Ana içeriğe atla

Ünlü fizikçi Eugene Stanley'in ana konuşmacı olduğu '18. İstatistiksel Fizik Günleri' Sabancı Üniversitesi'nde yapıldı

18. İstatistiksel Fizik Günleri 30 Haziran - 2 Temmuz 2011 tarihlerinde Ünlü fizikçi Eugene Stanley'in de ana konuşmacı olarak katıldığı '18. İstatistiksel Fizik Günleri' Sabancı Üniversitesi'nde yapıldı.

Konferansın ana konuşmacısı Eugene Stanley (Boston Üniversitesi), suyun istatistiksel fiziği ve ekonofizik konularında iki ayrı seminer verdi.

Katılımın ücretsiz olduğu ve 14 farklı davetli konuşmacının en yeni bilimsel bulgularını sunduğu toplantıda, kırkın üzerinde genç araştırmacının kısa konuşmaları da dinlendi.

Sabancı Üniversitesi foursquare'de

Kampüsümüzdeki alanlarda kimler var? Bu alanlar için bırakılan duygu ve düşünceler nedir? Artık kampüsümüzü foursquare'den takip edebilrisiniz.

Sabancı Üniversitesi foursquare hesabına ulaşıp takipçisi olmak için tıklayın

foursquare i telefonunuza indirmek için https://foursquare.com/download/

Sabancı Üniversitesi'nde Küresel Sorumluluk Seminerleri

Kasım 2010- Mayıs 2011 tarihleri arasında Sabancı Üniversitesi’nde Küresel Sorumluluk üzerine Sabancı Seminerleri gerçekleştirildi. Brookings Enstitüsü’nden Hakan Altınay ve rektörümüz Nihat Berker tarafından altı ay boyunca ayda bir kez düzenlenen seminerlerde, farklı görüşlere ve donanımlara sahip katılımcılar, çeşitli yazılı ve görsel kaynaklardan yola çıkarak küreselleşme çağının sorunları ve dünyamızın mevcut durumu üzerine düşünerek fikirlerini ve gözlemlerini paylaşma fırsatı buldular.



Küresel Sorumluluk Seminerleri’nin ana fikri, Hakan Altınay’ın Brookings Enstitüsü çatısı altında yürüttüğü “Global Civics” projesine dayanıyor. “Global Civics” kavramının Türkçede maalesef tam karşılığı bulunmuyor. “Küresel vatandaşlık” kavramı oldukça alakalı olmakla birlikte vatandaşlık fikrinin kendi içerisindeki karmaşıklığından dolayı “küresel sorumluluk” kavramının kullanılması daha uygun bulunmuş. Bu kavrama, küresel vicdan ve dünyada birlikte yaşamanın kuralları gibi tanımlamaları da eklemek mümkün.

Peki, küresel sorumluluk fikriyle tam olarak ne kastediliyor? Hakan Altınay, karşılıklı bağımlılıklarımızın giderek arttığı ve aşikârlaştığı bir dünyada yaşadığımızın altını çizerek birbirimize olan etkilerimiz ve sorumluluklarımız üzerine daha fazla düşünmemizin bir zorunluluk olduğunu belirtiyor. Dünyanın bir ucunda gerçekleşen bir finansal kriz ya da çevresel problem dünyanın diğer ucunda yaşayan insanların hayatlarını etkileyebiliyorsa, dünya üzerindeki insanların kaderleri bu derece birbirine yakın duruyorsa tüm insanların birbirine karşı sorumluluğu olduğunu kabul etmesinin, en azından ilk aşamada bu fikir üzerine düşünmesinin gerekliliğini vurguluyor. Bu noktada, devletler ve kurumlar düzeyindeki diyalogla yetinmeyip bireyler olarak vatandaşlık bağıyla bağlı olmadığımız kişilere karşı sorumluluklarımız üzerine düşünmek ve düşüncelerimizi paylaşmak bir süreç başlatabilmek adına büyük önem kazanıyor. Bu süreç dâhilinde, Altınay, kendi ulus devletlerinin sınırları içerisindeki dinamiklerden çok dünyadaki dinamiklerle kaderleri belirlenecek gelecek nesillerin, küresel sorumluluk ve vicdan fikirlerini tartışabilmesi, paylaşabilmesi ve içselleştirebilmesinde üniversitelere büyük rol biçiyor.  Üniversite kampüslerinin, gençlerin bu fikirler üzerine düşünebilmeleri ve düşüncelerini birbirleriyle paylaşabilmeleri için ideal bir alan olduğunun altını çizerek, üniversitelerin öğrencilere küresel sorumluluk anlayışı üzerine düşünmelerini sağlayacak gerekli altyapıyı sağlamasının hayati öneme sahip olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda, Küresel Sorumluluk Projesi çerçevesinde; ABD, Brezilya, Çin, Fransa, Gana, Güney Afrika, Hindistan, İtalya, Polonya, Rusya ve Türkiye’den bu kavrama inanan yirmiye yakın üniversiteyi biraraya getiren bir ağ kuruluyor. Bu ağ sayesinde, üniversiteler, üniversite eğitimi sırasında sadece kendisine değil insanlığa karşı olan sorumlulukları üzerine düşünmüş ve bu konuları kafasında oturtmuş nesiller için gerekli alanı nasıl oluşturacakları ve bu fikirleri üniversite derslerine ve aktivitelerine nasıl oturtacakları üzerine düşünme ve tartışma fırsatı buluyorlar.



