Ana içeriğe atla

Deneme Yarışması 2012: Dinlemek

Yazma Becerileri Merkezi, bu yıl da bir deneme yarışması düzenliyor. Bu yılki Deneme yarışmasının teması, “Dinlemek”.

Şekle İlişkin Kurallar:
· Yarışma, Türkçe düzenlenecektir.
· Denemeler “Word” formatında, 2 aralıklı, “Times New Roman” 12 punto harflerle yazılmalı ve uzunlukları 1500 kelimeyi geçmemelidir.
 · Denemeler daha önce yayımlanmamış olmalıdır.
 · Her yarışmacı, yarışmaya en çok 3 deneme gönderebilir.

 Gizlilik:
Yarışmaya rumuz ile katılınacaktır; jüri değerlendirmeleri bitene kadar, sadece rumuza bakılacaktır.
1) Denemenizin üzerine sadece rumuzunuzu ve denemenin başlığını yazın.
2) Denemenizi, attachment olarak, isminizi ve rumuzunuzu bildiren bir e-mail’le denemeyarismasi@sabanciuniv.edu  adresine gönderin.
3) Denemenizin bilgisayar çıktılarını, 5 kopya halindeYazma Becerileri Merkezi – Nevcan Özbay’a kapalı bir zarf içinde, üzerine rumuzunuzu yazarak iletin.
(Birden çok denemeyle katılıyorsanız, hepsi için tek rumuz kullanabilirsiniz).           
Rumuzunuzu, denemeyarismasi@sabanciuniv.edu adresine erişimi olan tek bir kişi bilecektir.
Denemelerin değerlendirmesi bittiğinde, sadece kazananların isimleri açıklanacaktır.
Değerlendirme:

Ödüle aday denemede

  • Türkçeyi kullanmada başarı / dil ve anlatım,
  • Fikirde özgünlük / yaratıcılık,
  • Yazınsal duyarlık / “deneme” olarak bütünlük, değer aranacaktır.

Kimler Katılabilir:
Yarışma,
· Sabancı Üniversitesi’nin bütün öğrencilerine (lisans ve lisansüstü),
· Sabancı Üniversitesi’nin bütün personeline (akademik ve idari),
· Sabancı Üniversitesi kampüsünde hizmet veren bütün şirketlerin personeline
· Sabancı Üniversitesi kampüsünde yaşayan herkese (lojmanlarda yaşayanların eş ve çocukları dahil), açıktır!

Tek, edebi ürünleri daha önce profesyonel anlamda yayınlanmış olan kişiler, yarışmaya katılamazlar.
Denemelerin son teslim tarihi, 27 Şubat 2012 Pazartesi gecesidir.

Bu tarihten sonra gönderilen denemeler, değerlendirmeye alınmayacaktır!
Sonuçların açıklanması ve ödül töreni, 2011-2012 Bahar Dönemi sona ermeden gerçekleşecektir.
Seçici Kurul üyeleri ayrıca duyurulacaktır.
Denemelerinizi heyecanla bekliyoruz!

“Deneme” Türü Hakkında:
“Deneme”, akademik bir metin veya makale değildir! Deneme, öykü de değildir!
Deneme, bir kavram hakkındaki (bu yılki yarışma itibariyle “dinlemek” kavramı) çok kişisel duygu, izlenim ve düşüncelerimizin, ister neşeli / şakacı, ister kederli, ister öfkeli, ister başka herhangi bir şekilde ele alınması, incelenmesi, evrilip çevrilmesidir. Denemenin malzemesi, esas olarak kendi düşüncelerimiz, kendi hayatımız, kendi deneyimlerimiz, kendi duygularımızdır.

Deneme, ele alınan kavramı bireysel-kişisel boyutta etraflıca anlama çabamızdır. Bu süreçte kendimizi “deşerken”, bir anlamda diğer insanların da o konuda hissettiklerinin özünü yakalamış oluruz. Bu yüzden de yazının hem çok içten, samimi, açık ve dürüst olması, hem de bir iç tutarlığına sahip ve geniş ufuklu olması, çok önemlidir!

