Ana içeriğe atla

Sabancılı Yelkencilerin Dünya Başarısı

Yelkenci öğrencilerimizden Efe Sezik ve İlker Avimelek bu sene Amerikanın doğu kıyısında gerçekleştirilen ve 5 ayaktan oluşan Kuzey Amerika Farr 40 şampiyonasına katıldılar. Öğrencilerimiz Türk yelken takımında Key west, Miami, Annapolis ve Newport'ta yarıştı. Son olarak da geçen bir hafta boyunca Rolex Dünya Şampiyonasında birbirlerine rakip olarak Chicago Michigan gölünde dünyanın en başarılı yelkencileriyle  yarıştılar.

Türk yelkencilik tarihinde belkide en üst seviyeye çıkılmış bu organizasyonlarda en genç iki yelkenci olarak yarışan öğrencilerimiz elde ettikleri başarılar ile Yelkencilikte adlarından söz ettirdi.

Farr 40 tipi 40 feet boyundaki yarış yatlarının "one design" denen tamamen aynı şartlarda yarıştığı şampiyonalarda  ve dünyanın önde gelen profesyonel yelkencilerinin katıldığı bu yarışların sonuncusu Rolex Farr40 Dünya Şampiyonası'nda yarışan Efe Asterisk UNO yatında İlker ise Provezza 8 yatında yarışlara katıldı. Yarışların son gününde ilk defa bir Türk ekibi, Asterisk UNO Dünya Şampiyonası'nda 1. lik elde ettiler ve genel klasmanı 12. olarak tamamladılar.

Oryantasyon'12 kareleri

Lisans Oryantasyonu 2012 (Oryantasyon'12) 20 ve 21 Eylül'de gerçekleşti. 2012 girişli Sabancı Üniversiteliler kampüslerinde dolu dolu iki gün geçirdiler.

Foto Galeri

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES)

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES)

ALES İle İlgili Bilgiler

Başvuru Süresi

:

24 Eylül – 3 Ekim 2012

Sınav Tarihi

:

11 Kasım 2012, saat: 09:30

Başvuru Hizmet Ücreti

:

3 TL

Sınav Ücreti

:

40 TL

Yeni Şifre Edinme Ücreti

:

2 TL

 

 

1. ALES Kılavuzu ve Aday Bilgi Formu Temini

Sınava katılmak isteyen adaylar, www.osym.gov.tr adresinden aşağıdaki bilgilere ulaşabilirler. Kılavuz dağıtımı yapılmayacaktır.

 

  • Başvuru Kılavuzu
  • Aday Bilgi Formu
  • Başvuru İşleminde Adayların İzleyeceği Yol
  • Başvuru Merkezleri

 2. Başvuruların Yapılması

  • 2010, 2011, 2012 yıllarında ÖSYM’nin yapmış olduğu herhangi bir sınava başvuru merkezi aracılığı ile başvurmuş olan adaylar, 2012-ALES Sonbahar Dönemi başvurularını bireysel olarak internet aracılığıyla kendileri yapacaklardır.
  • Belirtilen dönemde herhangi bir sınava başvuru merkezi aracılığıyla başvurmamış adaylar 2012-ALES Sonbahar Dönemi başvurularını başvuru merkezleri aracılığıyla yapacaklardır.
  • Başvurusunu başvuru merkezinde yapacak adayların randevu almaları gerekmektedir. 

3. Sınav Ücretinin Yatırılacağı Bankalar

 

Şube

İnternet

T. Halk Bankası

Tüm şubeler

Evet

T. Vakıflar Bankası

Tüm şubeler

Evet

T.C. Ziraat Bankası

Tüm şubeler

Evet

Akbank

Tüm şubeler

Evet

Kuveyt Türk Katılım Bankası

Tüm şubeler

Evet

Denizbank ve Türk Ekonomi Bankası

Tüm şubeler

Evet

4. Başvuru Merkezi Aracılığıyla Yapılacak Başvurularda Dikkat Edilecek Hususlar

  • Bizzat teslim edilmeyen, Aday Bilgi Formunun teslim alınması mümkün değildir
  • www.osym.gov.tr adresinde yer alan Aday Bilgi Formunun eksiksiz ve doğru olarak doldurulmuş olması,
  • Başvuru Merkezine gelmeden önce sınav ücretinin bankaya yatırılmış olması,
  • T.C. Kimlik numarası bulunan, fotoğraflı, ve soğuk damga ile onaylı kimlik belgesiniyanlarında bulundurmaları gerekmektedir.

