Ana içeriğe atla

Mezunumuz Enis Demirer, Toronto Üniversitesi’ndeki Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları programına kabul edildi

Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Yüksek Lisans Programından mezun olan Enis Demirer, Toronto Üniversitesi'ndeki Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları programına kabul edildi. London School of Economics’te sosyoloji yüksek lisansı yapan ve bu süreçte toplumsal cinsiyet çalışmalarına ilgi duyan Enis Demirer ile kariyer yolculuğundan hedeflerine kadar birçok konuyu GazeteSU’ya anlattı.

Enis Demirer

-Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?

Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar yüksek lisans programından geçen ay itibarıyla mezun oldum. Tezimi teslim edeli henüz birkaç hafta oluyor. Lisans eğitimime Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünde başladım, daha sonra Sosyoloji bölümü ile de çift anadal programına devam ettim ve bu iki bölümden 2018 yılında mezun oldum. Lisans öğrenimimden itibaren disiplinlerarası çalışmak bana akademik anlamda en cazip gelen seçenek oldu, okuduğum bölümler de zaten beni buna yöneltmiş oldu bir şekilde. Lisans eğitimimin ardından ilk önce İngiltere’ye gittim ve London School of Economics’te sosyoloji yüksek lisansı yaptım. O süreçte toplumsal cinsiyet çalışmaları ve toplumsal hafıza meselesi ilgilendiğim konular arasında daha fazla öne çıkmaya başladı. LSE’de toplumsal cinsiyet çalışmaları üzerine aldığım bir ders sonrası akademik macerama bu alanda devam etmek istediğime karar verdim. Oradaki yüksek lisansımdan kısa bir süre sonra COVID-19 pandemisi gerçekleşince ve orta vadede önümü görmek çoğu kişi gibi benim için de biraz daha zorlaşınca doktora yapmak için bir süre beklemeye karar verdim. Türlü belirsizliklerle dolu bu süreci olabilecek en iyi şekilde değerlendirmek istiyordum bir taraftan da. Bu düşünceyle Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar programına ikinci bir yüksek lisans yapmak üzere başvurmaya karar verdim.

-Lisansüstü döneminiz boyunca aktif olarak yer aldığınız sosyal ve akademik çalışmalardan ve projelerden bahseder misiniz?

Sabancı Üniversitesi’ni tercih etmemde birçok etken vardı ve bunların en başında burada aldığım eğitim sırasında aynı zamanda akademik gelişimimi farklı şekillerde destekleyecek faaliyetlerin de içinde yer alacağımı baştan biliyor olmam geliyordu. Ayrıca Kültürel Çalışmalar programında toplumsal cinsiyet perspektifiyle akademik çalışmalarını yürüten birçok hoca olduğunu ve üniversitenin bu konuda çalışan birimleri olduğunu biliyordum. Nitekim, yüksek lisansım boyunca bir yandan da Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nde (SUGender) asistanlık yaptım.

Bu süreçte özellikle merkezin lise öğretmeni ve öğretmen adaylarına yönelik toplumsal cinsiyet konularında farkındalık kazandırmak amacı taşıyan ve uzun zamandır devam eden Mor Sertifika projesi başta olmak üzere çeşitli faaliyetlerinde görev aldım. SUGender’da çalışmak, toplumsal cinsiyet çalışmaları alanında üretilen eleştirel bilginin ne şekillerde pratiğe dökülebileceği ve akademinin dışına da taşınabileceğini görmemi sağladı. Zaten özellikle toplumsal cinsiyet çalışmaları gibi akademik bir alanın oluşum hikayesinin de akademi ile toplumsal hayat arasındaki sınırların geçirgenleştiği bir sürece denk geldiğini hesaba katacak olursak, bu alışverişin anlamı ve değeri de daha net ortaya çıkıyor diye düşünüyorum.

SUGender’da büyük bir keyif alarak dahil olduğum bir başka proje de Cins Adımlar oldu. 2014 yılından beri yine SUGender bünyesinde devam eden Cins Adımlar projesi bir feminist hafıza yürüyüşü projesi ve İstanbul’u feminist ve toplumsal cinsiyet odaklı bir mercekle adımlamak, böylece şehrin başka türlü belki de göz ardı edilebilecek hikayelerinin peşinden gitmek amacını taşıyor. İstiklal Caddesi üzerindeki MEŞHER’de 2021’in sonlarına doğru açılan “Sanatçı Kadınların Yüzyılı” sergisi ile birlikte Cins Adımlar da “Sanatçı Kadınların İzinde Beyoğlu” isimli bir yürüyüş rotası hazırladı. Ben de bu rotada hikaye anlatıcısı oldum ve Ermeni bir kadın stüdyo fotoğrafçısı olan Maryam Şahinyan hakkında oluşturduğum hikayeyi, stüdyosunun bir zamanlar bulunduğu Galatasaray Meydanı’nda katılımcılarla paylaştım. Bu süreç benim için oldukça keyifliydi. Zira yüksek lisans tezimi de Maryam Şahinyan üzerine yazdım ve bu iki süreç birbirinden karşılıklı olarak beslenmiş oldu. Tezimde genel hatlarıyla Maryam Şahinyan’ın ve stüdyo fotoğraf arşivindeki fotoğrafların günümüzde ne şekillerde dolaşıma girdiği, kimlerce ne şekillerde anlamlandırıldığı ve ne tür hatırlama pratiklerine vesile olduklarına odaklandım. Bu hatırlayış biçimlerinin toplumsal cinsiyet ve kimlik gibi konularla ilişkisini ele aldım.

-Toronto Üniversitesindeki Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları programına kabul aldınız. Bize biraz başvuru ve kabul sürecinizi anlatabilir misiniz? Ayrıca bu programda hangi konularda çalışmalar yapacaksınız?

Sabancı Üniversitesi’ndeki yüksek lisans eğitimimin ilk yılının ardından, doktora için başvurmak istediğim programların da pandeminin ilk zamanlarından sonra yeniden öğrenci kabul etmeye başlamasıyla birlikte bu sürece girmeye karar verdim. Bu başvurular için kafamda belli bir konu ve özellikle başvurmayı düşündüğüm bazı okullar vardı fakat tabii bu süreçte Sabancı Üniversitesi’ndeki hocalarımdan aldığım geri dönüşler ve öneriler de çok değerli ve yol gösterici oldu. Burada özellikle tez danışmanım Hülya Adak’ın ve yine Kültürel Çalışmalar programından Ayşe Gül Altınay’ın isimlerini anmak isterim bu süreçteki yardımları için. Ben Amerika ve Kanada’daki okullara başvurdum ve bu ülkelerdeki okulların başvuru süreçleri genellikle programlarına başlamak istediğiniz zamandan bir sene öncesinden itibaren başladığı için başvuru oldukça uzun bir süreç oluyor. Bu süreçte gitmek istediğim okullarda birlikte çalışabileceğim hocalardan da görüşlerini alarak başvurularımı buna göre şekillendirip son hallerini verdim. Bu senenin Şubat-Mart aylarında okullardan başvurularıma cevaplar gelmeye başladı ve Toronto Üniversitesi’nin Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları bölümü ile New York Üniversitesi’nin Orta Doğu ve İslam Çalışmaları bölümünün Kültürel Çalışmalar programından kabul aldığımı öğrendim. Çalışmak istediğim konu için Toronto Üniversitesi’nin daha doğru bir seçenek olduğuna karar verince, oradan gelen teklifi kabul ettim. Doktora eğitimim sırasında Türkiye’de queer toplulukların ve siyasetin yaratıcılıkla kurduğu ilişkiye, toplumsal ve politik alternatifleri ne şekillerde kurguladıkları ve tasavvur ettiklerine ve özellikle de queer bir mizahın bu süreçlerdeki rolüne odaklanmayı hedefliyorum.

