Ana içeriğe atla

Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP) sanal ortamda da devam ediyor

Sabancı Üniversitesi TDP salgın döneminde de sanal ortamda üniversite çalışanları için çeşitli projeler düzenliyor.

 

Üniversite çalışanlarının ilgi göstererek gönüllü olarak katıldığı sanal ortamda şimdiye kadar yapılan projelere bazı örnekler: 

Kompost Eğitimi Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi  Permakültür Tasarımcısı Ayşe Betül Çelik Kıbrıs ve yine Permakültür Tasarımcısı Barış Kıbrıs tarafından verildi.

Günümüzde doğal kaynakların bilinçsizce sömürülmesi, kirliliğe dönüştürülerek insan dahil bütün canlıların yaşamını tehdit eder hale gelmesi biçiminde gerçekleşen bir kültürel durumun gelebileceği son noktanın yaşandığı hatırlatıldı eğitimde; kendi atıklarımızın sorumluluğunu alarak komposta dönüştürme, kirlilik üretmek yerine, toprak üreterek yaşamın devamlılığına katkı sağlama olanağından söz edildi. Toprağın ve kompostun ne olduğu ve yaşam açısından öneminin yanı sıra kompost yapmanın yöntemleri ve ortaya çıkan ürünün nasıl değerlendirilebileceği gibi konuların aktarıldığı eğitim gerçekleştirildi.

Görme Engelliler için Sesli Kitap Okuma Projesi görme engellilerin kitaplara erişimini sağlamak ve kitap okuyabilmesine yardımcı olmak için düzenlenen bir proje. Projeye katılan gönüllüler Boğaziçi Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji Ve Eğitim Merkezi (GETEM) işbirliğinde okumalarını gerçekleştirdiler. Sabancı Üniversitesi çalışanlarından oluşan gönüllüler GETEM sistemine kayıtlı görme engelli bireyler tarafından okunması istenen kitaplardan seçip okuma kayıtlarını yaptılar.

Çocuklar için Örgü Örüyoruz Projesi kapsamında Sabancı Üniversitesi çalışanları örgü eğitmeni Sibel Kavaklıoğlu eşliğinde atkı ve bere ördüler. Bahar döneminde de devam edecek. 

Bahar döneminde açılacak projeler ve detayları ise şöyle;

  • Görme Engelliler için Sesli Kitap Okuma Projesi
  • Çalışanlar için İşaret Dili Öğrenme Projesi
  • Çocuklar için Örgü Örüyoruz Projesi
  • Çevre Duyarlılığı Permakültür Eğitimi (10 Saat)

Görme Engelliler için Sesli Kitap Okuma Projesi

Sesli Kitap projesinde daha önce de yapıldığı gibi, Sabancı Üniversitesi çalışanları görme engellilerin ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulmuş kitap listesinden seçecekleri bir kitabı ses kayıt program/uygulamalarına okuyarak kayıt edecekler. Okunan kitaplar kayıt altına alındıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi GETEM aracılığıyla görme engellilerin kullanımına açılacak.

Proje dâhilinde kitap okumaları başlamadan önce “Okuma, Ses ve Nefes Teknikleri” konusunda zoom üzerinden uzaktan uygulamalı eğitim verilecek. Eğitim iki gün olacak ve toplamda 3 saat sürecek. Eğitimden sonra demo okumalar yapılıp GETEM’e gönderilecek, alınacak onay sonrası GETEM veri tabanında bulunan istek kitaplardan biri, gönüllü tarafından seçilerek okuma ve kayıt süreci başlayacak.

İşaret Dili Eğitimi

İşaret Dili Eğitimi haftada 1 gün 1 saat yapılacak. Eğitim İşaret Dili eğitmeni Serkan Ural tarafından verilecek. Altı hafta sürecek eğitimin yapılacak gün ve saatleri belli olduktan sonra  zoom linki TDP tarafından ayrıca paylaşılacak.


İşaret Dili Eğitimine katılacak gönüllüler;

● İşitme engellilik, sağırlık ve Türk İşaret Dili hakkında bilgi edinecek ve farkındalık kazanacak,

● Türk İşaret Dili alfabesi öğrenecek,

● Basit tanışma işaretleri öğrenecek,

● Harfleme oyunu ile kelime öğrenecekler.

Çocuklar için Örgü Örüyoruz Projesi

İhtiyaç sahibi çocuklar için atkı, bere, eldiven örüyor ve gönderiyoruz.

Sabancı Üniversitesi’nin tüm öğrencileri, çalışanları ve ailelerine açık bu projede haftada 1 gün 1’er saat hep beraber zoom’da uzaktan toplanacak, hem eğitim alıp hem el emeği, göz nuru örülecek atkı, bere, eldivenleri ihtiyaç duyan çocuklara 2021 Kasım ayında kış aylarının soğuk ve çetin geçtiği bölgelerdeki köy okullarına gönderilecek. Sosyo-ekonomik yönden dezavantajlı köy okullarını TDP kendi araştırmaları sonucunda belirliyor.

