Ana içeriğe atla

Prens Abbas Hilmi ile "Kavalalı Hanedanı ve Son Hıdiv Abbas Hilmi Paşa" konferansı

“Boğaziçi’nde Bir Hanedan: Kavalalı Mehmed Ali Paşa Ailesi” konferans serisi son hıdiv Abbas Hilmi Paşa'nın torunu, Prens Abbas Hilmi tarafından yapılacak, "Mehmed Ali Paşa ve Osmanlı Aile Hatıraları" başlıklı konuşma ile devam ediyor. 


Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın "19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Kavalalı Mehmed Ali Paşa Hanedanı’nın Yükselişi" başlıklı konuşmasıyla başlayan “Boğaziçi’nde Bir Hanedan: Kavalalı Mehmed Ali Paşa Ailesi” konferans serisi, 3 Şubat, Cumartesi, 14.00'te gazeteci, yazar Murat Bardakçı tarafından gerçekleştirlen, "Kavalalı Hanedanı ve Son Hıdiv Abbas Hilmi Paşa" başlıklı konuşmayla devam etti. 

Serinin üçüncü konuşması ise, 17 Şubat Cumartesi, saat 14.00'te son hıdiv Abbas Hilmi Paşa'nın torunu, Prens Abbas Hilmi tarafından yapılacak, "Mehmed Ali Paşa ve Osmanlı Aile Hatıraları" başlıklı konuşma olacak.

* Etkinlik müze ziyaretçilerine ücretsizdir.

Ayrıntılı bilgi için; www.sakipsabancimuzesi.org veya 0 (212) 277 22 00 

İPM "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi” raporunu açıkladı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi” Raporu’nu açıkladı.

Türkiye, derinleşen karbon kilitlenmesinden kurtulmak için hâlâ önemli fırsatlara sahip

 

İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi: Düşük Karbona Geçişte Almanya ve Polonya ile Karşılaştırmalı Bir Perspektif" raporunu kamuoyu ile paylaştı. Türkiye’nin hızla derinleşen karbon kilitlenmesinden kurtulmak için önemli fırsatlara sahip olduğu belirtilen raporda, “Toplam enerji tüketiminde fosil yakıt bağımlılığı yüksek olsa da özellikle elektrik üretimi ve ulaşım alanında gelişmekte olan bir ülke olmanın avantajlarını kullanabilir” denildi. 

 

Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), iklim değişikliği alanındaki birikimi kuvvetlendiren çalışmalarına, “karbon kilitlenmesi” kavramıyla devam ediyor. Merkezin İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi: Düşük Karbona Geçişte Almanya ve Polonya ile Karşılaştırmalı Bir Perspektif" başlıklı raporu, Karaköy’deki Minerva Han’da düzenlenen etkinlikte kamuoyu ile paylaştı. Araştırmada, Türkiye, Almanya ve Polonya’nın enerji politikaları ve küresel geçiş yönelimi karşısındaki tutumları, karbon kilitlenmesi (carbon lock-in) kavramı üzerinden birbirleriyle karşılaştırılıyor.  Bu karşılaştırma üzerinden, Türkiye’nin fosil yakıtlara dayalı bir ekonomiden ve enerji sisteminden düşük karbona geçişi neden gerçekleştiremediği araştırılıyor. 

Karbon kilitlenmesi: Teknolojik veya siyasi etkenlerin getirdiği yüksek karbon salımı
Araştırma kapsamında;  karbon kilitlenmesi “bir politika ataleti” olarak tanımlanıyor. Teknolojik, ekonomik, siyasi ya da toplumsal etkenler nedeniyle, karbon salımlarını artıran ya da azaltılmasını engelleyen bir yapı kilitlenme olarak ele alınıyor. 

Raporun tanıtımı için düzenlenen toplantıda konuşan İPM İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin,

“Büyük bir sanayi ülkesi olmasına rağmen düşük karbonlu enerji sistemine geçişin öncülerinden biri haline gelen Almanya’nın durumuyla, enerji sistemi büyük ölçüde kömüre bağımlı olan ve bu bağımlılığını kararlı biçimde sürdüren Polonya’nın durumu hem birbirleriyle hem de Türkiye’yle karşılaştırıldığında, geçiş dinamiklerini anlamak için fikir vermektedir. Bu üç ülke fosil yakıtlara bağımlı bir ekonomik sisteme sahip olan, bu bağımlılığı süren ya da azalmakta olan ülkelerdir” değerlendirmesini yaptı. 

