Ana içeriğe atla

Evrende yalnız mıyız?

2019 Nobel Fizik Ödülü’nün yarısı, Güneş benzeri bir yıldız yörüngesinde bulunan bir gezegeni keşfeden ve 1995 yılında duyuran Cenevre Üniversitesi’nde görevli iki bilim insanına verildi. Bu keşif güneş sistemi dışında gezegen araştırmaları alanında bir milat niteliğinde. Aynı zamanda Dünya dışında yaşamın izlerinin sürülmesi çalışmalarında da çok önemli bir kilometre taşı. 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Öğretim Üyesi Ersin Göğüş'ün 2019 Nobel Fizik Ödülü hakkında sarkac.org sitesine yazmış olduğu yazıyı aşağıda okuyabilirsiniz.

Pegasi51

Evrende yalnız mıyız?

İnsan tarih boyunca koca evrende yalnız olup olmadığını merak etmiştir. Sayıları çok olmamakla birlikte yazılı kaynaklarda başka dünyalar olabileceğinden söz edilir. Örneğin MÖ 400’lerde yaşayan Democritus, yaşama elverişli olabilecek başka dünyaların olasılığından bahseder.  Güneş merkezli modeli (Kopernik modeli) savunuyor olması nedeniyle 1600 yılında engizisyon kararı ile canından olan Giardamo Bruno Sonsuzluk, Evren ve Dünyalar başlıklı kitabında dünyamıza benzeyen sonsuz sayıda dünyanın olabileceğini savunur.

Uzak dünyaların olasılığı, takip eden yıllarda da düşünen insanın kafasını mutlaka meşgul etmiştir. Ancak bu alanda kayda değer gelişmeler 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar yaşanmadı. 1960’lı yıllarda Carl Sagan ve dönemin önemli bilim insanları Güneş sistemi dışında, diğer yıldızlar çevresinde gezegenler bulunması olasılığını bilimin gündemine taşıdılar. Peki, bu gezegenler neredeydiler?

Michel Mayor ve Didier Queloz 90’lı yılların başlarında Fransa’nın güneyinde bulunan Haute-Provence Gözlemevindeki bir teleskop ile tayf gözlemleri yapmaya başladı. Öncelikli hedefleri Güneş benzeri yıldızlardı. Bu yıldızların tayf çizgilerinin dalga boyundaki zamana bağlı değişimine bakarak yıldızın radyal hız değişimini (ileri-geri hareketini) araştırıyorlardı.


Dünyadan bakıldığında yıldız ileri geri bir hareket yapıyorsa bunu ışık tayfına bakıp ölçebiliyoruz. Yıldızın dünyaya doğru bir hızı varsa ışığın dalga boyu kısalıyor, buna maviye kayma deniyor. Yıldızın dünyadan öteye doğru hareketi varsa dalga boyu uzuyor, buna ise kırmızıya kayma deniyor.  Işık kaynağının hareketinden dolayı tayfta gerçekleşen kaymalara Doppler etkisi deniyor.

Eğer yıldızın çevresinde bir gezegen varsa yıldızın hareketi gezegenin kütleçekiminden etkilenir. Yıldız ve gezegen ortak kütle merkezleri çevresinde dönerler. Yıldızın kütlesi gezegeninkinden çok daha büyük olduğundan yıldızın bu kütle merkezi çevresindeki hareketi belli belirsizdir. Yıldız, bu hareket sonucu baktığımız yönde ileri-geri bir hareket yapabilir. Bu hareket gözlenen tayfda hareketin yönüne göre uzun veya kısa dalga boyuna kaymaya neden olur. Bu sayede gezegenin varlığı, yıldıza uzaklığı ve hatta gezegenin kütlesi tespit edilebilir.

Mayor ve Queloz inceledikleri kaynaklardan birinde, 51 Pegasi adlı yıldızda 4.2 gün periyodla düzenli değişim gözlediler ve kütlesi Jüpiter kütlesi mertebesinde olan ötegezegeni keşfetmiş oldular*.

