Ana içeriğe atla

2019 Haziran ELAE Sonuçları

11 Haziran ELAE sonuçları ile ilgili açıklamalar aşağıdaki gibidir:

SL (Satisfactory in the ELAE): 11 Haziran 2019 ELAE’de yeterli başarıyı sağlayan öğrencilerimizi gösterir.

EL (Exempt from the ELAE): 11 Haziran 2019 ELAE’den muaf olan öğrencileri gösterir.

UL (Unsatisfactory in the ELAE): 11 Haziran 2019 ELAE’de yeterli başarıyı gösteremeyen adayları gösterir.

NA (Non-attendance): Sınava katılmayan adayları gösterir. NA notu, “UL” notu gibi değerlendirilir.

Not Baremleri aşağıdaki gibidir:

SL not baremleri

UL not baremleri

A-SL:85-100
B-SL:75-84
C-SL:65-74

D-UL:55-64
E-UL:45-54
F-UL: 0-44

Bahar dönemi sonunda ve ELAE sonuçlarına göre Yaz Okulu’na gelme hakkı olan öğrenciler, Yaz Okulu’na otomatik olarak kayıt edilecektir.

Bahar dönemi sonunda Yaz Okulu’na gelme hakkı olan öğrencilerden,  Yaz Okulu TGY derslerine devam etmek istemeyenlerin “Dışarıda Hazırlanan Dilekçesi” ile en geç 13 Haziran, 2019  Perşembe günü saat 12:00’ ye kadar dilekçelerini Diller Okulu Direktörlüğü’ ne elden teslim etmeleri ya da dilekçeyi doldurup, fotoğrafını çekip mail ile aslituan@sabanciuniv.edu’ya göndermeleri (daha sonra aslını vermek koşulu ile) gerekmektedir. 

Dışarıda Hazırlanan Öğrenci Başvuru Formu için tıklayınız.

ELAE sonucunuzu görmek için tıklayınız.

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

Türkiye’nin Sanat Potansiyeli Henüz Keşfedilmedi

İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisi"nin Mayıs ayı konuğu Haldun Dostoğlu:

Türkiye’nin Sanat Potansiyeli Henüz Keşfedilmedi

İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisinin konuğu Haldun Dostoğlu 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) İstanbul kültür-sanat hayatının şekillenmesinde etkin rol oynamış aktörlerle izleyicileri buluşturan "İstanbul Perspektifleri" söyleşi serisinin sekizincisine, Sanat Galerisi Kurucusu ve Yöneticisi Haldun Dostoğlu konuk oldu. Dostoğlu, Türkiye sanat piyasasının çok bakir bir alan olduğuna dikkat çekti. 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) İstanbul kültür-sanat hayatının şekillenmesinde etkin rol oynamış aktörlerle izleyicileri buluşturan "İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisi"nin sekizincisinde, Sanat Galerisi Kurucusu ve Yöneticisi Haldun Dostoğlu ağırlandı. 

2018-2019 döneminde düzenlenen söyleşilerin amacı, İstanbul’un kültürel dokusunun 1980’lerden bu yana nasıl şekillendiğini ve dönüştüğünü öznel hikayeler üzerinden anlamlandırabilmeyi mümkün kılacak bir tartışma platformu yaratmak. Söyleşilerde; kentin kültürel dokusunun dönüşümü, mimarlık, görsel sanatlar, sanat piyasası, festival kültürü, sahne sanatları boyutlarını içeren farklı perspektiflerden ele alınıyor. 

Türkiye’deki Toplam Sanat Cirosu Newyork’taki Tek Bir Galeriden Daha Az

Asuman Suner’in moderatörlüğünü yaptığı "Sanat Piyasası Perspektifinden İstanbul'un Dönüşümü" başlıklı sekizinci İstanbul Perspektifleri buluşmasında Dostoğlu, şöyle konuştu:

“Türkiye sanat piyasası halen çok bakir ve arzu edilen derinliğe sahip değil. Zira Türkiye’de sanata dair elde edilen yıllık toplam ciro, NewYork’taki bir sanat galerisinin elde ettiği yıllık cirodan daha az.

Dostoğlu, son 10 yılda Türkiye’de sanat ekonomisinin kadınlar tarafından domine edildiğini ifade ederek, “Halbuki dünyada sanat ekonomisi erkeklerin domine ettiği maskülen bir alandır” dedi.

IICEC’den seminer: “Türkiye'nin Gaz Hub’ı Olma Hedefindeki Eksik Parça”

Enerji ve iklim konularında kilit paydaşları bir araya getiren ve sektörde öne çıkan konularda fikir alışverişi ve bilgi paylaşımı için seçkin bir platform sağlayan Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), bu hedef doğrultusunda sektörün önemli isimlerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

13 Haziran 2019 tarihinde gerçekleştirilecek IICEC Seminer’inde IICEC Enerji ve İklim Araştırmaları Serisi kapsamında MNCM Danışmanlık Kurucu Ortağı Kerem Topuz tarafından hazırlanan “The Missing Piece in the Turkey’s Gas Hub Ambitions”  (Türkiye'nin Gaz Hub’ı Olma Hedefindeki Eksik Parça)  başlıklı rapor sunulacak, sunumun ardından yapılacak seçkin bir panelde  ENGIE Türkiye CEO’su Gökalp Özkök ve emekli büyükelçi Mithat Rende konuşmacı olarak yer alacak. 

Enerji sektöründen değerli katılımcıları biraraya getirecek bu toplantıda sizleri de aramızda görmekten memnuniyet duyacağız.

Saygılarımızla,

Tarih  : 13 Haziran 2019, Perşembe

Saat    : 17:30 – 18:00 Kayıt

              18:00 – 20:00 Sunum ve Soru-Cevap

Yer     : Karaköy Minerva Palas

              Bankalar Cad. No:2

Not: Toplantının dili İngilizce olup çeviri yapılmayacaktır.

 

Kerem Topuz Hakkında

MBA, Boğaziçi Üniversitesi, B.Arch, Faculty of Architecture, Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Düzey-III Lisansı, Sermaye Piyasası Kurulu CFA Düzey II Adayı.

Kerem Topuz, 15 yılı aşkın yatırım tecrübesine sahip, farklı sektörlerde strateji, iş geliştirme ve yönetişim alanlarında yönetim kurulu seviyesine kadar farklı aşamalarda liderlik ve danışmanlık yapmış bir bağımsız danışmandır. Özellikle enerji ve doğal kaynaklar alanında, elektrik ve doğal gaz piyasalarında ve madencilik endüstrisinde çalışmaları vardır. Türkiye’de aralarında doğal gaz yakıtlı elektrik üretim santralleri, yenilenebilir kaynaklardan üretim yapan tesisler ve özelleştirme kapsamındaki tesislerin de olduğu 20GW’a yakın elektrik üretim yatırımının ticari ve operasyonel geliştirme boyutlarında görev almıştır. Organizasyonel, endüstriyel, ticari, yatırım odaklı ve stratejik seçeneklerin geliştirilmesi ve uygulanmasını üstlenmiştir. Vergi, finans ve danışmanlık ekiplerinin yönetimini de içeren birleşme ve satınalma işlemleri danışmanlığı tecrübesi de olan Kerem, 20’den fazla ülkeden yatırım bankaları, girişim sermayesi fonları, uluslararası kurumsal yatırımcılar ile olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve BOTAŞ gibi kamu kurumları ile de çalışmıştır.

Prof. Carmine Difiglio Hakkında

Prof. Carmine Difiglio Ocak 2017 tarihinden bu yana Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi'nin Direktörü olarak görev yapmaktadır.