“Deneme”nin İngilizcesi, “personal essay”dir. Aşağıdaki linkte, “deneme”nin ne olduğu ve konuya nasıl yaklaşabileceğiniz konusunda bazı tüyolar bulabilirsiniz: ;-)

http://davehood59.wordpress.com/2010/05/02/what-is-a-personal-essay/

2012 Eurovision Türkiye Temsilcisi Can Bonomo ve Mezunlarımız...

2012 Eurovision'da Türkiye'yi, Mezunumuz Can Saban'ın (MS'06, Lisans) prodüktörü olduğu ve Mezunumuz Bora Bekiroğlu'nun (VACD'07 Lisans) bas gitarıyla ekibinde yer aldığı "Can Bonomo" temsil edecek.

Zenne Filminin Akademik Galası'nda, Ödüllü Filmin Ekibini Ağırladık

13 Ocak’ta vizyona girmeye hazırlanan ödüllü film “ZENNE”; sosyal içeriğinden yola çıkarak, 11 Ocak 2012, Çarşamba akşamı Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirilen akademik galasında, filmin konusunu tartışmaya açtı. Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu ve Toplumsal Duyarlılık Projeleri tarafından organize edilen “ZENNE”nin Akademik Galası’nın ardından; Banu Güven moderatörlüğünde, film ekibi ile beraber gerçekleştirilen söyleşiye Sabancı Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleri katıldı. Söyleşi, sosyal medyaya da canlı olarak aktarıldı.

Büyük merakla beklenen “ZENNE”, vizyona girmeden hemen önce, Sabancı Üniversitesi aracılığıyla, akademik çevreyle ve Sabancı Üniversitesi öğrencileri ile buluştu. Tabulaşmış durum ve konuların, “ZENNE” filmi özelinde tartışılması için bir platform oluşturmak, Sabancı Üniversitesi’ndeki öğrenci ve akademisyenlerin bu tabular üzerinde görüş bildirmesini sağlamak amacıyla düzenlenen galada; nefret söylemi, Ahmet Yıldız cinayeti üzerinden masaya yatırıldı. Banu Güven moderatörlüğünde, yönetmenler M. Caner Alper ve Mehmet Binay’ın yanı sıra oyuncular Kerem Can, Giovanni Arvaneh ve Rüçhan Çalışkur ile gerçekleştirilen söyleşide tartışılan başlıklar, eş zamanlı olarak sosyal medyada da paylaşıldı.

Bu konular üzerine uzun süredir aktif olarak çalışmakta olan Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu ve Toplumsal Duyarlılık Projeleri ekibi filmin Antalya Film Festivali ulusal galasından esinlendiler ve film ekibine bir jest olarak kırmızı renkler içinde akademik galaya katıldılar.

Söyleşide bulunan LİSTAG (LGBTT Aile İstanbul Grubu) üyeleri; grubun kurulma aşamasında Ahmet Yıldız cinayetinin yaşandığını aktararak film ekibine, böyle bir film yaptıkları için teşekkür ederken, Rüçhan Çalışkur’un canlandırdığı karakterin, gerçek hayatta en çok mücadele ettikleri ebeveyn modeli olduğunu vurguladılar. Eşcinsel çocukların kabullenilmesinde eğitim ve öğretimin etkilerinin de tartışıldığı söyleşide; Banu Güven, İçişleri Bakanının eşcinselliği rezillik olarak nitelemesi karsısında herkesi sesini yükseltmeye çağırdığında ise salon katılımcıların çığlıklarıyla doldu.

M.Caner Alper, söyleşide üzerinde çok konuşulan “Dürüstlük bazen öldürür” cümlesinin aslında; Doğu’dan Batı’ya, değerlerin hızla değiştirilmesi durumunda mayınların patlayabileceğini vurgulayan çok samimi bir rica, bir uyarı olduğunun altını çizdi. Mehmet Binay ise; “Anlattıklarınızla görüyorum ki, aileler çocuklarına sahip çıkarsa, dinozorlaşmış kurumlara da bir şekilde karşı gelinebilir.” dedi.