51 Pegasi yörüngesindeki bu ötegezegen Jüpiter gibi bir gaz devi. Ayrıca 51 Pegasi yıldızına çok yakın bir konumda. Bu nedenle yaşam barındırması olanaksız. Ancak bu keşif ile oluşan heyecan ötegezegen araştırmalarını gözlemsel astronominin odağına taşıdı. Bugün belirlenen ötegezegen sayısı 4000’in üzerinde. Ötegezegenler sadece Güneş’e benzer yıldızların çevresinde değiller. Güneş’ten çok daha sönük yıldızların çevresinde de gezegenler var. Bazı yıldızların çevresinde birden fazla gezegen var. Bu ötegezegenlerin bir kısmı Dünya gibi kayaç gezegenler. Bunların da bir bölümünün yıldıza olan uzaklığı yaşama elverişli kuşak olarak adlandırılan bölgede. Yaşama elverişli kuşak, yaşamın olmazsa olmazı olan suyun ötegezegen yüzeyinde sıvı halde bulunabileceği yüzey sıcaklıklarına olanak veriyor.

Mayor ve Queloz insanlık için çok önemli kapı araladılar. Onların keşfi ile açılan yolda “Evrende yalnız mıyız?” sorusunu yanıtlamaya artık daha yakınız.

SUMünazara Kulübü ev sahipliğinde Münazara Turnuvası

SUMünazara Kulübü, 28-29 Eylül 2019 tarihlerinde üniversiteler arası münazara turnuvasına ev sahipliği yaptı. 


Turnuvaya Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra ODTÜ, Galatasaray Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi gibi Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden de öğrenciler katıldı. 

Sabancı Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ve ilk "open" konseptli turnuva olması ile ayrı bir önem taşıyan etkinlikte, SUMünazara kulübü hem turnuva organizasyonu hem de münazara alanında standartların üstünde ve yenilikçi bir turnuva gerçekleştirdi. 

PROJ 201 öğrencileri Proje Pazarında buluştu

PROJ 201 dersi kapsamında Güz 2019 dönemi için önerilen projeler pazara çıktı. 29 süpervizörün 411 öğrenci ile buluştuğu etkinlikte, süpervizörler hem projelerini tanıttılar hem de öğrencilerle kabul mülakatı yaptılar. 

Kendi projelerini tasarlayan öğrenciler, etkinlik süresince süpervizörlerle tasarılarını paylaşma fırsatı buldular. Öğrenciler tarafından tasarlanan dokuz projenin de yer aldığı toplam 58 projede, güz dönemi boyunca 392 öğrenci görev alacak. 

PROJ 201 dersi; Temel Geliştirme Direktörlüğü bünyesinde hem güz hem de bahar dönemlerinde açılan, öğrencileri temel araştırma yöntemleriyle tanıştıran 1 kredilik bir derstir. Öğrenciler bu ders süresince uygulamalı çalışmalar yapar, küçük gruplar oluşturarak, seçtikleri ya da tasarladıkları bir proje üzerinde süpervizörlerinin koçluğunda dönem boyunca çalışırlar. Böylece sunum, rapor yazımı ve takım çalışması becerileri kazanırlar.

IICEC'den "Türkiye Enerji Görünümü"

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) Araştırma Direktörü Bora Şekip Güray'ın, IICEC tarafından çalışmaları sürdürülen "Türkiye Enerji Görünümü" projesiyle ilgili bilgi verdiği röportajı aşağıdaki linki tıklayarak okuyabilirsiniz.

PETROTURK röportajı

VA345 Öğrencilerinin "RECIPHER2” Sergisi SSBF Galeri'de

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Selçuk Artut tarafından verilen “VA345 Yaratıcı Kodlama” dersi öğrencilerinin işlerinin sergilendiği RECIPHER2 Sergisi SSBF Galeride 14 – 22 Ekim tarihleri arasında sergileniyor. 

Sergide işleri sergilenen öğrenciler: Adnan Burak Ayaz, Arda Semercioğlu,  Azra Yaprak Müldür, Berk Emre Sarıbaş, Berk Tunç, Elif Rahmiye Külünk, Emir Suat Darman, Gamze Öcal, Irmak Pehlivan, İsmet Baran Sürücü, Kayra Ezgi Topkara, Mine Gündüz, Naz Neyir Bektaş, Nazif Can Akçalı, Tamara Elif Kozok, Yunus Şamil Yavuz. RECIPHER2 Sergisinin Küratörlüğünü Selçuk Artut, tasarımını ise Ezgi Yılmaz ve Tuğrul Veli Şalcı yaptı.

