Ana içeriğe atla

Graphene Week 2017 Atina’da gerçekleşti

Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) araştırmacılarından Burcu Saner Okan 25-29 Ekim 2017’de Grafen Amiral Gemisi projesi kapsamında Atina’da düzenlenen Graphene Week 2017’ye davetli konuşmacı olarak katıldı. 700 kişinin katıldığı, 30 davetli konuşmacının bulunduğu ve 400 poster sunumunun yapıldığı Avrupa’nın en büyük grafen konferansı olan Graphene Week konferansına dünyanın birçok yerinden yüksek bir katılım oldu. 

Burcu Saner Okan, Sabancı Üniversitesi bünyesinde kurulan start-up şirketi Nanografen ile Farplas A. Ş.’nin ortak yürüttükleri ve 2018’de seri üretim yapmayı planladıkları çalışmayı konferansın Inovasyon Forum kısmında “grafenin ticarileştirilmesi” bölümünde anlattı. Bu çalışma kapsamında atık lastikten elde edilen grafen, seçilen otomotiv plastiklerinin içerisine entegre edilerek hafif ve dayanımı yüksek malzeme üretimi gerçekleştiriyor. 

Grafen Week 2017’de ayrıca, Nanografen şirketi tarafından nanomalzemelerinin hazırlandığı, Akıneri Müzik Aletleri firması ile beraber üretilen ve satışa sunulan grafen katkılı klarnet büyük ilgi gördü. 

Grafenin ticarileşmesine yönelik çalışmalar Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Nanografen’in kurucu ortağı Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu ve SU-IMC Araştırmacısı Dr. Jamal Seyyed Monfared Zanjani’nin katkıları ile gerçekleşti. 

İPM – Mercator Araştırma Programı’nın yeni dönemi başladı

Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren İstanbul Politikalar Merkezi’nin, Sabancı Üniversitesi ve Stiftung Mercator işbirliğiyle hayata geçirdiği Mercator – İPM Araştırma Programı’nın 6’ncı dönemi, araştırmacıların ve İstanbul Politikalar Merkezi - Sabancı Üniversitesi ve Stiftung Mercator Girişimi’nin konuklarının katıldığı etkinlikle başladı. Düzenlenen hoş geldiniz etkinliğinde yeni dönem araştırmacılar ve konuları tanıtıldı.

Bu yıl 6’ncı yaşına giren İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) - Sabancı Üniversitesi ve Stiftung Mercator Girişimi kapsamındaki Mercator – İPM Araştırma Programı’nın yeni dönemi program araştırmacılarının tanıtımıyla başladı. İstanbul Deniz Müzesi’nin tarihi atmosferinde gerçekleşen tanıtım gecesinde, açılış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İPM Direktörü Fuat Keyman ve Stiftung Mercator Danışma Kurulu Başkanı Rüdiger Frohn yaptı. 

Fuat Keyman: “Bağlantılılık, üretkenliğimizi ve politikalarımızın etkisini artırıyor”

Etkinliğin açılışında konuşan ve Türkiye – Almanya arasındaki ticari, toplumsal ve kültürel ilişkilerin geçmişine ve bugününe değinen Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İPM Direktörü Fuat Keyman, 6’ncı yılına giren İPM Burs Programı’nın bu yıl Avrupa Birliği, Türkiye ve Almanya ilişkileri, iklim değişikliği başlıklarıyla faaliyetlerini sürdüreceğini belirtti. Araştırma programlarında bu tür işbirliklerinin önemini de vurgulayan Keyman, “Bağlantıda olma durumumuz, üretkenliğimizi artırır. Ne kadar bağlantıda kalırsak, o kadar etkili politikalar üretiriz. İçe kapanma, bizi kültürel, toplumsal ve politik yoksulluğa götürür” diye konuştu. 

  

Rüdiger Frohn: “Politika üretmek artık daha zor, ama daha önemli”

Stiftung Mercator Danışma Kurulu Başkanı Rüdiger Frohn ise konuşmasında İPM – Sabancı Üniversitesi – Stiftung Mercator Girişimi’nin kurulduğu dönemden bu yana çok şeyin değiştiğine işaret etti. Geçen yıllar boyunca politika üretmenin daha da zorlaştığını belirten Frohn, “Fakat bu durum, işimiz olan politika üretimini daha da önemli kıldı” dedi. 

Açılış konuşmalarından sonra, programın 2017 – 2018 döneminde yer alacak kıdemli araştırmacı Atila Eralp ve araştırmacılar Gabriele Cloeters, Banu Karaca, Souad Osseiran, Simon Waldman, Pınar Ertör - Akyazı, ve Barış Karapınar’ın konularını özetledikleri videolar gösterildi. 

İklim değişikliğinden, toplumsal cinsiyete geniş bir yelpaze

Programda bu yıl da araştırmacılar, iklim değişikliğinden mültecilerin entegrasyonuna, kültür politikalarından toplumsal cinsiyete uzanan geniş bir yelpazede çalışmalarını sürdürecek. Mercator – İPM Araştırma Programı, Türkiye ile Almanya arasındaki akademik, politik ve toplumsal bağları geliştirmek amacıyla içinde yer aldığı İstanbul Politikalar Merkezi - Sabancı Üniversitesi ve Stiftung Mercator Girişimi’nin en önemli unsuru.

YBF, İş Analitiği Atölye Çalışması’nın evsahibi oldu

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi, İş Analitiği Atölye Çalışması’nın ilkine evsahipliği yaptı. Atölye çalışması, 13 Ekim 2017, Cuma günü Sinema Salonu’nunda gerçekleşti.


