Ana içeriğe atla

Bağımsız Kadın Direktörler

“Bağımsız Kadın Direktörler” YK'larda

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından,BIST şirketlerinin yönetim kurullarında kadın üye sayısının artmasına yönelik olarak yürütülen “Bağımsız Kadın Direktörler” projesi kapsamında, kadın direktörler Türkiye’nin önde gelen halka açık şirketlerinin yönetim kurullarına seçilmeye başladı.

29 Mayıs 2013 Çarşamba günü, İsveç Başkonsolosluğu’nda yönetim kurullarına yeni atanan kadın direktörler ve yönetim kurullarında bağımsız üye olarak görev yapan deneyimli kadın direktörlerin katıldığı bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.

Yuvarlak masa toplantısına yeni kadın yönetim kurulu üyeleri Sema Yurdum (Garanti Bankası Yönetim Kurulu Bağımsız Üye) ve Elif Neşe Çelik’in (İntema Yönetim Kurulu Üyesi) yanı sıra; deneyimli kadın yönetim kurulu üyeleri Füsün Akkal Bozok (Yapı ve Kredi Bankası Yönetim Kurulu Bağımsız Üye), Gülden Türktan (Martı Otelleri ve Martı GYO Yönetim Kurulu Bağımsız Üye) ve Botan Berker (Turcas Petrol A.Ş. ve Dubai Starr Sigorta Yönetim Kurulu Bağımsız Üye) katıldılar.



Toplantıya ayrıca proje kapsamında yönetim kurullarına kadın üye alınması sürecini destekleyen şirketlerden Finans Bank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras da katıldı.Toplantı, İsveç Başkonsolosu Torkel Stiernlöf’un konuşması ile başladı.Torkel Stiernlöf kadın erkek eşitliğinin İsveç’in ve AB’nin temel değerleri arasında yer aldığını, projenin geldiği aşamadan memnun olduklarını ve devam etmesi için gerekli desteği vereceklerini belirtti.

Garanti Bankası yönetim kuruluna bağımsız  üye olarak atanan Sema Yurdum bankacılık sektöründe bağımsız üyelere önemli roller düştüğünü,  görevini basiretle ve tüm ortaklara eşit mesafede durarak yerine getireceğini belirtirken İntema Yönetim Kurulu’na atanan Elif Neşe Çelik ise Baxter şirketi genel müdürü olarak edindiği deneyimlerin İntema yönetim kurulunda icraatta yer alan  üyelere vereceği desteği olumlu etkileyeceğini  belirtti.

Finansbank Yönetim Kurulu başkanı Dr. Ömer Aras ise kadın üyelerin yönetim kurullarının etkinleşmesine katkıda bulunacağına inandığını belirtti.

Yuvarlak masa toplantısında, Egon ZehnderInternational’ın stratejik ortaklığı ve İsveç Başkonsolosluğunu’nun desteğiyle hayata geçirilen projenin ikinci aşamasının başlangıcı da duyuruldu. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve Bağımsız Kadın Direktörler Projesi Direktörü Dr. Melsa Ararat katılımcılara projenin ikinci aşamasını anlattı. “Proje başladığından  bu yana genel kurullarını tamamlamış şirketlerin örneklem alındığı hesaplamalara göre halka açık şirketlerin yönetim kurularında kadın üye sayısında % 14’lük bir  artış oldu. Bu oran BIST şirketleri içinde kadın üye oranının %11’den %12’e çıkmasına yol açtı. Eğer önümüzdeki dönemde şirketler bu konuda daha gayretli olmaz ise 2015 hedefimiz  olan %25 kadın üye oranına erişemeyiz,” dedi. Melsa Ararat tüm genel kurullar tamamlandığında hesaplamaların güncelleneceğini ve SPK’nin mevcut düzenlemesinin şirketler için yeterince teşvik edici olup olmadığının belli olacağını belirtti ve “Proje kapsamında bir Regülasyon Komitesi oluşturuldu. Hukukçu arkadaşlarımızın da katılımıyla oluşturulan bu komite şirketlerimize danışarak mevcut düzenlemenin nasıl daha etkin bir hale getirilebileceği konusunda görüş oluşturacak ve SPK’ya sunacak' dedi.