-Sabancı Üniversitesi’ndeki günlerinize gidecek olursak, almış olduğunuz eğitimden, üniversitedeki sosyal yaşama kadar neler söylersiniz?

Ben Sabancı Üniversitesi’ne esasen oldukça talihsiz denebilecek bir dönemde başladım. Fakat geldiğimiz noktada geriye bakınca bu dönemi talihsiz olarak adlandırmakta da zorlanıyorum açıkçası. Bu talihsizlik COVID-19 pandemisi ile ilintili şüphesiz. Ben Sabancı Üniversitesi’ndeki yüksek lisansıma başladığımda tüm eğitim çoktan çevrimiçi ve uzaktan bir şekilde yapılmaya başlanmıştı, dolayısıyla ilk sene kampüsü bir kez bile görmeden geçti benim için. Fakat böylesi bir durumun içinde biz yine de çok güzel bir şekilde kendi dönemimdeki arkadaşlarımla kaynaştık, dayanıştık ve derslerimizden de olabilecek en iyi şekilde faydalandık. Bu konuda hocaların bir anda değişen bu duruma hızlıca adapte olabilmiş olmasının ve bunun da ötesinde bu yeni koşulları anlamlı kılabilecek yeni metodlar da geliştirmiş olmalarının yadsınamaz bir önemi olduğunu düşünüyorum. Adapte olması bazen sancılı tüm bu değişikliklere rağmen çok iyi ve anlamlı arkadaşlıklar da kurmuş oldum Sabancı Üniversitesi’ndeki iki senem boyunca. Kültürel Çalışmalar programını daha başvurmadan önce de benim için cazip kılan önemli sebepler akademik özgürlüklere önem veriliyor oluşu, öğrencilerin çalışmak istedikleri konular ve kullanacakları metodlarla ilgili özgürlüğü, akademik kadrosunun yetkinliği ve alanlarındaki yerel ve sınır ötesi tartışmalara hakim oluşları ve bu alanlara sundukları önemli katkılar gibi bence kilit konulardı. Bu konulardaki beklentilerimin de önemli ölçüde karşılandığını düşünüyorum.

-Sabancı Üniversitesi’nin kariyerinize sağladığı katkıları anlatır mısınız?

Bu soruya somut bir örnek ile cevap vermek isterim. Toronto Üniversitesi’nde akademik danışmanım olacak Dina Georgis’in çalışmalarıyla ilk kez Sabancı Üniversitesi’nde Ayşe Gül Altınay’ın Beden Antropolojisi dersinde tanıştım ve Toronto Üniversitesi’nin akademik yolculuğumdaki bir sonraki durak olabileceği fikri de ilk kez bu şekilde oluştu. Dolayısıyla Sabancı Üniversitesi’nde aldığım eğitimin önemli açılardan ufkumu genişlettiğini ve sonrası için aldığım kararlarda da etkili olduğunu söyleyebilirim. Bunun ötesinde daha önce de bahsettiğim, Sabancı Üniversitesi’nde dahil olduğum diğer projeler vesilesiyle, ilgilendiğim alanlarda akademide ya da ötesinde çalışmakta olan bir çok insan ile de tanışma fırsatım oldu. Bu karşılaşmalar beni hem akademik yolculuğum bağlamında besledi, hem de ilgilendiğim ve gelecekte bir parçası olmak istediğim alanlarla ilgili vizyonumu da genişletti.

- Kültürel Çalışmalar alanına ilgi duyan öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

Kesinlikle bu ilgiye bir şans vermelerini tavsiye ederim öncelikle. Lisansını sosyoloji ve tarih gibi daha kökleşmiş ve kurumsallaşmış disiplinlerde yapmış birisi olarak, kültürel çalışmalar alanının farklı disiplinleri bir araya getirip birbiriyle konuşturan esnek yapısı benim araştırma gündemim için ihtiyaç duyduğum ve günün sonunda yaptığım araştırmayı da zenginleştiren bir şey oldu. Bu esnekliğin hem bir özgürlük alanı sağladığını hem de ilgi alanı ve çalışma konuları bakımından çok geniş bir ihtimaller bütünü sunduğunu söyleyebilirim. Kültürel Çalışmalar gündelik hayatlarımızın oldukça içinden gelen bir alan. Bu oldukça gündelik ve hepimize yakın olan meselelere eleştirel ve yaratıcı bir bakış sunuyor denebilir. Dinlediğiniz şarkı, izlediğiniz film ya da dizi, karşılaştığınız haber, ziyaret ettiğiniz sergi ve burada sayılamayacak türlü başka konu Kültürel Çalışmalar alanında yapacağınız bir araştırmanın odağı rahatlıkla olabilir.

-Kariyerinizle ilgili olarak gelecekteki hedef ve planlarınız neler?

Doktora uzun soluklu bir süreç ve ben de henüz en başındayım, daha programım resmi olarak başlamış bile değil. Bu yeni yolculuk için de oldukça heyecanlıyım tabii ve hedefim doktora sonrasında da akademik çalışmalarıma devam etmek yönünde en temelinde. Öte yandan daha önce de bahsettiğim gibi akademik dünyanın sınırlarını da olabildiğince muğlaklaştırmak ve akademi ile toplumsal hayatın birbirinden beslenmesi gerektiğine olan inancım da her geçen gün pekişiyor, dolayısıyla çalıştığım konularla ilgili sözü ve bilgiyi bu tür bir düzleme taşımanın yollarını da aramaya devam etmek istiyorum, ki zaten yine bahsettiğim gibi çalıştığım alanların tarihleri bunun ipuçlarıyla dolu diye düşünüyorum.