Profesör Difiglio, daha önce ABD Enerji Bakanlığı’nda Politika Analizi Sekreter Yardımcısı ve enerji güvenliği danışmanı pozisyonunda ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Teknoloji Bölümü Başkanlığı pozisyonlarında görev aldı. Uluslararası Enerji Ajansı’nda, Enerji Teknolojisi Perspektifleri modeli ve projesinin kuruluşunu gerçekleştirdi (2001). Enerji Teknolojisi Perspektifleri, G20 ve Paris iklim hedeflerini karşılamak için hangi teknolojilerin ve yatırımların gerekli olduğunu gösteren IEA’in en iyi yayınlarından biri olma özelliğini bugün hala korumaktadır.

Difiglio, uluslararası petrol piyasasından, enerji güvenliğinin geliştirilmesine, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına ve küresel iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarından kaçınma incelemelerine kadar pek çok konuda konuşmalarda bulunmuştur. Chatham House, Aspen Enstitüsü, International Seminars on Planetary Emergencies kuruluşlarının yanı sıra Londra, İstanbul, Paris, Viyana, Amsterdam, Lizbon, Cenevre, Madrid, Roma, Milano, Delhi, Meksika, Rio de Janeiro ve birçok ABD şehrindeki konferanslara konuşmacı olarak katılmıştır.

Prof. Difiglio, aynı zamanda, Dünya Bilim İnsanları Federasyonu Daimi Enerji İzleme Paneli eş başkanıdır ve ABD Ulusal Bilimler Akademisi ve Uluslararası Enerji Ajansı da dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda profesyonel komitelere başkanlık etmiştir.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) Hakkında : https://iicec.sabanciuniv.edu/about 

2019 Mezuniyet Gazetesi

2019 Mezuniyet Sınıfı Komitesi, Mezuniyet Gazetesi'ni yayınladı.

Mezuniyet Gazetesi 2019

Mezuniyet Gazetesi'ni okumak için lütfen tıklayın.

VERİM 2. Endüstri Çalıştayı'nı gerçekleştirdi

Sabancı Üniversitesi Veri Analitiği Araştırma ve Uygulama Merkezi (VERİM) tarafından düzenlenen "2. Endüstri Çalıştayı” 24 Mayıs 2019 tarihinde Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde gerçekleşti. 

Berrin Yanikoglu Sabanci Universitesi

Verim Direktörü Prof. Dr. Berrin Yanıkoğlu

Endüstriden temsilciler ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşen etkinlik, VERİM'in yapısı ve işleyişinin anlatıldığı ve VERİM Direktörü Prof. Dr. Berrin Yanıkoğlu tarafından yapılan kısa sunumla başladı. Daha sonra, VERİM'de son iki yıl içerisinde gerçekleştirilen ve birçok farklı alandan AR-GE projelerine ait sunumlar katılımcılar ile paylaşıldı.

Kamer Kaya Sabanci Universitesi

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Kamer Kaya

Yüksek performanslı hesaplama alanında çalışan Dr. Kamer Kaya sigorta sahtekarlıklarının tespiti için yapılan bir proje kapsamında kullanılan çizge algoritmalarını; Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Abdullah Daşcı ATM nakit tahmini ve optimizasyonundaki veri analitiği yaklaşımlarını; Berrin Yanıkoğlu farklı kaynaklardan gelen bilgilerin olasılıksal birleştirilmesi için "Bayesçi İnanç" ağları kullanımını; Bilgi Teknolojileri Profesyonel Yüksek Lisans Programı ve Veri Analitiği Profesyonel Yüksek Lisans Programı (DA) öğretim üyelerinden Ahmet Demirelli büyük veri için gereken yazılım mimarisi ve makine öğrenme yaklaşımlarını; Temel Geliştirme Direktörlüğü ve DA öğretim üyesi Dr. İnanç Arın ise metin işleme konularında Sabancı Üniversitesi’nde yapılan araştırmaları aktardı.

Ahmet Demirelli Sabanci Universitesi

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet Demirelli 

Poster oturumlarını takip eden seminer oturumunda, Dr. Sinan Yıldırım, Bayesçi çıkarım ve veri mahremiyetinin matematiksel temelleri hakkında bilgi verdi. Dr. Erdinç Öztürk ise haberlerde geniş yer bulan MIT CSAIL LCS35 zaman kapsülü kripto-bulmacasının çözümünde kilit rol oynayan çalışmalarını, ve söz konusu çözümün blok-zincir altyapılarını nasıl etkileyebileceğine dair öngörülerini paylaştı.  

Moderatörlüğünü Prof. Dr. Gündüz Ulusoy'un yaptığı panelde konuşmacı olarak Suat H. Bekircan (Kordsa), Figen Demirhan (Esan) ve Emre Erden (Evyap) yer aldı. Panelistler bu oturumda firmalarının dijital dönüşüm süreçlerindeki deneyimlerini paylaştılar.

VERİM'in bir sonraki etkinliği (3. Veri Bilimi Yaz Okulu) 7-8 Eylül 2019'da Sabancı Üniversitesi kampüsünde düzenlenecek olup, 2 gün boyunca veri biliminin farklı alanlarında eğitim ve araştırma konuşmaları içerecektir.

Daha fazla bilgi için: verim.sabanciuniv.edu 

VERIM Endüstri Calistayi

MK Novo Yönetim Danışmanlığı, Türkiye’de lider firmalara hizmet veriyor

Girişimcilik Ekosisteminde Sabancılılar söyleşi serimizde bu ay, üç Sabancı Üniversitesi mezununun ortak olduğu MK Novo Danışmanlık Şirketi üzerine, kurucu ortak Meltem Kirişçi ve diğer ortaklar Ercan Solmaz ve Özgür Trakya ile sohbet ediyoruz.

MK Novo müşterilerine strateji geliştirme, pazarlama, dijital dönüşüm, kurumsal dönüşüm, yeniden yapılandırma, birleşme ve satın almalar, tedarik zinciri ve operasyonlar olmak üzere geniş bir yelpazede 20 kişilik bir ekiple danışmanlık hizmeti sunuyor. Şirketin kurucu ortağı Meltem Kirişçi, bu durumu uzun süre yönetim danışmanlığı sektöründe çalışarak farklı alanlarda farklı projeleri hayata geçirerek uzmanlaşan bir ekiple çalışmanın bir sonucu olarak görüyor.

MK Novo Yönetim Danışmanlık

Röportaj: Mariam Öcal

Sabancı Üniversitesi’nde başlayan dostluktan şirket ortaklığına…

Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencilerinden olan Meltem, Özgür ve Sabancı Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi alan Ercan ile şirketlerinin yanı sıra Sabancı Üniversitesi’nin kendilerine kazandırdıkları ve girişimcilere tavsiyeleri üzerine konuştuk. Meltem, Sabancı Üniversitesi’nde her şeyin ilkini gerçekleştirmenin verdiği hazzı anlatırken, Özgür Sabancı Üniversitesi’nin “balık tutmayı öğrettiğini” söylüyor. Lisansını ODTÜ’de tamamlayan Ercan ise Sabancı Üniversitesi’nin en büyük katkısının reel sektörü daha yakından tanıma fırsatı sunması olduğunu belirtiyor.

Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencilerinden olan Meltem Kirişçi, 1999 yılında Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nden giriş yapmış. Sabancı Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği ve matematik eğitimi alan Meltem, yüksek lisans eğitimini de Sabancı Üniversitesi’nde tamamlamış. Hem MBA hem de mühendislik yüksek lisans diploması veren Sanayi Liderleri Programı’ndan mezun olmuş. Böylelikle kendi deyimiyle dört farklı alanda Sabancı Üniversitesi diplomasına sahip olmuş.