Atölye çalışmasının açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Füsun Ülengin yaptı. Füsun Ülengin günümüzde giderek büyüyen iş analitiği eğilimine tanık olunduğunu belirterek sözlerine başladı. İş analitiğinin; istatistik, matematik, ekonometri, simülasyonlar, optimizasyonlar veya ticari kuruluşların daha iyi kararlar almasına yardımcı olmak için diğer teknikleri uygulayarak verilerden bilgi edinme kabiliyetini içerdiğini söyledi.


Gerçek dünya sorunlarının büyük veri içerdiğine dikkat çeken Ülengn, büyük veriler olmadan yapılan analizlerin yalnızca matematiksel ve istatistiksel araçlar ve uygulamalar olduğunu vurguladı. İş anatiliğinin, bilgi toplamak ve bilgiyi istihbarata dönüştürme yeteneğini yaratan günümüz bilgisayar gücü ile büyük veri ve analitik kombinasyonu olduğunu sözlerine ekledi.  İşte bu çalıştayda iş analitiklerinin farklı sektörlerde kullanımını ve yeni yöntemlerin uygulanmasını analiz etmeye karar verdik.

Açış konuşmasının ardından, SAS Gelişmiş Analitik Ar-Ge Kıdemli Direktörü Gül Ege’nin yapacağı ana tema konuşmasına geçildi. Gül Ege, İleri Analizin İş Değeri ve Güncel Eğilimler hakkında konuşacak ve birden fazla işletme alanından örnekler sundu, yeni veri kaynaklarının zorluklarını, akış performansı gereksinimlerini tartışacak veri ve teknoloji ve hesaplama yenilikleri tarafından yaratılmış potansiyelinden maksimum iş değeri gerçekleştirmek için analitik yetenek önemini vurguladı.

Analitik liderliğin, tüm işletme alanlarında rekabet avantajı yarattığını belirten Gül Emre,
ölçek, doğa ve veri hızının artması, analitik yeniliklere olan ihtiyaç nedeniyle algoritmaların ve teknolojinin kritik hale geldiğini söyledi. Gül Emre, veri odaklı iş kararlarının daha hızlı, gerçek zamanlı yakınlarda yeniden gözden geçirilmesi gerekeceğini sözlerine ekledi.

Etkinliğin “Pazarlama Analitiği” başlıklı ilk oturumda; Boğaziçi Üniversitesi’nden Mustafa Gökçe Baydoğan “Analitiğin Gücü: Hazır Giyimde İki Uygulama”, Bilkent Üniversitesi’nden Barış Depecik “Markaların Pazardan Çıkışlarından Kim Yararlanır? Neden?” ve Migros’tan Birol Yüceoğlu “Veri Analitiğini Yayılan Müşteri Eğilim Tahminlerinde Kullanmak: Online Perakendeci İçin Vaka Çalışması” başlıklı birer konuşma yaptılar.

İlk oturumun ardından BonAir tarafından verilen ilk yazılım eğitimine geçildi.

“Yeni Metodlar” başlıklı ikinci oturumda; Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Cem İyigün “Etiketler Yeteri Kadar Bilgilendirici Mi? Yarı Denetimli Olasılıksal Uzaklık Kümelemesi ve Belirsizlik Sınıflandırma”, Bilgi Üniversitesi’nden Deniz Yenigün “Maksimum Korelasyon ve Regresyonda Değişken Seçimi, Mesafe İlişkisi”, Sabancı Üniversitesi’nden Ece Egemen “Sigorta Sektörü için Bağımsız Acente Segmentasyonu” ve Sabancı Üniversitesi’nden Gökhan Göktürk "Sigorta Sahteciliğinin Saptanması: Bir Ağ Modellemesi ve Davranışı Analytics Yaklaşımı” birer konuşma yaptılar.

Öğle arasından sonra SAS tarafından ikinci yazılım eğitimi gerçekleşti.

“Analitikte Sağlık Uygulamaları” başlıklı son oturumda da; Sabancı Üniversitesi’nden Kemal Kılıç “Sağlık Sigortası Şirketlerinin Sözleşme Müzakere Süreçleri için Karar Destek Sistemi”, Koç Üniversitesi’nden Mehmet Gönen “Bayesian İndirgenmiş Seviye Regresyonunu Kullanarak Kanserde Önemli miRNA-mRNA Düzenleyici Programların Belirlenmesi" ve Özyeğin Üniversitesi’nden Enis Kayış “Tarihsel Veri ile Stochastic Ameliyathanesi Çizelgesinin Hazırlanması" üzerine konuştular.

Toplantı TIMI tarafından düzenlenecek son yazılım eğitimi ile sona erdi.

Konferans içinde, lisansüstü öğrencilerinin projelerini poster olarak sundukları bir yarışma düzenlendi. Yarışmayı "Deterministik Doğrusal Eşik Modeli Altında Sosyal Ağlarda Maksimizasyonu Etkilemek" başlıklı poster sunumu ile Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden Furkan Gürsoy kazandı. 

 

Mezunumuz Emmy Jürisi’nde

2001, Executive MBA mezunumuz Özge Bulut Maraşlı "Televizyon Oscarları" olarak bilinen Emmy Ödülleri'nde jürisinde


Sabancı Üniversitesi 2001 Executive MBA mezunu Özge Bulut Maraşlı Televizyon Oscarları” olarak bilinen Emmy Ödülleri'nin bu yılki jürisinde yer alan tek Türk CEO oldu.

Hürriyet Gazetesi’nden Murat Güloğlu, Türkiye'deki dizi sektörünün ne kadar ilerlediğine değinerek Emmy jürisindeki tek Türk CEO olan Kanal D ve Yapım Şirketleri CEO’su Özge Bulut Maraşlı'yı yazdı.

