Ana içeriğe atla

IICEC Haberleri Kasım & Aralık 2020

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) faaliyetleri hakkında en son haber ve manşetlerin yer aldığı "IICEC Haberleri Kasım & Aralık 2020" yayında.

Okumak için lütfen tıklayın.

Yakın Galakside Magnetar Keşfi

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ersin Göğüş’ün de dahil olduğu araştırmacıların “Yakın Galakside Magnetar Keşfi” ile ilgili araştırmaları üzerine hazırladıkları bilimsel makale, Nature dergisinin 14 Ocak 2021 tarihli sayısında yayınlandı. 

Credit: NASA’s Goddard Space Flight Center/Chris Smith (USRA)

Dünya yörüngesindeki gama ışını uyduları 15 Nisan 2020 tarihinde çok kısa süren ancak muazzam miktarda enerji yayan bir olayı kaydetti. Verileri inceleyen ekipler patlamanın yakınlarda bir galakside bulunan ve çok yüksek manyetik alana sahip bir nötron yıldızından kaynaklandığı konusunda hem fikir. Bu çok kısa süreli bir gama ışını patlaması NASA'nın Fermi ve Swift gama ışını uydu teleskopları ile gözlendi.  

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ersin Göğüş’ün de mensubu olduğu uluslararası konsorsiyum tarafından yapılan detaylı incelemeler, söz konusu patlama tayfının saniyenin binde biri gibi kısa zaman ölçeklerinde ani değişimlerini ortaya çıkardı. Magnetar patlaması ile yayılan yüksek enerjili ışımanın, çok şiddetli manyetik alanda bulunan rölativistik plazmadan kaynaklandığını öne sürülüyor. Araştırmanın tüm ayrıntıları Nature dergisinin 14 Ocak sayısında yayınlanan makalesinde ele alınıyor. 

Magnetar 

Magnetarlar evrenin en şiddetli manyetik alanlarına sahip yapıları. Bunlar aslında nötron yıldızları, fakat sıradan bir nötron yıldızından farklı. Bir magnetarın manyetik alan şiddeti Güneş'teki manyetik alanın bir trilyon katı seviyesinde. Bu şiddette manyetik alanlar nötron yıldızı yüzeylerinin parçalanmasına, yani bir nevi yıldız depremlerine yol açıyor. Meydana gelen bu depremler ise kısa süreli X-ışını ve gama ışını patlamaları ile muazzam miktarda enerjinin yayılmasına sebep oluyor. Bunlara magnetar patlaması da deniyor. Oldukça nadir gözlenen devasa magnetar patlamaları ile, Güneş'in yaklaşık 10 milyar yıllık ömrü boyunca yayabileceği toplam enerji sadece saniyeler içinde açığa çıkıyor. 

Ersin Göğüş yapılan araştırma ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Çok nadir gözlenen devasa magnetar patlamaları o kadar yüksek enerjili olaylar ki, kendi galaksimizde gerçekleşirse, yani binlerce ışık yılı mesafeden gelse bile Dünya yörüngesindeki gama ışını teleskoplarını paralize ediyor. 11 milyon ışık yılı uzaklıktaki galaksiden gözlenen bu olay çok önemli bir kapı araladı. Çünkü bu olayların en fazla enerji yayılan ilk safhasını bu kadar yüksek çözünürlükle ilk defa gözlemiş olduk. Bu sayede aşırı şiddette manyetik alana maruz kalan plazmanın radyasyon özellikleri hakkında kapsamlı bilgiye ulaşabildik.”

SU Gender Dördüncü UFUK2020 Projesine Başlıyor

SU Gender 2021’e dört farklı UFUK2020 projesiyle giriyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği mekanizmalarını güçlendirmeyi amaçlayan GEARING-Roles (2019-2022) ile farklı kentsel ölçek ve katmanlarda göç ve entegrasyonu inceleyen Re-ROOT (2021-2024) ve WHOLE-COMM (2021-2025) projelerinin yanına Ocak 2021 itibariyle yeni bir proje eklendi. UFUK2020 COVID-19 araştırma çağrısı kapsamında 162 başvuru arasından 5. sıraya yerleşerek fonlanmaya hak kazanan RESISTIRE’nin (RESpondIng to outbreaks through co-creaTIve sustainable inclusive equality stRatEgies / Salgınlarla Ortak, Yaratıcı, Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Stratejilerle Baş Etme) toplam bütçesi 5,2 milyon Euro, Sabancı Üniversitesi bütçesi ise 247,975 Euro olacak.

