Ana içeriğe atla

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri 2022

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi tarafından her yıl verilen ve sosyal bilimler alanında Türkiye’deki ilk uluslararası ödül programı olan Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nin 2022 yılı konusu “Küreselleşmenin Geleceği: Devletin Dönüşü mü?” olarak belirlendi. Ödüle son başvuru tarihi 14 Ocak 2022.

SSAward_Tr

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü kapsamında yukarıda belirtilen temaya önemli katkılarda bulunmuş bir kişiye Jüri Özel Ödülü verilecek.  Makale Ödülü kategorisinde ise 45 yaşının altındaki kişilerce yazılmış makaleler ödüllendirilecek. Makale Ödülleri ve Jüri Özel Ödülü sahiplerini uluslararası ve bağımsız bir jüri belirleyecek.

Ödül Teması

Küreselleşme devlet, piyasa ve toplum arasındaki ilişkileri dönüştürmektedir. Bu yüzyılın başında, küreselleşmenin finans ve ticaret kurumlarına karşı gerçekleşen protestolar ve sosyal hareketler, araştırmacıları küreselleşmenin tutulmayan vaatlerini, kazananlarını ve kaybedenlerini ve giderek artan hoşnutsuzluğu incelemeye yöneltti. Son yirmi yılda, küreselleşmenin ekonomik boyutunun ötesinde bir tepkiyle karşı karşıyayız. Uluslararası ve bölgesel kurumlardan çekilmeler, milliyetçi liderlerin seçim başarıları, göçmen karşıtlığı, siyasi ve sosyal küreselleşmeye karşı bu tepkinin yeni tezahürleridir.

Bununla beraber, bir devletler dünyasında yaşıyoruz. Pandemi, küreselleşmenin gerilemekte olup olmadığı ve devletin eski gücüne dönüşüne tanık olup olmadığımız konusundaki süregelen tartışmaları bir kez daha canlandırdı. Eğer devletin dönüşü ile karşı karşıya isek, bu nasıl bir devlet olacak? Modern dünyanın karmaşıklığı, devletin yapısı ve yeteneklerinin hem kendi toplumu hem de uluslararası toplum için her zamankinden daha da önemli olduğunu tartışmasız bir şekilde ortaya koydu. Çok kutuplu bir dünyanın ortaya çıkışı ve otoriter hükümetlerin devlet kapitalizmini alternatif model olarak benimsemesi küreselleşme olgusunu nasıl bir geleceğin beklediğinin sorgulanmasını getirmektedir.

Bu soruları ele alan ve farklı bağlam ve tarihi dönemleri kıyaslayan makaleler değerlendirmeye alınacak.

Ödüller

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü kapsamında, ödül teması kapsamında uluslararası ve bağımsız bir jüri tarafından belirlenen bir kişiye 25.000 USD tutarındaki Jüri Özel Ödülü verilecek. Makale kategorisinde ise yine aynı jüri tarafından yapılan başvurular arasından seçilen belirli sayıda makaleye 10.000 USD tutarında ödül verilecek.

Ödüle 14 Ocak 2022 tarihine kadar başvuru yapılabilecek. 

Daha fazla bilgi için

https://award.sabanciuniv.edu

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan DiMAP Altyapı Projesi’ne Plaket

Sabancı Üniversitesi koordinatörlüğünde yürütülen Direct Digital Manufacturing Platform (DiMAP) altyapı geliştirme projesine, "Etkisi ve Sonrası: Deneyim Paylaşımı ve Ağ Geliştirme" etkinliğinde T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından plaket verildi. Plaket, Sabancı Üniversitesi adına Tümleşik Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) Akademik Direktörü L. Taner TUNÇ’a takdim edildi.

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın başlattığı Rekabetçi Sektörler Programı'nın (RSP) da bir parçası olacak şekilde, Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği ortaklığında yürütülen Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) tarafından desteklenen DiMAP, otomotiv ve havacılık sektörlerindeki yüksek katma değerli bileşenlerin eklemeli imalat teknolojileri kullanılarak doğrudan üretilebilmesi için akıllı ve dijital üretim yaklaşımlarının hayata geçirileceği bir platformdur. Platformun geliştirilmesinde ayrıca Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BÜSİAD), Kocaeli Sanayi Odası (KOSANO), Kompozit Sanayiciler Derneği, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA), İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Saha İstanbul ve Teknopark İstanbul da ortak olarak yer alıyor. Bu kapsamda, 2032 yılına kadar gerçekleştirilmesi taahhüt edilen çalışmalarla, KOBİ'lerin ilgili yüksek katma değerli endüstrilerde daha rekabetçi bir konuma gelebilmeleri için doğrudan dijital üretim teknolojilerindeki yetkinliklerin arttırılması hedeflenmektedir. DİMAP ile İstanbul, Kocaeli ve Bursa illerindeki KOBİ'lerin kapasiteleri eğitimler ve bilinçlendirme faaliyetleri ile güçlendirilecek, uluslararası hibe başvuruları ile finansal desteklere erişim imkanları arttırılacaktır. Bu teknolojilerdeki farkındalığı ve paydaşlar arasındaki iş birliğini artırmak için de çeşitli faaliyetlere ev sahipliği yapacak olan DiMAP altyapısı destek başvurusunun hazırlık aşaması, başta SU-IMC, MDBF ve SUATT olmak üzere aşağıda isimleri (birim bazında soyadı sırasına göre) verilen geniş katılımlı bir ekip tarafından tamamlanmıştır.

