Ana içeriğe atla

Renkli, canlı, güler yüzlü, bir kadın: Nakiye Boyacıgiller

Nesrin Balkan ile Çarşamba Sohbetleri'nin ilk konuğu Nakiye Boyacıgiller oldu

RENKLİ, CANLI, GÜLER YÜZLÜ, BİR KADIN:
NAKİYE BOYACIGİLLER

Nesrin Balkan ile Çarşamba Sohbetleri

Nakiye Boyacıgiller: “Dışarıdan bakıldığında, Nakiye’nin hep hayatı güzel olmuş diyebilirsin, ama çok acı dönemleri de oldu hayatımın. İşte hayat bu, artılarıyla, eksileriyle kabul edeceksin... Mutlu çocukluk, insanın altın bileziğidir. Tüm yaşamın boyunca harcayabileceğin en önemli sermayendir.”

Amerika’da doğmuş. Türkiye’nin ilk petrol mühendisi Oğuz Avdan’ın kızı. Son derece güler yüzü, hiperaktifliği, kırmızıdan mora, yeşilden fuşyaya çok renkli kıyafetleri, yılbaşı partilerindeki canlı dans figürleri ile “Çarşamba Sohbetleri”nin ilk konuğu Nakiye Boyacıgiller.  Bugünkü ilk bölümde özel yaşamına girip, çocukluğunu, çok erken yaştaki kayıplarını, ilk aşkını, hayata bakışını konuştuk… Sabancı Üniversitesi’nde çalışmak için Türkiye’ye gelişi ile dekanlık kariyerine, yönetiminde fakültesinin kazandığı uluslararası başarılara ise daha sonra yayınlanacak ikinci bölümde değineceğiz.

Sizi on yıldır tanıyorum. Giyiminiz ile de çok renkli bir insansınız. Zaman zaman size, kıyafetlerinize gıpta ederek baktığımı itiraf etmeliyim. Dış görünüşünüzdeki renkliliğin iç dünyanızın bir dışa yansıması olduğunu düşünüyorum.

Bu renklilik çevrenize nasıl yansıyor, aile hayatınız, dekan oluşunuz, fakülte idari, akademik çalışanlarıyla ilişkiniz nasıl?

NAKİYE BOYACIGİLLER- Nesrin’ciğim, güzel bir soru bence, ben bu renkliliği şöyle tanımlayacağım: Ben hayatı seviyorum, insanları seviyorum, güler yüzlülüğü de seviyorum. Bunun, hem meslek hayatımda hem özel hayatımda çok olumlu etkisi olduğunu düşünüyorum. Bana birini sorduklarında, hep “çok iyi insandır” derim. Çevremdekiler “Nakiye sende herkes için böyle diyorsun” derler. Ben genelde bardağın dolu tarafına bakarım ve insanların iyi taraflarını görürüm. Ve hayata da olumlu bir gözle bakmaya çalışırım. Bu bakış açısı bana hep pozitif olarak dönmüştür. Evet renkli giyinirim, bunun nedeni, başka insanlarda çok hoşuma gider ama bana bej gibi soluk renkler yakışmıyor, parlak renklerin daha çok uyduğuna inanıyorum. Hiperaktif sayılabilecek çok hareketli bir insanım, yerimde duramam. Bu genetik olarak rahmetli babamdan bana geçen bir özellik. Bu özelliğimin kariyerime olumlu yansıması, çalışkanım. Yani sürekli daha fazla işler yapmaya çalışıyorum, bence bu fakülteme olumlu bir şekilde yansımıştır. Hiçbir zaman yaptığım işle yetinen biri olmadım. Mutlaka sürekli daha başka neler yapabiliriz diye düşünmüşümdür.

Peki, biraz özele girersek. Çocukluk, aile hayatınız, anne, baba ilişkileriniz nasıldı?

