Ana içeriğe atla

Bilim Kantini ile tanışma

Haber: Bengüsu Özcan / Sabancı Üniversitesi öğrencisi

Doğa bilimlerini herkesle buluşturmak amacıyla kurulan topluluk Bilim Kantini, kampüste düzenledikleri bir etkinlik ile öğrencilerimizle buluştu.


Amaçları bilimin günlük hayatta kullandığı çözümleri ve popüler tartışma alanlarını çeşitli atölye çalışmaları, seminerler ve etkinlikler ile her kesimden insanın ilgisini çekecek platformlar haline getirmek olan topluluk Bilim Kantini, 20 Aralık Salı akşam 19.40’ta kampüsümüzde gerçekleşen etkinlik ile meraklı öğrencilerle buluştu.

Toplulukta görev alan öğrenciler, Bilim Kantini’nin Youtube kanalını ve Facebook paylaşımlarını göstererek bu topluluğun Türkiye’deki popüler bilim meraklılarına kaynak oluşturan yönünden bahsetti. Öte yandan geçen senelerde gerçekleşen atölye ve seminerlerden örnekler vererek öğrencilerin merak ettikleri konuları bu alanda uzman hocalar ile çalışarak tüm kampüse açık düzenleyebilecekleri etkinlikler haline getirmeleri için onlara fikirler verdiler.

Natural Sciences derslerimize konuk eğitimci olarak katılan Harvard Üniversitesi Biyoloji Profesörü Andrew Berry de etkinliğe katıldı. Berry, “Bilim adamları olarak insanlara bilimsel teorilerin karmaşık, mucizevi, anlaşılmaz değil kolay ve doğanın bir parçası olduğunu açıklamak bizim görevimiz. Öte yandan bu gibi topluluklar sayesinde birbiriyle tamamen farklı kutuplarda kalan bilim alanları da buluşabilir, birbirleriyle ilgi alanlarını paylaşabilir. Bu çok önemli çünkü bilim en güzel bu şekilde ürünler verebilir.” diyerek etkinliğe ilgi gösteren öğrencilerin katılımına çok sevindiğini de belirtti.

Siz de farklı bilim dallarında kafanıza takılan soruların peşine düşmek, daha fazla insana bu alanı sevdirmek isterseniz Bilim Kantini’ne uğramayı unutmayın!

http://kantin.sabanciuniv.edu/

Ayrıntılı bilgi için: iremefe@sabanciuniv.edu veya ipekefe@sabanciuniv.edu ile iletişime geçebilirsiniz.

Kars'a spontan bir gezi ve akıllarda kalanlar

Öğrencimiz Mert Deniz Aykaş; 3 arkadaşı ile birlikte spontan bir şekilde gerçekleştirdikleri Kars seyahatlerini, ilköğretim öğrencileri için nasıl güzel bir projeye dönüştürdüklerini bir anı yazısı ile bizlerle paylaşıyor:


Herkese merhaba,

Her biri birbirinden farklı dört dost ve birbirini tamamlayan Sabancı Üniversiteli olarak bir Kars macerası gerçekleştirmeye karar verdik. Aslında biraz da tesadüfen ortaya çıktı denilebilir bu keyifli ziyaret. Bir gün, sanıyorum Eylül’ün ortalarıydı. Deha beni arıyor ve “TC Kimlik Numaranı söyle, Kemal ekranda bekliyor.” diyor, nedenini soruyorum; “Kars’a gidiyoruz, bilet alacağız.” diyor. “Ben şok!”, Alperen de şokta tabi... Her neyse, biletler alınıyor ve bizim gidişimiz o anda kesinleşmiş oluyor.

Önce turistik bir gezi yaparız her emekli insan gibi diyoruz, ne de olsa görmediğimiz bir yer... Biz de fotoğraf makinemizle gezer eğlenir, yer içer sonra da döneriz diye düşünüyoruz. Ama yetmiyor, bizi kesmiyor. Biz Sabancılıyız, bir amacımız olmalı... Ne yaparız ne ederiz diye biraz düşünüyoruz. Tabii var fikirlerimiz, ama sonra yönümüzü “Nasıl faydalı oluruz?”a çeviriyoruz. Her zaman gidilemeyecek bu güzel coğrafya için daha anlamlı yanıtlar arıyoruz. Ve sonrasında, tecrübeli olduğumuz bir alan olan okullarda çocuklarla yapabileceğimiz bir proje gerçekleştirmeye karar veriyoruz. Genç arkadaşlarımızla tanışmak dördümüzü de çok heyecanlandırıyor, hele ki onların da bizi heyecenla haftalardır beklediğini duymak bizi tarifsiz derecede sevindiriyor. E tabi elimiz boş gitmek olmaz! Neticede, onlar bize okullarını açıyorlar, bir gün boyunca misafir ediyorlar. Çeşitli kişilerle ve bazı derneklerle irtibata geçerek desteklerini rica ettiğimizi söylüyoruz ve geri dönüş leri bir muhteşem oluyor! Kars’ın tek sınıflı bir köy okulu olan Külveren İlkokulu’ndaki tüm arkadaşlarımıza bot-kaban, uçurtma, okuma kitapları ve İstanbul’daki tanımadıkları arkadaşlarından mektuplar götürüyoruz.