DiMAP’ın hazırlık döneminde Rektör Yardımcısı ve MDBF Öğretim Üyesi Mehmet Yıldız, MDBF Öğretim Üyesi Bahattin Koç, University of Bristol Araştırmacısı Eralp Demir, SUATT MDBF Proje Partnerleri Müdürü Can Kartoğlu, MDBF Proje Partneri Dilem Hızlan, Proje Yönetim Ofisi Uzmanı Sezen Sefayi, Abdurrahman Türk, MDBF ve SU-IMC Öğretim Üyeleri Burcu Saner Okan, Hatice Sinem Şaş, University of Delaware Kompozit Malzemeler Merkezi Araştırmacısı Thomas Cender, ODTÜ Öğretim Üyesi Eda Aydoğan Güngör, SU-IMC Proje Mühendisi Murat IŞIK, University of Liverpool Araştırmacısı İsa Emami Tabrizi, SU-IMC Teknik Yönetici Orkun Seçer, Operasyonel Mükemmellik Yöneticisi Şebnem Arı Aktaş, Tesis Yönetim Lideri Nuray Tatlı AR-GE Laboratuvar Sorumlusu Hüseyin Çeçen, Laboratuvar Sorumlusu Turgay Gönül görev aldı.

IICEC Energy Market Newsletter - 23

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), IICEC Energy Market Newsletter'ının yirmi üçüncü sayısını yayınladı.

IICEC_Newsletter

IICEC Energy Market Newsletterını okumak için lütfen tıklayın.

Akademik Destek Programı'nın "Subject-Based Discussions" seminer serisi Çiğdem Bağcı ile başlıyor

Akademik Destek Programı (ADP) tarafından organize edilen "Subject-Based Discussions"  Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Çiğdem Bağcı’nın, “Where are we in terms of attitudes towards refugees in Turkey? The perception of threat, prejudice and discrimination” başlıklı konuşması ile başlıyor.

Akademik_Destek_Programı1

Güncel yerel ve küresel konuların tartışıldığı Subject-Based Discussions seminer serisi, sosyal bilimler (psikoloji, tarih, siyaset bilimi, iktisat, uluslararası ilişkiler vs.) alanında öğrencilerde farkındalık yaratmaya devam ediyor.

Where are we in terms of attitudes towards refugees in Turkey? The perception of threat, prejudice and discrimination” konulu seminer 8 Aralık Çarşamba akşamı 20:00’da online olarak gerçekleşecektir.

Etkinliği takip etmek için;

https://sabanciuniv.zoom.us/j/91359161850

Zoom Meeting ID:  91359161850

Mor Sertifika Katılımcısı Büşra Öğretmen Deneyimlerini Paylaştı

Bu yıl ilki düzenlenen Mor Sertifika Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülleri kapsamında “Filmlerde ve Şarkılarda Eşitsizlik” projesiyle ödüle layık görülen felsefe öğretmeni Büşra Bayram ile Mor Sertifika deneyimini konuştuk.

gazeteSU: Mor Sertifika programına katılmaya nasıl karar verdiniz?

Büşra Bayram: 2015 yılında Sosyoloji dalında Prof. Dr. Songül Sallan Gül danışmanlığında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği alanında Yüksek Lisans eğitimime başladığımda toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayatın her alanında ne kadar önemli olduğunu keşfettim (ki yaşamsal deneyimim içinde cinsiyete dayalı eşitsizlik tabularını yıkmak için attığım her adımı daha kıymetli hissetmeme sebep oldu bu kendi keşif sürecim). Özellikle de literatür taramalarımla birlikte cinsiyet eşitliğinin toplumsal yapı içerisinde her bireye aktarılması gerektiğini biliyordum. 2018 yılında öğretmenliğe başladığımda cinsiyet eşitliğinin vurgulanması gereken alanlardan birinin okul ortamı (çocukların sosyalleşme sürecinde oldukça önemli) olduğunu düşünüp okul içinde gerek derslerimde gerekse öğrencilerimizle bireysel görüşmelerimizde konunun önemi üzerine eğildim ve okul içinde bazı farkındalık çalışmaları gerçekleştirmeye başladım. İşte bu süreçte 2020 yılında Facebook üzerinden yapılan bir paylaşımda ilk kez Mor Sertifika Programının adını duydum ve programı araştırdım. Benim üzerine çalıştığım bir alanda yalnız olmadığımı ve alanla ilgili deneyim ve bilgilenmem de destekleyici olacağını düşünüp programa başvurdum. İnanılmaz öğretici bir ekip (Mor Sertifika Ekibi) ve benim gibi öğrenmeye çok hevesli pek çok öğretmen arkadaşlarımla bu sayede tanışmış oldum. Mor Sertifika Programından okulda birlikte farkındalık çalışmaları yaptığımız Dilara Kılıç’a da bahsettim. 2020 yılının Kasım ayında da Mor Sertifika Öğretmen Eğitimi Programı tekrar açıldı. Öğretmen arkadaşım Dilara Kılıç da bu eğitimi aldı.