Aynı zamanda senaryoyu kaleme alan M.Caner Alper,  filmde, dar görüşlü Doğulu – modern Batılı klişesinin olduğu konusunda gelen eleştiriler karşısında; yan karakterlerin altını çizerek, Batı-Doğu klişelerinin senaryoda bu kişilerle kırılmaya çalışıldığını aktardı.

Rolü için geçirdiği fiziksel ve ruhsal hazırlık sürecini anlatan Kerem Can ayrıca; sivil hareketlerin, sanatsal girişimlerin, nefret cinayetlerini engellemekteki rolünün altını çizerek “Devlet bir şey yapmıyorsa biz yapacağız, bu kadar basit.” dedi.

13 Ocak 2012, Cuma gününden itibaren izleyicilerle buluşacak olan “ZENNE”, Kültür Bakanlığı Sinema Eserlerine İlişkin Sınıflandırma ve Değerlendirme Kurulu tarafınca, 15 yaş ve üzeri izleyici kitlesi için uygun bulundu. Film, cinsellik veya şiddet uyarısı da içermiyor. Dağıtımını Medyavizyon’un üstlendiği “ZENNE”, 13 Ocak 2012, Cuma gününden itibaren Türkiye çapında 15 şehirde, 49 sinema salonunda gösterime giriyor!



“ZENNE” HAKKINDA

Senaryosu gerçek öykülerden ve kişilerden esinlenilerek M. Caner Alper tarafından kaleme alınan “ZENNE”; muhafazakar bir ailenin çocuğu olan Ahmet, renklerini gizlemekten sakınmayan ve İstanbul’un dans kulüplerinde zennelik yapan Can ile Türkiye’nin değer yargılarını çok iyi tanımayan Alman fotoğrafçı Daniel’in evrensel dostluk hikayesini anlatıyor. Film, bu sıradışı üçlünün öyküsünü, ‘aile kafesleri’, ‘töre kuralları’ ve 2008 yılına kadar eşcinsel erkeklere evrensel insan haklarına aykırı şekilde uygulanan askerlikten muafiyet prosedürleri üzerinden ele alıyor.

Başrollerini Kerem Can (Can), Erkan Avcı (Ahmet) ve Giovanni Arvaneh’nin (Daniel) paylaştığı filmde; Tilbe Saran, Ünal Silver, Rüçhan Çalışkur, Tolga Tekin, Esme Madra, Jale Arıkan gibi başarılı oyuncuların yanı sıra, Amberin Zaman, Banu Güven ve Piyale Madra gibi isimler de konuk oyuncu olarak yer alıyor.

“ZENNE”nin, Eylül 2009’da başlayan okuma ve ezber provaları çekim tarihi olan Mart 2011’e kadar devam etti. Başrol oyuncularından Kerem Can; 7 ay boyunca Almanya’da modern dans topluluğu Pina Bausch koreograflarından Daphnis Kokkinos, Türkiye’de ise Beril Şenöz ve Burçin Orhon’la filmin dans sahneleri üzerinde çalıştı. Etkileyici dans müziklerini Demir Demirkan’ın hazırladığı “ZENNE”nin dramatik müzikleri ise İtalya’da, Paolo Potì tarafından 1,5 yıl süren bir çalışmayla bestelendi ve Bulgar Senfoni Orkestrası tarafından Sofya’da seslendirildi.

Görsel zenginliğiyle de dikkat çeken “ZENNE”nin büyüleyen dans kostümleri ödüllü tasarımcı Belma Özdemir tarafından hazırlandı. Konsept çizimlerine 2009 yılının Eylül ayında başlanan kostümler, İstanbul ve Tayland’da dikildi. Filmin, Oscar ödüllü sanat yönetmeni İsviçreli Maja Zogg; filmde kullanılan setlerin ve dev kuş kafesinin mimari çizimlerine 2010 yılının Ağustos ayında başladı. Setlerin inşası, toplamda 4 aylık bir çalışma sonunda tamamlandı.

