Ana içeriğe atla

Mezunumuz Canan Dağdeviren Medikal Yenilikte Dünya Birincisi Oldu

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren başarılarına bir yenisini daha ekledi. Canan, dünyanın en büyük gençlik sivil toplum örgütünden biri olan, Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (Junior Chamber International-JCI) tarafından Medikal Yenilik Alanında, “Giyilebilir kalp pili” buluşuyla Dünya 1.si seçildi. Canan Dağdeviren 2 Kasım’da Kanada’da düzenlenen törenle birincilik ödülünü aldı.

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

Canan Dağdeviren aldığı bilim ödülleri ile Türkiye’nin gururu olmaya devam ediyor.

Dünyanın 3.büyük, aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin desteklediği sivil toplum örgütlerinden birisi olan JCI (Junior Chamber International) tarafından 1981 yılından bu yana düzenlenen, “Ten Outstanding Young Persons of the World’ün 2015 yarışının sonuçları belli oldu. Yarışmaya Türkiye’yi temsilen katılan mezunumuz Canan Dağdeviren ve Mehmet Z. Baykara ipi göğüsleyerek dünya birinciliği koltuğuna oturdu.

Mezunumuz Dr. Canan Dağdeviren, 28 yaşında icat ettiği ‘giyilebilir kalp pili’nden sonra şimdi de kanserin peşine düştü. Dağdeviren “Meme kanserinin tedavisi için bir cihaz ve kolonoskopide kullanılacak bir aparat geliştireceğim. Çalışmalarım sürüyor” diyor.

Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk bilim insanı mezunumuz Dr. Canan Dağdeviren, dedesinin 28 yaşında kalp yetmezliğinden ölmesinin kendisini etkilediğini, bundan dolayı onun öldüğü yaşa gelinceye kadar kalp hastaları için bir şeyler yapmaya karar verdiğini söyledi. MIT Technology Review dergisinin geçen yıl derlediği ‘35 Yaş Altı 35 Yenilikçi’ ile Forbes dergisinin ‘30 Yaşından Küçük 30 Bilim İnsanı” listelerinde yer alan Dağdeviren, ‘giyilebilir kalp pili’ni icat ederek tarihe geçti.

Haber kaynağı: DSN Haber Ajansı

The Red pill or the Blue pill?

The Red pill or the Blue pill? A review of the latest Sabanci seminar held by International Relations and Diplomacy Club's (IRDC) on the U.S Presidential Elections for 2016

By: Mohammad Mohsin Hussain / Political Science, Masters Student

With the U.S entering a new political phase in a few days, the atmosphere is tense both at home and abroad, as many wonder as to which candidate will win the most powerful seat in the country; that being the seat in the oval office. Since both remaining candidates, namely Donald Trump and Hillary Clinton represent two very different ‘Americas’ in ideological terms, whomsoever of these wins the presidency will determine the future of the world order as we know (or don’t know) it. To represent the tension in analogous terms; selecting either candidate would be akin to choosing between either the red pill or the blue pill from the Matrix; a choice that is, understandably, difficult to make.

Last week, this very ‘tension’ contextualized in the U.S presidential elections was highlighted, discussed and debated at a panel hosted between professors’ Ersin Kalaycıoğlu, Emre Erol and Emre Hatipoğlu, who being experts in their field (i.e. political science) were able to offer their rich understanding of the topic at hand.

The panel was commenced by Ersin Hocam, who first discussed the U.S political system, imparting to his audience information about how these elections were held. Additionally, Ersin Hocam also provided quantitative and qualitative research, trying to account for the narrowing down of the U.S election to two extremes; the liberal yet corrupt Hillary and the republican non-politician Donald Trump. By sensitizing the audience to how each ideological camp (i.e. liberal and republican) viewed each other’s candidate, Ersin Hocam highlighted how political party and the individual candidate were considered by their supporters.