Eğitimler Perşembe günleri 20.30-21.30 saatlerinde örgü eğitmeni Sibel Kavaklıoğlu tarafından zoom üzerinden verilecektir.

TDP bu proje bağlamında yemek, çamaşır, bulaşık, ütü, temizlik işleri gibi örgü örmede de kadın-erkek ayrımı olmadığını önemle hatırlatmak istiyor!

Çevre Duyarlılığı Permakültür Eğitimi (10 saat)

Permakültür’ün Temel İlkeleri ile Onarıcı Bir Yaşam Tasarlamak

Bir kişi neyi değiştirebilir? Çevresel sorunlar çok büyük, gönüllüler ise sadece birkaç kişi demeden kollar sıvanacak ve aşağıdaki soruların cevapları aranacak:

●       Dünyayı ve insanı gözeten onarıcı bir yaşam nasıl kurlur?

●       Kendi kendine yeterliliği temel alarak çevre ve hayat nasıl zenginleştirilir?

●       Tüketmeden üreterek  gıda nasıl yetiştirebilinir, krizlere dayanıklı, sürdürülebilir sistemler nasıl kurulabilir?

Doğa ile daha uyumlu ve sağlıklı bir hayat kurabilmek için insani ihtiyaçları karşılarken doğal çevreye zarar vermek yerine; onu besleyip onaran ve bu sayede devamlılığı olan sistemler yaratmayı amaçlayan bir tasarım bilimi olan Permakültür’ün etik ve ilkelerini temel alan bu eğitim her biri 2 saatten oluşan toplam 5 günlük oturumlardan oluşuyor. 

Permakültür eğitimi Orman6 isimli bir ekip tarafından verilecek. Orman6, permakültürün ve onarımsal yaşamın özünü kavramak isteyen herkese ulaşmak isteyen bir ekip. Söz konusu ekip, 2017 yılında Türkiye Permakültür Araştırmaları Enstitüsü eğitimcileri tarafından eğitilen Evren Yıldırım, Burcu Arıkan ve Buket Atlı’dan oluşuyor.

Başvurular için buradaki başvuru formunu doldurabilirsiniz.

“Sağlık ve Biyoloji için Yapay Öğrenme” webinarı

Sabancı Üniversitesi’nin Akbank ve Eczacıbaşı Holding işbirliği ile kamu ve özel sektör yöneticilerine yönelik düzenlediği Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi devam ediyor.

Sabancı Üniversitesi’nin araştırma alanları ile bilgi birikiminin kaynağında paylaşılması, kamu ve özel sektör ile olan işbirliği fırsatlarına yenilerinin eklenmesini amaçlayan Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi’nin dördüncü semineri Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Öznur Taştan tarafından “Sağlık ve Biyoloji için Yapay Öğrenme” konusunda gerçekleşecek.

Sağlık ve Biyoloji için Yapay Öğrenme” webinarına kayıt yaptırmak için lütfen tıklayın.

Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi ile ilgili tüm gazeteSU haberlerimizi bu linkten okuyabilirsiniz. 

"Kentlerin Türkiyesi: İmkânlar, Sınırlar ve Çatışmalar” webinarı

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, koronavirüs salgını sebebiyle bu süreçte karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmak, olası ortak zeminleri analiz etmek ve akademik araştırmalarla desteklenen fikir alışverişi için başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi devam ediyor. 

23 Mart Salı saat 15.00'te yapılacak webinar toplantısının bu bölümünün başlığı "Kentlerin Türkiyesi: İmkânlar, Sınırlar ve Çatışmalar". Moderatörlüğünü İPM Kentleşme ve Yerel Yönetişim Çalışmaları Koordinatörü Ayşe Köse Badur’un yapacağı bu bölümün konuşmacıları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Fırat Genç ile Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Çağlar Keyder’den oluşuyor. 

Salgın ve Toplum webinarına bekliyoruz. 

23 Mart Salı 15:00 

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2001 yılından bu yana küreselleşmenin çoklu krizlerinin tartışılması amacıyla iklim değişikliğinden kutuplaşmaya, göçten çatışma çözümüne, demokratikleşmeden transatlantik ilişkilere kadar birçok alandaki soru ve sorunları ele almak amacıyla nitelikli ve kanıta dayalı araştırmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar ışığında akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve öğrencilere yönelik bir tartışma platformu sağlamak, topluma ve karar alıcılara sağlam politika önerileri sunmak için bağımsız çalışmalar yürütüyor. 