Türkiye, politika değişiklikleri ile düşük karbon sistemine geçebilir

Türkiye’nin hızla derinleşen karbon kilitlenmesinden kurtulmak için hâlâ önemli fırsatlara sahip olduğuna dikkat çeken Ümit Şahin, “Toplam enerji tüketiminde fosil yakıt bağımlılığı yüksek olsa da özellikle elektrik üretimi ve ulaşım alanında gelişmekte olan bir ülke olmanın avantajlarını kullanabilir. Büyüyen elektrik üretimi alanında yenilenebilir enerji yönünde hızlı bir dönüşümü başarması büyük sanayileşmiş ülkelere göre çok daha kolaydır” dedi. 

Türkiye’de yol ve inşaat sektörünün hızla büyüdüğünü belirten Ümit Şahin, düşük karbonlu sisteme dönüşüm yönünde politika değişiklikleriyle ulaşımdan ve binalardan kaynaklanan salımların azalmasının sağlanabileceğini söyledi. Şahin, şunları kaydetti: “Türkiye kirletici gelişme yolunu atlayarak ekolojik sıçrama yapma şansına hâlâ sahiptir. Böyle bir siyasi tercih gelecekte büyük ekonomik kayıplara neden olacak karbon kilitlenmesinden kurtulmayı sağlayabilir. Bu yönde bir politika değişikliği işletmelerin de atıl varlıklar riskinden kurtulmaları açısından önemli bir fırsat yaratacaktır.” 

Karbon kilitlenmesinden nasıl kurtulabiliriz önerilerinin de paylaşıldığı rapor kapsamında Ümit Şahin’in Almanya, Türkiye ve Polonya karşılaştırmasında vurguladığı noktalar da  şöyle: 

ALMANYA, POLONYA VE TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKALARI 

Raporda; Türkiye, Almanya ve Polonya’nın enerji politikalarına ilişkin şu saptamalara yer verildi.:

