Ana içeriğe atla

İstanbul’da GEARING Roles Toplantısı

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) Cinsiyet Eşitliği Eylem Planlarının Kurumsallaşması ve Sürdürülebilirliği Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı.


Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından 2019’dan bu yana yürütülen Avrupa Birliği Ufuk 2020 GEARING-Roles projesi kapsamında 22-23 Haziran 2022 tarihlerinde Cinsiyet Eşitliği Eylem Planlarının Kurumsallaşması ve Sürdürülebilirliği Çalıştayı düzenlendi.

Minerva Han’da gerçekleştirilen Çalıştaya,  Sabancı Üniversitesi’nin yanı sıra Oxford Brookes Üniversitesi, Ljubljana Üniversitesi, Deusto Üniversitesi ve Yellow Window danışmanlık kurumundan akademisyenler ve üst düzey yöneticiler katıldı. İki günlük bu  çalıştay proje süresince düzenlenen Eşleştirme ve Karşılıklı Öğrenme Çalıştaylarından sonuncusuydu (Pairing Event).

“Cinsiyet Eşitliği Eylem Planlarının Kurumsallaşması ve Sürdürülebilirliği” başlığı altında düzenlenen çalıştaya, Sabancı Üniversitesi’nden SUATT (Araştırma Geliştirme ve Teknoloji Transfer Ofisi Direktörlüğü) Direktörü Talat Durgut ve SUATT SSBF YBF Proje Partnerleri Yöneticisi ve Araştırmada Toplumsal Cinsiyet İrtibat Kişisi Gökçin Ardakoç, Temel Geliştirme Direktörü Emre Erol, SU Gender Direktörü Hülya Adak, Sabancı Üniversitesi Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Zeynep Çetrez, Proje Yönetim Ofisi’nden Kıdemli Proje Uzmanı Bahar Emre, SU Gender Koordinatörü Begüm Acar ve merkez asistanı Berfin Çiçek, GEARING Roles proje yürütücüleri Ayşe Gül Altınay ve Zeynep Gülru Göker ile proje uzmanı İlayda Ece Ova katıldılar.

Toplantının uluslararası katılımcıları arasında ise Oxford Brookes Üniversitesi’nden Chief People Officer (İnsan Kaynakları Direktörü) Sarah Thonemann ile akademisyenler Jill Childs, Anne Laure Humbert ve Heather Griffiths; Ljubljana Üniversitesi’nden Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Mojca Schlamberger Brezar ve Dekan Yardımcısı Mojca Smolej ile akademisyen Jasna Podreka, Deusto Üniversitesi’nden akademisyenler Maria López Belloso, Ainhoa Izaguirre Choperena ve Fernanda Campanini, Yellow Window Direktörleri Alain Denis ve Lut Mergaert yer aldı.

Etkinliğin ilk oturumunda, katılımcılar kendi üniversitelerinde “Araştırma Alanında Toplumsal Cinsiyetin Kurumsallaştırması” konusu çerçevesinde yaptıklarını aktardılar ve kurumsallaşma yolunda atılabilecek adımlar hakkında fikir alışverişinde bulundular. Yellow Window’dan Lut Mergaert’in Avrupa Birliği araştırma politikalarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumsallaşması yönünde yeni düzenlemeleri aktardığı sunumunun ardından, Sabancı Üniversitesi’nden Talat Durgut ve Gökçin Ardakoç üniversitede bu alanda gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetleri sundular.

Çalıştayın ikinci oturumunda eşleştirme ve karşılıklı öğrenmeye dahil olan üniversitelerde cinsiyet eşitliğinin kurumsallaşması yönünde yapılan çalışmalar arasından ilham kaynağı olarak görülen örnekler paylaşıldı. Oturumda, Sabancı Üniversitesi’nden Emre Erol, Temel Geliştirme Direktörlüğü kapsamında geliştirip uyguladıkları öğretim üyelerinin müfredatın öz değerlendirmesini Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yaptıkları modeli anlattı ve Sabancı Üniversitesi’nin en gelişmiş durumda olduğu hedefin, beş numaralı toplumsal cinsiyet eşitliği hedefi olduğunu vurguladı. Aynı oturumda Hülya Adak, SU Gender bünyesinde yapılan çalışmaların üniversitede cinsiyet eşitliği çalışmalarına ivme kazandırıcı etkisinden, üniversite ve üniversite dışında dönüştürücü rolünden bahsetti.

Çalıştayın ikinci gününde kardeş Ufuk 2020 projeleri kapsamında cinsiyet eşitliği eylem planlarının sürdürülebilirliğini somut olarak değerlendirmeyi sağlayan göstergelerin oluşturulduğu Impact Drivers Model, Yellow Window’dan Lut Mergaert tarafından sunuldu. Ardından her üniversiteden katılımcıların kendi içlerinde gruplar oluşturduğu ve göstergeler çerçevesinde kurumlarındaki çalışmaları öz değerlendirmeye tâbi tuttuğu bir pilot çalışma yürütüldü. Bu çalışmada yapılan değerlendirmeler arasında;Üniversitedeki tüm kurumsal süreç ve belgelerin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Planı’yla uyumlu hale getirilmesinin önceliklendirilmesi, üniversitenin stratejik hedeflerinin Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı ile uyumlu olarak tasarlanması,  üniversite çalışanlarına yönelik cinsiyet eşitliği eğitimlerinin hızlandırılması ve tüm araştırma süreçlerinin cinsiyet eşitliği bağlamında değerlendirilmesi yer aldı.

İki gün boyunca süren tartışma ve paylaşımları, Beyoğlu ve Kadıköy’de gerçekleşen Cins Adımlar yürüyüşleri takip etti.