MDBF Doktora Öğrencimize TEKNOFEST 2022 Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması Ödülü

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Doktora öğrencisi Shaghayegh Saeidiharzand, "Rüzgar Türbinleri İçin Yenilikçi Buzlanmayı Önleyici Kaplamalar" projesiyle TEKNOFEST 2022 Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması Ödülü’nün yanı sıra En İyi Sunum Ödülü’ne de layık görüldü.

Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması, enerji verimli sistemler oluşturmayı amaçlamakta ve yenilenebilir enerji kaynakları için yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesini ve kullanılmasını teşvik etmektedir. 

Sabancı Üniversitesi proje ekibi iki eski lisansüstü öğrencisi Ahmad Reza Motezakker ve Soroush Niazi, MDBF ve SUNUM araştırmacısı Dr. Abdolali Khalili Sadaghiani, SUNUM araştırmacısı Alp Yürüm ve MDBF öğretim üyesi ve SUNUM araştırmacısı Ali Koşar’dan oluşmaktadır. 

Bu çalışma ve ödül EFSUN Mükemmeliyet Merkezi bünyesinde yapılan yüksek nitelikli disiplinlerarası araştırmalara güzel bir örnektir.  

Öğrencimizin projesi TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışmasında Türkiye birinciliği elde etti

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği anadal ve İş Analitiği yandal öğrenci Enes Onuş’un "PolyPharm: İlaç Kullanan Bireylerin Tedavi Süreçlerine Katkı Sağlayacak Akıllı İlaç Takip Cihazının Geliştirilmesi" başlıklı projesi, 24-25 Temmuz tarihlerinde Giresun'da düzenlenen TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Sosyal Yenilikçilik ve Girişimcilik kategorisinde Türkiye birinciliği elde etti.

Enes Onuş’a birincilik ödülü 30 Ağustos - 4 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen Teknofest Teknoloji Festivali’nde takdim edildi. Enes Onuş, lisans dönemi çalışmaları ve ödül alan projesini hakkındaki sorularımızı gazeteSU okuyucuları için yanıtladı.

“Alanımız güzel işler yapmak ve başarılı olmak isteyenler için büyük rekabet içeren bir alan ve bu rekabette öne geçmek için yapılacak tecrübe alışverişi çok değerli bir avantaj oluyor.”

Merhaba, kısaca kendinizden bahseder misiniz?

E.O: Merhaba ben Mehmet Enes Onuş Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği anadal ve İş Analitiği yandal 3. sınıf öğrencisiyim.

Bilgisayar bilimi ve mühendisliği alanına ilk ne zaman ilgi duydunuz?

E.O: Bu alana ilgi duymam aslında lise yıllarında yaptığımız Arduino odaklı projeler ile başladı diyebilirim. Öğrendiğim bilgileri birer puzzle parçası gibi birleştirerek çalışan bir mekanizma oluşturmak ve o mekanizmanın faydalı bir çıktı sunması beni çok etkilemişti. Sonrasında bu etkinin de sürüklemesiyle birlikte birçok proje ve takımda yer aldım. Yeri geldi 3D modellemeler yaptım ve 3D baskılar ile ilgilendim yeri geldi basit devre kartları tasarladım fakat Computer Science odaklı kısımların benim için daha keyifli olduğunu hissettim ve bu alanda ilerlemek istedim. İçerisinde bir mobil uygulama ve bir cihaz bulunan sistemimizin de bütün endüstriyel tasarım, elektronik devre ve yazılım kısımlarını ben üstlendim ve açıkçası güzel bir iş ortaya koyduğumu düşünüyorum.

Sabancı Üniversitesi’nde okumak size ne tür ayrıcalıklar sunuyor? Bugüne kadar aktif olarak rol aldığınız sosyal ve akademik çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

E.O: Sabancı Üniversitesi’nde okurken benim faydasını en fazla gördüğüm şeylerden biri hocalarımıza olan erişim kolaylığı ve hocalarımızın öğrencilere karşı olan yardımsever tavrı diyebilirim. Kaliteli bir akademik kadromuzun bulunması da yaptığımız projelerde derslerde öğrendiğimiz faydalı bilgileri kullanarak çok daha hızlı bir şekilde geliştirme sürecini atlatmamızı sağlıyor.

Şu anda aktif olarak Sabancı Üniversitesi IEEE kulübünde Proje Koordinatörü olarak görev almaktayım.

TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışmasında Sosyal Yenilikçilik ve Girişimcilik kategorisinde "PolyPharm: İlaç Kullanan Bireylerin Tedavi Süreçlerine Katkı Sağlayacak Akıllı İlaç Takip Cihazının Geliştirilmesi" projenizle Türkiye birinciliği derecesi elde ettiniz. Tekrar tebrik ederiz. Projenizin amacı, proje ekibiniz ve bu süreçte sizlere destek veren öğretim üyelerimiz hakkında ek bilgiler verebilir misiniz?

E.O: Projemiz Polifarmasi bireyler olarak adlandırılan ve 5’ten fazla ilaç alan bireylerin ilaç alımlarının kolaylaştırılması ve tedavilerinin takibinin sağlanması üzerine odaklanmaktadır. Polifarmasi bireylerin sayısı Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 320 milyondan fazladır ve Polifarmasi durumu DSÖ tarafından bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlanmıştır. Projemiz hasta, hasta yakını ve doktoru tek bir platformda bir araya getirir. Hastanın doğru ilacı doğru zamanda ve doğru sayıda alması sağlanırken hasta yakını ve doktor da hastanın ilaç alım istatistiklerini mobil uygulama üzerinden görüntüleyebilir ve tedavinin takibini uzaktan sağlayabilir. Böylelikle Polifarmasi bireylerin çok çeşitli alım periyotları olabilen birbirinden farklı ilaçlarını doğru şekilde alınması sağlanırken hasta yakını ve aile hekimlerinin de tedavi takibine harcadıkları vakit ve emek minimuma indirgenir. Tüm bu etkiler sonucunda ilaç israfı engellenir ve nitelikli vakitten tasarruf edilmesi sağlanır.

Projemizi Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Furkan Güneş ile birlikte İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Bilimleri Bölümü Araştırma Görevlisi Kıymetli hocam Ersin Ertürk’ün danışmanlığında gerçekleştirdik. Projemizin geliştirilmesi kısmında hocalarım Gülşen Demiröz’ün ve Artrim Kjamilji’nin derslerinde edindiğim bilgi ve deneyimlerin çok katkısı oldu iki hocama da teşekkürlerimi iletiyorum.

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

E.O: İlerleyen süreçlerde yolumuza bir girişim olarak devam edip, projemizi e-nabız ve eczacılık sistemlerine entegre ederek hem daha verimli bir sistem kurmayı hem de hizmet portföyünü genişleterek polifarmasi bireylerin hayatlarını çok daha kolay bir hale getirmeyi planlıyoruz. Şu anda projemizle ön kuluçka programları ve benzeri programlara başvurarak süreci hızlandıracak ve projemizi ilerletecek adımlar atmaya çalışıyoruz.