Bu alanda çok önemli birtakım somut adımlar atılmış bile. Hakan Altınay’ın editörlüğünü yaptığı ve Brookings Enstitüsü tarafından basılan Global Civics: Responsibilities and Rights in an Interdependent World adlı kitabın ikinci bölümü küresel sorumluluk üzerine oluşturulabilecek üniversite ders programlarına ayrılmış. Bu bölümde, örneğin, Bilgi Üniversitesi’nden Murat Belge küresel sorumluluk kavramının edebiyat üzerinden ele alındığı bir müfredat kaleme alırken; University College of Dublin’den Graham Finlay ve University of Johannesburg’ten Vusi Gumede, küresel sorumluluk fikrine temel oluşturan birtakım kavram ve teoriler üzerine yoğunlaşan detaylı bir ders programı sunuyor. Bu çalışmanın yanısıra, 15-16 Mayıs tarihlerinde, Brookings Enstitüsü ve Paris School of International Affairs of Sciences Po tarafından Paris’te düzenlenen “Academia and Global Civics” adlı toplantıda, aralarında Ghassan Salame, Kemal Derviş, Nihat Berker, Thomas Pogge gibi isimlerin de bulunduğu 21 akademisyen ve uzman yer almış. Toplantıda, katılımcılar küresel sorumluluk fikrinin bugününü ve geleceğini bağlı bulundukları kurum çerçevesinden değerlendirirken, küresel sorumluluk dersleri kapsamında işbirliği yollarını analiz etmişler.

Küresel sorumluluk fikrinin üniversite eğitiminde yer alması yönündeki atılan bir diğer somut adımı, Sabancı Üniversitesi’nde 2010-2011 döneminde düzenlenen Küresel Sorumluluk Seminerleri oluşturuyor. Yazının başında da belirtildiği gibi seminerler, Hakan Altınay ve Nihat Berker tarafından Karaköy Minerva Han’dadüzenlendi. Üniversite öğrencilerinin yanısıra tüm çalışanlara da açık olan seminerleri, katılımcıların aktif paylaşımını barındıran atölye çalışmaları olarak da nitelendirmek mümkün. Altı seanstan oluşan seride, katılımcılar çeşitli görsel ve yazılı kaynaklardan yola çıkarak küreselleşme ve küresel sorumluluk eksenindeki birçok konuyu masaya yatırıp görüşlerini paylaştılar.

İlk seansta, küresel sorumluluk fikrine bir temel oluşturması için küreselleşme kavramı ve yaşadığımız dünyanın mevcut durumu üzerine düşünüp fikirlerini paylaşan katılımcılar; bir sonraki atölye çalışmasında, karşılıklı bağımlılıklarımızın belki de en açık şekilde altını çizen çevresel problemler ve küresel ısınma üzerinde yoğunlaştılar. Üçüncü oturumun konusu ise, tüm dünya tarafından büyük bir insanlık suçu olarak kabul edilen soykırım meselesiydi. Katılımcılar, soykırım çerçevesinde uluslararası kurumların işlevselliği ve bu insanlık suçunu durdurmak için her birimize düşen sorumluluklar üzerine görüşlerini paylaştılar. Sonraki seanslarda yoksulluk, daha genel çerçevede kurumsal ve bireysel sorumluluklar üzerine tartışan katılımcılar, en son seminerde, Kemal Derviş’in de katılımıyla Derviş’in A Better Globalization kitabı üzerinden küresel sorumluluk anlayışı ve somut çözüm önerileri üzerine hem Kemal Derviş’in görüşlerini dinleme fırsatı buldular hem de kendi değerlendirmelerini paylaştılar.