Kayıt linki: https://event.webinarjam.com/register/153/n7681hl2

Su altı tutkunları “IV. Sudan Meseleler Konferansı”nda bir araya geldi

Sabancı Üniversitesi Su Altı Sporları ve Araştırmaları Kulübü’nün, su altı tutkunlarının denizler ve su altıyla ilgili farklı bakış açıları kazanmaları ve alanlarında uzman konuşmacıların tecrübe ve bilgi birikimlerinden faydalanmaları amacıyla düzenlediği IV. Sudan Meseleler Konferansı, 12-13 Mart tarihlerinde gerçekleşti.

Dört oturum ile birbirinden değerli beş konuşmacıyı ağırlayan konferansa birinci gün 260, ikinci gün ise 190 su altı tutkunu izleyici katıldı. IV. Sudan Meseleler Konferansı’nda, sportif serbest dalış rekortmeni Fatma Uruk, makine mühendisi – okyanus bilimci “Sea-Thru” algoritması tasarımcısı Derya Akkaynak, Su altı arkeoloğu – fizikçi Donald A. Frey, INA arkeoloğu Orkan Köyağasıoğlu ve köpek balığı davranış uzmanı Cristina Zenato katılımcılara birer sunum yaptı.

Konferansın birinci günü, ilk Türkçe oturumun konuğu Fatma Uruk oldu. Birçok kez Türk Milli Takımı’nda yer alan, “değişken ağırlıklı paletsiz” ve “sabit ağırlıklı çift palet” serbest dalış türlerinde Dünya rekortmenliği sahibi Fatma Uruk, konferansta sportif serbest dalış “Meksika Çıkmazı” başlıklı bir konuşma yaptı.

İlk günün ikinci konuşmacısı olarak ise Blavatnik Genç̧ Bilim İnsanı Ödülü’nü kazanan ilk Türk bilim kadını, Okyanus Bilimci, Branch Oceanographic Institute öğretim görevlisi Derya Akkaynak, katılımcılara “Su Altında Görüntü Oluşması” başlıklı bir konuşma yaptı.

Konferansın ikinci günü, ilk oturumda Donald A. Frey ve Orkan Köyağasıoğlu katılımcılar ile bir araya geldi. Sabancı Üniversitesi Su Altı Sporları ve Araştırmaları Kulübü son oturumda 1994'ten beri aktif bir köpekbalığı davranış uzmanı, su altı mağara araştırmacısı, okyanus koruma şampiyonu, fotoğrafçı, konuşmacı ve yazar Cristina Zenato’yu ağırladı.

Cristina Zenato’nun IV. Sudan Meseleler Konferansı’na özel hazırladığı sunumun amacı suyun bağlayıcı etkisini vurgulamaktı. Sunumu ile köpekbalıkları, sualtı ve sualtı mağaralarının aslında birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğunu bir kez daha katılımcılara göstermiş oldu. 

Sabancı Üniversitesi Su Altı Sporları ve Araştırmaları Kulübü, 2000 yılında kurulmuş olup, Sabancı Üniversitesi’nin en köklü kulüplerinden birisidir. Günümüzde yeni maceraperestlerin katılımıyla serüvenlerini sürdürmekte olan SUSS şimdiye kadar 1000’den fazla dalgıç yetiştirmiştir. Her geçen gün biraz daha genişleyen SUSS, yeni üyeleri su altının güzellikleri ile tanıştırmaya devam ediyor.

Sabancı Üniversitesi ve SUNUM, Faz-2 aşamasına geçmeye hak kazanan 4 SAYEM projenin 3'ünde yer alıyor

Sabancı Üniversitesi ve SUNUM, TÜBİTAK-TEYDEB tarafından ulusal yüksek teknoloji hedefleri doğrultusunda özel sektör, üniversite ve kamu işbirliğiyle yenilik ağları oluşturularak katma değeri yüksek ürünler geliştirme misyonu ile oluşturulmuş, ülkemiz Ar-Ge kaynaklarının etkin kullanımı sağlanması ve geliştirilen ürünler ile cari açığın azaltılması hedefleyen SAYEM-Sanayi Yenilik Ağ Mekanizması Programı kapsamında, Faz-2 aşamasına geçmeye hak kazanan 4 projenin 3'ünde yer alıyor.


Arçelik, NETAŞ ve VSY Biyoteknoloji koordinatörlüğünde gerçekleşecek projelerinin detayları aşağıdaki gibidir.

TÜBİTAK SAYEM programı kapsamında Eczacıbaşı Akıllı Banyo SAYEM Faz 1'i başvurusu ile Arçelik'in Akıllı Ev SAYEM Faz 1'i başvurusu birleşerek Arçelik liderliğinde 16 partner ile birlikte SAYEM FAZ II– AKILLI EV PLATFORMU projesi olarak yoluna devam edecek. Oluşturulan konsorsiyum ile yüksek teknoloji üretme odaklı Akıllı Ev Çözümleri’ne yönelik çalışmaların hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır. 4 yıl sürecek ortak teknoloji geliştirme ürün yol haritası ile 75 milyon TL bütçeli bu proje kapsamında bir araya gelen partnerler birlikte akıllı ev platformuna entegre edilecek ürünlerin geliştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması planlanmaktadır. Sabancı Üniversitesi veri güvenliği çalışmaları ile ürünleşecek bu teknolojilere katkı sağlayacaktır.