NAKİYE BOYACIGİLLER- Amerika’da doğdum. Babam Oğuz Avdan, Türkiye’nin ilk petrol mühendisi. 1937 yılında Maden Tetkik Arama’nın bursu ile Amerika’ya gidiyor. Geri dönüyor, zorunlu hizmeti var harp sonrasında, Batman’da çalışıyor rafinerici olarak. Annemle evleniyorlar ve ne yazık ki ilk bebeklerini kaybediyorlar doğumda, annemle babam arasında kan uyuşmazlığı var. Annem bana hamileyken babama bir Amerikan petrol mühendislik şirketi iş teklifinde bulunuyor. Annem ile aralarındaki kan uyuşmazlığından ötürü ikinci bebeğin doğumunda da sorun olmasından korktuğu için babam bu iş teklifini kabul ediyor ve ben doğmadan Amerika’ya göç ediyorlar. 1953 yılında doğuyorum. Doğduktan hemen sonra kuvöze alınıyorum. Rahmetli kardeşimin de benim de kanımız değişiyor ilk doğduğumuzda. O zamanlar o yöntem de yeni bir yöntem, 52’de falan çıkan bir yöntem. Onun için hep söylüyorum, ben hayatta olmam için gerekli olan teknolojiden bir yaş küçüğüm. Çocukluğumun, ilk 11 yılı Amerika’da çok mutlu geçiyor. Sonra babamın işi sebebiyle 2 yıl Fransa’da yaşıyoruz ve çok kötü bir araba kazasında annemi kaybediyoruz. Bundan ötürü her zaman emniyet kemeri bağlamanın önemini dile getiririm... Türkiye’ye ilk gelişim 13 yaşımda oluyor. Ben o zamanlar masa başı Türkçe diyeceğim, yani mutfak sohbetlerine yetecek kadar, Ayşegül kitaplarından Türkçe öğreniyorum ve 9’uncu sınıfa Üsküdar Amerikan’a başlıyorum. Lise hayatım çok zorlu geçiyor, 1967 yılı, çok çok zor yıllar. Anneciğimi kaybetmişim, kültürel adaptasyon, lisanım zayıf, okul çok zor. Fakat, anneannem olsun, teyzem olsun ailem böyle kucaklayıcı ve benim kişiliğim de Türkiye’ye çok uygun, yani aile ilişkileri falan; o tarafını çok sevdim. Sonra Boğaziçi Üniversitesi olan, o zamanki Robert Kolej’in ayrı bir sınavı var. ÖSS olsaydı hayatta Boğaziçi’ne giremezdim. Ama o zamanlar Boğaziçi’ne girmenin ayrı sınavı vardı, referans mektupları istiyorlar ve karnenize bakıyorlardı. 9. sınıfta hiç unutmuyorum Türkçe hocamdan, ilk Türkçe kompozisyondan 6 aldığımda, rahmetli Perizat Hocam sınıfa 6’yı şöyle çevirip bakın “bu Nakiye için 9’dur” diyor. Türkçe Hocamdan karnemdeki notların niye düşük olduğunu anlatan bir referans mektubu alıyorum ve Robert’e giriyorum. Ben Robert’i, (orada okurken adı Boğaziçi oldu) üçüncülükle bitiriyorum, yani başarılı bir öğrenciydim.

Bu yoğun ve başarılı eğitim hayatınızda sosyalleşmeye fırsatınız oluyor muydu, nasıl evlendiniz, flörtleriniz oldu mu?


NAKİYE BOYACIGİLLER- Boğaziçi Üniversitesi’ne başladığımda Ziya ile tanıştık, birinci sınıfın yazında da flört etmeye başladık, o sırada 17 yaşındaydım. Hatta kızlarım “ilk aşkınla kalkıp evlendin diye” dalga geçiyorlar benimle. Ziya ile ben şanslıyız, beraber büyüdük diyebilirim. Dışarıdan bakıldığında çok farklı görünürüz, o gayet ağır başlı, sessiz, ben ise tam aksi çok hareketli. Ama temel değerlerimiz çok benzer, hayatta istediğimiz şeyler çok çok yakın, o açıdan şanslıyım yani. Eğitime dönersem, çok erken yaşta akademisyen olmak istediğime karar verdim. Sanırım Boğaziçi’nde ikinci sınıftayken, bütün hayatımı bir üniversitede geçirsem çok mutlu olurum diye düşündüm.

Ne kadar güzel, 18  yaşında hayatta ne istediğinizi biliyordunuz.

NAKİYE BOYACIGİLLER-  Evet erken yaşta karar vermek işime yaradı. Fakat çok küçüktüm.. Amerikan sisteminden Türkiye’ye dönünce ve hiç hazırlık da okumadığım için, lisede en küçüktüm, Boğaziçi’ndeki en küçük kişiydim, mezuniyet sınıfımda da öyle. Sonra MBA’e gittim, orada da sınıfımın en küçüğüydüm. 21 yaşında elimde master derecem vardı, yani o kadar erken yaşta halletmiştim bu işleri.

