Ana içeriğe atla

Veri ile Karar Verme: Yapay Zeka ve Veri Analitiğinin Geçmişten Geleceğe Hikayesi

Sabancı Üniversitesi’nin Akbank ve Eczacıbaşı Holding işbirliği ile kamu ve özel sektör yöneticilerine yönelik düzenlediği Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi devam ediyor.

Sabancı Üniversitesi’nin araştırma alanları ile bilgi birikiminin kaynağında paylaşılması, kamu ve özel sektör ile olan işbirliği fırsatlarına yenilerinin eklenmesini amaçlayan Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi’nin ikinci semineri Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Berrin Yanıkoğlu, Kemal Kılıç, Selim Balcısoy tarafından “Veri ile Karar Verme: Yapay Zeka ve Veri Analitiğinin Geçmişten Geleceğe Hikayesi” konusunda gerçekleşecek.

“Veri ile Karar Verme: Yapay Zeka ve Veri Analitiğinin Geçmişten Geleceğe Hikayesi” webinarına kayıt yaptırmak için lütfen tıklayın.

"Y ve Z Kuşakları: Korona Günlerinde Gençlik"

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, koronavirüs salgını sebebiyle bu süreçte karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmak, olası ortak zeminleri analiz etmek ve akademik araştırmalarla desteklenen fikir alışverişi için başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi devam ediyor. 

2 Mart Salı saat 15.00'te yapılacak webinar toplantısının bu bölümünün başlığı "Y ve Z Kuşakları: Korona Günlerinde Gençlik". Moderatörlüğünü İPM Araştırma ve Akademik İlişkiler Koordinatörü Senem Aydın Düzgit’in yapacağı bu bölümün konuşmacıları, Begüm Uzun, Erdoğan Özmen ve İPM Direkörü Fuat Keyman’dan oluşuyor. 

Salgın ve Toplum webinarına bekliyoruz. 

2 Mart Salı 15:00 

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2001 yılından bu yana küreselleşmenin çoklu krizlerinin tartışılması amacıyla iklim değişikliğinden kutuplaşmaya, göçten çatışma çözümüne, demokratikleşmeden transatlantik ilişkilere kadar birçok alandaki soru ve sorunları ele almak amacıyla nitelikli ve kanıta dayalı araştırmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar ışığında akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve öğrencilere yönelik bir tartışma platformu sağlamak, topluma ve karar alıcılara sağlam politika önerileri sunmak için bağımsız çalışmalar yürütüyor. 

Kayıt linki: https://event.webinarjam.com/register/147/6vkp8a87

Aramızda Sohbetler - BAGEM Webinar Serisi

Sabancı Üniversitesi Bireysel ve Akademik Gelişim Merkezi, Aramızda Sohbetler - BAGEM Webinar Serisi başlığı ile yeni bir online etkinlik dizisi başlatıyor.

Serinin ilk etkinliği 4 Mart Saat 20:00'da “Uzaktan Eğitime Uzak Kalmamak” başlığı ile gerçekleşecek.

Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin katılımına açık olan etkinliğe bu linkten katılabilirsiniz. 

Aramızda Sohbetler - BAGEM Webinar Programı

Aramızda Sohbetler I: Uzaktan Eğitime Uzak Kalmamak

Moderatör: Alpay Filiztekin

Konuşmacı: Zeynep Özal Kurşungöz

Tarih: 4 Mart Perşembe/20.00

 

Aramızda Sohbetler II: Biz mi Zamanı Yönetiyoruz? Zaman mı Bizi?

Moderatör: Alpay Filiztekin

Konuşmacı: Pınar Türker    

Tarih: 18 Mart Perşembe/20.00  

Aramızda Sohbetler III: Motivasyonumu Kaybettim, Hükümsüzdür!

