Ana içeriğe atla

Hep Öğrenci Kalmak İsteyeceğiniz Okul

Yazar: MDBF Endüstri Mühendisliği 2017 mezunu Bengüsu Özcan 

Bu okula ilk başladığım gün kendimi ciddi bir şey düşünemeyecek kadar yorgun, gelecekten beklentimi bir süreliğine askıya alacak kadar miskin hissediyordum. Önümde uzanan koca dört yıl, giriş gelişme sonuçtan ibaret olacak bir öğrencilik hayatı için idealdi. Bir öğrencinin üniversiteden ne beklemesi gerektiğini tercih döneminde bildiğimi düşünüyordum. Bana göre İzlanda gibi 300.000 nüfuslu bir ülkede huzur içinde dertsiz tasasız yaşama lüksüm olmadığına göre iyi bir eğitime, etikete ve hayatımla ne yapmam gerektiğini bilmediğimden düşünmek için zamana ihtiyacım vardı. Şimdi görüyorum ki çok şanslıymışım çünkü aslında beklediğimden fazlasını hak ettiğimi bu okul sayesinde öğrendim.

Burada ilk önce bir ekibin parçası olmayı öğrendim. Oryantasyon gününde cicili bicili afişlerinin önünde kuyruk olan kulüplerin benim için zamanla bir kader ortağı hatta bir aile olacağını asla bilemezdim bana. Onlarla birlikte dünyanın öbür ucundaki iş adamlarıyla tanıştım, uzak bir kasabada sabahın köründe kalkıp fotoğraf çekmeye gittim, hayatımızı aynı renklere boyamak istediğimiz insanlarla tanıştım, konuştum, kardeş oldum. Hepsinden de öte bir yola baş koymayı, takım çalışmasını ve alnımızın teriyle hep beraber gerçekleştirdiğimiz bir işi uzaktan keyifle izlemeyi öğrendim. Öyle ki pek çok Sabancılı söyler, beni onca dersten, ödevden çok kulüpler eğitti. Bugün olduğum ve ileride olmak istediğim insanın büyük bir bölümünü onlarla şekillendirdim.

Sorumluluk yalnızca kulüplerle değil, her biri birbirinden değerli akademisyenlerin büyük özveriyle hazırladıkları derslerle de girdi hayatıma. Kimi zaman çok zorlandım, kimi zaman hata yaptım. Ama asla pişman olmamayı öğrendim. Sorumluluk özgürlükten gelir. Bu okulda kaderinizi sizden başka çizebilecek hiçbir şey yok. Öğrenmek istediğiniz her şey, alacağınız her bir ders, ilgi duymak istediğiniz seçeneklerden onlarcası yalnızca sizin tercihinizi bekliyor. İnsan bu denli özgür bir ortamda yapabileceklerine sınır tanımıyor, kendi seçtiği yolda pes etmemeyi ve o yola daha da sıkı sarılmayı öğreniyor. Hata yapmanın değerini, geri dönüp hatasını değiştirebilmeyi öğreniyor. Ondandır ki bu okulda herkes beraber büyüyor, ileride bir gün pişmanlık duyan ve keşke diyen bireyler olmamayı öğrenerek.

Bu kadar özgürlüğün başka meyveleri de var. Bu okulda yaratmayı ve yaratmanın güzelliğini öğrendim. İnandığım şeyleri, benimsediğim her bir görüşü hiçbir kısıtlama olmadan yazmak ve insanlarla paylaşmak özgürlüğüne eriştim. Bilginin ve hikayelerin paylaşıldıkça güzelleştiğini gördüm. Bana inanan insanların desteğiyle kitap çıkartacak, hayallerimin peşinden koşacak cesareti buldum. Hayatta daha keşfedilecek pek çok şey olduğunu başka sulara açıldıkça keşfettim. Arkamdaki rüzgar olmasaydı daha ileri gitmeye asla cesaret edemezdim.

Her şeyden de önemlisi burada gerçek bir dost olmayı öğrendim. Her yaşın arkadaşlığı farklıdır, hiçbiri de birbirinin yerini tutamaz. Ve eminim ki her üniversite öğrencisi, okul şehir ve bölüm gözetmeksizin unutulmaz arkadaşlıklarla ayrılıyordur okuldan. Fakat bu okulda sanki bir kader yoldaşlığı bizimkisi. Özgürlüğü ve zorluğu kaldırmakta bazen bocaladığımızda bizi bir tek anlayan ve yanıbaşımızda görmek istediğimiz arkadaşlarımız, gündüz sıra arkadaşı olan, beraberce çimlere yayılıp çene çaldığınız; gece komşumuz olan, beraber kahvelerimizi hazırlayıp birbirimize dert yandığımız. Ve çocuk olmanın son demlerini yaşadığını fark eden yetişkin adaylarından oluşan koca bir kasaba, o “hayatın en güzel yılları”nın hakkını vermek için unutulmaz hatıralar ve gülümsemeler bıraktığınız. Bir insan keşfetmeyi ve üretmeyi hayatı boyunca sürdürebilir fakat bu cıvıl cıvıl kasaba ne yazık ki geriye dönüp baktığımda en çok özleyeceğim şey.