Recipher, serisinin ikinci versiyonu “Recipher II” ile Sabancı Üniversitesi VA345 Yaratıcı Kodlama dersi kapsamında üretilen yeni eserleri izleyicilerle buluşturuyor. Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı’nda 2018 yılından bu yana verilmekte olan VA345 Yaratıcı Kodlama dersi, kodlamayı bir kavram olarak benimseyerek bilgisayar ile hesaplamayı yaratıcılıkta bir araç olarak kullanabilmeyi hedefliyor. 

Recipher II sergisi, birinci seride olduğu üzere yine sanatın engin geçmişinin derinliklerine uzanarak bugün ve geçmiş arasında kopmuş köprüleri yeniden inşa etmeyi amaçlıyor. Sergilenmekte olunan ikinci seride, birinci sergide tema olarak işlenen Futurizm Sanat Akımına yakınlığı ile bilinen Rus Avant garde dönemi ele alınmış. 20. Yüzyılın başında küresel siyasi çalkantıların ve endüstriyel gelişmelerin ışığında yaşanan Rus Avant garde’ı; Konstrüktivizm, Suprematizm, Cubo-futurism gibi belli başlı sanat akımları etkisinde üretilen resim, heykel, sinema, grafik tasarım, mimari gibi birçok farklı disiplinlerarası sanatsal üretimler ile karşımıza çıkmakta. Dönemin belli başlı sanatçıları arasında Alexandra Exter, Natalia Goncharova, El Lissitzky, Kazimir Malevich, Vladimir Mayakovsky, Lyubov Popova, Alexandr Rodchenko, Olga Rozanova, Dziga Vertov, Vladimir Tatlin, Wassily Kandinsky, David Burliuk gibi birçok önemli isim yer alıyor. 

Sergi kapsamında izleyicilere sunulmakta olunan görsel ve işitsel eserlerde, sanatçılar özgün olarak ürettikleri bilgisayar kodları ile dönemin eserlerine günümüzün farklı açılarından yorumlamalarda bulunuluyor. Gerek Süprematizm olsun gerek Konstrüktivizm’de işlenen içeriklerin renk ve biçimin soyut bir kabul ile ele alınmasından yola çıkılarak elde edildiği görülüyor. Bu tutum günümüz kendini üreten (jeneratif) sanatlarında bariz bir biçimde her fırsatta karşımıza çıkıyor. Bu açıdan incelendiğinde Recipher II, bugünün bilgisayar sanatının yoktan bir anda ortaya çıkmadığının altını çiziyor ve kendinden üreyen algoritmik sanatın geçmişe dayanan tarihsel sürecine de ışık tutuyor. 

Yabancı Dil Hazırlık Sınıfından Başarısız Olan Öğrencilerin Dikkatine!

2019 Zorunlu Yabancı Dil Hazırlık Sınıflarında Başarısız Olan Öğrencilerin Türkçe Öğretim Yapan Yükseköğretim Programlarına Yerleştirilme İşlemleri 

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) (ÖSYS kapsamında özel yetenek programlarına yerleşenler dahil), Dikey Geçiş Sınavı (DGS),Yurtdışında Çalışanların Çocukları İçin Yükseköğretime Giriş Sınavı (YÇS) ve Askeri Lise Mezunları için Üniversiteye Geçiş sınavı (ALÜGS) sonuçlarına göre yerleştirildikleri yükseköğretim programının zorunlu hazırlık sınıfına devam etmelerine rağmen, hazırlık sınıfını iki yıl içinde başarı ile tamamlayamayıp ilişiği kesilen öğrencilerin, başvurmaları halinde başka bir üniversitede veya kayıtlarının bulunduğu üniversitede, Türkçe öğretim yapılan programların birinci sınıflarına yerleştirilme işlemleri ÖSYM tarafından yapılacaktır. Yerleştirme işlemleri için başvurular, 11-16 Ekim 2019 tarihleri arasında alınacaktır. Başvuru kılavuzuna ve diğer bilgilere aşağıdaki linkten ulaşılabilir.  

https://www.osym.gov.tr/TR,17006/2019-zorunlu-yabanci-dil-hazirlik-siniflarinda-basarisiz-olan-ogrencilerin-turkce-ogretim-yapan-yuksekogretim-programlarina-yerlestirilme-islemleri--11102019.html

Ankara’daki Sabancı Üniversitesi Mezunları Buluştu

Sabancı Üniversitesi Ankara Proje Ofisi, Ankara’da yaşayan Sabancı Üniversitesi mezunlarını biraraya getirdi. Toplantıya kamu ve özel sektörde çalışan 35 mezun katıldı.