TÜBİTAK SAYEM programı kapsamında Faz 1 proje başvuru sürecini başarıyla tamamlayan 4 konsorsiyumdan bir tanesi de NETAŞ koordinatörlüğündeki, 17 firma/kurum ile birlikte Sabancı Üniversitesi ve SUNUM'un katılımıyla oluşturulan NETAŞ Akıllı Şehirler proje konsorsiyumudur. Dünyada ve ülkemizde tüm şehirlere uygulanabilir/satılabilir bütünleşik bir ‘Akıllı Şehir’ çözümü oluşturarak, ülkemize tasarruf sağlamak ve şehirlerin yaşam standartlarını yükseltmek hedefiyle yola çıkan proje konsorsiyumu Akıllı Enerji, Akıllı Ev-Bina, Akıllı Acil Durum Yönetimi, Akıllı Sağlık, Akıllı Çevre ve Atık Yönetimi, Akıllı Ulaşım dikeylerinde ithalatın azalmasının yanında, ihraç edilecek ürünlerle Türkiye’nin ithalat/ihracat dengesine katkıda bulunacak ürünlerin oluşturulmasını hedeflemektedir. Toplam 50 Milyon TL bütçeli Akıllı Şehirler projesi kapsamında 36 alt proje ile Faz 2 süreci için hazırlanan konsorsiyuma Sabancı Üniversitesi ve SUNUM veri güvenliği ve mahremiyeti, rota planlama ve optimizasyonu, büyük veri analizlerinde kaynak planlama ve optimizasyonu (ek başka konular) konularında katkı sağlayacaktır.

Göz içi lens üretimi konusunda uluslararası pazarda önemli bir yere sahip olan VSY Biyoteknoloji'nin koordinatörlüğünde yürütülen "Ön Yüklü Enjektör Sistemi ile Entegre, Yeni Nesil Yüksek Stabilizasyona Sahip Sinüzodial Optik Tasarımlı Hidrofobik Göz İçi Lensi Geliştirilmesi ve Üretimi” SAYEM projesi, Faz 1 sürecinden olumlu sonuç almıştır. Bu proje ile hem doktorlara ameliyatlarında kullanım kolaylığı sağlanması hem de hasta memnuniyetinin artırılması için yeni göz içi lens prototipinin üretime geçilmesine yönelik yol haritalarının ve konsorsiyumun oluşturulması hedeflenmektedir. SUNUM'un da dahil olduğu sekiz partnerden ve 5 alt projeden oluşan programın, ham madde üretiminin endüstriyel ölçeğe taşınması, hassas optik yüzey işleme sistemlerinin göz içi lens üretimine entegrasyonu, ön yüklü göz içi lens bileşenlerinin pazara çıkış öncesi gerekli regülasyonlara uygunluk çalışmaları gibi ürün geliştirme süreçlerini kapsaması planlanmaktadır. Faz 2 süreci için hazırlanan konsorsiyuma SUNUM da yetkinlikleri ile katkı sağlayacaktır.

SAYEM-Sanayi Yenilik Ağ Mekanizması Programı

SAYEM-Sanayi Yenilik Ağ Mekanizması Programı, TÜBİTAK-TEYDEB tarafından ulusal yüksek teknoloji hedefleri doğrultusunda özel sektör, üniversite ve kamu işbirliğiyle yenilik ağları oluşturularak katma değeri yüksek ürünler geliştirme misyonu ile oluşturulmuştur. Bu program ile ülkemiz Ar-Ge kaynaklarının etkin kullanımı sağlanması ve geliştirilen ürünler ile cari açığın azaltılması hedeflenmektedir. İki fazdan oluşan SAYEM çağrısının birinci fazında uzmanlaşmış bir Ar-Ge ve Yenilik konsorsiyumu ile teknoloji gelişimi prototip düzeyindeki (THS5) projelerin yüksek teknolojili ürünlere dönüşmeye yönelik Yol Haritası hazırlanmaktadır. Birinci fazın toplam bütçesi 2.000.000 TL olup en fazla 12 Aylık projelere destek sağlanmıştır. Ürünleştirme Yol Haritaları başarılı bulunan konsorsiyumlar ikinci fazda projelerini ticarileşen ürünlere dönüştürebilmek için desteklenmeye devam etmektedir. Ürünleştirme Yol Haritası kapsamında hedeflenen yüksek teknolojili ürünlerin geliştirilmesi amacı ile konsorsiyumdaki kuruluşların birlikte yürütecekleri bu Ürünleştirme Projelerinin (ÜP) desteklenmesi, hem birlikte iş yapma yeteneklerini ve iş birliklerini artıracak, hem de Ar-Ge destekleri için ayrılan kamu kaynaklarının da daha etkin kullanımını sağlayacaktır. Bu fazda işbirlikleri ile 75.000.000 TL’yi bulan projeler 48 ay süreyle desteklenmektedirler.