Şimdi klişe bir şekilde zaman çok çabuk geçiyor değil de keşke elimde olsa da bu okulda zamanı en azından biraz daha uzatabilsem diyorum. Keşke hep öğrenci kalsam. Gecenin on ikisinde onlarca kişi elimizde bir pastayla sürpriz diyerek içeri daldığımız an arkadaşımın yüzündeki gülümseme, beraberce çalıp söyleyip eğlendiğimiz akşamlar hiç bitmese. Ya da mezun da olsak buraya her konserde geri gelsek, MFÖ konserimizde yaptığımız gibi hep birden sahneye çıkıp arkadaşlarımızla omuz omuza efsane adamların mikrofonunu paylaşabilsek. Keşke hayatın her anında soru sormaya bu derece cesaretli olabileceğimiz, yardım görmeye bu derece imkan bulabildiğimiz bir dünyada yaşasak. Keşke keşfetmek için bu kadar seçenek her zaman gözümüzün önünde olsa, mezun olup gitsek bile içimizdeki öğrenciyi hiç kaybetmesek. Ben ortasına gelirken kimilerinin üniversite hayatı yeni başlıyor. Unutamayacakları bir dört sene geçirmeleri dileğiyle.

Kaynak: MDBF Endüstri Mühendisliği 2017 mezunu Bengüsu Özcan'n 2 Temmuz 2015 tarihli "Hep Öğrenci Kalmak İsteyeceğiniz Okul" SUch as blog yazısı 

17 Eylül ELAE 1. Aşama Sınav Sonuçları ve 18 Eylül ELAE 2. Aşama Odaları

Sınav sonuçları, sözlü yanıtlamalardan doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla, telefonda kesinlikle açıklanmamaktadır.

 

ELAE sonuçları, harf notu olarak açıklanmaktadır. Prosedürlerimiz gereği rakamsal not açıklanmamaktadır.

 

ELAE I. Aşama sonucunuzu öğrenmek için tıklayınız.

 

SL (Satisfactory in the ELAE) :17 Eylül 2018 İngilizce Dil Ölçme Sınavında (1. Aşama) yeterli başarıyı göstermiş olan ve 18 Eylül 2018 İngilizce Dil Ölçme Sınavına (2. Aşama) girmeye hak kazanmış öğrencilerimizi gösterir.

 

UL (Unsatisfactory in the ELAE): 17 Eylül 2018 İngilizce Dil Ölçme Sınavında (1. Aşama) yeterli başarıyı gösterememiş olan öğrencilerimizi gösterir. Bu öğrencilerimiz, sınav notları doğrultusunda 2018-2019 Akademik Yılı, Güz döneminde Diller Okulu (DO), Temel Geliştirme Yılı (TGY)’ nda sınav sonucuna göre uygun seviyeden başlarlar.

 

2018-2019 Akademik Yılı Güz döneminde, Temel Geliştirme Yılı dersleri 24 Eylül 2018, Pazartesi günü başlayacak olup, sınıf listeleri ve ders programları 21 Eylül 2018, Cuma günü saat 15:00’ ten itibaren Diller Okulu Direktörlüğü panolarında duyurulmaya başlanacaktır.

 

NA (Non-Attendance): Sınava katılmayan öğrencileri gösterir. “NA” notu, “UL” notu gibi değerlendirilir.

 

17 Eylül 2018 tarihinde yapılan 1. Aşama sınavından “SL” notu alan ve 18 Eylül 2018 tarihinde yapılacak olan 2. Aşama sınavına girmeye hak kazanan öğrencilerimiz sınava girecekleri sınav odaları bilgisine aşağıdaki linkten ulaşabilirler.

 

18 Eylül 2018 ELAE St II Sınav Odaları için tıklayınız.

 

2. AŞAMA SINAVI TARİH VE SINAV SAATLERİ:

18 Eylül 2018, Salı /  09:30-15:00 (detaylar aşağıdadır)

9:30 – 11:00 Writing

11:00 – 12:00 Listening

12:00 – 13:15 Yemek arası

13:15 – 15:00 Reading

 

2. Aşama sınavına girecek öğrencilerimizin, kimlik kontrollerinin zamanında yapılabilmesi için sınavdan yarım saat önce sınav salonunun önünde hazır bulunmaları, resimli kimlik (nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport vb.) ve kurşunkalem, silgi gibi gereçleri yanlarında getirmeleri gerektiği önemle hatırlatılır.

 

ELAE sınavları için mazeret sınavları düzenlenmez.

 

2. Aşama sonuçları, 20 Eylül,  2018 Perşembe günü saat 21:00’den itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

 

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

“Türkiye Açık Bilim Zirvesi”nde Açık Bilim ve Açık İnovasyon tartışıldı

Sabancı Üniversitesi, TÜBİTAK, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Hacettepe Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi Kütüphaneleri Konsorsiyumu (ANKOS) işbirliği ile düzenlenen Türkiye Açık Bilim Zirvesi’nde açık bilim ve açık inovasyon konuları tartışıldı.

Soldan sağa: Şirin Tekinay, İlkay Holt, Mustafa Güden, Mehmet Göçmen, Zehra Sayers, Hasan Mandal, Gültekin Gürdal, Güler Sabancı, Orçun Madran, Sezer Şener Komsuoğlu, Natalia Manola, Elli Papadopoulou, Yaşar Tonta, Mehmet Özkan, Marta Teperek, Mehmet Mirat Satoğlu, Tim Smith, Ahmet E. Eroğlu.