Yuvarlak masa toplantısına katılan deneyimli kadın direktörler ise bulundukları yönetim kurullarında kadın üyelerin artması için çalıştıklarını dile getirdiler. Botan Berker, “Yönetim kurullarında kadın üyelerin artması, şirketlerin ve makro düzeyde ekonominin kadınların bilgi ve birikimlerindenfaydalanmasınısağlamaktadır” dedi. Berker,Turcas’ta kadın üye sayısının, bir bağımsız üyenin daha eklenmesiyle, üçe çıktığına vurgu yaptı.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Nakiye Boyacıgiller ise sonbaharda düzenlenecek uluslararası konferansta kota uygulamalarının şirket performansı üzerine etkilerinin inceleneceğini ve diğer Avrupa ülkeleri üniversitelerinden katılımcılarla konunun tüm boyutlarıyla tartışılacağını belirtti.

Meltem Müftüler-Baç SUITS'te

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Meltem Müftüler-Baç, Stockholm Üniversitesi'ne Bağlı Profesör olarak atandı.

Meltem Müftüler-Baç, Stokholm Üniversitesi'nde SUITS araştırma merkezinde yapılacak araştırma ve aktivitelere katılarak en yüksek düzeyde interdisipliner araştırmalar üretilmesine katkıda bulunacak.

Detaylı bilgi için http://www.suits.su.se/collaboration/affiliated-faculty

Mezunlar SU'ya Geri Döndü - 2013

24 Mayıs Cuma Rektörevi'nde gerçekleşen akşam yemeği; mezuniyetinin 10. ve 5. yılını geride bırakan 2003 ve 2008 mezunlarına özeldi. Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı'nın da katıldığı gece sürprizlerle doluydu. İlk yıllarında SÜ Sergisi, Giyçek Dergi Kapağı konseptli fotoğraf çekimi, evlilik teklifi bu sürprizlerden bazılarıydı. Mezunumuz Toros Energin (BAMAN'09) ve ekibi de canlı müzik performansları ile geceye renk kattı.

Tüm mezunların davetli olduğu Cumartesi günü ise "Sabancı Re-Discovered: Tosun Terzioğlu ile Kampus Turu" ile başladı; "Barış Süreci - Akil İnsanların Gözlem ve Görüşleri" Paneli (Hülya Koçyiğit, Oral Çalışlar, Yılmaz Ensaroğlu) ve Türkiye'nin en genç Milletvekili olan mezunumuz Bilal Macit'in (BASPS'08) söyleşisi ile devam etti. SGM Oditoryumu'nu dolduran konferanslar serisi, Öğretim Üyemiz Hakan Erdem'in dersi ile son buldu.
SGM'deki akşam yemeği ile başlayan hareketli saatler SU Burs Fonu’na aktarılan geleneksel piyango çekilişi ile devam etti.  Piyangonun büyük ödülü olan Kurucu Dekanımız ve Öğretim Üyemiz Kemal İnan'ın yarım asır boyunca kullandığı keman Tunç Acarkan'ın (BSME'06) oldu. Athena, Candan Erçetin ve Bedük konserleriyle taçlanan Cumartesi gecesi, kampüsün en uzun gecesi oldu.

Fotoğraflar için tıklayınız.

Öğrencimiz M. Emre Tekin ‘İcat Çıkar’dı, birinci oldu

Finans sektöründe inovasyonu desteklemek, yenilikçi ve yaratıcı projelerin hayata geçirilmesine olanak sağlamak amacıyla Türk Ekonomi Bankası (TEB) tarafından “İcat Çıkar” sloganı ile düzenlenen “TEB Akıl Fikir Yarışması”nın 6’ncısı sonuçlandı. Üniversite öğrencileri, yeni mezunlar ve TEB müşterilerinin katılımıyla düzenlenen yarışmanın bu yılki ödül töreni 17 Mayıs Cuma günü gerçekleştirildi. 

Yenilikçi fikir ve projeler ödüllendirildiği tören öncesinde düzenlenen TEB Akıl Fikir Buluşması’nda ise ‘Değişen Tüketici Trendleri İçin İnovasyon’ teması gündeme taşındı. 6’ncı TEB Akıl Fikir Buluşması açılış konuşmasını TEB Genel Müdürü Varol Civil yaparken, İstanbul Bilgi Üniversitesi Next Akademi Başkanı Levent Erden, Markafoni Kurucu Ortağı Tolga Tatari, Etohum Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Burak Büyükdemir ve girişimci İsmail Berber ‘Değişen Tüketici Trendleri İçin İnovasyon’ teması çerçevesinde görüşlerini katılımcılarla paylaştı. TEB Akıl Fikir Buluşması Twitter üzerinden izleyicilerin interaktif katılımı ile gerçekleştirilirken, Facebook üzerinden de canlı olarak yayınlandı.