Meltem Sabancı Üniversitesi’ni tercihinde en önemli faktörün, üniversitesinin bölümsüz yapısı ve program seçme özgürlüğü olduğunu söylüyor. Önceleri mikro-elektronik programında öğrenim görmek isteyen Meltem, o dönemde öğretim üyemiz olan,Rektörümüz Yusuf Leblebici ile Türkiye’deki elektronik sanayindeki şirketler ve bu şirketlerin çalışma alanları üzerine bir projede birlikte çalışma fırsatı da bulmuş. 

“Sabancı Üniversitesi’nde kendime inancım arttı”

Kendilerini; öğrenmeye açık ve problem çözmeye odaklı insanlar olarak tanımlayan Meltem, “Sabancı Üniversitesi, size yeteneklerinizi geliştirebilecek çok fazla imkân sunuyor. Öğrencilik döneminde bu fırsatların farkında olmadığımız için, kendi adıma, Sabancı Üniversitesi’nin sunduğu olanaklardan yeterince faydalanmadığımızı düşünüyorum. Şimdi ise o olanaklara ulaşmak, vakit yaratmak, ekstra çaba sarf etmek gerekiyor,” diyerek devam ediyor.

Meltem, Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencileri olarak üniversitede her şeyin ilkini yapma fırsatını yakaladıklarını anlatıyor. Hocaların ve idari yöneticilerin kendilerini desteklediklerini de sözlerine ekliyor.  “Sabancı Üniversitesi’nde her yerde her şeyi söyleyebiliyorduk, iyi niyetli olarak bir şey yapmak istediğimizde destekliyorlardı ve yapabiliyorduk. Bu kadar rahat bir ortam yakalamak büyük bir şans.  Bunun bize yaratma, geliştirme, büyütme, sıfırdan bir girişim yapma konusunda çok yol gösterdiğini söyleyebilirim. Bu durum benim açımdan, bir ihtiyaç oluştuğunda, bir şey yapmak istediğimde; çalışma, nasıl yapacağımı netleştirme, şekil verme ve sonra harekete geçme konusunda çok büyük bir konfor alanı yarattı.Bu da kendime olan inancımı arttırdı.” diyerek devam ediyor.

MBA Kulüp’te küçük ölçekli şirketler yönetmiş gibi hissediyorum

MBA Kulüp’te aktif rol alan Meltem, “Kurumsal hayatta da her şirketin parladığı dönemler oluyor. Oralarda da iyi ekiplerin, iyi insanların bir araya geldiği ve inandığı, başarma ruhunun ortaya çıktığı dönemler olduğunu görüyorsunuz. Bence Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencileri, ilk hocaları ve idari kadrosunun yarattığı ortam da buydu.” diyor. Sabancı Üniversitesi MBA Kulübü’nde düzenledikleri etkinliklerin kendisine çok deneyim kazandırdığını söylerken, o dönem gerçekleştirdikleri etkinliklere baktığında, kendisini küçük ölçekli şirketler yönetmiş gibi hissettiğini belirtiyor.

 

Şirketin ortaklarından Özgür Trakya da lisans eğitimini Sabancı Üniversitesi’nde aldıktan sonra, Meltem gibi, Sanayi Liderleri Programı’nda yüksek lisansını tamamlamış. Özgür de program seçebilmeye olanak sağlayan yapısı nedeniyle 1999 yılında Sabancı Üniversitesi’ni tercih eden ilk öğrencilerden olmuş. Özgür “Bilgisayar ve makine mühendisliği arasında gidip gelirken. Sabancı Üniversitesi’nde Mekatronik Mühendisliği Programı’nı görünce tercih ettim.” diyor.

Meltem de Özgür de hem MBA hem de mühendislik yüksek lisans programı kapsayan bir yapısı olması nedeniyle yani iki yüksek lisansı birlikte sunması nedeniyle Sanayi Liderleri Programı’nda devam etmeye karar vermişler. Özgür, Sanayi Liderleri Programı’nda Mekatronik Mühendisliği ve MBA programlarını tamamlamış. Profesyonel hayatına uluslararası bir yönetim danışmanlığı şirketinde başlayan Özgür, bu şirketteki dokuzuncu yılının ardından MK Novo’ya katılmış.

Sabancı Üniversitesi bana balık tutmayı öğretti

Özgür, Sabancı Üniversitesi’ndeki lisans ve yüksek lisans eğitimi esnasında çok güzel arkadaşlıklar ve anılar biriktirdiğini belirtiyor. Mekatronik mühendisliği eğitimine rağmen yönetim danışmanlığında kariyer yapmasını Sabancı Üniversitesi’nde aldığı formasyona bağlayan Özgür, “Sabancı Üniversitesi balık tutmayı öğretiyor, bilgiye nasıl ulaşılacağını, bilgiyi doğru kaynaklarda aramak gerektiğini kazandırıyor.  Bu bence Sabancı Üniversitesi’nin en büyük kazanımlarından birisi.” diyor.

Ortakların buluşma noktası: Sanayi Liderleri Programı

Ercan ODTÜ’de Endüstri Mühendisliği okumuş, aynı dönemde Ekonomi bölümünde de yan dalını tamamlamış. Yüksek Lisans derecesini Sabancı Üniversitesi Sanayi Liderleri Programı’nda alan Ercan’ın ileride ortakları olacak Meltem ve Özgür ile tanışıklığı ve dostluğu da o günlere dayanıyor. Ercan “2004 yılında üniversiteden mezun olduğumda düşüncem profesyonel hayatı ve akademiyi birlikte yürütebileceğim bir plan ile ilerlemekti. İstanbul’a gelip uluslararası bir firmada çalışır ve iyi bir üniversitede de MBA yaparım diye planlar kurduğum dönemde, Sabancı Üniversitesi ev sahipliğinde yapılan Endüstri Mühendisliği öğrencileri buluşması vesilesi ile Sanayi Liderleri Programı ile tanıştım. Mühendislik ve Yönetim bilimleri nosyonlarını harmanlayan, üniversite- sanayi iş birliğini en üst seviyede hayata geçirebilen bir program olduğu için beni müthiş heyecanlandırdı program.  Sonrasında, önümde farklı teklifler ve fırsatlar olmasına rağmen, üniversite ile yaptığım görüşmeler ve ek araştırmalarım neticesinde benim için en doğru kararın kariyerime Sanayi Liderleri Programı ile devam etmek olduğuna karar verip programa başvurumu yaptım. Bugün geriye dönüp baktığımda iyi ki de o gün o kararı vermişim.” diyor.

Sabancı Üniversitesi’ndeki en temel kazanımım reel sektörü daha yakından tanıma fırsatı oldu

Ercan, ODTÜ ve Sabancı Üniversitesi kültürleri birbirine çok benzediği için adaptasyonda hiç zorlanmamış. Sabancı Üniversitesi’ndeki yıllarının kendi açısından çok olumlu geçtiğini söyleyen Ercan, “Sanırım benim en büyük kazanımım, reel sektörü daha da yakından tanıma ve hissetme fırsatı bulmam oldu. Sabancı Üniversitesi’nde okurken gerek birebir yaptığımız projeler ve vaka çalışmaları gerekse de hocalarımız ve derslerimize misafir olan sektör temsilcileri bizlere bu anlamda büyük değer kattılar. Bir de o dönemde Türkiye’nin Avrupa Birliği başvuru ve kabul süreci gündemin en sıcak konularından birisi idi. Başkanı olduğum komite ile birlikte, bu konuyu farklı yönleri ile alan bir proje hayata geçirdik ve bir bacağı İstanbul’da bir bacağı Danimarka’nın Aarhus kentinde olan geniş çaplı bir etkinlik düzenledik. O dönem hem Türkiye’de hem de Danimarka’da basında da çokça yer alan bu proje, benim için sonraki dönemde gireceğim işlerin ve çalışacağım şirketlerin de kapısını açtı. Çünkü uluslararası firmaların özellikle pazarlama birimlerine başvurduğunuzda, okuldaki akademik başarınızın kadar yer aldığınız sosyal projeler ve gösterdiğiniz liderlikler önem kazanıyor. Dolayısıyla, Sabancı Üniversitesi’nde bu fırsatları bulabilmek en az akademik katkıları kadar önemliydi benim için.” diyor.