  • Almanya’nın dünya ekonomisindeki büyük payı, enerji sistemi ve sera gazı salımları ülkenin enerji dönüşümünün (Energiewende) uluslararası iklim ve enerji politikaları açısından büyük önem taşımasına neden oluyor. Ayrıca, Almanya’nın enerji yapısında yaşanan değişim düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş ve karbon kilitlenmesinden kaçışın uygulanabilir bir örneğini oluşturuyor. Öte yandan, Almanya birçok zorlukla karşı karşıya. Kömürün elektrik üretimindeki payının yüksek olmaya devam etmesi ve ısınma ve ulaşım gibi diğer alanlarda karşılaşılan zorluklar, Almanya’nın hedeflerini tutturmasını zorlaştırıyor. 
  • Energiewende’nin temel amacı, Almanya’nın enerji politikalarını fosil yakıt ve nükleer temelli bir sistemden yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine dayalı düşük karbonlu bir sisteme doğru dönüştürmektir. Energiewende dört temel üzerine oturmaktadır: 2022’ye kadar nükleer santralleri kapatmak, iklim değişliğiyle mücadele etmek, enerji güvenliğini artırmak ve rekabet ve büyümeyi hedefleyerek sanayi politikalarını iyileştirmek. 
  • Polonya’nın enerji sistemi ve elektrik üretimi büyük ölçüde kömüre, özellikle de yerli kömüre bağımlıdır. Son on yıldaki yüzde 2,7’lik düşüşe rağmen, Avrupa Birliği’ndeki en büyük kömür (taş kömür ve linyit) üreticisidir ve 2016 yılında 52,3 milyon ton kömür üretti. Avrupa’da çıkarılan taş kömürünün yüzde 72’sini üreten Polonya, dünyada Avustralya’nın ardından, elektrik üretiminde en çok fosil yakıt kullanan ülkelerden biridir. 
  • Ayrıca Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) üye ülkeleri arasındaki sıralamada elektrik üretiminde en az yenilenebilir enerji kullanan 6’ncı ülkedir. Kömür, Polonya’da enerji üretiminin yüzde 79’unu ve toplam birincil enerji arzının yüzde 51’ini teşkil ediyor. Polonya’da yenilenebilir enerji politikalarının gelişiminin büyük oranda kısa dönemli AB politikaları ile sınırlı olduğu görülüyor. Polonya’da enerji sektörünün fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye yönelik bir dönüşüm geçirmesine dair, 2030 ve 2050’ye yönelik orta ve uzun vadeli planlar da dahil olmak üzere, herhangi bir planı bulunmuyor. 
  • Türkiye’nin enerji sistemi fosil yakıtlara, özellikle de doğal gaz ve kömüre dayalı. Elektrik üretiminin yüzde 34'ü doğal gazdan, yüzde 31'i kömürden, yüzde 24'ü hidrolik enerjiden, yüzde 6'sı rüzgârdan, yüzde 2'si jeotermal enerjiden ve yüzde 3’ü diğer kaynaklardan elde ediliyor. Türkiye’nin resmi enerji stratejisinin temelini enerji kaynağı ithalatını azaltmak oluşturuyor. Amaç, elektrik üretiminde kullanılan ithal doğal gaz ve kömürü azaltmak, yerli kömürle birlikte başta su olmak üzere rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynakların payını attırmak olarak açıklanıyor. 
  • Öte yandan Türkiye’nin enerji üretiminde fosil yakıtların kullanımını azaltma gibi bir politikasının olmadığı, fosil yakıtlara verilen devlet desteğinin artarak devam etmesinden anlaşılabilir. Son yıllarda kömürün elektrik üretimindeki payı önemli ölçüde artmış olmasına rağmen, yerli kaynak kullanımında önemli bir artış gözlenmiyor. Türkiye elektrik üretiminde yerli kömür kullanımını artırmayı hedeflerken, yeni yenilenebilir enerji tesislerini de artırmayı ve 2023’e kadar yenilenebilir kaynakların (hidro dahil) payını üçte birde tutmayı öngörüyor. Halen elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı yüzde 32 civarında olduğu için yenilenebilir enerjide kapasite artışı hedeflenmekle birlikte yenilenebilir kaynakların üretimdeki payında artış öngörülmediği görülüyor. 
  • Türkiye giderek daha fazla karbon kilitlenmesi içine giriyor. Polonya, öteden beri karbon kilitlenmesi içinde olan ve bu durumu derinleştiren bir ülke görünümü veriyor. Almanya ise karbon kilitlenmesinden çıkma yoluna girmiş, ancak son yıllarda bu süreç aksamış ve yavaşlamıştır. Hatta bazı yorumcular Almanya’nın da tekrar kilitlenmeye doğru gittiği görüşünde. Yine de bu üç ülke arasında karbon kilitlenmesinden çıkma şansı en yüksek ülke Almanya olup, Polonya’nın oldukça dirençli olduğu görülüyor. 
  • Türkiye’nin ise iki ülkenin arasında bir konumda yer aldığı, kilitlenmeden çıkmak için oldukça fazla fırsata sahip olduğu görülüyor. Buna rağmen bu şansı kullanmak için yeterli çaba göstermediği, hatta tam tersine sorunu derinleştirme yönünde politikalar izlediği gözleniyor. Türkiye muhtemelen bu nedenle önümüzdeki yıllarda daha fazla karbon kilitlenmesi içine girecektir. 

Dünden Bugüne Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri'nin ilki 2006 yılında verildi. Konusu "Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Ortamı: Politikalarda Sorunlar ve Yeni Açılım Fırsatları" olarak belirlenen ilk ödülde birincilik ödülüne Lerna K. Yanık, ikincilik ödülüne Ian O. Lesser, üçüncülük ödülüne ise Demet Yalçın ve Suat Kınıkoğlu layık görüldü. 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti, Türkiye’de sosyal bilim alanında saygın araştırmaları teşvik etmek, dünyada Türkiye hakkında entelektüel merak uyandıracak seçkin araştırma örnekleri çıkarmak amacıyla, “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”nü 2006 yılında ihdas etti. 

2006 Araştırma Ödülü Konusu: Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Ortamı: Politikalarda Sorunlar ve Yeni Açılım Fırsatları

2006 yılında ilk kez verilen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nün konusu güncel uluslararası siyaset odağında olmuştur. Katılımcılardan, Türkiye’nin komşu bölgelerindeki değişiklikler ve bu değişikliklere nasıl yanıt verebileceği ile ilgili temel konuların ele alındığı, deneme yazısı uzunluğundaki özgün çalışmalar beklenmiştir. Bölgede, daha geniş bir Avrupa’da ve transatlantik ilişkiler üzerinde Türkiye’nin potansiyel rolü; Türkiye’nin AB, Rusya, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu komşuları ve Orta Asya ile ilişkilerinin incelenmesi hedeflenmiştir.

Soldan sağa: Demet Yalçın, Suat Kınıkoğlu, İlter Turan, Ian O. Lesser, Lerna K. Yanık, Paul Wolfowitz, Güler Sabancı, Strobe Talbott, Philip Gordon

Gençlerden Geleceğe Mektup Yarışması Duyurusu

Gençlerden Geleceğe Mektup Cumhuriyetimizin 100. Yılını konu alan mektupların yazılabileceği yarışma ‘Gençlerden Geleceğe Mektup 2023’ sloganıyla düzenlenmektedir.