TEB’in ‘İcat Çıkar’ sloganıyla gelenekselleştirdiği yarışmada Öğrenci-Yeni Mezun kategorisinde birinci olan Sabancı Üniversitesi Ekonomi Programı öğrencisi M. Emre Tekin 15.000 TL, ikinci Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencileri Samet Kayataş ve Umut Yılmaz 7.500 TL ve üçüncülüğü paylaşan Karabük Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisi Ece Ülker ile Kadir Has Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Bora Büyüktürk 5.000 TL ödül kazandı. İlk üçe giren yarışmacılara Bahçeşehir Üniversitesi’nde MBA bursu ve tüm finalistlere mini laptop hediye edildi. Jüri Özel Ödülü’nü ise inovatif projesiyle ilgi toplayan lise son sınıf öğrencisi Sezer Aksoy kazandı.

Müşteri kategorisinde birinci olan Elektrik Yüksek Mühendisi Rıza Cem İmre 15.000 TL ve Fransa Açık Tenis Turnuvası (Rolland Garros) seyahati, ikinci Fen ve Teknoloji öğretmeni Ferhat Baştürk 7.500 TL, üçüncü Salim Yılmaz ise 5.000 TL’lik ödüle hak kazandı. Bu kategoride yarışan finalistlerin tümüne mini laptop hediye edildi.

Öğrenci Birliği’nden Burs Fonu’na Anlamlı Destek!

Öğrenci Birliği 16 Mayıs Perşembe günü Hangar Cafe’de SU Burs Fonu yararına piknik düzenleyerek 900 TL kaynak yarattı. Öğrenci Birliği’nin bu anlamlı desteğini Mütevelli Heyeti Üyelerimiz ikiye katlayacak ve SU Burs Fonu’na toplamda 1.800 TL kaynak yaratılmış olacak. 

Bu tutar bir öğrencimizin, 6 aylık nakit ihtiyaç bursunu karşılayacak.
Bu kaynağın yaratılmasını sağlayan tüm Öğrenci Birliği Üyelerine; Öğrenci Birliği Organizasyon Komitesi Üyelerine ve etkinliğe katılan öğrencilerimize; eğlenirken aynı zamanda fayda ve değer de yarattıkları için çok teşekkürler.

2012 – 2013 Öğrenci Birliği Üyeleri:
Mert Çulha
Çağlar Genç
Umut Alihan Dikel
Ömer Mutçalı
Melis Yazıcıoğlu

Öğrenci Birliği Organizasyon Komitesi Üyeleri
Selin Subaşı
Berrak Atik
Melis Yelman
Gülnur Velicangil
Karolin Çavuşoğlu

Güneş Günü 13. yılında!

Sabancı Üniversitesi Güneş Günü 13. yılında yine binlerce
çocuk, genç, engelli ve yaşlıyı bir araya getirdi.

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri tarafından geleneksel olarak her yıl düzenlenen Güneş Günü etkinliği 13. yılının gururu ile 26 Mayıs Pazar günü neşe içinde son buldu. Tüm gün süren Güneş Günü’nde yaklaşık 3500 ilköğretim okulu öğrencisi, engelli ve yaşlılar Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde unutulmaz bir gün yaşadı.

Güneş Günü ile Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında uygulanan projelerde sene boyunca birlikte çalışılan ilköğretim okulu öğrencileri, engelliler, yaşlılar, mülteci ailelerin çocukları ve sokakta çalışma riski bulunan çocuklar, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Yurt ve Toplum Merkezleri’nden yararlanan çocuklar, Sabancı Üniversitesi’nde üniversite öğrencileri ile bir araya gelerek unutulmaz bir gün geçirdiler.

26 Mayıs Pazar günü Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde tüm gün devam eden şenlikte; eğlenceli oyunlar, film gösterimleri ve çeşitli aktivitelerle katılımcılar keyifli anlar yaşadı. Güneş Günü şenliğinde, 30 farklı ilkokuldan, çocuk yetiştirme yurtlarından gelen çocuklar bir yıl boyunca birlikte projeler gerçekleştirdikleri üniversite öğrencisi gönüllü abla ve ağabeyleri ile kampüsün çim alanına kurulan oyun alanlarında çeşitli oyunlar oynadı, yarışmalara katıldı ve filmler izledi.

3 farklı rehabilitasyon merkezinden gelen Celepral Palsy’li çocuk ve gençler, işitme engelli çocuklar ve zihinsel engelli gençler ise yine Sabancı Üniversitesi öğrencileriyle birlikte, kampüste ağaç dikimi, yer voleybolu turnuvası, parmak boyama etkinlikleri ve çeşitli yarışmalara katılarak Güneş Günü’nü ayrı bir coşkuyla kutladı.