Kurumsal hayattan girişimciliğe

Sohbetimizde girişimcilik hayallerine söz geliyor. Meltem’in öğrencilik döneminde aklında hiç girişimci olmak yokmuş. Akademisyenliğin sınırından döndüğünü söylüyenMeltem, mezuniyetten sonra akademik hayata devam edebilmek için yurt dışına başvurular yapmış ancak ailesinin isteğiyle Türkiye’de kalmış.

Mezuniyetten sonra bir süre mühendislik yapan Meltem’in mühendislik kariyeri kısa sürmüş. Daha sonra bir uluslararası bir danışmanlık firmasında çalışmaya başlamış, burada 10 yıl kadar çalışmış. O dönemde şirket ortaklarından Özgür de aynı firmada çalışıyormuş. MK Novo’nun kurulmasından bir sene sonra da Özgür ve Ercan Meltem’e katılmışlar.

Meltem’in ailesi onun kendi işini kurmasını desteklemiş. Meltem, şirket kurma fikrini açıkladığında ailesi “biz senden böyle bir girişimi çok daha önce bekliyorduk” diyerek bu konuda destekleyici ve cesaretlendirici olmuşlar.

Girişimcilik her zaman aklının bir köşesindeymiş

Ercan ise kendi işini kurma hayallerinin ODTÜ yıllarına kadar uzandığını söylüyor. O dönem farklı bir iş fikri olan Ercan, ODTÜ Mezunlar Derneği’nden aldığı bir liste ile kendi işini yapan mezunlarla iletişime geçip, onlarla görüşmeler yapmış, fikrini tartışmış. KOSGEB’in o dönemde yeni başlayan girişimcilik derslerine katılıp iş planını dahi hazırlamış. Ancak sonrasında önüne çıkan engeller sebebiyle o dönem bu fikri rafa kaldırmak durumunda kalmış.

Mezuniyetten sonra bir dönem Eli Lilly firmasında, bir yıl kadar da Danone’de pazarlama biriminde müdür yardımcısı olarak çalışmış Sonrasında 10 yıla yakın bir süre Unilever’in Pazarlama departmanında çeşitli seviyelerde yöneticilik yapmış.  Son olarak şirketin Yeni Marka ve Girişimlerden sorumlu yöneticisi rolünü üstlenen Ercan, kuruluşundan 1 yıl sonra MK Novo’ya katılmış.

Ercan “Öğrencilik yıllarımda ilk iş fikrimi rafa kaldırırken kendime, alıcılarım hep açık olacak ve ben ne zaman doğru anı bulduğumu hissedersem, o gün yeniden kendi işimi yapmak üzere harekete geçeceğim diye bir söz vermiştim. 12 yıl sonra, sağ olsun Meltem’in de katkıları ile bu sözümü tutma fırsatım oldu.” diyor. “Kurumsal hayatta 12 yıllık iyi bir kariyeri geride bırakmak, kurduğumuz konfor alanından çıkıp yeni bir yolculuğa yelken açmak hiç de kolay bir karar değil.  Benim için de kolay olmadı. Ama bazen aldığınız bir mail, bir dostunuzdan gelen telefon, işteki kötü bir gün, size unuttuğunuz hayallerinizi tekrar hatırlatabiliyor.” diyor.

Özgür de günün birinde kendi işini kurmak isteyenlerden. Kurumsal hayata girdikten sonra böyle bir adım atmanın zorluğuna değinen Özgür, eşi ve ailesinin destekleri ile karar vermesinin kolaylaştığını belirtiyor.

İlk yıl tahminin ötesinde geçti

MK Novo’yu kurduğunda tek başına bütün işlerle ilgilendiğini belirten Meltem, şirketin ilk yılında işlerin tahminin ötesinde olduğunu söylüyor. O dönemde yaşanan olayların ve seçimlerin işlerini etkilemediğini, hatta yeni projeler ve müşteriler almaya devam ettiklerini sözlerine ekliyor. “İyi niyetle çalışıyorsanız, iş fırsatı gelir. Bir alanda iyiyseniz, bir şeyleri iyi yapıyorsanız bunun bir alıcısı oluyor ve o alıcıyla buluşarak hayatınızı ve şirketinizi devam ettirebiliyorsunuz” diyerek devam ediyor.

Özgür de yaşanan her şeyin gündelik hayatı etkilediğini belirtiyor. Türkiye’de iş yapabilmenin özünde esneklik ve dayanıklılık olduğunun altını çiziyor.

Aile şirketlerine kurumsallaşma yolculuğunda destek

MK Novo ağırlıklı olarak perakende, e-ticaret, hızlı tüketim ve üretim sektörüne hizmet veriyor. Son dönemlerde özellikle teknoloji şirketleri ile çok farklı projeler hayata geçirmişler. Sektörlerinin önde gelen firmalarına hizmet verdiklerini söyleyen Meltem, “İlk zamanlarda bu büyüklükteki firmalarla iş yapabilir miyiz diye endişe taşıyordum” derken geldikleri noktada en üst seviyedeki firmalarla çalıştıklarını sözlerine ekliyor.

MK Novo, kurumsal firmaların yanı sıra aile şirketlerine de hizmet veriyor. Aile şirketlerine kurumsallaşma yolculuklarında destek veriyorlar. Bu çalışmaların daha uzun soluklu olduğunu da söylerken, aile şirketlerinde insani ilişkilerin ve duyguların daha etkin olduğunu, bu nedenle de, aile şirketleri ile yürütülen projelerin daha fazla emek istediğini ifade ediyor.

Hedef yurt dışından alınan projeleri büyütmek ve artırmak

Meltem, birlikte çalıştıkları ekibin başarılarına katkısına değiniyor. 20 kişilik ekibin Türkiye’deki danışmanlık şirketleri açısından oldukça iyi bir sayı olduğunu belirten Meltem, yurt dışından aldıkları projeleri artırmak ve büyütmek istediklerini bu nedenle de ekibi büyütme niyetleri olduğunu sözlerine ekliyor. Gelecek için yurt dışında bir ortaklık düşünceleri olduğunu belirten Meltem, bunun yaratacağı değişiklikler nedeniyle de stratejik bir karar olduğunun altını çiziyor.

Teknoloji start-up’larına yatırım

Meltem birkaç yeni teknoloji girişimine yatırım yaptıklarının haberini de veriyor. Şimdilerde ise bir başka bir teknoloji şirketi ile görüşüyorlarmış. MK Novo’nun işleri için tamamlayıcı olabilecek girişimlerle ilgileniyorlarmış.

Start-uplardaki yönetim danışmanlığına da iddialıe olduklarını söyleyen Meltem, start-up’ların yönlendirilmesi sırasında yapılacakların kurumsal şirketlerden farklı olduğuna dikkat çekiyor. Bu tarafta yönetim danışmanlığının altında ayrı bir uzmanlık alanı geliştirmeye çalıştıklarını belirtirken, teknoloji start-up’ları ile daha fazla vakit geçirerek, firmanın geçtiği evreleri hızlandırdıklarını ifade ediyor.