Yaşadığınız yerde insanlar toplumsal cinsiyet eşitliğine nasıl yaklaşıyorlar? Bu konuda verebileceğiniz örnekler var mı?

Isparta ilinde yaşıyorum. Farklı kültürlerden bir araya gelen insanların bulunduğu bir şehir. İçinde bulunduğum yapıda (şehre sonradan okul ya da iş sebebiyle yerleşen bir birey olarak) açıkçası farklı kültürel yapıda olan pek çok insanın var olduğunu gözlemliyorum. Kişisel gözlemim neredeyse her birey kendi aile yapılarından getirdikleri bazı ön kabullere ve değer yargılarına sahip. Bu çerçevede de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bireylerin geldikleri coğrafya, aile, eğitim, iş yaşantısı gibi alanlardan edindikleri kültürel kodlar bireylerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki ön kabullerinde belirleyici bir etkide bulunuyor. Yaşamsal deneyimim içerisinde bazı bireylerin cinsiyetçi ifade ve davranışlarda bulunduğunu bazı bireylerin de toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik duyarlı ifadelerde ve davranışlarda bulunduğuna tanık oluyorum sık sık. Karşılaştığım söylemlere örnek verecek olursam "Kadının yeri evidir.", "Erkek dediğin sert olmalı.", "Elin oğlu yaptığın sarmaya bakar." gibi cümleleri gündelik yaşam içinde duymaktayım. Anımsıyorum da geçtiğimiz yıllarda garip bir konuşmanın içinde bulmuştum kendimi. Bir sohbet arasında bir birey "kız çocukları okusun ama asıl erkek okusun çünkü o ev geçindirecek. Kızın böyle bir zorunluluğu yok..." deyip kendince açıklamıştı durumu ve ortamda bulunanlardan bazıları kendi yaşamsal deneyimleri ile bu konuşmayı haklılaştırmaya çalışmışlardı. Oysa konuşmanın başında kadınlar için maddi özgürlüğün ne kadar önemli olduğu söylenmişti...

Bu çalışmadan önce öğrencilerin toplumsal cinsiyet eşitliğine bakışı nasıldı?

Okulumuzda 2019 yılından itibaren Sevgili Okul Psikolojik Danışmanımız Dilara Kılıç öğretmenimizle öğrencilerimizi sık sık gözlemleyip öğrencilerimizin farkındalıklarını geliştirecek pek çok çalışma gerçekleştirdik. Toplumsal Cinsiyet eşitliği vurgusunu gündelik örneklerle öne çıkarıp öğrencilerimize farkındalık kazandırmak istediğimiz bu projeyi 9. ve 10. sınıflarımızla gerçekleştirdik. Liseye yeni başlayan 9. sınıf ve benim ilk kez Felsefe derslerine gireceğim (10. Sınıf müfredatında Felsefe dersi bulunmaktadır.) 10. sınıf öğrencilerimiz pandemi sebebiyle evlerinden online olarak derslere katılıyorlardı. Dolayısıyla bu öğrencilerimizle yüz yüze tanışma fırsatımız olmamıştı. Alandan takip ettiğimiz kadarıyla Pandemi döneminde Toplumsal Cinsiyet eşitsizliği ev içi alanda giderek artıyordu. Aynı zamanda da öğrencilerimiz takip ettikleri sosyal medyadan, izledikleri filmlerden ya da dizilerden, dinledikleri şarkılardan düzenli olarak cinsiyetçi ifadelere maruz bırakılıyorlardı. Bizde ilk olarak bu alana odaklanıp öğrencilerimizin cinsiyetçi ifadeleri fark etmelerini istedik. Bu sebeple de çalışmamızı gerçekleştirdik. Projemizi gerçekleştirmeden önce öğrencilerimiz ile ders sırasında yaptığımız sohbetlerde ya da deneyim paylaşımlarında bazı öğrencilerimizin eşitliğe olan duyarlılıklarını bazı öğrencilerimizin de eşitsizliği öne çıkaran cinsiyetçi ifadeler kullandıklarını algılayabiliyorduk.

“Filmlerde ve Şarkılarda Eşitsizlik” isimli çalışmanızdan bahseder misiniz? Öğrencilere kattığı kazanımlar hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?