European Science Foundation (Fransa) koordinatörlüğünde yürütülecek olan RESISTIRE, 9 farklı ülkeden 10 kurumu çok disiplinli ve çok sektörlü bir konsorsiyumda bir araya getiriyor: Örebro Üniversitesi (İsveç), Yellow Window (Belçika), Oxford Brookes Üniversitesi (İngiltere), Knowledge & Innovation (İtalya), Dublin Teknik Üniversitesi (İrlanda), Sabancı Üniversitesi (Türkiye), Deusto Üniversitesi (İspanya), Çek Cumhuriyeti Bilim Akademisi Sosyoloji Enstitüsü (Çek Cumhuriyeti), Sciensano (Belçika).

Halk sağlığı, beşerî bilimler, sosyal bilimler ve STEM alanlarını bütünleyen konsorsiyum, antropoloji, tasarım, ekonomi, eğitim, iş araştırmaları, çevre bilimleri, toplumsal cinsiyet çalışmaları, sağlık bilimleri, hukuk, yönetim bilimleri, siyaset bilimi, ürün geliştirme, psikoloji, sosyal sağlık çalışmaları, sosyoloji ve istatistik gibi alanlardan uzmanları bir araya getiriyor. Toplam 30 ülkeyi kapsayacak araştırma, 8 ülkede konsorsiyum üyeleri tarafından, 22 ülkede ise Ulusal Araştırmacı Ağı tarafından yürütülecek. Sabancı Üniversitesi ayağında Ayşe Gül Altınay ve Kristen Sarah Biehl’in yürütücülüklerini yapacakları projeyi Aslı İkizoğlu, Ayşecan Terzioğlu, Gülru Göker ve Hülya Adak’ın da yer aldığı çok disiplinli bir araştırma ekibi hayata geçirecek.

RESISTIRE’in iki temel amacı bulunuyor. Birincisi, COVID-19 salgınının yarattığı sosyal eşitsizliklerin 30 ülkedeki davranışsal, toplumsal ve ekonomik sonuçlarını ve bunlara karşı geliştirilen politikaları incelemek. İkincisi ise, eşitsizlikleri azaltmaya, bireysel ve toplumsal dayanıklılığı artırmaya yönelik etkin ve yaratıcı politikaların ve uygulamaların tasarlanmasına, geliştirilmesine ve (karar alıcılar, sivil toplum kuruluşları ve paydaşlar tarafından) farklı politika alanlarında hayata geçirilmesine ön ayak olmak.

COVID-19 üzerine yapılan ilk araştırmalar, pandeminin cinsiyet ve toplumsal cinsiyet ekseninde eşit olmayan etkilerine dikkat çekiyorlar: Farklılaşan ölüm oranları, gerek karantinaların sonucu olarak, gerekse sağlık işgücünün kadın ağırlıklı olması sebebiyle eşit dağılmayan bakım yükü ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin artması gibi. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerin ekonomik sınıf, yaş, engellilik durumu ve (ırk, etnik köken, din, inanç, cinsellik, cinsiyet kimliği gibi) diğer eşitsizliklerle kesiştiği yaklaşımını esas alan RESISTIRE, pandeminin etkilerini toplumsal cinsiyet ve diğer eşitsizliklerin kesişim noktalarına odaklanan 'gender+' perspektifinden incelemeyi hedefliyor. Son yıllarda, sağlık politikalarının eşit olmayan etkilerini anlayabilmek ve kapsayıcı, sosyal adalete dayalı politikalar tasarlayabilmek amacıyla geliştirilen “kesişimselliğe dayalı politika analizi çerçevesi” RESISTIRE’nin analitik temelini oluşturuyor. Uygulama bağlamında ise proje, Avrupa Cinsiyet Eşitliği Stratejisi (EC 2020), temel insan hakları ve (Pekin Platformu’nun geliştirdiği) çevresel adalet anlayışına dayanıyor.  