Moderatör: Alpay Filiztekin

Konuşmacılar: Pınar Türker ve Pelin Atasoy

Tarih: 15 Nisan Perşembe/20.00 

ZERO akımının aydınlık felsefesi bir kez daha geleceğe dair umutları yeşertecek

4, 3, 2, 1, 0

ZERO. GELECEĞE GERİ SAYIM SERGİSİ ÇEVRİMİÇİNDE 

Geleceğin yeniden yazıldığı bugünlerde, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), ZERO. Geleceğe Geri Sayım sergisini çevrimiçine taşıdı. 2 Eylül 2015 – 10 Ocak 2016 tarihlerinde Akbank Sanat işbirliğiyle gerçekleştirilen sergi büyük heyecan yaratmıştı. 

II. Dünya Savaşı sonrasının atmosferinde doğan, adını bir roketin kalkmasından önceki geri sayımdan alan ve 20. yüzyıl ortasının en önemli avangard akımları arasındaki ZERO’yu konu alan serginin kapsamlı içeriği tematik bir çerçeveyle çevrimiçinde sanatseverlerle buluşuyor. digitalSSM kaynaklarıyla hazırlanan çevrimiçi versiyonda ZERO’nun sanatsal üretimi ateş, renk, titreşim, ışık-gölge-gökyüzü temaları doğrultusunda sunuluyor. 

SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “ZERO akımı II. Dünya Savaşı sonrasında bir avuç genç sanatçı tarafından dünyaya umut vermek, aydınlık bir gelecek sunmak felsefesiyle doğdu. İçinde bulunduğumuz dönemde de ihtiyacımız olan şey bu; umut ve huzur arayışı... Tarih boyunca savaş, salgın gibi global ölçekte insanlığı etkileyen dönemlerden çıkmak için sanat önemli bir araç oldu. Bu dönemlerde acıları dile getiren, yaşananların tekrarlanmamasını dileyen pek çok eser yaratıldı. Her şeyi sıfırlayıp yeniden başlama duygusu geçmişte olduğu gibi gelecekte de var olacak. Kuşkusuz bütün dünyayı durma noktasına getiren COVID-19 salgınının da etkileri gelecekte pek çok alanda etkisini gösterecek. ZERO akımı; yepyeni teknolojilerin ortaya çıktığı, uzay yarışının bütün hızıyla sürdüğü, Ay'a hatta yıldızlara ulaşmanın bir hayal olmaktan çıktığı bir dönemde, sanatın bu baş döndürücü gelişmelere ayak uydurmasını sağladı. Çağdaş sanatın gündeminde yer alan teknolojilerin zeminini ZERO sanatçıları hazırladı. ZERO akımının 10 yıl süren kısa ömrünü 2015 yılında sergi vesilesiyle değerlendirdiğimizde sanatçıların taşıdıkları umuda, yaydıkları iyimserlik ve coşkuya hayran olmuştuk. Bugün ise İkinci Dünya Savaşı sonrasında sanatsal ve coğrafi sınırların aşılması ve ortadan kaldırılması ilkesini yaymaya çalışan sanatçılarının önünde saygıyla eğiliyor, heyecanla tekrar anıyoruz” dedi. 

ZERO akımı, tüm Avrupa’yı büyük bir yıkıma sürükleyen II. Dünya Savaşı sonrasında savaşın en derin izlerini bıraktığı Almanya’da sanatçılar Otto Piene ve Heinz Mack'ın "karamsarlıktan silkinip, her şeye sıfırdan başlama" önerisine sanatçı Günther Uecker'in de katılmasıyla başlamıştı. Akıma ilham veren Yves Klein, Lucio Fontana ve Piero Manzoni gibi isimlerle birlikte kısa sürede Avrupa'nın hemen her köşesinden pek çok sanatçı ZERO düşüncesi etrafında kendisine bir yer bulmuş; Japonya'ya kadar uzanan bir katılım gerçekleşmişti. Heinz Mack 1967 yılındaki son sergide ZERO'nun sona erdiğini ilan ettiği zaman, ZERO düşüncesi sadece 10 yıllık ömrüne rağmen Avrupa 20. yüzyıl çağdaş sanatının bir dönemine damgasını çoktan vurmuştu. 