Afterwards, Emre Erol offered his insights into Trump’s foreign policy goals, arguing that Trump viewed the world in transactional terms; for Trump, the world could be bought and sold to the highest bidder, thereby implying that any country who wanted the U.S’ help would only receive said help if they were able to pay U.S for it. Building up on Emre Erol’s views, Emre Hatipoglu discussed the uncertainty in which future of the U.S and the world was enshrouded; we could not tell what would happen if either candidate came to power, because we were yet to see how the game would play out with either candidate’s presidency in the longer run.

Depending on which pill the U.S citizens take, the future of both U.S politics and international politics will be affected by the choice.

  

Scripta'nın yeni sayısı yayında!

Tablet dergimiz SCRIPTA dördüncü sayısı ile okunmaya hazır! Dünyanın farklı yerlerinden gelmiş konuları, keyifli sohbetlerin edildiği ilgi çekici konukları ile Scripta yeni sayısında da okurlarına keyifli anlar yaşatacak. 

Scripta'yı App Store ve Google Play üzerinden tablet ve telefonlarınıza indirip okuyabilirsiniz.

Scripta'nın Editörü Elif Gülez yeni sayı için şöyle diyor:

"Sevgili Okurlar,

Yeni bir akademik yıla yeni sayıyla başlamak ne güzel!

Bu sayımızda iki tane röportajımız var. Birinde sizi, Amerika’daki uzun bir aşçılık eğitimi ve çalışma döneminin ardından İstanbul’a dönerek kendi “bakery”si NİNO’yu açan, Yönetim Bilimleri Mezunumuz Sinan Büdeyri ile bir araya getiriyoruz. Diğerinde, Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Mezunumuz, Koff Animasyon’un kurucusu Gökhan Okur’la tanıştırıyoruz.

FACES köşesinin bu sayımızdaki konuğu, MDBF Öğretim Üyemiz, matematikçi Cem Güneri

Bir başka yazı, öğrencimiz Bengüsu Özcan’ın değişim programı çerçevesinde gittiği HongKong izlenimlerini içeriyor. 

Üniversiteye bu yıl başlayan öğrencilerimizi de unutmadık. Öğrencilerimiz Eylül Yurdakul ve Atakan Demir, onlar için bir rehber hazırladı.

Bilinmeyen Şehir’de, İspanya’nın Mallorca Adası’na yaptığım ziyaretten bavuluma sığanları getirdim sizlere. 

Bu sayımızda da, her sayımızda olduğu gibi, mezunlarımıza dair kısa notları derledik.

Umarız severek okursunuz.

Hepinize güzel bir yıl dileriz…"

Grafen Türkiye Konferansının üçüncüsü gerçekleşti

Bu yıl TÜBİTAK MAM ve Sabancı Üniversitesi önderliğinde 3.sü düzenlenen “Laboratuvardan Endüstriye Yeni Gelişen 2 Boyutlu Malzemeler ve Grafen Konferansı” 20-21 Ekim tarihlerinde Hilton Kozyatağı Otel’de yüksek bir katılımla gerçekleşti.


Açılış konuşmalarını konferans başkanı Doç. Dr. Bahadır Tunaboylu adına TÜBİTAK MAM’dan Doç. Dr. Murat Makaracı ve konferansın diğer eş başkanları Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi dekanı Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu ve UC Riverside’dan Prof. Dr. Cengiz Özkan yaptı.

Konferansın genel akışı şu şekilde gerçekleşti: Grafen ve ilgili iki boyutlu malzemelerin sentezinden, kompozit üretimi, enerji, elektronik, biyoteknolojik uygulamaları ve endüstriyelleşmesi üzerine konuşmalar yapıldı. Konferansın ilk günü karbon nano malzemelerin ticarileşmesi konusunda tanınmış değerli bilim adamlarından Tsinghua Universitesi’nden Prof. Fei Wei genel bir konuşma yaptı. Daha sonra KAIST’tan Prof. Seokwoo Jeon ve  Sungkyunkwan Universitesi’nden Prof. Jae-Young Choi konuştu. Türkiye’nin seçilen alanlarda yol haritasını belirlenmek için hem endüstriden hem de akademiden kişilerin katıldığı bir panel de düzenlendi.