Fakat master derecemi aldıktan sonra akademik kariyer yapmak istememe rağmen hocalarımın da önerisiyle iki yıl IBM’de çalıştım. Hocalarım; “sen bir işletme fakültesinde çalışacaksın, önce git biraz iş dünyasını tanı” dediler. IBM’de çalışırken akademik kariyeri gerçekten istiyor muyum, yoksa iş dünyasını tanımayıp, bir tek o dünyayı tanıdığım için mi istiyorum? Sorusunun cevabını gördüm. IBM fevkalade güzel bir şirket, çok da mutluydum  fakat bu kadar yoğun iş temposunda insanın okumaya vakti olmuyordu. Akademik kariyeri istememim bir sebebi de, etrafımda kitaptan keyif alan, okumayı seven insanların olmasından hoşnut olmamdı. İki yıl IBM’de çalıştıktan sonra gerçekten akademik kariyer istediğimden emin oldum ve Berkeley’e başvurdum, doktoramı orada yaptım.

Hayatımla ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. Ben, annemi çok erken yaşta kaybettim ama, çok mutlu bir çocukluğum oldu. Bunu da hep şöyle düşündüm; mutlu bir çocukluk bir altın bileziktir, insanın çok ciddi bir sermayesidir, yani tüm yaşamın boyunca bozdur bozdur harca. Kendi çocuklarıma da onu vermeye çalıştım. Çocukların anne, babaları tarafından sevildiklerine inanmaları ve mutlu bir çocukluk yaşamaları, insanın hayatta bir sürü zorluklar ile baş etmesini sağlıyor.

Kardeşimi de ben çok erken, 26 yaşında kaybettim maalesef, yaşamımda iki tane çok acı olay başıma geldi. Onun için, öğrencilerime hep söylediğim bir şey var. Dışarıdan baktığınızda mutlu bir evlilik, güzel bir kariyer, yurt dışında çalışmalar, yaşamalar falan, ne güzel, Nakiye’nin hep hayatı güzel olmuş diyebilirsin, ama çok acı dönemleri de oldu hayatımın. İşte hayat bu, artılarıyla, eksileriyle de...

Acılarıyla, mutluluklarıyla olduğu gibi hayatı kabul edip yola o şekilde devam etmek gerekiyor.

NAKİYE BOYACIGİLLER-  Evet öyle. Bundan da bir hayat dersi var: Hayat zaten hepimize çok kötü darbeler indirebiliyor, onun için insan olarak birbirimize kötülük yapmamalıyız.

Güzel bir inanış, ben de yürekten katılıyorum. Ziya Bey ile kaç yıllık evlisiniz?


NAKİYE BOYACIGİLLER-  1975’te evlendik, bu yaz 38 yıl olacak. Şimdi 37,5 yıllık evliyiz. Şaka gibi. Bütün bu yıllar içinde  Ziya ile zorluklarımız, sorunlarımız olmadı değil, oldu elbette. Ama bizim şansımız, birbirimizi çok seviyoruz, temel değerlerimiz de ortak... Bence zamanın gençleri çok erken pes ediyorlar. İnsanın annesi, babası ve kardeşleriyle zaman zaman, yakın dostlarıyla sorunları olabiliyor, bunları oturup tartışarak, konuşarak çözeceksin. Hemen, “aaa olmadı, tamam ben kapı dışarı çıkıyorum” dememek lazım. Ama öte yandan da uğraşıp olmayınca da bırakmayı bilmek lazım. Bu da gençlere evlilik konusunda bir öneri olsun.

Mesela evde bir şey olsa gözden çıkaramayacağınız özel eşyanız nedir?

NAKİYE BOYACIGİLLER- Anneciğimi erken yaşta kaybettiğim için ondan bana hatıra olan şeyler, fotoğraflar elbette, onlar çok kıymetli. Yangında ilk kurtarılacak şeyler, artık bunları anlatan CD’ler filan var, biraz daha geleneksel oldu ama, yine de fotoğraflar önemli. Ben bir de çocukluk kitaplarımı saklarım. Ben hamileyken, çocuklarım doğmadan önce, küçükken okuduğum kitapları alıp bir kenara koyuyordum. Hiç unutmuyorum, herhalde 5 veya 6’ncı sınıftaydım, belki daha erken, bilmiyorum, Hint masalları, böyle büyük bir kitap, bir yerden annem almıştı. Geçen, geçen dediğim çok yıllar oluyor, onu bulduğumda çok mutlu oldum, çünkü o benim için çok güzel bir kitaptı, onu çok severdim. Çocukluk kitaplarım ve fotoğraflar sanırım, bir de annemden kalma çok az, birkaç tane takı var, onlar da benim için çok değerli. Bir de tablolarım var, yine anneciğimin almış olduğu bir-iki tane tablo var.  Paris dönemimizden bir-iki tane Avni Arbaş ve Nuri İyem’imiz var, o annemin döneminden, onlar benim için çok değerli.

Kızlarınız Belkıs ve Esen ile ilişkiniz nasıl? Annelerini nasıl tanımlarlar?