Çevrimiçi ZERO. Geleceğe Geri Sayım sergisinde Heinz Mack, Otto Piene, Günther Uecker’in eserleri ile akımın öncülüğünü üstlenmiş önemli sanatçılar Yves Klein, Piero Manzoni ve Lucio Fontana’nın farklı tekniklerde ürettiği eserler bir araya getiriliyor. Ayrıca bu akımın 20. yüzyıl sanat ve siyaset tarihi bağlamındaki avangard konumuna odakla hazırlanan sergi kataloğundan bölümler de erişime açıldı. Sanat tarihçisi ve küratör Norman Rosenthal’in ZERO tarihi konulu makalesiyle katkıda bulunduğu katalog için sanatçılar Otto Piene, Heinz Mack, Günther Uecker, Yves Klein, Piero Manzoni’nin kaleme aldığı metinler ilk kez Türkçeye çevrildi. Katalogda Hans Ulrich Obrist’in bu sergi kapsamında Türkçeye çevrilen, ZERO akımının kurucuları Mack, Piene ve Uecker’le gerçekleştirdiği söyleşiler de yer alıyor. Yine çevrimiçi sergi kapsamında çocuklara yönelik alıştırmalarda bulunuyor. ZERO akımı hakkında bilgi vermeyi amaçlayan bu alıştırmalar sanatçıların ışıkla gerçekleştirdikleri deneylerden ve malzemelerinden ilhamla  hazırlandı.

ZERO sanatçılarının 1958 – 1961’de çıkardıkları dergilerinden ilhamla hazırlanan ve sergi sırasında dağıtılan özel yayın Dynamo gazetesi de çevrimiçi erişime açıldı. Cem Erciyes’in yönetiminde hazırlanan yayında; Beral Madra, Necmi Sönmez, Elif Key, Ayşegül Sönmez, Fisun Yalçınkaya’nın makaleleri yer alıyor. Gazetede yine Cem Erciyes’in, ilk ZERO sergileri sırasında Avrupa’da bulunan yazar Ferit Edgü’yle yaptığı röportaj ve serginin Dr. Nazan Ölçer tarafından aktarılan hikâyesi de bulunuyor. Çevrimiçi sergiden ulaşılabilecek gazeteyi Turkcell Dergilik uygulamasından ücretsiz olarak indirmek de mümkün. 

ZERO. Geleceğe Geri Sayım sergisinin çevrimiçi versiyonuna sakıp Sabancı Müzesi’nin web sitesinden erişebilirsiniz. 

Sabancı Üniversitesi iş dünyasını bilim ve teknolojiyle buluşturuyor

Sabancı Üniversitesi’nin Akbank ve Eczacıbaşı Holding iş birliği ile kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin ilki “Kuantum Bilgisayarlar Sonrasında Siber Güvenlik” konusunda gerçekleşti.

 

Erdinç Öztürk, Erkay Savaş

Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin açılış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf LeblebiciSabancı Üniversitesi olarak kamu ve özel sektör işbirliklerinin araştırma yetkinliklerimizi arttırmak için itici güç olduğunun bilincindeyiz ve bu doğrultuda toplumun geneline doğrudan katkı sağlamasını hedeflediğimiz çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” webinar serimizi de Sabancı Üniversitesi’nin önemli yetkinlik alanlarını, iş dünyasına yön veren katılımcılarımıza aktarmak için özel olarak düzenlemeye başladık.” dedi. 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Dekanı Erkay Savaş ve MDBF Öğretim Üyesi Erdinç Öztürk tarafından “Kuantum Bilgisayarlar Sonrasında Siber Güvenlik” konusunda gerçekleşen webinarda kriptografinin tarihi, kuantum bilgisayarlar, siber güvenlik önlemleri ile dünyada ve Türkiye’de bu konuda yürütülen önemli çalışmalara değinildi.   