Cinsiyet Eşitliği Eylem Planımızı Yayınladık

Sabancı Üniversitesi olarak 2019’da çalışmalarını başlattığımız Cinsiyet Eşitliği Eylem Planımız (CEP), 2021 itibarıyla uygulamaya geçiyor.

Avrupa Birliği Ufuk2020 GEARING-Roles projesi kapsamında yürütülen Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı, Sabancı Üniversitesi’nin etik ilkeleri, stratejik hedefleri ve araştırma stratejisinin bir arada değerlendirildiği bir araştırmalar ve uygulamalar bütünü olarak tasarlandı. Toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki kurumsal duruşumuzu akademik ve idari mekanizmalarımızın her bir noktasında yansıtmayı amaçladığımız Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı’nda Sabancı Üniversitesi’nin ihtiyaçları ve hedefleri doğrultusunda belirlenen adımlar 8 ana başlık altında toplandı:

  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Kurumsallaşması
  • İşe Alımlar
  • Kariyer Gelişimi
  • İş- Yaşam Dengesi
  • Karar Alma ve Liderlik
  • Araştırma
  • Eğitim ve Müfredat
  • Cinsel Taciz, Saldırı ve Ayrımcılık Karşı Mekanizmalar ve Cinsiyetsiz İletişim

Süreç boyunca;

AB’nin fon sağladığı benzer öncül projelerden edinilen uzmanlıkla üretilen araştırma metodolojisi çerçevesinde Kurumsal Değerlendirme Raporu (2019) hazırlandı.

Üniversitenin birçok biriminden ve öğrenciler arasından 100’den fazla katılımcıyla 30’dan fazla mülakat, odak grup çalışması, katılımcı atölye ve diğer toplantılar düzenlendi.

Haziran 2019’da, üniversitemizin farklı fakülte ve birimlerinden 28 öğretim üyesi, idari çalışan, yönetici ve öğrencinin katılımıyla Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu (Gender Equality Task Force) oluşturuldu. Projenin yürütülmesinde etkin bir görev üstlenmek üzere CEP Komitesi göreve başladı.

Plan kapsamındaki bazı eylemler uygulanmaya başladı. Tüm üniversite çalışanlarına sunulması hedeflenen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimleri, İnsan Kaynakları, Öğrenci Kaynakları, Pazarlama ve Kurumsal İletişim ve Bilgi Merkezi birimlerinden birim yöneticileriyle birlikte 216 çalışanın katılımıyla SU Gender işbirliğiyle gerçekleştirildi.

Üniversitemiz bünyesinde İnsan Kaynakları Departmanı çatısı altında Cinsiyet Eşitliği Sorumlusu rolü oluşturuldu.

Sabancı Üniversitesi Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı’na buradan ulaşabilirsiniz.

Selçuk Artut’un küratörlüğünü yaptığı “Distopya Ses Sanatı Sergisi” açıldı

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler (SSBF) Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı (VAVCD) Programı Öğretim Üyesi Selçuk Artut ve Jeremy Woodruff’un küratörlüğünü üstlendiği “Distopya Ses Sanatı Sergisi”, Akbank Sanat’ta açıldı. 

15 Haziran 2021 tarihine kadar Akbank Sanat’ta açık kalacak “Distopya Ses Sanatı Sergisi”nde sanatçı Alper Maral, Alp Tuğan, Antye Greie, Başar Ünder, Brandon LaBelle, Chelsea Leventhal, FM Einheit & Siegfried Zielinski, Georg Werner, Hans Peter Kuhn, Laura Mello, Metacreation Lab, Phil Edelstein, RAW, Seth Cluett ve Zafer Aracagök’ün eserleri yer alıyor. 

Website: https://www.dystopie-festival.net

Facebook: https://www.facebook.com/distopyasoundartfestivalistanbul2021

Instagram: @distopyasoundartistanbul

 

Genom bilimi ile kişiselleştirilmiş sağlığa ilerliyoruz

Sabancı Üniversitesi’nin Akbank ve Eczacıbaşı Holding iş birliği ile kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere düzenlenen Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisinin üçüncüsü “Günlük Yaşamda Genom Bilimi” başlığıyla gerçekleşti

 

Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin ikincisi “Günlük Yaşamda Genom Bilimi” başlığı altında gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Ogün Adebali tarafından günümüzde en çok gündemi meşgul eden sağlık alanında genom bilimi ve genom biliminin insanlığa ve tıp bilimine kazandırabilecekleri aktarıldı.   