 Başvurularınız için, saat 16:00' a kadar Öğrenci Kaynakları Birimi G036 no.lu odadan Çağlar Akpınar ile iletişime geçebilirsiniz. (Telefon no: 0216 4839361)

 Sınava girecek adaylara başarılar dileriz.

 Öğrenci Kaynakları Birimi

SUdergi yeni ekibini arıyor

Üniversitemizin dergisi SUdergi yeni akademik yıl ile birlikte;

   * Yeni yazı kurulu üyelerini,
    * Yazarlarını,
    * Muhabirlerini arıyor.



SUdergi; Sabancı Üniversitesi bireyleri arasında bilgi ve fikir alışverişini güçlendirmek, topluluk üyelerini birbirlerinden ‘haberdar’ etmek amacıyla yayınlanan yarı popüler bir kültür dergisidir.

SUdergi’yi Sabancı Üniversiteliler çıkarıyor!
Dergide, ele alınan konular, kültür, sanat, tarih, ekonomi, mühendislik, çevre, edebiyat, spor v.b. çok farklı ve çeşitli olmakla birlikte tüm haber-yazı-röportaj-denemeler, bir biçimiyle üniversite ve üniversite topluluğuyla ilişkilidir.

SUdergi içerikleri Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri, mezunları ve çalışanlarından oluşan SUdergi Yazı Kurulu ve yazarları tarafından oluşturuluyor. Yazı Kurulu ya da yazarlar arasında yer almasa dahi, Sabancı Üniversiteliler dergiye yazı gönderebilir, konu önerisinde bulunabilir.

Siz de SUdergi ekibinde yer almak istiyorsanız isteğinizi belirten başvurunuzu dergi@sabanciuniv.edu adresine yazınız. Başvurular, tüm öğrencilerimize, çalışanlarımıza ve öğretim üyelerimize açıktır.

SUdergi ayrıca tablet olarak ISabancı Media'dan da takip ediliyor.

Not: Yazı kurulu üyeleri ve muhabirlerle gerçekleşecek görüşmelerin ardından üyeler seçilecek, yeni yazı kurulu ile dergi toplantısı yapılacaktır.

SUdergi yazarı olmak için başvuru:

e- mail: dergi@sabanciuniv.edu
Tel: 0216 483 9106

Rektörümüz Nihat Berker’den Yeni Akademik Yıl Mesajı

Sevgili Arkadaşlar,

Haftalardır Üniversitemizi ve kendimizi hazırladık, ve bu gün Yeni Akademik Yıl başlıyor.  Aramıza katılan yeni öğrencilerimize, öğretim üyelerimize ve çalışanlarımıza hoş geldiniz diyor, onlarla beraber bütün Sabancı Üniversitesi ailesine Yeni Akademik Yıl için en iyi dileklerimi sunuyorum.

Beraber özgürce çalışarak, enerji ve keyifle öğreneceğimize ve öğreteceğimize, gelişeceğimize ve geliştireceğimize, kişilere, topluma ve dünyaya hizmet edeceğimize, böylece başarılarımıza başarı katacağımıza emin olarak, sevgilerimle hepinizi selamlarım.

Nihat Berker

Mezunlarımızdan Disiplinlerarası Tiyatro

Fatih M. Akdan / SÜMED  

Bu yazı SUdergi'nin Mayıs 2012 sayısında yayımlanmıştır.

Tiyatroyu yeni medya teknolojileriyle buluşturarak alternatif sahneleme biçimleri yaratmak hedefiyle 2011 yılında kurulmuş bir topluluk olan Tiyatro POT ekibiyle geniş bir söyleşi yaptık. ’10 FASS Gizem Darendelioğlu, ’10 FENS Osman Koç ve ’11 FENS Burcu Karadeniz’in de aralarında bulunduğu Tiyatro POT, son dönemde in-yer-face akımının önde gelen yazarlarından Sarah Kane’in son yazdığı oyun “4.48 Psikoz” ile seyirci karşısına çıktı.