Konferansın ikinci günü ise poster ödül töreni de gerçekleşti. Birincilik ödülü İTÜ’den Duygu Ağaoğulları’na, 2.lik ödülü TOBB Üniversitesi’nden Doğukan Şenyıldız’a ve 3.lük ödülü ise Sabancı Ünivesitesi’nden Jamal Seyyed Monfared Zanjani’ye verilmiştir.  

Grafen Türkiye 2016 Konferansı’nın organizasyonunda TÜBİTAK MAM’dan Dr. İbrahim Bekar, Doç. Dr. Nevin Taşaltın, Doç. Dr. İlke Gürol, Dr. Elif Parlak ve Sabancı Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Burcu Saner Okan aktif olarak yer almışlardır. 

Önümüzdeki yıl, 4. Grafen Türkiye Konferansı 2017'nin Sabancı Üniversitesi Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nde yapılmasına da karar verildi. Ayrıca grafen ve ilgili malzemelerin Türkiye pazarında yerini alabilmesi için firmaların, üniversitelerin ve kalkınma ajansların katılacağı “Grafen Kümelenmesi” oluşturulmasına da karar verildi. 

Osman Hamdi Bey tablolarının anatomisi çözülüyor

Bank of America Merrill Lynch’in, dünya çapında yürüttüğü “Sanatı Koruma Projesi” kapsamında, Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonunda yer alan Osman Hamdi Bey’e ait altı tablonun konservasyon ve bilimsel araştırma çalışmalarına başlandı.

Gerçekleştirilen projenin bilimsel danışmanlığını Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Resim ve Çağdaş Sanat Konservasyon Uzmanı ve Danimarka Güzel Sanatlar Akademisi mensubu Filiz Kuvvetli üstleniyor. Projenin bilim komitesini ise Filiz Kuvvetli’nin yanı sıra Getty Konservasyon Enstitüsü Kimya Uzmanı Lynn Lee, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendislik Programı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Ali Gülgün, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi SUNUM’da görev yapan Dr. Meltem Sezen ve Dr. Feray Bakan oluşturuyor.

Bank of America Merrill Lynch tarafından dünya çapında hayata geçirilen “Sanatı Koruma Projesi” kapsamında, Türkiye’den, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonunda yer alan Osman Hamdi Bey tablolarının konservasyon ve araştırma çalışmalarının yürütüldüğü bir proje gerçekleştiriliyor. Proje kapsamında Türk sanat tarihinin önemli sanatçılarından Osman Hamdi Bey’in altı tablosu, kullanılan teknik ve malzeme bakımından titizlikle inceleniyor. S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan ve proje kapsamında incelenen diğer Osman Hamdi Bey tabloları ise “Kuran Okuyan Adam”, “Camii”, “Kokana Despina”, “Naile Hanım’ın Portresi” ve “Beyaz Vazoda Çiçekler”. Araştırma sonrasında eserler 2017’nin ilk yarısında açılması beklenen Osman Hamdi Bey sergisi ile sanatseverlerle buluşacak.

Osman Hamdi Bey'in en değerli eseri 'Kaplumbağa Terbiyecisi' adlı tuval üstü yağlı boya tablosunun biri Pera Müzesi'nde, diğer ise Belma Simavi koleksiyonunda yer alıyor. 

X-RAY TEKNOLOJİSİYLE İNCELENECEK

Konservatörlerin resimler üzerindeki onarım çalışmalarını yapmaya başlamadan önceki araştırma sürecinde, sanatçı tarafından kullanılmış malzeme ve tekniklerin incelenmesi, eser üzerinde daha önce yapılan onarımlar ve yüzeyde görülemeyen hasarlar hakkında bilgi sağlıyor. Konservatörler tarafından sıklıkla kullanılan X-Radyoloji tekniğiyle, X-Ray ışınının farklı yoğunluklardaki materyallerin içinden geçerek çıplak gözün tespit edemediği bilgiler ortaya çıkarılıyor. Resimde kullanılan materyallerin çoğu, atomik yapısına göre değişiklik göstermek üzere, X-Ray ışığında geçirgen olma özelliği taşıyor. Böylece bu işlemle, resmin ilk aşamasından itibaren geçirdiği aşamalar izlenebiliyor. Hem sanatçının tuval üzerinde yaptığı değişiklikler hem de resim üzerinde sonradan yapılan onarımlar görülebiliyor.