Farklı kurumların birbirinden öğrenmesini  sağlayan Eşleştirme ve Karşılıklı Öğrenme Etkinlikleri Cinsiyet Eşitliği Eylem Planları geliştirmek amacıyla 2019’dan bu yana yürütülen GEARING Roles projesinin en önemli katılımcı faaliyetlerinden  birini oluşturuyor. Cinsiyet Eşitliği Eylem planları 2022 yılı itibariyle Avrupa Birliği araştırma fonlarına yapılacak başvurular için ön koşul niteliğinde değerlendiriliyor, Cinsiyet Eşitliği Eylem Planları olmayan üniversitelerden başvuru kabul edilmiyor. Sabancı Üniversitesi’nde bir cinsiyet eşitliği eylem planı hazırlanması ve 2021 yılında uygulamaya girmesini mümkün kılan  GEARING-Roles projesi Ekim 2022’de Brüksel’de yapılacak bir kapanış etkinliğinin ardından son bulacak. Projenin son yılının hedefleri arasında, cinsiyet eşitliğine yönelik bugüne kadar yürütülen çalışmaların kapsamlı bir değerlendirilmesinin yapılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için kurumsal adımlar atılması yer alıyor.

 

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi, EDU, Financial Times Dünya Sıralamasında 42. Sıraya Yükseldi

Farklı alanlardaki eğitimleriyle profesyonellere yönelik gelişim olanağı sunan Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi, EDU, Financial Times tarafından gerçekleştirilen Kuruma Özel Programlar dünya sıralamasında 13 basamak birden yükselerek 42’nci sırada yer aldı.

Sabancı Üniversitesi ve Sabancı Holding arasında iş birliği toplantısı gerçekleşti

Sabancı Üniversitesi ve Sabancı Holding Şirketleri arasındaki işbirliklerinin güçlendirilmesi hedefiyle bir iş birliği toplantısı gerçekleştirildi. 23 Haziran 2022 Perşembe günü Altunizade Dijital Kampüs’teki toplantıya Sabancı Üniversitesi ve Sabancı Holding Şirketleri’nin üst düzey yöneticileri katıldı.

SU_SabancıHolding_İşbirliği

Toplantıda Sabancı Üniversitesi Genel Sekreteri Ali Çalışkan, Yönetim Bilimleri Fakültesi (YBF) Dekanı Nihat Kasap, Öğretim Üyeleri Berna Beyhan, Onuralp Armağan, Bünyamin Önal, Cenk Kocaş, Ezgi Akpınar Uysal, Kerem Kılıç, Kıvılcım Döğerlioğlu Demir, Mahmut Bayazıt, Raha Akhavan Tabatabaei, Şerif Aziz Şimşir ve Tevhide Altekin’in sunumlarıyla, Ata Can Bertay, Can Akkan, Jane Maley, Melek Akın Ateş, Nüfer Yasin Ateş ve Ozan Duygulu ise video kayıtlarıyla yer aldı.

Ali Çalışkan

Genel Sekreter Ali Çalışkan’ın, iş birliklerinin geliştirilmesine yönelik kendi deneyim ve görüşlerini paylaştığı toplantıda Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri şu an aktif olarak üzerinde çalıştıkları projelerin yanı sıra yakın gelecekte başlayacakları projeler ve uzmanlık alanları hakkında Sabancı Holding şirketlerinin üst düzey yöneticilerini bilgilendirdiler.

Ali Çalışkan_2

Sunumlar sırasında, şirketlerin sahip oldukları zengin içerikli verilerin akademik çalışmalarda kullanılmak üzere paylaşımı, görgül/deneysel araştırmalar kapsamında yeni verilerin toplanması ve bu araştırma sonuçlarının karşılıklı fayda yaratacak süreçler içinde paylaşımı gibi konular değerlendirildi. Ayrıca şirketlerin sahip oldukları özgül problemlerin çözümü yolunda akademik desteklerin sunulması konuları da konuşuldu.

Nihat Kasap

Sunumlar, karşılıklı işbirliği olanaklarının geliştirilmesine yönelik olarak görüş alışverişinin yapıldığı kısa bir toplantı ve öğretim üyeleri ile toplantıya katılan yöneticiler arasında bireysel görüşmeler ile devam etti.

Sabancı Holding şirketleri ile Sabancı Üniversitesi ve Yönetim Bilimleri Fakültesi arasındaki iş birliklerinin geliştirilmesine yönelik toplantıların düzenli aralıklarla önümüzdeki dönemlerde de devam etmesi planlanıyor.

Öğrenci Kaynakları Ders Dışı Öğrenci Etkinlikleri: Okyanus Gününde Kıyı Temizliği

Sabancı Üniversitesi Öğrenci Kaynakları ders dışı öğrenci etkinlikleri kapsamında, Okyanus gününde kıyı temizliği gerçekleştirildi. Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik Kulübü (SU Sail) ve Sabancı Üniversitesi Su Altı Sporları ve Araştırmaları Kulübü (SUSS) iş birliğindeki etkinlikte Caddebostan Sahili’ndeki kıyı temizlendi.

Kıyı Temizleme etkinliği

SUSAIL ve SUSS denizlerin temizliği için önemli bir çalışmaya imza attı ve Deniz Temiz Derneği/TURMEPA’nın gönüllü topluluklarından biri olarak 8 Haziran Dünya Okyanus Günü’nde Caddebostan Sahilindeki kıyıyı temizledi. TURMEPA gönüllülerinin de yer aldığı bu etkinlikte toplam 2,100 adet kağıt, 3 metal, 17 cam ve 2 plastik atık ile 4,400 izmarit toplandı.

Deniz temizliğine büyük önem veren kulüplerin bu yıldan itibaren sahadaki faaliyetlerine devam edecekleri belirtildi.

 

Tam Zamanlı MBA Programı Geç Başvuru Son Gün: 7 Temmuz 2022!

Kariyerine doğru noktadan başlamak ve hızla yükselmek isteyen adaylar için tasarlanan Sabancı Tam Zamanlı MBA programı geç başvuru için son gün: 7 Temmuz 2022. (Geç başvuruda bulunan adaylar burssuz olarak değerlendirilir)

TamZamanlıMBAProgramı_GeçBaşvuru

https://sbs.sabanciuniv.edu/tr/mba/basvuru-sureci

Sorularınız için mba@sabanciuniv.edu adresi ile iletişime geçebilirsiniz.