“Filmlerde ve Şarkılarda Eşitsizlik” isimli çalışmamız 2020 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde cinsiyet eşitliğini vurgulamak amacıyla Zoom üzerinden yaptığımız bir etkinlikti. Etkinlik hazırlıklarımız sırasında daha önceden görevlendirdiğimiz iki öğrencimiz hazırladıkları sunumları gerçekleştirdiler. Öğrencilerimizden biri cinsiyet, toplumsal cinsiyet, eşitlik ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini bir diğer öğrencimiz ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tarihçesini ve günün önemine yönelik hazırladıkları sunumları paylaştılar. Ardından çalışmamızın etkileşimli bir boyut kazanması için Web2.0 araçlarından biri olan Padlet uygulamasından “Cinsiyet Önyargısı Panosu” başlığıyla öğrencilerimize “ Gündelik yaşamınızda karşılaştığınız cinsiyetçi ifadeler nelerdir?” sorusunu yönelttik. Gelen cinsiyetçi ifadeleri hep birlikte değerlendirdik. Bu ön hazırlık çalışmalarından sonra öğrencilerimizle bazı film ve dizi sahnelerini paylaştık. Gönüllü olan öğrencilerimizin ilgili sahnede geçen cinsiyetçi ifadeleri bulmalarını istedik. Öğrencilerimizden gelen dönüşlerle birlikte bizler de cinsiyet eşitliği çerçevesinde sahneleri değerlendirdik. Çalışmamızın ikinci kısmında cinsiyetçi söylemleri olan şarkıları öğrencilerimizle paylaştık ve yine öğrencilerimizden şarkılarda geçen cinsiyetçi ifadeleri bulmalarını istedik. Gönüllü olarak katılım sağlamak isteyen öğrencilerimizden düşüncelerini aldık. Öğrencilerimizin sahnelere ve şarkılardaki cinsiyetçi ifadelere ilişkin sorularını yanıtladık. Çalışmamızın sonunda öğrencilerimize Padlet üzerinden “Farkındayım” başlığıyla bu farkındalık çalışmasından neler aldıklarını ve ne öğrendiklerini yazmalarını istedik.  Gelen yanıtları hep birlikte değerlendirip öğrencilerimizin cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık kazanmalarını ve bilinçlenmelerini sağladık.

Mor sertifika öğretmen olarak bakışınızı nasıl değiştirdi?

Toplumsal Cinsiyet alanında eşitliğe önem veren öğretmenler olarak Mor Sertifika Programı eğitimleri ile birlikte eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine yönelik farkındalığımız arttı. Yaptığımız çalışmalarda, ürettiğimiz fikirlerde ve hazırladığımız projelerde yaratıcılığımızı arttırdı. Özellikle de eğitimler sonrasında gönderdikleri “MOR DOSYALAR” ile bu alanda bizlere ışık tuttu. Aynı zamanda da toplumsal cinsiyet alanında birbirinden kıymetli fikirleriyle çalışmalar yapan öğretmenler ile tanışmamıza da vesile oldu.

Bu eğitimlerin sizin hayatınızdaki anlamı ne oldu? Sizin toplumsal cinsiyet eşitliğine bakışınızı nasıl etkiledi?

Mor Sertifika Programı ile birlikte Mor Serüvene dahil olan şanslı ve kararlı öğretmenler arasında yer almak kendi yaşamlarımız için önemli bir adım oldu. Aldığımız Mor Sertifika programı Öğretmen Eğitimleri, alanlarımızda eşitliğin önemine yönelik daha emin adımlar atmamızı sağladı. Yola çıktığımız ilk andan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliğinin aktarılması ve yayılmasında dokunulacak daha çok hayat, değiştirilmesi gereken daha çok kalıp yargı olduğunu ve değişime en yakınlarımızdan başlamamız gerektiğini fark ettik.

Bu eğitimler sonrasında öğrencilerinizle aranızdaki iletişimde neler yaşadınız? İlginç bir anınız var mı?

Çalışmamızdan sonra öğrencilerimiz izledikleri filmlerdeki ve dinledikleri şarkılardaki eşitsizlik ifadelerini bizimle paylaşmaya başladılar. Öğrencilerimizin duydukları eşitsizlik içeren her ifadeye odaklanıp hem birbirlerini hem de yakın çevrelerindeki kişileri bu konuda bilinçlendirmeye çalıştıklarını gözlemledik.

Öğrencilerinizin size yaklaşımı değişti mi?

Öğrencilerimizin farkındalık seviyelerinin artmasıyla birlikte öğrencilerimizle cinsiyet eşitliği alanında daha çok paylaşımda bulunmaya başladık. Sosyal medyadan, izledikleri filmlerden, dizilerden ya da belgesellerden bahsetmeye başladılar. Hatta farklı pek çok sahneyi birlikte izledik ve değerlendirdik. Bu konuda onlardan tavsiyeler de aldık. Tüm bunlar öğrencilerimizle kurduğumuz bağı güçlendirdi.