Hayatlarımızın birbirinden bu derece etkilendiği ve kaderlerimizin yan yana durduğu dünyamızın sorunları üzerine düşünen, kafasında soru işaretleri bulunan ve çözüm için kendi yaşadığımız coğrafyanın sınırlarını aşan bir sorumluluk ve vicdan anlayışının gerekliliğine inanan katılımcılar, bu etkinliğe gönüllü olarak zaman ayırdılar, mesai harcadılar. Üniversitemizde düzenlenen Küresel Sorumluluk Seminerler Serisi ile oldukça küçük bir grupla da olsa bu alanda düşünmek, tartışmak ve paylaşmak yönünde çok önemli somut bir adım atıldı. Bu küçük grubun neredeyse tamamı bu etkinliğin, bir üniversite dersi olarak tüm öğrencilere sunulması ve herkesin bu konular üzerine düşünmesi gerektiğine inanıyor. Aralarında Hakan Altınay, Kemal Derviş ve Nihat Berker’in de bulunduğu çeşitli ülkelerden birçok uzman ve akademisyen tüm üniversite gençliğinin bu yeni ve elzem sorumluluk anlayışı üzerine düşünebilmeleri için kafa yoruyorlar ve tartışıyorlar. Bu yönde, Sabancı Üniversitesi’nde çok önemli bir başlangıç yapıldı; bizler de üniversite eğitiminin bir parçası olmasını dilediğimiz daha geniş katılımlı dersler ve kendi çabalarımızla düzenleyebileceğimiz etkinliklerle küresel sorumluluk anlayışının bir parçası olabilir, tüm dünya gençliğiyle bu konuları tartışabiliriz.

18. İstatistiksel Fizik Günleri Sabancı Üniversitesi'nde Başladı

18. İstatistiksel Fizik Günleri 30 Haziran - 2 Temmuz 2011 tarihlerinde FMAN 1099'da gerçekleşecek.

Konferansın ana konuşmacısı Eugene Stanley (Boston Üniversitesi), suyun istatistiksel fiziği ve ekonofizik konularında iki seminer verecek. 14 farklı davetli konuşmacının en yeni bilimsel bulgularını sunacağı toplantıda, kırkın üzerinde genç araştırmacının kısa konuşmaları dinlenebilecek.

Son yılların güncel malzemesi grafenin temelleri ile hakkındaki en yeni teorik deneysel gelişmeleri öğrenmek, Cumartesi sabahı İstatistiksel Fizikte Temel Problemler oturumunda mümkün olacak.

Katılım ücretsizdir. Kayıt ve diğer bilgiler için tıklayın

Ana konuşmacı Eugene Stanley hakkında bilgiye buradan  ulaşabilirsiniz.

7. Türkiye Nanobilim ve Nanoteknoloji Konferansı (NanoTR VII) Sabancı Üniversitesi'nde başladı

21. yüzyılın en önemli gelişmelerinden biri olarak değerlendirilen ‘nanoteknoloji’ alanında ülkemizde düzenlenen en kapsamlı konferans olan Nanobilim ve Nanoteknoloji Konferansı’nın yedincisi  (NanoTR VII-2011) 27 Haziran 2011 - 1 Temmuz 2011 tarihleri arasında Sabancı Üniversitesi kampüsünde düzenleniyor.


27 Haziran -1 Temmuz 2011 tarihleri arasında Sabancı Üniversitesi kampüsünde ve  Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde gerçekleşecek 7. Nanobilim ve Nanoteknoloji Konferansı (NanoTR VII – 2011) kapsamında alanlarında uzman olarak tanınmış konuşmacılar ve katılımcılar, çalıştıkları alanlardaki son gelişmelere ilişkin önemli bilgiler ve açıklamalar sunacaklar.

Her yıl farklı bir üniversitenin ev sahipliğini yaptığı 7. Nanobilim ve Nanoteknoloji Konferansı'nın (NanoTR VII – 2011) amacı, ülkemizde ve dünyada nanobilim ve nanoteknoloji alanında araştırma yapan temel bilim, mühendislik, eczacılık ve tıp gibi farklı disiplinlerden bilim insanlarını, araştırmacıları, öğrencileri ve sanayi kuruluşlarını biraraya getirerek ilgili alanlardaki son gelişmelerin tartışılması ve bir sinerji oluşturarak yeni açılımlara doğru adım atılmasını sağlamaktır.

Nanobilim ve Nanoteknoloji Konferansı Hakkında:

İlk NanoTR konferansı, 2005 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde Prof. Dr. Oğuz Gülseren, Prof. Dr. Raşit Turan ve Prof. Dr. Atilla Aydınlı tarafından düzenlendi. Türkiye’de nanobilim ve nanoteknoloji alanında çığır açan bu konferans, tüm disiplinlerden bilim insanlarını, araştırmacıları ve öğrencileri bir çatı altında topladı. Geçen zaman içinde NanoTR, dünyanın her yerinden katılımcı çeken bölgesel çapta bir konferans halini aldı.

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu soruyor: “Toplumsal Cinsiyet Analizinden Kim Korkar?”