Tiyatroya başlama hikayenizden bahseder misiniz? Gizem Darendelioğlu (Yönetmen/ Oyuncu): Sabancı Üniversitesi SUOyuncuları'nda başladım. Emre Koyuncuoğlu ve Öner Erken gibi hocalarla çalıştıktan sonra; kendi bakış açımızı yansıtabileceğimiz, profesyonel eğitmen tarafından kontrol edilmeyen, kendi yağında kavrulacak bir üniversite tiyatrosunun temelini atmak istedik ve Oda TiyatroSU'nu kurduk. Son yıllarda dünya tiyatrosuna da damgasını vuran in-yer-face akımını araştırdık, oyunlarımızı çok kişilik sahneler, salonlar yerine dersliklerde, avlularda bir kerede 40-50 kişiden fazla seyirci almayan mekanlarda oynadık; böylelikle mutlak oyuncu hakimiyetine dayanan yapıyı kırmak; seyirciyle daha çok etkileşim halinde olmak üzerine seçtik oyunları. Ben bir yandan Mahşer-i Cümbüş Doğaçlama Tiyatro Oyunculuğu kurslarına gitmeye başlamıştım. Orada da,  5 yıl boyunca doğaçlama tiyatro oyunculuğu yaptım. Sezgin'le orada tanıştık. Okul bittiğinde edindiğimiz deneyimleri birleştirerek Tiyatro POT'u kurmaya karar verdik.

Burcu Karadeniz (Yardımcı Yönetmen): Tiyatroya Sabancı Üniversitesi Oda TiyatroSU ile başladım. Liseden beri tiyatro yapmak istemiştim ama üniversitede bunu gerçekleştirebildim. Bir yandan Mekatronik bölümünde okuyordum. Oda TiyatroSU tam aradığım gibi bir yerdi; alternatif tiyatro yapmak amacıyla kurulmuş, kendi yağında kavrulmayı tercih etmiş, samimi, içten bir topluluk. Bu şekilde ben de tiyatroya ilk adımımı atmış oldum. Serdar Sezgin Güvenç (Yönetmen): Üniversite yıllarında tiyatroya başladım. Üniversiteden sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi Oyunculuk Bölümü’nü kazandım. Burdaki eğitimin ardından Mahşer-i Cümbüş Doğaçlama Tiyatro Topluluğu’ndan doğaçlama tiyatro eğitimleri aldım. 

Osman Koç (Ses ve Etkileşim Tasarımı): Ben esasen, mezun olduktan sonra, üniversitede öğrendiğim farklı şeyleri nasıl uygulayabilirim, birleştirebilirim konusuna yoğunlaştım. Önce birkaç tiyatro oyununa ses tasarımı yaptım, dans performanslarına etkileşimli sahne tasarımı yaptım derken, Gizem projeden bahsedince dahil olmak istedim. Çünkü elektronik mühendisi olarak benim esas amacım, günümüzde teknoloji her alana entegre olabiliyorken, elimden geldiğince her alana uygulayıp denemekti.

Tiyatro Pot’tan bizlere bahsedebilir misiniz? Serdar Sezgin Güvenç: Nicelik anlamında çok fazla iş yapma kaygısı olmayan ama mutlaka yapılmamış ve örnek teşkil edilebilecek işleri kovalayan bir tiyatro ekibi Tiyatro POT. Kendine has üslubuyla, alternatif işler üretmeyi ve bu işleri de yeni medya teknolojileriyle desteklemeyi amaç edinmiş çok yeni bir ekip diyebilirim.
Gizem Darendelioğlu (Yönetmen / Oyuncu): Son yıllarda ana akımın dışında yeni akımlar ve yeni açılan tiyatrolar arttı. Bu bizim tiyatroya olan hevesimizi daha da perçinledi. Yeni oyunlar ve yeni biçimlerle kendimize özgü bir şekilde söz söylemek fikri çok heyecan vericiydi. Tiyatro ve performans sanatına dair yeni fikirler üretebilmek adına kurduk bu topluluğu. Madem çağdaş tiyatro yapıyoruz; biçimsel olarak da bunun hakkını vermeliyiz diye düşünerek yeni medya teknolojilerini tiyatroya entegre etme hedefiyle çıktık yola. Elektronik mühendisi, mekatronik mühendisi, endüstriyel tasarımcı, sinema-televizyoncu, görsel iletişim tasarımcısı gibi farklı alanlarda profesyonel kişilerden oluşuyor POT; bu ve başka alanlarda çalışmış ama tiyatro yapmak isteyen herkese de kapısı açık.

