin verilerinin daha kısıtlı olduğu, İngilizce dışında başka dillerde yayınların da yer aldığı Scopus veri tabanına geçildi. 

Listenin daha çok ülke ve daha çok sayıda üniversiteyi kapsaması önceki yıllarda sayıca baskın olan Amerikan ve İngiliz üniversitelerinin yanı sıra bu yılki sıralamada Lübnan, Fas, Ürdün, Katar, Bangladeş, Endonezya, Malezya gibi Ortadoğu ve Asya üniversitelerinin de yer almasını sağlamış.

Sıralamayı oluştururken kullanılan yöntem, dünya çapındaki araştırma odaklı üniversitelerin araştırma alanındaki temel göstergelerinin üzerinde duruyor. Beş yıllık bir süreç içerisinde, yıl bazında en az 200 araştırma çıktısı yayınlamış olan kurumlar listeye dahil ediliyor. 

Aynı alanda eşit değerdeki çalışmalar 5 kategoride toplanan 13 farklı parametre esas alınarak söz konusu sıralama ortaya çıkıyor. THE sıralaması, uluslararası modern üniversitelerin temel görevleri olan söz konusu beş kategoriyi inceleyen dünyadaki tek sıralama.

Başarılı üniversitelerin eğitim, araştırma, atıf, gelir ve uluslararası faaliyetleri olarak belirtilen 5 kategoride, 13 farklı parametre ile sıralandığını belirten THE yetkilileri, kriterlerin hepsinin dengeli olması gerektiğini vurgulayarak, en önemlisinin araştırma atıf sayısı ve üniversitelerin uluslararası alanda bilinirlikleri yani itibar kriteri olduğunun altını çiziyor. 

2015-2016 sıralaması oluşturulurken, 88 ayrı ülkeden, 1128 ayrı kurumdan, 100.000'den fazla veri değerlendirilmiş. Bu sıralama için davet yöntemi ile düzenlenen dünyanın en büyük “Akademik İtibar” anketine 10bini aşkın kıdemli akademisyen katılmış. 

13 parametre esas alınarak gerçekleştirilen dünyadaki yegane sıralama olan THE sıralamasında sözü edilen 13 parametre beş kategoriye ayrılmış ve aşağıdaki oranlarda ağırlık verilmiş:

• Öğretim: üniversitenin öğrenim ortamı (toplam puanda %30 ağırlık)

• Araştırma: hacim, gelir ve itibar (%30 ağırlık)

• Atıflar: araştırmadaki etkinlik (%30 ağırlık)

• Sanayi desteği: yenilikçilik (%2,5 ağırlık)

• Uluslararasılık: personel, öğrenci ve araştırma (%7,5 ağırlık)

Öğretim Üyemiz Can Akkan'a“Öğretim Ödülü”

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Can Akkan, CEEMAN tarafından 2010 yılından bu yana her yıl bir kişiye verilen “Öğretim Ödülü”ne layık görüldü. Türkiye’den bu ödülü alan ilk ve tek akademisyen olan Can Akkan ödülünü, 25 Eylül 2015 tarihinde Kazakistan’ın başkenti Almata’da düzenlenen CEEMAN Konferansı’nda aldı.

Bu ödülü almak için yenilikçi bir eğitim süreç yada metodolojisini uygulamış olmak, bunun olumlu sonuçlarını görmüş olmak ve bu metodolojinin diğer CEEMAN üyesi üniversitelere aktarılabilecek olmasına bakılıyor. Ödül komitesi sözkonusu metodolojinin öğrencilerin ve yöneticilerin ihtiyaçlarına ne derece yanıt verdiğine, üniversitenin strateji ve vizyonuna ne derece katkıda bulunduğuna bakarak karar veriyor.  Adayların üniversitelerinde bu metodoloji verdikleri derslerde aldıkları ders değerlendirmeleri, bu değerlendirmelerin diğer derslerle karşılaştırılması, başvuran öğretim üyesinin dekanının aday gösterme mektubundaki değerlendirmeleri gözönüne alınıyor.  Can Akkan da MGMT201 ve sonrasında MGMT203 derslerinde bilgisayar destekli aktif öğrenme metodolojisini geliştirmesi, bunu üniversite içinde öğretim üyeleri arasında yaygınlaştırması, MBA ve Executive MBA seviyesindeki derslerde ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi, EDU'nun eğitimlerinde de benzer uygulamaları hayata geçirmesiyle bu ödüle layık görüldü. 