Bazılarına kabanlar ve botlar biraz büyük geliyor; sınıfta sobanın cayır cayır yanmasına rağmen hiçbiri ne kabanını ne de botunu çıkarıyor, gözleri parlıyor. İçinde yaşadığımız bu hızlı metropol yaşam biçiminde, sahip olduğumuz onlarca şeye rağmen mutsuz ve şikayetçi oluşumuz geliyor aklımıza... Sonra çocuklara bakıyoruz bir bir; göremediğimiz anlayışı, sıcaklığı, samimiyet ve saf sevinci genç arkadaşlarımızın gülümsemelerinde hissediyoruz. İşte bu gerçekten tarifsiz bir mutluluk oluyor bizler için...  

Mert Deniz Aykas

"Halide Edib ve Siyasal Şiddet" Paneli Gerçekleşti

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Hülya Adak’ın "Halide Edib ve Siyasal Şiddet - Ermeni Kırımı, Diktatörlük ve Şiddetsizlik" adlı kitabını odağa alan, “Halide Edib ve Siyasal Şiddet” başlıklı bir panel düzenledi. Panel 17 Aralık 2016, Cumartesi günü Minerva Palas’ta gerçekleşti.


Panelde; “Halide Edib'i nasıl bilirsiniz?”, “Yazar, romancı, aydın, siyasetçi, modernleşmeci, liberal, eleştirel mi?”, “Ya da tüm bunların ötesinde tartışmalı bir portre mi?”, “Yazdığı dönemlere, türlere ve dillere göre değişen düşünce ve tartışmalarını Halide Edib'in eserleri üzerinden nasıl okuruz?” sorularına ezber bozucu bir çerçeveden yanıt arandı.

Panelin moderatörlüğünü Deniz Tarba Ceylan yürüttü. Erol Köroğlu, Çimen Günay Erkol, Murat Cankara, Laurent Mignon, Hazal Halavut ve Fahri Aral panelde konuşmacı oldular.

Kitabın ilk bölümüne beş adımlık analiz

Hazal Halavut konuşmasında kitabın “Büyük Felâket (Metz Yeğern)” başlıklı ilk bölümünü inceledi. Hazal Halavut bu bölümü beş adımda ele aldı. İlk adımda Halide Edib’in 1909 Adana Soykırımı sonrasında Tanin Gazetesi’ne yazdığı af mektubunu ele aldı. İkinci adım olarak 1916 yılında Türk Ocağı’nda yaptığı konuşmayı ekledi. Bu konuşmanın tam metninin olmamasına rağmen yazdığı otobiyografide İttihad ve Terakki içinden çok tepki aldığını belirttiğini dile getirdi. Halide Edib bu konuşmasında Ermeni soykırımı üzerinde ekonomik sebeplerin etkisi olduğunu belirtmişti.

Halavut, üçüncü adımın 1916 öncesi yılları ve 1916-1917 yıllarında kurulan Osmanlı okullarında görev almasını içerdiğini belirtti. Bu dönemde Halide Edib’in Ayn Tura’da Ermeni çocuklarının Müslümanlaştırılması çalışmalarında yer aldığının söylendiğini de ifade etti. Halavut, Halide Edib’in otobiyografisinde bu konudan dolayı Cemal Paşa’yı eleştirdiğini ancak Cemal Paşa’nın da gerekçesini sunduğunu sözlerine ekledi.

Dördüncü adımda Halide Edib’in 1917 yılında Suriye’deyken yazdığı bir mektup ele alındı. Halide Edib, Suriye’de soykırım tablosunu kendi gözleriyle görmüş ve bu mektupta bunu sunmuştur. Hazal Halavut burada da Halide Edib’in muhalif bir tavrı olduğunu ifade etti.

Hazal Halavut beşinci adımda 1918 yılında savaşın kaybedilmesiyle yazdığı yazıyı ele aldı. Burada Halide Edib’in dönüşümünün görüldüğünü belirtti. Halide Edib bu metinde de bir imha olduğunu belirtirken, Türk halkının masumiyetini kanıtlamaya çalışmıştı.

Halide Edib’in ilk akla gelen eserlerinden “Ateşten Gömlek”in Kurtuluş Savaşı’nın kurucu mitlerinin metni olduğunu söyleyen Halavut, romanın büyük bir propaganda ile başladığını söyledi. Metnin, Türk kimliğinin kuruluşunun Ermeni Soykırımı’nın inkarıyla nasıl içiçe geçtiğini anlattığını belirtti. Osmanlı’nın parçalanması ve Ermeni Soykırımı’nın nasıl içiçe geçtiğinin görüldüğünü söyleyen Halavut, Anadolu’da işlenen suç ve Osmanlı topraklarının paylaşımının tek bir mesele olarak görüldüğünün altını çizdi. Halide Edib’in bu nedenle milliyetçi bir dönüşüm yaşadığını sözlerine ekledi.