Tiyatronun teknolojiyle buluştuğu 4.48 Psikoz’dan bahsedebilir misiniz? Oyunun hazırlık aşamalarını anlatabilir misiniz?
Gizem Darendelioğlu:
4.48 Psikoz; benim son senemde interaktif sanat konulu bitirme projem olarak ortaya çıktı. İlgilendiğim iki ayrı alanı; tiyatro ve etkileşimli sanatı biraraya getirme fikri çok heyecan vericiydi, proje ilerledikçe gördüm ki bir o kadar da zor ve yorucuymuş. Tiyatro mizanseni, rejisi önceden belirlenmiş şeyler, buna oyuncunun hareketlerine göre hareket edecek bir görüntü sistemi eklediğimde iş sandığımdan daha zorlayıcı olmuştu. Açıkçası tek başıma altından kalkmak oldukça zordu. Fakat bu süreç sayesinde bu alana olan merakım ve hevesim arttı. Bitirme projem olarak sadece 15 dakikalık bir bölümünü sahneleyebilmiştim. Mezun olduktan sonra buna devam etmek ve projeyi tam anlamıyla gerçekleştirmek istiyordum; bunun üzerine bir ekip kurduk.
Serdar Sezgin Güvenç: Hazırlık aşaması uzun bir sürece yayıldı. Sahne tasarımından dramaturjisine, rejisinden oyunun teknolojiyle olan bağlantılarının yapılmasına kadar herkes çok emek sarf etti. Proje Gizem'in aynı zamanda bitirme projesi olduğundan ne yapacağımızı kabaca biliyorduk. Bu bizim işimizi biraz kolaylaştırdı. Fakat bu durum beraberinde daha iyisini istemeyi getirdi ve bu süreçte çok çalışmak gerekti. 5 aylık bir zamanın sonunda proje tam anlamıyla hayata geçmiş oldu. Bembeyaz, 3 bölmeli bir sahne tasarladık ve bu 3 ayrı bölme oyuncunun zihnini görüntüleyerek alternatif bir mekan tanımı sunan; kimi zaman önceden çekilmiş videolar, kimi zamansa sahnede o anda oluşan görüntüleri yansıtan bir görev üstlendi.
 

Osman Koç (Ses ve Etkileşim Tasarımı): Dramaturji çıktıktan sonra farkı mekanlarda nasıl uygularız diye bir teknik tasarım sürecine gittik. Yapılabilecek etkileşimleri paylaşıp bunlara dramaturjik anlamlar aradık. Sonuç olarak sahneye 3 kamera, 3 projektör ve yerel ağdan birbiriyle konuşan 3 bilgisayar koyarak oyuncu takibi yapan bir sistem geliştirdik.

Sosyal Medya’da ve insanların birebir Tiyatro Pot’a ve 4.48 Psikoz’a gösterdikleri tepkilerden bahsedebilir misiniz? Gizem Darendelioğlu: Videoları ve görüntüleri sahnede eş zamanlı olarak oyuncuyla etkileştirerek kullanmak çok yeni bir şey. Bu sistemin farkı, önceden oluşturulmuş video görüntülerinin yanısıra o anda sahnede bulunan oyuncunun hareketleriyle de yeni görüntüler oluşturabiliyor olması. Bu da ilk bakışta seyirci tarafından anlaşılamıyor, önceden kaydedilmiş oldukları varsayılabiliyor. İlerleyen projelerimizde bu sisteme daha da çok eğileceğiz. Kullandığımız video teknolojisiyle biz seyircinin oyuna adaptasyonunu kolaylaştırmaya çalıştık ama en nihayetinde 'bu dünyanın içinde yaşamak istemeyen' birinin adım adım sona gidişini izlemek hangi biçimde olursa olsun zor bir süreç. Bunun dışında, hayatın her alanında seyirci olmanın da ciddi sorumluluk olduğu düşüncesini aşılayarak seyirciyi duygusal ve düşünsel anlamda rahat bırakmayan bir oyun bu. Fakat karakter o kadar sahici ki, duygusal olarak herkesi içine alan bir tarafı var metnin. Oyundan ağlayarak çıkanlar oldu, gerilerek çıkanlar oldu, şarsılmış ve şok olmuş bir şekilde çıkanlar oldu. Genel anlamda izleyen herkesin, kendi içinde bir yere dokunduğunu gördük ve bu da bizi mutlu ediyor. 