Can Akkan ödül ile ilgili olarak “CEEMAN Orta ve Doğu Avrupa'da yönetici eğitiminin gelişmesini amaçlayan bir kurum. Bu ödül de bu misyona hizmet eden çalışmalar yapan kişilerin tanınırlığını arttırıp, yenilikçi eğitimin bölgedeki diğer okullarda da yaygınlaştırılmasını hedefliyor. Ben Sabancı'ya geldiğimden beri çok emek verdiğim, öğrenci merkezli, derslere katılarak daha iyi öğrenmeyi sağlamayı hedefleyen aktif öğrenme yaklaşımı için yaptığım çalışmaların, üniversitemiz dışında takdir edilmesinden dolayı çok mutlu oldum ve gurur duydum” dedi.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Füsun Ülengin “Yönetim Bilimleri Fakültesi; önümüzdeki beş yıl içerisinde, Dünyanın ilk 40 İşletme Fakültesi arasına girme hedefine ulaşmak için, araştırma ve eğitime eşit derecede önem verilmesi gerektiğinin bilincinde,  çok güçlü bir öğretim üyesi kadrosuna sahiptir. Bu bağlamda; eğitim alanındaki çabalarımızın somut bir göstergesi olan CEEMAN Öğretim Ödülü nedeni ile Can Akkan’ı  yürekten kutluyor ve kendisi ile gurur duyuyorum” dedi.

Türkiye İçin Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları

İPM "Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri Raporu Tanıtım Toplantısı"na tüm Sabancı Üniversitelilerini davet ediyor.


Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan 5. Değerlendirme Raporu, iklim değişikliğinin insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ve iklim değişikliğiyle mücadele için düşük karbon ekonomisine geçişin gerekli olduğunu kesin olarak ortaya koymuştur.

Aralık ayında Paris'te düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı (COP 21), 2020’den sonra yürürlüğe girecek küresel iklim değişikliği anlaşması açısından kilit öneme sahiptir. Paris Konferansı öncesinde, sözleşmeye taraf ülkeler sera gazı emisyonlarındaki tarihsel sorumlulukları ve mevcut kapasiteleri uyarınca iklim değişikliğiyle mücedele konusundaki ulusal katkılarını (INDC) belirlemeye davet edilmiştir.

WWF-Türkiye ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Stiftung Mercator Girişimi işbirliğiyle hayata geçirilen bir proje kapsamında, Türkiye ekonomisinin gelişmesini sekteye uğratmadan uygulanabilecek düşük karbonlu kalkınma yaklaşımının tanıtılması ve orta-uzun vadede karbon emisyonlarının azaltılması hedefine yönelik Türkiye’ye özgü bir Düşük Karbonlu Kalkınma Modeli’nin ekonomik analizinin yapılması amaçlanmıştır.

Projeyle, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunmak için üzerine düşen sorumluluğun gerektirdiği politikaların makroekonomik göstergeler üzerindeki etkisi özgün bir araştırmayla analiz edilmiş ve bu analize dayalı güncel bir rapor hazırlanmıştır.

Raporda yanıt aranan belli başlı sorular şunlardır:

1. Türkiye'nin 2°C hedefi kapsamında belirlemesi gereken emisyon azaltım hedefi ne olabilir? Türkiye’nin Paris öncesi açıklaması beklenen INDC hedefi, düşük karbonlu kalkınma anlayışı çerçevesinde nasıl belirlenebilir?

2. Gerekli emisyon azaltımını gerçekleştirebilmek için nasıl bir politika paketi uygulanabilir?

3. Söz konusu politikaların makroekonomik göstergeler üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?

Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erinç Yeldan ve ODTÜ’den Doç. Dr. Ebru Voyvoda tarafından yapılan araştırma ve analize dayalı raporu kamuoyu, karar vericiler ve diğer ilgili gruplar ile paylaşmak amacıyla 7 Ekim 2015 tarihinde, aşağıdaki program dâhilinde İstanbul Politikalar Merkezi’nde düzenlenecek etkinliğe tüm Sabancı Üniversiteliler davetlidir.

Etkinlik Programı

Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri Raporu Tanıtım Toplantısı

Tarih: 7 Ekim 2015, Çarşamba

Yer: İstanbul Politikalar Merkezi

Adres: Minerva Han, Bankalar Caddesi No: 2, Karaköy, İstanbul

Program

09.30 – 10.00 Karşılama, Kayıt ve Kahvaltı

10.00 – 10.30 Açılış Konuşmaları Uğur Bayar, WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı / Dr. Ümit Şahin, İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı

10.30 – 11.00 Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları'nın Genel Denge Modeliyle Analizi / Prof. Dr. Erinç Yeldan, Bilkent Üniversitesi

11.00 – 11.30 BMİDÇS 21. Taraflar Konferansı (COP 21) Öncesinde Politika Önerileri / Mustafa Özgür Berke, WWF-Türkiye İklim-Enerji Programı Yönetmeni

11.30 – 12.00 Soru-Cevap

Toplantıyla ilgili her türlü soru ve bilgi talebinizi 0 312 310 33 03 numaralı telefondan Nuran Kahya’ya veya nkahya@wwf.org.tr adresine iletebilirsiniz.