Bir dilde söyleyemediklerini başka bir dilde aktardı

Laurent Mignon’un mesajını Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Ayşe Gül Altınay okudu. Mignon konuşmasında kitabın “Şiddetsizlik: Hindistan ve Ötesi” başlıklı ikinci bölümünü ele aldı. Mignon Halide Edib’in Hindistan üzerine yazdığı yazılardan Gandhici bakış açısının algılandığını söyledi. Mignon, Hülya Adak’ın kitapta Halide Edib’in siyasi şiddetsizlik, vicdani red gibi konuları ele alışını irdelediğini ifade etti. Halide Edib’in bir dilde söyleyemediklerini başka bir dilde aktardığını belirten Mignon, yeni laik cumhuriyette dinin kritik bir konu olduğunu bildiğini ve Türkçe metinlerde bu konuya girmediğini söyledi. Halide Edib’in İngilizce metinlerinde gençlik yıllarında Budizmle ruhsal bir bağlantı kurduğuna da sözlerine ekledi.

Tiyatro bağlamında Halide Edib okuması

Murat Cankara panelde kitabın “Absürt Diktatörlükler” ve “1950’ler Absürt Tiyatro” başlıklı üçüncü ve dördüncü bölümünü irdeledi. Murat Cankara, Halide Edib’in tiyatro bağlamındaki okumasını üç kavram üzerinden yaptı. Bu kavramları Osmanlı’nın Ermenilere uyguladığı siyasal şiddet; Hindistan’daki şiddetsizlik ve diktatörlük ve otoriterlik olarak nitelendirdi.

Halide Edib ve Toplumsal Cinsiyet

Çimen Günay Erkol da kitabın “Halide Edib’in Eserlerinde Toplumsal Cinsiyet ve Feminist Politika” başlıklı son bölümü ele aldı. Çimen Günay Erkol konuşmasında bir insanın nasıl hem Turancı hem de Gandhici olabileceği sorusuyla başladı. Kitabın Halide Edib’i tarihsel boyutta incelemesi açısından çok değerli gördüğünü de sözlerine ekledi. Halide Edib’in dönemindeki kadın yazarlarla değerlendirilmesinin önemine vurgu yaptı. Halide Edib’in milliyetçi çevrelerde çok önemli bir figür olduğunun altını çizen Çimen Günay Erkol, bazılarına göre Kemalizmin yeniden üretilmesinde etkili olduğunu dile getirdi. Aynı zamanda bazılarına göre de yurtdışında yaşayacak kadar Kemalizm’le ters düştüğünü sözlerine ekledi.

Kitabın Sunuş bölümünü yazan Erol Köroğlu, kitabın Halide Edib’i ilk akla gelen metinlerin ötesindeki metinlerle ele aldığını ifade etti.

İkinci bölümde yapılan söyleşide ise, Bilgi Yayınları Editörü Fahri Aral ve Hülya Adak’ın katılımıyla, dinleyicilerden gelen sorular ve yorumlarla tartışma devam etti. Kitabın editörü Fahri Aral sözlerine Halide Edib ile ilk karşılaşmasını anlatarak başladı. Kitap kendisine geldiğinde çok heyecanlandığını belirten Fahri Aral, okudukça kafasında farklı bir Halide Edib oluştuğunu söyledi. Fahri Aral Hülya Adak’ın çok önemli bir adım attığını söyledi.

Davet: Hasan Sait Ölmez'den "Büyük Veri ile Yeni Dünya"

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyemiz, Veri Analitiği Yüksek Lisans Programı Direktörü Hasan Sait Ölmez'in sunumuyla ''Büyük Veri ile Yeni Dünya’’ konferansı, 22 Aralık 2016 Perşembe günü 13:30 - 14:30 saatleri arasında sinema salonunda gerçekleşecek.

Türkçe olarak gerçekleşecek konferansta Sabancı Üniversiteliler olarak, konusunun uzmanından son dönemin önemli olgularından "Büyük Veri / Big Data"yı dinleyecek, gündelik yaşantımızı bir de bu açıdan ele alma fırsatı bulacağız.

İlham verici konuşmaya tüm Sabancı Üniversitesi mensupları davetlidir.

WEO 2016 Dünya Enerji Görünümü Türkiye Tanıtım Toplantısı

“World Energy Outlook 2016” Dünya Enerji Görünümü Türkiye Tanıtım Toplantısı

soldan sağa: Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Fatih Birol, Sabancı Ünivresitesi Rektör Vekili Ayşe Kadıoğlu, Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Mehmet Göçmen ve Sabancı Holding CEO'su Zafer Kurtul

 Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde Dünya Enerji Görünümü Türkiye tanıtım toplantısı yapıldı.