Huzurevleri ve darülacezelerden gelen yaşlılar her hafta ziyaretlerine gelen gençler tarafından Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde çiçeklerle karşılandılar. Yaşlılar Sabancı Üniversitesi öğrencileriyle birlikte oluşturdukları ve yıl boyunca çalışmalarını sürdürdükleri Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği korolarını ilk kez, büyük bir heyecan içinde sahneye taşıdı.

3500 kişinin katıldığı, 700 öğrencinin gönüllüğüyle gerçekleşen Güneş Günü’ne bu yıl Tamteks, Ülker ve Brisa da sponsorluğu ile destek oldu.

Sabancı’ya “Kolbastıyı” tanıtan sıcakkanlı Karadenizli

Koray Şimşek: Horon oynarım, hop tek, kolbastı oynarım, onların hepsini yaparım. Düğünümüzde Sabancı Üniversitesi tayfasını epey bir korkutmuştum açıkcası. O videoları saklıyorum, onları kimseyle paylaşmıyorum. Çünkü, düğümüzde kolbastı çalmaya başlayınca, o zaman 2008 yazı, kolbastı kavramı henüz Türkiye’de bilinmiyord ve ilk kez Sabancı tayfası bizim düğünde gördü onu ve herkes şok oldu tabii ki.


Evlisin, bir çocuğun var diye biliyorum.
Türkiye’ye dönmenin tabii iyi tarafı bu oldu. Çünkü yurt dışında evlenme yönünde hiçbir ilerleme, gelişme olmadı hayatımda. Tabii annemler de başımın etini yiyorlardı bu konuda. Benim annem de her Türk annesi gibi. Ve döndükten sonra yani…



“Hadi sana kız bakalım” önerileri oldu mu?
Olmaz olur mu? Tabii annemin o yönü de elbette var ama, ben o tür şeylere gerçekten hiç sıcak bakmam, o yüzden hiç istemedim öyle bir şey olmasını. Gelir gelmez değil ama geldiğim yıl Trabzon’da bir Karadeniz gezisinde enteresan bir şekilde eşimle tanıştım. Eşim aslında Trabzonlu değil.  Burada işe başlar başlamaz CAFE ile ilgili projeler, dersler vesaireler, onlarla uğraşırken hiç Trabzon’a gidemedim. Ağabeyim “Sabancı’da hiç böyle ara dönem, tatil vesaire yok mu?” dedi. Ben de “bahar tatilimiz var” dedim. O yıl da 23 Nisan’la birlikte 9-10 güne filan uzayan bir tatil oluyordu. Ağabeyim, “bak Karadeniz otoyolu açılmış, hadi çift şoför, seninle gidelim,  memleketi özlemişsindir, gel orada bol pide yiyelim, Akçaabat köftesi yiyelim” falan dedi. Atladık gittik.

Her ne kadar çekirdek aile İstanbul’da olsa da teyzelerim, bütün akrabalarım orada benim hala. Gittik, Trabzon’da yaptığımız şey bizim, akrabaları dolaşmak, yemek, içmek, başka bir şey değil tabii. Orada teyzemin küçük oğlunu okul dışında gittiği eğitim merkezine götürdüğüm bir gün, eşim Mücella ile tanıştım. Mücella orada eğitmendi. Arkadaşlığımız hızlı bir şekilde ilerledi, 2008’de de evlendik zaten. Yani memlekete dönmenin böyle önemli artıları da var. Tersine beyin göçüyle birlikte evlilik de geliyor.
Öyle, bu yıl Haziran’da evliliğimizde beşinci yılımızı dolduruyoruz. Çok mutluyuz. Bir de bebeğimizle bu yıl taçlandık...

Bu yıl mı baba oldun?
Evet, kızımız 51 günlük oldu.