“Şirin Tekeli 2021 Araştırma Ödülleri” Çevrimiçi Gerçekleşen Konferansta Sahiplerini Buldu

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin (SU Gender); demokrasi, akademik özgürlük, toplumsal cinsiyet eşitliği ve feminizm alanlarında öncü çalışmalar yapan akademisyen Şirin Tekeli anısına düzenlediği Araştırma Ödülleri çevrimiçi (online) düzenlenen konferansla 5. kez sahiplerini buldu. Türkiye’de toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemeyi ve teşvik etmeyi amaçlayan Şirin Tekeli Araştırma Ödülü’ne bu yıl Canan Balan, Delta Meriç Candemir, Eda Acara & Ayça Kurtoğlu, Merve Altun Ekinci & Canan Koca ve Rüya Kalıntaş layık görüldü.

SU Gender, Şirin Tekeli’nin bıraktığı zengin mirasın yaşaması, paylaşılması ve çeşitlenmesine katkıda bulunmak amacıyla 2017 yılından bu yana Şirin Tekeli Araştırma Ödülü Tören ve Konferansı’ düzenliyor. Doktora öğrencileri ile doktora derecesini tamamlamasının üzerinden en fazla 15 yıl geçen araştırmacıların çalışmalarının kabul edildiği ödül programında değerlendirmeler üniversitelerarası bir seçici kurul tarafından akademik kriterler temel alınarak yapılıyor.

Toplantının açılışında konuşan Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) Koordinatörü Begüm Acar, “Şirin Tekeli Araştırma Ödülleri ve Konferansı düzenlemeye Şirin Tekeli’yi kaybettiğimiz 2017 yılında başlatmıştık. Geçtiğimiz 5 yılda 36 araştırmacıya destek sağladık. Bu yıl beşinci kez düzenlediğimiz ödül ve konferanslarımızda toplumsal cinsiyet araştırmaları konusunda çalışan araştırmacıları bir araya getirebilmekten dolayı mutluyuz. Bugüne kadar kazanan araştırmalardan oluşan bir kitap hazırlığı içindeyiz. Önümüzdeki yıl düzenlenecek ödül töreni ve konferansımızda bu kitabı da paylaşmak istiyoruz” dedi.

Toplantının açılış konuşmalarını ise Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve SU Gender eski Direktörü Ayşe Gül Altınay; Türkiye’nin ilk, dünyanın üçüncü kent kadın müzesi olan İstanbul Kadın Müzesi’nin konsept geliştiricisi ve kurucu küratörü (2010-2021), feminist sosyolog Meral Akkent ile gerçekleştirdi.

Açılış sohbetinde “Şirin Tekeli: Büyüterek Büyümek” başlığı altında Şirin Tekeli’nin demokrasi, akademik özgürlük, toplumsal cinsiyet eşitliği ve feminizm alanındaki çalışmaları anlatıldı. Ayşe Gül Altınay, feminist hareket ve akademik yazında rolü ve yeri çok önemli olan Şirin Tekeli’yi anmak ve onun adına verilen bir ödülle genç araştırmacıların çalışmalarından ilham almak için çevrimiçi bir ortamda bile olsa bir araya gelmenin çok büyük gurur olduğunu belirterek, “Meral Akkent de aynen Şirin Tekeli gibi Türkiye’deki toplumsal cinsiyet araştırmalarına ve feminist harekete yaratıcı dokunuşlarda bulunmuş, yeni ufuklar açan çok sayıda çalışmaya imza atmış birisi. 2012’de Meral Akkent öncülüğünde, çok sayıda gönüllünün katılımıyla açılan İstanbul Kadın Müzesi, İstanbul’un uzun tarihine yepyeni bir feminist pencere açtı. Bu şehrin tarihine yeni ve heyecan verici keşifler ekleyerek bilgi dağarcığımızı genişleten ve dönüştüren bu müze olmasaydı SU Gender olarak yaptığımız Cins Adımlar yürüyüşleri çok eksik olurdu. Meral Akkent şimdi çok heyecan verici yeni bir adım daha atıyor ve İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi’ni kuruyor” dedi. SU Gender olarak Meral Akkent ve İstanbul Kadın Müzesi ile birlikte düzenledikleri çok sayıda konferans ve sergi çalışmasından da bahseden Altınay şunları ekledi: “2014 yılında birlikte düzenlediğimiz Akademide Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Uluslararası İyi Örnekler Sempozyumu’nun açılış konuşmasını Şirin Tekeli’den istemiştik. Hasta olduğu için gelememişti, etkileyici konuşmasını konferansta herkese okurken çok duygulanmıştım. Bugün Şirin Tekeli’yi onunla uzun bir ortak geçmişi olan ve aynen onun gibi yaratıcı sözü, merakı ve heyecanı açığa çıkaran kapsayıcı, cesaretlendirici, besleyici feminist alanlar açan Meral Akkent’ten dinleyecek olmak büyük bir onur ve mutluluk. Aynı zamanda SU Gender Uluslararası Danışma Kurulu’nda yer alan Meral Akkent’e Cins Adımlar başta olmak üzere SU Gender’a, Türkiye’deki feminist harekete ve toplumsal cinsiyet çalışmalarına yaptığı tüm katkılar için hepimiz adına yürekten teşekkür etmek istiyorum.”