48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, SİYAD Ulusal En İyi Film, En İyi İlk Film, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Tilbe Saran), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Erkan Avcı) ve En İyi Görüntü Yönetmeni (Norayr Kasper) ödüllerini alan “ZENNE”; 17-24 Kasım 2011 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Türkiye’nin ilk “LGBT” festivali Pembe Hayat KuirFest’te ise “açılış filmi” olarak gösterildi.

GGK'dan Mutfak Sanatları Akademisi'ne İade-i Ziyaret

Sabancı Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü (GGK) geçtiğimiz yıl düzenledikleri Girişimcilik ve İnovasyon Zirvesi 2011'de (GIZ 2011) Mutfak Sanatları Akademisi Kurucusu Mehmet Aksel'i ağırladı. Ekip geçtiğimiz hafta Mehmet Aksel ile bu kez Mutfak Sanatları Akademisi'nde buluştu. Yaklaşık 30 civarı GGK üyesinin katıldığı etkinlik; kulüp için okul dışında yemekli ve çok katılımlı olarak gerçekleşen ilk etkinlik olması sebebiyle ayrı bir önem taşıyor.

Mehmet Aksel söyleşilerinin ardından GGK üyelerinin yorumları şöyle oldu:

Senem Arsezen / GGK Başkanı: Mehmet Aksel Bey ile MSA’da yaptığımız keyifli söyleşi, şahane ve çeşitli yemekler ve elbette ki o mükemmel şarap… Açıkçası, hangi birini anlatsam karar veremedim. Hızını alamayan GGK ekibi, bu muhteşem gecenin kritiğini de serviste yapmaya devam etti. Ben uzun uzun konuşmak yerine, bu güzel söyleşiye katılmış GGK’lı arkadaşlarımın yorumlarıyla sizi baş başa bırakmayı tercih ediyorum.

Adnan ŞINLAK: Mehmet Bey'le yemek sırasında yaptığımız kısa söyleşi, her zaman dinleyip duyduklarımızdan biraz daha farklı nitelikteydi. İş hayatı boyunca kendini nasıl ifade ettiğini ve kafasındaki projeleri hayata geçirip en iyi sonucu almak için yaptıklarını ve yapmakta olduğu şeyleri anlattı. Günümüz girişimcilerine aslında çok basit, ama çok yararlı taktikleri bir nevi vermiş oldu. MSA'da yediğimiz yemekten, yapılan servisten, binadan da anlaşıldığı üzere her şeyin en iyisini yapmaya çalışmanın, başarının anahtarı olabileceğini dile getirdi. GGK ile geziye katılanlar için her açıdan çok güzel bir gezi olduğunu söyleyebilirim.

Nil Malatyalı: Mehmet Aksel Bey'le sohbet etmek için gittiğimiz gece de her şey çok güzeldi, gerçekten mükemmel ağırlandık diyebilirim. Sırf biz geliyoruz diye çalışma saatlerinin dışına çıkıp akşamın geç vakitlerine kadar bize iyi hizmet vermek için çok güzel hazırlanmışlar. Yemeklerin lezzeti MSA adının hakkını veriyor, özellikle tatlıya bayıldık:) Mehmet Bey’in de içten sohbeti ve cana-yakınlığıyla harika bir gece geçirdik.

Aybike Baykal: MSA gezisinden aklımızda ne kaldı diye sorarsanız muhtemelen içilen o muhteşem çorbayla başlar herkes konuşmaya, devamında bizlere sunulan yemeklerin her kişiye tek tek bir şef tarafından hazırlandığını söylesem ne dersiniz? Bir de bu güzel yemekleri muhteşem bir sohbetle birleştirsek? İşte sınavlarımın, ödevlerimin yoğunluğunda gittiğim bu gezi gittiğimiz günden beri insanlara anlattığım ve önerdiğim konuş başlıklarımdan birini oluşturuyor. Mehmet Aksel bizlere yapılan her işi yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışarak geliştirebileceğimiz hayatından çeşitli kesitlerler ve samimi sohbetiyle sunarken bir yandan özenle hazırlanmış yemekleri yiyoruz. Ailesiyle vakit geçirmenin, sahip olduğu ekonomik düzeyini geliştirmekten çok daha önemli olduğunu söylüyor bizlere; para kazanmanın önemsiz vurgulamıyor tabiki ama hayattaki en önemli şeyin de o olduğuna inanmadığı belli. GGK ile yaptığımız bu gezi ve MSA hakkında anlatılacak şeylerin sadece birkaçı bu söylediklerim ama vakit yok, sınavlar bekler; ee ne de olsa final haftasındayız o yüzden burda bitiriyor ve ekliyorum; bizlere bu imkanı sağlayan GGK, Mehmet Bey ve MSA ailesine mensup olan herkese teşekkür ederim.