Toplantıda Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol Dünya Enerji Görünümü 2016 (World Energy Outlook 2016) raporunu sundu.

 

“Büyümeye damgasını vuracak olan yenilenebilir enerjiler olacak.

Toplantının açılış konuşması, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Kurucu Başkanı Güler Sabancı tarafından yapıldı.

Güler Sabancı konuşmasında, “Bugünün dünyasında çok çarpıcı küresel trendlere tanıklık ediyoruz. Hızlı kentleşme, dijitalleşme ve elektrifikasyon, enerjinin yaşamsal önemini daha da artırıyor. Enerji, toplumların yaşam kalitesi ve ekonomilerinin sağlıklı işleyişi bakımından stratejik önem taşıyor. En öncelikli gündem maddelerinden birisi olma özelliğini koruyor.

World Energy Outlook raporuna göre, 2040 yılına kadar dünyada enerji talebinin %30 artış göstermesi bekleniyor. Enerji kaynaklarına bakıldığında, en yüksek ölçekli büyümenin yenilenebilir enerjiden geleceği görülüyor.  Yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının %23’ten %37’ye çıkması bekleniyor. 2040 yılına kadar mevcut fiyatlarla toplam 44 trilyon dolarlık enerji yatırımı olacağı hesaplanıyor. Buna ilave olarak, enerji verimliliğinde iyileştirme için 23 trilyon dolarlık daha yatırım yapılacağı tahmin ediliyor.

Yani; zorlu bir enerji geleceği, fırsatlarıyla birlikte bizleri bekliyor. Daha fazla rekabetçilik, uygun yatırım iklimi, artan verimlilik, ileri teknoloji ve ciddi inovasyon konuları, enerjide başarılı bir dönüşümün ana bileşenlerini oluşturacak.  Verimlilik bu noktada çok önemli. Enerjide tüketicinin rolü ve önemi artıyor. Tüketiciyi işin odağına alan yeni iş modelleri ve uygulamalar giderek daha fazla yaygınlık ve işlerlik kazanmak durumunda.  Enerjide teknolojik gelişmeler ile birlikte, yeni kavramları tartışmaya ve gelecek projeksiyonlarımıza dahil etmeye başladık. Örneğin; dağıtık üretim, akıllı şebekeler, enerji depolaması, talep yönetimi ve elektrikli araçlar gibi her biri çok önemli başlıkların enerji sektörünün geleceğini şekillendirmekte belirleyici olacağı görülüyor. Ayrıca Kasım ayı başında yürürlüğe giren Paris Anlaşması’nın da enerji sektörünün daha sürdürülebilir bir niteliğe ulaşabilmesinde rolü çok kritik olacak” dedi.

Güler Sabancı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Enerji ülkemiz için çok stratejik bir sektör. Son 10 yılda birincil enerji talebimiz, dünya ortalamasının çok üzerinde, yıllık ortalama %4’ün üzerinde büyüdü. Bu çarpıcı büyümeye karşın, kişi başına enerji tüketimimiz halen OECD ortalamasının %40’ı düzeyinde gerçekleşiyor. Bu oran, enerji talebimizdeki önemli büyüme potansiyeline işaret ediyor.  Enerji talebimizdeki artışı güvenli, rekabetçi ve sürdürülebilir koşullarda sağlamak bizler için ana öncelik olarak görünüyor.   Enerjide arzı ve talebi en doğru şekilde yönetmeliyiz.

Bakanlığımızın bu konuda çok yoğun mesai harcadığını biliyoruz. Biz de bu çabaları ve çalışmaları yürekten destekliyoruz. Son dönemde, ülkemiz enerji sektöründe önemli gelişmeler yaşandı. Son 10 yılda Türkiye elektrik sektörüne 75 milyar dolar yatırım yapıldı.

Bu yatırımların çok büyük kısmı, özel sektör tarafından Türkiye enerji sektörünün büyümesine ve rekabetçi, serbest bir piyasanın gelişmesine duyulan güven ile gerçekleştirildi. 

Türkiye elektrik ve doğal gaz sektörleri, toplamda 100 milyar TL’ye ulaşan pazar büyüklüğüyle pek çok kritik sektörden daha önde bir konuma geldi. Enerji Bakanlığımız ve EPDK’nın liderliğinde elektrik piyasasının serbestleşmesinde çok önemli adımlar atıldı.