Dünyaca ünlü feminist düşünür ve akademisyen Cynthia Enloe, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından düzenlenen konferansta “Toplumsal Cinsiyet Analizinden Kim Korkar? Feminist Merakı Akıllı Sorular Sormak İçin Kullanmak” başlıklı bir konuşma yaptı.


Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu; kadın çalışmaları, uluslararası siyaset, milliyetçilik ve militarizm alanlarını önemli ölçüde etkilemiş, dönüştürmüş; feminist düşünür ve akademisyen Cynthia Enloe’yi konuk etti.

Clark Üniversitesi Kadın Çalışmaları ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde profesör olan Cynthia Enloe, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından 14 Haziran 2011 Salı günü, Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Han’da düzenlenen konferansta, “Toplumsal Cinsiyet Analizinden Kim Korkar? Feminist Merakı Akıllı Sorular Sormak İçin Kullanmak” (Who is Afraid of Gender Analysis? Using Feminist Curiosity to Ask Smart Questions) başlıklı bir konuşma yaptı. Konferansa, birçok üniversite ve sivil toplum kuruluşundan temsilciler katıldı.

Cynthia Enloe konuşmasına toplumsal cinsiyet ile ilgili soru sormanın bir tabu olduğunu söyleyerek başladı. Birçok insan için toplumsal cinsiyet konularında soru sormanın zor olduğunu ve hatta bu konu ile ilgili soru sormaktan korktuğunun altını çizen Enloe, konuşmasında toplumsal cinsiyet konusunda soru sorulmasını reddetmenin  altında yatan sebepleri de sorguladı.

Cynthia Enloe çalışmalarında, “Erkek olmak ve kadın olmak”, “kadınlar nerededir, erkekler nerededir?”, ve “Erillik ve dişilik nedir?” kavramlarını sıklıkla sorguladığını ifade etti. Genelde çoğu insanların aklına kadına dair sorular sormanın gelmediğini veya bilinçli olarak sorumluluk almamak adına kadına dair soruları sormayı reddettiğini söyleyen Enloe, doğal afetler konusunu kullanarak feminist aklı kullanmanın nasıl bir fark yaratabileceğini gösterdi. Çalışmalarında rastladığı bir bulgunun da doğal afet olaylarında kadınların yaşamlarını yitirme oranlarının erkeklere göre daha fazla olduğunu söyleyen Enloe, 2005 yılı sonunda Hint Okyanusu’nda yaşanan tsunami olayından da örnekler verdi. Katılımcılardan bunun sebebini düşünmelerini isteyen Cythia Enloe, bu durumun toplumsal cinsiyet olgusu ile bağlantısını açıkladı. Toplum yapısı itibariyle kadınların evde olmalarının, çocuklarla ilgilenmelerinin etkenler arasında yer aldığını söylerken, diğer önemli faktörlerin de erkeklerin çocukluklarından bu yana koşmak, tırmanmak ve yüzmek gibi konularda eğitildiğini ancak kadınların bunlardan uzak tutulması olduğunu ifade etti.

Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının dünyanın en güçlü sivil toplum kuruluşlarında bile görülebildiğine dikkat çeken Cynthia Enloe, dünyada 98 ülkede yoksulluk ve adaletsizlik gibi konularda mücadele veren OXFAM’dan örnek verdi. Bu organizasyon içinde “tehlikeli”, “acil” ve “kriz” gibi içerikleri olan birimlerin maskülen yapısına, maskülen olması gerekliliği düşüncesine, dikkat çekti. Enloe, organizasyon içinde “eğitim” biriminin feminen olduğunu dile getirirken, diğer birimlerin feminen bir yapıya sahip olmasının, birimin değerini düşüreceği düşüncesine dikkat çekti. Enloe ayrıca, feminen olduğu düşünülen birimlere yeterli kaynak akışının sağlanamaması nedeniyle gerekli etkiyi yaratamadığını da bildirdi.

Sempozyum birçok mecrada haber olarak da yer aldı.

Sabancı Üniversitesi, 12. lisansüstü ve 9. lisans eğitimi mezunlarını törenle verdi. Sabancı Üniversitesi bu yıl 735 yeni mezun verdi

25 Haziran Cumartesi günü, Sabancı Üniversitesi Kampusu’nda düzenlenen Mezuniyet Töreni’nde, 11 doktora, 129 yüksek lisans ve 595 lisans olmak üzere toplam 735 öğrenci diplomasını aldı. Sabancı Üniversitesi bu yıl; ABD, Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Filistin, Hindistan, İran, Mısır, Rusya ve Ukrayna olmak üzere 12 ülkeden öğrenci mezun etti.