Teknoloji start-up’larını önemli bir alan olarak gördüklerini söyleyen Meltem, teknoloji startup’lara danışmanlık yapmanın, onların ortağı olarak MK Novo’nun ürünleriyle ve hizmetleriyle teknoloji start-up’larının çözümlerini konumlandırabilmenin önemli olduğuna vurgu yaptı. Bunun büyüme planları içinde yer aldığının altını çizdi.

Esneklik ve cesaret farklı kapıları açıyor

Meltem’in girişimcilere önerileri şu yönde oluyor. Ortam ne olursa olsun kendi fikirlerine ve işlerine inançları varsa, yapabileceklerine inanıyorlarsa, çıktıkları yolda yürümelerini öneriyor. “Fikrinizi anlattığınızda ya da bir şeye kalkıştığınızda çok sorgulayan oluyor. Fikri eleştirebiliyorlar, ortamı beğenmeyebiliyorlar. O ortamlardan hızlıca uzaklaşsınlar. Kişi ehilse, yapabileceğine inanıyorsa, alanını biliyorsa, yapmaya odaklansın” diyor. Meltem yeni dünyada esneklik ve cesaretin öneminin altını çiziyor ve “Hem esnek hem cesaretli olacaksınız, ondan sonra biraz farklı kapılar açılıyor” diyerek devam ediyor.

Meltem, kurumsal bir şirkette çalışmanın kendisine, şirket dinamiklerini anlamak, işlerin belirli bir ölçeğin ve büyüklüğün üzerine çıktığında bir düzen içerisinde nasıl yürüdüğünü görmek için önemli bir deneyim kazandırdığını söylüyor. Kurumsal hayattaki bu mekanizmaları bilmenin önemli olduğuna inanıyor. Ancak kurumsal yapılar içerisindeki dinamiklerin, kültür ve iş yapış şekillerinin girişimcilik ekosistemindeki şirketlerin dinamiklerinden ve iş yapış şekillerinden farklılaştığını düşünüyor,İyi bir girişime/start-up’a sahip olmanın kurumsal hayat içerisinde hiç bulunmadan da mümkün olduğunu sözlerine ekliyor.

Girişimcilikte cesaret ve ekip çok önemli

Özgür öncelikle cesaret göstermenin önemine vurgu yaparken, iyi bir ekip kurmanın da önemine değiniyor. “Zaman zaman bireysel olarak üstlenilmesi zor şeylerle karşılaşıyorsunuz. Bu anlamda size destek olacak, işleri kolaylaştıracak bir ekibin yanınızda olması önemli bir faktör.” diyor.

Hareket ettikçe temas edilen noktalar ve fırsatlar artıyor

Harekette bereket olduğunu savunan Ercan, “Bir karar verirken, rasyonel ve akıllı insanlar olarak kararın artı ve eksilerini iyi değerlendirin, ölçün-biçin, ama dikkat edin bu süreç sizin gecikmenize, karşınıza çıkan fırsatları kaçırmanıza neden olmasın.  Adı üzerinde girişimcisiniz ve bazen gözü karartıp girişmenizde yarar var. Çünkü siz ne kadar hareket ederseniz etrafınızdaki, evrendeki her şey de o kadar çok hareket ediyor. Yeni insanlarla, yeni fikirlerle, yeni fırsatlarla kesişim ve temas noktanız aynı oranda artıyor. Eğer siz de bir potansiyel olduğuna inanıyorsanız, çok da geciktirmeden bunu kinetik enerjiye dönüştürmekte yarar var” diyerek sözlerini tamamlıyor.

 

EDU Açık Eğitimler profesyonelleri iş hayatında ileriye taşıyor

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi, EDU, Açık Eğitimler’e Haziran ayında mağazacılık yönetiminden, veriye dayalı karar vermeye kadar uzanan geniş eğitim yelpazesi ile devam ediyor.

 EDU Açık Eğitimler Haziran

Mağazacılık Yönetimi Sertifika Programı

Bugünün perakende sektöründeki yönetim formatlarının neler olduğu, piyasa değişkenlerine nasıl adapte olunacağı, iş-insan-kaynak gücü yönetiminin nasıl geliştirileceği sorularına cevap vermeyi amaçlayan program,  11-12 Haziran, 25-25 Haziran ve 11-12 Temmuz tarihlerinde Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşecek.

Programda, sektörün incelikleri, analitik ve proaktif bir bakış açısıyla sektör profesyonelleri tarafından aktarılacak. Program süresinde sınıf içi eğitimlerin yanı sıra; webinarlar, mobil araçlar, e-book ve hatırlatıcı infografik ve videolar kullanılacak.

Program için son başvuru tarihi 1 Haziran 2019.

İş Yaşamında Sadelik ve Basitlik

Murat Erkmen’in eğitimcisi olacağı program, tüm karmaşık ve zor koşulları içinde barındıran iş yaşamında, sadelik ve basit çalışma düzeniyle verimlilik kazanılmasını hedefliyor.

Mövenpick Hotel’de, 17 Haziran 2019 tarihinde yapılacak eğitimde, verimlilik ve motivasyon açısından çok etkili ve başarılı bir yaklaşımla; mevcut iş yapma şekillerine dair israf ve verimsizlik yaratan alanlara dair farkındalık, bulunulan iş ortamındaki olumsuz durumlarla baş etme, bireysel inisiyatif kazanımı için cesaret verici yöntem ve taktikler gibi konular üzerinde durulacak. Programın son başvuru tarihi 7 Haziran 2019.

Business English Sertifika Programı

Katılımcılara iş dinamikleri içinde İngilizce’yi etkin şekilde kullanma adına rehber olmayı hedefleyen program 18 Haziran-21 Eylül 2019 tarihleri arasında, Sabancı Üniversitesi Tuzla Kampüsü’nde gerçekleşecek.  

Programda sözlü sunum teknikleri, toplantı ve toplu video görüşmelerinde konuşma becerileri ile iş yazışma becerileri konuları geniş bir yelpazade ele alınacak. Modüler bir şekilde kurgulanan program, task-base bir yapıda uygulama odaklı bir şekilde gerçekleştirilecek.

CFER’in belirlediği azami süre olan 100 saat baz alınarak tasarlanan ve Sabancı Üniversitesi Diller Okulu’nda görev alan eğitmen kadrosu ile sürdürülecek programa son başvuru tarihi 8 Haziran 2019.

Advanced Presenting Skills for Leaders

18 Haziran 2019 tarihinde Mövenpick Hotel’de gerçekleşecek eğitim programı, katılımcıları bir metodoloji ve beceri seti ile donatmayı, kurum içi ve dışı kitlelere hitap etmedeki yetkinliklerini en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor.

Eğitimin dili İngilizce olan tam günlük eğitim Agostina Da Cunha tarafından verilecek. Programa son başvuru tarihi 8 Haziran 2019.

İnsanı Anlamak ve Yönetmek

Program, bu iki ilişki alanı ‘anlamak’ ve ‘yönetmek’ ile ilgili bir iç görü kazandırmayı amaçlıyor.

Bu doğrultuda programda empati, liderlik bilgisi, ekip yönetme algısı, kendi davranışlarını seçme motivasyonu, tanıklık gücünün farkındalığı, bilinçle mesaj verme sorumluluğu, insan zeminlerinin farkında olarak ilişki kurma konuları üzerinde durulacak.

Program 18-19 Haziran 2019 tarihlerinde, Point Hotel Barbaros’ta düzenlenecek. Programın son başvuru tarihi 8 Haziran 2019.

Dijital Dünyada Tüketici Trendleri

Eğitimde; global trendlere ve tüketici davranışlarına ışık tutulurken; bunun sunulan ürün, marka ya da hizmetlere nasıl değer katabileceği çok farklı ülkelerden ve sektörlerden çeşitli örneklerle gösteriliyor.

