Ana içeriğe atla

Tam Zamanlı MBA Programı Online Tanıtım Toplantısına Davetlisiniz

Yönetim uygulamaları ile teoriyi birleştiren 12 ay süreli Sabancı Üniversitesi Tam Zamanlı MBA programı, kariyerine doğru noktadan başlamak ve hızla yükselmek isteyen geleceğin genç lider ve yöneticileri için tasarlandı.

Program, müfredatı içerisinde iş tecrübesi kazandırırken; yaz döneminde yurtdışında eğitim ücreti ödemeden sadece kişisel masraflar karşılanarak katılım gösterilen değişim (exchange) programları ile öğrencilerine uluslararası bir tecrübe sunuyor.

Tam Zamanlı MBA programıyla ilgili tüm bilgiler, 25 Mayıs 2022, Çarşamba günü düzenlenecek online tanıtım toplantısında paylaşılacak.

Toplantıya kayıt olmak için lütfen tıklayınız

  • Tarih: 25 Mayıs 2022, Çarşamba
  • Saat: 18:30
  • Yer: Zoom-linki tıklayarak kayıt olabilirsiniz.

Daha fazla bilgi için, mba@sabanciuniv.edu adresine mail iletebilirsiniz.

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Dr. S. Mert Selimoğlu

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi, 25 Mayıs 2022 Çarşamba günü saat 11:00’de S. Mert Selimoğlu’nun “Gıda Biyoteknolojisi ve Öne Çıkan Gıda Trendleri" konulu semineri ile devam ediyor.

Nano Open Semineri-25Mayıs

Gıda endüstrisinin gelişmesi ve gıda ticaretinin küreselleşmesiyle yıllar içinde, gıda üretim ve dağıtım yöntemlerinin değiştiği görülmektedir. Nüfus artışının gıdanın geleceğinde yaratacağı etkilerin yanı sıra elde edilen gıdanın sürdürülebilirliği de günümüzde son derece önem kazanmıştır. Nanoteknoloji, modern biyoteknoloji ve yeni gıda üretim teknolojileri, bu ihtiyaçlara cevap vermek üzere araştırmacıların ilgilendiği konuların başında gelmektedir.

Dr. S. Mert Selimoğlu, gıda biyoteknolojisi ve öne çıkan gıda eğilimleri hakkında konuşacak. 25 Mayıs 2022, saat 11:00'deki Nano Open Webinarı'na kayıt için; otolab.sabanciuniv.edu

Dr. S. Mert Selimoğlu Hakkında

2006 yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi Biyoloji ABD- Moleküler Biyoloji ve Genetik alanından mezun olan S. Mert Selimoğlu, yüksek lisans eğitimini Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümünde “Monoklonal Antikorların Aljinat ile İmmobilize Edilen Hibridoma Hücrelerinden Üretimi” konusunda çalışarak tamamladı. Danimarka’da Aarhus Üniversitesi, Moleküler Mühendislik Bölümünde araştırmacı olarak “Vimentin Fragmanlarına Karşı scFv Formunda Rekombinant Antikor Geliştirilmesi ve Üretimi” üzerine çalışan Selimoğlu, Türkiye’ye döndükten sonra Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Doğu Marmara Kalkınma Ajansı destekli “Miyokard İnfarktüs Tanı Kiti Geliştirme” projesinde görev aldı, bu kapsamda “Troponin-I ve CK-MB Antijenlerinin Üretimi ve Antijenlere Karşı Antikor Geliştirme” çalışmalarını yürüttü.

Doktorada “Meme Tümörüne Karşı Tümör Farklılaşma Faktörü Proteini Kullanılarak Füzyon Formunda Rekombinant Antikor Geliştirilmesi” projesini çalışan Selimoğlu, aynı dönemde, Pakbiomer’de (Pakmaya AŞ) Hücre Hattı ve Proses Geliştirme AR-GE Uzmanı olarak çalışmaya başladı.