Video: 2011 Mezuniyet Töreni



Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada gençlere seslenerek, “Yeni,  çağdaş bir Türkiye’yi sizler yaratacaksınız” dedi. Konuşmasında genel seçime de değinen Güler Sabancı, “Yeni parlamentonun yapması gereken ilk ve en önemli iş, Türkiye’nin ilk sivil anayasasını oluşturmaktır” dedi. Sabancı, seçimlerle ilgili son olarak, seçmenlerin görevini yaptığını, artık sıranın seçilenlerde olduğunu ifade etti.

Mezunların son derslerinde bu yıl; 2010 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri sahiplerinden, Harvard Üniversitesi öğretim üyesi, Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Cemal Kafadar “Çevremiz, Komşularımız ve Biz” başlıklı bir konuşma yaptı.



Sabancı Üniversitesi, 25 Haziran 2011 Cumartesi günü, lisansüstünde 12. dönem, lisans programlarında 9. dönem mezunlarını verdi. Mezunlar diplomalarını, üniversitenin Tuzla’daki kampüsünde gerçekleşen ve yaklaşık 5 bini aşkın kişinin katıldığı törenle aldılar. Törende, fakülte birincilik ödülleri de sahiplerini buldu. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Birincisi Ömercan Yüksel, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Birincisi Semih Üslü, Yönetim Bilimleri Fakültesi Birincisi ise Buse Büket oldu.

Törende, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker’in yanı sıra, lisansüstü mezunları adına Olena İzhak ve lisans mezunları adına Veysel Süleyman Sönmez birer konuşma yaptılar. Ayrıca SÜMED (Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği) Başkanı Tunç Acarkan bir konuşma gerçekleştirdi.



Mezuniyet törenine ayrıca, Sabancı Üniversitesi’nin, Sabancı Ailesi ve Sabancı Vakfı dışında Sabancı Üniversitesini destekleyerek,  gelecek akademik yıl başında üniversite yerleştirme sisteminde 20 öğrencinin daha burs imkanlarından faydalanmasına katkı sağlayacak ALSTOM ve GES Elektrik firmalarının temsilcilerine de desteklerinin anısına tuğla takdim edildi. 

“Sabancı Üniversitesi gelecek 10 yıllık hedeflerini hayata geçirmek için başarıyla yol almaya devam ediyor”
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı konuşmasına, büyüyen ve gelişen Türkiye’nin, dünyada ve yakın coğrafyasındaki rolünün daha çok tartışıldığı günümüzde, bu kadar genç ve pırıl pırıl insanı bir arada görmenin geleceğe dair umutların çoğalttığını belirterek sözlerine başladı. Sayıları 5 bine yaklaşan Sabancı Üniversitesi mezunlarının, gerek akademik dünyada gerekse iş hayatında söz sahibi ve lider olmaya başladıklarının altını çizen Güler Sabancı, bu yıl ilk defa Sabancı Üniversitesi mezunlarından akademik kadrolara katılanlar olduğunu belirtti.



Geçen yılki mezuniyet konuşmasına atıfta bulunan Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi’nin gelecek 10 yıllık hedeflerini hatırlatırken, geçen bir yıllık süre zarfında, Sabancı Üniversitesi’nin Rektör Nihat Berker liderliğinde hedefleri hayata geçirmek için başarıyla yol almaya devam ettiğini söyledi.

Güler Sabancı, önümüzdeki günlerde resmi açılışının gerçekleşeceği Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (SUNUM) dünyada bilim ve teknolojinin bugün geldiği nokta olan nanoteknoloji alanında, tüm yaşamı etkileyecek öncü uygulamaları içeren araştırmalara evsahipliği yapacağını vurguladı.

Sabancı Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği uluslararası işbirliklerine de değinen Güler Sabancı, MIT Sloan School of Management işbirliği, Central European University ortak programları, Alman Mercator Vakfı ile önümüzdeki günlerde başlangıcı yapılacak girişimi örnekler arasında sıraladı. Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi’nin projelerde uluslar arası araştırma fonlarından en yüksek seviyede faydalanmaya devam ettiğini belirtti.

Global sorunlar üzerine yapılan araştırmaların da devam ettiğinin altını çizen Güler Sabancı, sadece yakın çevreye değil, dünyaya karşı sorumluluklarının olduğunun bilincinde olduklarını ifade etti. Bu kapsamda, İstanbul Politikalar Merkezi’nin yeni girişimlerini desteklerken, İstanbul Uluslararası İklim ve Enerji Merkezi’nin de kuruluşunu gerçekleştirdiklerini söyledi.