Her gün değişen ve değişim hızı gittikçe artan dünyada makro trendler konusunda gündemi yakalamak, tüketici davranışları boyutunu değerlendirmek ve iş dünyasına olan etkilerini farklı sektörlerden örneklerle keşfetmek üzere beş ana başlıkla tasarlanan eğitim Ergin Akman tarafından verilecek.

19 Haziran 2019, tarihinde Mövenpick Hotel’de düzenlenecek programa başvuru için son tarih 9 Haziran 2019.

Veriye Dayalı Karar Verme

Eğitim, katılımcıların karar verirken veriye dayalı analizi hızlı ve doğru şekilde oluşturmaları, büyük veri setlerinin analizi, optimizasyon, simülasyon ile risk analizi, istatistiksel modelleme ve tahmin modelleri geliştirmeleri gibi konuların odağında sürdürülecek. 

Eğitim süresince katılımcıların, tüm bu kavramları excel kullanarak sağlayabilmede yetkinlik kazanmaları hedefleniyor. Excel modellerini hızlı oluşturmak, bu modelleri tasarlamak gibi noktalarda rehberlik yapılırken, “Excel mühendisliği” prensip ve yöntemlerine de ışık tutulacak.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Can Akkan tarafından verilecek eğitim 20-21 Haziran 2019 tarihlerinde, Point Hotel Barbaros’ta düzenlenecek. Eğitim programına son başvuru tarihi 10 Haziran 2019.

Uygulamalı Python Programlama Sertifika Programı

Uygulamalı Python Programlama Sertifika Programı 20 Haziran 2019 tarihinde Point Hotel Barbaros’ta başlıyor. Toplam 8 günden oluşan program, veri bilimine bir hazırlık dersi olmanın yanında, katılımcılara bilişimsel düşünme (computational thinking) kavramlarını pratikte uygulayabilmeleri adına temel programlama yetenekleri de kazandırmayı hedefliyor.

Programda katılımcılar, dersler, ödevler ve uygulama çalışmaları ile katılımcılar algoritma tasarlamayı, bir problemi alt problemlere bölebilmeyi ve parçalardan bütüne gidecek şekilde problem çözmeyi öğrenecekler. Bilişimsel düşünme kavramlarını pratikte uygulayabilmeleri için katılımcılara değişkenler, komutlar, şartlı ifadeler, döngüler, fonksiyonlar, temel veri yapıları ve dosya okuma/yazma işlemleri gibi Python3 diline ait temel programlama kavramları gösterilecek. Tüm bunlarla beraber program süresince matplotlib, numpy, pandas gibi Python kütüphaneleriyle örnekler zenginleştirilecek, ders sonrası veri bilimine devam edebilmek adına gerekli altyapı sağlanacak.

Programın son başvuru tarihi 10 Haziran 2019.

Okul Liderliği Sertifika Programı

Okul yöneticileri ve yönetici adayları için geliştirilen Okul Liderliği Sertifika Programı, Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi - EDU ve Eğitim Reformu Girişimi işbirliğiyle, Sabancı Üniversitesi Tuzla Kampüsü’nde düzenlenecek. 24-25-26-27-28 Haziran, 16-17-18-19-20 Temmuz 2019 tarihlerinde düzenlenecek eğitim programı, yöneticilerin 21. yüzyılın eğitimine liderlik etmek için ihtiyaç duyduğu bilgi ve yetkinlikleri geliştirmeyi amaçlıyor. Okulun bir yaşam, öğrenme ve yönetim alanı olmasından hareketle tasarlanan modüller, katılımcıların bütünsel bir bakış açısı kazanarak en yüksek faydayı sağlayacakları zengin bir içerik sunuyor.

Okul Liderliği Sertifika Programı, “Öğretimsel Liderlik”, “Operasyonel Liderlik” ve “Dönüşümsel Liderlik” olmak üzere üç farklı liderlik patikası üzerinden, uluslararası güncel örneklerle, sınıf içinde etkileşimli; takım çalışmaları ve simülasyonlarla uygulamaya dönük bir yapıda sürdürülecek.

Eğitimlerde, etkin bir eğitim lideri olmak için; program liderliği, öğretimin planlanması, başarı hedeflerinin belirlenmesi, başarıyı izleme ve değerlendirme, öğretmenlere koçluk, vb. yetkinliklerin geliştirilmesine odaklanılacak. Katılımcılara, kaynakların yönetiminden değişim yönetimine, kriz ve çatışma yönetimi, iletişim ve yaratıcı problem çözme gibi konulara kadar pek çok başlıkta temel yeterliliklerin kazandırılması hedefleniyor.

Farklı alanlarda uzman yedi eğitmenin dört modül üzerinden sürdüreceği programa, eğitim kurumlarının genel müdürleri ve yardımcıları, okul müdürleri ve yardımcıları katılabilecek.

Programa son başvuru tarihi 7 Haziran 2019.

Bütünsel İşletme Yönetimi ve Finansal Etkileri Sertifika Programı

Programda yaparak-yaşayarak öğrenme modelini iş yönetimi simülasyonu ile katılımcılara aktarmak hedefleniyor. Katılımcılar, işletme ekonomisinin temelleri, bilanço ve gelir tabloları, rekabetçi stratejiler ile bu stratejilerin nasıl oluşturulduğu konusunda beraber çalışıp birlikte kararlar alacaklar.

29-30 Haziran, 5-6 Temmuz, 12-13 Temmuz 2019 tarihlerinde, Point Hotel Barbaros’ta düzenlenecek eğitimle katılımcılar, iş ve yönetimin tüm fonksiyonlarına bütünsel bir bakış açışı kazanarak, alacakları iş kararlarının diğer fonksiyonlara ve özellikle finansa etkilerini yaşayarak öğrenecekler.

Üç modülden oluşan eğitimin sonunda katılımcılar bir firmanın uzun vadede başarılı kalması için neler gerektiğinin yanı sıra; pazarlama, liderlik, operasyon yönetimi, strateji, finans ve iş modeli konularında pratik bilgiler edinecekler.

Programa başvuru için son tarih 19 Haziran 2019.

Detaylı bilgi ve kayıt için: http://edu.sabanciuniv.edu/tr/genel-katilima-acik-egitimler

Haziran 2019 ELAE

11 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan ELAE’ye girecek olan öğrenci grupları:

1 - 2018-2019 Akademik Yılı’nda Diller Okulu’nda öğrenim görmüş olan öğrencilerden kendilerine mail ile gönderilen anket üzerinden başvuranlar (Ayrıca dilekçe vermelerine gerek yoktur.)

2- Sınava girme hakkı olan ve sınav hakkını kullanmak için dilekçe ile başvuruda bulunan beklemeli/dışarıda hazırlanan öğrenciler

3- Lisansüstü adaylar

 

Sınav yeri saatleri aşağıdaki gibidir: 

WRITING & LISTENING         09.30 – 12:00 

READING                                13:00-14:40

SINAV YERİ                            YBF 1099

SINAV TARİHİ                         11 Haziran 2019, Salı

Sınava yanınızda SU kimliğinizi, kalem, silgi vb. getirmeniz gerektiğini önemle hatırlatırız. 

Ayrıca sınava gelirken cep telefonlarınızı sınav salonuna getirmemenizi rica ederiz, yanınızda getirdiğiniz cep telefonları sınav gözetmenleri tarafından toplanacaktır.

Kimlik kontrollerinin yapılabilmesi ve sınava zamanında başlanması için, sınavdan 30 dakika önce, sınav salonu önünde hazır bulunmanız gerekmektedir.

TGY öğrencileri için sınav sonuçları, 12 Haziran 2019, Çarşamba günü saat 21:00’ den itibaren SU web sitesinde yayınlanacak sorgulama ekranından duyurulacaktır.