Ulusal ve uluslararası projelerde yürütücü ve araştırmacı olarak görev almasının yanı sıra, Pakmaya’daki 5 yıllık endüstriyel kariyeri süresince gıda biyoteknolojisi alanında geliştirdiği metot ve suşlar ile ulusal ve uluslararası düzeyde yayınlanmış çeşitli patentleri bulunan Selimoğlu, halen Cargill Türkiye, İş Geliştirme Departmanı’nda Proses Geliştirme Koordinatörü olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Darıca Özel Eğitim Uygulama Okulu’ndan çocuklar kampüste ağırlandı

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri (CIP), Engelliler Haftası kapsamında özel bir etkinliğe imza attı ve Darıca Özel Eğitim Uygulama Okulu’ndaki çocukları Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla Kampüsü’nde ağırladı.

CIP_Engelliler Haftası

Sabancı Üniversitesi öğrencileri ve çalışanlarının yer aldığı etkinlikte çocukların engel durumlarına göre kurgulanmış top yetiştirme oyunu ve tut-mandal oyunu oynandı. Ardından, masada yaprak baskı ve yapraklardan yüzler yapma etkinliği ve çanta boyama etkinliği yapıldı.

CIP_Engelliler Haftası_2

Mapping Gender Kitap Tanıtımı Alman Konsolosluğu Kaisersaal’de Gerçekleşti

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) Direktörü Hülya Adak ve Orient Institut Istanbul’un Direktörü Richard Wittmann’ın yeni çıkan kitapları Mapping Gender: What’s New and What’s Ahead in Ottoman and Turkish Women’s, Gender, and Sexuality Studies’in tanıtım etkinliği ve GalataPerform’un kurucusu Yeşim Özsoy’un Yüz Yılın Evi oyununun gösterimi Alman Başkonsolosu Johannes Regenbrecht evsahipliğinde Alman Konsolosluğu'nda 26 Nisan 2022 akşamı gerçekleşti.

IPC Mercator’un desteğiyle SU Gender ve Orient Institut Istanbul der Max Weber Stiftung iş birliğinde Aralık 2020 tarihinde gerçekleştirilen Mapping Gender çevrimiçi konferansı düzenlendiğinde,  dünya çapında 25 farklı kurumdan akademisyen, araştırmacı ve aktivistleri Osmanlı ve Türkiye Çalışmalarında toplumsal cinsiyet konusu üzerinde çığır açan yenilikçi tartışmalar başlatmıştı.


Bir yıldır hazırlıkları süren "Mapping Gender: What’s New and What’s Ahead in Ottoman and Turkish Women’s, Gender, and Sexuality Studies" kitabına MIT, Yale, Oxford, American University of Beirut, Freie Universitaet Berlin, Leiden University, University of Athens, SOAS, EHESS Paris gibi üniversitelerin yanısıra Türkiye’den Sabancı, Boğaziçi, Koç ve İstanbul Üniversiteleri ve Kadın Eserleri Kütüphanesi’nin de katılımıyla Deniz Kandiyoti, Evren Savcı, Marilyn Booth, Efi Kanner, Fatmagül Berktay, Lerna Ekmekçioğlu, Heike Pantelmann, Sevgi Uçan Çubukçu, Laurent Mignon, Aslı Davaz ve Irvin Cemil Schick gibi önemli isimler interdisipliner alanda toplumsal cinsiyet çalışmalarını değerlendirdiler ve öncü kurumsal işbirlikleri üzerine iyi uygulamaları tartıştılar. Araştırmada inovasyon ve yeni teorik çerçeveler de Mapping Gender kitabını bu alandaki araştırmacılar için önemli kılıyor.

SU Gender ve Orient Institut Istanbul ile ilgili tanıtımların Başkonsolos ve Direktörler tarafından paylaşıldığı etkinliğe akademi, sivil toplum, eğitim ve diplomasi dünyasından katılım ve ilgi büyük oldu. Freie Universitaet Berlin’dan Margherita von Brentano Zentrum ve SU Gender arasındaki anlaşma, ortak ders, konferans, kitap ve araştırmaya yönelik çalışmalar, SU Gender Direktörünün bu çalışmaları mümkün kılmak için iki üniversite arası elçi olarak atanması büyük ilgiyle emsal gösterildi.

Sabancı Üniversitesi Birinci Girişimcilik Forumu düzenlendi

Sabancı Üniversitesi’nde ilk kez düzenlenen Girişimcilik Forumu etkinliği Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Mütevelli Heyeti üyelerinin katılımı ile 11 Mayıs günü Altunizade Dijital Kampüs’te gerçekleştirildi.