Bilgisayar bilimi ve mühendisliği alanına ilgi duyan aday öğrencilere ve henüz lisans eğitiminin başındaki öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

E.O: Benim özellikle söylemek istediğim şey okulun imkânlarından ve hocalarımızın bilgi birikiminden faydalanmak için ellerinden geleni yapmaları. Ben açıkçası bunun faydasını biraz geç anladım. Alanımız güzel işler yapmak ve başarılı olmak isteyenler için büyük rekabet içeren bir alan ve bu rekabette öne geçmek için yapılacak tecrübe alışverişi çok değerli bir avantaj oluyor.

Eklemek istedikleriniz var mı?

E.O: Lisedeyken de bizlere yol gösterip projelerimizi ve diğer çalışmalarımızı sürekli destekleyen, süreç içerisinde de bize desteklerini esirgemeyen ve her türlü desteği sağlayan sayın hocam Ersin Ertürk’e teşekkür etmek isterim.

Murat Germen’in yeni sergisi “Obscura Lucida”

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Murat Germen’in "Obscura Lucida’’ isimli kişisel sergisi 07 Eylül 2022’de Ferda Art Platform’da ziyarete açıldı. Sergi 8 Ekim 20222 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.

Murat Germen_Obscura1

Sanatçının kent ile doğanın bakir ve sakin anlarını belgelediği, kimi zaman karanlık kimi zamansa alacakaranlıkta uzun pozlama ile çektiği fotoğraflarından oluşan ‘’Obscura Lucida’’ başlığı fotoğraf tarihinin teknik ve felsefi boyutlarına gönderme yapıyor. Karanlık anlamına gelen “obscura” ile aydınlığı ima eden “lucida” kavramlarını, geceyi gündüz haline getirdiği fotoğraflarında insan ve şehir ve doğa ilişkisi üzerinden kurguluyor. Fotoğraflar, gün boyunca insanın tahribatına ve işgaline maruz kalan şehir ile tabiatın, gece vakti kendinilerini yeniden ortaya koydukları anları belgeleyen görsel betimlemelerden oluşuyor.

Murat Germen_Obscura2

Her ne kadar karanlıkta suç işlemek bazılarının daha kolayına gelse de; karanlıktan, geceden korkar birçok insan. Çoğu zaman pervasızca, fütursuzca kötülük üreten bu tuhaf canlı türünün korkak hale gelmesi ise kutlanası, pek güzel bir şeydir aslında. Tahripkâr insan gün boyunca iktidar alanı olarak kullanıp suiistimal ettiği yerleri, kentleri gece vakti bir kenara iter; günlük itiş-kakışın yorgunluğunu atmak üzere dinlenmeye çekilir. Artık sahne şehrindir, karanlık basmıştır ama kent ışık saçmaktadır. Gece vakti dinlendiğin yerde geceleyin göğe bakmayı hatırlarsan yıldızları görürsün. Evrende başka gezegenler, galaksiler, yaşam formları olduğunu idrak edersin; küçülürsün, ve sıklıkla küçülmelidir kibir abidesi insan!!!

Murat Germen_Obscura3

Küratör Necmi Sönmez’in editörlüğünde 2013’de yayınlanan ve sanatçının ilk monografisi olan “Yeni Türkiye” için özel yazdığı metinde, Murathan Mungan bu seri ile ilgili şunları söylüyor: “Germen’in ‘Obscura Lucida’ dizisinde yatay hareket sinemaskop bir duyarlılıkla sonuna dek kullanılıyor. Gökyüzünün varlığını fazlasıyla hissettirdiği, uçsuzluğun ve ıssızlığın egemen olduğu bir tür ‘pastoral hissiyat’ taşıyan manzara fotoğrafları bunlar. İnsan unsurunu eksiltmesiyle konusuzlaştırdığı bu sessiz görüntülerde yalnızlık, ıssızlık, uçsuzluk, kimsesizlik öne çıkıyor. Boş parklar, insansız halı sahalar, yolcusu görünmeyen otobüs, arabaların bile park halinde olduğu kimsesiz sokaklar, inşaat halindeki ortamlar giderek ‘yalnızlığın resmi’ oluyorlar. Kiminde gökyüzünün ezici baskısı, kiminde demir çelik yığınlarının dilsiz egemenliği, kiminde sokakların, parkların kimsesizliği... Hepsi aynı yalnızlığa çalışıyor.” Kent plancısı ve mimar Hande Tombaz ise bir yazısında aynı seri için, ”her ne kadar fotoğraflar belli bir anın temsili olsalar da mekânsal ve zamansal olarak bir mesafe yarattıkları ve bu bağlamda yeni bir gerçeklik tanımladıkları şüphe götürmez.” diyor.

Murat Germen_Obscura4

Bazen zifiri karanlık, bazen de alacakaranlıkta; kâh bulutlu havada kâh ay ışığında uzun pozlama ile üretilen bu belgesel nitelikli zamansız zamane fotoğrafları serisi, günün hangi saatinde üretildikleri bir çırpıda anlaşılmayan görsel betimlemelerden oluşuyor. Aydın bir karanlığı tasvir eden bu muğlak görsellik, insanın faniliğini kentinse bakiliğini deyim yerindeyse “göklere çıkarıyor.” Karanlık anlamına gelen “obscura” ile aydınlığı ima eden “lucida” kavramlarının her ikisi de fotoğraf tarihinin teknik ve felsefi boyutlarına gönderme yapıyorlar. Aydınlık hale getirilen karanlık, gecenin sevimsiz korkutuculuğu konusundaki algıya farklı bir bakış; telaş olmadan sükûnetle tripod ile gerçekleştirilen fotoğraflama eylemi ise bir çeşit arınma, terapi olarak algılanabilir.

Mezunumuz Samet Acar Fransa Hükümet Bursuna hak kazandı

Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Yüksek Lisans Programından mezun olan Samet Acar, TEV- Fransa Büyükelçiliği’nin Fransa Yüksek Lisans Bursuna kabul edildi. Bu süreçte Université Paris Cité’de Antropoloji programında eğitim alacak olan Samet Acar, İstanbul bağımsız tiyatro alanındaki oyuncular üzerine Fransız sosyal bilimci Pierre Bourdieu’nün “kırık habitus” kavramından hareketle bir araştırma projesini hayata geçirmeyi planlıyor.

Samet Acar

Samet Acar, burs kabulündeki süreçten kariyerine kadar birçok konuyu GazeteSU’ya anlattı.

-Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?

Kültürel Çalışmalar Yüksek Lisans programı 2022 yılı mezunuyum. Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji lisans programından 2020 yılında mezun olduktan sonra İstanbul Alternatif Tiyatro Alanındaki ışık tasarımcıları ve teknisyenlerini araştıracağım yüksek lisans tezimi gerçekleştirmek üzere de 2020 Güz dönemi itibariyle Sabancı Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimimi sürdürmeyi tercih ettim.