Açık Bilim ve Açık İnovasyon konusundaki gelişmeleri kapsamlı bir biçimde gözden geçirmek, bu gelişmelerin Türkiye'deki Açık Erişim politikalarına, fonlama ve destek uygulamalarına yansımalarını tartışmak ve bu yönde stratejiler geliştirilmesini sağlamak amacıyla düzenlenen "Türkiye Açık Bilim Zirvesi 2018" 10 Eylül 2018, Pazartesi günü Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi the Seed’de gerçekleşti.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler SABANCI ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Zehra Sayers’in katılımıyla gerçekleşen zirvenin açılış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Şirin TEKİNAY, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Gültekin GÜRDAL, YÖK Başkan Danışmanı Sezer Şener KOMSUOĞLU, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan MANDAL ile Sabancı Holding CEO’su Mehmet GÖÇMEN yaptı.

 

Sabancı Holding CEO’su Mehmet GÖÇMEN, konuşmasında açık inovasyonu endüstri perspektifinden değerlendirerek şunları söyledi: “Dünyanın çok hızla değiştiği; birbiriyle çelişen ve bazen de birbirini tamamlayan birçok süreci beraber yaşıyoruz. Teknolojik gelişimler, veriye ulaşım ve veriyle dayalı iş modelleri dünyada bildiğimiz tüm iş modellerini tehdit etmekte. Herkesin herkesle rekabet ettiği, çimento şirketlerinin sigorta satabildiği; otomotiv, bankacılık, sağlık, enerji gibi sektörlerde dünyadaki iş modellerinin sorgulandığı ve  tekrar tanımlandığı bir dönem yaşıyoruz. 

Bir taraftan da açık inovasyonu konuşuyoruz; ekosistemi konuşuyoruz. Hep birlikte yaratacağımız ve paylaşacağımız yeni platformlar, yeni alanlar oluşturup, ülke ekonomisini bunların etrafında toplama noktasına gelmeliyiz. Yeni ekosistemi nasıl oluşturmalıyız ve tüm paydaşların görev ve sorumluluklarını ne olmalı ve nasıl bir bulut Türkiye’si inşa etmeliyiz? Bu bakımdan AB’ye çapalanma çabalarının çok doğru olduğunu ve yürekten desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Paylaşımlı bir yapının, veri erişiminin hızlandığı ve verinin yerinde kullanıldığı bir akademi dünyasının oluşmasını; ayrıca iş dünyasında da verinin kullanılmasını, veri üzerinden yapılacak iş modellerinde şirketlerin birbirleriyle paylaşımlı olmasını da çok önemsiyorum.”

 

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Gültekin GÜRDAL, zirvenin açılışını “Daha güzel bir gelecek için Açık Bilim” başlıklı sunumu ile yaptı. Gürdal, sunumunda dünyadaki yayın ve atıf sayılarından bahsederek, açık erişimin, açık bilimin; ekonomi, bilim insanları ve toplum için faydalarına vurgu yaptı. Hollanda ve Almanya başta olmak üzere dünyada açık bilim ile ilgili yapılan çalışmalara ilişkin bilgiler paylaşan Gürdal, çok önemli bir gelişme olarak Avrupa'da çeşitli ülkelerdeki TÜBİTAK benzeri 11 fon sağlayıcının adına "Plan S" dedikleri bir karar aldıklarını ve 1 ocak 2020'den itibaren hiç bir projeye sonuçları açık erişim olmazsa destek vermeyeceklerini açıkladıklarını, TÜBİTAK'ın da bu projeye en kısa sürede katılacağını umduğunu ifade etti.

Artık açık erişimden açık bilime geçildiğini söyleyen Gürdal, Türkiye'den İYTE'nin proje ortağı olduğu OpenAIRE ile ilgili öğleden sonraki oturumda ayrıntılı bilgi verileceğini belirtti. Gürdal, sadece yayınların değil araştırma verilerinin de paylaşılması gerektiğini vurgulayarak, açık bilim konusunda neler yapılması gerektiği konusunda önerilerini sundu.

Gültekin Gürdal'ın sunum dosyasına ve konuşma videosuna linklerden erişebilirsiniz.

 

YÖK Başkan Danışmanı Sezer Şener KOMSUOĞLU, Türkiye'deki üniversite, akademisyen ve öğrenci sayıları ile ilgili bilgi vererek başladığı konuşmasında, öğrenci sayılarına bakıldığında Avrupa’da Rusya’dan sonra en büyük ikinci ülke olduğumuzu belirtti. Özellikle öğrenci sayılarının hem umut vaat ettiğini hem de ciddi sorumluluklar yüklediğini söylediğini Komsuoğlu, genç beşeri sermayenin iyi yetişebilmesi için yükseköğretim politikalarını sürdürürken; 4.0 endüstri devrimini, sürdürülebilir kalkınmayı, dijital dönüşümü, bölgesel misyon odaklı kalkınmayı, akıllı uzmanlaşmayı düşünerek, programlara katarak hareket ettiklerini dile getirdi. Açık bilim başlığında bilimsel yayınlara ve bu yayınların dayandığı araştırma verilerine açık erişimi konuşmak için toplanıldığını belirten Komsuoğlu, çok fazla kullanılan bir kavram olmasına rağmen açık erişimin halen yabancı bir kavram  olduğunu dolayısıyla açılması gerektiğini vurgulayarak toplantının önemine değindi. Bu toplantı ile kalınmayıp bölgesel de olmak üzere başka toplantılarla devam edilmesi gerektiğini belirten Komsuoğlu, YÖK olarak açık bilimi önemsediklerini vurguladı. YÖK’ün 2018-2019’da sunacağı hedefli çalışmaları arasında dijitalleşme ile birlikte Açık Erişim ve Açık Bilim’in de olacağını açıkladı.

