11/03/2011
6 Mart Pazar günü…
Sabancı Üniversitesi gönüllü koşu ekibi olarak Avrasya Maraton’unun ardından katıldığımız RUNTALYA Maratonu ile SU Burs Fonu’na destek olmaya devam ettik ve dostlarımıza çağrıda bulunarak bu misyonumuzda bize destek olmalarını istedik.
Sonunda hem güzel bir amaç için koştuk hem de ekip olarak bir işe beraber gönül koymanın keyfini yaşadık.
5 Mart, Cuma günü Üniversite’den çıkıp havaalanına doğru yol aldım. Bu ikinci koşumuz olmasına rağmen içimi bir heyecan kapladı tabiî ki…. Çünkü uçaktaki birçok yolcu, yabancılar da dahil olmak üzere, maraton için Antalya’ya gidiyordu. Maratona 1000 yabancı koşucu kayıt yaptırmıştı.
Antalya’ya geldiğimizde güneşli, yaza yakın bir hava beklerken, bulutlu ve her an yağmura dönüşecek bir hava bizi karşıladı.
Cumartesi günü Maraton çantamızı almak üzere buluşma noktasındaydık. Çantadan göğüs numaramız çıktı: 3998. Çantada ayrıca, parkuru gösteren harita, chiplerimiz ve en önemlisi yağmurluklar bulunuyordu.
Ertesi sabaha dinlenmiş olabilmek için, akşam hafif yemekler yiyerek erkenden yattık.
Sabahın erken saatlerinde güneşi göreceğimizi ümit ederken yoğun bir sağnak yağışla karşılaşmak beni çok şaşırttı. Sanki Maraton olduğu zamanlarda havanın daha güzel olması gerekiyormuş gibi düşündüm :)
Koşuya 10 km. ve yarı maraton olarak 2 ekip şeklinde katıldık. 10 km’de Ülkü Köknel, ben ve Nihat Kasap yarışırken, yarı maraton da ise Burcu Taşoluk ve Tevhide Altekin bulunuyordu.
10 km. koşusu saat 09:30’da başlayacaktı. 10 km. ekibi olarak saat: 09:00’da Antalya müzesi önünde buluştuk. Yoğun bir sağanak yağış nedeniyle herkes Müzenin içinde saklanıyordu, üzerimizdeki o kalın yağmurluklar bile fayda etmiyordu. Spor ayakkabılarımızın içi daha koşu başlamadan sularla dolmaya başlamıştı. Sürekli kapalı yerde durmaya başlıyorduk ama zaten 20 dk. sonra bu yağmurun altında koşmaya başlayacaktık. Neden kaçıyorduk ki :)
Bazıları, sağanak arttıkça bir hayat mücadelesi vereceğini anlayarak, daha yarış başlamadan, koşudan ayrıldı. Ama biz ekip olarak aynı kararlılıkla koşunun başlamasını bekliyorduk. “START” verilip koşmaya başladık ki daha ilk metrelerde çok büyük bir su birikintisinin içinde bulduk kendimizi… Bundan sonra, daha fazlasının olamayacağını düşünerek kendimizi bıraktık.
Koşunun başlamasıyla belli bir tempoya adapte olduk. Etrafımızda ayrı amaçlar için koşan, her yaştan ve ülkeden yabancı koşucular vardı. Sağanak yağış rüzgarla birlikte artmaya devam ediyor ve yağmurluklar yetersiz kalıyordu. Biz aynı azimle koşumuza devam ediyorduk. Bir ara rüzgarda yaşam mücadelesi verdik ama sonra hemen toparladık.
Koşunun 5. km.sinde su dağıtımı başladı. Zaten suyun içinde gidiyorduk ama yine vücudumuz su kaybediyordu. Hemen suyumuzu aldık, yolumuza devam ettik.
O sıra 2006 mezunumuz Zeynep’i gördüm, ikimizde birbirimize inanamadık dünya küçük !!!! İkimizde çok şaşırdık ama bir o kadarda sevindik. Nedendir bilinmez ama mezunlarımızla aynı yolda yürümek, aynı amaç için hizmet etmek çok mutluluk verdi.
Şekerimizin düşmemesi için elma ikramları başladı. Çeyrek elmamızı aldık ve yolumuza devam ettik. Sonra bir baktık dönüş yolundayız. Son 3 km’deydik ve yağmur hala devam ediyordu. Bitiş noktasına yaklaştıkça heyecanımız artıyordu. “Kale göründü” dedim Ülkü’ye. İşte spor salonu, renkli bayraklar, alkışlayanlar, bravo diyenler etrafımızda….
Birinciliği kazanamasak bile hedefe ulaşmak çok heyecan veriyor insana. Bu maratonda aklıma bir hikaye geldi: Karınca bir gün yola çıkmış gidiyormuş. Yolda sormuşlar, “Nereye gidiyorsun?” diye. “Hacca gidiyorum” demiş. “ Eee karınca senin ömrün yetmez ki Hacca ulaşmaya” demiş halk. Karınca da demiş ki “Ulaşamasamda bu yolda ölürüm en azından”
Biz de birinci olamasak bile koşmaya devam ederek, SU Burs fonumuza destek olmaya devam edeceğiz...
ŞULE YALÇIN
Foto Galeri