Ana içeriğe atla

Selim Turan’ın “TEZ-ANTİTEZ-SENTEZ” sergisi SSM’de

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, modern Türk sanat tarihine ışık tutmaya devam ediyor.

Çalışmalarını farklı deneylerle şekillendiren Selim Turan’ın “TEZ-ANTİTEZ-SENTEZ” sergisi SSM’de.

 Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), 15. yılında; Sabancı Holding’in katkıları ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle Türk ressamlarını ağırlamaya ve Türk sanat tarihine ışık tutmaya devam ediyor. Türk sanat tarihinin önemli isimlerinden ressam, heykeltıraş Selim Turan (1915-1994), “TEZ-ANTİTEZ-SENTEZ” başlıklı sergisiyle SSM’de sanatseverlerle buluşuyor.

Küratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in yaptığı “Selim Turan. Tez-Antitez-Sentez”, aynı zamanda sanatçının uzun bir zaman sonra gerçekleştirilen ilk kişisel sergisi olma özelliğini taşıyor. Sergide yer alan eserlerin büyük bir kısmı, sanatçının seramik sanatçısı eşi Şahika Turan tarafından 2003’te İstanbul Üniversitesi’ne bağışlanan Selim Turan Koleksiyonu’ndan seçildi.

1947’den vefatına kadar hayatını Paris ile İstanbul arasında sürdüren Selim Turan’ın sergide bulunan 100’ü aşkın eseri, onun her iki kentin kültür ortamından aldığı esinin izlerini taşıyor. Sergide, Turan’ın eserlerinin yanı sıra onunla aynı dönemde Paris’te yaşayıp üreten sanatçılardan Hakkı Anlı, Nejad Devrim, Ferit İşcan, İlhan Koman, Mübin Orhon ve Fahrelnissa Zeid’in eserleri de yer alıyor. Selim Turan’ın yakın ilişki içinde olduğu Paris sanat ortamı, 1947-1960’ta bu şehirde bulunan önemli ressamlardan Jean Bazaine, Henri Goetz, Léon Zack, Natalia Dumitresco ve Alexander Istrati’nin eserleriyle yansıtılıyor.

 Sergi, Selim Turan’ın 1935’te Akademi’de başlayıp yoğunluklu olarak Paris’te sürdürdüğü sanat üretiminden örnekleri kavramsal bir çerçevede bir araya getiriyor. Hem yaşamında hem de sanatında Doğu ve Batı kültürleri arasında köprüler kurmayı başaran sanatçının üretimi, sergide “tez, antitez, sentez” kavramları kapsamında değerlendiriliyor.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer sergiyle ilgili, “SSM olarak Türk sanat tarihinin önemli isimlerinden Feyhaman Duran ile başladığımız yolculuğa yine çalışmalarıyla bir döneme ışık tutan ressam ve heykeltıraş Selim Turan ile devam etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Her iki sanatçının da eserlerinin eşleri tarafından İstanbul Üniversitesi’ne bağışlanması ve İstanbul Üniversitesi’nin de bu eserleri SSM’ye güvenerek sanatseverlerle buluşturmamız için bize teslim etmesi ise bizler için ayrı bir gurur kaynağı. Selim Turan’ın bir sanatçı olarak en önemli özelliği, eserlerinin anlaşılıp anlaşılmayacağına dair endişelerini hiçbir zaman üretimine yansıtmayarak son sözü daima izleyiciye bırakması olmuştur. 

Sanat tarihinde geleneksel olarak kullanılan öğrencilik, araştırma, olgunluk dönemi gibi kategoriler kapsamında değerlendirilemeyecek bir üretime sahip olan Selim Turan, figüratif, gerçekçi, soyut ve imgesel ifade biçimlerini denediği sanat hayatında daima izleyenin belleğinde sorular uyandırmayı hedeflemiştir. Biz de, Dr. Necmi Sönmez’in küratörlüğünde yaptığımız sergide, ziyaretçilerle hem sanatçının da sanat hayatı boyunca ‘tez-antitez-sentez’ üçlemesi eşliğindeki kurgusuyla eserlerini buluşturmayı hem de modern Türk sanatının 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemi hakkında, tam da Turan’ın yaptığı gibi farklı bir bakış açısıyla yorumlamalarına olanak sağlamayı istedik” dedi.  