-Lisansüstü döneminiz boyunca aktif olarak yer aldığınız sosyal ve akademik çalışmalardan ve projelerden bahseder misiniz?

Yaklaşık on yıldır tiyatro ile uğraşmaktayım. Bu süre içerisinde İstanbul bağımsız tiyatro alanında oyuncu, yardımcı yönetmen, dramaturg, ışık teknisyeni ve tasarımcısı olarak kendime bir kariyer edinmiştim. Pandeminin kontrol altına alınıp da sahnelerin açılabildiği 2021 yaz sezonundan itibaren de dört farklı alternatif tiyatro topluluğu ve bir uluslararası festivalde ışık teknisyenliği ve tasarımcılığını sürdürdüm. Buna ek olarak yüksek lisans tez çalışmamın da bir parçası olarak tiyatro alanı üzerine olan panel ve sunumlara gözlemci olarak katıldım.

- TEV- Fransa Büyükelçiliği’nin Fransa Yüksek Lisans Bursu için kabul aldınız. Bize biraz başvuru ve kabul sürecinizi anlatabilir misiniz? Ayrıca bu programda hangi konularda çalışmalar yapacaksınız?

Bu burs programı bir Fransa Hükümet Bursu programı. Bu programdan kabul alan ve Fransa’da öğrenimine başlayan öğrenci için aylık sağlanan burs ödemesine ek olarak ücretsiz ve kapsamlı bir sağlık güvencesi, barınma giderlerinin karşılanması ve sosyal haklar olarak geniş bir aralıkta kolaylık sağlanıyor. Burs için başvuruları TEV alıyor ve internet sitesi üzerinden talep edilen belgeler sisteme yükleniyor. Genellikle Şubat ayının ortasında başvurular sonlanıyor. Bu başvuruyu yapabilmek için aday öğrenciden Fransa’da Yüksek Lisans yapmak istediği bölümlere başvurmuş ya da başvuracak olması isteniyor. Üniversite başvuruları için de Campus France üzerinden Aralık ayı sonuna kadar üniversitelere başvuru yapabiliyor ya da Nisan ayından başlayan bir başvuru takvimi oluyor üniversitelerin, tek tek bunları da takip ederek her bölüm için her okula ayrı ayrı başvurulabiliyor. Çoğunlukla Fransızca bölümler olsa da İngilizce bir bölüm için de bu bursu alma hakkı mevcut. Okullar ve burs için olan süreçler birbirinden bağımsız ilerliyor. Burs programının Türkiye’deki yürütücüsü olan TEV uygun görülen adayları Nisan ayı sonunda mülakata çağırıyor. Mülakat yüksek lisansın yapılacak olduğu dile göre İngilizce ya da Fransızca olarak gerçekleşiyor ve jüri aday öğrenciye bugüne kadarki akademik kariyeri, Fransa’daki yüksek lisans programında yapmayı hedefledikleri ve doktora planları hakkında sorular yöneltiyor. Mülakat neticesinde başarılı olan adaylar burstan yararlanmaya hak kazanıyor. Ben bu burs programı çerçevesinde, Université Paris Cité’de Antropoloji programında eğitim alacağım ve burada İstanbul bağımsız tiyatro alanındaki oyuncular üzerine Fransız sosyal bilimci Pierre Bourdieu’nün “kırık habitus” kavramından hareketle bir araştırma projesini hayata geçireceğim.

-Sabancı Üniversitesi’ndeki günlerinize gidecek olursak, almış olduğunuz eğitimden, üniversitedeki sosyal yaşama kadar neler söylersiniz?

Sabancı Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında kurucu metinlerden, güncel tartışmalara oldukça kapsamlı ve derin bir eğitim aldığımı söyleyebilirim. Bu alanda nasıl bir araştırma yürütülmeli konusunda da hem aldığım metod derslerinin hem de seçmeli derslerin tez yazım sürecime ve akademik yolculuğuma çok önemli katkıları oldu. Akademik açıdan Bilgi Merkezi’nin de çok yetkin olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Öğrencilerin istedikleri ve henüz Bilgi Merkezi’nde bulunmayan bilgi kaynaklarının sipariş edilip kısa sürede temin edilmesi çok takdir ettiğim ve yararlandığım bir uygulamaydı. Sosyal olanaklardan bahsedecek olursam kampüsün içindeki göl kenarında yaptığım yürüyüşler, özellikle bahar aylarında çimlerde keyifle vakit geçiren öğrencilerin verdiği huzur ve öğrenci kulüplerinin faaliyetleri ilk aklıma gelenler.

-Sabancı Üniversitesi’nin kariyerinize sağladığı katkıları anlatır mısınız?

Sabancı Üniversitesi mevcut ve mezun öğrencileri, akademisyenleriyle akademik üretim konusunda çok değerli bir kurum. Ayrıca düzenli olarak yapılan kitap konuşmaları, akademik paneller alandaki tartışmaların içerisinde yer alarak yakından takip etmeye olanak sağlamaktaydı. Derslerini aldığım hocalarımın ders esnasında ve sonrasında biz öğrencilere sunduğu özgür düşünce ve tartışma ortamı kolektif bir üretimin eşit bir parçası olduğumu hissettirmekte ve böylelikle yapacağım araştırmalar için bana cesaret vermekteydi diyebilirim.

-Kültürel Çalışmalar alanına ilgi duyan öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

Kültürel Çalışmalar öğrencilerin sosyal bilimler alanında disiplinler arası çalışmalar yürütmesine olanak veren bir yapıya sahip. Alanın temel araştırma dinamiklerinden olan sosyal meseleler üzerine ilgi duyan kişileri sosyoloji, antropoloji ve edebiyat incelemelerine ek olarak coğrafyadan, ekonomiye ve insan-insan olmayan ilişkilerini araştırmaya varana değin çok verimli bir hat sunuyor. Bu hattın çok keyifli ve entelektüel merak mefhumunu sürekli besleyen bir düşünce çizgisi sunduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda da ilgi duyan öğrencilere alanın kurucu metinlerinin yanısıra bu bahsettiğim disiplinlerdeki güncel tartışmalara da aynı özenle odaklanmalarını tavsiye edebilirim.

-Kariyerinizle ilgili olarak gelecekteki hedef ve planlarınız neler?

Sanat alanının sosyal niteliklerini incelediğim bir araştırma çizgim oluştu. Fransa’da gerçekleştireceğim oyuncular üzerine olan araştırma projemin ardından, bir tiyatro oyununda birlikte yer alan kişiler olan teknisyenler, tasarımcılar ve oyuncuları kendi dinamikleriyle ve sözleriyle araştırmış olmayı hedefliyorum. Ardından, İstanbul tiyatro alanında şu anda ortaya çıkmakta olan “ kamusal tiyatro” söylemi ve bunun gerçekleştirilme koşullarına odaklanan bir doktora projesi geliştirmeyi ve kültürel emek üzerine yapmış olduğum araştırmaları genişletmek ve literatüre bu yolla bir katkıda daha bulunmak istiyorum.