Birinci_Girişimcilik_Forumu

Sabancı Üniversitesi CIO Mustafa Ergen ve SU Outreach Office ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliğe Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, Rektör Yardımcıları Mehmet Yıldız ve Fuat Keyman, Genel Sekreter Ali Çalışkan, MDBF Dekanı Erkay Savaş, SSBF Dekanı Meltem Müftüler-Baç, YBF Dekanı Nihat Kasap, SU TÜMER CEOsu Devrim Özaydın ve  Direktörü Burcu Saner Okan, SUNUM Direktörü Fazilet Vardar ve SUATT Direktörü Talat Durgut da katıldı.

Sabancı Üniversitesi’nde araştırmaların kısa, orta ve uzun vadede ticarileştirme ve girişimcilik potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla gerçekleşen etkinlikte genç öğretim üyeleri sunum yaptı. Sabancı Üniversitesi’nden 16 araştırmacının katıldığı ve “Asansör Konuşması” formatında gerçekleşen etkinlikte projeler ve fikirler Mütevelli Heyeti’ne sunuldu.

Birinci_Girişimcilik_Forumu_2

Etkinlikte Sabancı Üniversitesi Araştırmacıları tarafından önerilen teknoloji tabanlı, teknolojik yenilik içeren ve çığır açan fikirler, çözüm sağlanan problem ve ihtiyaç, çözümün yenilikçi boyutu, konu ile ilgili olarak şimdiye kadar gerçekleştirilen faaliyetler, hedef müşteri, pazar büyüklüğü, rekabet ve gelir modeli başlıkları göz önüne alınarak Mütevelli Heyeti Üyelerine tanıtıldı.

Birinci_Girişimcilik_Forumu_3

Yapılan sunumlarda ele alınan konular, networking, potansiyel start-up, yatırım ve patentleme alanlarında değerlendirilecek. Bu kapsamda, üniversitede üretilen teknoloji ve fikirlerin ticarileştirilme potansiyelinin arttırılması hedefleniyor.

SSBF ve Cambridge Üniversitesi arasında yeni bir anlaşma

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Cambridge Üniversitesi’nin koordinatörlüğünü yürüttüğü yeni bir araştırma ağı olan Global Humanities Network’e dahil olmak üzere bir anlaşma imzaladı.

SSBF_Cambridge

Sabancı Üniversitesi ve Cambridge Üniversitesi’ne ek olarak diğer ağ üyeleri arasında Çin’den Fudan ve Nanjing Üniversiteleri, Hindistan’dan Ashoka Üniversitesi, Lübnan’dan Beyrut Amerikan Üniversitesi, Cape Town Üniversitesi, Güney Afrika ve Şili’den Universidad Diego Portales bulunuyor. Coğrafi açıdan çok geniş bir kapsamı olan bu yeni ağ küresel bağlamda işbirlikleri için de yeni olanaklar yaratma potensiyeline sahip. SSBF Dekanı Meltem Müftüler-Baç ve SSBF Öğretim Üyesi Abdurrahman Atçıl’ın içinde olduğu bu ağ bütün öğretim üyelerinin katılımına açıktır.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun

İPM-Stiftung Mercator Girişimi’nin 10. Yıldönümü kutlandı

İstanbul Politikalar Merkezi-Sabancı Üniversitesi- Stiftung Mercator Girişimi’nin 10. Yıldönümü, bir panelle kutlandı. “Türkiye-AB/Almanya İlişkileri: Dün, Bugün ve Yarın” konulu panelde Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkiler değerlendirildi. Panelde, Türkiye’nin uzun vadede AB ile birlikte olacağı görüşü dile getirildi.

İPM_Mercator_etkinlik

Türkiye ile Almanya arasındaki akademik, politik ve toplumsal bağları geliştirmeyi amaçlayan İstanbul Politikalar Merkezi- Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi’nin 10. Yıldönümü, Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleşen bir etkinlikle kutlandı. Bu girişim kapsamında gerçekleşen Mercator–İPM Araştırma Bursu Programı’yla, araştırmacılar, iklim değişikliğinden mültecilerin sosyal uyumuna, kültür politikalarından toplumsal cinsiyete uzanan geniş bir yelpazede akademik çalışmalarını yürütüyor.