Yarışma Takvimi

1) Yarışma başvuruları (mektup yazma işlemleri) 1 Ocak- 31 Mart 2018 tarihleri arasında yapılacaktır.

2) 10 Nisan 2018 tarihinde il sonuçları açıklanarak her kategorideki en iyi ilk üç mektup bu tarihe kadar İl Müdürlükleri tarafından Genel Müdürlüğe gönderilecektir.

3) 30 Nisan 2018 tarihinde Genel Müdürlük Türkiye derecesi sonuçlarını açıklayacaktır.

Detaylar için T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığının sayfasını ziyaret edebilirsiniz: 

Yeni kurumsal üyeliğimiz: SEFI

Üniversitemiz Avrupa'daki yüksek mühendislik öğrenimi aktörleri arasındaki en geniş iletişim ağı kabul edilen SEFI (European Society for Engineering Education) kurumsal üyeliğine kabul edildi.

European Society for Engineering Education (SEFI, https://www.sefi.be/about/ )


SEFI kurumsal üyeliğimiz ile Avrupa'da mühendislik eğitimini iyileştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla somut planların uygulamaya geçirildiği bir platformda Sabancı Üniversitesi de yerini almış oldu.

Rektör Yardımcımız Şirin Tekinay’ın Yönetim Kurulu Üyesi olarak yer aldığı SEFI'nin sağladığı network sayesinde, öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz diğer kurumsal temsilciler arasındaki  işbirliği programları veya uzun süreli değişimlerden yararlanabilecekler.

SEFI Kurumsal üyeliğimiin avantajları şöyle sıralanabilir:

  • Mühendislik eğitimine dair siyasi tartışmalara katılarak Avrupa'nın mühendislik eğitimi politikalarının oluşturulmasında aktör haline gelmek
  • Etkinlikler, yeni programlar ve derslerimizin Avrupa'da ve uluslararası düzlemde duyurularak tanıtılmasına olanak sağlanması
  • Yenilikçi yaklaşımlar, doğru uygulamalar ve bilgi paylaşımı fırsatı
  • SEFI Çalışma Grupları kapsamında Avrupa öncü faaliyetlerine katılım
  • Networking olanakları
  • Genel SEFI etkinliklerine katılım (Daimi Çalışma Grupları ve Geçici Görev Güçleri), Yıllık Konferanslar (indirimli katılım ücretleriyle) Dekanlar Buluşmaları, Uluslararası İşbirlikleri, Uluslararası Projelerde yer alma
  • Ücretsiz veya özel indirimli SEFI yayınlarından faydalanma

SEFI hakkında

1973 yılında kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak hayata geçen SEFI Société Européenne pour la Formation des Ingénieurs (Avrupa Mühendislik Eğitimi Örgütü), Avrupa'daki yüksek mühendislik öğrenimi aktörleri arasında kurulmuş en geniş iletişim ağıdır.

SEFI, aynı zamanda dünyanın mühendislik alanında faaliyet gösteren çeşitli kurumlarının yanı sıra UNESCO ve Avrupa Konseyi'yle resmi düzeyde ilişkiler sürdürmektedir.

SEFI, EuroPACE, IACEE ve IFEES'in kurucu üyeleri arasında yer alır. SEFI ve IFEES işbirliğiyle 2011 yılının başında Uluslararası Mühendislik Akademisyenlerini Geliştirme Enstitüsü (IIDEA) kurulmuştur.

SEFI ayrıca Avrupa'da mühendislik eğitimi akreditasyon kuruluşlarının ilki olan Avrupa Mühendislik Eğitimi Akreditasyon Ağı'nın (ENAEE) kurucu üyesidir.

Canan Dağdeviren: "Alan farketmeksizin, bilim yapmak devrimdir!"

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren, 11 Şubat Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü dolayısıyla BM Genel Kurulunda bir konuşma yaptı. 

Birleşmiş Milletler tarafından, kadınların ve kız çocuklarının bilimdeki rollerini artırmak, STEM eğitimi ve araştırma faaliyetlerine her seviyeden katılımlarını teşvik etmek amacıyla 2015 yılında ilan edilen “11 Şubat - Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü’nün üçüncüsü dolayısıyla BM Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan mezunumuz Canan Dağdeviren kendi başarılı bilim yolculuğunda en büyük motivasyonunun Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk olduğunu ve onun “Bir gün benim sözlerim bilime ters düşerse bilimi tercih edin” sözlerini vazgeçilmez bir yaşam öğüdü olarak aldığını söyledi.