'Arzuhalci'

ARZUHALCİ KURŞUN BARINDIRAN PİGMENTLE YAPILMIŞ

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan bir zaman aralığında kültür ve sanat hayatına yaptığı eşsiz katkılarıyla bilinen Osman Hamdi Bey imzalı “Arzuhalci” eserinin X-Ray taramasında sanatçının tuval üzerinde kullandığı teknik, fırça hareketleri ve kademeli olarak eserde yaptığı değişiklikler açıkça görülüyor. Resimde daha açık renkte görünen kısımlar, sanatçının içinde kurşun barındıran pigment kullandığı bölgeleri ifade ediyor.

'Kur'an Okuyan Adam'

"TOPLUMSAL ZENGİNLİĞE KATKI"

Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Banu Başar, proje hakkında şunları söyledi: “Dünya çapında yürüttüğümüz Sanatı Koruma Projesi ile bir yandan sanat eserlerinin korunmasını amaçlarken; bir yandan da toplumların kültürel zenginliğine ve eğitimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bu sayede farklı kültürler ve gelenekler arasında uyum ve karşılıklı saygı ortamı oluşturmayı hedefliyoruz. Bu sebeple Sabancı Müzesi ile Osman Hamdi Bey koleksiyonunun korunması amacıyla yaptığımız işbirliği bizim için bir gurur kaynağı. Bu çalışmanın gelecek nesillerin eğitimine ve sanata olan ilgisine katkıda bulunacağını düşünüyoruz.”

'Ab-ı Hayat Çeşmesi'

Bank of America Merrill Lynch Sanat Eserleri Koruma projesi kapsamında dünya genelinde kâr amacı gütmeyen müzelere yapılan bağışlar sayesinde, tarihsel veya kültürel öneme sahip ve yok olma tehlikesi altındaki eserlerin korunması sağlanıyor. Şirket, programın hayata geçirildiği 2010 yılından bu yana, 29 farklı ülkedeki müzelerde gerçekleşen 100’den fazla koruma projesine kaynak sağladı.

Bu eserler arasında Londra’da, Society of Antiquaries’de yer alan Magna Carta’nın 2 kopyası, Gustave Courbet’in Paris Orsay Müzesi koleksiyonundaki görkemli tablosu “L’Atelier du peintre” (Sanatçının Stüdyosu), Pablo Picasso’nun New York Guggenheim Müzesi’nde sergilenen “Ütü Yapan Kadın” tablosu, Kan Eitoku’nun Tokyo Ulusal Müzesi’nde yer alan ve Japon Hükümeti tarafından ulusal hazine kapsamına alınan 16’ıncı yüzyıldan kalma sekiz katlı paneli ile Johannesburg, Wits Sanat Müzesi’nde yer alan Gerard Sekoto imzalı bir resim koleksiyonu bulunuyor.

URARTU MÜCEVHERLERİ DE KORUMA ALTINDA

Program kapsamında, Osman Hamdi Bey’in eserlerinin yanı sıra Türkiye’den geçtiğimiz yıllarda koruma altına alınan başka eserler de bulunuyor. İstanbul Rezan Has Müzesi’nde sergilenen ve MÖ 9-7’inci yüzyıllar arasına tarihlenen Urartu Mücevherleri koleksiyonu proje kapsamında korunmaya alındı. Ayrıca, yine İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi bünyesinde yer alan 8’inci yüzyıl Emevi dönemi bir Kur’an’ın restorasyonu da bu kapsamda gerçekleşen çalışmalar arasında yer alıyor.