Serginin küratörü Dr. Necmi Sönmez “Selim Turan’ın ‘Tez-Antitez-Sentez’ başlıklı sergisinde sanatçının 100’den fazla resim, heykel ve baskı çalışması izleyiciyle buluşuyor. Bu sunum, Turan hakkında gerçekleştirilen en kapsamlı sergi olması itibarıyla ayrı bir önem taşıyor. Türk sanat tarihinin önemli isimlerinden biri olan Turan, 1947’den vefatına dek Paris’le İstanbul arasında yaşayarak, her iki kentin kültür ortamından etkilenerek fazla bilinmeyen görsel deneylere girmişti. Sergi, bu görsel deneyleri ilk kez ortaya çıkardığı gibi, sanatçının gün ışığına çıkmamış birçok çalışmasını da deneysel bir yaklaşım açısıyla tartışmaya açmayı da hedefliyor” dedi.

 Turan’ın sergide yer alacak eserleri, dönemsel birliktelikleri ve kavramsal arayışında tuttukları yer gözetilerek sınıflandırılıyor. Bölüm başlıklarının, sanatçının severek okuduğu ve etkilendiği tasavvuf düşünürü Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr kitabından alıntılarla adlandırıldığı sergi, “Bu yol kaç fersah?”, “İnsan burada halden hale girer”, “Biliyorsun ki kapı kapalı. Yürü o kapalı kapıya var”, “Biri diyordu ki, anahtarı kaybettim” ve “Sır denizine kavuştum, yok oldum” bölümlerinden oluşuyor. Sanatçının 1980-1994’te gerçekleştirdiği hareketli heykellerin özel bir sergileme eşliğinde sunulacağı “Selim Turan. Tez-Antitez-Sentez” sergisi, 13 Ağustos’a kadar SSM’de devam ediyor.

 

Volkan Özgüz ODD Dergisi'nin sorularını yanıtladı

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Direktörü Volkan Özgüz, Otomotiv Distribütörleri Derneği'nin sorularını yanıtladı.    

Volkan Özgüz'ün Otomotiv Distribütörleri Derneği dergisinin Mayıs sayısında yer alan AR-GE konulu röportajını okumak için lütfen tıklayın.

“İklim İçin Yeşil Ekonomi Politikaları” Raporu Açıklandı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Yeşil Düşünce Derneği ve Yeşil Avrupa Vakfı’nın birlikte yürüttüğü “Yeşil İklim, Yeşil Ekonomi” projesinin kapanış toplantısı ve projenin ana çıktısı olan “İklim İçin Yeşil Ekonomi Politikaları” raporunun tanıtımı 1 Haziran 2017, Perşembe günü Karaköy’deki Minerva Han’da yapıldı.

Yeşil Düşünce Derneği adına Proje Koordinatörü Özgecan Kara ve İstanbul Politikalar Merkezi adına Proje Bilimsel Koordinatörü Ümit Şahin’in açılış konuşmalarından sonra raporun ana yazarı Ahmet Atıl Aşıcı rapor tanıtımını yaptı.

İklim değişikliğinin etkilerine karşı çeşitli başlıklarda çalışmalar yürüten ve politika önerileri geliştiren üç kurumun ortak projesi; iklim dostu kent, iklim dostu enerji ve iklim dostu toprak başlıkları özelinde çeşitli politika önerileri sunuyor. Rapor; yenilenebilir enerjinin kentsel dönüşüm projeleriyle entegrasyonunu ve bunun önündeki mevzuat engellerinin kaldırılmasını, onarıcı tarım mevzuatının oluşturulmasını, enerji tüketimi ve sera gazı salımını en aza indiren pasif binaların teşvikini, 6360 sayılı Büyükşehir Yasası’nın revize edilmesini ve büyükşehirlerde, ilçe içi ulaşımın bisikletlere de uygun olarak planlanmasını öneriyor. Kemerburgaz Üniversitesi’nden Sevil Acar, ODTÜ’den Osman Balaban, Boğaziçi Üniversitesi’nden Barış Karapınar ve Solarbaba’dan Ateş Uğurel de proje sürecine danışman olarak katkı verdi.