Maşallah, sen çiçeği burnunda bir babasın, 51 günlük baba, çok hoş, çok güzel. Trabzon’la ilgili, Karadeniz’le ilgili anılarından söz etsek.  Trabzon’da ne tür faaliyetlerde bulunurdunuz? Karadeniz benim de çok sevdiğim bir bölge. Özellikle Doğu Karadeniz, yeşili, coşkun dereleri, yaylaları, dağları. Oralarda doğayla ilişkin nasıldı?
Şöyle söyleyeyim: Ben bir Trabzonlu olarak, biraz, nasıl diyeyim, hani böyle kendimi derslerden yana akademik tarafta sivrilttiğim için diğer taraflardan bir Trabzonluya göre ortalamanın altında kaldım hep. Yani onlardan yararlanmadım değil, mesela horon oynarım, hop tek, kolbastı oynarım, onların hepsini yaparım, ama ortalama bir Trabzonluya göre biraz düşük kalabilirim. Şunu söyleyebilirim: Düğünümüzde Sabancı Üniversitesi tayfasını epey bir korkutmuştum açıkcası. O videoları saklıyorum, onları kimseyle paylaşmıyorum. Çünkü, düğümüzde kolbastı çalmaya başlayınca, o zaman 2008 yazı, kolbastı kavramı henüz Türkiye’de bilinmiyordu. Çünkü 2008 yazında aslında Karadeniz’de bir gençlik olimpiyatları, üniversite olimpiyatları oldu Trabzon’da, onun açılış seremonisini, koreografisini yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi hocası gençlerden, öğrencilerden öyle bir kolbastı grubu kurup orada dans ettirince insanlar şaşırdı, bu nasıl bir şey, böyle folklorik bir şey mi var diye ve kolbastı Türkiye’de öyle patladı. Şimdi artık unutuldu tabii belki ama, o patladığı zamandan önceydi bizim düğümüz ve ilk kez Sabancı tayfası bizim düğünde gördü onu ve herkes şok oldu tabii ki. Benim gibi böyle hareketleri ağır olan bir insandan o figürleri görünce doğal olarak herkes şaşırdı. Videoda, düğün DVD’sinde görmeniz gerekir aslında, ama yine göstermiyorum, çünkü kimseyi utandırmak istemem, herkes korktu ve kaçtı, sahneyi boşalttılar ne oluyor burada diye. Çünkü eşim de güzel oynar, bir Trabzonluya göre ortalama altı olsam da ben de fena değilimdir. Yani folkloru çok severim gerçekten de. Trabzon’da bunları yapmak zorundasınız zaten, horon oynamak zorundasınız.



Karadenizlinin çok güzel bir kültürü var bence. Dans, müzik, canlılık günlük yaşamla her zaman iç içe.
Kesinlikle. O yüzden, çocukluğumdan beri ben onu yapıyorum. Ama tabii horon bir ekip işi. Bir ekip olarak horon oynamayalı 20 sene oldu. Trabzon’da en son orada lisedeyken oynamıştım.

Bir ara sanki Kadıköy’de hafta sonların insanlar toplanıp meydanda horon oynuyorlardı.
Tabii tabii, İstanbul’da oynanan yerler var, Trabzon Kültür Derneği var Üsküdar’da sanıyorum, bunu yapanlar var ama, tabii artık öyle bir koşuşturmanın içerisinde öncelikler içerisinde arkada kalıyor. Orada doğal bir şey çünkü, yani içindesiniz, orada yapıyorsunuz, ama burada artık.

Tabii canım. Karadeniz’de gezilere gittiğimizde yolda mola verilir verilmez arabalardan inilip, haydi hop bala hop bala horon oynanıyor. Sonra gene arabalara binilip gidiliyor yani. Ben de yaşadım.
Aynen öyle, oyunu çok eğlencelidir.
Yemeklerine ben çok düşkünümdür Trabzon’un. Yani burada de elimden geldiğince yakalamaya çalışıyorum yine onu, çünkü eşim Trabzonlu değil ama, orada 10 yıl civarında yaşadığı için epey Trabzonlu olmuş durumda. Kuymak vardır, kahvaltının değişmez gıdasıdır Trabzon’da gerçekten...

Mıhlama yani.
Rizeliler mıhlama der, biz kuymak deriz. Ama efektif olarak, mısır unu, peynir, tereyağı, aynı şey içerik olarak, onu çok severim. Peynirli, biz pide kelimesini kullanmayız, peynirli ya da kıymalı ifadelerini kullanırız, peynirliyi çok severim. Trabzon’da o kahvaltıda yenen bir şeydir, yani ağır gelir insanlara, Trabzonlu olmayanlara; onu severim.

Karalahana bence müthiş bir şeydir, benim için vazgeçilmez. Ben çok yemek seçen bir insanım aslında, arkadaşlar o yüzden çok dalga geçerler benimle. Mesela bizim yemekhanedeki yemekler iyi ama, ben hep pilav falan yerim burada, çünkü ana yemeklerin birçoğunu genelde sevmem. Ama o kadar yemek seçen biri olduğum halde, karalahana nesi olursa olsun, işte bizim köy yemeklerinde işte unlusu vardır, çorbamsı böyle, ... daha mısır kırmalarıyla yapılan bir versiyonu vardır, sarması ayrı zaten. Hatta, geçtiğimiz yıl sabbatical için MIT’deyken eşimle birlikte; Amerika’da da karalahana var, ama bizim gibi yapmıyorlar onlar, bilmiyorlar tabi. Biz orada karalahanaları aldık, eşim bir güzel sarmaları yaptı, yani Amerika’da bile karalahana sarması yedik yani.