Kutlama programı çerçevesinde Sabancı Üniversitesi İPM Direktörü Fuat Keyman’ın moderatörlüğünde “Türkiye-AB/Almanya İlişkileri: Dün, Bugün ve Yarın” başlıklı bir panel düzenlendi. Panel, Mercator-İPM Danışma Kurulu Üyesi Ruprecht Polenz, Avrupa Konseyi eski üyesi ve 2022 Mercator-İPM Kıdemli Araştırmacısı Andreas Nick, İPM Araştırma ve Akademik İşler Koordinatörü Senem Aydın-Düzgit’in katılımıyla gerçekleştirildi. 10. Yıl kutlama etkinliğine Stiftung Mercator Uluslararası İlişkiler Merkezi Direktörü Anne Duncker, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ve 2018/19 Mercator-İPM Kıdemli Araştırmacısı Özcan Mutlu da katıldı.

Fuat Keyman paneldeki konuşmasında 9 Mayıs'ın hem Avrupa Günü hem de Rus Zafer Günü olduğunu hatırlatarak Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişiminin uluslararası ilişkiler ve Avrupa'yla ilgili önemli politik ve paradigmatik değişimlere yol açtığını vurguladı. Savaşın, Transatlantik ittifakı ve Atlantik'in iki yakası arasındaki ilişkilerin ve ortaklıkların canlanması için bir tür ivme yarattığını söyleyen Keyman, aynı zamanda bu durumun getirdiği zorluklara da dikkat çekti. Keyman, ABD'deki soyutlanmacılığa yönelik artan endişeler ve savaşın devam etmesi durumunda Avrupa ve NATO'nun mevcut dayanışmayı sürdürme kapasitesi ve isteği konusundaki kaygılar bu zorluklar arasında sıraladı. Keyman, değerlendirmesinde bir yandan Avrupa fikrinin devam ettiği bir canlanma sürecini işaret ederken diğer yandan da savaşın, sistemik bir geçiş sürecine ve liberal düzenin sonu olarak tarif edilebilecek bir belirsizliğe geçişi tetikleyebileceğini belirtti.

Panelin ilk konuşmacısı Mercator-İPM Danışma Kurulu Üyesi Ruprecht Polenz, Türkiye ve AB ilişkileri hakkında geriye dönüp bakıldığında yapmak isteyeceği ilk şeyin sıfırlama butonuna basmak olacağını söyledi. 2005 yılında Türkiye-AB müzakereleri başladığında çok umutlu bir ortamın varlığını hatırlatan Polenz, Türkiye'nin üyeliğe peşinen kabul edilmemesi ve ayrıcalıklı ortaklık statüsünün tartışılmasını müzakereler esnasında yapılan hatalar olarak değerlendirdi. Uluslararası ilişkilerin artık büyük ölçüde sivil toplum bağlantıları üzerinden şekillendiğini belirten Polenz, bu doğrultuda yapılması gereken şeyin daha kapsayıcı ve daha geniş tabanlı bir diplomasi olduğunu ve sivil toplum ilişkilerinin uluslararası süreçlere daha fazla dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Bu entegrasyonun Türkiye- AB ilişkilerine ciddi katkıda bulunacağını söyleyen Polenz, uzun vadede Türkiye'nin ne şekilde olursa olsun AB'yle birlikte olacağına inandığını ifade etti.

İPM_Mercator_Panel

Avrupa Konseyi eski üyesi ve 2022 Mercator-İPM Kıdemli Araştırmacısı Andreas Nick, Avrupa Konseyi'nin, Avrupa'da inşa edilen kurumsal altyapının mükemmel bir örneği olduğunu ve Türkiye'nin de Konsey'in fiilen kurucu üyelerinden biri olduğuna dikkat çekti. Türkiye ve AB ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için mevcut bağlara daha fazla odaklanılmasının, NATO ve Avrupa Konsey'indeki kurumsal bağların güçlendirilmesinin gerekli olduğunu ifade eden Nick, Avrupa entegrasyonun organik olarak bu düzeyde inşa edilmesinin önemini vurguladı. Nick, bu çabaların hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan haklarının korunması zemini üzerine inşa edilmesinin gerekli olduğuna dikkat çekti. Avrupa'nın Türkiye'nin önemli bir bölgesel güç olduğunu ve öyle kalacağını kabul etmeye istekli olması halinde çıkar yolun Türkiye'nin çıkarları ve eylemlerini de göz önünde bulundurarak iki taraf için de kazançlı ve müttefik olunmasını sağlayacak stratejilerin oluşturabileceğini söyleyerek sözlerini tamamladı.