Sabancı Üniversitesi’nde eğitim görmek size tiyatro konusunda ne gibi katkıda bulundu?
Burcu Karadeniz:
Sabancı Üniversitesi, interdisipliner çalışma ortamlarının yaratıcılığını bize aşıladı sanıyorum. Farklı altyapılara sahip insanlarla ortak projelere imza atmak konusunda daha rahatız. Tiyatro sonuçta bir ekip işi, ne kadar sizler iş bölümü yapsanız da yönetmen, rejisör, etkileşim sahne tasarımcısı vs. gibi herkesin birbiriyle iletişim içinde olması gerekir. Bu da bazen, herkesin farklı altyapılardan gelmesi ve farklı bakış açılarıyla probleme yaklaşmaları yüzünden, bir sürü soruna ve de görüş ayrılıklarına neden olabiliyor. Önemli olan doğru iletişim kurabilmek ve sunulan farklı fikirleri, doğrudan elemek yerine, tartışarak ve birbirini besleyerek en verimli cevaba ulaşmak. Bu süreç de her zaman yaratıcı cevaplar ortaya çıkarmıştır.

Gizem Darendelioğlu: Ben Sabancı Ünivesitesi'nde okumayı seçmenin hayatımda verdiğim en önemli karar olduğunu düşünüyorum; çok sevdiğim iki şeyi, tiyatro ve tasarımı burada öğrenmeye ve uygulamaya başladım. Okul sürecindeki tasarım-tiyatro koşturmacamı VACD bitirme projemde biraraya getirmeyi deneme imkanı buldum ve okul bittiğinde yaşadığım deneyimlerin verdiği özgüvenle tiyatro POT'u kurmaya cesaret ettim. Eğer başka bir okulda okusaydım hem tiyatroya hem de görsel iletişim tasarımına karşı aynı perspektife sahip olup olamayacağımdan emin değilim.
Osman Koç: Bana tiyatro konusunda değil de genel perspektif anlamında çok katkısı oldu. Mühendislik öğrencilerinin alması zorunlu olan mühendislik dışındaki dersleri sanat derslerinden alınca, etkileşimli sanat üzerine çalışmaya başladım. Şu anda da yaptığım iş zaten teknolojiyi sanat ve tasarımda kullanmak oluyor genelde. 

Son günlerdeki İstanbul Şehir Tiyatroları repertuar belirleme yetkisi konusunda ne düşünüyorsunuz? Gizem Darendelioğlu: Son senelerde tiyatro prodüksiyonlarına saldırılar oldukça arttı, "toplum ahlakına aykırı" oyunlar sahnelendiği gerekçeleriyle sahnelenen oyunların aleyhinde yazılar yazıldı, devlet tiyatrolarının kapatılması gerektiği görüşü ortaya atılıp bu açıktan açığa savunulmaya başlandı. Bütün bunların bilinçli ve sistematik saldırılar olduğunu görüyoruz ve bu çok üzücü. Şehir tiyatrolarında sahnelenecek oyunları belirleme yetkisinin bürokratlara bırakılmasını savunanlar "topluma uygun, halkın seveceği" oyunların seçileceğini yineliyorlar. Bu ne demek? Sanat böyle bir kısırlaştırma karşısında nasıl özgürce varlığını sürdürebilir? Tiyatroyla ilgili kararları tiyatrocular alır. Toplumsal yaşamın her alanına yavaş yavaş sızdırılan kısıtlamaların en sonunda tiyatroya da bulaşması bekleniyordu ama bu kabul edilemez bir karar. Bugün yaklaşık 5 bin kişinin katılımıyla bu karara karşı durmak için Taksim’deydik. Malesef umut etmek gittikçe zorlaşıyor ama yine de devam ediyoruz. Serdar Sezgin Güvenç: Çok vahim bir konu bu. Gelinen nokta tamamı ile güç gösterisinden başka birşey değil. Sanat, ehlinden alınıp ehlileştirilmek isteniyor. Tiyatro, bir ülkenin kültürünü ve gelişimini destekleyen en önemli araçlardan biridir. Nasıl olur da tiyatroyu bağımsız yapısından koparıp baskınız altına almayı hedeflersiniz. Bence bu başka bir şeylerin ayak sesleri. Sanat hiç bir zaman kısıtlamalara ve baskılara maruz kalmaz, kalmamalıdır. Biz bugün elimizden ve dilimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.  