“İklim değişikliğine karşı önlemlerin maliyeti karşılanamaz düşüncesi mevcut”
Toplantının açış konuşmasını yapan Yeşil Düşünce Derneği Proje Koordinatörü Özgecan Kara, raporun oluşturulma sürecinde yapılan toplantıları, görüşülen bireylerin katkısını, ve projenin katılımcı karakterini anlattı.

İstanbul Politikalar Merkezi Proje Bilimsel Koordinatörü Ümit Şahin, iklim değişikliğine yönelik çözümlerin getireceği maliyet yükünün karşılanamayacağı yönündeki düşüncenin yaygın olduğunu belirtti. Şahin “Bu yaygın kanıyla mücadele etmek için çözümlerin ekonomik karşılıklarını içeren analizler yapmalıyız. Bugün sunduğumuz rapor, İstanbul Politikalar Merkezi’nin daha önce hazırladığı “Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri Raporu”nun da bir anlamda devamı niteliğinde.” dedi.

“Sürdürülebilirlik için bütüncül politikalar gerekli”
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve raporun ana yazarı Ahmet Atıl Aşıcı; konuşmasında oransal olarak Türkiye’nin sera gazı salımını en çok artıran ülkelerden biri olduğunu belirtti. Aşıçı, devletin ekonomideki ağırlığının azaltılması ve düzenleyici rolünün güçlendirilmesi perspektifiyle yeşil ekonomi dönüşümünün gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti. Ekonomi politikası tercihlerine değinen Aşıcı, ekonomik ve ekolojik sürdürülebilirlik için bütüncül politikalar izlenmesinin önemine vurgu yaptı.

“Dönüşümün önünde engeller de var”
Ahmet Atıl Aşıcı, yeşil ekonomiye geçişin önünde engelleri şöyle aktardı “Bu engellerden en önemlisi fosil yakıtlara verilen teşvik. Bütüncüllükten uzak yaklaşımlar nedeniyle Enerji ve Tarım Bakanlıkları’nın hedefleri çelişiyor. Karar alma süreçleri, politika ve stratejiler katılımcılıktan uzak belirleniyor ve yürütülüyor, bu da çıkar çatışması yaratıyor”.

Merkeziyetçi olmayan, yenilenebilir enerji çözümleri, kentin metalaşması ve toprağa yatırım


Kemerburgaz Üniversitesi’nden Sevil Acar, projenin savunduğu yeşil ekonomi anlayışının küçük ölçekli ve adem-i merkeziyetçi olduğunu, katılımcı mekanizmalara dayandığını kaydetti. Acar, “Yeşil ekonomi dönüşümü için Türkiye çok ideal. Dinamik bir özel sektöre sahip ve yenilenebilir enerji ihalelerine talep çok büyük.” dedi.

Projenin bir diğer danışmanı olan Osman Balaban, “Yerel yönetimlerin yetkilerini artıran ve mali yapılarını kuvvetlendiren desantralizasyon programı gerekiyor. Kentsel dönüşüme bakış açımızı da değiştirmemiz gerekiyor” dedi.

Barış Karapınar ise iklim değişikliğine karşı mücadelede toprağın önemine ve sahip olduğu potansiyele değindi. Bu potansiyelden yararlanılamadığını belirten Karapınar şöyle konuştu: “Toprağın organik madde varlığını artıracak yatırımlar karbon tutma açısından etkili ve daha ucuz. Bu yatırımlar ayrıca toprak verimliliğini de artırabilir.”