“Yeni, çağdaş bir Türkiye’yi sizler yaratacaksınız”
Konuşmasında gençlere seslenen Güler Sabancı, “Zaman zaman zor seçimlerle karşı karşıya kalabilirsiniz. İşte o zaman üniversitenizi ve size verilmeye çalışılan ‘evrensel değerleri’ hatırlayın; bilginin gücü, insan hakları, kadın erkek eşitliği, özgür düşünce ve bireye saygı gibi… Burada öğrendiklerinizi, kazandığınız değerleri, tanıdığınız örnek kişileri hatırlayın” dedi.

Güler Sabancı sözlerine, “Sabancı Üniversitesi’nde öğrendiğiniz değerlerle, çağdaş bireyler olarak tüm topluma katkı sağlayacaksınız. Şu anda içinde bulunduğunuz ruh halini hep hatırlayın. Başarı mutluluk demektir ve en büyük mutluluk da çağdaş bireyler olarak topluma sağlayacağınız katkılar olacaktır. Yaşadığımız çağın ideal bireyleri, insan haklarına duyarlı, çevreye karşı sorumlu, sürdürülebilirlik konusunu merkezi felsefesi haline getirmiş kişilerdir. Cesaretinizi bu değerlerden alacaksınız. Yeni, çağdaş bir Türkiye’yi sizler yaratacaksınız” şeklinde devam etti.

“Yeni parlamentonun yapması gereken ilk ve en önemli iş, Türkiye’nin ilk sivil anayasasını oluşturmaktır”

Seçim sürecini geride bıraktığımızı ifade eden Güler Sabancı, seçime katılımın yüzde 87, temsilin ise yüzde 95 olduğunu ve çok iyi bir parlamento oluştuğunu söyledi.

Güler Sabancı; “Yeni parlamentonun yapması gereken ilk ve en önemli iş, Türkiye’nin ilk sivil anayasasını oluşturmaktır. Bu yeni anayasa, biraz önce bahsettiğim çağdaş değerleri göz önünde bulundurarak, birey odaklı olmalıdır. Ülkemizin, insanı odağa alan bireysel hak ve özgürlükleri öne çıkaran, gerçek anlamda liberal ve demokratik bir anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır. İnsan odaklı bir çerçevede, Türkiye’nin tüm sorunlarını çözebiliriz. Teker teker sorunları tartışmak ve çözümü zorlaştırmak yerine, daha büyük bir ideal için, yani yeni, çağdaş, sivil bir anayasa yapmak için çalışmalıyız. Herkes sorumluluğunu bilmeli. Türkiye seçmeni seçimlerde görevini yaptı, şimdi artık sıra seçilenlerde” dedi.

Gürsel Sönmez Ödülleri 4 mezuna verildi
Mezuniyet töreninde, 2006 yılında vefat eden Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Gürsel Sönmez anısına düzenlenen ödüller de sahiplerine verildi. Bu yıl Dr. Gürsel Sönmez  Araştırma Ödülü’ne; Elektronik Mühendisliği Doktora programından Yalçın Yamaner,  Matematik Doktora programından Nilay Duruk Mutlubaş, Endüstri Mühendisliği Doktora programından İbrahim Muter ve Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Yüksek Lisans programından Halit Erdoğan layık görüldü.

Keplerin atılmasının ardından öğrenciler, Ayhan Sicimoğlu’nun canlı müziği ve dans gösterisiyle keyifli dakikalar yaşadılar. Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı danslara katılarak öğrencilerin mezuniyet sevincini paylaştı.

Cemal Kafadar “Çevremiz, Komşularımız ve Biz” başlıklı bir konuşma yaptı

Mezunların son derslerinde bu yıl; 2010 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri sahiplerinden, Harvard Üniversitesi öğretim üyesi, Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Cemal Kafadar konuşmacı oldu. Kafadar, “Çevremiz, Komşularımız ve Biz” başlıklı bir konuşmasında, insanın doğal ve tarihi çevre ile etkileşimine değindi.

Sabancı Üniversitesi 2010 – 2011 mezunlarını veriyor

Sabancı Üniversitesi, lisansüstünde 12. dönem, lisans programlarında 9. dönem mezuniyet töreni 25 Haziran 2011 Cumartesi günü, Mütevelli Heyeti Güler Sabancı ve Rektör A. Nihat Berker’in katılımıyla gerçekleşecek.

Mezunlar, üniversitenin Tuzla’daki kampüsünde gerçekleşecek törenle diplomalarını alacak. Törende, 2006 yılında vefat eden, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Gürsel Sönmez anısına düzenlenen ödüller de sahiplerini bulacak.

Törende, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Rektör Prof. Dr. Nihat Berker’in yanı sıra, lisansüstü mezunları adına Olena Izhak, lisans mezunları adına Veysel Süleyman birer konuşma yapacak. Törende Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Tunç Acarkan da yeni mezunlara seslenecek. Keplerin atılmasının ardından öğrenciler, Ayhan Sicimoğlu’nun canlı müziği ile unutamayacakları bir mezuniyet yaşayacaklar.