Haziran 2022 ELAE (Yüz yüze) - Sınav Yeri

29 Haziran 2022 tarihinde yüz yüze yapılacak olan ELAE’ye girecek olan öğrenci grupları:

1- 2021-2022 Akademik Yılı’nda Diller Okulu’nda öğrenim görmüş olan öğrencilerden SuForm üzerinden dilekçe ile başvuranlar

2- Sınava girme hakkı olan ve sınav hakkını kullanmak için dilekçe ile başvuruda bulunan beklemeli/dışarıda hazırlanan öğrenciler

3- Lisansüstü adaylar

Sınav yeri saatleri aşağıdaki gibidir: 

WRITING & LISTENING         09.30 - 12:00 

READING                                13:15 - 15.00

SINAV YERİ                            TGY Öğrencileri için sınav yeri YBF 1099

                                                 Yüksek Lisans adayları için sınav yeri MDBF G077

SINAV TARİHİ                         29 Haziran 2022, Çarşamba

Öğrencilerin, kimlik kontrollerinin zamanında yapılabilmesi için, sınavdan 30 dakika önce, resimli kimlik (nüfus cüzdanı, ehliyet, vb.) ile birlikte sınav salonu önünde olmaları gerekmektedir.

Sınava yanınızda SU kimliğinizi, kalem, silgi vb. getirmeniz gerektiğini önemle hatırlatırız.

Ayrıca sınava gelirken cep telefonlarınızı sınav salonuna getirmemenizi rica ederiz, yanınızda getirdiğiniz cep telefonları sınav gözetmenleri tarafından toplanacaktır.

TGY öğrencileri için sınav sonuçları, 4 Temmuz 2022, Pazartesi günü saat 21:00’ den itibaren SU web sitesinde yayınlanacak sorgulama ekranından duyurulacaktır.

29 Haziran 2022 ELAE’ye giren lisansüstü adaylar, sınav sonuçlarını bağlı bulundukları enstitülerden öğreneceklerdir.

Yüz yüze ELAE ile ilgili detaylı bilgiye ve örnek sınavlara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Sınava girecek tüm öğrencilerimizin bu linkte verilen bilgileri kontrol etmelerini öneririz.

ELAE Genel Bilgilendirme ve örnek sorular

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

 

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Sedef Kalaycı

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi, 29 Haziran 2022 Çarşamba günü saat 11:00’de Spin SUNUM girişimcilerinden Sedef Kalaycı’nın, “Kozmetikte Bitkisel Kaynaklar ve Sürdürülebilirlik" konulu semineri ile devam ediyor.

Nano Open Semineri-29Haziran

Kişisel bakım alanı dünya genelindeki  eğilimlerden etkileniyor. Son zamanlarda çevreci akımlar ve sürdürülebilirlik kozmetik ürün kullanıcılarının önem verdiği konular arasında öne çıkıyor.

Spin SUNUM girişimcilerinden Sedef Kalaycı, bitkisel kaynaklı kozmetik hakkında konuşacak. 29 Haziran 2022, saat 11:00'de Zoom'da gerçekleşecek Nano Open Webinarı'na kayıt için: otolab.sabanciuniv.edu

CEF, “ESG Yatırımları” Semineri Düzenleyecek

Akbank’ın kurucu sponsoru olduğu Sabancı Üniversitesi Finans Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance – CEF), Virginia Üniversitesi Darden School of Business Öğretim Üyesi Pedro Matos’u “ESG Yatırımları” başlıklı seminerde ağırlayacak.

27 Haziran 2022, Pazartesi günü CEF Youtube kanalı üzerinden canlı olarak yayınlanacak seminerin ana konuşmacısı olan Prof. Dr. Pedro Matos, dünya genelindeki kurumsal yatırımcıların sorumlu yatırım pratiklerine odaklanan araştırmalarını anlatacak ve kurumsal yatırımcıların iklim krizine karşılık olarak portföylerini hangi yöntemlerle “karbondan arındırdıklarını” inceleyen güncel bir çalışmalarını bulgularıyla birlikte paylaşacak.

Seminerin moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Doruk Günaydın üstlenecek.

Türkiye saati ile 19.00-20.00 saatleri arasında gerçekleşecek seminerin dili İngilizce olacak.

Pedro Matos kimdir?

Pedro Matos, Virginia Üniversitesi bünyesindeki Darden School of Business’ta finans profesörü ve John G. Macfarlane Family İşletme Kürsüsü başkanıdır. Aynı zamanda Richard A. Mayo Varlık Yönetimi Merkezi’nin akademik direktörüdür. Araştırma çalışmaları kurumsal yatırımcıların küresel boyutta artan önemine odaklanmaktadır. Avrupa Kurumsal Yönetişim Enstitüsü’nün (ECGI) araştırmacılarından olan Prof. Dr. Matos, BM tarafından desteklenen Sorumlu Yatırım İlkeleri (PRI) Akademik Ağı danışmanlık komitesinin de üyesidir. Geçmişte University of Southern California’da öğretim üyeliği yapan Matos, iktisat alanındaki lisans derecesini Nova University’den (Portekiz), finans alanındakini doktora derecesini ise INSEAD’dan (Fransa) almıştır.

“Sürdürülebilir Turizm ve Döngüsel Ekonomi” başlıklı webinar düzenlendi

TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu 2022 etkinliklerinin ilki olan, “Sürdürülebilir Turizm ve Döngüsel Ekonomi” başlıklı webinar düzenledi.