İşlemesiz tarıma da değinen Karapınar, toprağın derinlemesine değil yüzeye yakın işlemesine dayanan bu yöntemin; toprağın su tutma kapasitesini, biyoçeşitliliğini ve karbon tutma kabiliyetini de artırdığını belirtti.  Karapınar ayrıca, toprağın iklim değişikliği anlamında hem etki azaltmada hem de adaptasyonda büyük potansiyele sahip olduğunu ve siyasal olarak daha az tartışmalı bir alan olduğunun altını çizdi.

Sabancı Üniversitesi'nde toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları yeni bir döneme girdi

Sabancı Üniversitesi’nin kuruluşundan bugüne toplumsal cinsiyet alanında sürdürdüğü çalışmalar, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin açılışıyla yeni bir döneme girdi. Merkezin açılışında konuşan Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu ve Merkez Direktörü Ayşe Gül Altınay, 2006’dan bu yana üniversitenin bu alandaki birikimini ve yeni dönem çalışmalarını davetlilerle paylaştı.


Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), üniversite bünyesinde toplumsal cinsiyet alanında yürütülen çalışmalarda yeni bir sayfa açtı.  Merkez açılış toplantısı, 31 Mayıs 2017, Çarşamba akşamı Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirildi. Toplumsal hayatın önemli boyutlarından biri olan toplumsal cinsiyet ilişkilerine ve eşitliğine dikkat çekmek için 2006’dan bu yana yürütülen çalışmalar, yeni dönemde Merkez çatısı altında daha da geliştirilecek.

Akademi, sivil toplum ve iş dünyası temsilcileri açılışta buluştu
Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmalarını Ayşe Kadıoğlu ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Ayşe Gül Altınay yaptı.  Açılış konuşmalarının ardından, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ayşe Öncü’nün kolaylaştırıcılığındaki panele geçildi. Panele; Merkez’in Danışma Kurulu Üyeleri Boğaziçi Üniversitesi’nden Yeşim Arat, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Kenan Çayır, İstanbul Kadın Müzesi Küratörü Sosyolog Meral Akkent, KAGİDER Başkanı Sanem Oktar ve toplumsal cinsiyet ve kadın konusundaki yazılarıyla önemli bir birikim oluşturan Yazar Karin Karakaşlı katıldı.

Ayşe Kadıoğlu: “Merkez’e dönüşme, hedef büyütme anlamına da geliyor”
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu, Merkez’in toplumsal cinsiyet alanında Mor Sertifika Programı gibi kilometre taşı faaliyetlerden sokak etkinliklerine kadar geniş bir yelpazede etkinlik gerçekleştiren, üretken bir yapı olduğunu belirterek sözlerine başladı.

Merkez’in gelişiminde katılımcı bir süreç izlendiğini  söyleyen Kadıoğlu, bu çalışma biçiminin Sabancı Üniversitesi’nin çalışma biçimine eş şekilde geliştiğini vurguladı. Kadıoğlu, Merkez’in Mor Sertifika Programı gibi etkinliklerin yarattığı birikimle Forum bünyesinden Merkez bünyesine ilerlediğini anlattı. “Merkez’e dönüşme hedef büyütme anlamına da geliyor” diyen Kadıoğlu, bu doğrultuda toplumsal cinsiyet alanında İngilizce eğitim verecek olan ilk uluslararası doktora programının Sabancı Üniversitesi’nde açılacağını belirtti.  Bu gelişmenin diğer doktora programlarını da cesaretlendireceğini ifade etti.

“Kadınların talep ettiği eşitlik sevgiden değil saygıdan geçiyor”
Toplumsal cinsiyet ve kadın söz konusu olduğunda kadınların eşitlik talep ettiğini, bu eşitliğin de sevgiden çok saygıdan geldiğini vurgulayan Kadıoğlu, kadınların en çok sevdiklerinden şiddet gördüğünü belirtti. Kadıoğlu, Hannah Arendt’in “Kötülüğün Banalliği” kavramına da değindiği konuşmasında, kötünün her zaman çok yakında olduğunu söyledi; “Kadınlara şiddet uygulayan erkekler, onları “Kadınlar çiçek gibidir; kırılgandır, akşam sokakta güven içinde değildir” gibi yaygın toplumsal kodlarla tanımlıyor. Korunmak kollanmak değil eşitlik isteyen kadınlar, işte bu yüzden her zaman daha çok sokaklarda, daha çok meydanlarda olacak.” diyerek sözlerini tamamladı.