Kuantum teknolojisine sahip olan firma ve ülkeler ile rekabet edilemeyecek 

Kuantum bilgisayarların, kuantum mekaniği üzerine inşa edilen ve çok güçlü hesaplama kabiliyetine sahip olma potansiyeli olan yapılar olduğunu belirten Erkay Savaş ve Erdinç Öztürk, ileri bilimsel çalışmalarda kuantum bilgisayarlarının hesaplama gücü ve hızını kullanan firma ve ülkeler ile rekabet edilemeyeceğini ve kuantum bilgisayarlara sahip olamamanın aynı zamanda bu teknolojinin getirdiği avantajlardan faydalanamamak anlamına geldiğini vurguladılar. 

Kuantum bilgisayarlar kullanıma girdiğinde yeterli güvenlik sağlanmazsa internetin fişini çekmemiz gerekecek 

Kuantum bilgisayarların, yüksek hesaplama gücü ile günümüzde güvenliği sağlayan tüm açık anahtarlı kriptografik algoritmaları kırabilecek güce sahip olduğu ve yeterince güvenli hale getirilmemesinin internetin fişini çekmek diyebileceğimiz bir duruma yol açabileceğini belirten öğretim üyelerimiz, bugünden gerekli güvenlik hazırlıklarının yapılmaya başlanması gerektiğinin altı çizdiler.   

Kuantum bilgisayarlara karşı siber güvenliğimizi nasıl koruyacağımızı biliyoruz

Türkiye olarak kuantum bilgisayarlara karşı kendimizi koruyacak gerekli bilgi ve teknolojiye sahip olduğumuzu belirten Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Erkay Savaş ve Erdinç Öztürk, siber güvenlik performansını artırmaya yönelik gerekli çalışmaları yaptıklarını, bu seminer ile de kamu ve özel sektörde gerekli farkındalığı yaratmayı hedeflediklerini ve ülke olarak kararlı bir şekilde bu konuda tüm gücümüzle çalışmaya devam etmemiz gerektiğini vurguladılar. 

Kamu ve özel sektörden üst düzey yöneticilerin yoğun katılım sağladığı webinar, öğretim üyelerimizin keyifli anlatımı ve katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasıyla son buldu. 

Yayın kaydını aşağıdan izleyebilirsiniz.

Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi ile ilgili tüm gazeteSU haberlerimizi bu linkten okuyabilirsiniz. 

Liselerarası Münazara Turnuvası, SU Münazara Kulübü ev sahipliğinde gerçekleşti

Sabancı Üniversitesi Münazara Kulübü, 13-14 Şubat 2021 tarihinde liselerarası münazara turnuvasına ev sahipliği yaptı.

İngiliz Parlamenter Stilinde gerçekleşen turnuvada Robert Kolej, Galatasaray Lisesi, Üsküdar Amerikan Lisesi ve İtalyan Lisesi’nin de aralarında olduğu toplam 62 takım yarıştı.

Finalde turnuvanın kazananı Üsküdar Amerikan Lisesinden "İşte Geldik Gidiyoruz" takımı oldu. Turnuvanın en iyi konuşmacısı ödülünü ise "Allah Standarttan Ayırmasın" takımından Hüseyin Baran Oktay ve Ali Emir Batır aynı puanı alarak paylaştı.

Jüri panelinde SU Münazara üyeleri Bilginer Sarı, Eda Eray, Elif Tomris Özdemir, Ahmet Ramazan Karadağ, Defne Akter, Ege Atacan Doğan ve Sena Sinan jürilik görevlerini başarıyla yürüttüler. Kulüp üyelerinin yoğun emekleri ve organize çalışmaları sonucu turnuva başarıyla tamamlandı. 

Sabancı Üniversitesi Münazara Kulübü'nü sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz. 

www.facebook.com/SuMunazara

www.twitter.com/SuMunazara

instagram.com/SuMunazara

Öğretim Üyelerimize TÜBİTAK Ulusal Lider Araştırmacılar Desteği

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyelerinin üç projesi 2020 yılında ilk kez açılmış olan TÜBİTAK 2247-A Ulusal Lider Araştırmacılar Programı kapsamında desteklenmeye hak kazandı.