Sezer Şener Komsuoğlu'nun konuşma videosuna linkten erişebilirsiniz.

 

Açık erişim ve açık bilime ihtiyacın sadece akademi dünyasında değil, iş dünyasında da yerini bulacağına inandığını vurgulayan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan MANDAL konuşmasında “TÜBİTAK özellikle yakın dönemde yapmaya çalıştığı yüksek teknoloji ürünlere yönelik hem teknoloji geliştirmeye hem de ürün geliştirmeye yönelik yeni süreçler başlattı. Özellikle yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimiz ile birlikte oluşturulmuş olan modeller bunun üzerine. Artık Türkiye'nin, yerli ve milli ürünler geliştirmek için kendi programları var. Bunlara yüksek teknoloji platformları diyoruz. Bu toplantı açık inovasyona katkı sağlamak için açık bilim, açık bilime katkı sağlamak için de açık erişim yaklaşımını gündeme getirilip tartışıldığı bir toplantı.​” dedi. 

TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal'ın sunum dosyasına ve konuşma videosuna linklerden erişebilirsiniz.

Bilgi ve verilere herkesin erişebilmesini ile kamu-üniversite-sanayi arasındaki bilimsel ve teknolojik işbirliğinin arttırılmasını hedefleyen zirvede, “Avrupa’da Açık Bilim PolitikalarıAltyapıları ve İnovasyona Etkisi”, “Açık Bilimde Açık Erişim ve Açık Verinin Yeri” ve “Araştırmanın Geleceği” konularında üç farklı oturum düzenlendi.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektör Yardımcısı Ahmet E. Eroğlu'nun başkanlığını yaptığı Avrupa’da Açık Bilim PolitikalarıAltyapıları ve İnovasyona Etkisi oturumunda; ATHENA Araştırma ve İnovasyon Merkezi / Atina Üniversitesi Bilişim ve Telekomünikasyon Bölümü'nden Natalia MANOLA "Avrupa Açık Bilim Bulutu ve OpenAIRE" konusunda, CERN İşbirliği, Araçlar ve Uygulamalar Grubu Başkanı Tim SMITH "Uygulamada Büyük Açık Bilim", Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü'nden Prof. Dr. Yaşar Tonta "Açık Bilimin Temelleri ve Ortak Kaynak Olarak Bilgi" ve CIO, Münster Üniversitesi Üniversite Bilgi Teknolojileri Merkezi Direktörü Raimund VOGL "Sürdürülebilir Açık Kaynak Temelli Araştırma Veri Altyapısı Oluşturmak için Çok Üniversiteli Bir Proje" konularında sunum yaptılar.

Oturum 1'i videosuna bu linkten erişebilirsiniz.

Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şirin TEKİNAY’ın başkanlığını yaptığı “Araştırmanın Geleceği” oturumunda;  YÖK Başkan Danışmanı / EUA Araştırma ve İnovasyon Komitesi üyesi Sezer ŞENER KOMSUOĞLU “Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA) ve Açık Bilim”, Delft Teknik Üniversitesi Veri Yöneticiliği Koordinatörü Marta TEPEREK “Yeniden Üretilebilir Araştırmaya Giden Yolda: Veri Yöneticiliği ve Açık Bilim“ ve Kütüphaneci Elli PAPADOPOULOU “Araştırma Verileri İttifakı’nın (RDA) Rolü, Erken Kariyer ve Katılım Ortaklığı Grubu’nun (ECEIG) Misyonu” konularında sunum yaptılar.

Oturum 2'nin videosuna bu linkten erişebilirsiniz.

TÜBİTAK ULAKBİM’den Mehmet Mirat SATOĞLU’nun başkanı olduğu “Açık Bilimde Açık Erişim ve Açık Verinin Yeri” oturumunda; Confederation of Open Access Repositories (COAR) Danışmanı İlkay HOLT “Açık bilimde Açık Arşivlerin Rolü“, Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nden Güleda DOĞAN "Araştırma Verilerinin Yönetimi ve Türkiye'de Durum” konularında sunum yaptılar.

Oturum 3'ün videosuna bu linkten erişebilirsiniz.

Zirve, moderatörlüğünü İTÜ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi İTÜ Ginova Müdürü Prof. Dr. Şebnem Burnaz'ın yaptığı ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan, Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Şirin Tekinay, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ve Arçelik Üretim ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk’ün katıldığı “Açık Bilim ve İnovasyon” paneli ile son buldu.

Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şirin Tekinay, dünyanın karşısındaki büyük sorunların artık disiplenarası olduğunu ve bunun da ancak açık erişim, açık bilim ve açık inovasyon ile çözülebileceğini belirtti. Açık bilim, açık erişim ve açık inovasyon konusunda diğer önemli bir konunun da Creative Commons olduğunu ve Türkiye'de de bir Creative Commons şubesinin kurulduğunu açıklayan Tekinay, bilim insanları olarak açık bilimin, açık erişimin, açık verinin, açık inovasyonun, açık tasarımın parçası olunması gerektiğine dikkat çekerek, bu konuda yasal düzenlemeler gerektiği konusuna vurgu yaptı.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özkan, üniversitelerin doğası gereği bilginin üretildiği, bilginin kaynağı olan kurumlar olduğu dolayısıyla açık erişimde ve açık bilimde, paydaşlardan biri olarak üniversitelere önemli bir görev düştüğünü belirtti. Açık  erişimin farklı bileşenlerinin olduğunu, bunların yayınlarla başlayıp, açık veri ve panelin konusu olan açık inovasyon ile devam ettiğini söyleyen Özkan, açıklığın son zamanlardaki en önemli örneklerinden birinin Blockchain olduğunu ifade etti. Bilgiye ve veriye erişimin açık olmasının önemine değinen Özkan, açık erişim platformlarının bilginin trafiğini hızlandırdığını belirterek ancak trafiğin olduğu yerde trafik kuralının da muhakkak olması gerektiğine işaret etti.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden, temel bilginin üretildiği tek yerin üniversiteler olduğunu belirterek, üniversitelerin artık sadece meslek öğreten kurumlar olmayıp, üretilen bilgiyi ticarileştiren kurumlar olduğunu söyledi. Güden, şeffaflığın önemine dikkat çekerek, şeffaflığın sağlanmasıyla açık bilimin de gerçekleşebileğini ifade etti. Açık bilim ve açık inovasyonun sosyal ilişkiler ile yürüdüğünü söyleyen Güden, hem kişilerin hem de kurumların birbirleriyle konuşmasının ve şeffaf olmasının önemli olduğunu belirtti. Türkiye'de bulunan Teknopark şirketlerinin birbirleri ile konuşmadığını, açık inovasyonun konuşmayla da ilgili olduğunu ve bunun mutlaka sağlanması gerektiğini vurgulayan Güden, bilginin  demokratikleşmesinin önemine değindi.

Arçelik Üretim ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk, ürün ömürlerinin kısaldığına ve daha hızlı tüketildiğine dikkat çekerek, çözümlere hizmet eden teknolojilerin de çok hızlı geliştiğini ifade etti. Ürünlerin dijitalleşitiğine ve yeni fikirlere ihtiyaç olduğuna, böyle olunca da kaynakların pazara istenilen hızla ürün sunmaya yetmediğine değinen Öztürk, bu durumun ar-ge sınırlarını da genişlettiğini, üniversiteler, yeni girişimler, müşteriler, tedarikçiler, işbirliği yapılan herkesin ar-ge kapsamı içerisinde yer aldığını söyledi. Ürünlerin artık akıllı ve bağlantılı (smart-connected) olmasından dolayı rakiplerle birlikte geleceğin dünyasında hangi iletişim protokolünün ürünleri birbiri ile konuşur hale getirebileceğine ilişkin işbirlikleri  yapıldığına, açık protokollere dikkat çekti. Türkiye'deki ana problemin bilimin ve teknolojin inovasyona hızlı dönebilmesi olduğunu vurgulayan Öztürk, bunun için doğru arayüze ihtiyaç olduğunu belirtti ve eğer doğru arayüzler, merkezler, enstitüler, teknoparklar olursa dünyaya karşı daha rekabetçi olunacağını savundu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, bilime duyulan ihtiyacı vurgulayarak, üniversitelerin en iyi paydaşları olduğunu söyledi. Türkiye'de ihracat birim fiyatının çok aşağılarda, 1,40 dolar seviyesinde, Almanya'da ise 3,70 dolar seviyesinde olduğunu belirten Gülle, ihracatın daha anlamlı ve katma değerli olması için yapılan işlerin merkezinde inovasyon ve katma değerli ürün yattığını ifade etti. Gülle; inovasyon odaklı etkinlik ve projeleri olarak, Üniversite sanayi işbirliğinin en önemli örneklerinden “İnoSuit”, Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı İnovaLİG, 72 il, 150 üniversite, 156 bölüm, 2256 öğrenciden oluşan İnovaTİM, Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası, Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu - Açık İnovasyon Çalışma Grubu ve Uluslararası İnovasyon Profesyonelleri Derneği (IAOIP) çalışmalarından bahsetti. Sözlerinin sonunda inovasyona emeği geçen bütün üniversite ve hocalara teşekkür eden Gülle, yapılan bu çalışmaların Türkiye'yi daha katma değerli ürünler, teknoloji üreten ve endüstrisini dönüştürmüş zengin bir ülke haline getireceğini belirterek, bu çalışmaların sonucuna inandıklarını vurguladı. Açık bilime, açık erişime yasal düzenlemelerin oluşmasında özel sektör, ihracat ailesi olarak destek sözü veren Gülle, "Her zaman olduğu gibi sizlerin yanındayız. Bilimin daha rahat çalışabilmesi, bilgiye de daha rahat ulaşılması adına sizlerle her türlü destek içerisinde olmaya hazırız." dedi.

Prof. Dr. Şirin Tekinay panel bitiminde, Türkiye Açık Bilim Zirvesi'nin önemini "Yansımaları, etkileşimleri başlatan bir gün olarak geçsin diye elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz, asıl iş şimdi başlıyor." şeklinde ifade etti.

Panelin videosuna bu linkten erişebilirsiniz.

Şirin Tekeli Anısına Araştırma Ödülü

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi (SU Gender), Türkiye’de kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının öncülerinden olan Şirin Tekeli’yi Araştırma Ödülü ile anıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenecek araştırma ödülüne, 17 Eylül 2018 tarihine kadar başvuru yapılabilecek.


 

SU Gender tarafından Türkiye’de toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemek ve teşvik etmek amacıyla düzenlenen Şirin Tekeli Araştırma Ödülü, doktora öğrencileri ile doktora derecesini tamamlamasının üzerinden en fazla 15 yıl geçmiş tüm araştırmacılara açık olacak. Gönderilen araştırma önerileri, üniversiteler arası bir seçici kurul tarafından uluslararası akademik kriterler temel alınarak değerlendirilecek. Şirin Tekeli Araştırma Ödülü 2018 Seçici Kurulu’nda Yeşim Arat, Fatmagül Berktay, Sibel Irzık, Deniz Kandiyoti ve Ayşe Öncü yer alacak.  