Ankara Mezunlar Buluşması

Rektör Yusuf Leblebici Ankara’daki mezunlar buluşmasında, 20 yılı geride bırakan Sabancı Üniversitesi’nin hedeflerini anlatarak, bu hedefleri gerçekleştirmek üzere atılacak adımlara ilişkin bilgi verdi.

Ankara Proje Ofisi yöneticisi Elif Tepeli’nin de proje ofisinin kurulma amacı ve işleyişini mezunlar ile paylaştığı buluşmaya, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Dekan Yardımcısı Selim Balcısoy, Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU) Direktörü Cüneyt Evirgen ve EDU ekibi, Öğretim Üyeleri, Sabancı Mezun İlişkileri ve Kariyer Geliştirme Yöneticisi Şule Yalçın ve de katıldı.

Dünya Rekabet Forumu Küresel Rekabet Raporu 2019’u açıkladı

TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF), İsviçre’de yerleşik olan Dünya Ekonomik Forumu (DEF) tarafından hazırlanan 2019 Küresel Rekabetçilik Raporunu (KRR) Türkiye kamuoyu ile paylaştı. Raporda ülkelerin rekabet gücü sıralamalarında ilk kez geçen yıl yayınlanan yeni bir endeks temel alınıyor. Raporda, Küresel Rekabetçilik Endeksi 4.0 (Global Competitiveness Index 4.0) adı verilen bu endeksin temel amacının, bir yandan 2008 krizinin, bir yandan da 4. Sanayi Devriminin harekete geçirdiği uzun dönemli dinamikleri rekabet gücü tanımına katmak ve böylece ekonomi politikaları için yeni bir kıyaslama aracı yaratmak olduğu vurgulanıyor.

REF

4. Sanayi Devrimi’nin dört ana kavramı olan esneklik (resilience), çeviklik (agility), inovasyon ekosistemleri (innovation ecosystems) ve insan odaklı yaklaşım (human centric approach) kavramları doğrultusunda 12 yeni bileşen kullanılmış. Yeni endekste kullanılan bileşenler ile önceki yılların bileşenleri aşağıdaki tabloda karşılaştırılıyor.

Tabloda da görüldüğü gibi bazı bileşenlerin isimleri değişmemiş gibi gözükse de, raporda daha önceki senelerde kullanılmış endekslerle KRE 4.0 arasında önemli kavramsal ve yöntemsel farkların bulunduğu vurgulanmış. Bunun yanı sıra geçen senelerde farklı ülke kategorileri için bileşenlere farklı ağırlıklar kullanılmış iken, bu sene tüm ülkeler için aynı ağırlıklar kullanılmış. Bu nedenle bu seneki endeks sonuçlarının geçen seneler ile karşılaştırılması mümkün değildir. Ancak, 2017 yılı KRR’nin hazırlanmasında kullanılan veriler yeni endeks içinde yeniden yorumlanarak (‘backcasting’) geriye dönük olarak sadece 2017 yılı için KRE 4.0 hesaplanmış.  Dolayısıyla KRE 4.0’ın sadece 2017, 2018 ve 2019 yılları için mevcut olduğu görülüyor. 

Raporda vurgulanan temel bulgular:

1. Rekabetçilik ülkeler arasında sıfır toplamlı oyun değildir. Her ülke eşzamanlı olarak rekabetçiliğe erişebilir.

2.Global ekonomi, küresel verimliliği artırmaya yönelik önemlerin alınmadığı bir kaybolmuş on yıldan sonra, yeni bir küresel yavaşlamaya karşı hazırlıklı değildir.

3. Politika yapıcıları, verimliliği artırmak için parasal politikaların ötesinde başka politikalara, yatırımlara ve özendirimlere bakmak zorundadır.

4. Ekonomik büyümesi duraklamış gelişmiş ülkelerde büyümenin yeniden başlaması için yatırımlara yönelik canlandırıcı önlemler uygun olacaktır.

5. Teknoloji ile beşer sermaye yatırımları arasında bir denge tutturmak verimliliğin artması için kritik öneme sahip olacaktır.