Program:
Tarih: 25 Haziran 2011, Cumartesi
Saat: 19:00
Yer: Sabancı Üniversitesi Orhanlı, Tuzla

Servis saatleri için tıklayın

Foto Galeri 

Geçmiş yılların mezuniyet fotoğrafları

Bu Akşam Gerçekleşecek 2010 - 2011 Akademik Yılı Kapanış Konferansı Cemal Kafadar'dan

Mezuniyet törenlerimiz, ilk mezunlarımızı vermeye başladığımız 2000 yılından itibaren üniversitemizin kurumsal belleğini güçlendiren önemli etkinliklerimizden olmuştur. Her yıl mezuniyet töreninden bir gün önce mezuniyet sınıfına verilen “Akademik Yıl Kapanış Konferansı” da bu çerçevede bir gelenek haline gelmiştir.

Akademik Yıl Kapanış Konferansı konuşmacısı, her yıl, Mezuniyet Sınıfının inisiyatifi ile sürdürülen, demokratik ve katılımcı bir seçim süreci sonucunda belirlenmektedir. Bu seneki konuşmacımız,  2010 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri sahiplerinden ve  Harvard Üniversitesi öğretim üyesi, Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Cemal Kafadar olacak.

Kafadar 'Çevremiz, Komşularımız ve Biz' başlıklı bir konuşma yapacak. 

Tüm Sabancı Üniversitesi mensupları konferansa davetlidir.

Öğretim üyelerimiz ile mezunlarımızın Kapanış Konferansı'na cübbeleriyle katılmaları akademik geleneğin gereğidir.

ÖNCEKİ KAPANIŞ KONFERANSI KONUŞMACILARI FOTO GALERİ




‘Dijital Mahremiyet’ Türkiye’de ilk kez uluslararası boyutta tartışıldı

Sabancı Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “Privacy: Beginning or the End?” (Mahremiyet: Başlangıç mı, Son mu?) konulu uluslararası konferansta digital mahremiyet konusu Türkiye ve çeşitli ülkelerden konuyla ilgili uzman ve bilim insanları tarafından Türkiye’de ilk kez ele alındı.

Sabancı Üniversitesi’nin koordinasyonunda devam eden MODAP Projesi kapsamındaki konferansta, mahremiyetin bireysel, toplumsal ve kurumsal boyutları; mahremiyetin sınırları ve kapsamı; bilgi ve iletişim platformları (her türlü medya, sosyal paylaşım ağları) ile mahremiyet çıkarları arasında denge kurulması; bireylere dair bilgilerin mahremiyet gözetilerek toplanması, saklanması, kullanılması ve benzeri sorunlar Avrupa Komisyonu, Almanya, İsrail, ABD, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’den katılan uzmanlarla bugün tartışıldı.

Faruk Eczacıbaşı

Faruk Eczacıbaşı: "Türkiye'de kişisel verilerin korunması anayasal hak olsa da mahremiyet ve kişisel veri korunması konusunda spesifik bir yasa henüz yok.”

İki gün sürecek konferansın bu sabah gerçekleşen açış konuşmasını Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı yaptı. Faruk Eczacıbaşı konuşmasında; "Türkiye'de kişisel verilerin korunması anayasal hak olsa da mahremiyet ve kişisel veri korunması konusunda spesifik yasası yok. 2003'den beri yürürlüğe girmeyi bekleyen bir yasa taslağı var. AB'nin yaptığı baskılar sonucunda bu yasa taslağının kısa süre sonra yürürlüğe girmesi gerekiyor. Bu yasa yürürlüğe girse bile mahremiyetin korunması konusunda Türkiye'nin yapacağı çok şey var" dedi. Konuşmasında G-8 zirvesinde dijital mahremiyetin tartışıldığını ve liderler tarafından farklı görüşler dile getirildiğini hatırlatan Eczacıbaşı, mahremiyet ihlallerine karşı dünya liderlerinin açıklamalarından örnekler de sundu. Eczcıbaşı konuşmasını internetteki ebediyet ve mahremiyet konusunun teknik yönlerinin yanı sıra sosyal ve hukuksal boyutlara dikkat çekerek tamamladı.

Paul Hearn : “Veri koruma sisteminin yanı sıra internette unutulma hakkı da önemli.”