1980’lerden bu yana demokrasi, akademik özgürlük, toplumsal cinsiyet eşitliği ve feminizm alanlarında öncü çalışmalar yapan Şirin Tekeli’nin bıraktığı zengin miras, bugüne kadar birçok araştırmacının, akademisyenin ve aktivistin yoluna ışık tuttu. Bu mirasın yaşaması, paylaşılması ve çeşitlenmesine katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirilen Şirin Tekeli Araştırma Ödülü ile Türkiye’de toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları alanındaki araştırmacıları bir araya getirecek besleyici ve ilham verici bir alan açmak hedefleniyor. 

Başvuru koşullarını aşağıda görebilir, detaylı bilgiye ilgili linkten ulaşabilirsiniz. 

Araştırma Ödülü’ne Başvuru Koşulları:
• Başvurular elektronik olarak sirintekeliodulu@sabanciuniv.edu adresine iletilmelidir.
• Önerilecek olan araştırma konusu Türkiye’de toplumsal cinsiyet odaklı ve özgün olmalıdır. Henüz başlamamış veya başlangıç aşamasında olan araştırmalar desteklenecektir.
• Başvurunun dili Türkçe olmalıdır. 
• Araştırma önerisinde araştırmanın içeriği ve önemi, teorik çerçevesi, kullanılacak olan metodoloji ile var olan akademik yazına katkısı açıkça tartışılmalıdır. 
• Araştırma önerisi başlık, dipnotlar ve kaynakça hariç (12 punto ve çift satır aralıklı) 10 sayfayı aşmamalı; dipnotlar ve kaynakça sayfa altına değil başvuru sonuna eklenmeli, APA alıntı sistemi kullanılmalıdır. 
• Araştırma önerisine ek olarak 500 kelimelik bir özet ve başvuru sahibinin özgeçmişi ayrıca sunulmalıdır. Özgeçmişte başvuru sahibinin adı, soyadı, (varsa) kurumu, telefon, yazışma ve e-posta adresini içeren iletişim bilgileri ile (varsa) sunulan araştırmaya başka kaynaklardan alınmış olan destek ve ödüller açıkça belirtilmelidir.
• Ödül ortak araştırma projelerine açıktır; ancak bir araştırmacı tek bir (bireysel veya ortak) araştırma önerisiyle başvurabilir. Ortak olunan araştırma projesi adına başvuran kişi, diğer ortak araştırmacıdan başvurunun uygunluğuna dair yazı almalıdır. 
• Öneri, özet ve özgeçmiş ayrı Word dosyaları olarak gönderilmelidir.
• Başvuruyu destekleyecek iki adet referans mektubu, son başvuru tarihinden önce referansı yazan kişiler tarafından e-posta ile sirintekeliodulu@sabanciuniv.edu adresine başvuru sahibinin ismi açıkça belirtilerek iletilmelidir. 
• Ödülün verilmesinden bir yıl sonra düzenlenecek çalıştayda ödül alan araştırmacılardan projelerinin çıktılarına dair sunum yapmaları beklenecektir. 
• Son başvuru tarihi 17 Eylül 2018’dir. Sonuçlar Aralık 2018’de duyurulacaktır. 

Şirin Tekeli Hakkında
Haziran 2017’de aramızdan ayrılan Şirin Tekeli, arkasında çok zengin bir miras bıraktı. 1978 yılında alanında bir ilk olarak İstanbul Üniversitesi’nde yazdığı doçentlik tezi Kadınlar ve Siyasal-Toplumsal Hayat (İletişim, 1982) ve Türkiye’de feminist kadın çalışmalarının ilk disiplinler arası derlemelerinden olan 80'ler Türkiye'sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar (İletişim, 1990) kitaplarının yanı sıra, 1980’lerin başında Somut gazetesinde yazdığı ilk feminist yazılar, Fransızca ve İngilizce’den çevirdiği 20’den fazla kadın ve demokrasi odaklı kitap ve uluslararası akademik dergi ve derlemelere yazdığı makalelerle Şirin Tekeli, kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının Türkiye’de ve Türkçe’de kurulmasına ve yerleşmesine öncülük etti.

Şirin Tekeli aynı zamanda sivil toplumun, feminist hareketin ve toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının kurumsallaşması ve güçlenmesi yolunda atılan pek çok adımın öncüsü ve itici gücü oldu. 1985-1990 arasında Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) uygulanmasını talep eden dilekçe kampanyası, Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü, Kâriye Şenliği, Mor İğne Kampanyası ve Medeni Kanun reform çalışmalarında aktif rol oynadı. 1986’da İnsan Hakları Derneği’nin, 1989’da İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın, 1990’da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın, 1993’te Türkiye Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin, 1997’de Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği’nin (KA-DER) ve Winpeace – Türk ve Yunan Kadınları Barış Girişimi’nin kurucuları arasında yer aldı. 

 

Yeni Öğretim Üyelerimizi Oryantasyon Programı ile Karşıladık

Her yıl, üniversitemize yeni katılan öğretim üyelerimiz için düzenlediğimiz iki gün süren Akademik Oryantasyon Programı'nı, bu yıl, 6-7 Eylül 2018 tarihlerinde gerçekleştirdik. 