Son 10 yılda Türkiye kurulu gücü yaklaşık iki kat artış gösterdi. Çeşitli üretim özelleştirmeleri gerçekleştirildi. Ancak bu konuda devam etmeliyiz. Dağıtım özelleştirmeleri tamamlandı. Dağıtımda içinde bulunduğumuz yeni tarife dönemi boyunca, teknoloji ve verimlilik odaklı yatırımları ve operasyonları özendirmeye, müşteri memnuniyetini güçlendirmeye devam etmemiz gerekiyor. Enerji borsamız EPİAŞ faaliyete geçti ve şeffaflık ve derinlik anlamında önemli gelişmeler kaydetti. Perakende liberalleşmesinde arzu edilen seviyede olmamakla birlikte bazı gelişmeler kaydedildi. Artık liberalleşme adımlarını hızlandırarak daha ileriye taşımalı ve tüketicinin lehine olan bir piyasaya daha fazla işlerlik kazandırmalıyız. Bunu sağlamak üzere, enerji piyasalarımızda düzenleyici çerçeveyi; piyasanın rekabetçiliğini, şeffaflığını ve elbette öngörülebilirliğini artıracak şekilde güçlendirmeliyiz. Arz talep dengelerini, verimliliği ve maliyetleri yansıtan rekabetçi bir piyasaya işlerlik kazandırmalıyız. İçinde bulunduğumuz arz fazlası ve düşük emtia fiyatları dönemini, bu yönde cesur adımlar atmak için bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz.

IICEC’i kurarken sektör ve ülkemiz için bir “Kutup Yıldızı” olmasını hedeflemiştik.

Bu yolda ilerlerken 2017 yılında IICEC’te önemli bir yapılanma gerçekleştireceğiz.

Obama yönetimi boyunca ABD Enerji Bakanı’nın danışmanlarından biri olan Dr. Carmine Difiglio’nun Ocak ayından itibaren IICEC Direktörü olarak göreve başlayacağını duyurmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Enerji ve iklim konularında nesnel ve kaliteli araştırmalar üretmek, bölgemizde ve dünyada enerjide sürdürülebilir geleceğe yönelik çözümler geliştirmek hedefiyle kurmuş olduğumuz IICEC, Dr. Difiglio’nun aramıza katılmasıyla birlikte çalışmalarına ivme kazandıracaktır.

IICEC şimdiye kadar gerçekleştirmiş olduğu çalışmalarıyla bölgesinde ve dünyada tanınan, bilinen bir networking platformu oldu. IICEC bu misyonunu da büyük başarıyla sürdürmeye devam edecektir.”

 

Küresel enerjinin geleceği hakkında tek bir senaryo yoktur, çeşitli politikalar gidişatı belirleyecektir.

Açılış konuşmalarının ardından Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol “Dünya Enerji Görünümü 2016” raporunun tanıtımını yaptı. Fatih Birol konuşmasında;

“Yeni konvansiyonel ham petrol proje onayları, 2015-2016 yılında, 1950’lerden bu yana en düşük seviyeye inmiştir. 2015-2016 yıllarındaki üretime dönük harcamalardaki kesintiler bir yıl daha uzarsa, petrol piyasalarına yönelik ters yönde yakın gelecekte bir risk - yeni projelerin yetersizliği - ortaya çıkabilir. 

Böyle bir durumda birkaç yıl içinde arz-talep arasında bir uçurum yaşanmaması için benzersiz bir çabaya ihtiyaç olacaktır. Yatırımlarda bir toparlanma olmazsa veya talep büyümesinde hızlı bir düşüş gerçekleşmezse, petrolde yeni bir çalkantılı iniş-çıkış dönemine girilebilir.

Son yirmibeş yılda enerjide en büyük katkı kömürdeydi. Önümüzdeki yirmibeş yıl için kömür tüketimi ciddi şekilde azalacak. En ciddi büyüme yenilenebilir enerjide gerçekleşecek. Kömür hala önemli. Çin dünya kömür tüketiminin yarısını yapıyor. Son iki yılda kömür tüketiminde düşüş var. Bunun esas nedeni iklim değişikliği değil şehirlerdeki hava kirliliği, insanların sağlık problemleridir. Bu arada Hindistan ve Güneydoğu Asya’da kömür tüketimi artıyor. En ucuz elektrik üretimi kaynağı hala kömür.  Evinde buzdolabı için elektrik olmayan insanların 2050 yılındaki iklim değişikliğini düşünmesi büyük bir lüks olur. Paris taahhütlerinin yerine getirilmesinde bunun da göz önünde bulundurulması gerekir.

Paris Anlaşması genel çerçeveyi belirleyen bir anlaşmadır, enerji üzerindeki etkisi, anlaşmanın amaçlarının hükümetlerin gerçek politikalarına nasıl aksettirildiğine bağlıdır. Dünyanın enerji ihtiyacı artmaya devam ediyor, ancak milyonlarca insan mahrum bırakılmış durumdadır.

Ana senaryomuzda, küresel enerji talebinin 2040 yılına kadar % 30 oranında yükselmesi, tüm modern yakıtlar için tüketimde bir artış anlamına gelmekle birlikte, küresel toplamlar birçok farklı eğilimi ve yakıtlar arasındaki önemli geçişleri maskelemektedir. Dahası, 2040 yılında yüz milyonlarca  insan  hala  temel  enerji  hizmeti  almamaya  mahkum  bırakılmış  durumdadır.