Ref webinar 24 Haziran

Etkinlikte konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı ile sürdürülebilir turizm standartları konusunda dünyadaki en üst çatı kuruluş olan Küresel Sürdürülebilirlik Turizm Konseyi arasında Türkiye Sürdürülebilir Turizm programı ismiyle 3 yıllık bir sözleşme imzaladıklarını belirterek “Kapsamıyla dünyaya örnek olma niteliğine sahip Türkiye Sürdürülebilir Turizm programında konaklama tesisleri, tur operatörleri ve destinasyonlar için sürdürülebilir turizm kriterleri geliştiriliyor. Birinci aşamasını 2023 yılında ikinci aşamasını 2025 ve son aşamasını 2030 yılında tamamlayarak kademeli bir şekilde tüm konaklama tesislerimizin sürdürülebilir turizm standartlarını karşılamasını hedefliyoruz” dedi.

TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu 2022 etkinliklerinin ilki olan, “Sürdürülebilir Turizm ve Döngüsel Ekonomi” başlıklı webinar düzenledi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan’ın katılımı ile gerçekleşen etkinlikte turizmde küresel rekabetçilik için önemli bir konu olan “sürdürülebilir turizm ve döngüsel ekonomi” teması ele alındı.

Etkinlikte konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Dünya Ekonomik Forumu tarafından 2000-2019 yılları arasında 2 yılda bir yayınlanan turizm endeksinde köklü bir değişikliğe gidildiğini belirterek şunları söyledi: “Dünya Ekonomik Forumu 2022 yılı itibariyle turizm sektöründe sürdürülebilirlik ve dayanıklılık vurgusunu temel olarak seyahat ve turizm gelişmişlik endeksi olarak yeni bir karşılaştırma değerlendirme endeksi hazırladı. Sürdürülebilirlik vurgusunun arttığı yeni endekste Türkiye 2019 yılı verileriyle 49. sırada yer alırken 2021 yılında 4 sıra yükselerek 45. sıraya yerleşti. 117 ülkeyi 17 farklı başlıkta sıralayarak seyahat ve turizm sektörü aracılığıyla ülkelerin sürdürülebilir ekonomik kalkınmasına ve gelişmişlik gücüne katkıda bulunan faktörleri inceleyen endeks aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Dünya Turizm Örgütü, Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi gibi uluslararası örgütlerin paydaşlarıyla hazırlanması açısından önem arz ediyor. Bakanlığımız 2023 yılı turizm stratejisini açıkladığı 2019 yılından bu yana çeşitli bakanlıklarla yoğun çalışmalar sürdürmüş bunun sonucunda seyahat, turizm gelişmişlik endeksi dahilinde göstergelerde 50’sinde iyileşme sağlamıştır. Türkiye en iyi derecelerini kültürel farklılıklar, fiyat rekabetçiliği, hava yolu, ulaşım altyapısı gibi alanlarda gösterirken; kültürel varlıklar dünya sıralaması endeksinde 13. sırada yer aldı. Bu çok önemli bir rakam”.

Türkiye Sürdürülebilir Turizm programı ile tüm konaklama tesislerimizin sürdürülebilir turizm standartlarını karşılamasını hedefliyoruz.

Seyahat ve Turizm Gelişmişlik endeksinde köklü değişikliğe sebebiyet veren sürdürülebilirlik konusunun trend olmaktan öte bir sorumluluk olduğunu belirten Alpaslan sözlerine şöyle devam etti: “Bakanlığımız, stratejik planlarını, mevcut politika ve eylemlerini sürdürülebilirlik odaklı yürütüyor. Bu kapsamda bakanlığımızın katkıları ile Türkiye Turizm Geliştime Ajansı ile sürdürülebilir turizm standartları konusunda dünyadaki en üst çatı kuruluş olan Küresel Sürdürülebilirlik Turizm Konseyi arasında ilk defa hükümetimiz nezdinde Türkiye Sürdürülebilir Turizm programı ismiyle 3 yıllık bir sözleşme imzaladık. Kapsamıyla dünyaya örnek olma niteliğine sahip Türkiye Sürdürülebilir Turizm programında konaklama tesisleri, tur operatörleri ve destinasyonlar için sürdürülebilir turizm kriterleri geliştiriliyor. Birinci aşamasını 2023 yılında ikinci aşamasını 2025 ve son aşamasını 2030 yılında tamamlayarak kademeli bir şekilde tüm konaklama tesislerimizin sürdürülebilir turizm standartlarını karşılamasını hedefliyoruz”.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda, Tarım ve Hizmetler Yuvarlak Masa Başkanı Ozan Diren turizm sektörünün pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Pandemi öncesinde 2014-2018 yılında 1.4 milyar turist küresel olarak 1.7 trilyon dolar gelir getirmişti. 2020 yılında ise turizm sektöründe istihdamda 62 milyonluk gelirde ise 4.5 trilyon dolarlık kayıp meydana geldi. Seyahat kısıtlamalarının kaldırılması, aşılama gibi gelişmeler turizm sektörüne olumlu yansıdı. 2022 yılı ocak ayında turist sayısı bir önceki yıla göre 18 milyon artış gösterdi. Bununla birlikte Rusya, Ukrayna savaşı sektörde yeni bir risk faktörü olarak ortaya çıktı. Savaşın uzaması durumunda 2022 yılında küresel olarak 14 milyar dolarlık bir kayıp bekleniyor. Sektörü ekonomik ve sosyal olarak sekteye uğratan bu sorunların aşılması durumunda gerçekleşmesi beklenen turizm patlaması ise beraberinde sürdürülebilirlik ile ilgili bazı riskleri getiriyor. Bu çerçevede sürdürülebilir destinasyonlar, yeşil dönüşüm ve döngüsel ekonomi gibi kavramlar, turizm sektörünün de hızla gündemine girmeye başladı”.