11 Haziran 2019 ELAE’ ye giren lisansüstü adaylar, sınav sonuçlarını bağlı bulundukları enstitülerden öğreneceklerdir.

ELAE sınavı ile ilgili detaylı bilgiye ve örnek sınavlara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Sınava girecek tüm öğrencilerimizin bu linkte verilen bilgileri kontrol etmelerini öneririz:

http://sl.sabanciuniv.edu/students/elae

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

İş dünyası uzmanlaşmayı sever

#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burçin Bozkaya oldu.

İş dünyası uzmanlaşmayı sever 

Akademisyene Sor Burçin Bozkaya

Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burçin Bozkaya

MÜ-ED: Doktora için Alberta Üniversitesi'ne başvururken nasıl süreçlerden geçtiniz? Mühendislik lisans eğitiminizden sonra doktoranızı işletme alanında yapmanızda belirleyici ne oldu?                                                  

BB: Lisans-yüksek lisans programlarını tamamladıktan sonra, akademisyen olmak isteyen kişiler doktoraya başvurmak amacıyla belli bir süreçten geçiyor. Benim ilk doktoraya başvurma niyetim aslında yüksek lisans tez hocamın yönlendirmesiyle oldu. Kanada'da, Alberta Üniversitesi'nde iletişim halinde olduğu başka bir hoca ile, onun aracılığıyla böyle bir program olduğunu ve buraya başvurup gitmek istersem destekleyebileceğini söylemişti.

Bu doktora düşünen arkadaşlara da belki bir ipucu olabilir. Çünkü doktoraya direk başvurduğunuz zaman bir sürü farklı adaylarla aynı anda değerlendiriliyorsunuz. Sonuçta akademik geçmişinize, transkriptinize, referans mektuplarınıza bakıyorlar. Biz buna solist diyoruz. Bir kontakt, bir tanıdık akademisyenin referansları üzerinden bir başvuru gerçekleştirilirse, onun kabul edilme ihtimali biraz daha yüksek oluyor. Bu doktoraya başvururken böyle bir tüyo diyebilirim. Tabi orada gerekli her türlü sınav, GMAT, TOEFL her neyse bunların hepsine girmek gerekiyor. Yıllar önce o aşamaların hepsinden geçtik.

Niye işletme? Bana her zaman cazip gelmiştir. Bir şeyi tamamen teorik görmek yerine, bir uygulama (özellikle iş dünyasında bizim bildiğimiz yöneylem araştırması, endüstri mühendisliği lisans ve yüksek lisansta benim bildiğim konular bunlardı) bunların işletme ortamında, işletme problemleri çözmek için nasıl ve ne zaman uygulanabileceğine dair farklı farklı konseptler ilgimi çekiyordu. O yüzden çok daha teknik, detaylı bir şeye girmek yerine daha uygulamalı ve işletme dünyasında işletmeleri ilgilendiren gerçek problemleri çözebilmek yolunda bir doktora olmasını tercih ettim. Tabi bağlantılar da ona göre kurulunca aslında gayet uygun düştü. Bu şekilde 1995'te doktoraya gittim.                                  

MÜ-ED: Kaliforniya'da coğrafi bilgi sistemleri yazılımı geliştiren firmada edindiğiniz deneyimler size neler kazandırdı?  

BB: Bu da enteresan bir konu aslında, çünkü doktora yapanların büyük çoğunluğu sonrasında hemen akademiye gidip akademisyen olur. Ben aslında o noktada biraz iş dünyasını tecrübe etmem gerektiğini hissettiğim için o şirkete geçtim. Yani yıllarca okuduktan sonra (lisans, yüksek lisans, doktora) hemen arkasından akademiye girip, yine aynı boyutta devam etmektense böyle bir boyut değiştirip, bir iş dünyasından tecrübe kazanmak istedim. Aslında az önce başka bir toplantıda onu da konuşuyorduk "iş dünyasına girecek bir insan için doktora yapmak zaman kaybı değil mi?" diye sordular. Ben de dedim ki "Evet iş dünyasına gittim, 6 yıl kadar bu şirkette çalıştım ama doktora eğitimimin sonuna kadar hakkını verdirttiler bana orada. Çünkü bizim şirket özünde yaptığımız şey yöneylem araştırması, endüstri mühendisliği uygulamaları, işletme problemleri vs. şirketin müşterilerine günlük hayattaki işletme ve operasyonel problemlerini çözecek teknikler geliştirmekti. Algoritmaları, yazılımları ve son derece uygulamalı geliştirdiğiniz şeyleri şirket alıyor, uyguluyor ve onun sayesinde milyonlarca dolar para biriktiriyor.

Hatta bir şirkete yaptığımız projenin uygulamasından dolayı Informs’un Practice Award adlı yarışmaya katılmıştık. O yarışmada finalist olduk, en büyük ödülü kazanamadık ama en azından finalist olduk. Bu mesela tamamen bizim doktorada öğrendiğimiz ve kullandığımız tekniklerin gerçek hayata uygulanarak, algoritma bir çözüm haline dönüştürülüp o şirkete bir kazanç ve fayda getirmesinin örneği.

Bana ne katkısı oldu? İş dünyasında gerçek problemleri çözmede öğrendiklerimi uygulama şansım oldu. Sonra akademiye gelince de inanılmaz faydası oldu. Çünkü iş dünyasını görmüş ve bu problemlerle çalışmış birisi olarak, sınıfta, derslerde, verdiğim ödevlerden ve projelerden tutun, anlattığım hikâyeler hep gerçek ve iş dünyasından ki genç arkadaşlar bunları duymayı çok seviyorlar. Onlara da iş dünyasında kendilerini neler beklediğine dair güzel tüyo oluyor. Bu açıdan çok keyifli.

Başka projeleri başlatma noktasında da faydası oldu. Yani orada öğrendiğim fikirler, bilgiler sayesinde Türkiye'de araştırma projelerine başvurdum. Hatta geldikten 1-2 sene sonra bir girişimcilik deneyimimiz oldu. Coğrafi bilgi sistemleri ve mekânsal analizler ile ilgili bir şirket girişimimiz oldu ve uzunca bir süre de devam etti. Orada edindiğim tecrübeyi hem akademik olarak, hem girişimcilik anlamında hem de iş dünyasında yıllardır kullanıyorum.

MÜ-ED: MIT Media Lab ile Sabancı Üniversitesi iş birliğinden bahsedebilir misiniz?