Eczacıbaşı’nın ardından konuşan AB Komisyonu Bilgi ve Medya Genel Müdürlüğünden Paul Hearn; MODAP projesinin interdisipliner bir yapı ile mahremiyet konusunda teknolojik, yasal ve sosyal boyutta farklı aktörleri biraraya getirdiğine dikkat çekerek, bu yönüyle AB Komisyonu’nun desteklediği bu alandaki en önemli proje olduğunu vurguladı. Hearn veri koruma sisteminin yanı sıra internette unutulma hakkının da önemli olduğunu söyledi. Konuşmasında geleceğin yeni teknolojileri hakkında da katılımcılara bilgi veren Hearn; “Sabancı Üniversitesi’nin koordinasyonundaki MODAP projesinin asıl amacı, mahremiyet konusundaki tartışmaların sonucunda yeni edinimler ve inovasyonlar ortaya çıkarmaktır .” dedi.

Hakan Kızılaslan

Konferansın bir başka konuşmacısı Ankara Bilişim Suçları ve Genel Hazırlık Büroları Cumhuriyet Savcısı Hakan Kızılaslan ise ‘Soruşturma usulleri, ceza hukuku ve özel hukuk açısından veri’ başlıklı konuşmasında ‘Bilişim Suçları’ üzerinde durdu. Bilişim teknolojisinin son 10-15 yılda başdöndürücü hızla geliştiğini ve sorunların da buna paralel olarak ansızın ortaya çıktığını anlattı. Özel hayatın gizliliğinin sınırları üzerinde duran Kızılaslan; özel hayatın gizliliğinin anayasa ile güvence altına alındığına dikkat çekti. Kızılaslan konuşmasında ayrıca; “Bilişim teknolojilerinde herşeye rağmen özgür mü olalım, yoksa bir takım koruma güdüleri ve korkularımızla daha mı kısıtlayıcı olalım, bunu toplum olarak sosyolojik ve bilişim anlamında tartışmamız lazım.” dedi.

Caroline Goemans-Dorny

Interpol Veri Koruma Konsey Üyesi Caroline Goemans-Dorny: Herkes ücretsiz şekilde Interpol dosyalarına erişmek isteyebilir. Kişilerin bu dosyalara karşı iddiada bulunma hakkı da vardır, bu incelenir ve sonuçta bir haklı çıkma durumu varsa dosya kaldırılır.” dedi.

Konferansa Fransa’dan katılan Interpol Veri Koruma Konsey Üyesi Caroline Goemans-Dorny ‘Bir araç olarak uluslararası polis operasyonlarında veri koruma’ başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasına suç kavramının global bir boyut kazandığını söyleyerek başlayan Goemans, siber suçlara atıfta bulundu. Katılımcılara Interpol’un global veri tabanı ve veri araçları hakkında bilgi veren Goemans, sistemsel zorluklarına örnek olarak, Interpol üyesi 188 ülkenin birbirinden çok farklı veri koruma stansartlarına sahip olmaları ile yasal ve siyasal işlemlerdeki farklılıklarına değindi. Interpol’un iki önemli prensibi olarak ise herbir üye ülkenin ayrı ayrı ulusal egemenlik prensiplerine uygun ve tarafsızlık ilkesinden hareketle çalıştıklarının altını çizdi. Konuşmasının sonunda Goemans Yasal İşlem Bürosu tarafından bütün faaliyetler denetlendiğini söyleyerek Kırmızı Bültenler Interpol’un halka açık internet sitsinde yayınlanır. Herkes ücretsiz şekilde Interpol dosyalarına erişmek isteyebilir. Kişilerin
bu dosyalara karşı iddiada bulunma hakkı da vardır, bu incelenir ve sonuçta bir haklı çıkma durumu varsa dosya kaldırılır.” dedi.


Fatih Akpınar

Elektronik koruma sektöründe veri koruma üzerine ise Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) Sektörel Rekabet ve Tüketici Hakları Daire Başkanı Fatih Akpınar bir konuşma yaptı. Türkiye’deki kisişel verilerin korunması sorumluluğunun BTK’da olduğunu söyleyen Akpınar, gizli bilgilere usulsuz olarak erişenlere uygulanan yaptırımlara da değindi. Veri güvenliğini sağlarken, verileri işleyerek gelir etme etmeye çalışan firmaların bulunduğunu, bankacılık, GSM numaraları, adres bilgileri gibi kişisel verilerin üçte birinin tek bir firmanın elinde olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi.

MODAP Projesi Nedir?

Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve Sabancı Üniversitesi liderliğinde yürütülen MODAP (Mobility, Data Mining and Privacy - Mobilite, Veri Madenciliği ve Mahremiyet) projesi, dijital iletişimin mahremiyete yönelik sorunları ile ilgili farkındalık yaratmayı amaçlıyor. 7 AB ülkesinden 11 kuruluşun katılımıyla yürütülen bu proje, Türkiye’den bir kurumun “Future and Emerging Technologies” (Geleceğin Teknolojileri) alanında koordine ettiği ilk proje olma özelliğini taşıyor.

Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Abone ol