Tolstoy’dan Masallar

Yazar: Emre Uçar / 2015 Malzeme Bilimi ve Nanomuhendislik Mezunu

Çocuğunuz var ve her gece sizden masal dinlemek mi istiyor?

Çocukluğunuz geçti ve siz halen çocuk kitapları okumaya devam etmeyi mi istiyorsunuz?

Umuda mı ihtiyacınız var?

Üç sorudan birine cevabınız evetse, o zaman Tolstoy’un Masallar kitabını çabucak alın ve okuyun derim. Uzun uzadıya anlatmak yerine altını çizdiğim kelimeler ve cümleleri aşağıya yazıyorum:

“"İşimi hakkıyla yerine getirdim, karnımı doyurdum. Artık rahatça yatıp uyuyabilirim. Çok şükür, hiçbir şeyim eksik değil." (s. 8)

“Babasından kendine hiçbir şey kalmayacağını öğrenen küçük oğul yabancı bir ülkeye giderek bir sanat öğrendi, çıraklığını tamamlayarak usta çıktı.

Büyük oğul günün birinde nasılsa zengin olacağını bildiğinden evinde kaldı ve kendini hiçbir şekilde yetiştirmek zahmetine katlanmadı.

Babaları öldüğü zaman büyük oğul, onun işini nasıl yöneteceğini bilemedi. Yabancı diyarda alın teriyle çalışıp zengin olan küçük kardeşi ise onun kısa zamanda mirası tüketip yoksullaştığını duyunca hemen yardımına koştu.” (s. 11)

"“Bulup bana getirdiğin için ödül olarak ne istersin?"

"Bana elli sopa atın."

"Haşmetlim, beni huzurunuza çıkartan uşağınıza karşılık olarak ödülümün yarısını istiyor."

"Onunla paylaşmak istediğim tek ödül de bu olabilir."” .(s. 15)

 “Deliği küçükken fark etmeyen yukardaki çiftçi, delik genişleyince farkına vararak tıkamış, sıçancık da açgözlü ve kibirli olmanın cezasını çekmiş.” .(s. 27) 

“"Benimle alay edecekler," diye korkusundan dalıp balığı tutamaz oldu. 

bir süre sonra açlıktan sizlere ömür...” .(s. 28)

 “Kendi canı yanınca, can yakmanın ne demek olduğunu anlamıştı.” .(s. 72-73)

“"Aslanın kibrini kınarken kendim aynı suçu işledim. Koca Aslanı yenen ben, ufacık bir örümceğe yem olacağım,"” . (s. 85)

“Kuşların hepsi aynı türden olsaydı aralarında birlik bulunurdu. Hepsi aynı yönde uçar, elimden kaçarlardı. Oysa bu ağdaki kuşların arasında birlik olmadığından dayanışma da olmayacak. Hepsi ayrı hava çalacak. Her kuş kendi istediği yere gitmek için diretecek. Bu yüzden ben de onları ele geçireceğim.” .(s. 87)

Referans: Tolstoy. (2013). Masallar. Ankara: İmge. 

Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi Başlıyor!

Sabancı Üniversitesi Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi kapılarını açıyor

Çok yönlü entelektüel zenginliği arayan yetişkinler için: Sabancı Üniversitesi Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi eğitime başlıyor.


Siyasetten günlük yaşama, “uyuşmazlığın” bilimsel bir yaklaşımla nasıl analiz edilip çözüldüğünü; matematiğin estetiğini;   organların üç boyutlu yazıcılarda basılmasına imkan verecek teknolojileri; kuantumun temel kavramlarını; bilimin girişimcilik ruhu ile geniş kitlelere nasıl hizmet ettiğini; beynin çalışma prensiplerini, bakma ve görmenin neden farklı olduğunu; algılamanın bilimsel ve nörolojinin temellerini merak edenler için Sabancı Üniversitesi Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi kapılarını altıncı kez açıyor. 

Sabancı Üniversitesi, sanattan ekonomiye, astrofizikten müziğe çok yönlü entelektüel zenginliği arayan yetişkinleri, Karaköy Minerva Palas’ta Bilim ve Kültür Akademisi’ne davet ediyor. Bu yıl altıncısı düzenlenecek Sabancı Üniversitesi Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi, her biri yedişer farklı dersten oluşan, derslerin Türkçe olarak işlendiği, çok geniş bir yelpazede merak edilen konuları biraraya getiren iki dönemden oluşuyor.