Turizm sektörünün mevcut durumunu görmek sektörün vizyonunu ve gelecek hedeflerini objektif bir şekilde ortaya koymak için Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Turizm ve Seyahat Gelişmişlik Endeksi ve bu endeksin sonuçlarının büyük önem taşıdığını belirten Diren “2021 yılında ismi “Turizm ve Seyahat Gelişmişlik Endeksi” olarak değişen endeks sektörün karşı karşıya olduğu riskler de göz önüne alındığında sürdürülebilirliğin yanına dayanıklılık olgusunu da eklendi. Artık daha az atık çıkaran, daha az karbon salımı yapan, daha çevreci destinasyonlar tüketiciler için öncelikli hale geliyor. Ülkemizin de değişen tüketici taleplerine ve beklentilerine ayak uydurması, turizm sektörümüzün rekabetçiliği için büyük önem taşıyor. Endeks aynı zamanda sektörel eğilimleri de en iyi şekilde görmemizi sağlıyor. Bu endekslerde ülkemizin doğru ve objektif bir şekilde konumlanması için üst düzey yöneticilerin algılarını ölçmeye yarayan ve endekslere girdi olan yönetici görüşleri anketi kritik önem taşıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Türkiye’deki partner kuruluşu olarak bu anketlerin iletilmesinden Rekabet Forumu (REF) sorumlu, ancak anketlerin objektif ve doğru bir şekilde yanıtlanmasını da özel sektör temsilcilerimizin katkısına çok ihtiyacımız var” dedi.

Moderasyonunu REF Direktörü Dr. Öğr. Üyesi Esra Durceylan Kaygusuz’un gerçekleştirdiği etkinlikte Yönetici Görüşleri Anketi’nin sürdürülebilir turizm ve döngüsel ekonomi teması ile ilgili sorularına Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar ile Kapadokya Üniversitesi İİBF Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Halil Burak Sakal katkı sağladı.

IICEC'ten "Enerji Güvenliği, Temiz Enerji & Finansmanın Rolü" Konferansı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), dünyanın önündeki en önemli konuların başında gelen enerji ve iklim konusunda düzenlediği etkinlikler ile kamuoyunu aydınlatmaya devam ediyor. IICEC, bu kez de küresel gündemin ilk sıralarında yer alan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte çok daha önemli hale gelen enerji güvenliği konusunu temiz enerji trendleri ile birlikte, İstanbul’da düzenlediği “Enerji Güvenliği, Temiz Enerji & Finansmanın Rolü” konferans ve panelde ele aldı.

IICEC Konferansı_23Haziran

Sabancı Center’da gerçekleştirilen ve Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın açılış konuşması ile başlayan konferansta EBRD Türkiye Direktörü Arvid Tuerkner ve IEA Başkanı ve IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol da birer konuşma yaptı.

“Çok boyutlu bir enerji güvenliği paradigması ile karşı karşıyayız”

Konuşmasına, katılımcılara teşekkür eden ve Mart ayında oy birliği ile üçüncü dönem IEA Başkanlığı’na seçilen Dr. Fatih Birol’u kutlayarak başlayan Güler Sabancı, şunları söyledi;

“Dr. Fatih Birol’un, Başkanlığı ile Uluslararası Enerji Ajansı, ‘küresel enerji güvenliği’ne yön veren ve ‘küresel temiz enerji dönüşümü’ne liderlik eden bir organizasyon niteliğine ulaştı. Buradan da G7 Dönem Başkanı Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un daveti üzerine; enerji ve iklim alanlarında konuşma yapmak ve ikili görüşmelerde bulunmak için, G7 Liderler Zirvesi'ne geçecek. Bugün, enerji ve iklim alanında en son gelişmeleri ve gelecek perspektifini, Dr. Fatih Birol’dan dinleme ayrıcalığına sahip olacağız.

Son dönemde küresel ve bölgesel gelişmeler ile birlikte enerji güvenliği dünya gündeminin en üst sıralarına geldi. Petrol, doğal gaz, diğer yakıtlar, elektrik enerjisi ve temiz enerji teknolojilerinin tedarik zincirlerini kapsayan, çok boyutlu bir enerji güvenliği paradigması ile karşı karşıyayız. Diğer taraftan, iklim güvenliği ve temiz enerji konularında gezegenimizin daha sürdürülebilir geleceğini temin etmek, aynı zamanda sosyal ve ekonomik gelişim hedeflerini desteklemek bakımından önemli adımların da kesintiye uğramaması gereken bir dönemdeyiz. Daha sürdürülebilir bir gelecek için, enerji güvenliğini güçlendiren, temiz enerjide büyümeyi destekleyen, bütüncül bir perspektif gerekiyor. Verimliliği, rekabetçiliği, yenilikçi iş modellerini ve temiz enerji teknolojilerini odağına alan; sürdürülebilir yatırım ve finansman ile büyümemiz gerekiyor.

Güler Sabancı

“IICEC, Türkiye’de öncü bir model ve merkezdir”

Sabancı Üniversitesi olarak, enerji ve iklim konularına uzun süredir öncelik veriyoruz. IICEC’i, bir enerji ve iklim merkezi olarak, bu iki konunun birbirinden ayrılamayacağı vizyonu ile kurmuştuk. IICEC, benim ‘Başarı Üçgeni’ olarak tanımladığım model içerisinde; kamu, özel sektör ve akademiyi, daha güvenli ve daha temiz bir enerji geleceğini destekleyecek, hedeflere doğru, ortak akıl üretmek üzere buluşturmaya devam ediyor. IICEC’in, ekosistem içerisinde iş birliklerini ve etki alanını büyütüyor olduğunu görmekten çok memnunum.