Burak Kocuk, İsmail Çakmak, Murat Kaya Yapıcı

Program kapsamında MDBF Öğretim Üyelerimiz Burak Kocuk, İsmail Çakmak, Murat Kaya Yapıcı’nın projeleri desteklendi. Üç yıl sürecek projelere toplam 2 Milyon 750 Bin TL araştırma hibe desteği yanında, her bir proje yürütücüsünün yürüteceği araştırmaları için proje ekibinde yer vereceği 5 doktora öğrencisinin/doktora sonrası araştırmacının burs giderleri, projede yer alacak araştırmacılar için PTİ ve ev sahibi kurum/kuruluşa kurum hissesi/genel gider desteği verilecek.

Programın “Genç Araştırmacı” kategorisinde desteklenen Burak Kocuk’un yürütücüsü olduğu proje "Matris Çarpımı İçeren Büyük Ölçekli Eniyileme Problemleri ve Uygulamaları" başlığını taşıyor. Söz konusu projede başta biyoloji, malzeme bilimi ve kontrol olmak üzere birçok alanda karşılaşılan bir eniyileme problemi sınıfı incelenecek. Bu sınıftaki problemler, sonlu veya sonsuz bir aileden seçilecek matrislerin çarpımlarını içeren, doğrusal olmayan ve çoğunlukla kesikli eniyileme problemleri olarak belirtiliyor. Proje kapsamında büyük ölçekli ve oldukça zorlayıcı olan bu problem sınıfının matematiksel yapısı incelendikten sonra probleme özgü çözüm yöntemleri geliştirilecek. Daha sonra bu yöntemler Antibiyotik Zaman Makinesi ve Çok Katmanlı İnce Film Problemleri'ne uygulanacak.

“Deneyimli Araştırmacı” kategorisinde desteklenen İsmail Çakmak’ın yürütücüsü olduğu proje "Nitrat: iyotun topraktan bitkiye, bitkiden hayvan sütüne transferindeki bariyer" başlığını taşıyor. Söz konusu projede; topraktan bitkilere ve bitkilerden inek sütüne kadarki gıda zinciri içinde iyotun alınması, taşınması ve birikmesi üzerinde nitratın etkilerinin araştırılması ve  ortaya çıkarılması hedefleniyor. İyot noksanlığı, zihinsel gelişim üzerinde, tiroit doku bozukluklarında ve tiroit kanserinin ortaya çıkışında önemli bir risk etmeni olarak görülüyor. İnek sütü, insanların (özellikle çocukların)  iyot gereksinmesinin karşılanmasında  en önemli bir kaynak olarak gösteriliyor.

İnsanlarda iyot noksanlığı problemini azaltmaya yönelik olarak  30 yıldan fazla bir zamandan beri başta sofra tuzunun iyotça zenginleştirilmesi olmak üzere çok yönlü tedbirler uygulamaya sokulmasına karşın, iyot noksanlığı  insanlarda hala küresel bir mineral beslenme  sorunu olarak  karşımızda durmakta. İnsanlarda iyot noksanlığının artışında tüketilen gıda ve içeceklerdeki nitratın  önemli  bir rolü olduğu düşünülüyor.

“Deneyimli Araştırmacı” kategorisinde desteklenen Murat Kaya Yapıcı’nın yürütücü olduğu programın üçüncü projesi ise “Yenilikçi Taramalı Uç Yongalarının Geliştirilmesi ve Taramalı Uç Tabanlı Erişilebilir Mikro/Nanoüretim Platformlarının Kazanılması” başlığını taşıyor. Söz konusu projede; çok kuvvetli bir görüntüleme ve karakterizasyon aracı olan taramalı uç mikroskopları, masaüstü ortamda mikro/nano ölçeklerde desen yaratabilen maliyet-etkin yazıcılar haline getirilecek. Geliştirilecek özgün taramalı uç yongaları ve sistemler ile tipik bir AFM platformu doğrudan litografi ya da biyoyazıcı olarak kullanılabilecek ve böylece nano ölçekte desenlemeden, hücre biyomekaniği uygulamalarına uzanan bir platform teknoloji kazanılacak.