NAKİYE BOYACIGİLLER- Çok güzel bir ilişkim var kızlarımla. Sanırım annemi erken yaşta kaybettiğim için anne olmaya çok hevesliydim. Hem bir mesleğim olacağını hem de  anne olacağımı düşündüm. Hiçbir zaman birini olup diğerini olamam diye düşünmedim.  Genç arkadaşlarıma hep söylerim, anne de olabilirsiniz, kariyer sahibi de…

Kızlarım beni iyi tanırlar diye düşünüyorum.  Beraber olmayı çok seviyoruz, onlarla güzel bir ilişki oluşturduk diye düşünüyorum. Elbette  ki ilk ilişkimiz anne-kız ilişkisi, ama arkadaş gibi birbirimizle zaman geçirmekten memnunum. Tabii kendi arkadaşları var, her daim bizimle birlikte olmayı istemiyorlar, Kızlarımın ikisi de Amerika’da doğdu ve büyüdü ama Türkiye’de yaşamak istiyorlar. Şu anda ikisi de yüksek lisans yapıyor, hayat ne gösterir belli  olmaz ama ikisinin de şimdiki planları buraya yerleşmek.

Anne olarak iki iyi insan yetiştirdiğimi düşünüyorum; benim için en önemlisi buydu. İnsanlara karşı saygılı ve sevgi dolu, genelde dışarıdan aldığım geri bildirimler de hep öyledir kızlarımızla ilgili, o da insanı mutlu ediyor.  Gurur duyuyorum kızlarımla.

Yani kızlarınızla hem arkadaş, hem anne, hem dostsunuz.
NAKİYE BOYACIGİLLER- Güzel bir ilişkimiz var, nazar değmesin diyeyim.Çalışan genç annelere küçük bir öğüdüm olabilir. Kızlarım ilkokuldayken “anneciğim keşke sen de bazı anneler gibi hep evde olsan” derlerdi. Ama ortaokul, lise çağına geldiklerinde iş hayatımda, yaptıklarımla gurur duymaya başladılar. Annelerinin dekan olması hoşlarına gidiyor.

Devam edecek...

 



“Tetikte” ve “Adım Adım”

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Selim Birsel’den iki sergi birden
Güney, Güneydoğu ve Ortadoğu coğrafyasından izlenimler ışığında
“Tetikte” ve “Adım Adım”


Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, sanatçı Selim Birsel iki farklı mekanda eş zamanlı olarak iyi ayrı sergisi ile sanatseverlerin karşısına çıkıyor.

“Tetikte” başlıklı sergisi DEPO’da 2-31 Mart tarihleri arasında, “Adım Adım” başlıklı sergisi ise Egeran Galeri’de 7 Mart – 20 Nisan tarihleri arasında gezilebilecek.

Selim Birsel sergilerini şu sözlerle anlatıyor:
““Tetikte” ve “Adım Adım” başlıklı sergilerim 2008’den beri daha fazla heyecan duyduğum ve araştırmalarımı yoğunlaştırdığım hem yakın ama aynı zamanda uzak gelebilecek Güney, Güneydoğu ve Ortadoğu bölgelerine yolculuklarımın bende bıraktıkları veya oralardaki izlenimlerimden kaynaklanıyor. Bu coğrafyalar sırasıyla Lübnan, Diyarbakır, Mardin ve Kıbrıs.
DEPO’daki “Tetikte” Lübnan’da bir bahçede gömülmüş bir tarihi eşelemek, Diyarbakır’dan Halfeti’ye siyah gül aramaya gitmek, halen günümüzde olduğu gibi çıkışı bilinmeyen, Doğu renklerine bürünmüş bir labirent içinde kaybolmak ve ‘atılan topların’ hedef bulmaması etrafında toplanıyor.



Egeran Galeri’deki “Adım Adım” son iki yıldır birkaç kere gidip çalıştığım ve çalışmaya devam ettiğim Kıbrıs üzerine yoğunlaşıyor. Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de bir korsan yuvası oluşu; Rum, Osmanlı, Türk, İngiliz nüfusu ve adanın Rum / Türk olarak iki ayrı ülkeye bölünmesi; bugünkü bölünmüşlüğün çıkmazları… “Adım Adım” benim için uzun soluklu bir araştırma konusu olan Kıbrıs’ın, 1974 çocukluk yıllarımın bugün bende bıraktığı izlerin ve anıların ilk eskizlerini içeriyor.”

Bu iki sergi süresi içerisinde Selim Birsel’in 2008’den bu yana “Haberler İzlenimler” başlığı altında yolladığı fotoğrafları içeren bir sanatçı kitabının da tanıtımı yapılacak.