İPM Araştırma ve Akademik İşler Koordinatörü Senem Aydın-Düzgit ise Türkiye- AB ilişkilerinin son on yıllık değişimine işaret ederek başladığı konuşmasında, “2011 yılında müzakereler yavaş ilerlemesine rağmen devam etse de, bu on yıllık süre zarfında Türkiye önce aday ülkeden ziyade stratejik partner olarak görüldü, sonrasında da potansiyel karşıt olarak görülmeye başlandı. On yıl sonunda ortaya çıkan tabloda ise bir yanda demokratik ve ekonomik gerileme ve özgürlük ihlalleri görülürken diğer yandan da ekonomik partnerliklerin ve göç meselesi hakkındaki işbirlikleri devam etti” dedi. Aydın-Düzgit, Cumhuriyetin 100. yılına girilirken cumhuriyetin temel taşlarından biri olan batılılaşmanın geleceği için potansiyel bir dönüm noktasına yaklaşıldığını belirtti. Aydın-Düzgit, bu noktada Türkiye'nin devlet-toplum ilişkilerini nasıl düzenleyeceğine dair tercihler, temel özgürlüklerin önceliği, demokrasi, insan hakları, laikliğin önceliği, kadın haklarını gibi meselelerin büyük önem kazanacağını söyledi. Bunlara rağmen umutlu olunması gerektiğine inandığını belirten Aydın-Düzgit, bu umudun yeşermesi için gerekli olan ışığın kaynakları arasında Türk kamuoyunun, özellikle genç nesillerin, geleceklerini Avrupa'da görmesini ve iklim değişikliği hususunda da Avrupa'nın potansiyel partner olarak görülmesini sıraladı.

Panelin tamamlanmasının ardından Stiftung Mercator Uluslararası İlişkiler Direktörü Anne Duncker uluslararası anlayış ve ortaklığın önemini vurgulayan konuşmasından sonra dinleyicilere hediyelerini takdim etti.

10. Yıldönümüne dair görüşlerini paylaşan Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, “Değerli hocamız Fuat Keyman'ın yetenekli ve vizyoner liderliği altında politika araştırmaları ve sosyal konularda altın bir standart haline gelen İPM, günümüzde pek çok alanda referans kaynağı olarak kabul edilmektedir. Stiftung Mercator’un değerli katkıları ve desteği, bu başarıda açıkça etkili olmuştur. Sabancı Üniversitesi olarak disiplinlerarası araştırmalara büyük değer veriyor ve İPM'yi yıllardır parlayan yıldızlarımızdan biri olarak görüyoruz. Üniversitemizin birlikte yaratmak ve geliştirmek gibi çok anlamlı bir sloganı var. İPM'de Stiftung Mercator'un desteğiyle yaptığımız tam olarak budur ve birlikte daha nice verimli çalışmalar yapmayı hedefliyoruz” dedi. Etkinlik, Özcan Mutlu'nun konuşmasının ardından sona erdi.

Temiz enerji ucuzladıkça üretimin %50'sini karşılar hale gelecek

Sabancı Üniversitesi’nin kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin beşincisi “Yeni Nesil Sürdürülebilir Enerji Teknolojileri” başlığı altında gerçekleşti. 

Türkiye’nin yüksek öğretimi odağına alan, topluma fayda sağlayan, öncü ve lider uluslararası araştırma üniversitesi Sabancı Üniversitesi’nin, bilim ve teknoloji alanındaki bilgi ve deneyimlerini kamu ve iş dünyası ile paylaşmak üzere gerçekleştirdiği webinar serisinin beşincisi 10 Mayıs Salı günü gerçekleşti.