-Eklemek istedikleriniz var mı?

Özellikle Frankofon öğrenciler için önemli bir kariyer hattı çizmeye olanak sağlayan bu burs programına ve mezunu olduğum bölümüm Kültürel Çalışmalar alanına böyle bir görünürlük imkânı sağladığınız için teşekkür ederim.

2022-2023 Akademik Yılı Güz Dönemi Özel Öğrenci Başvuruları

Sabancı Üniversitesi dışındaki bir yükseköğretim kurumunda halen kayıtlı olan öğrenciler, Sabancı Üniversitesi tarafından sunulan derslere "özel öğrenci" olarak katılmak üzere başvuruda bulunabilirler.

  • Lisans seviyesinden ders almak için bir yükseköğretim kurumunda lisans programında kayıtlı öğrenci olmak, 

  • Lisansüstü seviyesinden ders almak için bir yükseköğretim kurumunda yüksek lisans, doktora veya sanatta yeterlilik programında öğrenci olmak

Başvurabilmek için; kayıtlı olduğu fakültenin ilgili kurulu veya enstitü anabilim/anasanat dalı başkanlığının onayını almak gerekir. Özel öğrenci olarak başvurunun kabul edilmesi, herhangi bir diploma programına kabul edilmek anlamına gelmemektedir. Sabancı Üniversitesi’nden özel öğrenci olarak ders alan öğrencilere talep etmeleri durumunda kayıtlı oldukları dersleri ve bu derslerden aldıkları notları gösteren transkript verilir.

Son başvuru tarihi 16 Eylül 2022

2022-2023 Akademik Yılı Güz Dönemi başvuru koşulları için tıklayınız.

2022-2023 Akademik Yılı Güz Dönemi Başvuru için tıklayınız.

Sabancı Üniversitesi

Öğrenci Kaynakları Birimi

Orta Mah. Üniversite Cad.

34956 Tuzla-İSTANBUL

Tel: 0216 483 90 93

Faks: 0216 483 90 73

E-posta: studentinfo@sabanciuniv.edu, ssadmission@sabanciuniv.edu

Agnes Denes’in “Yaşayan Piramit” Eseri SSM Bahçesinde Yaşam Döngüsüne Başladı

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), yaşayan en önemli ekofeminist sanatçılardan biri olan Agnes Denes’in mekâna özgü eseri “Yaşayan Piramite ev sahipliği yapıyor. Eser, 13 Eylül 2022 – 29 Ocak 2023 tarihleri arasında Sabancı Holding’in ana sponsorluğunda; Çimsa’nın iletişim sponsorluğunda SSM’nin bahçesinde izlenebilecek.

SSM_AgnesDenes_1

Denes'in sanatsal pratiği, estetik ve sosyo-politik fikirlerle olan ilişkisi açısından özgündür. Sanatıyla ilham vermek ve insanları eyleme teşvik etmenin yanı sıra “toplumsal kaygılara dikkat” çağrısında bulunmayı ve duyarlı, sanatsal niyetinden ödün vermeyen, hem nazik hem de güçlü olmayı başaran sanat pratiğiyle yaşamın her kesiminden insanları dahil etmeyi amaçlar. Dünyanın çevre kirliği ve iklim değişikliği gibi temel sorunlarına karşı olan duyarlılığı, Denes’in tüm eser ve eylemlerine görülmektedir. Bu yüzden de sanatçı, son kırk yılın büyük bir kısmını ekolojik ve felsefi fikirlerini her coğrafyada topluluklara sunarak geçirmiştir.

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer “Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde 2007’deki Habersiz Buluşma sergisiyle başlayan ve iki yılda bir gerçekleşen çağdaş sanat sergilerinin bu seneki odağı, ekolojik sanatın öncü isimlerinden Agnes Denes. Son iki senedir bütün dünyayı etkisi altına alan pandemi, gün geçtikçe artan çevresel kaygılarımızı katlayarak yeryüzüyle olan ilişkimizi derinden sorgulamamıza sebep oldu. Nitekim yeşil müze sertifikamızın bize yüklediği sorumlukla da programımızda bu konuyu önceliklendirdik. 1960’lardan beri sürdürdüğü büyük ölçekli ekolojik müdahaleleriyle tanınan Agnes Denes ile yakın iş birliği içinde gerçekleştirilen ‘Yaşayan Piramit,’ 13 Eylül 2022-29 Ocak 2023 arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nin bahçesinde yer alıyor. Bu dünyadaki varlığımızın bir metaforu olarak doğayla ilişkimizi “canlandıran” bu eserle birlikte, Denes’in 1969’da kaleme aldığı ‘Manifesto’ da sergileniyor. Agnes Denes, New York’ta yaşayan, Macar asıllı bir Amerikalı sanatçı olarak ekolojiye odaklanan kavramsal eserleriyle tanınmaktadır. Sanatsal pratiğinin 1960’lardaki erken dönemlerinden itibaren dünyanın dört bir yanındaki müze ve galerilerde yüzlerce sergiye katılmıştır. Büyük ölçekli çevresel projelerinin yanı sıra, Denes’in çizimleri, resimleri ve üç boyutlu eserleri dünyanın birçok büyük kurumunun koleksiyonlarında yer alıyor. ‘Yaşayan Piramit,’ Türkiye’de sergilenen ilk eseri olacak.

10 Eylül’de katılımcıların bitki ekimiyle üretim süreci tamamlanan ‘Yaşayan Piramit’imiz, binlerce tohum çimlere ve çiçeklere dönüşürken büyüyecek, biçim ve renk değiştirecek. Sanatçının arzusu doğrultusunda bu sergi için özel olarak üretilen, mermer üzerine yazılı ‘Manifesto’ ise bahçenin artık kalıcı bir parçası olarak koleksiyonumuzda yerini alacak. Sanatçının ‘Manifesto’sunu, davetimizi kabul ederek gelen ve bugün bizlere okuyan kişinin, ekolojik kaygıları uzun yıllardır kalemiyle gündeme getiren kıymetli yazar Buket Uzuner olması ise bize ayrı bir gurur kaynağı olmaktadır. Kendisine çok teşekkür ediyorum.