IICEC, 2020’de Türkiye’de bir ilke imza atarak ‘Turkey Energy Outlook’ çalışmasını yayımladı. Sektör paydaşları tarafından sahiplenilen bu çalışma, referans niteliğine ulaştı. Geçen yıl IICEC, ‘Türkiye Elektrikli Araçlar Görünümü’ çalışmasını, yine Türkiye’de bir ilk olarak kamuoyu ile paylaştı. IICEC, bu yıl da ‘Outlook’ serileri perspektifinde, Türkiye’nin en önemli fırsat alanlarından biri olan ‘Yenilenebilir Enerji’ odaklı çalışmalarını sürdürüyor. ‘Türkiye Yenilenebilir Enerji Görünümü’ çalışmasını, yine bütüncül ve analitik bir perspektifle ve sektör paydaşları ile katılımcı bir anlayış ile geliştiriyor. Bilime dayalı yaklaşımlar ve iş dünyası iş birliklerinden değer yaratılması, günümüzde en kritik başarı faktörlerinden birisi durumuna gelmiştir. IICEC, bu perspektifte Türkiye’de öncü bir model ve merkezdir.”

“Türkiye, uzun vadede yeşil hidrojen ihracatçısı olma potansiyeline sahip”

Enerji güvenliği ve karbonsuzlaştırma gündemlerinin karşılıklı olarak birbirini destekleyici hale geldiğine dikkat çeken EBRD Türkiye Direktörü Arvid Tuerkner şunları kaydetti:

“Bugün yenilenebilir enerji konusu daha da ikna edici hale gelmiş durumda. Yenilenebilir enerji kapasitesinin arttırılması, doğal gazı ihracat için serbest bırakacak ve daha karmaşık ürünler geliştirmek için yenilenebilir enerjiyi yeşil hidrojene dönüştürmek için bir fırsat yaratacaktır. Bu da sonuç olarak enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılmasına yardımcı olacaktır.

Türkiye, karbondan arındırılması zor sektörlerde net sıfır emisyon elde edilmesine yardımcı olmak ve 2053 net sıfır hedefine ulaşmak için yurt içinde kullanımın yanı sıra uzun vadede yeşil hidrojen ihracatçısı olma potansiyeline sahip. Son on yılda yenilenebilir enerji üretiminde etkileyici bir büyüme görüldü. Türkiye’nin güneş ve rüzgâr enerjisi üretim potansiyeli sayesinde biz bu büyümede ileriye dönük daha da artış göreceğimizi umuyoruz.

Ticaret Bakanlığı'nın ‘Ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı’ aracılığıyla, Türkiye bir dizi karbon yoğun sektör için karbonsuzlaştırma yol haritaları geliştirme planlarını duyurdu. Şu anda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile, aynı zamanda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'ndan ilk etkilenecek olan Türk sanayi sektörleri için bir 2053 karbonsuzlaştırma yol haritası üzerinde ortaklaşa çalışıyoruz. Bu sektörler ise, alüminyum, çimento, gübre ve çeliktir.

Bununla birlikte EBRD Yeşil Şehirler, Banka'nın amiral gemisi programı ve şimdiye kadarki en büyük finansman çerçevesi olup toplam 5 milyar Euro'ya ulaşacak şekilde genişletildi. Ankara, Gaziantep, İstanbul ve İzmir olmak üzere dört şehri, temiz kentsel ulaşımdan belediye kullanımları için yenilenebilir enerji üretimine kadar uzanan yeşil yatırım projelerinin ardından programa katıldı. Ayrıca Yeşil Ekonomi Finansman Programları, GEFF’lerimiz (Yeşil Ekonomi Finansman Kredisi) aracılığıyla, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve ev sahiplerinin yeşil teknolojilere yatırım yapmasına yardımcı oluyoruz. EBRD'nin Türkiye'deki programları olan TurSEFF (Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı), MidSEFF (Türkiye Orta Ölçekli Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı) ve TuREEFF (Türkiye Konutlarda Enerji Verimliliği Finansman Programı) aracılığıyla Türkiye'deki projelere 2 milyar Euro yatırım yapıldı. EBRD, bu yıl GEFF Türkiye adı altında 500 milyon Euro'luk yeni bir çerçeve de duyurdu ve ilk kredi işlemleri gerçekleşmeye başladı.”

“Bu kriz, enerji dünyası için bir dönüm noktası olabilir”

IICEC’in 12 yaşına gelmesi ve bu kadar önemli konularda rehber niteliğinde çalışmalar yapmasının Güler Sabancı’ın vizyonerliğine borçlu olduğunu hatırlatan Dr. Fatih Birol, şöyle devam etti:

“24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile dünya ilk global enerji krizini yaşamaya başladı. Şu anda ilk global enerji krizinin ortasındayız. Bu enerji krizinden kısa bir süre içinde dünyanın çıkması mümkün gözükmüyor. Bu enerji krizi gıda başta olmak üzere beraberinde başka krizleri de getiriyor. Bunun yanında bir de Ukrayna’da bir insanlık krizi yaşıyoruz.

Fatih Birol

70’li yıllarda petrol krizleri yaşadık ama o zaman sadece petrol krizi vardı. Şimdi hem petrol hem doğalgaz hem kömür hem elektrik bunların hepsinde ciddi olarak, sorunlarla karşı karşıyayız. O petrol krizine bakarsak, enflasyonda çok ciddi artış oldu. Şimdi onu yavaş yavaş yine görüyoruz. İkincisi; resesyon. Şimdi yavaş yavaş bence oraya doğru gidiyoruz. Ama 70’lerdeki petrol krizi sadece resesyon ve enflasyonun artışına neden olmadı; yeni enerji tasarrufu enerji güvenliği ön plana geldi. Bu bir tepkiydi ve bütün otomotiv sektörünü birdenbire değiştirdi. Ülkelerin petrol şoklarına karşı geliştirdiği ikinci tepki de nükleer sanayi oldu. Dünyanın şu anda kullandığı nükleer santrallerin yüzde 40’ı o tarihteki enerji krizine tepki olarak kurulan santrallerdir. Bunu şundan söylüyorum; şimdi krize tabi çok zor günler geçirdik ve bence çok daha zor günler geçireceğiz. Buna da beraberinde 70’lerdeki krizlere olan tepki gibi bir tepki gelecek onu da görüyorum. Buna da biz önderlik ediyoruz. Onun için ben, bu krizin enerji dünyası içinde bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyorum.