Televizyonculuğun zirvesi sayılan Emmy Ödülleri'ne katılmanın Türkiye için ne kadar iyi olduğunu anlatan Güloğlu'nu yazısı şöyle: 

Ciddi ciddi ihracat kalemi olarak da kayıtlara geçmeye başladı. Sektörün böylesine canlı olması elbette televizyon kurumlarımızın, yapım firmalarımızın ve yan kollarının giderek gelişmesini sağlıyor. Dizilerimizin dünyanın dört bir yanında. Tabii bir de güzeller güzeli memleketimizin dizilerde boy boy gösterilmesi ve ardından gelen turistler. Kültürümüzü yayma ve benimsetme hadisesi de cabası elbette. Bizler bu telaş içindeyken 'televizyon oscarları' olarak bilinen meşhur Emmy Ödülleri'nin bu yılki yarı final jürisinde bir Türk televizyon yöneticisi dikkat çekiyordu. Kanal D ve yapım şirketleri CEO'su Özge Bulut Maraşlı'ydı işte o isim.

Heyecan verici bir durum açıkçası. Televizyonculuğumuzun ve dizi dünyamızın, global anlamda geldiği noktayı gösteren şahane bir aşamanın göstergesidir bu. Yüz milyonlarca insanın izlediği yapımların en iyilerinin seçilmesinden söz ediyorum dostlar. Herhangi bir durum değil yani. Türk medya dünyasının bir çalışanı olarak bu haberden dolayı gurur ve mutluluk duydum. Çünkü Emmy hadisesi, dünya televizyonculuğunun geldiği en zirve nokta. Bu nedenle Türk televizyonculuğunu standartların üstüne taşıyan hem Doğan TV Holding Yönetimini hem de bu onuru Türk Medyası'na yaşatan CEO Özge Bulut Maraşlı'yı yürekten alkışlıyorum.

Darısı diğer sektörlerde fark yaratan Türk firma yöneticilerinin tüm dünyada işte böyle, bu şekilde adını duyurmasında. Gördüğümüz gibi, Türkiye'de çok iyi şeyler de oluyor!

Kaynak: CNN Türk

 

IICEC 8. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu yapıldı

IICEC 8. ULUSLARARASI ENERJİ VE İKLİM FORUMU

GLOBAL ENERJİ YATIRIMLARI: SIRADA NE VAR?

Soldan sağa: Sabancı Üniversitesi Rektörü Ayşe Kadıoğlu, IICEC Direktörü Carmine Difiglio, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, IEA Başkanı ve IICEC Onursal Başkanı Fatih Birol ve Polonya Çevre Bakan Yardımcısı Slawomir Mazurek

SABANCI ÜNİVERSİTESİ KURUCU MÜTEVELLİ HEYETİ BAŞKANI GÜLER SABANCI: 

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ ÇÖZÜMLERİ GELİŞTİRMEDİĞİMİZ SÜRECE SAĞLIKLI BÜYÜMEYİ BAŞARAMAYIZ” 

“ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ İLE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KONULARINA EŞİT AĞIRLIK VERİLMELİ” 

“ENERJİ PİYASAMIZIN ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİ, REKABETÇİLİĞİ VE VERİMLİLİĞİ İÇİN POZİTİF ADIMLARA DEVAM EDİLMELİDİR” 

“ARZ, TALEP, MALİYET, VERİMLİLİK VE TEKNOLOJİ GİBİ DİNAMİKLERE DAYALI FİYATLANDIRMA MEKANİZMASINI KURMALIYIZ” 

“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN ENERJİ SEKTÖRÜNDE YENİ TEKNOLOJİLERE VE İNOVATİF MODELLERE İHTİYAÇ VAR”

 

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK: 

“EKONOMİK BÜYÜMEYE PARALEL ENERJİ TALEBİ ARTIK ÇOK DAHA YOĞUN BİR ŞEKİLDE BATI’DAN DOĞU’YA KAYIYOR” 

ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI (IEA) BAŞKANI VE SABANCI ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL ULUSLARARASI ENERJİ VE İKLİM MERKEZİ (IICEC) ONURSAL BAŞKANI DR. FATİH BİROL:

 “2016’DA KÜRESEL OLARAK TOPLAM 1.7 TRİLYON DOLARLIK ENERJİ YATIRIMI YAPILDI”

 

SABANCI ÜNİVERSİTESİ IICEC DİREKTÖRÜ PROF. DR. CARMINE DIFIGLIO:

“BAŞARILI TEMİZ ENERJİ TEKNOLOJİLERİ, ENERJİ PİYASASINDA REKABETÇİ OLACAKTIR”

 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından her yıl düzenlenen IICEC Uluslararası Enerji ve İklim Forumu’nun 8’incisi bu yıl “Global Enerji Yatırımları: Sırada Ne Var?” temasıyla yapıldı.

Forumun açılış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı; IICEC 8. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu’nda enerji sektörüne global mesajlar verdi. Foruma ev sahipliği yapan IICEC’in “Küresel enerjinin birleştiği yer” mottosu ile küresel olarak tanınmış bir merkez olmasından mutluluk duyduğunu belirten Güler Sabancı, şunları söyledi:

“Hepinizin bildiği gibi, enerji sektörü ekonomik büyüme ve teknolojik gelişimin belkemiği; toplumların yaşamı sürdürülebilir kılması için kilit rolde. Enerji, küresel emtialar, bir çok endüstri alanı, jeopolitik ve toplumların günlük yaşamsal ihtiyaçlarıyla olan bağı ile küresel alanda en stratejik sektörlerden biri. Sürdürülebilir enerji çözümleri geliştirmediğimiz sürece, toplumların refah içerisinde sağlıklı büyümesini başaramayız.” 