Webinarda; Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Selmiye Alkan Gürsel, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Misafir Öğretim Üyeleri Mihrimah Özkan ve Cengiz S. Özkan, “Yeni Nesil Sürdürülebilir Enerji Teknolojileri” konusunda görüş ve öngörülerini aktardı.

İklim krizi, temiz enerji, hidrojen, yakıt pilleri ve batarya teknolojileri hakkında bilgilerin verildiği webinarda sürdürülebilir bir gelecek için uygulama alanları açısından bu teknolojilerin kıyaslamaları yapıldı. Toplantıda ayrıca yakın gelecekte ve uzun vadede ihtiyaç duyulacak olan düşük karbon salınımının sağlanması açısından öne çıkacak enerji çevrim ve depolama teknolojileri ile ilgili gelişmeler ve bu konularda Sabancı Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar paylaşıldı.

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Misafir Öğretim Üyesi Mihrimah Özkan, dünya nüfusunun giderek artmasının sürekli enerji kullanan insan sayısını ve enerji ihtiyacını da artıracağına dikkat çekerek, artık enerji üretimlerinde de güneş, jeotermal ve rüzgar gibi temiz enerji sistemlerinin öne çıktığını vurguladı. Dünya genelinde kullanılan enerjinin yaklaşık %50’sinin petrol ve kömürden, yüzde %30’unun sürdürülebilir kaynaklardan üretildiğini belirten Mihrimah Özkan, “Sürdürülebilir kaynaklardaki dağılım ise %16 hidro power, %6 rüzgar, %3 güneş, %2-2.5 jeotermal. 2050’ye doğru güneş ve rüzgarın enerji üretimindeki rolünün artacağı görülüyor. Doğalgaz kullanımıyla enerji üretiminde pek değişiklik yok ama kömürde azalma görmek mümkün” dedi. Türkiye’de ise enerji üretiminin %60’ının petrol ve doğalgazdan olduğunu belirten Mihrimah Özkan, sürdürülebilir enerji üretiminin %12’de kaldığına işaret etti. Özkan, bu durumun da direkt olarak karbondioksit salımına yansıdığını söyledi. 

TEMİZ ENERJİ İNOVASYONLARLA UCUZLUYOR

Dünyada güneşle elde edilen enerjinin megawatı 50 dolarken rüzgarla elde edilen enerjinin 44 dolar, kömürle elde edilen enerjinin ise 40 dolar civarında olduğunu söyleyen Mihrimah Özkan, “Kömür ve temiz enerji bugün birbirine denk gelmeye başladı. 5.5 yılda bir rüzgar ve güneşten elde edilen enerjilerin ikiye katlandığını görüyoruz. Bu devam ederse önümüzdeki yıllarda 2030’a doğru üretilen enerjinin yüzde 50’si buradan gelecek diye düşünüyoruz. Güneş panelleri ve rüzgar tribünleri, batarya teknolojileri de ucuzluyor. Ancak hala yapılabilecek çok güzel inovasyonlar var. Özellikle güneş ve rüzgardan elde edilen enerjiler çok stabil olmadığı için şebekeye entegrasyonunda büyük problemler yaşanıyor. Bunları ortadan kaldırmak ve fazla enerjiyi güvenli depolama adına yeni teknolojiler geliştiriliyor. Güneş ve rüzgardan elde edilen enerjiyle hidrojen elde edilip sistemde depolanması da bunlardan biri” dedi.