Daha çocukluk günlerinden başlayarak bugüne kadar süregelen bilim tutkusunu anlatan Dağdeviren, bilimi  gençlere ve çocuklara sevdirmek için her fırsatta Türkiye’ye seyahat ettiğini ve onlarla sosyal medya yoluyla sürekli iletişim halinde olduğunu anlattı.

Canan Dağdeviren BM Konuşması 

Canan Dağdeviren

Canan Dağdeviren 4 Mayıs, 1985’te İstanbul’da doğan Canan Dağdeviren, Haziran 2007’de Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği’nden mezun oldu.

Haziran 2009’da Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Programı’nda yüksek lisans eğitimini tamamladı ve aynı yıl Fulbright Doktora Bursu’nu kazanarak The University of Illinois at Urbana, Champaign’de (UIUC) Malzeme Bilimi ve Mühendisliği bölümde doktora eğitimine başladı. Prof. John A. Rogers danışmanlığında fizik, elektronik, kimya, malzeme, mekanik ve tıp alanlarının kapsamına giren esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne yapıştırılabilir/giyilebilir elektronik aletler üzerinde çalışmalar yaptı. 2014-2016 yılları arasında doktora sonrası çalışmaları için MIT’de şu ana kadar tarihte en çok referans edilmiş mühendis olan, Prof. Robert Langer ile çalıştı.

Dr. Dağdeviren Aralık, 2014’te Harvard Üniversitesi'nin Genç Akademi Üyesi (Junior Fellow of Harvard) seçildi. Tarihte bu ödülü Türkiye’den kazanan ilk kişi olan Dr. Dağdeviren, Senior Fellow’lar tarafından verilen en yüksek oyu aldı.

Canan Dağdeviren’in 26 makalesi, 5 patenti ve 35'un üstünde ulusal ve uluslararası ödülü bulunuyor. Gençlerin Nobel’i olarak adlandırılan Science&SciLifeLab Ödülü’nü tıp alanında kazandı ve İsveç’in Stockholm şehrinde ödülünü aldı. Aynı zamanda Nobel Ödülü Töreni’ne de davetli olarak katıldı. 2017’de American Academy of Achievement’in Türkiye’den seçilen ilk Innovasyon ve Teknoloji Delegesi oldu.

Çalışmalarına, MIT Media Lab’da kendi araştırma grubunu kurmuş bir akademisyen olarak araştırmalarına devam ediyor.

Girişimci mucitlerimiz

Forbes dergisinin Şubat sayısında “Mucit Patronlar” başlığı ile kapağına taşıdığı girişimci bilim insanlarını konu alan dosya haberinde, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi network öğretim üyemiz Aytül Erçil ve öğretim üyelerimiz Esra Erdem, Özge Akbulut, Volkan Patoğlu yer alıyor.

Özge Akbulut’un cerrahi ve tıbbi eğitimde kullanılmak üzere geliştirdiği, sentetik kadın memesi ve insan derisi modelleri üreten girişimi Surgitate’in kapak haberi olarak yer aldığı haberde, Volkan Patoğlu ve Esra Erdem’in insan makina etkileşim laboratuvarında geliştirdiği rehabilitasyon robotu ve akıllı protez sistemi girişimi Interact, Aytül Erçil’in geliştirdiği görüntü tanıma teknolojisi girişimi Vispera geniş bir şekilde yer alıyor.

Dosya haberin tamamını incelemek için lütfen tıklayın.

Halka açık şirketlerin kadın yönetim kurulu karnesi açıklanıyor

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından düzenlenen “5. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı”, 15 Şubat 2017, Perşembe günü Zorlu PSM’de gerçekleşecek.

Toplantının açılış konuşmasını IFC Ülke Yöneticisi Jasper Kiaer yapacak. Konferansta yasal kota ve gönüllü uygulamaların sonuçlarının tartışıldığı uluslararası panelin ardından “2017 Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” Ödül Töreni gerçekleşecek.


Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından düzenlenen “5. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı” 15 Şubat 2017, Perşembe günü Zorlu PSM’de düzenlenecek.  2017 Türkiye’de Kadın Direktörler 2017 Raporu’nun açıklanacağı toplantıda “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” ödülleri de sahiplerini bulacak.

Toplantının açılış konuşmasını, IFC Ülke Yöneticisi Jasper Kiaer yapacak. Açılış konuşmasının ardından Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat “Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2017” raporunu sunacak.