Çok yemek seçerim gerçekten, o yönden çok kötüyümdür. Bir şekilde memleketin yemekleri bana daha cazip geliyor.

Kuymak, peynirli ve karalahana favori yemeklerin.
Evet, favorilerim onlar.

Peki şey var, benim de Karadeniz yemeği deyince hemen aklıma gelen şey Laz böreği; ben bayılıyorum Laz böreğine.
Tatlı olarak onu da severim ama, nedense benim için fındık çok farklı bir şey, yani her Karadenizli için öyle ama, fındık içinde olan bir tatlı benim favorim.
Şimdi buraya da bir şube açtılar Maltepe’de, Cemil usta diye bir Akçaabat köftecisi var, Trabzon’da Akçaabat köftesi deyince... Zaten Akçaabat Trabzon’un en büyük ilçesi, hemen 10 kilometre yakın Trabzon merkeze. Onu söylemeyi unuttum, Akçaabat köftesi de benim için çok önemli bir şeydir. Akçaabat köftecilerinin yaptığı böyle fındıklı bir baklava, çok ince, yani baklava çok ince yufkadan yapılır ama, çok ince yufkanın içerisine çok ince dövülmüş fındıklarla minik minik, adına da özel prens demişler nedense bilmiyorum. O da yeni bir isim galiba, eskiden biz ona sadece fındıklı baklava derdik, ama onlar öyle diyorlar şimdi. 

Minik minik dediğin ne, yuvarlak mı yapılıyor?
Kare şeklinde, küçük küçük ama, normal baklava dilimleri büyüktür, bu çok küçük küçük, ufak ufak atıştırmalık yiyebileceğiniz şekilde.
Yani ben Akçaabat köftesiyle birlikte o fındıklı baklavayı çok severim. Yani Laz böreği de hoştur ama, içinde fındık olmadığı için benim için çok arka planda kalıyor. Fındıklı tatlılar çok özel benim için.

Peki sabbatical’la ilgili söyleyebileceğin bir şey var mı?
Sabbatical leave her akademisyenin çok değer verdiği bir şeydir, çünkü her ne kadar...  Bir akademisyenin işinin 3 tane bacağı var; araştırma, eğitim/öğretim kısmı ve hizmet yani citizenship dediğimiz kısım. Bunların üçü de önemli tabii ki farklı ağırlıkları olsa da. Ama araştırmanın özellikle arada böyle çok yüksek bir yoğunlukla gitmesi gereken bir dönem lazım ki, hani belli bir kıvama ulaşsın araştırmalar ve ondan sonra biraz daha hafif bir şeklide, ama daha üretken olabilecek bir şekilde devam edebilsin. Sabbatical bence o işe yarıyor. Yani siz bir süre ders vermeye, idari işlerinizi yapmaya ara veriyorsunuz ve tamamen araştırmalara odaklanıyorsunuz. O yüzden, yani ben başlayalı 6 yıl olmuştu Sabancı’da ve dört gözle bekliyordum sabbatical’imi. Yani bir nevi doktora dönemine geri dönüyorsunuz, sadece araştırmalara odaklanabileceğiniz öğrencilik dönemine neredeyse. Çok iyi geçti benim için o yönden. Her ne kadar öğrencilerime ders vermeyi özlemiş olsam da, öyle bir ara vermeye ihtiyacım vardı kesinlikle yeniden bir başlangıç yapabiliyor olmak için. Ve bunu MIT’de geçirmek de çok iyi oldu, o yüzden bizim YBF’nin Sloan’la imzaladığı, Sabancı’nın MIT’yle imzalamış olduğu anlaşma bize çok faydalı oldu gerçekten.
İşte ben 3’üncü giden kişi oldum, herhalde 5 yıl daha sürecek o anlaşma, daha başka arkadaşlar da gidecekler.

O çerçevede sabbatical yaptın?
Tabii. Yani sabbatical hakkımız zaten var, ama bunu MIT’de geçirmek gibi bir opsiyon sunuyor bize. Bu MIT Sloan’la yaptığımız anlaşmanın bir parçası sadece. Yani bizim EMBA öğrencileri gidiyorlar oraya, dual degree master program var, oradan da bir sürü hocalar geliyor, işte bir parçası da bizim bir dönemimizi orada geçiriyor olmamız.