Genom Analizi ile Hücrelerin Tarihini Okuyoruz 

Webinar’da genomun bir hücrenin genetik materyaline verdiğimiz ismi olduğu, sadece hücrelerde değil, virüslerde de olduğu aktarıldı. Genomu bir tarif kitabı olarak düşündüğümüzde, bu tarif kitabını kullanarak yaşamsal faaliyetlerimizi sağlayan hücreler ve tarihi hakkında bilgi okuyabileceğimiz dile getirildi. Bu kapsamda genom analizi dediğimiz şeyin aslında genomun barındırdığı bilginin biyolojik olarak ne anlam ifade ettiğini öğrenmeye yönelik bir çaba olduğu belirtildi. 

Genom Analizi ile Kişiselleştirilmiş Reçeteler Yazılabilir 

Herkesin kendine özgü genomu olduğu ve her birimizinkinin birbirimizden 4 milyon harf farklı olduğu aktarıldı. Bu farklılıkların ise bizim görünüşümüzü ya da hastalıklara yatkınlığımızı belirlediği paylaşıldı. Bu yüzden genom testi ya da genom analizi ile kişiselleştirilmiş tıpa doğru ilerlediğimiz belirtildi. Kişiselleştirilmiş tıp ile bir ilaç belli kişi için çalışırken, ikinci bir kişi için aynı ilacın çalışması söz konusu olamayabileceği aktarıldı. Genomdaki farklılıkları anlayarak bu kişiselleştirilmiş reçetelere doğru nasıl ulaşabilir, bunun üzerine bilim insanları çalışmalarını sürdürdüğü dile getirildi. 

Genom Dizilimi Maliyetleri Düşüyor

Yeni nesil dizileme teknolojileri ile dna dizileme maliyelerinin çok düştüğünden bahseden Ogün Adebali, 100 milyon Dolar’lık maliyetlerin zamanla bin doların altına düştüğü, yakında herkesin laboratuvarlarda bu testleri yaptırabileceği paylaşıldı. Herkesin genom dizilimi yaptırabilmesinin elimizdeki dizi verisini artırarak risk değerlendirmeleri ile hastalık tespitlerinin artacağı belirtildi. 

Nadir Hastalıkların Tanısında Genom Analizi

Doğum sonrası nadir hastalıkların erken tanısı ya da herhangi sağlıklı bir insanın kansere yatkınlığı, gebelik dönemindeki testler, hatta gebelikten önce nadir hastalıklarda genom dizisi analizi önem arz ediyor. Genom analizi ile anne ve babadan alınan örneklerle olası hastalıkların tahmininin yapılabileceği vurgulandı. 

Genom Bilimi Yok Olmakta Olan Tarım Ürünleri Geri Kazanılabilir 

Webinarda ayrıca genom ile kaybolmaya başlayan bitkilerin geçmişteki genom dizisini elimizde bulundurarak, neyin farklı olduğu belirlenip geri kurtarılabileceği ya da bazı ürünlerin daha etkin yetiştirilmesinin sağlanabileceği de aktarıldı. 

Yayın kaydını aşağıdan izleyebilirsiniz.

Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi ile ilgili tüm gazeteSU haberlerimizi bu linkten okuyabilirsiniz. 

Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı Ve Ev İçi Şiddet Raporu Açıklandı

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu; TÜSİAD iş birliği, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı desteğiyle 2014 yılında başlattığı İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesi kapsamında hazırladığı “Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet” raporu, pandemi sürecinde kadın çalışanların yaşadığı ev içi şiddetin arttığını ortaya koydu.

Rapora göre, kadın çalışanların %62’si son 3 ay içinde şiddetin bir türüne en az bir kez maruz kaldı. Kadın çalışanların en çok maruz kaldığı şiddet türü %58 ile psikolojik şiddet oldu. Sosyal şiddet görenlerin oranı %15, fiziksel şiddet görenlerin oranı %12, cinsel şiddet görenlerin oranı ise% 9 olarak belirlendi.


Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu; TÜSİAD iş birliği, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı desteğiyle 2014 yılında başlattığı İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (Business Against Domestic Violance – BADV) projesi kapsamında hazırladığı “Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet” raporunu düzenlenen çevrimiçi toplantıda kamuoyu ile paylaştı.

Rapora göre, kadın çalışanların %62’si son 3 ay içinde ev içinde veya birlikte oldukları kisiler tarafından şiddetin bir türüne en az bir kez maruz kalırken, şiddete maruz kalan kadınların en çok maruz kaldığı şiddet türü %58 ile psikolojik şiddet oldu. Bunu %15 ile sosyal şiddet, %12 ile fiziksel şiddet ve %9 ile cinsel şiddet takip etti.