Agnes Denes’in ‘Yaşayan Piramit’i, çevre bilincini, korumayı, sürdürülebilirliği ve çevre duyarlılığını teşvik eden eğitim programlarıyla desteklenerek gerçek amacına ulaşmış olacak. Sergiden sonra Sakıp Sabancı Müzesi, Denes’in tabiata duyarlı yaklaşımını sürdürecek izleyicileri bitkileri sahiplenmeye davet edecek. Anıt, dağılıp yok olmak yerine, onu paylaşacak topluluğun sahiplendiği küçük parçalar üzerinden yaşamaya devam edecek. Denes’in ‘Manifesto’su ise, bu eserin oluşturulması için bir araya gelen topluluğu ve ‘Yaşayan Piramit’i hatırlatmaya devam edecek. Bu kıymetli ve anlamı büyük projede yanımızda olan Sabancı Holding’e ve iletişim sponsorumuz Çimsa’ya destekleri için müteşekkirim” dedi.

SSM_AgnesDenes_2

Sabancı Holding İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, “Sabancı Holding olarak sürdürülebilirlik konusunu en üst düzeyde sahipleniyoruz. “Sürdürülebilir bir yaşam için, öncü girişimlerle, Türkiye ile dünyayı birleştiririz.” olarak belirlediğimiz Topluluk Vaadimiz de bunun önemli bir göstergesi. Doğayı koruyan sürdürülebilir bir büyüme modeli ile, etki alanımızın gücünün de farkındalığıyla, üstlendiğimiz her meselede üzerimize düşeni yapmak için çalışıyoruz. Sanat konusundaki inisiyatiflerimiz de bunların arasında önemli bir yer tutuyor. Sanat bizleri bir araya getiriyor ve kollektif bir bilinç oluşturuyor. Bu kapsamda da Yaşayan Piramit sergisini destekleyerek çevreye faydalı olacak toplumsal bilinci sürdürülebilir kılmayı amaçlıyoruz” dedi. 

Çimsa CEO’su Umut Zenar, Sürdürülebilirlik konusunu çevremize ve toplumumuza olan sorumluluğumuzun bilinciyle, ana stratejimizin bir parçası ve bir iş yapma biçimi olarak ele alıyoruz.  Çimsa olarak, sürdürülebilir bir gelecek için kritik öneme sahip olan iklim değişikliğiyle mücadele konusunda çözümler geliştirmeye çalışıyoruz. Bu yönde yapılan çalışmaları da destekliyoruz. Yaşayan Piramit Projesi bu nedenle desteklediğimiz bir süreç oldu. Bünyemizde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yapacağımız yatırımlarla karbon yoğunluğunu azaltmayı hedefliyoruz” dedi.

Agnes Denes ve Yaşayan Piramit Üzerine...

Bitmek tükenmek bilmeyen bir merak içindeki Denes, insanlığın geleceğine dair neredeyse kehanet niteliğindeki vizyonunu yüzeye çıkarmak için çalıştığı fikirleri, biçimleri ve süreçleri sürekli olarak genişletiyor. Ortaya çıkardığı bu vizyon, gerçekliğimizi cesur bir biçimde değerlendiriyor; fakat aynı zamanda geleceğe umutla bakmaya devam ediyor. 

İlk olarak 2015 yılında New York’taki Socrates Heykel Parkı’nda ve ardından 2017’de documenta 14 kapsamında Kassel’deki Nordstadtpark’ta inşa edilen, mekâna özgü bir eser olan “Yaşayan Piramit,” doğal yaşam döngüsüne sahip bir heykel olarak da değerlendirilebilir. Dört ton toprakla doldurulmuş ahşap basamaklı teraslardan oluşan piramit, gökyüzüne uzanan dokuz metrelik bir kavis çiziyor. Piramidin teraslarında, her bir cephesine düşen güneş ve gölge miktarına göre belirlenerek İstanbul’un kent florası içinden sanatçının seçtiği, yaklaşık altı yüz türde iki bin adet bitki ve çiçek var. Piramit bahçede sergilendiği sürece evrim geçirecek; bitkiler filizlenecek, çiçek açacak, bazıları tohuma kaçacak, bazıları ölecek.

Doğanın insan uygarlığının en ikonik biçimlerinden biri olan piramit ile etkileşime girerken geçirdiği organik gelişimi gözler önüne sermeyi amaçlayan Denes, “Piramitler matematiğe dayalıdır ve böylece bir tür kusursuzluğa erişirler, fakat aynı zamanda temsil ettikleri ve görselleştirdikleri tüm kusurları da içerirler” diyerek, insan-doğa etkileşimini neden yaşayan bir piramit ile anlatmak istediğinin ipuçlarını veriyor. Yaklaşık yarım yüzyıldır piramit formunu desenden heykele farklı mecralarda bir metafor olarak kullanan Denes, bu form aracılığıyla düşünsel kavrayışımızdaki toplumsal hiyerarşileri de sorguluyor. 

“Yaşayan Piramit,” 29 Ocak 2023 tarihine kadar SSM’de ziyaret edilebilecek.

SSM_AgnesDenes_3

Çocuk Atölyeleri

SSM Öğrenme Programları, 1 Ekim 2022 – 29 Ocak 2023 tarihleri arasında farklı yaş gruplarından çocuklara çevre ve ekoloji odaklı atölyeler gerçekleştirecek.

1 Ekim, Cumartesi

Piramit Yükselirken

11.00-12.00

2 Ekim, Pazar

Doğa Dostu Piramitler

13.00-14.00

8 Ekim, Cumartesi

Saksıdaki Bitkiler

11.00-12.00

9 Ekim, Pazar

İstanbul'un Çiçekleri

11.00-12.00

9 Ekim, Pazar

Latte Eve Gidiyor

13.00-14.00

15 Ekim, Cumartesi

Minik Tohum

11.00-12.00

16 Ekim, Pazar

Bahçede Kim Var?

13.00-14.00

16 Ekim, Pazar

Doğaya Davet

15.00-16.00

16 Ekim, Pazar

Pusetli Aileler: Müzede Doku Avı - Agnes Denes

11.0-12.00

21 Ekim, Cuma

Pusetli Aileler: Müzede Doku Avı -  Agnes Denes

11.00-12.00

22 Ekim, Cumartesi

Sıfır Atık

11.00-13.00

23 Ekim, Pazar

Sıfır Atık

11.00-13.00

Yeşkinlere yönelik düzenlenecek konferans ve etkinlikler SSM’nin web sayfasından takip edilecek.

7 Eylül 2022 ELAE 2. Aşama Sonuçları

Sevgili Öğrencimiz,

7 Eylül 2022 ELAE sonuçları için tıklayınız.

AÇIKLAMALAR

Sınav sonuçları ile ilgili açıklamalar aşağıdaki gibidir:

SL (Satisfactory in the ELAE): 7 Eylül 2022 ELAE sınavında yeterli başarıyı sağlayan ve 2022 - 2023 Akademik Yılı Güz döneminde fakültelerine Freshman statüsünde başlamaya hak kazanan öğrencilerimizi gösterir.