2021-2023 yılları arasında toplam 24 ay sürecek olan RESISTIRE, birlikte yaratma, çözüm üretme ve inovasyona dayalı tasarım-odaklı bir metodoloji benimsemekte. Projenin temelini oluşturan katılımcı yaklaşımla, sivil toplum kuruluşları ve paydaşlar gerek danışma gerekse birlikte yaratma süreçlerinde etkin rol alacaklar, projeye başından sonuna dahil olacaklar. Projenin çalışma planı (6-8 aylık) üç döngüden oluşacak şekilde tasarlandı. Her bir döngüde salgın politikalarının etkileri (hem nicel hem nitel olarak) araştırılacak, araştırma sonuçlarını daha derinden anlamak, iç görüler geliştirmek ve uygulamaya yönelik araçlar tasarlamak üzere tüm paydaşların katılacağı ortak tasarım atölyeleri düzenlenecek, üretilen bilgi yaygınlaştırılacak, politika önerileri geliştirilecek ve üretilen politika ve araçları hayata geçirecek paydaşların güçlendirilmesi için çalışmalar yürütülecek.

Antropoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, edebiyat, coğrafya, kültürel çalışmalar, ve toplumsal cinsiyet çalışmalarını içeren çok disiplinli araştırma ekibiyle SU Gender, bu proje kapsamında, pandeminin Türkiye’de yarattığı veya derinleştirdiği eşitsizlikleri kesişimsel toplumsal cinsiyet bakış açısıyla inceleme, toplumun farklı kesimlerinde bu sürecin nasıl deneyimlendiğini anlama ve alanda çalışan tüm paydaşlarla birlikte yaratıcı stratejiler ve etkin politikalar geliştirme yolunda çalışmalar yürütecek.

 

SU-IMC Tematik Seminer Serisi'nin yeni konuğu Spilios Fassois

SU-IMC Tematik Seminer Serisi, Spilios Fassois'in "Vibration Based Robust Structural Health Monitoring (SHM) Under Varying Operating Conditions & Uncertainty: Principles & Advances" konulu semineri ile devam ediyor. 

Kayıt olmak için lütfen tıklayınız.

Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC), yeni nesil bütüncül imalat süreçlerinin en son kurumsal, organizasyonel ve teknik gelişmelerini anlamak ve bunları önceliklendirmek için akademi ve endüstrinin farklı seviyelerinde tematik çevrimiçi bir seminer dizisi başlatıyor.

SU-IMC Tematik Seminer Serisi programı aşağıdaki gibidir:

Rekabet Öncesi Araştırma Platformu NANOSİS’E 64.6 milyon TL destek

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (SUNUM) liderliğini yaptığı NANOSIS Platformu’na TÜBİTAK’tan 64.6 milyon TL destek sağlandı. TÜBİTAK 1004 Programı kapsamında kurgulanan Rekabet Öncesi Araştırma Platformu, 6 araştırma programından oluşuyor. 

Liderliğini Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Merkezi SUNUM’un yaptığı Rekabet Öncesi Araştırma Platformu NANOSIS, sağlıkta takip ve tanıya yönelik nanoteknolojik bileşen, ürün ve sistemler için TÜBİTAK tarafından 64.6 milyon TL ile desteklendi. TÜBİTAK 1004 Programı kapsamında kurgulanan platform; SUNUM, Sabancı Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi ile KORDSA A.Ş. ve Arçelik A.Ş.’nin yöneticiliğini yaptığı 6 Araştırma Programını kapsıyor. 

SUNUM Direktörü Prof. Dr. Fazilet Vardar, program ile ilgili yaptığı açıklamada “NANOSIS Platformu’nun teması kurgulanırken, COVID-19 öncesi dönemde olunmasına rağmen, önemli bir öngörü ile günümüzde enfeksiyon hastalıklarının birincil öncelikli sağlık tehdidi haline geleceği görüşüne dayandırılmıştır. SUNUM olarak farklı yetkinliklere sahip kurumların yöneticiliğini yaptığı 6 Araştırma Programı ile ülkemiz için örnek olabilecek nitelikte bir Rekabet Öncesi Stratejik İş Birliği Platformunun öncülüğünü yapmaktan memnuniyet duyuyoruz” dedi. 