BADV Projesi, çalışanların yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete karşı işyerlerinde destek mekanizmaları oluşturulması ve iş dünyasının yönetsel yetkinliklerinin ve örgütsel kaynaklarının kullanılmasıyla ev içi şiddeti azaltıcı en iyi uygulamaların, araç ve yöntemlerin yaygınlaştırılmasını amaçlıyor. 2020 yılı sonunda projeye dahil olan şirket sayısı 73’e, kapsama dahil olan çalışan sayısı 183.215’e ulaştı. Bu raporun konusu olan “Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet” araştırması COVID-19 sürecinde bireylerin ev içinde veya birlikte oldukları kişiler tarafından uğradıkları şiddetin çalışma ortamına ve çalışma hayatına etkisini araştırmak üzere tasarlandı. Araştırma aynı zamanda, toplanan veriler ve analizler ışığında şirketlere evden çalışma uygulamalarından kadınların olumsuz etkilenmesini önleyecek ve iş yerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyecek ek öneriler sunmayı amaçlıyor.

Toplantının açılışında UNFPA Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl tarafından rapor değerlendirmeleri paylaşıldı.

UNFPA Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami ise COVID-19 küresel salgını süresince, kadınlar ve kız çocuklarının, aile içi şiddete karşı daha kırılgan bir duruma geldiğini, buna ayrıca, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine kısıtlı erişim ile derinleşen ekonomik ve sosyal stresin de eklendiğini söyledi. Mohtashami, rapora ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı (BADV) projesi, işyerinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakalarının önlenmesi ve söz konusu vakalara müdahale edilmesi yönünde gerekli mekanizmaların tesis edilmesi konusunda özel sektörün aktif bir aktör olabileceğini gösteren başarılı bir projedir. Bu raporda da kanıtlandığı gibi, BADV projesi kapsamındaki şirketler, çalışanlarının salgın süresince etkili destek alabilmeleri için daha verimli ve dayanıklı önleme ve müdahale mekanizmaları sunabilmişlerdir. Ancak, yine bu rapor, işimizin henüz tamamlanmadığını da göstermektedir. İşyerindeki kadınların seslerine, deneyimlerine ve ihtiyaçlarına öncelik verebilmek için ev içi şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik çabalarımızı yoğunlaştırmamız ve yaratılmış olan ivmeyi daha da arttırmaya devam etmemiz gereklidir. Artık harekete geçip, tek bir gün değil, her gün şiddete hayır deme zamanıdır.”

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan konuşmasında pandemi ile birlikte kadınların ev içi ve bakım emeği yükünün, ev içinde maruz kalınan şiddet oranlarının arttığının altını çizerek şöyle devam etti: “Şirketlerin aile içi şiddetle mücadeledeki etkin rollerini artırabilmeleri için; çalışanların mevcut politikalara yönelik farkındalığının artırılması, yöneticilerin şiddet belirtileri hakkında bilgilendirilmeleri gerekiyor. Evden çalışan kadınların ev-iş dengesi kurmasına kurumsal destek sağlamak da bir o kadar mühim. Salgının kadının insan hakları üzerindeki olumsuz etkilerini minimuma indirebilmek için bilimsel araştırmalarla ihtiyaçları tespit etmek ve çalışmalarımızı bu öncelikler ışığında şekillendirmemiz çok önemli. İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesi kapsamında eğitim alan ve politika geliştiren şirketler sadece çalışanlarının eşitliğini sağlamakla kalmayıp toplumsal adalete de önemli ölçüde katkı sunuyor. Tüm iş dünyasını kadına yönelik ev içi şiddetle mücadele politikaları geliştirmeye ve uygulamaya davet ediyor ve bu yayının bu konuda kendilerine rehberlik edeceğini umuyorum.”

TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl, raporla ilgili değerlendirmesinde İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesinin en önemli katkılarından birinin salgının etkilerine dair düzenli olarak cinsiyete göre ayrıştırılmış veri sağlaması olduğunu belirtti. Oya Ünlü Kızıl, “Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan tamamen sona ermesi mümkün değil.” vurgusunu yaptığı konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Ölçemediğini yönetemezsin kuralına paralel olarak, etkili müdahaleler tasarlayabilmemiz için kadınların karşı karşıya kaldıkları olumsuzlukların görünür olması şart. Yani, salgının etkilerine dair düzenli olarak cinsiyete göre ayrıştırılmış veri ve bilgi toplanması çok önemli. İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesinin en önemli katkılarından birinin de bu alanda düzenli olarak veri sağlaması olduğunu düşünüyorum. Ayrıca şirketlerin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik izledikleri stratejiler ve yürüttükleri faaliyetlerin güçlenerek devam etmesi de çok önemli. Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan tamamen sona ermesi mümkün değil. Toplumun kadına ve erkeğe biçtiği roller ve beklentilerin yarattığı bu hiyerarşi, bu alt-üst ilişkisi kadınların, aile yaşamından eğitime, istihdama ve siyasete kadar her alanda ayrımcılığa uğramasına ve/veya şiddet görmesine neden oluyor. WEPs imzacısı olan, İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesinin içinde yer alan ya da herhangi bir şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği alanında emek veren şirketlerin sayısının artması gerekiyor. Bu konuda hepimiz çaba sarf etmeliyiz. Her zaman, ama özellikle de kriz dönemlerinde, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin daha da derinleşmemesi için eşitlikçi ve dönüştürücü müdahaleler planlanması çok önemli ve bu ancak özel sektör, sivil toplum ve kamunun işbirliğiyle mümkün olabilir.”