TÜBİTAK tarafından ilk kez 2020 yılında açılan 2247-A Ulusal Lider Araştırmacılar Programı kapsamında, bilimin ve teknolojinin her alanında ülkemiz açısından çığır açıcı nitelikte gelişmeler sağlamaya yönelik hedefler içeren, alanında önemli boşlukları giderebilme ve araştırmacılara yeni bir bakış açısı kazandırabilme fırsatı sunan, önemli bir keşif ve/veya buluş yapma potansiyeli olan projelere ve bu projeleri gerçekleştirecek olan yurt içindeki bilim insanlarına destek verilmesi hedefleniyor.

Programa başvurabilmek için araştırmacının Q1 dergilerdeki yayın sayısı, son 5 yılda bulunduğu kurumların QS ve THE Üniversite sıralamaları, TÜBİTAK ve TÜBA ödülü almış olması, yürütmüş olduğu ERC ve RIA/IA projesi gibi kriterler bulunuyor.

Lisans öğrencilerimizin SOP projesi TÜBİTAK 2209-B hibe desteği kazandı

Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Lisans Programı öğrencileri Ahmet Erkoç, Deniz Ece Susuz ve Sema Burçe Pazarlı'nın Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Koşar ve araştırmacı Dr. Abdolali Sadaghiani danışmanlığında yürüttükleri Vestel Beyaz Eşya firmasına ait Sanayi Odaklı Projeler Programı kapsamındaki ENS 491 Mezuniyet Projesi  ile TÜBİTAK  2209-B Sanayiye Yönelik Lisans Araştırma Projeleri Desteği Programıyla destek görmeye hak kazanmıştır.

Soldan sağa: Abdolali Sadaghiani, Ahmet Erkoç, Ali Koşar, Deniz Ece Susuz, Sema Burçe Pazarlı

Dayanıklı Tüketim ürünlerinde faz değiştirici malzemelerin kullanımıyla ilgili projede kullanıcı ihtiyaçlarına cevap veren, yenilikçi, çevreci ve fonksiyonel bir ürün geliştirmek hedeflenmektedir.

"Kuantum Bilgisayarlar Sonrasında Siber Güvenlik" webinarı

Sabancı Üniversitesi’nin Akbank ve Eczacıbaşı Holding işbirliği ile kamu ve özel sektör yöneticilerine yönelik düzenlediği Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi, 25 Şubat 2021 tarihinde başlıyor.

Sabancı Üniversitesi’nin araştırma alanları ile bilgi birikiminin kaynağında paylaşılması, kamu ve özel sektör ile olan işbirliği fırsatlarına yenilerinin eklenmesini amaçlayan Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi’nin ilk semineri Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Dekanı Erkay Savaş ve MDBF Öğretim Üyesi Erdinç Öztürk tarafından “Kuantum Bilgisayarlar Sonrasında Siber Güvenlik” konusunda gerçekleşecek.

“Kuantum Bilgisayarlar Sonrasında Siber Güvenlik” webinarına kayıt yaptırmak için lütfen tıklayın.

Üretim sistemlerinden çanta tasarımına uzanan bir girişim hikayesi

“Kadınları güçlü hissettiren, istedikleri hayatları yaşamaları için cesaret veren bir marka yaratma hayalim vardı. İçinde tasarım kabiliyetimi de kullanabileceğim bir kadın aksesuar markası olmasına karar verdim. Kadınlara en yakın arkadaşları gibi her zaman destek olan, çantalar tasarlamak istedim" diyen mezunumuz Zeynep Gürsoy, girişimci hikayesini gazeteSU’ya anlattı.

Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri programından 2008 yılında mezun olan Zeynep Gürsoy, kendi markasını yaratma ilhamını içindeki sesi dinlemeye başladıktan sonra aldı. Aile şirketinde 5 yıl çalıştıktan sonra, kendi markasını hayata geçirme yolunda attığı ilk önemli adım Londra’daki Central Saint Martins Sanat ve Tasarım okulunda yüksek lisans yapmak oldu. Daha sonra tekrar Türkiye’ye dönüş yapan Gürsoy, çanta tasarım eğitimi alarak kadınları güçlü hissettirmek üzere tasarladığı aksesuar ve çanta modellerini Tara Folks markasıyla pazara sundu.