Ardından kadınların ekonomik karar mekanizmalarında daha fazla yer almalarına yönelik kota ve gönüllü uygulamaların tartışılacağı panele geçilecek. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Bertil Emrah Önder’in yöneteceği panelde EURIZON Varlık Yönetimi’nden Cristina Ungureanu, EBRD’den Gian Piero Cigna, Alman Kadın Avukatlar Derneği’nden Katharina Miller ve Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Muzaffer Eroğlu konuşmacı olacaklar.

Panelin ardından  “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” Ödül Töreni’ne geçilecek. SPK Başkan Yardımcısı Bora Oruç’un katılımıyla Sabancı Üniversitesi Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulları Endeksi hesaplamalarına dayanan şu ödüller takdim edilecek: Kadınların En Etkin Olduğu Yönetim Kurulu, Yönetim Kurulunda Cinsiyet Çeşitliliğini En Çok Artıran Şirket, Yönetim Kurullarına Çeşitlilik Lideri İş Grubu ve Yönetim Kurulu Çeşitlik Politikası Şeffaflık Ödülü.

Konferansı kapanış konuşmasını ise Zorlu Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Aslı Alemdaroğlu gerçekleştirecek.

Konferansta sizi de aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

Program:

Tarih: 15 Şubat 2018, Perşembe

 

Yer:    Zorlu PSM, Meydan Fuaye

 

Saat:   16.00-18:30 Kayıt ve Karşılama

           16.30–18.30 Konuşmalar ve Panel

Açılış Konuşması - Mr. Jasper Kjaer, IFC Ülke Yöneticisi

Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın Direktörler 2017 Rapor Sunumu,

Melsa Ararat, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü 

Panel- Avrupa’da Yönetim Kurullarında Zorunlu Kota Uygulamaları, Süreci ve Sonuçları

Moderatör: Bertil Emrah Önder, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı

Cristina Ungureanu, EURIZON Varlık Yönetimi, Milano

Gian Piero Cigna, EBRD, Londra

Katharina Miller, Alman Kadın Avukatlar Derneği, Madrid

Muzaffer Eroğlu, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul

‘Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu’ Ödül Töreni

Kapanış Konuşması – Aslı Alemdaroğlu, Zorlu Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü

18:30-20:00 Kokteyl ve Konser / “Ladies of İstanbul” Müzikal Topluluğu

*Türkçe ve İngilizce simültane tercüme hizmeti verilecektir.

Mezunlarımız dünyanın en iyi araştırma üniversitelerinde

Sabancı Üniversitesi mezunları dünya çapında saygın araştırma üniversitelerinde lisansüstü eğitimlerine devam ediyor. 2018 yılında lisans mezunlarımızın %8'i lisansüstü eğitimine yurt dışında devam etmeyi tercih etti. Mezunlarımıza tercihlerini yaparken hangi süreçlerden geçtiklerini, tecrübelerini ve lisansüstü eğitimlerine yurt dışında devam etmeyi düşünen öğrenciler için tavsiyelerini sorduk.

“Kafanızdaki fikirler için aksiyon almaktan korkmayın ve her zaman 3 beden büyük hayalleriniz olsun.”

Burak Aksar Sabancı Üniversitesi 2018 Mezunu

Burak Aksar Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektronik Mühendisliği 2018 mezunu

Boston Üniversitesi'nde Bilgisayar Mühendisliği üzerine doktora yapıyorum, şimdilik yoğunlaştığım alanlar Monitoring & Management of Large-scale Distributed Systems, High-Performance Computing, Machine Learning Based System Design.

Boston Üniversitesi çok hızlı yükselen bir üniversite ve ortamı dolayısıyla da gerçekten harika fırsatlar sunuyor. Geniş ilgi alanlarına hitap edebilecek düzeyde bir araştırma kapasitesi var ve öğrenci etkileşiminin/işbirliğinin çok yüksek olduğu bir lokasyonda yer alıyor. Burayı seçerken kişisel olarak bir yandan kendi işimi kurmak için çalıştığımdan Boston'daki girişimcilik ortamının yardım edeceğini düşündüm.

Gözlemlerime göre üniversitemiz global öğrenciler yetiştiriyor yani mezunlarımızın global ortama uyum sağlamalarının kolay olduğunu ve kendilerini daha rahat ifade edebildiklerini görmekteyim. Böyle bir yapı olunca eski mezunlarımızın bıraktığı izlerin, bizleri de olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum. Ek olarak, Sabancı'da bize sunulan disiplinlerarası yapı ve hayata farklı açılardan bakma yeteneği benim için çok önemli kazanımlardı ve tüm bunların bu süreçte bana da çok yardımcı olduğunu düşünüyorum.