NANOSIS Platformu’nun teması COVID-19 öncesi dönemde oluşturuldu. Gelecek öngörüsü ile günümüzde enfeksiyon hastalıklarının birincil öncelikli sağlık tehdidi haline geleceği görüşüne dayandırılarak, “sağlık için takip ve tanıya yönelik hızlı, ekonomik ve özgün nanoteknolojik bileşen, ürün ve sistemlerinin geliştirilmesi” alanını odağına aldı. Platform böylelikle; kaliteli, yaygın ve ekonomik sağlık hizmetlerine yönelik erken tanı ve önleyici yaklaşım ihtiyacını karşılayacak projeleri ve prototipleri kapsaması ile daha da önem kazandı. 

NANOSIS Platformu, 4 yıl boyunca TRL 6 düzeyinde 23 prototip üretmeyi amaçlıyor. Buna göre; nano-malzemelere dayanan, minyatürleştirilebilir, kullanımı kolay, sağlam, endüstriyel süreçlere uygun, değişik hassasiyet seviyelerinde ve düşük maliyetli algılayıcılar geliştirilmesi nihai hedefine yönelik 15 teknik proje hayata geçirilecek. Araştırma Platformu’nun Toplumsal ve sosyo-ekonomik etkileri ayrı bir proje ile ölçülecek. Projelerin 1 Şubat 2021’de  başlaması bekleniyor. 

Projelerin çıktıları; tanı kitleri, biyosensörler ve evde sağlık kavramları gibi önleyici tıp çalışmaları ve kontaminasyon çeşidinin moleküler yöntemlerle saptanması gibi uygulamaları içeriyor. Proje çıktılarının uygulama alanları olarak hasta başı test (Point Of Care POC) sensörleri, tanı kitleri ve biyoçipler, çevre ve halk sağlığına yönelik algılayıcılar, ilaç ve kimya endüstrisinde ürün geliştirme, ürün bileşen analizleri ve kalite kontrolleri, gıda güvenliği ve biyolojik/kimyasal saldırı önlenmesi konuları önceliklendirildi. 

NANOSIS Platformu ve TÜBİTAK 1004 Programı Hakkında: 

NANOSIS Platformu, üyeleri olan 24 kurum ve kuruluş ortak bir FMH ve yönetişim sözleşmesi üzerinde mutabakat sağlayabilmiş, ülkemiz için örnek olabilecek nitelikte bir Rekabet Öncesi Stratejik İş Birliği Platformu’dur. TÜBİTAK 1004 Programı, yükseköğretim kurumları araştırma altyapılarının, Ar-Ge/Tasarım merkezleri ve kamu Ar- Ge birimleri ile iş birliği yaparak ihtisaslaşması ve mükemmeliyet merkezi haline gelmesi için ulusal hedef ve politikalar kapsamında belirlenen öncelikli alanlarda, yurt içinde yapılan, izlenebilir hedefleri olan, bilimsel nitelikli, ticarileşme potansiyeli yüksek araştırma programlarını desteklemeyi amaçlamaktadır.

Ali Koşar’a Applied Thermal Engineering dergisinde konu editörlük görevi

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve SUNUM Araştırmacısı Ali Koşar, Elsevier bünyesindeki Applied Thermal Engineering dergisinde Konu Editörü olarak üç sene boyunca görev yapacaktır.  

Ali Koşar Applied Thermal Engineering dergisine gönderilecek makalelerin hakem değerlendirme süreçlerini spesifik konular için yönetecektir. 

Applied Thermal Engineering

Applied Thermal Engineering dergisi Termal Bilimler alanında en prestijli dergilerden biridir ve CiteScore değeri 8.8’dir. Enerji Mühendisliği ve Güç Teknolojisi (18/216) ve Endüstriyel ve İmalat Teknolojisi (15/340) kategorilerindeki dergilerin ilk % 10'luk diliminde yer almaktadır. 