BB: 2015 senesinde başlayan bir iş birliği. 2013 yılında bir dönemlik Sabbatical iznimle MIT’ye gitmiştim. Oradaki öğretim üyeleri ile o izin sırasında tanıştım. Hem Sloan School ile hem de Media Lab’de hocalarla çalıştık. Hikâyesi çok güzel. Media Lab’e ilk gittiğim zaman bir iki ders hocaları dinlemek için gitmiştim. Ondan sonra konu konuyu açtı derken bizim burada yaptığımız çalışmalardan, şirketlerle yürüttüğümüz projelerden ve o projeler sayesinde elimizde bulunan veri tabanları üzerinde yaptığımız analitik çalışmalardan bahsedince, Media Lab’deki insanlar ilgilendiler. Acaba Türkiye’de bu projeler ve firmaların da katkısı ile bazı veri tabanları üzerinden ortak çalışabilir miyiz diye konuşuldu. İlgi gösterdiler. Takiben bir banka ile görüşmelerimiz oldu, veri tabanlarını açtılar, MIT’den bir ekip ile o veri tabanları üzerinde çalıştık bir süre. Güzel sonuçlar verdi. Bir makalemiz çıktı. Bir kitap editledik birlikte ve derken bunu resmi bir hale dönüştürelim dedik ve 2015 Mayıs’ta bu laboratuvar girişimini başlattık. Yönetim Bilimleri, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültelerimiz ve MIT Media Lab’ın bir araya gelmesiyle oluşmuş bir laboratuvar. O ilk banka ile yapılan çalışmalar da dâhil, her zaman farklı firmaların farklı veri tabanları üzerinde, onların gerçek hayat problemleri üzerinden analitik çalışmalar şeklinde birçok çalışmamız oldu. Makalelerimiz yayınlandı. Davranış analitiği diyoruz. İnsanların ürettiği büyük veri – ki bu çok çeşitli şekillerde olabiliyor- akıllı telefonunuzdaki, sosyal medya tarafındaki, yani insan tarafından üretilen her türlü dijital bilgi üzerinde bizim çalışmalarımızın olduğu bir laboratuvar. Bunlardan en çok tabii doktora seviyesinde arkadaşlar faydalanıyor. Her sene bir arkadaşımızı Media Lab’e gönderiyoruz, 6 ay orada araştırma imkânı buluyor. Masterda da fakültemiz bünyesinde bulunan iş analitiği yüksek lisans programına bağlı öğrencilerimiz kullanabiliyor. Tezlerini bu laboratuvardaki verileri kullanarak, öğretim üyelerimizden danışmanlık alarak yapabiliyorlar. Dolayısıyla birçok amaca hizmet ediyor. Hem bizim araştırma hedeflerimizi destekliyor hem de öğrencilerin bizzat gerçek problemler gerçek veri tabanları üzerinde çalışmasını sağlıyor. Heyecanla devam ediyoruz, seneye yeni bir anlaşma imzalayıp bir beş yıl daha birlikte çalışmak istiyoruz.

MÜ-ED: İş Analitiği Yan Dal programından ve sizin verdiğiniz derslerden bahseder misiniz?

BB: İş Analitiği Yan Dal programı beş senedir var. Tüm lisans öğrencilerimize açık. Özünde firmaların, hali hazırda kendi bünyelerinden biriktirdikleri veri tabanlarını ve bilgiyi, onlardan anlam çıkarmak suretiyle hem kendi işletmesine hem de topluma faydalı ürünler ve iş modelleri yaratmalarını hedefleyen bir yan dal. Amacımız bu analitik çıktıları elde edebilmeleri için olabildiğince öğrencilerimizin ilgili araçları kullanmasını hedefliyoruz. Toplam 6 ders var. Bazılarını zaten kendi ana dalınızda da alıyorsunuz. Konu olarak çok cazip ve moda olan becerileri öğreniyorsunuz. Yapay zeka, büyük veri, makine öğrenme yaklaşımları gibi popüler konuları öğreniyorsunuz. Bununla birlikte, vurgulamak istediğimiz konu klasik bir veri bilimi programının ötesinde, ona ek olarak, iş analitiği yani bir vakaya, bir iş modeline eşleştiriyoruz. Sadece tahmin için değil, faydalı olacağını umduğumuz iş modelleri de çalışıyoruz. İş analitiği hem işletme hem de veri bilimi tarafını birleştiren bir program. Bu konuşma yapıldığı dönemde 71 öğrenci bu yan dalı seçmişlerdi. Farklı fakültelerden, psikoloji, ekonomi, endüstri mühendisliğinden, farklı mühendislik alanlarından epey keyifli geçiyor. Verdiğim derslere gelince hem lisans hem de yüksek lisansta İş Analitiği derslerini veriyorum. Farklı programlarda da İş İstatistiği, Operasyon Yönetimi derslerini veriyorum. Bir dönem Location Intelligence dediğimiz, bölge bazlı veri inceleyen ders veriyordum. Ancak İş Analitiği demirbaş gibi diyebilirim.

İşletme okuyanlar kendilerine en cazip gelen bir iki konuda uzmanlaşmaya gitmeli

MÜ-ED: İşletme okuyan lisans öğrencilerine yönelebilecekleri alanlarla ilgili ne tavsiyeler verebilirsiniz?

BB: Güzel bir soru. Tabii ben veri bilimi ile ilgili çok içli dışlı olduğum için en başa öneri olarak onu koyacağım. Bunun nedeni, bugün gerçekten çok popüler bu alan. Genç arkadaşlarımız da takdir edecektir, ilanlara bir göz attığımız zaman şu aralar analitik konusunda veri bilimi konusunda büyük bir iş patlaması var. İşverenler yoğun bir şekilde arıyorlar. MIT’ye çok sık gidip geldiğim için oradaki dünyayı da yakından görme imkânı buluyorum. Yeni kurulan şirketler, start-uplar, bunların çoğu veri analitiği etrafında kurulan şirketler. Birçok teknoloji şirketi, çok büyük veriler üretiyorlar ve bunlar değerlendirilmek zorunda. Yapay zekâ ile ilgili otonom araçlar vesaire, yakın gelecekte tam bu konularda iş gücü ihtiyacı doğuran, ilgi gören konular.

İşletmeyi, işletme olarak bitirmeyip, bunun bir adım ötesine geçmek gerekiyor. Bu da belli bir konu da uzmanlaşmak. Bahsettiğim konularda uzmanlaşmanızı öneririm. Bu yan dal ile de olabilir, yüksek lisans olarak da yapılabilir. Genelde insanlar klasik olarak MBA’ye yöneliyor, tabii işletme mezunları bu alana yönelmezler ama, yine de MBA’in artık popülaritesini yitirmeye başladığını görüyoruz. Daha uzmanlık sağlayan yüksek lisans programlarının tercih edilmeye başladığını görüyorum. Tavsiyem bu noktada işletme okuyan arkadaşlarımız için kendilerine en cazip gelen konu neyse – bu tabii yapay zekâ, veri bilimi olmak zorunda değil – o konuda mutlak uzmanlaşmaya, hatta bir iki konuda uzmanlaşmaya gitmeleri. İş dünyası uzmanlaşmayı sever ama bir şey en detayına kadar bilmek yerine bir kaç alanda makul seviyelerde uzmanlaşmış olması tercih sebebi olabilir.

 iş dünyası ile çok yakın bir üniversite

MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?

BB: Benim burada 15.yılım. Öncelikle bir akademisyen olarak araştırma, kaynak erişimi anlamında bir doygunluk yaşıyorum. Şu an başka bir üniversitede hoca olur musun diye sorsalar – tabii o zamanlar fırsat böyle oluşmuştu – Türkiye’de başka bir üniversitede hoca olmak isteyeceğimi zannetmiyorum. Çok tatminkâr bir ortam burası. Öğrenciler açısından da çok cazip. Birçok neden var. Bir tanesi zaten herkesin bildiği akademik anlamda liberal ortam. Dersleri istediğiniz gibi oluşturabiliyorsunuz. Çift ana dallar ve yan dal seçeneği sunan bir ortam. Bizler açısından bu zorlayıcı, kaynak planlamak çok zorlasa da işte tam da analitikçi hocalarımıza görev düşüyor. Bunların yanında iş dünyası ile çok yakın bir üniversite, yurtdışında da artık ciddi anlamda saygınlığı, kabul edilirliği var. Bu açılardan bence Sabancı Üniversitesi bir numara.

Akademisyene Sor: Burçin Bozkaya

Burçin Bozkaya Kimdir?

Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burçin Bozkaya hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın

#AkademisyeneSor nedir?

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

IICEC Energy Market Newsletter - 2

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), IICEC Energy Market Newsletter'ının ikinci sayısını yayınladı. 

IICEC Energy Market Newsletter ını okumak için lütfen tıklayın.

IICEC Energy Market Newsletter Issue 2

IICEC hakkında detaylı bilgi için IICEC web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Abone ol