Küresel enerji yatırımlarının %90’ından fazlası özel sektörün

Küresel anlamda enerji yatırımlarının %90’ından fazlası özel sektör yatırımcıları tarafından finanse edildiğini hatırlatan Güler  Sabancı, şöyle konuştu:

“Burada anahtar kelimenin “optimizasyon” olduğunu düşünüyorum. Enerji sektörünün çeşitli stratejik öncelikler, finansal kısıtlamalar, çeşitlendirilmiş enerji piyasası modellemeleri ve sahip olunan en gelişmiş enerji teknolojileri kapsamında optimize edilmesi gerekiyor. Bu bağlamda enerji arz güvenliği, rekabet ile ekonomik verimlilik ve sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik konularına eşit ağırlık verilmeli.”

Enerji Bakanlğı’nın elektrik tedarik ağının daha fazla çeşitililiği amaçlayan yerel ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanan stratejisİ ve  doğal gaz tedariğinin gelişmiş güvenliği ve esnekliği konusunda attığı kritik adımların sektör için çok önemli olduğunu belirten Güler Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Yerel ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması için son zamanlarda atılan adımların bir yandan tedarik güvenliğini artırırken bir yandan da cari açığın azaltılması için büyük önem taşıyor. İlaveten Türkiye’nin mevcut üretim kapasitesinin etkin kullanımı ve yerli linyit kaynaklarımızı modern bir tarzda kullanma çabaları da enerji tedariği güvenliği için kritik öneme sahiptir. Yine son dönemde atılan FSRU ve depolama yatırımları gibi adımlar elektrik tedariğinin güvenliğini oluşturan doğal gaz tedariği güvenlik ve esnekliğinin iyileştirilmesi için doğru zamanda atıldı. Bu kıymetli girişimleri ilerletmek için şunları beslemeliyiz: Doğal gaz piyasasının serbestleşmesi, ön görülebilir doğal gaz fiyatlaması ve küresel ve bölgesel LNG gelişmeleri ile nisbeten avantajlı fiyatların çeşitliliği artırması. Özetle, Türkiye’nin bölgesel doğalgaz dinamiğinde oynadığı rolü büyütme vizyonunu kuvvetle destekliyoruz.” 

15 yılda 90 milyar dolarlık yatırım 

Türkiye enerji sektörünün rekabet odaklı enerji politikalarının yanı sıra, verimlilik, şeffaflık ve enerji sektöründe rekabetçiliğe ilişkin özel sektörün tabloya ve geleceğe olan güveni neticesindeki 90 milyar doları bulan yatırımı sayesinde geçtiğimiz 15 yılda göze çarpan bir büyüme gerçekleştirdiğini vurgulayan Güler Sabancı, şunları söyledi: 

“Finansal sürdürülebilirliği sağlamak ve bu stratejik sektörün yaşaması ve Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesine katma değer sağlaması için öngörülebilir, rekabetçi ve geleceğe dönük bir enerji piyasasını geliştirmeliyiz. Tüm Ekonominin ve enerji müşterilerinin çıkarlarını destekleyecek şekilde enerji piyasamızın öngörülebilirliği, rekabetçiliği ve verimliliği yönünde pozitif adımlar atılmaya devam edilmelidir.” 

Bu konudaki önerilerini sıralayan Güler Sabancı, şunları söyledi: “Arz, talep, maliyet, verimlilik ve teknoloji gibi piyasa dinamiklerine dayalı piyasa fiyatlandırma mekanizmasını kurmalıyız.Bu bağlamda düzenlenmiş enerji tarifelerini kaldırmayı göz önüne almalıyız. Bu, hem rekabeti hem de ülkemizin kuvvetli enerji verimliliği potansiyelini kullanımını sağlayacaktır.” 

Enerjiye bağlı problemleri de sadece arza odaklanacak şekilde sınırlandırmamak gerektiğini dile getiren Güler Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Sonuç olarak enerji verimlilik potansiyelinden ancak işleyen, rekabetçi enerji piyasaları ve herhangi bir sübvansiyon veya sağlıksız fiyat sınırlarının uygulanmaması sayesinde tam olarak istifade edebiliriz.Yeni teknolojiler ve inovatif işletme modelleri gibi geleceğe dönük eğilimler Türkiye için önemli verimlilik ve sürdürülebilirlik kazanımları sunabilir. Bu çözümler daha güvenli, verimli ve rekabetçi enerji geleceği için katkı sağlayabilir. Bu alanlardaki potansiyelimizin daha etkin kullanılması için çaba ve işbirliğimizi yoğunlaştırabiliriz.” 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, küresel enerji ihtiyacının 2050 yılına gelindiğinde günümüzün yaklaşık 2 katı olmasının beklendiğini belirterek, bu ihtiyacın karşılanması için son dönemde atılan adımların, özellikle enerjide dengelerin büyük oranda değişmesine zemin hazırladığını söyledi. Bakan Albayrak, şöyle konuştu: 

“Yeni teknolojilerin ortaya çıkışı ve sürekli inovasyon ile birlikte daha önce ulaşılamayan alanlarda üretimin artık mümkün olması ve yeni enerji kaynaklarının doğuşu, daha önce net ithalatçı olan benzer ülkelerin enerji ihracatçısı durumuna gelmelerinin önünü açtı.

Ekonomik büyümeye paralel enerji talebi artık çok daha yoğun bir şekilde Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Çin, Hindistan, Afrika, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya ekonomilerinin belirledikleri ve ortaya koydukları büyüme, kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri ve gelişen sanayilerin gereksinimlerini karşılayabilmeleri için enerji kaynaklarını çeşitlendirmeleri, büyük bir önem arz etmeye başladı.” 