“Ayrımcılıkla mücadele ediyor; çoğulculuğu, katılımcılığı ve bilginin açıklığını savunuyoruz”
Toplantıda konuşan Merkez Direktörü Ayşe Gül Altınay ise davetlilerle merkezin bugüne kadarki öyküsünü, çalışma biçimini ve ilkelerini paylaştığı bir sunum gerçekleştirdi.

Ayşe Gül Altınay konuşmasında, kuruluşundan bu yana, Merkez’in toplumsal ve bireysel ilişkilerde her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeyi amaç ve ilke edindiğinin altını çizdi. Altınay, Merkez’in, Sabancı Üniversitesi’nin akademik ilkeleriyle paralel bir şekilde toplumsal birikimi geliştirmeye yönelik bulunan süreç ve çalışmalar inşa ettiğini ifade etti.

Merkez’in düzenlediği Mor Sertifika Programı ve Cins Adımlar gibi etkinlikleri de tanıtan Altınay, bu etkinlikler aracılığıyla gerek Merkez bünyesinde, gerekse toplum içinde ortak karar alma mekanizmalarını, dayanışmayı, yaratıcılığı, bilginin herkesçe erişilebilir olmasını desteklediklerini; akademi, sivil toplum, sanat, siyaset çevrelerini etkileşime sokacak zeminler oluşturmaya gayret ettiklerini söyledi.

Toplumsal cinsiyet farkındalığının değiştirici etkisi
Açılış konuşmalarının ardından Merkez’in Danışma Kurulu üyelerinin konuşmacı olarak katıldığı panele geçildi. Konuşmacılar aktif olarak çalıştıkları alanlarda toplumsal cinsiyet çalışmalarının yarattığı farka ve bu farkın dönüştürücü etkisine dair düşüncelerini paylaştı. Ayrıca, konuşmacılar, toplumsal cinsiyet farkındalığının kendi hayatlarında nasıl bir fark yarattığını, hayatlarına nasıl değişiklikler getirdiğini de davetlilerle paylaştı. 

Falling Walls Lab başvuruları için son gün

Sabancı Üniversitesi Minerva Han’da 4 Temmuz 2017 tarihinde gerçekleşecek olan “Falling Walls Lab İstanbul” ile başarılı araştırmacı, girişimci ve profesyoneller, projelerini akademi ve iş çevrelerinden oluşan saygın bir jüriye üç dakika içerisinde tanıtma olanağı bulacak. En ilgi çekici proje sunumunu gerçekleştiren katılımcının 8 Kasım 2017 tarihinde Berlin’de düzenlenecek Falling Walls Lab Finali’ne katılma hakkı kazanacağı etkinlik için son başvuru tarihi 5 Haziran 2017.

Dünya genelinde 2016 yılında 40'tan fazla ülkede düzenlenen Falling Walls Lab etkinliği, lisans ve yüksek lisans öğrencilerine, doktora sonrası araştırmacılara, genç profesyonellere, girişimcilere ve genç öğretim üyelerine seslerini duyurma olanağı sunuyor. Etkinliğe, tüm disiplinlerden çığır açan araştırma projeleri, girişimler, fikirler ve iş modelleri ile başvuru yapılabilmektedir.

Kazananlar Berlin’de düzenlenecek Falling Walls Lab Finali’ne katılacak:

Dünyanın çeşitli ülkelerinde yıl boyunca düzenlenecek Falling Walls Lab etkinliklerinin kazananları,

8 Kasım 2017'de Berlin'de düzenlenecek olan Falling Walls Lab Finali'ne ve ertesi gün de Falling Walls Konferansı'na katılacaklardır. Falling Walls Konferansı'nda, dünyanın önde gelen 20 bilim insanı "Sırada hangi duvar yıkılacak?" sorusunun cevabını bulmaya yönelik çığır açan araştırmalarını tanıtacaktır.