İlk giden sen misin?
Yok, ben üçüncü gidenim. Benden önce Enes Eryarsoy gitti, sonra Can Akkan gitti, ben, şimdi Burçin Bozkaya orada. Çok farklı yönleri var, yani sadece araştırma tarafı değil, orada MIT’yi tanıyorsunuz, orada yeni insanlarla tanışıyorsunuz. Bir de,  Boston Cambridge civarı tam bir eğitim merkezi diyeyim, yani Harvard var, işte MIT var, nehrin öbüründe Boston College, Boston University, Noertheastern,… bir sürü iyi okul var. Yani o yönden gerçekten iyi bir deneyim oldu benim için, iyi bir aralık oldu. Şimdi tam gaz buradaki çalışmalara devam…

Kariyerinde bir şarj oldu.
Evet, kesinlikle. Yani herkes de böyle bakar, yani bütün akademisyenler de tahminim böyle bakar o döneme. Bazısı kitap yazar mesela ara verdiği dönemde, bazısı araştırmalarını tekrar yoğumlaştırır.

Biraz alanına göre de değişiyor herhalde.
Doğru doğru. Yani finansta kitap yazmak biraz daha ikinci planda olan bir şey, daha çok makaleler önemli.



Peki, Yönetim Bilimleri Fakültesindeki faaliyetlerine ilişkin söyleyebileceğin bir şeyler var mı? Finans Cafe’yle ilgili ekleyeceğin bir şey var mı? Yani Sabancı Üniversitesi’ne ilişkin...
Yani fakülte olarak benim burada bulunduğum dönem içerisinde çok hızlı bir şeklide büyüdük gerçekten, hem sayıca, hem de kalite olarak, içerik olarak çok farklı bir noktadayız. Yani artık işte bir master programımız var, doktora programımız var, kadro olarak finans grubu 6 kişiye ulaştı, fakülte neredeyse 30 kişi oldu. Yani hiçbir zaman durmuyoruz, hep yeni bir şeyler yapmaya, yaratmaya çalışıyoruz ve hep de bu birlikte, yani yaştan bağımsız, kıdemden bağımsız. Bence belki de en güzel tarafı o. Yani hepimiz, işte ben 8-9 yıl tecrübeliyim doktora sonrasını düşünürsek, benden daha az tecrübeli olan arkadaşlar var, daha fazla tecrübeli olan arkadaşlar var, ama her şeyi hep beraber yapmaya çalışıyoruz, değişik bir şeyler, farklı bir şeyler ve Türkiye’de yenilik yaratacak şeyler yapmaya çalışıyoruz hep. Yani o yüzden bence burası bence çok farklı bir şey, yani eğitim felsefesi olarak zaten çok farklı bir yer Sabancı Türkiye’de. O yüzden hani diğer üniversitelere benzetilmek bana garip geliyor bazen; ki bence benzemiyoruz. Ama diğer yönlerden de bence yine öncü, hep farklı olmaya çalışan bir yer ve bunların hep faydalarını görüyoruz diye düşünüyorum.

Üniversitelerin gerçek misyonu, toplum nezdinde öncü olmak, misyonun bir tanesi değil mi öncü olmak? Sabancı Üniversitesi onu gerçekleştiriyor, öyle de olmalı, yani bütün üniversiteler öyle olmalı. Mutlusun Sabancı Üniversite’sinde olmaktan, Yönetim Bilimleri Fakültesinde olmaktan.
Mutluyum.

Kıyı Dergisi nedir?
Kıyı, Trabzon’da 1960’larda kurulmuş şiir ağırlıklı olan, ama düz yazının da olduğu bir kültür sanat dergisi. Tabii orada böyle bir yayını sürdürmek o kadar zor ki, dönem dönem kapanmış açılmış. Babam, 2’nci ya da 3’üncü dönem, şu an tam hatırlamıyorum, ama Kıyı’nın bir dönemdeki kurucularından biriydi.

Baban edebiyat ile ilgileniyor muydu?
Rasim Şimşek. Daha çok düz yazıları vardır, ama torunlar, abimlerin çocukları olduktan sonra onlar için şiirler de yazmaya başlamıştı. Edebiyat evimizden hiç eksik olmadı. Onun vefatından sonra ben de dergiyi alarak devam ettirmek istiyorum, yani takip etmek istiyorum.