Türkiye gibi enerjide yüksek oranda dışa bağımlı ülkeler için enerji ihtiyacının uygun bir şekilde karşılanmasının sürdürülebilir bir büyüme için kritik bir değer taşıdığını belirten Bakan Albayrak, şöyle konuştu: 

“2002 yılından bu yana Türk ekonomisi yılda yaklaşık %6’lık bir büyüme gösterdi. Peki, bu ekonomik büyüme beraberinde bir enerji talebi doğurmadı mı? Türkiye olarak orta ve uzun vadeli enerji projeksiyonumuzda, arz güvenliğimizi sağlarken ülke olarak karbon izimizi de anlamlı bir şekilde azaltıyoruz. 2016 yılında kurulu gücümüze eklenen kapasitenin %55’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturdu. Bu yılın ilk 8 ayında devreye aldığımız enerji üretim tesislerimizin de % 64’ü yine yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı tesisler oldu. Türkiye olarak devreye alınan rüzgar enerjisi kapasitesi büyüklüğüne göre 2016 yılında Dünyada 7., Avrupa'da üçüncü olduk. 

 

IEA Başkanı ve Sabancı Üniversitesi IICEC Onursal Başkanı Fatih Birol 

Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı ve Sabancı Üniversitesi IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol da konuşmasında 2016’da küresel olarak toplam 1.7 trilyon dolarlık enerji yatırımı yapıldığına işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı: 

“2016’da küresel enerji yatırımlarının bir önceki yıla göre düştüğünü görüyoruz. Petrol ve gaz sektöründe de önemli bir düşüş var. Tarihte ilk defa elektrik sektörüne yapılan yatırımlar petrol ve gaz sektörünün ötesinde. Yani; elektrik sektörü petrol&gaz sektörüne göre cazibe teşkil ediyor. Büyük yatırımcılar tabii ki ABD, Avrupa.. Ancak yatırımların yapıldığı istikametlerin başında Çin geliyor.  ABD, kaya petrolü üretiminde ciddi bir ilerleme kaydetti ve artış devam edecek gibi görünüyor. ABD’de sadece kaya petrolü üretiminin Irak petrol üretim rakamları düzeyine ulaştı. Kaya petrolünün küresel petrol piyasasında önemli bir hale geldiğini görüyoruz.”

 

Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Dr. Carmine Difiglio 

Forumda konuşan Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio ise küresel yatırımların dünya çapında artan enerji talebini karşılaması, daha az emisyon üretmesi ve giderek daha rekabetçi hale gelen küresel enerji pazarında geri dönüş sağlama değeri sağlaması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: 

“Ulusal politikaların, yerli kaynakların artan kullanımı ve ithal edilen enerjinin çeşitlendirilmesi yoluyla enerji güvenliğini de ayrıca dikkate alması gerekir. En iyi yerli enerji kaynaklarından biri yenilenebilir enerjidir. Bu, özellikle büyük fosil yakıt rezervlerine sahip olmayan ülkeler için geçerlidir. Bir başka büyük yerli enerji kaynağı da, normalde enerji arzı olarak düşünmediğimiz enerji verimliliğidir. Enerji verimliliği en önemli enerji kaynağımız olabilir, çünkü birçok enerji santrali inşa etmeye veya fazla miktarda petrol ithal etme ihtiyacını ortadan kaldırabilir. Enerji verimliliğini daha çok teşvik etmek için birçok fırsat var.” 

Enerji sektörünün önceliği enerji güvenliği ve sürdürülebilir enerji arzı 

Forum kapsamında düzenlenen iki ayrı panelde “Global Enerji Politikaları” ve “Enerjinin Teknolojik Geleceği” masaya yatırıldı. “Global Enerji Politikaları” paneli AB Büyükelçisi Christian Berger, Columbia Üniversitesi Global Enerji Politikaları Merkezi Kurucu Direktörü Prof. Jason Bordoff, Total İklim ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ladislas Paszkiewicz, BP Bölgeler Başkan Yardımcısı ve Alternatif Enerji CEO’su Dev Sanyal ve Rusya Ekonomi Yüksekokulu Enerji Enstitüsü Başkanı Dr. Vitaliy Yermakov’un katılımıyla gerçekleştirildi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı (IICEC) Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol moderatörlüğünde gerçekleşen ilk panelde, enerjinin global ölçekteki dönüşümü ele alındı. 

 

Panele katılan Avrupa Birliği Türkiye Büyükelçisi Christian Berger, AB için enerji güvenliğinin ve sürdürülebilir enerji arzının öncelikli hedefler arasında olduğunu belirtti ve yenilenebilir enerji kaynaklarının önemine ve fosil yakıt kullanımının da azaltılması gereğine vurgu yaptı. Berger, ayrıca sera gazı emisyonu azaltımı hedeflerine 2020’de ulaşacaklarının da altını çizdi. 2005’te yüzde 8 civarında paya sahip olan yenilenebilir enerjinin payının 2030’da yüzde 27’ye ulaşacağını söyledi. 

Panelde konuşan Columbia Üniversitesi Global Enerji Politikaları Merkezi Kurucu Direktörü Jason Bordoff ise enerji piyasasının, gelecek 10 yıl içinde büyük değişikliklere gebe olduğunu belirtti. Enerjide regülasyonun kolay bir süreç olmadığını söyleyen Bordoff, kömürün yapısal bir inişe geçtiğini, yakıt ekonomisi standartlarının düşmesi ve kömüre verilecek sübvansiyon gibi konuların da önem kazandığını belirtti. TOTAL’in İlkim ve Stratejiden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Ladislas Paszkiewicz de, “TOTAL’in öncelikli amacı uygun fiyatlı, sürdürülebilir, temiz enerjiyi mümkün olduğu kadar çok insana ulaştırabilmek” dedi. 