Bir toplumun dönüşümünün öyküsü, tablolarla SSM’de...

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), kapsamlı resim koleksiyonunu, “Bir Ülke Değişirken - Tanzimattan  Cumhuriyete Türk Resmi” başlığıyla, ziyaretçilerle buluşuyor. Osman Hamdi Bey, Fikret Muallâ, Halil Paşa, Şehzade Abdülmecid Efendi ve İzzet Ziya gibi, Türk Resim Sanatı’nın önemli sanatçılarının eserlerini içeren koleksiyon, yeni yapılan özel galerisinde bundan böyle sürekli teşhir edilecek. Ziyaretçiler, bilimsel danışmanlığını Prof. Dr. Semra Germaner ve Doç. Dr. Ahu Antmen'in üstlendiği sergide, Türk resim sanatının tarihsel yolculuğunu izleme şansını elde edecek.



Sakıp Sabancı'nın özel koleksiyonuna zaman içinde yapılan eklemelerle ortaya çıkan seçki, bir koleksiyonerin gözüyle; Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan modernleşme sürecinde, Türk resim sanatına kapsamlı bir bakış sunuyor. Sakıp Sabancı’nın Türk resminin belirli bir dönemine duyduğu merak ve ilgiyle oluşturduğu koleksiyon; ülkemizde resim sanatının gelişip serpilme sürecinin başlangıç evresine dair önemli ipuçları veriyor. Ayrıca, Türkiye’de görsel imge üretimindeki dönüşümü, sanat ve sanatçı kavramlarındaki değişimi de gözler önüne seriyor.

Yaklaşık 100 eserin yer aldığı sergide, dikkat çeken pek çok eser sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Osman Hamdi Bey imzalı Naile Hanım portresi, Türkiye'de ilk defa sergilenecek eserler arasında yer alırken, Halil Paşa’nın Paris Fuarı’nda 1889’da sergilenen ve Bronz Madalya ile ödüllendirilen Madam X adlı eseri de, ilk kez ödül belgesi ile beraber sergilenecek. Arka planındaki altın yaldızla dikkat çeken Naile Hanım tablosu, Bizans ikonalarında kutsal kişilerin betimlenmesi için kullanılan altın yaldızla, Osman Hamdi Bey’in eşine ve kadına verdiği önemi vurgulayarak, dönemin toplumsal yapısına dair ipuçları veriyor. Nazmi Ziya Güran imzalı Taksim Meydanı adlı eser ise Cumhuriyetin halka sağladığı yaşam standartlarını ve özellikle Türk kadınlarına getirdiği özgürlüğü temsil ediyor.

Sergiyle ilgili bilgi veren SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Türk resim sanatının Tanzimattan Cumhuriyete uzanan öyküsünü ve gelişimini yeni bir mekansal düzenlemeyle sanatseverlere sunuyoruz. Resimler, farklı modernizm görünüm ve eğilimleriyle, Osmanlı ve Türk resminde ortaya çıkan sanat anlayışları ve bakış açılarının anlaşılabilmesi için sağlam bir zemin oluşturuyor. Yeni düzenlemeyle birlikte, her zaman olduğu gibi, toplumda sanatseverlik bilincinin geliştirilmesi için, okul çağındaki çocuklara ve gençlere yönelik eğitim programları ve atölye çalışmalarının yanı sıra, yetişkin eğitimleri de yapmaya devam edeceğiz” dedi. Yıl boyunca, koleksiyonu derinlemesine tanımak isteyen resim meraklılarına ücretsiz rehberli turlar da düzenlenecek.