“Avrupa için 10 maddelik bir eylem planı hazırladık ve liderlerle paylaştık”

Piyasalara bakarsak; petrol fiyatları 100 dolarların üzerinde ve enflasyona da çok fazla katkı yapıyor. Benim endişelerimden biri, yaza doğru geldikçe durumun daha da ciddi olabileceği yönünde. Çünkü yaz aylarına gelirken petrol talebi tipik olarak artmaya başlar. Ortadoğu’daki üretici ülkeler şu anda stoklarında olan petrolü eğer piyasaya sürerlerse, üretimi artırırlarsa bu fiyatlarda bir rahatlama yaratacaktır. Ancak eğer ekonomide ciddi bir zayıflama olmazsa ve petrol üreticisi ülkeler yeni adımlar atmazlarsa, Avrupa çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalabilir.

Şu anda Avrupa’daki ülkelerin kullanacakları stoklar gerçekten son derece düşük seviyede. O yüzden biz Avrupa’ya 10 maddelik bir eylem planı hazırladık ve Avrupalı liderlerle paylaştık. Bu planın belli kesimlerini Almanya dahil birçok ülke uyguluyorlar. Bunlar nelerdir; ihtiyaç halinde evdeki doğalgaz ısıtma termometresini bir ya da iki derece azaltmak. Hesaplarımıza göre, Avrupa’da evleri iki derece az ısıtırsak, tasarruf edeceğimiz doğalgaz miktarı Rusya’nın en büyük boru hattıyla Avrupa’ya gelen gazına eşit bir miktar olacak. Bir ay önce Avrupa hükümetlerine yazdığımız yazıda, ülkelerin bir acil durumda gerçekleştirilecek gaz dağıtımı kısıtlama planı anlattık. Gaz sevkiyatını düzenli olarak kısıtlama programlarının hazırlanması gerekir. Bu arada bir yandan Avrupa doğalgazı Rusya’dan azaltmak için bu adımları atarken, Rusya’da doğalgazın tamamını kesebilir. Böyle bir olasılık da bence masada duruyor.

“Enerji krizinde alınacak kararlar, iklim kriziyle mücadeleyi zor duruma sokmamalı”

Şimdi bu piyasaların durumu gerçekten fazla iç açıcı bir durum değil. Şimdi başka bir kriz daha var o da iklim krizi. Dünyada iklim krizine neden olan emisyonun yüzde 80’i enerji sektöründen geliyor. Bazı ülkelerde, bazı sektörlerde mevcut duruma refleks olarak ciddi bir dalga halinde fosil enerji yatırımlarının da gelebileceğini görüyoruz. Dolayısıyla enerji krizinde alacağımız kararlar, iklim kriziyle mücadelemizi daha da zor duruma sokmaması lazım. Enerji güvenliğini bir anlamda kontrol altına alalım derken, iklim krizini daha da kötü hale getirmemek gerekiyor.

“2022’de temiz enerji yatırımında yüzde 12’ye bir büyüme görüyoruz”

2022 yılında ilk defa temiz enerji yatırımında yüzde 12’ye varan ciddi bir büyüme görüyoruz. Bunun yanında elektrikli arabalarla ilgili güzel haberler geliyor. 2019 yılında dünyada satılan her yüz arabadan 2 tanesi elektrikli arabaydı. Bu sene bizim beklentimiz her yüz arabadan 15’inin elektrikli araba olacağı şeklinde. Yani yüzde 2’den yüzde 15’e bir pay artışı.”

“Dünya nükleer enerjiye şimdiden geri dönüş yapıyor.”

Nükleer enerjiye yönelik talep artışı ile ilgili bir soruyu da yanıtlayan Dr. Fatih Birol, nükleer enerjiye yönelik son dönemde bir geri dönüşün olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi;

“Ukrayna işgalinden sonra nükleere olan ilginin çok ciddi olarak arttığını her yerde gözlemliyorum. Belçika, Almanya ve Japonya hükümetlerine nükleeri tekrardan gündeme almayı düşünmelerini önerdik. Çünkü şartlar onu gerektiriyor. Birincisi; enerji güvenliği, ikincisi, doğalgaz fiyatlarının artmış olması ki, doğalgaz fiyatlarında kısa bir dönem içerisinde aşağıya düşmesini beklemek son derece iyimser bir beklenti olacak. Üçüncüsü de dünyada yenilenebilir enerjinin payı giderek artacak. Yenilenebilir enerji arttığı zaman sistemlerde şebekelerde belli bir güvenlik sağlamak için nükleer gibi bir opsiyona ihtiyacınız var. Dünya nükleer enerjide şimdiden geri dönüş yapıyor. İngiltere, ABD, Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi yeni enerji stratejilerinde nükleere aslan payı veren ülkeler. Bununla birlikte nükleerde inşa sürecini hızlandıran küçük modüler reaktör denilen yeni bir teknolojinin gelişimi sürüyor. Bunlar çok daha esnek, çok çabuk daha kısa zamanda inşa edilen ve hemen devreye alınabilen teknolojiler. Bunlar şu anda hala ticari değil, ama birçok bunun üzerine çalışıyor. Önümüzdeki beş altı yıl içinde 2030 öncesinde bunların ticari hale geleceğini düşünüyorum.”

IICEC Panel

Panelde, iklim ve enerjideki son gelişmeler değerlendirildi

Konuşmaların ardından ise, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Oğuz Afacan moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele geçildi. Panelde, TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç, Borusan Holding Grup CEO’su Erkan Kafadar, ING Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Semra Kuran ve SHELL Avrupa & Sahraaltı Afrika Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Rob Sherwin “Enerji Güvenliği, Temiz Enerji & Finansmanın Rolü” konusunda birer konuşma yaptılar.