Falling Walls Lab İstanbul, 4 Temmuz 2017 tarihinde Sabancı Üniversitesi Minerva Han, Bankalar Cad. No: 2, Karaköy, İstanbul adresinde düzenlenecektir. Falling Walls Lab ile ilgili sorular Sabancı Üniversitesi’nden Asuman Büyükcan Tetik'e asumanbt@sabanciuniv.edu adresinden iletilebilecek olup, başvurular www.falling-walls.com/lab adresinden 5 Haziran 2017 tarihine kadar yapılabilmektedir. 

Three Minute Thesis yarışmasının kazananları belli oldu

Türkiye'de ilk defa düzenlenen Three Minute Thesis (3MT®) yarışması, 17 Mayıs 2017 Çarşamba günü Sabancı Üniversitesi  ev sahipliğinde gerçekleşti. Avustralya’nın Queensland Üniversitesi tarafından geliştirilen yarışma Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Komitesi tarafından düzenlendi.

Jüri üyeliğini Emeritus Lisansüstü Araştırma ve Politikalar Direktörü Cemil Arıkan, Sanat ve Sosyal Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Murat Germen, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Özgür Erçetin, "Popular Science" Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Şahin Ekşioğlu ile Tek Girişim Ltd. Kurucu Genel Müdürü Tijen Mergen’in yaptığı yarışmanın birincisi Mekatronik Mühendisliği Doktora öğrencisi Hammad Munawar oldu.

Winner Ödülü

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi doktora öğrencilerinin 3 dakika içinde tek bir slayt eşliğinde tezlerini anlattıkları Three Minute Thesis yarışması'nda, 14 yarışmacı arasından birinciliği Hammad Munawar elde etti. Kendisine "Winner" ödülü Tijen Mergen tarafından takdim edildi. Hammad Munawar'ın 3 dakikalık sunumunu izlemek için lütfen tıklayın.

Runner-up Ödülü

Çok değerli jüri üyeleri tarafından değerlendirilen yarışmacılar arasından ikinciliği Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Doktora öğrencisi Gülşen Demiröz elde etti. Kendisine "Runner-up ödülü" Şahin Ekşioğlu tarafından takdim edildi. Gülşen Demiröz'ün 3 dakikalık sunumunu izlemek için lütfen tıklayın.

People's Choice Ödülü

Kazananlarin izleyicilerin oylariyla belirlendigi  "People's Choice" kategorisinde Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Doktora öğrencileri  H.Ezgi Karakaş Schüller ve Zaeema Khan odul almaya hak kazandilar. Kendilerine ödülleri jüri üyesi Cemil Arıkan tarafından verildi. 

Ezgi Karakaş'ın 3 dakikalık sunumunu izlemek için lütfen tıklayın

 Zaeema Khan'ın 3 dakikalık sunumunu izlemek için lütfen tıklayın

Yarışma hakkında daha fazla bilgi almak için 3MT Awards sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Sabancı Üniversitesi'nde toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları yeni bir döneme girdi

Sabancı Üniversitesi’nin kuruluşundan bugüne toplumsal cinsiyet alanında sürdürdüğü çalışmalar, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin açılışıyla yeni bir döneme girdi. Merkezin açılışında konuşan Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu ve Merkez Direktörü Ayşe Gül Altınay, 2006’dan bu yana üniversitenin bu alandaki birikimini ve yeni dönem çalışmalarını davetlilerle paylaştı.


Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), üniversite bünyesinde toplumsal cinsiyet alanında yürütülen çalışmalarda yeni bir sayfa açtı.  Merkez açılış toplantısı, 31 Mayıs 2017, Çarşamba akşamı Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirildi. Toplumsal hayatın önemli boyutlarından biri olan toplumsal cinsiyet ilişkilerine ve eşitliğine dikkat çekmek için 2006’dan bu yana yürütülen çalışmalar, yeni dönemde Merkez çatısı altında daha da geliştirilecek.