KARBONDİYOKSİT EMİSYONLARINI AZALTMAK İÇİN HİDROJEN EN ÖNEMLİ YAKIT, ENERJİ TAŞIYICISI VE HAMMADDE OLACAK

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Selmiye Alkan Gürsel, webinarda Yeşil Mutabakat’ı gündeme getirerek Avrupa Birliği’nin 2050’ye kadar net sera gazı emisyonunu sıfırlama hedefinin gerçekleştirilmesinde temiz, ulaşılabilir ve güvenli enerji sağlanmasının önemini vurguladı. Bu sebeple temiz enerji kaynaklarına yönelmek gerektiğini ve hidrojenin hem yakıt, hem enerji taşıyıcısı hem de önemli bir hammadde olarak büyük önem taşıdığını belirtti. Karbondiyoksit emisyonunlarını azaltmak için ilk akla gelen teknolojinin hidrojen olduğunu dile getiren Selmiye Alkan Gürsel, hidrojenin depolanması, taşınması ve üretiminin de ayrı bir alt yapı gerektiğini belirtti. Hidrojenin endüstride 100 yıldan fazladır kullanıldığı ve temiz bir teknoloji olan hidrojenin, birim kütle başına en yüksek enerjiyi veren yakıt olduğu dile getiren Alkan, doğal gazın üç katı kadar enerji sağlayan hidrojenin, diğer yakıtlar gibi zehirli olmaması, yandığı zaman su oluşturuyor olması, çevreye zarar vermemesi ve radyoaktif olmamasından dolayı kullanımının zaman içerisinde giderek artacağı ve elektrolizörler kullanarak üretilmesinin en temiz yöntem olduğu vurguladı. Özellikle, elektroliz teknolojileriyle hidrojen üretirken yenilenebilir kaynaklardan (güneş, rüzgâr, vb.) elde edilen elektriğin kullanılmasının en ideal senaryo olduğunu belirtti.

Ayrıca, üretilen hidrojenin doğalgaz ile karıştırılarak evsel uygulamalardaki enerji ihtiyacını karşılayabileceği gibi, hidrojenin yakıt pilleri ile doğrudan elektrik enerjisi üretmek için kullanılabileceğine de dikkat çekti.

Ayrıca,  hidrojenle çalışan ve elektrikli araçlara yönelmek gerektiğini belirten Selmiye Alkan Gürsel “Sayın Fatih Birol’un de belirttiği gibi bugün satılan her 100 araçtan 3’ü elektrikli. Bu hedefe ulaşılması için satılan her iki araçtan birinin elektrikli olması gerekiyor.” dedi. 2026 yılına kadar Avrupa, Kuzey Amerika, Asya ve Pasifik ülkelerinde yakıt piliyle çalışan araçların yaygınlaşması öngörüldüğünü belirten Selmiye Alkan Gürsel, ticarileşmesine rağmen yakıt pillerinin istenilen ölçüde kullanılmamasının ise ömür, verimlilik ve maliyet hedeflerinin istenilen seviyelerde olmamasından kaynaklı olduğu ifade etti.

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Misafir Öğretim Üyesi Cengiz S. Özkan ise batarya pillerinin gelişen teknolojisini ve içyapılarını ve üretim teknolojilerini anlattı. Özkan, “2030 yılına kadar şu andaki fabrikasyon kapasitesiyle yetecek kadar lityum iyon pil yok. Dünyada daha büyük sayıda üretim yapan fabrikalar lazım. Pandeminin getirdiği durum ve savaş nedeniyle bazı metallerin pazarlarda bulunması zorlaştığı için malzeme temininde sorun yaşanıyor” dedi.

Yaklaşık 15 sene sonra şimdiki yoğunluğun iki misli kadar bir enerji yoğunluğunun olması beklendiğini belirten Cengiz S. Özkan sürdürülebilir bir pil endüstrisi için malzeme inovasyonun burada önem kazandığını belirtti. Pillerde kilowatt saat başına birim fiyata bakıldığını dile getiren Özkan, ilerleyen zamanlarda birim fiyatın daha da ekonomik olmasıyla dizel veya benzinli araçların popülaritesinin de azalacağını vurguladı. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2020-2040 arasında malzemelerde lityum kullanma miktarının yaklaşık 13 kat artacağını öngördüğünü belirten Özkan, yakın gelecekte silikon anot, , lityum sülfür ve katı hal pil esaslı batarya teknolojilerinin ön plana çıkacağını söyledi. 

SU IMC "Introduction to the Future Composites and Manufacturing Hub" Webinarı

Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU IMC) tarafından düzenlenen SU IMC İleri Kompozitler Webinar Serisi, Prof. Nick Warrior tarafından "Introduction to the Future Composites and Manufacturing Hub" konusunda gerçekleşecek.

18 Mayıs 2022 Çarşamba günü 17:30’da Zoom üzerinden gerçekleşecek webinara bu linkten kayıt yaptırabilirsiniz: https://lnkd.in/dSPtjt7E

Abone ol