Teknoloji, güneş enerjisinin maliyetini düşürüyor 

Panele katılan BP Bölgeler Başkan Yardımcısı ve Alternatif Enerjiler CEO’su Dev Sanyal ise konuşmasında enerjinin bugün de ekonomik refahın önemli parçalarından biri olmaya devam ettiğini vurguladı. Enerji güvenliği ve uygun fiyatların yanı sıra, sürdürülebilirliğin de önemli olduğunu belirten Sanyal, 2050’ye gelindiğinde, dünya nüfusunun yüzde 70’inin kentsel alanlarda yaşayacağını tahmin ettiklerini söyledi. Sanyal, geçtiğimiz 40 yıl içinde güneş enerjisinin maliyetindeki düşüşün %99  teknoloji kaynaklı olduğunu belirtti. 

Rusya Ekonomi Yüksekokulu Enerji Enstitüsü Başkanı Dr. Vitaliy Yermakov da, Rusya’nın doğalgaz rezervlerinin, üretiminin ve ihracatının oldukça ciddi boyutlarda olduğunu belirtti. Doğalgaz gelirlerinin federal bütçenin önemli bir parçası olduğunu ifade eden Yermakov, Rusya’nın doğalgaz ve petrol fiyatlarından dolayı hidrokarbonlara bağımlılığını azaltma yönünde adımlar atmaya başladığını söyledi. Amerika’nın yaptırımlarından negatif etkilendiklerine değinen Yermakov, bu yaptırımların sonucu olarak Asya ülkelerine odaklandıklarını; Hindistan ve Çin ile yapılan anlaşmaların örnek teşkil ettiğini söyledi. 

 

Enerjinin Teknolojik Geleceği 

Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio’nun moderatörlüğünde gerçekleşen “Enerjinin Teknolojik Geleceği” konulu panele ise Irak Enstitüsü İcra Direktörü Luay Al-Khatteeb, Enerjiden Sorumlu BM (UNIDO) Direktörü Dr. Tareq Emtairah, İskandinav Enerji Araştırma CEO’su Hans Jorgen Koch, ACWA Power Başkan ve CEO’su Paddy Padmanathan ve Uluslararası Uygulama Sistemleri Analizi Enstitüsü (IIASA) Kıdemli Bilim İnsanı Dr. Hans-Holger Rogner katıldı. 

Irak Enstitüsü İcra Direktörü Luay Al-Khatteeb, konuşmasında petrol talebi uzun vadeli gelecekte var olmaya devam edeceğini, enerji sektöründeki çeşitliliğin önemli olduğunu söyledi. ABD’nin üretim konusunda bu denli önemli bir rol sahibi olmasını teknolojik gelişimlere ve yenilenebilir kaynaklara bağladı.

Enerjiden Sorumlu BM (UNIDO) Direktörü Dr. Tareq Emtairah, endüstriyel kalkınma için enerjinin öneminin altını çizerek, az gelişmiş ülkelerde güvenilir temiz enerjinin kalkınmanın temelini oluşturduğunu söyledi. Tarım endüstrisinde çok büyük enerji ihtiyacı olduğunu vurgulayan Emtairah, “Ekonomik sebeplerden sektör bazı riskleri almak istemiyor. Biz kalkınma kuruluşu olarak bu piyasalara ulaşıyor ve teknolojinin belli bir bağlam içinde anlam kazanmasını sağlıyoruz” dedi.

 

İskandinav Enerji Araştırma CEO’su Hans Jorgen Koch, soğuk iklime sahip Nordik ülkelerinin verimlilik kapsamındaki izolasyon konularında da çok gelişmiş çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Koch, “Eger hedeflerimize ulaşmak istiyorsak binalarda enerji verimliliğini 3 kat artırmamız gerekiyor. Karbon tutma ve depolama teknolojilerine ihtiyaç duyuluyor” dedi. 

Panelde konuşan ACWA Power Başkan ve CEO’su Paddy Padmanathan teknolojinin enerji sektörüne olan etkisine vurgu yaparken, Uluslararası Uygulama Sistemleri Analizi Enstitüsü (IIASA) Kıdemli Bilim İnsanı Dr. Hans-Holger Rogner, nükleer enerji sektöründe endüstrileşmiş ülkelerin operasyonel rol oynadığını söyledi. 

Öğrencimiz Rabia Tunçbilek ilk single'ını çıkardı

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Endüstri Mühendisliği öğrencimiz Rabia Tunçbilek'in, Rabia ft. İskender Paydaş '' Kime Ne Arkadaşım '' adlı single'ı tüm dijital platformlarda ve klibi ise tüm müzik kanallarında yayında.


Pop müziğin genç ve yepyeni isimlerinden Rabia, yıllardır hayalini kurduğu ilk teklisi Kime Ne Arkadaşım'ı İskender Paydaş birlikteliği ile dinleyicilerin beğenisine sundu.  

Küçük yaşlarda fark ettiği müzik tutkusunun üzerine giderek müzik ile ilgilenmeye ve eğitim almaya başlayan, Rabia, projenin prodüktörlüğünün yanı sıra aranjesine de imzasını atan başarılı müzisyen İskender Paydaş ile hareketli ve iddialı bir şarkıya imza attı.  

2016 yılında Number1 TV ve Number1 Fm tarafından düzenlenen '' Numberone Şarkını Söyle '' yarışmasına katılan ve yarışmada Whitney Houston'ın I Have Nothing şarkısını seslendirip birinci olarak herkesi kendine hayran bırakan genç yetenek Rabia, şimdilerde Kime Ne Arkadaşım şarkısının heyecanını yaşıyor. 