Derslerin Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından verileceği programın ilk dönemi, 28 Kasım 2015 – 16 Ocak 2016 tarihleri arasında, ikinci dönemi ise 6 Şubat – 26 Mart 2016 tarihlerinde her Cumartesi günü saat 10:00 -13:00 arasında, Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek. Derslerin dili Türkçe olacak. 

Programın birinci döneminde sırasıyla; Sondan Durukanoğlu Feyiz “Su: Fizik, Nanofizik, Kimya ve Jeopolitiği”, Çağla Aydın “Günlük Yaşamda Psikoloji”, Volkan Özgüz “Beyin, Bilim ve Sihir”, Emre Hatipoğlu “Yakın Örneklerle Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü”, Filiz Ali, Fulya Çelikel ve Elif Süsler “Modern Sanatın, 20. Yüzyıl Müziğinin ve Operanın Büyük Eserleri”, Kemalettin Erbatur “Mekatronik ve İnsansı Robotlar” ve Cem Güneri “Matematiğin Estetiği ve Yararları” derslerini verecek.

İkinci dönemde ise sırasıyla; Özgür Demirtaş “Ekonomi, Finans, Para ve Sizin Geleceğiniz”, Bahattin Koç “Tıp Bilimlerinde Yüksek Teknoloji: Organ Tasarımı ve Yapımı”, Berrak Nil Boya, Deniz Ceylan ve Elif Süsler “Batı Sanatının, Klasik Müziğin ve Tiyatronun Büyük Eserleri”, Özge Akbulut “Girişimcilik ve Halka Hizmet”, Zeynep Yelçe “Bir Kentin Tarihi: Konstantinapolis/İstanbul”, Nihat Berker ve Volkan Özgüz “Kuantum Mekanik ve Nano Bilim” ve Doğan Üçok “Jeopolitik Enerji ve Dünyada Kaya Gazı” derslerini verecekler. 

Herkese açık bir kişisel gelişim programı olan Sabancı Üniversitesi Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi’nde katılımcılardan dönem başına 1.500 TL olarak alınacak katılım ücretinin tamamı, Sabancı Üniversitesi Öğrenci Bursları Fonu’nda kullanılacak. 

Ayrıntılı bilgi ve başvuru için: http://cumartesiokulu.sabanciuniv.edu

Ulaştırma sistemleri ve iklim değişikliği

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi ve İstanbul Politikalar Merkezi, 5-6 Ekim 2015 tarihlerinde gerçekleşecek WCTRS (World Conference on Transportation Research Society) SIG (Special Interest Group) E1 (Transport System Analysis) çalıştayına evsahipliği yapacak. Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenecek çalıştayda akademiden ve iş dünyasından önde gelen isimler konuşmacı olacak. 

Bu yılki konusu “Ulaştırma Sistemlerinde Yeni Bir Ölçümleme Devrimi Olarak Sürdürülebilirlik: İklim Değişikliği Çerçevesi” olarak belirlendi. Çalıştayda ulaştırma sistemleri ve iklim değişikliği üzerine çalışmalar yürüten akademisyenlerin ve iş dünyasından temsilcilerin biraraya gelmesi hedefleniyor.

Toplantının açış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Berker, İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin yapacak.

Çalıştayın ilk gününde Karlsruhe Institute of Technology’den Eckhard Szimba, Indian Institute of Science’dan Ashish Verma, Copenhagen Business School’dan Aseem Kinra, Laboratoire d'économie des Transports’tan Yves Crozet, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Çağrı Haksöz ve Tevhide Altekin konuşmacı olacaklar.

Çalıştayın ikinci günü Unilever Türkiye’den Mustafa Seçkin’in Endüstri Oturumu ile başlayacak. Ardından Karlsruhe Institute of Technology’den Werner Rothengatter, Universidade de Lisboa’dan Rosario Macario  konuşmacı olacaklar. Neden-sonuç ilişkileri üzerine beyin fırtınası oturumunun ardından Işık Üniversitesi’nden Kemal Sarıca, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Ümit Şahin ve Ethemcan Turan’ın panelist olduğu panele geçilecek. Panelin moderatörlüğünü Ömer Madra üstlenecek. 

Toplantının kapanış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin yapacak.

Önemli not: Toplantı dili İngilizce olup, Türkçe tercüme yapılmayacaktır.

Program:

Tarih: 5-6 Ekim 2015

Saat: 08:00 – 15:30

Yer: Minerva Palas, Bankalar Caddesi No:2 Karaköy-İstanbul

Abone ol