       

Sabancı Üniversitesi Rekötör Vekili Zehra Sayers, Genel Sekreter Haluk Bal, Eğitimden Sorumlu Rektör Yardımcısı Cem Güneri, Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Şirin Tekinay ve Dekanlarımızın da katıldığı programda, öğretim üyeleri ile, Sabancı Üniversitesi'ndeki ilk günlerinde ihtiyaç duyacakları bilgileri paylaştık ve onları üniversitemizin farklı birimleri ile buluşturduk.

Tüm öğretim üyelerimize 2018-2019 Akademik Yılı'nda başarılar dileriz.

Sabancı Üniversitesi'ne Hoşgeldiniz!

Fotoğraflar için tıklayınız.

Murat Germen eserleriyle Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde

Mardin’de Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Vakfı tarafından restore edilerek müze ve sanat galerisine dönüştürülen Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, çağdaş fotoğraf sanatçısı, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Murat Germen’in “Fotoğrafın Türlü Halleri – Murat Germen: Kesit Retrospektif” isimli sergisini sanatseverlerle buluşturuyor.

 

Sanatında aşırı kentleşmenin etkileri, yerel kültürlerin belgesel sürdürülebilirliği, insanın doğada neden olduğu tahribat gibi temalara odaklanan SSBF Öğretim Üyesi Murat Germen’in 52 eseri 31 Mart 2019’a kadar Sakıp Sabancı Kent Müzesi, Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilecek. 

Fotoğraflarında kullandığı dijital araçlarla özellikle görsel kent tasvirlerinin sıradanlığını ve aşinalığını kırmayı amaçlayan Germen, bu yöneliminin sebebini, mimarlık eğitimi sırasında analogdan dijitale geçişin temellerinin atıldığı bir döneme yakından tanıklık etmesine bağlıyor. 

Germen’in Fotoğraf Yolculuğu Mardinlilerle Buluşuyor

Germen, sanat hayatının ilk yıllarında, dijital alanda üretim yapmaktan duyduğu heyecanla çizim, sayısal görüntü ve bilgisayar modellemelerini fotoğrafla buluşturan çalışmalara imza attı. Ancak, üretiminde hiçbir rolünün olmadığı yazılım programlarının, görselliğe hakim olacak bir yoğunlukta kullanıldığında, ortaya çıkan sonuçta kimi zaman eserin sahibinden daha baskın bir iz bırakabiliyor olması, Germen’i zaman içinde farklı arayışlara yöneltti.

Son dönemlerdeki çalışmalarında fotoğrafın ikiboyutlu aktarım olanaklarını çeşitlendirme ve boyutlandırma yoluna giden Murat Germen, sanatta tesadüflerle ortaya çıkan beklenmedik sonuçların ayrı bir yeri olduğunu düşünüyor. “Fotoğrafın Türlü Halleri – Murat Germen: Kesit Retrospektif” sergisi sanatçının bu düşüncesinin yansıdığı ve hem spontane hem de kontrollü efektler kullanarak ortaya çıkardığı ilk dönem çalışmalarını da içeriyor.

Şimdiye kadar eserleri ABD, İtalya, İngiltere, Almanya ve Avustralya’nın da aralarında bulunduğu birçok ülkede, 80’in üzerinde kişisel/karma sergide yer alan Germen, Mardin’de gerçekleşen ilk sergisiyle ilgili şunları ifade etti: “Türkiye’nin kültür-sanat ortamında İstanbul’un ürettikleri ve tükettikleri ne yazık ki lüzumundan fazla bir yer tutuyor. İstanbul’un en büyük kent olması dolayısı ile merkezde konumlanması şüphesiz ki olağan bir durum; bununla birlikte, bu egemenliğin kırılması gerektiğini ve sanatın teorisi ile pratiğini bir arada yoğuran birleştirici nitelikteki etkinliklerin çok daha sıklıkla İstanbul dışına çıkması gerektiğini düşünüyorum. Değerli Sabancı Ailesi, Sabancı Vakfı, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ve değerli yöneticisi Nazan Ölçer’e bana bu fırsatı verdikleri ve Mardin halkı ile kültürel işbirliği yapabilmeme zemin sağladıkları için içten teşekkürü borç bilirim.”

 

“Murat Germen’i Mardin’de ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz”

 Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Dr.h.c. Dilek Sabancı “Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi ile modern ve çağdaş bir sanat platformu oluşturmayı hedeflemiştik. Bu kapsamda açılışımızdan bu yana pek çok sergiye ev sahipliği yaptık. Sanatın farklı dallarına eserleriyle katkıda bulunan isimleri Mardin’de buluşturduk. Analog ve dijitalden beslenen Murat Germen, mimari bakış açısını ve teknolojinin sunduğu imkânları fotoğraf sanatıyla birleştiriyor. “Fotoğrafın Türlü Halleri” sergisi sanatçının tüm yolculuğunu geniş bir seçkiyle sanatseverlerle buluşturuyor. Mardinliler başta olmak üzere tüm sanatseverlerin sergiyi keyifle gezeceklerine inanıyorum. Murat Germen’i Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nde ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz” dedi.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer ise gerçekleştirdiği konuşmada “Bugün Murat Germen’i yabancısı olmadığı bu benzersiz şehirde, Müzemizde, Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nde ağırlamaktan, sanatçı olmanın ötesinde onu, bilgi ve birikimini daima gençlerle paylaşan akademisyen kimliği ile bu kentin sanat seven, sanat üreten çevreleri ile buluşturmaktan dolayı mutluyuz. Ayrıca sanatçının, değerli fotoğraf tarihçileri ve çağdaş fotoğraf uzmanlarıyla birlikte, Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mardin Valiliği Gençlik Merkezi, Mardin Belediyesi Fotoğraf Kulübü ve Mardin Güzel Sanatlar Lisesi işbirliğiyle gerçekleştireceği seminer ve atölye çalışmalarının haberini vermekten de mutluluk duyuyorum.“ dedi.