İklim taahhütleri ve iklim hedefleri

Ülkeler Paris Anlaşması taahhütlerinde belirlenen hedeflerin birçoğuna genel olarak ulaşmış ve hatta bazı durumlarda bunun ötesine geçmiş durumdalar; ki bu durum, küresel enerji ile ilişkili CO2  emisyonlarında öngörülen artışı yavaşlatmak için yeterli, ancak ısınmayı 2°C'nin daha altına sınırlamak için yeterli değildir.

2°C yolu çok zor: 1,5°C 'ye giden yol keşfedilmemiş yollardan geçiyor. 

Güncel taahhütler, sıcaklık artışını 2 °C’nin altında tutmak için yetersiz kalmaktadır. Bu seviyeyi 1.5 °C’ye indirmek ise tahayyül edilemeyen bir hedeftir.

Avrupa ile ilgili enerji verimliliğinin ne kadar önemli olduğunu anlatmak için gaz arz güvenliği petrol kadar önemli . Bütün bakanlıklar gaz arz güvenliği konusunda ortak çalışmalar yapmakta. Gazın büyük bir kısmı evlerde ısınmak için kullanılıyor. Son 15 yılda Avrupa’daki hane sayısı yaklaşık 20 milyon arttı. Gaz taleplerinin artması gerekirken düştü. İki neden var. Birincisi evlerdeki ısıtma sistemlerine önemli standartlar, ikincisi evlerin büyük kısmına mecburi yalıtım sistemi getirildi. Enerjiyi verimli kullanıp tüketimi düşürmek lazım ki bu da hükümetler arasında yüksek bir koordinasyonu gerektiriyor.

Büyümeye damgasını vuracak olan yenilenebilir enerjiler olacak.

Yenilenebilir enerji artık kar getiren bir iş alanı oldu. Hemen hemen her ülkede yenilenebilir enerjide hızlı bir artış olduğunu görüyoruz. Özellikle rüzgar ve güneş enerjisinde. Avantajları; öncelikle ülke olarak kendi kaynaklarını kullanıyorsun. Çevreye negatif etkisi yok ama maliyetli oluşu olumsuz bir faktör, fakat bu maliyet son yıllarda azaldı. Son beş yılda güneş enerjisinin maliyeti yüzde seksen, rüzgar enerjisinin maliyeti ise üçte bir oranında azaldı. Şu anda Çin yenilenebilir enerjide en önde. Yenilenebilir enerjideki büyümenin temel sebebi Çin ve ABD’de politikalarının hayata geçirilmesi oldu.

LNG’de Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat var.

LNG’de ise; gaz fiyatlandırılması ve sözleşmeleri üzerinde büyük etki yaratarak, ikinci bir doğalgaz devriminin katalizörü konumundadır. Şu anda ön planda Avustralya var. Mozambik, Tanzanya ve Kanada beş yıl içinde ciddi kaynak sağlayacak. Bu durum gaz piyasalarını ve enerjinin jeopolitiğini değiştirecek.  Örneğin geçen ay ABD Ortadoğu’ya LNG ihraç etmeye başladı.

Nükleere evet ama seçimlerimizi çok dikkatli yapmalıyız.

Hangi ülke? Hangi teknoloji? Ve maliyet ile çalışacağımız son derece önemli. En iyi seçeneği değerlendirmeliyiz. Nükleer enerji yatırımında toplumun yaklaşımı ve ilk yatırım maliyeti önemli. Yatırım maliyeti yüksek olduğu için serbest piyasanın tek başına yapabileceği bir şey değil. 

Enerjinin arzı güvenliği son derece önemli. 

Enerji güvenliği her zamanki önemini korumaktadır; potansiyel güvenlik açıkları artmakta ancak bu açıklara yönelik müdahale araçlarının spektrumu da artmaktadır” dedi.

“World Energy Outlook” Raporu Nedir?

“World Energy Outlook” Raporu, küresel enerji piyasalarının bugününe ve gelecek 25 yıla ilişkin en son tahminleri, küresel iklim değişikliğine dair öngörüleri, politika gelişmelerini ve bir önceki yıldan bu yana elde edilen tecrübelerle güçlendirilen analizleri içeriyor. “World Energy Outlook”, farklı senaryolara, bölgelere, sektörlere ve yakıt türlerine göre en son enerji arz ve talep projeksiyonlarına yer veriyor. Rapor, orta ve uzun vadede enerji sisteminin nasıl dönüşebileceğine dair önemli analizler sunuyor.

World Energy Outlook 2016’da Hangi Konular Ele Alınıyor

Günümüzde, petrol fiyatlarındaki dalgalanma, devam eden jeopolitik istikrarsızlıklar ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik alınmış olan kararlar enerji piyasası dinamiklerini önemli derecede etkilemektedir. Küresel enerji karışımındaki değişikliklerin, enerji güvenliğine yönelik risk ve tehditleri nasıl değiştireceği World Energy Outlook 2016’da ele alınmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Birol tarafından açıklanacak olan veri ve analizler büyük önem taşıyor.