Haber kaynağı: NTV

Tophane Gibisi Yok

2015/16 Mercator-İPM Araştırmacısı Defne Kadıoğlu Polat'ın " "Tophane Gibisi Yok": İstanbul'da Soylulaştırma Üzerine Vaka Çalışması" adlı raporu yayımlandı. 

 

İstanbul'un Tophane semtinde yapılan saha çalışmalarına dayanan rapor, soylulaştırmanın semt sakinleri üzerindeki etkisini inceliyor.  Tophane'nin sakinleri için ne anlam ifade ettiği, semtin sosyal dokusunun soylulaştırmadan nasıl etkilendiği, yeni orta ve üst sınıf sakinlerin yanı sıra turistlerin de Tophane'ye gelişi üzerine ne tür sosyal dışlama ve çatışmaların yaşandığı gibi konulara değinen rapor, sakinlerin yerel yönetim ve hükümet ile ilişkilerini de irdeliyor.

Rapor için lütfen tıklayınız.

Raporun linki: http://ipc.sabanciuniv.edu/en/publication/there-is-nothing-quite-like-to...

Upcoming US Elections

Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Kulübü yaklaşan ABD seçimleri üzerine bir panel düzenliyor. Panelde katılımcılar Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyelerimiz Ersin Kalaycıoğlu, Emre Hatipoğlu ve Emre Erol'un değerlendirmelerini dinleyecek. 

Panel 3 Kasım Çarşamba günü saat 17.30'da FASS G049'da gerçekleşecek.

İngilizce gerçekleşecek panele tüm Sabancı Üniversiteliler davetlidir.

--------

International Relations and Diplomacy Club's first event is on upcoming US Elections. Professors from Sabancı University Ersin Kalaycıoğlu, Emre Hatipoğlu and Emre Erol will be with participants. Event is on November 3, Thursday at 17:30 in FASS G049. 

EDU, Hexagon Studio Yönetici Geliştirme Programı’nda 2. Grup Mezuniyeti

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU ve Hexagon Studio Holding işbirliği ile gerçekleştirilen Hexagon Studio Yönetici Geliştirme Programı, 24 Ekim 2016, Pazartesi günü Sabancı Üniversitesi Tuzla kampüsünde düzenlenen sertifika töreniyle ikinci grup mezunlarını verdi.

Sertifika törenine Hexagon Studio Genel Müdürü Tolga Doğancıoğlu’nun yanı sıra birçok üst düzey yönetici katıldı.

Farklı birimlerde görev alan ve 14 kişiden oluşan proje ve takım liderleri grubunun katıldığı eğitimler  Ocak 2016 – Ekim 2016 tarihleri arasında gerçekleşti. Her ay bir modülün ele alındığı Yönetici Geliştirme Programı’nın amacı ortak bir dil oluşturmak; Strateji, Pazarlama, Liderlik, İnsan Kaynakları ve Finans konularına odaklanarak Hexagon Studio proje liderleri ve takım liderlerinin gelişimini desteklemektir.

Hexagon Studio ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU, programın tasarım aşaması dâhil yaklaşık 2 yıldır işbirliği yapıyorlar. Uzun dönemli olan bu işbirliği her yıl gelişerek devam ediyor.

Sabancı Üniversitesinden tıp alanında dünyada bir ilk!

Sabancı Üniversitesinde bulunan Gözüaçık Laboratuvarı'ndaki araştırmacılar, kalıtsal ve ölümcül bir hastalığın (İnkluzyon cisimi miyopatisi, kemik Paget's hastalığı ve bunama sendromu, IBMPFD) neden ve nasıl oluştuğunu keşfetti. Ekip bu hastalık için, bu yılın Nobel Tıp Ödülü konusu da olan “Otofaji” temelli bir tedavi yöntemi öneriyor. 