Babanın mirasını devraldın ve sürdürüyorsun.
Bir nevi onun mirası, evet. Her ne kadar ben o yönden yetenekli olmasam da, yani şiir yazmak, düz yazı yazmak gibi becerilerim olmasa da, takip etmeye çalışıyorum.

Sevgili Koray, bu renkli sohbet için çok teşekkür ederim.

2012 TÜBA-GEBİP Ödülü

2012 TÜBA-GEBİP Ödülü alan öğretim üyelerimiz

2012 yılı TÜBA-GEBİP ödüllerini kazanlar belirlendi. Sabancı Üniversitesi’nden beş öğretim üyesine Türkiye Bilimler Akademisi’nden Ödül.

Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı (TÜBA-GEBİP) Ödülleri’nin 2012 yılı sahipleri belli oldu. Bu yıl 28 genç bilimcinin GEBİP Ödülü ile desteklenmesi uygun bulundu.

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri; Gözde İnce, Fevzi Çakmak Cebeci, Erdal Toprak, Murat Çokol ve Yönetim Bilimleri Fakültesi öğretim Üyesi Işın Güler 2012 TÜBA-GEBİP Ödülü'ne layık görüldüler.

TÜBA-GEBİP ödülleri hakkında:

Türkiye Bilimler Akadimesinin fen, mühendislik, sağlık ve sosyal bilim alanlarında ülkemize yetkin bir araştırıcı kuşağı kazandırmak amacıyla 2001 yılında uygulamaya koyduğu Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı (TÜBA-GEBİP) Ödülleri’nin 2012 yılı sahipleri belli oldu. Bu yıl 28 genç bilimcinin GEBİP Ödülü ile desteklenmesi uygun bulundu.

‘Genç Akademi' oluşturmaya yönelik bir etkinlik olan TÜBA-GEBİP çerçevesinde, tüm bilim alanlarından, 37 yaş altındaki, bağımsız araştırmacı olarak kendi araştırma grubunu kurarak öğrencilerini yetiştirme çabasında olan, bilimsel araştırmalarıyla öne çıkmış ve üstün liyakat esasına göre seçilmiş genç bilim insanları, üç yıl süreyle desteklenmektedir.
 
Kazananlara ödülleri 8 Haziran 2013 Cumartesi günü Ankara’da yapılacak törende verilecektir.


Kitap Tanıtımı

Özgürüm Ama Mecburiyet Var: Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor
Leyla Neyzi ve Haydar Darıcı

İstanbul Politikalar Merkezi, 29 Mayıs 2013 Çarşamba günü düzenleyeceği kitap etkinliğinde Leyla Neyzi ve Haydar Darıcı’nın yeni kitabı “Özgürüm Ama Mecburiyet Var” Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor kitabını ele alacak ve gazeteci/yazar İrfan Aktan’ı konuk edecektir. 

İPM Yürütme Kurulu Üyesi Ayşe Kadıoğlu’nun modere edeceği etkinlik Sabancı Üniversitesi Karaköy Minerva Han’da (Bankalar Caddesi, Minerva Han No. 2, Giriş katı, Karaköy-İstanbul) 17:00-19:00 saatleri arasında gerçekleşecektir.

LCV: Gülcihan Çiğdem, gulcihanc@sabanciuniv.edu, 212 292 4939, dahili 1417.

Yaz Okulu ERKEN Kayıt Ödemeleri

2012-2013 Yaz Okulu ERKEN Kayıt Ödemeleri 29 Mayıs-31Mayıs 2013 arası
By Student Resources  |  03 May 2013

Sevgili Öğrencilerimiz,

2012-2013 Yaz dönemi ERKEN kayıt ödemeleri 29.05.2013 - 31.05.2013 tarihleri arasındadır. Ödeme tablosu için aşağıdaki linkten yararlanabilirsiniz.

Ücretler

  • Erken kayıt ödemeleri, herhangi bir Akbank şubesinden Abone Tahsilat Sistemi (ATS-815) ile peşin olarak yapılır; taksitli öğrenim ücreti ödemek için açtırılan kredili özel Ak hesabına YAPILMAMALIDIR.
  • Ödemeler, ödeme tarihleri dışında ve belirtilen tutardan az ya da fazla yapılamaz; geç / faizli / taksitli ödeme uygulaması yoktur.
  • Yapılan ders kayıtlarının geçerli olabilmesi için erken kayıt ücretlerinin belirtilen tarihler arasında ödenmiş olması gerekir.

 

Yeni dönemde başarılar dileriz, 
Öğrenci Kaynakları Birimi

Abone ol