World Energy Outlook 2016 raporu, en son veriler ışığında petrol, doğal gaz, kömür, nükleer ve yenilenebilir enerji sektörlerinin görünümü ile birlikte enerji verimliliği, iklim değişikliği, su-enerji ilişkisi en güncel projeksiyonları içeriyor. Değişen küresel enerji sisteminde, önümüzdeki yıllarda enerji talebinin karşılanmasında yenilenebilir enerji ve doğal gazın payı da ayrıca irdeleniyor. Bunların yanı sıra, 2016 yılı raporu, hava kirliliği ve Meksika’nın enerji görünümü gibi bazı tematik konularda da derinlemesine değerlendirmeler içeriyor.

Species Extinction: From Concept to Crisis by Andrew Berry

Extinction is a surprisingly recent notion.  Early biologists were uncomfortable with the idea that a divine creator could be so careless as to let his creations disappear off the face of the planet.  It was not until 1796 that the great French paleontologist, Georges Cuvier, demonstrated definitively that forms seen in the fossil record are no longer present on the planet, making extinction a scientifically acceptable idea.  This, as Charles Darwin recognized, is a critical underpinning of evolutionary thinking because his theory requires turnover: new species replace old ones, with the latter going extinct.  Paleontological analysis has revealed that the history of life has been punctuated by a number of mass extinction events in which a large proportion of all species has been eliminated.  The most famous of these events was the one involving the impact of a meteorite, 65 million years ago, that condemned the dinosaurs.  Critically, it required the removal of the dinosaurs for mammalian evolution to take off: humans would never have evolved had dinosaurs not gone extinct.  Today, we are in the midst of the sixth great mass extinction event, only this time the cause of extinction is us, humans.  We have taken over the planet, polluted it, corrupted it with catastrophic consequences for the natural world.  Will the extinction of Homo sapiens ultimately be the outcome of this ongoing self-inflicted crisis?

Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 7. Kez Sahiplerini Buluyor

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ile Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi tarafından yedi yıldır verilen “Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü”, 24 Aralık 2016, Cumartesi günü Minerva Palas’ta öğrenci konferansının ardından gerçekleşecek törenle sahiplerini bulacak.


Tartışmacılığını The Aga Khan Üniversitesi’nden Sevgi Adak’ın üstlendiği ilk oturumda; Sabancı Üniversitesi’nden Gülnur Kocapınar ve Duke Üniversitesi’nden Kerem Yıldırım, "Seçimlerde Cinsiyet Ayrımı: Aday Gösterme Süreçleri ve Temsiliyet", University of California, San Diego’dan Esin Düzel "Doğal Güzellik': Kürt Kadınlarının Görünürlük Siyasetleri ve Güçlenme Dinamikleri" ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Fethiye Beşir “Doğu Karadeniz'de "Çekme" Anlatıları: Bir Rituel Olarak Kız Kaçırma” başlıklı birer konuşma yapacaklar.

Boğaziçi Üniversitesi’nden Umut Türem’in tartışmacılığında gerçekleşecek ikinci panelde ise; Hacettepe Üniversitesi’nden Leyla Bektaş, "Bir Güvenlikli Site Hikâyesi: Gündelik Hayatın Dönüşümüne Otoetnografik Yaklaşım", Sabancı Üniversitesi’nden Hatice Haskul "İdeal Mekânın Kurulması Yolunda Mevcut Duvarların Yıkımı: Refet’in Ev Hayali, Handan’ın Tabut Gerçeği" ve İstanbul Üniversitesi’nden Göksenin Abdal “Aslı Erdoğan’a Ait Kırmızı Pelerinli Kent Kitabının İngilizce Çevirisinin Çeviri Kuramında Toplumsal Cinsiyet ve Yeniden Yazma Kavramları Ekseninde Bir Değerlendirmesi: Coğrafyayı Anlamak, Kültürü Yorumlamak, Mesafeleri Aşmak” başlıklı birer konuşma yapacak.

Türkiye toplumu ve kültürü üzerine toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemeyi ve genç araştırmacıları teşvik etmeyi amaçlayan öğrenci konferansı ve ödül töreninde sizi aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

Program

Tarih:  24 Aralık 2016, Cumartesi

Yer: Minerva Palas, Bankalar Caddesi, No:2, Karaköy, İstanbul

15.00- 15.10 Açılış Konuşması

15.10-16.00  Panel I

Tartışmacı: Sevgi Adak (The Aga Khan Üniversitesi)

Seçimlerde Cinsiyet Ayrımı: Aday Gösterme Süreçleri ve Temsiliyet, Gülnur Kocapınar (Sabancı Üniversitesi), Kerem Yıldırım (Duke Üniversitesi)