Toplantıda ayrıca Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Baş Araştırmacısı Melsa Ararat moderatörlüğünde “İş ve Yaşam Mekanlarının Çakışmasının Çalışan Kadınlar Üzerindeki Etkisi: Salgından Dersler” paneli düzenlendi.

Salgın Sürecinde Çalışma Hayatı ve Ev İçi Şiddet Raporu Çıktıları

  • Kadın katılımcıların %76’sının, erkeklerin ise %53.5’inin ev işlerine, pandemi öncesine göre daha fazla zaman ayırdıkları görülmektedir.
  • Anket sonuçları kadının evden çalışması halinde bazı hanelerde erkeklerin pandemi öncesinde üstlendikleri işlerin de bir kısmını eşlerine yükleyebildiklerine işaret etmektedir.
  • Ankete katılan tüm çalışanların %38.8’i pandemi sona erdikten ve sosyal mesafe kuralları kaldırıldıktan sonra işyerinde çalışmaya geri dönmeyi tercih ederken, %41.7’si haftada birkaç gün evden çalışmayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. 
  • Eşi veya nişanlısı ile yaşayan katılımcıların pandemi sonrası çalışma tercihleri cinsiyete ve ev işlerine ayırdıkları zamana göre farklılaşmaktadır. Kadınlar genel olarak erkeklere kıyasla evden çalışmayı daha çok tercih etseler de bu tercihlerinin ev işlerini üstlendikleri oranda azaldığı görülmektedir.
  • Tüm katılımcılara COVID-19 sürecinde şirketlerin aldığı önlemler ve destek mekanizmalarının onlar açısından önemi sorulduğunda, bu soruya yanıt verenler, iş sağlığı ve güvenliğine yönelik önlemleri (%87.8), ücretli hastalık iznini (%84.3) ve ücretli acil bakım iznini (%76.5) en önemli destekler olarak belirtmişlerdir.
  • Sonuçlar kadın çalışanların %62’sinin son 3 ay içinde şiddetin bir türüne en az bir kez maruz kaldığını göstermektedir.
  • Şiddete maruz kalan kadınların en çok maruz kaldığı şiddet türü daha önceki araştırmaların da ortaya koyduğu gibi psikolojik şiddet (%58) olmuştur. Bunu %15 ile sosyal şiddet, %12 ile fiziksel şiddet ve %9 ile cinsel şiddet takip etmektedir.
  • Erkek katılımcıların %5’i, eşlerine şiddet içeren bir davranışta bulunduğunu beyan etti. Bu davranışın nedenleri sorulduğunda ise ekonomik sorunlar ve çocuklarla ilgili sorunlar vakaların yarısında başta gelen sebepler olarak belirtilmiştir.
  • Şiddet gören kadınların yarısına yakını bu durumu kimseyle paylaşmadıklarını belirtirken hiçbir kadının bu durumu işyeri ile paylaşmaması dikkat çekmektedir.
  • BADV şirketlerinde çalışan ve şiddete karşı işyeri politikasının farkında olan kadınların, diğer şirketlerde çalışan ve iş yerlerinde bir politika olmadığını beyan eden kadınlara kıyasla daha az psikolojik zorlanma yaşadıkları anlaşılmaktadır.

 Araştırmanın Yöntemi:

Araştırmada anket yöntemi kullanıldı ve anket 18 Haziran – 31 Ağustos 2020 tarihleri arasında çevrimiçi olarak uygulandı. Doldurulması yaklaşık 10 dakika süren ankete ulaşılmasını sağlayacak bağlantılar 2016-2020 yılları arasında BADV projesine dahil olan 73 şirket ile paylaşıldı ve şirket yöneticileri tarafından elektronik posta yoluyla çalışanlara yönlendirildi. Anket ayrıca, sosyal medya üzerinden paylaşılarak BADV projesine dahil olmayan şirketlerin çalışanlarına da ulaştırıldı. BADV şirketlerinden toplamda 37 şirketin çalışanları ankete katılım sağladı. Ankete 1.261 kişi katılmıştır.

BADV kapsamında gerçekleştirilen tüm çalışmalara https://badv.sabanciuniv.edu/library/research-and-publications linkinden ulaşabilirsiniz.

IICEC Energy Market Newsletter - 19

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), IICEC Energy Market Newsletter'ının ondokuzuncu sayısını yayınladı. 

IICEC Energy Market Newsletterını okumak için lütfen tıklayın.

Abone ol