Selim Birsel, halen Arter’de devam etmekte olan “Haset, Husumet, Rezalet”grup sergisinde yer alıyor (24 Ocak – 7 Nisan) ve “Gece” başlıklı kişisel sergisi ile Ankara’da m1886 Sanat Projeleri’ne konuk oluyor (2 Şubat – 10 Mart). Egeran Galeri tarafında temsil edilen Selim Birsel 1999 yılından bu yana Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.
 
Görseller: Sanatçı ve Egeran Galeri, İstanbul’un izniyle / Courtesy of the artist and Egeran Galeri, Istanbul

 Selim Birsel’den birbirine bağlanan iki sergi

DEPO “TETİKTE” 2 Mart – 31 Mart 2013
Lüleci Hendek caddesi, no. 12, Tophane, İstanbul
Ziyaret saatleri: 11:00 - 19:00 (Salı - Pazar)
Tel: 212 292 39 56 – depo@depoistanbul.net
www.depoistanbul.net

Egeran Galeri “ADIM ADIM” 7 Mart – 20 Nisan 2013
Kemankeş Mahallesi, Tophane İskele Caddesi, no 12A, Beyoğlu, İstanbul
Ziyaret saatleri: 11:00 - 18:00 (Salı - Cumartesi)
Tel: 212 251 12 51 – info@egeran.com
www.egeran.com

Öncesi ve Sonrası ile Değişmek

Değişim Programları Son Başvuru Tarihi: 01 Mart 2013 Cuma

“NEDEN DEĞİŞMEK? NASIL DEĞİŞMEK?”
• "Yurtdışında eğitim"in gerçek anlamını yerinde keşfet!
• Dünyanın en prestijli üniversitelerinde eğitim alma fırsatı yakala!
• Farklı alanlarda ders alma imkanı yakala!
• Turist olmanın bir adım ötesine geç!
• Eğitim hayatını uzatmadan/ertelemeden es zamanlı gezmenin, keşfetmenin, eğlencenin tadını çıkar!
• Yurtdışında bir kurumun öğrencisi ol!
• Kendini ve başka kültürleri anlamayı & dinlemeyi öğren!
• Uluslararası network'ünü kur!
• Kendine güven - sınırlarını zorla!
• Kariyerine bir yıldız daha ekle!


“NEREDE DEĞİŞMEK? – GÖRÜLESİ YERLER & GİDİLESİ OKULLAR”
Queen’s School of Business (KANADA)
Institut D'etudes Poltiques de Paris - Sciences Po (FRANSA)
Copenhagen Business School (DANIMARKA)
Universita Bocconi (ITALYA)
Boston University (ABD)
Sungkyunkwan University (KORE)
Erasmus Universiteit Rotterdam (HOLLANDA)
Drexel University (ABD)
Universidad Politecnica de Madrid (ISPANYA)
Uppsala Universteit (ISVEÇ)
University of Exeter (INGILTERE)

36 farklı ülkede 162 farklı kurumdan sana uygun olanı seç ve kendi serüvenini başlat!
Araştırmak, keşfetmek ve kendi yolunu çizmek için:  http://iro.sabanciuniv.edu/partners/exchange_agreements

“DEĞİŞİM İÇİN İLK ADIMINI AT!”
2013-2014 yılında sen de değişimin bir parçası olmak ve gerçek “sana” bir şans vermek istersen yapman gereken çok basit!
1 MART 2013 CUMA gününe kadar http://erasmus.merlon.com.tr/sabanci/ linkini tıklayarak başvurunu yapman yeterli…



“DEĞİŞİM VE SONRASI”
Değişim programları süresince sadece yeni ülkeleri ve kültürleri keşfetmek, dünyaca ünlü bir eğitim kurumunda eğitim almak veya yeni insanlar tanımak ile yetinme! 

Daha önce değişime katılan Sabancı öğrencileri neler yapmış?
• Değişime katılan birçok Sabancı Üniversitesi öğrencisi yüksek lisans tercihlerini lisans seviyesinde gittikleri değişim okullarından yana kullandılar.
• “John Hopkins”’te doktora fırsatı yakaladılar!
• “Prosche”’de staj yaptılar!
• “JP Morgan – Londra”’da işe alındılar!
“SEN” de neler yapabileceğin göster ve değişime fırsat ver!

Öğrencilerimizden 'Rektöre Mesaj'

Rektörümüz Nihat Berker 23 Şubat Cumartesi günü Show TV'de yayınlanan Üniversite Medya Programına konuk oldu.