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Gizem Darendelioğlu:
Son yıllarda özellikle özel tiyatroların artmasıyla seyirci sayısı eskiden olduğunun çok çok üstüne çıkmış durumda ve bu da sevindirici bir gelişme. Tiyatro kendini yeniledikçe, seyircisi de bunu farkediyor ve emeğin karşılığını veriyor. Tek bir tiyatro biçimi yok; tek bir doğru yok. Tiyatro tam da bunu aramanın; sorular sormanın, farklı doğruları bir arada var etmenin yeri. Her alanda, her biçimde söz söylemeli tiyatro; tiyatro herkes için çünkü. Son gelişmeler ışığında sadece tiyatrocular değil, seyirciler de tiyatrolarına sahip çıkmalı.  

 

Çalışanlar sınıfı / Admin English Course

Sabancı Üniversitesi çalışanları 3 yıldır İnsan Kaynakları ve Diller Okulu'nun ortaklaşa geliştirdikleri Çalışanlar İngilizce Kursu / Admin English Course ile İngilizcelerini geliştiriyorlar. Kursun öğretmenlerinden Okan Bölükbaş 'çalışan' öğrenciler Çiyse Öztan ve Mehmet Doğan ile İngilizce öğrenimlerini konuştu.

Çiyse Öztan - Okan Bölükbaş - Mehmet Doğan

Admin English kursuna ne zaman başladınız ve ne kadardır kurstasınız?

Çiyse: 2010 Mart ayında kursa başladım. 2,5 yıldır İngilizce kursuna devam etmekteyim.
Mehmet: Ben 4 Ekim 2011 Salı günü başladım ve 1 yıldır kurstayım.

Admin English kursunun size kazandırdıkları nedir?

Çiyse: Daha önceden okul yıllarından ve gittiğim İngilizce kursundan oluşturduğum bir İngilizce alt yapısı vardı. Ama esaslı olarak gramer bilgisini öğrenmem konusunda bu kurs bana çok yardımcı oldu. Konuşma dersleri sayesinde de artık yabancı arkadaşlarımla rahat bir şekilde konuşmaya başladım.

Mehmet: Kursun sayesinde şu anda gayet akıcı konuşabiliyorum. Ayrıca duyduklarımı ve okuduklarımı anlamam, kelime haznem kesinlikle çok gelişti. Tabii dil bilgilisi kısmı benim için en önemlisi.

Peki zorluklarla karşılaştınız mı?


Çiyse: Dönemler bitince ayrılanlar olup üst ve alt sınıflar birleştiğinde, üst sınıftaki arkadaşların seviyelerine yetişmekte zorlandım. Hoca değişikliği olduğunda da başlangıçta yeni hocanın ders anlatışına, tarzına adapte olmakta zorlandım.

Mehmet: Kursla ilgili karşılaştığım ciddi bir zorluk olmadı, zaman zaman insan kendi ruh halinden, iş yorgunluğundan kaynaklanan bir isteksizlik duymuyor değil, ama buna rağmen dersleri kaçırmamaya özen gösterdim.


Bir kurs anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Çiyse: Nezaket hocanın dersindeydik. Bir konu hakkında İngilizce olarak yorumlar yapıyorduk. Ben cultural kelimesini kullanacağıma, bunu Türkçeden İngilizceye yorumlayarak “külturıl” şeklinde söylememle bütün sınıf gülmekten kırılmıştı. O günden sonra ne zaman bu kelime kullanılsa herkes benim kullandığım şekilde telaffuz etmeye çalışıyor, bu aramızda hoş bir espri olarak kaldı.

İngilizce tabu oyunlarımız çok zevkli geçiyordu. Çünkü hepimiz zor kelimeler bulmaya çalışıp anlatıcının zorlanmasını sağlıyorduk. Anlatıcıda farklı açıdan kelimeyi anlatınca ve grup bu kelimeyi bulunca oyunlar çok çekişmeli geçiyordu ve eğleniyorduk.

Mehmet: Kursla ilgili en çok hatırladığım hatıralar kelime haznemizi geliştirmek için oynadığımız oyunlarla ilgili, özellikle İngilizce Tabu oyunu çok eğlenceli oluyordu. Derslerde konuşma yeteneklerimizi geliştirmek için yaptığımız bire bir konuşmalarda da birbirimizle alakalı çok şey öğreniyor ve eğleniyorduk.