Akademi, sivil toplum ve iş dünyası temsilcileri açılışta buluştu
Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmalarını Ayşe Kadıoğlu ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Ayşe Gül Altınay yaptı.  Açılış konuşmalarının ardından, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ayşe Öncü’nün kolaylaştırıcılığındaki panele geçildi. Panele; Merkez’in Danışma Kurulu Üyeleri Boğaziçi Üniversitesi’nden Yeşim Arat, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Kenan Çayır, İstanbul Kadın Müzesi Küratörü Sosyolog Meral Akkent, KAGİDER Başkanı Sanem Oktar ve toplumsal cinsiyet ve kadın konusundaki yazılarıyla önemli bir birikim oluşturan Yazar Karin Karakaşlı katıldı.

Ayşe Kadıoğlu: “Merkez’e dönüşme, hedef büyütme anlamına da geliyor”
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu, Merkez’in toplumsal cinsiyet alanında Mor Sertifika Programı gibi kilometre taşı faaliyetlerden sokak etkinliklerine kadar geniş bir yelpazede etkinlik gerçekleştiren, üretken bir yapı olduğunu belirterek sözlerine başladı.

Merkez’in gelişiminde katılımcı bir süreç izlendiğini  söyleyen Kadıoğlu, bu çalışma biçiminin Sabancı Üniversitesi’nin çalışma biçimine eş şekilde geliştiğini vurguladı. Kadıoğlu, Merkez’in Mor Sertifika Programı gibi etkinliklerin yarattığı birikimle Forum bünyesinden Merkez bünyesine ilerlediğini anlattı. “Merkez’e dönüşme hedef büyütme anlamına da geliyor” diyen Kadıoğlu, bu doğrultuda toplumsal cinsiyet alanında İngilizce eğitim verecek olan ilk uluslararası doktora programının Sabancı Üniversitesi’nde açılacağını belirtti.  Bu gelişmenin diğer doktora programlarını da cesaretlendireceğini ifade etti.

“Kadınların talep ettiği eşitlik sevgiden değil saygıdan geçiyor”
Toplumsal cinsiyet ve kadın söz konusu olduğunda kadınların eşitlik talep ettiğini, bu eşitliğin de sevgiden çok saygıdan geldiğini vurgulayan Kadıoğlu, kadınların en çok sevdiklerinden şiddet gördüğünü belirtti. Kadıoğlu, Hannah Arendt’in “Kötülüğün Banalliği” kavramına da değindiği konuşmasında, kötünün her zaman çok yakında olduğunu söyledi; “Kadınlara şiddet uygulayan erkekler, onları “Kadınlar çiçek gibidir; kırılgandır, akşam sokakta güven içinde değildir” gibi yaygın toplumsal kodlarla tanımlıyor. Korunmak kollanmak değil eşitlik isteyen kadınlar, işte bu yüzden her zaman daha çok sokaklarda, daha çok meydanlarda olacak.” diyerek sözlerini tamamladı.

“Ayrımcılıkla mücadele ediyor; çoğulculuğu, katılımcılığı ve bilginin açıklığını savunuyoruz”
Toplantıda konuşan Merkez Direktörü Ayşe Gül Altınay ise davetlilerle merkezin bugüne kadarki öyküsünü, çalışma biçimini ve ilkelerini paylaştığı bir sunum gerçekleştirdi.

Ayşe Gül Altınay konuşmasında, kuruluşundan bu yana, Merkez’in toplumsal ve bireysel ilişkilerde her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeyi amaç ve ilke edindiğinin altını çizdi. Altınay, Merkez’in, Sabancı Üniversitesi’nin akademik ilkeleriyle paralel bir şekilde toplumsal birikimi geliştirmeye yönelik bulunan süreç ve çalışmalar inşa ettiğini ifade etti.