Bir kataloğu da hazırlanan sergi, bu toprakların geç keşfedip çabuk sahiplendiği resim sanatı üzerinden, bir ülkenin toplumsal, sosyal ve ekonomik dönüşümünü gözler önüne serecek. Yıl boyunca yapılacak konferans ve belgesel gösterimleri, bu tarihsel ilişkilendirmeyi tamamlayacak. Böylece SSM, misyon olarak belirlediği sanatın kavramsal ve imgesel boyutlarını farklı yönleri ile irdelemeyi ve Türkiye halkıyla buluşturmayı sürdürecek.

Tanıtım Toplantılarına Davetlisiniz

Sabancı Üniversitesi MBA, Executive MBA, Finans Yüksek Lisans Tanıtım Toplantıları başlıyor.

Zenne Filminin Akademik Galası Bugün Saat 18.00'de SGM'de

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri ile Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu’nun işbirliğinde gerçekleştirilecek olan bu etkinlikte, Ahmet Yıldız cinayeti yeni bir yaklaşım üzerinden konuşulacak.

13 Ocak’ta vizyona girecek olan filmi,  film ekibi ve konuyla yakından ilgili olan ünlü spiker Banu Güven ve toplumsal cinsiyet üzerine çalışan Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri ile birlikte izlemek ve onlarla film üzerine tartışmak istiyorsanız hepinizi 11 Ocak 2012 Çarşamba günü saat 18:00’da SGM’ye bekliyoruz.

Zenne, Altın Portakal'da birçok ödül alan; çarpıcı bir gerçek öykü. Ahmet Yıldız cinayetini konu alan filmin fragmanı ve detayları için;  http://www.zennethemovie.com/

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Dizisi 2011 “Kadın ve Edebiyat” Buluşmaları Sona Erdi

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından 19. Ve 20. Yüzyılın önde gelen İngiliz ve Amerikalı kadın yazarların eserlerinin incelendiği, Ekim 2011’de başlayan ve 8 hafta boyunca Cumartesi günleri Karaköy Minerva Han’da gerçekleştirilen “Kadın ve Edebiyat” buluşmaları Aralık ayının son haftasında sona erdi.

Eğitimlere;  Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu’ndan Hülya Adak; Deniz Tarba Ceylan, Sibel Irzık ve Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden Özlem Öğüt destek verdiler. Bu bağlamda Mary Shelley’den Charlotte Bronte’ye; Doris Lessing’den Ursula Le Guin’e birçok seçkin yazar ve seçilmiş eserleri, yazıldıkları dönem ve edebi akımlar ışığında tartışıldı.  Tartışılan tüm eserler çerçevesinde kadın yazarların konumu ve toplumsal cinsiyetle edebiyat ilişkisi yeniden düşünüldü.        

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Dizisi 2012 yılında 18 Şubatta başlayacak “Yaratıcı Yazma ve Cinsellik Halleri” çalışması ile devam edecek. Bu çalışmanın kolaylaştırıcılığını Sabancı Üniversitesi Yazma Becerileri Merkezi’nden Gülayşe Koçak üstlenecek. Yaratıcı yazma çalışmaları aracılığıyla katılımcıların özgürce yazma becerilerini keşfederek; toplum içerisinde dayatılan kitlesel aidiyetin ve rollerin dışarısına adım atmalarını keşfetmelerini sağlamak amaçlanıyor.  

"Kendini Keşfet Projeleri" Diyarbakır ile başlıyor! Başvuruları kaçırmayın

Sabancı Üniversitesi “Kendini Keşfet” Projesi ile 12. Yılında Çocuklarla Buluşmaya Devam Ediyor. Yılın ilk projesi “Diyarbakır Kendini Keşfet” için başvurular başladı

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nin 12 yıldır uyguladığı, üniversite öğrencileri ile ilköğretim öğrencilerini buluşturan “Kendini Keşfet” Projeleri bugüne kadar 11.000’den fazla çocuğa ulaştı! “Kendini Keşfet Projeleri” hızını kesmeden yeni yılın ilk projesi ile Diyarbakır’da başlıyor. Projeye tüm üniversitelerden öğrenciler başvurabiliyor.

Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin, yıl boyunca çeşitli alanlarda sürdürdüğü “Toplumsal Duyarlılık Projeleri”nden biri olarak yürütülen “Kendini Keşfet Projesi” yarıyıl tatilinde 28 Ocak - 4 Şubat 2012 tarihleri arasında, beşinci kez Diyarbakır’da uygulanacak.

Gerçekleştirilecek çalışmalar sonucunda Diyarbakır’da toplam 250 ilköğretim öğrencisi çocuğa ulaşılarak, onların yaratıcılıklarını ve özgüvenlerini geliştirmek, kendilerinin farkına varmalarını sağlamak hedefleniyor. Proje, gönüllü üniversite öğrencilerinin ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri sorumlularının katılımı ile Diyarbakır merkezdeki Koşuyolu İlköğretim Okulu’nda altı gün uygulanacaktır.

Sabancı Üniversitesi’nden ve farklı üniversitelerden öğrencilerin oluşturduğu takımlar, özellikle sosyo-ekonomik durumu yeterli olmayan ailelerin çocuklarına; eğitsel drama, resim, el becerileri, sayısal ve sözel beceriler, çatışma-uzlaşma-barış gibi konularda eğitim vermenin yanı sıra, bir yılı aşkın süredir çocuklarda kültürel mirası koruma bilinci ve kültür bilincini geliştirme üzerine çalışmalar yapmakta.

Projede yer almak isteyen tüm üniversite öğrencileri 18 Ocak 2012 Çarşamba gününe kadar aşağıdaki adresten başvuru yapabilirler.


Başvuru için: cip.sabanciuniv.edu

Detaylı bilgi için: 0216 483 9447 - 76

Vakıf Üniversiteleri Çıtayı Yükseltti

Akşam Gazetesi haberi: 2011 ÖSYS yerleştirme sonuçlarına göre vakıf üniversiteleri 2010'a oranla daha yüksek doluluk oranları yakaladı. Kontenjanı 500'den fazla ve tüm alanlarda öğrenci alan üniversitelerde Sabancı Üniversitesi ve Koç Üniversitesi, birinci ve ikinci sırayı yakaladı.

Sabancı Üniversitesi ÖSYM 2011 yerleştirmelerinde 7 kategoride birinci oldu


Sabancı Üniversitesi, ÖSYM 2011 yerleşimlerinde, yer aldığı 12 yerleşim kategorisinden 7 kategoride Türkiye birincisi, iki kategoride ikinci, iki kategoride üçüncü ve birinde de dördüncü oldu. Sıralamalar, Sabancı Üniversitesi’nin Mühendislik ve Doğa Bilimleri, Sanat ve Sosyal Bilimler, Yönetim Bilimleri Fakültelerinin tam, yarım, çeyrek burslu ve burssuz 12 yerleşim kategorisine göre muadil programlar taban puanı bazında yapıldı.

Sabancı Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakülteleri tam ve çeyrek burslu; Sanat ve Sosyal Bilimler Fakülteleri tam, yarım ve çeyrek burslu; Yönetim Bilimleri Fakülteleri yarım ve çeyrek burslu olmak üzere 7 kategoride ilk sırada yer aldı.

Çalışma ÖSYM verileri doğrultusunda gerçekleşti. Buna göre Sabancı Üniversitesi’nin birinci sırada yer aldığı kategorilerdeki yerleştirme taban puanları şöyle: Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi tam burslu taban puanı 542.528, çeyrek burslu taban puanı 464.356; Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi tam burslu taban puanı 510.774, yarım burslu taban puanı 445.174, çeyrek burslu taban puanı 414.174; Yönetim Bilimleri Fakültesi yarım burslu taban puanı 493.021, çeyrek burslu taban puanı 438.773.

Sabancı Üniversitesi birinci sırada yer aldığı programlarda, taban puanlar baz alındığında, muadil programlardan daha yüksek puanla öğrenci aldığı görüldü.

Abone ol