“Kadınları güçlü hissettiren, istedikleri hayatları yaşamaları için cesaret veren bir marka yaratma hayalim vardı. İçinde tasarım kabiliyetimi de kullanabileceğim bir kadın aksesuar markası olmasına karar verdim. Kadınlara en yakın arkadaşları gibi her zaman destek olan, çantalar tasarlamak istedim" diyen Gürsoy, girişimci hikayesini gazeteSU’ya anlattı.

Not: Deri bel çantalarından, omuz ve sırt çantalarına kadar geniş bir koleksiyona sahip Tara Folks, tüm Sabancı Üniversitesi ailesine yüzde 15 indirim sunuyor. Sabancı Üniversiteliler, markanın websitesinde “SABANCILI15” kodunu kullanarak indirimden yararlanabilir.                     

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim ve kariyer çizginizden kısaca bahsedebilir misiniz?

Merhaba, ben Zeynep Gürsoy. Alman Lisesi’ni tamamladıktan sonrasında Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri programından 2008 yılında mezun oldum. İş hayatına atılmayı biraz erteleyip, Sabancı’da başladığım İtalyancamı ilerletmek için bir kaç aylığına Florensa’ya yerleştim. 2009 Ocak ayında babamın girişimi olan süt ve süt ürünleri üreten aile şirketimiz Mamsan Gıda’da çalışmaya başladım. Beş yıl boyunca satış ve pazarlamadan üretime, tedarik zincirinden satın almaya kadar şirketin farklı alanlarında tecrübe edinme fırsatı buldum. O zamanlar çoğunlukla fason olarak yani başka markalar için üretim yapıyorduk. Kendi markamızı yaratma fikri ile fabrikanın bulunduğu Edirne bölgesinde “Sütçüm” adı altında alt bir marka kurduk. Tasarımından satış kanallarını geliştirmeye dair her şeye dahil olabildiğim bu süreç bana kendi markamı da kurup geliştirirken büyük resmi görebilme kabiliyeti kazandırdı.

Kurumsal tecrübem olmadığı için başka yerde çalışsaydım nasıl olurdu bilemiyorum ama babamla birebir çalışırken ondan şu anda da kullandığım insan ilişkileri ve girişimcilik konusunda da çok şey öğrendim ve bu yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum.

Hep yurtdışında bir yüksek lisans yapma hayalim vardı. İlk zamanlar muhtemelen sürü psikolojisi ile eğitimime MBA ile devam etmek istiyordum. Avrupa'daki iyi okullardan kabullerim gelmesine rağmen bu alanda ilerleme fikri beni heyecanlandırmadı. Benim aradığım yaratıcılığımı ortaya çıkarıp kullanabileceğim bir konuda uzmanlaşmaktı.  Londra’daki Central Saint Martins Sanat ve Tasarım okulunda “Hayal gücünün Yaratıcı Endüstrilere Uygulanması” adı altındaki yüksek lisans programı tam bana göreydi. Kabul alınca Londra’ya yerleştim. Bölümüm sayesinde bu sefer mühendisler dışında grafik tasarımcı, moda tasarımcısı gibi farklı yaratıcı sektörlerden gelen birçok farklı ülkede arkadaş edindim. Farklı kültürleri tanımak bakış açımı çok genişletti. Tekrar aile işine dönmektense kendi markamı kurmaya karar verdim.

Tara Folks'u kurmaya ne zaman ve nasıl karar verdiğiniz? İlk kuruluş aşamalarından bahsedebilir misiniz? 

Kadınlar için bir şey yapmak istiyordum. Bir şekilde kadınları güçlü hissettiren, istedikleri hayatları yaşamaları için cesaret veren bir marka yaratma hayalim vardı. İçinde tasarım kabiliyetimi de kullanabileceğim bir kadın aksesuar markası olmasına karar verdim. Kadınlara en yakın arkadaşları gibi her zaman destek olan çantalar tasarlamak istedim. Bunun için ayrıca online bir çanta tasarım kursunu tamamladım. Hocam hala benim mentörüm ve zamanla da çok yakın arkadaşım oldu.