Dersler nasıldı sizce?

Çiyse: Derslerin işleyiş şekli ve yapılan uygulamalar oldukça verimli geçmekteydi ve yararlıydı.

Ama İngilizce olarak yazı yazma konusunda daha fazla çalışma yapılırsa benim için daha iyi olacağını düşünüyorum. Bunun için de hocaların bizi zorlayarak her hafta ya da 2 haftada bir kitap okuma veya film izleme ve daha sonra bunun özetini yazmak şeklinde ödevler vermeleri iyi olur.

Ayrıca yabancı hocalardan eğitim almanın da gelişmemizde, derslerde aktif olmamız konusunda yardımcı olduğuna inanıyorum. Dersimize giren bir hocanın Türk bir hocanın yabancı olmasını isterim.  

Mehmet: Dersler gereken tüm açılardan; konuşma, anlama, yazma, dil bilgisi için çok faydalıydı. Derslerimizde öğretmenlerimiz ve öğrenci arkadaşlarımız sayesinde birbirimize çok şey aktarıp paylaşıyoruz, bu da hepimizin hayat deneyimlerinden birbirimize hem dil hem de arkadaşlık adına çok şey kazandırıyor.


Öğretmenlerinizle ilgili belirtmek istedikleriniz var mı?

Çiyse: Gerçekten İngilizceyi en iyi şekilde öğretmeye çalışan, öğrenmemiz için çabalayan, dikkatimizin sürekli olmasını sağlayan, günlük yaşamda ve iş hayatında İngilizceyi nasıl kullanabileceğimizi gösteren bunlar için aktiviteler yapan çok kaliteli öğretmenlerimiz oldu.

Sadece öğretmenlerimiz çalışan olduğumuz için ödev vererek bizi fazla zorlamak istemediler, ama bence bunu daha fazla yapsalardı iyi olurdu.

Mehmet: Bu zamana kadarki öğretmenlerimden çok memnunum, hepsi de işlerinin ustası, işlerini severek, isteyerek yapıyorlar ve kendilerine has tarzlarıyla bizlere çok şey öğrettiler, sorduğumuz her soruda, anlamadığımız her konuda hiç sıkılmadan defalarca yardımcı oldular. Sadece öğretmen olarak değil, birer insan-birey olarak da çok iyi ve başarılılar.


Admin English kursuna katılmayı düşünenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Çiyse: Düzenli olarak derslere katılmalarının gerçekten önemli olduğunu ve buna dikkat etmelerini öneririm ve mutlaka evde de çalışsınlar.

Mehmet: Admin English kursunda, insan kendisini kendi içinden geldiği kadar geliştirebilir. Eğer gerçekten İngilizce öğrenmeye istekliyseniz ve bu kursa zaman ayırabileceğinizi düşünüyorsanız bu kursa gelmelisiniz, özel yabancı dil eğitimi veren birçok kurumdan daha kalitelidir ve ortamı her açıdan daha güzeldir. Hayatımda şu ana kadar kendim için yaptığım en faydalı işlerden diyebilirim.








ENG 101 Muafiyet Yazılı ve Sözlü Sınavı (FEEE 101)

ENG 101 – “Birinci Sınıf İngilizcesi I” dersinden muafiyet hakkı kazanabilmeleri için yapılacak olan FEEE 101 sınavı, 21 Eylül 2012 Cuma günü, saat 09:30 da Yönetim Bilimleri Fakültesi 1099 numaralı amfide yapılacaktır.

Sınava, Haziran 2012 veya Eylül 2012 ELAE 2. aşama notu, sadece A-SL olan öğrencilerimiz katılabilir. Yoğunlaştırılmış İngilizce kursuna katılan öğrencilerimizin bu sınava girme hakları yoktur. 

Sınavda sorumlu olunacak metinlere (READING PACK), aşağıdaki linklerden ulaşılabilir.  
•       Reading 1 
•       Reading 2 
•       Reading 3

Önemli Notlar:

  • Sınavda sorumlu olunacak metinleri sınavda yanınızda bulundurmayı unutmayın.
  • IB, ABITUR, MATURA veya AP belgesiyle muafiyet şartlarını sağlayan öğrencilerimizin bu sınava girmelerine gerek yoktur.

Başarılar dileriz 
Temel Geliştirme Direktörlüğü

Abone ol