İSTANBUL TOPLUMSAL CİNSİYET MÜZESİ KURULUYOR


Şirin Tekeli’yi düşünmenin her zaman ruhuna iyi geldiğini söyleyen Meral Akkent ise Şirin Tekeli ile 1989’da Almanya’da bir konferansı sırasında tanıştığını belirterek, şöyle konuştu:

“Şirin Tekeli’yi 2017’de 73 yaşında kaybettik, eksikliğini her an hissediyoruz. Onun genç akademisyenleri destekleme coşkusu ve yeteneği, Şirin’i gerçek bir idol yapıyor. O çevresindekileri büyüterek, büyüdü. Şirin Tekeli Araştırma Ödülü geleneğini sürdüren SU Gender da, Şirin Tekeli’nin yaşam pratiği ile mükemmel uyum içinde, genç akademisyenleri destekleyici bir program olusturmuş. Türkiye’de akademinin 1980’lerden sonra yaşamakta olduğu buhranlı dönemde, akademik verim için küçük bir vaha olan bu programı yaşama geçirmek ve yürütmek başlı başına önemli bir eylem. Şirin Tekeli Araştırma Ödülleri ve konferansını düzenleyen SU Gender ekibine özel teşekkür ediyorum.”

Şirin Tekeli’nin birçok önemli kurumun kuruluşuna ön ayak olduğunu, bunlar arasında İnsan Hakları Derneği, İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Türkiye Helsinki Yurttaşlar Derneği ve KA-DER, Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği’nin de yer aldığını belirten Akkent,  açıklamasını şöyle sürdürdü: “Şirin Tekeli akademideki genç kadınlar başta olmak üzere, yakınındaki ve uzağındaki kadınların önünü açıyordu, teşvik ediyordu. Çünkü akademide kadınların işinin ne kadar zor olduğunu hem kendi gençliğinde deneyimlemişti hem de aynı zorlukların sürdüğünü gözlemliyordu. Şirin'in, burada işaret ettiği, cinsiyet eşitliğine dayalı demokratik bir toplumu, tekrar tekrar, her gün yeniden inşa etmemiz gerekliliğiydi. Bunu yapacak gücü ise, ancak dayanışmayla bulmak mümkün, yani Şirin Tekeli modeliyle. Akademide SU Gender örneğinde ya da adalet talep edilen dinamik forumlar olması gereken müzelerin kültürel aktivizminde olduğu gibi. Şu anda kurulma aşamasında olan, İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi aynı varoluş kaygısıyla, feminist teori ve pratikten beslenen dinamik bir forum olarak, geleneksel düşünme biçimlerine alternatifler sunacak. Şirin Tekeli modeliyle diyaloglar için ortak alanlar açacak.”

GEÇEN YIL ÖDÜL ALANLAR ARAŞTIRMA SONUÇLARINI PAYLAŞTI

Konferans kapsamında geçen yıl Şirin Tekeli Ödülleri’nin kazanan araştırmacıların çalışmalarını paylaştığı iki ayrı panel yapıldı. İlk panelde, geçen yıl Araştırma Ödülü kazanan Ayşe Akalın ve Demet Lüküslü "Müthiş Bir Öfke Var ve Damarlarımda Bile Hissedebiliyorum: Türkiye'de Genç Feministler” ve Yonca Cingöz “Feminist Harekette Dolaşan Duygular: 2000'lerden Bir Hisler Arşivinin İp-uçları” başlıklı araştırmalarının sonuçlarını paylaştı.

İkinci panelde ise yine geçen yıl Araştırma Ödülü’nü kazanan Füsun Kökalan Çımrın “Meğer Biz Gerçekten Aktivistmişiz!” ve Gülçin Con Wright “İlerleyen Yaşam Evrelerinde Büyükannelik ve Torun Bakımı Deneyimleri” başlıklı araştırmalarının çıktılarını katılımcılara aktardı. Konferans, bu yıl kazananların ödüllerinin verildiği çevrimiçi gerçekleşen tören ile sona erdi.

ŞİRİN TEKELİ ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ 2021 SONUÇLARI 

  • Canan Balan "Boundaries of Transnationalism After Empire: Auto-/Biographies and the Work of Women in the Cinema of late Ottoman Empire and Early Turkish Republic"
  • Delta Meriç Candemir"Sosyal Medyada Ev İçi Emeğin Görünümleri: Ev İşini Kullanıcı Türevli İçerik Olarak Sunan Kadın Youtuber’lar"
    • Eda Acara & Ayça Kurtoğlu "Dijital Gıda Pazarlarının Feminist Politik Ekolojisi: Belirsizlik Koşulları Altında Gerçekleşen Gıda Pazarlarının Dijital Dönüşümü Yerel Gıda Sistemlerini ve Kadın Emeğini Nasıl Dönüştürüyor?"
    • Merve Altun Ekinci & Canan Koca "Olimpik Kadın Sporcuların Sosyal Medyada Sporcu Kimliklerinin ve Kişisel Markalarının İnşasının Postfeminizm Bağlamında Analizi"
    • Rüya Kalıntaş "Beyond the Semah: The Politics of Gender and Sexuality in Alevi Theatre"