Rabia ft. İskender Paydaş '' Kime Ne Arkadaşım '' adlı single'ını bu linkten izleyebilirsiniz.

Subject-Based Discussions başlıyor

Subject-Based Discussions 17 Ekim 2017 Salı günü Fuat Keyman'ın "Kurds as the New Actor of the Middle East: Implications for Turkey" konulu semineri ile başlıyor.

Subject-Based Discussions'ın 2017-2018 güz dönemi programı aşağıdaki gibidir:

  • 17 Ekim 2017 - Fuat Keyman - “Kurds as the New Actor of the Middle East Implications for Turkey”

  • Kasım 2017 - Cemil Koçak - “History of Coups in Turkey”

  • 6 Aralık 2017 - Bahri Yılmaz – “Relations of Turkey with the EU. Candidate forever?”

Muhtar Kent İlham Veren Liderler Konferansı’nın konuşmacısı oldu

Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu toplantısı kapsamında, Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği evsahipliğinde “İlham Veren Liderler Konferansı” düzenlendi. Coca-Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı Muhtar Kent’in konuşmacı olduğu konferans, 6 Ekim 2017, Cuma günü Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi the Seed’de gerçekleşti.


Açış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği adına Başkan Zeynep Bahar ve Sabancı Üniversitesi adına Rektör Ayşe Kadıoğlu gerçekleştirdiler.

Muhtar Kent konuşmasında, Coca-Cola’daki işlerini şekillendirme prensipleri, özel sektörün değişen rolü ve gençlere tavsiyeler olmak üzere üç başlık altında konuşmasını gerçekleştirdi.

Muhtar Kent, Coca-Cola Company’nin yaptığı işi şekillendiren makro eğilimlerin şirketlerin rolünü etkileyen ve tüketiciyi güçlü kılan makro eğilimler olduğunu beliritti. Tüketicilerin bugün çok güçlü olduğunun altını çizen Muhtar Kent, 2020 yılına kadar 500 milyon kişinin daha orta sınıfa katılacağı bilgisini verdi.

Şehirleşmenin, medeniyetin ve bozulmanın itici gücü olduğuna dikkat çeken Muhtar Kent, “Şehirleri çok iyi anlamak ve mimarisini tasarlamak gerek” dedi.

Y kuşağının gelişmekte olan ülkelerde yoğunlaştığına vurgu yapan Kent, bu kuşağın özelliklerini genellememek gerektiğini söyledi.

Tüketicilerin ve çalışanların dünyanın içinde bulunduğu durumdan kaygılı olduğunu belirten Muhtar Kent, bu kitlelerin, şirketlerin dünyanın sorunlarına karşı duyarlı olmasını beklediklerini sözlerine ekledi. Coca-Cola Company’nin sürdürülebilirlik çalışmalarını işin özü olarak gördüğünü söyledi. Sürdürülebilir değerler yaratmak için aktif rol aldıklarını belirtti.

Kaynak verimliliği ve sürdürülebilirlik alanında Coca-Cola Company’nin 3W (women, water, well-being” projesini anlatan Muhtar Kent bu çerçevede, Coca-Cola Company’nin kadınlara yönelik mikro kredi ve girişimcilik çalışmalarına değindi. Muhtar Kent, “Toplumlar kuvvetli olunca bizim işimiz kuvvetlenir. Kadınlar işe katıldığında toplumlar kuvvetlenir” dedi.

Konuşmasında su konusuna da değinen Kent, “Su dünyanın en fazla hırpalanan kaynaklarından biri. En çok su kullanan şirketlerden biri olarak 2020 yılına kadar, dünyada kullandığımız toplam suyu geri vereceğiz dedik. Hedefimize 5 yıl önce ulaştık” dedi.

Konuşmasında gelir düzeyindeki eşitsizliğin artışına değinen Muhtar Kent, şirketlerin köprü görevi gördüğünü ve büyüme cebirini göz önünde bulundurmak gerektiğini söyledi.

Muhtar Kent’ten gençlere tavsiyeler


Muhtar Kent konuşmasının sonunda gençlere tavsiyelerde bulundu. Kent, “Eğitimin önemini küçümsemeyin. Sahip olduğunuz eğitimin kıymetini bilin.İnsan ilişkilerinde esnek ve aktif olun. Hayatta hiçbir şey düz gitmez, inişler ve çıkışlar olacaktır. Hiçbir zaman yalnız yemek yemeyin. Üniversite sırasında edindiğiniz arkadaşlıkları pekiştirin.Tutkunuzu bulun. Sizin hergün azimle kaldıracak neyse onu bulun. Tutkunuzu bulursanız yaptığınız işten zevk alırsınız. Büyümek öğrenmektir. Kişisel olarak herkesin büyümeye ihtiyacı var. Şirketlerin ve ülkelerin de büyümeye ihtiyacı var. Her işte bir etki merkezi, ivme merkezi vardır. İşinizdeki ivme merkezini bulup oraya odaklanmanız gerekir” diyerek sözlerine son verdi.

Ekim ayı “Meme Kanseri Farkındalık Ayı”

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Özge Akbulut, #kendimdensorumluyum sosyal sorumluluk projesi ile "Meme Kanseri Farkındalık Ayı"nda herkesi kendinden sorumlu olmaya davet ediyor.