"Türkiye'de ve Dünyada Kadın"

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, koronavirüs salgını sebebiyle bu süreçte karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmak, olası ortak zeminleri analiz etmek ve akademik araştırmalarla desteklenen fikir alışverişi için başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi devam ediyor.

 

12 Ocak Salı saat 15.00'te yapılacak webinar toplantısının bu bölümünün başlığı "Türkiye'de ve Dünyada Kadın". Moderatörlüğünü İPM Araştırma ve Akademik İlişkiler Koordinatörü Senem Aydın Düzgit’in yapacağı bu bölümün konuşmacıları, Işık Üniversitesi’nden Doğu Durgun ve Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesinden Ayşe Betül Çelik ile Zeynep Gülru Göker’den oluşuyor. 

Salgın ve Toplum webinarına bekliyoruz. 

12 Ocak Salı 15:00 

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2001 yılından bu yana küreselleşmenin çoklu krizlerinin tartışılması amacıyla iklim değişikliğinden kutuplaşmaya, göçten çatışma çözümüne, demokratikleşmeden transatlantik ilişkilere kadar birçok alandaki soru ve sorunları ele almak amacıyla nitelikli ve kanıta dayalı araştırmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar ışığında akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve öğrencilere yönelik bir tartışma platformu sağlamak, topluma ve karar alıcılara sağlam politika önerileri sunmak için bağımsız çalışmalar yürütüyor. 

Kayıt linki: https://event.webinarjam.com/register/138/oyxpkhn0

GEOCOND-Ufuk2020 Projesi Çalıştayı

Sabancı Üniversitesi ev sahipliğinde ve SU-IMC Araştırmacısı Burcu Saner Okan’ın başkanlığında, yenilenebilir ve sürdürülebilir termal enerji depolaması için çimento katkı maddelerindeki teknolojik gelişmeler üzerine düzenlenen GEOCOND-Ufuk2020 Projesi Çalıştayı, 12 Ocak 2021 Salı günü saat 9:30-12:30 arasında gerçekleşecektir. 

Çalıştayda, SU-IMC Araştırmacısı Burcu Saner Okan’ın Türkiye yürütücüsü, MDBF ve SU-IMC Öğretim Üyesi Yusuf Menceloğlu’nun araştırmacı olduğu Ufuk2020 kapsamında yürüttükleri GEOCOND adlı projenin (https://geocond-project.eu) çıktıları sunulacaktır. 

Çalıştay programında Çimsa ve Carmel Olefins (İsrail)’den proje ortakları sunum yapacak ve Özyeğin Üniversitesi’nden Enerji, Çevre ve Ekonomi Merkezi Direktörü Pınar Mengüç’ün davetli konuşmacı olarak “Transdisipliner Bir Kavram Olarak Enerji Verimliliği: Araştırma ve Uygulamalar” üzerine bir konuşması olacaktır. 

Çalıştay programına erişmek ve çalıştaya kayıt olmak için lütfen tıklayınız.


Öğretim Üyemiz Yasemin Şengül Tezel “Applications in Engineering Science” dergisine editör oldu

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yasemin Şengül Tezel, Elsevier bünyesinde yer alan “Applications in Engineering Science” dergisine editör olarak seçildi. 

Elsevier bünyesinde yer alan Applications in Engineering Science dergisi, maddelerin davranışları ve modellenmelerini merkezine alarak mühendislik bilimlerinin uygulamalı yanları ile ilgili olan makaleleri kabul etmektedir. 

Yasemin Şengül Tezel, disiplinler arası çalışmaların yayınlanmasını özellikle teşvik eden dergide editörlük görevini dünyaca ünlü matematikçiler ve mühendisler ile paylaşacaktır. 

Şengül Tezel, Oxford Üniversitesi’nde tamamladığı doktora tezi ve sonrasında viskoelastik maddelerin modellenmesi ve matematiksel analizi üzerine olan çalışmaları ile dergi kapsamındaki konulara katkıda bulunmaktadır. Şengül Tezel’in yakın zamanda prestijli dergilerde yayınlanan doğrusal olmayan şekil değiştirme hızına bağlı viskoelastisite ve kısıtlı şekil değiştirmeli viskoelastisite üzerine yazdığı derlemeler bu alanda söz sahibi olmasına olanak sağlamıştır.  