Hiç bilmediğim bir sektöre hayalimi gerçekleştirme coşkusu ile biraz balıklama atlamış oldum. Ne üretici tanıyordum ne de ürünlerimi satabileceğim yerlerin satın almadan sorumlu kişilerini, ne de pazarlamasını yapabileceğim dergi editörlerini, stylistleri. Tasarımlarımı çizim aşamasında çıkarıp karton maketlerden hazırladıktan sonra üretici arayışına geçtim. Ürünlerimin numuneleri hazır olduktan sonra da az adetli stoklarımızla Çaba, TOGbazar, Zubizu, Canan&İris gibi kaliteli alışveriş etkinliklerine katılmaya başladım. Bütün bu süreçte neredeyse tektim. Bana çok sevdiğim ablam dediğim bir yakınım yardımcı oluyordu. Modern pazarcılar gibi masamızı kuruyor çantalarımızı taşıyor, akşamında topluyorduk. Bu tarz etkinliklere katıldıkça sektörden daha fazla kişi ile network kurmuş oldum. Hepsi başka bir kapı açtı. Önce RoomandRumours gibi yerel butik mağazalar ile çalışmaya başladım. Sonra İstanbul’daki Galeries Lafayette, Harvey Nichols gibi büyük departmanlı mağazalarda çantalarımı satmaya başladım. En son da Amerika ve İngiltere de satış yapan WolfandBadger gibi online sitelerde ürünlerimi sattım. Her adım çok kıymetli oldu, çünkü hepsi beni bir sonraki aşamaya taşıdı. Moda sektöründen farklı kişilerle tanıştıkça, konuştukça markalaşma konusunda izlenebilecek adımlar doğrultusunda farklı fikirler edindim. Tek bir doğrunun olmadığı gibi.

Tara Folks için neleri hedefliyorsunuz?

Kısa vade olarak Tara Folks için özellikle marka bilinirliğini arttırmayı ve kendi yurtiçi yurtdışı online satış hacmimi büyütmeyi hedefliyorum. Bunun yanında çalışma ekibimi de genişletmek ve işin tasarım tarafına biraz daha zaman ayırabilmek istiyorum. Ayrıca kısa videolar gibi markanın özünü eğlenceli bir şekilde anlatacak işbirlikleri planlarım var.

Uzun vade olarak ise Tara Folks’un tasarımları ve kalitesiyle yurtdışında da bilinen ve aranılan bir marka olmasını arzuluyorum. Bunun sayesinde Türk derisinin ve işçiliğinin de kalitesini kanıtlayan örneklerden biri olmayı ve yapacağım ihracat ile de ekonomimize katkıda bulunmayı hedefliyorum.

Sabancı Üniversitesi mezunu olmak bir girişim fikrinde yer almak ve girişimci vizyonu kazanmak anlamında size ne kattı? Sabancılı olmayı bu anlamda nasıl yorumluyorsunuz?   

Yine çok şanslıyım ki Sabancı’da okurken rahmetli Ziya Boyacıgiller’den girişimcilik üzerine ders alma fırsatı yakalamıştım. Kendisi mühendis arka planlı hem başarılı ve hem de mütevazi bir girişimci olarak bana çok ilham veren bir kişilikti. Bunun yanında Sabancı’nın sunduğu disiplinlerarası eğitim ve CIP programları sayesinde de farklı alanlarda bilgi sahibi olabildim. Böylelikle bu farklı noktaları birleştirdiğimde zaten yaratıcılık ve özgünlük kendini çok net bir şekilde ifade etmeye başladı. Sabancılı olmak bence kendi alanın dışındaki konulara da ilgili ve meraklı olmak, sorunun cevabını bilmesen de çözüm yolları arayan ve kendini geliştirmek için devamlı yeni sorular soran bir birey olmak demektir.

Abone ol