Kasım 2014’te cerrahi müdahalelere gerçekçi tepkiler veren doku ve organ modelleri üretmek amacıyla Özge Akbulut tarafından kurulan Surgitate’in çıkış ürünü bir meme modeli. Çünkü, dünyada 8 kadından 1’inde meme kanseri görülüyor ve kadınların kanser öncesi hayatlarına dönmeleri, geçirecekleri operasyonun tıbbi ve estetik başarısına bağlı. Surgitate’in modeli sayesinde birçok farklı coğrafyadaki cerrah, onkoplastik operasyonları nasıl yapmaları gerektiğini gerçekçi bir platformda öğrenebiliyor.

Surgitate, yeni bir meme kanseri farkındalığı projesi başlattı: #kendimdensorumluyum. Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü (kanser vakalarının %25’i) ve kanser-kaynaklı kayıpların da ikinci sebebi. Ancak, erken teşhis sayesinde hayatta kalma oranlarını artırmak mümkün. Surgitate’in tasarladığı ürün, kadınlara meme muayenesini nasıl yapacaklarını anlatan ve onları doktora gitmeye teşvik eden bir posterden ve dokunabilecekleri, içindeki sert kitleleri hissedebilecekleri bir meme modelinden oluşuyor. Amaç, kadınların rutin kontrollerini unutmamalarını sağlamak ve olası daha büyük rahatsızlıkları olabildiğince engellemek. Surgitate, bu ürünü fabrika ve ofislerdeki “kadın lavaboları”na koymanızı öneriyor. Bu proje sayesinde, şirketler çalışanlarının sağlığına verdiği önemin altını çizmiş oluyor; ayrıca, “Surgitate Farkında Şirketler ve Kurumlar” listesine alınıp, web sitesi ve proje kapsamındaki tüm iletişimlerde listeleniyor.

Sabancı Üniversitesi 2004 Malzeme Bilimi ve Mühendisliği mezunu ve aynı zamanda Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyemiz Özge Akbulut’un “Meme Kanseri Farkındalık Ayı”nda kurucusu olduğu Surgitate ve #kendimdensorumluyum projesi ile ilgili olarak yayınlanan röportajlarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

12 Ekim 2017 Perşembe günü Hürriyet Gazetesi Ayşe Arman röportajı

Ekim 2017 Vogue dergisi

Ekim 2017 Harper’s Bazaar dergisi  

Siz de “Meme Kanseri Farkındalık Ayı”nda #kendimdensorumluyum projesine Sabancı Üniversitesi Instagram hesabında paylaşılacak aşağıdaki görselleri, kendi hesabınızdan paylaşarak destek verebilirsiniz.

Unutmayın erken teşhis hayat kurtarır!

YBF, İş Analitiği Atölye Çalışması’nın evsahibi

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi, İş Analitiği Atölye Çalışması’nın ilkine evsahipliği yapıyor. Atölye çalışması, 13 Ekim 2017, Cuma günü Sinema Salonu’nunda gerçekleşecek.


Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Füsun Ülengin’in yapacağı açış konuşmasının ardından, SAS Gelişmiş Analitik Ar-Ge Kıdemli Direktörü Gül Ege’nin yapacağı ana konuşmaya geçilecek.

Etkinliğin “Pazarlama Analitiği” başlıklı ilk panelinde; Boğaziçi Üniversitesi’nden Mustafa Gökçe Baydoğan “Analitiğin Gücü: Hazır Giyimde İki Uygulama”, Bilkent Üniversitesi’nden Barış Depecik “Markaların Pazardan Çıkışlarından Kim Yararlanır? Neden?” ve Migros’tan Birol Yüceoğlu “Veri Analitiğini Yayılan Müşteri Eğilim Tahminlerinde Kullanmak: Online Perakendeci İçin Vaka Çalışması” başlıklı birer konuşma yapacaklar.

Panelin ardından BonAir tarafından verilecek ilk yazılım eğitimine geçilecek.

“Yeni Metodlar” başlıklı ikinci panelde; Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Cem İyigün “Etiketler Yeteri Kadar Bilgilendirici Mi? Yarı Denetimli Olasılıksal Uzaklık Kümelemesi ve Belirsizlik Sınıflandırma”, Bilgi Üniversitesi’nden Deniz Yenigün “Maksimum Korelasyon ve Regresyonda Değişken Seçimi, Mesafe İlişkisi”, Sabancı Üniversitesi’nden Ece Egemen “Sigorta Sektörü için Bağımsız Acente Segmentasyonu” ve Sabancı Üniversitesi’nden Gökhan Göktürk "Sigorta Sahteciliğinin Saptanması: Bir Ağ Modellemesi ve Davranışı Analytics Yaklaşımı” birer konuşma yapacaklar.

Öğle arasından sonra SAS tarafından ikinci yazılım eğitimi gerçekleşecek.

“Analitikte Sağlık Uygulamaları” başlıklı son panelde de; Sabancı Üniversitesi’nden Kemal Kılıç “Sağlık Sigortası Şirketlerinin Sözleşme Müzakere Süreçleri için Karar Destek Sistemi”, Koç Üniversitesi’nden Mehmet Gönen “Bayesian İndirgenmiş Seviye Regresyonunu Kullanarak Kanserde Önemli miRNA-mRNA Düzenleyici Programların Belirlenmesi" ve Özyeğin Üniversitesi’nden Enis Kayış “Tarihsel Veri ile Stochastic Ameliyathanesi Çizelgesinin Hazırlanması" üzerine konuşacaklar.

Toplantı TIMI tarafından düzenlenecek son yazılım eğitimi ile sona erecek.

Konferans içinde, lisansüstü öğrencilerinin projelerini poster olarak sunacakları bir oturum düzenlenecek. Ayrıca, en iyi posterin seçileceği bir yarışma da gerçekleşecek.

Program:

Tarih: 13 Ekim 2017, Cuma

Saat:   09:00-18.00

Yer:    Sabancı Üniversitesi Sinema Salonu

 

Abone ol