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Devrim Gözüaçık'ın yönetiminde, Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Programı doktora öğrencisi Öznur Bayraktar, beyin, kas ve kemik tutulumuyla giden, sakatlık ve bunamaya sebep olan, kalıtsal ve ölümcül bir hastalığın  (IBMPFD, İnkluzyon cisimi miyopatisi, kemik Paget's hastalığı ve bunama sendromu) oluşum mekanizmasını keşfetti. Araştırma ekibi aynı zamanda bu hastalığın bazı türlerinin tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olarak, bu yılın Nobel Tıp Ödülü konusu da olan “Otofaji” temelinde bir tedavi yöntemi önerdi. 

IBMPFD, İnkluzyon cisimi miyopatisi, kemik Paget's hastalığı ve bunama sendromu

Bu önemli buluşun, IBMPFD hastalığının yanında, ALS, Parkinson, Hungtinton, Lewy Cisimi Hastalığı ve Machado-Joseph Hastalığı gibi hastalıkların daha iyi anlaşılmasına, kişiselleştirilmiş tanı ile daha etkili bir tedavi edilmesine yol açması bekleniyor. Çalışma şu an klinik öncesi aşamada ve hastalara uygulanması için ayrıntılı klinik çalışmalar yapılması gerekiyor.

Dr Devrim Gözüaçık’ın yönetimdeki araştırmacı ekip; Öznur Bayraktar, Özlem Oral, Nur Kocatürk, Yunus Akkoç, Karin Eberhart, Ali Koşar'dan oluşuyor. Ekibin çalışmayı detaylı olarak ortaya koydukları makaleleri uluslararası bir bilim dergisi olan PLOS ONE Ekim 2016 sayısında yayınlandı. 

2016 Nobel Tıp Ödülü’ne konu olan Otofaji Nedir?

Otofaji, tıp, genetik ve moleküler hücre biyolojisinde yeni ve yükselmekte olan bir alandır. Geçen 10 yıl içinde genişleyerek en önemli temel ve klinik araştırma sahalarını kapsamıştır. Otofaji, vücudun geri dönüştürme mekanizması gibi işleyerek hücrelerdeki bozulan ve hastalıklı proteinlerin ve mitokondri gibi yapıların temizlenmesini sağlıyor. Bu mekanizma sayesinde vücut kanser, Alzheimer, Parkinson ve diyabet gibi hastalıkları önleyebiliyor, mikroplarla savaşıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Otofaji'nin sağlık insan sağlığı açısından taşıdığı önemin anlaşılması ve otofaji ile ilgili ilaç araştırmalarının hızlanması nedeniyle, 2016 yılı Nobel Tıp Ödülü, konu hakkındaki ilk araştırmaları başlatan Japon Profesör Yoshinori Ohsumi'ye İsveç'te 10 Aralık tarihindeki yapılacak törenle verilecek. Dr Gözüaçık'ın laboratuvarı, Türkiye'de otofaji araştırmalarına adanmış ilk ve tek laboratuvar ve uluslar arası arenada Türkiye'yi temsil ediyor. 

PLOS ONE Makale linki: http://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371%2Fjournal.pone.0164864

Gözüaçık Bilimsel Araştırma Laboratuvarı hakkında:  http://myweb.sabanciuniv.edu/dgozuacik/

EFSUN - Sabanci University Center of Excellence for Functional Surfaces and Interface: http://efsun.sabanciuniv.edu

NS-FUTURE Joint Seminar by Cleva Ow-Yang

“Sustainability and Alternative Energy: Lowering Our Footprint on Our Planet”

02 November Wednesday at 12.40, FENS L062


Over the recent decade, the effects of global warming have made a clear case for revisiting how modern life must be better adapted so that future generations can enjoy similar levels of lifestyle on our planet. To minimize carbon consumption, one strategy has been to develop sources of alternative energy, of which there are many competing technologies. However, one topic receiving less attention to‐date is that of sustainability—how can we live in a manner that lowers our impact on the environment, one that enables our planet to continue sustaining life decades from now?

There are no simple solutions to lowering our carbon footprint—for every solution proposed, new challenges arise. In this talk, I would like to frame the multi‐faceted analysis for identifying viable solutions to the challenges we are facing, and my goal is to foster the on‐going debate on resolving the interconnected problems of climate, energy, and sustainability.

Abone ol