Cezaevi Gönüllülerinin Sertifika Töreni

Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında gerçekleştirilen, Maltepe Cezaevi personeline, Sabancı Üniversitesi çalışanlarının gönüllü verdiği eğitimlerden oluşan programın ilk dönemi 22 Şubat Cuma günü tamamlandı.

Eğitim alan ilk grupta yer alan 103 kişiye sertifikalarını vermek üzere 26 Şubat Salı günü 12:30 da Sinema salonunda bir sertifika töreni düzenleniyor

Eğitime katılanlara sertifikalarını vermeden önce, gönüllü eğitim veren akademisyenlerimize de plaketleri Genel Sekreterimiz Haluk Bal ve İK Direktörümüz Fatma Onat tarafından verilecek.

Tören, TDP Yöneticisi Zeynep Bahar Çelik'in giriş konuşması ve cezaevi müdürü Naci Yıldız'ın konuşmasından sonra, plaketlerin ve sertifikaların verilmesi ile 13:30'da sona erecek.
Tarih: 26 Şubat 2013, Salı
Saat: 12: - 13:30
Yer: Sinema Salonu

Pakistanlı Münazara Şampiyonları Kampüste

Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ofisi’nin, Pakistan’da düzenlediği 2. liselerarası münazara yarışmasının kazanan öğrencileri danışman öğretmenleri ile Sabancı Kampüsünde ağırlandı.

Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ofisi’nin Pakistan’da bu yıl 2.sini gerçekleştirdiği Liselerarası Münazara Yarışmasını kazanan öğrenciler lise yöneticileriyle beraber 15-16-17 Şubat tarihlerinde Sabancı Üniversitesi’ni ziyaret ettiler. Öğrenciler ve danışman öğretmenler, kampüs turunun yanısıra,  derslere katılma ve SUNUM’u yakından görme fırsatı buldular. Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Nakiye Boyacıgiller ile öğlen yemeğinde tanışma ve sohbet imkanı bulan öğrenciler ve öğretmenler, uluslararası öğrenciler adına konuşya yapan MBA öğrencisi Mariam Hamid Shafiq’in Sabancı Üniversitesi ve İstanbul’da yaşamla ilgili sunumunu dinlediler.
İstanbul gezisi sırasında rehber eşliğinde Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Kapalı Çarşı gibi tarihi mekanları gezerken, Taksim ve Bağdat Caddesi gibi önemli merkezleri de gördüler.

Lyceum School, Nixor College, St.Patricks High School gibi Pakistan’ın önde gelen Pakistan’ın önde gelen liseleri arasındadüzenlenen 2. Liselerarası münazara yarışmasının ön elemeleri 14-18 Ocak 2013 tarihleri arasında yapıldı.Yarışma finali, 19 Ocak 2013 tarihinde Karachi Sheraton Otel’de gerçekleşti. Bu seneki yarışmanın konusu “Turkey: A model for the developing countries” idi.Yarışmanın finalinde, Sabancı Üniversitesi Pakistan temsilcisi Danish Ahmad, Uluslararası İlişkiler Ofisi Direktörü Dr. E. Burak Arıkan ve Karaçi Başkonsolosu Murat M. Onart konuşmacı oldular. Kazanan yarışmacılar ve yarışmada final kalan diğer öğrenciler ödüllerini konsolos Murat M. Onart’tan aldılar ve kazanan yarışmacılar Türkiye’de Eğitim Gezisi ile ödüllendirilerek Sabancı Üniversitesi kampüsünde üç gün ağırlanmaya hak kazandılar.

Sanata Zaman Ayırın

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi, sezonun ikinci yarısına perdelerini sanat dolu bir programla 5 Mart'ta açıyor!



SGM Mart ayında; İstanbul Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenen "Yağmur Durduğunda" oyununa, Rock müziğin ünlü sesi Özlem Tekin'in yeni albümünün ilk konserine, bol ödüllü Boğaziçi Caz Korosu'na, Türkiye'de ilk kez Kent Oyuncuları tarafından sahnelenen "Toplu Hikayeler"e, klasik müzik eserlerine farklı bir yorum katan "Doğudan Batıdan" konserine evsahipliği yapacak.

15. Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali'nin İstanbul ayağı kapsamında, Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen "Cesaret Ana ve Çocukları" İstanbul'da sadece Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nde sahne alacak.

Kuruluşundan bu yana, çocukların sanatsal gelişimine de büyük önem veren SGM’de bu ay minik tiyatroseverler Uygur Çocuk Tiyatrosu tarafından sahnelenen "Pamuk Prenses Mikroplar Ülkesinde" isimli oyunu izleme fırsatı bulacaklar.

Bu keyifli programın biletlerini 19 Şubat'tan itibaren biletix gişelerinden ve Sabancı Üniversitesi'ndeki SGM Bilet Satış Gişesinden alabilirsiniz!