Merkez’in düzenlediği Mor Sertifika Programı ve Cins Adımlar gibi etkinlikleri de tanıtan Altınay, bu etkinlikler aracılığıyla gerek Merkez bünyesinde, gerekse toplum içinde ortak karar alma mekanizmalarını, dayanışmayı, yaratıcılığı, bilginin herkesçe erişilebilir olmasını desteklediklerini; akademi, sivil toplum, sanat, siyaset çevrelerini etkileşime sokacak zeminler oluşturmaya gayret ettiklerini söyledi.

Toplumsal cinsiyet farkındalığının değiştirici etkisi
Açılış konuşmalarının ardından Merkez’in Danışma Kurulu üyelerinin konuşmacı olarak katıldığı panele geçildi. Konuşmacılar aktif olarak çalıştıkları alanlarda toplumsal cinsiyet çalışmalarının yarattığı farka ve bu farkın dönüştürücü etkisine dair düşüncelerini paylaştı. Ayrıca, konuşmacılar, toplumsal cinsiyet farkındalığının kendi hayatlarında nasıl bir fark yarattığını, hayatlarına nasıl değişiklikler getirdiğini de davetlilerle paylaştı. 

Emrah Kalemci NTV'nin sorularını yanıtladı

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Kalemci önderliğinde tasarlanan x ışını algılayıcısı XRD Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan 26 Mayıs 2017 tarihinde Türkiye saati ile 15:15’de Dünya yörüngesine bırakıldı.

Emrah Kalemci, x ışını algılayıcısı XRD hakkında NTV'nin sorularını yanıtladı. Yayını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

3D Organ Basımı Projesi SciTech Voyager Programı'nda

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Bahattin Koç, 3D Organ Basımı projesi ile ilgili merak edilen soruları 20 Mayıs 2017 Cumartesi günü yayınlanan TRT World "SciTech Voyager" programında yanıtladı. 

İngilizce yayın akışı, zengin haber ve belgesel içeriğine sahip TRT World, ‘SciTech Voyager’ programında yer alan Bio-Printing belgeselini aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz. 

Haziran 2017 ELAE

6 Haziran 2017 tarihinde yapılacak olan ELAE’ye girecek olan öğrenci grupları:

         1.    2016-2017 Akademik Yılı’nda Diller Okulu’nda öğrenim görmüş olan öğrencilerden kendilerine mail ile gönderilen anket üzerinden başvuranlar (Ayrıca dilekçe vermelerine gerek yoktur.)

         2.    Sınava girme hakkı olan ve sınav hakkını kullanmak için dilekçe ile başvuruda bulunan beklemeli/dışarıda hazırlanan öğrenciler

         3.    Lisansüstü adaylar


 Sınav yeri saatleri aşağıdaki gibidir: 

 WRITING & LISTENING         09.30 – 12:00 

 READING                                13:00-14:40

 SINAV YERİ                            YBF 1099

 SINAV TARİHİ                         6 Haziran 2017, Salı

 Sınava yanınızda SU kimliğinizi, kalem, silgi vb. getirmeniz gerektiğini önemle hatırlatırız. 

 Ayrıca sınava gelirken cep telefonlarınızı sınav salonuna getirmemenizi rica ederiz, yanınızda getirdiğiniz cep telefonları sınav  gözetmenleri tarafından toplanacaktır.

 Kimlik kontrollerinin yapılabilmesi ve sınava zamanında başlanması için, sınavdan 30 dakika önce, sınav salonu önünde hazır bulunmanız  gerekmektedir.

 TGY öğrencileri için sınav sonuçları, 8 Haziran 2017, Perşembe günü saat 21:00’ den itibaren SU web sitesinde yayınlanacak sorgulama  ekranından duyurulacaktır.

 6 Haziran 2017 ELAE’ ye giren lisansüstü adaylar, sınav sonuçlarını bağlı bulundukları fakültelerden öğreneceklerdir.

 ELAE sınavı ile ilgili detaylı bilgiye ve örnek sınavlara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Sınava girecek tüm öğrencilerimizin bu linkte verilen  bilgileri kontrol etmelerini öneririz:

 http://sl.sabanciuniv.edu/students/elae

  Başarılar dileriz,

  Diller Okulu Direktörlüğü

Abone ol