UL (Unsatisfactory in the ELAE): 7 Eylül 2022 ELAE sınavında yeterli başarıyı gösteremeyen adayları gösterir.

2. Aşama sınavından %70’ in altında başarı gösteren (UL notu alan) öğrenciler, ELAE 1. aşama sınav sonuçlarına göre, Temel Geliştirme Yılı’nda Rota 3 veya Rota 4’e yerleştirileceklerdir.

NA (Non-attendance): Sınava katılmayan adayları gösterir. NA notu, “UL” notu gibi değerlendirilir.

Not Baremleri aşağıdaki gibidir:

A

SL

90-100

B

SL

80-89

C

SL

70-79

D

UL

60-69

E

UL

50-59

F

UL

0-49

 

2022-2023 Akademik Yılı Güz döneminde, Temel Geliştirme Yılı (Hazırlık) dersleri 3 Ekim 2022, Pazartesi günü başlayacak olup, sınıf listeleri ve ders programları 30 Eylül 2022, Cuma günü saat 15:00’ ten itibaren MySU’da yayınlanacaktır. Sınıf atamaları Diller Okulu Direktörlüğü tarafından yapılacaktır, öğrencilerimizin ayrıca ders kaydı yapmalarına gerek yoktur. 

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

EDU Sertifika Programlarında Erken Kayıt Olanağı

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi, EDU, ekim, kasım ve aralık aylarında başlayacak Yöneticiler İçin Finans, Kurumsal İletişim Uzmanlığı, E-Ticaret Uzmanlığı ve Yalın 6 Sigma Yeşil Kuşak Sertifika Programları ile Bütünsel İşletme Yönetimi ve Finansal Etkileri eğitimlerine özel %15 erken kayıt olanağı sunuyor.

 

Kurumsal İletişim Uzmanlığı Sertifika Programı

Kurumsal iletişim sektörüne yetkin ve donanımlı biçimde hazırlanmak, kariyerinde gerçek bir ilerleme kaydetmek isteyen herkes için sektörün duayenleri tarafından, iş dünyasından güncel örnekler ve uygulamalarla sürdürülecek program 3 Ekim’de başlayacak.

Toplam 9 tam eğitim gününden oluşan programda, geleneksel iletişim süreçlerinin yanı sıra lider iletişimi, kurumsal ilişkiler, itibar yönetimi gibi farklı başlıktaki konulara ışık tutulacak. Programda erken kayıt imkanından yararlanmak isteyenlerin 15 Eylül tarihine kayıt yaptırmaları gerekiyor.

Yalın 6 Sigma Yeşil Kuşak Sertifika Programı

Yalın 6 Sigma Yeşil Kuşak Sertifika Programı katılımcılara, Yeşil Kuşak problem çözme araçlarını kullanarak işletmelerdeki verimlilik, kalite ve değişkenlikle ilgili konuları iyileştirme becerileri kazandırmayı amaçlıyor. Programa üretim, kalite, Ar-Ge, bakım, planlama, sürekli iyileştirme, operasyonel mükemmellik, güvenilirlik gibi nicel verilerin bol miktarda kullanıldığı departmanlarda en az 6 aydır aynı pozisyonda çalışan profesyoneller katılabilecek. 10 tam eğitim gününden oluşan program 4 Ekim’de başlayacak. Programda erken kayıt indiriminden yararlanmak isteyenlerin 15 Eylül’e kadar kayıt yaptırmaları gerekiyor.

Yöneticiler İçin Finans Sertifika Programı

6 modülden oluşan Yöneticiler İçin Finans Sertifika Programı’nda; finansçı olmayan yöneticilerin, iş ortakları ve iş sahiplerinin bir finansçı kadar bilgi sahibi olabilmeleri ve bütünsel bir finansal bakış açısı kazanmalarını sağlamak ile bir işletmenin tüm faaliyetleri süresince karar süreçlerinde finansal boyutun etkilerini öngörebilmelerini hedefliyor. Programda, finansal tabloların analiz tekniklerine ve uzun vadeli yatırım kararlarının verimliliğini ölçme tekniklerine ışık tutulacak. 21 Ekim’de başlayacak programda erken kayıttan yararlanmak isteyenlerin 21 Eylül’e kadar kayıt yaptırmaları gerekiyor. 

E-Ticaret Uzmanlığı Sertifika Programı

E-ticaret’e ilgili duyan ve kendini bu konuda geliştirmek isteyen profesyoneller, girişimciler; e-ticaret konusunda gelişim hedefleyen şirketlerin yöneticilerine yönelik tasarlanan program 12 Kasım’da başlıyor.

E-ticaret Uzmanlığı Sertifika Programı katılımcılara online alışveriş ve e-ticaret kavramları hakkında bilgiler aktarabilmeyi hedefliyor. E-ticaret ve yeni nesil ticaretin yeni trendlerinin farkında olma, müşteri beklentileri ve tüketici trendlerine dayalı bir dijital strateji oluşturabilme, başarılı bir e-ticaret stratejisi oluşturabilme gibi konulara ışık tutacak program toplam 18 eğitim gününden oluşuyor. Programda erken kayıttan yararlanmak isteyenlerin 17 Ekim’e kadar kayıt yaptırmaları gerekiyor. 

Sertifika programları ile ilgili detaylı bilgi ve kayıt için https://edu.sabanciuniv.edu/tr/sertifika-programlari adresini ziyaret edebilirsiniz.

 

 

 

ELAE (İngilizce Dil Ölçme Sınavı) 2. Aşama Sınav Odaları

7 Eylül 2022 ELAE - 2. Aşama Sınavına Girecek Öğrencilerimizin Dikkatine,

Sınav yeri bilgisi, sözlü yanıtlamalardan doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla, telefonla kesinlikle açıklanmamaktadır.

2. AŞAMA SINAVI TARİH VE SINAV SAATLERİ: 7 Eylül 2022  / 09:30-15:00 (detaylar aşağıdadır)

9:30 – 11:00 Writing

11:00 – 12:00 Listening

12:00 – 13:15 Yemek arası

13:15 – 15:00 Reading

2. Aşama sınavına girecek öğrencilerimizin, kimlik kontrollerinin zamanında yapılabilmesi için sınavdan yarım saat önce sınav salonunun önünde hazır bulunmaları, resimli kimlik (nüfus cüzdanı, ehliyet, vb.) ve kurşunkalem, silgi gibi gereçleri yanlarında getirmeleri gerektiği önemle hatırlatılır.

2. Aşama sonuçları, 12 Eylül 2022 Pazartesi günü saat 21:00’den itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

Sınav sonuçları, sözlü yanıtlamalardan doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla, telefonda kesinlikle açıklanmamaktadır. 

ELAE sınavları için mazeret sınavları düzenlenmez.

Sınava gireceğiniz sınav salonunu öğrenmek için lütfen tıklayınız.

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

Abone ol