Akademik yanımın dışında üniversite hayatım boyunca aktif olarak müzikle ve sporla ilgilendim. Bir yandan doktora yaparken bir yandan da insanların hayatlarına dokunabilme motivasyonu ile kendi işimi kurmak için çalışıyorum.

Bu hayatta sevdiğiniz şeyleri keşfedebilmişseniz ve onları hayatınıza entegre edebiliyorsanız bence doğru yoldasınız. Kafanızdaki fikirler için aksiyon almaktan korkmayın ve her zaman 3 beden büyük hayalleriniz olsun. Son olarak ise sormak istedikleriniz ve düşündüklerinizle ilgili insanlarla iletişim kurmaktan kesinlikle çekinmeyin!

 “Sabancı'da birçok farklı hoca ile projeler yaptım, doktora ve staj başvurularında benim için yazdıkları referans mektupları çok önemli bir etkendi.”

Nurdan Erdem Sabancı Üniversitesi 2018 mezunuNurdan Erdem, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik (2017), Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği çift anadal, 2018 mezunu

2018 Güz döneminde Institute of Science and Technology Austria'da doktoraya başladım. Burası doğa bilimleri ve bilgisayar bilimleri üzerinde araştırmaların yapıldığı bir enstitü. Avrupa'daki doktora programlarından farklı. Yani direkt olarak belirlenmiş bir projeye veya bir laboratuvara kabul alınmak yerine okula kabul alınıyorsunuz. Aynı Sabancı'daki programı sonradan seçme özgürlüğü gibi, burada da istediğiniz alanda doktora yapabilirsiniz tabii ki bir ek ders almak koşulu ile. İlk yılınızda en az üç farklı profesör ile rotasyon projesi yapmanızı ve size en uygun alanı ve danışman hocanızı seçmenize olanak sağlanıyor. Bu okulu tercih etmemdeki ana nedenlerden biri de Sabancı'da gördüğüm disiplinlerarası eğitim gibi disiplinlerarası bilimsel araştırmayı kendine ilke edinmesi.

Henüz doktora projem belli olmasa da "Computational & Systems Biology" alanında ilerlemek istiyorum. İlk rotasyon projemde transkripsiyon terminatörlerinin evrimi üzerinde Sentetik Biyoloji laboratuvara çalıştım. Biyoinformatik alanındaki ikinci rotasyon projemde ise tüysüz köstebek faresinin cinsiyet kromozomlarındaki genlerini belirlemekle meşgulüm.

Doktoraya kabul almamı sağlayan en büyük etken ise 2016 yazında burada "Mathematical Modeling of Evolution" alanında burslu yaz stajı yapmış olmam. Sabancı'da birçok farklı hoca ile projeler yapmıştım, onların da doktora ve staj başvurularında benim için yazdıkları referans mektupları çok önemli bir etkendi. Bu sebeple doktora yapmak isteyen öğrencilerin zorunlu yaz stajına önem vermelerini ve ikinci sınıftan itibaren Sabancı'daki hocaların araştırma projelerinde yer almalarını tavsiye ederim.

“Kendinizi küçümseyip iyi okullara başvurmaktan çekinmeyin, nerelerin kabul edeceği hiç belli olmuyor.”

Eralp Sahin Sabancı Üniversitesi 2017 mezunu 
Eralp Şahin, 
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi
Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği
2017 mezunu

Şu anda Pennsylvania State Üniversitesi’nde yine Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği üzerine master yapıyorum. Çalıştığım konu Programming Languages and Compilers. Buraya gelmeden önce bu konu hakkında sadece Sabancı'da iki tane ders almış biriydim.

Penn State'i seçmemin sebebi doğrusunu söylemek gerekirse burs vermiş olmalarıydı. Yüksek lisans için sekiz farklı üniversiteye başvurdum. Bu sayı ortalama sayılır aslında. Başvurduğum 4 okuldan kabul aldım. Aslında master programları için çok nadir ama Penn State bana burs verdiği için de burayı seçtim. Doğrusu buranın havasının Kaliforniya gibi hep sıcak olmaması da arka plandaki faktörlerden biriydi.