Applications in Engineering Science Journal


Applications in Engineering Science Journal dergi hakkında detaylı bilgi için tıklayın.  

Mezunumuz Rana Kelleci Akbank 38. Günümüz Sanatçıları Yarışması'nın kazananları arasında

Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı 2020 Yüksek Lisans mezunumuz Rana Kelleci çalışmaları ile, çağdaş sanat alanındaki gelişmeleri desteklemek ve genç sanatçılara destek olmak amacıyla Resim ve Heykel Müzeleri Derneği ve Akbank Sanat işbirliğiyle düzenlen, Akbank 38. Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi’nde yer aldı. 

Akbank Sanat’ın 38. Günümüz Sanatçıları Yarışması kapsamında yaklaşık bin başvuru arasından seçilen 16 sanatçı arasına yer alan Rana Kelleci çalışması ile sergi seçkisinde yer almaya hak kazandı. Rana Kelleci ile yaptığımız söyleşiyi aşağıdan okuyabilirsiniz.   

Merhaba, öncelikle tebrik ederiz. Kendinizden biraz bahseder misiniz? Şu anda neler yapıyorsunuz?

R.K: Sanatsal anlamda fotoğraf, çizim, performans gibi farklı disiplinlerle çalışıyorum. Yakın dönemde ilgi alanımı bilgi ve imajların nasıl üretildiği sorusu oluşturuyor. Bunun haricinde bir yazı pratiğim var. Ağırlıklı sanat alanında olmak üzere çeşitli yayınlarda yazıyorum ve çeviri yapıyorum. 

Sabancı Üniversitesi’nde Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Yüksek Lisans programında okumaya nasıl karar verdiniz?

R.K: Yüksek lisans sürecim dilediğim gibi deney yapmama olanak sağlayan oldukça özgür bir süreçti. Bu programı da resim, fotoğraf gibi disiplinlere ayrılmayan, farklı mecralar arasında dolaşmaya izin veren bir yapısı olduğu için, ihtiyacım olan esnekliği sağlayacağını düşünerek seçmiştim. Özellikle lisans derecesinde sanat dışında bir bölümden geldiğim için böyle bir özgürlük ve destek alanı insanın kendi sesini bulma yolculuğunda çok değerli. 

Akbank Sanat’ın 38. Günümüz Sanatçıları Yarışması’na katılımınız nasıl oldu? Yarışmaya hangi çalışmanız ile katıldınız? Katıldığınız çalışmanız ve değerlendirme kriterlerini de paylaşabilir misiniz?

R.K: Yarışmanın bu seneki teması “günlük yaşama dair”di. Bu sene yapılan binin üzerinde başvuruyu Ayşe Erkmen, Dejan Kaludjerović, T. Melih Görgün, Gönül Nuhoğlu ve Derya Bigalı’dan oluşan bir jüri değerlendirdi.

Bu yarışmaya Repost adlı bir performansımın video kaydıyla başvurdum.

Bu performansta Instagram’da #refugees hashtag'i altına yüklenen imajları kopya kağıtlarına kopyalıyordum.

Sosyal medya toplum olarak göçmenlik ile ilgili ne düşündüğümüzü, ne hissettiğimizi hem yansıtıyor hem de eş zamanlı olarak şekillendiriyor. Birebir öznesi olmadığımız bir durum olan göçmenliğe dair görüntüler üzerinde sosyal medya sayesinde belli bir gücümüz ve dolayısıyla sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Bu sorumluluğu tartışmaya açmayı amaçlıyor performans. Bir gönderiyi yeniden paylaşmak gibi küçücük bir jestimiz üzerine düşünüyorum, dijital eylemlerimizde şiddeti sürdürüyor muyuz yoksa var olan şiddeti, kalıplaştırmayı, ötekileştirmeyi empatiye doğru dönüştürme şansımız da var mı diye soruyorum. 

Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı okuyan veya okumak isteyen öğrencilere neler önerirsiniz?

R.K: Sanırım okulun sağladığı imkânları en iyi şekilde değerlendirmeyi ve daima gözlemde olmayı önerirdim :)

Abone ol