Murat Germen hakkında:

Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi Murat Germen fotoğrafı bir ifade / araştırma aracı olarak kullanan, İstanbul ile Londra’da yaşayan ve çalışan, 1965 doğumlu bir sanatçı, eğitimci ve arşivci. Fulbright burslusu olarak gittiği Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) mimarlık yüksek lisans derecesini Amerikan Mimarlar Birliği (AIA) Altın Madalyası ile aldı. Sabancı Üniversitesi SSBF’de fotoğraf, sanat ve yeni medya dersleri veriyor. Fotoğraf, mimarlık, planlama, yeni medya ve sanat konularında birçok basılı / çevrimiçi yayını olan Germen, uluslararası platformda onlarca konferansa davet aldı.

 

Sanatçının eser külliyatı; aşırı kentleşme ve mutenalaştırmanın etkileri, katılımcı vatandaşlık ve kent hakları, yerel kültürlerin belgesel sürdürülebilirliği, insanın doğada neden olduğu tahribat gibi konulara odaklanıyor. Skira (İtalya) ve MASA’dan (Türkiye) olmak üzere iki adet monografik kitabı yayımlandı. Türkiye, Amerika, İtalya, Almanya, İngiltere, Meksika, Portekiz, Özbekistan, Yunanistan, Japonya, Rusya, Ukrayna, Polonya, Bulgaristan, İran, Hindistan, Avustralya, Fransa, Kanada, Bahreyn, Kore, Dubai, Çin, İsveç, İsviçre, Mısır gibi ülkeler olmak üzere 80’in üzerinde kişisel / karma sergiye katkıda bulundu. Sanatçının farklı eserlerine ait 300’ün üzerinde edisyon, yurtiçi / yurtdışındaki kişisel koleksiyonlara ve Istanbul Modern, Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, Toruń Çağdaş Sanatlar Merkezi (Polonya), Benetton Vakfı’nın Imago Mundi - Istanbul Codex, Yapı Kredi Kültür Sanat koleksiyonlarına dahil edildi.

 

Kurumsal Yönetim Forumu 2017 Faaliyet Raporu yayınlandı

Sabancı Üniversitesi Avrasya’nın En İyi 6. Üniversitesi

Times Higher Education (THE)  Avrasya’nın En İyi Üniversiteleri sıralamasını açıkladı. Bu yıl ilk kez açıklanan sıralamada Sabancı Üniversitesi 6. basamakta yer aldı. Sıralamada Türkiye’den 22 üniversite yer aldı.


Times Higher Education (THE) Avrasya’nın En İyi Üniversiteleri sıralamasını açıkladı. Bu yıl ilk kez açıklanan sıralamada Türkiye’den 22 üniversite yer aldı. Sabancı Üniversitesi Avrasya’nın En İyi Üniversiteleri sıralamasında 6. sırada yer aldı. Söz konusu listede en çok üniversitesi yer alan ülkelere bakıldığında 27 üniversite ile Rusya birinci sırada ardından 22 üniversite ile Türkiye ikinci sırada yer alıyor.

THE Avrasya'da yer alan üniversiteleri Eğitim, Uluslararası Görünüm, Sanayi Geliri, Araştırma ve Atıf olmak üzere beş kritere göre sıraladı.

THE Avrasya’nın En İyi Üniversiteleri sıralamasında Türkiye’den Sabancı Üniversitesi’nin dışında Koç 5., Boğaziçi 13., Atılım ile İTÜ 19., ODTÜ 22., Hacettepe ise 23.cü sırada yer aldı. Gebze Teknik 30., İzmir Teknoloji Enstitüsü 32., İstanbul 33., Marmara ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji 37., Yıldız Teknik 41., Erciyes 43., Akdeniz 47.nci sırada. Anadolu, Gazi ve Ankara Üniversiteleri 51-60 sıra bandında temsil edildi. Dokuz Eylül ile Yeditepe Üniversiteleri de ilk 70’e girerken, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ise ilk 100’de kendine yer buldu.

Mezunlarımız kampüste!

Tüm mezunlarımız 8 Eylül 2018, Cumartesi günü "Girişimcilik Buluşması" ve "Mezunlar Buluşması" ile yeniden kampüste olacak.

2018 Mezunlar Buluşması Detaylı Bilgi ve Program için tıklayınız

Mezunlar Ofisi
02164839352
alumni@sabanciuniv.edu
alumni.sabanciuniv.edu 

GDO'lu ürün testi evlere girecek

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyemiz Meltem Elitaş'ın liderliğindeki araştırma ekibi GDO'lu ürünleri evde test etme olanağı sağlayacak biyosensör geliştiriyor. 

TÜBİTAK'tan da destek alan proje ile geliştirilen sensör; hayvan yemleri, bebek mamaları ya da alerjen etkileri gözlemlenen yiyeceklerdeki GDO genine 30-40 dk'da bakabilecek. Sensörün 2 yıl içinde ürün haline gelmesi hedefleniyor.

Proje detayları 13 Ağustos tarihli Hürriyet gazetesinde haber olarak yer aldı. 

Habere ulaşmak için lütfen tıklayın:



Abone ol