Doğal Güzellik': Kürt Kadınlarının Görünürlük Siyasetleri ve Güçlenme Dinamikleri, Esin Düzel (University of California, San Diego)

Doğu Karadeniz'de "Çekme" Anlatıları: Bir Rituel Olarak Kız Kaçırma, Fethiye Beşir (Orta Doğu Teknik Üniversitesi)

16.10 - 16.30 Kahve Arası

16.30 - 17.30 Panel II

Tartışmacı: Umut Türem (Boğaziçi Üniversitesi)

Bir Güvenlikli Site Hikâyesi: Gündelik Hayatın Dönüşümüne Otoetnografik Yaklaşım, Leyla Bektaş (Hacettepe Üniversitesi)

İdeal Mekânın Kurulması Yolunda Mevcut Duvarların Yıkımı: Refet’in Ev Hayali, Handan’ın Tabut Gerçeği, Hatice Haskul (Sabancı Üniversitesi)

Aslı Erdoğan’a Ait Kırmızı Pelerinli Kent Kitabının İngilizce Çevirisinin Çeviri Kuramında Toplumsal Cinsiyet ve Yeniden Yazma Kavramları Ekseninde Bir Değerlendirmesi: Coğrafyayı Anlamak, Kültürü Yorumlamak, Mesafeleri Aşmak, Göksenin Abdal (İstanbul Üniversitesi)

17.30- 18.00 Ödül Töreni

 

Dünya Enerji Görünümü Türkiye Tanıtım Toplantısı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde “World Energy Outlook 2016” raporunun Türkiye tanıtım toplantısı Sabancı Center’da gerçekleştirilecek.

Toplantıda Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol Dünya Enerji Görünümü 2016 raporunu sunacak. 

Toplantının açılış konuşmaları, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak (katılımı bekleniyor) ve Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Kurucu Başkanı Güler Sabancı tarafından yapılacak.

“World Energy Outlook” Raporu Nedir?

“World Energy Outlook” Raporu, küresel enerji piyasalarının bugününe ve gelecek 25 yıla ilişkin en son tahminleri, küresel iklim değişikliğine dair öngörüleri, politika gelişmelerini ve bir önceki yıldan bu yana elde edilen tecrübelerle güçlendirilen analizleri içeriyor. “World Energy Outlook”, farklı senaryolara, bölgelere, sektörlere ve yakıt türlerine göre en son enerji arz ve talep projeksiyonlarına yer veriyor. Rapor, orta ve uzun vadede enerji sisteminin nasıl dönüşebileceğine dair önemli analizler sunuyor.

World Energy Outlook 2016’da Hangi Konular Ele Alınıyor

Günümüzde, petrol fiyatlarındaki dalgalanma, devam eden jeopolitik istikrarsızlıklar ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik alınmış olan kararlar enerji piyasası dinamiklerini önemli derecede etkilemektedir. Küresel enerji karışımındaki değişikliklerin, enerji güvenliğine yönelik risk ve tehditleri nasıl değiştireceği World Energy Outlook 2016’da ele alınmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Birol tarafından açıklanacak olan veri ve analizler büyük önem taşıyor. 

World Energy Outlook 2016 raporu, en son veriler ışığında petrol, doğal gaz, kömür, nükleer ve yenilenebilir enerji sektörlerinin görünümü ile birlikte enerji verimliliği, iklim değişikliği, su-enerji ilişkisi en güncel projeksiyonları içeriyor. Değişen küresel enerji sisteminde, önümüzdeki yıllarda enerji talebinin karşılanmasında yenilenebilir enerji ve doğal gazın payı da ayrıca irdelenecektir.

Bunların yanı sıra, 2016 yılı raporu, hava kirliliği ve Meksika’nın enerji görünümü gibi bazı tematik konularda da derinlemesine değerlendirmeler içeriyor.

Tarih  : 20 Aralık 2016, Salı

Saat     : 09:30-12:30

Yer      : Hacı Ömer Sabancı Konferans Salonu, Sabancı Center, 4. Levent

SUdoğa'dan doğal yaşamı korumak için ipuçları

Sabancı Üniversitesi Doğal Yaşamı Koruma Kulübü, SUdoğa, Sabancı Üniversitelilere doğal yaşamın önemini tanıtmak ve farkındalık yaratmak, çevre sorunlarını araştırmak ve kampüsten başlayan çözümler üretmek için bir kampanya başlatıyor.

SUdoğa, gazeteSU işbirliğinde "Bunu biliyor muydunuz?" başlığı ile her hafta bir konuya dikkat çekerek kampüs içinde farkındalık yaratmayı amaçlıyor. SUdoğa tarafından hazırlanan tasarımlar yoluyla her bir konuya dikkat çekecek postlarımızı gazeteSU'nun ana sayfasından, Sabancı Üniversitesi ve SUdoğa Instagram sayfasından (sudogasabanci) takip edebilirsiniz.

Abone ol