“Eşikteki Türkiye” webinar serisinin üçüncüsü gerçekleşecek

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Stiftung Mercator ve Ankara Enstitüsü Türkiye ortaklığıyla “Eşikteki Türkiye” başlıklı webinar serisi devam ediyor. Webinar serisinin üçüncüsü 7 Aralık Salı günü saat 15:00’te gerçekleşecek.

eşiktekitürkiye3

Moderatörlüğünü İPM Araştırma ve Akademik İlişkiler Koordinatörü Senem Aydın Düzgit’in yapacağı üçüncü bölümün konuşmacıları, Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İPM Direktörü Fuat Keyman, Araştırmacı Galip Dalay ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Hatem Ete olacak.

İnsanlık küreselleşme, yeni teknolojiler, iklim değişikliği gibi herkesi yatay kesen dinamiklerin yanı sıra her bir ülkeyi farklı şekillerde etkileyen göç, terör, radikalleşme, eşitsizlik, yoksulluk gibi gelişmeler üzerinden yeni bir tecrübe yaşıyor. Bu tecrübe, birbirinden farklı düzeylerde de olsa, her ülke ve toplumun bilgi, olgu ve değer ile ilişkilerini yapısal olarak dönüştürüyor.

“Eşikteki Türkiye” webinar serisinde Türkiye'nin de yakından hissettiği bu dönüşüm sürecinin toplumsal, siyasal ve ekonomik dinamiklerinin anlaşılması, bu dinamiklerin ulusal, bölgesel ve küresel gelişmelerle etkileşiminin değerlendirilmesi amaçlanıyor.

Kayıt linki: https://event.webinarjam.com/register/200/vyo5lhoo

Sabancı Üniversitesi QS Executive MBA 2021 Sıralamasında Lider

Sabancı Üniversitesi Executive MBA program ile QS Executive MBA Dünya Sıralaması’nda bu yıl 1 basamak daha yükselerek 65. sıraya yerleşirken, Türkiye’den ilk 100’e giren tek üniversite oldu.

 

QS World University tarafından hazırlanan ve dünyanın en iyi Executive MBA programlarının değerlendirildiği 2021 yılı sıralamasında Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Enstitüsü yükselişini sürdürüyor.

En iyi Executive MBA programları arasında dünyada 65. sırada yer alan Sabancı Üniversitesi, listeye bu alanda Türkiye’den girebilen tek üniversite oldu. Avrupa sıralamasında da 3 basamak yükselerek 28. olan Sabancı Üniversitesi, bu listede de Türkiye’deki liderliğini korudu.

Sabancı Üniversitesi Executive MBA programı, 2021 yılı için açıklanan listede “Kariyer Yükseliş”, “Yönetici Profili” ve “Çeşitlilik Oranı” kategorilerinde de en başarılı sonuçları elde etti. Buna göre programdan mezun olan çalışanların kariyer yolculukları değerlendirildiğinde, maaş artışı ve terfilerinde %83 oranında yükseliş görülürken; yönetici profili değerlendirmesi de mezunların üst yönetici pozisyonlarına gelebilmeleri açısından %57 oranında bir başarı gösterdi. Farklı vatandaşlık ve kadın temsilini içine alan çeşitlilik oranı başlığında ise Sabancı Üniversitesi’nin skoru %52 oldu.

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Yönetim Bilimleri Dekanı Nihat Kasap “İş dünyasında fark yaratabilecek liderleri yetiştirebilmek amacıyla tasarladığımız Executive MBA programımız teori ile pratiği birleştirebilmesi açısından çok özel bir yere sahip. Bu programda gerek Columbia Business School’a gerçekleştirilen uluslararası eğitim gezisi gerekse dünya standartlarında aktarılan ders içerikleri ile en iyi Executive MBA programlarından birini sunuyor. Bu başarımızın uluslararası alanda derecelendirme yapan kuruluşlar tarafından onaylanması bizleri ayrıca gururlandırıyor.”

“QS Global Executive MBA Rankings” adıyla her yıl düzenli olarak yayınlanan listede programlar üniversitenin akademik itibarından, mezunların program sonrası kariyer gelişimlerine kadar yaklaşık 10 farklı kriterde değerlendiriliyor.

QS Global Executive MBA Rankings listesine burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Öğretim Üyemiz Canan Atılgan’a uluslararası iki önemli görev

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyesi Canan Atılgan, biyofizik alanında uluslararası görevlerde yer alıyor.