“Yılda yaklaşık 16 milyon ton CO2 salınımı azaltımına katkı sağlıyoruz”

TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç:

“2002 yılından bu yana Türkiye’de yenilenebilir enerji alanında gerçekleştirilen projeleri desteklemeyi sürdürüyoruz. Kaynak ayırdığımız hidroelektrik santralleri, güneş, rüzgâr, biyokütle ve jeotermal enerji santralleri gibi enerji projeleri, Türkiye’nin toplam kurulu yenilenebilir enerji gücünün yüzde 15’ini temsil ediyor. TSKB olarak, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerine sağladığımız finansman ile yıllık yaklaşık 16 milyon ton CO2 salınımı azaltımına katkı sağlıyoruz.

Türkiye’nin önemli düzeyde sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyelini hayata geçirebilmesi için yatırım kredilerinin yanı sıra, yeşil tahvil, halka arzlar ve yeni finansman yöntemleri ile sektörün gelişiminin desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden de TSKB olarak, Türkiye’nin enerji politikası kapsamında gerek yeni tesis yatırımları gerek hibrit ve kapasite artışları yoluyla gerçekleştirilecek yenilenebilir enerji yatırımlarına tüm iş kollarımızla desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Fon kaynaklarımızı, finansman modellerimizi ve danışmanlık hizmetlerimizi özellikle ESG odaklı yeni açılımlarla zenginleştirme gayreti içindeyiz. 2030’a kadar 8 milyar ABD doları SKA bağlantılı finansman hedefimiz bulunuyor. Bu kredilerin oranını 2021-2025 yılları arasında yüzde 90 seviyesinde korumayı hedefliyoruz.”

“Küresel iklim değişikliği ve enerji krizi yeşil enerjiye dönüşümü hızlandırdı”

Borusan Holding CEO’su Erkan Kafadar:

“Küresel iklim değişikliği, yaşamakta olduğumuz enerji krizi tüm dünya çapında yeşil enerjiye ve yeşil ekonomiye dönüşümü hızlandırdı. Enerji arz güvenliğinin sağlanması ve yenilenebilir enerji odaklı arza yönelik yatırım yapılması, bu dönüşümün ana aksında yer alıyor. Ekonomik kalkınma ile eşgüdümlü planlanan enerji politikaları, daha öngörülebilir bir pazar ve öngörülebilir serbest bir piyasa bu dönüşüm için büyük önem taşıyor.

Bu çerçevede netleştirilecek strateji kapsamında gerekli bağlantı kapasitesi için altyapıların, artırılacak sistem esnekliği ile birlikte oluşturulması daha fazla yenilenebilir enerji kapasitesinin şebekeye entegrasyonununu sağlayacak. İzin süreçlerinin kolaylaştırılması ve uygun finansman koşullarına erişim için düzenlemelerin geliştirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesinde önemli adımları oluşturacak. 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi dahilinde İklim Kanunu’nu yayınlanması, Yeşil Mutabakat Eylem Planı çalışmalarının tamamlanması, bu bütünlük içerisinde Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) kurulması bu dönüşüm sürecini hızlandıracağına inanıyorum. Tüm bu süreçleri yürütecek insan kaynağımızın ve tedarikçi ekosistemimizin geliştirilmesi de bu dönüşümün olmazsa olmaz bir parçası.”

“Yenilenebilir enerji için finans sektörü gerekli adımları atmaya başladı”

ING Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Semra Kuran:

“Enerji sektörü iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir bir ekonomi için en önemli araçlardan biri. Hükümetler, şirketler ve kurumlar olarak, hepimizin ortak bir amaçla, ortak bir hedefe doğru gitmemiz kritik. Bu yolculukta herkesin yatırım yapması gerekiyor. Bu kapsamda finansal hizmetler sektörünün, ek sermayeye erişim ve uygun koşullarda finansman sağlayarak müşterilerinin ‘yeşil’ alana geçiş yatırımlarını teşvik edici ve destekleyici olmaları çok önemli bir rol oynayacak. Bu nedenle temiz enerji temelinde finans sektörünün tüm sektörleri bu yönden inceleyerek raporlaması büyük önem taşıyor. Bu noktada yalnız finansal destek değil, ihtiyaç duyan şirketlere danışmanlık vermek de sürdürülebilirlik finansmanının uluslararası kurumlardan sağlanması açısından oldukça önemli.

Yenilenebilir enerji açısından finans sektöründeki kurumların gerekli adımları atmaya başladığını görüyoruz. Yola erken çıkanlardan biri olarak ING Grubu olarak biz de 2025 yılı sonuna kadar yenilenebilir enerjinin yeni finansmanını %50 oranında artırmayı hedeflediğimizi açıkladık. ING Türkiye olarak da uluslararası deneyimimizi ülkemize aktarmaya, ürün yelpazemizi genişletmeye ve sürdürülebilir bir dünya hedefinde çalışmaya devam edeceğiz.””

“Ukrayna'daki savaş enerji arzının çeşitlendirilmesinin önemini gösterdi”

SHELL Avrupa & Sahraaltı Afrika Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Rob Sherwin:

“Ukrayna'daki savaş bir insanlık trajedisi olmakla birlikte hepimize, enerji arzının çeşitlendirilmesinin önemini gösterdi. Dünyanın daha fazla ve daha temiz enerjiye ihtiyacı devam ediyor. Bu nedenle, Shell olarak, müşterilerimizin karbondan arınmalarına yardımcı olması amacı ve bilinciyle ortaya koyduğumuz ‘İlerlemeye Güç Katma- Powering Progress’ stratejisi değişmeden devam ediyor.

Bunun ötesinde birçok hükümetin ithal fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir enerjiyi desteklemesi gibi ortaya konulan teşvikler bu yönde attığımız adımları hızlandıracaktır. Ancak net sıfır karbon emisyonlu bir dünyaya doğru ilerlerken özellikle karbondan arındırılması en zor sektörlerin devamlılığı için tüm senaryolarda petrol ve gazın hayati rolü devam ediyor.”

Abone ol