6. Yatırımları beşeri sermayeye yönlendiren, kurumları, inovasyon kapasitesini, iş dinamizmini geliştiren ekonomiler, verimliliği canlandırmak ve küresel yavaşlamaya direnmek için fazla şansa sahip olacaktır.

7.  Mevcut durumda ülkeler arasında rekabetçilik bakımından büyük uçurumlar vardır ve bu uçurumların daha da büyüme riski yüksektir.

8. Güçlü inovasyon kabiliyetine sahip birçok ekonominin yetenek tabanını ve işgücü piyasasının işleyişini geliştirmesi gerekmektedir

9. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin kırılgan ekonomik temelleri onları şoklara karşı savunmasız hale getirmiştir.

2019 Küresel Rekabetçilik Raporu’nun rekabet gücü sıralamasında yer alan 141 ülke arasında ilk üç sırayı bu sene Singapur, ABD ve Hong Kong aldı. Rekabet gücü sıralamasındaki ilk 10 ülke ise aşağıdaki gibidir:

KRE 4.0’a göre 1. sırayı 2019 için Singapur almıştır.

İlk 10’a giren diğer G20 ekonomileri, ABD (2. sırada), Japonya (6. Sırada olup bir basamak gerilemiş), Almanya (7. sırada), İngiltere (9. Sırada olup bir basamak gerilemiş) iken, Arjantin (83. Sırada) G20 ülkeleri arasında en düşük sırada yer alıyor. ABD bir sıra geri gitmesine rağmen, inovasyon merkezi olmaya devam ederken iş dünyasının dinamizmi sıralamasında birinci, İnovasyon Kabiliyeti sıralamasında ise ikinci sırada bulunuyor.

Hong Kong ise 2018 sıralamasına göre dört basamak ilerleyerek 3. sıraya oturmuş. Bu Hong Kong’u en büyük 10 ekonomi arasından en fazla ilerleme gösteren ekonomi yapmış.

BRICS ülkelerinden en yüksek sıralamayı geçen seneki yerini koruyarak 28. sıraya yerleşen Çin almış. Rusya geçen sene olduğu gibi 43. sıradaki yerini korumuş, Brezilya ise 1 basamak yükselerek 71. sıraya yerleşmiş. Hindistan 2018’deki sıralamasından ciddi bir düşüş yaşayarak 10 basamak gerilemiş ve 68. sırada yer almış. Güney Afrika ise 7 basamak ilerleyerek 60. sıraya oturmuş. 

Türkiye Değerlendirmesi:

Türkiye ile ilgili değerlendirmeye gelince, raporda Türkiye’nin 2019 itibariyle, kişi başına düşen 9346,2 ABD dolarlık bir gelire, Türkiye’nin GSYİH’sinin dünya toplamında %1,70’lik bir paya sahip olduğu hatırlatılıyor.

2019 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre, Türkiye 141 ülke arasından 2018’de olduğu gibi 61. sırada yerini korumuş.  Göreceli olarak Türkiye’nin iyi performans gösterdiği bileşenler Bilgi ve İletişim Teknolojileri (57,8 puan), altyapı (74,3 puan), İşgücü Piyasası (52,9 puan). Türkiye, 12 bileşenin 11’inde Avrupa ve Kuzey Amerika ortalamasının gerisinde yer alıyor. İleri olduğu bileşen ise 13. sırada olduğu pazar büyüklüğü bileşeni.

İşgücü Piyasasına bileşeninde küçük ancak önemli iyileşmeler olduğu vurgulanıyor: Yabancı işçi çalıştırma kolaylığı (63. sırada), işçi hakları (109. sırada), kadınların işgücü piyasasına katılımı (112. sırada) bileşenleri gibi.

Türkiye’nin makroekonomik ortam bileşeninde 61.3 puanla 129. sırada olup ciddi bir düşüş yaşadığı görülüyor. 

Aşağıdaki tablo, Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin hesaplanmasında kullanılan ana bileşenlerde Türkiye’nin yerini göstermekte. 

Sabancı Üniversitesi Ankara'da Dijital Teknolojiler Etkinliği düzenledi

Sabancı Üniversitesi Ankara Proje Ofisi evsahipliğinde, "Sabancı Üniversitesi Dijital Teknolojilerde Öncü: Siber Güvenlik, Kriptoloji, Blok Zincir" etkinliği yapıldı.