Canan_Atılgan

Canan Atılgan, Amerikan Biyofizik Derneği’nin (BPS) Ambassador (Elçiler) Programı’nın Türkiye elçiliğini yürütmeye başladı. Üç yıllığına bu görevi üstlenen Atılgan, BPS etkinliklerini ve Ambassador Programı’nın özellikle Türk bilim insanlarına tanıtılmasını sağlamakla birlikte, programı Türkiye'deki farklı öğrenci kongreleri ve kulüplerinin davetlisi olarak yer aldığı etkinliklerde anlatıyor. Özellikle öğrencilere yönelik kariyer programlarının yoğun ilgi gördüğünü belirten Canan Atılgan, “Her yıl BPS’nin yıllık toplantılarına katılıyorum. Bir sonraki toplantımız 2022 yılının Şubat ayında gerçekleşecek. BPS’nin planlama komitelerinde de yer alıyorum. Biyofizik biyoloji ve fiziğin ötesinde, bilgisayar mühendisliğinden malzeme bilimlerine, kimyadan makine mühendisliğine birçok farklı alanda eğitim almış öğrencilerin yönelebileceği, kapsayıcı bir disiplinler arası alan. Genç yetenekleri bu alanla erken tanıştırır ve araştırmalara yönlendirebilirsek, ilaç tasarımı, moleküler biyoloji, yeni malzemelerin tasarımı ve hatta yeni deney düzeneklerinin tasarımı gibi alanlarda çığır açıcı keşiflerin içinde yer almalarının da yolunu açabiliriz, ” dedi.

Ambassador Programı, biyofiziği kapsayıcı ve uluslararası alan olarak geliştirmeye çalışmakla birlikte alanı tanıtmak ve biyofizikle ilgili konuşmaları teşvik etmek için ülkelerde veya bölgelerde yerel toplum kaynakları olarak hizmet edecek küresel bir BPS üyeleri ağı oluşturmayı hedefliyor. Programın elçileri, derneğe ilgili yerel içeriği sağlamada kilit bir rol oynuyor ve BPS'nin irtibat kişisi olarak hizmet ediyor. Bu program aracılığıyla dernek, biyofizik alanında kariyer yapmak isteyen kişilere eğitim ve ilham vererek, tüm dünyadaki biyofizik ağını büyütmeyi amaçlıyor.

Canan Atılgan, ayrıca Proteins: Structure, Function and Bioinformatics Dergisi’nin yayın kurulunda yer alıyor. Dünyanın en prestijli bilimsel dergilerinden biri olan Proteins, moleküler biyoloji alanının öncülerinden Cyrus Levinthal tarafından 1986 yılında kuruldu ve aylık olarak yayınlanıyor. Hesaplama, işlev, yapı, tasarım ve genetik dahil olmak üzere protein biyokimyasının tüm yönleriyle ilgili öncü araştırmaları yayınlanmakta olan Proteins dergisinde, Canan Atılgan hesaplamalı biyoloji ve deneysel yöntemlerle hesaplamalı biyolojinin ara kesitinde yer alan makalelerin editörlüğünü üstleniyor. Dergide Atılgan’ın kendi çalışmaları da 2001 yılından bu yana zaman zaman yayınlanmakta.

Şirin Tekeli Araştırma Ödülü Konferansı ve Ödül Töreni 4 Aralık’ta Gerçekleşecek

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenecek Şirin Tekeli Araştırma Ödülü Konferansı ve Ödül Töreni, 4 Aralık Cumartesi günü 13.00-17.00 saatleri arasında çevrimiçi olarak gerçekleşecek. 

Konferansta 2020 yılında ödülü almaya hak kazananlar araştırma çıktılarını sunarken bu sene ödülü almaya hak kazananlar da açıklanacak. 

Zoom uygulaması üzerinden herkese açık olarak gerçekleştirilecek konferansa burayı tıklayarak kaydolabilirsiniz.

Konferans programını aşağıda görebilirsiniz. 

ŞİRİN TEKELİ ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ - KONFERANS ve ÖDÜL TÖRENİ

4 Aralık 2021

Kayıt linki: www.bit.ly/ST_21_Konferans

  • 13.00 - 14.00 AÇILIŞ SOHBETİ

Şirin Tekeli: Büyüterek Büyümek Meral Akkent
Kolaylaştırıcı: Ayşe Gül Altınay

  • 14.00 - 15.15 I. OTURUM

Ayşe Akalın ve Demet Lüküslü "Müthiş Bir Öfke Var ve Damarlarımda Bile Hissedebiliyorum": Türkiye'de Genç Feministler
Yonca Cingöz Feminist Harekette Dolaşan Duygular: 2000'lerden Bir Hisler Arşivinin İp-uçları

  • 15.15 - 15.30 Ara
  • 15.30 - 16.45 II. OTURUM

Füsun Kökalan Çımrın “Meğer Biz Gerçekten Aktivistmişiz!”
Gülçin Con Wright İlerleyen Yaşam Evrelerinde Büyükannelik ve Torun Bakımı Deneyimleri

  • 16.45 - 17.00 ÖDÜL TÖRENİ
Abone ol