Yüksek lisansı yurtdışında yapmak isteyen birisinin internette araştırınca hemen bulacağı birkaç adım var. Bunlardan bazıları sadece sizin elenmemenizi sağlıyor, mesela TOEFL sınavı gerekli olsa da belli bir nottan yukarısı sizin programa kabul edilme şansınızı pek arttırmıyor. Bilgisayar deyince şimdi herkes "AI veya Machine Learning" üzerine çalışmak istiyor. Ben başvurduğum okullarda yapılan çalışmaları araştırıp istediğim alanda çalışmaları yoğun olan okullara başvurarak şansımı artırdım diye düşünüyorum. Sanırım son senelerdeki GPA'imdeki yükselişin büyük bir artısı oldu. Ayrıca hocalardan alınan referanslar da etkiliyor.

Ben ilk senelerim yüzünden artık çok geç ve ne kadar istesem de yurtdışında iyi bir yerde yüksek lisans yapamam sanıyordum. Benim tecrübemden çıkarılacak bir ders varsa, asla geç olmadığıdır. Kesinlikle başvurduğunuz okulları sadece isimlerine göre seçmeyin, sonuçta orada en az 2 sene yaşayacaksınız. Penn State Üniversitesi "State College" isimli küçük bir şehir içinde, İstanbul’un trafiğinden sonra burada yaşamak bana çok huzurlu geliyor. Son olarak da kendinizi küçümseyip iyi okullara başvurmaktan çekinmeyin, nerelerin kabul edeceği hiç belli olmuyor.

“Not ortalamasının ötesinde yapılan projeler, staj tanımları ve en önemlisi sosyal etkinliler ile gönüllü yapılan aktiviteler avantaj sağlıyor.”

 Zeynep Selçuk Sabancı Üniversitesi 2018 mezunu

Zeynep Selçuk Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik 2018 mezunu

Edinburgh Üniversitesi’nde Biyoteknoloji bölümünde master yapıyorum. Master tezimde önemli bir kanser ilacı olan Taxol’ün sentezlenmesi üzerine çalışıyorum.

Edinburgh üniversitesi, özellikle fen bilimleri ve sosyal bilimler konusunda, dünya sıralamasında çok iyi bir yere sahip. Edinburgh Üniversitesi’nin bu imkânlarından yararlanıp kendimi geliştirmek istedim. Bunun dışında Edinburgh’un gerçekten çok güzel bir şehir olduğunu düşünüyorum J

Bugün burada olmamda akademik başarı kesinlikle çok önemli fakat ben başvuru sürecimde şunu fark ettim ki GPA’nın* ötesinde yapılan projeler, staj tanımları ve en önemlisi de içinde bulunulan sosyal etkinliler ve gönüllü yapılan aktiviteler kesinlikle avantaj sağlıyor. Özellikle bu tarz etkinliklerden kendinize neler kattığınızı veya kendinizi nasıl geliştirdiğinizi SOP’de** anlattığınız zaman gerçekten kabul edilme sürecinde çok etkili olduğunu bizzat deneyimledim.

Herkese tavsiyem öncelikle istedikleri master programı konusunda olabildiğince erkenden detaylı araştırma yapsınlar. Çünkü maalesef birçok üniversitenin başvuru tarihi ocak sonu gibi bitiyor. Yani okul açıkken bir yandan kendi derslerinizi takip edip bir yandan da bu süreçle uğraşmak oldukça yorucu olabiliyor. Ben son zamana bırakanlardan oldum ve gerçekten çok zorlandım.

Benim deneyimlediğim kadarıyla, İngiltere’deki eğitim sistemi bizim alışık olduğumuzdan biraz farklı, yazı yazma becerisine çok önem veriyorlar mesela ve yollanan SOP’ler de bu sebeple onlar için büyük önem taşıyor. SOP’lerde olabildiğince kısa şekilde bu okula kabul edilmenizi destekleyecek bütün faktörlerden bahsetmek gerekiyor ve özellikle sadece yaptığınız şeyleri anlatmanızı değil ama bunların sizi veya kariyerinizi nasıl geliştirdiğini anlatmanız bekleniyor.

Bu sürece başlayacak tüm arkadaşlara seçimlerinde başarılar ve kolaylıklar dilerim.

*GOP nedir? Grade Point Average / Ağırlıklı not ortalaması
**SOP nedir? Statement of Purpose / Niyet mektubu

 

Çiftçilerin Derdi İklim

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) tarafından düzenlenen İklim Kafe toplantısında "Çiftçiler İklim Değişikliğine Nasıl Uyum Sağlıyor? 700 Çiftçiyle Yapılan Anket Sonuçları" başlıklı rapor ele alındı.

Rapor ile ilgili 9 Şubat tarihli Hürriyet Gazetesinde yer alan haberi okumak için lütfen tıklayınız.

Abone ol