Ulusal Lojistik ve Tedarik Zinciri Kongresi

Aksaray Üniversitesi ve Lojistik Derneği (LODER) işbirliği ile 16-18 Mayıs 2013 tarihleri arasında 2. Ulusal Lojistik ve Tedarik Zinciri Kongresi "Sürdürülebilir Kalkınma İçin Kentsel Lojistik ve Lojistik Merkezler" teması ile birçok medeniyetin merkezi ve tarihi İpek Yolu'nun kavşak noktası olan ve geleceğin önemli bir lojistik merkezi adayı olan Aksaray' da düzenleniyor.



Kongre, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi konularında mesleki ve bilimsel
gelişime katkıda bulunmak, konuyla ilgili akademisyen ve profesyonelleri bir araya getirerek, görüş alışverişinde bulunmalarını sağlamak amacıyla düzenleniyor.

Ayrıca, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi alanında ülkemizin sorunlarına yönelik araştırmalar yapılarak sonuçlarının paylaşımı da önemli kongre hedeflerden biridir. Dolayısıyla kongre, bu alanda çalışan araştırmacı, akademisyen ve uygulamadaki paydaşların bilgi, birikim ve deneyimlerini paylaşabilecekleri bir platform olacak. Kongrede, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda geniş bir yelpazede çeşitli mesleki ve bilimsel sunumların yanı sıra özel ve davetli konuşmacıların sunumlarına ve bazı özel oturumlara yer verilecek. Kongrede sunulan tüm bildiriler kongre kitabında yer alacak ve seçilen bildiriler LODER Lojistik Dergisi başta olmak üzere çeşitli akademik hakemli dergilerde yayınlanacak.

“Bağımsız Kadın Direktörler Projesi”ni anlattı

Melsa Ararat “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi”ni anlattı


 
Daha çok kadın yöneticinin yönetim kurullarında yer almasını sağlamak amacıyla yürütülen “Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın İçin Şirketlerarası Mentorluk Programı”nın mentileri Turkcell ev sahipliğinde bir araya geldi ve bu alanda yürütülen bir başka çalışma olan “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi”arasında ilk kez bir buluşma gerçekleşti. Toplantıda iki proje arasında güç birliğine gidileceği konuşuldu.
 
Praesta Türkiye tarafından Forbes Türkiye işbirliği ile başlatılan “Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın İçin Şirketlerarası Mentorluk Programı”nın, 12 Şubat 2013, Salı günü Turkcell’in evsahipliğinde gerçekleşen menti buluşmasında konuşmacı olan Melsa Ararat “Bağımsız Kadın Direktörler” Projesi ile ilgili bilgi verdi. 

“Yeterli sayıda nitelikli kadın var”
 
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve Bağımsız Kadın Direktörler Projesi Direktörü Prof. Dr. Melsa Ararat projenin, halka açık şirketlere üçte bir oranında bağımsız yönetim kurulu üyesi kotası getiren SPK düzenlemesinin uygulanmasında, kadın üyelere öncelik verilmesini sağlamakamacıyla hayata geçirildiğini belirtti. Bugün halka açık 412 şirketin sadece 218’inin yönetim kurulunda kadın olduğunu belirten  Ararat, bu kadınların çoğunun da aile fertleri veya hissedar olduğuna dikkat çekti. SPK düzenlemesini fırsat olarak gördüklerini belirten Ararat, Tebliğe göre yaklaşık 190 kadın adaya ihtiyac olduğunu ve en önemli çözümün   kota uygulaması olduğunu söyledi. Türkiye’de yönetim kurullarında yer alabilecek nitelikte cok sayıda kadın yöneticinin olduğuna dikkat çeken Ararat, “Projemiz kapsamında yaptığımız çalışmayla halka açık şirketlerin yönetim kurullarında görev alabilecek 260 yetkin ve yetenekli kadın öne çıktı. Kısa sürede bu rakama ulaştık, bu havuzungelişmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Projenin stratejik ortağı Egon Zehnder’den Murat Yeşildere de basta işbirliğine açık olmak, harmoni yaratabilmek olmak üzere kadınlara özgü özelliklerin yönetim kurullarına çok önemli katkılar sağlayabileceğini kaydetti. Ayrıca SPK’da belirlenen ideal durumla mevcut durumda aranan üye profili arasında farklılıklar bulunduğunu, yürütülen projelerle bunun azalacağını umduğunu belirtti. Yine Egon Zehnder'den Ayşe Güçlü Onur, her iki projenin konu hakkında farkındalık yaratmak için ortak çalışmalar yapabileceklerini kaydetti.

Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (YDS)

Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (YDS) İlkbahar Dönemi başvuruları 18 Şubat – 27 Şubat 2013 tarihleri arasında yapılacaktır.

Sınav tarihi 07 Nisan 2013’tür.

Bu sınava,

  • Doçent adaylarının,*
  • Doktora adaylarının / sanatta yeterlik başvurusunda bulunacak adayların            girmeleri gerekmektedir.
  • Yüksek lisans programlarına girmek isteyen adaylar da (lisans programı mezunu ile lisans programramında okuyan öğrenciler) bu sınava girebilirler. İlgili üniversiteden yüksek lisans programları için YDS sınav sonuçlarının kullanılıp kullanılamayacağını öğrenmeleri gerekmektedir.  

*Daha önceden KPDS ve ÜDS’ye girmiş doçent adayları için, bu sınavların sonuçlarında geçerlik süresi aranmamaktadır.  Bilgi için ÜAK’nın internet sayfasına bakabilirsiniz.

Sınav merkezleri:

  • Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce veya Rusçadan sınava başvuran adaylar: Sınav merkezi tercihleri adayların adres illeri veya adres iline yakın sınav merkezleri olarak sınırlandırılmıştır. Buna göre adaylar sınav merkezi tercihlerini yaparken; eğer adres illerinde sınav yapılıyorsa bu sınav merkezini, adres illerinde sınav yapılmıyorsa ÖSYM tarafından belirlenen yakın sınav merkezlerini tercih edebileceklerdir. Adayların Adres İline Göre Tercih Edebilecekleri Sınav Merkezleri ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr İnternet adresinde "YDS Başvuru Bilgileri" alanı içinde yer almaktadır. Sınav Merkezi Tercihi alanında sadece sistem tarafından izin verilen sınav merkezlerinden biri tercih edilebilir.
  • Bulgarca, Farsça, İspanyolca, İtalyanca veya Yunancadan sınava başvuran adaylar: Sınav merkezi tercihi olarak Ankara’daki 3 sınav merkezinden birini tercih edebileceklerdir [061 Ankara-Altındağ-Mamak, 062 Ankara-Çankaya, 063 Ankara-Kuzey (Keçiören/Yenimahalle/Etimesgut/Sincan )].

Kılavuz dağıtımı yapılmayacaktır. Adaylar, başvuru süresi içinde http://www.osym.gov.tr adresinden aşağıdaki bilgilere ulaşabilirler.

  • Başvuru Kılavuzu
  • Aday Başvuru Formu
  • Başvuru Merkezleri
  • Adres İline Göre Tercih Edilebilecek Sınav Merkezleri
  • Başvuru İşleminde Adayların İzleyeceği Yol

Sınav Ücreti: 50 TL

Başvuru Hizmeti Ücreti: 3 TL

Yeni Şifre Edinme Ücreti: 2 TL

Sınav Ücretinin Yatırılacağı Yerler: T. Halk Bankası, T. Vakıflar Bankası, T.C. Ziraat Bankası, Akbank, Kuveyt Türk Katılım Bankası, Türk Ekonomi Bankası ve  Denizbank’ın tüm şubeleri ve internet sayfaları, tüm PTT İş Yerleri

a ) İnternet ile bireysel başvurular

Son iki yılda (2011, 2012) yapılan sınavlarından birine başvuran adaylar, YDS başvurularını isterlerse bireysel olarak internet aracılığıyla yapabilirler. Bu adayların T.C. Kimlik/Y.U. Numarası ile şifrelerini girmeleri, YDS sınavını seçerek mevcut bilgilerini kontrol etmeleri, kimlik bilgileri dışında istenilen bilgi alanlarını güncellemeleri ve varsa eksik bilgilerini tamamlamaları gerekir. Ayrıca başvuru işlemi tamamlandıktan sonra Aday Başvuru Kayıt Bilgileri dökümünü yazıcıdan alıp kontrol etmeleri ve bu belgeyi saklamaları gerekir.

b ) Başvuru merkezi aracılığıyla yapılacak başvurularda, başvuru merkezine gelmeden önce;

Aday Bilgi Formunun eksiksiz ve doğru olarak doldurulmuş olması,

Sınav ücretinin bankaya yatırılmış olması ve belgesinin adayın yanında bulunması,

Adayların; fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgesini yanlarında bulundurmaları gerekir.

YDS başvuruları için, İnsan Kaynakları birimi 1034 no’lu odadan Serpil Gürbüz ile iletişime geçebilirsiniz.     (0 216 483 9082) 

Saygılarımızla,

İnsan Kaynakları

Abone ol