Dijital Teknolojiler Etkinliği

TÜBİTAK BİLGEM Başkan Yardımcısı Ali Görçin, Kamu e-dönüşüm uzmanı Mustafa Afyonluoğlu ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyesi Erdinç Öztürk’ün davetli konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, Türksat Genel Müdürü Cenk Sen, TÜBİTAK BİLGEM Siber Güvenlik Enstitüsü Müdürü Mustafa Dayıoğlu, Aselsan ve Havelsan gibi şirket temsilcileri ile dijital teknolojiler konularında faaliyet gösteren, kamu ve özel sektörden katılımcı yer aldı.

Toplantıda, Sabancı Üniversitesi MDBF Öğretim Üyeleri Selim Balcısoy, Albert Levi, Erkay Savaş, Kamer Kaya ve Erdinç Öztürk'ün siber güvenlik alanındaki son gelişmeleri tanıttıkları bir panel de düzenlendi.

Ankara Proje Ofisi Yöneticisi Elif Tepeli, yaptığı açılış konuşmasında etkinliğin amacını Sabancı Üniversitesi araştırmacıları ile Ankara merkezli ekosistem paydaşlarını bir araya getirmek ve karşılıklı iş birliği olanaklarını artırmak olarak açıkladı. Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ise, önümüzdeki dönemde Sabancı Üniversitesi’nin ulusal ve uluslararası seviyede endüstri ile ortak çalışmalara daha büyük önem vereceğini vurgulayarak, bu tür tanıtım etkinliklerini ve sektör paydaşları ile buluşmaları devam ettireceklerini belirtti. Etkinliğe Sabancı Grubu şirketlerinden Sabancı DX ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU)’nden de geniş katılım sağlandı. 

 

Sorumlu Bankacılık Prensipleri Türkiye Toplantısının Açılış Konuşmasını Melsa Ararat Yaptı

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü, Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişim (UNEP FI) tarafından hayata geçirilen ve Türkiye’de 6 Türk bankasının uygulamayı taahhüt ettiği Sorumlu Bankacılık Prensipleri Türkiye basın toplantısının açılış konuşmasını yaptı. Prensipleri Garanti BBVA, ING, Şekerbank, TSKB, TKYB ve Yapı Kredi Bankası imzaladı.

Sorumlu Bankacılık Prensipleri, Melsa Ararat

Toplantı imzacı bankaların üst düzey yöneticilerinin ev sahipliğinde; 4 Ekim 2019, Cuma günü Raffles Otel’de gerçekleşti.

Melsa Ararat konuşmasında ‘New York’taki BM İklim Eylem Zirvesi’nden bir gün önce duyurulan bu Prensipler ile Bankalar, ticari stratejilerini Paris İklim Anlaşması’na ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne uygun olarak belirleme ve bu iki hedefe yaptıkları katkıları çok büyük ölçüde artırma taahhüdünde bulunmuş oldular.’ dedi.

Sorumlu Bankacılık Prensipleri

Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi (UNEP FI) tarafından hayata geçirilen, dünya çapında toplam aktif büyüklükleri 47 trilyon doları aşan 130 bankanın kurucu imzacı olduğu Sorumlu Bankacılık Prensipleri (Principles for Responsible Banking), 22 Eylül'de New York'ta gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında lanse edildi.

Türkiye’den altı banka, Dünya’nın geleceği için tüm zamanların en kritik dönüm noktası olan 2030’a 11 kala, Birleşmiş Milletler Sorumlu Bankacılık Prensipleri’ni uygulamayı taahhüt ederek, sürdürülebilirlik için tüm sektörlere örnek olacak küresel sorumluluk üstlendi.

Sürdürülebilir kalkınma ve daha iyi bir gelecek için tüm dünyada küresel finansın üçte ikisini oluşturan bankacılık için yol haritası belirleyen prensipler, aynı zamanda geleceğin sürdürülebilir bankacılık sisteminin temel çerçevesini oluşturuyor. Bir anlamda bankacılık sektörünün 21’inci yüzyıl toplumu ve ekonomisindeki yerini tanımlayan ve şekillendiren Sorumlu Bankacılık Prensipleri, toplumların sürdürülebilir, eşit ve refah dolu bir gelecek hedefine ulaşmasında bankacılık sektörünün etkisini en üst seviyeye taşımayı hedefliyor.

Abone ol